ESMA KOÇ AN. KA. BER.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

GÜZELLER GÜZELİ BAYAN COONEY

Kızım, evde köpek. bu köpeği eve? dedi. annesi. Zaten hep beni suçlarsın! dedi Cimcime. Mıyk! diye sızlandı köpek. Hemen gidecek bu köpek!

1. Bölüm. Uçağın kalkmasına bir saat vardı. Birkaç dakika içinde kapıya çağırılacaklardı. Eğer yapacaksa, şimdi yapması gerekiyordu.

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Azra hızlı hızlı giyinip, kahvaltı yapmadan evden ayrıldı. Asansöre binerken arkadan hala Berrak ın sesi geliyordu:

ISBN :

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Herkese Bangkok tan merhabalar,

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Bu kitabın sahibi:...

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Otistik Çocuklar. Berkay AKYÜREK 7-B 2464

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Perşembe İzmir Gündemi

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Okul günüm. Anne-babalar ve çocuklar için için okula başlama rehberi. Niedersächsisches Kultusministerium

Hayata dair küçük notlar

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

Bir Ayakkabı Hikayesi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

DDD. m . HiKAYE. KiTAPLAR! . CİN. ALİ'NİN. SERiSiNDEN BAZILARI. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

CİN ALİ İLE BERBER FİL

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı

ORTA HAZIRLIK TÜRKÇE ORTAK SINAVI Açıklamalar GRADE. (20 Aralık 2015, Pazar)

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Samuel, Tanrı Çocuğu Hizmetkarı


Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Transkript:

ESMA KOÇ AN. KA. BER.

Esma Koç AN. KA. BER. Metin: Esma Koç Kapak: Esma Koç Basıldığı Yer: Konya Basıldığı Tarih:: Haziran 2011 Bu kitabın hiçbir bölümü, tanıtım amaçlı kullanımı dışında, Esma Koç un yazılı izni alınmaksızın herhangi bir elektronik ya da mekanik yöntem kullanarak kopyalanamaz veya yayınlanamaz.

Bu hikâyede adı geçen tüm kişi ve olayların tamamı hayal ürünü olup VÂRİS VE KORUYUCULARI, SAYBIRFONİKSLER, KALBE YOLCULUK, EMUNATORON/0-GXCM, EMUNATORON/ EMUNATORON ŞÖVALYELERİ ve UMUDUNU KAYBETME adlı kitapların devamıdır

Aileme

Birçok penceresi ve kapısı olan oldukça büyük bir evin cam kenarında iki oğlan duruyordu. Oda apaydınlıktı. Bu oğlanlar birbiriyle aynı görüntüdelerdi. Hafif esmer, siyah saçlı ve uzun boylulardı. Odaya onlarla aynı görüntüde başka bir oğlan daha girdi. Şaşkınlıkla diğer ikisine baktı. Onlar da ona baktılar. Camın kenarındakilerden oldukça saf ve masum duran, saçları kabarık, dağınık ve boynuna kadar uzun olan Ersan odaya giren saçlarını alnının ortasında birleştirmiş saçlarının arkalarını havaya dikmiş, serseri görünüşlü Ercan a sevgiyle bakarken camın kenarında duran kısa saçlı, oldukça düzgün bir giyimi ve gözlüğü olan Selman şaşkınlıkla ona baktı. Birbirinin aynı üç çift göz birbirlerine baktı. Hafif esmer, siyah saçlı, uzun boylu, saçlarını alnının önünde birleştirmiş saçlarının arkalarını havaya dikmiş olan Ercan çevreye ürkekçe baktı. Arkasından bir yığın adam geliyordu. Hızlıca koştu. Yer altındaki yola girdi. Arkasına döndü. Kendisini kovalayan adamlardan birkaçının arkasından da geldiğini fark etti. Gidecek yeri yoktu. Önüne döndü. Önündeki adamların sinsice ama sakin adımlarla kendine yaklaştıklarını gördü. Adamlar kavgaya hazırlanıyor gibi duruyorlardı. Ercan tekrar arkasına baktıktan sonra önündekilere korkuyla baktı. Korku dolu bakışlarının yerini sinsi bir gülümseme aldı. Ercan şu anda önceki görünümünden çok daha farklı duruyordu. Saçları dağınık ve daha dik duruyordu. Yüzünden şeytanilik okunuyordu. Kahkaha atmaya başladı. Çevresindeki adamlar sinsice ona baktılar. Ne o? Sinirin bozuldu tabi, kaçacak yer göremeyince, dedi adam alay edercesine. Hıh, hayır, sadece bu iş çok zevkli olacak. Ercan benim ortaya çıkmama sonunda izin verdi. Ha ha ha. HA HA HA! dedi ve elini öfkeyle açtı. Elinden yeşil bir alev çıktı ve alevin ışığıyla Ercan ın yüzü aydınlandı. Çevredeki adamlar korkuyla bir adım geri attılar. 7

Eğlence başlıyor, dedi Ercan neşeyle ve diğerlerine doğru elindeki alevleri yolladı. Kısa bir süre sonra ayakta duran tek kişi Ercan dı. Herkes yerde yatarken Ercan sinsice gülümseyip boynunu kütletti. Oh! Rahatladım şimdi, dedi ve bir adım attı. Yerdeki adamlardan birinin yere düşmüş cüzdanını gördü. Yavaşça cüzdanı eline aldı. Yerdeki adam cüzdanı almak için elini uzatınca onu tekmeleyip yere yıktı. Bütün paramı al ama nolur yaşamama izin ver! NOLUR! dedi adam yalvararak. Ercan gülümsedi. Cüzdanı yavaşça açtı. Cüzdanın içinde yerde yatan adamla bir kızın resmi vardı. Ercan sinsice gülümsedi. Bana yeni bir eğlence çıktı, dedi sinsice. Nolur ona zarar verme! KIZIMA ZARAR VERME! dedi adam yalvararak. Hıh, az önce Ercan a zarar vermeye gelen sen değil miydin? Şimdi benden acıma BEKLEME! Senin yüzünden Ercan ı kaybediyordum. Ama dur, şartlar adil olsun mu? Kızını senin önünde mi öldürsem? dedi Ercan ve gülmeye başladı. Sonra hızlıca oradan uzaklaştı. Camın önünde duran siyah saçlı, beyaz tenli bir kız camdan dışarıyı izliyordu. Birden hızlıca bir şeyin yaklaştığını akşamın karanlığında gördü. Dikkatle baktığında bu şeyin bir oğlan olduğunu gördü ve camdan uzaklaştı. Cam kırıldı ve içeri Ercan girdi. Kız korkuyla ona baktı. Ercan sinsice kıza baktı. Kızı alıp hızlıca bıraktığı adamların yanına geldi. Kız çevreye korkuyla baktı. Daha ne olduğunu anlayamamıştı. Bir köşeye sinip çevreye korkuyla baktı. Ercan ona doğru ilerledi. Yalvarırım, beni bırak, dedi kız korkuyla. Ercan zevkle gülümsedi. Hıh, onu benim alanıma girmeden önce düşünecektiniz, dedi ve elini öfkeyle açtı. Elinden çıkan yeşil alevin yansımasıyla yüzü aydınlandı. Yüzündeki şeytani gülümseme şimdi daha çok belli oluyordu. Birden bu gülümseme yerini korkak bir bakışa bıraktı. Elindeki aleve baktı. Çabucak onu yok etti. 8

Üzgünüm, dedi Ercan ve koşarak oradan uzaklaştı. Sessiz bir köşeye gitti. Dizlerini ellerinin arasına alıp oturdu. Kafasını yere eğdi. Korkuyla bir ileri bir geri sallanıyordu. Ne yapıcam ben? dedi. Büyük, iki katlı, bir yığın penceresi ve kapısı olan bir villadaki odasında duran Ersan aniden hareketsizce durdu. İçinde büyük bir korku hissetti. Ne yapıcam ben? dedi içinden. Sonra: İyi de ben neden korkuyorum? Neden ne yapacağımı düşünüyorum? Ne yaptım ki ben? diye düşündü. Çevreye boş boş bakıyordu. Hey Ersan! Neden öyle bakıyorsun? dedi odada bulunan siyah saçlı, beyaz tenli, oldukça yakışıklı bir oğlan. Abi, sadece aniden korktum. Ne yapacağımdan emin olamadım, dedi Ersan dürüstçe. Abisi ona bıkkın bir şekilde baktı. Aptal! Sen hep sebepsiz yere korkarsın ki! Bu sefer ki öyle değildi. Gerçekten. Hadi ama, seninle uğraşamam. Odanın kapısı açıldı. İçeri beyaz tenli, kahverengi saçlı, hafif tombul bir erkek çocuğu girdi. Yüzü kızarmıştı. Onur abi, Ersan abi, annem sofranın hazır olduğunu söyledi, dedi çocuk nefes nefese. Yine mi koştun sen? Yüzün kızarmış. Bak, şişman olduğun için böyle yoruluyorsun, dedi Onur. O daha çocuk, ileride yakacaktır, dedi Ersan çabucak. Onur Ersan a sertçe döndü. Bütün çocuklar çok koşturup enerji harcar, Haluk da öyle ama o gerçekten şişman! Onur abi, daha az yiycem söz, dedi Haluk mahcup bir şekilde. Daha az yemekle uğraşma, sadece daha çok spor yap. Hadi aşağı inelim de yemekler soğumasın, dedi Onur. Hep birlikte merdivenlerden inip aşağıya indiler. Yemek masasında babaları oturuyordu. Uzun boylu, beyaz tenli bir adamdı. Kısa saçları grileşmişti. Hafif esmer, kahverengi saçlı, orta boylu olan ablaları sofradaki eksiklikleri tamamlamaya çalışıyordu. Orta boylu, hafif 9

esmer, kahverengi saçlı olan anneleri herkes oturduktan sonra tabaklara yemekleri koymaya başladı. Dilay, şunu Onur a ver, dedi anneleri tabağı kızına uzatıp. O sırada Onur un eli uzadı ve tabağı annesinin elinden alıp önüne koydu. Onur! dedi anneleri ve Dilay sertçe. Neee? Size kolaylık sağladım, dedi Onur ve gülümsedi. Evet anne, abimin gücünü kullanmasında şu an bir sakınca yok, hem evde yabancı da yok, dedi Ersan Onur u savunarak. Doğru, ama kullanmasına da gerek yok! dedi kadın sertçe. Tatlım, rahat bırak onları. An. Ka. Ber. deki ödevlerini yapıyorlar diye düşün, dedi babaları. Ama Bilal! Kalbime indi Boş ver tatlım. Onların güçlerini kullanmalarında şu anda bir sakınca yok. Sağ ol baba, dedi Onur ve yemeğini yemeye koyuldu. Ama yine de bu güçler beni çok düşündürüyor. Bu güçlere doğuştan sahibiz ama iyi amaçlı bile olsa bunu kullanmamız doğru değil gibi geliyor. Yani eğer Kuran a bakarsan dinde büyü yasak ve bunlar büyüye giriyor Bilal, bunu daha önce de konuştuk. Özel güçlerimizin olması faydalı işlere kullanmamız için Hayır Özge, bu bizim sınavımız ve gerçekten belki de bunu kullanmamalıyız, dedi babaları annelerine. Bunu sonra tekrar konuşuruz, şimdi yemeğimizi yiyelim, dedi Özge sert bir şekilde. Ersan sessizce yemeğine baktı. Elindeki kaşıkla halsizce yemeği karıştırdı. Dilay sertçe Ersan a baktı. Ersan, neden yemeği yemiyorsun? Bu yemeği ben yaptım! Yemezsen senin için fena olur! dedi ve elini havaya kaldırdı. Dilay! dedi Özge sertçe. Dilay elini çabucak yere indirdi. Yemeği yemeyeceğimden değil. Sadece tuhaf bir korku hissediyorum, sanki kötü bir şeyler yapmışım gibi, dedi Ersan diğerlerine dönüp. Onlardan bir yorum bekleyen bakışları vardı. Kirli çoraplarını banyoda çamaşır sepeti yerine yere mi attın, ha? dedi Özge çabucak ona dönüp. Ersan kafasını iki yana salladı. Hayır anne. Onları çamaşır sepetine koydum. Gerçekten. Boş verin, Ersan yine korkuyor. Bu alışıldık bir şey, dedi Onur. Seni okulda yine sıkıştırıyorlar mı? dedi Dilay çabucak. 10

Yo, öyle bir şey yok, dedi Ersan hemen. Vardır da senin haberin yoktur! Onur! Nasıl abisin sen? Niye onu korumuyorsun? Ya abla! O kaç yaşına geldi! Hem ben onu koruyorum tamam mı? Belki de Ersan abimin yeni bir gücü çıkıyordur, dedi Haluk heyecanla. Olabilir mi ki? dedi Bilal düşünerek. Bir şey yok, o kadar da ciddi değil. Onur abimin dediği gibi sıradan bir şey olmalı, dedi Ersan çabucak. Demiştim, dedi Onur ve yemeğine devam etti. Ben kötü bir şey yapmadım ama sanırım başka biri yaptı. Neden bu kişinin yaptığını hissettim? Ve neden bu kişi bana çok yakın geldi? dedi Ersan içinden. Ercan odasındaki yatağına uzandı. Aptal! Nasıl insanların seni dışladığını hissedersin? Ailen seninle gerçekten ilgilenirken nasıl sevilmediğini hissedersin? Ki bugün yaptığın o şey de var! Bundan dolayı kendine kızman gerekirken diğerlerine niye kızıyorsun? dedi öfkeyle. Sonra durdu. Ailem bu gücümü bilseydi kesin beni evlatlıktan reddederlerdi. Onlara belli etmemeli ve bu sorunu bir an önce çözmeliyim. Bir daha Erkan ın dışarı çıkmasına izin vermemeliyim. Ama o sırada gerçekten zorundaydım. Erkan ın bu kadar ileri gidebileceğini nereden bilebilirdim ki? Ama nasıl ilk defa Erkan dan kendime dönüştüğümde ateşi elimde tutup yok edebildim? Bu gücü ben hiçbir zaman kullanamadım. Ama gerçekten kullanabiliyorsam belki Erkan ı durdurabilirim, dedi. Aptal. O sırada ben sana izin verdim. Yoksa nasıl güç kullanacaksın? Gücün olmadan beni nasıl durdurabileceksin? dedi içindeki Erkan sinsice. Ercan güçlükle gülümsedi. Her şey yolunda gibi davran, dedi ve odasından çıktı. Hızlıca mutfağa gitti. Anneeee! Çok açım! Yemek daha hazır olmadı mı? dedi Ercan mızmızlanarak. Beyaz tenli, koyu kahverengi kısa saçları olan kadın gülümsedi. 11

Neredeyse hazır. Özlem e söyle de sofraya yardım etsin. Hızlı olmasını istiyorsan sende şu çorbayı karıştır. Anne! Özlem i mi çağırayım, çorbayı mı karıştırayım? dedi Ercan sitemle. Memnun olmadığı yüzünden belli oluyordu. Sen çorbayı karıştır, ben Özlem i çağırırım, dedi annesi ve odadan çıktı. Ercan çorbayı isteksizce karıştırmaya başladı. Çorbayı karıştırırken bir yandan da yaptıklarını düşünüyordu. Karıştırdı, karıştırdı. Başının döndüğünü hissetti. Aptal! Karıştırdığın çorbaya bakmayı kes! Bak, başın döndü, dedi içinden. Odaya beyaz tenli, açık kahverengi uzun saçları olan kısa boylu bir kız girdi. Oldukça sevimli duruyordu. Hızlıca Ercan a vurdu. Ah! Özlem! dedi Ercan çabucak bağırıp. Abi, keşke mutfak önlüğü de taksaydın. Şu dimdik saçlarına ve serseri giyimine çok güzel giderdi, dedi Özlem gülerek. Ercan gülümsedi. Haklısın. Ama önlüğüm de serseri tipi olmalı değil mi? Özlem! Nasıl kendinden büyüklere serseri dersin, ha? dedi Ercan Özlem in yanağını sıkıştırarak. Siz aç değil miydiniz ya? dedi anneleri şaşkınlıkla. Kapı çaldı. Babam olmalı. Ben çorbayı yaparken onu da çağır sarma sarsın, dedi Ercan gülerek. Annesi gülümsedi ve kapıyı açtı. Kısa sürede sofrayı hazırlayıp yemek yemeye başladılar. Küçük bir odada bulunan oldukça düzenli, kısa saçlı, gözlüklü olan Selman odadaki eşyalarını bavula koyuyordu. Eşyalarını bavula koyduktan sonra çevreye bakındı. Yatağına sessizce oturdu. Yatağının üzerinde elini gezdirdi. Gülümsedi. Cama doğru yürüdü. Camdan dışarı baktı. Burayı özliycem, diye düşündü. Odanın kapısı açıldı. İçeri bir adam girdi. Selman adama doğru ilgisizce döndü. Selman, gerçekten de gidiyor musun? dedi adam. Adam orta boyluydu ve esmerdi, saçları beyazlamıştı. Adamın yüzü Selman ın gitmesini istemediğini söylüyordu, ama belli etmemeye çalışıyordu. Selman kafasını salladı. Adam güçlükle gülümsedi. Yani gerçekten Konya ya gideceksin? dedi güçlükle. Evet baba. 12

Neyse, bu iyi. Gerçi İstanbul gibi bir yerden sonra orası sana biraz zor gelecek. Ama herhangi bir zorlukla karşılaşırsan orada teyzengil kalıyor. Biliyorsun ki orada seninle aynı görüntüye sahip olan kuzenin var. Gerçi ben pek emin değilim. Teyzen annene öyle demiş. Yıllardır onları görmedim. Aslında o çocuğu hiç görmedim. Sende onları tanımıyorsun. Ama bir şeye ihtiyacın olursa sana yardım edeceklerdir. Ama dedikleri gerçekten doğruysa, sana benzeyen birini görürsen bil ki o Ersan dır, başkası olamaz. Ama ben benzediğini sanmıyorum. Hiç de bile! Özge bir şey diyorsa doğrudur. Ersan Selman a benziyordur. Oğlum, oraya gerçekten gitmek zorunda mısın? dedi annesi. Görüntüsü Özge yle aynıydı. Selman sessizce durdu. Bir gün zaten bu evden gitmem gerekecekti. O da bugün anne. Endişelenmeyin. Orada gerçekten iyi olacağım. Şimdi gitmem lazım. Nakliye şirketine buraya gelmesini ve eşyaları alıp Konya daki yeni evimin adresine götürmesini söyledim. Uçağa binebilmek için önceden havaalanında bulunmalıyım. Nakliyecilerle ilgilenmeyi size bırakıyorum, dedi Selman ve bavulunu eline alıp odadan çıktı. Annesi ve babası ona şaşkınlıkla karışık bir hüzünle baktılar. Sabahleyin Ercan aceleyle evinden çıktı. Ah! Yine okula geç kaldım! dedi koşarak. Hızla okula doğru gitti. Okuluna vardığında derin bir nefes aldı. Neyse ki hâlâ içeri alıyorlar, dedi ve bir adım attı. Sonra: Olamaz! Şimdi yine saçlarımla uğraşacaklar, dedi ve elleriyle saçlarını indirmeye çalıştı. Okuldan içeri girdi. Hocaların kontrolünden geçerken hoca Ercan ın saçını tuttu. Bu ne? Bu ne? Kız mısın sen? Saçının bu uzunluğu ne? Bir de saçlara bak! Elektrik mi çarptı seni? Git, saçlarını düzelt öyle gel! Saçlarını kestirmeden seni buraya almıyorum, defol! dedi hoca ve Ercan ı gönderdi. Ercan öfkeyle hocaya bakıp okuldan çıktı. Ne saçımı kestiricem? Hiç uğraşamam! Ben bir yolunu bulup okula gelirim! Hıh! dedi ve yürümeye başladı. Aslında bu işi bana bıraksan haftanın her günü bu işkenceyi çekmekten seni kurtarabilirim, dedi içindeki Erkan. Ercan durdu. 13

Erkan, üzgünüm, gerçekten çok büyük bir sorun olmazsa senin çıkmana izin veremem, dedi ve ilerledi. Hadi Ersan! Geç kalıcaz! dedi Onur çabucak okul formasını giyip. Tamam abi, dedi Ersan ve çantasını sırtına taktı. Onur aynada saçlarını düzelttikten sonra evden çıktılar. Dilay onları okuluna bıraktı. Onlar okula doğru gittiler. Neyse ki saçlarını bugün taradın ve biraz yapışmış. Yoksa hocalar kızardı. Acele et. Bu arada, okulda seni yine ezmeye kalkarlarsa onlara karşı gücünü kullan, dedi Onur yolda yürürken. Ama annem kızar. Biliyorsun onun kalbi var ve Ersan! Annemin durumu senin durumundan ciddi değil. Hem biz An. Ka. Ber. e boş yere gitmiyoruz. Kendimizi ezdirmemek için o kadar eğitim alıyoruz Hayır, biz kendi gücümüzü geliştirmek ve iyi şeylere kullanmak için eğitim alıyoruz. Aynı şey! Kendini korumak iyi bir şeydir. Aynı değil. Karşımdaki kişilerin benim gibi gücü yok ki Durum adil olsun diyorsun yani? Evet. Tam bir aptalsın! Hayatının sonuna kadar seni biz mi koruyacağız? Azıcık kendine çeki düzen ver ve kendini koru! Saf olma! dedi Onur ve okuldan içeri girdi. Ersan ona üzgünce bakıp sınıfına doğru gitti. Selman bir evin kapısını açtı. İçeri girdi. Yere oturdu. Evin içi bomboştu. Sessizce gülümsedi. Nedense burada kendimi daha rahatlamış hissettim, dedi. Sonra kalktı. Bavulunu bir odaya koyduktan sonra: Yeni iş yerime bir gitsem iyi olacak. An. Ka. Ber. Derneği nde çalışmaya başlamak kolay bir şey değil. İstanbul da da aynı derneğin şubesi olsa da böylesi daha iyi. Sanırım bu işin tek kötü yanı var. O da; çalışacak arkadaşlarımın çoğunun özel gücünün olmaması. 14

Derneğin özel gücü olanlar için yapılan kısmında değil diğer kısmında çalışıcam, ama sorun değil. Nakliye aracı ne zamana gelir ki? Eğer gelmezse bu geceyi otelde geçirmek zorunda kalıcam. Teyzemgili yıllardır görmedim. Şimdi işim düşünce gidemem. Biraz daha uygun bir zaman olmalı, dedi ve evden çıktı. İkindi vakti Onur evlerindeki bir odanın kapısını çaldı. Kim o? dedi Dilay. Benim Onur. Kapıyı aç. Önce soruları cevapla. Soru 1-53 kişi, sensin ve duvardaki tablo. Yaaa! Daha soruları sormadım bile Abla! Aç şu kapıyı! An. Ka. Ber. e gitmek için seni bekliyoruz, dedi Onur sabırsızca. Dilay odasının kilidini çevirip kapıyı açtı. Azıcık sabırlı olamaz mısın? Hazırlanmaya çalışıyorum. Olamam, çünkü benim vaktim sınırlı. Her gün okuldan sonra dershaneye sonra da An. Ka. Ber. e gidiyorum. Benim kendime bakacak vaktim bile yok. Ben senin gibi aşkla ilgilenecek vakte sahip değilim! Hıh, kıskanç! Platonik aşkının neyini kıskanayım? Dilay somurttu. Sonra: Bende senin yaşındayken öyle yoğundum. Neyse, Ersan hazır mı? dedi. Aşağıda bekliyor. Tamam, gidelim o zaman, dedi Dilay ve aşağıya indiler. Ben ne zaman An. Ka. Ber. e gideceğim? dedi Haluk somurtarak. Haluk, sen daha küçüksün ve gücünü geliştirmen için bir sebep yok. Zamanı gelince sende gideceksin, dedi Özge. Ama onlar orada benim yaşıtlarım için sınıf olduğunu da söylediler- Haluk, inan bana oraya gelmemen daha iyi, dedi Onur Haluk un kafasını okşayıp. Sonra evden çıktılar. Hızlıca Zafer e doğru gittiler. An. Ka. Ber. yazan çok katlı bir binanın iki kapısından solundaki kapısından içeri girdiler. 15

Güvenlikteki adam onlara neden geldiklerini sorduğunda Dilay: Hadi ama! Yıllardır buraya geliyoruz. Hâlâ eğitim için geldiğimizi bilmiyor musun? dedi. Güvenlikçi gülümsedi. Üzgünüm. İnsanların gücü tuhaf. Buraya bağlı olduğunuza dair öğrenci kimliğinizi görmem gerek, dedi. Dilay somurtarak çantasında kimliğini aramaya başladı. Onur ve Ersan kimliğini adama gösterdiler. Hıh, bizim kılığımıza girebilecek insanların olmasından şüpheleniyorsun ama bizim kılığımıza giren kişi kolaylıkla kimliğimizi de kullanabilir, dedi Dilay ve kimliğini gösterdi. Kimliğini çantasına koyarken: Sırf Tekin ailesinin bir üyesi olduğumuz için bunu yapıyorsunuz! Bu hiç adil değil! Ama bir gün bu yaptıklarınıza pişman olacaksınız, dedi ve yürüdü. Asansöre bindiler. Abla! Bunu onların yüzüne vurmanın bir mantığı yok. Sen böyle yapınca onlar bize daha da düşmanca davranıyorlar, dedi Ersan. Bize mi? dedi Onur imalı imalı. Yani bana. O zaman onlara karşı gücünü kullan! dedi Dilay Ersan a patlayıp. Hem adil de olur, dedi Onur ve gülümsedi. Ersan bıkkın bir şekilde kafasını salladı. Asansörde -4 üncü katın düğmesine bastılar ve yerin altına indiler. Selman Zafer de yürürken çevresine hayranlıkla bakan bir kız onun sırtına çarptı. Selman ın gözlüğü düşerken Selman onu tuttu ve şaşkınlıkla arkasına döndü. Çarpan kız hızlıca ona döndü. Özür- Vaaa! Merhaba, özür dilerim, dedi etkilenmişçesine. Etkilendiği kadar da içtendi de. Selman kıza şaşkınlıkla baktı. Gözlüğünü taktı. Sonra derin bir nefes aldı. Bıkkın bir ifadeyle: Beni bir kıza benzettiğin için bana böyle sıcak davrandın değil mi? Ama ben bir kız değilim, dedi. Kız şaşkınlıkla Selman a baktı. Kız mı? Kız olduğunu hiç düşünmedim ki! Bunu da nereden çıkardın? dedi. Selman neşeyle ona baktı. Düşünmedin mi? Herkes beni kız sanıyor. Sanırım anneme çok benzediğimden. 16

Milletin gözü körmüş! Bence gayet yakışıklı bir erkeksin ve bir kızla hiçbir benzerliğin de yok. Hem erkek çocukları annelerine, kız çocukları da babalarına benzer. Şimdi, sen annene benziyorsun, annen de babasına benziyordur. Doğal olarak sen bir erkeğe, yani dedene benziyorsun. Benziyor musun ona? dedi kız içtenlikle. Selman şaşkınlıkla ona baktı. Ben, dedeme benziyor muyum? Bilmem. Yani, ailemin işleri yıllardır çok yoğundu. O yüzden akrabalarımla çok sık görüşmedim. Benziyor muyum gerçekten bilmiyorum, dedi. Kız gülümsedi ve sağ elini Selman a doğru uzattı. Ben Hande.* Selman Hande nin eline baktı. Onun elini tutup sıktı. Bende Selman. Selman Hande nin koluna baktı. Hande nin sağ kolunda bir erkek saati takılıydı ve eski bir saat gibi duruyordu. Selman hemen Hande nin sol koluna baktı. Hande nin sol kolunda da kibar bir kız saati takılıydı. Selman şaşkınlıkla ona baktı. Sonra: Neyse, benim yapmam gereken işler var, gitmeliyim, dedi ve ilerledi. Sonra görüşürüz, dedi Hande neşeyle. Selman şaşkınlıkla ona baktı ve ilerledi. An. Ka. Ber. Derneği nin binasına geldi. Sağdaki kapıdan içeri girdi. Ercan evinde oturuyordu. Ayağa kalktı. İçimdeki ses neden Zafer e gitmemi söylüyor? Orada birinin bana ihtiyacı varmış gibi hissediyorum, dedi ve evden çıktı. Ersan! Şimdi mahvoldun sen! Seni koruyacak ablan ya da abin de yok burada, dedi bir oğlan Ersan a doğru yürüyerek. Ersan çevresindeki kişilere korkuyla baktı. Millet, gerçekten bunu yapmanız gerekmiyor. Bizler aynı Aynı ne? Sen Tekin ailesinin bir üyesisin ve seni gördüğümde *- Esma Koç un Umudunu Kaybetme adlı kitabından bir karakter. 17

sinirim bozuluyor, dedi başka bir oğlan. Bugün hayatının son günü olacak! Anılarınla vedalaş! Ersan çevreye korkuyla bakındı. Karşısındaki kişiler güçlerini ortaya çıkarmışlardı. Ersan ın aklına abisinin sözü geldi. Hayatının sonuna kadar seni biz mi koruyacağız? Azıcık kendine çeki düzen ver ve kendini koru! Saf olma! Ersan ailesini düşündü. Hayır! Ölmek istemiyorum! dedi ve ellerini açtı. Ellerinden kırmızı alevler yükseldi. Karşısındakiler korkuyla ona baktı. Sonra içlerinden biri gülümsedi. Bundan mı korkucaz? İlerleyin! dedi. Ersan bütün gücünü karşısındakilere doğru yolladı. Sonra korkuyla çevreye baktı. Üzgünüm! dedi ve koşarak An. Ka. Ber. Derneği nin binasından çıktı. Arkasına bakarak koşarken birine çarptı ve yere düştü. Üzgünüm! Ne üzgünü? Senin yüzünden üzerim mahvoldu! dedi mafya kılıklı bir adam. Yanındaki adamlara bir işaret yaptı. Adamın yanındaki adamları Ersan ı dövmeye başladılar. Ah, neden beni buraya getirdin ki? Anlamadım. Eee, şimdi nereye gideceğimi de bilmiyorum, dedi Ercan içinden. Sonra gözü ileride Ersan ı döven adamlara ilişti. Öfkeyle adamlara baktı. Sonra: Karışmamı gerektiren bir şey yok, dedi ve bir adım attı. Sonra durdu. İçinde çok büyük bir öfke hissetti. Hızlıca adamlara doğru koştu. Adamları kenara itip Ersan ın önüne geçti. Onun yüzüne görmemişti. Bu çocuğu rahat bırakın! diye bağırdı. Adamlar gülerek ona baktılar. Şunu da dövün! Özel gücüm var ve kullanmaktan çekinmem! Dövün! ERKAN!! Erkan adamlara sinsice bakıp gülümsedi. Elini açtı. Elinden yeşil alevler çıktı. Adamlar korkuyla kaçtılar. Ercan çabucak kendine dönüşüp Ersan a döndü. İyi misin? dedi. Sonra şaşkınlıkla Ersan a baktı. Ersan güçlükle ayağa kalktı ve ona baktı. 18

Bana çok benziyorsun. Sen ve ben, neden bu kadar benziyoruz? dedi Ercan şaşkınlıkla. Sen Selman abi olabilir misin? Yani, ailem hep derdi. Annemin bir ikizi varmış. Onun oğluna çok benziyormuşum. Ama onlar buradan uzaktaydılar. O yüzden onu hiç görmedim. Sen o musun? dedi Ersan gayet sakin bir şekilde. Abi denecek kadar yaşlı mı duruyorum? Sadece 15 yaşındayım. Gel, şu yüzünü temizleyelim, dedi Ercan ve Ersan a cebinden bir mendil çıkarıp verdi. Ersan kanayan dudağını silerken Ercan ona baktı. Ben Selman değilim. Ben Ercan ım. Sen kimsin? Ben Ersan. Sen Selman abi olmadığına göre, o zaman kimsin? Neden çok benziyoruz? Yoksa, yoksa biz ikiz miyiz? Çünkü bende 15 yaşındayım, dedi Ersan çabucak. Ercan ona gülümseyerek baktı. İkiz mi? Evet, bu iyi fikir. Eve gitsek iyi olur. Evin nerede? Söyle hadi! Hey! Bekle! Şimdi bana hayatlarımızı değiştirip bundan sonra benim Ercan olacağımı söyleme sakın! Ben Ersan olmaktan memnunum! dedi Ersan panikle karışık bir ciddiyetle. Üf, kim senin yerine geçmek ister ki? Sadece bu durum ne ortaya çıkarmak istiyorum. Nerden böyle saçma bir fikre kapıldın ki? Şey, genelde filmlerde öyle olur ya. Filmlerde değiliz! Ama adlarımız da benziyor hani. Bu tuhaf. Nasıl? Nasıl bu kadar benzeriz? Bu- Bunu büyüklerimize sormalıyız. O yüzden evin nerede söyle. Olmaz! Annemin kalbi var. Seni ve beni yan yana görünce dayanamayabilir. Bu ona geçmişi- Tamam! Benimkilerin kalbi yok, gel hadi, dedi Ercan ve tramvaya binip Bosna da indiler. Oradan Ercangilin oturduğu evin önüne geldiler. Ersan çevreye bakındı. Burada mı yaşıyorsun? dedi. Evet. Ne oldu ki? Hiiç, sadece bizim ev çok büyüktü. Ondan tuhaf geldi. Sakın burayı küçük görme! Belki de gerçekte bu ailenin üyesi çıkacaksın! Filmlerde hep zenginler çocukları olmadığı için fakir ailenin ikiz çocuklarından birini evlat edinirlerdi zaten! dedi Ercan sinirle. Filmlerde olmadığımızı söyleyen sen değil miydin? Hem bizim aile- 19

Kes! Ersan sessizce durdu. Ercan evinin ziline bastı. Kısa süre sonra kapıyı annesi açtı. Şaşkınlıkla kapıdaki oğluna ve onun kopyası olan Ersan a baktı. Anne, konuşmamız gerek, dedi Ercan. İçeri girdiler. Onlar salondaki koltuğa oturduklarında Özlem ters oturduğu sandalyeden şaşkınlıkla onlara baktı. Uzun süre onları inceledi. Nasıl bu kadar benzeyebiliyorsunuz? Sanki ikiz gibisiniz. Abi, yoksa bu senin ikizin mi? Bende bilmiyorum Özlem. Annem, babam gelince konuşmamız gerektiğini söyledi, dedi Ercan. Odaya babaları girdi. Ersan saygıyla ayağa kalktı. Ercan ona şaşkınlıkla baktı. Sonra o da ayağa kalktı. Baba, bugün bu çocukla, yani Ersan la karşılaştım. Birbirimize benzediğimiz ortada. O bizim ikiz olabileceğimizi söyledi. Bende size sorup emin olmak istedim. Durum ne? Babası onlara baktı. Selman An. Ka. Ber. binasında çalışacağı bölümleri gezip çalışmaya başladı. O oradaki katlardan birinde dolaşırken az önce kendisine çarpan kızı gördü. Ona şaşkınlıkla bakarken Hande onu fark etti ve neşeyle el salladı. Onun yanına geldi. Selam! dedi sevinçle. Selam. Senin burada ne işin var? Ben mi? Neredeyse bir aydır burada çalışan biriyim. Ya sen? Ben bugün başladım. Sadece şöyle bir göz atıyorum. Güzel. O sırada Selman ın telefonu çalmaya başladı. Selman telefonunu açtı. Evet, tamam, geliyorum, dedi ve telefonunu kapattı. Nakliyeci de tam vaktini buldu gelmek için. Neyse, görüşürüz. Şey, buradan çıkışı nasıl bulabilirim acaba? Bu bina biraz karışıkta, dedi Selman. Hande gülümsedi. Şimdi, şu koridordan git, sonra sağa, sonra sola dön, ondan sonra karşına ilk çıkan kişiye tekrar sor. Ne? Evet, dediğimi yap. Sen şaka mı yapıyorsun? Baştan bilmiyorum desene! 20

Ama biliyorum. Sadece bina çok karışık. Anlatsam da hatırlamazsın ki. Nereden biliyorsun hatırlamayacağımı? dedi Selman hemen. İyi, anlatayım o zaman. Sola döndükten sonra düz git, üçüncü aradan tekrar sola dön, oradan ikinci aradan sağa dön ve birazcık ilerledikten sonra tekrar sola dön ve çıkış kapısının oradasın. Kolay gelsin. Burası bir bina mı yoksa sokak mı? Ne karışık bir yol. Demiştim, hatırlaması zor diye. Neyse, görüşürüz, dedi Selman ve ilerledi. Çıkışı bulduktan sonra evine gitti. Nakliyecilerden eşyaları alıp evine taşımaya başladı. Onur! Ersan ı gördün mü? Denilene göre sınıf arkadaşları ona saldırmış ve o da onlara karşılık vermiş! dedi Dilay endişeyle. Süper! Sonunda Ersan kendini korumaya başladı! Öyle değil Onur! Ersan ondan sonra kaçmış! Onun nereye gittiğini kimse bilmiyor! Onu bulmalıyız! Onur ciddiyetle Dilay a baktı ve An. Ka. Ber. Derneği nin binasından çıkıp onu çevrede aramaya başladılar. Durum şu; Ercan, sen bebekken bizim yanımıza verildin. Seni bize veren adam sana iyi bir şekilde bakmamızı ve sana senin evlatlık olduğunu söylemememizi istedi. Senin gerçek ailen olduk. Ama durum bu; sen gerçek oğlumuz değilsin. Ama bu bizim gözümüzde oğlumuz olmadığın anlamına gelmez, dedi annesi. Gaye! Nasıl bunu açıklarsın? dedi babası. Tuğrul, bunu bilmesi gerekiyordu. Yani, abim evlatlık mı? dedi Özlem şaşkınlıkla. Ercan, seni bize veren kişi bir ikizinin olduğunu da söylemişti, dedi Gaye üzgünce. Ercan öfkeyle yere baktı. Ersan elini onun omzuna koymak istedi ama elini geri çekti. Her zaman görünüş olarak size benzemediğimi düşünürdüm. Ama size bunu söylediğimde her zaman size benzediğimi söylerdiniz. Hatta bana hep nasıl doğduğumu anlatırdınız! Yıllardır 21

bunu bana söylemediniz! Hanginiz bana bu gerçeği söylemeyi planlıyordu ha? Yoksa, hiçbir zaman mı söylemeyecektiniz? Amacınız neydi? Ben evlatlık olduğumu bile bilmezken bir ikizim olduğunu öğrendim! Neden bana söylemediniz? Ercan, sana söylemeyi istedik. Ama bunu öğrenince bizi bırakıp gerçek ailene gitmenden korktum ve gerçekten bunu öğrenince üzüleceğini düşündük Şimdi üzülmüyor muyum sanki? En azından o zaman beni istemedikleri için gerçek aileme kızacaktım! Ama şimdi onlardan daha çok size kızıyorum! Artık bir yere aitmişim gibi gelmiyor! Ben Ben Abla! Ersan ın telefonu da kapalıydı değil mi? Bu şekilde bir sonuca ulaşabileceğimizi sanmıyorum. Annemgile haber edelim, dedi Onur çevreye bakınırken. Onun telefonunu aramak aklıma gelmedi, dedi Dilay boş boş çevreye bakınıp. Ah! Seni aptal! dedi Onur ve telefonunu eline aldı. Ersan ı aradı. Ersan Ercan a üzgünce bakarken telefonu çaldı. Üzgünüm, dedi ve telefonunu açtı. Ersan! Allah ın cezası! Neredesin? dedi Onur öfkeyle. Abi, ne oldu? dedi Ersan şaşkınlıkla. Sabahtan beri seni arıyoruz! An. Ka. Ber. de ki olayı duyduk. Sen- Üzgünüm! Yapmak istememiştim- Doğru yaptın. Sadece keşke kaçmasaydın. Neredesin sen? Şu andaaa Yakında eve gelirim, endişelenmeyin. Şu anda önemli bir şey oldu. Eve gelince anlatırım. Ersan! Neyle meşgulsün? Sonra görüşürüz. Siz eve gidin. Sizi endişelendirdiğim için üzgünüm, dedi Ersan ve telefonu kapattı. Ailen mi? dedi Ercan hemen. Ersan mahcup bir şekilde kafasını salladı. Abim ve ablamdı. 22

Sanırım ben bir süreliğine gerçek ailemin yanına gideceğim. Onları daha iyi tanımak istiyorum. Sonra görüşürüz, dedi Ercan ve hızlıca eşyalarını toplayıp evinden çıktı. Ersan şaşkınlıkla baktı. Sonra o da evden çıktı. Birlikte tramvaya binip Zafer e doğru giderken Ersan: Daha iyi bir ortamda ayrılmak daha iyi olmaz mıydı? Şu anda onlara en büyük korkularını yaşatıyorsun. Bu pek doğru değil. İyi bir vedalaşmayla daha iyi olmaz mıydı? dedi. Onlar da bana gerçeği söylese daha iyi olmaz mıydı? Şimdi gerçek ailemin neden beni istemeyip evlatlık verdiğini bilmek istiyorum! dedi Ercan öfkeyle. Şey, annemin kalbi var ve Kapa çeneni! Bunu ne olursa olsun bilmek zorundayım! Ercan, tamam seninle ilgili gerçeği bilmek istediğini biliyorum. Ama bilmen gereken bir şey var. Ailemin seni istemediğini sanmıyorum. Çünkü onlar bana benim bebekken bir ikizim olduğunu ve hastanedeki bir yangında ikizimin öldüğünü söylemişlerdi. Yani bana çok fazla detay anlatmadılar. Onun adını dahi bilmiyorum. Ailem hassas biri olduğum için bunu bana söylemedi. Ama sen gerçekten öldüğünü sandığımız ikizimsen gerçekten ailemden fazlasını beklememelisin. Çünkü onlar senin öldüğünü sanıyorlardı. Onur ve Dilay evlerinin bahçesinin önündeki kapıda bekliyorlardı. Onur telefonuna öfkeyle baktı. Dilay Onur a merakla baktı. Eee, durum ne? Neden eve geldik ve içeri girmiyoruz? Ersan la ne konuştun? Anlat hadi, dedi. Önemli bir şey olmuş, eve gelince anlatacakmış! Bize eve gelmemizi söyledi, o yüzden eve geldik. Ama ben ona bir ceza vereceğim. O yüzden eve girmiyoruz. Böylece evdekiler durumu fark etmeden ona cezasını veririz. Bizi böyle endişelendirip yorduğu için onu cezalandırıcam ve en önemlisi de yüzüme telefonu kapattığı için! dedi Onur öfkeyle. İleriden Ersan ve Ercan geldi. Burası, dedi Ersan. Ercan önden ilerledi. Onur sinsice gülümsedi. Ercan ı kolundan kavradı. Ercan ın elinden bavulu yere düştü. 23