ŞELİ VE ŞETKOT Ormanların birinde güzel ağaçların içinde yemyeşil çimenlerde bembeyaz tavşan yaşarmış. Bu tavşanın adı Şeli imiş. Şeli çok mutlu arkadaşlarıyla oynamayı seven koşmayı zıplamayı ve havuç yemeyi seven bir tavşanmış. Tavşan Şeli yolda yürürken ayıyla karşılaşmış. Ayı ağzını haaa yapmadan Şeli nasılsın demiş. Hem senin adın ne diye sormuş. Ayı şaşırmış çünkü ilk defa birisi ayıya merhaba demiş. Tavşan ayıya hadi sende benimle oynar mısın demiş. Ayı da benim adım Şetkot oynamak istemiyorum demiş. Sonra durmuş ama neyse birazcık oynayabilirim demiş. Tavşan Şeli ile ayı arkadaşı Şetkot saklambaç oynamışlar. Oyun oynarken tavşan şeli nin ayağı taşa takılmış ve düşmüş. Sonra ayı şetkot şeli nin yanına gitmiş. Ayağına merhem sürmüş. Şetkot : olsun arkadaşım bende senin gibiyken hep düşüyordum ama sonra iyileştim bir şey olmaz demiş. Ayı şetkot tavşan şeli yi kaldırmış ve evine misafir etmiş. Tavşan şeli annemden izin alayım ondan sonra gelirim demiş. Ayı şetkot içinden ilk defa benimle arkadaş olmak isteyen biri var demiş. Oysaki ben ağzımı açınca herkes korkar benden kaçardı. Şeli beni oyun oynamaya davet etti çok sevinçliyim mutluyum demiş. Ayı şetkot şarkı söyleye söyleye evin yolunu tutmuş. Eve gelince annesine benim bir tane arkadaşım oldu hem de tavşan arkadaş bize gelecek beraber oynayacağız demiş. Annesi de çok sevindim arkadaşın olduğuna. Beraber pasta yapalım ikram edelim demiş. Hikaye de burada bitmiş. YAZAR : NİSANUR KORKMAZ
... Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde iki arkadaş varmış. Adları Ayşe ile Fatma imiş. Bu arkadaşlar günlerini beraber geçirirlermiş. Her gün birlikte çeşitli oyunlar oynar çok eğlenirlermiş. Her sabah ta okula beraber giderlermiş. Aynı sınıfta yan yana otururlarmış. Öğretmenlerini hiç üzmez sözlerini dinlerlermiş. Ders aralarında da diğer arkadaşlarıyla oynarlarmış. Yine bir gün okula gitmişler. Derse hazırlık olarak kitap ve defterlerini sıranın üzerine çıkarmışlar. Ama o da ne? Ayşe birden ağlamaya başlamış. Fatma arkadaşına niye ağladığını sormuş. Ayşe de çok üzgünüm Fatma kalemimi evde unutmuşum şimdi ben nasıl yazacağım diye sormuş. Bunun üzerine Fatma hiç üzülme canım arkadaşım benim fazla bir kalemim var demiş ve kalemini Ayşe ye verip onunla paylaşmış. Ayşe çok mutlu olmuş. Fatma ya teşekkür etmiş. Böylece iki arkadaş arkadaşlığın ve paylaşmanın önemini bir kez daha anlamışlar. O günden sonra da diğer arkadaşlarıyla da daha çok şey paylaşmaya başlamışlar. NOT: SENCE BU HİKAYENİN BAŞLIĞI NE OLABİLİR? YAZAR: ZEYNEP DÖNMEZ
DİLARA HAYVANAT BAHÇESİNDE Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde Dilara diye güzel bir kız yaşarmış. Dilara hayvanları çok severmiş. Bu yüzden babası da onu sık sık hayvanat bahçesine götürürmüş. Bir gün Dilara ve ailesi hayvanat bahçesine gitmişler. Dilara çok sevdiği hayvanlar için yiyecek bir şeyler almış yanlarına. Dilara atları çok sevdiği için önce atların yanına gitmiş. Merhaba güzel at nasılsın diye sormuş. Bak senin için elmalar getirdim eğil de yedireyim sana demiş. At başını eğmiş elmaları hapur hupur yemiş. Dilara da atın başını okşayarak aferin güzel at ben şimdi kediciklerin yanına gidiyorum demiş. Kediciklerin yanına gelmiş. Merhaba tatlı kedicik bak senin için süt getirdim iç bakalım demiş. Kedicikte sütü lıkır lıkır içmiş. Dilara kediciği sevdikten sonra hoşça kal ben şimdi kuzucukların yanına gidiyorum demiş. Kuzucukların yanına gelmiş. Merhaba kuzucuklar ne kadar tatlısınız siz demiş ve onlar için getirdiği güzel otları uzatmış. Kuzucuklar da bütün otları hapur hupur yemiş. Dilara artık çok yorulmuş. Annesine ve babasına onu hayvanat bahçesine götürdükleri için çok teşekkür etmiş. Masalda burada bitmiş. YAZAR: DİLARA TOPUZ
HİLAL VE TAVŞAN Bir varmış bir yokmuş. Hilal adında bir kız varmış. Hilal köyde yaşıyormuş. Hilallerin bahçesinde tavuklar, sebzeler ve portakallar varmış. O Hilal in meyve ve sebzelerini bir tavşan yemiş. Bu duruma Hilal çok üzülmüş. Hilal annesine söylemiş. Annesi de tavşana çok kızmış. O tavşanda yaptığına çok üzülmüş. Keşke almasaydım demiş. Hilal de hayvanı afetmiş. Hilal affettiği için tavşan çok sevinmiş. YAZAR: ZEYNEP KÜBRA COŞKUN
... Bir varmış bir yokmuş. Bir aslancık varmış çok büyükmüş. Annesiyle top oynarmış. Bir gün doğum günü varmış. Büyük aslanlı pastası varmış. Arkadaşları da gelmiş. Oyunlar oynamışlar. Babası uzaktan kumandalı polis arabası almış ona uzaklara gidebilirmiş. Yükseklere tırmanabiliyormuş. Sonra babasıyla markete gidip kendisine ve arkadaşlarına çikolata almış. Annesiyle babasını çok seviyormuş. Bu hikaye de burada bitermiş. NOT: BU HİKAYENİN BAŞLIĞI NE OLABİLİR? YAZAR : EGEHAN YOLCU
UĞUR BÖCEĞİ İLE TAVŞAN Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir uğur böceği varmış. Ama çok yalnızmış hiçbir arkadaşı yokmuş. O yüzden çok üzülüyormuş. Yolda bir tavşanla karşılaşmış. Tavşan kardeşin adı Elif miş. Uğur böceği tavşan kardeşe arkadaş olabilir miyiz demiş. Arkadaş olmuşlar. Her gün aynı saatte oyun oynuyorlarmış ama kurt her gün onları izliyormuş. Uğur böceği bir gün tavşan kardeşi beklemiş beklemiş gelmemiş. Canı sıkılmış ve aynı yere oyun oynamaya gitmiş. Uğur böceği oyun oynarken kurt gelmiş. Uğur böceği çok korkmuş. Uğur böceği bağırmaya başlamış. Tavşan kardeş tavşan kardeş diye. Tavşan kardeş kurdu görmüş. Uğur böceği korkudan ağaca çıkmış. Kurt ağaçtan uğur böceğini düşürmek için ağacı sallıyormuş. Tavşan Elif uğur böceğini kurtarmak için başka böcekleri çağırmış. Onlar kurdu oyalamışlar. Elif tavşanda uğur böceğini kurtarmış. Kurdun her yerini gıdıklamışlar. Kurt kaçmış. Uğur böcekleri ve tavşan mutlu olmuşlar. Bu masal da burada bitmiş YAZAR : ELİF ECRİN AKSU
AKILLI KUZUCUK PAMUK Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde pamuk adında bir kuzucuk varmış. Kuzucuk oyun oynuyormuş. Annesi koşmaması gerektiğini söylemiş. Ama küçük kuzucuk pamuk annesini dinlememiş. Oyun oynarken düşmüş. Kuzucuk pamuk ayağının acıdığını söylemiş. Annesi bakmış, ayağında bir yara yok demiş. Kuzucuk pamuk annesinden özür dilemiş. Annesini dinlemediği için düştüğünün farkına varmış. Kuzucuk pamuğun yanına lili adında bir tavşancık gelmiş. Pamuk ile lili çok iyi arkadaşlarmış. Kuzucuk pamuk ile lili kumsala gidip oynamışlar. Oynarken oyuncaklarını paylaşmışlar. Akşam olunca pamuk ve lili evlerine dönmüşler. Kuzucuk pamuğa annesi ile babası uslu durduğu için hediye olarak yıldızlı gece lambası tavşancık liliye ise çok güzel parlayan pembe küpeler almışlar. Pamuk ve lili hediyelerini görünce çok mutlu olmuşlar. Anne ve babaların çok teşekkür etmişler. Oyun oynarken çok acıkmışlar. Güzelce karınlarını doyurmuşlar. Yataklarına yatmışlar. Tavşancık lili ışıl ışıl parlayan küpelerini takıp akıllı kuzucuk pamuk ise yıldızlı gece lambasını yakıp mutlu mutlu uykuya dalmışlar. YAZAR : EBRAR YEMENİCİ
... Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir yavru ördek varmış. İsmi de vak vakmış. Vak vakın hiç arkadaşı yokmuş. Ormanda yürürken bir köpek görmüş. Köpek Vak vak a merhaba demiş. Vak vak hiç cevap vermemiş ve gitmiş. Vak vak giderken karşısına bir tilki çıkmış. Tilki çok korkunçmuş. Tilki vak vak ı yemek istemiş. Birde ne görsün. Konuşmadığı köpek onu kurtarmaya gelmiş ve onu kurtarmış. Vak vak onunla konuşmadığı için çok üzülmüş ve ondan özür dilemiş. Köpek arkadaş olabilir miyiz demiş ve çok iyi arkadaş olmuşlar. YAZAR: NİSANUR AKSU
... Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde beş tane arkadaş varmış. Bu arkadaşların isimleri Can Polat, Enes, Yavuz Kağan, Dilara ve Uras mış. Beşi de aynı okula gidiyorlarmış. Hafta sonu beş arkadaş aileleri ile birlikte pikniğe gitmişler. Can Polat, Enes, Yavuz Kağan Dilara ve Uras top oynarken renkli bir kuşun ağacın dalına konduğunu görmüşler. Beş arkadaş kuşu yakından görmek için ağaca yaklaşmışlar. Ama çocuklar kuşun yanına yaklaşınca kuş uçmaya başlamış. Çocuklar da kuşa yetişmek için koşmaya başlamışlar. Birden ormanın içine geldiklerini fark etmişler ve kaybolmuşlar. Can Polat, Enes, Yavuz Kağan, Dilara ve Uras ağacın altında oturup anne ve babalarının onları arayıp bulmaları için beklemeye başlamışlar. Bir süre geçtikten sonra isimlerinin söylendiğini duymuşlar. Sevinçten birbirlerine sarılmışlar. Çünkü anneleri ve babaları onları bulmuşlar. Hep birlikte piknik yaptıkları yere dönmüşler. Annelerinden ve babalarından özür dilemişler ve bir daha bilmedikleri yere gitmeyeceklerine söz vermişler. Daha sonra da piknik yapıp evlerine dönmüşler. YAZAR: CAN POLAT TEKİN
AYI İLE DİNAZORUN KARDEŞLİĞİ Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir dinazor ile ayı varmış. Bunlar oyuncaklarını paylaşmış ve oynamışlar. Çok oynamışlar. Oynarken yorulmuşlar. Daha sonra dinlenmek için bir yerlere gitmişler. Dinlenirken uyuyakalmışlar. Ayı susadığı için uyanmış ve su aramaya gitmiş. Arkasından dinazor da uyanıp mama aramaya gitmiş. İkisi de döndüklerinde oyuncaklarının yerinde olmadığını görmüşler. Ayak izlerinden ve kokusundan oyuncaklarını kokarcanın aldığını anlamışlar. İzlerini ve kokusunu takip ederek ormanda kokarcayı bulmuşlar. Dinazor ayıya yardım ederek kokarcanın mağarasına sarkıtmış ordan oyuncaklarını almışlar ve evlerine geri dönmüşler. YAZAR : YUŞA YAVUZ ÖZCAN
DÜRÜST ÇOCUK Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde uzak mı uzak güzel mi güzel köyün birinde çok güzel bahçesi olan bir ev varmış. Bu evin bahçesinde mis kokulu rengarenk çiçekler varmış. Bu evde iyi kalpli cömert çiçekleri çok seven bir Ahmet dede yaşıyormuş.ahmet dedenin hiç çocuğu yokmuş. Bu yüzden Ahmet dede çok üzülüyormuş. Bahçesi ile ilgilenecek ondan başka hiç kimsesi yokmuş. Düşünmüş ve karar vermiş. Köyün bütün çocuklarına bir çiçek tohumu vermiş. Bu tohumu kim en güzel şekilde eker ve ona bakarsa evi ona bırakacakmış. Günler geçmiş bütün çocukların çiçekleri büyümüş. Mis kokulu rengarenk çiçekler açmış. Aralarında bir çocuğun çiçeği büyümüyormuş. Küçük çocuk çok üzülmüş. Annesi onu teselli etmiş. Üzülme sen elinden geleni yaptın demiş. Bütün çocuklar çiçeklerini alıp Ahmet dedenin bahçesine gitmişler. Ahmet dede çiçeklere uzun uzun bakmış. Çiçeği büyümeyen çocuğun saksısının önünde durmuş. Neden senin saksında çiçek yok demiş. Çocuk bilmiyorum ona iyi baktım ama o büyümek istemedi demiş. Ahmet dede gülümsemiş ve evi sana veriyorum demiş. Çocuk çok şaşırmış. Ahmet dede size verdiğim tohumların hiç birisinin büyümesi mümkün değildi demiş. Sen dürüst davrandığın için evi ve bahçeyi sana bırakıyorum demiş burada da masa bitmiş YAZAR: URAS ŞENER