LÜGÂVİ ÇERÇEVE KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 1 / 26
Mutlak üstün ve yüce olan yani eşsiz ve benzersiz üstün eşsiz ve benzersiz yüce manasına gelir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 2 / 26
Yüce, yüksek ve yukarıda olan manasına gelen ULV kökünden türetilmiştir. (ayn-lam-vav veya ayn-lam-elif veya ayn-lam-ya) Alçak ve aşağıda olan manasına gelen SUFL un zıttıdır. Sefil bu kelimeden türetilmiştir. Aşağı, bayağı, düşük, çukur manasına gelir. ULVİ yüce, SUFLİ alçak demektir. ULUV hem olumlu hem de olumsuz anlamda kullanılır. Olumlu anlamda kullanıldığında yücelik, yükseklik, üstünlük ve irtifa manalarına gelirken, olumsuz anlamda kullanıldığında ise üstünlük taslama, büyüklenme, küstahlık, kibirlilik manasına gelir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 3 / 26
Bu kökten gelen olumsuz kelimeler Kur'an'da firavun ve iblise atfen de kullanılır. A lâ, taşıdığı mananın en lerini ifade eder. En yüce, en yüksek, en üstün manalarına gelir. Mesela Kur'an'da geçen, el ufukul ala (necm 53:7) en yüce ufuk, el meselul ala en üstün örnek anlamlarına gelir. Sevgili Peygamberimizin son sözü olan er refikul ala en yüce dost ta benzer bir kullanımdır. Allah'ın büyüklüğünü aklen kıyaslayacak bir şey yoktur. Bu yüzden a la daki üstünlük manası zorunlu olarak ya mübalağa veya sıfat olarak anlaşılmalıdır. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 4 / 26
Allah'ın esmasına dair mübalağa formları gerçekte mübalağa değil, dilin kifayetsizliğini ifade eder. Buna doğrudan mübalağa yerine acziyetten mübalağa demek daha doğru ve edebe uygun olur. A la ismi mübalağa vurgusu ile mutlak üstün ve yüce olan manalarına gelir. Bu hep üstün ve yüce ya da tek üstün ve yüce vurgularını içerir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 5 / 26
NAZÂRÎ ÇERÇEVE KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 6 / 26
Allah'ın yüce olması O na yön isnat edildiği anlamına gelmez. Zira yön yaratılmış olan varlıklar için geçerlidir. Eşyanın olduğu yerde bir sınır vardır. Zira eşyanın olduğu yerde bir mekân vardır. Yön iki şeye nispetle tayin edilir. 1. Eşyanın kendisine nispetle tayin edilir. Yüzünün geldiği tarafı ön, yüzün gelmediği tarafı arka, başın geldiği yer üst, ayağın geldiği yer alttır. Her canlı için bu kuralın geçerli olmaması da yönün itibari (Hakiki kıymeti olmayıp kıymeti var kabul edilme) oluşunun bir başka delilidir. 2. Bazen de eşyanın düzlem içindeki konumuna nispetle tayin edilir. Yani biz ona kendimize göre yön tayin ederiz. Aslında o KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 7 / 26
konulduğu yerdedir ama her bakan onu başka bir yerde tasavvur edebilir. Mesela bir dağın tepesi aşağıdan bakana göre yücedir. Başka bir yerden bakma imkanı olduğunda ise daha farklı görünecektir. Yön ikiye ayrılır. 1. Mekani yön: 2. Makami yön: Mekani yön, varlığın maddi konumu ile alakalıdır. Makami yön, varlığın değeri ile alakalıdır. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 8 / 26
Allah için yüce, üstte, yukarıda demek mekani hiçbir ima taşımaz. Zira Allah mekandan münezzehtir. (Pâk, kusur ve noksanlıklardan uzak. Hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kötülükten, kusurdan ve noksanlık gibi şeylerden tenzih edilen. ) O, nerede anarsan oradadır. O, insana şahdamarından yakındır. A la ismi bu açıdan makami bir mana taşır. Asla mekani bir mana taşımaz. Allah'ın makam olarak her şeyden üstün olduğuna dalalet eder. Mülk suresinin 16. Ayetinde semada olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? buyurulur. Yine daha sonra O arşa istiva (denk olmak, aynı seviyede olma) etti yani hükümranlık makamına kuruldu buyrulan secde suresi 4. Ayet de bu cümledendir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 9 / 26
Bu ayetlerde geçen sema ve arş ı lâfzî manada anlayacak olursak, şu ayetleri nasıl anlayacağız. nerede olursanız olun O sizinle beraberdir hadid-4 tasalanma! Allah bizimle beraberdir. Tevbe-40 biz insana şah damarından daha yakınız kaf-16 secde et ve Rabbine yaklaş alak-19 İlk ayetleri lâfzen anlamakta ısrarlı isek, tutarlılık adına bu ayetleri de öyle anlamamız icap etmez mi? KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 10 / 26
Bütün bunlar bir yana Allah'a mekân izafe edip O nu gökte telakki eden bir akla şu sorunun sorulması kaçınılmazdır. Allah'ın olmadığı bir alan mı var? Daha ruh, akıl, can gibi latif mahlûkatın mekânlarını dahi gösteremezken Allah'a mekân biçmek nasıl bir şeydir. Mekân ve zamanı yaratan mekân ve zamana nispet edilemez. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 11 / 26
KUR ANİ ÇERÇEVE KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 12 / 26
Bu kökten Kur'an'da üç isim yer almaktadır. A lâ:yüce, mutlak üstün ve yüce olan Mute âl:aşkın varlık, mutlak ve sonsuz ulu Alî:ulular ulusu, eşsiz benzersiz ulu, mutlak ve sonsuz yüce Sebbihisme rabbikel a lâ-a lâ olan Rabbin adına/adıyla hareket et. A lâ 87:1 Bu ayet bir emir cümlesidir. Bu emri vahyin ilk muhatabı olan Sevgili Peygamberimize hasretmek doğru değildir. Zira vahiy bir kişiye hitap etmiyor, tüm mü min muhataplarına emrediyor. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 13 / 26
Rabbin A lâ olması ve A lâ olan Rabbin tesbih edilmesi ne demektir? 1- Allahtan başkasına Rablik vasfı yükleyenlere a. Allahtan başkasına Rablik yakıştırmakla onu yüceltmiş olmazsınız. Zira üstün ve yüce olan Allah tır. Bunu yapan, tanrısının amiri olur ve tanrısını memuru yapar. b. Allahtan başkasına Rablik yakıştırmakla Allah'ı aşağılamış olmazsınız. Bu günaha teşebbüs eden kendini alçaltmış olur. Kendini alçaltma teşebbüsü Allahtan uzaklaşma ile neticelenir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 14 / 26
c. A lâ olan Rabbe ortaklar bulmaya kalkmak, O nun üstün ve yüceliğine zerre kadar halel getirmez. Ana bunu yapan kendisini aşağılamış olur. 2- Allah'ı Rab olarak tanıyan ve O na öylece iman edenlere a. A lâ olan Rabbin terbiyesine teslim olan bir mümin, terbiyenin de zirvesine çıkmış bir mümindir. b. A lâ sıfatına iman eden her mümine düşen Onu tesbih etmektir. O nu tesbih etmek, Onun her şeye yaratılıştan koyduğu ölçü üzerine hareket etmek, yaratılıştan takdir ettiği amacı gerçekleştirmektir. c. Rab adına hareket etmek, Allah'a karşı esas duruşu bozmamak, klas duruşu takınmak demektir. Kulun Allah'a KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 15 / 26
karşı esas duruşunu namaz temsil eder. Müşriklerin yaptığı gibi, ibadetin içini boşaltıp, ibadeti oyun, oyunu ibadet yapan bir yaklaşımla değil, ibadetin hakkını vererek ve yöneldiğin zatın en yüce olan Allah olduğunu unutmadan ibadet et iması taşır. d. Allah'ın A lâ sıfatına iman kişiyi Firavunlaşmaya karşı koruyan en büyük zırhtır. Ayet, Rabbinin ismini tesbih et! diye değil, zimnen Rabbini A lâ vasfıyla tesbih et! vurgusunu taşımaktadır. Bu vurguyu taşıdığını Sevgili Peygamberimizin bu ayet indikten sonra verdiği bunu namazlarınızın secdelerine koyunuz talimatından da çıkarabiliriz. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 16 / 26
Sevgili Peygamberimiz Azîm olan Rabbini tesbih et! emrini içeren vakıa 74. Ayet için de bunu namazlarınızın rükuuna koyunuz emrini vermişti. Allah indinde eşkıya Allah'a karşı sorumsuz davranan kimsedir. En yüce ve en büyük olana karşı yapılan eşkıyalık en büyük eşkıyalıktır. Allah'a karşı yapılan eşkıyalığın tarihteki sembolü Firavun dur. Kur'an Firavun u Firavun yapan en büyük küstahlığın Allah'ın A lâ ismini kendisine yakıştırması olduğunu beyan eder. Naziat 79:20:24 KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 17 / 26
FİRAVUNLAŞMAYA KARŞI İ LA-YI KELİMETULLAH Kur'an, temelinde güç tutkusu yatan firavunlaşma ve iblisleşmenin karşı kutbuna i lâ-i kelimetullah ı yerleştirir. İ lâ-i kelimetullah Allah adını yüceltmek demektir. Elbette Allah'ın adı zaten yücedir. Dolayısı ile insanoğlunun yüceltmesine O nun ihtiyacı yoktur. Allah adını yüceltmeden çıkarı olan taraf yüce olan Allah değil, insanın kendisidir. Zira insanın değeri ancak Allah'a karşı haddini bilince ortaya çıkmaktadır. Allah devasını yüceltmek görünüşte Allah adını yüceltmek gibi görünse de hakikatte Allah'ın yardımını istemektir. Eğer siz Allah'a yardım ederseniz, Allah ta size yardım eder ve sizi ayaklarınız üzere KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 18 / 26
sabit tutar (Muhammed 47:7) ayeti bu hakikati ifade etmektedir. İnsan Allah'ın yardımı olmadan ayakta kalamaz. Eğer Allah'ın yardımını kendi tarafına çekmeyi başarabilirse (celb etmek) ne olur? Şu olur. eğer Allah size yardım ederse, artık size hiç kimse galip gelemez. (Ali İmran 3:160) KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 19 / 26
A LÂ OLAN ALLAH IN TECELLİSİ KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 20 / 26
ÜSTÜN OLMAK VE KORKU TERBİYESİ Allah korkusunu haşyet kelimesi ifade eder. Haşyet cehalete dayalı beşeri korkuyu değil, korkanı aziz eden bilgiye ve sevgiye dayalı ulvi korkuyu ifade eder. Beşeri korku genellikle havf ve vehn kelimesi kullanılır. Vehn hem maddi hem de manevi zayıflığı ve zaafı ifade eder. Bu kelime Türkçe de zayıflık, güçsüzlük, tembellik, uyuşukluk, pışırıklık, ödleklik karşılığı kullanılmaktadır. Sonuçta ikisi de aynı kapıya çıkar. Bu illete tutulan kimselerin temel problemi, Allah'ın mutlak yüce ve üstün olduğu hakikatini ifade eden A lâ ismine imanda zafiyet göstermeleridir. O en üstün ve yüce olandır. Bizi korkutan herşeydden KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 21 / 26
daha yüce. Allahtan başkasından, Allahtan korkar gibi korkmak insanı vehn e (zaafa) sürükler. Fakat A lâ olan Allah'a iman ederse onu hiçbir şey korkutamaz. Bu takdirde A lâ olana iman etmenin karşılığını bu ismin tecellisi üzerinden alır. Kendisi de insanlar arasında en üstün (A lâ) olur. Tıpkı şu ayetin müjdelediği gibi. ne vehn e kapılın, nede mahzun olun! Eğer gerçekten inanıyorsanız, insanların en üstünü siz olursunuz. Ali İmran 3:139 KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 22 / 26
GÖKLERDE VE YERDE EN ÜSTÜN ÖRNEKLER O NA AİTTİR Allah mutlak üstün ve yücedir. Üstün ve yüce olanın işi de yücedir. Yani O nun yarattığı her şey kendi alanında üstün ve yüce bir yaratılış modeli taşır. Bu ister bir sivrisinek olsun, ister insan olsun, ister damla, ister deniz olsun böyledir. göklerde ve yerdeki en güzel örnekler O na aittir. Aziz ve Hakim olan da O dur. (Taha 20:4) SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN SON SÖZÜ: ER-REFİKU L-A LÂ Bu sözün özel olmasının sebebi Sevgili Peygamberimizin ağzından vefat etmeden önce çıkan son söz olmasıdır. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 23 / 26
Bazıları bu söz ile üstün ve yüce olan Allah'ı kastettiği yorumunda bulunmuş, bazıları da bununla Allah katındaki yüce dostları kastettiği yorumunda bulunmuştur. Bu Fatiha 6. Ayette geçen nimet verdiklerinin yoluna duasının karşılığından başka bir şey değildir. Üstelik bu ayetin açıklaması durumundaki ayet olan Nisa 69. Ayette Sevgili Peygamberimizin dünyadaki son kelamı olan refik ile bitmektedir. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 24 / 26
Allah ve Peygamber e itaat eden kimseler, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddiklar, şehidler ve Salihlerin ardında saf tutanlardır. Bunlar ne güzel refiktirler. Şu halde Sevgili Peygamberimizin son sözünü Allah'ın yanına şeklinde anlamak Kur'an ile uyuşmamaktadır. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 25 / 26
A LÂ OLAN ALLAH'A DUA Ey A lâ olan Allahım. Bizi davana sadık kalanlardan eyle. Bizi adını yüceltenlerden eyle. Bizi adınla yücelenlerden eyle. Sana karşı yücelik taslayanlar Firavunlaşır. Bizi kendini bilenler zümresine ilhak eyle. Senin yüceliğini görmeye kalkan gözler kamaşır. Biz acizleri yüce dostlar katına dahil eyle. AMİN.VELHAMDULİLLAHİ RABBİL ALEMİN. KUR AN A GÖRE ESMÂ-İ HÜSNÂ DERSLERİ-MUSTAF A İSLAMOĞLU Sayfa 26 / 26