TAMAMEN DOLUYUZ. (Fully Committed) Yazan: BECKY MODE. Çeviren: LALE EREN DALSAR

Benzer belgeler
Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

LanguageCert AÜ TÖMER A2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Jake mektubu omzunun üstünden fırlatır. Finn mektubu yakalamak için abartılı bir şekilde atılır.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Seyahat Genel. Genel - Olmazsa olmazlar. Genel - Muhabbet. Yardım isteme. Birinin İngilizce konuşup konuşmadığını sormak

LanguageCert AÜ TÖMER A1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

4. ve 5. Değerlendirme Sınavları. Puanlama Aşağıda...

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

BEBEĞİNİZİN BİR SORUNU VAR

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

Uncle Grandpa kamyonetin direksiyonundadır. Direksiyonu çılgınca çevirmektedir. Uncle Grandpa

TT Ofis, TTNET Bayi ya da Çağrı Merkezi ne talebinizi bildirmeniz yeterlidir. Bu özellik talebinizi

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Seyahat Dışarda yeme. Dışarda yeme - Girişte. Dışarda yeme - Yemek siparişi verme

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

AVUKAT Skeç-Komedi Tiyatro Metni

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Seyahat Dışarda yeme. Dışarda yeme - Girişte. Dışarda yeme - Yemek siparişi verme

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ISBN :

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

KİŞİLER SOFİ: SES: IŞIK: EFE: DENİZ:

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

LanguageCert AÜ TÖMER B1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

MACERA AKADEMİSİ. Anneciğim ve Babacığım,

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

LanguageCert AÜ TÖMER C1 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Bu kitabın sahibi:...

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

meslek seçmişim kendime! Her gün dolaş dur! Masa başında çalışmaktan beter sıkıntıları var bu işin; yolculukların çilesi de işin cabası: Değiştirilen

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Evlat Edinilen Çocuğa Multidisipliner Yaklaşım: Vaka Örnekleri Üzerinden Evlat Edinme. Psikolog Reyhan Bahçivan-Saydam

Kızlarla tanışmak isteyen bir erkeğin bilmesi gereken çok önemli bir kural var:

AİLE & YETİŞTİRME KONULU SORU LİSTELERİ

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

Bir yalanı kaç kere tekrarlarsak gerçek olur?

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

0 yaştan itibaren. Sıcak ve sakin bir ses ile konuşabilirsin ve şarkı söyleyebilirsin. "Bebek kelimeleri" yerine, gerçek kelimeleri kullanabilirsin

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Kahraman Kit ve Akıllı Can. Technical Assistance for Promoting Registered Employment. Kayıtlı İstihdamın Teşviki için Teknik Destek Projesi

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

KÜSTÜM, OYNAMIYORUM. Alan MacDonald. iillüstrasyonlar: Mark Beech

Jamie Foxx J

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

HAYIR! LÜTFEN VANTUZLU AYAKKABILARIN OLMASIN?! ŞEY, EVET! ESKİ BULUŞLARIMDAN BİRİNİ KULLANDIM! BEN BEN YARIN HER ŞEYİ ESKİ HALİNE GETİRECEĞİME SÖZ

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

KO-CA-TE-PE TABLDOT EV YEMEKLERİ. İş yerlerine anlaşmalı yemek servisi. Sulu yemekte paket servis.

Ördek Davranış - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Korkut un Hindistan Güncesi. 6 Haridwar-Varanasi Carsamba Persembe

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

D d L l U u. E e M m. F f N n V v

Transkript:

TAMAMEN DOLUYUZ (Fully Committed) Yazan: BECKY MODE Çeviren: LALE EREN DALSAR ONK AJANS LTD. Şİİ İnönü caddesi, 31/7 Taksim /İstanbul Tel.: (212) 249 86 02/03 + Faks : (212) 252 51 53 e-mail: karaca@onkagency. com

TAMAMEN DOLUYUZ ( FULLY COMMITED ) YAZAN BECKY MODE ÇEVİREN : LALE EREN DALSAR ( Oyun, BECKY MODE ve MARK SETLOCK 'un yaratmış oldukları karakterler üzerine kurulmuştur... )

TAMAMEN DOLUYUZ YER Yukan Manhattan'ın doğusunda, 'gülünçlük derecesi'nde 'son moda' olan, 'pek çok ödüllü', 'dört yıldızlı' bir restoranının bodrum katındaki, bakımsızlıktan dolayı harap halde olan penceresiz büro. Tavan sanki çöküverecekmiş gibi bir görünüm içindedir ve 120 x 140 cm genişliğinde bir köşeciğe tıkıştırılmış üç katlanan iskemle ve formika kaplı, uzun ve dar bir tezgah/ banko ya da masadan oluşmuş 'rezervasyon bölümü' denilebilecek alanda yer yer izolasyon izleri vardır. Duvarlar korkunç bir soluk mavi tonunda boyanmıştır ve bazıları günlük rezervasyonlarla ilgili rakkamlar gibi değerli bilgiler içeren; bazıları ise 'yetkililer'in bir takım 'meşum'uyarılarını yansıtan küçük notlar, ya da kağıt parçacıkları ile kaplıdır. Özellikle, bilhassa 'iyice büyük' yazılmış olan birinde:' Hiç bir şekilde, Ned Finlay adına rezervasyon yapma: 'Chef- Aşçıbaşı'!!!!!' denilmektedir. Telefonlar,'Fast food' lardan artakalan ıvır zıvırlar, eski gazeteler, buruşturulmuş kağıt yığınları, personele ait ceketler, lokantacılıkla ilgili nesnelere ait eski eşya kutuları büronun her tarafına saçılmıştır. İşletmenin yöneticisi üst kattaki bir büroda çalışmaktadır; 'Chef (Şef) in bürosu ise köşenin diğer ucundaki 'separasyon'la ayrılmış olan kısımdadır. ZAMAN Aralık ayı başları. Yaklaşmakta olan Noel'le ilgili bazı 'dokunaklı' işaretler vardır sağda solda : orada bir 'şeker bastonu', şurada bir plastik çelenk gibi. Daha da önemlisi, bu yüzden her zamankinden çok daha fazla bir telefon trafiği vardır. AKTÖR 'Rezervasyon görevlisi', 'Şef, 'lokanta yöneticisi', ve 'çeşitli müşteriler' de dahil olmak üzere 40 farklı karakteri canlandıracaktır.

TAMAMEN DOLUYUZ - 1- SAM, NEWYORK'UN EN POPÜLER RESTORANINDA TELEFONLARA CEVAP VEREN BATI AMERİKA NIN ORTA BÖLGESİNDEN, YİRMİLİ YAŞLARDA, İŞSİZ IŞIK, REZERVASYON BÜROSUNU AYDINLATIR. TELEFONLAR ÇALMAKTADIR SAM, TELAŞLA MERDİVENDEN AŞAĞIYA İNER, KULAKLIKLARINI TAKAR VE... SAM : Günaydın, rezervasyon; lütfen hatta kalın.. BAYAN VANDEVERE-YAŞLI, PARALI, TÜM SEÇKİN DAVETLERİN DAİMİ DAVETLİSİ OLAN BİR PARK AVENUE SOSYETİK FİGÜRÜ- SON DERECE TATMİNSİZ BİR TİP; TOPRAK SAHİBİ KİBARLARIN MODERN VERSİYONU. BN. VANDE VERE: Şef orada mı? SAM : Hayır, değil. Lütfen hatta kalın. BN. VANDEVERE: Jean-Claude orada mı? SAM.: Hayır, değil. Lütfen hatta kaim. BN. VANDEVERE : Bob orada mı? TELEFON HALA ÇALMAKTADIR. SAM : Hayır, değil. Lütfen bir dakika bekler misiniz? BN. VANDEVERE: Tamm-mamm. SAM : Günaydın, rezervasyon; lütfen hatta kalın. ŞEYHİN SAĞ KOLU OLAN BİR ADAM- ÇOK CİDDİ. ŞEYHİN SAĞ KOLU OLAN ADAM : Kuveyt'den arıyorum. SAM : Pekiyi, size nasıl yardımcı olabilirim? TELEFON HALA ÇALMAKTADIR. ŞEYHİN SAĞ KOLU OLAN ADAM : Şeyh Akman Al Karafi'nin bu akşam saat 9.30'daki yemek rezervasyonunu kesinleştirmek için anyorum. SAM : Tamam, 3 1 no.lu masada dört kişi, 19 no.lu masada da iki güvenlik görevlisi. ŞEYHİN SAĞ KOLU OLAN ADAM : Evet, tamam. Teşekkür ederim.

-2- TELEFON HALA ÇALMAKTADIR. SAM : ( yeni bir hatta) Günaydın, rezervasyon. Lütfen bekler misiniz? BRYCE- NAOMİ'NİN ÖZEL SEKRETERİDİR. KENDİSİNE KARŞI ÇIKILMASINDAN KORKMAYAN, DOST CANLISI VE HAT SAFHADA 'EFEMİNE' BİR TİPTİR BRYCE VE IŞINI BÎR NÖROLOJİ UZMANINDAN BEKLENEBİLECEK BİR CİDDİYETLE YAPMAKTADIR. BRYCE: Elbette! TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM: (yeni hatta) Günaydın, rezervasyon; lütfen bekler misiniz? ORTA BATILI SEKRETER- MAKUL VE TOK SÖZLÜ BİRİDİR. ORTA BATILI SEKRETER : Elbette! TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM : ( Yeni hatta) Günaydın, rezervasyon; lütfen bekler misiniz? CAROLANN ROSENSTEIN-FISHBURN - RESTORANIN ÖNDE GELEN DAİMİ MÜŞTERİLERİNDENDİR. İSTEKLERİNDE SON DERECE KARARLI, YENİ ZENGİNLERDEN, FAZLASIYLA VAKTİ OLAN, 'ZIRHLI' SOSYETİK TİPLERDEN BİRİ. ROSENSTEIN-FISHBURN: Zaten başka bir seçeneğim yok, öyle değil mi? TELEFON BİR AN İÇİN SUSAR, SONRA GENE ÇALMAYA BAŞLAR. SAM : Günaydın, rezervasyon. Lütfen hatta kalın. BAYAN WATANABE - IZDIRAP VERECEK DERECEDE USUL USUL/ YUMUŞAK KONUŞAN BİR JAPON TURİST. 'HİÇ'E YAKIN- ÇOK AZ İNGİLİZCE ANLAMAKTADI; ANCAK, ÖRNEĞİN REZERVASYON YAPMASINA YARDIMCI OLACAK KADAR BİR KAÇ KELİME ÖĞRENMİŞTİR. WATANABE : Benim adım Watanabe... SAM: Lütfen hatta kalın. WATANABE : 'W - 'Wiskonsin' der gibi...'a'... SAM: Lütfen bir dakika. SAM ÜST KATLA BAĞLANTILI ELEKTRİKLİ ARAMA ZİLİNİ ÇALAR.

i SAM: Bob? Alo, üst kat? Sonya? -3- STEPHAME- CANA YAKIN/TATLI İNGİLİZ BAYAN GÖREVLİ- AĞIRLAMAKLA GÖREVLİ EV SAHİBESİ-YA DA HOSTESİ STEPHANIE: Günaydın Sam. SAM : Hey Stephanie; Bob'u gördün mü? TELEFON ÇALAR. STEPHANIE Hayır, ama gelince ona, burada 8.30'dan beri Şefi görmek için bekleyen, Gurme Dergisi'nden bir fotoğrafçı olduğunu söyler misin? TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM: Pekâlâ. (Yeni bir hatta) Rezervasyon, lütfen bekler misiniz? BAYAN VANDEVERE : Hayır, bunu daha önce denedim. Kiminle görüşüyorum? SAM: Ben, Sem. BAYAN VANDEVERE: (Ansızın değişip, sesinde güller açarak) Sam, tatlım, halâ orada çalıştığını bilmiyordum. Ben, Bunny Vandevere... ( Bir 'es' verir ve vurgular) Kocam, Dick Vandevere' dir. SAM : Oh, Merhaba, nasılsınız? BAYAN VANDEVERE: Nasıl olalım, bitkiniz; Tibet'den yeni döndük. Şimdi, son anda arıyorum ama, Bay Vandevere ve ben bu akşam yakın dostumuz Philip Johnson'la birlikte gelmek istiyoruz ve çok esnek olabiliriz herhangi bir saat olabilir, diyelim ki, 7.30-8.00 arasında. SAM : Pekâlâ, lütfen bir dakika. ( onu beklemeye alıp üst katın zilini çalar) Alo, üst kat. Jean-Claude? Oscarü Oscar OSCAR-RESTORANIN 52 YAŞINDAKİ LÜBNAN'LI İŞLETME MÜDÜRÜDÜR. OSCAR: Sam, selamlar ve sevgiler. Nasılsın? SAM : İyidir, Oscar, acaba... OSCAR: Dün akşam televizyonda Grinch vardı, gördün mü?

-4- SAM Evet, bak, Bayan Vandevere öemli bir müşteri mi? OSCAR: En- en- ennn önemlilerden. SAM: Bu akşam gelmek istiyor, ve 25 kişi fazlamız var. OSCAR. Sam, kadının kocası tam bir para babası. Paketlemeyle ilgili bir şey icat etmişti, sanırım. SAM: (Vandevere'e dönerek) Tamam, Bayan Vandevere. işletme Müdürümüzle görüştüm ve yerinizi ayarladık. '7.30'da üç kişi' desek uygun mu? TELEFON ÇALAR. BAYAN VANDEVERE: Harika, sana çok teşekkür ediyor ve bol şans diliyorum, Sam. SAM: Günaydın, rezervasyon, lütfen hatta kalın. ÇOĞU MÜŞTERİYİ ARATACAK KADAR KENDİNE FAZLASIYLA ÖNEM VEREN VE YUKARIDAN BAKAN BİR TİP OLAN 'BOB', LOKANTANIN 'REZERVASYON MÜDÜRÜDÜR. İNSANI RAHATSIZ EDECEK KADAR YÜKSEK SESLE KONUŞUR VE SİNİR BOZUCU BİR KAHKAHASI VARDIR. BOB : (Sam'le alay ederek) 'Günaydın, rezervasyon, lütfen hatta kalın.' SAM : Alo? BOB : (Kendi esprisine kahkahayla gülerek) Selam Sam, ben Bob. i SAM : Hey Bob, neredesin sen? BOB : Orada değilim! SAM : Onu biliyorum. Neredesin? BOB : Otoyolda. Buna inanabiliyor musun? Arabam tam yolun ortasında stop etti. SAM: Olamaz. BOB : (melodramatik bir ifadeyle) Gerçekten Sam. Hiç başıma bu kadar korkunç bir şey gelmemişti. Yani, açıkçası, halâ hayatta olduğum için şanslıyım. SAM : (etkilenmeyerek) Pekâlâ, ne zaman geliyorsun? BOB : (halâ inandırıcı olma gayretinde)benim için kaygılanma,sam.çekicinin gelmesini bekliyorum.

SAM: Sonya nerede? BOB : (bir şey hatırlayarak) Tüh, lanet olsun! SAM: Niye, n'oldu ki? (Neye lanet olsun?) BOB : Sonya bugün gelmeyecek. (savunarak) Bak., babasının Lyme Hastalığına yakalandığını keşfetti. (bunu araya sokuşturmaya çalışarak) Ve benimde onun yerine başkasını ayarlayacak vaktim olmadı. SAM : Ne?! OSCAR: (Arama zilini çalarak araya girer.) Sam. SAM : Evet, Oscar. OSCAR: Ben bankaya gidiyorum. SAM: Tamam. BOB : Sam. SAM: Evet, Bob. BOB : En kısa sürede orada olmaya çalışacağım. Sen artık idare edersin, (telefonu kapatır.) SAM : (yeni bir hatta geçerek) Beklettiğim için özür dilerin;; nasıl yardım edebilirim? BAYAN WINSLOW: ( çok tatlı bir şekilde) Edebileceğinizi umuyorum! Ben Bayan Timothy Winslow'um; Louisville, Kentucky'den arıyorum. Kocam ve ben, onüç Ocak'ta haftasonu için New York'a geleceğiz ve sizin orada yemek yemeği çok ama çok arzu ediyoruz. SAM : Efendim, ne yazık ki, o hafta sonu tamamen doluyuz. BAYAN WINSLOW : Daha şimdiden nasıl dolu olursunuz? SAM : Gerçekten, gerçekten, gerçekten doluyuz. BAYAN WINSLOW : Ama daha bir aydan fazla zaman var. SAM : (özür dileyerek) Açıkçası, iki ay önceden yer ayırtmak gerekiyor. BAYAN WINSLOW: Hiç yeriniz olmadığından emin misin, tatlım? Ufacık tefecik iki insancığız.

-6- '? SAM : Beden ölçüsü sorun değil, efendim. Sorun şu ki, Şubat ayı boyunca hiçbir haftasonu için yerim yok.» BAYAN WINSLOW: (yenilgiye uğramış olmasına rağmen canlı ve neşeli) Pekiyi tatlım, işlerinizin bu kadar iyi gittiğine sevindim. Bay bay! (telefonu kapatır.) SAM: (yeni hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? BRYCE : (İnsanı irkiltecek kadar şen ) Selam, Naomi Campbell'in bürosundan Bryce arıyor! SAM : Oh, selam Bryce. Nasılsın? BRYCE : İyiyim, teşekkürler, kiminle görüşüyorum? " SAM: Sam. BRYCE : ( Sam'le konuşuyor olmaktan dolayı olağanüstü bir şekilde heyecanlanarak) Sam!!! Halâ orada çalıştığını bilmiyordum! Nasılsın?!! SAM : İyiyim. Sen nasılsın? BRYCE : Süper! Oyunculuk işleri nasıl gidiyor? (Aktörlük nasıl gidiyor?) SAM: İyidir. J : BRYCE : (coşkun bir ilgi/ paylaşımla) Ah, ne zor iştir!! Sakın pes edeyim deme!! l SAM : (Cevap vermek ister)evet, ben... BRYCE : (cevap verilmesini beklemez ve konuyu değiştirerek konuşmasını sürdürür.) Pekâlâ, Naomi bu haftasonu Cumartesi akşamı saat sekizde, onbeş kişiyle birlikte gelmek istiyor; ve bunun için de başka masalara bitişik olmayan bir yuvarlak masa, ee, bir saniye... ( notlarını kontrol eder)... onyedi numaralı masa gerekiyor. SAM: Pekâlâ. BRYCE : Teşekkürler! Masayı onun adına ayırabilirsin. Naomi H. Campbell. Ve onaylamak için benimle görüşebilirsin. Ben, Bryce. l v SAM: Tamam, numarayı alayım. BRYCE : (büyük bir gizlilik içinde numarayı verir) Pekâlâ, burası: 866-2250 ve tabii, bu bilgiyi çok gizli tutacağından eminim. SAM: Elbette. BRYCE : Teşekkürler! Ve tabii, onun süt ürünleri yemediğini biliyorsun, değil mi?

-7- SAM: Evet. BRYCE : Ve tabii, hiç bir kadın garson masaya servis yapmayacak! SAM: Pekiyi. BRYCE : Milyonlarca teşekkürler! SAM: (başka bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? ORTAB ATILI SEKRETER. Günaydın, Mihvaukee'den, Doktor Frank Mallone'un bürosundan arıyorum. Kendisi, bu ay sonuna doğru New York'a gelmeyi tasarlıyor ve mutfağınız hakkında bilgi vermenizi rica ediyor. SAM : Pekâlâ, Şef, mutfağımızı şöyle tanımlıyor: "Küresel Karışım". ORTABATILI SEKRETER: (Sam'in devam etmesini engelleyerek) Pekiyi, mönünüzü bize fakslayabilir misiniz? SAM : ( eline eski mönülerden biri gelmiştir) Aslında, Şef mönüyü her gün değiştiriyor, ama dilerseniz size dün akşamki mönüden bir kaç örnek okuyayım. ORTABATILI SEKRETER: Çok iyi olur. SAM : (sıradan bir şey söylenmiş gibi hızlı hızlı ezberden söyleyerek) Pekâlâ, örneğin : Taze ıspanak durumu içinde servis edilen zencefilli et suyunda pişirilmiş yabani îskoç Güvercini yavrusu. ORTABATILI SEKRETER: (Şaşırmış-ne diyeceğini bilemeyerek) Pekiyi... SAM : Veya : Çeşitli baharatlar ve Zufa Otu yağı ie tatlandırılmış, yabani fesleğen yatağında benekli Hani balığı. ORTABATILI SEKRETER: ( Şaşkınlığı devam etmektedir) Pekiyi... SAM: Ve : Odun ateşinde kızartılmış, sütle beslenmiş köy tavuğu. ORTABATILI SEKRETER: (nihayet tanıdık bir şey çıkmıştır) Aa, iyi demek tavuk ve o türden şeyleriniz de var, tamam. Pekiyi, bir yemek için ortalama ücret nedir? SAM : Kişi başına 100 Dolarla 200 Dolar arasında değişiyor, tabii ısmarlanan... ORTABATILI SEKRETER: (bu rakkamlar onun pazarlık sınırını biraz aşmıştır) Tamam o halde, yardımınız için teşekkürler! (telefonu kapatır)

-8- SAM: (yeni bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? ROSENSTEIN-FISHBURN. (talim çavuşu gibi) Her şeyden önce, on dakikadır beklemekteyim! İkincisi: o çalan müzik konusunda bir şey yapmak zorundasınız. Kreşendolar gerçekten kulak tırmalayıcı. Pekâlâ, şimdi, Cuma akşamıyla ilgili olarak Jean- Claude'la görüşmem gerek. Ben, Carolann Rosenstein-Fishburn'üm. SAM: Henüz gelmedi; acaba ben... (çevir sesi; kadın telefonu kapatmıştır) Alo? TELEFON ÇALAR. SAM: (yeni hatta) Günaydın, rezervasyon, lütfen hatta kalın. BÜYÜK BİR ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK GÖSTERİSİ SERGİLESE DE'ŞEF, DÜNYA ÇAPINDA BİR NARSİSTTİR KENDİNİ BİR YILDIZ OLARAK GÖRÜP TAPINMASI BİR SAPLANTI HALİNE GELMİŞTİR. KENDİNİ BEĞENMİŞ, HIRÇIN-HATTA ÇOCUKÇA BİR ÖFKE GÖSTEREN, BİRAZCIK 'GANGSTERVARİ' BİR TİPDİR; YEMEK VE MUTFAK KONUSUNDA ULUSLARARASI BİR SANSASYON OLMAKTAN ZİYADE AZMAN BİR YUMURCAK GİBİDİR. AŞIRI BİR SERİNKANLILIK-HATTA SOĞUKLUKLA, ADETA HOŞNUTSUZ BİR HAVAYLA, KABA BİR ŞEKİLDE SEKSİCE- SANKİ TELEFONDA SEKS YAPIYORMUŞ GİBİ KONUŞUR. ŞEF: (ancak uyanmış- yataktan arıyor.) Kim var orada? SAM : Selam, Şef. Ben, Sam. ŞEF : Sam, nasıl gidiyor? SAM : İyi, ben... ŞEF: Jean-Claude'la konuşayım. SAM: Henüz gelmedi-şef: Oscar'la konuşayım. SAM: Az önce gitti ban... ŞEF: Bob'la konuşayım. SAM : (olası patlamayı bekleyerek) O yok... ŞEF : Ne boklar dönüyor orada?!! Bob nerede?

-9- SAM: Otoyolda arabası bozulmuş. ŞEF: Pekiyi, telefonlara kim bakıyor? f f SAM. Sadece ben şu an için. ŞEF: (hırlar gibi) Sadece sen mi? Sonya nerede? SAM Babasının Lyme Hastalığına yakalandığını keşfetmiş. ŞEF (iyice paranoyaklaşarak) Ya? İyi bahane. Söyle ona, doktor raporu istiyorum. SAM: Tamam. ŞEF: Beni ağırlama görevlisine aktar. TELEFON ÇALAR. SAM : (Üst katı arama zilini çaldırır.) Stephanie, Şef ikinci hatta. ( yeni bir hatta ) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. ŞAM'IN BABASI - ORTABATI KÖKENLİ, EMEKLİYE AYRILMIŞ BİR OTO TAMİRCİSİDİR. SAM KONUSUNDA ÇOK HASSAS/ ÇOK DUYGUSALDIR, AMA DUYGULARINI İFADE ATMEYE ALIŞIK DEĞİLDİR BABA: Tamam, Semmo! SAM: Hey baba, nasılsın? BABA: Eh, pek fena sayılmaz. Senden ne haber? SAM: İyi sayılır. BABA : O oyunla ilgili deneme sınavı nasıl geçti? SAM : Eh, oldukça iyi. BABA : Sana gönderdiğim, Ally Mcbeal'deki adamla ilgili makaleyi aldın mı? SAM : Evet, teşekkürler. BABA: Biliyor musun, Saint Bridget'den senden üç yıl sonra mezun olmuş. TELEFON ÇALAR. SAM: Sahi mi?

-10- BABA: Ben onun aktör olduğunu bile bilmiyordum. TELEFON TEKRAR ÇALAR. SAM: Baba, bir saniye bekler misin? BABA: Tamam evlat. SAM: (yeni hat) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. JERRY MİLLER ŞAM'IN OKULDAN ESKİ BİR AKTÖR ARKADAŞIDIR SAMİMİYETSİZ, RİYAKÂR, REKABETÇİ, ÇIKARCI BİR DALKAVUK. JERRY : Yavrum, benim- Jerry. SAM: Hey Jerry, bir saniye bekler misin? JERRY : (samimiyetsiz) Sen işine bak. SAM : (babaya döner) Kusura bakma, baba. GENE TELEFON ÇALAR. BABA: Sorun değil. SAM : Özür dilerim, bir saniye daha bekler misisn? BABA: Tamam evlat. SAM : (yeni bir hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. BRYCE : Tamam., Bryce ben; bekliyorum. SAM: (babaya döner) Baba, bak ne diyeceğim? Hattaküerle konuşma işini bitirsem iyi olacak. BABA: Tamam evlat; Noel için Şefe sordun mu? SAM : Henüz karar veremedi. BABA :Biliyorsun bugün promosyonlu uçak bileti için son gün. SAM: Evet, biliyorum. STEPHANIE : (zili çalarak araya girer) Sam! Şef ikinci hatta. SAM: (babaya) Baba, ben seni bir dakika sonra arayayım. Şef arıyor.

-11- SAM: (ikinci hatta) Şef? ŞEF: (halâ yarı uykuda) Dün akşamki ciro ne kadar? SAM : Yirmi iki bin Dolar, yediyüz sent, görünüyor. ŞEF Öğle yemeği için durum nedir? SAM : Ayırtılmamış yer kalmadı. ŞEF: Ne dedin? SAM : Özür dilerim..biz... ŞEF: Yeni politikamı unuttun mu? SAM :Hayır. Tamamen doluyuz. ŞEF: Şimdi oldu. Pekiyi, önemli birileri var mı? SAM : (başka bir listeden okuyarak) Evet, saat 12.00'de Diane Sawyer var. ŞEF: Kimmiş o? SAM : Ünlü bir televizyon muhabiri. ŞEF: (etkilenmez) Ya., Daha başka? SAM: 2.30'Henry Kravis. ŞEF: Kimmiş o? SAM: Bilmiyorum. İsim aşina geliyor ama aslında kim olduğunu bilmiyorum. ŞEF : (ilgisi kaybolmuştur) Boş ver, kimin umurunda? (telefonu kapatır.) SAM : ( beklemede olan bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? VVATANABE : Benim adım VVatanabe. 'W - Wisconsin der gibi; 'A'... SAM: (sabırsızlanarak) Pekâlâ. Nasıl yardım edebilirim? VVATANABE : (özenli, dikkat sarfederek) Bir masa ayırtmak istiyorum. SAM : Pekâlâ, ne zaman gelmek isterdiniz?

j WATANABE : Biz dört kişiyiz. -12- SAM: Tamam. Ne zaman gelmek isterdiniz? WATANABE: Dört kişi. SAM: Pekiyi...Haftanın hangi günü gelmek isterdiniz? WATANABE:Dört. SAM: Hemen size döneceğim, efendim. (Onu beklemeye alır, derin bir nefes alır, sonra tekrar ona döner) Çok özür dilerim. WATANABE : Dört yok mu? SAM: Hayır, hayır. (yeni bir taktik deneyerek) Dört kişi Pazartesi? Salı? Çarşamba? Perşembe? WATANABE: Ohhh! Salı. SAM: Tamam, Salı. Öğle yemeğine mi, akşam yemeğine mi gelmek isterdiniz? WATANABE : (anlayarak) Öğle yemeği! SAM : Tamam! Salı günü öğle yemeği. Saat kaçta? WATANABE: 19.00 SAM : Hanımefendi. O, akşam yemeği. WATANABE: Akşam yemeği? SAM: Evet. 19.00 akşam yemeği oluyor ve Salı akşamı tamamen doluyuz. WATANABE :Tamm- amen? SAM: Evet, gerçekten, gerçekten, gerçekten tamamen. WATANABE: Tamam, teşekkür ederim. SAM : (yeni bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? JERRY: Sam, benim-jerry. SAM : Özür dilerim Jerry. Orada olduğunu unuttum.

j -13- JERRY; Tanrım, bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum, Sam. Senin işin bende olsa kendimi vururdum, (ve sonra) Eveet...İkinci eleme nasd geçti?! SAM : İyiydi; seninki nasıl geçti? JERRY: Çok çok iyi. Bu akşamüstü son elemeye giriyorum. SAM : ( Şaşırarak) Sahi mi? JERRY (sahte bir duyarlılıkla) Oh Tannm, çenemi tutmam gerekirdi. Haberin yok muydu? SAM: Olsun canım, tebrikler. JERRY: Yani, seni halâ çağırabilirler, Sam. Yani, sen bayağı iyidin. SAM: Teşekkürler, Jerry. JERRY : Bu eleme işi nasıl başarısızlıkla sonuçlandı, halâ inanamıyorum. Yani, sen o rol için mükemmeldin. SAM: Teşekkürler. JERRY : Bak Sam, bunun bazen güç olduğunu biliyorum ama, bütün bu eleme aşaması konusunda birbirimize gerçekten dürüst davranmamız gerektiği inancındayım. SAM : Evet, ben de öyle. JERRY: Ah., diğer hattım çalıyor. Beni seni hemen ararım. (telefonu kapatır.) TELEFON ÇALAR. SAM: Rezervasyon, lütfen hatta kalın. ROSENSTEIN-FISHBURN: Ben Carolann Rosenstein-Fishburn, Jean-Claude'la görüşmek istiyorum. Ona mesajı iletmeyi unuttunuz mu? SAM: Bir dakika, lütfen. (üst katı arama zilini çalar) Alo, üst kat! Jean-Claude! JEAN-CLAUDE - FRANSIZ METRDOTEL/ BAŞ GARSONDUR. ÇILGINLIK DERECESİNDE TEATRAL; KENDİ GÜCÜNÜN SARHOŞLUĞUNA KAPILMIŞ BİR HALDE, FARK GÖZETMEKSİZİN KENDİSİYLE TERS DÜŞEN GARSON, KOMİ YA DA MÜŞTERİLERİ AŞAĞILAYAN BİR TİPTİR. SIK SIK ÖFKE NÖBETLERİ GEÇİREN ANCAK KİMİ ZAMAN CERBEZELİ BİRİOLUVEREN JEAN-CLAUDE DEĞİŞKEN BİR YAPIYA SAHİPTİR. BİRAN HERŞEYE/HERKESE TEPEDEN BAKARKEN BİR AN SONRA, BİR DESTE PARAYI GÖRÜNCE KENDİNDEN GEÇİP MÜŞTERİYE YALTAKLANIR.

j -14- JEAN-CLAUDE. Allo, kısa kes. SAM: Selam Jean-Claude, ben Sam. JEAN-CLAUDE: ( karşıdakinin Sam olmasından dolayı hafif hoşnut) Sam, senin için ne yapabilirim? (sonra kestirip atar) Burada öğle yemeği için hazırlık yapmaya çalışıyorum?!! SAM: Carolann Rosenstein-Fishburn dördüncü hatta. JEAN-CLAUDE: (tiksinerek) Ohh- Aman Tanrım, o kadından nefret ediyorum. Hiç bir cinsi cazibesi yok. SAM : Onunla konuşmak istiyor musun? JEAN-CLAUDE : Öyle çirkin ki, Sam- inanamazsın. Köpeğe benzer bir suratı var. SAM: Jean-Claude. JEAN-CLAUDE: Ben sana işin gerçeğini söylüyorum. SAM : (Bayan Fishbum'e dönerek) Bakın Bayan Fishburn, Jean-Claude'u bulamıyorum; ama o gelir gelmez sizi aratacağım. ROSENSTEİN-FİSHBURN: Kimsiniz? SAM: Sam. ROSENSTEIN-FISHBUKN: Sam, Jean-Claude'a bunun acil bir durum olduğunu söyleyin. SAM: Acaba benim yapabileceğim bir... (çevir sesi; kadın telefonu kapatmıştır.) (yeni bir hatta geçerek) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? BRYCE : Selam Sam, ben Bryce- Naomi Campbell'ın bürosundan!!! SAM : Selam Bryce, senin için ne yapabilirim? BRYCE : Baksana, - hatırlayamıyorum: Naomi'nin Cumartesi akşamı vejeteryen mönüsü isteğini belirtmiş miydim? SAM: Hayır,belirtmedin. BRYCE : Oh tatlı Meryemcik! İşte bu yüzden, bu gibi şeyleri tekrar tekrar gözden geçiririm: üç kez, dört kez!!! Pekâlâ, o halde, kesinlikle vejeteryen nitelikli bir mönü istiyor. Yani, katı

-15- yağ olmayan, süt ürünleri olmayan, şeker olmayan, tavuk olmayan, kırmızı et olmayan, balık olmayan, soya olmayan onbeş kişilik bir mönü, tamam mı? SAM : Tamam, bunu not edeceğim. BRYCE: Süper, trilyon kere teşekkürler!! (Süper, trilyonlarca teşekkürler) BİR SİNYAL SESİ-SAM DİNLER... SESSİZLİK. TELESEKRETERİNİ ARAR. TELESEKRETER/ŞAM'IN SESİ: Selam, burası 522-7003. Lütfen Sam'e mesaj bırakın. SAM ŞİFREYİ TUŞLAR. TELESEKRETER/ MAKİNANTN SESİ: Merhaba. Bir mesajınız var. 'BELL ATLANTIC' - KAYDEDİLMİŞ SES: ( Bilgisayar tarafından oluşturulmuş ses) Bell Atlantic, mesaj bırakmak için arıyor... (kötü birbrooklyn aksanlı bir ses) Sam Peliczowski için. (tekrar bilgisayar sesi) Bugün saat 17.00'ye kadar bürolarımızı veya 869-9000 nolu otomatik ödemeli hattımızı aramanız önemle rica olunur. TELESEKRETER/MAKİNANIN SESİ: Bu en son mesajdı. HALÂ TELEFON Ç ALMAMAKTADIR.. SAM, DİKKAT KESİLEREK BİR NUMARA DAHA ÇEVİRİR. KAYDEDİLMİŞ SEKSİ SES : Village Voice Özel Telefon Şebekesi'yle görüşmektesiniz. Görüşme ücreti, bir dakika için bir Dolar, doksanbeş Sent'tir ve bu servisi kullanabilmek için 18 yaşın üstünde olmanız gerekmektedir. Şimdi lütfen dört haneli şifrenizi giriniz. SAM ŞİFRESİNİ GİRER. KAYDEDİLMİŞ SEKSİ SES : Hiç mesajınız yok. HALÂ TELEFON ÇALMAMAKTADIR. SAM, SON BİR NUMARA DAHA ARAR. CURTİS : SAM'İNMENEJERİNİN YARDIMCISIDIR. YETMİŞLİ YILLARDAKİ POPÜLER KADIN KUAFÖRLERİNİN HAVASI VARDIR ONDA: SÜPER ŞİRRET- OROSPU TABİATLIDIR VE KOYU BİR AKSANLA KONUŞUR. HERŞEYİN DOĞRUSUNU YALNIZ KENDİ BİLİRMİŞ GİBİ AHKÂM KESMEYE BAYILIR VE SAM'E SEMPATİSİ VARDIR. CURTİS : Diana Drake Ajansı SAM : Selam, Curtis; ben Sam.

-16- CURTIS : (yorgun) Sam, nasılsın? SAM: Oldukça iyi; Diana'yla konuşabilir miyim? CURTIS : O... ( sessizce Diana'yla işaretleşip, haberleşir) toplantıda; benim sana yardım edebileceğim bir şey var mı? SAM : Hayır; demin Jerry Miller'la konuşuyordum da, o bana bugün akşamüstü için tekrar çağırıldığını söyledi ve... CURTIS : Sam, neden kendi kariyerin için tasalanmıyorsun- Jerry'ninki için bırak Jerry tasalansın. SAM : Hayır, ben sadece bugün elemelerin son günü mü diye öğrenmek istedim. CURTIS : Hiç bir fikrim yok, Sam. TELEFON ÇALMAYA BAŞLAR. SAM : Bak, Diana dönünce beni aratabilir misin? Ben restorandayım. CURTIS : (aldırmaz havada) Aa... Halâ orada çalıştığını bilmiyordum. SAM : Evet, halâ burada çalışıyorum. TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. CURTIS : Pekâlâ Sam, ona mesajını ileteceğim. Çav. SAM : (yeni bir hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. ŞEF : (taksiden) Sam, sen açmadan önce bu telefonun kaç kez çalması gerekiyor? SAM: ( mahcup) İki. ŞEF : Oysa, kaç kez çaldı? SAM : Özür dilerim, Şef. ŞEF : Taksideyim. Mesaj var mı? SAM : (bir bloknottan okuyarak) Evet, dün geceden bir kaç tane var. Jamie Lee Curtis aradı. ŞEF : (canlanıp, neşelenerek) Sahi mi? Ne istiyormuş bakalım, Ferrari satıcısı? SAM : İstediğiniz ekipmanı ayarladığını bildirmek istemiş.

-17- ŞEF: ( Çocuk gibi sevinerek) Vay canına! ü Pekâlâ, beş dakika sonra oradayım. (Telefonu kapatır) TELEFON ÇALAR. SAM : Rezervasyon, lütfen hatta kalın. DOMNICKVECCINI-ALT KADEMEDEN BİR GANGSTER. (BİR GANGSTER BOZUNTUSU) VECCINI: (azılı haydut havalarında) Pekâlâ. SAM : (üst katı arama zilini çaldırır) Steph - personel yemeği çıktı mı? STEPHANIE : İki dakika sonra ara. Şu anda 12.15'i oturtmam gerek. TELEFON ÇALAR. SAM : Rezervasyon, lütfen hatta kalın. BAYAN SEBAGCSEABAG' DİYE OKUNACAK) - HER AN KENDİSİNE KARŞI BİR YANLIŞ YAPILACAĞI ENDİŞESİNİ TAŞIDIĞINDAN, DAİMA İSTERİ NÖBETLERİ GEÇİRMENİN EŞİĞİNDEDİR. TÜM SALDIRGANLIĞI VE YIRTICELIĞIYLA EV HALKINI, KOCASI STANLEY'İ VE KENDİSİNE İZİN VEREN HERKESİ BOYUNDURUĞU ALTINA ALMIŞTIR. SEBAG: (öfkelenerek) Hayır, kalamam! SAM : (sınayarak) Pekiyi, size nasıl yardım edebilirim? SEBAG : (sahne dışındaki bir hizmetliye) Hayır Mana, onu oraya koyma. Döşemeleri çizeceksin... (Sam'e) Cumartesi akşamı için rezervasyonumu teyid etmek için arıyorum. SAM: İsminiz? SEBAG : Sebag. S. E. B. A. G. SAM: Kaç kişi? SEBAG: Üç. SAM: Saat kaçta? SEBAG : Altı, ya da altı otuz. Bilmiyorum. (Maria'ya) Hayır, Mana; ben tam oraya oturacağım.

ı -18- SEBAG: ( Sam'e; telefonu bir an önce kapatma telaşındadır) Pekâlâ., tamam mı? SAM Burada göremiyorum efendim; başka bir isme yapılmış olabilir mi? SEBAG : ( çıldırmaya başlar) Ne demek...hayır, Sebag adına yapıldı. SAM : Bakın, şu anda Sebag olarak bakıyorum ve hiç bir yerde göremiyorum; bu yüzden, başka bir isme yaptırmış olabilir misiniz diye düşündüm. SEBAG : ( savaş konumuna geçmek üzeredir) Şimdi siz bana... Ben kendim Sebag adına rezervasyon yaptırdım! Orada neler oluyor? SAM : Bakın efendim, ben... SEBAG : (öfkesi tırmanmaktadır) Tanrım Bu olanlara inanamıyorum!! ( çığlık çığlığa sahne dışındaki kocasına seslenir) Stanley, orada rezervasyonumuz yokmuş!! Aman Tanrım! SAM: Efendim... SEBAG : (üzülme aşamasına geçer) Bana bunu yaptığınıza inanamıyorum!! TELEFON ÇALAR. SAM : Pekiyi efendim, bir saniye bekleyebilir miydiniz? SEBAG: Hayır! SAM : Efendim, telefona cevap vermek zorundayım; hemen size döneceğim, (yeni hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. BAYAN VANDEVERE: Sam, ben Bunny Vandevere! SAM: Hemen size döneceğim. (tekrar Sebag'e dönerek) Evet efendim, ben... SEBAG: Kiminle konuşuyorum? SAM : ( bir an durur ve stratejik bir karar verir) Herbert. SEBAG : Herbert, bana müdürlerden birini bağla!! SAM : Efendim, şu anda rezervasyon müdürü burada değil; Mesaj alayım, gelince sizi arar.

SEBAG: Hayır Herbert!. Bu acil bir durum. -19- SAM : (mantığa başvurmayı deneyerek) Pekâlâ, o halde- ilk önce, yanlışlıkla başka isme, ya da başka zamana kayıt alınmış mı diye, Cumartesi için yapılmış üç kişilik rezervasyonların tümüne bakacağım. Tamam mı? SEBAG : (başka bir seçenek olmadığı için) Ehh Pekiyi, bak bakalım. SAM : Pekâlâ : Duff. Lamb. Tisch. SEBAG: Hayı- hayır- hayır. SAM : Buckley. Burden. Peyton. Miller. SEBAG: Hayır-hayır-hayır-hayır. SAM: Ve Yamaguchi. SEBAG: (feryat eder) Hayır!!! SAM : Özür dilerim, efendim...şu anda size başka ne söyleyebilirim, bilmiyorum. Ben SEBAG : Üç ay önce yapmış olduğum rezervasyonuma karşılık tazminat ödeneceğini söyle!! SAM : Rezervasyon müdürümüz gelene kadar böyle bir şey yapamam SEBAG: (çığlık çığlığa) Stanley! (telefonu kapatır) SAM : (yeni bir hatta) Çok özür dilerim, efendim, size nasıl yardım edebilirim? VECCINI: Annemle babam sizin daimi müşterilerinizdir ve bu akşam saat beşte yıldönümleri için size geliyorlar. Acaba garsonlar onlara masalarında onların şarkısını söyleyebilirler mi diye sormak istemiştim. SAM: (not alarak) Pekiyi, şarkının adı nedir? VECCINI: ( kayıtsız bir ifade takınmaya çalışarak) "Bu Kadın Bir Serseri" SAM: (eğlenerek) İsimleri neydi?

-20- VECCINI: Veccini. SAM : Pekiyi, lütfen bekleyin. (üst katı arama zilini çalar) Jean-Claude? JEAN-CLAUDE: Evvv vvet. SAM : Üçüncü hatta, bu akşam annesiyle babasının yıldönümleri için garsonlardan birinin "Bu Kadın Bir Serseri"yi söylemesini isteyen biri var. JEAN-CLAUDE: Oh Tanrım! Çok pis bir durum bu! SAM : Ne yapmak niyetindesin? JEAN-CLAUDE: (düşüncesinden bile tüyleri diken diken olarak) İsim nedir? SAM: Veccini. JEAN-CLAUDE: (bahşişe düşkün bir tip olduğu bellidir) Oh Tanrım, dalga mı geçiyorsun?! Elbette!! Ne isterse tamam de! O adam Mafyacıdır. SAM : Ne kadar parasını keseceksin? JEAN-CLAUDE: Bilmem...yüz... yok... 295 Dolar. SAM : Pekâlâ, üçüncü hattı al. (yeni bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? BAYAN VANDEVERE: (iğneleyerek) Sam, Ben Bunny Vandevere. Anlaşılan bugün müthiş meşgulsün! SAM: Evet, biz... BAYAN VANDEVERE: Dinle, sana, ba akşam 31 numaraya ihtiyacımız olduğunu söylemeyi unuttum. SAM. (akşam yemeği listesine bakarak) Bir sorun olacağını... (aradığım bularak) Aslına bakarsanız, bu akşam için birisi 31 numarayı ayırtmış.

-21- BAYAN VANDEVERE : (tasa etmeksizin) Yaa? - biz hep orada otururuz; o masa hep bizim K gibidir. SAM : Aslına bakarsanız, o masada oturmak isteyen çok müşterimiz var o masa ayırtılmış. ' BAYAN VANDEVERE : Sam, biz Philip Johnson'la geliyoruz; onun kim olduğunu biliyorsun değil mi? SAM: Evet, ben- BAYAN VANDEVERE: Bu ülkenin hayatta olan en önemli mimarıdır o. SAM : Hayır, ben sadece.... o masa ayırtılmış. BAYAN VANDEVERE : Pekiyi, kim ayırtmış? SAM : Bunu size söyleyemem BAYAN Vandevere. BAYAN VANDEVERE : Neden? Nasıl olsa öğreneceğim orada kimin oturduğunu. (küçükbir ara) Carolann Rosenstein mi? SAM: (isteksizce) Hayır, Adı: Şeyh Akman Al Karafı, oldu mu? BAYAN VANDEVERE: Pekâlâ, o halde neden bize 19 numarayı vermiyorsun? SAM : İşin aslı şu ki, o da ayırtılmış. BAYAN VANDEVERE: (iyiden iyiye canı sıkılmıştır) Oh, Tanrı aşkına Sam, sanki uzay bilimi üzerine konuşuyoruz. Niye Bob gelince beni aratmıyorsun? Görünüşe bakılırsa, bu işi kendin halledecek yetkiye sahip değilsin. (telefonu kapatır.) ŞEFİN ÖZEL TELEFONUNUN ELEKTRONİK ZİL SESİ DUYULUR Kİ, BÖYLECE ŞEFİN BÜROSUNA GELMİŞ OLDUĞU DA ANLAŞILMAKTADIR. BU NOKTADAN İTİBAREN, ŞEF'LE YAPACAĞI HER GÖRÜŞME İÇİN SAM AYAĞA KALKIP BU 'ÖZEL HAT'LA KONUŞMAK ZORUNDA OLACAKTIR. SAM: Evet Şef? ŞEF : Buramdayım. Bob'la konuşayım. SAM: Halâ gelmedi. ŞEF : Harika. Yeni bir mesaj var mı?

-22- SAM: Hayır. ŞEF: (süper paranoyakça) Mickey Rourke aradı mı? SAM: Hayır. ŞEF : (canı sıkkın) Lanet olsun. (taşkın ve fevri) Pekâlâ, şu andan itibaren, politikamı değiştiriyorum. Bana gelen telefonların tek tek her birini büroma bağlamam istiyorum. Kiminle konuşacağıma sizin karar vermenizden bıktım- usandım, anlaşıldı mı? Bu da benim ayrıcalığım. SAM: Elbette. ŞEF : Ama eğer Ned Finlay arayacak olursa, ona, o koca kıçını bir daha asla bu restoranda görmek istemediğimi söyleyebilirsin. SAM: Tamam. ŞEF : Ve helikopterimi de unutma. TELEFON ÇALMAYA BAŞLAR. SAM: Efendim? TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. ŞEF : Bana bu akşam havaalanına gidebilmem için bir helikopter gerek. Uçağım saat 7.00'de. TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM: Tamam. (sonunda telefona cevap verebilir) Rezervasyon, nasıl yardım edebilirim? SEBAG : ( halâ sinir içindedir- Stanley'e) Cevap vermyorlar ki... Alo? (Sam'e) Herbert, beni derhal Şefe bağla! Ben Bayan Sebag. SAM: Lütfen bir dakika. SAM, BİR AN SEYİRCİYE BAKAR, SONRA 'ÖZEL HAT'TA YÖNELİR. SAM: Şef? ŞEF. Evv- vet? SAM : ( Şefin Bayan Sebag'le konuşmak istemeyeceğini gayet iyi bilerek) İkici hat, size.

-23- SAM: (üst katı arama zilini çaldırarak) Stephanie! Yemek hazır mı? STEPHAME : Affedersin, şimdi hemen gidip, bakıyorum. ŞEF'İN TELEFONU ÇALAR. SAM, 'ÖZEL HAT'TA KOŞAR. SAM: Evet, Şef? ŞEF : Kimdir bu Bayan Sebag? SAM : Canı sıkkın bir müşteri, çünkü... ŞEF : Sam, kafanı kullan. HER lanet olası telefonu bağla demek istemedim, (telefonu kapatır) SAM : (bir kez daha bizimle paylaşır, sonra Sebag'e döner. Evet Bayan Sebag, Şef başka bir konuyla ilgilenmek zorunda, ama Bob gelir gelmez sizi aratacağım, tamam mı? TELEFON ÇALMAKTADIR. BAYAN SEBAG: ( halâ öfkeden kudurmaktadır) Bu, İNANILMAZ bir şey! (Telefonu kapatır) SAM : (Yeni bir hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. BABA : Hey evlat, yaşlı babacığını unuttun mu? SAM : Hey Tanrım, baba. Özür dilerim. BABA: Önemli değil, evlat. Şefe Noel konusunu sordun mu? SAM : Pekiyi, şimdi hemen sorayım ve seni ariyayım. BABA: Pekâlâ. Adios. (telefonu kapatır) SAM, 'ÖZEL HAT'TA YÖNELİR. SAM: Şef? ŞEF : (sinirli) Ne istiyorsun? SAM : Acaba, Noel'de açık olup olmayacağımıza karar verdiniz mi diye soracaktım.

-24- ŞEF: Açığız. SAM: Pekiyi, Noel akşamı? ŞEF: Açığız. SAM: Pekiyi, Bob'a ve bana ihtiyacınız olacak mı? ŞEF : Evet, birinizin burada olması gerek ve eğer yanılmıyorsam Bob senden daha kıdemli. SAM: Pekiyi, teşekkürler. SAM, BABASININ NUMARASINI ÇEVİRİR AMA BAĞLANAMAZ STEPHANffi ÜST KATTAN ZİLİ ÇALDIRIR. STEPHANffi : (zille araya girerek) Sam, bu hiç hoşuna gitmeyecek. SAM: Ne? STEPHANIE : Personel yemeği servisi bitmiş; bize haber vermeden yemeği kaldırmışlar. SAM: (homurdanır) STEPHANIE : Üzgünüm canım. Ama sanırım, Bob'un dosya dolabında Cheetos var. SAM: Teşekkürler. (elektrikli zil sistemiyle mutfağı arar. İyice yüksek sele) Alo? Alo, mutfaktakiler? Hector? HECTOR- DOMİNİK CUMHURİYETİ'NDEN GELMİŞ, ŞEFİN EMİRLERİ DOĞRULTUSUNDA YEMEK PİŞİREN, AYNI ZAMANDA PERSONEL YEMEĞİNİ DE HAZIRLAYAN YARDIMCI AŞÇIDIR. MUTFAKTA ZORUNLU OLARAK SERGİLEDİĞİ MAÇO TAVIRLARIN ALTINDA, KOLAYCA TAVLANABİLECEK YUFKA YÜREKLİ BİR YAPI SAKLIDIR. HECTOR: Evet, ne var ufalık? Meşgulüz. SAM : Affedersin, ben sadece bugün hiç personel yemeği yapmış miydin diye soracaktım? HECTOR. '...hiç yapmış miydin' diyerek ne demek istiyorsun? SAM : Ben hiç almadım da. HECTOR : Bu benim sorunum değil ufaklık; ben yaptım. SAM : Evet ama kimse bana yemeğin hazır olduğunu söylemedi- dolayısıyla, ben de almadım.

-25- HECTOR: Bu farklı bir şey, tamam mı? Kimsenin hazır olduğunu söylememesi farklı bir şey. Çünkü, ben yaptım, tamam mı? SAM : Tamam, ama bugün bürodan ayrılamıyorum,bu yüzden senin yaptığını da bilmiyordum. TELEFON ÇALAR. HECTOR : Pekiyi, ben ne yapayım istiyorsun, ufaklık? Bana niye kafa tutuyorsun? TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM : (Hector'a) Kafa tutmuyorum ; sadece açım. Neyse, boşver. (yeni bir hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. 'PARANOYAKTA 'AGRESİF'İN KORKUNÇ BİR KARIŞIMI OLAN - BAYAN BUXBAUM, BİR REZERVASYON GÖREVLİSİ İÇİN EN KÖTÜ KÂBUSTUR. BUXBAUM : ( gülünç bir kızgınlık hali sergileyerek) Hayır efendim, ben Bayan Buxbaum! Mutlaka Şefle görüşmem gerek - DERHAL! SAM : Şu anda kendisi toplantıda; ne konuda görüşmek istediğinizi öğrenebilir miyim? BUXBAUM : Evet; bu sabah Sam diye biriyle görüştüm ve bana çok kaba davrandı. SAM: (hayretler içinde) Sam benim. BUXB AUM : Pekâlâ, bu sabah karşında kim var sandın, bilmiyorum; ama bunu sineye çekecek değilim! SAM : (gerçekten kafası karışarak) Özür dilerim, efendim; biz bu sabah görüştük mü? BUXBAUM : "Biz bu sabah görüştük mü?" de ne demek?!!! Sen beni yalan söylemekle mi suçluyorsun?!!! SAM : Hayır, ben sadece... BOB : (kocaman kaba bir kahkahayla) Selam Sam, ben Bob! Kim olduğumu anlıyamadın, değil mi? SAM : Yaa, çok şen- şakraksın. Neredesin? BOB : Söyledim sana, Sam. Çekiciyi bekliyorum. SAM : Hey Tan Bob, saat: bir buçuk ve ben daha yemek bile yemedim.

-26- BOB : Sam, sana ne söylememi istiyorsun? SAM : Sadece acele edip, buraya gelmeni istiyorum. BOB : Üzülme ahbap. Elimden geleni yapıyorum. SAM : İyi, çabuk ol. STEPHAME : (zili çaldırarak araya girer) Sam! SAM: (Stephanie'ye) Evet? STEPHANIE:( ürkek) Hiç bir fikrin var mı, acaba... Bay Zagat bugün mü gelecekti? SAM : (durumun vahametini anlayarak) Hayır. STEPHANIE : Şu anda burada ve listede adı yok. SAM: (inanamayarak) Hayır. STEPHAME: Evet. SAM : (panik içinde listelerini karıştırmaya başlar) Evet ama, burada böyle bir şey görmüyorum. STEPHANIE : İsrarla geçen hafta rezervasyon yaptığını söylüyor. SAM : Pekiyi, birini yerinden oynatamaz mısın? STEPHANIE : Son masamı daha yeni oturttum. (küçük bir ara-; asıl trajediyi ilan etmek üzeredir) Samrırm, beklemek zorunda kalacak. SAM : (ciddi boyutta bir felakettir bu) Aman Tanrım. STEPHANIE : Şef nerede? SAM: Bürosunda. STEPHANIE : Bu tarafa gelecek olursa bana işaret ver.

-27- 'ÖZEL HAT' ÇALAR. SAM DERHAL KOŞ AR VE TELEFONU AÇ AR. SAM: Evet, Şef? ŞEF : Üst kata çıkıyorum. SAM: Tamam. (Üst katın zilini çaldırır.) Stephü Yukarıya geliyor. STEPHANIE : Oh Tanrım. JEAN-CLAUDE: (zili çaldırarak araya girer- hiddetten köpürmektedir) Allo, Sam!! Orada neler oluyor? Burada Bay ve Bayan Zagat salonda bir masa boşalsın diye bekliyorlar! SAM: (ne diyeceğini bilemeyerek) Bilmiyorum. Listede adlan yok. JEAN-CLAUDE : (öfkeden ağzı köpürerek) Listede olmadıklarını biliyorum, aksi halde geleceklerini bilir ve masalarını hazırlamış olurdum. SAM : Özür dilerim; onunla ben konuşmadım. Belki Bob JEAN-CLAUDE : Pekâlâ, bana Bob'u bağla. SAM: Burada değil. JEAN-CLAUDE: ( kendini kaybederek) Ohhhh, harika! Burada da Bay ve Bayan Zagat yirmi- belki de yirmibeş dakika beklemek zorunda kalacaklar, çünkü bir numaralı masada Bay Hiashi var ve ayrıca 45 kişi de salondaki masaların boşalmasını bekliyor!!! (telefonu kapatır) OSCAR: (zili çaldırarak) Sam. SAM: Evet, Oscar? OSCAR: (kısa bir ara) Ne diyeceğimi unuttum. SAM: (sabırlı) Pekâlâ, hatırlayınca zili çaldırırsın. ŞEF ZİLİ ÇALDIRIR. SAM, 'ÖZEL HATTA KOŞTURUR.

-28- SAM: Evet Şef? ŞEF : Orada neler oluyor? SAM: ( huzursuz) Hiçbir şey. ŞEF : Tim Zagat'ın bekleme salonunda ne işi var? SAM : Bilmiyorum, burada ona ait hiçbir kayıt yok. ŞEF : Ona ait hiçbir kayıt yok da ne demek? Orada sabahtan akşama kadar ne bok yiyorsunuz? SAM : Yani, ben onunla hiç konuşmadım ve burada hiçbir kayıt... ŞEF: Zagat'a bağlan. TELEFON ÇALAR. SAM: Ne? HALÂ ÇALMAKTADIR. ŞEF : Bekleme Salonuna bağlanıp, Zagat'a kiminle konuştuğunu sormanı istiyorum. SAM : (yeni hattına- paniklemiş, ne diyeceğini şaşırmış bir halde) İyi sabahlar iyi öğleden sonralar, rezervasyon, lütfen hatta kalın..? BAY DECOSTE-SON DERECE 'EKSANTRİK', 'ÜST DÜZEY'BİR GANGSTER. SESİ KULAĞA 'KONT DRAKULA' GİBİ GELEN BİRİ. BAY DECOSTE : Bu akşam saat yedi buçukda gelmek istiyordum. SAM : ( afallamış bir halde) Ne yazık ki, efendim; tamamen doluyuz. BAY DECOSTE : (onu iyice şaşkına çevirerek) Pekiyi bu bana kaça patlar? SAM : Size kaça mı patlar? BAY DECOSTE : Hediyesi neyse verirsek, bir masa bulursunuz herhalde. SAM : (kafasına dank etmiştir) AA..açıkçası efendim, hiç bir türden şey kabul edemeyiz...

-29- BAY DECOSTE: ( hoşuna gitmiştir) Pekâlâ, adın ne senin? SAM: Sam. BAY DECOSTE : Pekâlâ, Teşekkür ederim, Sam. (telefonu kapatır.) ŞEFİN ZİLİ ÇALAR. SAM, "ÖZEL HAT'TI CEVAPLAMAK İÇİN KOŞAR. SAM: Evet, Şef? ŞEF: Zagat ne dedi? SAM: Ben henüz... ŞEF : Derhal ü (Derhal ara!) SAM: Tamam. (üst katın zilini çaldırarak) Steph? Zagat'ı telefona verebilir misin? STEPHANffi : Bay Zagat'ı mı? SAM : Hiç bir şey sorma. STEPHANIE : ( kafası karışmış bir halde, telefonu Tim Zagat'a verirken) Pekiyi. TİM ZAGAT. ZAGAT: Tim Zagat. SAM : Merhaba Bay Zagat, ben alt kattan Sam; Şef, size, geçen hafta rezervasyon ynpmak için kiminle konuştuğunuzu sormamı istedi de. ZAGAT : (keyfi kaçık) Asistanım iki kez arayıp, onay almıştı. SAM : Evet, açıkçası, biz de buradaki durumu netliğe kavuşturmak istiyoruz. Kiminle konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz? ZAGAT. Bob'la. Ben her zaman Bob'la konuşurum. TELEFON ÇALMAYA BAŞLAR. SAM : (neşelenerek) Pekiyi, çok teşekkür ederim.

-30- SAM : (yeni bir hatta cevap vererek) İyi günler, rezervasyon, lütfen hatta kalın. LARENJİTLİ ADAM - HEP LARENJİTİ VARMIŞ GİBİ KONUŞAN İNANILMAZ ÖLÇÜDE HOŞ/ TATLI/ İYİ BİRİ. ' LARENJİTLİ ADAM : Pek tabii! ŞEFİN ZİLİ ÇALAR. SAM "ÖZEL HAT"TA KOŞAR. SAM: Evet Şef? ŞEF : Zagat kiminle konuşmuş? SAM: (keyifli) Bob. ŞEF : Canına okuyacağım onun. (telefonu kapatır.) SAM : ( neşe ve sevinç içinde yeni bir hatta geçerek) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? LARENJİTLİ ADAM : (içten bir hoşnutlukla) Rica ederim. Kiminle görüşüyorum? SAM : (sesin ifadesinden dolayı hayretler içinde) Sam. LARENJİTLİ ADAM : Nasılsın, Sam? SAM : ( neşesi devam ederek) İyiyim; sesinize bakılırsa, üşütmüş gibi bir haliniz var. LARENJİTLİ ADAM: Hayır, benim sesim hep böyledir. Daimi bir soğukalgmlığı diyebiliriz. SAM : Aa, yani şişkinlik mi oluyor? LARENJİTLİ ADAM : Hayır, doğuştan böyle. SAM : Pekiyi, bunun için egzersiz yapıyor musunuz? ses için ısınma egzersizleri? TELEFON ÇALAR. LARENJİTLİ ADAM : Hayır, nasıl bir şey bu? SAM : Bir dakika bekleyin.

-31- SAM: (yeni hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. MORALİ BOZUK SEKRETER- CANI ÇEKİLMİŞ GİBİDİR. İŞİNE KARŞI DERİN BİR KUSKUNLUK İÇİNDEDİR. MORALİ BOZUK SEKRETER: Öyle olsun. SAM : (Larenjitli Adama dönerek) Evet, oyunculuk dersi veren eski bir öğretmenimiz vardı ve ses tellerimizi zorlamamız için bize düzenli bir şekilde bu egzersizleri yaptırırdı. Bunu siz de denemelisiniz. LARENJİTLİ ADAM : Ne yapayım? SAM : Sanki esneyecekmiş gibi ağzınızı açabildiğiniz kadar açın ve şunu diyin: (ağzını iyice açıp bir gerizekâlı gibi konuşarak) " alo". LARENJİTLİ ADAM : (onun söyleyişi, larenjitli bir gerizekâlıyı çağrıştırır.) TELEFON ÇALAR. "Alo". SAM : Harika. Bir saniye bekleyin, olur mu? LARENJİTLİ ADAM : ( halâ garip sesler çıkararak) Tamam!. SAM : (yeni hattına) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. JUDITH RUSH - NEW YORK'UN YUKARI KISMINDAKİ KÜÇÜK BİR SEMTTEN, EMEKLİYE AYRILMIŞ BİR MOBİLYA SATICISI- SAPLANTI HALİNE GELMİŞ BİR GÖRKEM MERAKINA SAHİP OLMANIN YANISIRA SÜREKLİ HERKESİN KENDİSİNE KAZIK ATTIĞI HİSSİNİ TAŞIYOR. GENE DE, KENDİNE RAĞMEN SEVİMLİ, HOŞ BİRİ. JUDITH RUSH: Alo? Al TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR. SAM : Hemen size döneceğim, efendim, (yeni hatta) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. BRYCE : Evet, ben Bryce; bekliyorum! SAM : (Larenjitli Adama dönerek) Beyefendi?

-32- LARENJİTLİ ADAM : (Halâ komik bir şekilde konuşarak) Evet. SAM : Niye bana adınızı ve numaranızı vermiyorsunuz; bu telefonlardan kurtulur kurtulmaz sizi ararım, olur mu? LARENJİTLİ ADAM : Adım Dan Rappaport ve işte bu da numaram: 219-223-9008. SAM : South Bend numarası bu. LARENJİTLİ ADAM : Evet, öyle. SAM : Orada büyüdüm ben. LARENJİTLİ ADAM : Yok canım. Soyadın ne, Sam? SAM: Peliczowski. LARENJİTLİ ADAM : Teliczowski Oto Karoser' deki gibi mi? SAM: Orası babamındı. LARENJİTLİ ADAM: Onu yirmibeş yıldır tanırım. SAM: Olamaz. LARENJİTLİ ADAM : Tabii ya. Sen de, Sam olmalısın, hani şu New York'da aktör olan değil mi? SAM: (gülümseyerek) Evet. LARENJİTLİ ADAM : ( bu tanışmanın uzantısında) Ee, Bak., annen için gerçekten çok üzüldüm. SAM: Ya,teşekkürler. LARENJİTLİ ADAM : Baban nasıl? SAM: İdare ediyor. LARENJİTLİ ADAM : Onunla ilgileniyorsunuz? SAM. Evet. ŞEFİN TELEFONU ÇALAR. SAM. Bir saniye bekleyin, Bay Rappaport.

-33- SAM, "ÖZEL HAT" TA KOŞAR. SAM: Evet, Şef? ŞEF : Zagat dosyasını bul. SAM : Pekiyi, bir saniye bekleyin. SAM TEKRAR TELEFONLARIN OLDUĞU YERE KOŞAR. ŞEF ZİLİ ÇALDIRMAYI SÜRDÜRÜR. SAM : (Larenjitli Adam'a dönerek) Bay Rappaport, patronum için bir şey yapmak zorundayım. Ortalık yatışınca sizi arayayım, olur mu? ZİL SESİ DEVAM ETMEKTEDİR. LARENJİTLİ ADAM : Pekiyi Sam; şimdilik sana kolay gelsin. SAM, ZAGAT DOSYASINI ALIP TEKRAR "ÖZEL HATTA KOŞTURUR. SAM : Şef, ben... ŞEF : Buraya son gelişinde hangi 'iştah açıcılar'dan yemişti? SAM : (dosyadan okuyarak) Buraya bakılırsa: marine edilmiş dil balığı, ızgara edilmiş bıldırcın salatası ve sebzeli domuz söğüş. ŞEF : Hepsini yiyip bitirmiş mi? SAM: Buraya göre: sebzeli domuz hariç hepsini biti... ŞEF: (hırslanarak) Hay anasını...! Jean-Claude'a söyle, domuzu tutsun, vermesin. SAM: Tamam. (Jean-Claude'un zilini çaldırır) Jean-Claude! Şef, Zagat'ın sebzeli domuzunu tutsun, vermesin, diyor. JEAN-CLAUDE: Şefe söyle, kendisininkini tutsun. SAM : (yeni bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? MORALİ BOZUK SEKRETER: O kadar uzun zamandır bekliyorum ki, kimi aradığımı unuttum.

j SAM : Burası, Resto... -34- MORALİ BOZUK SEKRETER : Aa tabii, sizler. Başka kim beni bu kadar uzun bekletir ki? Evet, Gurme Dergisi'nden Gloria Hathavvay adına arıyorum. Şef le görüşmek istiyor. SAM : Bir dakika, lütfen. SAM, "ÖZEL HAT'TA YÖNELİR. SAM: Şef? ŞEF : Ne bok istiyorsun?! SAM : Gloria Hathaway'in sekreteri üçüncü hatta. ŞEF : Ona burada olmadığımı söyle. SAM : Gurme Dergisi'nden gelen fotoğrafçının salonda beklediğini biliyorsunuz, değil mi? ŞEF : (Sam'i alaya alarak) Sam, sen de, lanet olası sıradan müşteriler gibi, yirmi dakikayı aşkın bir süredir salonumuzda bekleyen Zagat'lar için alternatif bir şeyler hazırlamaya çalıştığımı biliyorsun, değil mi? (telefonu kapatır) SAM: (sekretere dönerek) Han' fendi? Şef, toplantıda, ama çıkarçıkmaz sizi aratacağım, (yeni bir hatta) Beklediğiniz için teşekkürler; nasıl yardım edebilirim? JUDITH RUSH:Alo? Alo? Kiminle görüşüyorum? SAM : Ben Sam, nasıl yardım edebilirim? JUDITH RUSH : Sam, dün akşam iki kızımla birlikte restorandaydım ve ( daha önceden belirtmeyi unutmuş gibi) ben yaşlı bir kimseyim! SAM: Pekiyi... JUDITH RUSH: Şef garson İsrarla bizimle kendisinin ilgileneceğini söyledi ve öyle bir hesap geldi ki, aklına geleni yazmış! SAM: (anlayamayarak) Aklına geleni yazmış mı? JUDITH RUSH : Evet. Belli ki, yaşlı olmamdan yararlanmaya kalkıştı.

-35- SAM : Bakın, durumu anladığımdan pek emin değilim. JUDITH RUSH : İsrarla ileri yaş indiriminden yararlanmaya hakkım olmadığını söyledi. SAM : Aa...Evet, bizde o indirimin geçerli olduğunu sanmıyorum. JUDITH RUSH : (gücenerek) Ben 84 yaşındayım! SAM : Hayır, o konu... JUDITH RUSH : Üstelik, bir sürü şey geçirdim ben! Üç göz operasyonu. Sol gözümde katarakt ve her iki gözümde glokom. Ayrıca, bunlardan önce bir mesane enfeksiyonu. TELEFON ÇALAR. SAM : Pekiyi, bşir dakika lütfen, (yeni hattına) Rezervasyon, lütfen hatta kalın. PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN-AMANSIZ BİR İŞKOLİK PARAMMOUNT'DAN BİR BAYAN: Paramount'dan arıyorum. SAM : Hemen size döneceğim, beyefendi, (tekrar Bayan Rush'a dönerek) Özür dilerim, han'fendi. JUDITH RUSH : (sanki, arada Sam'in hattan ayrıldığını fark etmemiş gibi) Yani, insanlar yaşlı birinin faturayı kontrol etmeyeceğini sanıyorlar. Ama ben ettim! Tam 35 yıl, NevvYork'da, Rush Mobilya Şirketi'nin Başkan Yardımcısı olarak ticaretin içindeydim ben SAM : Han'fendi, dilerseniz isminizi verin de, Şefe bu ileri yaş indirimi konusunu sorayım. JUDITH RUSH : Bayan Judith Rush. SAM: Pekâlâ,. Numaranız da burada kayıtlı. Sizin için yapabileceğim başka bir şey var mı? JUDİTH RUSH : (daha büyük bir indirim koparabilmek amacıyla) Açıkçasını isterseniz, yemeklerin kalitesi konusunda düş kırıklığına uğradım. JEAN-CLAUDE: ( mutfaktan arama zilini çaldırarak araya girer) Sam!! Sam, cevap ver! SAM : Hemen size döneceğim, Bayan Rush. (Jean-Claude'a) Ne var?

-36- JEAN-CLAUDE : Neden bana Henry Kravis'in çok önemli biri olduğunu söylemedin? SAM : Jean-Claude, isminin yanında 'çok önemli' diye yazılı. JEAN-CLAUDE: Evet ama kim olduğunu bilmiyordum, dolayısıyla onu mutfak kapısının hemen yanında bir masaya oturttum, ve şimdi Bay Hiashi bana, onun her gün gazetede olduğunu söyledi. SAM : Böyle olacağını nasıl bilebilirdim? JEAN-CLAUDE: Bu, senin işinin bir parçası, Sam. Yani, öyle olmalı! (telefonu kapatır) SAM : (Jean-Claude'un taklidini yaparak) Bu, senin işinin bir parçası, Sam. Yani, öyle olmalı. OSCAR : ( zili çaldırarak araya girer) Sam, sakın unutma. Ned Finlay alınmayacak. SAM: (eğlenerek) Tamam, teşekkürler Oscar. ( tekrar Bayan Rush'a dönerek) Özür dilerim, Bayan Rush. Evet, nerede kalmıştık? JUDITH RUSH : Yemeklerin kalitesi karşısında düş kırıklığına uğradığımı söylüyordum. SAM : Bunu duyduğuma üzüldüm. Ne almıştınız? JUDITH RUSH : Şey almıştık (yanlış telaffuz ederek) Degustatasyon Mönüsü, ve açıkçası hiç hoşlanmadım. SAM: Sorun neydi? JUDITH RUSH: Bir defa, porsiyonlar çok küçüktü. SAM : 'Tadımlık Mönü', Şefin spesialitelerinin her birinden küçük örnekler tattırmak üzere düzenlenmiştir. JUDITH RUSH : Pekiyi, soğuk olması mı gerekir? SAM: Hayır... JUDITH RUSH: Ama, bizim yediğimiz her şey soğuktu. Somon soğuktu. Ekmek soğuktu, çorba soğuktu, kuzu eti acımtırak ve soğuktu. Tatlılar enfes, ama soğuktu. Kahveye gelince, buz gibiydi! Her şeyi ısıtılmak üzere geri göndermek zorunda kaldık. SAM : Böyle kötü bir izlenim edinmenize üzüldüm.

-37- JUDITH RUSH : (iyice ortalığı kanştımak üzere) Son olarak, şunu eklemeyi unutmayın. Gecenin sonunda, tuvalete gittim ve kendimi bir çiş birikintisinin ortasında otururken buldum. SAM: Yerde mi? BAYAN JUDITH: Hayır, klozetin üstünde! SAM : Yani, birisi klozeti silmeyi mi unutmuş? BAYAN JUDITH: Evet. Sizin çapınızda bir restoran için bence korkunç bir şey bu. SAM : Pekiyi, hemen Şefle bu konu hakkında görüşeceğim ve sizi arayacağım, tamam mı? BAYAN JUDITH : Pekâlâ. Ona yaşlı bir kimse olduğumu söylemeyi unutmayın. SAM: Unutmam. JUDITH RUSH : Pekiyi, teşekkür ederim, tatlım, (telefonu kapatır) TELEFON ÇALAR. SAM: (yeni hatta) İyi günler, rezervasyon; lütfen hatta kalın. PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN : Hayır, bunu daha önce denedim. SAM : Pekiyi, size nasıl yardımcı olabilirim? PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN: (gayet erkeğimsi) Paramount'dan arıyorum ve bu ayın 15'inde, 22'sinde veya 29'unda akşam yemeğine gelmek istiyorum. SAM : Özür dilerim, beyefendi, biz PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN : ( Sam'i düzelterek) Han'fendi. SAM. ( mahcup) Çok özür dilerim, han'fendi, tamamen doluyuz Cuma'ları ve PARAMOUNT'DAN BİR B AYAN : Pekâlâ, ikinci seçenek: Cumartesi- 16'sı, 23'ü veya 30'u. SAM : (kendini kontrol etmeye çalışarak) Açıkçası han'fendi, şu an için Şubat'm sonuna kadar bütün haftasonlanm tamamen dolu, bu yüzden

-38- PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN: Evet ama, bu üç haftadan biri olması gerek; Sherry sâdece o zaman kentte olacak. SAM : Bakın, eğer bir haftasonu istiyorsanız, size yedek listeyi, ya da Mart rezervasyonu için l Ocak'ta tekrar aramanızı önerebilirim. PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN: Ne saçma sapan özentiler bunlar! SAM: (şaşırarak) Han'fendi, biliyorum burada rezervasyon yaptırmak kolay değil, ama ben sadece işimi yapıyorum. PARAMOUNT'DAN BİR BAYAN : İyi, öyleyse kendini düzmeyi dene. ( telefonu kapatır 9 SAM DONUP KALMIŞTIR. BİR AN İÇİN - ŞOKTA, İŞİNDEN İYİCE SITKI SIYRILMIŞ BİR HALDE-OTURDUĞU YERDE KALAKALIR. O D AHA DOĞRULACAK GÜCÜ BULAMADAN ÖNCE OSCAR ZİLİ ÇALDIRIR. OSCAR: (zili çaldırarak) Sam. Sana sormayı unuttum, seçme sınavı nasıl geçti? SAM : İyidi. Sorduğun için teşekkürler Oscar. SAM BİR NUMARA ÇEVİRİR. CURTIS : Diana Drake Ajans. SAM : Selam Curtis. Ben, Sam. Diana orada mı? CURTIS : (kafadan atarak) Demin bir toplantıya girdi, Sam, ama ona mesajını ilettim. SAM : Curtis, size benim hakkımda olumsuz bir haber mi geldi? CURTIS: Sam... Sonucun şaşırtıcı olduğunu söyleyebilirim, ama bizi aşan bir konu bu. O rolle ilgili olarak, fikir değiştirip, farklı bir tip benimsediler; hepsi bu. SAM. Pekiyi, bunun nedenini söylediler mi? CURTIS : Sam, sen çok yeteneklisin; herkes çok yetenekli olduğunu biliyor. SAM: Ama? CURTIS : Ama üstünden atamadığın bir eksiklik var:... etiketsizlik. SAM: Anlayamadım?

-39- CURTIS: Hakketme anlayışı, değerini bilme, bir tür statü anlayışı yoksunluğu da 6 denilebilir. SAM : İnsanlar bunu böylece söylediler mi, yoksa bu senin görüşün mü? CURTIS : (tersleşip, kısa kesmek için) Sam, birgeri-iletim var mı diye sordun, ben de sana olanı söyledim. Şimdi eğer bu, sem bu denli rahatsız ediyorsa, ki- öyle görünüyor, sanırım: dönüp kendine bakmalı ve bunun seni neden böylesine huzursuz ettiğini bulmalısın. TELEFON ÇALAR. SAM: Pekiyi, teşekkürler, (yeni hatta) İyi günler, rezervasyon, lütfen hatta kalın. ROSENSTEIN-FISHBURN: Ben, bugün üçüncü kez arayan Carolann Rosenstein Fishburn. SAM: Bir dakika lütfen. (üst katı arama zilini çaldırır.) Jean-Claude!! JEAN-CLAUDE: Kısa kes. SAM : Carolann Rosenstein Fishburn üçüncü hatta. JEAN- CLAUDE: Öyle çirkin ki, Sam, inanamazsın. Sürati, Yayın Balığına benziyor. SAM : (Tekrar Bayan Fishburn'e dönerek) Bakın Bayan Fishburn, şu anda telefona gelemiyor, ama ben ona sizi (çevir sesi duyulur; kadın telefonu kapatmıştır. Sam, üst katla bağlantı zilini çaldırır.) Stephanie? JEAN-CLAUDE: Hayır, ben Stephanie değilim. Niye sen sürekli bizi arayıp duruyorsun? SAM : Jean-Claude, iki dakika için telefonlara bakabilir misin? Ağzıma bir lokma bir şey atmam gerek ve donuma etmek üzereyim. TELEFON ÇALAR. JEAN-CLAUDE: Sam, nesin sen?- beş yaşında çocuk mu? Burada, ayakta dikilip masa bekleyen Bay ve Bayan Zagat var! Hiç kimse için telefonlara bakamam! (telefonu kapatır) TELEFON HALÂ ÇALMAKTADIR.