DİVRİĞİ DE HALK EĞİTİM ATAKTA (Önümüzdeki dönem, kaşık oyunu, izzet, su sızıyor da öğretilecek! )



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz


OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Cuma İzmir Gündemi

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

PERŞEMBE İZMİR GÜNDEMİ

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

KFAR KAMA -AA- İsrail'in kuzeyinde, Aşağı Celile bölgesindeki köylerden biri olan Kfar Kama'da (Kama Köyü) 3 bin Çerkes yaşıyor.

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

BODRUM, RES LERE KARŞI BİRLİK

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Şerif Kocadon için mevlit

İŞARET DİLİNİN GELİŞİMİ KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİNE BAĞLIDIR - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

MÜSİAD 2 EXPO BY QATAR DOHA Exhibition and Convention Center. Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Sektör Kurulu Başkanlarım,

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

SGK Mutfağına Gıda Güvenliği ve Yönetimi Kalite Belgesi

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Bölge Uzmanı Nihai Form

İSTE (Barbaros Hayrettin Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi), DENİZCİLİK EĞİTİM KONSEYİ ile demir aldı!

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

ALİAĞA TARİHSEL SEMBOLLERİNİ ÖNE ÇIKARIYOR!

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Park Ayazma Villaları için start verildi

ORDU SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI


(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karacan Düzce'de

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İZMİR TİCARET ODASI MECLİS TOPLANTISI

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

EVDE ÇOCUK BAKIM PROJESİNİN TANITIMI İZMİR DE GERÇELEŞTİRİLDİ.

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

2011 YILI FAALİYET RAPORU Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

''Hepimiz Atatürk'üz''

Benimle Evlenir misin?

Sayın Kazakistan Uluslararası Ticaret Odası ve Türkiye Kazakistan İş Konseyi Kazak Tarafı Başkanı

Zürih Kantonunda İlköğretim Okulu

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

MECLİS KARAR ÖZET TUTANAĞI Ü Y E L E R T.C. KARAPINAR BELEDİYE BAŞKANLIĞI KARAR TARİHİ : 09/05/2014 KARAR NUMARASI : 13

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyet Raporu

UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE İL KURULLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Transkript:

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 1 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com DİVRİĞİ DE HALK EĞİTİM ATAKTA (Önümüzdeki dönem, kaşık oyunu, izzet, su sızıyor da öğretilecek! ) HABER: M.T.-İST. Divriği Halk Eğitim Müdürü Sayın Bilgin Çakmak ı telefonla aradık. Samimi ve dostça bir görüşme yaptık. Amacımız, o güzelim Tarihi Cumhuriyet İlkokulu binasında faaliyet gösteren Halk Eğitim Müdürlüğü nün 2011 2012 faaliyetlerini öğrenmekti. Geçmiş yıllara nazaran sevindirici bilgiler aldık: Divriği Halk Eğitim Merkezi nde hâlihazır 10 kurs açılmış durumda. Kadrolu eğitmen olmamasına rağmen işinin ehli 10 eğitmen ders saati ücretli olarak görev yapıyor. 10 kursta yaklaşık 200 kursiyer var. Bu kurslardan bilgisayar kursu en çok rağbet görenlerden. Bu kursa daha çok MYO öğrencileri ilgi gösteriyor. Avcılık eğitimi kursu, 2.sırada rağbet ören kurs. Halen 37 kursiyer var. Bu kursta avcılıkla ilgili yasal mevzuat, avlanma ve atılcık teknikleri öğretiliyor. Diğer kurslar ise şunlar: - Birinci ve ikinci kademe okuma- yazma kursu - Makine nakışları kursu - Elde Türk işlemeleri kursu - Kalorifer ateşçiliği kursu - Gitar kursu - İngilizce kursu - Hasta ve yaşlı bakım kursu - İŞKUR la gelişimcilik kursu Bizim hatırlatmamız ve ricamız üzerine Halk Eğitim Müdürü Bilgin Çakmak, Divriği de önceleri çoğu erkekler tarafından düğünlerde ve kına gecelerinde oynanan Kaşık Oyun u ile hanımlarımızın asalet ve zarafetle ile oynadığı İzzet ve Su Sızıyor oyunlarını da önümüzdeki dönemlerde açabileceklerini söyledi. Yeter ki istek olsun. dedi. Prof. Dr. Mahir TEVRÜZ RÖPORTAJ SAYFAMIZDAN ÇARPICI BÖLÜMLER 250 kişilik yeni yurt, öğrenci olmadığı yaz aylarında Divriği ye gelen turistler içinde hizmet verebilecek. Yani yazın Divriği turizmine hizmet edecek. Bu nasıl gerçekleştirilecek? Hukuki mevzuat buna müsait mi Hocam? Bu konuya biraz açıklık getirir misiniz? - Biz bu yurdu üniversiteye bir protokolle devrettik. Yaptığımız protokolde bu hususlar var. Bunun dışında hareket etmemeleri lazım. Sayın Hocam, Siz Cürek konusunda ne düşünüyorsunuz? Muhakkak aklınızdan geçen projeler vardır diye değerlendiriyorum? - Orası bana göre dünyanın en önemli maden müzelerinden biri olabilirdi. Havai hatlarıyla çok güzel olurdu. Gittiğimizde yakınında ki Kilisecik Köyü oraya tenis kortu gibi bir şey yapıyorlardı. Bu konuyu Üniversiteyle konuştum. Demir madeni yetkilileriyle konuştum. Konu, Köy ile mal sahibi Oyak ERMADEN arasında davalık. Konu henüz yargı aşamasında. Karar Yargıtay a gönderilmiş. Çıkacak sonuca göre ora içinde düşüncelerimiz yoğunlaşacak. Oranın Üniversiteye geçmesi lazım Sayın Hocam Divriği ye sık gidiyorsunuz. Sayın Kaymakam ve Sayın Belediye Başkanıyla görüşmeler yapıyorsunuz. Divriği nin geleceği konusunda düşünceler üretiyorsunuz. Divriği için kurtuluş sanki kültür turizminde gibi gözüküyor. Bu konu da sizin açıklamalarınızın olduğunu da biliyorum. Yeni Divriği Gazetesine bu bağlamda neler söylemek istersiniz? Safranbolu ve Beypazarı nı aratmayacak konaklarımız var. Başta Ulu Camii, Darüşşifa ve Kale olmak üzere pek çok tarihi eserimiz var? - Efenim, Divriği gibi tarihi şehirlerde meselelerin yalnız belediye ve oranın mülki idareleriyle halledileceğine inanmıyorum. Her kültür şehri için bir master planın olması lazım. Eski evlerin ve konakların süratle restore edilmesi lazım. Restore edilirken de o konağın hangi fonksiyonu ifa edeceği önceden belirlenerek restore edilmesi gerekir. Hepsini aynı şekilde yapmaya kalkarsanız, hepsinde Ayanağa Konağı gibi çay içmek mecburiyeti ortaya çıkar DİVRİĞİ HACI BEKTAŞ-I VELİ DERNEĞİNDE SEÇİM Divriği Hacı Bektaş-ı Veli Derneği olağan genel kurul toplantısı 10 Aralık 2011 günü yapıldı. 126 üyeden 67 sinin katılımı ile çoğunluk sağlandı. Onaylanan tüzük değişikliği ile daha önce 11 olan yönetim kurulu üye sayısı 7 ye düşürüldü. Önümüzdeki 3 yıl için yapılan seçimlerde Sn. Ali Çankaya Başkanlığı ndaki yönetime alternatif başka bir yönetim listesi oylamaya girmedi. Eski üyelerden olmayan Sn. Derviş Hökmen in yönetime girmesi ile başkan ve 7 genel kurul üyesi şu isimlerden oluşuyor: Ali Çankaya Ali Çimen Mehmet Yıldırım Sabri Öztürk Haydar Kaplan Derviş Hökmen Necdet Yıldırım Hacı Bektaş-ı Veli Derneği Genel Kurul toplantısına üyelerin dışında Divriği deki Bütün Siyasi parti İlçe Başkanları, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı,diğer sivil toplum örgüt temsilcileri de katıldılar. Sayın Ali Çankaya başkanlığındaki yeni yönetime, yeni dönemde başarılı çalışmalar diliyoruz. DİVRİĞİ MYO YURDU HİZMETE HAZIR Edinilen bilgiye göre, 250 kişilik Yurt binasının kalorifer tesisatı çalışıyor. Odalar; yatak, yorgan, öğrenci ders çalışma masası, elbise dolapları, son olarak perdeleri ile kullanıma hazır vaziyette. Öğrenciler sabah kahvaltısını ve akşam yemeklerini yurtta yiyecekler. Taşınma yakın Bunlara ilaveten birde davul-zurna ile Paso oyunu eklenirse ne iyi olur. HÜKÜMET STRATEJİK HATA YAPIYOR! BU SENE AŞURE BELEDİYE DEN! Belediye Başkanlığı bu sene, önceden yaptığı hazırlık ve duyuru ile 8 Aralık 2011 Perşembe günü, Belediye önündeki alanda Aşure ikramı yapılacağı ve Lokması olan yurttaşlarımızın da aynı mekanda lokmalarını dağıtabileceğini belirtmişti. Öyle de oldu. Hazırlanan iki kazan aşure çorbası halka dağıtıldı. Şehir protokolüne önceden davetiye gönderilmişti. Davetiye gönderilen zevattan önemli bir bölümü Aşure yemeye geldi. Aşure ikramında arzu edilen kalabalığa erişilmese bile hatırı sayılır bir katılım herkesi memnun etmeye yetti. MUSTAFA TARAKÇI * Son haftalarda TÜRK Hükümeti nin Amerika ya daha çok yanaştığı görülüyor. Bunun bir sonucu olarak ta Amerika dan gelen gidenlerin sayısında gözle görülür bir artış olması. Oysa Türkiye nin milli menfaati Rusya-İran-Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmesine bağlı. * www.mustafatarakci.com Özgeçmiş 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 1 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 2 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com SURİYE DE KRONOLOJİK GELİŞMELER (TARİHE NOT DÜŞMEK İÇİN) 23 Mart 2011; Suriye karıştı güvenlik güçleri göstericilere ateş açtı. Deraa kentinde 5 kişi öldü. 11 Mayıs 2011; Suriye tankları Humus şehrine ateş açtı. 12 Mayıs 2011; Çin Dış güçler Suriye nin iç işlerine karışmamalı dedi. Suriye de, halk isyanının ilk 2 ayında 900 kişi hayatını kaybetti. 1 Mayıs 2011 in ilk haftasından itibaren Suriye ordusunun baskısından kaçan yaklaşık 800 mülteci misafir olarak ülkemize sığındı. İlk kafile 252 kişi idi. Nisan 2011 den beri Suriye de halk Cuma günleri Cuma Namazı ndan sonra yönetime karşı gösteri yapmaya başladı. 25 Temmuz 2011 günü Suriye parlamentosu Baas Partisi dışında başka partilerinde kurulmasına olanak veren yasayı kabul etti. Suriye de 1963 yılından beri tek Parti iktidarı hüküm sürüyor. 9 Ağustos 2011; Dış İşleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU Şam a gitti Suriye Devlet Başkanı Beşar ESAD ve diğer yetkililerle toplam 6 saat görüştü, Beşar ESAD ı reform yapmaya Türkiye adına davet etti. 4-5 Eylül 2011 Tarihinde; Faruk LOĞOĞLU başkanlığında bir CHP heyeti Şam a gitti. Hazırladıkları raporda sorunun çözümü için Suriyeli muhalifler ile irtibata geçilmesi görüşü öne sürüldü. 17 Eylül 2011; Suriyeli 200 muhalif Türkiye de bir araya geldi. 31 Ekim 2011, Arap Birliği toplanarak Suriye ye çözüm önerisinde bulundu. 13 Kasım 2011;Suriye de TÜRK misyonerlerine saldırı düzenlendi. TÜRK Bayrakları yakıldı ATATÜRK posterleri hırpalandı. 15 Kasım 2011; Türkiye Suriye den resmi özür beklediğini ilan etti. 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren Suriye Türkiye ye karşı bir dizi ekonomik kararlar aldı: - İki ülke arasındaki Serbest Ticaret Anlaşma askıya alındı. - Türkiye den ithal edilen mallara %30 ilave vergi konuldu. Piyasadaki TÜRK mallarının fiyatı yükseltildi. - Suriye den Türkiye ye dönüş yapan araçlarımızın depolarındaki her litre yakıt için 3 lira vergi alınması kararı alındı. Türk tırlarının geçici bir süre Suriye ye girişi engellendi. - Suriye ordusu Türkiye sınırına yakın bölgelerde tatbikatlar yaptı. Scud füzelerine sahip olduklarını dünya kamuoyuna gösterdiler. DEĞERLİ OKURLARIMIZ, LÜTFEN DİKKAT: YENİ DİVRİĞİ GAZETESİ OKUNMAYA DEĞMEYECEK HİÇ BİRŞEY YAZMAZ! ŞEYTAN ŞEHRİ Divriği ye 19 kilometre uzaklıktaki Maltepe Köyü yakınlarında yer alan ve yüzlerce kum tepelerinden oluşan alan, bölgede yaşayanlar tarafından ''Şeytan Şehri'' olarak adlandırılıyor. İlk kez fotoğraf sanatçısı Yusuf Güldalı tarafından fotoğraflanarak kamuoyuna sunulan bölgenin turizm açısından büyük bir potansiyele sahip olduğu belirtiliyor. Divriği nin keşfedilmeyi bekleyen bir hazine olduğunu söyleyen Güldalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçenin doğal güzellikleri, tabiat güzellikleri, kanyonları, tarihi ve kültürüyle çok önemli bir merkez olduğunu belirtti. TUTUKLAMA SÜRELERİ? BİLGESAM (Bilge Adamlar Stratejik Araştırma Merkezi)Kasım 2011 de bir rapor hazırlamıştır. Konu: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye de Tutuklama. Sizler için rapordan aşağıdaki notları çıkardık: - Tutuklama, masumiyet karinesinden yararlanan şüpheli veya sanığın özgürlüğünün, hâkim kararı ile uluslararası insan hakları sözleşmeleri, anayasa ve yasalarda belirtilen şartlara göre, kesin hükümden önce, geçici olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklama, son çare olarak başvurulması gereken bir geçici koruma tedbiridir. Tutuklamanın geçici nitelikte olması sebebiyle, gerekliliğini sağlayan şartlardan birinin dahi ortadan kalkmış olması, tutuklamaya son verilmesini gerektirir. -Tutuklama, 1982 Anayasası na göre hâkim kararıyla verilir. Tutuklama kararının nasıl olacağı CMK nın 101. maddesinde ayrıntılarıyla düzenlenmiştir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren işlerde ise tutukluluk süresi, en çok 2 yıldır. Zorunlu hallerde bu süre gerekçesi gösterilerek 3 yıl daha uzatılabilir. Dolayısıyla toplamda bu süre, beş yılı aşamaz. -AİHM in 2 yılı aşan tutukluluk süreleri için kabul ettiği ölçütler şöyle sıralanmaktadır: - çok inandırıcı nedenler, - çok dikkatli ve özenli davranışlar, - tek başına uzun süreli bir tutukluluk halini haklı göstermese bile, yeterli suç şüphesinin ve kaçma tehlikesinin bulunması ve bunun gerekçeli, somut olaya göre izahı, - yargılama sürecine ilişkin etkili ve hukuki koruma mekanizması ve imkânlarının bulunması. 2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre Almanya da tutukluların % 75 i 1 ila 6 ay arasında tutuklu kalırken, % 18,4 ü 6 ila 12 ay arasında sadece % 6,2 si 1 yıldan fazla tutuklu kalmaktadır. Özel nitelikli suçlarda İtalya, Portekiz, İspanya, Yunanistan gibi Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde tutukluluk süresi iki yılı bulmaktadır. Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN EMSAL Boya San.Paz.Dış Tic. Ltd.Şti. Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada No:1 İkitelli / İSTANBUL 0 (212) 671 36 16-0 (212) 671 36 15 Halkla İlişkiler-Tanıtım: Çiğdem Türkyılmaz 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 2 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 3 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com REFORMCU İSTANBUL MÜFTÜSÜ Geçtiğimiz ayın sonunda her ne sebeptense reformun oluştuğu bilinen İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI görevinden alındı. Yerine aynı üniversiteden Doç. Dr. Rahmi YAMAN getirildi. Tayin olan Prof. Dr. Mustafa ÇAĞRICI reform çalışmalarıyla tanınıyordu. Sayın Çağrıcı son açıklamalarından birinde kadınlara camilerde rahatça ibadet edebilmeleri yönünde düzenlemeler yapmak istediklerini belirtmişti. Bu konuşmada İstanbul Müftülüğü nde camilerde kadınlara abdest alınabilmesi ve namaz kılınabilmesi için odalar oluşturmaya başlamıştır. Geçtiğimiz kurban bayramında Kızıltoprak Camiisi nde kıldığımız Kurban Bayramı Namazı nda, merkezi yayın sistemiyle Sayın Çağrıcı nın hutbesini dinlemiştik. Hz. Ali den Ehlibeyt ten suni Müslümanların da Hz. Ali ve Ehlibeyt sevgisinden bahisle 74 milyonluk Türkiye de hiçbir anne babanın çocuklarına yezit, muavine ismini koymadığından bahsediyordu. Sn. Çağrıcı ya uzun ömürler diliyoruz. Haber: M.T-İstanbul KOMŞU HABERLERİ DİVRİĞİ BELEDİYESİ 2012 BÜTÇESİ Divriği Belediye Meclisi Kasım 2011 de toplanarak 2012 bütçesini karara bağladı. Belediye internet sitesinden konu hakkında yapılan açıklama ve verilen haberlerle tatminkâr bilgilere ulaşmak mümkün olmadı. Oysa, bütçesini Belediye Bütçe ve Muhasebe Usulü Yönetmeliği ne göre hazırlayıp internet ortamında kamu oyu ile paylaşan pek çok belediyeden söz etmek mümkündür. İlgili Yönetmelik, Belediye Bütçesi nin her yıl meclis kararı ile yürürlüğe girdiğinden söz eder. Ve, Belediye Bütçesinin Kalkınma Plan ve Programlarının öngördüğü fayda ve maliyet unsurları göz önünde tutularak, verimlilik ve tutumluluk ilkesine göre hazırlanır. der. Her bütçenin olduğu gibi Belediye Bütçelerinin de gelir ve gider haneleri vardır. Yılbaşında gelirler öngörülür, yılsonunda da gerçekleşme oranı tespit edilir. Varsa bütçe açığı veya fazlası ortaya çıkar. Bizim Belediye Gelirleri genelde: Emlak Vergi gelirleri, Harçlardan alınan vergiler, Su dan alınan ücretler, Belediye gayrimenkul gelirleri, Arazi satımı ve/veya özelleştirmeden gelen gelirler, Bağışlar gibi kalemlerden oluşur. SEVİNDİRİCİ HABER: PETROL -Türkiye hâlihazırda tükettiği petrolün %10 unu, tükettiği doğal gazının da %1 ni kendi kaynaklarından sağlıyor. İhracat gelirlerini yaklaşık %25 i petrol ve doğalgaz ithalatına gidiyor, -Bu gerçekler yanı sıra sınırlarımızın neredeyse hemen ötesinde Kerkük-Musul- Kuzey Suriye-Bakü de petrol olması bizi oldukça düşündürüyor. -Kuruluşunun 57. Yılında TPAO lığı yaptığı sondaj çalışmaları ile geçtiğimiz günlerde Batman yakınlarında 380 m. derinlikte Kerkük petrolleri kalitesinde petrol bulunduğu açıkladı. -Diğer bir petrol haberi de Kıbrıs ile Türkiye arasında. Akdeniz dibinden. İngiliz Shell firması ile TPAO ortak petrol araması yapacak. Anlaşmaya göre, Akdeniz de çıkan petrol %50,%50 bölüşülecek, sismik aramaları Shell yapacak. Aramalar Antalya açıklarından başlayacak. Anlaşma, 5 yıl süreli olacak. İngiliz Shell ümitsiz olsa bu ortaklığa girmezdi. Bakalım olumlu sonuç ne zaman alınacak. TPAO lığı genel müdürü daha önceleri yaptığı bir açıklamada, Karadeniz ve Hazar ın aynı jeolojik yapıda olduğuna işaret ederek Karadeniz de de zengin petrol yataklarının olabileceğini düşünüyoruz. demişti. GÜZEL HABER: - İmranlı ilçesine TOKİ tarafından 304 adet konut yapılacaktır. Başvuru bedeli 6 bin TL dir. - Arapkir ilçesindeki 90 yıllık taş bina Kaşgaloğlu Konağı Malatya vekilliğince restore edilecek. Kaşgaloğlu Konağı 3 taraflı bahçeyle çevrili 7 dönümlük bir parsel içinde bulunuyor. Restorasyon çalışmaları başlamıştır. Bitirilince konak, Konuk Evi olarak kullanılacaktır. Divriği Belediyesi nin belli başlı Gider kalemleri ise şunlardır: - Personel Giderleri (memur, sözleşmeli, işçi) - Sosyal Güvenlik Kurumları pirim giderleri - Mal ve Hizmet alım giderleri - Varsa faiz giderleri, - Harcırah ve yolluk giderleri, - Temsil ve ağırlama giderleri Yukarıdaki gelir ve giderler önümüzdeki yıl için öngörülür. Yılsonunda da kesin hesabı ortaya çıkar. Divriği Belediye Meclisi nin Kasım 2011 deki Bütçe toplantısında almış olduğu kararlar muvacehesinde yukarıdaki hususlardan en azından özet bilgi verilmesini beklerdik. Muhakkak günü birlik belediyecilik değil planlı programlı belediyecilik yapılıyordur. Vatandaş olarak bilgi edinme hakkımızı talep etmeden bilgi verilmesi de şeffaf belediyeciliğin bir gereğidir. Belediyemiz 2012 de ne gibi hizmetler öngörüyor? Yeni araç gereç malzeme alımı planlanıyor mu? Yeni hizmetler ilave personel alımını gerektirecek mi? Yoksa mevcut personel daha mı rasyonel kullanılacak? 2011 Bütçesinde başlangıç ödeneği ne idi, gerçekleşme oranı ne oldu? Bütçeler hükümetler de olduğu kadar yerel yönetimlerde de önem arz eder. Teknopark Gebze Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN planlı ve istikrarlı çalışıyor. Günü değil geleceği düşünüyor. Yerli otomobilin fikir babası da oydu. Bugün teknoparkın peşinde. Geçtiğimiz günlerde temeli atıldı. İTO-Savunma Sanayi işbirliğinde Gebze de devasa bir AR-GE üssü oluşturulacak. Bilişim alanında, burada yeni buluşlara, tasarımlara imza atılacak. Beş blok inşaat olacağı söyleniyor. 2023 te burada 30 bin kariyerli personel istihdam edilecek. Yüz ayrı firma faaliyet yürütebilecek. Yolun açık olsun Türkiye DÜĞÜN, ÖLÜM, YILBAŞI, BAYRAM İLANLARINIZ YAPILIR BEDELİ: 25TL 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 3 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 4 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com -Sayın Hocam müsaade ederseniz konuyu Divriği ye getirmek istiyorum. 14 yaşınıza kadar Divriği de yaşayıp sonra İstanbul a geçtiniz. Lise, üniversite derken, 9 yıllık ihtisasınızı ibretle dinledik. Müteakiben İstanbul da Ankara da Edirne de Sivas ta başarılı çalışmalarınız var. Tüm bunların dışında bugün sizde, hem oturduğunuz koltuk açısından Sivas a, hem de Divriği ye büyük bir tutku ve sevgi görüyoruz. Hep Divriği yi düşünen, Divriği nin çok daha iyi yerlere gelmesi için büyük gayretler gösteren, Divriği ye Anaokulu, 250 Kişilik yurt un büyük bir bölümünü yaptıran, Divriği için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan biri olarak bu konuda neler söylemek istersiniz. Belki biraz sosyolog gibi düşünüyorum ve doğrusu merak ediyorum. Başınızı yastığa koyduğunuzda kendinizi sorguladığınız da, bu Divriği sevgisi, ilgisi, özlemi nereden geliyor? Buna nasıl cevap verebilirsiniz? -Ben tıbbın yanında tarihe de meraklı bir insanım. Türklüğün, esasında Selçuklular da ön plana çıktığını düşünürüm. Bunlardan bir beyliğinde Divriği de kurulmuş olması, Mengücek Beyliğinin burada kurulmuş olması beni heyecanlandırıyor. Divriği de çocukluk hatıralarım var. Babam, ben 15 yaşındayken öldü. 14 yaşına kadar babamla ve annemle geçirdiğim büyük hatıralar beni Divriği ye bağladı. Üniversite de hizmet yapmamdan dolayı Sivas a da bir şeyler yapmak ihtiyacı hissettim, Divriği de hep düşünüyordum. Kaymakamla Belediye Başkanı bizim derneğimize gelmişlerdi, bir şeyler yapmak istiyorlardı. Sene 2004 veya 2005. Kaymakam Mustafa Bey, Belediye Başkanı Mehmet Güresinli dönemi. Orada 70 80 Divrikli de toplanmıştık. Anaokulu yok dediler. Ben de eğitimin 2 3 yaşında başlaması gerektiğine inanan biriydim. Bu projeye sıcak baktım. -Hocam anaokulunuz Divriği de gerçekten çok güzel yerde ve çok güzel mimarili bir proje? -Divriği ye uysun diye ÇEKÜL Vakfının Başkanı Metin Sözen Bey aracı oldu, projesini hazırlattık. Arsa dar olduğu için iki katlı oldu aslında tek katlı düşünüyorduk. -Hocam gerçekten, gerek sizin anaokulunuz, gerekse Duran Önder Bey in kütüphanesi, Divriği de en son yapılan iki sevimli mimarlık örnekleri. -Doğru söylüyorsunuz teşekkür ederim, Duran da benim akrabam. Ayrıca annemin dayısı, Hacı dayı, onun oğlu Mehmet Bey terzilik yapardı, sonra tapu müdürü oldu, onun oğullarından Edip Önder Bey de Divriği için bir şeyler yapmak istedi. Onun da yeni yapılan 250 kişilik yurtta önemli katkısı vardır. Örnek bir yurt olsun istedik. Hastaneyi görünce beğenmiştim, onu yapan müteahhit yapsın istedik, öyle de oldu. O yurt Edip Bey, Ben ve Demir madeninin destekleriyle yapılmıştır. -Sayın Hocam yurt konusunda bir şey biliyorum. Çok isabetli bir karar, teyit etmek istedim: Zannederim yurt, öğrenci olmadığı yaz aylarında Divriği ye gelen turistler içinde hizmet verebilecek. Yani yazın Divriği turizmine hizmet edecek. Bu nasıl gerçekleştirilecek? Hukuki mevzuat buna müsait mi hocam? Bu konuya biraz açıklık getirir misiniz? -Biz bu yurdu üniversiteye bir protokolle devrettik. Yaptığımız protokolde bu hususlar var. Bunun dışında hareket etmemeleri lazım. Bu konuda üniversite yönetimi gereken tedbirleri alacak; çıkarılması gereken kararlar varsa onları çıkartacak. Ayrıca, şunu da söylemek isterim: Sivas a da 211 yataklı bir yurt yaptık. Onu da başka bir hemşerimizle gerçekleştirdik. -Hocam yurdun resmi açılışı zannederim henüz belli değil ama öğrencilerin yararlanabileceği aşamaya geldi? -Divriği de ki yurdu bugün yarın hizmete sokacaklar. Ancak, resmi açılışı üniversite kendi programına göre ve bizimle de koordine ederek planlayacak, o nedenle bir tarih veremiyorum. Divriği deki yurdun tefrişini de biz yaptık. Sivas dakinin de inşaatı bitti. Onun malzemesini üniversite alacak. Onu da DMO dan almaları gerekiyormuş bunlar zaman alıyor. İki yurdunda bir gün arayla açılmasını istedik. Bu kışta kıyamette de herkesi oraya yığmak istemiyoruz -Sayın Hocam haddim olmayarak bir şey sormak istiyorum: Şöyle baktığımızda anaokulu yaptırıyorsunuz, yurtlar yaptırıyorsunuz bunlar bir bakıma devletin yükünü hafifleten projeler. Bundan sonra ki katkılarınızda, Divriği için, Divriği insanı için, istihdam yaratacak bir tesis, bir üretim tesisi, otel gibi turizm tesisi açmayı düşünmez misiniz? -Bizim memleketimiz çok iyidir ama oralarda ticari işlere girerseniz dedikodu başlar. Onun için ben, ne Sivas ta ne de Divriği de bir ticari girişimde bulunmak istemiyorum. Ticari tesisleri İstanbul da kapattığım için bundan sonra kültürel faaliyetlere bakıyorum. Ben bu tesisleri devlet rahat etsin diye yapmıyorum. Devlet 3 5 sene sonra belki yapacaktır. Ben memleketimin çocukları için bunu yapıyorum. Zaman kazandırıyorum. Bir an önce bu iş olsun diye bunları yapıyoruz. Bir de gayemiz şu; Divriklileri de, Sivaslıları da harekete geçirmek için yapıyorum. -Örnek olsun mu istiyorsunuz? -Evet, efendim bu örnekte oluyor. Bakınız Hasan Kan isminde hemşerimiz, o da Divriği ye bir şeyler yapmak istiyor. Bugün bana gelecekti, konuşacaktık. Avrupa ya gidiyormuş; 10 gün sonra dönecekmiş, dönüşünde görüşeceğiz. Duran Bey de, Edip Bey de sağ olsunlar bana geldiler, görüştük. -Duran Önder Bey i tanıyorum onunla da röportaj yapma şansımız oldu. Peki, Sayın Hocam, üniversiteyi konuşunca, bende sizin kadar olmasa bile Divriği tutkunu, Divriği sevdalısı biriyim. Uzun süredir Cürek beynimi meşgul eder, orada ciddi bir milli servet kaderine terk edilmiş durumda. Üniversite den söz ederken Cürek te akla geliyor. Orada bulunan binalar, tesisler Üniversite kompleksi içinde değerlendirilebilir mahiyette Sayın Hocam, Siz Cürek konusunda ne düşünüyorsunuz? Muhakkak aklınızdan geçen düşünceler vardır diye değerlendiriyorum? -Duran bey Cürek i benden çok daha iyi biliyor. Orada yaşamış. Birlikte gezdik. Onun da içi kan ağlıyor. Onun da anıları var. O durumda görünce çok üzüldü. Kapıları pencereleri sökmüşler, adeta talan edilmiş -Sayın Hocam bu normal, yalnız Divriği insanı değil, bunu her yerde herkes yapabilir. Esas olan kamu malını başıboş bırakmamak! -Orası bana göre dünyanın en önemli maden müzelerinden biri olabilirdi. Havai hatlarıyla çok güzel olurdu. Gittiğimizde yakınında ki Kilisecik Köyü oraya tenis kortu gibi bir şey yapıyorlardı. Bu konuyu Üniversiteyle konuştum. Demir madeni yetkilileriyle konuştum. Konu, Köy ile mal sahibi Oyak ERMADEN arasında davalık. Konu henüz yargı aşamasında. Karar Yargıtay a gönderilmiş. Çıkacak sonuca göre ora içinde düşüncelerimiz yoğunlaşacak. Oranın Üniversiteye geçmesi lazım -Sayın Hocam bu çok önemli bir haber? -Evet, evet hukuki aşamadayız, buna karar veremeyiz dediler. Dava bitince inşallah halledeceğiz. -Sayın Hocam Divriği ye sık gidiyorsunuz. Sayın Kaymakam ve Sayın Belediye Başkanıyla görüşmeler yapıyorsunuz. Divriği nin geleceği konusunda düşünceler üretiyorsunuz. Malumunuz madenimizin ömrü az kaldı 7 8 sene sonra faaliyetini durduracak. Safranbolu ve Beypazarı nı aratmayacak konaklarımız var. Başta Ulu camii, Darüşşifa ve Kale olmak üzere pek çok tarihi eserimiz var? Bu nedenle Divriği nin geleceğini Turizm belirleyecek gibi gözüküyor - Efendim, Divriği gibi tarihi şehirlerde meselelerin yalnız belediye ve oranın mülki idareleriyle halledileceğine inanmıyorum. Her kültür şehri için bir master planın olması lazım. Eski evlerin ve konakların süratle restore edilmesi lazım. Restore edilirken de hangi konağın hangi fonksiyonu ifa edeceği önceden belirlenerek restore edilmesi gerekir. Hepsini aynı şekilde yapmaya kalkarsanız, hepsinde Ayanağa Konağı gibi çay içmek mecburiyeti ortaya çıkar. Malumunuz eskiden konaklarda, tuvaletle banyonun yeri ve sayısı sınırlıydı, bugün onları yeniden tasarlamak lazım. -Sayın Hocam bunların Kültür Bakanlığı kanalıyla mı yapılması lazım? -Efendim bu konuda ÇEKÜL Vakfı, Metin Sözen Bey, Bakanlık, koordineli ve ahenkli bir çalışma içerisindeyiz. Geçtiğimiz günlerde Çekül Vakfı nın Divriği konulu toplantısı da yapıldı. Zannederim önümüzde ki günlerde olumlu gelişmeler olacak. Divriği de ki eski eserlerin başında bu işlerden anlayan birinin olması lazım. Ayrıca, Divriği de yüksek öğrenimi geliştirmek adına Sağlık Bakanlığı ile Üniversite nin koordinasyonu ve iş birliği sağlanarak, Hemşirelik Yüksekokulu ve Sağlık Teknolojileri Yüksekokulu açmamız mümkün. Bu konuyu rektör ile görüştüm. Onun için Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, Üniversite ve Divriği el ele verip hep beraber çalışmamız gerekiyor. Bu konuyu ben Sayın Sadık Özgür e anlattığımda o da çok mutlu oldu. Hastanenin bu şekilde değerlendirilmesinde o da memnuniyetini ifade etti. Ayrıca Divriği kökenli Sivas milletvekili Nursuna Hanımla da bu konuyu görüşüp Divriği ye 10 15 tane Yardımcı Doçent kadrosu alıp, Divriği de yüksek öğrenimi geliştirmek düşüncesindeyiz. Yeni yapılan hastane eğitim ve araştırma hastanesi konumuna getirilebilir. Hemşirelik Yüksekokulu ve Sağlık Teknolojileri Yüksekokulu bugün için geçerli branşlar. Divriği nin alt yapısı da bunların eğitimine müsait. Hemşirelik bir bayan için en ideal bir meslek. Bunun yüksek hemşirelik kısmı da bizim ihtiyacımız -Sayın Hocam, ben de MYO bünyesinde Restorasyon Bölümünü önemsiyorum. Oranın mezun vermesi Divriği ve Divriğili gençler için çok iyi olacak. Onlarca restore edilmeye ihtiyacı olan konaklarımız var -Restorasyon bölümü açıldı. Ancak, öğrenci alınmadı. Malumunuz hoca yok. Restorasyon dersi verebilecek hocalar arıyoruz, Rektöründe bilgisi var, ben de bu konunun üzerindeyim. -Sivas Hizmet Vakfı ne yapar? Divriği ye ne gibi faydası olacaktır, belli başlı faaliyetleriniz neler hocam? -Doğru söylemek gerekirse kuruluş amacımıza tam uygun faaliyet gösteremiyoruz. Daha çok kültürel faaliyetlerimiz oluyor. Konferanslar düzenliyoruz, yayınlar çıkarıyoruz ama bence bunlar yeterli değil. Vakfın mal varlığı da yok. İçinde bulunduğumuz bina vakfın o kadar. (Taksim Meydanı na bakan çiçekçilerin karşısında THY nin bulunduğu dairenin üstü.) Sayın Vali ile görüştüm. Varlıklı insanların yönetime gelmesini istiyorum. O zaman iş yapmak daha kolay olacak. Bir proje üretirsek, o projenin kimin tarafından finanse edileceği kolayca açığa çıkar. Sivas taki vakfında üyesiyim. Sivas Valisi, Vakıf başkanı, Rektör de üye. -Sayın Hocam Yeni Divriği İnternet Gazetesi nin 15. Sayısını çıkardık. 9 sayfalık gazeteyiz. Bizi kabul edip bir saati aşkın süredir röpörtaj verdiniz. Gazete adına Zatıalinize çok teşekkür ederim. -Siz de hem Kurmay Albay Emeklisi, hem de akademisyen olarak önemli unvanlara sahip birisiniz. Çok mütevazısınız, çok kıymetlisiniz, ben de sizinle tanışmaktan çok memnun oldum. Vakıf olarak elimizdeki bütün adresleri e-mail de size iletsinler. O adreslere de lütfen gazetenizden gönderin. Sizi her vesile aramızda görmekten memnun olacağımızı bilmenizi isterim. -Tekrar saygılarımı sunuyorum hocam Röportaj: Mustafa TARAKÇI 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 4 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 5 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com DURUŞ A YORUM: DİVRİĞİ DE AŞURE GÜNÜNDEN KARELER Değerli Arkadaşım, Şair-Yazar İsmail Aydoğmuş un, yayınlanan 3 kitabımdan biri olan Duruş hakkındaki yazılarını Onun talebi üzerine bilgilerinize sunuyorum: Değerli Asker, Akademisyen, Gazeteci ve Yazar dost Mustafa TARAKÇI; DURUŞ adını verdiğiniz ve ülkemizin son yıllarında arar olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün bir fotoğrafıyla süslü eserinizin yayınlandığını görmüş durumdayız. Öncelikle ülkemizin sorunlarına eğilen değerli bir kalem olarak sizleri selamlıyor "Hayırlı olsun" diyorum. Hayırlı olsun şahsınıza, edebiyatımıza ve vatanımıza, milletimize diyorum. Kitabın içeriğinin kapağındaki atamızın hiddetli ve sinirli halinden anlaşılıyor gibiyim. Kitabınızı nasıl temin edebiliriz? Öncelikle yolladığınız kitabı aldığımı bildirir çok teşekkür ederim. Atatürk'ün kişiliği ve duruşu hakkında yazılmış en kapsamlı eserlerden biri diyebilirim. Birçok bilmediğim yeni bilgiyle de yüz yüze geldim. Çok emek yoğun bir çalışma ellerine,yüreğine sağlık değerli yazar Mustafa Tarakçı. En akılda kalıcı yazılardan biri de şu hikâye sanırım. Kısaltarak anlatıyorum. Bir gün Atatürk'e hakaretten bir adamı yakalar getirirler. Paşam size hakaretten yargılanacak bu kişi siz ne dersiniz diye sorarlar. Neden hakaret etmiş diye sorar. Sigara kâğıdı yerine gazete kâğıdıyla tütün içmek zorunda kaldığı için derler. Atatürk'ün kızmasını beklerken Atatürk şöyle der. Bırakın adamı adam haklı. Siz hiç gazete kağıdıyla sigara içtiniz mi?! Çok kötü bir şey. Sizin göreviniz onu yargılamak değil ona sigara kağıdı bulmaktır. der... İZMİR DEN KARELER HÜSEYİN DURNAGÖZ 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 5 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 6 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Divrik Kedisi Divrik Kedisini böyle bilmezdim Sıradan kedi der önem vermezdim Evde yan geliyor bolca yatıyor Sokakta gezinip hava atıyor Diğer kedilere caka satıyor Kaplan gibi tüyleri var parlak sarı Gözlerine dersin araba farı Hem şakacıdır hem biraz uçarı Temizler etrafı fare bırakmaz Yılandan akrepten bile korkmaz Kızma onurludur yüzüne bakmaz Önceden onları tanıyan azmış Evliya Çelebi görünce yazmış Ünlenmiş adını tarihe kazmış İRADİ der gelin sahip çıkalım Divrik Kedisi'ni marka yapalım Onları dünyaya biz tanıtalım İRADİ - İsmail Aydoğmuş Değerli Divriğili hemşerilerim. Bu konudaki araştırma yazımı da yakında yayınlayacağım. Sizlerden bu tarife uyan güzel Divriği Kedisi resimleri bekliyorum. Dostça Selamlar... Sevgiyle kalınız. Güle Sormuşlar: Neden Dikenlisin. Beni Yalandan Değil, Gerçekten Seven Tutabilsin Diye TAM MANASI VİCDAN : İç muhakeme,ar,ahlak değerleri DÜRZÜ : Ağır hakaret,küfür sözü GAVAT : Muhabbet tellalı,uygunsuz birleşmelere aracılık eden EDEP :Töreye uygun davranma, HAYA :Utanma duygusu, PARANOYA : Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı ASİMETRİK : Uyumsuz, birbirine benzemeyen parçalar, POSTMODERN: 20. YY ın 2. Yarısında ortaya çıkan,çeşitli yönelişler. ÇAMŞIH OZANLARI VE ŞAİRLERİ ( 1/10) OZAN FEYZULLAH ÇINAR) DERLEYEN: Ali Haydar Yalçın Topluma ışık tutan gerçek ozanların başında gelen Ünlü ozanımız FEYZULLAH ÇINAR yüz yılın yetiştirdiği en büyük ozanlardan biridir. Hep onun türkülerini dinledik yıllarca, dinlerken hüzünlendik ağladık, mert ve dik duruşu hayallerimizi süsledi süslemeye de devam ediyor Büyük ozanımız 1937 yılında Çamşıhı nın Çamoağa köyünde doğdu. Bağlama çalmayı ve deyişleri cem törenlerinde dedelerinden öğrendi. Yöresinde çok sevilen âşıkların türkülerini ve usta malı deyişleri de çocukluğunda öğrendi. 1950 de Ankara ya geldi. 1966 da Alevi deyişleri o yıllarda fazla ortaya çıkmasa da, bir plak şirketi buldu ve o dönemin ağır deyişlerinden Fazilet i okudu. Fazilet deyişi, yıllar sonra bile birçok halk müziği sanatçısının albümünde yer aldı. Plak çok satış yaptı. 1968 de Spor ve Sergi Sarayında düzenlenen Hacı Bektaş-ı Veli yi anma gecesine Ruhi Su, Aşık Daimi, Haydar Ağbaba, Ali Ekber Çiçek, Davut Sulari, Mahmut Erdal gibi ozanlarla birlikte katıldı. Geceyi izlemeye gelen Paris Üniversitesi nden Türkolog Prof. Irène Mélikoff, onca ozan arasından en çok Feyzullah Çınar dan etkilendi. Feyzullah Çınar la görüşmek istedi ve onu Fransa ya davet etti. Melikoff, tüm masraflarını karşılayarak Çınar ile birlikte Paris, Bern, Basel, Berlin, Bonn gibi çeşitli Avrupa şehirlerinde konferanslar, radyo ve televizyon programları ile konserlere katıldı. 1971 de Strasbourg da,»chants Sacré d Anotolie, Par Ashik Feyzullah Tchinar«adlı uzunçaları yayınlandı. Albüm, bugüne kadar çok fazla satış yaptı. Daha sonra Türkiye ye döndü. Ağır deyişlerinden dolayı dört kez tutuklandı. Ne Mümkün Esmerim Seni Unutmak Ne mümkün esmerim seni unutmak, Göz yaşım sel oldu haberin varmı, Ne yemek ne içmek ne de uyumak, İçim figan oldu haberin varmı. Gel seninle karşı dağları aşalım, Dost içinde kaynayalım coşalım, Ekmeğini yedim helalleşelim, Kalbim sana kırık haberin varmı. Ne dedim de sözünde laf ettin, Yaktın ciğerimi beni köz ettin, Gittin geldin üzerimi düz ettin, Mezarım yol oldu haberin varmı Ankara yıllarında pek çok sanatçıyla tanışmış, özellikle ressam, gazeteci Fikret Otyam la, yıllar boyu sürecek sıkı bir dostluk kurmuştu. Fikret Otyam ozanı şöyle anlatıyor. Orada bir adam daha vardı öyle bıyıklı, çok güzel bir adam... Adam saza bir vurdu, fıttıracağım... Ayrılırken bir ara dedim ki,»sen kimsin kardeşim?«,»ben Feyzullah Çınar ım«dedi.»ne iş görürsün sen«dedim»itfaiyedeyim ben«dedi. Cebimden kartımı çıkardım,»bir ara bana geliver«dedim. Bir gün geldi ve ölene dek bir dostluk kuruldu. Onunla kaydettiğim bantlar altmış saati buluyor.«... Ünlü Ozanımız 24.Ekim. 1983 yılında Ankara Kurtuluş Parkı nda bir bankın üstünde kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu. Büyük Ozan Feyzullah Çınar hayata gözlerini yumdu ama bu güne kadar hep gönüllerimizde yaşadı. Hep deriz ya ozanlar halkın gözü kulağı halkın temsilcisidir diye. Büyük ozanımızda bu anlamda hep gözümüz kulağımız oldu olmaya da devam ediyor.bence yüz yıllar geçse de ünlü ozanımız anılacak ve sevilecektir..sevgili ozanımız sen rahat uyu Çamşıh ve Çamşıhlılar seni unutmayacağı gibi yurt dışına taşmış sevenlerinde seni hep sevecek unutmayacaktır.. DİK DURUŞ 30 Ekim 1918,Türk tarihinin olumsuz anlamda önemli dönüm noktalarından biridir. Bu tarihte 1. Dünya savaşından yenik düştüğümüz hukuken tescil edilmiş; Limni adasının Mondros limanında Mondros Mütarekesi adıyla bilinen ateşkes antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmada Osmanlı nın karşısında, karşı taraf adına konuşan hep İngiliz dir. Malumunuz bu mütareke ile Osmanlı ülkesi galip devletlerin kontrolüne terk edilecektir: Türk askeri terhis edilecek, silahlar depolanacak, o depolar İngiliz - Fransız askerlerin koruması altında olacaktır. En önemli husus da, Osmanlı halkının diken üzerinde oturuyor olmasıdır. Nerede bir güvensizlik veya kargaşa varsa, İtilaf Devletleri ( İngiltere Fransa İtalya - Yunanistan ) oraları işgal edebilecek, o bölgelerde kendi otoritelerini hakim kılabileceklerdir. Bu süreçte İngiliz Dış İşleri Bakanı Lord Curzon un yeğeni, Albay Ravinson, bugünlerde iki manga askerle, Erzurum bölgesini kontrol ve gözetim altında bulundurmakla görevlendirilir. O tarihlerde Gazi Mustafa Kemal de Samsun Havza Amasya Sivas a uğradıktan sonra Erzurum a gelmiştir. Erzurum da Kazım Karabekir Paşa ve Vilayeti Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti öncülüğünde bir kongre toplanma hazırlıkları vardır. Mustafa Kemal Paşa nın Erzurum a gelişiyle birlikte bu hazırlıklar daha da hız kazanır. Bugünlerde ruhlarımızı okşayan, bugün dahi okuyunca, öğrenince gönlümüze ferahlık veren bir olay yaşanır. Bu olay, İngiliz Albay Ravinson ile Gazi Mustafa Kemal arasında geçen olaydır. Daha doğrusu yapılan görüşmedir. Bu görüşmeye o dönem Osmanlı yönetimine muhalif tutumundan dolayı Damat Ferit Paşa Hükümetince işten el çektirilen; Erzurum a gelip Mustafa Kemal hareketine katılan, Bitlis eski valisi Mazhar Müfit Kansu da tanıklık etmiştir. Mazhar Müfit, daha sonra Mustafa Kemal in ayrılmaz yol arkadaşlarından biri olacak, Temsil Heyeti üyesi olarak önce Sivas a, oradan Ankara ya birlikte gidecek, daha sonra İstiklal Mahkemesi Başkanlığı ve milletvekilliği yapacaktır. Onun anlattığına göre: İngiliz Albay Ravinson,9 Temmuz 1919 günü Mustafa Kemal in kaldığı eve gelir. O esnada Mazhar Müfit Kansu da evdedir. Kapıyı emir eri Ali Metin açar. İçeri buyur etmeden önce emir eri, Mustafa Kemal Paşa ya, yabancı üniformalı bir ziyaretçisinin olduğunu bildirir. Mustafa Kemal Paşa Albay Ravinson u odasında kabul eder. Şuradan buradan konuşulur. Epeyce bir vakit geçtikten sonra Ravinson söylemek istediği esas konuyu açar: İşittiğime göre burada, Erzurum da, bir kongre toplanacakmış. Sizde bunu teşvik ve destekliyormuşsunuz Evet, milletçe açılmasına karar verdik. Açılmaması daha uygun olur!hayır, kongre kesinlikle açılacaktır.? Ancak, İngiliz Hükümeti bu kongrenin toplanmasına izin vermez. Ne Hükümetiniz nede sizden izin istemedik ki! Bu esnada her iki tarafında ses tonu yükselmiştir. Emir eri elinde kahve tepsisi ile gelirken Mazhar Müfit e işaretle Dışarı atayım mı? der. O da hayır Kahveyi ver çık anlamında kaş göz hareketi yapar. Konuşmalar tekrar devam eder: Kongre yaparsanız zor kullanır dağıtırız. O zaman bizde kuvvete kuvvetle karşı koyar milletin isteğini yerine getiririz. Ne pahasına olursa olsun bu kongre açılacaktır! En sonunda da Görüşme bitmiştir diyerek konuşmasını noktalar. Bu esnada Mazhar Müfit Kansu olayı daha fazla tırmandırmamak için kapıyı açar ve İngiliz Albay a Lütfen diyerek dışarı çıkmasını önerir. İngiliz Albay Ravinson sapsarı yüzle çekip gider. Bu olayı niye mi hatırlattım? Yakın tarihimizde pek çok gurur dolu sayfalar vardır. Kimilerinin dediği, ucuz filimler de gösterildiği gibi Atatürk korkak falanda değildir! DERLEYEN: Mustafa Tarakçı 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 6 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 7 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr./ Em. Kur. Alb. tarakci.mustafa@gmail.com HÜKÜMET STRATEJİK HATA YAPIYOR! Son haftalarda Hükümetimizin Amerika ya daha çok yanaştığı hissediliyor... Bunun bir sonucu olarak ta Amerika dan gelen gidenlerin sayısında gözle görülür bir artış var. Oysa, Türkiye nin milli Menfaati Rusya-İran-Suriye ile iyi ilişkiler geliştirmesine bağlı. Buna Çin-Japonya ve Hindistan ı eklerseniz işte bu koca Asya bloğu içinde Türkiye daha güçlü, daha çıkarlarını koruyacak ve komşuları ile daha iyi ilişkiler geliştirecek durumda olur! Suriye nin hali hazır durumunu baz alarak, TÜRK dış politikasında önceleri seyreden güzel gidişatı tersine çevirmek doğru değil. Soğuk savaş geride kaldı. ABD kendi menfaati için bize soğuk savaş dönemini yaşatmak istiyor. Onun isteği doğrultusunda MALATYA ya radar yerleştirdik. Bunun sonucunda doğal olarak İran da, ABD İRAN krizinde ilk vuracağım heder Malatya da ki radar diyor. İran ın arkasında Rusya var. Rusya ise en çok enerji aldığımız ve en çok ticari ilişkilerimizin olduğu bir ülke. Rusya da inşaat sektöründe binlerce insanımız çalışıyor. Rus turistler turizm gelirimizin bel kemiğini oluşturuyor. Yetiştirdiğimiz sebzelerin çoğu Rusya ya pazarlanıyor. Keza, İran doğal gaz aldığımız bir komşumuz. Suriye ile restleşmeye gitmeden Amerika nın ekmeğine yağ sürmek için Suriye ye kafa tutmak yerine belli bir süre sessiz ve tarafsız kalmak daha doğru olmazımıydı? Bakınız ne oldu bizim Suriye karşıtı tavrımız üzerine: Suriyeli yetkililer TÜRK mallarının Suriye ye girmesini zorlaştırdılar. Girişte %30 vergi alarak bizim mallarımızın Suriye piyasasında emsallerine göre daha pahalı satılmasına yol açtılar. Suriye de bundan böyle söz gelimi Bulgar peyniri, Hollanda tereyağı, Fransız çimentosu daha çok satılacak. Evet, Fransız çimentosu diyorum, ben bunu 2000 li yıllarda Şam da gözümle gördüm. O günlerde biz burnumuzun dibindeki Suriye ye bir şey satamıyorduk. Şunu iyi görmeliyiz; Sağduyu sahibi tüm stratejik düşünürler, Türkiye ile Amerika nın stratejik menfaatlerinin Ortadoğu da çatıştığını söylüyorlar Amerika, kendisinin hazırladığı Büyük Ortadoğu Projesinde (BOP), Büyük Kürdistan ı göstermişti. O Kürdistan ın büyük kısmı bizim topraklarımızda kalıyordu. Bu nedenle Terörü bitirmemiz için samimi destek vermiyorlar. Kıbrıs meselesinde bizden yana değiller. 2003 te Süleymaniye de başımıza çuval geçirdiklerini unutmadık. Tüm bu ve pek çok gerçekler karşısında Milli Güvenlik Kurulu nun son toplantısında Amerikan yapımı patriot füzelerinin İran tehdidine karşı satın alınmasının gündeme getirmek manidar değil mi? Bizim füze stoku gibi bir lüksümüz olamaz. Soğuk savaş yılları artık geride kaldı. Türkiye barıştan yana bir strateji izlemek zorunda! Bunun da yolu, öncelikle komşularımızla iyi ilişkiler kurmak ve bunu devam ettirmekten geçer. Suriye de de elbet bir gün sular durulacaktır. Amerika nın isteği ile Suriye ye karşı sesimizi yükseltmek savaşçı söylemler geliştirmek bize yakışmaz. Unutmayalım ki İran - Güney Irak - Suriye - Lübnan bir bütündür. Amerika bu bloğu ortadan vurmak, Ortadoğu daki gerçek müttefiki İsrail i rahatlatmak istiyor. Bizim bu oyuna gelmememiz lazım. Bizim milli Menfaatimiz Rusya, İran, Irak ve Suriye ile barış içerisinde iyi ilişkiler geliştirmeye bağlı DEVLET YÖNETİMİNDE GÖREV ALANLAR, ATTIKLARI HER İMZADA MİLLİ MENFAATİMİZİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURMAK DURUMUNDADIRLAR. AHMET YOZGATLI Öğretmen Kadıköy Div. Kült. Der. Bşk. Yrd. EĞİTİMDE ÖĞRETMENİN ÖNEMİ Öğretmen ve eğitici, öğrencinin yada çocuğun egosunu etkileme ve eğitim sürecinde de bu egoyu kendine yardımcı olarak kullanmak istiyorsa öncelikle bu öğretmen veya eğiticinin kendisinin ''olgun bir insan''psikolojisinden çıkmasının zorunluluğu bulunmaktadır. Çünkü bu eğitici veya öğretmenin başarılı olması için çocuk ve öğrenci ile bütünleşme sağlamalı, gerektiğinde çocuklaşmalı yada gençleşmesini bilmesi gerekmektedir. Öğretme ya da eğitici faaliyetlerini sürdürürken bilimin verileriyle birlikte kendi faaliyetlerini birleştirmeli, çocuğu tanımalı sevmeyi ve ondan kendisine karşı bir sempati uyandırmalıdır. Ancak bu yolla başarıya ulaşılabilinir. Eğitim sürecinin gerçekleşebilmesi için öğrenci-öğretmen veya eğitici-çocuk arasında bir sempatinin bulunması zorunluluğu bulunmaktadır. Çünkü öğretmen öğrenciye her şarta göre eğitebilmesi için, önce onu tanıması ve daha sonra onla bütünleşme sağlaması ve bunun sonuncunda da eğitim sürecinin iki temel unsuru arasında bir sempati ve yakınlaşmanın meydana gelmesi gerekmektedir. Buna göre; Öğretme sempati öğrenci=eğitim formülü kültür oluşturma için gerekli bir süreç ve yöntemidir. Öte yandan günümüz modern ve karmaşık toplumlarda sosyal değerin, örf ve adetlerin aşınması, aile-çocuk, okul-öğrenci arasındaki bağları çözmektedir. Modern teknolojiye dayalı iletişim ağlarının güçlü ve kolay ulaşılabilir olması ve bunların değerleri yıpratıcı yönlerinin çoğalması gibi etkiler, sosyal çevreyi etkilemektedir. Dolayısıyla çocuk ya da öğrenci daha aile ocağında ve ilkokul çağında iken medya vasıtasıyla dünyadan haberdar olmaya çeşitli toplumların değişik fikirlerinden, sosyal ve siyasi akımlarından etkilenmektedir. Bunun yanında sosyal hayatında süratli bir şekilde değişmeye devam etmesi gibi gelişmeler toplumlar açısından yeni kurumların, şartların ve anlayışların ortaya çıkmasına katkı sağlamaktadır. Bu durumda öğretme çok dikkatli, çok becerikli ve çok uyanık olması gerekmektedir. Toplumsal görevi ve kültür naklini aktarıcı yönünden dolayı bir yandan çocuğu kontrol altında tutması gerekirken öte yandan da kendini sürekli çağın, toplumun şartlarına ihtiyaçlarına göre sürekli yenilemesi zarureti bulunmaktadır. Böylece gerçek eğitimci, bir bilim adamı gibi olayları doğru gözlemleyen, onu düzenleyen, hadiselerin içyüzünü görme özelliğini geliştiren, bunu karşı karşıya kaldığı bozuklukları düzeltmek için mücadele eylemi ortaya koyan bir bireydir. Bu yönüyle gelişen gerçek eğitmenin ve bilim adamının olaylar karşısında ki tavır alışı da birbirinden pek faklı olmamaktadır. Hatta bilim adamı, pasif olan hadiseler ile karşı karşıya bulunabildiği gibi, eğitmenin ise aktif olan ve kendisine yardım eden bir çocuk bir talebe ile baş başa bulunması gerçeği vardır. Sonuç itibariyle eğitme çok yönlü bir toplumsal olgu olarak bakılan tanımların çerçevesinde yoğunlaştığı görülmektedir. Dolayısıyla ele alına her bir konunun (eğitmen-öğrenci ilişkisi, eğitim - kalkınma, eğitim - kültür, eğitim-insan inşası v.s....)özgün bir yönü bulunmasına rağmen, geneli itibariyle eğitimin, toplum-kalkınmakültür ve insan etkileşiminin azami olumlayıcı etkisini ortaya çıkarma çerçevesinde yoğunlaştığı görülmektedir. Eğitme bakışın bu çerçevede oluşması ve bundan hareketle tanımlanması çabasını ise onun, disiplinler arası kapsayıcı bir mahiyet taşımasıyla açıklanabilir. Eğitim olgusu bakımından okulu, bir sosyal sistemdir. Okul, aktörler arasındaki, yani öğretmen-öğrenci ve öğretici-öğrenci arasındaki karşılıklı etkileşimlerinin bir sonucu olmaktadır. Okul sosyalleşmeyi sağlayan bir konuma sahiptir. Hatta git gide çocukların ve gençlerin sosyalleşmesinin görevi tamamen okullarca sağlanır hale gelmiştir. Bundan dolayı okullar, hem toplum kültürünü çocuklar ve gençlere öğretmekte ve benimsetmekte, hem de bireyleri ilgi ve yeteneklerine göre belli görevlere yerleştirmekle vazifeli bir hale gelmiştir. Böylece okul, hem bireylere kendi şahsiyetlerini kazandıran hem toplumsal rolleri öğreten, bireylerin şahsi ihtiyaçlarını karşılayan bir sistem olmaktadır. Ayrıca eğitimin toplumun kültürel birikimlerinin yeni kuşaklara aktarılmasını, toplumsallaştırma açısından toplum değerlerinin yeni nesle öğretilmesi, ekonominin ihtiyacı olan sayı ve nitelikte işgücünün yetiştirilmesi gibi başka toplumsal, kültürel, ekonomik siyasal konular olmak üzere açık işlevi de bulunmaktadır. 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 7 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 8 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com ŞENGÜL DURAN GENÇDAL Divriği ÖDP eski İlçe Bşk. zemheri_ilkyaz_245@hotmail.com 2011 DE ZEKÂCA KIT, DUYGUCA KÜT GEÇTİ 2011 yılının bu son yazısına hangi konuyu seçsem diye bir türlü karar veremedim. Yıl bir tarafa, şu son birkaç ayda bile üst üste o kadar çok şey yaşandı ki yurdumda, dünyamda insan donup kalıyor nerden nasıl başlayacağını bilemez bir duruma düşüyor. Gündem o kadar hızlı değişiyor, gelişiyor ve geçiştiriliyor ki yetişmek mümkün olmuyor. İnsan ilişkilerinin, bütün değerlerin sıradanlaştığı daha moda bir deyimle ''sanallaştığı'' bir zamandan geçiyoruz. Duygularımız, düşüncelerimiz, heyecanlarımız, eylemlerimiz, herşeyimiz sanal. ''Sanmak' 'eyleminden türetilmiş''sanal'' sözcüğü yaşamlarımızın tüm hücrelerini sarmış bir vaziyette. Rahat bir yaşam için insanların vermeyeceği taviz kalmamış gibi görünüyor hep güçlünün yanında yer almayı kendine alışkanlık etmiş, anında diz çöken, düğme ilikleyen,boyun eğen,razı gelen,sonbahar yaprakları gibi oradan oraya savrulan insanlara hüzünle,sitemle bakmak kaldı düşünenlere, sorgulayanlara... Toplumsal dengelerin böyle altüst olduğu her alanda sevgiden, saygıdan, dostluktan, dayanışmadan, barıştan ve hoşgörüden nasıl söz edebileceğiz? Adına milenyum denilen o beklenen günler bu günler miydi? Tamamen çılgınlığın hüküm sürdüğü bir dünya mı? Herkesin birbirine şüpheyle yaklaştığı, çıkar menfaat ilişkilerinin kol gezdiği, dar görüşlülük, yüzeysellik ve bireysellik insanoğlunun yaşam tarzına dönüşmüş bir halde. Artık bilgi toplumunun çok gerilerine düştüğümüzü söylemek mümkün. Tam tersi teknolojinin bilgisinden çok hinliğinden yararlanan, aklını daha çok basit hesaplara yoran, sağlam dostluklar yerine yüzeysel ilişkiler kuran, bireyselliğini hep önde tutan, çabuk teslim olan,kolay vazgeçen,kafa kol ilişkileriyle günün kurtaran insan yığınlarına dönüştü yaşadığımız her alan.bize zoraki dayatılan,öğretilen alışkanlıklarımızın,kalıplarımızın dışına çıkamaz olduk. Öyleyse şunu ''sormak'' gerekir kendimize. Aynı zamanda düzgün, bilinçli, sorumlu, bilgili ve doğru eylemli bir dünya yurttaşı nasıl olabiliriz. Toplumsal ilişkilerde duyarlı, bireysel ilişkilerde tutarlı, eylemlerimizde kararlı nasıl olabiliriz? Önyargılarımızdan tabularımızdan nasıl kurtulabiliriz? Dünyanın neresinde olursa olsun acıya ve gözyaşına vicdanımızla yaklaşıp nasıl kardeşlik köprüleri kurabiliriz? Nasıl bir arada yaşamı mümkün kılabiliriz? Kısaca ZEKA ca kıtlığımızdan DUYGU ca kütlüğümüzden nasıl kurtulabiliriz? Yeni yıl geçen yılın temize çekilmesi gibidir, yeni beklentileri, yeni temennileri de beraberinde getirir. Umutlarınız hayalleriniz olur yeni yılda onun içindir milyonlarca kişi ''ya çıkarsa'' diye bir kağıt parçasından, daha daha çok kağıt parçalarına yatırır umutlarını. 2012 güzel düşünenlerin yılı olsun sevgi, kardeşlik yılı olsun NESİMİ ÇİMEN'in dediği gibi ''DOSTLUKLAR KURULSUN, İNSANLAR GÜLSÜN,SON BULSUN SAVAŞLAR KİMSE ÖLMESİN,BARIŞ GÜVERCİNİ UÇSUN DÜNYADA'' İyi Seneler Divriği deki ve Divriği dışındaki yüreğinde Divriği Sevgisi taşıyan değerli Hemşerilerim, Kıymetli Okurlarımız; Şahsım ve Yeni Divriği Gazetesi adına Yeni Yılınızı şimdiden kutlar; sağlık, esenlik ve mutluluklar dilerim. MUSTAFA TARAKÇI KONUK YAZAR Fatma Pekşen Araştırmacı Yazar/Divriği Okumak şart mıdır? Elbette şarttır! Niçinine gelince İnsan bilgilenmek, eğlenmek, zevklenmek için okur; işi, mesleği gereği okur, inceleme, araştırma yapmak için okur, fikrî yapısının gelişmesi, estetik ve sanat tarafının güçlenmesi için okur, bilgi tekrarı için, genel kültürü artırmak, tarih bilincini, çevre bilincini geliştirmek için okur. Hani kitap en iyi arkadaştır ya, bu arkadaşlığı pekiştirmek ve özellikle dilini geliştirmek için okur. Eğer bir evde okunmuyorsa, büyükler ekrana kilitleniyorsa, çocuklara git odanda ders çalış deniliyorsa, o ev odaları paylaşılan bir otelden/pansiyondan başka bir şey değildir. Herkesin kös kös oturduğu, mobilyaların mağazadan geldiği gibi pırıl pırıl durduğu, iletişimin tuşlar aracılığıyla sağlandığı, resmi daire gibi işleyen evlerde, gün gelir kimse kalmaz. Dakikası bilmem kaç kuruşa, sabahtan akşama kadar bedava! kışkırtmalarıyla, ceplerimize kurulup zaman kaybı yaşatan telefonlar vasıtasıyla asker arkadaşımızla, fakülteden arkadaşımızla, gün arkadaşımızla, ötekiyle, berikiyle laf yarıştırıyoruz. Evdekilerden esirgediğimiz bu zaman kaybını, elimizin altından çocuklarımız kayıp gittiğinde fark eder ve yazıklanır mıyız acaba? İşte bu yüzden diyorum ki gündüz okulda, dershanede testlerle ödevlerle boğuşan evlatlarımızla, hiç değilse akşamımızı verimli geçirelim. Hiç değilse akşam yemeklerimizi aynı masa/sini etrafında yiyelim. İnternet Türkçesinin belini yere vurarak, kendi öz dilimizle sohbetler edelim. Okuma alışkanlığı bulunmayan evlerde bir seferberlik başlatılabilir. Sevilen, ilgi duyulan, kolay anlaşılır eserlerle okumaya başlanabilir. Günün belli bir zamanı, okunan kitabın aile fertleri arasında anlatımı, paylaşımı ile renklendirilebilir. Herkes okuduğu metinden hoşuna giden bir şiiri, bir hikâyeciği diğerine anlatırsa, aldığı lezzeti aile fertleriyle paylaşırsa, eğer karşısındakiler de ilgili davranırsa, bu anlatımlar, özel anlara, tadına doyulmaz vakitlere dönebilir. Unutulmamalıdır ki çocuğa hizmet vatana hizmettir, istikbale hizmettir. * İnternet Türkçesinin belini yere vuralım dedik az önce. Konuştuğumuz, okuduğumuz, yazdığımız, düşündüğümüz dilimize, maalesef kendi elimizle kıyım yapıyoruz. İşyerine yabancı isimler vermek modası ile başladık işe. Star, Skor, Oscar Patisserie-Cafe-Restaurant gırla gitti. Bizden başka hiçbir millette işyerlerine yabancı isimler verilmiyor. Nedir bu içimizdeki özenti? Anamızın ak sütü gibi helal olan Türkçemizde kelime kıtlığı mı var? Dildeki bariz kıyıma özel televizyonların kurulmasıyla devam ettik. Sansürsüz ulaşan, direkt olarak kulağımıza gelen yerli yersiz kelimelerle, önce çocuklarımızın konuşmasını bozduk. Gülmece, film, eğlence programı vs. adı altında verilen bir takım bayağılıklar, yirmi dört saat geçmeden sokağa düştü, yarınlarımızın teminatı çocuklarımızın diline yerleşti. Yakası açılmadık küfürler rahatça kullanılır oldu. Bir başka dil kıyımını da internet sayesinde becerdik. Hayatımıza getirdiği kadar götürdüğü de olan bu uç teknolojiyi, ne hikmetse hayrına değil, şerrine kullanır olduk. Uzun uzadıya kelimeler yazmak yerine, muhatabımızla bir çeşit kodlama yaparak, simgeler kullanarak anlaşma yapmağı yeğledik sohbet odalarında. Lâkin sohbet odalarıyla sınırlı kalmadı. Zaten kaleme kâğıda fazla yakın değiliz. Okulda tuttuğumuz notlarda, birisine ulaştırmamız gereken yerlerde bile bu şekilde yazar olduk. Kimi harfleri yok saymaya başladık. Slm, nbr, aeo, öle, böle, bişi, bide, bi, ii, güsel, gidios, çıkıom, efet İlk aklıma gelenler Bir de walla, Hawwa gibi, hay axi gibi yazılımlar türedi ki işin neresinden tutmalı diye düşünüyorum. Benim dikkatimi çektiğine göre, herkesin de çekiyordur bu dil kirliliği. Konseptli, misyonlu, nosyonlu, spontoneli konuşmalar, çavvv, oha oldum, kal geldi, daral geldi li, manyak lı ifadeler, bir de internet diliyle harmanlanınca hepten bozuluyor. Hangi dil olduğu belli olmayan bu ucubeyi, bilen de konuşuyor, bilmeyen de. İKİ TARAFI MAHÇUP ETMEYECEK EN GÜZEL HEDİYE KİTAPTIR. M.Tarakçı 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 8 ÜCRETSİZDİR

15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 9 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com ÖNCE SİZİ HEMŞERİLERİMİZ TANISIN! 15 ARALIK 2011 SAYI: 17 SAYFA 9 ÜCRETSİZDİR