ÖZEL EGE LİSESİ (ORTAOKULU) DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ KAZA VE KADER (Allah, herkesin ne yapacağını bilip yazdığına göre, insanların hayır işlemesinin bir anlamı var mı? İslam da İnsanın İradeli Fiilleri ve Fiillerinin Yaratılması: a.tevekkül, b.hayır ve Şer, c.rızık, d.ecel tanımları) Ödevi Hazırlayan ZAFER TALHA ÇİMEN 8/E - 1453 İzmir, 2013
KAZA VE KADER ÇERÇEVESİNDE İSLAMİ TANIMLAR Kader ile ilgili bir çok tanımlar vardır. Bu konu ile ilgili olarak babam ile konuştuğumda bana İslam ın en zor anlaşılan konularından biri olduğunu söyledi. Bu konuyu anlayabilmek için Allah ın sıfatlarının çok iyi bilinmesi gerektiğini ve bu sıfatlar çerçevesinde konuyu değerlendirildiğinde kaza ve kader konusunun tam olarak anlaşılabileceğini anlattı. Bizi yaratan yaratıcının birçok sıfatları bulunmaktadır. Biz kendisini eşi ve benzeri olmadığı için bu sıfatlarla tanır ve inanırız. Fen derslerinde öğrenmiş olduğumuz zaman ve mekân kavramının iyi anlayan biri olarak; zamandan ve mekândan bağımsız olan birinin ancak yaratıcı olabileceğini herkes kabul eder. Bu yaratıcının çok büyük bir ilme sahip olması gerekir. Her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten biri. İşte Kaza ve Kaderin ve buna bağlı diğer tüm terimlerin anlaşılabilmesi için ilim sıfatının çok iyi anlaşılıyor olması gerekir. Bilinen tüm ilimler okyanusta bir damla ise rabbimizin ilmi bütün kâinatı kuşatır. Şimdi şöyle düşünelim biz doğum anımız ile ölüm anımız yani tüm yaşamımız bir kalem uzunluğunda olsun. Biz onüç yaşında okula giderken yolda bir kuşun yaralandığını görelim ve irademiz ile o kuşa yardım edip etmeme konusunda tereddüt geçirelim ve son karar olarak ona yardım edelim.işte biz sadece o anı o saat dilimini yaşarken rabbimiz zaman ve mekândan bağımsız olması nedeni ile o kalemin dışından bakarak doğum ile ölüm anımız arasındaki her şeyi en başta görür. Zamanın ilk anı, son anı kendisi için tek olan Allah derki; Şimdi okula giderken, o çocukbu kuşu görecek ve düşünüp bu kuşa yardım edecek. Onun demiş olması yani bunu önceden biliyor olması ona yardım etmeme neden olmadı. O sadece yardım edip etmeyeceğimi biliyordu. İşte bu bilmesi ilim sıfatıdır. Sonsuz olan ilim sıfatı. Bu yapacağımı daha ben yapmadan bilmesi ise kaderdir. O kuşun yaralanmış olması ise bu olayın kazasıdır. Kısacası ben eğer irademle yardım etmemiş olsaydım sevap kazanamayacaktım. Rabbimiz ise bunu daha beni yaratmadan önce zamandan bağımsız olduğu için biliyor olacaktı. Dolayısı ile her zaman irademizi doğruya ve hayra yönlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü imtihan gününde yaratıcımız bizi yapmış olduğumuz güzel amellerle değerlendirecektir. Dersine hiç çalışmayan bir öğrenciyi, hiçbir şey bilmeyen tembel bir öğrencinin, çalışmadığını da bilen bir öğretmen onun sınavdan kötü not alacağını bilmesine rağmen onu sınava sokmamazlık etmez. O sınava girer ve başarısız olur. Başarısızlığın nedeni onun yapmadıklarıdır. Öğretmenin onun önceden başarısız olacağını bilmesi değildir. Bunun yanında bilmemiz gereken bazı önemli terimler bulunmaktadır. Bunlardan ilki Tevekkül. Evrendeki olaylar bir düzen ve yasalar çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içinde 1
olmaktadır. İnsanlar akıl ve iradeleriyle sebepleri bulabilirler. İnsan evrende geçerli olan yasaları gözeterek, çalışır, çabalar, sebeplere sarılır, ondan sonra Allah'a güvenir. Bir çiftçi tohum ekmeden ürün elde edemez. Çiftçi tarlasını zamanda sürmeli, ekmeli, gübrelemeli ve sulamalıdır. Sonra da bol ve iyi ürün alabilmek için Allah'tan yardım dilemelidir. Çalışmadan başarıya ulaşılamaz. Bir öğrenci önce derslerin devam edecek, doğru, dürüst çalışacak, ödevlerini zamanda yapacaktır. Sonra Allah'tan yardım isteyerek başarılı olmasını dileyecektir. Kısaca gerçek anlamda tevekkül eden kimse işinin gereğini yapar ve sonucu Allah'tan bekler.[1] Bunda en dikkat edilmesi gereken olay yaratıcının Allah olduğuna ancak o izin vermesi ve istemesi durumunda olayların gerçekleşebileceğine inanmaktır. Çünkü o istemezse ne kadar sebepleri yerine getirmiş olsak da yaratma sıfatına son vermesi durumunda söz konusu olay gerçekleşmeyecektir. Söz konusu olayın gerçekleşmesi yaratmanın devamıdır düşüncesi ile rabbimize tevekkülde bulunmamız biz değil yine yaratacak olan sensin duygusu ile yaratma faaliyetinin devamını sağlamaktır. Hayır; meşru iş, faydalı amel, iyilik demektir. Şer ise, onun zıddı olup zararlı iş, kötülük anlamınagelir.hayır ve şer Allah tandır. Hayrı da, şerri de yaratan ancak O dur. Lâkin hayra rızası var, şerre ise yoktur.hayır ve şer, yapılan işin, işlenen fiilin Allah ın emir ve rızasına uygun olup olmamasıyla ilgilidir. Yâni, fiilin kendisiyle değil, sıfatıyla alâkalıdır. Şöyle ki, konuşma, görme, işitme, yürüme... hepsi birer fiildir. Hayır olsun şer olsun bütün bu fiilleri yaratan Allah tır. İşlenen fiil, yapılan iş, İslâm a uygun ise hayır, aksi halde şer olur. Zaten Allah ın birliğine iman eden bir insan, O nu bütün bu işlerin, bu fiillerin tek yaratıcısı olarak bilir.[2] Dini bir terim olan rızık; İnsanların yaşamının devam etmesini sağlayan, insanlara fayda sağlayan, yenilebilen ve içilebilen Allah'ın herkese nasip ettiği kendisinden faydalanılan maddi ve manevi her şey rızık olarak adlandırılmaktadır. Arap dil bilimcileri rızık kelimesinin ata (ihsan), pay, şükür, yağmur ve yiyecek manasında kullanıldığını da tespit etmektedirler. Kalbin rızkı dini ilimdir. Namaz manevi bir rızktır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir. Rızk hiç değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yemeden, bitirmeden ölmez. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Ama yine rızk için çalışmak dinimizin emridir [3] Ecel, kelime olarak mutlak vakit, bir şeyin müddeti veya bir şeyin müddetinin sonu demektir. Dinî bir terim olarak ecel, insan ömrünün sonu anlamına gelmektedir. Ecel hayatın son bulması ve ölümün gerçekleştiği zamandır. Bu anlamı ile her canlı için tek bir ecel vardır. Bu ecel Allâh'ın kaza ve takdiriyle olup, asla değişmez. Belirlenen ecel, vaktinden ne önce 2
gelebilir ne de o vakitten sonraya kalabilir. Bu hususla ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmaktadır. " Her milletin bir eceli vardır. Onların eceli geldi mi, ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler." (Yunus 10/49); "Allah, eceli geldiğinde hiçbir kimseyi asla ertelemez. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Münâfikûn 63/11). [4] Sonuç olarak rabbimiz sonsuz bir ilme sahip olan ve her şeyi yoktan var edendir. O istemediği zaman hiçbir şey olmaz. O her şeyi en başta bilir ve yaratma sıfatı sürekli devam eder. İrademiz özgürdür ve her şeyi seçen ve yapan biziz. Sadece yaptıklarımızın yaratanı ve olayı meydana getirmeyi sağlayan biz değil yaratıcımızdır. 1
KAYNAKLAR [1] http://tevekkul.nedir.com [2] http://www.sorularlarisale.com/makale/1692/hayir_ve_ser_uzerine.html [3]http://rizik.nedir.com [4] http://www.islamkent.com/modules.php?name=faq&myfaq=yes&id_cat=8& 2