Kuşadası nda açılan ilk Marangoz Kursu öğrencilerinin 1963 yılındaki bir fotoğrafı



Benzer belgeler
Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

BEŞPARMAK DAĞLARI ŞENLENDİ

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

Eşsiz bir manzarada doyumsuz lezzetler

Şerif Kocadon için mevlit

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

Öğrenmek İstiyorum Kampanyası

YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI MEHMET S. ESKİCİ GÖREVİNDEN AYRILDI. ÜYELERİMİZİ İLGİLENDİREN MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLEİNİN DUYURULARI YAPILDI

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

DENİZLİ ŞUBE. 28 Şubat 2014 tarihinde ilk yönetim kurulu toplantısında görev dağılımı yapıldı. 20 Mart 2014 te PAYEK, Jeoloi Mühendisliği

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

KAZAKİSTAN ISSA-TÜRK ÜNİVERSİTELERİ TANITIM GÜNLERİ RAPORU

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

GELİBOLU TİCARET VE SANAYİ ODASI OCAK-ŞUBAT-MART 2015 BÜLTENİ

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri

OKULLAR YENİ YAŞAM ALANLARIMIZ

Oxford Big Read İç Anadolu Bölge Finalistleri. Yabancı Diller Festivali 2016

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Gezimiz, meslekler ve bölümler ile ilgili olarak birçok

''Hepimiz Atatürk'üz''

1-Okul yönetimi ile işbirliği yaparak kermes düzenledik, gelir elde ettik. Kermes etkinliğine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz.

BODRUM DAN KOS A İLK SEFER İSRAİL TURİSTLER OLDU

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

Kırıkhan Ticaret ve Sanayi Odası Yılı Faaliyet Raporu

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

KARİYER GÜNLERİ ETKİNLİKLERİ

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyet Raporu

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası. Ocak Ayı Bülteni

ÇANKIRI-ILGAZ (19-20 Şubat 2011)

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

20. ŞUBE ÇALIŞMA RAPOR ÖZETLERİ

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI VELİ VE ÖĞRETMENLERİNDEN SOMA YA EL VER KAMPANYASINA BÜYÜK DESTEK

YENİŞEHİR BELEDİYESİ ENGELLİLER RAPORU

NİSAN AYI BÜLTENİ 3. Tarım ve Hayvancılık Fuarı göz doldurdu

YOZGAT TİCARET VE SANAYİ ODASI Yılı Faaliyet Raporu

İZMİR INNER WHEEL KULÜBÜ

Turizm Fakültesi Dekanı ndan ziyaret

Uluslararası Buluşma Türkiye Fotohaber, Sayfa 1

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

2014 YILI AİLE VE DİNİ REHBERLİK BÜROSU FAALİYETLERİ ELAZIĞ KADIN KONUK EVLERİ VE SEVGİ EVLERİNDE AİLE SEMİNERLERİ DEVAM EDİYOR

Üniversitede Arkeoloji Sempozyumu

ERZURUM ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 60.YIL KUTLAMALARI GELENEKSEL MEZUN ŞENLİKLERİ

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

U T A N A K. Dönem : 2015 Toplantı : Nisan Birleşim : 5 Oturum : 1 Birleşim Tarihi : Birleşim Saati : 17.30

FETHİYE ŞUBESİ / FETHİYE BRANCH

Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

MÜKAD Mühendis ve Mimar Kadınlar Derneği

HAVRAN BELEDİYEBAŞKANLIĞI 2015 YILI AĞUSTOSAYI FAALİYET RAPORU

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.


Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

ÇOK AMAÇLI SALONUMUZA KAVUŞTUK OKUL MÜDÜRÜMÜZ TURGAY YOLCU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINI DEĞERLENDİRDİ. Hazırlayan: MÜCAHİT KARAKUŞ Sayfa: 1

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

Vanlı futbolcu kızlar Bodrum da kamp yapıyor

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Güneş (Kıbrıs)

MHP TURGUTREİS SEÇİM İLETİŞİM MERKEZİ AÇILDI

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

Hollanda Türkevi Topluluğu nun Ankara Ziyareti

2011 YILI FAALİYET RAPORU Batı Akdeniz Ekonomisini Geliştirme Vakfı

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

1. Kanalizasyon Altyapı Çalışmalarından Bozulan yolların Onarım ve yenileme çalışmalarının ikmali ( Yaklaşık m2 Kilit Parke çalışması )

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

İMEAK Deniz Ticaret Odası Fethiye Şubesi FAALİYETLERİMİZ

ADA DA ŞENLİK VARDI. tatlandırdı. Etkinlik piknik havasında geçiyor

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ KONSEYİ FAALİYET RAPORU

Benimle Evlenir misin?

Tiyatro Gösterisi Su Damlası Sabancı Müzesi Gezimiz Öğretmenler Günü Kutlamamız Yılbaşı Kermesimiz Bahar Kermesimiz Yardım Kampanyamız

E-BÜLTEN. twiitter.com/edremitticaret

NİSAN 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BAŞKAN ÇİĞDEM DEMİRALP : ANKARA YA SÖZ VERDİK, BODRUM BELEDİYESİ Nİ ALACAĞIZ

Geçmiş Dönem Başkanı : Ercan Zorlu

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

Bahsettiğim gibi bu tecrübeler bize eksik yanlarımızı göstermiş ve öğretmiştir. Yaptığımız araştırmalar sonucu, Dünyanın önde gelen tüm

BİLİM MERKEZİ GEZİMİZ

Sayı: 16 MAYIS (21 Mayıs 2013 Salı) İspanyol Ar-Ge Firması Odamızı Ziyaret Etti

BASIN YAYIN BİRLİĞİ OCAK-ŞUBAT 2015 ETKİNLİK BÜLTENİ

Sektör paydaşı seçkin bir davetli grubu ile gerçekleştirilen Çalıştayda, aşağıdaki soruların yanıtları aranmıştır:

5. KARİYER GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ

BACADER e-bülten MART 2015 MYK SINAVI YAPILDI

OYAK Çimento Grubu nda görev değişikliği

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

SEKTÖR KURULLARI ve İŞ GELİŞTİRME KOMİSYONU Bölgesel İş Geliştirme Forumu

Doç. Dr. Selçuk ÖZDAĞ

FABRİKALARDAN. Beton Sempozyumu nda. hazır beton sektörüne ışık tuttu

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Eylül EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ÖZEL BİLGE ATABEY İLKOKULU/ORTAOKULU ÇALIŞMA TAKVİMİ. Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

T.C. KEÇİBORLU İLÇESİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI MECLİS KARAR KAĞIDI

Transkript:

Kuşadası nda açılan ilk Marangoz Kursu öğrencilerinin 1963 yılındaki bir fotoğrafı Charles W.Cushman'ın objektifinden 1965 yılında Kuşadası - Barbaros Bulvarı kuyeta@kuyeta.org Yerel Tarih Dergisi 2008-2009 ve 2010-2011 sayıları iki cilt halinde derlenmiştir. Ciltlenmiş Yerel Tarih Dergilerini edinme adresi Ege Mahallesi 442. Sokak No 6, Club Oliva Ergül Apartmanları B Blok Daire 4 Kuşadası / Aydın Tel:0256 618 44 44 Faks: 0256 618 44 67 E ditörümüz Nail Topal, Aralık ayı içersinde Ateşten Adam Ya Da Bozkurt kitabının Kuşadası, Aydın, Söke ve Selçuk ta tanıtım ve imza günlerini gerçekleştirdi. Yerel Tarih Dergisi, Kuşadası ile ilgili yapılan araştırmalara gücü oranında destek vermeyi sürdürecektir. Renkli fotoğraf sayısının artması üzerine Yerel Tarih Dergisi de renkleniyor. Son iki sayısında orta sayfa renkli basıldı. Bu sayıda renkli sayfa sayısı dörde çıkartıldı. Hedef tam renkli olarak okuyucularımıza ulaşmak. Kuşadası nın en etkin sivil toplum örgütlerinden biri olan EKODOSD, Aydın da yayın hayatını sürdüren AYTV tarafından düzenli olarak her yıl verilen Çevre Ödülü ne layık görüldü. Yerel Tarih Dergisi olarak EKODOSD başkanı ile üyelerini candan kutlar başarılı çalışmalarının devamını dileriz. Mavi İnsan Mustafa Veli nin Aralık 1972 ve Bir Yer Sevdim Adı Kuşadası yazıları giderek karamsarlıktan uzaklaşarak devam ediyor. Biz onu hep tozpembe görmek istiyoruz. 21 Aralık ta kıyamet kopmayınca derginin yayın akışı da değişmedi. Arkeolog yazarımız Kamil Sarhanlı okuyucularımız için Mayalar ve Kültürel Kıyameti yazdı. Sevim Türemen in Kuşadası Türk Kadınlar Birliği nin kuruluş süreci ve faaliyetleri ile ilgili fotoğraflarla zenginleştirdiği yazısı devam ediyor. Aralık ayı içinde yazarımız Sedat Onar babasını kaybetti. Onar ailesine başsağlığı ve sabır dileriz. Adalızade de bir Mahzun Mezar Reşat Şevki yazısı ilgi ile karşılandı. Merakla beklenen ikinci bölüm bu sayımızda. Reşat Şevki, 83 yıl içinde olmadığı kadar mezar ziyaretini ve duayı son günlerde aldı. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Mezar taşını okunur hale getiren belediyemize de teşekkür ederiz. Sedat Onar, 19. yüzyıl ortalarında Kuşadası na gelen ve bu bölge ile ilgili en kapsamlı bilgileri bize aktaran Fransız gezgin Charles Texier in seyahat notlarını bize bölümler halinde aktarıyor. Kuşadası nın renkli simalarının tanıtıldığı köşemizde son Debbağ Tuğrul Kutucu, arkadaşı İbrahim Acar Gaga yı bize özellikleri ile anlatıyor. Bu köşe geçmişten günümüze renkli simalarımızın tanıtılmasına açıktır. Ölüm bedenseldir. Anıları ve eserleri ile her fırsatta anılanlar asla ölmezler. Torbalılı tarih öğretmeni Necat Çetin in bu ay ki yazısı Kuşadası ile de bağlantılı. Anadolu nun her köşesinde Anne benim babam kim? sorusunun sorulduğu savaş günlerinin geri gelmemesi dileğiyle yayınlıyoruz. Nail Topal ın Kemalizm ve Atatürkçülük Nedir? yazı dizisinin ikinci bölümü derginiz Yerel Tarih in bu ayki konuları arasında. Yeni Yılınızı Candan Kutlar, Sağlık ve Esenlikler Dileriz. KUŞADASI YEREL TARİH ARAŞTIRMALARI GRUBU Adına Sahibi ve Sorumlu Müdür Ali Ergül Yayın Kurulu Ali Ergül, Müjgan Şavkay, Mustafa Veli, Belma Özgün, Dr. Ali Alkış, Dr. Ayşe Şerifoğlu, Mustafa Dinçoğlu, Av. Kaya Egel, Ali Hüseyin Torun, Sedat Onar, Yrd. Doç. Dr. Eralp Osman Çolakoğlu, Arif Çıkıcı, Özer Kayalı, Ata Şakrak, Ali Can Editör Nail Topal Grafik-Tasarım Nilüfer Saçar Nisa Hukuk Danışmanı Av.Nail Özazman Tercüme (İng-Frs) Duygu Sayra Ergül Redaksiyon; Nail Topal, Sedat Onar, Duygu Sayra Ergül, Alp Ergül İletişim Ege Mahallesi, 442 Sokak Club Oliva ERGÜL Apartmanları B Blok Kat:1 D:4 Kuşadası - AYDIN Tel: 0256 618 44 44 Ali Ergül: 0532 212 20 31 kuyeta@kuyeta.org www. kuyeta.org Dağıtım Pazarlama Ergül Turizm Gıda Maddeleri Ltd. Şti. Baskı Yeri Yeniyol Matbaası 1145/1 Sk. No: 50/A Yenişehir - İZMİR Tel: 0232 449 88 52 Faks: 458 62 86 yeniyolmat@hotmail.com Sayı 47 Yıl 5 1

Kuyeta Haber KONFERANS VE İMZA GÜNLERİ "ATEŞTEN ADAM YA DA BOZKURT" Kuşadası Yerel Tarih Dergisi editörü, eğitimci, yazar Nail Topal, Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından ve Türkiye'de hukuk temellerinin atılmasında önemli katkıları olan, devlet adamı Kuşadalı Mahmut Esat Bozkurt ile ilgili yaptığı araştırmaları Ateşten Adam Ya Da Bozkurt kitabı ile okuyucularına sundu. Mahmut Esat Bozkurt'un hayatını ve yaşadığı dönemin şartlarını çok yönlü olarak mercek altına alan Eğitimci yazar Nail Topal, Mahmut Esat Bozkurt'un Kuşadası'nda ve ülkemizde yeterince tanınmadığını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti nin ve Atatürkçü Düşünce nin ideologu, büyük hukukçu, hukuk devrimlerinin yapımcı ve uygulayıcısı, 1. Türkiye İktisat Kongresi nin düzenleyicisi, Atatürk ün İktisat ve Adalet Bakanı, Üniversite Profesörü, Türkiye Cumhuriyeti nin gönüllü Avukatı, usta gazete yazarı, 1920 1943 yılları arasında TBMM de Milletvekili, Kuşadası Kuvayi Milliye Reisi ve Avrupa da Türk Öğrenci Lideri gibi kimlikleri, kişiliğinde toplayan, bu yüce kişiliğin hem Kuşadası nda hem de yurdumuzda yeterince tanınmadığını üzülerek gözledim. Bu alanda yaptığım çalışmayla bu eksikliğin giderilmesine katkım olsun istedim. Ölümünden 69 yıl sonra da eylem ve söylemleriyle günümüze ışık tutan, anıt bir insanın halkımıza ve genç kuşaklara tanıtımına katkıda bulunabilmişsem kendimi mutlu sayacağım dedi. Vefatının 69. yılında, Kuşadası, Söke, Selçuk ve Aydın da düzenlenen konferanslar da yazarımız ve editörümüz sayın Nail Topal, Mahmut Esat Bozkurt un yaşamı ve çalışmaları ile ilgili katılımcıları bilgilendirmiş ve Ateşten Adam Ya Da Bozkurt kitabını imzalamıştır. Kuşadası Konferansı ve imza etkinliği: Kaymakamı Mustafa Ayhan ve Mahmut Esat Bozkurt un kızı Gün Tekant, Nazan Bozkurt ve Belediye Bşk Vk. Yusuf Emik Söke Konferansı Selçuk Konferansı ve imza etkinliği Aydın Konferansı ve imza etkinliği 2

EKODOSD A AYTV DEN ÇEVRE ÖDÜLÜ 19 Yıldan bu yana Aydın da sürdürmüş olduğu ilkeli yayınları, kırsal kesimin sorunları ve tanıtımı, özellikle kent insanlarına bölge köylerini en iyi şekilde tanıtması, Antik kentler, Büyük Menderes Nehri ve Beşparmak Dağları nın sorunlarını gündeme taşıyarak toplumun takdirini kazanan AYTV televizyonunun, 19. Kuruluş Yılı ve Örnek Hizmet Ödülleri Töreni Aydın GRANDOR da gerçekleştirildi. Gecede seçkin davetlilerin katılımıyla, spordan, sanata, eğitimden çevreye, sanayiden kültüre kadar çeşitli alanlarda 13 dalda, 25 jüri üyesinin daha önce belirlediği kişi, kurum ve kuruluşlara ödülleri dağıtıldı. Jüri üyelerinin seçimiyle çevre dalında EKODOSD a ödül verildi. EKODOSD adına ödülü yönetim kurulu başkanı Bahattin SÜRÜCÜ aldı. SÜRÜCÜ yaptığı konuşmada Öncelikle AYTV televizyonuna ve saygıdeğer jüri üyelerine, bizlere bu onuru layık gördükleri için teşekkür ederiz. Tarihin babası Heredot un Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en iyi iklimin bulunduğu yer diye bahsettiği bu topraklardan, Tarih Öncesi Dönem den, Antik Dönem e, Osmanlı dan günümüze kadar birçok uygarlıklar gelip geçmiş. Bu coğrafyada yaşayan uygarlıklar yaşam alanlarını çevreci bir anlayışla, doğayı bozmadan ve tahrip etmeden yapmışlar ve yaptıkları bu harika eserler günümüze kadar ulaşmıştır. Doğasıyla, tarihiyle, kültürüyle zengin kaynaklara sahip muhteşem bir coğrafyada yaşıyoruz. Tüm bu zengin değerlerin korunması ve tanıtılması için, gönüllü arkadaşlarımızla farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bu güzel ödülü de, gönüllülerden oluşan EKODOSD ailesi adına alıyor ve teşekkür ediyoruz. Yerel Tarih Dergisi olarak bizde başarılı çalışmalar yapan EKODODS üyelerini ve değerli başkanını candan kutluyoruz. (EKODOSD) - EKOSİSTEMİ KORUMA VE DOĞA SEVENLER DERNEĞİ KUŞADASI / www.ekodosd.org - 0256 614 78 11 3

Ben Buradayım Ey Tarih Aralık 1972 de Kuşadası Mustafa Veli Mavi İnsan Üstümüzde ıslanan kahır kelimesinin varlığına alışmak çok zor. Yine de çok büyütmemek en iyisi. Güzel baharları düşünmekle avunmak lazım. Ama yine de düş yoksunuyum. Düş görecek halim yok. Omzumda ve sırtlarımda ağrılar. Ülkemin üstünde de çok yük var. Ben bu dünya yükünü çok mu çektim? Düşünmek öyle bir şey işte. Çekiyorsun kaderini ya da kendin yaratıyorsun. Hep gözümün önünde dipsiz kuyular. Neyin habercisi? Unuttuğum cümlelere yanıyorum. Epey de cümle kurmuşum. Yürek istemez sevdiğinin gitmesini. Ama gider. Gittiğinde gözyaşları kalır. Sorar rüzgâra neden götürdün diye? Rüzgâr umursamaz. İçimin ısınmadığı bir yaşam içindeyim. Dostlarım olumlu bak her şeye diyor. Bakayım da.. Biraz bencillik değil mi? Kör bir kuyunun yağmuru beklediği gibiyim. Su nerede? Sizde var mı? Islanmalı bu ülke. Temizlenmeli her şey. Hiç kimse gölgesi kadar büyük değildir. Büyük olmak için güneş lazım. Karanlıklarda boğulmak istemiyorsan güneşe çık. Hava sisliyse otur yerinde. Sis kalksın. Varalım Aralık 1972 Kuşadası nın cümlelerine. Neden? Çünkü uzun cümlelerden kısa cümlelere kaçmak istiyorum. Biraz güneş için. Tarih 1 Aralık 1972 Cuma POSTEL KOOPERATİFİ EV YAPIYOR. Bütün işlerini bir yıl zarfında hallederek ilçemizde en seri ve en başarılı kooperatif unvanını kazanan Postel Kooperatifinin ev yapma işinin bütün hazırlıkları tamamlandı. Temeller önümüzdeki günlerde törenle atılacak. Geçen yıl ilçemiz PTT mensupları tarafından kurulan ve en kısa zamanda arazi satın alınarak parselasyonu da yapılan POSTEL Yapı Kooperatifi üyeleri bilindiği gibi 2 ay önce yapılan kur a çekimi sonucu tapularını almışlardı. Bütün bu işlemleri en kısa zamanda yaparak üyelerini hudutsuz memnun eden POSTEL Kooperatifi Yönetim Kurulu ileriden beri yaptığı sondaj ve temaslarını tamamlamış şimdi de ev yapmağa karar vermiştir. Bu işlemin de bütün hazırlıkları tamamlanmış olup müteahhit ile anlaşmaya varılmıştır. Örnek kooperatif olarak gösterilen ve ilçemizde ilk ev yapan kooperatif unvanını kazanan Postel in temelleri önümüzdeki günlerde törenle atılacaktır. Hayırlı evler olsun. Işıklı ve güneşli, mutlu. 5 Aralık 1972 Salı 2000 KİŞİLİK DEV BİR KOOPERATİF KURULUYOR. İlçemiz PTT mensupları tarafından kurulacak kooperatifin ön çalışmaları tamamlanmak üzere- Arazi meselesi halledilmiş durumda- Arsalar üyelere 3000 liraya malolacak. İlçemiz PTT mensupları tarafından kurulan Postel Yapı Kooperatifinden sonra, şimdi de yine PTT mensupları 2000 kişilik bir kooperatif kurmak üzere faaliyete geçmişler ve bu işin hazırlık çalışmalarına başlamışlardır. PTT Şefi Ahmet Arda nın öncülüğünde kurulacak 2000 kişilik dev kooperatifin arazi alım işinin halledilmiş olduğu ifade edilmektedir. Yapılan açıklamaya göre üyeler sadece 3000 lira para ödeyecek ve bir arsa sahibi olacaklardı. Ödemeler önce 2000 lira peşin olacak geri kalan 1000 lira iki taksitle alınacaktır. Kooperatifin amacı kısa zamanda üyelerini ucuz arsa sahibi yapmaktır. Müteşebbislerin bu olumlu teşebbüslerinin önümüzdeki günlerde büyük ilgi görmesi beklenmektedir. Şehir büyüyor ev ihtiyacı artıyor. ZEYTİNYAĞI FİYATLARI DURMADAN YÜKSELİYOR. Zeytin mahsulünün bu yıl görülmemiş derecede bol olmasına rağmen ilçemiz zeytinyağı piyasası hergün yükselmektedir. İki gün önce kilosu 10 lira olan zeytinyağı dün 75 kuruş daha artış göstererek 10.75 e yükselmiştir. Arap ülkelerinin ve birçok Avrupa devletlerinin fazla miktarda yağ talebinde bulunmaları fiyatların artmasına neden olmuştur. Yağ fiyatlarını önümüzdeki günlerde daha da yükseleceği söylenmektedir. Şimdi de aynı. İyi zeytinyağı pahalı. Ama üretici daha bilinçli. Fabrikalardan çok çeşitli zeytinyağı çıkıyor. 4

YEDİEYLÜL İLKOKULUNA MEFRUŞAT VERİLDİ. Yeni okula altı hamiyetsever vatandaşımız kömür sobası bağışında bulundular Eski Kışla Yatağına inşa edilmekte olan yeni Yedieylül ilkokulunun mefruşat tahsisi yapılmıştır. Milli Eğitim Müdürlüğünce Yedieylül ilkokuluna 330 adet küçük ve büyük boy olmak üzere öğrenci sandalyesi 90 adet sıra, 5 öğretmen kürsüsü ve 5 adet sandalye ile 5 adet de yazı tahtası ve 7 öğretmen kürsüsü daha tahsis edileceği öğrenilmiştir. Milli Eğitimin bu tahsisi yanı sıra hamiyetperver vatandaşlarımız Yedieylül İlkokuluna bağış yapmaya devam etmektedir. Son yapılan bağışlarda Süreyya Saraç bir kömür sobası, 2 ton kömür ve 500 lira nakdi yardımda bulunurken, Seydi Eser, Mustafa Toros, Kazım Arıkan, Çetiner Kardeşler ve Aydın Üner birer maden sobası bağışı yapmışlardır. Ahmet Çınar ve Kemal Ören in de birer soba alacakları öğrenilmiştir. Öte yandan kaba işçiliği tamamlanan ve üstü örtülmekte olan binanın noksanlarının giderilmesi için 12 Aralıkta Aydın Vilayet Encümeninde 155 bin liralık keşif bedelli son ihalesinin yapılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Böylelikle bina Şubat ayına kadar hizmete hazır vaziyete getirilmiş olacaktır. Umarım Şubat ayına yetişir. AVUKAT GÜREL ABACIOĞLU BÜRO AÇTI. Geçen yıl İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olan ve İzmir Adliyesinde bir yıl da Avukatlık stajı yapan ilçemiz gençlerinden Gürel Abacıoğlu şehrimizde avukatlığa başlamıştır. Eski Belediye binasında açmış olduğu büroda dünden itibaren filen çalışmaya başlayan Gürel Abacıoğlu nu tebrik eder, başarılar dileriz. VACİDE BARAN GÖREVE BAŞLADI. Öğretmen Günay Özbek in yönetiminde geçen ay faaliyete geçen Ana Sınıfına bir öğretmen daha gelerek vazifeye başlamıştır. İlçemize gelerek Ana Sınıfında göreve başlayan yeni öğretmenimiz Vacide Baran a hoş geldiniz der, görevlerinde başarılar dileriz. 8 Aralık 1972 Cuma TEKEL ANKARA VE İSTANBUL DAN SONRA İLÇEMİZDE DE TEŞHİR SATIŞ REYONUNU HİZMETE AÇTI. Tekel Genel Müdürü Recai Diplan tarafından açılan Reyon yerli ve yabancı tekel maddeleri serbest olarak satılıyor. İstanbul ve Ankara dan sonra Tekel Teşhir Satış Reyonu önceki gün ilçemizde de açılmıştır. Tekel Genel Müdürü Recai Diplan tarafından Hükümet Meydanındaki Belediye dükkânlarında açılan reyonda yerli ve yabancı tekel maddelerinin serbest satışı yapılmaktadır. 77 Bin lira sarfı ile hizmete giren teşhir ve satış reyonunun açılışında Tekel Satış Reklam Şubesi Gurup Müdürü Niyazi Sürenkök, Yaprak Tütün Alım Şubesi Müdürü Faruk Düveren, Aydın Tekel Başmüdürü Süleyman Kalaycıoğlu ve şehrimiz tekel mensupları ile davetliler hazır bulunmuşlardır. Gazetemize özel bir demeç veren Genel Müdür Recai Diplan Türkiye de açtığımız bu üçüncü reyonda tekel ürünleri birlikte ithal malı içki ve sigaralar serbest olarak satılacaktır. dedikten sonra, 1972 tütün piyasasına değinmiş ve Ege tütün piyasasının Ocak ayı sonunda resmen açılacağını bununla ilgili hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu, üreticinin ürününün daha iyi değerlendirilebilmesi için Tekel olarak sonuna kadar destekleme alımı yapılacağını söylemiştir. Şimdi sigara ve içki görülmeyecek yerlere taşındı. Tütüncülük öldürülmek isteniyor. Sigara eğlence mekanlarından sokağa taşındı. ZEKİ ALTINDAĞ İSTİFA ETTİ. İlçemiz Adliyesinde 10 yıldan beri Zabıt Kâtipliği görevinde bulunan Zeki Altındağ ın görevinden istifa ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Dün görevinden ayrılan Zeki Altındağ ın serbest meslek yapacağı tahmin edilmektedir. Zeki Yalçındağ olması gerekir. İLÇEMİZDE HALK EĞİTİM MERKEZİ AÇILIYOR. İlçemizde Halk Eğitim Merkezinin açılması için teşebbüse geçildiğini memnuniyetle istihbar etmiş bulunuyoruz. Yıllardan beri açılması tasarlanan Halk Eğitim Merkezinin hemşerimiz Ahmet Irmak ın Halk Eğitim Genel Müdürlüğüne getirilmesinden sonra daha da kesinlik kazandığını söyleyen ilgililer açılışla ilgili olarak müracaatta bulunmuşlardır. Önümüzdeki günlerde açılış kararının gelmesi beklenen Halk Eğitim Merkezi sayesinde ilçemizin sosyal ve kültürel hayatı ayrı bir özellik kazanacaktır. Elbette eskiden Halkevleri vardı. 12 Aralık 1972 Salı DAVUTLAR SEBZE VE MEYVE AMBALAJ TASNİF EVİNİN İNŞAATI SU BASAMAĞINA KADAR ÇIKTI. Belediye Başkanı İbrahim Saka nın öncülüğünde kurulan çok yönlü Kalkınma Kooperatifi tarafından kurulan bu tesisi Köy İşleri Bakanlığı 200 bin lira yardımda bulundu. İlçemiz Davutlar Bucağı Belediye Başkanı İbrahim Saka nın gayretli çalışmaları sonunda kurulan çok yönlü kalkınma kooperatifi gayesine ulaşmağa başlamıştır. Bilindiği gibi kooperatif şimdiye kadar Davutlar dan Almanya ya 20 kişiyi işçi olarak göndermiştir. 20 kişinin Almanya dan Davutlar a gönderdiği 100 bin lira ile 540 bin lira keşif bedelli ve 1200 metre kareyi kapsayan sebze, meyve ambalaj ve tasnif evinin temelleri atılmış İnşası hızla devam etmektedir. Önümüzdeki yıl hizmete girecek olan bu tesis için Köy İşleri Bakanlığınca 200 bin lira yardım gönderilmiştir. Belediye Başkanı 5

Ben Buradayım Ey Tarih İbrahim Saka nın bu olumlu teşebbüsü sayesinde çevremizin meyve ve sebze mahsulü hem değer kazanacak, hem de milli gelirimiz değerlendirilmiş olacaktır. Yapılan açıklamaya göre, Aralık ayı içinde 72 kooperatif üyesi daha Almanya ya gönderilecektir. Başta başkan İbrahim Saka olmak üzere Davutlarlı hemşerilerimizin bu güzel faaliyetleri ilçemizde de takdirle karşılanmaktadır. Keşke Kuşadası nda da böyle tesisler açılsaydı. Bereketli topraklar betonlaşmazdı. TURİZM VE MİLLİ EĞİTİM BAKANLARI İLÇEMİZİ ZİYARET ETTİ. Geçtiğimiz cumartesi ve Pazar günleri ilçemizi Turizm ve Tanıtma Bakanı Erol Yılmaz Akçal ile Milli Eğitim Bakanı Sabahattin Özbek ziyaret etmişlerdir. Turizm Bakanı Erol Yılmaz Akçal ilçemizde bir gece kalmış. Milli Eğitim Bakanı Sabahattin Özbek ise Pazar günü gelip gitmiştir. Sabahattin Özbek Seçkin İnşaattan şahsına kat almak için yerinde sondajlar yapmıştır. Ne kadar sık geliyormuş bakanlarımız o dönemlerde. DİKKAT KAPI ÖNLERİNE AYAKKABI BIRAKMAYIN. Son günlerde ilçemiz Türkmen Mahallesindeki evlere dadanan meçhul bir hırsız şebekesi kapı önlerine bırakılan ayakkabıları çalmaktadır. Emniyet Baş komiserimiz M. Emin Özçelik in evi civarında birkaç günden beri vuku bulan hırsızlık olaylarında kapı eşiklerine bırakılan iyi cinsten özellikle kadın ayakkabıları çalınmaktadır. Müşkülpesent hırsızlar herhangi bir eve giden misafirleri takip etmekte ve kapı önüne bırakılan ayakkabıların en iyisini seçerek çalmaktadırlar. Emniyet Mensuplarımızın dikkatini çekeriz. Şimdilerde sürmeyi gözden çekiyor hırsızlar. Siz siz olun kapı önlerine ayakkabı bırakmayın zira çok kötü kokuyorlar. KANALİZASYON ŞANTİYESİ SEL SULARI İÇİN ÖZEL BİR KANAL AÇIYOR. Olağanüstü bir çalışma düzeni içinde ilçemiz kanalizasyon teşkilatının alt yapı işini tamamlamak üzere olan kanalizasyon şantiyesinin başarılı yöneticileri şimdi de yağmur suları için özel bir kanal açmaktadır. Türkmen köprüsünden itibaren Sağlık Caddesini takiben devam eden kanal açma çalışmaları Kale Kapısına kadar gelecektir. Bu sayede Arslanlar, Yıldırım ve Kahramanlar Caddesinden gelen sel suları bu kanalda toplanacak Türkmen deresine akıtılacaktır. Türkiye de ilk defa ilçemizde inşa edilmekte olan modern ve fenni usulde kanalizasyon teşkilatına yağmur suyu karışmayacağından yağmur suları için özel bir kanal açılmasının mecburiyeti hasıl olmuştur. Olumlu ve isabetli bir girişim. HÜSEYİN DÜLGER İN DİKKATİNE. Posacı Pansiyon civarında ikamet eden vatandaşlarımızın şikâyetlerinden anlaşıldığına göre özellikle geceleri sokaklarda dolaşan başıboş köpek sürüleri vatandaşlarımızın huzurunu bozmaktadır. Civarda gece bekçileri dahi güçlük çekmekte, köpek saldırılarından bazı sokaklara girememektedirler. Belediye Tanzifat Şefliğini başarı ile yürüten Hüseyin Dülger in dikkatini çekeriz. Köpek barınağımız var ama köpekler yine de sokaklarda. Kedi, Köpek öldürmek artık cinayet. ZEYTİN HIRSIZLARINA DİKKAT Bize verilen haberlerden anlaşıldığına göre tarlalardan toplanılarak çuvallara konulan zeytinler meçhul şahıslar tarafından çalınmaktadır. Sık sık meydana gelen bu gibi olaylara fırsat verilmemesi için zeytin müstahsili vatandaşlarımızın gerekli tedbirleri almaları ve tarla evlerinde zeytin bırakmamaları tavsiye edilmektedir. Bunlar o zamanın daha zeki ve açıkgöz hırsızları. Girişimci hırsızlar. Zeytinini toplamayanlara yardımcı oluyorlar. Milli ekonomiye katkı. 15 Aralık 1972 Cuma ŞEHİR TELEFON ŞEBEKESİ YER ALTINA ALINIYOR. PTT Genel Müdürlüğünce yaptırılacak 1200 abonelik şebekenin büzleri hazırlanıyor. Kadınlardenizi merkeze bağlanacak, Şehir içi caddelerinde 3 kilometrelik kazı yapılacak bütün bu işler yaz sezonuna kadar tamamlanmış olacak. PTT Genel Müdürlüğünce ilçemizde yaptırılacak olan 1200 abonelik şehir içi şebeke tevsiinin inşasına başlanılmıştır. İlçemiz PTT Müdürü M. Emin Aynalı nın talebi üzerine genel müdürlükçe yaptırılması kararlaştırılan 1200 abonelik tesisin yer altına döşenecek büz imaline yeni yapılmakta olan Yedieylül İlkokulu sahasında başlanılmıştır. Yılbaşından önce şehir içinde kazılacak 3 kilometrelik kanal açma ameliyesi takriben altı aya kadar tamamlanmış olacaktır. Bu sayede Kadınlar Denizi ndeki abonelerde direk olarak merkeze bağlanacaktır. Hâlihazırda 379 merkezde. Kadınlar Denizi ve Yavansu da abonesi bulunan PTT santralı yeni yapılacak tesis 1200 aboneye cevap verecek. Böylece PTT deki yığılma da önlenir. Şehirlerarası konuşurken Adana çık aradan diyalogları yaşanmaz inşallah. KAYMAKAM GÜZELİŞ BUGÜN GÖREVE BAŞLIYOR. Yıllık iznini kullanan Kaymakamımız İsmail Güzeliş bugün görevine başlamıştır. Güzeliş in izinli bulunduğu sürece yerine veteriner Ali Ünalp vekâlet etmişti. KUŞTUR TATİL KÖYÜNDE SEZON İÇİN TADİLAT YAPILACAK. Yurdumuzun en büyük tatil köylerinden olan İlçemiz Kuştur Tatil Köyü önümüzdeki yıl için şimdiden yapılan talepler göz önüne alınarak köyde bazı tadilatların yapılmasına başlanmıştır. Geçen sezon Kuştur Tatil Köyünde yapılan 55 bin konaklamaya karşılık bu sezon içinde şimdiden rezervasyon taleplerinin gelmesi üzerine otopark yerlerinin kifayet etmeyeceği dikkate alınarak otopark sahası genişletilmekte, diğer noksanlıkların tamamlanması ile 6

tadilat ve ilaveler yapılmaktadır. Başta işletme müdürü Özcan Alrona olmak üzere başarılı teknik ve idari personelin olağanüstü çalışması neticesinde kaydedilen artışların önümüzdeki sezon 85 binin üstüne çıkacağı söylenmektedir. 19 Aralık 1972 Salı 18 KİŞİLİK MECLİS ÜYESİNDEN SADECE ALTISI GELİNCE BELEDİYE MECLİSİ TOPLANAMADI. 5 Maddeden müteşekkil gündemin müzakeresi Cuma gününe bırakıldı. Memleket sorunlarında meclis üyelerinin lakayt kalmaları tenkit ediliyor. Dün akşam saat 19 da yapılması gereken Belediye Meclisinin olağanüstü toplantısı ekseriyet sağlanamadığı için ertelenmiştir. Şehir sorunlarının müzakeresinde Meclis üyelerinin lakayt kalmaları halk arasında üzüntü konusu olmaktadır. 18 kişilik belediye meclisinde dün akşam ancak 6 üye hazır bulunmuş. Ekseriyet sağlanması için 6 üye dışında kimsenin gelmediği görülünce toplantı Cuma gününe ertelenmiştir. Cuma günü yapılacak olan toplantıda; Kanalizasyon şebekesi ev bağlantıları işi için İller Bankasına yetki verilmesi ve imar planında yapılması istenen tadilat tekliflerinin müzakeresi yapılacak. Belediye teşkilat kadrosunda değişiklik yapılması için meclisten yetki alınacak. Belediye ve işletme bütçelerinde aktarma icrası ile motel ihalesi tasdiki yapılacaktır. Toplanırlar. Zaman nasıl olsa bol. ŞEHİR 36 SAAT SUSUZ KALDI. Göçekkavağı mevkiinde ana su borusunun patlaması ile ilçemiz 36 saat susuz kalmıştır. Geçtiğimiz Cumartesi günü saat 9 dan itibaren, tamirat dolayısıyla kesilen şehir suyu Pazar saat 21 de tekrar verilmiştir. Bu arada geçen 36 saat gibi uzun sürede ilçemiz halkı güçlük çekmiştir. Bilhassa Cuma günü Belediye hoparlörü ile yapılan suların kesileceği ile ilgili yayını duymayan vatandaşlar güç durumda kalmışlardır. Bitmeyen Çile. ZEYTİNYAĞI 12 LİRAYA YÜKSELDİ. Bir ay önce kilosu 9,50 veya 10 liraya satılan zeytinyağı her geçen gün artış göstermekte devam etmektedir. Dünkü piyasaya göre ilçemizde satılan zeytinyağları 12 liradan muamele görmüştür. Piyasanın önümüzdeki günlerde daha da yükseleceği yetkililerce ifade edilmektedir. Dedim ya zeytin hırsızları zeki diye. Geleceği önceden bilmişler. 22 Aralık 1972 Cuma KERVANSARAY IN ÖNÜ KURTARILIYOR. Sel suları için Türkmen Köprüsünden itibaren inşasına devam edilen dev kanal Hacı İbrahim Camiinin önüne kadar gelecek, Aynı kanal Kervansaray ın önüne de yapılacak burada biriken sular denize akıtılacak. Türkmen köprüsünden itibaren Sağlık Caddesini takiben devam ede gelmekte olan yağmur suları Yıldırım Caddesinden Hacı İbrahim Camiinin önüne kadar gelecektir. Aynı kanalın diğer kolu da Akdeniz Oteli önünde kalacaktır. Daha önceki sayılarımızda da bildirdiğimiz gibi her iki caddeden inene yağmur suları bu kanalda toplanarak Türkmen deresine akıtılacaktır. Kanalizasyon şantiyesi tarafından yaptırılmakta olan bu kanalın tamamlanmasından sonra diğer ikinci kanal Kervansaray önüne açılacak. Kıbrıs Caddesinden inen yağmur suları da bu kanala alınarak Atatürk heykeli yanından denize akıtılacaktır. Bu sayede özellikle kış aylarında yağan yağmurların meydana getirdiği sel sularının sebebiyet verdiği büyük su birikintileri problemi ortadan kalkmış olacaktır. Kurtarıldı mı? Umarım kurtarılır. TURİZM BAKANLIĞI BEBEK YARIŞMASI DÜZENLENDİ. Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca mükâfatlı Turistik Hatıra Bebek Yarışmasını açılmıştır. Verilen bilgiye göre yarışmaya katılacak turistik hatıra bebekleri 15 Ocak 1973 tarihine kadar Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Demirtepe adresine gönderilmiş olması gerekmektedir. Derece alacak bebeklerin birincisine 2 bin lira ödül verileceği bildirilmiştir. Bununla ilgili daha fazla bilgi almak isteyenlerin ilçemiz Turizm ve Tanıtma Bürosu Şefliğine müracaat etmeleri gerekmektedir. ÇİFTÇİLERİN DİKKATİNE!! Tarım Bakanlığı Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğünden dün ilçemiz Ziraat mühendisliğine gelen bir yıldırım telgrafta kuvvetli don olacağı bildirilmiştir ve tedbir alınması istenmiştir. Dün gece başlayan don un birkaç gün devam edeceği ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan çiftçilerimizin tedbir almaları gerekmektedir. BELEDİYE MECLİSİ BU AKŞAM TOPLANIYOR. Geçtiğimiz Pazartesi günü yapılması gereken fakat ekseriyet sağlanamadığı için ertelenen Belediye Meclisi toplantısı bu akşam saat 19 da yapılacaktır. Toplantıda 5 maddelik gündem müzakere edilerek karara bağlanacaktır. Zamanı geldi demek. 26 Aralık 1972 Cuma ÜÇ YILDA DÖRT DEFA İHALEYE ÇIKARILAN BELEDİYE MOTELİNE NİHAYET TALİP ÇIKTI. Yıllığı 50 bin 700 liradan 5 yıl müddetle İstanbullu A. Niyazi Şehler e icara verilen motel Temmuz ayına kadar tamamlanarak teslim edilecek. Salhane civarında inşa edilmekte olan Belediyeye ait motel yıllığı 50 bin 700 liradan 5 sene müddetle icara verilmiştir. 3 Yıldan beri 4 defa ihaleye çıkarılan taliplisi çıkmadığı için inşası yarıda kalan 24 odalı, gazino ve plajlı motelin yapılan 4. 7

ihalesinde İstanbul dan talipli çıkmıştır. Yıllığı 50 bin 700 liradan olmak üzere 5 yıl müddetle Ahmet Niyazi Şehler adlı şahsa ihale edilmek suretiyle icara verilen motel Temmuz ayına kadar tamamlanarak teslim edilecektir. Motelin yarım kalan inşasına başlanılmıştır. Çıktı da ne oldu? Yıllarca atıl durumda kaldı. Ta ki geçtiğimiz yıllarda Charisma Oteli yapılana dek. Çürük diş sökülüp porselen diş takıldı. Kimler geldi, kimler geçti? APOLLON 250 AMERİKALIYI İLÇEMİZE GETİRDİ. 1972 yılının son turist gemisi dün şehrimize gelmiştir. Akdeniz Turizmin organizesinde ilçemize gelen Yunan bandıralı Apollon gemisinin getirdiği 250 Amerikalı turist Efes i gezdikten sonra şehrimizde 1 saat kadar kalmışlardır. Sabahleyin saat 7 de gelen gemi saat 12 de şehrimizden ayrılmıştır. Hem de Aralık ayında. Kim bilir ne kadar sevinmiştir Kuşadalılar? BELEDİYE İKİ RÖMORK SATIN ALDI. Geçen yıl 2 motoguzinin satılmasından sonra şehrin temizlik işleri bilindiği gibi bir traktöre kalmıştı. Bir römorklu traktörün kifayetsiz olduğunu dikkate alan belediye ilgilileri Ankara Kırıkkale den 2 römork daha satın alarak şehrimize getirmişlerdir. Önümüzdeki günlerde gelecek bir traktör ile temizlik ekibi takviye edilecek ve bu sayede şehrin temizliği serilik kazanacaktır. Umarım bu araçlarla şehir temizlenir. Kirlilik devam etmez. 29 Aralık 1972 Cuma 1200 ABONELİK PTT HATTI İÇİN ŞEHİR İÇİNDE KAZI YAPILMAĞA BAŞLANDI Hükümet Caddesinden itibaren başlayan kazılar şehir içinde 3 km devam edecek ve 1973 turizm sezonuna kadar çalışmalar tamamlanmış olacak. Geçen sayılarımızda inşasına başlanılacağını bildirdiğimiz 1200 abonelik şehir PTT şebekesi tevsii hattının döşenmesi için şehir içinde kazılar yapılmağa başlanmıştır. Yer altı şebekesi için şehir içinde 3 kilometrelik kazı yapılacak ve bu işler önümüzdeki turizm mevsimine kadar tamamlanmış olacaktır. İlçemiz PTT Müdürü M. Emin Aynalı nın gayreti ile PTT Genel Müdürlüğünce yaptırılan 1200 abonelik tevsii hattı sayesinde, geceleri saat 23.30 dan sonra irtibatı kesilen Kadınlardenizindeki aboneler direk olarak merkeze bağlanacaktır. Bununla beraber şehir santralının takviye edileceği, özellikle yaz mevsimlerinde bekleme problem olmayacağı ilgililerce açıklanmıştır. İletişim önemli. Aramak ve aranmak önemli.hiç olmazsa telefonla da olsa. KİM DEMİŞ YUMURTANIN KULPU YOK DİYE. KULPLU YUMURTA HAYRET UYANDIRDI. İlçemiz çiftçilerinden Ali Osman Dizman ın tarlasında beslemekte olduğu tavuklarından birinin kulplu olarak yumurtladığı hayretle görülmüştür. Geçtiğimiz Salı her zamanki gibi kümesten yumurta alan Ali Osman Dizman yumurtaların birinin kulplu olduğunu hayretle görmüştür. Normal büyüklükteki yumurtayı gazetemize getiren Ali Osman Dizman, Kim dermiş yumurtanın kulpu yok diye gelsinler görsünler bu saf delikanlı ne tavuklar yetiştiriyor. diye espride bulunmuştur. Saf kalpliliği ve iyi niyetliliğinden dolayı çevresinde Saf Delikanlı namıyla tanınan Ali Osman Dizman kulplu yumurtayı gazetemize hediye etmiştir. Hakikaten Saf Delikanlı ymış. Yumurta da kulp olsa ne işe yarayacak? Nasıl olsa kırılıp yenmeyecek mi? Yine de bravo. HÜSEYİN TAVASLI İZMİR E TAYİN OLDU. 7 yıldır ilçemiz Tekel Memurluğu görevinde bulunan Hüseyin Tavaslı, İzmir Tekel Tütün Fabrikası Emniyet Amirliğine tayin edilmiştir. İlçemizde lise olmadığı için bu yıl ortaokuldan mezun olacak çocuklarının tahsillerini devam edebilmeleri amacıyla Hüseyin Tavaslı nın kendi istediği üzerine yapılan bu tayin dostları arasında üzüntü konusu olmuştur. Tavaslı nın yerine yaprak tütün alım memuru Yalçın Dalar ın şimdilik vekâlet edeceği kısa zamanında da asaleten Tekel memurluğuna getirileceği memnuniyetle öğrenilmiştir. 2 Ocak Salı günü İzmir deki görevine başlayacak olan Hüseyin Tavaslı ve Yalçın Dalar a şimdiden başarılar dileriz. HALİL ERTEN EMEKLİ OLDU. 33 Yıldan beri ilçemiz maliyesinde görevli bulunan muhasebe müdürü Hali Erten emekli olmuştur. Gerek dürüstlüğü, gerekse işine bağlılığı ile tebarüz eden Halil Erten in emekliye ayrılması mesai arkadaşları arasında olduğu kadar halk arasında da üzüntü yaratmıştır. Hali Erten in diğer bir özelliği de 33 yıl ilçemizde kalışı ve uzun süre içinde sadece 2 ay izin kullanışıdır. Kendilerine bundan sonraki yaşantılarında da sağlık, selamet ve başarılar dileriz. Bakalım Ocak ayında ne gibi buluşlar yapılacak? Belki de kulplu yumurta tarlalarda yetiştirilir. İyi yıllar. Kulplu yumurtanız bol olsun. 8

Özel Araştırma kamilsarhanli@hotmail.com Mayalar düşünsel ve sanatsal açıdan Amerika'nın en gelişmiş halkıydı. Mayaların sırlarla dolu bir uygarlığı vardı. M.S 1. milenyum süresince Meksika'da ve Orta Amerika'da taştan görkemli şehirler inşa ettiklerini biliyoruz. Peki Mayaları bu kadar gizemli bir uygarlık yapan ne miydi? Evrendeki olayları ve olguları gözlemleyerek Gliflerin'de (oyma şekil) bir karşılığının bulmasıydı. Bunu yaparken de evrenin sırrının bilgilerini bize doğal gerçekliğiyle yansıtmalarıydı. Maya kültürü üç döneme ayrılmaktaydı: M.Ö. 1500 ile M.S 200 yılları arasındaki Klasik Öncesi Dönem, M.S. 200 yılından 900 yılına kadar süren Klasik Dönem ve M.S. 900 ile 1600 yılları arasını kapsayan Geç Klasik dönem. M.S. 200 yılından 900 yılına kadar Klasik mayalar kültürel gelişimlerinin doruğunu yaşamışlar ve Meksika'da, Guatemala'da, Belize'de, El Salvador'da çok sayıda şehir kurmuşlardı. Buralardan ele geçen Maya uygarlığının tabletlerine göre Dünya büyük bir tufandan sonra son çağına girecek demektedirler. Mayaların geleceğe ait olan bu bilgileri ise geçmişe ait bilgiye sahip olmalarında yatmaktaydı. "Başlangıç nasılsa son da öyle olacaktır" diye çok eski içe dönük anlamı, iletileri olan bir sözleri vardır. İşte Mayaları önemli kılan bu gizli öğreticilik bilgi birikimine sahip olmaları ve bunu Gliflerin'de belirli semboller vasıtasıyla aktarmalarıydı. 21 Aralık 2012 Mayalar KÜLTÜREL KIYAMET Kamil Sarhanlı Arkeolog Değerli okurlar yeni yazımı sizlerle paylaşmadan önce daha önceki yayınlanmış olan Pygela ve Artemis hakkındaki yazılarımda fikirlerini benimle paylaşarak araştırmalarımda öncülük eden ve bunları yazıya dökmemi sağlayan gönüllü araştırmacı olan Müjgan Şavkay a teşekkürü bir borç bilirim. sevgilerle... Yandaki arkeolojik bulgu mayaların güneş taşıdır. Taş 1790'da Mexico City'de kazara katedralin onarım çalışmaları sırasında bulunur. Burada 21 Aralık 2012 sırrının gerçeği yatmaktadır. Güneş taşı bir çeşit takvimdir. Aslında 2 takvimdir. Her ikisi de zamanı bölümlere ayırır. Biri 260 günlük dini yılla diğeri yılı 365 güne bölen dini olmayan güneş yılı. Gezegendeki yaşamı tanımlayan diğer semboller kozmik güneş döngüleri olan 5 adet güneş çağı olduğunu gösterir ve buna göre dünyanın başlangıç tarihi yaklaşık olarak M.Ö. 13 Ağustos 3114 yılıdır ve sonu ise 21 Aralık 2012'de gelecektir. Buradaki dünyanın başlangıç tarihi olarak kastedilen M.Ö. 13 Ağustos 3314 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcıdır ve 21 Aralık 2012 yılı da başlangıcın sonu olacaktır. Aslında gerçek olan Mayaların bize belirli semboller aracılığıyla aktarmış oldukları bu yüksek düzeydeki bilgilerin, 2012 yılında insanlığın ilerlemesine bağlı olarak derece derece açılan bir sembolizme bürünmüş olan bu bilgileri insanlığın elde edeceğini ve dünyanın sonunu 2012 de geleceğini söylemektedirler. Ancak bu yok oluş anlamında değil insanlığın içsel ileti olan ve sadece belirli kişilerce ve belirli aşamalardan geçerek ulaşılan bu Ezoterizm'i (içe yönelik bilgiyi) herkesin ulaşacağını, elde edeceğini ve bu sayede dünyanın büyük bir değişim içerisine gireceğini ön görmüşlerdir. Mayalar'a göre; 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacaktır. Evrenin sırrının çözüleceğini bu çağda tüm insanlığın bilinçleneceği ve bu ezoterik bilgiyi elde edemeyenin ise kültürel bir kıyamet içerisinde yok olacağını bize aktarmışlardır. 9

Kurumların Tarihi Ve..Türk Kadınlar Birliği Kuşadası nda kuruluyor. Sevim Türemen T.K.B Kuşadası Şb. Kurucu Başkanı Bölüm - 2 KTKB Anıt Kabir Ziyareti 14-17 Aralık 1992 14 17 Aralık 1992 de kuruluşumuzu takiben Anıtkabir ve T.B.M.M yi ziyaret etmenin görev olduğu düşüncesi ile Ankara ya gidildi. Önceden alınan randevu ile Anıtkabir ziyaret edildi. Protokol kuralları içinde mozoleye çelengimizi koyup saygı duruşumuzdan sonra Anıtkabir defterine Büyük Ata ya bağlılığımızı ve minnet borcumuzu belirttik. Aynı gün TBMM Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk u ziyaret ettik. Makamında 30 dakikayı aşkın bir süre çok özel bir görüşme yaparak Genel kurul salonuna geçip oturum izledik 9 Şubat 1993: Laiklik haftası dolayısıyla Derici Otel salonunda Sn. Prof Ergun AYBARS tarafından Atatürk İlkeleri ve Laiklik konulu konferans verildi. Bu çok değerli ve özel kişinin Kuşadalılar tarafından tanınmasının mutluluğunu yaşadık. 8 Mart 1993 Dünya Kadınlar Günü Kıbrıs ta kutlandı. Dernek olarak orada hazır bulunduk. Sn. Rauf Denktaş, Başbakan ve Meclis Başkanı ziyaret edildi. Gece Sn. Rauf Denktaş ın verdiği yemeğe katıldık.. 2 Mayıs 1993 Sn. Lütfü Suyolcu nun destek ve himayelerinde Kervansaray ile sahil arasındaki geniş alanda Bahar Panayırı adı altında yoğun katılımlı kermes düzenlendi. Kuşadalılar ve gemi turistleri tarafından ilgi ve beğeni ile izlendi 9 Haziran 1993 günü Lekesiz Güzellik ve Temiz Bir Çevre İçin Ele Ele konulu paneli düzenledik. Panelimize: Ege ve 9 Eylül Üniversitelerinden Sn. Prof. Münir Öztürk, Sn. Prof. Fethi Doğan, Sn. Prof. Sumru Ünsal, Sn. Prof. Ümit Erdem katıldılar. Çok katılımlı ve beğeni ile izlenen bir panel oldu.. Daha sonraki yıllarda da 5 Haziran- 9 Haziran Çevre Haftası dolayısıyla bu değerli hocaların katılımı ile bir hafta süren paket programlar içinde çevre gezileri ve söyleşiler düzenlendi 5 Aralık 1993 Türk kadınına Siyasi haklarının verilmesi kutlamaları İzmir Şubemizin hazırladığı yoğun bir programla kutlandı. 6 Aralık 1993 günü, T.K. Birliğinin Türkiye genelinde tüm şubelerinden kutlamaya katılan üç yüzü aşkın üye Kuşadası na geldi. Tarafımızdan hazırlanan program uyarınca misafirlerimize İmbat Otel de öğlen yemeği verildi.. Daha sonra Sn. Belediye Başkanımız Lütfü Suyolcu, konuklarımızı zarif bir kokteyl ile Fantasia Otel de ağırladı. Kokteylde özlü bir konuşma yapan Sn. Suyolcu; Sayın hanımefendiler bu değin seçkin konuklarımıza benim de bir sürprizim var. Bu özel günün bir anısı olarak yeşillendirme alanımız içinde olan Gazi Beğendi Parkını Türk Kadınlar Birliğine armağan ediyorum. Bundan böyle bu park Gazi Beğendi Türk Kadınlar Parkı olarak anılacaktır. dedi. Sn. Suyolcu kısa bir süre sonra kararını Belediye Meclisine de onaylattırdı ve parka büyük bir kütük üzerine derneğimizin adını yazdırdı. Kuruluşumuzdan kısacık ömrünün sonuna kadar bizi hep destekledi, elimizi hiç bırakmadı. Hep saygı ile anıyoruz. Işıklar içinde yatsın 21 Ocak 1994 Polisimize Çelik Yelek sloganı ile Onur Otel salonlarında müzikli bir yemek düzenledik. Aydın Valisi. Aydın Emniyet Müdürü, Kuşadası Kaymakamı, Belediye Bşk, Emniyet Md, Milli Eğitim Md, Baş Savcı ve Hakimler protokol masamızın konukları idiler.. Gelirin tamamı çelik yelek alınmak üzere, hazırlanan bir çekle, Kuşadası Emniyet Müdürlüğüne verildi. Bu etkinliğimizden dolayı Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü nden derneğimize bir teşekkür mektubu, Aydın Emniyet Müdürü Sn. Şevket Ayaz dan da dernek başkanı olmam dolayısı ile adıma zarif bir plaket verildi. 5 Haziran 1994 Çevre Haftası dolayısı ile derneğimiz tarafından geniş kapsamlı bir Temizlik Kampanyası başlatıldı. Aydın Valisi Sn. Kadir Uysal ın talimatları ile ilçemizdeki tüm okullar bir gün tatil edilerek kampanyaya katılımları sağlandı. Kaymakam Sn. Ekrem Özsoy, Belediye Bşk. Vekili Sn. Erdal Aktüre, Milli Eğitim Md. Sn. Şevki İşçi ve ilçemizdeki tüm okulların müdür, öğretmen ve öğrencileri Atatürk Heykeli önünde toplandı. Dernek Başkanı olarak eylemin KTKB Bahar Kermesi 2 Mayıs 1993 10

KTKB Kahraman Polisimize Çelik Yelek Kampanyası 21 Ocak 1994 amaç ve önemini belirttiğim konuşmam sonrasında yedi ayrı bölgede yaklaşık 4000 öğrencinin öğretmenleri eşliğinde temizlik işlemine start verildi. İşlem gün boyu devam etti. 9 Kasım 1994 Kuşadası ve Söke den lise düzeyindeki okullardan yirmişer öğrencinin katılımı ile Gençlik Kurultayı düzenledik. Kaymakam, Belediye Bşk Vekili,. Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü ve Sağlık Müdürü gençlerin sorularını yanıtlamak üzere davet edildi. Gençlerimizin bilinçli ve önyargısız soruları yöneticileri bir hayli terletti. Toplantının görkemli geçmesi yanında ses getirmesi de gözlendi..yoğun İstek üzerine ileriki yıllarda iki kez daha tekrarlandı..bu toplantılarımız Kütüphane salonunda gerçekleştirildi 23 Haziran 1994 Turizm sezonunun terör etkisi nedeniyle durgun geçmesi dikkate alınarak, 105 seyahat acentesi, basın temsilcilikleri ve kadın kuruluşlarına dört ayrı dilde Kuşadası nda terör yoktur. Sizleri sevgi ve çiçeklerle karşılamak üzere bekliyoruz. diye faks aracı ile iletildi..bu çalışmamız Sn. Kaymakam Ekrem Özsoy un onayı ile gerçekleşti. 16 Aralık 1994 günü Tüketici Haklarının Önemi ve Standardizasyon konulu panel Halk Kütüphanesinde salonunda gerçekleştirildi. TSE nin 40. kuruluş yıldönümüne rastlayan gün olması TSE Başkanı Yılmaz Arıyörük'den Sevim Tören'e Plaket 16 Ararlık 1994 ayrıca önem taşımaktaydı. Açılış konuşmasını benim yapmamdan sonra T.S.E. Genel Bşk. Sn. Yılmaz Arıyörük ve T.K.Birliği Genel Başkanı Sn. Ayseli Göksoy konuşmalarını yaparak konunun önemini anlattılar..kuşadası Ticaret Odası Başkanımız Sn. Ali Ergül uzun ve etraflı bir konuşma yaparak tüketici haklarının önemini ve neler olduğunu dinleyenlere anlattı, soruları yanıtladı İzmir ve Aydın dan gelip toplantıya katılan konukların yanı sıra, dünyada Yılın Kadını seçilen Sn. Ümran Baradan da toplantımızı onurlandıran konuğumuzdu..yaptığı konuşmadan sonra kitabını imzalayarak bizlere hediye etti.. Kapanış konuşmasını özlü bir ifade ile yapan Kaymakam Sn. Ekrem Özsoy konunun toplum için önemini tekrarladı konuklara ayrı ayrı teşekkürlerini ifade etti. 17 Mayıs 1995 günü önceki dönem Belediye Bşk. Sn. Lütfü Suyolcu hain bir saldırı sonucu vurularak yaşamını yitirdi. Merhumun kaybı tüm yurtta infialle karşılandı ve ilçemizi yasa boğdu. Ardından yaşanan rahatsız edici olaylar ve bazı kamu kuruluşlarının duyarsızlığı sivil toplum örgütlerinin sabrını taşırdığından; yapılan toplantı sonunda iki büyük ulusal gazeteye tam sayfa olarak DEVLETİ GÖREVE ÇAĞIYORUZ başlıklı tam sayfa ilanlar verilmesi karara bağlandı. Bu ilanın altına T. K. Birliği KTKB nin de imza koyduğu Devleti Göreve Çağırıyoruz ilanı Kuşadası Şubesi olarak kararlılıkla ve cesaretle imza koyduk.. 23 Mart 1996 günü, Gazeteci Yazar Dursun Akçam ın konuşmacı olduğu ve oturum başkanlığını yaptığı panelde Toplumsal yaşamda ve siyasi konumdaki kadının yeri ve bu günkü haklarının durumu tartışıldı.. İlçemizdeki tüm siyasi partilerinin Kadın Komisyon Başkanları ve Sevim Türemen in de konuşmacı olarak katıldığı toplantı büyük ilgi ve beğeni ile izlendi.. 4 Nisan 1996 günü, İstanbul dan davetlimiz olarak gelen Sn. Prof. Mansur Beyazyürek tarafından Halk Kütüphane salonunda yapılan Alkol ve Uyuşturucu Bağımlılığı ve AİDS ile mücadele konulu söyleşi çok kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından ilgi ile izlendi. Konunun yasal yönleri ise Aydın Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Kuşadası Kaymakamı Ekrem Özsoy Bşk. Hıfzı Öncül ve Kuşadası İlçe Emniyet Md. Şevket Taşdelen tarafından çok yalın ve kapsamlı bir şekilde anlatıldı. Özellikle Kuşadası nın bu kapsamda hassas bir bölge olması konuya olana ilgiyi daha da artırdı. Sorulu cevaplı söyleşi geç saatlere kadar devam etti.. İlçemiz Çıraklık Eğitim Merkezinden gelen talep doğrultusunda gerekli araç ve gereçler derneğimiz tarafından satın alınarak atölyelerine teslim edildi.. Dinar depreminde Derneğimiz giysi toplama kampanyası başlattı. Toplanan eşyalar, giysiler, erzaklar tarafımızdan kiralanan nakliye araçları ile acilen bölgeye ulaştırıldı, görevliler nezaretinde ihtiyaç sahiplerine dağıtıldı. 1993 Tarihinden itibaren her ders yılı lise düzeyindeki başarılı fakat maddi imkânları kısıtlı öğrencilerimize öğrenim yardımı başlattık. Okul müdürlüklerine yazı göndererek her okuldan bu vasıflarda dörder öğrenci talebinde bulunduk. Öğrenciler her ayın 5. günü gelerek tespit ettiğimiz ücreti makbuz karşılığında almaya başladılar..mezun olan öğrencilerin yerine yenileri gönderiliyordu. 11

Gezginlerin Kaleminden Kuşadası / 21 KUŞADALILARA KUŞADASI NI ANLATACAK KADAR İYİ BİLEN BİR GEZGİN: CHARLES TEXİER sedatonaranea@hotmail.com Bölüm - 1 Sedat Onar Araştırmacı Kitabın Adı: Asie Mineure- Description Géographique, Historique et Archéologique des Provinces et des Villes de la Chersonnèse d'asie. (Asya Yarımadasındaki İllerin ve Bölgelerin Coğrafi, Tarihi ve Arkeolojik Tanımı) (Cilt 5) Yazar : Charles Texier Yayınevi : Firmin Didot Frères, Paris Kitabın Basım Tarihi: 1862 Fransız Gezgin Felix Marie Charles Texier in 1833 ve 1842 yılındaki Kuşadası İzlenimleri Bana Kuşadası na gelmiş seyyahlar arasında Kuşadası hakkında en kapsamlı bilgi aktaran, en iyi gözlem yapan hangi seyyahtır diye sorsanız tereddütsüz Charles Texier dir derim. Sadece Kuşadası nı değil Anadolu yu da en iyi anlatan seyyahtır Texier. Açık adı Félix Marie Charles Texier dir. 1802 yılında Versailles'de doğmuş, 1871 yılında Paris'de ölmüştür. Gözlemlerindeki başarının ardında gözlemci ve araştırmacı bir seyyah olmasının yanında çok iyi bir mimari ve arkeoloji eğitimi alması yatar. Bütün bunların yanında olaylara yaklaşımı ve gezdiği yerleri anlatımından iyi bir sanatçı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Zaten, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunu bitirmiş; Fransız Bilimler Akademisi ve Paris Arkeoloji Enstitüsü üyelikleri yapmıştır. Bayındırlık İşleri Müfettişliği görevi esnasında Fransız Kültür Bakanı tarafından kalabalık bir heyetle birlikte Anadolu'ya gönderilmiştir. İlki 1833 ikincisi 1842 yılında olmak üzere Anadolu'da yıllarca süren seyahat ve incelemeleri sırasında Türkiye'nin çok büyük bir kısmını baştanbaşa gezip dolaşmış, kazılar yapmış, araştırmalarda bulunmuş ve bütün bu çalışmalarının sonuçlarını yayınlamıştır. 1833 yılında yaptığı ilk seyahatini 1837 yılında tamamlamış ve bu dönemde Anadolu nun tamamını karış karış gezmiştir. Texier gezileri esnasında gezdiği bölge hakkında kendinden önce yayınlanmış tüm tarih ve gezi kitaplarını okumuş, yazdığı Asie Mineure (=Küçük Asya) adlı eserinin derinliğini sağlamıştır. Texier, bu gezisi esnasında Hititlerin başkenti Hattuşaş ile en önemli Hitit Tapınağı olan Yazılıkaya yı keşfederek Türk tarih ve arkeolojisine de önemli bir katkı sağlamıştır. Ayrıca o zamana kadar yapılmamış bir iş yaparak tüm Anadolu nun topoğrafik haritasını çıkarmıştır. Şu an kaybolmuş veya çalınmış durumda olan birçok tarihi eserin, Anadolu nun o dönemki kentlerinin, anıtların çizim ve gravürlerini seyahat ekibinde bulunan ünlü ressam Clement Boulanger ve mimar Jacques-Jean Clerget e yaptırarak ülkemize değerli bir kültürel miras bırakmıştır. Texier bunlarla da yetinmemiş, Anadolu'nun jeolojik yapısı, coğrafi özellikleri, yer altı ve yer üstü kaynakları ve kültür merkezlerinin tarihi ve o günkü halkın etnik, demografik, kültürel, ekonomik vb. durumu hakkında bilgi vermiş, gözlemlerini aktarmıştır. -Charles Texier'in Périer Adrien tarafından çizilen bir portresi 12

Texier Küçük Asya eserinde özellikle Anadolu topraklarının olumlu imajını çizmiş, bu sayede Texier den sonra pek çok seyyahın Anadolu ya gelmesinde etkisi olmuştur. Charles Texier 1833-1837 yılları arasındaki Anadolu ya yaptığı ilk seyahate ait gözlemleri Asie Mineure- Description Géographique, Historique et Archéologique des Provinces et des Villes de la Chersonnèse d'asie. (Asya Yarımadasındaki İllerin ve Bölgelerin Coğrafi, Tarihi ve Arkeolojik Tanımı) adlı 5 ciltlik kitapta yayımlamıştır. Texier, ilk seyahatinin ardından Anadolu ya 1842 yılında ikinci bir seyahat daha yapmıştır. İkinci seyahati ile birlikte elde ettiği yeni bilgi ve belgelere 1862 yılında yayınladığı yeni baskıda yer vermiştir. Charles Texier in Küçük Asya adlı eseri 1922 yılında Ali Suat Bey tarafından tercüme edilerek Arapça harflerle yayınlanmıştır. Hatta Yeni Türkiye Cumhuriyeti nin yayınladığı 2 Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı tarafından yayınlanan Texier'in Küçük Asya kitabı numaralı eser Texier in bu eseridir. Uzun yıllar çağdaş Türkçe harflerle basımı ihmal edilen bu eser ancak 2002 yılında Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı tarafından hem Ali Suat Bey in çevirisi hem de Ali Suat Bey tarafından çevrilmemiş orjinal Fransızcaları esas alınarak 3 cilt halinde Türkçe olarak yeniden yayınlanmıştır. Ayrıca Ali Suat tarafından Arapça harflerle yapılan baskıda bulunmayan gravürler titizlikle yeniden elden geçirilerek bu yeni baskıda yer Küçük Asya adlı kitabının Fransızca sürümünün kapağı almıştır. Her kütüphanede bulunması gereken bu üç ciltlik eser Anadolu tarihine farklı bir bakış açısı sağlaması yönünden bir hazine niteliğindedir. Biz bu makalemizi Texier in bu eserini hem İngilizce basımından hem de 2002 yılında EDV tarafından basılan Türkçe çevirisinden yararlanarak hazırladık. Şimdiye kadar yayınlanan seyyah Küçük Asya kitabının Osmanlıca baskısının kapağı anlatımlarından daha doyurucu bir Kuşadası gözlemi Charles Texier in aşağıdaki anlatımlarındadır. Seyyah Kuşadası bölgesine Efes üzerinden gelmiş ve Milet istikametinde gözlemlerine devam etmiştir. Texier in Kuşadası bölgesi ile ilgili anlatımları sadece 1833 yılındaki gözlemlerine dayanmamaktadır. 1842 yılında tekrar Kuşadası na gelişinde de elde ettiği bilgileri eski gözlemlerine ilave etmiştir. Texier in anlatım zenginliği sadece kendi gözlemleri ile yetinmemesi, bu bölge hakkında yazılmış tüm eserleri okuyup gözlemlerine katmasına dayanmaktadır. Koyu renkli kısımlar Texier in anlatımları, açık renkli harflerle basılan bölümler ise bizim yorumlarımızdır. 13

Bir Yer Sevdim Adı; KUŞADASI KUŞADASI SEVDALISI MÜJGAN ŞAVKAY Bölüm - 2 Mustafa Veli Mavi İnsan MV- İnşallah bir gün o da olur. Ben ilk defa bunu sizden duydum. MŞ- Evet. İnşallah olur MV- Seyircilerimizden de bilmeyen vardır muhakkak. MŞ- Evet. Tabii ki. Ben nerden biliyorum Mustafa? Çok okuduğum için biliyorum. Bir de bu konu üzerine ilgili olduğum için biliyorum. Yoksa herkesin kendi uzman olduğu bir dal vardır. Bana sorsan o dalı, ben o dalda hiçbir şey bilmem. MV- Dorlar uzun süre kaldı mı? MŞ- Dorlar geliyorlar, çıkıyorlar buraya. Ve gideyim diyor Claros a, oradaki Rahibe sorayım. Ben ne yapmam lazım. Diyor ki, bir balık ve bir domuz sana yol gösterecek diyor.(*) Tamam diyor teşekkür ediyor geliyor. Bir akşam balık tutuyorlar. Zaten başka yiyecek bulmaları o sahilde mümkün olmadığı için tutuyorlar işte balıkları atıyorlar ateşe pişiriyorlar. Balık sıçrıyor otların arasına, otların arasında da bir domuz yatıyormuş. Domuzu yakalamak daha kolay diye kalkıyor ve domuz kovalıyor Androkles. Ve domuzu vurduğu yer Kybele mabedinin olduğu yer. (**) MV- Bu yer Kuşadası nda mı? MŞ- Hayır, Efes te. Hemen kraliçeye bir haber gönderiyor, şehri beraber yönetelim. Siz kraliçe olun ben kral olayım. Siz benim halkımı ezmeyin, ben sizin halkınızı ezmeyeyim. Kraliçe hayır diyor. Ben buna karşıyım, olamaz. Kısa bir savaş oluyor ve Androkles kazanıyor. Kazanınca, daha önce ne söylemişse, hiç şaşmadan beraberce yönetiyorlar ve Efes on iki İyon kentinin merkezi oluyor. Ve bir numara oluyor. Yani, tarımda, ticarette onlar bilgilerini getiriyor, bunlar bilgilerini getiriyor. Sonra bir fuar yapalım birlikte diyorlar ve fuar alanı olarak ta bizim Güzelçamlı daki yeri belirliyorlar ve oraya da bir Panionion da her sene, şimdi yapılıyor bunlar. Herkes kendi dalında uzmansa kendi mahsulünü getiriyor ve o mahsulü nasıl elde ettiğinin konferansını veriyor. O mahsulü orda satıyor, halka dağıtıyor ve şenlikler yapılıyor. Apollon, onların Tanrısı Apollon, yani bu şenliklerin, şehrin Tanrısı Apollon adına kurbanlar kesiliyor, büyük şölenler düzenleniyor eğlenceler yapılıyor. Ve işte bak bizim şehrimizde. Sonra, gene bizim şehrimizi söyleyeyim. Romalı kadınlar çok şık giyiniyorlardı. Bütün gelen tüccarlar bu kadınların giyimlerine hayran oluyorlar. Saçlarında çiçekler, boyunlarında çiçek kolyeler, elbiseler muhteşem. Kocalarının yanında kadınlar, çok söz sahibi. Ve tabi bunların ellerinde, tabi o zaman savaş köleleri geliyor ya, o zaman savaş köleleri hepsi bilgili insanlar. O köleler bu evleri yönetiyorlar. Bir daha devam ederiz gerekirse. Ve bu kadınlar diyorlar ki biz de bu elbiselerden eşlerimize almak istiyoruz. Kadınlar evlerinde atölye kuruyorlar. O zaman tabi fabrika falan yok, ellerinde dokuyorlar. Ve elbiseleri yapıyorlar satıyorlar. Bütün gelen tüccarlar bu elbiselerden karsına, kızına, hanımına akrabasına alıyor ve kadınlar çok zengin oluyorlar. Biz bu kadar zenginiz, on iki ay bu şehrin gürültüsünde oturmak istemiyoruz. Biz kendimize bir sayfiye şehri istiyoruz diyorlar. Nerede bulalım bunu, yakın olsun diye, Yılancı burnundan Aslan burnuna kadar olan Neopolis te muhteşem yazlık villalar yapılıyor ve Neopolis adı altında Efesli hanımların eşleriyle beraber gelip burada da hizmetçileri köleleri her bir şeyleri var bahçıvanları her şeyleri var. Hafta sonu veya hafta içi akşamüzeri biniyorlar arabalarına geliyorlar, tatillerini yapıyorlar. Yani muhteşem. Dünyadaki ilk tatil şehri. İlk fuar bizim topraklarımızda, ilk tatil şehri bizim topraklarımızda. MŞ- Gelelim Pigale ye. Pigale biliyorsun senin çocukluğunda içmeleriyle meşhurdu. Bu içmeler bütün bağırsak hastalıklarını iyi ediyordu yani. Sen gitmemişsindir, ona ulaşamamışsındır. Ama bizim gençliğimizde bu içmeler bütün Ege Bölgesine hitap ediyordu. Ve geliyorlardı, böyle, orda çardaklar vardı o zaman. O çardakları kiraya veriyorlardı. Kuştur un olduğu yerde. Sahilde yeme içme çardakları vardı. Arkada da bunların kalması için yerler. Zaten çocukluğundan hatırlarsın, bizim yazlık evlerimiz tütün kapaklarıydı. Biliyorsun değil mi tütün kapaklarından evleri? Yazlık evlerimiz tütün kapaklarındandı. Oradakiler daha lükstü, hasırdandı. Hasırdan evler vardı. Geliyordun, kiralıyordun. Karşıda lokantalar vardı. Yiyordun içiyordun orda bir hafta kalıyordun gidiyordun. Şimdi bu Truva Müjgan ve Kaya Şavkay savaşları zamanında, yedi yıl sürdü tabi Truva savaşları, askerler hastalandı, çeşitli hastalılar oldu. Ve Agamemnon un askerlerinin bir bölümünü İzmir deki Balçova kaplıcalarına götürüp romatizma hastalıklarını iyi etti. Donanmasını da, yani bağırsak, mide hastalığı olan askerlerini de buraya getirdi. O içmelerden içirdi. Bir taraftan da donanmadaki gemiler tamir edildi. Burası çok önemli bir tamir limanı olarak ve Agamemnon un askerlerinin tedavi kaplıcası olarak, çok uzun yıllar, yedi yıl gibi süre Truva savaşlarına hizmet verdi. O zaman hatta daha sonraki önemlerde ticari liman olarak iş gördü. Ama şimdi artık durumunu biliyoruz. Yani şehrimiz tarih olarak çok zengin. Bu arada bizim şehrimiz, bir çok ülke liman kenti olmasını istiyordu. Bunun için buradaki şehirlere devamlı saldırılar düzenliyorlardı. Bu saldırılara karşılık, Kesedağı nda bir gözetleme kulesi vardı. Şeyde bir gözetleme kulesi vardı. Gene Roma hamamının olduğu yerde bir gözetleme kulesi vardı. Ondan sonra dini açıdan, mesela Hıristiyanlık Roma ya geçtiği zaman yani Bizans İmparatorluğu, Roma devleti ikiye bölünüp de Roma ve Bizans olarak iki devlete bölündüğü zaman Bizans İmparatorluğu Hıristiyanlığı kabul etti. Ama Roma kabul etmedi. Başlangıçta Efes Roma ya bağlıydı. Ve ne oluyordu? Hıristiyanları katlediyorlardı. Buna karşılık ne oldu. Bizde, burada Kurşunlu Manastırı. Kurşunlu Manastırı, hem çok büyük bir öğretim yeri, hem rahipleri yetiştiriyordu, 14

hem de dini bir merkezdi. Düşünebiliyor musun yani, hangi birisini sayalım biz Kuşadası nın büyüklüğü üzerine. Ben sana neyi söyleyeyim ki? Hangisi birbirinden daha aşağı değerde? (Görüntüler) MŞ- Şimdi talebeler hep benim kitaplarımı istiyorlar. Neden? O bilim adamlarının yaptıkları kitaplar bilimsel. Bir konuyu bilimsel olarak akademik olarak açıklıyor. Çocuk onu anlayamıyor. Ama ben böyle hafif bir üslupla, onların anlayacağı şekilde yazdığım için çocuklar benden, öğretmenleri ödev verdiği zaman kitabınızı verir misiniz? diyorlar. Ben de elimdeki kitapları Kuşadası için yaptım, ticari bir amaçla yapmamıştım. Kuşadası na olan sevgimin bir armağanı olarak yaptım. Bütün okullara verdim, isteyen çocuklara verdim, isteyen herkese verdim. MV- Peki Müjgân Hanım, bu yazdığınız tarihi bilgileri yorumlayıp ta, işte böyle değildi diyen oldu mu? MŞ- Bak, şimdi, ben Ayşe Şerifoğlu nun yaptığı bir akademik toplantıya da katıldım. Şimdi ben bilim adamı falan değilim, ben sıradan bir vatandaşım. Ama ben hep diyorum ki, hep iddia ediyorum ki; Kuşadası ve Efes tek bir şehirdir. Efes bataklık olup ta, son Konsül toplantısında Konsüller dediler ki, biz artık buraya gelmeyiz, buradaki bataklık kokusu, buradaki sivrisinekler buradaki yaşamımızı engelliyor dediler. Ve zaten Bizans merkez olduğu zaman Cenevizli korsanlar da hemen gittiler Bizans ta konakladılar. Orası dini merkez olunca, burada da liman dolmuştu. Gemilerin yanaşması falan zorlaşıyordu. O zaman Orta Asya dan gelen İpek Yolu doğrudan Bizans a gitti. Ancak buralı olan tüccarlar burada kalıp ta ticareti devam ettirmeye çalıştılar. Fakat son Konsül toplantısına Konsüller biz bir daha buraya gelmeyiz deyince, bu sefer Efes ikiye bölündü. Dördüncü Efes olarak. Tarımla uğraşanlar Şirince ye gitti, ticaretle uğraşanlar da Scalanuova adı altında bizim buraya geldiler. Ve bu Osmanlı İmparatorluğu nda 1600 yıllarına kadar burası Scalanuova hizmet verdi. Fakat Osmanlılara geçtiği zaman çok büyük bir şans olarak Öküz Mehmet Paşa ya temlik edildi Kuşadası. MV- Özür dileyeceğim, Osmanlılardan önce Selçukluların elinde yaşadı mı Kuşadası? MŞ- Şimdi, kısa bir dönem oldu. Kısa dönem. Nasıl yaşadı. Birkaç sultan buraya gelip tatil yaptı. O şekilde. Yani Selçuklular döneminde çok büyük bir katkısı olmadı bize. Yani Sultanlar geldiler, veliahtlar geldiler burada tatil yaptılar, on beş yirmi günlük yaz tatili yaptılar. Turizm şeyinde. Yani bize bir katkısı olmadı. Bizim onlara bir katkımız oldu. MV- Yerli turizm diyelim onlara. MŞ- Evet, kısa bir geçiş dönemi oldu. Ama biz esas Osmanlı İmparatorluğu na geçtikten sonra. Zaten Selçuklular döneminde savaş oldu hep. Yani yerli halk, Bizans bırakmak istemiyordu bu toprakları. Biz de biz alırız diye hep savaş oldu. Yakmalar, yıkmalar öldürmeler falan oldu yani. Öyle çok müreffeh bir dönem yaşanmadı. MV- Yani Osmanlılar zamanında gelişti. MŞ- Evet, Öküz Mehmet Paşaya temlik edildi. Ve hemen Kuşadası nın, yani Scalanova nın, işine geldiği için onun dönemi, hemen burada surlar içerisine aldırttı. Ve Kervansarayı yaptı. Hamamları yaptı, medreseleri yaptı camileri yaptı. Ve biz inmedik oradan. Yani Türkler Andız Kulesinin altına inmediler. Ve onları mecbur etti. Kaleiçi ni yaptı böyle şeyli. İnmeye mecbur etti ve onları indirdi. Kale içine yerleştirdi. Ondan sonra çok ilerledi Kuşadası ve Anadolu nun en büyük limanı oldu. Bu arada tabi ki Avrupalı, çok bilgili, onlar okuyordu şekerim bizim en büyük şeyimiz okumamak. MV- Ama o zaman para yoktu ki zaten, kitap basılmıyordu biliyorsunuz. El yazmalarıyla. Kim yazacaktı? MŞ- Bütün zımpara taşları. Bizim limanımızda iki tane büyük zımpara taşı ocağı buldular. Bunlar ve o zımpara taşlarını Avrupa ya yıllarca sattılar. Bizim bitkilerimiz Forbes kumpanyası adı altında, bütün kıymetli bitkilerimizi ihraç ettiler. Bizim hayvanlarımızı ihraç ettiler. Bizim burada on üç tane konsolosluk vardı. İki tane kilise vardı. Bir tane sinagog vardı, dört tane yabancı dil okutan okul vardı. Bizim kendi çocuklarımızın okuduğu ayarında okullarımız vardı. Medeniyet ne kadar ileriydi. Yalnız bunların dikkat ettikleri şey İslamiyet te, aman ha siz ticaret yapmayın, yanlış tartarsınız, yanlış bir şey yaparsanız yetmiş yıl yanarsınız. Biz hep tarım işçisi olarak çalıştık. Avrupalılar şimdi gene aynı şeyi söylüyorlar, diyorlar ki; onlar geldikleri yere dönsünler. Yani bize Orta Asya yı gösteriyorlar. Şimdi, Osmanlı İmparatorluğu bütün Akdeniz e hâkim oldu. Viyana kapılarına kadar hâkim olmuştuk. Ama biz çok medeni bir millettik. Hâkim olduğumuz şehirleri yakmadık, yıkmadık, insanları katletmedik. Tarihimizi oku, göreceksin. Biz oraları sadece vergiye bağladık. Biz kendi adamlarına yönettirdik. Ama biz valimizi koyduk. İşte askeri erkânımızı koyduk ama biz onların yönetimin hükmetmedik. Ama onlar bizi istemediler. 1830 da Mora da Türklere katliam yaptılar. Ve bu katliamda birçok zengin Moralı gemi tutup kaçtı. Onların bir bölümü Kuşadası na geldi. Ama öbürleri hemen bunlara gâvur dediler. Türkçe bilmiyordu ki onlar. Bunlar gâvur konuşmayın bunlarla dediler. Hatırlar mısın? İlayda Otel in karşısında onların mezarlığı vardı. Çıfıt tepesi diyorduk, onların oturdukları mekânlar vardı. Biz bunlarla konuşmadık, biz bunlarla dostluk kurmadık. Ama bunlar Avrupa da yaşadıkları için çok bilgili olarak geldiler Kuşadası na. Ve paralı geldiler. Kuşadası, bunlardan, yabancılardan, yani konsolosluklardan falan korktukları kadar vardı. Ama onlar buranın ticaretine sahip çıktılar. Sonra Girit ten geldiler. Hep grup grup Avrupalılar birbirlerini kışkırtıp Türkleri kestiriyorlardı. Katliam yapıyorlardı. O katliamdan kaçanlar geliyorlardı buraya ve buranın ticaretine onlar sahip çıktılar yani. Avrupalılar kadar onlar da burada ticaret yaptılar ama Türk oldukları için bizi severek yaptılar. Yani yaptıklarını bize haince yapmadılar öbürlerinin yaptığı gibi. Hain olduklarını belli etmeseler bile kendi ülkelerinin adamlarıydı. Bizi düşünmüyordu ki onlar. Ondan sonra 1924 te, Atatürk, Allah gani gani rahmet eylesin, büyük Atamız, bütün oradan gelenlere bu toprakları verdi. MV- Zeytinlikleri falan. MŞ- Evet. Ve onlar bu toprakları sevmediler gene. Hep, vatan denilen şey var ya, onların vatanı artık orasıydı. Hep onlar vatan hasreti çektiler. Bilmiyor musun çocukluğunda hep Rumca konuşulurdu burada. Büyükanneler çocukları Rumca terbiye ederdi. Ve onlar çok temiz çok hanımefendi çok kibar insanlardı. Çocukluğundan hatırlarsın onları. Hepsi asildiler. Ama gönülleri hep doğdukları yerde kaldı. Atalarının doğdukları yerde kaldı. Çünkü biz oraya asker gönderdik aile göndermedik ki. Onlar ne yaptılar. Rumlarla evlendiler. Onlar ne yaptılar, erkek evde hâkimiyetini kurduğu için onlar da saygılı davrandılar. Ve bizim kadınlarımız oldular. Ama yüreklerinde hep bir vatan hasreti oldu, yani Kuşadası nda hep bir vatan hasretiyle yaşadılar. Halen de bir vatan hasreti var. Bak, Konyalılar Derneği, Denizlililer Derneği, bilmem nereliler derneği. Hep bir hasret var. Müjgan şavkay oğlu Tuğrul Şavkay ile 15

Kuşadası'ndan Bir Portre İBRAHİM ACAR- GAGA İBRAHİM Tuğrul Kutucu Son Debbağ(Tabak) Gaga lakabı ile çarşıda dört tekerlekli barakasında turistik eşya satan tek kollu İbrahim Acar Camikebir Mahallesi Bozkurt Sokak sakinlerinden at arabacısı Ali Dayı nın oğlu idi. Yakup isminde bir de kardeşi vardı. Aynı akrandık. Mahalle ve okul arkadaşım idi. Sonradan Mahmut Esat Bozkurt ismini alan Birinci Okula 1937 yılında birlikte kayıt olmuştuk. O dönemde devamsızlık ve okula gitmeyen öğrenci çoktu. Gidenlerin pek çoğu da çift dikiş yapar, bir sınıfı iki yılda ancak geçerdi. Tam bir geçiş dönemi idi. Evdeki büyüklerimizin pek çoğunun tahsili yoktu. Yeni Türkçe ile okuma yazmayı onlar da 1929-1930 lu yıllarda açılan Millet mekteplerinde öğrenmişlerdi. Eğitim henüz rayına oturmamıştı. Kimse de önemini daha kavrayamamıştı. Gelelim arkadaşım İbrahim e; Güçlü kuvvetli, sağlam bünyeli idi. Kimse onunla çatışmak istemezdi. Sevenlerine arka çıkar, onları korurdu. Mahallede ona Gaga lakabını takmışlardı. Bu lakap ile çağırılmaktan pek hoşlanmaz, böyle çağıranlarla sürekli kavga ederdi. Ama bu lakap ona yapıştı ve ömrü boyunca onun isminin önünde anıldı. Yaş olgunlaştıkça rahatsız olmuyordu. Bu lakabı neden taktıklarını ve de neden yıllarca ona Gaga İbrahim dediğimizi bilmiyorum. Ancak değerli dostum nur içinde yatsın Osman Eskici Yerel Tarih Dergisinin Haziran 2008 sayısında bunun Gaga değil Gega olduğunu ve Arnavutların birbirlerini Gega veya Toksa diye çağırdıklarından bahsetmektedir. İbrahim çok çalışkan bir insandı. Taşın suyunu çıkartırdı. Gel zaman git zaman rahatsızlandı. Sara illetine tutuldu. Dostları ona yardımcı oldular. Kahramanlar Caddesi üzerinde küçük bir kahvehane açtılar. Kahvehanenin devamlı müşterileri vardı. Sevenleri onu yalnız bırakmıyordu. Bu yeni işini de severek yapıyordu. Kahvenin hası, çayın demlisi onun kahvesindeydi. Bahsettiğim yıllarda Kuşadası nda henüz evlere ve işyerlerine elektrik bağlanmamıştı. Sadece gece belirli saatlerde jeneratörün ürettiği elektrik ile sokak lambaları ve birkaç zengin İbrahim Acar önden ikinci sıra soldan 4. Birinci okul 1/B sınıfı 24 kasım 1937 evinde elektrik ile aydınlatma yapılıyordu. İşyerlerinde ispirto yakılarak gömleği ısıtılan deposundaki gaz yağının pompalanması ile çalışan lüks lambaları ile aydınlatılıyordu. Işığın feri azaldığında pompalamak gerekiyordu. Daha küçük işyerlerinde ve evlerde gaz lambaları ve idare lambası denilen fitilli aydınlatma araçları kullanılıyordu. Kuşadası belediyesi tarafından çalıştırılan jeneratör çok sık arıza yapıyordu. O kış gecesi de arızalanmıştı. Sokak lambaları erken söndü. Kahvehanede oturan az sayıda müşteri de karanlığa kalmamak için evlerinin yolunu tutmuştu. İbrahim, işlerin yoğun olduğu günlerde ve soğuk kış gecelerinde sıcak olduğu için kahvenin bir köşesinde ahşap peykenin üzerine yazdığı, pamuk şiltenin üzerinde yatardı. Sonradan öğrendiğimize göre, jeneratörün arıza yaptığı o gece de kahvede kalmaya karar vermiş. Tavanda asıl duran lüks lambasını almak için bir sandalyenin üzerine çıkmış. Ne oldu ise o anda olmuş. Dengesini kaybederek elinde yanan lüks lambası ile yer düşmüş. Sıcak lamba ve gaz yağı parlamış, İbrahim in elbiseleri tutuşmuş, etrafta da kimsecikler yok. O yıllarda gece güvenliği sağlayan mahalle ve çarşı bekçileri vardı. Onlardan biri yangını fark ediyor. Hemen İbrahim i yanan kahvehaneden çıkartıyor. Şimdi Kasım Yaman Parkının yanında bulunan o dönemin hastanesine ulaştırıyor. Uzun tedavilerden sonra yanan kolu kesiliyor. Geçmişten gelen sara hastalığı ve sırtında oluşan kambur eski sağlıklı günlerinde 16

olduğu gibi çalışamıyor. Hayata küsüyor. Onun için yaşam mücadelesi böyle başlıyor. Kuşadalı hayırseverler ne kadar kollasalar da İbrahim rahat edemiyor. Bu durumu onuruna yediremiyor. Eş dost ve arkadaşlarının kendisine acıma duyguları ile bakmasından rahatsız oluyor. Eksik ve özürleriyle kendi yaşam mücadelesini kendisinin vermesi gerektiğini düşünüyor. Gaga İbrahim olarak bir seyyar araba içinde meyve satmaya başlıyor. 1970 li yıllarda turizmin gelişmesi ile bu seyyar Sahil Rüzgârı adını verdiği dört tekerlekli araba ile turizmin hizmetinde limana gelen gemi müşterilerine turistik eşya satışına başlıyor. Onun ile ilgili Ada Sesi gazetesinin 29 Eylül 1972 günkü sayısında Köşesinde İsmet Kültür bakın neler yazmış: SAHİL RÜZGÂRI Kuşadası na her yaz gelişimde, sahil gazinosu karşısında dört tekerlekli minik dükkânı önünde görürdüm O nu. Adı hoşuma gitmişti. Sahil Rüzgârı Ne güzel ad bulmuş dükkanına. İnce ruhlu duygulu bir kişi demek. Bir kolu da yoktur. Tek kolla neler yapmıyordu. Hasır şapkalar, hasır fenerler Her şey vardı dükkânında. Zevkle seyrederdim karşıdan. Turistlerle de anlaşırdı. Dil bilir miydi? Sahil Rüzgârı; Hay bin yaşayasın nerden buldun bu adı. İnsanın içine işleyen bir söz bu. Bunalan insana serinlik veren, ona güzel çağrışımlar yaptıran bir söz. Tek kolla hayatı yeniyor. Kendine güveni var. İş biliyor, iş yapıyor. İnsanların karşına bir iş yapmanın gururuyla çıkıyor. Hani pek de kuvvetli değil, zayıf, çelimsiz. Ona müşteriler gelirken sevinirdim. İstiyordum hep ona gelsinler, bütün malları tükensin. Bu tek kollu adama hayat daha da gülsün. Sahil Rüzgârı, sahilde daima hareket halinde. Tek kol durmadan bir iş yapıyor. Bu yaz sahilde hep gözlerim onu aradı. Yoktu. Öldü mü acep diye içim ürperdi. Dindi miydi bu rüzgâr yoksa? Bir gün bankanın önünde gördüm. Dükkânının önünde oturuyordu. Bir isim çarptı gözüme Souvenir Bu yeni yabancı kelime içimdeki büyüyü bozdu; sildi içimdeki o güzel anıyı. Ne yaptın tek kollu adam, neden sahil rüzgârımı kestin? İsmet Kültür ün Adasesi gazetesindeki köşe yazısı böyle bitiyor. İsmet Kültür ün bu yazısından sonra 24 Ekim 1972 tarihli Ada sesi gazetesinde bir haber. Sahil Rüzgarı Yeniden Esmeğe Başladı!.. Yazı ailemizden İsmet Kültür ün 29 Eylül de yayınlanan Sahil Rüzgârı başlıklı yazısından sonra derhal faaliyete geçen (gaga) İbrahim Acar Söke den özel olarak getirdiği bir ressama dört tekerlekli arabasında yazılı SOUVENİR yazısını sildirerek eski ismi olan SAHİL RÜZGÂRI isminin yazdırmıştır. İsmet Kültür ün yazısından son derece duygulanan İbrahim Acar; Demek benimle ilgilenen insanlar varmış. Demekte bundan dolayı da son derece gurur duymaktadır. İsmet Kültür Bey, çalışma azmimi daha da kuvvetlendirdi. Bundan böyle kendisini hiç tanımadığım İsmet Kültür Bey in ilgisini düşünerek çalışacağım. Şahsıma gösterdikleri bu ilgiden dolayı kendilerine saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Demiştir. İsmet Kültür ün bu konuda gazetemizde yayınlanan son paragrafı şöyle idi: Bu yaz sahilde hep gözlerim onu aradı. Yoktu. Öldü mü acep diye içim ürperdi. Dindi miydi bu rüzgâr yoksa? Bir gün bankanın önünde gördüm. Dükkânının önünde oturuyordu. Bir isim çarptı gözüme Souvenir Bu yeni yabancı kelime içimdeki büyüyü bozdu; sildi içimdeki o güzel anıyı. Ne yaptın tek kollu adam, neden sahil rüzgârımı kestin? 14 Kasım 1972 tarihli Ada Sesi Gazetesinden öğrendiğimize göre İbrahim Acar bu gelişmelerden sonra İsmet Kültür e uzunca bir mektup yazmış. Mektubun tam metnini bilmesek de bakın İsmet Kültür gazetedeki köşesinde İbrahim Acar a nasıl sesleniyor. Bu köşe yazıları ve gazete havadisleri Yerel Tarih Dergisi nde her ayın ilk Cuma günü yaptığımız yayın kurulu toplantısında okunduktan sonra arkadaşım Gaga İbrahim in yaşam öyküsünü yazmak bana farz oldu. Gaga İbrahim ile ilgili bildiklerimi kaleme almaya çalıştım. Ne zaman karşılaşsak bildiğimden çok daha başka güler yüzlü, çocukluk anılarımızı sürekli canlı tutan, her hali ile ihtiyaç sahibi olmasına rağmen onuru ile ekmeğini kazanan, turistlerle onlara satış yapacak kadar anlaşabilen Kuşadası nın renkli simaları içinde iz bırakan bir arkadaşımızdı Gaga İbrahim. Ruhu şad mekânı cennet olsun. 17

Özel Araştırma Adalızade de Bir Mahzun Mezar: REŞAT ŞEVKİ Bölüm - 2 Sedat Onar Araştırmacı sedatonaranea@hotmail.com 1928 yılında, üçüncü sınıfa geçen bahriyeli talebeler Bahriye Mektebi nin tadilata girmesinden dolayı, öğrenimlerine Gölcük teki limana bağlı olan ve okul gemisi olarak kullanılan Turgut Reis Zırhlısı nda devam etmekteydiler. Reşat da, diğer bahriyeliler gibi Gölcük teki limana gelmişti. 1928-1929 yılının Haziran ayında Reşat, Bahriye Mektebi nin son sınıfına geçti ve güverteci olarak eğitimine devam edecekti. I. Dünya Savaşı sırasında Almanya nın teşvikiyle Türk Deniz Kuvvetleri denizaltılara ilgi göstermeye başlamıştı ve denizaltıcılık sınıfı emekleme aşamasındaydı. Bundan dolayı, Bahriye Mektebi öğrencileri şimdi Denizaltıcılık olarak bilinen eski adıyla Teltelbahir sınıfına yoğun bir ilgi gösteriyordu. Yeni alınan I. ve II. İnönü Teltelbahirleri nde görev almak bahriyeli talebeler arasında bir saygınlık meselesiydi. Reşat ın ilgisi de o yöndeydi ve belirli bir süre güverteci olarak su üstü gemilerinde görev yapmayı, en geç üsteğmen rütbesinde de denizaltılarda çalışmayı umuyordu. Ama acelesi yoktu. Hele bir maaşa geçip, ailesine destek olsun ondan sonrası Allah kerimdi. Kardeşi Burhanettin in tahsiline devam etmesi ve kendisi gibi bahriyeli zabiti olması en büyük hayaliydi Reşat ın. Burhanettin in yaşı küçüktü, daha zamanı vardı. Reşat ın en iyi anlaştığı kardeşi ise geçen sene 16 yaşında bir topçu üsteğmeni ile nişanlanan, ortanca kardeşi Sabiha ydı. Bu yıl Eylül ayında düğünleri yapılacaktı. Kız kardeşini gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyordu. Reşat hayallerinden sıyrılıp, işini bitirdi. Turgut Reis Zırhlısı nın zincirlik yuvasından denize inen, bir insan kalınlığında olan çapanın zincirlerine baktı. Koskoca demir yığınını bir çapa nasıl da sabit tutuyor diye düşündü. Sonra gemideki yatakhaneye döndü. Öğrenciler geminin tam kalbi kabul edilebilecek, orta kısmında askı hamaklardan yapılmış yatakhanede kalıyorlardı. Sıcak ve nemli hava yatakhanede nefes almayı zorlaştırdığı için, talebelerin büyük bölümü istirahatlarını geminin arka güvertesinde geçiriyorlardı. Ama Reşat, sıcağın verdiği rehavetle kendi hamağına şöylece uzandı. Gözlerini kapatıp, geçen yıl hafta sonu izninde tanıştığı Kadıköylü İclal in hayalini kurdu. İclal, teyzesinin kızı Mukadder in okuldan arkadaşıydı. Reşat, beyaz bahriyeli üniforması ile teyzesinin evine geldiğinde İclal le karşılaşmış, gördüğü ilk andan beri İclal in helali olduğunu düşünmüş ve onu gönlünün bir köşesinde saklamaya başlamıştı. İclal de Reşat ı görünce kalbinde o zamana kadar hissetmediği bir sıcaklığın oluştuğunu fark etmişti. O günden sonra Reşat, teyzesinin Kadıköy deki evine daha sık gider olmuş ve Mukadder in de araya girmesi ile ikisinin kalbi tek bir yürek olarak atmaya başlamıştı. Reşat ın avarelik günleri başlamış, mektepteki derslerde bile İclal i hayal ettiği için öğretmenlerinden sözlü uyarılar almıştı. O gün Turgut Reis in sıcak ve nemli yatakhanesindeki hamağında sırt üstü yatarken bile İclal in hayalini görmesi onu rahatlattı. Gözleri yorgunluğa daha fazla dayanamadı ve göz kapakları yavaş yavaş kapandı. Ağustos ayı, açık deniz görevi, Gölcük Limanı Bahriyeli talebeleri Turgut Reis Zırhlısı nın rıhtıma demirlemiş Hamidiye Kruvazörü nün borda iskelesinden birerli sıralar halinde Hamidiye ye girmeye başlamışlardı. Reşat yıllardır binmeyi hayal ettiği efsanevi Hamidiye ye ilk adımını atınca kendini rüyada gibi hissetti. Gerçekten de bir efsaneyle iç içeydi. Bahriyeliler arasında, Hamidiye nin ve bu geminin bir zamanlar komutanı olan Rauf 18 Deniz Harp Okulu Öğrencileri ve Hamidiye 1929 yılındaki seyirde

Orbay ın çok farklı bir yeri vardı. Hamidiye, çökmekte olan bir imparatorluğun denizcilik tarihinde bir zafer güneşi gibi parlamış ve elde ettiği başarılarda bahriyeliler arasında müstesna bir yer edinmişti. 1905 yılında İngiltere den satın alınarak Osmanlı Donanması na katılan Hamidiye nin ilk adı Abdülhamid Kruvazörü idi. II. Abdülhamid in kuşkularından dolayı, Hamidiye üç yıl boyunca 1908 yılına kadar Haliç te demirli tutulmuştu ve sefere çıkarılmamıştı. İlk defa 1908 yılında, Sisam da başlayan ayaklanmayı bastırmak için Haliç ten çıkarıldı. Sisam ın Vathy Limanı nı ve çevresindeki akaryakıt depolarını ve cephanelikleri top atışıyla yerle bir etti. Ayaklanma bu surette bastırıldı. Hamidiye, 31 Mart 1909 tarihinde II. Meşrutiyet e karşı başlatılan ayaklanmayı bastırmada görev aldıktan sonra, Abdülhamid olan adı Hamidiye olarak değiştirildi. Zamanının hızlı ve güçlü savaş gemileri arasında yer alıyordu ve imparatorluğun denizlerdeki gurur abidesiydi. Balkan Savaşları nda Bulgar Limanları nı bombalaması ile ünlendi. 1913 yılında Rauf Orbay ile Akdeniz e açıldı. Hamidiye, sahip olduğu teknikler ve taktikler sayesinde denizcilik tarihinde köklü bir yer edindi. Akdeniz de etkin olan Yunan egemenliğini kırdı. Yunanlılar arasında korku saldı ve birçok Yunan savaş gemisini batırdı. Akdeniz de yedi ay boyunca devam eden cesurane hareketleri halk arasında kulaktan kulağa anlatılarak efsanevi bir kimliğe büründü. Hatta 1925 yılında Rize de şapka devrimi aleyhine çıkan büyük çaplı olayların bastırılmasında görev aldı. Bu yüzden, Yavuz Zırhlısı ndan sonra donanmadaki en farklı gemiydi. Sırf bu ünden dolayı o zamanki Deniz Kuvvetleri Komutanı tarafından yaz aylarında bahriyeli öğrencilerin açık deniz eğitimlerinde okul gemisi olarak kullanılması emredildi. O yıllarda güverte sınıfı zabit adayları Hamidiye ile makine sınıfı zabit adayları ise Mecidiye Kruvazörü ile deniz eğitimlerine çıkıyorlardı. O yılki deniz eğitimi programında, Marmara Denizi nden Akdeniz e kadar uzanan sahil şeridinde yer alan liman kentlerinin ziyaret edilmesi de vardı. Gölcük ten demir alındı. Gemideki her şey olağan seyrinde devam ediyordu, öğrenciler neşe ve heyecan içinde günlerini okulda öğrendikleri nazari bilgilerinin tatbikini yaparak geçiriyorlardı. İlk durak Gemlik ti, ardından Çanakkale ye ve daha güneydeki kentlere uğrandı. Hamidiye her limanda birer ikişer gün kalarak bahriyeli öğrencilere uygulamalı derslerin yanı sıra Türkiye yi tanıtma görevini de üstlenmişti. Uğranılan limanlarda bahriyeli öğrenciler karaya çıkıyor, görmedikleri yerleri gezerek vakit geçiriyorlardı. Ancak limanlara yapılan bu ziyaretlerin çok ilginç bir yönü vardı. Uğranılan her limanda, o yörenin kızları bahriyelileri görmek için limanları dolduruyordu. Bembeyaz üniformaları içinde sırım gibi bahriyelilerin, o meçlerini şakırdatarak yürüyüşleri, o çalımlı halleri gittikleri her yerde kendilerinden önce efsane gibi yayılmaktaydı. Genç kızlar hayallerindeki kahramanların limana gelecekleri bilgisini en yakın arkadaşlarından dahi kıskançça bir tavırla saklıyorlardı. Rivayetler öyle bir hale gelmişti ki, her bahriyeli talebesi Anadolu nun buğulu güzelliğine sahip kızlar için birer masal prensiydi sanki. Bir taraftan liman ziyaretleri yapılırken, diğer yandan da gemide her öğrenciye verilen görevler aksamadan yürütülüyordu. Reşat Şevki boş vakitlerinde geminin baş güvertesinin zincirlik bölgesinde oturarak engin mavilikler ve martılarla İclal ini düşünüyor, gelecek hayalleri kuruyordu. Çoğu zaman baş zincirlik sarım makinesinin üzerinde oturur, sırtını makine kaportasının arkalığına dayar ve böylece kaptan Hamidiye Zırhlı Firkateyni köprüsündekiler tarafından görülmezdi. Hamidiye Kruvazörü seyir esnasındayken bile Reşat Şevki buraya oturur, serin rüzgarı saatlerce göğsünde hissederdi. Hatta arkadaşları ona Reşat sen güverte zabiti değil, çapa zabiti olsaydın işe yarardı. Senin kadar çapadan anlayan bahriyeli yoktur derlerdi. Arkadaşlarının bu tarz takılmalarına rağmen, Reşat gemide yalnız kalabileceği tek yerin zincirlik olduğunu düşünerek, boş vakitlerinin tamamını burada geçirirdi. İzmir Limanı nda kaldıkları iç gün boyunca Reşat gemideki her akşamını zincirliğin üzerinde geçirmiş, kentin umut vadeden ışıkları, gençliğine göz kırpan haşmetli yıldızlar altında türlü türlü hayaller kurmuştu. Ertesi gün ışırken Bahriye Okulu Komutanı Yarbay Emin Mehmet Bey talebeleri güvertede topladı. Güverte subay adaylarından denizaltıcılığa geçmek isteyenleri seçmek için toplandıklarını ve seçilen adayların bir sene sonra Almanya da eğitime gideceklerini söyledi. Ancak denizaltıcı olmak için gönüllü olmanın yeterli olmadığını, bunun için açık deniz eğitimlerinden yüksek notlar almak gerektiğinden bahsetti. Ardından sınıf amirleri aday olmak isteyenlerin isimlerini yazdı. Reşat Şevki de ismini yazdıranlar arasındaydı. Reşat, Türkiye de yeni kurulan denizaltıcılık sınıfında parlak bir isim olmak istiyordu. 19