Oktay Ekşi Çetin Emeç'i anlattı : Suikast listesindeydi koruma istemedi Oktay Ekşi, katledilişinin 28. yılında Çetin Emeç'i Aydınlık'a anlattı: Çetin Emeç, Erol Simavi ve ben suikast listesindeydik. Çetin, koruma istemedi... Gazeteci Çetin Emeç... 7 Mart 1990 sabahı şoförü Sinan Ercan ın geldiğini pencereden görüp gazeteye gitmek üzere evinden çıkan Çetin Emeç, aracına bindikten sonra, saldırganlar tarafından ateşe tutuldu. Emeç in şoförü Sinan Ercan ise can haliyle arabadan inip kaçarken saldırganlar onu da 15 metre ileride yakalayıp yol kenarında öldürdüler. 1935 yılında İstanbul da doğan Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Çetin Emeç 17 yaşındayken babası Selim Ragıp Emeç in gazetesi Son Posta da gazeteciliğe başladı. Hürriyet, Milliyet gibi gazetelerde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Çetin Emeç'i 30 yıllık dostu olan eski Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi Aydınlık'a anlattı. İstanbul Emniyeti ve Milli İstihbarat Teşkilatı nın elde ettiği bilgilere göre o günlerde terörün hedefindeki kişilerden birisi de Oktay Ekşi ydi. Ekşi, Çetin Emeç'i "Kaybına alışamayacağım unutamayacağım iyi bir dost" diye tarif ediyor... Çetin Emeç'i kısaca anlatabilir misiniz?
Çetin Emeç, gerçek bir Atatürkçüydü. Babası Selim Ragıp Emeç, bir gazeteciydi. O yüzden gazetecilik atmosferi içerisinde yetişmişti. O dönem babası Demokrat Parti Milletvekili olduğu için ve 1960 ihtilalinde tutuklandığı için gazetenin başına geçmek zorun kalmıştı. Çetin'in isteği diplomat olmaktı. Çetin, bana bir gün gazeteciliği hiç istemediği halde yapmak zorunda kaldığını söylemişti. Fakat istemeden bu işe başladığını söylese de çok iyi bir gazeteciydi. Çetin'de iyi bir gazetecide olması gereken bütün özellikler vardı. Çalışma hayatında nasıldı? Çetin, çok çalışkan birisiydi. Gece gazetenin gitmesi gereken saatte hala bir şeylerin düzeltilmesi için uğraşırdı. Özel hayatında verdiği randevuları da hep unuturdu. Kızı Mehveş piyanisttir. Mehveş'in konserlerine yetişemezdi. Gazetedeki işlerini bitirmek için ailenin beklentilerini yerine getiremez ve bu durumdan hep hayıflanırdı. Çetin için bir şey yapılacaksa mükemmel yapılmalıydı. Hatta mükemmelin yapılması yetmezdi rakibinden bir adım daha fazlasını yapmak gerekirdi. Yarın bütün gazetelerdeki manşet belliyse o manşette bir fark yaratmak ve yeni bir şey eklemek gerekirdi. Bu da onun diğer gazetecilerden farkını gösterirdi. Tiraj artırmada iyi bir genel yayın yönetmeniydi. Tirajlarda hep fark yaratmıştır. Çetin Emeç ve Oktay Ekşi yazıişleri toplantısında Çetin Emeç ile dostluğunuz nasıl başladı? Çetin Emeç ile 1972 yılında bir yurtdışı gezisinde tanıştık. Dostluğumuz o tarihte başladı ve kaybettiğimiz yıl olan 7 Mart 1990 yılına kadar da devam etti.
Çetin'i kaybetmek benim için çok ağır bir darbeydi. Sonradan öğrendiğimiz bir bilgiye göre Çetin Emeç'i katledenler sadece onu hedef almamışlar. O dönemde Hürriyet gazetesi sahibi olan Erol Simavi ve beni de hedef almışlar. Erol Simavi yurtdışında olduğu için suikastten kurtuldu. Benim evimin önünde araştırma yapılmış. Mehmet Ali Şeker, isimli kişi yakalanınca bu bilgileri veriyor. 1990'lı yıllarda gazetecilere çok sayıda tehdit mesajı geldiği söyleniyor. Çetin Emeç ve size de bu mesajlardan geliyor muydu? Evet. O yıllarda bize çok sayıda tehdit mesajları geliyordu. Bunun üzerine Çetin'e bir koruma alması gerektiğini söyledim. Bunu kabul etmedi. Koruma almasını söylememin sebebi o zamanlar Anadolu Ajansı'nın Genel Müdürü olan ağabeyim Behiç Ekşi, bana bir muhabirinin haber getirdiğini ve tanınmış bir gazeteci, bir akademisyen ve bir emekli generalin suikast listesinde olduğunu söylemişti. Bu istihbarat bir yönüyle doğru çıktı. Çetin Emeç, Bahriye Üçok ve İsmail Selen isimli bir emekli general suikast sonucu hayatını kaybetti. Biz bu kadar detaylı bir bilgi almamıştık. Bu bilgiyi dönemin İçişleri Bakanı'na iletmiştim. İçişleri Bakanı bu durum üzerine bana bir koruma tahsis etti. Bu durumu Çetin'e söyledim ve ona da bir koruma tahsis edilebileceğini söyledim yine kabul etmedi.
8 Mart tarihli Hürriyet gazetesi Çetin Emeç ile yaşadığınız özel bir anı var mı? Çetin, bana dostluğu tattıran bir arkadaşımdı. Beni çok mutlu eden bir anımı anlatayım. 1983 yılının mayıs sonlarıydı. O tarihte Çetin Emeç, Arda Gedik ve Erol Simavi gazetenin tepe isimleriydi. Arda bey, benim başyazar olmamdan rahatsızdı. Bunu Erol beye de hissettiriyordu. O sırada rahmetli Erdal İnönü, beni arayarak yeni kurduğu partinin kurucuları arasında olup olmayacağımı sordu. Arda Gedik'in bu tutumunda ve Erol beyin de onun gibi düşündüğünü zannetmemden dolayı gazeteden ayrıldım. Erdal beyin Sosyal Demokrasi Partisi'nde (SODEP) yer aldım. Çok sonradan gördüm ki Erol bey benim ayrılmamı hiç istememiş. SODEP'in seçime girmesini askerler engelledi. Bu süreçte maddi koşullarım el vermediği için mesleğime dönmek istediğimi Erdal beye söyledim ve İstanbul'a geldim. İstanbul'a gelince 4 buçuk ay işsiz kaldım. İşte sırada beni Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği yapan Çetin aradı ve beni Milliyet'e davet etti. Milliyet'te 4 hafta çalıştım. Çetin Emeç, yazdığı bir yazıda benim ismimi de geçirdi. İsmimi orada gören Erol Simavi beni tekrardan Hürriyet'e aynı şartlarda çalışmaya davet etti. Bunu kabul ettim. Çetin, bana elini uzatmasaydı ben yeniden oraya dönemeyecektim.
Çetin benim için ilkeleri olan, dürüst, nitelikli bir gazeteci ve kaybına alışamayacağım unutamayacağım iyi bir dost olarak kalacak. Çetin Emeç Genç gazetecilere tavsiyeleriniz nelerdir? Gazetecinin en aptalı okuyucusunu aptal zanneden gazetecidir. Genç gazeteciler, okuyucusu için "Ben bunları kandırırım" diye düşünmesinler. Gerçeği bozmadan halka aktarsınlar, okuyucuya olan saygılarını kaybetmesinler, mesleğin etik ve ahlak değerlerine uygun davransınlar. [status draft] [nogallery] [geotag on] [publicize off twitter facebook] [category istihbarat] [tags MEDYA DOSYASI, Oktay Ekşi, Çetin Emeç, Suikast, liste, koruma]