Bir Köy Doktorunun izlenimleri

Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

PHOSPHORUS. ( Phos. ) Ana fikir ; çabuk parlar, çabuk yanar ama çabuk söner.

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

İçerik. Çevre tanımı Sağlık çevre ilişkisi Verdiği Zararlar Önlemler

9-ZEHİRLENMELERDE İLKYARDIM

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Akhisarlı Hakkı Baba, 1934 yılında Akhisar da doğdu. Ailesi Aslen Makedonya nın PİRLEPE şehrinden gelmiş Arnavut kökenli bir ailedir.

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

NEM NİÇİN ÖNEMLİDİR?

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Zehirlenmelerde İlkyardım. Zehirlenmeler. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın Acil Tıp AD

İÇİNDEKİLER KAVRAMLAR BİR GÜNÜMÜZ. ROLLERİMİZ ve SORUMLULUKLARIMIZ HAKLARIMIZ OKULUMUZ AİLEMİZ SORUMSUZLUK ÇOCUK HAKLARI ÇOCUK HAKLARI BİLDİRGESİ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

SAĞLIK MESLEK LİSELERİ HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ XII. SINIF BULAŞICI HASTALIKLAR VE BAKIMI DERSİ İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİ PROGRAMI

Finler, asırlar boyu kimi zaman İsveçlilerin, kimi zaman da Rusların egemenliğinde kalmışlardır. Havası genellikle sislidir, ilkbaharda bile don

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

2- Takside. Türk kadınla Alman kadın aynı yerden taksiye bindiler aynı mesafeyi gidip aynı yerde indiler.

GRİP İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ EĞİTİM ŞUBESİ 2008

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

BURSA İL BAŞKANLIĞI. Konu : Bursa nın Su ve Ulaşım Sorunları Mastır Plan

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ

6.SINIF. Yaşamımızdaki elektrik. Elektrik çarpmalarına karşı korunmanın

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

Șarbon. Nedir? Nasıl Korunmalıyız?

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

MESLEKLER 2017 HAZİRAN / 1. HAFTA CUMA KONU PERŞEMBE

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

09/11/2015 BEYAZ KAN HÜCRELERİ. Lökosit ya da akyuvarlar olarak adlandırılan beyaz kan hücresi, kemik iliğinde üretilir.

ARI GRUBU EKİM AYI BÜLTENİ

Zengin Adam, Fakir Adam

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Necla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

5 YAŞ HAZIRLIK GRUBU HAFTALIK VELİ BÜLTENİ SAYI : 2 SAĞLIĞIM VE ANATOMİM DÜNYA ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASI KASIM

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SANAT ATÖLYEMİZ ATÖLYEDE NELER OLUYOR? Renk çalışmaları, Üç Boyutlu Çalışmalar ve Otoportre Çalışmaları

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

VÜCUDUMUZ SAĞLIĞIMIZ

2017 MART / 1. HAFTA İNGİLİZCE EĞİTİMİ (TİJEN ÖĞRT.) SATRANÇ EĞİTİMİ (NİLAY ÖĞRT.)

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Türkiye'de Yıllara Göre Yeni Verem Hasta Sayıları Yıllar

ATATÜRK'Ü ANIŞ. Adım-Soyadım:...

Tasarruflu Doğal gaz kullanımı

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Güney Sibirya halklarından olan Şor Türkleri kömür madenciliğinin tehdidi altında yaşıyor SİBİRYA DA YAVAŞ ÖLÜM RAPORU KORKUNÇ GERÇEĞİ ORTAYA KOYDU

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

AİLE GÖRÜŞME FORMU. Görüşme tarihi: Görüşme yeri: Öğrencinin adı, soyadı: Doğum tarihi: Okulu, sınıfı: Adresi ve telefon numarası: Geliş nedeni?

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

ANAOKULU BİRİMİ AY: ŞUBAT YIL: 2017

GRİP PENDİK SAĞLIK GRUP BAŞKANLIĞI 2014

VIII. BÖLÜM- DOĞUM. 8. Doğum

UZAYay aracı ya da uzay gemisi, Dünya'nın yüzeyi ve atmosferi dışında, dış uzayda çalışmak üzere tasarlanmış araçtır. Uzay araçları insanlı ya da

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 2017 YILI BÜTÇESİ GİDER EKONOMİK SINIFLANDIRMASI CETVELİ

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?

Doğa, dostlarına karşı daima cömerttir.

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ ATATÜRK Atatürk kim olduğunu hatırladık. Atatürk ün hayatını inceledik. Atatürk ün kişisel özelliklerini ifade ettik. Atatürk ün

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL KIRAÇ ANAOKULU DEĞERLER EĞİTİMİ AİLEMİ,ARKADAŞLARIMI VE HAYVANLARI SEVMEK TEMASI FAALİYET SONU RAPORUDUR

Herkese Bangkok tan merhabalar,

SAĞLIK TARAMA RAPORU

EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Rutinler temamız kapsamında sabah sporu yaptık, grup sohbetleri ile paylaşımlarda bulunduk. Sabah sporunda reçel yaptık, hayali reçellerimizi

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU YILDIZLAR SINIFI AYLIK EĞİTİM VE BRANŞ DERSLERİ PROGRAMI

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Ev ve apartmana dair / H.Cahit YALÇIN

Eski gruplarımızla bu sene tarlayı ektik. Çocuklar oynayarak zor olan sebze isimleri öğrendiler: Kohlra-bi (yerlahanası) veya Ra-dies-chen

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DENİZYILDIZI GRUBU OCAK AYI BÜLTENİ

Küresel İklim Değişikliği ve Ülkemize Etkileri

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Lavanta yağı, temiz ve taze ve temiz bir kokuya sahiptir. Bu koku havayı hoş, uyarıcı, aynı zamanda rahatlatıcı bir aromayla doludur.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Transkript:

Bir Köy Doktorunun izlenimleri Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı kitabın yazarı, göreve başladığı ilk günden itibaren günlük tutuyor. Tıp fakültesini tamamlayışını, bölge hizmetine hangi maksatlarla gittiğini anlatıyor. Talihsiz çocukluğunu ve gençlik senelerini ihtiyaç ve yokluk içinde geçirmiş. Küçük bir kasabada yaşayan bir ayakkabıcının oğluymuş. Talihin herkese gülmediğini bilmesine rağmen bölge hizmet sırasında gördüğü şeylerden dehşete kapılmış. Gördüklerinin gerçek olmadığını, korkunç bir rüya gördüğünü zannetmiş. İzlenimleri, ilkçağ dönemlerindeki insanların mağara yaşantılarını hatırlatmış. Acaba, ben ülkenin en berbat yerine mi düştüm? diye düşünmüş. Civardaki ilçeleri dolaşmış. Orada da benzer durumlara rastlamış, hatta bazı yerler bulunduğu yerden daha vahim, daha kötüymüş. Zemini kayalık olan arazilerde kaba şekilde işlenmiş ve üst üste yığılmış taşlar halka ev hizmetini görüyormuş. Kapılar alçakmış ve pencereleri de yokmuş. Kapı çerçeveleri ince ve aralık olduğu için rüzgar ve kar içeri girermiş, yağmurlu havalarda damları akarmış. Buralarda cam yokmuş. Pencereler, yağlı kağıtla, naylonla veya bez parçalar çivilenmiş bir haldeymiş. Nadir olarak da ince deriyle kaplandığını görmüş. Tamamen açık olanlar da varmış. Odanın bir köşesinde taş ve topraktan yapılmış bir ocak varmış. Ateş yakılınca odanın içini tavandan zemine kadar duman kaplar, herkesin gözleri yaşlanırmış ve bu duman tavandaki delikten yavaş yavaş dışarı çıkarmış. İçerde oturanlar is içinde kalırmış. 1 / 6

Köylüler hep aynı elbiseyle çalışır, yemek yer ve yatarlarmış. Yıllarca banyo yüzü görmezlermiş. Çamaşır yıkamak dertleri değilmiş. Üstleri başları böcek doluymuş. Köylüler trahom hastalığına sıkça yakalanırlar, çoğu kez üşütüp yataklara düşerler ve verem olurlarmış. Su kuyuları tuvaletlerin hemen yanındaymış ve sular mikroplu olduğu için tifüsün arkası kesilmezmiş. Çocuklar arasındaysa ishal, kuşpalazı, kızıl ve çiçek hastalıkları çok yaygınmış. Binlerce çocuk daha küçük yaştayken ölüyormuş. Millet perişanlık içinde yetersiz besleniyormuş. Bununla birlikte Finler çok fazla içki içerlermiş. Sağır ve dilsizler, körler, topallar, kamburlar ve aptallar çokmuş. Doktor bir köyü şöyle anlatıyor: herhangi bir köye girince insanı dehşet kaplıyor. İnsan kendisinden, ortalıktan, toplumdan, medeniyet denilen şeyden utanır olur. Düşünüyorum, buradan uzak ve yüksek yerlerde tiyatrolar, konserler, yazarlar, sanatkarlar, parlamento, akademi vs. var. Buralarda ise milyonlarca halk cehennem hayatının yüzüyor. Mesela bir köy odasına girersiniz. Üç çocuğu, kuru toprak üstünde, kızıl hastalığından yatarken görürsünüz. Onların arasında, anne, yeni doğurmaya çalıştığı çocuğunun ağrılarıyla acı çekmektedir. Sarhoş babaları bir kenarda oturmaktadır. Mesela ona, Utanmıyor musun? Evinde bu kadar felaket varken, içip sarhoş olmuş sun! diyecek olsanız, söylenerek şunları duyarsınız: Sen de burada otur da yalnız sarhoş olmakla kalmazsın, bir de boğulursun. Bizim hayatımız ayıkken çekilmez çünkü. Başka bir kulübede ise sefaletin başka bir manzarası vardır. Anne veremin son evresine gelmiş, kan tükürüyor, başını yastıktan kaldırmıyor. Baba tifüse tutulmuş, hummanın etkisiyle saçmalamaktadır. İki hasta da yere serilmiş paçavra türünden şilteler üstünde yatıyor. Karyola filan yok. İkisinin arasındaysa, biri bir yaşında, diğeri iki yaşında iki çocuk yatıyor. İkisi de canlı birer iskelet gibi... Komşulardan hiçbiri hastalarla ilgilenmek istemiyor. Buna alışmışlar. Herkes evlerinin içinde kendi acılarıyla baş başa. Bir tarafta çiçek, tifüs gibi bulaşıcı bir hastalık patlak verince, devlet oraya birkaç doktor gönderiyor. Halk ise buna öfkeleniyor, Bu iğneleri niçin yapıyorsunuz? Çocukları tedavi etmeyin. Varsın ölsünler. Açların sayısı azalmış olur. Siz bizi yani büyükleri tedavi edin. diyorlar. 2 / 6

Tedavi görmek için her evden hasta geliyor. Kiminde frengi yaraları veya uyuz var. Kiminin gözleri irinleşmiş, bazısı ise kansere yakalanmış. İnsanı ümitsizlik kaplıyor. Ve nihayetinde yorgunluğun oluşturduğu bir duyarsızlık oluşuyor. Loğusa kadının yanındaki sarhoş adamın dediği gibi, insanın ya sarhoş olası ya da boğulup ölesi geliyor. Bu gözlemleri yapmış doktor, şehirlerde oturan insanlara, siyaset adamlarına, sanatçılara ve gazetecilere şöyle söylüyor: Efendiler! Ne zamana kadar bu saklambaç oyununu oynayacaksınız? Sürekli vatanseverlikten, millet şuurundan, medeniyete hizmetten bahsediyorsunuz. Ama millet için, vatan için, medeniyet için ne yapıyorsunuz? Bazıları milyonları vurup sevgili vatanı ahlaksızca soyuyor. Bazıları da dairelerde, matbaalarda, okullarda, üniversitelerde memurluk yapıyor. Öte yanda ise milyonlarca halk çürümeye terk edilmiş. Milletin temelleri çürüyor. Henüz vakit varken ülkeyi ve milleti kurtarın. Halk kitleleri arasına girin, onları tedavi edin, okutun, terbiye edin. Evlerini nasıl yapacaklarını öğretin! Halka sıhhat, güneş, temiz hava, kuru ve sıcak ev verin. Daha insanca bir hayat yaşamayı Öğretin. İnsanca hayat yaşaması için yardım ve imkan verin. Doktor, kitabının sonunda şunları yazıyor: Devlet büyük bir ailedir. Üyeleri ise sizin küçük kardeşlerinizdir. Alt tabakanın eksikleri, hataları kısmen yukarı tabakanın ihmalinden doğmuştur. Edebiyat çevrelerinde doktorun kitabı hakkında birçok tartışma oldu. Fakat sosyal çevrelerde gereken ilgiyi uyandırdı ve amacına ulaştı. Finlandiya nın bütün tıp kurumlarında bu doktorun kitabı satır satır okundu. İlçe merkezlerindeki memurlar toplanarak, bu kitabın incelediği meseleleri irdelemeye ve kusurların giderilmesi için önlemler almaya başladılar. Bu mevzularla ilgili her tarafta konferanslar verildi. Yeni bilgiler toplanmaya başlandı. Daha önceden konuşulmasından bile korkulan ve dikkate alınmak istenmeyen milletin bu kötü hali herkes tarafından görüldü ve anlaşıldı. Parti kavgaları, kişisel entrikalar bir tarafa bırakılıp milletin sağlığının korunmasıyla uğraşıldı. Ülkedeki veremliler ve bu hastalıktan ölenlerin sayısı tespit edildi. Bir yıl içinde tifoya, trahoma tutulanların, bakımsızlık ve gıdasızlık yüzünden ölen çocukların, diş ağrısı sorunu olanların, sakatlananların sayısı belirlendi. Ayrıca alkollü içecek için harcanan paralar hesaplandı. Sarhoşluk nedeniyle meydana gelen kavgalar, ölümler, yangınlar, hırsızlıklar tespit edildi. 3 / 6

Ortaya çıkan rakamlar herkesi ürküttü. Çünkü bu rakamlar kafalara çekiç gibi vuruyordu ve herkeste bu sorunların ortadan kaldırılması için arzu uyandırıyordu. Devlet, mülki idareler ve belediyeler, uzmanlarından oluşan bir tıp ordusu kurdular. Örneğin diş hekimleri, çocuk ve kadın hastalıkları uzmanları gruplar halinde bütün ülkeyi dolaşmaya başladılar. Gittikleri yerlerde hem hastaları tedavi ediyor hem de halka gözlerini, kulaklarını, dişlerini nasıl koruyacaklarını, anne sağlığı ve çocuk bakımını öğretiyorlardı. Bir çocuğun yetişmesinin ne kadara mal olduğu hesaplanıyor ve bakımsızlık yüzünden ne kadar çocuğun öldüğünü anlatıyorlardı. Köylüler yavaş yavaş insan hayatının ekonomik değerini anlamaya başlamışlardı. Doktorlar köylülere şöyle söylüyordu: Paralarınızı çalmasınlar ya da yanmasın diye iyice saklıyorsunuz. Çocuklarınız, eşiniz ve siz paradan çok daha kıymetlisiniz. Siz canlı parasınız. Bu sermayeyi saklayın, israf etmeyin, çoğaltın. Birçok köye iki büyük penceresi olan örnek bir ev yapıldı. İçine saç soba kuruldu. Köylerde, köylülere ucuz fiyatlarla ev inşa eden işçi grupları oluşturuldu. Hükümet birçok yerde depolar kurarak bu noktalara inşaat için gerekli olan malzemeleri yığdı. Bu depolardan köylüler ve köy kooperatifler ucuz fiyata tahta, kereste, kilit, menteşe, cam, hazır çerçeve ve kapı gibi inşaat gereçlerini, mobilya ve mefruşat eşyalarını satın alıyorlardı. 20 yıl sonra birçok köyün şekli değişti. Evler hayvan biçiminden çıkıp insan evine dönüştü. Köylüler daha iyi, daha sıcak elbiseler giymeye başladı. Ülkenin en iyi adamlarından bu işe merak sardıranların göze timi altında bulunan atölyelerde; binlerce kostüm, palto, kundura ve iç çamaşırlarının üretimine başlandı. Bunlar ülkenin her tarafına gönderilip ucuz fiyata halka satıldı. Köyde bu elbiseleri giyenlerde bayram havası yaşandı. Yüzlerce yamadan oluşan, paçavra gibi elbiselerini çıkardılar. Artık yazın bile çıplak insanlara rastlanmaz oldu. Öksürükler, nezleler, bronşitler ve soğuk algınlıkları gibi sık görülen rahatsızlıklar kesildi. Vereme yakalananların sayısı yarı yarıya azaldı. Çocuk ölümleri azaldı. Trahom un kökü kazındı. Birçok yerde böyle bir hastalığın varlığı bile unutuldu. Kadınlar daha sağlıklı ve güçlü oldular. Doğum oranı arttı. Yeni doğan çocuklar da daha sağlam ve bakımlılardı. Ülkede çalışan eller, kollar arttı. Halk daha fazla kazanmaya başladığı için daha iyi beslenmeye baladı. 4 / 6

Bir gün geldi, bu sağlık seferberliğini oluşturan doktor vefat etti. Milletin sağlığını koruyan bu doktorun vefatı ülkede büyük bir üzüntü oluşturdu. Yüzlerce köyün temsilcisi cenaze törenine katılmaya gelmişti. Köylüler bu temsilcileri, köyün en iri yapılı, en sağlam ve gürbüz delikanlıları arasından seçmişlerdi. Bu gürbüz delikanlılar, milletin sağlığını koruyan doktorun tabutunu şehir içinde ellerinde taşımışlardı. Bu iri yarı insanların düzenli bir sırayla şehrin sokaklarından geçtiğini görenler, onları canlı bir çam ormanına benzetmişlerdi. Gerçekten de bunların her biri birer gemi direği gibiymiş. Mezarın başına gelindiğinde delikanlılardan biri tabutun yanına gelip şunları söylemiş: Biz, köy kırlarından, köy ormanlarından senin mezarının başına geliyoruz fakat cenaze törenlerinde taşınması adet olan çiçekleri ve çelenkleri getirmiyoruz. Bizim Suomi nin içinde, senin tesis ettiğin has bahçenin çiçeklerine birer örnek olması köylülerimiz bizi içlerinden seçip buraya gönderdi. Milletin büyük bahçıvanı, ebediyet meskeninde rahat uyu! Biz senin hayırlı çalışmalarını kutsal görüyoruz. Sen halk doktoruydun. Yüz binlerce köylüyü iyileştirdin. Milletin damarlarına taze ve temiz bir kan verdin. Adalelerimizi ip gibi büktün. Vatanımıza pehlivanlar, kahramanlar armağan ettin. Bize sağlıklı çalışmanın hazzını tattırdın. Millet senin heykelini dikmek istiyor. Sen buna layıksın. Ancak senin en güzel heykelin bizleriz. Biz ki yeni millet hayatının ürünleriyiz. Kendimiz de bu yeni hayatın üreticileriyiz. Gerek erkek, gerek kadın, her birimiz, Fin aydınlarının vatana hizmet için nasıl çalışmaları gerektiğini gösteren birer canlı göstergeyiz. Üstünden geçen zaman ne kadar uzun olursa, sağlığa kavuşan milletin kalbinde senin izin de o kadar daha sıcak ve parlak olacaktır. Sen ne Cezar dın, ne Napoleon dun. Tek karış toprak zapt etmedin. Bir tek damla kan akıtmadın. Fakat vatanımıza binlerce yeni, sağlam, güçlü ve çalışkan kollar kazandırdın. Milletin sağlığı için çabalayan, mücadele eden büyük kahramanın şanı ebediyen yaşasın!.. kaynak: beyaz zambaklar ülkesi 5 / 6

6 / 6