SAĞLIK EMANETTİR. Nureddin Yıldız ın 14.12.2014 tarihli (36.) Şehzâdebaşı Camii Sohbetidir.



Benzer belgeler
Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Mukaddime-7. Nureddin Yıldız ın Tıbba Müslümanca Bakış (7.) dersidir.

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Hilalin bir ülkede görülmesiyle oruca başlamak. Muhammed b. Salih el-useymîn. Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

215) Misvak Kullanmak (Misvak Kullanmanın Ve Yaratılış Özelliklerinin Faydası)

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU MELİKE DAĞ

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

ÜÇ BÜYÜK NİMET. Nureddin Yıldız Hocaefendi'nin tarihli Şehzâdebaşı Sohbeti dir.

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

İmam-ı Muhammed Terkine ruhsat olmayan sünnettir der. Sünnet-i müekkededir.[6]

SORU : CEVAP: SORU: CEVAP:

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Kari m ve eşi Kelly alti sonra çocuk sahi bi olmak i sti yor

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Pavlus un. Seyahatleri

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

İÇİNDEKİLER. Takdim... 9 İTİKAD ÜNİTESİ. I. BÖLÜM Din Din Ne Demektir? Dinin Çeşitleri İslâm Dini nin Bazı Özellikleri...

Diyanet'in yaz Kur'an kursları bugün başladı

لا حرج من قضاء رمضان ا صف ا اk من شعبان

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

BALÇOVA AKD KİDS KASIM AYI EĞİTİM PROGRAMI

YAŞLILAR YURDUNDA ÇALIŞAN, DOMUZ ETİ PİŞİREN VE İÇKİ SUNAN KADININ HÜKMÜ

MERAKLI KİTAPLAR Kavramlar

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU BUKET SARICA

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

Okutunuz ve defterlerine yazdırınız 1 abla abdest kablo Sabri tablo tablet tabla kablo baba bakır kaba soba bayrak kabak badem bakkal Banu bal balık

SINAV KAYGISI. Sınav Kaygısının Belirtileri Nelerdir? * Fiziksel Belirtiler


Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı nı İhya Edişleri

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

M14 esnevi den (şirli) r H i k â y ele

Hayırların babası olarak anılan,

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TOPLANTI BİLGİLERİ MUTLU GÜNLERİMİZ KONUKLARIMIZ

Birincisi; yüzün, alnın en üst tarafından başlamak üzere çene altına kadar olan kısmıyla, iki kulak yumuşakları arasında kalan kısmını yıkamak.

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

tellidetay.wordpress.com

Transkript:

SAĞLIK EMANETTİR Nureddin Yıldız ın 14.12.2014 tarihli (36.) Şehzâdebaşı Camii Sohbetidir.

Bismillahirrahmanirrahim Elhamdüli llahi Rabbi l âlemin ve sallallahu ve selleme âla seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn. Âlemlerin Rabb i Allah a hamd, efendimiz Muhammed aleyhisselama, ailesine, ashabına salat ve selam olsun. Değerli Mü min Küçük bir bebeğin bulunduğu evde, rüzgârlı bir günde pencereyi açan ağabeyini veya ablasını, evin annesi bebek üşür pencereyi kapat diye ikaz eder. Elbette bir annenin, bir babanın, hatta sıradan bir insanın, bir bebeğin rüzgârlı bir havada üşümesine karşı merhametli davranması en doğal insanî gereklerden birisidir. Bir bebeğin, rüzgârlı havada üşümesinden rahatsız olmak ne kadar insanlık ise, bir insanın kendi bedeninin rüzgârda üşümesinden de rahatsız olması insanlıktır, öyle olmalıdır. Şimdi böyle bir annenin, babanın ve ağabeyin bu bebeğin rüzgârda üşümesine karşı neden bu hassasiyeti gösterdiğini sorup cevap beklediğimiz zaman diyeceği şey şudur: Bebek, Allah ın emanetidir, aman bir şey olur çocuğa, vebale gireriz. Bu şekilde düşünür insan. Doğrudur şüphesiz, bebek annesinin kucağına, Allah ın emaneti olarak konmuştur. Bebeğe karşı laubalilik, onun sağlığına dikkat etmemek, emanetin kıymetini bilmemektir. Mü min Yalnız şu da büyük bir hakikat ki; kucağımızdaki bebeğin hayatı, sağlığı bize emanet olduğu gibi, bizim kendi bedenlerimiz de bize emanettir. Bebek, Allah ın emanetidir de o bebek büyüyüp yirmi yaşına, otuz yaşına, kırk yaşına gelince emanet geri verilmiş de marketten yenisi mi alınmış oluyor? Doğan her insan, bu dünyada nefes aldığı sürece canlı olarak toprağın üstünde gezip yürüdüğü sürece, Allah ın emaneti olan bir can, Allah tan emanet olarak verilen bir sıhhatle yaşamaktadır. Değerli Ne yazık ki insan, genelde kolay bulduğu ve uzun süre kullandığı şeylerin kıymetini unutabilir, unutur da. Eğer biz, kırkıncı senesini doldurmadan ömrümüzün biteceği bir hayat yaşayacağımıza inansaydık, sağlığımıza çok daha fazla dikkat ederdik. Nasıl olsa yüze kadar gidebiliyor diye, otuz yaşındaki insanlar, sağlıklarını hoyratça kullanabiliyorlar. Otuzun üzerine bir otuz daha koyunca, bu sefer doktordan daha doktor kesiliyor, sağlık evhamlısı oluyor. Çünkü sona yaklaştığını hissediyor. Sağlığımızı, Allah ın bir emaneti olduğu hâlde kıymetini bilmeden yaşıyor olmamız, bitmez tükenmez bir dere suyu gibi kullandığımızı zannetmemizden dolayıdır. Bir dere akıp duruyor. Bir bardağını içsen ne olur, bir maşrapa su alsan ne olur? Nasıl olsa ömür harca harca bitmez diye zannediyoruz. Bir insanın beş yüz yıllık bir ömür garantisi olsa bile, o beş yüz yıllık ömrün sahibi değildir. Bu ömrün vereni Allah tır. Hesabını soracak olan da Allah tır. Benim adım var, soyadım var, evirip çevirdiğim elim, kolum, parmaklarım var; hiçbirinde imzam yok, hepsi Allah a ait. Bir mü min hiçbir

şekilde benim kolum diyemez, Allah ın bana verdiği kol diyebilir. Benim vücudum diyende akıl yoktur. Kendin mi biçtin, tasarladın, bu nasıl senin oldu? Sana verildi, veren de Allah tır. Aziz Allah Teâlâ nın huzuruna çıkıp hesap vereceğine iman eden bir mü minin şuuru şöyledir: Seksen yaşında veya on sekiz yaşında, genç ya da ihtiyar, herhangi bir ayrım yapmadan, bir annenin bebeğinin sağlığını, sıhhatini koruyup kolladığı gibi, insan da kendi sağlığını ve sıhhatini korumak zorundadır. Bu içinde bulunduğumuz camide, camiyi kirletmek veya birine hakaret etmek şeklinde yanlış bir uygulama yapana Yahu Allah ın evi burası, ne yapıyorsun sen diyoruz. Mesela; bu caminin içinde sigara içen birini görsek turist bile olsa ona izin vermeyiz. Yahu burası Allah ın Camisi ne yapıyorsun? Külünü nereye atacaksın, caminin içinde böyle bir şey olur mu? Caminin halısına kül düşürülür mü? deriz. Hâlbuki bu camiyi biz yaptık, betondan, tuğladan sıvadık bir şeyler yaptık. Aynı insan olarak sen, ciğerlerine sigara dumanı indiriyorsun, hâlbuki bu bedeni sen yapmadın, Allah verdi. Hadi caminin mimarı Sinan abi, bunun mimarı ebedi Allah. Camiye kül düşürülmez de, ciğere düşürülür mü? Hangi Müslüman ın sıhhati, sağlığı, eli, ayağı, ciğeri bir caminin tuğlasından değersizdir? Hatta ve hatta hangi Müslüman ın bedeni, eli, kolu, gözü Kâbe nin duvarındaki tuğlalarının birinden daha değersizdir? Peygamber aleyhisselam buyuruyor ki: Allah katında bir Müslüman ı zımnen öldürmek; Kâbe nin yıkılmasından daha büyük suçtur. Demek ki Müslüman olarak bizim sağlık ve sıhhate bakışımız, herhangi bir şekilde filan insan haklarından, Sağlık Bakanlığı nın tanıdığı sağlık yasasının getirdiği haklardan, hukuklardan kaynaklanmıyor. Bu beden, Allah ın sahibi olduğu bir bedendir. Ben bunun emanetçisiyim, üstelik de bu emanetin bende ne kadar kalacağı da belli değil. Bir gün geri istenecek ve getirir misin aldığın emaneti diye bana sorulmayacak. Aldık diyecekler, almış olacaklar. Hiçbir doktor, muayene ücreti ödeyen hastasını muayene ve tedavi etmiyordur. Mü min Doktor, Allah ın emanetine Allah ın hatırı için hizmet eden görevlisidir. Böyle bir doktor da mü min, muvahhit, mücahit bir doktordur. Velev ki ücretten dolayı bunu yapmış olsun, şuur bu ise eğer, sonuç bu şekildedir. Şuur bu olmalıdır tabi. Şu dünyada, insanın sağlıktan daha büyük bir nimeti olabilir mi? Beraber tefekkür edelim. Ekmek, domates, diş fırçası, koltuk, araba hepsi nimettir. Bütün bunları gören gözüm, tadan dilim, tutan elim, nimet almak için yürüyen ayağım, varlığım ve bu ayağımın, kolumun, elimin, dilimin, gözümün, kulağımın sağlıklı olması Allah ın nimetlerinden bir nimet değil mi? Hatta nimetlerin en nimeti değil mi? Dünyanın bütün serveti ölü için ne anlam ifade ediyor? Yatalak bir hastanın serveti bir işe yarıyor mu? Görmeyen bir insan için hangi çiçek daha güzeldir? Burun hassasiyeti olmayan için kokan bir gül var mı?

Sağlıktan büyük bir nimet olamaz ki. Mü min olarak biz Rabb imizin üzerimizdeki nimetlerini sayarken, sağlıktan başlamak zorundayız. Allah ın en büyük nimeti sağlıktır. Namaz bile sağlıklı insanın yapabildiği bir iştir. Allah diyebilmek için dönen bir dil gerekir, düşünen bir beyin gerekir, kan pompalayan kalp gerekir. Sağlık büyük bir nimettir. Bir kilo domatesin bir dilimi veya bir somun ekmekten düşen kırıntılar Allah ın nimetidir. Çöpe ekmek kırıntısını nasıl atarsın diye evde fırtına estiren Müslüman baba, kendisi veya ailesinden birisinin sağlığı ile ilgili mesela; tıbben kullanılması sakıncalı bir yağ çeşidini kullanırken hayati tehlike taşıdığını, damar tıkanıklığından, şu hastalıklara kadar bir yığın zarar oluşturduğunu duyup bildiği hâlde, hâlâ mutfağında bunları kullanıyor, yemekten sonra balkona geçip üstünde ölürsün, yaşamazsın, zehir, zıkkım yandın gittin yazan bir kutudan bir sigara alıp içiyorsa bu aynı hassasiyetin gösterilmediğini gözler önüne sermektedir. Tavuğa atsan tenezzül edip almayacağı, buğdaydan küçük kırıntıya israf olduğu için gösterdiğin hassasiyeti Allah ın emanet olarak verdiği sağlığın için göstermiyorsun. Allah ekmeğin hesabını soracak da çürütülmüş ciğerlerin, tıkatılmış damarların, çürütülmüş dişlerin hesabını sormayacak mı? Elbette ekmek kırıntısını çöpe atamayız, mü miniz biz. Buğday tanesinden küçük bile olsa Allah ın nimeti deriz. Ancak, kaç ton buğday, bir insan yapar Allah aşkına? Bütün insanlar on dakika daha rahat yaşamak için Konya Ovası kadar buğday vermeye hazır değil mi? Allah: Sonra nimetlerden muhakkak hesaba çekileceksiniz diyor. (8 (Tekasür, ث م ل ت س ل ن ي و م ئ ذ ع ن الن ع يم Verilen nimetlerden muhakkak hesaba çekileceksiniz. Eğer bir dilim ekmek nimet biliniyor, çöpe atılınca hesabından endişe ediliyorsa, aynı hassasiyet yüzlerce, binlerce defa daha fazla, bir nefes sıhhat için gösterilmelidir ki mü min şuuruyla, tavuk şuuru belli olsun. Tavuk da karnının tokluğuyla ilgili olduğu için tek dilim buğday parçası kaçırmaz. Kursak sorunu bu, şükür sorunu değil. Dakikalarımız, nefeslerimiz, tutmaya mecalli avuçlarımız, zikredecek, Allah diyecek dillerimiz bizde emanettir. Elimizdeki parayı çarçur etmek nihayet o gün, dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz ayetine takıldığı gibi, nefeslerimizi ve dakikalarımızı sağlığımıza zarara verecek şekilde çarçur ettiğimiz zaman da nihayet o gün, dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz ayeti gerçekleşecektir. Aziz Bugün burada şu hakikati evlerimize afiş yapıp sokmak istiyorum. Çöpe atılan ekmek kırıntıları gibi, heder edilmiş sağlığımız da bizden sorulacaktır. Dikkat etmeden, derin kestiğimiz için tırnağımızın dibinde oluşacak yara da hesabı sorulacak bir şeydir. Çünkü senin Peygamber in -aleyhisselatu vesselam- bu kâinat kurulduğundan beri, ilk defa kâinat devletinin başı olarak bu dünyada bulunan bir insan sıfatıyla, kendisine iman eden mü min vatandaşlarına tırnak kesme eğitimi verip gitmiş bir Peygamber dir.

Tırnak kesmenin bile ayrıntılarını anlatıp giden Peygamber in iman eden mü minleri, tırnağını derin kesip parmağını yara edemez. Tıpkı taharet almayı bilmeyip, namaza kirli kirli gelmenin, bu Peygamber in Ümmeti ne yaraşmaması gibi bir şeydir bu. Allah ın verdiği bütün nimetlerin hesaba çekilecek şeyler olduğuna iman etmek gerekiyor. Sadece petrol boşa akınca mı israf edilmiş oluyor? Sadece musluklardan akan su israf edilince mi eyvah denmesi gerekiyor? Kaç trilyon ton su, bir insanın derin bir nefesinden kıymetli olabilir? Hiç tereddüt etmeden evlerimizin flama gibi kapısında asılı olması gereken bir kanundan söz ediyoruz. Bu kanunun A bendi; Sıhhatimiz, Allah ın emanetidir. İki; Allah ın emanetine saygı, Allah a saygıdır. Üç; Benim, bebeğimin, Allah ın hayatta tuttuğu herhangi bir insanın canı, can olmak bakımından farklı değildir. Dört; Allah ın verdiği sağlık emanetine bir dakika içinde bir kurşunla son vermek de cinayettir, Allah hesabını soracaktır. Beş sene içinde öldüren bir mikrobu vücudunda barındırmak da Allah ın emanetine hıyanettir. İmanımız bunu gerektiriyor kardeşlerim. Kıyamet günü biz sadece camiye, sabah namazına gidip gitmediğimizden mi hesap vereceğiz? Harcadığımız zehirli bir havada geçirdiğimiz on dakikamız da hesabını vereceğimiz şey değil midir? Sıhhat, sağlık sadece bebekler için mi değerli? Esasen kendisine önem vermeyenin, bebeğinin sağlığına önem verdiğine de inanmak mümkün değildir. O inandırıcı değildir. O sadece annelik, babalık, abilik hassasiyetinden dolayı bir nebze ilgi gösteriyordur. Zaten onun da anneliği, babalığı zengin, para kazanacağı bir iş bulsa bakıcıya bırakıp gidecek zafiyettedir. Belki de annelik sevgisi, babalık merhameti ama inandırıcı olmaktan uzaktır. Çocuk olduğu için, bebek olduğu için değil, Allah ın emaneti olduğu için, yarın Allah hesabını soracağı için böyle bakmak zorundayız. Aziz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Ümmeti ne ikaz ettiği konulardan birisinde buyuruyor ki; İki şey insanların çoğunun kıymetini bilemedikleri şeydir. Birisi sıhhat, diğeri de boş vakit. İki şey: Sıhhat ve boş vakit. Cuma hutbelerinde, Ramazan vaazlarında bu hadisi belki yüz defa dinlemişizdir. Umarım ki imam hatip liselerinde okuyan genç kardeşlerim, bu hadisin Arapçasını da ezber biliyorlardır. Ben bunu burada bunun için tekrar etmek istemiyorum, bu vakit israfıdır. Ama şunu söylemek istiyorum. Demek ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu hadisi şerifi ile bize mesaj bırakmak istiyor. Bakın, insan yetiştirirken o insanın sağlığını ve boş vaktini boşa harcamayacak şekilde yetiştirin demek istiyor. Eğer biz Müslümanlar olarak eğitim, insan yetiştirmek deyince sadece okuryazar olmayı, diploma almayı ve o diploma sayesinde iş bulmayı anlıyorsak sıradanlaşırız.

Benim Peygamber im ise dünya toplumları içerisinde kolay kolay insanların dikkatini çekmeyen, ancak Allah adına konuşan bir peygamberin dikkat çekebileceği bir noktaya dikkat çekiyor. Çocuk yetiştirirken, öğretmen olurken, yönetici olurken, insanoğlunun zaaf noktalarından birine işaret ediyor. Nedir o? İnsanların çoğunluğu, sağlığı elden gitmeden kıymetini bilmez. Boş vakti varken, vaktin kıymetini anlamaz. İki eli, iki ayağı bir çuvala girince insanın aklı başına gelir. Ama Sen ey miraç gören, Allah Teâlâ nın en büyük lütuflarına mazhar olan Muhammed aleyhisselamın Ümmeti, senin medreselerin, senin evin, senin eğitim tarzın farklı olmalıdır! Muhammed aleyhisselamın terbiyesinden gelmiş bir eğitim mantığıyla, tırnak kesmeyi ve insanın en müstehcen yerlerindeki tüylenmeye karşı bile temizlik çeşitlerini öğretip giden bir Peygamber in Ümmet i olarak sen, dünya sağlık örgütünden önce, sıhhati Allah ın emaneti bilip Allah a hesabını vereceğin dakikalara bölerek kullandığın zaman, haccın sana geldiği bir Müslüman hâline gelmiş olursun. Mekke ye giden değil, Medine Medeniyetini, Mekke azametini evinin ortasına taşıyan Müslüman hâline gelmiş olursun. Ama İslam, Müslümanlık sadece bazı törenleri yapıp bitirmekten ibaret, çocukları da hatmettirince evliya yaptığına inanmaktan ibaret olunca, sağlık konusunda nasıl baraja takıldığımızı, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bu muhteşem uyarısından bile ders çıkarmakta zorlandığımızı hep beraber izliyoruz kardeşlerim. Evlerimize kanun koymak zorundayız. Ben, doktor buna tehlikeli dediği için değil, bu çok acı, mideme, ülsere dokunuyor diye değil, çok kirlendi, tırnağının altında çöp var diye değil, sağlığımı Allah sorar diye temizlik yapacağım. Bu nimetleri soracağım derken Allah, sadece verdiği şeftalileri mi soracak? Sadece domatesin mi hesabı var? Sadece deste deste paraların mı hesabını soracak Allah? Her nimet sorgu konusudur. Sağlıktan büyük nimet var mı? Bu dünyada bütün nimetler, bir nefes daha fazla sağlıklı yaşayabilmek içindir zaten. Bütün nimetler, bu nimetin nimetidir. Hiçbir ölü ziyafete davetli değil. Bu nimetler, bu ikramlar diriler içindir. Diriler, Allah ın diri tutma, sağlığını ayakta tutma nimetini, kesinlikle domatesten daha değerli tutmakla Allah ın nimetini takdir etmiş olabilirler. Elbette Rabb imizin verdiği kadar sağlığımız olacak. Kimimizi Allah, belli bir imtihan gereği hastalıklı yaratacak. Rabb imiz, kimimizi daha sonra hasta edecek. Hesap O nun hesabı, kudret O nun kudretidir şüphesiz. Ama biz bir nefes sıhhat için, elimizdeki her şeyi verecek kalitede sağlık ciddiyeti ve sağlık sorumluluğu taşımak zorundayız. Benim vücudum diyemezsin. Senin vücudun olduğunu kim dedi? Sen kimsin? Kimsin sen? Allah ın kudreti önünde nesin? Sus, başına gökler düşmesin. Sen kimsin? Nesin, ne zaman gelmeyi uygun buldun da bu hayata geldin sen? Aziz Bugün bu hadis şerif, bu evde yaşayanlar, yaşadıkları sağlık ve sıhhati Allah ın emaneti olarak bilmekte, Allah a gösterdikleri saygının gereği olarak da Allah ın nimetine saygı göstermektedirler. diye bir kanun maddesi yazacağız evimizin yürek kapısında inşallah. Bunu neden yaptığımızı çoluk çocuğumuza da öğreteceğiz. Doktor amca dedi ki iğne yaparım yoksa cümlesi çirkin bir cümledir. Ne demek bu? Çocuğun gözünde beyaz önlüklü bir insanı öcü hâline getiriyorsun. Öyle değil. Hani ekmek kırıntısını çöpe atarken koca koca laflar etmiştin ya, şimdi o laflardan tekrar edeceksin.

Yavrum bir dakikayı bile Allah bize bağışlıyor, bizim bir nefes alacak kadar bir vaktimizin olması, bir sancımızın, derdimizin olmaması parmağımızın kanamıyor olması, mis gibi güzel bir uyku uyuyor olmamız bizi yaratan Allah ın bize ikramıdır. Eğer biz uykumuzu bölecek bir iş yaparsak, bu ikrama karşı saygısızlık yapmış oluruz. Onun için bundan yemiyoruz tamam mı yavrum. Yoksa doktor amca iğne yapar diye değil demek zorundayız. Öyle bir şey yok. Zavallı doktora da iğne yapıyorlar zaten. Kendisi iğneli, sana nasıl iğne yapsın? Damarımızı tıkatır da sonra bize anjiyo yaparlar, balon yaparlar diye değil, bu damarlardan Allah diyecek olan dile kan gidecekti niye engelledin, niye bu yağdan yedin diye Allah sorar diye korkarak sağlık ve sıhhat eğitimini çoluk çocuğumuza vereceğiz. Biz Ümmeti Muhammed iz. Bize hayatı öğreten Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemdir. Ancak bu mantıkla Rabb imizin huzuruna, rahat hesabını verebilmemiz muhtemel bir anlayışla çıkabiliriz. Sevgili Peygamber aleyhisselam Efendimiz, kıyamete dair, Allah ın huzura çıkacağımız güne dair bilgileri aktarırken, pek çoğumuzun duymuş olduğunu zannettiğim bir hadis şerifle bizi ikaz ediyor. Buyuruyor ki; Bir insan, Allah ın önünde dört şeyin hesabını vermeden ayağını bile kıpırdatamaz. Cennete gitmek-gitmemek, cehenneme gitmek bunlar değil, kıpırdamak bile yok. Dört şeyin hesabını ver, ondan sonra gidelim. Bu muhasebenin dört başlığıdır. Birincisi; ömrünü nasıl tükettiğini, İkincisi; Allah ın verdiği ilmi nerelerde kullandığını, Üçüncüsü; Allah tan gelen malı nasıl harcadığını, Dördüncü olarak da bedenini nerede çürüttüğünü sorar. Bu beden senin değildi. Kiracıydın sen, kiracı olduğun eve matkap sokmuşsun delik deşik etmişsin duvarlarını. Kiracısın, evin sıvasını dökmüşsün bunu Allah soracak. Bu dört şeyin hesabını vermeden ayakların bile kıpırdayamayacağı yere gidiyoruz kardeşlerim. Onun için biz kendimize ait herhangi bir tapulu malı kullanmıyoruz. Allah ın emaneti bedenlerle bu dünyada yaşıyoruz. Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: Kul kıyamet günü, Allah ın önüne dikildiği zaman namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin, ağızdan çıkan, eliyle işlenen kötülüklerin hesabından önce: Sana sağlıklı bir beden, istediğin zaman içebileceğin soğuk su vermemiş miydim ben diyecek. Vermiştin demekten başka çare var mı? Vermiştin ama yetmiş beş yaşındayken sıkıntı çıkarmıştı, romatizmalarım olmuştu mu diyeceksin? Hepimiz için sorun olan bir şeyi konuşuyorum. Özellikle gençlerin kış günü soğukta dolaşmakta sakınca görmeyen vurdumduymazlıklarının faturasını anlatıyorum. İhtiyarların, gençliklerinden ibret almayıp hâlâ Allah ın emaneti değil, doktorların tavsiyesiyle, ilaçla ayakta duran bedene sahip olduklarını vehmetmelerinin yanlışlığını söylüyorum. Biz Rabb imizin nimetiyle ayaktayız.

Tırnaktan örnek verdim. Peygamber aleyhisselam Efendimiz in ağız temizliği ile ilgili bugün ve yarın insanoğlunun en büyük mucizelerden bir mucize olarak dinleyeceği misvak dersini örnek vermek bile istemiyorum. Herkes Peygamber aleyhisselamın, Medine ye giden hacıların misvak odunu getirip onunla dişlerini bilemelerini tavsiye ettiğini zannediyor. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem mikrop üretim merkezi olan diş ve ağız sağlığını vurguluyor. Sadece bu noktadan bile alsak, biz Ümmet imin vebale gireceğini bilmesem günde beş defa diş temizlemeyi, misvakı emredecektim sözünün ne demek olduğunu anlayacaktık. Sararmış dişler, bu Ümmet in Medine terbiyesinin eğitiminin gerisinde kalmış şekilleridir. Mesele, sadece abdest alırken dişleri temizleme meselesi değil kardeşlerim, şüphesiz o da önemli. Ama mesele; misvak meselesi de değil, Allah ın emaneti olan bu organlardan bir organın, o emanetinin sahibinin büyüklüğüne uygun olarak korunması meselesidir. Ben tıbbın alanına girip sağlık nasıl korunmalı diye bir brifing vermiyorum. Ama bu Ümmet ten olan her mü minin evinde, iş yerinde sağlığı Allah ın emaneti olarak görmeye mecbur olduğunu söylüyorum. Çocuğumuz oynarken düşüp ayağı kırıldığında eyvah çocuk acı çekiyor demek Müslüman, gâvur, dinli, dinsiz her annenin yapacağı iştir zaten. Çocuğunun ayağı kırılmasına üzülmeyecek hiçbir şeye inanmayan bir anne bile olmaz herhâlde. Ama mü min anne, mü min baba, mü min öğretmen bu çocuğun sağlığını bana emanet eden Allah a karşı yanlış iş yaptım diye düşünür. Savcılık soruşturmasından önce, Allah ın hesabını hesaba katar, mü min farkı budur. Sadece örnek olarak, aklımızda kalsın diye bir noktayı defterlerimize kaydetmek istiyorum. Ben bir yerden ev satın alacağım zaman, ev kiralayacağım zaman elbette geniş, kirası ucuz, vs. diye sayarım. Ama bakınız, benim bir Müslüman olarak alacağım ev ile ilgili özelliklerden biri de; benim yedi saat huzur içerisinde uyku uyuyup uyuyamayacağım açısından, o evi incelemektir. Neden? Sabahleyin başım ağrıyarak kalkarım diye değil. Uyku, Rabb imin bana nimetlerinden bir nimettir, uykum sağlıklı olduğu sürece bedenim sağlıklı olacaktır. Gürültülü ve havası kirli bir yerden ev kiralayıp, düzgün uyuyamadığı için sabahleyin baş ağrısı ile kalkan bir Müslüman elbette adam öldürmedi, elbette ekmeği çöpe atmadı ama uyku nimetini yanlış yerde değerlendirdiği için kıyamet günü baş ağrısından hesap verir. Ekmeği fırında yaktın kapkara oldu, yiyebiliyor musun? Mekruh. Niye mekruh? Mideye zararlı. Doğru, fıkıhta böyle yazar. Peki, insanın uyuşturucu kullanmadıkça, iğne yemedikçe uyuyamayacağı kadar gürültülü bir evde sen nasıl uyudun? Uzun dönemde de olsa sağlığına zarar vereceğini niye düşünmüyorsun? Sadece bizim açımızdan değil, Müslümanların oturduğu imar projelerinden, mahallelerinin projelerinden mesul olan, bu yüzden Müslümanların devletinden maaş alan yöneticiler de, fabrikaların dibinde dozer gürültülerinin yanında, pres makinelerinin yanında iskân verip Müslümanların, çoluk çocuklarının uyuyacakları ev yapmalarına izin verirken de Allah katında mesul olacaklar.

Sadece belediyenin parasını çalmamakla, Müslüman yöneticilik standardı oluşturulamaz. Müslüman zaten çalmaz. Diğer mü minin, vatandaşların huzurundan da çalmaz. Ümmeti Muhammed in yükünü omuzlayıp gitmek kıyamet günü kolay değildir. Uyuyamayan bebeklerin hesabını vermek de var. Gürültüden, hava kirliliğinden dolayı solunum sorunu yaşayıp sabaha baş ağrısı ile kalkan ihtiyar ninelerin kıyamet günü hesabını vermek de var. Biz Ümmeti Muhammed iz. Sosyal mosyal hayat tarzımız yok. Nimet dediğimiz bir hayat tarzımız var bizim. Uyku hesabı da yapmak zorundayız. Spor yapmak farz mıdır, vacip midir, sünnet midir dense, şu camideki Müslümanlar ne cevap verir? Bırak Allah aşkına, sporla dinin ne alakası var ya, Ömer Nasuhi Bilmen Hoca efendinin ilmihalinde var mı spor yapmak? Yok tabi. Ama bir Müslüman a Doktor; Senin üç sene daha sağlıklı yaşaman için bir parkta şu kadar kilometre yürümen gerekir dediğinde, onu bütün ilmihallerin arka sayfasına not etmek o zaman farz olur. Ahmet in, doktor emri ile beş kilometre her gün yürümesi gerekmektedir, bu onun için farzdır yazılmalıdır. Çünkü doktorun senin sağlığını şu kadar kilometre yürüme şartına bağlamasıyla, o sana Allah ın emri oldu. Çünkü sen, sağlıkla ilgili ilkeleri doktordan öğreniyorsun, doktorun sana şunu yemeyeceksin, şöyle yapacaksın yahut şu kadar yürüyüş yapacaksın dediği zaman, bunu Allah ın kanunu olarak kabul etmek gerekiyor. Aziz Eğer bana üç psikiyatri uzmanı: Yirmi dört yaşına gelmiş bu çocuk, evlenmedikçe bu stresten kurtulamaz derse, hiçbir Allah ın kulu bana o zaman evlilik sünnettir diyemez bir daha. Evlilik sünnet değildir o zaman, farzdır. Namaz gibi, oruç gibi farzdır. Neden? Çünkü insan sağlığında yetkili bir makamın, bu cinsel ihtiyacından dolayı stres içindedir, rahat uyuyamamaktadır, güzel konuşamamaktadır, evlenmek, nikâhlanmak buna huzur kaynağıdır demesiyle, evlenmek sünnet olmaktan, vacip olmaktan çıkmış Allah ın emri hâline gelmiş demektir. Biz İslam Ümmetiyiz. İsa aleyhisselamdan kaldığı iddia edilen yirmi tane ahlak ilkesi üzerinden ibadet yapan bir Ümmet değiliz. Hayatı güneşten daha büyük bir kapsam ve hararetle kuşatan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin Şeriat ını konuşuyoruz. Elhamdülillah böyle bir ümmetiz, bu Ümmetten olmanın onurunu izzetini iliklerimize, kılcal damarlarımıza kadar hissediyoruz. Sporumuza, evlenmemize, cinsel ihtiyacımıza Şeriat getiren, kanunlar getiren Allah a hamd ederiz, elhamdülillah deriz. Burada ben şu yiyeceklerin yenmesi gerekir, acı yemesin, kimse gazlı içecek içmesin demem. Yeme kültürü yahut da diyetisyenlik eğitim merkezi değiliz. Bu kürsüler diyet eğitim merkezi olarak kullanılmıyor. Ama ne yapıyoruz? Mü min insan, sağlığını Allah ın emaneti olarak bilir, bilmek zorundadır diyoruz. Bir domates çöpe atıldığında yahut da, herhangi bir paranın demetinden çıkarılıp fırlatıp atıldığında bunu yapana deli misin Allah tan korkmuyor musun? dediğimiz gibi sen doktorun

yasakladığı, sağlık kurallarına aykırı bir şekilde niye hızlı nefes aldın da deriz. Çünkü domatesin, incirin, pırasanın, patlıcanın, patatesin, ekmeğin, meyve suyunun, şeftalinin, armudun, elmanın, Nihayet o gün dünyada yararlandığınız nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz ayetine girdiği gibi aldığımız her nefes, burnumuzun koku alma hassasiyeti, parmaklarımızın ucundaki dokunma hassasiyeti da bu ayetin sorgulama listesindedir. Bu, sigaranın hükmünü gösterir, bu tıbben uygun olmayan gazlı içeceği ne kadar içebileceğimizi de gösterir. Bu, kirli bir havada olduğu hâlde kirası ucuzdur, filancalara yakındır diye standardı düşük bir evde oturmanın caiz olup olmadığını da gösterir. Âlim olmak, büyük müçtehit olmak gerekmiyor ki. Allah bu dini akıllılara emretmiştir. Her akıllı insan, bedenini çürüten bir yerde, bedeninin zarar gördüğü bir yerde dininin ve dindarlığının da zararlı olduğunu bilir, bilmek zorundadır. Sağlığımız, sıhhatimiz babamızdan bize miras kalmış bir mülk değildir. Bizi yaratanın bize emanetidir. Yaratana saygımızın gereği olarak sıhhatimizi korumak zorundayız. Aksi takdirde ekmek kırıntılarından önce, domatesten, şeftalilerden önce sağlıktan dolayı Allah ın huzurunda hesap verirken terleyeceğiz, buna iman etmek zorundayız. Vel hamdülillahi Rabb il âlemin.