RİSALE-İ NUR PENCERESİNDEN AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHANEVİ Orhan KÜÇÜK *



Benzer belgeler
BEDÎÜZZAMAN HAZRETLERİNİN İSİM VE ÜNVANLARI

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

Risale-i Nur Külliyat'ının telif tarihleri hakkında kronolojik bilgi verir misiniz?

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

Cevşen duasının ehemmiyeti..

RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

Bu sayfa şu linkten yazdırılmıştır: [

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım.

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

başlıklı bir dersine dayanarak vermeye çalışacağız.

MUSHAF-I ŞERİF RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI 2016 FİYAT LİSTESİ FİYATLARIMIZA KDV DAHİL DEĞİLDİR ENVÂR NEŞRİYAT

Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca Adıyaman a göç ettik.

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Başta bu hadis-i kudsinin kaynağını vereceğiz. Ayrıca bu hadis-i kudsinin manası ve hakikatını vereceğiz. "Levlâke" hadîsinin kaynakları şudur:

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

Asr-ı Saadette İçtihat

Nefsini Bilen Rabbini Bilir

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Hz. Üstad ın Yeni Said e Geçmesinin Tam Tarihi ve Bunun Anlamı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

*GALIBIYET VE MAGLUBIYET

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

_MEYVENIN ÇEKİRDEĞİ AĞACIN ÇEKİRDEĞİN NE AYNDIR NE GAYRDIR..._

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

SORULARLA CEVŞENÜ'L-KEBÎR

KURAN YOLU- DERS 3. (Prof.Dr. Mehmet OKUYAN ın Envarul Kuran isimli 3 no lu dersinin ilk 50 dakikasının özeti)

Birinci İtiraz: Cevap:

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

Abdülkâdir Geylânî (ks) ve Bedîüzzamân (ra)

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Adeta Rabbimiz Efendimizi taltif ve teskin etmek,şevk ve gayretini arttırmak amacıyla huzuruna almıştır.

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

SORU:Ahir zaman alametleri, Ahirzaman alametlerinden abbasi meliki horasana vardığı zaman doğu tarafından iki dişli parlak bir yıldız çıkar.

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

AYRILMAMAK ÜZERE İNKIYAD ETMEK.

Hak Teala (cc) itiraz edenlere Hud Suresinde şu kelimelerle cevap vermiştir:


Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Istılah olarak;peygamber Efebdimiz zamanında yaşamış ve de Peygamber Efendimizi görerek ona inanmış olan kişilere denir.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bu mektubu büyük şeyhi Muhammedi Bakibillah'a yazmıştır.

ÖZGEÇMİŞ DERECE BÖLÜM/PROGRAM ÜNİVERSİTE YIL LİSANS İLAHİYAT FAKÜLTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ 1991

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

BESMELE VE ALLAH LAFZ-I CELÂLİ'NİN SAYIMLARI


Kulun lisanı sadık olmadıkça, inancı sadık olmaz. Kalbi sadık olmadıkça, lisanı sadık olmaz. 45

O/Allah bütün gaybı bilir. Fakat gaybını kimseye açmaz. Ancak bildirmeyi dilediği bir resul /elçi bunun dışındadır.

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

* :Sırrı İnna A teyna da,-oniki onüç,ondört sene sonra islamiyete darbe vuranların başlarına darbe vurulacak.(44)

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Değerli büyüğümüz Merhum Fatma ÖZTÜRK ün ruhunun şad olması duygu ve dileklerimizle Lisans Yayıncılık

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

Bismillahirrahmanirrahiym Elhamdü lillahi Rabbil Alemiyn, Vessalatü vesselamu ala Rasülina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmeiyn.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Hz. Mehdinin (A.S.) geleceği ile ilgili olarak üzerinde durmamız gereken bir konu daha vardır.

Risale-i Nur Kur anın ruhunu, gayesini, hedefini izah eden çok mükemmel bir tefsirdir.

Fatiha Suresi'nin Tefsiri ve Faydaları

DUÂ-İ TERCÜMÂN-I İSM-İ Â ZAM DUÂ-İ İSM-İ Â ZAM

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

EFENDİ BABASI BÜTÜN MÜRİDLERİNDEN HABERDAR İMİŞ!

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Keza aynı Hadis-i Şerif, çok cüzi kelime değişikliğiyle Şii kaynaklarda da mevcuttur. Detaylı bilgiler şu kaynaklardan elde edilebilir:

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

IÇERIK ÖNSÖZ. Giriş. Birinci Bölüm ALLAH A İMAN

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

TECVİD Lügat manası; Güzel yapmaktır.

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Question. Muhammed b. el-hasan el-saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?

"İşte, Rabbimizi bize târif eden Kur ân-ı Hakîm; şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi..."

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

Soru : Ebced hesabının, hurufçuluk (hürûfîlik) ile bir irtibatı yok mudur?

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

Hz.Muhammed (sav); yaratılış muammasını ve esma-i İlahiye'nin sırlarını keşfeden zat!

Transkript:

1 Özet RİSALE-İ NUR PENCERESİNDEN AHMED ZİYAÜDDİN GÜMÜŞHANEVİ Orhan KÜÇÜK * Kur an ın tefsirini, başlıca ikiye ayırma görüşü İmam Gazali, İbn-i Kayyim ve Muhammed Abduh gibi zatlar tarafından vurgulanmıştır. Yaygın olarak bilinen tefsir yanında manevî tefsir, lafızdan çok manayı esas alan, manaları anlatmaya yönelen tefsir tarzıdır. Risale-i Nur, Kur an ın çok kuvvetli hakiki bir tefsiridir diyen Bediüzzaman bu ayrımı şöyle açıklamaktadır: Tefsir iki kısımdır: Birisi, malum tefsirlerdir ki Kur an ın ibaresini, kelime ve cümlelerinin manalarını beyan, izah ve ispat ederler. İkinci kısım tefsir ise; Kur an ın imanî hakikatlerini kuvvetli hüccetlerle beyan, ispat ve izah eden manevî tefsirdir. Bu kısmın pek çok ehemmiyeti var. Zahir malum tefsirler, bu kısmı bazen mücmel (çok kısa) bir tarzda derc ediyorlar. Fakat Risale-i Nur, doğrudan doğruya bu ikinci kısmı esas tutmuş, emsalsiz bir tarzda muannit feylesofları susturan bir tefsirdir. Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî, tarikat silsilelerinde kendi adına özel bir şube teşkil edecek mertebede bir şeyh ve âlimdir. Hadis, kelam, fıkıh ve tasavvuf eserleri kaleme almış, muhaddis, mütekellim ve fakih yönleri olan bir müelliftir. Gümüşhanevî nin çocukluğundan beri ilim tahsiline ayrı bir merakı olduğu ve beş yaşında Kur ân-ı Kerîm i hatmettiği, sekiz yaşına geldiğinde Kaside-i Bürde, Delâil-i Hayrât ve Hizb-i A zâm adlı eserleri hatmedip bu eserlerden icazet aldığı bilinmektedir. Düşündüğü, hayal ettiği ve en çok arzuladığı şey mâsivâdan soyutladığı bedenini yalnızca ilim tahsiline hasretmektir. Bu çalışmanın amacı, Yüce Kur an ın manevi bir tefsiri olup iman esaslarını asrın fehmine uygun olarak izah eden Risale-i Nur da, Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevî nin eserlerinde yer alan bilgi ve izahlardan nasıl yararlanıldığını ortaya koymak, böylece Risale-i Nur penceresinden Gümüşhanevî yi anlamaya çalışmaktır. Çalışma kapsamında bu temel amaç ile birlikte; Risale-i Nur da Gümüşhanevi nin eserlerinin önemsendiği, dikkate değer bulunduğu ve yer verecek şekilde ele alındığı tespit edilebilecek, yine Gümüşhanevi konusunda farklı detaylar var ise bunlar ortaya konabilecektir. Bu çalışma sonucunda asrının önemli alimlerinden, Gümüşhane nin belki en önemli değeri olan Gümüşhanevî nin farklı bir bakış açısı ile, Risale-i Nur gözüyle incelenerek, bilimsel boşluğun olduğu bu alanda bilgi üretilmesi suretiyle bilime ve yol göstermesi bakımından da yapılacak diğer çalışmalara katkı sağlanması beklenmektedir. 1. Bediüzzaman ın Çizgisi ve Farklı Eserlere Bakışı Bediüzzaman, kendi ifadesiyle hakikat mesleğini yani iman hakikatlerinin neşri ve ikna edici delilerle isbat ve izahını çizgi edinmiştir. Bunu, * Doç. Dr., Gümüşhane Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi

2 Gümüşhanevi nin Mecmuat ül Ahzab eserindeki Evrad-ı Şah-ı Nakşibendî'den okuduğu iki ifade ile izah etmektedir. Hattâ bazı defa Evrad-ı Şah-ı Nakşibendî'de şehadet getirdiğim vakit, ع ل ى ذ ل ك ن ح ى و ع ل ي ه ن م وت و ع ل ي ه ن ب ع ث غ د ا (İman hakikatleri üzere yaşar, onlara inanmış olarak ölür ve yine o itikat üzere diriliriz. 1 ) dediğim zaman, nihayetsiz bir tarafgirlik hissediyorum. Eğer bütün dünya bana verilse, bir hakikat-ı îmaniyeyi feda edemiyorum. Bir hakikatın bir dakika aksini farzetmek, bana gayet elîm geliyor. Bütün dünya benim olsa, bir tek hakaiki îmaniyenin vücud bulmasına bilâ tereddüd vermesine, nefsim itaat ediyor. و آم ن ا ب م ا ا ر س ل ت م ن ر س ول و آم ن ا ب م ا ا ن ز ل ت م ن ك ت اب و ص د ق ن ا (Allahım! Hem gönderdiğin Resule iman ettik, hem de indirdiğin kitaba inanıp, gönülden tasdik ettik. 2 ) dediğim vakit nihayetsiz bir kuvvet-i îman hissediyorum. Hakaik-i îmaniyenin herbirisinin aksini aklen muhal telakki ediyorum, ehl-i dalaleti nihayetsiz ebleh ve divane görüyorum 3. Buradan, Bediüzzaman ın Mecmuat ül Ahzab daki Evrad-ı Şah-ı Nakşibendî'yi zaman zaman okuduğu, hususi bir iştiyak ve manevi bir bağ hissettiği anlaşılmaktadır. Başka eserlere pek müracaat etmediği ile ilgili değerlendirmelerin de yer yer yapıldığı Bediüzzaman ın kısa süren tahsil süresi haricinde çoğu hapis ve sürgünlerde geçen zamanı, çocukluk ve savaş yılları da dikkate alındığında, farklı eserleri yanında bulundurabilme durumunda olmadığı, bir takım eserleri ezberlediği ve bunları belli bir sıra ile zihninden tekrar ettiği bilinmektedir. Risale-i Nur da ismi zikredilen birkaç eser bulunmaktadır. Çoğu dua kitabı olan bu eserler dışında Bediüzzaman ın ömrü, eser telif etmek, yazılanları tashih etmek ve dua okuyup tefekkür etmekle geçmiştir. Buna rağmen Gümüşhanevî nin Mecmuat ül Ahzab kitabı hem ismen eserlerinde geçmekte 4, hem de aşağıda açıklanacağı üzere, bu kitapta yer alan bazı münacaatlardan cifir hesabıyla yaptığı tespitler beyan edilmektedir. Bu bakımdan Risale-i Nur penceresinden Gümüşhanevî ye aslında ne kadar büyük değer atfedildiğini anlamak için Bediüzzaman ın çizgisi ve başka eserlere bakışı hakkında genel bir bilgi vermek yararlı olacaktır. Hüccetü l-islâm İmam-ı Gazalî ye üstad diyen ve onun takip ettiği mesleği ehl-i dalâletin hücumundan kurtarmak ve muhafaza etmeye çalıştığını söyleyen Bediüzzaman, kendi çizgisini farklı eserlere bakışı ile birlikte şu şekilde açıklamaktadır. 1 Gümüşhânevî, Ahmed Ziyauddin, Mecmuat ül Ahzâb, Sezgin Neşriyat, İstanbul, 1311/1893, Nakşibendi Cildi, s. 7. 2 Gümüşhânevî, age., Nakşibendi Cildi, s. 8. 3 Nursi, Bediüzzaman Said, Mektubat, Envar Neşriyat, İstanbul, 1993, s. 42., Nursi, İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 210. 4 Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, ss. 141, 158.

3 onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme ve müçtehid zâtların asırlarına göre münazarai ilmiyede ve diniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden, Risale-i Nur Kur ân-ı Mu cizü l- Beyandan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o mübarek ve kudsî zâtların tezgâhlarına müracaat etmiyor. Çünkü, umum onların mercileri ve menbâları ve üstadları olan Kur ân, Risale-i Nur a tam mükemmel bir üstad olmuştur. Ve hem vakit dar, hem bizler az olduğumuz için vakit bulamıyoruz ki, o nuranî eserlerden de istifade etsek. Hem Risale-i Nur şakirtlerinin yüz mislinden ziyade zâtlar, o kitaplarla meşguldürler ve o vazifeyi yapıyorlar. Biz de o vazifeyi onlara bırakmışız. Yoksa - hâşâ ve kellâ- o kudsî üstadlarımızın mübarek eserlerini ruh-u canımız kadar severiz. Fakat her birimizin birer kafası, birer eli, birer dili var; karşımızda da binler mütecaviz var; vaktimiz dar. En son silâh, mitralyoz gibi Risale-i Nur burhanlarını gördüğümüzden, mecburiyetle ona sarılıp iktifa ediyoruz 5. Buradan anlaşılıyor ki; Bediüzzaman başta Gazali yi üstad diyerek taltif etmekte, başka eserlerin de değerine vurgu yapmakta fakat talebelerini, zamanımız ancak buna yeter diyerek Risale-i Nur a yönlendirmektedir. Bu konuda Gümüşhanevî yi de ilgilendiren bir anekdot şöyle nakledilmektedir. Barla da üstadın hususi davetine de muhatap olan Hulusi Bey, bu ziyaretinde üstadın yanında yalnız Kur an-ı Kerim, Şeyh Sadi Şirazi nin bir eseri, bir de Gümüşhaneli Ahmed Ziyaüddin in üç ciltlik Mecmuat ül Ahzab ının olduğunu görür. Delail-i Hayrat için de, kardeşim, senin okumana izin veriyorum sen de başkaların okumalarına izin verebilirsin der 6. Görüldüğü üzere, oldukça seçici olan Bediüzzaman ın belli ölçüde yerleşik durumda yaşadığı Barla da, yanında Kur an la birlikte Gümüşhanevi nin eseri de yer almaktadır. Bu durumda Bediüzzaman ın bir eseri yanında bulundurması, ondan istifade etmesi ayrıca önem arz etmektedir. Buna ilaveten Bediüzzaman, Mecmuat ül Ahzab daki dualardan bir kısmını Gümüşhanevî ye itimaden almış, Cevşen duasıyla birlikte Hizb-i Nuriye de toplamış, kendisi sürekli okumuş, talebelerine de tavsiye etmiştir. Bu gelenek bugün de devam etmektedir. 2. Risale-i Nur da Gümüşhanevî Risale-i Nur da Gümüşhanevî birkaç başlık altında incelenebilir. Bunlardan birincisi; özellikle Mecmuat ül Ahzab da yer alan Hz. Ali nin meşhur Cecelutiye duasındaki 7 ve Gavs-ı Azam Geylani nin Kasidesi nde yer alan bir takım ifadelerin 8 5 Nursi, Kastamonu Lahikası, Envar Neşriyat, İstanbul, 1993, ss. 182-183. 6 Atasoy, İhsan, Hulusi Yahyagil, Nesil Yayınları, İstanbul, 2010, s. 70. 7 Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, ss. 111-136. 8 Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, ss. 141-157.

4 Risale-i Nur a ve müellifine imaen veya remzen baktığına yönelik tespitlerdir Bu tespitler Mecmuat ül Ahzab daki Risale-i Nur başlığında incelenmiştir. İkincisi Mehdi ve Deccal bahsi, üçüncüsü; imanî bahislerdir. Burada ele alınacak bir diğer husus da; Mecmuat ül Ahzab daki bir kısım makbul duaların yer aldığı, Bediüzzaman ın hususi virdlerini içeren Hizb-i Nuriye dir. 2.1. Mecmuat ül Ahzab daki Risale-i Nur Mecmuat ül Ahzab da Risale-i Nur a bakan kısımları ifade etmeye geçmeden önce, Risale-i Nur a bu kıymetin verilmesinin nedenine değinmek yararlı olacaktır. Risâle-i Nur'un Kur'ân'ın işaretine ve iltifâtına ve Hazret-i İmâm-ı Ali Radıyallâhü Anh ın takdir ve tahsînine 9 ve Gavs-ı Âzamın (k.s.) teveccüh ve tebşîrine 10 mazhar olmasının, o iki zâtın kerâmetle ehemmiyet vermesinin nedenini Bediüzzaman şu şekilde izah etmiştir. Mâlûmdur ki, bâzı vakit olur bir dakika, bir saat ve belki bir gün, belki seneler kadar; ve bir saat, bir sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli olur. Meselâ, bir dakikada şehit olan bir adam, bir velâyet kazanır; ve soğuğun şiddetinden incimâd etmek zamanında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat nöbet, bir sene ibâdet hükmüne geçebilir. İşte aynen öyle de, Risâle-i Nur'a verilen ehemmiyet dahi, zamanın ehemmiyetinden, hem bu asrın Şeriat-ı Muhammediyeye (a.s.m.) ve şeâir-i Ahmediyeye (a.s.m.) ettiği tahribâtın dehşetinden, hem bu âhirzamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmet istiâze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden mü'minlerin îmanlarını kurtarması noktasından Risâlei Nur öyle bir ehemmiyet kesb etmiş ki; Kur'ân, ona kuvvetli işaretle iltifat etmiş ve Hazret-i İmâm-ı Ali (r.a.) üç kerâmetle ona beşâret vermiş ve Gavs-ı Âzam (k.s.) kerâmetkârâne ondan haber verip, tercümanını teşci etmiş 11. Mecmuat ül Ahzab da yer alan Celcelutiye için, ا ل ق س م ال ج ام ع و الد ع و ة الش ر يف ة و ا ال س م ا ال ع ظ م (Şerefli dua, kapsamlı yemin ve ism-i azam 12 ) İmam-ı Ali (r.a.) nin en mühim ve en müdakkik Üveysî bir şakirdi ve İslâmiyet'in en meşhur ve parlak bir hücceti olan Hüccet-ül İslâm İmam-ı Gazalî (r.a.) diyor ki: "Onlar vahy ile Peygamber'e (a.s.m.) nâzil oduğu vakit İmam-ı Ali'ye (r.a.) emretti: "Yaz." O da yazdı 13. Hazret-i İmam-ı Ali nin (r.a.) bu umum mecazî manaları irade etmemiş olabileceği düşüncesine karşı fikrini ve Risale-i Nur un Celcelutiye de kendine yer bulmasına dair kanaatini de Bediüzzaman şu şekilde ifade etmektedir. 9 Nursi, Mektubat, s. 686 ve Gümüşhânevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 562. 10 Nursi, Mektubat, s. 686., Nursi, Asa-yı Musa, s. 162, Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, ss. 139-165., Gümüşhânevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 562. 11 Nursi, Mektubat, s. 687., Nursi, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, ss. 131-132. 12 Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 509-512. 13 Nursi, Şualar, s. 867.,

5 Biz de deriz ki: Faraza Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) irade etmezse, fakat kelâm delalet eder ve karinelerin kuvvetiyle işarî ve zımnî delaletle manaları içine dâhil eder. Hem madem o mecazî manalar ve işarî mefhumlar haktır, doğrudur ve vakıa mutabıktır ve bu iltifata lâyıktırlar ve karineleri kuvvetlidir; elbette Hazret-i İmamı Ali'nin (r.a.) böyle bütün işarî manaları irade edecek küllî bir teveccühü faraza bulunmazsa (Celcelutiye aslı vahiy olmak cihetiyle 14 ) hakikî sahibi Hazret-i İmamı Ali'nin (r.a.) üstadı olan Peygamber-i Zîşan'ın (a.s.m.) küllî teveccühü ve üstadının üstad-ı Zülcelalinin ihatalı ilmi onlara bakar, irade dairesine alır. Bu konuda hususî ve kat'î ve yakîn derecesindeki kanaatinin sebebini ise Bediüzzaman şu şekilde açıklamaktadır: Müşkilât-ı azîme içinde, El-Âyet-ül Kübrâ'nın tefsir-i ekberi olan Yedinci Şuâ'ı yazmakta çok zahmet çektiğimden, bir kudsî teselli ve teşvike cidden çok muhtaç idim. Şimdiye kadar mükerrer tecrübeler ile bu gibi haletlerimde, inayet-i İlahiye imdadıma yetişiyordu. Risaleyi bitirdiğim aynı vakitte -hiç hatırıma gelmediği halde- birden bu keramet-i Aleviyenin zuhuru, bende hiçbir şübhe bırakmadı ki; bu dahi benim imdadıma gelen sair inayet-i İlahiye gibi, Rabb-ı Rahîm'in bir inayetidir. İnayet ise aldatmaz, hakikatsız olmaz 15. Benim hususî kanaatım şudur ki: Celcelutiye, madem Risâle-i Nur'u içine almış ve sînesine basıp manevî veled gibi kabul etmiş, elbette و س ر ع ل و م ل ل خ ال ئ ق ج م ع ت (O nda mahlukatla alakalı ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır 16.) fıkrası ile, kendi hazinesinin bir kısım pırlantalarını âhir zamanda neşreden Risâle-i Nur'u şahid gösterip Celcelutiye'yi bir hazine-i ulûm ve bir define-i ilmiyedir diye bihakkın medh ü sena edebilir 17 diyen Bediüzzaman, Celcelutiye nin Risale-i Nur dan bahsedebilmesinin ilahi hikmetini ve imkan dairesinde olduğunu izah etmektedir. Buna ilaveten, gayet küçük bir emarenin, bazı şerait dâhilinde gayet kuvvetli bir delil hükmüne geçmesi ve yakîn derecesinde kanaat vermesi esasınca Bediüzzaman, kendisine böyle kanaat veren çok misallerden yalnız bir tek misalin kendisine kâfi geldiğini beyan etmektedir. Şöyle ki: Hazret-i İmam-ı Ali (R.A.).) 18 (Nurun kandili yakılır ت ق اد س ر اج النور fıkrasıyla Risâle-i Nur'u tarihiyle ve ismiyle ve mahiyetiyle ve esaslarıyla ve hizmetiyle ve vazifesiyle gösterdikten sonra, Süryanîce isimleri ta'dad ederek münacat eder. Otuziki veya otuzüç aded isimlerde iki defa ب ع د ه ا (ondan sonra) 14 Nursi, Mektubat, s. 683., Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 509-510. 15 Nursi, Mektubat, s. 688. 16 Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, s. 531. 17 Nursi, Şualar, s. 881. 18 Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, s. 509.

6 kelimesini tekrar eder 19. Burada, Risale-i Nur un Sözler i bir cihette otuz üç bir cihette otuz iki olmasına baktığı ifade edilmektedir. Bediüzzaman, cifir hesabıyla Kur an, hadis ve aslı vahiy olan Celcelutiye den ikram ve nimetin izharı nev inden bazı tespitleri ve bir takım işaretleri eserlerinde beyan etmiştir. Fakat asıl olarak fen ve felsefeden gelen dalalet cereyanlarına karşı iman hakikatlerinin mukni delillerle neşrini birinci vazife telakki edip ona hizmeti çizgi olarak benimsemiş ve kalpten ziyade akli izah yolunu esas tutmuştur. Risalelerde; Şimdiden, buradaki Risale-i Nur şakirtleri namına ona binler teşekkür ve o hizmette onu tebrik ediyoruz. Ve onun kerametli kalemi, cazibedar esrar-ı tevafukiyeden yüzünü çevirip doğrudan doğruya Risale-i Nur un neşrine sarılması, bizi çok minnettar ve mesrur eyledi. Cenâb-ı Hak, onun gibi hâlis, muhlis talebeleri çoğaltsın. Âmin. 20 biçiminde, talebelerini kendi meşrebine yönlendirdiği ifadeler mevcuttur. Ebced hesabının makbul ve umumi bir ilmî düstur ve edebi kanun olduğunu delillerle izah eden Bediüzzaman 21 ; Kerametin izhar edilmemesi daha evlâ olduğu halde, neden sen ilân ediyorsun? Biçimindeki bir soruya: bu, bana ait bir keramet değildir. Belki Kur'anın i'caz-ı manevîsinden tereşşuh ederek has bir tefsirinden keramet suretinde bizlere ve ehl-i îmana bir ikram-ı Rabbanî ve in'am-ı İlahîdir 22 demektedir. Cifir hesabı, imaen bakma, keramet ve neden Risale-i Nur a bu kıymetin verildiğine ilişkin kısa bilgilendirmelerden sonra burada; Mecmuat ül Ahzab da yer alan Celcelutiye de geçen ve risalelere bakan ifadelerin bir kaçı, Bediüzzaman ın kaleminden paylaşılacaktır. A. Bu remizde hususî kanaatımı teyid eden ve kendime mahsus çok emare ve karineler var. Fakat başkalara isbat edemediğimden yazamıyorum. Yalnız ikiüçüne işaret etmeğe münasebet gelmiş. Birincisi: Ben Celcelutiye'yi okuduğum vakit, sair münacatlara muhalif olarak kendim bizzât hissiyatımla münacat ediyorum diye hissederdim. Ve başkasının lisanıyla taklidkârane olmuyordu. Benim için gayet fıtrî ve dertlerime alâkadar ve tefekkürat-ı ruhiyeme hoş bir zemin oluyordu. Birkaç sene sonra kerametini ve Risâle-i Nur ile münasebetini gördüm ve anladım ki; o halet, bu münasebetten ileri gelmiş 23. Burada Bediüzzaman, eserlerine veya kendisine imaen veya remzen bakan kısımlardan öte, kalben de kendini yakın hissettiğini, tefekkürüne farklı bir derinlik kattığını bu etkileşim sonucunda da, Mecmuat ül Ahzab da yer alan Celcelutiye 19 Nursi, Şualar, s. 882., Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, s. 511. 20 Nursi, Kastamonu Lahikası, s. 114. 21 Nursi, Şualar, s. 842. 22 Nursi, Şualar, s. 880. 23 Nursi, Şualar, s. 881.

7 duası bağlamında Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) ile arasında manevi bir bağ hissettiğini beyan etmektedir. B. Yirmisekizinci Lem'ada izah ve isbat edilen ت ق اد س ر اج السر ج س ر ا ت ن و ر ت ت ق اد س ر اج النور س ر ا ب ي ان ة ب ق دوس ب ر ك وت ب ه الن ار ا خ م د ت ب ن ور ج ال ل ب از خ و ش ر ن ط خ (Nurun kandili gizlice parlak bir şekilde yakılır. Kandiller kandili gizli bir şekilde yakılır ve ve nurlanarak yayılır. İzzet, azamet, celal ve Kibriya sahibi münezzeh ve mukaddes olan Zat-ı Rahim in nuruyla küfrün ateşi söndürülür. 24 ) fıkralarıyla Risâle-i Nur'un gizli intişar etmesi, meşrebinin şefkat ve muhabbet olması ile dalaletin narını söndürmesi gibi üç ehemmiyetli vaziyetini haber verdiği 25 beyan edilmektedir. C. Bu üçüncü sırrın münasebetiyle aynen ) 26 (Dalaletin tecavüz eden narı inşallah sönecek ب ه الن ار ا خ م د ت gibi bin üçyüz ellidört (1354) tarihine makam-ı cifrîsiyle bakan ve Said'in (r.a.) iki maruf lâkabına remzen ve ismen îma eden ve "Kendini muhafaza et" emrini veren ve o tarihte herkesten ziyade müteaddid tehlikelere maruz bulunacağını telvih eden "Ercuze"nin âhirlerindeki ف اس ئ ل ل م و ال ك ال ع ظ يم الشo ي ا م د ر ك ا ل ذل ك الز م ان ب ا ن ي ق يك ش ر ت ل ك ال ف ت ن ة o و ش ر ك ل ك ر ب ة و م ح ن ة fıkrasıyla diyor: "Bin üçyüz ellidört (1354) tarihine yetişirsen Mevlâ-yı Azîminden, o zamanın ve o asrın fitne ve şerlerinden muhafazanı iste ve yalvar 27. D. Kur'anın El-Âyet-ül Kübra'sı olan ت س ب ح ل ه الس مو ات الس ب ع و ا ال ر ض و م ن ف يه ن و ا ن م ن ش ي ء ا ال ي س ب ح ب ح م د ه (yedi kat gök, dünya ve onların içinde olan herkes Allah ı takdis ve tenzih/tesbih eder. Hatta hiçbir şey yoktur ki O na hamd ile tenzih etmesin 28 ) nin hakikat-ı kübrasını ve tefsir-i ekberini gösteren ve Ramazan-ı Şerifin ilhamî bir hediyesi bulunan Yedinci Şuâ risalesine Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) Mektûbat'a işaretten sonra Lem'alar'a işaret içinde Şuâlar'a bakarak و ب ا آلي ة ال ك ب ر ى ا م ن ى م ن ال ف ج ت (Ayet-ül Kübra hürmetine beni kurtar, emniyet ve huzur ver 29 ) deyip ilm-i belâgatça "müstetbeat-üt terakib" ve "maariz-ül kelâm" denilen mana-yı zâhirînin tebaiyetiyle ve perdesinin arkasıyla müteaddid karinelerin kuvvetine göre işaret eder 30. 24 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 509-510. 25 Nursi, Şualar, ss. 863-864. 26 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, ss. 509-510. 27 Nursi, Şualar, s. 865. 28 İsra Suresi 17/44. 29 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî - Celcelutiye, s. 516. 30 Nursi, Şualar, s. 861.

8 ا ق د ك و ك ب ى ب ا ال س م ن ور ا و ب ه ج ة م د ى الد ه ر و ا ال ي ام ي ا ن ور ج ل ج ل ت.E (Ey bedi ve tesirli nur! Yıldızımı yıllar ve asırlarca Nur isminle pırıl pırıl nurlandır. 31 ) fıkrasıyla Yirmisekizinci Lem'ada isbat edildiği gibi sarahata yakın bir surette Risâle-i Nur'a işaret etmekle beraber Sûre-i Nur'daki âyet-ün Nur'un Risâlei Nur'a işaretine işaret eder. Ve madem nur!) (Ey bedi ve tesirli ا ق د ك و ك ب ى ب ا ال س م ن ور ا mana ve cifirce tam tamına Risâle-i Nur'a tevafuk ediyor. Elbette diyebiliriz ki; bu fıkranın akabinde: ب آج ا ه وج ج ل م ه وج ج ال ل ة * ج ل يل ج ل ج ل يوت ج م اه ت م ه ر ج ت و ب ه ر ة ت ب ر يز و ا م ت ب ر ك ت * ب ت ع د اد ا ب ر وم و س م ر از ا ب ر م (Evradı Şazili) fıkrasıyla 32 Risâle-i Nur'un bidayette Oniki Söz namında iştihar ve intişar eden oniki küçük risalelerine ا ق د ك و ك ب ى karinesiyle, bu fıkradaki on iki Süryanî kelimeler onlara birer işarettir 33. F. Yine Hazret-i Ali (r.a.) ondokuzuncu sûre olarak Sûret-ün Nur'u ب س ر ح و ام يم ال ك ت اب ج م يع ه ا o ع ل ي ك ب ف ض ل النور ي ا ن ور ا ق س م ت (Kitabın Ha Mimlerinin hepsinin sırrı hürmetine sana dayanıyorum. Yemin edilen nurun fazileti hürmetine ey nur 34 ) fıkrasıyla zikrederek pek muhtasar olan Ondokuzuncu Söz'e ve pek mükemmel bulunan Ondokuzuncu Mektub'a işaret için nur lafzını tekrar etmekle mektubların mertebesi, yani Ondördüncü Mektub noksan kalmasına îmaen Sûre-i Nur'u onbeşincide yine zikretmesiyle gayet latif ve müdakkikane haber veriyor 35. Mecmuatül Ahzab da yer alan Celcelutiye nin cifir hesabiyle bir cihette baktığı ifade edilen diğer eserler şunlardır: * Kıyamet ve haşri isbat eden, harika hüccetleriyle iştihar eden Yirmi Dokuzuncu Söz ve Zerrat Risalesi olan Otuzuncu Söz 36, * Risale-i Nur un Hz. Ali nin (r.a.) takdir ve tahsinine mazhar olduğu 37, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile te'lif edilen Hazret-i Ali nin (r.a.) en meşhur Kaside-i Celcelutiye sinde 38, nurlandır!) (Yıldızımı Nur isminle ا ق د ك و ك ب ى ب ا ال س م ن ور ا Müstetbeat-üt terakib: Sözdeki birbirine bağlı manalar. Maariz-ül kelâm: İrad olunan kapalı manalar. 31 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 509. 32 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 509. 33 Nursi, Şualar, ss. 872-873. 34 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 514. 35 Nursi, Şualar, ss. 862-863. 36 Nursi, Şualar, s. 858., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 514-515. 37 Nursi, Şualar, ss. 878-879., Nursi, Mektubat, s. 686., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 499, 509 ve 516. 38 Nursi, Şualar, s. 842., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 499-531.

9 Nur 39. diyerek sarahat derecesinde baktığı ve işaret ettiği genel olarak Risâle-in sırren tenevveret 40 ifadesi ile Risale-i Nur un perde altında س ر ا ت ن و را ت * intişar edeceği 41, bunun yanında Kader Risalesi ne 42, Hz Ali nin Yedinci Şua adlı esere Ayet-ül Kübra adını gaybi olarak verdiği, bu eserini şefaatçi yapması 43, bunun bir inayet-i ilahiye ve alamet-i makbuliyet olduğu ve Celcelutiye de Siracü n Nur dan sarahat derecesinde haber verdiği ve bir kısım risaleleri gösterdiği 44, ) 45 (Duhan suresinde de muhkem bir sır var و ب س ور ة الدخ ان ف يه ا س ر ا ق د ا ح ك م ت deyip mana-yı işarîsiyle işaret suretinde beyan edilen Onuncu Söz 46. * Ayrıca; nurun kandilinin gizlice, parlak bir şekilde yakılacağı, Zat-ı Rahim in nuruyla küfür ateşinin söndürüleceği 47, Evrad-ı Şazili nin sahabi ve miraç bahislerine baktığı 48, On İkinci Söz e, Siracünnur ifadesiyle Risale-i Nur a baktığı 49, Ayet-ül Kübra hürmetine, Esma-i Hüsna hakkı için dua ettiği 50, (Besmele ile başlarım. Öyle ki, ruhum, besmelenin içindeki gizli sırları keşfe yine yol bulmuş ve kanatlanabilmiştir. 51 ) İfadesiyle risâlelerin başı ve Birinci Söz olan "Bismillâh" risâlesi, * yani, İsm-i Âzam olan o Esmâ Risâlesinin bereketiyle, beni teşettütten, perişâniyetten hıfzeyle yâ Rabbi!" meâli tam tamına o risâle ve sahibinin vaziyetine tevâfuk karînesiyle, Yirmidokuzuncu ve Otuzuncu Lem a, ve * (O harfler Merih yıldızı gibi yüksek ve âlidir.) kelâmıyla Otuzuncu Lem'ayı takip eden işârât-ı huruf-u Kur'âniye risâlesi * (Asâ-yı Musa ismiyle karanlıklar dağılır.) 39 Nursi, Şualar, s. 817., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 509. 40 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 509., Nursi, Kastamonu Lahikası, age., s. 13, 14, 228. 41 Nursi, Şualar, s. 589. 42 Nursi, Şualar, s. 628., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 514-515. 43 Nursi, Şualar, s. 718., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, s. 516. 44 Nursi, Şualar, ss. 856-857., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, ss. 509, 510 ve 516. 45 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, s. 513. 46 Nursi, Şualar, s. 862. 47 Nursi, Şualar, s. 868. 48 Nursi, Şualar, s. 869. 49 Nursi, Şualar, s. 862, 873. 50 Nursi, Şualar, s. 874. 51 Nursi, Şualar, s. 871., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, s. 499.

10 kelimesiyle dahi şimdilik en âhir risâle ve Tevhid ve îmânın elinde asâ-yı Mûsâ gibi hârikalı, en kuvvetli bürhan olan mecmua risâlesi (Asa-yı Musa) 52. Bu değerlendirmelerden sonra Bediüzzaman; senâkârâne remzen gösteriyor gibi bir tarz-ı ifâdeden bilâperve hükmediyoruz ki: Hazret-i İmâm-ı Ali (r.a.), hem Risâle-i Nur'dan, hem çok ehemmiyetli risâlelerinden mânâ-i hakîki ve mecâzî ile, işârî ve remzî ve îmâî ve telvihî bir sûrette haber veriyor. Kimin şüphesi varsa, işaret olunan risâlelere bir kere dikkatle baksın. İnsafı varsa, şüphesi kalmaz zannediyorum 53 biçiminde, bu husustaki kanaatinin tam olduğunu beyan etmektedir. 2.2. Mehdi ve Deccal Bahsi Risale-i Nur da Mehdi ve Deccal a dair konular işlenmiş, bu konulardaki bazı rivayetler değerlendirilmiştir. Bazı hadislere veya ulemanın beyanlarına yönelik eleştirilere, teknolojinin gelişmesi vb. izahlarla cevap verilmiştir. Ayrıca; burada İmam Ali nin (r.a.) Mecmuatül Ahzab da yer alan, İslam Deccalı hakkındaki görüşlerine atıf yapılmıştır. Şöyle ki; iki Deccal'ın sıfatları ve halleri ayrı ayrı olduğu halde, mutlak gelen rivayetlerde iltibas oluyor, biri öteki zannedilir. Hem "Büyük Mehdi"nin halleri sâbık Mehdilere işaret eden rivayetlere mutabık çıkmıyor, hadîs-i müteşabih hükmüne geçer. İmam-ı Ali (r.a.) yalnız İslâm Deccalından bahseder denilmektedir 54. Rivayetlerde geçen, Deccal'ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağına ilişkin olarak da; ال ي ع ل م ال غ ي ب ا ال للا (Gaybı Allah tan başkası bilemez) bunun bir te'vili şudur ki: İslâmların Deccal'ı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik İmam-ı Ali'nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal'ı Süfyan'dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal'ı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccal'ın cebr ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz 55 denilmektedir. 2.3. İmani Bahisler A. Bediüzzaman ın çizgisi başlığında Evrad-ı Şah-ı Nakşibendî'den iki ifade verilmiş, Bediüzzaman ın; Hakaik-i îmaniyenin her birisinin aksini aklen muhal telakki ediyorum, ehl-i dalaleti nihayetsiz ebleh ve divane görüyorum 56 dediği belirtilmişti. O kısımda Bediüzzaman, iman esaslarının her bir cüz üne iman etmenin ne kadar doğru ve elzem olduğunu beyan sadedinde Mecmuat ül Ahzab daki evrada atıf yapmıştır. geçen B. Bediüzaman, 32. Söz de; Kur ân da Yusuf ve Saffat gibi surelerde 52 Nursi, Mektubat, ss. 681-683., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî-Celcelutiye, s. 516. 53 Nursi, Mektubat, s. 683. 54 Nursi, Şualar, s. 582., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 595. 55 Nursi, Şualar, s. 585., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 595-596. 56 Nursi, Mektubat, s. 42., Nursi, Mektubat, s. 42., Nursi, İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 210., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Nakşibendi, s. 7.

11 " ا خ رح م الر ا ح ي " " ا خ حس ن ا خ ل ال ق ي (Yanlış anlaşılan zâhirî mânâ Yaratıcıların en güzeli) gibi kelimat, başka hâlıklar, râhimler bulunduğunu iş ar eder şeklindeki bir suale cevap sadedinde, Gümüşhanevi de geçen ( İhsanından öte ihsan olmayan olup, yanlış anlaşılan ا خ حس ن ا خ ل ال ق ي zâhirî mânâsıyla İhsan edenlerin en hayırlısı 57 ) tabirini değerlendirmiştir. Beş işaretle konunun değerlendirildiği eserde, Kur ân-ı Hakîmin o nevi kelimeleri sizin fehmettiğiniz gibi değildir. Belki demesi, Hâlıkıyet mertebelerinin en ahsenindedir demektir ki, başka ا خ حس ن ا خ ل ال ق ي hâlık bulunduğuna hiç delâleti yok demiş ve bu gibi tabirattaki muvazene, Cenâb-ı Hakkın vakideki sıfât ve ef âli, sair o sıfât ve ef âlin nümunelerine mâlik olanlarla muvazene ve tafdil değildir. Çünkü, bütün kâinatta, cin ve ins ve melekte olan kemâlât, Onun kemâline nisbeten zayıf bir gölgedir; nasıl muvazeneye gelebilir? Belki muvazene, insanların ve bahusus ehl-i gafletin nazarına göredir 58 denilmektedir. C. Hz. Peygamberin bütün davalarının esası ve bütün hayatının gayesinin, Cenab-ı Hak kın vacib-ül vücud olduğunu şehadet ve ilan etmek olduğunun delillerle anlatıldığı Mucizat-ı Ahmediye Risalesi nde bu kâinatın manevî güneşi ve Hâlıkımızın en parlak bir bürhanı bu Habibullah denilen zâttır ki; onun şehadetini teyid ve tasdik ve imza eden aldanmaz ve aldatmaz üç büyük icma' olduğu beyan edilmektedir. Bediüzzaman, bu icmalardan birincisini şu şekilde ifade etmektedir: "Eğer perde-i gayb açılsa yakînim ziyadeleşmeyecek" diyen İmam-ı Ali (r.a.) ve yerde iken arş-ı azamı ve İsrafil'in azamet-i heykelini temaşa eden Gavs-ı Azam (k.s.) 59 gibi keskin nazar ve gaybbîn gözleri bulunan binler aktab ve evliyai azîmeyi câmi' ve Âl-i Muhammed namıyla şöhretşiar-ı âlem olan cemaat-ı nuraniyenin icma' ile tasdikleridir 60. Burada Gavs-ı Azam a (k.s.) dair ifade Gümüşhanevî den alınmıştır. D. Beşinci, Altıncı, Yedinci, Sekizinci Küllî Şehadetlerde Hz. Peygamberin sadıkiyeti ve risaleti anlatılırken و ب ش ه اد ة ال ج و ش ن ب ق د س ي ة ا ش ار ات ه و ر س ائ ل النور ب ق و ة د ال ئ ل ه و ال م اض ى ب ت و ات ر ا ر ه اص ات ه و اال س ت ق ب ا ل ب ت ص د يق آال ف ح اد ث ات ه Yani: Binbir esma-i İlahiyeye sarihan ve işareten bakan ve bir cihette Kur'andan çıkan bir hârika münacat olan ve marifetullahta terakki eden bütün âriflerin münacatlarının fevkinde bulunan ve bir gazvede "Zırhı çıkar, onun yerine bu Cevşen'i oku" diye Cebrail vahiy getiren "Cevşen-ül Kebir" münacatı içindeki 57 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Muhyiddin İbn il Arabî, s. 231. 58 Nursi, Sözler, ss. 847-848. 59 Gümüşhanevî, age., Şazilî Cildi, s. 561. 60 Nursi, Mektubat, s. 321.

12 hakikatlar ve tam tamına Rabbine karşı tavsifler, Muhammed'in (a.s.m.) risaletine ve hakkaniyetine şehadet ettiği 61 ifade edilmektedir. 2.4. Hizb i Nuriye A. Evrad-ı Şah-ı Nakşibendî yi Hizb i Nuriye ye almıştır. B. Evrad-ı Muhyiddin İbn il Arabî yi Hizb i Nuriye ye almıştır. C. İçinde hakikatlerin ve tam tamına Rabbine karşı tavsiflerin yer aldığı, Muhammed'in (a.s.m.) risaletine ve hakkaniyetine şehadet ettiği 62 ifade edilen ve Mecmuat ül Ahzab da yer alan "Cevşen-ül Kebir" duası, Hizb i Nuriye nin yedi temel bölümünden birini teşkil etmektedir. D. Ben Celcelutiye'yi okuduğum vakit, sair münacatlara muhalif olarak kendim bizzât hissiyatımla münacat ediyorum diye hissederdim. Ve başkasının lisanıyla taklidkârane olmuyordu. Benim için gayet fıtrî ve dertlerime alâkadar ve tefekkürat-ı ruhiyeme hoş bir zemin oluyordu. Birkaç sene sonra kerametini ve Risâle-i Nur ile münasebetini gördüm ve anladım ki; o halet, bu münasebetten ileri gelmiş. 63 diyen Bediüzzaman, Gümüşhanevî nin derlediği Celcelutiye ile hususi ve kalbî bir bağ kurmuş, bu münacaatı hususi vird edinmiştir. E. Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) Başta ر وح ى ب ه اه ت د ت ا ل ى ك ش ف ا س ر ار ب ب اط ن ه ان ط و ت (Bismillah ile başlarım. Öyle ki; ruhum, besmelenin içindeki gizli sırları keşfe yine besmele ile yol bulmuş ve kanatlanabilmiştir. 64 ) ortalarında و ا م ن ح ن ى ي ا ذ ا ال ج ال ل ك ر ام ة * ب ا س ر ار ع ل م ي ا ح ل يم ب ك ان ج ل ت (Ey celal sahibi ve ey Halim! Seni yardımınla açılacak bir ilmin esrarını bana kereminle lütfeyle. 65 ) ve âhirde: م ق ال ع ل ى و اب ن ع م م ح م د * و س ر ع ل وم ل ل خ ال ئ ق ج م ع ت (Bu Celcelutiye, Hz. Muhammed in (sav) amcasının oğlu Hz. Ali nin (ra) sözleridir. Onda mahlukatla alakalı ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır. 66 ) biçiminde dua etmektedir. Hz. Ali nin (ra) bu duasını Bediüzzaman, Gümüşhanevî ye dayanarak almış ve eserinde yer vermiştir. F. Hz. İmâm-ı Ali (r.a.); 61 Nursi, Şualar, s. 625., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Muhyiddin İbn il Arabî, ss. 531-532. 62 Nursi, Şualar, s. 625., Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Muhyiddin İbn il Arabî, ss. 531-532. 63 Nursi, Şualar, s. 750. 64 Gümüşhanevi, age., Evrad-ı Şazilî, s. 499. 65 Gümüşhanevi, age., s. 504. 66 Gümüşhanevi, age., s. 531.

13 (Esmâ-yı Hüsna hakkı için beni dağınıklıktan koru. 67 ) cümlesiyle, Otuzuncu Lem'aya, yani müstakil Lem'alar'ın en son olan, İsmi Âzam ve Sekîne denilen Esmâ-i Sitte Risâlesine yani Otuzuncu Lem'a nâmında Altı Nükte-i Esmâ risâlesine tahsin ederek bakmış 68, Sekine duası Hizb i Nuriye ye dahil olmuştur. Ayrıca bu esma-i sitte konusunda; Kaside-i Ercuziye'nin Risâle-i Nur ve müellifine dair işarat-ı gaybiyesi beyan edilmiş, İsm-i azam ve sekine tabir ettiği esma-i sitte-i meşhuruyla daima meşgul olan bir şakirdiyle konuştuğu ve teselli verdiği ve çok emareler ve karinelerle o şakird, Said olduğu isbat edilmiş ve orada o şakirdine ا ح ر ف ع ج م س ط ر ت ت س ط ير ا ب ت ب ه ا ا ال م ي ر و ال ف ق ير ا Yani, ecnebi hurufları bin üçyüz kırksekizde (1348) tamim edileceğini söylediği belirtilerek 69 yine Sekine nin ehemmiyetine atıf yapılmıştır. Nihayet Bediüzzaman, kapsamlı bir dua kitabı olan Mecmuat ül Ahzab da yer alan; Hizb-i Kur anî, Şah-ı Geylanî münacaatı, Veysel Karanî münacaatı, İsmi Âzam duası ve bazı salavatları Hizb-i Nuriye ye dahil etmiş, hususi vird edinmiş ve talebelerine tavsiye etmiştir 70. G. Bediüzzaman, âyet-i pür-envarının çok envar-ı esrarından bir للا ن ور الس مو ات و ا ال ر ض...الخ nurunu, Ramazan-ı Şerif'te bir halet-i ruhaniyede hissettim, hayal-meyal gördüm. Şöyle ki: Üveys-i Karanî'nin: ا له ى ا ن ت ر ب ى و ا ن ا ال ع ب د و ا ن ت ال خ ال ق و ان ا ال م خ ل و ق و ا ن ت الر ز ا ق و ا ن ا ال م ر ز و ق الخ... (Allah ım! Sen benim Rabbimsin, ben ise senin kulun. Sen her şeyi yaratan Halık sın; ben ise senin mahlukun. Sen rızık veren Rezzak sın; ben ise senin rızkınla beslenen. 71 ) münacat-ı meşhuresi nev'inden, bütün mevcudat-ı zevilhayat, Cenâb-ı Hakk'a karşı aynı münacatı ettiklerini ve on sekiz bin âlemin her birinin ışığı, birer ism-i İlâhî olduğunu bana kanaat verecek bir vakıa-ı kalbiye-i hayaliyeyi gördüm 72 demiş ve bu duayı Hizb i Nuriye ye almıştır. 3. Sonuç Sonuç olarak; 67 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, s. 516. 68 Nursi, Mektubat, ss. 681-683. 69 Nursi, Şualar, s. 736. 70 Nursi, Kastamonu Lahikası, Envar Neşriyat, İstanbul, 1993, s. 97. 71 Gümüşhanevî, age., Evrad-ı Şazilî, ss. 323-324. 72 Nursi, Mektubat, s. 599.

14 * Öncelikle Bediüzzaman ın kalbî yönünde, özellikle dua ve hususi virdlerinin genel çerçevesinin belirlenmesinde Gümüşhanevînin derlediği duaların önemli yer tuttuğu, * Gümüşhanevînin Mecmuat ül Ahzab ının Risale-i Nur da ismi geçen Fütuh ul Gayb gibi nadir eserlerden olduğu, * Bediüzzaman ın Gümüşhanevî ye büyük kıymet verdiği, eserlerinde yer alan bilgileri güvenilir kabul ederek aldığı, * Mecmuat ül Ahzab ı okuduğu, eserdeki dualardan bir kısmını da Gümüşhanevi ye itimaden Hizb-i Nuriye ye dahil ettiği, bunu sürekli vird edindiği anlaşılmıştır. Buna göre Gümüşhanevî nin; son Osmanlı müfessir ve düşünürlerinden, dava adamı, eserleri pek çok dile çevrilmiş ve bugün de milyonlar tarafından titizlikle okunan Bediüzzaman ın takdirini alacak düzeyde bir alim, mütefekkir ve gönül insanı olduğu ifade edilebilir. Yine Risale-i Nur penceresinden bakıldığında Gümüşhanevî nin; * Bir tasavvuf yönü olduğu, * Hz. Ali ve Veysel Karani gibi zatların makbul dualarını ele aldığı, * Hususi duaları içeren, Bediüzzaman ın büyük kıymet verdiği, bir kısmını vird edindiği (belki de ezberlediği) bir eser neşrettiği, * İmam Gazali, Muhyiddin İbn-i Arabi gibi seleflerine karşı hürmetli olduğu, * Asırlar evvel telif edilmiş eserleri, güvenilir bir şekilde bir araya getiren müdakkik bir alim olduğu, * Ciddi gayret ve hususi iltifat gerektiren ilmî ve kalbî eserler telif eden bir müellif olduğu, * Akıl ve kalbi bir avucunun içine alabilmiş, ışığı günümüzü dahi aydınlatabilen bir münevver olduğu söylenebilir. KAYNAKÇA Atasoy, İhsan, Hulusi Yahyagil, Nesil Yayınları, İstanbul, 2010. Gümüşhânevî, Ahmed Ziyaeddin, Mecmuat ül Ahzab (I-II-III), Sezgin Neşriyat, İstanbul, 1311/1893. Nursi, Bediüzzaman Said, Asa-yı Musa, İman Küfür Muvazeneleri, Kastamonu Lahikası, Mektubat, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî, Sözler, Şualar Envar Neşriyat, İstanbul, 1993.., Risale-i Nur da Geçen Arapça, Farsça İbareler ve Ayet, Hadis Mealleri, Tur Yayıncılık, İstanbul,1996.