1
bakalım bu ay neler var E İ Ö D R T Sevgili arkadaşlar, derginiz Beyza adım adım kendini yeniliyor. 04 08 HACILARA BAYRAM HEDİYESİ BİZİM MAHALLE MİNİ TEST 06 Bunu sayfalarımızda görebilir, hissedebilirsiniz. Yazı ve çizgi kadromuza yeni isimler ekledik. Daha doğrusu, çocuk dergiciliğinde isim yapmış isimleri, kadromuza kattık. Kim mi bunlar: Uzun zamandır çocuk dergisinde kalemiyle yazı yazan, sesiyle radyoda program yapan Fatma Beyza Tütüncüoğlu ablanız. Yine hem yazı hem de programlarıyla adından söz ettiren Ayşegül Akakuş ablanız. Çizgisiyle yıllardır fırçasını konuşturan Ahmet Çakıl ağabeyiniz. 14 ALİŞ EĞLENCELİ BULMACA 12 Şiiriyle satırları konuşturan Bestami Yazgan hocamızın tatlı terennümlerini de sayfalarınızda göreceksiniz. Yine çocuk sayfalarının tanınan isimlerinden Yusuf Dursun ağabeyiniz de bu sayfalarda size kalemiyle sizi selamlayacak. Derginiz Beyza, çizgileriyle de kendini yeniliyor, sizin için en iyisini yapmaya çalışıyor. 19 RAHMET DAMLALARI EŞEK ATLA GİDİYOR 16 Siz de çalışmalarınızı internet veya posta aracılığıyla bize gönderebilirsiniz. Özellikle görüş ve düşüncelerinizi hatta önerilerinizi bekliyoruz. Çünkü bu dergi sizin. Gözlerinizdeki nur hiç sönmesin. Allah a emanet olun. 2 3
HACILARA BAYRAM HEDİYESİ Fatma Beyza TÜTÜNCÜOĞLU Evde bir telaş bir telaş. Kurban bayramına iki gün kaldı ya, annem ve anannem Yok bayram alışverişi idi, yok bayram temizliği idi diye yoruldular. Ben de boş oturmadım elimden geldiğince yardım ettim elbet. Şimdi de birlikte televizyonda Kâbe'yi tavaf eden hacıları izliyoruz. Ne kadar kalabalık! Hac önemli bir görev olsa gerek. Ananem ne zaman 'Kâbe' sözü duysa gözleri nemlenir. Elinde ne varsa bırakır. Ellerini açar ve Yüce Allah'ım. Bana tekrar o mübarek yerleri görmeyi nasip et der. Ne kadar da kalabalık dedim. Eee milyonlarca Müslüman hac vazifelerini yerine getirmeye çalışıyor yavrum dedi ananem. Bu görevi yerine getirmek için Mekke'ye gitmek Kâbe'de olmak gerek. Tam ben Kâbe'yi ve haccı soracaktım ki, sanki bilmiş gibi anlatmaya başladı. Kâbe'yi Allah'ın emriyle Hz. Âdem inşa etti biliyorsun. O günden bu güne o mübarek ev inananlarla dolup taşmış. Güzel dinimizin beş şartından birisi de hac etmek. Tabii diğer ibadetlere göre biraz daha zor ama Rabbim kolaylığını veriyor. Orada tartışmak, kalp kırmak, kavga etmek de yasak. Ama bir görsen yavrucuğum bir baktım her renkten insanlar var. Kimisinin gözleri çekik boyları kısa, kimisinin rengi siyah boyları upuzun, kimisi sarışın. Hepimiz tek bir yöne, tek bir Rab'be ibadet ediyoruz. Bu öyle güzel bir his ki gidip de yaşamak lazım. Yine gözleri yaşardı ninemin. İki damla yaş süzüldü yanaklarına Ama anane ben seni üzmek için sormuyorum ki, hemencik de gözlerin yaşarıyor dedim. Ben ananemi çok severim. Onun üzülmesini de hiç istemem. Ben üzüldüğüme mi ağlıyorum şaşkın dedi bana. Özledim de ondan. Dur nerede kaldık şimdi? Her renkten Müslüman var diyordun. Tamam tamam. Bir de mükâfatı çok büyük. Peygamber Efendimiz: 'Kim Allah için hacceder de hac esnasında kötü sözlerden ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa annesinin onu doğurduğu günkü gibi(günahlarından arınmış olarak) hacdan döner,' buyurmuşlar. Vaaaay dedim. Allah hacılara bayram hediyesi veriyor sanki. Harika bir şey bu ananne. Elbet öyle. Güzel olmaz mı? Allah bu güzel ibadeti yapma niyetine girenlere nasip etsin canım yavrum. Anannem öyle bir anlattı ki ben de bir an önce gitmek istedim. Hem hacca gitmenin yaşı yok. Ellerimi açıp dua ettim, Allah bana da isteyen herkese de nasip etsin dedim. 4 5
6 7
5) Aşağıdakilerden hangi bayram diğerlerinden daha uzun süreli kutlanır? a) Ramazan Bayramı b) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı c) Kurban Bayramı MİNİ TEST Ayşegül AKAKUŞ 6) Bayramlarda el öpen çocuklara verilen paraya ne ad verilir? a) Haraç b) Vergi c) Harçlık 7) İstanbul'u fetheden yüce kumandan kimdir? a) Fatih Terim b) Fatih Sultan Mehmet Han c) Yavuz Sultan Selim Han 1) Aşağıdakilerden hangisi dini bayramlarımızdan değildir? a) Ramazan Bayramı b) 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı c) Kurban Bayramı 2) Hangi iki rengi karıştırırsak yeşili buluruz? a) Mor - mavi b) Açık yeşil - koyu yeşil c) Mavi - sarı 3) Yaşadığı çoğu olay fıkralaştırılmış ve Akşehirli olduğu bilinen bilge adam kimdir? a) Evliya Çelebi b) Nasreddin Hoca c) Hz. Mevlana 4) Gökyüzünden ilk Kurban ın indirilişine vesile olan peygamber kimdir? a) Hz. İsa (a.s.) b) Hz. İsmail (a.s.) c) Hz. Muhammed (a.s.v.) 8) Hangisi dini bayramlarımızdandır? a) Bahar Bayramı b) Ramazan Bayramı c) 23 Nisan Ulusal, Egemenlik ve Çocuk Bayramı 9) Gemilerin yolcu indirip bindirmek için durdukları yere ne denir? a) Durak b) İstasyon c) Liman 10) Kurban Bayramında aşağıdaki hayvanlardan hangisi Allah rızası için kurban edilir? a) Koç b) Horoz c) Keklik 11) Yolda yürürken para bulduğunuzda, aşağıdakilerden hangisini yapmak en doğru davranış olur? a) Hemen cebime atarım. b) Bir arkadaşımla paylaşırım. c) Etrafıma bakar kimin düşürdüğünü anlamaya çalışırım. 8 9
(HAYVANLARI SEVELİM) (TARİH DEDE YAZIYOR) (BİR KISSA BİN HİSSE) KÂBE VE MEKKE RENKLİ VE KONUŞAN HAYVAN: PAPAĞAN Papağanlar ayakları kısa ve ikisi önde, ikisi arkada olmak üzere dört parmağa sahiptir. Ön parmakların dipleri kısa bir zarla birbirine bağlıdır. Arkaya yönelik birinci ve dördüncü parmak geriden kavrar ve gaganın yardımı ile çeviklikle tırmanabilir. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden dolayı en iyi tırmanıcı kuşlar olarak kabul edilirler. Kalın ve kıvrık üst gaga hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kırmada tabla vazifesi görür. Dil, kalın ve etlidir. Aynı zamanda dokunma organı görevini de yapar. Papağanların kanatları nispeten kısadır. Bununla beraber, Yeni Zelanda papağanı hariç hepsi iyi uçucudur. Genelde çift veya grup halinde çığlık çığlığa uçarlar. Sürüler halinde seyahat ederler. Beslenirken veya dinlenirken çok sakindirler. Yeşil renklileri o kadar iyi ortama uyum sağlar ki, çoğu zaman fark edilmezler. Tüyleri yeşil hakim olmak üzere kırmızı, mavi, sarı, beyaz ve siyah olabilir. Papağanın konuşma özelliği fazla olmasından, insanların dediğini tekrarlayan kuş türüdür. Papağanlar, çok kuvvetli hafızaları sayesinde öğrendikleri sözcükleri anlamlarını bilmeden tekrar ederler. Allah onlara böyle bir kabiliyet vermiştir. En tanınmış konuşan türü jako'dur. Erkekler dişilerden daha iyi konuşur. Ama eğitimleri sabır ister. Kâbe'nin unutulduğu yıllardan birindi, Hz. İbrahim Hacer validemizi ve oğlu İsmail'i alır, söz konusu vadiye getirir: Sizi burada bırakmakla emrolundum der ve döner. Hacer Hatun büyük bir tevekkülle emre boyun eğer, Olsun Rabbim bize yeter der. Yanlarında bir kırba su ve üç beş hurmaları vardır. Üstelik şirin İsmail henüz bebektir. Hacer validemiz bir şeyler bulabilmek ümidi ile önce Safa tepesine çıkar. Bir ağaç, bir kuru ot bile yoktur. Sonra Merve tepesine gider. Hacer validemiz, dönüşünde oğlunu bulamaz. Büyük bir telaşla tekrar Safa ve Merve tepeleri arasında 7 zor koşu yapar. Sonra tatlı bir ses işitir. Karşısında ay misali Cebrail aleyhisselam görünür. Bu şaşkınlıkta Hacer validemiz oğlunu fark eder. Şirin bebeğin ayakları dibinde berrak bir suyun kaynadığını görür ve biriktirmek ister. Bir yandan suyu perdelemeye çalışır. Biryandan da kabını toprağa yapıştırır. Tarifsiz bir telaşla Zem (dur) der. Hatta haykırır Zem!... Zem!.. Cebrail aleyhisselam tebessüm eder, Bırak aksın der. Bu su daima akar ve asla tükenmez. Zemzem, sadece susuzları kandırmaz, açları da doyurur, dertlere derman olur. Bu su bir süre sonra göçebe kavimlerin dikkatini çeker. Nitekim Cürhümiler, Hacer validemizden izin alıp, Kubeys Dağı eteklerine yerleşirler. Ve keremli vadi şehir olur. Adına 10 da Mekke derler. 11
ALİŞ 12 13
14 15
RAHMET DAMLALARI: YAĞMUR Hayatımızın bir parçası olan yağmurun yağıp yağmamasıyla bizim davranışlarımız arasında çok yakın bir ilgi bulunduğunu biliyor muydunuz? Gelin birlikte düşünelim: Bir defa, nimetin değeri, yokluğunda daha iyi anlaşılır. Karanlık olmasa aydınlığın, açlık olmasa tokluğun kıymetini anlayamayız. İşte, eğer kuraklık varsa, bu bize yağmurun ne kadar değerli bir nimet olduğunu anlatır. İkincisi: Kuraklık, Allah ı tanımayan veya tanıdığı halde emirlerini dinlemeyen insanları uyarmak için bir cezadır. Bu yüzden, kuraklık gibi bir felakete uğradığımız zaman kendimize sormalıyız. Acaba hangi davranışımızla bu manevi tokata hak kazandık? Tarih bu gibi ibretlerle doludur. Kur an bize Allah a isyan ettikleri için kuraklıkla veya şiddetli fırtınalarla cezalandırılan milletlerden haber verir. Mesela Ad milleti bunlardan biridir. Bu millet, us ve yağmurun bol olduğu yemyeşil bahçelerle çevrili bereketli topraklarda yaşıyordu. İnsanlar çok zengin ve güçlüydüler. Ancak bunca nimetin değerini bilip Allah a şükretmek yerine, zamanla putlara tapmaya başladılar. Kurdukları köşklerde ahlaksız bir hayat sürer oldular. Burun üzerine Allah onları kuraklıkla cezalandırdı. Yem yeşil ve bereketli topraklar çatır çatır kurudu. Hayvanlar telef oldu. Bu durum üç yıl kadar sürdü. Bu arada Hz. Hud Peygamber onları durmaksızın ikaz ediyor ve şöyle diyordu: Rabbinizden af dileyin. Tevbe edin ki, gökten üzerinize bol bol yağmur indirsin ve kuvvetinize kuvvet katarak sizi çoğaltsın. Günahınızda ısrar edip de imandan yüz çevirmeyin. Bu şefkat dolu ikazları dinlemeyen insanlar aksine Hz. Hud u alaya aldılar. Hatta öldürmeye kalktılar Bunun üzerine sarsar denilen şiddetli bir rüzgar ile yerden yere çarpılıp helak edildiler. Evet, biz günahlarımız yüzünden Ad milleti gibi yok edilmiyoruz. Ama günahlarımızın fazlalaştığı zamanlarda yağmursuzlukla cezalandırılıyoruz. Bu yüzden bize düşen, günahlardan sakınmanın yanında, iyilikleri arttırmak olmalı. Çünkü Peygamberimiz, yapılan iyiliklerin belaları def ettiğini söylemiştir. İyiliklerin en büyüğü ise, insanlara Allah ı tanıtmak ve onlara iyi insan olmanın yolları göstermektir. 16 17
POLEN HARİKA BİR İLAÇTIR EŞEK ATLA GİDİYOR Bir gün Nasreddin Hoca, Eşeğine binmişti. O gün olan bitenden, Oldukça sevinmişti. Yolda giderken böyle, Rastlamış ona biri, Kendini çok beğenmiş Tepesinde kibiri. Alaycı bir edayla, Hoca'ya dik dik bakmış. Maksadı sohbet değil, Maskaralık yapmakmış. Sonra bindiği atı, 18 Polen: arıların çiçeklerin ortasında bulunan tozlarını, larvaları ve ana arıyı beslemek için arka ayaklarına özel bir salgı ile toplayarak, kovanın önünde bulunan polen tuzağı denilen kutulara bıraktıkları maddedir. Bu tozlar kurtularak hazır hale getirilir. Polen harika besinlerin en üstünüdür. Bütün vitaminler, yağ, protein, şeker, mineral, doğal hormon gibi maddeler bulunur. Ayrıca 27 çeşit madensel tuz ile 22 çeşit amino, asidi yanında: A, B, B1, B2, B3, B5 vitaminleri ihtiva eder. Başta kanser olmak üzere, kalp-damar ve karaciğer, romatizma, sedef egzama, sicilce, saç dökülmesi, cilt lekeleri, göz astım, bronşit, ülser, basur, felç, kansızlık, beyin, ruhun ve sinir hastalıklarında; çocuk gelişiminde beyin ve vücut yorgunluklarında kullanıldığı gibi; zayıflık, şişmanlık, kabızlık-ishal gibi birbirine zıt olan hastalıklarda da kullanılır. Kandaki alyuvar sayısını yüzde 25 ve nemoglobini yüzde 15 oranında arttırır. Günde bir çay kaşığı, süt, çay, kahve ile birlikte yahut çiğneyerek doğrudan doğruya alınabilir. Allah bize bu güzel nimeti verdiyse, bizim yapabileceğimiz elbette bu nimet karşısında O'na teşekkür etmektir. Hoca'ya doğru sürmüş Hem de kabadayıca, Öhü öhö! Öksürmüş. O an utanmaz adam, Hoca'ya şöyle diyor; Behey Hoca Efendi, Eşek nasıl gidiyor? Hocamız, deh çüş deyip, Durdurmuş eşeğini. Bu kibirli adama, Demiş diyeceğini: Eşek dedin, değil mi? Şükür aklım eriyor. Görüyor cümle âlem, Eşek, atla gidiyor! 19
KUR AN TERCÜMANI VE HADİS DENİZİ: HZ. ABDULLAH Peygamberimiz namaza duruyordu. Yanında küçük bir çocuk vardı. Peygamberimize saygısızlık olmasın diye epeyce gerisinde durmuştu. Peygamberimiz imam, kendisi de cemaat olacak, birlikte namaz kılacaklardı. Peygamberimiz hafifçe saçından tutarak sağına çekti. Böylece cemaat tek kişi olunca imamın hemen sağında durmasını hatırlattı. İşte bu genç Peygamberimizin amcası Abbas ın oğlu Abdullah tı. Abdullah bu sıralarda on-on bir yaşlarında bulunuyordu. Peygamberimizin Medine ye hicretinden bir sene önce Mekke de dünyaya gelmişti. Küçük yaşta bulunmasına rağmen, zeki, efendi ve çalışkan bir genç olduğundan Peygamberimiz kendisine özel bir alaka duyuyordu. Peygamberimizi hanımı Hz. Meymune teyzesi olduğundan, Peygamberimizin evine rahatlıkla girip çıkabiliyordu. Peygamberimiz Hz. Abdullah ı yetiştiriyor, terbiye ediyor, her seferinde yeni bir şey öğretiyordu. Zaten Peygamberimizin onu eğitmesi yeni doğduğu günlerde başlamıştı Abdullah dünyaya gelince, babası aldı onu Peygamberimize götürdü. Peygamberimiz küçük Abdullah ı kucağına aldı. Ağzına bir parça hurma ezmesi koydu ve sonra şu duayı yaptı: Allah ım, onu din ilminde üstün kıl ve kitabını öğret. Abdullah bu dua bereketiyle artık ilim yolunun meraklı bir yolcusu oldu. Hocası ve öğretmeni Peygamberimizdi. İlk dini eğitimi, bilgiyi ve tatbikatı bizzat Peygamberimizden öğrendi. Abdullah bazen geceleri de Peygamberimizle birlikte kalır ve ibadet ederdi. Yine bir gece kalmıştı. Peygamberimizin abdest suyunu hazırladı. Abdest alışını seyretti. Böylece abdesti Peygamberimizden görerek öğrendi. Daha sonra namaz kılışına da dikkat etti. Eksiksiz olarak namazı da öğrendi. Bu çalışkan talebesine iltifatta bulunan Peygamberimiz zaman zaman dua ederek manen desteklerdi. Peygamberimizin duası hemen kabul olurdu. Çünkü Allah onun isteklerini geri çevirmez, hemen verirdi. Bir gün elini Abdullah ın göğsüne koyarak şöyle dua etti: Allah ım insanoğluna ihsan ettiğin her ilim ve her hikmet bu güzel göğüste toplansın. Abdullah okumaya, yazmaya ve her gün yeni yeni şeyler öğrenmeye çok merak sarmıştı. 13 yaşına geldiğinde Kur an ın büyük bir kısmını ezerine almıştı. 15 yaşına geline de Kur an-ı Kerimin tamamını hafızasına aldı. Peygamberimiz dünyasını değiştiğinde Abdullah 13 yaşındaydı. Bu kadar genç yaşta olmasına rağmen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali gibi Sahabilerin, büyüklerinin yer aldığı ilim meclislerine katılırdı. Onlardan istifade eder. Bir mesele olunca kendisinin de görüşü alınırdı. Tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini ilimlerde parmakla gösteriliyordu. Sahabiler kendisine Kur an tercümanı, hadis denizi diyorlardı. Hz. Abdullah Halife Hz. Osman döneminde dini hususlarda kendisine yöneltilen sorulara cevap veriyor, Müslümanların dini meselelerini hallediyordu. Hz. Abdullah Kur an tefsiri hususunda en güvenilir kaynaktı. Bugün birçok ayet ve sure onun verdiği bilgilere göre açıklanmaktadır. 68 sene ömür süren Hz. Abdullah geride yetişmiş birçok alim bıraktı. Onun yetiştirdiği talebeler İslami ilimlerin gelişmesine büyük yardım etti. Allah ondan razı olsun. ÇOÇUK SAHABİLER 20 21
Ecmel Müjgan - şerif huzeyfemübeccel Coşkun asel yağmur beyza albüm ümit yaşar elif çapacıoğlu azra akın fatma zehza köse hatice köse emir aşık züleyha çalışkan 22 23
24 HAYDİ BOYAYALIM