HUKUK YARGlLAMASlNDA DELiL ikamesinin KAPSAMI, ŞEKLİ VE ZAMANI



Benzer belgeler
KESİN SÜRE VERİLİRKEN GİDERLERİN KALEM KALEM AÇIKLANMASI GEREKTİĞİ

2- Dâvanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi. hükmü öngörülmüş. iken,

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/115,120

KAT MÜLKİYETİ KANUNUNUN 19/2. MADDESiNDEKi RlZA VE MUVAFAKATIN İSBATI HAKKINOA BİR İNCELEME

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/ 2 ALT İŞVEREN MUVAZAA

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/27

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/53,57

Savunmanın Genişletilmesi ve Değiştirilmesi Yasağı Kapsamında Zamanaşımı Def inin İncelenmesi. Stj. Av. Müge BOSTAN ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

HUKUK YARGlLAMASlNDA DELİLLERİN ikamesi (*J

DAVACI : Nesrin Orhan Şahin vekilleri Av.Serap Yerlikaya ve Av.İlter Yılmaz

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK/5, 41

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /54,57 T.C YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ. Esas No. 2014/15897 Karar No. 2015/6846 Tarihi:

İlgili Kanun / Madde 6100 S.HMK/120, 324

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

GİRİŞ I. BELİRSİZ ALACAK DAVASI

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU MÜRACAAT SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR:

DAVA ARKADAŞLIĞI DAVAYA MÜDAHALE

1. BÖLÜM HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİRİNCİ KISIM:

BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ VE GEÇİCİ HUKUKİ KORUMA KARARLARI. DR. ADEM ASLAN Yargıtay 11.HD. Üyesi

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

TAZMİNAT HESAPLARINDA ASGARİ ÜCRETLERİN UYGULANMASI

Resmi senetler için bu şekilde itiraz mümkün değildir. (menfi tespit davası m.72; HMK m. 208/IV).

ÜÇÜNCÜ KISIM Olağanüstü Kanun Yolları. BİRİNCİ BÖLÜM Karar Düzeltme ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN. Kanun No Kabul Tarihi :

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/41

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2012/33 Ref: 4/33. Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYINLANMIŞTIR

İlgili Kanun / Madde 854 S. DİşK/1

İstinaf Kanun Yolu ile Temyiz Kanun Yolu Arasındaki Fark Nedir? Hukuk Davası İçin İstinaf Mahkemesine Başvuru Şartları

ISTAC TAHKİMİNDE UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMLENMESİ. Dr. Candan YASAN TEPETAŞ ISTAC Genel Sekreteri

T.C. DANIŞTAY Yedinci Daire. Anahtar Kelimeler : Katma Değer Vergisi, Müteselsil Sorumluluk, Ek Tahakkuk, İdari İşlemin İcrailiği

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK/120,324

FAZLA ÇALIŞMA İDDİASININ TANIKLA İSPATINDA SINIRLAR

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

Yargıtay 13, Hukuk Dairesinden:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /47

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

Dr. TANER EMRE YARDIMCI HUKUK YARGILAMASINDA SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜ

DAVACILARIN VARLIKLI OLMALARI DESTEK TAZMİNATI İSTEMELERİNE ENGEL DEĞİLDİR.

FAZLA ÇALIŞMANIN KANITLANMASI YEMİN KESİN YEMİN TAMAMLAYICI YEMİN TÜZEL KİŞİYE YEMİN TEKLİFİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/22, S. STSK/36

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2013/ K. 2015/1159 T

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /5,41

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S. TSK/25

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/62

MEDENÎ USÛL HUKUKUNDA BELGELERİN İBRAZI MECBURİYETİ

İlgili Kanun / Madde 4847 S. İşK/22

T.C YARGITAY 9.HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2006/1894 Karar No : 2006/20663 Tarihi : KARA ÖZETÝ : NAKÝL HALÝNDE KIDEM TAZMÝNATI

İlgili Kanun / Madde 4688 S. KGSK. / S. STSK/9

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /32,46

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/ S. İşK/14

TASARRUFUN İPTALİ DAVALARI

T.C. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/46 HAFTA TATİLİ

T.C. ANKARA 17. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2011/963 KARAR NO : 2011/1582

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/3-686 K. 2016/18 T

MAKALE 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU VE YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İŞ HUKUKUNDA İBRA SÖZLEŞMESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

Prof. Dr. Süha TANRIVER Doç. Dr. Emel HANAĞASI

T.C. D A N I Ş T A Y Üçüncü Daire Esas No : 2010/5785. Karar No : 2012/3582

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE. Stj. Av. Belce BARIŞ ERYİĞİT HUKUK BÜROSU / ANKARA

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

T.C. ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2010/1045 KARAR NO : 2010/2000

İlgili Kanun / Madde 6356 S. TSK/41-43

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /112

İSTANBUL TİCARET ODASI TAHKİM-UZLAŞTIRMA-HAKEM BİLİRKİŞİLİK YÖNETMELİĞİ

ĐDARĐ YARGI FĐNAL SINAVI

İlgili Kanun / Madde 4857 S.İşK/2

İlgili Kanun / Madde 6100 S. HMK. /Geç. 3.

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler


İlgili Kanun / Madde 6356 S. STK/25

YILDIRIM v. TÜRKĐYE KARARIN KISA ÖZETĐ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK. /18-21,25

: Av.Tezcan ÇAKIR Meşrutiyet Cd. N:3/15 - ANKARA

ÜSKÜDAR... İŞ MAHKEMESİ NE. : Av. Aytekin TETİK Av. Ahmet AYDIN Adres Antette

İlgili Kanun / Madde 2821 S. SK/45

İlgili Kanun / Madde 6356 S. STSK. /26, 53 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2015/11497 Karar No. 2015/15217 Tarihi:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR NURAN CEYLAN ÖZBUDAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/2890)

3- ÖLÜM VE YARALANMALARDA ZAMANAŞIMI SÜRELERİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU NUN 10. MADDESİ UYARINCA SÖZLEŞMENİN İFA YERİNİN TESPİTİ

II. ANAYASA MAHKEMESİNİN YETKİSİNİN KAPSAMI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

Alman Federal Mahkeme Kararları

ANLAŞMALI BOŞANMA ÜZERİNE TEORİK VE PRATİK ÇALIŞMALAR. Stj. Av. Mehmet ÖCAL

SİLME TUŞUNU KULLANMADAN VE EKRANA BAKARAK YAZMA PDF

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş.K. /18-21 DAVACI YARARINA KAZANILMIŞ HAK

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/8

ISLAH YOLU VE 1948 TARİHLİ YARGITAY İBBGKK

İÇİNDEKİLER. Giriş 1 SORUŞTURMA EVRESİ. 1. SORUŞTURMA KAVRAMI ve SORUŞTURMANIN AMACI 3 2. SORUŞTURMANIN YÜRÜTÜLMESİNDEN SORUMLU MERCİ

ISTAC TAHKİM KURALLARI ve UYGULAMASI

İŞÇİNİN BAŞKA BİR İŞYERİNDE ÇALIŞTIRILMASI DÜRÜSTLÜK KURALI

BİLİRKİŞİNİN DİNLENİLMESİ (Karşılaştırmalı Ara Kararı Eleştirisi)

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ MEDENİ YARGILAMA HUKUKU FİNAL SINAVI (Çift Numaralı Öğrenciler Cevap Anahtarı) I- OLAY CEVAPLAR:

Transkript:

HUKUK YARGlLAMASlNDA DELiL ikamesinin KAPSAMI, ŞEKLİ VE ZAMANI Birinci Bölüm DELiL ikamesinin KAPSAMI VE ŞEKLİ I. DELiL, DELiL ikamesi, İSBAT YÜKÜ A - Delilin Tanımı : Av. M. Akif TUTUMLU İsbat hukukunun en önemli kavramı sayılabilecek «delil» i çeşitli biçimlerde tanımlamak mümkündür. Sözcük anlamı ile delil; yol gösteren anlamına gelmektedir. Usul hukuku açısından ise delil, uyuşmazlığı oluşturan, daha doğrusu oluşturduğu iddia edilen vakıanın gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda hakimde bir kanı oluşturmaya yarayan isbat aracıdır (1). Delillerin konusu kural olarak vakıalardır, daha doğrusu uyuşmazlığa neden olan vakıalardır. Vakıa ise, uyuşmazlık konusu hukuki olay veya ilişkidir. Bu bakımdan hukuk. kuralları delillerin konusu olamaz (2). Hakim, hukuk kurallarını re'sen uygulayacaktır (HUMK. m. 76), (3). (l) Türk Hukuk Lfıgatı, 1943, s. 66; BİLGE/ÖNEN, Medeni Yargılama Hu kuku Dersleri, B. 3, Ankara 1978, s. 492; POSTACIOGLU, Medeni Usul Hukuku Dersleri, B. 6, İstanbul 1975, s. 528; ANSAY, Hukuk Yargılama Usulleri, B. 7, Ankara 1960, s. 251-252; KURU/ARSLAN/YILMAZ, Medeni Usul Hukuku, Ders Kitabı, Ankara 1986, s. 256; EROL, Hukuk ta Deliller ve ikamesi, Ankara 1969, s. 13. (2) Bize göre hukuk kurallarının varlığı ve yorumu sorunu, ısbatın ve dolayısı ile delilin konusunu oluşturmaz. Delil, belli bir vakıayı (huku ki olay veya ilişkiyi) kanıtlamaya yarayan bir araçtır. Hukuk kuralları ise, bir maddi vakıa değil, belirli bir maddi vakıaya (hukuki olay veya ilişkiye) hukuk düzeninin tanıdığı bir değer hükmüdür. Bu değer hükmünün anlam ve kapsamını tayin etmek ise hakime düşen bir gö revdir. Hakim, hukuku kendiliğinden (re'sen) uygulayacaktır (HUMK. m. 76). Aksi görüş için bkz. ANSAY, s. 252; BAŞGİL, Hukukta Beyyine Nazariyesi (Hukukun ana mes'ele ve müesseseleri) İstanbul 1946, s. 350. (3) Türk Devletler Özel Hukukunda ise, ıura novit curia (hi\kimin hukuku 924 TÜUKİYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6

B - Delil ikame Etmek kavramı (Delil gösterme, ileri sürme): Yukarıdaki tanıma bağlı kalarak, delil gösterme (ikame) işlemi; tarafların hakimi ikna etmeye çalışarak kendi lehlerinde hüküm elde etmek için giriştikleri bir yargılama işlemidir, şeklinde tarif edilebilir. Başka bir deyişle delil ikamesi, tarafların kendi Jelılerinde olan vakıaların doğruluğunu, aleyhteki vakıaların ise doğru olmadığı yolunda delillerle yaptıklaq bir isbat işlemidir (4). Hakimi bir vakıanın doğruluğuna inandırmak, o vakıanın doğruluğunu ispat etmekle mümkün olur. Hangi vakıanın isbat edilmesi gerektiği sorusuna da maddi hukuk cevap vermektedir. Şu halde isbat yükü kuralları maddi hukuka ait iken, isbatın nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusu da usul h u ku k una girmektedir (S). C - Delil ikame etmek (göstermek) yükü kavramı : Taraflardan birinin kendi aleyhine verilmesi muhtemel bir hükmü önlemek amacı ile delil göstererek, kendi iddiasını hakime inandırmak «Ödevi» ne delil gösterme yükü denir (6). D - İsbat yükü ile Delil Gösterme yükü arasındaki farklar : Maddi hukukun belirlemiş olduğu isbat yükü sabit olmasına rağmen, delil gösterme yükünde değişkenlik sözkonusu olabilmektedir (7). Delil gösterme yükünün yer değiştirmesi durumunu, Prof. Üstündağ isbat yükünün yer değiştirmesi olarak anlamaktadır (8). Bilge/Önen de isbat yükü ile delil gösterme yükünü eş anlamda kullanmaktadırlar (9). Oysa her iki kavramın farklı olduğunu yu karıda açıklamaya çalıştık. İsbat yükü ile delil gösterme (ikame) yükünün birbirinden ay rılabileceğini şu örnekte görebiliriz : Bir satım sözleşmesinde davacı (satıcı) alacağını doğuran vakıayı (sözleşmeyi ve edimin ifası~ nı) ispatladığı an isbat yükünden kurtulmuş demektir. Şu dururnda borçlunun, alacağın mevcut olmadığı yolunda delil gösterrnek suretiyle alacaklının iddiasını çürütme olanağı vardır. Borçlunun kendiliğinden uygulaması) kuralı, 2675 sayılı Kanunun 2 ci macldesin de yasal ifadesini bulmuştur. (4) UMAR/YILMAZ, İsbat Yükü, B. 2, İstanbul 1980, s. 32. (5) ÜSTÜNDAG, Medeni Yargılama Hukuku, B. 3, İstanbul!984, s. 536; UMAR/YILMAZ, İsbat Yükü, s. 32; UMAR, İsbat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar (İHFM 1962/1-4, s. 790-798) s. 793 794. (6) YILMAZ, E., Hukuk Sözli.iğii, Ankara 1982, s. 110; UMAR/YILMAZ, s. 34. (7) UMAR/YILMAZ, s. 34. (8) ÜSTÜNDAG, s. 545. (9) BİLGE/ÖNEN, Medeni Yargılama Hukuku, s. 502. TüRKIYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 198916 925

bu şekilde delil ikame etmek suretiyle alacaklının iddiasını çurutmesi, onun isbat yükünü üstlendiği anlamına gelmemektedir (10). II. DELİLLERİN HANGi KONUDA VE NASIL ikame EDİLECEGİ A - Hangi Konuda Delil ikame Edileceği : Bir davada tarafların başarı elde etmeleri, onların, dayandıkları maddi vakıaları isbat etmeleri ile mümkün olur. Örneğin bir boşanma davasında şiddetli geçimsizlik nedenine dayanan tarafın (davacının) şiddetli geçimsizliği doğuran olayları isbat etmesi gerekir. Şu halde delil, maddi vakıalar konusunda gösterilmelidir. Hukuk kurallarının araştırılıp yorumlanması ve uygulanması, hakime bir görev olarak verildiğinden dolayı, bunların isbat edilme si gerekmez. Daha önce de belirtildiği gibi, hukuk kuralları delilin konusunu oluşturmazlar. Delillerin hangi konuda gösterileceğini Hukuk Usulü Muhakcmeleri Kanunu 238. maddesinde göstermiştir. Buna göre «davanın halline tesir edebilecek münazaalı hususları ispat için» delil göste rilebilir. Tarafların doğru olduğu konusunda uyuştukları vakıaların isbatı gerekmez. Hakim, bu vakıaları doğru saymak zorundadır (ll). Bu bakımdan hakim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıalan önceden tesbit etmelidir. İsbat işlemi, sadece uyuşmazlık konusu vakıalar üzerinde yürüdüğünde, davaların kısa zamanda sonuçlandırılması mümkün olabilecektir. Yasa, herkesçe bilinen (maruf) ve ünlü (meşhur) olan vakıaların çekişıneli sayılamayacağını belirtmiştir (HUMK. m. 238/II). Bu tür vakıalar, kitle iletişim araçları ile herkesçe duyulduğundan ve bilindiğinden ötürü bunların isbatı gerekmez (12). (10) UMAR/YILMAZ, s. 34-35. (ll) BİLGE/ÖNEN, s. 452; KURU/ARSLAN/YILMAZ, s. 256; BELGESAY, Ceza ve Hukuk Muhakemesinde Deliller, İstanbul 1940, s. 25. (12) Yargıtay HUMK.nun 238 ci maddesine ilişkin bir kararında şöyle demektedir : «HUMK.nun 238. maddesinin 2. fıkrası gereğince marut ve meşhur olan hususlar münazaalı sayılamayacağından kefalet etmenin bir şirketin mutad iş ve muameleleri arasına girdiği ticaret çevrele rinde bilinen ve uygulanan bir husus ölduğundan bunun ayrıca kanıt lanmasına da gerek yoktur». ll.hd. 19.2.1978. E. 1978/7, K. 1978/334 (SINMAZ/KARATAŞ, s. 436). 926 TÜRKİYE BAROLAR BİRLİGİ DERGisi, 1989/6

Yine Yasaya göre, ikrar olunan hususlarında isbat edilmesi gerekmez. Zira tarafların üzerinde anlaştıkları bir konu, artık' çekişmeli sayılmaz. B - Delillerin Dava ve Cevap Dilekçelerinde Gösterilmesi : a) Dava Dilekçesinde: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179. maddesine 3156 sayılı Yasa ile yeni bir fıkra eklenmiştir (13). Bu maddenin üçüncü bendinde, dava dilekçesinde «delillerin nelerden ibaret olduğu»nun belirtilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Hükmün sözünden (lafzından), delillerin tümünün dava dilekçesinde yazılmasının zorunlu olduğu şeklinde bir anlam çıkmaktadır. Bazı yazarlar, bu lafzi yorumdan yola çıkarak, delillerin hasrından (özgülenmesinden) söz etmektedirler. Bu yazariara göre, dava dilekçesinde delillerini belirtmiş olan davacı, delillerini hasretmiş olacağından dolayı artık sonradan delil gösteremeyecektir (yeni delil gösteremeyecektir), (14). Hatta davacı, yemin delilini dilekçesinde belirtmemişse, bunu dahi sonradan ileri süremeyecektir. Şu halde «sair deliller» sözünün de herhangi bir değeri kalınamaktadır (1 S). Bu görüş, bizce yargılama hukukunun «çabukluk» ilkesine uygundur. Gerçekten, tarafların, delillerini yargılamanın her aşamasında ileri sürerek davayı uzatmak gibi kötü niyetle yapacağı delil gösterme (ikame) işleminin önüne geçmek, ayrıca dava ve cevap dilekçelerinde belirtilen deliliere göre tarafların iddia ve savunmalarını hazırlamalarında bir güven ortamı yaratmak gibi amaçlar, delillerin hasrı konusundaki yorumu desteklemektedir. Davacı delillerini dava dilekçesinde bildirmek zorunda olduğu gibi, yazılı delillerini de asıllarıyla birlikte veya sadece örneklerini davalı sayısından bir fazla olarak dava dilekçesine eklemek ve mahkemeye vermek zorundadır (HUMK. m. 180/I). Eğer davacının dayandığı belgeler kendisinde bulunmayıp da başka bir yerde ise, bunu da dilekçesinde belirtmelidir. Davacı yukarıdaki Yasa hükmüne uymaz ise ne olur? Bu durumda hakim, ilk oturumda istenen hususların on günlük kesin sü- (13) Bkz. 5.3.1985 Tarih ve 18685 sayılı Resmi Gazete. (14) Bkz. KURU/ARSLAN/YILMAZ, s. 206; NAZLIOGLU, G., Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Yapılan Değişiklikle Delillerin Bildirilmesi ve Toplanması (ABD 1987, Sayı: 1, s. 5-11) s. 5. (15) KURU/ARSLAN/YILMAZ, s. 206; NAZLIOGLU, s. 6. Tt!RKIYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6 927

re içerisinde yerine getirilmesini davacıdan ister. Davacı, verilen kesin sürede de yazılı delillerini getirmez ise artık bundan sonra söz konusu delilleri ileri süremeyecektir. Zira bilindiği gibi, kesin süre içinde yapılması gereken bir işlem, yapılmaz ise artık ona ilişkin hak da düşer (HUMK. m. 163). Ancak hakimin Usul Kanununun 180/II. maddesindeki on günlük süreyi davacıya verebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin yapılması şarttır (16). Son olarak, 180. maddenin yalnızca yazılı deliller için geçerli olup, tanık delili hakkında uygulanamayacağını da belirtmek gerekir (17). l b) Cevap Dilekçesinde : Davalının delil gösterme durumu da Yasada davacının durumuna benzer bir şekilde düzenlenmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı Yasa ile değişik 195/I. fıkrasına göre (18) davalı, dava dilekçesinin kendisine tebliğinden sonra on gün içinde (veya hakim tarafından tayin edilen sürede) delillerini mahkeme kalemine bildirmek ve bir örneğini de davacıya tebliğ ettirmek zorundadır. HUMK.nun 200/son fıkrasında 180. maddeye yapılan atıf sonucu, davalı cevap dilekçesinde yazılı delillerini dilekçesine eklemek ve bir nüshasını davacı ya tebliğ ettirmek zorundadır (19). Şu hale göre davalı, davaya cevap süresi içinde (10 gün) Usul Yasasının 195/I. ve 200/son fıkraları uyarınca karşı delillerini ve varsa yazılı delillerini dilekçesinde göstermez ve davacıya tebliğ ettirmez ise, bundan sonra delillerini ileri sürmek hakkını kaybeder. Davalı cevap vermemiş ise, davayı inkar etmiş sayılır. Ve bu inkar doğrultusunda (Usulün 239. maddesi uyarınca) karşı delil gösterebilir. Davalı bu amaç dışında yeni vakıalar ileri süremez ve bu suretle delil de ikame edemez. Aksi halde davalı, savunmayı değiştirme ve delillerin hasrı yasağını ihlal etmiş olur. III. SORUŞTURMA (TAHKiKAT) AŞAMASlNDA DELİLLERİN ikamesi Taraflar arasında dava ve cevap dilekçeleri karşılıklı verildikten sonra, hakim dosyayı inceleyerek davanın hüküm için yeterin- (16) Bkz. HGK. 1985/13-450, E. 1985/8141. (ABD 1986, Sayı: 1, s. 46). (17) Bkz. 8. HD. 24.4.1985, E. 1985/4624, K. 1985/4630 (SINMAZ/KARATAŞ, İçtihatlarla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Ank. 1987, s. 338). (18) Bkz. 18.7.1981 Tarih ve 17404 sayılı Resmi Gazete. (19) HUMK.nun 200 cü maddesi 3156 sayılı Yasa ile değişmiştir. Bkz. 5.3.1985 Tarih ve 18685 sayılı Resmi Gazete. 928 f. TÜRKİYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6

ce aydınlanıp aydınlanmadığını takdir eder. Eğer dava bir hüküm kurmak için yeterli derecede aydınlatılmamış ise hakim soruşturmanın bittiğini taraflara bildirir (HUMK. m. 214). Ancak hakim, bir hükme varmak için henüz davanın yeterince aydınlanmamış olduğunu ve taraflar arasında uyuşmazlık noktaları bulunduğunu görürse, her iki tarafı veya vekilierini davet ederek bu hususu onlara bildirir ve onları sorgular (isticvap eder). Hakim bu şekilde tarafları sorgulayarak uyuştuklan ve uyuşamadıkları noktaları tesbit eder. Söz konusu işlemlerden sonra hakim, davanın hüküm kurmak için yeterince kristalize olduğuna karar verirse soruşturmanın bittiğini taraflara bildirir ve dava sona erer (HUMK. m. 217), (20). Dava yeterince aydınlatılrnarnış ve uyuşmazlığın çozumu ıçın delil gösterilmesi gerekiyor ise, hakim, tarafıara delillerini göstermelerini bildirir ve tebligat için uygun bir süre verir (HUMK. m. 217/II). Soruşturma hakimi gösterilen delillerden hangisinin kabulünün mümkün olup olmadığına gerekçeli olarak karar verir. Hakim, delillerin kabulü veya reddi konusunda karar vermeden önce kendiliğinden veyahut istem üzerine tarafları dinleyebilir. Bu oturumda dahi delillerin gösterilmesi mümkündür (HUMK. m. 220). Delillerin kabulü veya reddi kararına itiraz etmek imkanı vardır (HUMK. m. 218). Kanunkoyucu bu şekildeki itirazı toplu mahkemeler için öngörmüştür. Tek hakimli mahkemelerde böyle bir İtirazın anlamı olamaz (21). Taraflar bu ara kararına karşı ancak esas hüküm ile kanunyoluna başvurabilirler. IV. KARŞI DELiL ikamesi Delil gösterme yükü altında olan tarafın iddiasının aksini kanıtlamak için karşı taraf da delil gösterebilir. Buna karşı delil (veya karşılık delil) denir (22). Ancak karşı delil ileri süren taraf, bu fiili ile isbat yükünü kabul etmiş sayılmaz (HUMK. m. 239). Karşı delili, isbat yükü altında olmayan taraf ikame edebilir (23). Örne ğin, bir satım sözleşmesinde satıcının (davacı) semenin ödenme~.i iddiasına karşı, davalı (alıcı) satım sözleşmesinin geçersiz (batı!) (20) Bkz. Nauchatel Usul Yasası m. 188; KURU/ARSLAN/YILMAZ. ~- 249. (21) ANSAY, s. 248; POSTACIOGLU, s. 500-501; BİLGE/ÖNEN, s. 482. (22) KURU/ARSLAN/YILMAZ, s. 261; BİLGE/ÖNEN, s. 507.. (23) ÜSTÜNDAG, s. 547; POSTACioGLU, s. 531; BİLGE/ÖNEN, s. 508; KU RU/ARSLAN/YILMAZ, s. 261. TURKIVE BAROLAR BİRLİGİ DERGisi, 1989/6 929

olduğunu iddia edebilir ve bu yolda delil gösterebilir. Fakat isbat yükünden farklı olarak burada davalı, sözleşmenin geçersizliğini kamtlayamamış olsa bile iddiasını yitirmiş olmaz. Hakim burada uyuşmazlığı, isbat hukuku kurallarına göre çözümlerken, isbat yükünün kime düştüğünü belirler ve onun iddiasını isbat etmesini ister (24). İsbat yükü kendisine düşen taraf, iddiasını kanıtlayamaz ise davayı kaybeder. İkinci Bölüm DELİLLERİN ikame EDiLME ZAMANI I. YARGlLAMADA KABUL EDİLEN SÜRELER VE SONUÇLARI Kanunkoyucu, yargılamanın kısa bir sürede bitirilmesini sağlamak ve işlemlerde belirli bir güven ortamı kurmak amacıyla bazı süreler kabul etmiştir. Bu süreler, kanuni ve hakimin tespit ettiği süreler olarak ikiye ayrılmaktadır (25). Kanuni süreler, kanun tarafından düzenlenmiş olup, Usul Kanununun 163 ncü maddesine göre kesindir ve bu süreler içerisinde yapılması gereken işlem yapılmamış ise, buna ilişkin olan hak düşer. Kanuni sürelerin hakim tarafından uzatılıp kısaltılması da kural olarak olanaksızdır (HUMK. m. 159). Hakimin saptadığı süreler, kural olarak kesin değildir. Hakim, saptamış olduğu süreyi, iki tarafı dinledikten sonra azahabileceği gibi çağaltabilir de (HUMK. m. 159). Hakim, süreyi tesbit ederken, tarafların durumlarını ve davanın özelliklerini dikkate almalıdır. Örneğin, Usul Kanununun 164 ncü maddesinde, tarafların ikamet- (24) ANSAY, s. 258; BİLGE/ÖNEN, s. 508; Ayrıca bkz. 3.HD. 17.10.1958 (AD 1961, Sayı: 11-12, s. 1173). (25) YILMAZ, E., Hukuk Davasında Hakimin Verdiği Kesin Mehilin Hakkı Kısıtlaması (ABD 1987, sayı: 1, s. 43-52) s. 44, Yazar, süreleri, mahkemeler ve taraflar için verilen süreler olarak ikiye ayırmaktadır; AN SAY, s. 161; ŞENGÜN, Hukuk Davalarında Delillerin Gösterilmesi (ABD. 1970, sayı: 3, s. 190-204) s. 200; BİLGE/ÖNEN, s. 305-306; ÜSTÜN DAG, s. 372; POSTACIOGLU (s. 355) ise, istem ve mazeret h:'hinde M kim tarafından uzatılan süreyi de üçüncü bir süre olarak kabul etmektedir. Bizce bu süre dahi yasal süre içinde kabul edilmelidir. KU RU/ARSLAN/YILMAZ ise iki ayırım dışında bir de mahkemeler için konulmuş bir süreye yer vermektedirler. Bize göre son ayırım gereksizdir. Zira mahkemeler için konulmuş süreler hakimin sorumluluğu dışında pratik bir değer taşımamaktadır. 930 TÜRKİYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6

gahlarının mahkemeye uzaklıgı, si.lrenin saptanmasında gözöni.lnde tutulmalıdır. Hakim, verdiği si.lrenin kesin olduğuna da karar verebilir. Bu karar verilirken açık ve net bir ifade kullanılmalıdır. Ayrıca kesin süreye uymamanın yaptırımı da belirtilmelidir (26). Hakim, verdiği kesin süre kararına bağlı kalmak zorundadır. Başka bir deyişle, verdiği süreyi uzatıp kısaltamaz. Zira verilen kesin süre, diğer taraf için kazanılmış bir hak doğurmuştur. Hakim, verdiği sürenin kesin olduğunu bildirmemişse, verilen süre içeri'sinde işlemini haklı nedenlerle yapamamış olan taraf, hakimden yeni bir süre verilmesini isteyebilir. Bu halde ise hakimin verdiği ikinci süre kesindir ve kesinlik ibaresinin kararda belirtilmesine gerek yoktur (HUMK. m. 163). Yargıtay, bir kararında (27), mahkemenin davalıya delillerini göstermesi için 1 O günlük süre vermesi ve duruşmayı da 2 ay sonraya ertelemesi kararını hatalı bularak bozmuştur. Yargıtay'a göre, hakimin verdiği süre yeterli olmayıp davaimm delil gösterme işlemini engellemektedir. YILMAZ'ın da isabetle belirttiği gibi (28), HUMK.nun 180/II. fıkrasının hükmü karşısında, delil gösterilme si için hakimin 10 günden fazla bir süre verme olanağı yoktur. Bu nedenle Yargıtay'ın sözü geçen bozma kararına katılamıyoruz. II. DELİLLERİN HANGi SÜRELER İÇERİSİNDE GÖSTERİLEBİLECEGİ Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 3156 sayılı Yasa ile değişik 179/3 cü fıkrasına göre davacı, aynı Yasanın 195/I ci fıkrasına göre de davalı, dava ve cevap dilekçelerinde delillerini bildirmek zorundadırlar. Yasada yapılan değişiklikle, delillerin hasrı durumunun yaratıldığını daha önce vurgulamıştık. Yazılı belgelerin gösterilmesi ise Usul Yasasının 180 ci maddesindeki koşullara bağlıdır. Bu maddeye göre davacı, dava dilekçesinde sözünü ettiği belgeleri davalı sayısından bir fazla örnekleri ile dilekçeye ekleyerek mahkemeye vermek zorundadır. Bu işlemi yapmayan davacıya hakim on günlük kesin bir süre verir. Davacı, verilen bu hakkı da kullanmaz ise, artık bundan sonra delil ikame edemeyecektir. Da (26) Bu anlamda olmak üzere bkz. 2.HD. 3.6.1985, E. 1985/5200, K. 1985/ 5444 (SINMAZ/KARATAŞ, s. 288). (27) Karar ve eleştirisi için bkz. YILMAZ, E., Hukuk Davasında Hakimin Verdiği Kesin Mehilin Hakkı Kısıtlaması, s. 43-52. (28) YILMAZ, agm., s. 49. TURKIVE BAROLAR BİRLİGi DERGiSi, 1989/6 931

valı açısından da U sul Yasasının 200/ son fıkrasının 180. maddeye yaptığı atıf sonucu aynı hükümler uygulanır. Delillerin ikamesi konusunda hakime tanınan genel bir yetki HUMK.nun 75/III cü fıkrasında şöyle ifadesini bulmuştur: «Hakim davanın her safhasında iki tarafın iddiaları hududu dahilinde olmak üzere kendilerini istima ve lazım gelen delillerin ibraz ve ikamesini emredebilir.» Bu hükümden, hakimin her istediği delilin getirilmesini isteye bileceğini anlamamak gerekir (29). Bundan başka, dosyadan anlaşılınayan ve taraflarca söylenmeyen bir delil de hakim tarafından re'sen gözönüne alınamaz (HUMK. m. 75/I), (30). Taraflar kesin süreler içinde delillerini ikame etmedikleri takdirde art)k bir daha delil gösteremezler. Usul Yasasının 244 ncü maddesindeki imkan, bu söylenenlerden ayrı düşünülmelidir. III. SORUŞTURMANIN BiTİMİNDEN DELiL ikamesi SONRA Taraflar, delillerin incelenmesinden sonra yeni delil gösterme isteminde bulunabilirler mi? Yasa buna koşullu olarak olumlu şekilde cevap vermektedir (HUMK. ın. 244). Bu koşul da, hakimin istemi uygun görmesidir. Bize göre hakim, delil gösterme istemi karşısında iki durumu gözetmek suretiyle kararını vermelidir. Bunlardan birisi, maddi gerçekliğin ortaya çıkmasındaki fayda, diğeri de yargılamanın sürüncemede bırakılmaması yolundaki yargılama hukuku ilkesidir. Hakim, bu amaçlar çerçevesinde somut olayın özelliklerine göre yeni delil gösterme istemi konusunda bir karar vermelidir. IV. DELİLLERİN ikamesinden VAZGEÇME Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 307 ci maddesi sövlc demektedir : «Delili ibraz eden taraf hasının muvafakati olmadan ona istinattan sarfınaza:r edemez.,, Yasada delil kelimesi kullanılmış olmasına rağmen Alman Yargılama Yasasında (ZPO m. 436) «Senet>> kelimesi kullanılmıştır. Türk doktrin ve uygulamasın-. (29) ALANGOYA, Y., Medeni Usul Hukukunda Vakıaların ve Delillerin Top lanmasına İlişkin ilkeler, İstanbul 1979, s. 176. (30) ERKUYUMCU, M., Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 75 ve 504 cü Maddeleri Üzerine Bir İnceleme (İzmir Barosu Dergisi 1945, sayı: 1 1 36, s. 3-8) s. 7. 932 TÜRKİYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6

da da bu yasanın metni benimsenmektedir (31). Şu halde, senet ve diğer yazılı delillerin gösterilmesinden vazgeçen taraf, hasının onayını almak zorundadır. Yazılı olmayan (örneğin tanık delili) delillerin gösterilmesinden vazgeçme halinde ise hasının onayını almak zorunluğu yoktur. (31) KURU, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 4, C. II, Ankara 1980, s. 1520; «Usulün 307. maddesinde karşı tarafın muvafakatini öngören hüküm tanıklar hakkında uygulanmaz. Bu kural senet ve öteki yazılı belgelerle ilgilidir. Bilimsel görüşler ve kazai içtihatlar da aynı doğrultudadır. Bu bakımdan taraf, hasının muvafakatini almadan listesinde adı yazılı tanığın dinlenmesinden vazgeçebilir.» 2.HD. 1979 239/731 (YKD 1979 sayı: 9, s. 1264). TURKIYE BAROLAR BiRLİGİ DERGiSi, 1989/6 933

YARARLANlLANKAYNAKLAR ALANGOYA, Y. : Medeni Usul Hukukunda Vakıaların ve Delillerin Toplan masına İlişkin ilkeler, İstanbul 1979. ANSAY, S. Ş. : Hukuk Yargılama Usulleri, B. 7, Ankara 1960. BAŞGİL, A. F. : Hukukta Beyyine Nazariyesi (Hukukun ana mcs'clc ve müesseseleri), Istanbul1946. BELGESAY, M. R. : Ceza ve Hukuk Muhakemesinde Deliller, İst. 1940. BİLGE/ÖNEN : Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, B. 3, Ankara 1978. ERKUYUMCU, M. : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 75 ve 504 ncü Maddeleri Üzerine Bir İnceleme (İzmir Barosu Dergisi, 1945, sayı: 11-36, s. 3-8). EROL, N. : H;ukukta Deliller ve ikamesi, Ankara 1969. KURU, B. : Hukuk Muhakemeleri Usulü, B. 4, C. II, Ankara 1980. KURU/ARSLAN/YILMAZ : Medeni Usul Hukuku. Ders Kitabı, Ankara 1986. NAZLioGLU, G. : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda Yapılan Değişik likle Delillerin Bildirilmesi ve Toplanması (Ankara Barosu Dergisi, 1987, sayı: 1, s. 5-11). POSTACIOGLU, İ. : Medeni Usul Hukuku Dersleri, B. 6, istanbul 1975. SINMAZ/KARATAŞ : içtihatlarla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, Ankara 1987. ŞENGÜN, K. O. : Hukuk Davalarında Delillerin Gösterilmesi (Adalet Dergisi, 1970, sayı: 3, s. 190-204). UMAR, B. : İsbat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar (İHFM., 1962, sayı: 1-4, s. 790-798). UMAR/YILMAZ : İsbat Yükü, B. 2, istanbul 1980. ÜSTÜNDAG, S. : Medeni Yargılama Hukuku, B. 3, İstanbul 1984. YILMAZ, E. : Hukuk Sözlüğü, Ankara 1982. YILMAZ, E. : Hukuk Davasında Hakimin Verdiği Mehilin Hakkı Kısıtlaması (Ankara Barosu Dergisi, 1987, sayı: 1, s. 43-52). 934 TÜRKIYE BAROLAR BİRLİGİ DERGiSi, 1989/6