Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Teslim ol teslim al Şeyh Esref Efendi Berlin 2012 Şeyh Eşref Efendi Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül aziym Destur ya Seyyidi ya Mevlana ya Ricalallah! Allah bizi iyi meclislerde Kendinin razı olduğu meclislerde bulundursun. Bu güzel bir duadır. Bu meclisimizi bu toplantimızı iyi kimselerin toplantısından kıl yarab demek güzel duadır. Ve toplantimız hayırlı ve allah icin olan toplantı olsun diyoruz. Allah icin olan toplantı dediğimizde nefsimizden değil Allahtan dinlediğimiz toplantı demektir. Bütün gün bütün hafta nefsimizi dinliyoruz ruhaniyetimiz geriliyor. Onun için Hikmet sahipleri öyle söylerler: Isayı ac koyup merkebi besleme. Niye? Çünkü eskiden İsa as`a ceza olarak bindiği eşeğin önüne yem koyarlar kendisini aç bırakırlarmış günlerce. Bizim gibi cismaniyetimizi toplayıp besleyip ruhaniyetini aç bırakanlara temsildir o söz. Sendeki Hayvanı besleyip sendeki İsayı aç koyma manasına. Isa as bizim ruhaniyetimizin temsilidir merkebide nefsimizin. Allah meclislerinden zikrinden kaçan herkes İsayı aç bırakıp eşeğini besleyen hainlere benzer. Onun için eşeği İsadan çok sevsekte en azından biraz Adaletli davranacağız. 1
Cismaniyetimize gösterdiğimiz ihtimamın yarısını olsun ruhaniyetimize de göstereceğiz ve bu tür meclisleri ihmal etmeyeceğiz. Bu dünya ölçüsüne göre olan adalettir. hakaikatta ahiret ölçüsüne göre olan adalet odur ki sen bütünüyle ruhaniyetini gözeteceksin nefsini arkada bırakacaksın. Niye? Çünkü merkebin olan nefsin seni bu geçici dünya hayati için taşır halbuki ruhaniyetin daimidir ve seni ilelebed taşımak için var. Bütün itinanı ruhaniyetine versen onun için yine de nefsine haksızlik yapmazsın. O hainler İsa as`mın merkebini besleyip kendisini aç koyduklarinda İsa as`mın umurunda bile değildi. Kalbinde daimi olarak Allahın zikriyle meşgul olduğundan Ruhaniyeti onun bütün varlığinı ayakta ve hayatta tutmaya kadir oluyordu. Ve İsa as hep daha yeni sofradan kalkmış gibiydi öyle diri. Evet! Rabbisine teslim olana ne bu dünyada ne bundan sonraya korku yok. Onu ne açlık korkutur ne susuzluk ne ateş ne yokluk. Rabbisine kul olana mütemadiyyen ilahi Huzurdan ikram olunur ve o kimseye varlıkta ne varsa teslim olunur. Görüntüde yokluk onu sarmış olsa da hakikatta ebedi varlık içinde hüküm sürer o kimse Allahtan başkasının haberi olmaz. Rabbisine teslim olmayana hiç bir şey teslim edilmez. O hep gecici şeylerle kendini meşgul eder lakin kaıcı bir şeye sahip olamaz. Teslim olmayana teslim olunmaz bitti. Ey insanlar! İşitiniz ve dinleyiniz ki, her insane bu dünyaya teslim olarak gelir. Onu bu tarafta bekleyen emanetçileri vardır onlar onu bir müddetliğine teslim alırlar. Sonra bu dünyaya gelirken teslim alınan o kimse bu dünyadan giderken de yine teslim alınır ve bir dönüşü olmayacak ebedi aleme uğurlanır. Bu en birinci realitedir. Teslim olmadan varlığa giriş yoktur varlıktan gidişte yoktur. Girişte çıkışta teslimiyetle vuku bulur. Madem hal böyledir o halde niye direniyorsun kime direniyorsun ey insan? Direnmen sana ne fayda veriyor düşündünmü hiç? Sonunda her nefis yine sahibi tarafından teslim alınacaktır bunun kaçışı yoktur. O halde bu direnmenin anlamı ne? Akıl sahibi böyle mi yapar soruyorum? Teslim olacaksın yoksa hep kovalanacaksın ta ki nefesin kesilecek ve düşüp kalacaksın. Kaçışın da hududu var ebedi kimse kaçamaz sonunda yakalanacaksın. Hikaye: Nitekim Hz Süleyman ın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hz Süleyman la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hz Süleyman (as) benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar: Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana 2
Adam telaş içinde: Bu sabah karşıma Azrail (as) çıktı Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı Anladım ki, benim canımı almaya kararlı Peki ne yapmamı istiyorsun? Adam yalvarır: Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman! Sen her şeye muktedirsin Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde Rüzgarına emret de beni buradan ta Hindistan a iletsin. O zaman Azrail (as) belki beni bulamaz Böylece canımı kurtarmış olurum Medet senden! Hz Süleyman, adamın haline acır Rüzgarı çağırır ve: Bu adamı hemen al Hindistan a bırak! emrini verir. Rüzgar bu Bir eser, bir kükrer Adamı alır ve bir anda Hindistan da uzak bir adaya götürür Öğleye doğru Hz Süleyman, divanı toplayarak gelenlerle görüşmeye başlar Bir de ne görsün, Azrail (as) da topluluğun içine karışmış, divanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır: Ey Azrail! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun? der Azrail (as) cevap verir: Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama öfkeyle,hışımla bakmadım hayretle baktım O yanlış anladı Vehme kapıldı Onu, burada görünce şaşırdım Çünkü ALLAH (cc) bana emretmişti ki: Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan da al! Ben de bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan da olamaz Bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm İşte ona bakışımın sebebi bu idi Teslim ol ey insane rabbine seni yaratana dön ve ben sana teslimim de. Kaçaklardan sonra kaçamayıp yakalanan komik hallere düşenlerden olma! Teslim olana teslim edilir! Ne teslim edilir? Bütün yer ve gökte ne varsa o teslim edilir. Maddi ve manevi hazinelere sahip olmak isteyene bu hazineler için kendinden ne kadar verirse o kadar ona bu hazinelerden teslim edilir. Sen akıllı ol her şeyinle Allaha teslim ol Allah yarattığı her şeyi sana teslim etsin ermine amade kılsın.insanlar maneviyattan manevi kuvvetten sual ediyorlar. Ben de diyorum ki bunu BüyükŞeyhimiz bilir ben bilmem. Lakin bana Şeyhimizin bildirdiği kadarından söylim. Yüzme bilmeyene denizin yüzünü asla göstermezler. O kimse ömrü billah küvette kürek çeker büyük okynusta gemi yürüttü zanneder. Havasından alır hakikatından asla nasiplenemez. Boşa kürek çeker. Ey insan teslim ol. Kime? Seni yoktan var edip bu dünya meydanına sürene, Rabbine teslim ol! Sen sokak çocuğu değilsin belki biraz oynayasın diye seni sokağa saldılar amma sen evin yolundan fazla uzaklaşmamalı evin yolunu bulmalı ve evine geri dönmelisin. Yoksa kaybolursun. Ben kendimden vazgeçmem, kimseye kendimi teslim etmem! O zaman sen de hep aynı kalacaksın, BÜCÜR! 3
Ey insanlar, nefsinizi değil ruhaniyetinizi gözetmeye çalışın. Eşeği doyurup İsayı aç bırakmayın. Olan İsaya olmaz yine eşege olur. Oburluktan catlar. Bir gün bir darlık oldu. Peygamberler Mührü Efendimiz ASV o vakit: kim Allah için kendinden ne kadar verebiliyorsa getirsin fakir fukaraya tasaddukta bulunsun malından teslim etsin buyurdular. Bunu işiten en yakın dostu Seyyidina Ebu Bekir efendimiz Rha. Hemen evine koştu evde ne varsa topladı doğru Huzuru Nebiye getirip teslim etti. Efendimiz ona sordu: ya eba Bekir, ne kadar getirdin? Sen de bir şey kaldımi? ya Muhammed SAV, neyim var neyim yok hepsini getirdim teslim ettim kendim için bir şey bırakmadım dedi o Sultan. Efendimiz ASV tebessüm etti sadece. Az zaman geçti Seyyidina Ömer HuzurU Nebiye girdi selam Verdi ve Ya Muhammed bugün Beytul mala ihtiyactan bir şeyler getirdim Kabul et dedi. Efendimiz ASV ona da sordu: ya Ömer ne kadar getirdin teslim ettin? Kendin için bir şey bıraktınmı? Seyyidina Ömer Rha efendimiz: evet ya Resulallah dedi. benim olan ne varsa yarısını kendime ayırdım yarısını getridim size teslim ettim. Bunun üzerine Efendimiz ASV Hz Ebu Bekirle hz Ömeri ısaret ederek: Vallahi dedi bu ikisi kendilerinden ne kadar Allah için teslim ettilerse aralarindaki fark ta Allah katında o kadardır. İlahi Huzurda onlara o kadar hazineler teslim edilmiştir. İnsanlar bedavacı, her şeyi sıkıntısız gayretsiz bedava istiyorlar. Sanki Allah onlara bir şey vermeye mecbur. Allaha eksik itaat ediyorlar lakin her seyi Allahtan eksiksiz istiyorlar. Olamaz! ya Musa buyurdu Cenabı Hak bir gün Musa as`a. insanlar hep istiyorlar ki, Ben onların istediği gibi olayım ne istiyorlarsa hepsini eksiksiz vereyim. Onlar hiç düşünmüyorlar ki, Ben onlardan ne istiyorum? Benim onlardan dileğim nedir? Onlar Beni görmek istedikleri gibi görünmemi istiyorlar, sormuyorlar ki, Ben onları nasıl görmek isterim hiç sormuyorlar. Halbuki Ben onların her istediklerini onlara vermek için onlardan fazla sabırsızlanıyorum bilmiyorlar. Bu hakikattan insanları haberdar et Beni bilsinler ve sevsinler buyurdu. Ey talib! Allah yolunda Yol almak istiyorsan bu yolun şartlarını dayerine getireceksin doğru feyz alasın. Bunun için de sana 3 şey gereklidir: 1- Edeb 2- Samimiyet 3- itimad Bu üçü bir arada olmazsa Mürşid müride istediği kadar veremez. Eksik kalana eksik verilir. Mürşidin kalbinden müridin kalbine akan bir nehir vardır Allah onun önünü tikar. Feyiz Suyu cılız akar. Feyiz nehrinin genişliği ve akış kuvveti müriddeki samimiyet ve teslimiyete göre değişir. Çektiği zikir ve yaptığı meditasyon nisbetince değil. Teslimiyet derecesine göre Bitti! Bu Ultimatom şimdi geldi yukarıdan ki kimse zikrine ibadetine güvenmesin teslimiyetine göre herkese teslim edilecektir manevi lezzetler ve haller. Mürşid şüphesiz manevi bir musluktur senin uzattığın kaba göre sana ikramda bulunur. Mürid kendinden ne kadar Şeyhinden alır. 4
Hakikatıylan Şeyhine teslim olan müride Şeyhinden onun kalbine akan tek bir feyz damlası b ile onun kalbinde okyanus olur ve o mürid o okyanusta kaybolur. Sen Şeyhine ne kadar kendinden verirsen o kadar Şeyhinden alırsın sözün özü bu. Sıddıklardan olmak kolay değildir Hz ebu Bekir herşeyinden kendi zevk ve arzuların düşüncelerin dogruların ve yanlışların hepsinden geçecek sevgilide eriyeceksin. Ey talib! Şeyhin sözünü hekim sözü bil ve tut. Bil ki, Şeyh komutan değildir belki senin manevi rahatsızlıklarını tedavi edecek hekimdir. Ve sözü sana reçetedir. Bu reçeteyi kullanmadığın sürece şifa bulamazsın. Teslim ol teslim al Bitti! 5