- şiirler - Yayın Tarihi: 01.08.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
() 31/10/1971 Mardin Artuklu ilçesine bağlı Eroğlu köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta lise öğrenimini Diyarbakır tamamladı, şairimiz konservatuvar tiyatro bölümünü kazandı, Devlet tiyatrosunda ve özel tiyatrolarda yıllarca emek verdikten sonra mersinde ticaret hayatına atıldı, geri kalan hayatını bilişim teknolojilerinde devam etmektedir ve aynı zamanda şiirlerine zaman ayırıyor..
Ağlıyorsun Yaprak döken gençliğimin satırlar aralarında Altı kırmızı ile çizilmiş Ve tırnak içine alınmış Suskunluğun baş harflerisin Şehirler uyurken Boğazına sarılırken öfkeler Bu gizli gülmelerin Bu sessiz ağlamaların nedir anlamı Sen hangi mevsimin yağmurusun Ağlıyor Ağlıyorsun
Anımsama Her anımsama biraz daha soluk Her fotoğraf biraz daha karanlık Şahididir zaman Yaşanılanın Oysa hatırlar zaman Alnına çakar çizgileri Gözlerinin altında çizgi çizgi mor bir aşk sureti
Başka Biliyorum; çıkıp geleceksin serin bir bahar akşamı üstelik saçların ağarmış sesin kırık dökük gözlerinde buruk ama sevdalı o bakış -başka baharda kalmış heveslerin olsun varsın kim kusursuzki! bilirsinyorgun ve suskun çizgilerin elinde bin yıllık valizin
Bilirsin yangını. Gittin... gecenin bir vakti yüzleştim durdum yalnızlığınla önden gözlerimi yolladım mısralarıma inanmadın inanırsın belki kanayan sözlerime.. solmadan bahçemdeki çiçekler saksısı kararmış reyhan dikeni kırık gül kafesini çürüten bülbül dönmeyecek bana ne kalbin ne de yüzün... Bense büyütüyorum ezgilere vurulmuş dizeleri özlemleri kandilleri geceye dönerim bir semadır başlar semaha döner kar yağar küle döner... Kül yanar kendine büyütür ateşini derin bir aşkla huşûyla kaybolmakla döneriz hüznün kandilinde kimler kimden kadehler meyden küser bilemem kendini tekrarlayan anlar ateşe dönen aşklar mecûsi bir serzeniştir şarkılarda eskir şiirlerde yücelirsin ben aşkı sen gitmeleri bilirsin...
Esmer sevda Duruşun bir ayrılık resmi çiziyor Akşamın incelen sularına Bilmez miyim içindeki kederi Yüzü yağmura gömülü düşüm Böyle buğulu camlarda dalgın Gözlerin iklimini yitirmiş iki bulut Bulanıp durur bir uzak rüzgarla Aykırı mevsimler içinde Saçların saklar omuzlarındaki yükü Yüreğindeki esmer sevda ben olsam.
Gelişin Korkak büyür tohumları umudun Nereye baksam umut kalıyor Nereye baksam yabancılaşıyor sokaklar Birgün ellerini uzatır gibi uzanınca güneşe o en mavisine günün Umudu büyütüyorum Gözlerin düşüyor gözlerime Nereye baksam gözlerin oluyor Gözlerin kırık bir ezgi Umudunu yitirmiş bir çift kanat. Susuz ve ekinsiz bir tarla içinde öyle kala kala...
Gibi Saatler geçmez olurdu beklerken seni kaldırımı bozuk bir caddede soğuğu yüzümün yarısına yerken yarısını senin hasretine dayayıp ısınıyordum o zamanlar kentte sevda sevda gibi yaşanır kahpece vurulmazdı insanlar ensede iki göz çıkmamıştı henüz faili meçhul namına ayrılıklar vardı sadece
Kayıp Tam da hüzzam taksiminden hisseme düşmüşken mirasın Kâh bir sarhoş narasında Kâh bir ezan sesinde diriliyor efkarım Kayıp zamanların nârında lâl oluyor dilim Yollar uzadıkça fersah fersah uzaklarında Asfaltlar çürüyor yüzümün patikalarında...
Sadece Sadece ilaç değildir insanı iyi eden. Bazen sıcak bir gülüş Bazen hisli bir bakış Bazen açılmış koca bir yürek Birden ayaklandırır Acılarından kurtarır insanı...
Sultan Bir taş at. Bir taş daha at. Bir şiir ateşle. Bir yumruk yükselt. Sesini yükselt. Seni tanıdığım gecede Gök yüzünde kızıl bir ay vardı sultan Bir daha at elindeki taşı Kalbinin içindekini sakla sultan
Tehlike Gençliğimi kimse bilmez Sakallarımdan çocuk kokusu Ağzımdan ay ışığı fışkırır benim Ceketimi yağmurlara astığımdan beri Tehlikeli şiir okur Dünyaya sataşırım ben...
Yar Sen düştün gönlüme Gül güzeli, gül tenli Sen ve şubatı bitirirken yıl Doğan oldun Soğuğuna, kışına Yar gelir O göğsünü yarar gelir Hiddetinden dağ sarsılır Bir bakışı yıkar gelir En gizlisinde