Sergen Yalçın. iletisim@hayatimfutbol.com. team@mobilike.com. Yayın Koordinatörü. Editörler. Yazarlar. İlker Yılmaz. Emre Çelik Rafet Baran Eryılmaz



Benzer belgeler
Siyah-beyazlılar, Beşiktaş Antalyaspor'u devirdi

Kartal'ı tutana aşk olsun!

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Mehmet DEMİR ORTALIK TOZ DUMAN...HAVA ÇOK PUSLU!... Nihayet, aylardır gol yemeden iki hafta üst üste kazanma

Beşiktaş, Kartal liderliği sevdi

Dentinho. Çok mutluyum

Batuhan ayrıldı. BEŞİKTAŞ sezon başında G Ü N L Ü K I N T E R N E T G A Z E T E S İ. 31 OCAK 2013 Günlük Spor Gazetesi

Karşılaşmaya. BJK 2 Eskişehirspor 1

sorun çıkarmam. Siz de mutlu olursunuz ben de" dediği öğrenildi Futbolu bıraktıktan sonra bir daha TV'den bile maç izlemeyeceğini

Akşam antrenmanında. Beşiktaş Gazetesi Köybaşı ameliyat olacak GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

11 günlük izindeler. ardından Antalya'da kampa gidecek. haftada Kayserispor'la

Beşiktaş Teknik. Taksitle gitti

BJK Nevzat. Beşiktaş'tan farklı galibiyet

yılında Kocaeli de doğan Hikmet Karaman. UEFA Pro Lisans sahibi olup çok iyi derecede Almanca ve başlangıç seviyesi İngilizce bilmektedir.

3 puan 3 golle geldi

Tutturursa. da kamp yapacak Ocak 2013 tarihleri arasında Antalya Mardan. 6 Ocak 2013

Beşiktaş Gazetesi Beşiktaş:3 - Mersin:0

Es Es'i geçemediler

Habere göre. Quaresma sözü ortalığı karıştırdı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Haftalardır en. Rekora gölge düştü

Derbinin kazananı Fenerbahçe: 0-1

Kartal turu geçti. dışında müdahale etti, dönen topu Kaan ağlara gönderdi (1-2). İlerleyen dakikalarda başka gol olmayınca ilk yarı 1-2 rakibin

Beşiktaş 1 Adanaspor 1

Tesisleri'ndeki antrenmana ısınma koşularıyla başlayan Beşiktaş, yaptı. Bir süre ayak tenisi oynayan oyuncular, şut çalışmasıyla

Trabzon'da Buruk Sevinç!

Hayri Ülgen Türk futbolunun ve Türk. basınının centilmenlerinin ilk sıralarında en önemli yerde olan örnek bir insandır. 16/04/195

Sivasspor maçında. Veli Kavlak derbide. derbisinde oynayamayacağı

Gençlerle yenişemediler. ANKARA 19 Mayıs Stadı'nda oynanan. 1-1'lik sonuçla berabere bitti. İlk yarıda

TAKIM ANALİZİ (FUTBOL ÖRNEĞİ)

Beşiktaş Gazetesi. Hedef Süper Final. Karabükspor'a konuk olan. maçta rakibiyle 1-1

Beşiktaş Gazetesi. Aybaba rüzgarı. Chile takımının yöneticileri ile kısa bir görüşme yaptı. Tecrübeli hoca

İşte Süper Lig'in şampiyonları

Siyah-Beyazlı. Veli'ye ücret

Kartallara sevgi seli. ve kampa girdi. Karakartallar maçın oynanacağı Antalya ya ulaştı. zor maçlarla turu atlayan Karakartallar.

Oğuzhan'dan iyi haber!..

BJK İnönü Stadı'nda BJK 3 FB 2

Baros nereye?.. Baros'un Galatasaray'dan. alevlendi. Sezon

Hüzünlü son. son dakikalarda üst üste pozisyon yakalasada aradığı golü bulamadı. faydalanan Medical. Ziraat. ve ceza sahasına.

Kartal, Kuvvet çalışması

Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok

Günlük Spor Gazetesi. Holebas rotası tutmadı

Karşılaşmanın. Kasımpaşa maçının biletleri satışta

Siyah-beyazlıları. Statdaki son maçına çıkıyor

Beşiktaş Gazetesi. Günlük web Gazetesi Kartal tur arayacak

Futbolda Müsabaka Analizi ve Değerlendirilmesi. Öğr. Gör. Elif Öz

Günlük Spor Gazetesi. Ramon İstanbul'a geldi

Beşiktaş, Spor. Kara Kartal Bursaspor u bekliyor

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Kobe: Beşiktaş ile Görüştüm

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Kondisyon ve. Fethiye'de ilk antrenman

Taktik çalışması. Fernandes'siz antrenman. BEŞİKTAŞ, Akhisar Belediye Gençlik ve Spor maçı hazırlıklarını akşam saatlerinde yaptığı antrenmanla

Beşiktaş performansını artırmak için. Kartal acımadı

Maksimovic in. Sadece dedikodu mu? SIRP oyuncuların Beşiktaş'la ilgili haberleri medyadan. öğrendiklerini söylediği iddia edildi. Kızılyıldız Kulübü

Kampın iyi bir. Kendimi İspatlamak İstiyorum

Geride bıraktığımız. Rus yıldız Kartal olacak

Beşiktaş, Kartal coşkuyla karşılandı

Beşiktaş Futbol. Takımı çiçeklerle karşıladılar

Beşiktaş son dakikada yıkıldı

Derbide beraberlik!..

TARİH TEKERRÜR ETMEYECEK SAMSUNSPOR LİGDE KALACAK

BAL Ligi 10.grupta şampiyonluk mücadelesi veren lider Kütahyaspor, DPÜ Spor u 3-0 la geçerek üçte üç yaptı.

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Maç biletleri satışta

Beşiktaş Gazetesi. Berabere kaldılar

Gençlerbirliği sınavı!..

GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ...

Gerçek Bir Lider: Jose Mourinho - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Harcamaları kısıtladı

Galatasaray,"Devler Ligi"nde tur şansını zora soktu

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Sosyal Ajan. Melek mi Şeytan mı? ÖYKÜ. Marka Uzmanı GİZEM. Kokusunda Davet var ÖZKAN

Günlük Spor Gazetesi. Rota Ramon'da

Jamie Foxx J

Hafta sonunu. Beşiktaş Gazetesi Antrenmanda 13 eksik GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

YUNAN'A BEŞ BEŞ BAKİ SARISAKAL

Üniversite Üzerine. Eğitim adı verilen şeyin aslında sadece ders kitaplarından, ezberlenmesi gereken

SEZONU ZİRAAT TÜRKİYE KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

Beşiktaş Gazetesi. Spor Toto mu oluyor?.. resmi açıklamaların yapılmasıyla birlikte bu yöndeki kesin karın verileceği

TÜRKİYE KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

K.MARAŞSPOR ADANA DA MAĞLUP

Potanın. Yeni sponsor... firmasına teşekkür eden Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, ''Bu sponsorluğu bir kelimeyle kabul eden Kalde yetkililerine

Yalıkavak Spor İlk Maçını Kaybetti.

Kartal tur. MP Antalyaspor karşısında tur arayacak. Karakartallar 5. turu atlamak için MP Antalyaspor ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü.

BODRUMSPOR KIL PAYI KAYBETTİ

Beşiktaş İnönü. Teklifler gündemde

Eskişehirspor. Bilic'ten savunma dersi

KENDİNİZE KARŞI BAHİS OYNAMAYINIZ!

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI

Beşiktaş, Ziraat. Beşiktaş Gazetesi Hakem Abdullah Yılmaz GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

Bodrum Belediyesi Bodrumspor- Manisa Büyükşehir Belediye Spor:

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

Karakartal derbi. Derbi maç Kalkavan'ın

Orhan benim için şarkı yazardı

KIBRIS TÜRK FUTBOL FEDERASYONU SEZONU KIBRIS KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

Transkript:

2 4OCAK2 01 4-SAYI 1 1 4

Yayın Koordinatörü İlker Yılmaz Editörler Emre Çelik Rafet Baran Eryılmaz Yazarlar Egemen Yıldırım Emre Özcan Fırat Topal Kaan Koç Mustafa Demirtaş Salih Demirci Sinan Yılmaz Sergen Yalçın Stamford Bridge de tek başına Chelsea yi yıkması, at yarışlarına olan tutkusu, kural tanımazlığı, keyfine olan düşkünlüğü ve elbette bulunmaz yeteneği... Sergen Yalçın denince akla ilk gelenler arasında bu saydıklarımız hiç şüphesiz en ön sıralarda yer alıyor. Ve tabi ki de Eğer kendini futbola verseydi kim bilir nerelere gelirdi? sorusu. Teknik direktörlük kariyerinin de futbolculuğundan aşağı kalır yanı olmayan Sergen, yaklaşık 1,5 aylık süre zarfında 2 kere görevi bıraktığını açıklayıp ardından aldı ve biz de Sergen Yalçın ın her türlü rengi barındıran kariyerini sayfalarımıza taşıma gereği hissettik. Görünen o ki futbolculuk kariyeri boyunca yaptıkları ve yapamadıkları ile sansasyon yaratan Sergen, kulübede attığı adımlarla da bir süre kendisinden söz ettirmeyi sürdürecek. Sergen Yalçın ın yanı sıra ara transferde hareketli günler geçiren ve geçirmeye de devam eden Galatasaray ın izlediği transfer politikasını mercek altına aldık. Galatasaray, geçen yılların aksine tamamen genç isimlere yönelmiş durumda ve bunun sebeplerini araştırdık. Ve akla gençlik projesi söz konusu olunca Yaya Toure, Kolo Toure, Emmanuel Eboue, Romaric, Arthur Boka ve Gervinho gibi daha nice oyuncunun Avrupa ya ilk adım attığı kulüp olan Beveren. Son olarak Milan ı tek başına yıkan 19 luk santrfor Domenico Berardi. Sayfalarımızdaki gençlik rüzgarının yanında ilginç bir de hikâye mevcut: Bugünlerde Fas Ligi nin tozunu atan Moghreb Athletic De Tétouan ın La Liga da geçirdiği çok özel yıl. Son olarak ise 10 yıl önce, tam da bugün aramızdan ayrılan Miklos Feher... İyi okumalar, Emre Çelik iletisim@hayatimfutbol.com team@mobilike.com

#114 BU SAYIDA Sıkıntı Var: Bir Sergen Yalçın Portresi Sergen Yalçın ın inişli, çıkışlı ve bir o kadar da renkli kariyeri Ön sıradaki Sergen Yalçın Ya Sergen Yalçın kendini futbola verseydi..? Antep te Sergen Rüzgarı Sergen Yalçın ın Gaziantepspor da gelir gelmez elde ettiği başarının sırları. Ağları Sarsamayan Forvet 10 yıl önce ağların yerine bizleri sarstı Miklos Feher. Beveren Ve Fildişi Hanedanı Fildişi Sahili nin 2000 li yıllara damga vuran jenerasyonunu Avrupa ya tanıtan kulüp. La Liga da bir Afrika takımı Zamanında La Liga da Afrika topraklarından bir takım mücadele ediyordu... Galatasaray da Gençlik Aşısı Sarı-kırmızılılar ara transferde attığı adımlarla uzun vadeli bir planlamanın işaretlerini veriyor. On Beşinden Sonra Domenico Berardi, futbolla 15 inde tanışmasına rağmen İtalyanların en önemli genç yeteneklerinden biri olmayı başardı.

Salih Demirci Profil HF114 Bir Sergen Yalçın Portresi SIKINTI VAR Birazdan Sergen Yalçın ın biraz ilginç, biraz acıklı, çokça da komik hikâyesini okuyacaksınız. Belki bunlar bir yerden kulağınıza çalındı, aşinasınız ama son numarası gün aşırı Gaziantepspor dan istifa etmek olan bu adamdan bahsetmek için sebebe gerek var mı? Öykümüz kronolojiktir ve herkesin onunla muhakkak bir anısı vardır. Sergen Yalçın, Türkiye nin futbol kubbesinde duyulmaya devam eden hoş bir sada Ben onu biraz farklı hatırlıyorum. Herkesin aklında canlanan Sergen Yalçın hayalleriyle pek uyuşmuyor. Bana kalırsa Sergen Yalçın kendi özetini 2003 sonbaharında yaptı ve benim de aklımda hep o kare kaldı. Stamford Bridge de durdurulamayan göbekli adam iki gol atarak oyundan çıkıyor. Kafa geride, adımlar ağır. Yerini Ahmed Hassan a bırakacak ama oyuna girecek olan kişi önemli değil. Her kimse zaten Sergen in sahada olmasının yerini tutamayacak.

Maçın Portekizli hakemi Cortez Batista, sahayı mağrur adımlarla terk eden Sergen in yanına koşarak geliyor. Sözle ve el hareketleriyle çabuk olmasını istiyor, fakat tavrı hiçbir karşılık bulmuyor. Sergen ne hızlanıyor, ne yavaşlıyor. Hakemin yüzüne bile bakmıyor. Çıkan sarı kartı umursamıyor bile. Yarıya indirdiği çorapları, attığı iki golle sanki Londra nın kralı. Diyordu ki, yemeği ben yaptım, bulaşıkları da siz yıkayın. İstersem yaparım, ben istersem Marcel Desailly yok yere düşüverir ve yine ben istersem Tümer Metin i bana attığı gol pası ile yenerim ve siz, hiçbiriniz benim umurumda değilsiniz. Hikâyenin başlangıcı elbette Ali Rıza Sergen Yalçın adının konulduğu saatlerde. Ama milat, Beşiktaş A takımına çıktığı ve siyah-beyaz formayı giydiği ilk günlerde Sergen biraz fazla zeki Yoldan yüz kişi çevirsek, yüzü de Sergen in yeteneğini fark eder. Sergen i keşfetmek diye bir şey yok. diyordu onun için, üzerindeki emeğini her seferinde vurguladığı Serpil Hamdi Tüzün. Zaten hocanın da meselesi Sergen e sahip olmak değildi. Elindeki hamuru nasıl yoğuracağını bilmekti. Sergen sahada imkansızları rutine bağlıyor, icabında yere yatıyor kalkıyor ve takımını gole taşıyordu. Serpil Hoca da saha dışında Sergen i bir ideale taşıyordu. Ona pas atmayı yasaklıyordu, sol ayağıyla şut atınca ceza veriyordu. Birkaç adım sonrasını kafasında canlandırabildiğini fark ettiği Sergen e atacağı golleri canlandırma ödevleri verdi ve kağıda çizilen gollerin birer kopyası, sonraki yıllarda futbol sahasında gerçekleşti. Aslında mesele basitti. Sergen Yalçın ın futbol sahasında becerebildiklerini bu ülkede başka kimse yapamıyordu ve Serpil Hamdi Tüzün ün sözleriyle o günlerde dünya üzerindeki futbol takımları ikiye ayrılıyordu: Sergen e sahip olanlar ve olmayanla. Tatmin olmuyordu. Sahada ne olup bitiyorsa, her şey ona çok kolay geliyordu. Beşiktaş ın genç yıldızı olduğu günlerde gelen ilk şampiyonluk, ardından Christoph Daum la gelen bir başka zafer. Çoğu zaman ise arası boştu Sergen bir kumarbaz Adı önemsiz bir ülkenin ilim adamları oturmuşlar, bağımlılıkları incelemişler. En bilinen türden uyuşturucular ile başlamışlar, çeşitli uyarıcı türlerini kendi içinde sıralamışlar. Sonra sıra diğer bağımlılık yapan ne varsa onlara gelmiş. Çıkan sonuca göre her ne maddeye bağımlı olursanız olur, hiçbirinden kurtulmak kumar bağımlılığından zor değilmiş. İnsan vücudu kumar harici bağımlılıklarda geçmiş tecrübelerini kullanırken, üst üste bin kez kaybeden biri bile ilk kazandığı anda kumarın

neden olduğu kötü tecrübeleri yok sayabiliyormuş. Sergen de 10 yaşında oynamaya başladığı at yarışını büyük bir kumar tutkusuna dönüştürmüştü. Takımın mülayim kıdemlileri Gökhan Keskin ve Metin Tekin i bile kafalamayı başaran sıkıcı kampları at yarışı ile eğlenceli hale getiriyordu ama gün oluyordu, atlardan başka bir şey düşünemiyordu. Asla kabul etmese de Sergen in futbolu, biraz da kumar tutkusu ile şekillendi. Aslında hikaye basitti. Sergen in diğer insanlardan fazlası vardı, kafasında birkaç adım sonrasını tasarlayabiliyor ve kimsenin düşünemeyeceği yere topu atarken bunu dünyanın en kolay işi gibi yapıyordu. Alkışlar onu tatmin etmiyordu, geleceği tahmin etmeyi seviyordu. Her şeye rağmen aklına koyduğunu yapacaktı. Üzerine titreyenlere karşı gelecek ama sonunda istediğini alacaktı Sergen in arkası Tempra Şişli Lisesi nin öğrencileri, bir süredir okullarını yıktırmamak için ayakta. Şehrin afili yerinde, genişçe bir araziye konuşlanmış olan lisenin muadili zor bulunur kampüsü plaza yahut residansa dönüştürülmek üzere devredilmek üzere ve orası aynı zamanda Sergen Yalçın ın da okulu. Her gün Hürriyet Tepesi nden Fulya ya yürüyerek yahut Mecidiyeköy - Beşiktaş arabalarına binerek giden Sergen, gün gelmiş A takıma çıkmıştı ama hala lise öğrencisidir. Yöneticilerden araba ister, bahanesi de hazırdır. Zor oluyordur yürümek, hem artık herkes Sergen i tanımaktadır. Bu talebi kulübün düzenlediği piyangodan elde kalan Tempra ile karşılanacaktır ama Sergen den istenen, hafta sonu Bursa deplasmanında gol atmasıdır. Sakat sakat maça çıkan genç Sergen, çok istediği arabaya attığı gol sonrasında kavuşur ve golü atar atmaz kenara işaret eder: Beni çıkarın! Aslında hikaye basittir. Sergen arabayı çok istemektir, Tempra o zamanlar havalı bir arabadır ve sakat da olsa gereğini yapmıştır. Daha fazlası ise anlamsızdır. Zaten Süleyman Seba da bayramdan bayrama kendini gösteren bir başkandır. Peki ya ayrılık zamanı geldiğinde geride ne kalmıştı?.. Sergen Beşiktaşlı mıydı? Fulya nın kapısından girdiğinde 11 yaşında olan Sergen, aradan geçen 15 yılın ardından Beşiktaş tan ayrılırken cebinde bir soru taşıyordu. Fenerbahçe ye imza atarken söylediği Küçükken Fenerbahçe fanatiğiydim, bundan böyle çocukluk aşkım için top koşturacağım. sözleri çocukluğunu da içine alan yıllarını geçirdiği Beşiktaş a ihanet anlamına geliyordu. Gidişinden çok sarı-lacivert renkler altında söyledikleri acıtmıştı. Anlaşılan o ki, en başından beri Sergen in gönlünde başka bir aslan yatıyordu, bu süper yetenek hiçbir zaman kendisini Beşiktaş a ait hissetmemişti.

Öncesini ise Sergen anlatıyor: Ben 16 yaşımdayken beni profesyonel yapmayı unutmuşlardı. Sözleşme şartlarından doğan bir boşluk nedeni ile istediğim yere gidebilirdim. Diğer büyük takımlardan çok büyük rakamlar teklif edildi, hem biz fakir bir aileydik. Ama ben Beşiktaş ı bırakmadım ve bu olaydan dolayı aynı evin içinde olmamıza rağmen 1 yıl babamla konuşmadık. Aslında hikaye basitti. Sergen Yalçın a bir masada bırakmak ya da daha fazlasını kazanmak için para gerekliydi ve o gün öyle icap etmişti. Sonradan tribüne geldiği bir Trabzonspor maçında aleyhine tezahürat duyunca bir daha Dolmabahçe ye gelmeye tövbe etti. Ama Sergen hep Beşiktaşlıydı, tabii yine kendi tarzında. Lakin vakit tamamdı, istikamet İstanbulspor du. Sergen Yalçın a düşen ise yine gereğini yapmaktı, hem de rekor transfer ücreti karşılığında Sergen in Uğur Ekşioğlu ile kavgası Beşiktaş tan kopuşunu kendisi anlatıyor, okuyalım: Ben Türkiye de ilk defa böyle bir şey görmüştüm. İkinci başkan Uğur Ekşioğlu kaybettiğimiz bir maçtan sonra Sergen i de satarız matarız. demişti. Ben de basın toplantısı yaptım, Al 10 numaralı formayı sen giy, ben oynamıyorum. dedim bıraktım, gittim. 10 gün idmanlara çıkmadım. Gençlik işte, ne acaip adammışım. Şimdi olsa hayatta yapmam. Sonra Süleyman Seba bağırdı çağırdı, tekrar başladık. Ama sezon sonu İstanbulspor a sattılar beni. Başkan varken iyiydi de kurulan efsane kadro, sonradan Merkez Sağ ın liderliğine soyunacak olan Cem Uzan başkanlığı bıraktıktan sonra İstanbulspor sıfırı tüketti. Ortada kalan Sergen biraz bekledi ama kendisine yeni bir başkan bulmakta zorlanmadı Sergen in yeni hamisi Jet Fadıl Hızlı yatırımcı, öncü Anadolu Kaplanı, ilk yerli arabanın müteşebbisi Fadıl Akgündüz önce Tanju Çolak ı, sonra da Sergen Yalçın ı takımı Siirt JetPa nın kadrosunda katarken açık konuşuyordu. Kendisi bizim ilişkide olduğumuz kulüplerden birinde oynayabilir. Bu ligde beşinci sırayı alan Antalyaspor ya da forma reklamı anlaşmasına vardığımız Fenerbahçe olabilir. Ertesi sezon ise duruma göre Göztepe ya da Siirt Köy Hizmetleri ne verebiliriz. Ama şimdi Sergen i Fenerbahçe ye verirsek hiçbir ücret talep etmeyiz. Yıldızı oyuncuyu sarı-lacivertli taraftarlara hediye edebiliriz. Sonradan Eskişehirspor da yaptığı gibi, kendisine hamilik eden yöneticinin reklam yüzü olmayı futbolculuk ücreti karşılığında kabul eden Sergen için artık yeni bir dönem başlıyordu. Tekrar şaşaalı günlere dönüş Sergen i araştırıp almadılar Ercan Taner yayını kesip reklama gitmek zorunda kalmıştı, stüdyo gülme krizine girdiğinden ötürü. Çünkü Sergen yine doğrusunu bildiğini ama asla doğrusunu yapmadığı bir şeyle ilgili yorum yapıyordu: Üstün yetenekli futbolcuların üst düzey futbolda kalacağı sürenin dayandığı kriterler. Ama vaktiyle ondaki sihri tüm dünya görmüştü, hem de ne görmek. Hiçbir Türk futbolcu yoktur ki, milli forma altında Sergen Yalçın ın Almanya deplasmanında yaptıklarının yanına yaklaşabilsin. Paslar, şutlar, ince işler ve Lothar Matthaus u düşürdüğü aciz durum. İlk devrede sol kenardan yaptığı inanılmaz dripling, sağından atıp solundan geçtiği rakibe sonra da bir bel spazmı hazırlamıştı. Topla çok yumuşak, kıvrak ve dünya çapında bir pas becerisine sahip olacaksınız, hem de geniş alanda üst düzey savunmacılara nal toplatacaksınız. Hakan Şükür e kaç pozisyon hazırlandığının sayısı belli olmayan ve 0-0 biten bu maçta biz Almanya yı deplasmanda yenemediğimize üzülmüştük; Almanlar ise Sergen e sahip olmadıklarına... Sezona Fenerbahçe de başlayan ama sonra Aziz Yıldırım ın gazabına uğrayan Joachim Löw, o gün telefonunun hiç susmadığını anlatır. En ciddisi Franz Beckenbauer olmak üzere Alman teknik

adamdan Sergen e dair bir şeyler duymak isteyen bir grup futbol adamı, o gün futbol tarihine geçen bir performans gösteren bu madrabazın kim olduğunu merak ederler. Fakat hikayenin sonu hepimizin bildiği şekilde sonuçlanır, araştırdıkları Sergen i almaya kimse yanaşmaz. Aslında hikaye belliydi. O gün 27 yaşında olan Sergen Yalçın, tüm dünyaya ne kadar iyi olabileceğini göstermişti; ne kadar iyi olduğunu değil ve hiçbir zaman sahip olduğu muhteşem yeteneği ile mükemmel biri olmak istememişti. Onun isteği, kimseyi umursamamak ama herkesin onun üzerine titremesiydi. Hele ki Almanya da cümle âleme kim olduğunu ispatlamışken Sergen in idmanla imtihanı Güzel bir gazete kupürü vardır eskilerden. Zdenek Zeman tahtayı kurmuş, takımı etrafına toplamış ve çılgın futbol fikirlerini Fenerbahçe takımına empoze etmeye çalışmaktadır. Bakmadan şuraya pas atacaksınız, sen orada olacaksın, sen şunu yapacaksın... Tabii hepsi Mustafa Doğan ın bile lifini attıran idmanlar aşılabilirse gerçekleşecek. Sergen in ise bu zırvalar ile uğraşmaya hiç niyeti yok, tahtaya bakmıyor bile. Bayern Münih onun peşindeyken Zeman ın onu sağ kanatta oynatmaya hakkı yok, hele ki kulübeye mıhlamaya hakkı hiç. Zeman döneminde katıldığı idman sayısı toplamı 4 olan Sergen, Benim Almanya milli maçında süper oynadığım dönemlerdi. Ama Fenerbahçelilere antipatik geliyordum. Zaten Zeman da bir antrenör değil, kütüktü. İdmanları atletizm idmanı gibi yaptırırdı. Sürekli koştur koştur... derken fizyoterapist ile yoldaş olduğu günlerin açıklamasını yapıyordu. İddia şu ki, sürekli parasızlıktan yakınan bir masör, Sergen in Zeman idmanlarından kaçtığı günlerde aldığı tüyolarla altılıyı bulup kendine ev almıştı. Aslında Sergen yine Sergen di, sadece bu kez spotlar onun üzerine daha bir aydınlık şekilde düşmüştü. Kim olsa karşısındaki, sonuç kendi istediği olacaktı. Eskiden ve sonradan da aynıydı, idman sevmezdi. Hem zaten Zeman ın da deli olduğunu kimse inkâr edemezdi. Yine bir şeyler olmuş ve kapı önüne konuşmuştu. Avrupa ya git gel, yeni insanlar ile uğraşılmazdı. Küçükken Galatasaraylı değildi ama olsun, olurdu Sergen e hülle formülü Fenerbahçe Sergen i sezon ortasında kapının önüne koyunca, bonservisine sahip olan Siirt JetPa nın başkanı Fadıl Akgündüz dönemin trend formülünü uyguladı. Aynı sezon içerisinde yurt içinde birden fazla transfer yapamayan futbolcular, yasal boşluktan yararlanarak önce yurt dışından ayarlanmış bir takımla sözleşme yapıyorlar, ertesi gün de yeni kulüplerine imza atıyorlardı. Bu metot sıklıkla sözleşmesi biten oyuncuların AB nin

Bosman Kararı nı tanıyan ülke federasyonlarına mensup kulüplere bedelsiz transferi ve ardından yeni kulübe imza ile sonuçlansa da Sergen in aynı sezonda bir başka takımda kiralık oynaması için de işe yaramıştı. Makedonya nın kökten ve aileden Türkiye ye bağlı yöneticilere sahip kulübü Sloga Jugomagnat a imza atan Sergen Yalçın, ertesi gün Galatasaraylı olmuştu. O gün bir hazırlık maçı hasılatı karşılığında dümene ortak olan Sloga Jugomagnat ise Sergen Yalçın futbolu bıraktıktan bir sene sonra, 2009 yılında kapandı. Artık böyle bir kulüp yok. Hülle olmasa Sergen bir kulübün tesislerinde tek başına çalışmak zorunda kalacaktı, gerçi muhtemelen onu da yapmazdı ama bu Galatasaray işi sanki baya iyi olmuştu Sergen in kaçırdığı fırsat Galatasaray o sezonu ligde, Türkiye Kupası nda ve UEFA Kupası nda şampiyon olarak tamamlarken ancak ligdeki sevince ortak olabildi. Fenerbahçe ile Avrupa Kupası oynadığı için aynı sezonda Galatasaray için UEFA Kupası nda oynayamıyordu. Takımla birlikte Mallorca ya gitmişti, zafer yürüyüşünü tribünden takip ediyordu ama içinde değildi. Taşeron işçi gibi lazım olursa dışarıdan katkı yapıyordu, ama bir gün yine kumar oynamak için Kıbrıs a gidip de geç dönünce Fatih Terim in gazabından kaçamadı. Ne Türkiye Kupası Finali için Diyarbakır a, ne de UEFA Kupası Finali için Kopenhag a gidilirken uçakta Sergen e yer yoktu. Galatasaray sezonu üç kupayla kapatırken Sergen yeni kulübünü seçiyordu. Aslında olay belliydi. Sergen Yalçın ın önüne muhteşem oynadığı Almanya maçından sonra bir de Arsenal e karşı sahada olma şansı gelmişti ama kader en başından bunu engellemişti. Tekrar herkese ne kadar iyi olduğunu gösterebilirdi ama Diyarbakır a bile gitmedi ve emin olmak gerekir ki, pişman değildi. Milli Takım günleri için de pişman olmasa gerek, zaten en iyisini 1999 sonbaharında yaptı! Yine de Galatasaray günleri ona tekrardan ulusal takımın yolunu açtı, fakat Sergen yine bir kapıdan girip diğerinden çıkıverdi Sergen e bültenler fakslayın Fatih Terim in Sergen le birlikteliği Galatasaray la sınırlı değildi, geçmişi vardı. Belki Sergen ulusal takımdaki en güzel günlerini Mustafa Denizli ile yaşamıştı ama Galatasaray günleri sonrası onu Milan a almak isteyen Terim in herkeste olduğu gibi Sergen de de ayrı bir yeri vardı. Huylu huyundan vazgeçmez, Fatih Terim de öyleydi. Diyarbakır a götürmediği Sergen e acımamıştı, lakin bunu ilk kez yapmıyordu. Her kampta olduğu gibi söz konusu milli takım kampında da en büyük eğlencesi at yarışı oynamak olan Sergen, uzun süren kampta stokları tüketmişti. Ertesi günün yarış bilgilerine ulaşamıyordu ve kimseden de dışarıdan bülten getirmesini rica edemiyordu. Nitekim Fatih Hoca bunu kati suretle yasak etmiş, Sergen den böyle bir istek gelmesi halinde yerine getireni yakacağını söylemişti. Ama Sergen için yasağın bir anlamı yoktu. Bir yolunu bulup günün at yarışı bültenini otele fakslattıran Sergen, kâğıtların kendisinden

önce Fatih Terim in eline geçmesi sonrası İtalya maçında kadro dışı kaldı. Aslında Sergen in o gün yine at yarışı oynaması gerekiyordu, olay bu kadar basitti. Yeni duran Trabzonspor, eskilere benzemiyordu. Kafaya esince basıp gece gezmesine gitmek olmuyordu artık. Olsa bile İstanbul daki abiler, ablalar yoktu. İstanbul a gitmek de bir sürü dert demekti, çare ise yine dört ayaklı hayvanlara gizlenmişti Sergen ve yine, yeniden atlar Mehmet Ali Yılmaz arayınca kırmak olur mu? Para konuşmadan başkanın teklifini kabul eden Sergen Yalçın, böylelikle profesyonel ligde şampiyonluk yaşayan takımların tümünde forma giyen tek oyuncu oluyordu. Şimdilerde Bursaspor forması ile bir maça çıkması gerekse de o günlerde bu bir ilkti ve artık Sergen in yeni bir lakabı vardı: Çelebi. Geziyordu, İstanbul un dört bir yanında oynamıştı. Siirt te işi olmazdı ama oraya da öyle bir uğramıştı. Yeni durağı Trabzon da ise Sergen i futbol harici ne varsa ona kapalı bir hayat bekliyordu. Tabii at yarışları hariç. Masörler ona ilk 4 ayağın tuttuğunu haber verirlerse Sergen, idmanın ikinci bölümünü sakatlık yalanıyla yarıda bırakmaktadır; çünkü tesis çalışanlarının geleceği biraz da Sergen e ve onun tüyolarına bağlıdır. Masörlerini müptezel yapan Sergen in hayatını bir de Trabzon günlerinden takım arkadaşı Erman Özgür den dinlemeli: Bir at yarışı bir de Türk filmi seyretmeye bayılırdı. Odasındaki televizyon küçük olduğu için yardımcı hocalardan birinin odasına yerleşmesi ve at yarışlarını yayınlayan TRT3 tesiste çekmediği için TRT yi telefonla aramasını şaşkınlıkla izlediğimi hatırlıyorum. İnanılmaz bir özgüvene sahipti. Bizim strese girdiğimiz zamanlarda onun Ben ilk yarı iki tane atarım, siz gol yemeyin yeter derdi. Bir gün hışımla odaya girdi, iki dakika sonra koydum! diye bağırdı. Öyle bir sıçradı ki kafası tavana vuracak zannettim. Sergen abi altılıyı tutturmuştu ve bu sefer çok iyi para alacaktı. Yarınki maçı bana bırakın! dedi ve tahmin edersiniz ki ertesi günkü maçı 2-0 kazanıp lider olduk. Çok iyi oynayıp bir de gol attı. Ama bu adam haftada bir altılıyı bulsa biz de şampiyon olabiliriz, diye düşünürken sakatlandı. Aslında tutan yine yalnızca bir kupondu ama Sergen giderayak Erman a bir şey daha söylemişti: Seneye de Beşiktaş a gidip, 100 üncü yılda takımı şampiyon yapacağım. Trabzon da sezon sonuna doğru sakatlanınca işler yine yoluna girmedi. Bu sefer de bu tecrübeyi yok saymaya niyetlendi, tekrar Galatasaray a dönecekti Sergen in artık Lucescu su var Sergen ilk Galatasaray döneminin başkanı Faruk Süren i çok sever. Peşine adam takan, gezmesine ve kumarına karışan Aziz Yıldırım dan sonra beyefendi Faruk Süren bir başka gelmişti: Faruk Süren kaliteli adamdı. İnsanda kalite olunca daha farklı oluyor. Rahat oturup, rahat konuşabiliyorsun. Medeniyet başka şey, bir kere çok zeki adam. O yüzden çok iyi anlaşıyorduk. Mesela başkaları gece gidip gezmemle çok ilgileniyordu. Faruk Süren beni gördüğünde, kız arkadaşımla bize şampanya yolluyordu.

Şimdi Faruk Süren değil Mehmet Cansun başkandı ama en önemlisi, artık sürekli Sergen in suyuna giden biri Galatasaray kulübesindeydi. Mircea Lucescu, Sergen i yeniden ciddiyetle oynayan bir oyuncu haline getirdi. Şampiyonlar Ligi nde oynattı, Nantes a sağ ayağıyla attığı kritik gol bugün hala akıllarda. Onunla birlikte Sergen birkaç yıl öncesine, Almanya deplasmanını kasıp kavurduğu günlere dönmeye çok yaklaştı. Ancak 2002 nin Şubat ayında futbol kariyerinin en ağır sakatlığını yaşadı, sağ diz ön çapraz bağları koptu. O güne kadar 13 ü ilk on bir olmak üzere 19 maçta forma giyen ve attığı 7 golün yanı sıra 9 da gol pası vererek ligin asist kralı olan Sergen için her şey kararmıştı. Sezon orada bitti ve daha da kötüsü play-off larını oynadığı Dünya Kupası na gidemeyecekti. Ama nihayetinde her şerde bir hayır vardı Sergen in paraları Hüsnü Güreli de Artık Sergen yalnız değildi. Lucescu yla birlikteydi, tabii bir de uzun süreli sakatlık sonrası erimeyen göbeği vardı. Sezon öncesinde olduğu yerde sezonu bitiren göbeğe Lucescu hiç dokunmadı, Sergen i hep Sergen gibi kabul etti ve onu hoş tutmak için elinden ne geliyorsa yaptı. Fakat bu özveri tek taraflı değildi. Romen teknik adam futbolu çok iyi bildiğini, işini iyi yaptığını ve sözlerinin bir karşılığını olduğunu Sergen e belletmişti. Konu futbolsa neredeyse kimseye inanmayan, otoritesini ancak bir noktaya kadar kabul eden Sergen Yalçın bu kez birine teslim olmuştu. Kafası da artık daha rahattı. Ait olduğu yere gelmişti ve kulüpten alacağı maaş, babasının ricası üzerine kendisine ödenmiyordu. Kulübünün ekonomisinin patronu Hüsnü Güreli, Sergen in parasını işletiyordu ve kumara akıp gitmesi böylece önleniyordu. Ama bu Sergen di, huylu huyundan vazgeçmezdi. Bu anlarda da devreye Sinan Engin giriyordu. Her maç Sergen le iddiaya giriyorlar, gol ve asist için ortaya bir bedel konulup Sergen in ihtiyacı olan para sağlanıyordu. Müptelası olduğu şeyleri yapabilmesi için artık hazır, fit ve sahada iyi olmak zorundaydı. Takımdaki hava da iyiydi, skorlar geldikçe takım sahada bile makara yapıyordu. Lucescu yu jüri yapıp kim daha yakışıklı diye sormalar, gece şakaları, beraber doldurulan at yarışı kuponları Her şey Sergen Yalçın için hazırdı ve vaadini de yaptı. Aslında o sezon, Sergen için her şey galiba baştan belliydi. Oyun içinde oyun Sergen Yalçın gerçekten çok mutluydu; el üstünde, başrolde ve manşetlerdeydi. Üstelik olduğu gibiydi ve hiç kimse ona karışmışyordu. Sergen attı şampiyonluk geldi Beşiktaşlılar bu cümleyi duyduklarında bir başka hissederler. Şampiyonluğu getiren Galatasaray maçını Dolmabahçe deki mahşeri kalabalıkta izleyenler bile kayışın koptuğu o anları Ercan Taner in Sergen attı şampiyonluk geldi sözüyle hatırlarlar. Sergen, Cordoba, Ronaldo, Zago, Kaan Dobra, Ahmet Yıldızı, Üzülmez, Nouma,

Pancu, Tayfur, Guinti, Tümer ama Tümer biraz başka. Bütün sezon Sergen le bir arada oynayıp oynayamayacakları tartışmasıyla geçerken ikili asla yakın dost olmadılar. Aralarında hep bir çekişme, bir yarış vardı. El üstünde tutulan Tümer in her hareketini hesaplayan yüksek egosu, Sergen in olduğu gibi davranan kıvrak zekâsıyla çarpışıyordu. Dışarıdan bakanlar bunların hesabını yapmıyordu ama içeride ne fırtınalar kopuyordu; kim bilir Fakat biliyoruz artık, çünkü Tümer Metin otobiyografisi Metin Olmak ta yazdı: Sergen le aynı hizaya geldim, beni gördü ve topu bana attı. Top ne zaman Sergen in ayağından çıktı, benim 1-0, Tümer Metin! hayallerim yıkıldı. Ben o topu tanıyordum. Ben o topun geliş hızını tanıyordum. Ben o topun falsosunu biliyordum. Ben o topun açısını da sahanın açısını da adım gibi biliyordum. Ben o topun bana geldiği an onunla nerede bulaşacağımı da olasılıkları da biliyordum. Top Sergen in ayağından çıkıp benimle buluştuğu an yapabileceğim tek bir şey vardı. Sergen topu atarken bana tek bir şans bırakmıştı: Tekrar topu Sergen e çıkartmak! Topu tekrar Sergen e çıkarttım ve gol oldu. Tümer in de kabul ettiği gibi, Sergen kazanmıştı. Tüm sezon içten içe çekişen ikili, her zaman olduğu iplerin Sergen in elinde olduğu bir anda daha aynı amaç için farklı hislerle yan yanaydılar. Tümer in umudu vardı, tüm sezon aşamadığı Sergen den rol çalacaktı. Ama mümkün olmadı, çünkü Sergen izin vermedi; üstelik bunu Tümer i kullanarak yaptı. Son oyunu da Sergen kazandı ve belki bu yenilgi, Tümer Metin in günü geldiğinde Beşiktaş ı bir kalemde silmesini hiç yoktan bir sebebe bağlıyordu. Aslında Beşiktaş, 100. yılında şampiyon olmuştu ve Sergen Yalçın çok mutluydu. Siz ise Sergen in biraz ilginç, biraz acıklı, çokça da komik hikâyesini okudunuz. Üç yıl daha oynadıktan sonra bir kez daha Beşiktaş tan ayrılan Sergen, sonra sırasıyla Etimesgut Şekerspor ve Eskişehirspor da oynadı. Derbiler oynadı, gittiği yerlerde benzer hikâyelerin kahramanı oldu. Maliye Bakanı ndan torpiliyle hoca kovdurdu, at yarışı oynadı ve nihayetinde 2008 yılında, 36 yaşındayken futbolu bıraktı. Antrenör oldu, Beşiktaş altyapısında çalıştı. Sarmadı, televizyona geçti. Şov programlarında jüri üyeliği ile futbol yorumculuğu arasında gidip geldi, kariyerinin ilginç anektotlarını aktarmaya devam etti. İzlendi, ne söyleyeceği merak edildi. Wesley Sneijder in Galatasaray ile yaptığı kontratın sonunu getiremeyeceği iddiasının neye dayandığı sorusuna Koltuğa! cevabını verdi. Son olarak ise hocası olduğu Gaziantespor dan gün aşırı istifa ediyordu. Galiba sonunda nihayet gerçekten istifa etti ama kulübede takım elbiseyle durmanın tadını alan, baktığınız zaman kolay kolay vazgeçmez. Attığı muhteşem gollere hürmetlerimizle

Mustafa Demirtaş Profil HF114 Ön sıradaki Sergen Yalçın Kimileri onu çocukluğundan beri farkındaydı, kimileri onu izledikçe futbolu sevdi, kimileri ise sadece anılarla onu tanıdı. Ama herkesin kararı aynıydı, Sergen Yalçın bambaşkaydı! Peki, o anılara çok daha süslü cümleler, parıltılı bir kariyer yazılabilir miydi? Bundan yarım asır öncesiydi. Dünyanın en iyi takımları haziran ayında Paris te toplanıyor ve en iyilerin en iyisini belirlemek için Paris Turnuvası nda karşılaşıyorlardı. Aslında sonuç çoktan belliydi, Pele ye sahip olan Santos a rakip olabilecek takım yoktu. Avrupa şampiyonu Benfica da öyle... Bu iki takım karşılaştığında Pele ve arkadaşları, daha ilk yarıda 4-0 ı yakalamıştı bile. Benfica, Bu maç buradan dönmez, bari gençleri oynatalım düşüncesiyle ikinci yarıda bazı değişiklikler yaptı. Oyuna girenlerden biri de 19 yaşındaki Eusebio. Mozambikli çocuk, neredeyse ayağına aldığı her topu gole çevirdi, ayağının tozuyla hat tricke imza attı! Maçı 6-3 kaybeden takımın Portekiz e dönüş yolculuğunda konuşulan tek konu olacaktı: Bu çocuk acaba takımdan kimi kesecek? Büyük yetenekler, kramponlarıyla o çimlere daha ilk dokunduğu anda kendilerini belli ederler. O tarihlerde Beşiktaş ın alt yapısından yetişmiş ve yavaş yavaş o zamanki adıyla Mithat Paşa Stadı nda sahne almaya başlayan genç Yusuf (Tunaoğlu) için de durum farksız değildi. Küçücük soyunma odasında arkadaşlarına Gelin de şu topu ayağımdan alın bakalım! deyip, yorulana kadar topu ayağından kaptırmayacak kadar yetenekliydi. Onun için böylesi elli senede bir gelir! deniyordu. Sahiden de Beşiktaş ve hatta Türk futbolu, muhteşem yeteneklerine aklıyla hükmeden bir sonraki özel adam için elli olmasa da yaklaşık otuz yıl bekleyecekti. Hiç A takımla maça çıkmamış olmasına rağmen birçok Beşiktaşlının onu izlemek için altyapı maçlarını iple çektiği bir çocuk Sergen Yalçın.

Bir sonraki perdeyi kurgulayan adam Sergen o ilk günlerini hatırladığı anda şöyle der; Beşiktaş ın A takımı, belki de tarihin en efsane kadrosuydu. Metin, Ali, Feyyaz, Rıza Aşağıdan gelen bir gencin, o takıma girebilmesi mucizeydi. Birçok arkadaşım çok yetenekli olmalarına rağmen hiç şans bulamadan kayboldu! Ama Sergen in yetenekleri, çok nadiren rastlanacak kadar özgündü. Serpil Hamdi hocanın ellerinde, o yeteneklerini oyun zekâsıyla harmanlamaya başladı. Hocası ondan ödev olarak, atağını kendi başlatıp, finalini de kendisinin yapacağı gol senaryoları yazmasını istedi. Sergen, hayal gücünü kullanarak her hafta defterine o kurgularını karalıyordu. Ama onu özel yapan şey, hayallerini gerçek hayata taşıyacak kadar sihirli bir sol ayağa sahip olmasıydı! O gol senaryoları sadece defterde kalmadı, birçoğunu sahaya yansıtmayı başardı. O özelliğini, olgunluk kazandıkça daha da etkin kullanmaya başladı. Her zaman kilo problemi yaşasa da, biraz ağır idman görünce Ağrım var! deyip, iki tur koştuktan sonra kenara çekilse de; kariyerinin son günlerine kadar sahada fark yaratmaya devam etmesi en çok bu sebeptendi. 100. yılın finalinde Sergen attı, şampiyonluk geldi mottosunu ortaya çıkardığı gün, yine Serpil Hamdi Tüzün ün verdiği ödevi yazar gibiydi. Topu alıp, Tümer le birlikte Bülent Korkmaz ı ikiye bir yakaladığı anda bir karar vermesi gerekirdi: Ya golü Tümer e attıracak, ya da Tümer e zorla kendisine asist yaptıracak! Yıllar sonra Sergen o sahne hatırlatıldığında, Hayatımda en çok istediğim gol oydu diyor ve Elbette orada istesem Tümer e asist de yapabilirdim itirafını yapıyordu. Beckenbauer ona hayran kalmıştı! 2000 Avrupa Şampiyonası eleme grubundaki meşhur Almanya maçı. Sadece Lothar Matthaus un solundan atıp, sağından geçtiği an bile ülke futbolu için çok anlamlıydı. Sergen o gün sadece yeteneklerini artık tüm Avrupa ya duyurmakla kalmamış, milli takımın kısa zamanda gerçekleşecek efsanevi başarıları öncesi özgüven aşısı yapmıştı. Beckenbauer, o günden sonra Sergen için, Bence o bir Türk Zidane! açıklamasını yapıyor ve Bayern Münih e transfer edilmesini istiyordu. Evet, Sergen in o mizahi anlatımıyla aksettiği günler Beni bir dönem Bayern Münih istemişti. Adamlar bir araştırdı, almadılar! Zaten o araştırmaların sonucunda, zehir gibi çalışan bir futbolcu! sonucu çıkmış olsaydı o, Real Madrid in de Zidane ı olabilir, yani o formayı ondan da önce giyebilirdi. Sergen koşmazdı denilen günlerde bile eli belinde gezmezdi hiçbir zaman. Yatarak müdahale yaptığında çoğunlukla topu kazanır; o futbol zekâsını, savunmada da kullanırdı. Çünkü bizzat kendi sanatı olduğundan, karşısında çalım veya ara pası atacak oyuncunun ne yapacağını önceden kestirebilirdi. Gereksiz çalımlara girmezdi, tribünlere sevimli görünmek için aynı adamı iki kere çalımlamazdı. Topuğunu artistik olsun diye değil, asist olsun diye kullanırdı. Etrafını yönlendirirdi, işini hep ciddiye alırdı. Onu durduran şeyler, saha dışındaydı. Bugün her şeye sıfırdan başlasaydı... Onun en büyük farklarından biri, yapabildiği şeylerin çok zor işler olmasına rağmen, her seferinde kolay göstermesiydi. Öyle bir ara pası atıyordu ki, hedefteki forvet kendisinin boşta olduğunu o pasla anlıyordu. Hiçbir zaman üzerinde

baskı hissetmezdi. Sparta Prag karşısındaki Şampiyonlar Ligi grubunun hayati maçında, bitime beş dakika sağ çaprazdan topla buluştuğunda, Alman kale oynar gibi topu arka direkteki Ronaldo nun kafasına kepçeleyebilirdi. Chelsea deplasmanındaki ikinci gol öncesinde, onca keşmekeş arasında Cudicini ye feyk ataraktan kendisini Ay a yolcuğa çıkarıp, maç sonunda Roman Abramovich e Onu izlemek için İstanbul a geleceğim dedirtebilirdi. Şayet onu bugünlerden biriyle kıyaslamaya kalkarsak, aradığımız örneği çok uzaklarda aramamıza gerek kalmaz. Aslında uzakta ama aynı zamanda çok yakında: Mesut Özil. Sol ayağındaki sihir, hızlı düşünme ve karar verme, aynı zamanda uygulama. Saha içindeki yönetmenlik, buram buram 10 numara kokusu Sergen de iyi yaşayıp, futbola arka sıradakiler gibi değil, ilk günden ön sıraya kurulup, sıfır devamsızlıkla dönemi bitiren öğrenciler gibi yaklaşsaydı; Mesut ta olduğu kadar oyunun içinde olma özelliğini Avrupa standartlarına çıkarabilirdi. Ve hatta gücünü sürekli arttıracağını düşünürsek, ilk yıllarındaki o muhteşem şut özelliğiyle ona bu konuda fark atabilirdi. Bonservisi de en az 50 milyon dolaylarında gezinirdi. Yaşamadığımız Sergen, bizlere bunları sunabilirdi. Ama yaşattıkları bile güzel ve hala bambaşka Ali Rıza Sergen Yalçın, öylesi bir daha gelmeyecek. Onun için ne dediler? Futbol adamlarına göre Sergen in ifade ettikleri ve kullanmadığı potansiyeli! Tembel olmasaydı, muhtemelen Barcelona da forma giyip Zidane a karşı oynardı. Daniel Pancu Premier Lig de forma giydim, birçok önemli takımda oynadım, birçoğuyla karşılaştım. Sergen gibisini az gördüm. Ronny Johnsen Sergen benim için Türkiye nin en iyi oyuncusu. Sahada oyunu gören, okuyan, Tanrı tarafından üstün yetenekler bahşedilmiş futbolcu. Hagi Sergen futbolu biraz ciddiye alsaydı, dünyanın sayılı muhteşem oyuncularından biri olabilirdi. Joachim Löw Sergen gördüğüm en efsane futbolculardan biriydi. Serie A da oynasaydı dünyanın ikonlarından biri olabilirdi. Federico Giunti Kariyerim boyunca böyle bir oyuncu görmedim. Türkler nasıl bir oyuncuya sahip olduklarını bilmeliler. - Safet Susic Maradona yla aynı klastandı. Sergen in en iyi zamanlarında Türk futbolu ondan yararlanamadı. Oscar Cordoba Onun futbol beynine sahip değilim. Platini de de yoktu sanırım. - Jean Tigana Sergen sıra dışı bir futbolcu! Real Madrid de kolaylıkla oynayabilecek bir çocuktu. Futboluna saygı duyuyorum. Vicente del Bosque Onunla oynama şansına eriştim. Topa her dokuduğunda ne kadar özel olduğunu anlıyorsunuz. John Carew Kimse bana Sergen den bahsetmemişti. Onun gibi muhteşem oyuncuları bulabilmek gerçekten ama gerçekten çok zor. Zdenek Zeman 40 yıllık kariyerimde onun gibisini görmedim. Zidane nin yerinde olabilirdi. Onun için her zaman üzülüyorum. - Mircea Lucescu

Sinan Yılmaz Süper Lig HF114 SERGEN MUCİZESİ Mİ? Futbolculuğu unutulmaz anlara sahne olan Sergen Yalçın, bugünlerde teknik direktörlükte de adından söz ettiriyor. Efsane, devre ortasında geldiği ve çok kötü günler geçiren Gaziantepspor u şaha kaldırdı takımın çehresini 180 derece değiştirdi. Muhteşem solak kırmızı-siyahlılara sanki bir sihirli değnekle dokundu Sergen Yalçın neyi değiştirdi? Ne değişti de bu sezon lige kötü bir başlangıç yapan, Sergen den önce, son haftalarda maçı daha ilk 30 dakikada yediği gollerle kaybeden, direnci olmayan bir takım, bu kadar zor yenilen, mücadele gücü yüksek bir takıma dönüştü. Bu sorunun cevabı için, futbolculara, kadro yapısına veya Sergen in teknik direktörlük yeterliliğine bakmadan önce Gaziantepspor un son yıllarda içinde bulunduğu duruma bakmak gerekiyor. Gaziantepspor 3 Temmuz sürecinden sonra son derece istikrarsız bir kulüp görünümüne büründü. Ne bir kadro istikrarından ne de puan durumunda bir istikrardan bahsedebildik son 2,5 sezonda. 2010/11 sezonunu Gaziantepspor, Tolunay Kafkas önderliğinde lig 4. sü tamamlamıştı. Devre arası transfer edilen Cenk in müthiş formu ve arkasındaki üç yabancı oyuncu Popov, Wagner ve Sosa nın uyumuyla Gaziantepspor çok iyi bir takım olmuştu. Bu hücum hattının arkasında da Olcan Adın, Dany, Emre Güngör, Serdar Kurtuluş, Karcemarskas gibi oyuncular bulunuyordu. 2011/12 sezonu başında ise bu lig ortalamasının üzerindeki kadro korunmasına rağmen, takım kötü bir başlangıç yaptı. Avrupa dan erken elenildi ve ilk 4 hafta mağlubiyetle geçildi. Ligimizin kanseri olan sabır ve istikrar sorunu da hemen baş gösterdi ve Tolunay Kafkas ın uzun zaman emek harcayarak kurduğu kadro ile arasındaki bağ sadece 4 haftada koptu. Sonrasında Abdullah Ercan geldi ve işler iyi gitmedi. Ercan, Wagner ile tartıştı, o gönderildi ve

kadro da biraz dağıldı. Cenk in arkasındaki Sosa, Popov, Wagner üçlüsü sırasıyla farklı dönemlerde takımdan ayrıldılar. İstikrar yerini istikrarsızlığa bıraktı. Takım düşme potasına kadar gitmişti ki son 12 hafta kala Hikmet Karaman göreve geldi. Tam da kendisiyle özdeşleşen şekilde hemen büyük bir verim yakaladı. Son 8 hafta takımı gol yemedi, müthiş bir 12 haftalık periyot sergilenmişti ve insanlar o zaman da Yahu ne oldu bu kötü giden Antep e helal olsun Karaman a dediler. Karaman yine kendisiyle özdeşleşen bir şekilde çok iyi bitirdiği sezonun da ardından kötü transferler ve yanlış kadro planlamasıyla ertesi sezona yine kötü başladı. Bu sırada maddi sorunlar da vardı tabii. Evet, son 2 senedir Gaziantepspor futbolcuları maaşlarını almakta sürekli sorun yaşıyorlar. 2012/13 sezonu devre arasına kadar yine istikrarsızlığa gömülen Gaziantepspor, bir teknik direktör değişikliğiyle şaha kalktı. Bu sefer isim; Bülent Uygun du, devre arası yapılan nokta transferlerle ki; Abdul Razak Traore transferinde benim de büyük bir payım var. Kulübe bu oyuncuyu ben önermiştim Takım yine ayağa kalktı. Yine herkes Yahu bu kötü giden Antep e ne oldu? Helal olsun Uygun a dedi. Yine sezon bitti. Bülent Uygun yine Karaman gibi kötü bir transfer ve kadro planlaması yaptı. Maddi sıkıntılar da bu kötü transfer sezonlarına neden olmuş olabilir. Bu sezona kötü girildi. Bir önceki sezonun flaş ismi Sernas ın kiralanması ve yerine bir yağlı güreşçiye dönmüş Milevski lerin transferi pek akıl mantık işi değil gibiydi. Zira Milevski yi gören bir insan futbolcu fiziğiyle uzaktan yakından alakası olmadığını görebilirdi. Ayrıca Gaziantepspor un en zengin ve bunca yabancı sorunu çeken kulüplerin aksine yerli kalitesinin tavan olduğu bölge santrforken, Cenk ve Muhammet gibi oyuncuları kadrosunda barındırıyorken bu kadar santrfor alması, göndermesi de hiç mantıklı değildi. Nitekim Bülent Uygun da bu sezona kötü girdi, işler kötü gitti ve Sergen geldi ve birden Gaziantepspor şaha kalktı. Uzun lafın kısası Bu filmi üçüncü defa izliyoruz! Artık Gaziantepspor taraftarının yönetime rest çekip şunu demesi gerekiyor. Biz bu filmi daha önce de görmüştük! Sonuçta 3 sezondur boşa giden bir süreç, ne Yıldız futbolcu Milevski Antep e büyük umutlarla gelse de bekleneni veremedi ve takımdan ayrıldı. bir sistem, ne bir istikrar, ne bir temel atılabildi. Hocalar geldi, gitti, 10 ar haftalık müthiş periyotlar yaşandı Bu periyotlar Gaziantepspor u 3 sezondur küme düşme korkusundan uzaklaştırdı ama ilerleme adına, gelecek adına da hiçbir adım atılamadı. Haydi durumu motive ediyor Şimdi bu kötü giden Gaziantepspor un 3 seferdir nasıl birden patlama yapabildiğini kendimce açıklamaya çalışayım. Oyuncular, maaşlarını da adam akıllı alamadıkları ve hiçbir gelecek göremedikleri kulüplerinde umutsuzluğa düşüp, kadro kalitelerinin altında maçlar çıkarıyorlar ve art arda kötü sonuçlar alıyorlardı. Sonra bir teknik direktör değişikliği ve muhtemel yönetim vaatleri oluyor, maaşların bir kısmı ödeniyor ve hep birlikte bir haydi! durumu oluşuyor. Zaten kalburüstü bir kadroya da sahip oldukları için bunu 3. sezonda 3. seferdir başarabiliyorlar. Cenk in performansından dahi bu ruh halini görebilirsiniz? Cenk basit bir forvet mi? Hayır. Neden sürekli değil de dönem dönem patlama yaşıyor peki? Geleceğinin,

hayallerinin geçtiğini, potansiyelini her geçen gün kaybettiğini görüyor çünkü. Gaziantepspor 3 sezondur hep kaliteli bir hücum hattına sahip oldu, sorunlar daha çok defansif oyuncu kalitesizliğindeydi. Bu yüksek motivasyonlu hoca değişikliği sürecinde de takım birden agresif, sert, ekstra istekli oynadı ve sonuca gitmeyi bildi. Gaziantepspor un Sergen le kazanırken de goller atıp, yediğini görüyoruz zira takım için ancak şöyle bir planlamadan bahsedebiliriz. Üstü forma, altı sorma Sistem: 4-2-4 Hücum hattında Cenk, Muhammet, Turgut, Traore hatta defansif adam eksiğinden defansif oynatılan Medunjanin, savunmada ise ön libero Bekir Ozan, Binya, Şenol, Ekrem Dağ vs vs. Arada ciddi bir kalite farkı olduğu bariz. Sergen de bunu iyi gördü. Elinde bir tane bile üstün fizik gücü olan, agresif, sert defansif ortasaha oyuncusu olmadığının bilincinde. Orhan Gülle yi fiziği iyi defansif ortasaha olarak sayabilirsiniz ama o da maçın içinde çok kopuk oynayan, konsantrasyonu çok düşük, bir de agresif futbol oynamayan bir oyuncu. O yüzden Sergen orta saha göbeğinde iki oyun kurucu ile oynuyor. Bekir Ozan tüm yavaşlığı ve fiziksel zaaflığına rağmen defansif oyun kurucu rolünde oynarken yanındaki Medunjanin de ligin en teknik, en yaratıcı olmasına rağmen, en yavaş, zayıf oyuncularından biri olarak serbest oynuyor. Kanatlarda Traore, Turgut gibi oyuncular da yine defansif melekeleri düşük oyuncular. Savunma dörtlüsü de, özellikle bekler oldukça kalitesiz zaten. Bu yüzden Sergen şimdilik şunu yapıyor. 4-2-4 gibi bir sistemle topu eveleyip gevelemeden, mümkün olduğunca çabuk bir şekilde direkt ve uzun bir şekilde ileri gönderiyor. Bunu yapmaları için de göbeğe Bekir gibi, Medunjanin gibi ayağı düzgün oyuncular koyuyor, maçı bir orta saha mücadelesi haline dönüştürmediği için bu ikilinin fiziksel zaaflarının ortaya çıkmamasını sağlıyor. 4-2-4, direkt ve uzun toplarla oynanan bu system, oyunu hızlandırıp tempoyu artırıyor ve hücum hattı kaliteli olup, savunma hattı da kalitesiz olduğu için Gaziantepspor gol atıp, yiyen Cenk Tosun, Sergen Yalçın göreve geldikten sonra çıktığı 7 maçta rakip ağlara 4 gol bıraktı. bir takıma dönüşüyor. Ligin 2. yarısında da oyun organizasyonundan uzak, hücumdaki kaliteli ayakların yeteneğine bağımlı, izlemesi (top bir o kalede bir bu kalede olacağından) zevkli bir takım olacaktır Gaziantepspor. Fakat ortasahası kalabalık, tempoyu ayarlamayı bilen, kısa ve çok pas yapabilen takımlar Gaziantepspor un foyasını ortaya çıkarabilirler. Bu tarz oynayan takımlar Gaziantepspor un hücum ve savunma bağlantısını topa sahip olarak koparabilir ve oyunu tamamen domine edebilirler zira Gaziantepspor takım halinde ve güçlü bir pres oyunundan oldukça uzak. Paralar ödenmezse başarı uzun sürmez Sergen şimdilik elindekini iyi etüt etmiş ve en doğru şekilde kullanıyor gibi görünüyor, B planı üretme ihtimali yok ama A planını iyi uyguladı. Oyuncularını motive etmeyi de karizmasını kullanarak biliyor, Ne de olsa o son 20 yılın en yetenekli Türk futbolcusu ve oldukça popüler bir karakter. Oyuncular hiç olmadıkları kadar agresif, mesela Bekir Ozan Trabzonspor maçından sonar hiç görmediğim kadar hırslıydı. Bu da başarının sebeplerinden ama maaşlar ödenmediği sürece bu hırs, istek çok uzun soluklu yine olmaz. Sergen in gerçek hocalığını görmek için de önümüzdeki sezonu beklemek lazım diye düşünüyorum.

41 yaşındaki Sergen Yalçın, ilk teknik direktörlük deneyiminde Antep ile 6 maçta, 4 galibiyet, 1 beraberlik, 1 de mağlubiyet aldı. Sergen zeki ama Bu transfer dönemini yönetim sıkıntıları yüzünden doğru dürüst transfer yapamadan üstelik oyuncu kaybederek pas geçtiler. Ben Sergen için, oldukça zeki ama eğitimsiz ve yüksek egoya sahip biri olduğu için, sürekli başarılara yelken açabilecek bir kariyer pek göremiyorum. İşte kadrosunu, oyuncuları erken algılayıp doğru bir mantık üzerinden hemen geçerli bir sistem kurması onun kıvrak zekasını gösteriyor ama Sergen çalışmayı hiç sevmez ki! Oyuncu transferlerinde ne kadar ince eleyip sık dokuyacak? Egosu insan ilişkileri konusunda nasıl sorunlara neden olacak? Uzun vadede bunlar hep çok ciddi soru işaretleri.

Kaan Koç Unutulmaz HF114 AĞLARI SARSAMAYAN FORVET Henüz çok gençti 10 yıl önce, 25 Ocak 2004 te Don Afonso Henriques Stadı nın çimlerine yığıldı, bir daha kalkmamacasına Futbol bana kazanmak kadar kaybetmeyi ve eğlencenin acılara üstün gelebileceğini de öğretti. Hedef yalnızca mutluluk; harcanan tüm fırsatların telafisi olabilen mutluluk... Miklos Feher Elini dizlerinin üstüne koyup başını öne eğdi; uzun, sarı saçları ıslak ve parlaktı. 12-13 saniye boyunca öylece durdu. Ne düşünüyordu o anda? Ne tür bir acı duyuyordu göğsünde? Başına gelmekte olan şeyin ciddiyetini bilemeden basit bir baş dönmesi sanıp kendini yere bırakmayı yediremiyordu belki de. 12-13 saniye. Sadece 12-13 saniye dayanabildi elleri dizlerinde, saçları yere uzanan adam. Sonra sola doğru devrilmeye başladı, saçları bu kez geriye düşen başıyla birlikte arkaya savruldu. Ve az önceki duruşundan geriye, göğsündeki can tılsımının onu terketmesiyle tek bir şey kalıyordu; yere yığılırken hala dizlerinde olan elleri. Çünkü onu ayakta tutamayan bacakları kadar elleri de kendi kontrolünde değildi artık. Bir bebekte bile var olan düşerken tutunma refleksi yok; son ana kadar kıpırdamayan, sonra yerçekimiyle iki yanına iki parçalanmış dal gibi sıçrayan kollar. 25 yaşındaki yakışıklı adam ölmüştü. Arkadaşları çığlıklar atıyor; takım arkadaşı Sokota hemen yanıbaşına eğilmiş, bir eli solgun saçlarını tutuyor Feher in. Rakipten Cleber, iki elini ona doğru uzatmış, sanki bir Yunan tanrısı sanıyor kendini; tutup kaldıramazsın ölü bir adamı Cleber! Tiago iki elinin arasına almış kendi başını, karşı takımdan Guga sımsıkı sarılıp uzaklaştırıyor onu başka köşeye. Tiago ağlamaya daha yeni başlıyor, haberi yok! Kaptan Simao Sabrosa dizlerinin dizlerinin üstüne çöküyor; kaptanlığının sınırlarını bil Simao, bir yere kadarsın! Ricardo Rocha, sen de Feher e uzaktan bakıyorsun, korkudan gidemiyorsun yanına ve ağlıyorsun. Ağla Rocha, elde kalan bu; ağlamak.