Osman Öde. (Kerki, 1954 - )



Benzer belgeler
Bayram Gurbanov ( )

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI

ISBN :


Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Aşşk Kahve ve Laduree

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

ŞAHISLAR: Anne:Zişan, Baba:Orhan, Abla:Fehiman, Abla:Güzin, Abi:Osman, Küçük Kardeş:Fikret

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

TİYATRO MAĞARA ARKADAŞLARI Ali Ahmed BÂKESİR Karakterler YUSUF HARUN MURAT

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Ye aya Gelece i Görüyor

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Gece geç saatlere kadar öykü dosyalarımı elden geçirmiş, yorulmuştum. Yattıktan sonra sık sık uyanmıştım.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU UĞUR BÖCEKLERİ SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

ÖYKÜLERİ Yayın no: 170 ADALET VE CESARET ÖYKÜLERİ

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

TİYATRO MAĞARA ARKADAŞLARI (Bayan Versiyonu) Ali Ahmed BÂKESİR Karakterler ZÜLEYHA HATİCE MERYEM

ÖN OYUN Yer, ağustos böceklerinin yuvası. Cici ve Mimi aynanın karşısında son hazırlıklarını yapmaktadır.

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TAVŞANCIK A DOĞUM GÜNÜ SÜRPRIZI

KİŞİSEL GELİŞİM NASIL BAŞLAR?

Kulenizin en üstüne koşup atlar mısınız? Tabii ki, hayır. Düşmanınıza güvenip onun söylediklerini yapmak akılsızca olur.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Bu kitabın sahibi:...

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Babamın Ardından. Yazar Leyla Hüseyin

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI ARALIK AYI BÜLTENİ

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Demodur Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır.

Küçüklerin Büyük Soruları-3

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

SAAT DAHA SABAHIN YEDİSİ

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

AYLİN BALBOA Belki Bir Gün Uçarız

05/09/2015 ÖZEL ASÇAY ANAOKULU 3 YAŞ GRUBU HAFTALIK BÜLTEN

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.


ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Jiggy kahramanımızın asıl adı değil, lakabıdır. Ve kıpır kıpır, yerinde duramayan anlamına gelmektedir.

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Deniz Kantarcıoğlu Anaokulu Rehber Öğretmeni. «Okula Uyum»

Iron Butt Reports - 09 July 2011

Samuel, Tanrı Çocu u Hizmetkarı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Hazırlayan: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

Umutla, harabelerde günlük turuna çıkmış olan bekçi Hilmi Efendi yi aramaya koyuldu. Turist kalabalığı Efes sokaklarına çoktan akmaya başlamıştı.

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Transkript:

Osman Öde (Kerki, 1954 - ) Osman Öde, Kerki civarındaki Astanababa köyünde dünyaya geldi. 1979 yılında Magtımgulı Türkmen Devlet Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi'nin Alman Dili Bölümü'nü tamamladı. "Türkmenistan Kommunisti" gazetesinde musahhih ve edebiyat görevlisi olarak çalıştı. Daha sonra Mollanepes Türkmen Devlet Akademik Drama Tiyatrosu'nda edebiyat bölümünün müdürlüğünü yaptı. Şu anda Türkmenistan Yazarlar Birliğinin "Ruh" (Manevî) sanat ve verimlilik grubuna başkanlık etmektedir. Osman Öde; "Humayın Kölegesi", "Möcek Kanuni", "Sizi Hiç Vagt Unutmarın", "Her Kellede Han Otır" ve "Özgenin Ömri" gibi kitapların yazandır. ON ÜÇÜNCİ PERDE / ON ÜÇÜNCÜ PERDE - Ahmat Bekmıradovın yağtı / yadığerliğine bağışlayann. - Kör Gocah durmuşın ahırzamana menzeş yeneki mock oynunın üstünden öz ayağı bilencik bardı. Sebep Allan burun onı şol nocuk oyna - toyuna bir ay çemesi ön yöritelen çağırıp gaydıpdı. Maksatsız edim edilyermi neme! Allan burun toyum gabaralı geçirip, adını dağ-depe aşırası geldi. Küren oba gara görnüm yerden bağşının önünden çıkdı. Şatlığı az durmuş şu pursat bilen bakılığa övrüleyceğe menzedi. Halayık bağşmı altığanatlı ak öyün gapdalındakı gin sekide, gat-gat yazılan körpeçenin üstünde oturtdı. Göreçler adamı depesine teç edinip bilenok, dine söyüp-guvanıp, yiğrenip bilyer. İne, depesine teç etmeğe tayın adamlar Kör Gocanm nazarları bilen sıpalap, ezizlep otırlar. Mum, hey, bağşı duymazmı? Bağşı daşını gallap, özünden gözlerini ayırman oturan-duranlara mehir-minnetdarlık bilen baş atdı. Adatı endik - Ahmat Bekmıradov 'un ışıklı hatırasına armağan ediyorum. - Kör Gocah, hayatının kıyamete benzeyen ilerideki fena oyunun üzerine kendi ayaklarıyla gitti. Çünkü Allan Burun onu bu kötü oyuna, yani düğününe bir ay öncesinde ısrarla çağırmış ve geri dönmüştü. Maksatsız adım atılır mı? Allan Burun, sünnet düğününü görkemli şekilde yaparak adını sanını dağdan tepeden aşırmak istemişti. Büyük köy, ufukta âşığın önüne çıktı. Mutluluğu az olan hayata bu fırsatla ebedi olarak mutluluğa dönüşecek gibiydi. Halk, âşığı altı kanatlı çadırın yanındaki geniş sekiye, kat kat yayılmış minderin üzerine oturttu. Bakışlar insanı tepesine taç etmez, sadece sever, iftihar eder ya da nefret ederler, işte, Kör Gocah'yı başlarına taç etmeye hazır insanlar, bakışlarıyla süzerek ona değer vermekteler. Bunları âşık hissetmez mi hiç? Âşık, etrafını çevirmiş ve kendinden gözlerini ayırmadan oturup duranlara sevgi ve minnettarlık ile başıyla selâm verdi. Âdet

bilen birek-birekden hal-ahval soraşdılar. Soraşılmalı zatlaram ken. Onun üçin çay içimlik salım gerek. - Siz buu gün bir musulmanı köpeltceğ-ov?! diyip, Gocalı bağşı öy eyesine yüzlendi. - Size garaşıp oturışımız, bağşı ağa. diyip, Allan burun galkıncıklap gürledi. - Onda çağırın pelvanı. Sehel salımdan yedi yaşlarındaki saçı sırılan oğlancığın elinden tutup getirdiler. - Salavmaleykim! Oğlancık bağşa çekinibrek yamlaşdı. - Valeykim essalam. Bağşı oğlancığı boydanbaşa sınladı. - Tüveleme, sen-e yiğit çıkıpsın. - Yok... Oğlancık gaşlakını bürüşdirdi. - Men entek yiğit çıkamok. Sünnet etsinler, ana sondan son men yiğit bolyan. Hakiki erkek bolyan. Hemmeler şeyle diyyer. Köp Gocalı yöritelep getiren kiçenrek dutarıra oğlancığa uzatdı. Yılgınp: - Yiğit çıkanından son çalmağı övrengin, diydi. Oğlancık şu gürrüne garaşıp duran yalı, pert coğapberdi: - Erkekler ağlamalı del... Adamlar oğlancığın çın gepine gülüşdi. Bu oğlancığa ağır değdi: adamlara seredip, dodacığını münk-münk etdirdi. Oğlancık nebilsin çın sözün yansa almyan yerlerinin az bolmayandığmı! Her kim sehe salımdan yiğit çıkcak oğlancığa bir zatlar eçildi.. Oğlancık berlen zatları göterip, erkeğe övrülmek üçin dolup-daşıp ak öye girdi....,,_ Nahar çekilip uğrandan son, değdim gaçdım gürrünler azaldı. Asıl küren oba birmeydan dımdı. Sebep köp vağtlap gara sılan arzılı toy çanağı öne alındı. Her obanın eli süyci aşpezleri bar. Soların ömürleri uzak bolsun, adamların anrısma il gondurdı. Dok garna ümsüm oturmak ansat del. Hışıvışı artıp uğradı. Ellerinin yağını murtuna, mesisine çalışdırıp oturan adamlar eğinaşırı bağşa garadı. Duzun hormatına omın edildi. Allan burna, yiğit çıkmağa giden oğluna yağşıdan-yağşı dileğler edildi. El göterilenden son, öy eyesi Köp Gocala yüzlendi: - Bağşı ağa... Ol nedip aytcağını bilmeyen yalı, birsalım seğindi. - Eşiden bolmağıruzam mümkin, bizin obamızda hem bir bağşı bar. Ol köpden beri sizin bilen aydışıp görmeğin hövesinde. Oturanturan yerinde sizin bilen toy sovrnak isleyendiğini yanzılyar. Obadaşlarımızam mıhman bağşa sala salıp göreysen diyip, menden hayış etdiler. Eğer olduğu gibi birbirlerinin hâlini hatanı sordular. Sorulacak o kadar çok şey var ki... Bunun için çay içilecek fırsat gerek. - Siz bugün bir müslüman daha arttıracaksınız herhalde! Gocalı Bagşı, böyle deyip ev sahibine döndü. -Sizi bekleyip duruyoruz Bagşı ağa! diyen Allah Burun güçlükle bağırdı: - O hâlde çağırın pehlivanı. Bir süre sonra yedi yaşlarındaki saçı kesik bir oğlancığı elinden tutup getirdiler. - Selâmünaleyküm! Oğlancık, âşığa çekine çe kine yaklaştı. -Ve aleykümselam. Âşık, oğlancığı baştan ayağa süzdü. Maşallah, sen de yiğit olmuşsun. -Yok... Oğlancık kaşlarını çattı. Ben henüz yiğit olmadım. Sünnet etsinler, işte o zaman ben yiğit olurum. Hakiki erkek olurum. Herkes böyle diyor. Kör Gocalı, daima yanında taşıdığı küçücük sazı oğlana uzattı. Gülümseyerek: - Yiğit olduktan sonra çalmayı öğren, dedi. Oğlan, bu sözleri bekliyormuş gibi dobra dobra cevap verdi: - Erkekler ağlamamah... İnsanlar, oğlanın bu açık sözlerine gülüştüler. Bu, oğlana ağır geldi. Etraftaki insanlara bakıp dudaklarını büzüp titretti. Oğlancık nereden bilsin böyle gerçek bir sözün de alaya alınacak yerinin az olmadığını! Herkes bir süre sünnet olacak çocuğa birtakım hediyeler verdi. Oğlancık verilenleri alıp erkekliğe adım atmak için içi insan dolu çadıra girdi. Yemek ortaya konduktan sonra ileri geri konuşmalar azaldı. Epey kalabalık olan köy bir ara tamamen sessizleşti. Çünkü epey zamandan beri beklenen düğün yemeği gelmiş ve davetlilerin önüne konmuştu. Her köyün eli lezzetli aşçıları vardır. Onların ömürleri uzun olsun, insanların arkasına il kondurdu. Tok karnına oturmak kolay değildir. Fiskos gitgide arttı. Ellerinin yağını bıyıklarına, kürklerine süre süre oturan adamlar omuz omuza durarak âşığa baktılar. Yemeğin hürmetine dualar edildi. Allan Burun'a ve yiğit olmaya aday olan oğluna güzel dileklerde bulunuldu. El kaldırılıp "âmin" denildikten sonra ev sahibi, Kör Gocalı'ya dönerek: -Bagşı Ağa... Ne diyeceğini bilememiş gibi bir süre yutkundu. İşitmemiş olabilirsiniz, bizim köyümüzde de bir âşık var. O, çoktan beri sizinle görüşüp atışmak istiyor. Her oturuşunda kalkışında sizinle birlikte düğünde çalıp söylemek istediğini söylüyor. Köylülerimiz de misafir âşığa

garşı bolmasaniz... - Hey, ona-da garşı çıkıp bolarmı. Kör Gocalı bu sözi diyse-de diydi velin, ıncalığı gaçdı. "Meni bağşı hökmünde del-de, güyç sınanışdirmak üçin çağıran ekenler-ov. Menin bilen, gen, menin bilen gidişip bilcek bağşı bar bolsa, çağırmak neme gerek bolduka? Asıl kimken menin bilen aydınım bilcek bağşı?" - Bağşımızı tanayansımz-ia. Onun il ara sındaki yörgünli adı Heley bağşı. - Heley bağşı? - Hava, hava, Heley bağşı. Gen gördüniz öydyen? Onun çın adı Bezmeden bolmalı. - Kimlerden ol? Ersarılardanmı, yomutmı? - Olardan-a del. Heley bağşı bayatlardan bol malı. - He-e, şeyle diyscne... Ehli kişi bağşıdan anık coğaba garaşyar. Olar bağşının her bir sözüni, her bir hereketini tereze salıp otırlar. Kör Gocalı oturanları uzak garaşdırmak islemedi. - Aytsın, aytsın. Bağşı bağşa garalla bol- maz - Kör Gocalı hırçını dişledi, başını aşak saldı. Ayal bilen yarışmalımı? Bu, hey, türkmençilikde görlüp-eşidilen zatmı? Yaşalıp yörülse, adam her hili zadın üstünden barcak eken. Gocalı bağşı aydışmakdan gorkan del, yarışıbam bolar, yenibem. Yöne Gocalı bağşı bir heley bilen aydım aydışıpdır diyen yakımsız gürrün il arasına yayrar. İn erbedi, ine şu bolar. Ayali yenipdir diyen gürrünin özem peslik. Yenilmeğ-e masgaraçılık. Bir ayaldan Kör Gocalı yenlipdir diyseler, türkmen eşiğinde gezip bolmaz. Ey, alla, özünden medet! Bu masgaraçılıkdan gora! fikrini sorsan diye bana ricada bulundular. Eğer karşı çıkmazsanız... "Eh, buna karşı çıkmak olur mu?" Kör Gocalı, bu sözleri söylemesine söyledi, ama rahatı kaçtı. "Beni âşık olarak değil de güç sınamak için çağırmışlar herhalde. Benimle; hayret, benimle karşılaşabilecek âşıkları vardıysa beni neden çağırdılar ki? Hakikaten kim acaba benimle atışabilecek aşık?" - Âşığımızı tanımalısınız. Onun halk ara sındaki adı Heley Bagşı'dır.* - Heley Bagşı mı? -Evet, evet, Heley Bagşı. Çok şaşırdınız galiba? Onun gerçek adı ise Bezmeden'dir. - Kimlerdendir o? Ensarı boyundan mı, Yomu t boyundan mı? -Onlardan değil. Heley Bagşı, Bayat boyundandır. - Yaaa, öyle desenize... Herkes âşıktan açık bir cevap bekliyordu. Onlar âşığın her sözünü, her hareketini ölçüp tartıyordu. Kör Gocalı, oturanları uzun uzun bekletmek istemedi. "Söylesin söylesin. Âşık âşığa engel olmaz." Kör Gocalı dudaklarını ısırdı, başını aşağıya indirdi. Kadın ile yarışmalı mı? Bu Türkmenler arasında hiç görülüp işitilmiş şey mi? Yaşayıp görülürse insan her çeşit şeyin üzerine varacakmış demek ki! Gocalı Bagşı, atışmaktan korkmaz, yarışırsa da olur, yense de. Ancak Gocalı Bagşı bir kadınla atışmış diye kötü bir söz halk arasında yayılır. En kötüsü işte bu olur. Kadını yenmiş şeklindeki sözlerin kendisi de alçaklıktır. Yenilmesi ise maskaralık. Bir kadına Kör Gocalı yenilmiş derlerse Türkmenlerin arasında gezemez. Ey Allahım, medet sende! Bu maskaralıktan koru! Bir topar gız-gelni ızma tirkep gelen Heley bağşı oturanlara baş eğip salam berdi-de, tağta sakiden birneme uzağrakda yazılan düşeğe geçdi. Şu ayal indi menin bilen aydışmakçımıka? Ey, huday, gör onun guş kellesine gelip yören pikiri! Ayalda akılın, eşekde sekilin bolmayandığı çmmıka allacanlarım?! Kör Gocalını yencrin diyen pikir bilen düşek üstüne geçen bolsa-ha, onda ol ağın samsıkdır. Ya bu obada menin kimdiğimi, nehilirek aydım aydyandığımı bilmeyerlermiken? Öz-e bilmeli. Men bu töverckde ençeme gezck toy şovdum ahırın... Bir grup kızı gelini peşine takıp gelen Heley (Kadın) Bagşı, oturanlara baş eğip selam verdi ve tahta sekiden biraz daha uzağa yayılmış olan mindere geçti. Bu kadın şimdi benimle atışacak mı ki? Ey Al lahım, bak şunun kuş kafasına gelen fikre! Kadında akılın, eşekte sekilin* olmadığı gerçek mi ki, Al lahım! Kör Gocalı'yı yenerim diye bir fikirle min dere geçmiş olduğuna göre o tamamen bir ah maktır. Yoksa bu köyde benim kim olduğumu, nasıl türkü söylediğimi bilmiyorlar mı ki? Kendisi de bilmeli. Ben bu civarda onca defa düğüne ka tıldım yahu... *Heley Bağşı: "Kadın âşık" anlamında olup burada özel bir isim mâhiyeti (mahlas) kazandığı için bu adla anılacaktır. **Sekil: At veya keçi gibi bazı hayvanlarda görülen dize kadar olan beyazlık

- Manlıkmı, gelin, seke çıkmalı ekeniniz... Heley bağşı yerden yazılan düşekde cayaşıklı oturıp: Ayallann gara yerden ayağını üzerliği yokdur, bağşı ağa, diydi. Oturanlar yoğınlı-inçeli gülüşdi. Kör Gocalı çalaca gızardı. Damarları tirsildedi. Gışık gürrün eden bolyar. Maksadı meni oynamak, rüstem gelmek bolarlı. Hey, Gocalı, Gocalı! Senem indi gutarıpsın öydyen. Özüni tananok. Ulı bağşıdırın öydüp yörsün. Bu gün seni yanı eline dutar alıp, birki oynam sözi yat tutan ayalcık oynayar. Eşidyermin, Gocalı, seni bir ayal oynayar. Özem düypden tanamayan ayalin. Düyş-e del yalı bu bolyan zatlar. Yeri, başga nehili oynun bar, Heley bağşı? Göreli! Durmuşın bir gıracığında yaşap yörsen, onun yovuz oyunlaram gutarmayan eken... Allan burun bağşının yanında oykancırap oturışına nemedir bir zatlar aytmağa hezirlendi. Yöne yetişmedi. - Bağşı ağa, gaçcakmı? Heley bağşı özünin aydışığa taymdığmı melim etdi. - Men gaçıp yörmeyin, ızından kovubereyin. Gocalı bağşı kinesini saklamağa çalışdı. - Aydışığa hövesbildiripsin... - Bezmeden gelin, başlaber, ikimizin şol şertimizdir, diyip, Allan burun şelayın yılgırdı. - Sözünizde dursanız bolyar, Allan ağa. - Gatı arkayın bolgun. Söz berip, ızında ta pılmayan erlerden del men. Güpceği iki dızınm üs tünde goyup, ellerini ovkalaşdırıp oturan Allan burun aydanım tassıklamakçı bolyan yalı, tövereğindekilere enetdi. Onun sözüni tassıklan bolmadı. Bilmeyen zadını tassıklandan dıman govı. Onsonam bu mahal bağşı dutarını düzyer. Geplemeli del. Dinlemeli. Yuvaş! ; Heley Bagşı uzak garaşdırmadı: Gapdalmda oturanların gop bermeği bilen çalıp uğradı. Başını aşak salıp çaldı. Çaldığıça galkdı. Başını kemkemden galdırdı. Etgelçiler-bagşmın hesini bericiler aytmasan, ine hezir özümiz aytcak diyyen yalı, gözlerini süzüp ıranışdılar. Uzın nezik barmaklar dutarı üytgeşik bir gudrata övrüp, adamları cadılap dur. DüMür-dünnür edip yafilanyan ovaz denzin tolkunlarmı yadına salyar. Dünnürdilerin-tolkunların ızı üzülenok, gayta bat alyar. Tolkunların arasında yüzüp yörsün. Govı yeri, ol dünnürdili tolkunlar helek - Oldu mu, gelin, sekiye çıkmalıydınız... Heley Bagşı yerde yayılı minderde yerleşerek oturdu. -Kadınların kara topraktan ayaklarını kesmesi olmaz, Bagşı ağa! dedi. Oturanlar alçaklı yüksekli gülüştü. Kör gocalı hafifçe kızardı. Damarları titredi. Eğri söz eden çok olur. Maksadı benimle oynamak, galip gelmek istiyor. Hey Gocalı, Gocalı! Sen de şimdi kurtulurum sandın. Kendim tanımıyorsun. Büyük âşığım sanıyorsun. Bu gün seninle henüz eline "dutar" alıp bir iki dörtlük sözü hatırında tutan kadıncık oynuyor. Duyuyor musun Gocalı, seninle bir kadın oynuyor. Hem de tamamen tanımadığın bir kadın.. Düş de değil, bu olan şeyler. Haydi, başka nasıl oyunun var, Heley Bagşı? Görelim! Hayatın bir kıyısında yaşayıp duruyorsan onun kötü oyunlarından daha kurtulamayacakmışsın... Allan Burun, âşığın yanında oturup duruşuna bakıp birşeyler söylemeye hazırlandı. Ama yetişemedi. -Bagşı Ağa, öncelikle söyleyecek misin? Heley Bagşı, kendisinin atışmaya hazır olduğunu bildirdi. - Ben önce başlamalıyım, senin peşinden ge leyim. Gocalı Bayşı öfkesini saklamaya çalıştı. Atışmaya hevesini bildirmişsin. - Bezmeden Gelin boşlayıver. Bu ikimizin de şartıdır, diyerek Allan Burun dalkavukça gü lümsedi. - Sözünüzde durursanız yeterli, Allan Ağa. - Tamam sakin olun. Söz verip de arkasında bulunmayan erlerden değilim. Eyer yastığını iki di zinin üzerine koyup ellerini ovuşturarak oturan Allan Burun, söylediklerini doğrular gibi et rafındakilere baktı. Oun sözünü doğrulayan ol madı. Bilmediği şeyi tasdikleyendense susan daha iyidir. Ondan sonra âşık dutarını akort eder. Ko nuşmaması gerekir. Dinlemelidir. Yavaş!... Heley Bagşı uzun süre bekletmedi. Yanında oturanların teşviki ile çalmaya başaldı. Başını aşağıya eğip çaldı. Çaldıkça kalktı. Başını yavaş yavaş kaldırdı. Dinleyicilerden âşığın tasdikleyicileri, söylemezsen işte biz kendimiz söyleyeceğiz" der gibi gözlerini süzerek kıpırdandılar. Uzun nazik parmaklar sazı değişik bir mucizeye çevirip adamları sinirliyordu. Dmgır dmgır ederek yankılanan ses, denizin dalgalarını hatırlatıyordu. Tıngırtıların, dalgaların peşi kesilmiyor, tekrar tekrar geliyordu. Dalgaların arasında yüzüyor gibisin. İyi tarafı, o tmgırtılı dalgalar

edenok, sünnüni boğun-boğun ızarlap, meymiredip, yılı gucağma girizip baryar. Yok, saz göye nezenin giz bilen pınhan yerde bolcak duşuşığa alıp baryana çalım edyer. Allan Burnun toyundakı mehelle ana şol du-! şuşığa gelipdir. Pınhan duşuşık. Dur da durubilsen! Nezenin giz geldi, elini uzadyar! Hanı, senin elifi? Ayal bagşı aydıma gığırdı. Onun mahmal ovazı adamlann on iki sünnüni durşuna gulağa övürdi. Kör Gocalı ayal aydımı hüvdüden ann geçyendir öydüp pikirem etmedi. Gör-e, geçyen eken, onda da nehili geçmek! Bagşı aydımı gen galip dinledi. Adamların aydıma örklenenliğinden peydalanıp, Heley Bagşını govuca sınladı. Görsene sıratını! Onun kaddı-kamatı, çala yakal atan yüzi bir toyda sm edip ganar yalı del. Onun sıratam, keşbikeşmerem duran bir mukam! Onun şirin ovazını diysene! Uçaysam-uçaysam diyyer. Hayp geçen ömür! Aydımı dine ayallara aytdırmalı eken. Türkmen ağanmam yalfuşyan yerleri bar-ov! Hey, şeyle şirin aydım aydıp bilyen zenana Heley Bagşı diymen neme? Hiç bolmanda Gelin Bagşı, Ayal Bagşı diy. Adamlann Heley Bagşı diydiği onun aydım aytmağını cüda bir unaman, kinesini yafizıtdığı da! Sonda da aydımma kökerilib-e otırlar. Hay, Türkmen aga, Türkmen aga! Yeri, bolyar, aydım difileli!... Hov diydim-e, bagşı! insanı boğmuyor, bedeninin her eklemini takip ediyor, uyuklatıyor, sıcak kucağına atıyor. Yok, saz sanki nazlı bir kızla gizli bir yerde olacak karşılaşmaya alıp götürene benziyor. Allan Burun'un düğünündeki kalabalık işte bu buluşmaya gelmiştir. Gizli buluşma. Dur durabilirsen! Nazlı kız geldi, elini uzatıyor! Hani, senin elin? Kadın âşık türküsünü söylemeye başladı. Onun kadife gibi sesi, adamlann on iki kemiğini baştan ayağa kulağa çevirdi. Kör Gocalı "kadın türküsü ninniden öteye geçmez" zannederek kaygılanmadı. Demek ki, geçermiş, hem de nasıl geçmek! Âşık, türküyü hayrette kalarak dinledi. Adamların türküyle ilgilenmesinden faydalanıp kadın âşığı iyice gözlemledi. Baksana yüzüne! Onun boyu poşu, biraz lekeli olan yüzü bir düğünde gözden geçirmekle doyulacak gibi değildir. Onun yüzü de, kılık kıyafeti de duran bir ezgi sanki!, Onun şirin sesini dersen! Uçsam uçsam diyor.. Yazık geçen ömre! Türküleri sadece kadınlara söyletmeliymiş. Türkmen ağasının da yanıldığı yerler varmış! Hey, böyle şirin türkü söyleyebilen kadına Heley Bagşı (Kadın Ozan) demek de ne? Hiç olmazsa Gelin Bagşı veya Ayal Bagşı de. Adamlann Heley Bagşı demeleri onun türkü söylemesini pek onaylamalarının yanı sıra öfkesini bildirdiği içindir de! Onun için türküsünü merakla dinlemekteler. Hay Türkmen ağa, Türkmen ağa! Haydi, yeter, türkü dinleyelim! Haydi dedim ya bagşı! Bezmeden dutarını gapdalında goyup, donan yalı bolup oturan Kör Gocala bakdı: Gezek sizde indi, mıhman bagşı! Mıhman bagşı Heley Bagşı'nın nazarı bilen aydan sözüne düşündi. Dutara elini yetirdi. Kakıp uğradı. Tanış kakuvlar, tanış basuvlar. Kör Gocalı beş müçeni arka atıp şu garalan ağaca kakıp yör. Kakıp-kakıp içine sığman müfizep duran yüreğine teselli tapyar. Ona bu beyikli-pesli, acılı-süycüli dünyede başga hiç zat teselli berip bilenok. Sadagan bolayın, gudratlı dutar! Yaralı yüreklere, ömür ayrılmacak gussalara melhem bolan dutar! Türkmen gamlı güni, beğenen güni sana sığınyar. Senem olara! "Kör Gocalı Amı'da aytsa, Bezmeden, sazını yanına bırakıp donmuş gibi oturmakta olan Kör Gocalı'ya baktı: Şimdi sıra sizde, misafir âşık! Misafir âşık, kadın âşığın bakışından söylediği sözü anladı. Sazına elini attı. Çalmaya başladı. Tanıdık darbeler, tanıdık vuruşlar. Kör Gocalı vücudunu arkaya atıp şu kararan ağaç saza vurur. Vura vura içine sığmayan, yüklenip duran yüreğine teselli bulur. Ona bu büyüklü küçüklü, acılı tatlılı dünyada başka hiçbir şey teselli vermiyor. Kurbanın olayım, kudretli sazım! Yaralı yüreklere, ömür boyu bitmeyen kederlere merhem ol saz! Türkmen kederli gününde de, sevinçli gününde de sana sığınır. Sen de onlara! "Kör Gocalı

bamılı eşider" diyen gürrün lapçılarm tapıp yören gepi del. Onun ovazı uçarhalı yalı göterilipgöterilip, gül-gunçaları açıp, tukatlığı şatlığa övrüp gidip otır, gidip otır. Çölden çppanlar gelende Kör Gocalı'nm haysı aydımlara gığıryandığı edil toyda bolan yalı aydar oturar. Şeyle belent ovaza dine elindeki garalıp giden dutarı çıdayar. Canına berekella, hava, hava, canına berekella, dutar! Yogsa da senem-e başda Kör Gocalı öz döreden "Köne güzerine", "Balsayadına" gığıranda eciz gelipdin, son bagşa teze perde-on üçünci perdeni döredip beripdin... tf\ belent perde-on üçünci perde! Ol Kör Gocalı perdesi! Göreli, on üçünci perdeni döreden bagşı bu gün nehili aydarka? Görün ora, cüda yapbıldakdan gitcegem bolup durmadı. Başladı. Aydım aytmak kınsa kındır velin, etgelçilerinkinin yenil deldiği de hak. Yöne yere d&l bolarlı, odun ayrana bir payın, hesini berene iki payın berilmeği. "Hay, berekella!", "He diydim-e!", "Yüreciğim boldun!", "Ey-ho!". Etgelçilerift nelerinin hemmesinisanabam gutarar yalı del. Ken. Hesini bere-bere bagşıdan ön sesleri gırılyar oların. Sebep sesi gırılanda olara hesini berip, çay uzadıp duran yok. Bagşı çay ovurtlayar. Halayık sonda bagşıdan ön yuvdunar. Yene gidibermelidir. Bir görsen, oturanlarınkıdan bagşınınkı ansat yalı bolup dur. Adamlar gözlerini süzüp, ıranışıp başlarlar. Tüys karz soralmalı pille! Barını eçilmecek yokdur. Sazı, aydımı, Türkmen'e dinletsen! Allatağala kime aydım aytmağı, kime dinlemeği buyrupdır. Kör Gocalı Alla'nın özüne eçilen ıkbalına şükür etdi. Adamların alkışları neme değenok. Er alkış bilen göğeryer-e! Kör Gocalı'nm depseft ıranmaz dövleti il-günün alkışhormatı birle göğeripdir. Türkmen ağanın özge gövni ansat-aftsat yetyen deldir. Yetse de depesine teç edinyer. Kör Gocalı hem obasının kethüdası. Her öyün töründe ornı bar. Her sözem altına gaplanyar. Ona hiç zadın aladasını etdirenoklar. Bagşı Allan Burn'un toyuna ekin aladasından dmıp gitmeği yüreğine düvende, adamlar onun içki pikirini andılar da, üyşüp geldiler. Yerini depip, ekinini ekip berdiler. Uzak eğlenmen, abray bilen dolanmağını dileg edip uğratdılar. "Goy, adamlar dmç alsın. Hezil berip gayt." diydiler. Amuderya'da söylese Bamı'lı işitir" şeklindeki söz lâfçıların bulup söylediği söz değildir. Onun sesi uçan halı gibi kalkıp, gülleri goncaları açıp, üzüntüleri neşeye çevirip duruyor. Bozkırdan çobanlar gelince Kör Gocalı'nm hangi türküleri söylediğini sanki düğündeymiş gibi söylerler. Bu kadar yüksek sese sadece elinde kararıp gitmiş sazı dayanıyor. Canına bereket, evet, evet, canına bereket, saz! Yoksa sen de başta Kör Gocalı'nm söylediği "Köne Güzerine", "Balsayadına" türkülerini çığırdığında aciz kalmıştın da sana âşığa yeni bir perde, on üçüncü perdeyi türetip vermiştin... En yüksek perde, on üçüncü perde! O, Kör Gocalı'nm perdesi! Bakalım, on üçüncü perdeyi türeten âşık bugün nasıl söyleyecek? Görün onu, pek de vasat seviyeden gidecek gibi olmadı. Başladı. Türkü söylemek zor olmasına zordur, ama dinleyen tasdikleyicilerin işinin hafif olmadığı da bir gerçek. Demek boş yere değil odun kırana bir pay, tasdikleyicilere iki pay verilmesi. "Hey mübarek!", "Evet, bravo" ve "Yüreğime tercüman oldun!" gibi sözler saymakla bitecek gibi değil. Çok. Tasdik ede ede âşıktan önce sesleri kısılır onların. Üstelik sesleri kısılınca onlara yardım edip çay uzatan da olmaz. Âşık çayını yudumlar. O anda halk, âşıktan önce yudumlar. Ancak acele etmeleri gerekir. Bir görseniz, oturanların işinden âşığınki sanki daha kolay gibidir. Adamlar gözlerini süzerek kıpırdaşmaya başlarlar. Tam bahşiş sorulacak zamandır. Elindeki varı yoğu vermeyecek kimse olmaz. Eğer sazı, türküyü Türkmen'e dinletirseniz!.. Allah Tealâ bazısına türkü söylemeyi, bazısına da dinlemeyi emretmiştir. Kör Gocalı, Allah'ın kendine verdiği bahta, talihe şükür etti. İnsanların alkışı, hayır duaları neye yaramaz ki! Er, alkış ile yetişir! Kör Gocalı'nm tekmelense bile sarsılmaz olan mutluluğu halkın alkışları ve hürmetiyle meydana çıkmıştır. Türkmen Ağa'nın gönlü kolay kolay başkasına meyletmez. Meyletse de başına taç edinir. Kör Gocalı da köyünün kâhyasıdır. Her evin başköşesinde yeri vardır. Her sözü altın kaplanacak değerde tutulur. Ona hiç bir şeyin kaygısını çektirmezler. Âşık, Allan Burun'un sünnet düğününe ekin ekme endişesinden kurtulup da gitmeyi gönlüne koyduğunda köylüler onun içindeki fikri anlayıp toplanıp geldiler. Toprağını sürüp ekinini ekiverdiler. Onu, uzun süre kalmadan şerefiyle dönüp gelmesi dileğiyle uğurladılar. "Bırak, insanlar dinlensin. Onlara tat verip dön" dediler..-

"Gövnüni gin tut, bizi midama yanında hasapla." diydiler. Kör Gocalı'nıfi gövnüne, bu sözler şeyle vakanın bolcağını anıp aydılan yalı bolup dur. "Kiçinifie" tutdurdı. Bu gün coşmasa bolmaz. îlki bilen-e adamlar dinç alar yalı etmeli. Oları cadılı, muhabbetli-eşretli eleme ekitmeli. Te dana çenli şol yerde gamlı dünyeni unudıp, dinç almalı. Adamları ol tesin eleme seyrana çıkarmak kın düşmez. Nedip km düşsün! Gözüne söveyin zenan senin aydımına mağşuk bolup, bile toy sovmağı^len çağı nenen coşmacak?! Hovdiydim-e!... Bezmeden Kör Gocala eyerdi, yapbıldakdan gitmedi.ümzüğini biraz öne atıp, belentden başladı. Aydımın arasına uzak vagt salmadı. Bir kese dem alış çayını gıssaglı içip, "Harayım dönde" tutdurdı. Gocalı Bagşı Bezmeden'in aydım aydışmdan, dutar çalışından kem tapmadı. Bir gefirek görnen zat ol hem Bezmeden'in yüzündeki yakalıdı. Yakallı gelnin aydım aydışı ona onçaklı düşnükli deldi. Allan Burun şol düşnüksizliği bir oynam sözde düşnükli etdi oturıberdi: "Hay, işigaydan diysenim. İki gat halına beyle belent perde çıkmak nemene gerek? Meni yüzigara etcek bolyar bu." Kör Gocalı yer-gökden geldi: "İki gat diydiniz mi?" "Sizin bilen aydışcak bolup, çatanı ayrılar munufi. Şeyle heleye er bolanda akıl yok." Bagşı elinden tas dutarmı gaçırıpdı... Heley Bagşı Kör Gocalınıfi aydımını ön birki toyda dinlepdi. Sonda onun keramatlı aydımlarına bendivan bolupdı. Eline dutarını aldığı göz atuvında Gocalı Bagşı'nıfi aydım aydıp oturan keşbi canlanardı, sesi gulağına eşidiler durardı. Gör-e bu gün ikbal onun bilen bir toyda aydım aytmağı miyesser etdi. Özem bile toy sovmağı Kör Gocalı'nıfi özi islepdir. Allan Burun bu habarı bir ay mundan ön buşlapdı. Buşluk kemi yok. Yöne Kör Gocalı'nıfi bolşı bile toy sovmağı işlene mefizenok. Allan Burun aldaydı mika? Ondan her hili kümsüklik çıkar. Bir zat velin belli: "Allan Burun mundan önem ona Kör Gocalı bilen aydım aytsa serpay-senedini kem etcek deldiğini aydıpdı. Aydıma başlamazdan önem şol vadasında duryandığım nıgtadı. Vah, hamılalık bir tarapdan badalga bolup dur, yogsam Gocalı Bagşı bilen nece aydım aydışsanam "Gönlünü geniş tut, bizi hep yanında say" dediler. Bu sözler, Kör Gocalı'nın gönlünde böyle bir olayın olacağını hissettirmiş gibiydi. "Kiçinine" türküsünü söyledi. Bu gün coşmazsa olmaz. İlk önce etraftaki adamları rahatlatmalı. Onları sihirli, muhabbetli, eğlenceli âleme götürmeli. Tâ sabaha kadar burada gamlı dünyayı unutup ferahlamalı. İnsanları o güzel âlemde seyrana çıkarmak zor değildir. Nasıl zor olsun? Gözünü sevdiğim kadın senin türküne âşık olup birlikte düğünde çalıp söylemeyi istediği zaman nasıl coşmayacaksın? Hey, dedim ya!... - Bezmeden, Kör Gocalı'yı izledi; mutedil seviyeden gitmedi. Kendini biraz önce çıkararak yüksek tondan başladı. Türkünün arasına da uzun bir süre koymadı. Bir bardak dinlenme çayını aceleyle içip "Harayım Dönde" türküsünü tutturdu. Gocalı Bagşı, Bezmeden'in türkü söyleyişinde, saz çalışında, eksiklik bulamadı. Vücudunda da eksiklik bulamadı. Biraz genişçe görünen şey de Bezmeden'in yüzündeki lekeydi. Lekeli gelinin türkü söylemesi ona özellikle anlaşılır gelmiyordu. Allan Burun bu anlaşılır olmayan durumu bir kaç sözle açıklamak istedi: - Hey, işi ters gidesi. Hamile hâlinle böyle yüksek perdeye çıkmak neyine gerek? Benim yü zümü kara çıkaracak bu. Kör Gocalı çok şaşırdı. - Hamile mi dediniz? -Sizinle atışmak isteyip çatısı ayrılacak bunun. Böyle kadına koca olanda akıl yok. Âşık, elinden neredeyse sazını düşürüyordu... Kadın Âşık, Kör Gocalı'nın türküsünü daha önceki bir düğünde dinlemişti. O zaman onun kerametli türkülerine hayran olmuştu. Eline sazını aldığını görür görmez Gocalı Bagşı'nm türkü söyleyip duran vücudu canlanırdı, sesi kulağına gelirdi. Bak ki, bugün kader onunla aynı düğünde türkü söylemeyi nasip etti. Benimle birlikte düğünde çalıp söylemeyi Kör Gocalı'nın bizzat kendisi de istemiştir. Allan Burun buhaberi bundan bir ay önce müjdelemişti. Müjdenin eksiği olmaz. Ancak Kör Gocalı, rızasıyla düğün kutlamayı istemiş bir kişiye benzemiyor. Allan Burun aldattı mı ki? Ondan her çeşit kötülük çıkar. Ancak bir şey belli. Allan Burun, bundan önce de ona Kör Gocal' ile türkü söylese kıyafetini, eşyasını eksik etmeyeceğini söylemişti. Türkü söylemeye başlamadan önce de bu vaadinde durmakta olduğunu vurguladı. Vay, bir yandan hamilelik engel

az. Durmuşda beyle pursatların köp bolmacakdığı hak. «ıs- Üç-dört aydımdan son Bezmeden ussada bakdı. Gezeği almağını isledi. Yok, bagşa bir zad-a bolupdır, başını aşak salıp otır. Hey, onun ın-calığınm gaçmağını isler yalı mı?! Neme bolduka allacanlarım? Belki açılışar, şeyle bolsun da! Bezmeden aydımını gutarıp, yene bagşa enetdi. Bolmadı. Kör Gocalı'nıfi şol bir sarsman oturışı. Ara bövşenlik salmazlık üçin Heley Bagşı yene aydıma girişdi: Binamısı dertden aman eyledin, Baran cayın meylis-mekan eyledin-ey... Yok, bagşı aynalanok. Ol nemedin bir zadın aladasın-a edyer. Vah, onun ehli derdini alıp, çekip bolsadı! Bircigem gaşımı çıtmazdım. Biri ona batnıksız söz aydan bolaymasın?! Ya ol bilgeşleyinden mana sütem etcek bolyar mika? Uzlem-saplam pikirlerin ızı üzülenok. Anık bilyen zadın hem yok. Bezmeden içinden ıza duydı. Bu im neme bolduğıka? Çağa zeper etmez de herne? Alla'nın göz görkezişi bolaymasın bu? Şu aydım bir gutarsın. Galan zadı, belki, Tanrı'nın özi onarar. Bezmeden gaşlarını çıtıp aydımını dovam etdirdi: Şatlar ağlar boldı, bağrın baş etdin, Aklın aldın, ker eyledin, leş etdin, Magtımgulı, diy ne acap iş etdin? Yamana duş kılıp erin yagşısın-ey... "Gezek sizinki indi, bagşı aga!". Bezmeden'in sesi öykeli çıkdı. Bagşı eline dutarını aldı. Gaşlannı gamaşdırıp, bir payız durdı. Acal karkarası payavlanda adam geçen ömrüni yatlayandığını bagşı ence sapar eşidipdi. Bagşınınam geçen ömri, köp-köp vakalar hakıdasmda canlandı. Göz önünde canlanan ehli zatlar, pikirler bir akaba birleşdi: Düşen günün-e govı del, Gocalı! Geçen günlerin göz didivamna yetmeği Kör Gocalı'nıfi gövnüne acalın önünde berilyen hasabat yalı duyuldı. Belki, Alla'dandır, gulağına bir ovaz gelen dek boldı: "Gocalı, ayal gövresindeke şikest yetirse, güneşi senin boynunadır." Ganhorluk etme! Belki, bu ovaz bagşının ınsabıdır?!! Hana, ak guş yalı, ak köynekli, ak balaklı ag-tığı enayıca gollarım serip ılgap gelyer. Oğlancık olup duruyor, yoksa Gocalı Bagşı ile ne kadar atışsam da azdır. Hayatta böyle fırsatların çok olmayacağı doğrudur. Üç dört türküden sonra Bezmeden, üstad âşığa baktı. Sırayı almak istedi. Hayır, âşığa bir şey olmuş! Başını aşağı eğmiş oturuyor. Hey, onun huzurunun kaçmasını ister mi? Ne oldu ki Allah'ım? Belki, açılır, biraz böyle dursun! Bezmeden, türküsünü bitirip tekrar bagşıya baktı. Olmadı. Kör Gocalı hiç kıpırdamadan du ruyordu. Arada boşluk bırakmamak için kadın âşık yine türküye başladı: Hayasız kişiyi dertten aman eyledin, Vardığın yeri meclis, mekân eyledin, ey... Yok, âşığın düzeleceği yok. O ne olduğu belirsiz bir şeyin tasasına düşmüş. Ah, onun bütün dertlerini alıp çekebilseydi! Bir kere bile kaşımı çatmazdım. Birisi ona uygun olmayan söz söylemiş olmasın? Yoksa o bile bile" bana eziyet mi etmek istiyor? Farklı farklı fikirlerinin arkası kesilmedi. Belli bir şey de yok. Bezmeden, içinden bir kızı duydu. Bu işaret de ne olsa ki? Bebeğe zarar vermez mi acaba? Allah'ın göz işareti olmasın bu? Şu türkü bir bitsin. Kalan şeyleri belki Tanrı'nın kendisi onarır. Bezmeden, kaşlarını çatıp türküsünü devam ettirdi: Mesut kişiler ağlar oldu, bağrını yaraladın, Aklını aldın, sağır eyledin, leş ettin, Magtımgulı, söyle ne güzel iş ettin? Kötüye tesadüf ettirdin erin iyisini, ey... - Sıra sizde şimdi, Bagşı Ağa! Bezmeden'in sesi öfkeli çıktı. Bagşı eline sazını aldı. Kaşlarını kamaştırıp bir süre durdu. Ecel ipliği tükenince insanın geçen ömrünü hatırladığını Bagşı birkaç defa duymuştu. Bagşının da geçen ömrü ve pek çok olay gözlerinde canlandı. Gözünün önünde canlanan bütün şeyler, fikirler bir sonuçta birleşti: Düştüğün günün iyi değil, Gocalı! Geçen günlerin gözünün önüne gelmesi Kör Gocalı'nm gönlüne ecelin önünde verilen hesap gibi geldi. Belki aldanmıştır, kulağına bir ses gelir gibi oldu. - Gocalı, kadının vücudundaki bebeğe bir şey olursa günahı senin boynunadır.,., Zalimlik etme! Belki, bu ses bagşının insafıdır! işte ak kuş gibi, ak gömlekli, ak pantolonlu torunu güzel kollarını açmış koşup geliyor. Oğlancık

birden büdredi. Bagşımn ciğeri ciglep gitdi. Yok, yok, oğlancık yıkılmadı. Ol ılgap gelyer. Kör Gocalı bir gensi galkdı. Yolun beyleki çetinden obadaşları göründi. Olar başga birinin eşitmeğinden heder edyen yalı, pcssay gürlediler: "Heley Bagşa gezek bermen çalıber!" "Sende başga çıkalga yok. Gayrat et!" Gocalı Bagşı yalt edip, gapdalına seretdi. Gapdalmda ne agtıcığı, ne de obadaşları bar, yat adamlar aydım dinlep otırlar. "Bagşı, öiîki hörpüniz yok-la? Heley Bagşı'dan asgınlayan-a delsiniz de?" diyip, Allan Burun gözlerini güldürdi. "Keypiniz etmeyen bolsa-ha aydın, mele yorgamız bolmalı." "Bagşmıfi Heley Bagşı'dan sustı basıldı." diyip oturanların biri kikirdedi. "Basılmaz yalagam del-hov." "Heley Bagşı'nın önüne çıkan özün bolma." Kör Gocalı bu gürrüfilere üns bermezliğe çalışdı. Heley Bagşa gezek bermen aydım aytmağı, şeydibem toyı sovmağı niyet edindi. Aytdı. Bar ünsüni cemlep aytdı. Beş-altı aydımdan son bagşı çay ovurtladı. Allan Burun şundan peydalanıp: "Gocalı Aga, Heley Bagşam birki aydım aydaysam diyyer." Diydi. Kör Gocalı yüreğini bire bağladı: "Öz bagşmızı her günem dinlep bilersiniz. Şunca yol söküp gelenime göre aydım aydıp bereyin..." Allan Burun kecirlik etdi: "Heley Bagşımızmam gövni galmasın, Gocalı Aga. Ol köpden beri siziiı bilen den aydışmağm arzuvında. Şeyle del mi, Bezmeden gelin?" ît'ot* Heley Bagşı, Kör Gocalı'nıiî önki göçgünliliğinin yokluğma tey düşünip bilmedi. Onun başdakı yalı coşup aytmağını isledi. Uzak yol söküp gelen adam. Yadavliğın basmarlayan bolmağı da mümkin. Eğer şeyle bolsa, toya sovuklık aralaşdırmalı del. Huda'ya şükür, helki yalı içimde ıza hem yok. Kör Gocalı'nm aladalıdığını adamlara duydurmazlığa çalışmalı. Heley halkı bütin ömrüne erkeklere goldav berip geçmek üçin dünye inipdir ahırın! Heley Bagşı bilini berk guşadı. Gocalı Bagşı'nm gözüniîî alnı garankıradı. "Ey, Alla, ol ayal bilini guşayar-a! Hey, onı saklap bolmaz mika? Ey, adamlar, bu yagdaydan bir ç:kalga tapm!" Göz aslında dine bir daşkı zatları görmek üçin del, içki dünyencm duymak üçin berlen bol- birden tökezledi. Bagşı'nın ciğeri hopladı gitti. Yok, yok, oğlancık yıkılmadı. O, koşturup geliyor. Kör Gocalı iyice kalktı. Yolun öbür tarafından köylüler göründü. Onlar başka birisinin işitmesinden çekinir gibi alçak sesle bağrıştılar: - Kadın bagşıya sıra vermeden çalıver! - Sende başka çıkış yeri yok! Gayret et! Gocalı Bagşı, çevik bir şekilde etrafına bakındı. Yanında ne torunu, ne de köylüleri var. Yabancı insanlar türkü dinleyip duruyorlar. - Bagşı, eski gururunuz yok mu? Kadın bagşıdan da zayıf değilsiniz ya? diyerek Allan Burun gülümsedi. Keyfiniz yerinde değilse söyleyin, doru rahvan atımız olmalıdır. - Bagşı, kadın bagşıdan daha uyuşuk çıktı, di yerek oturanlardan biri kikirdedi. - Yenilmeyecek gibi değil yahu! - Kadın bagşının önüne kendin çıkma. Kör Gocalı bu sözlere önem vermemeye çalıştı. Kadın bagşıya sıra vermeden türkü söylemeye ve böylece düğünü bitirmeye niyet etti. Söyledi. Bütün dikkatini toplayıp söyledi. Beş altı türküden sonra bagşı çay yudumladı. Allan Burun bundan faydalanarak: - Gocalı Ağa, kadın bagşı da bir iki türkü söy lesem diyor, dedi. Kör Gocalı kesin kararını verdi. - Kendi bagşmızı her gün dinleyebilirsiniz. Bunca yol katedip geldiğime göre türkü söy leyeyim... Allan Burun aksilik yaptı. - Kadın bagşımızın da gönlü kalmasın, Gocalı Ağa. O, çoktan beri sizinle atışmayı arzuluyordu. Öyle değil mi, Bezmeden gelin? Kadın Bagşı, Kör Gocalı'nın önceki galeyanının olmamasına bir anlam veremedi. Onun baştaki gibi türkü söylemesini istedi. Uzun yol kat edip gelmiş adam. Yorgunluk ıstırabının olması da mümkün. Eğer böyle ise düğüne soğukluk katmamak lâzım. Allah'a şükür, deminki gibi içimde ağrı da yok. Kör Gocalı'nın üzüntülü hâlini insanlara duyurmamaya çalışmak lâzım. Kadın kısmı, bütün ömrünce erkeklere destek olmak için dünyaya gelmiştir. Kadın bagşı, belini sıkıca sardı. Gocalı Bagşı'nın gözünün önü karardı. "Ey Allahım, bu kadın belini sarıyor! Hey, onu durdurmak olmaz mı ki? Ey adamlar, bu durumdan bir çıkış yolu bulun!" Göz, aslında sadece etraftaki şeyleri görmek için değil, iç dünyayı da duymak için verilmiş ol-

malı. Yöne köplenç içki ahvalat göze ilmen galyar. Oturan halayığın gözi süyci mukama gapıldı. Şu mehellenin içinde "Heley Bagşı, özüne kast etme, saklan!" diycek tapılmaz mika? Kör Gocalı'nın obadaşları yene üyşüp geldi. Hırçlarını dişlep, başlarını yaykadılar. Ellerini uzadıp, öz eziz bagşısım onaysız yagdaydan halas etmekçi boldular. Ellerini her nece uzatsalar da, Kör Gocalı'nı gozgap bilmediler. Bir üytgeşik gudrat bagşını goybermedi. "Gıssan, Gocalı, gıssan! Tap bir çıkalga! Sonundan kellene urup oturma!... Yeke-tek çıkalga şu yerden it masgarası bolup gitmek mi?" Kör Gocalı'nın göz önünde dutar çalmağı övrencek bolup ukusız geçiren giceleri canlandı. Gör, nece azap sindirildi, bu senede! Abrayı geçen ömri. Geçen ömrüne atanak çekip gidip, sonundan telpek geyip gezip bolar mika? Masgaraçılık dine menifiki bolmaz. Ol menin obamın adını hem yere sokar. Obada şiarımın hem dili gısgalar... Adamlar hışı-vışı edişyerler: "Bizin Heley Bagşımıza tay gelcek yok diydim-e!" "Kör Gocalı, Heley Bagşmın yarışça da yok." Ey Türkmen Aga, Türkmen Aga! Men sana düşünemok. Sen iki bagşını bire getircek bolyan. Bu gün ökde diyen bagşını ertirki gün başga biri bilen yarışdırıp, masgara etmek isleyersifi. Adamların her birine, hersinin ayratmlığına guvanıp, her birini öz derecesinde görüp gezibereninde bolcak dektir de!... Heley Bagşı galkıp aytdı. Et-gelçiler onun hesini yetirdiler. Adamlar bu mahal dünyeni bütinley unudıpdırlar. "Gelin, sen içindeke zeper yetiryersin" diyip Kör Gocalı pışırdadı. Öz obasında bolanlığında bu gürrüni daşa çıkarsa da çıkarardı, yöne uzak bir obada kişi maşgalasının çağasına zeper yetcekdiğini aytmağı cüda gelşiksiz hasapladı. Heley Bagşı mıhman bagşa bir göz ayladı da, başga aydımm çetinden girdi: Bu dünye çoklara bipeyan boldı, Garip golün serdi, gurı san boldı, Namartlar mert boldı, ile han boldı, Rehim eden bolmadı, bagtım garadır-ey.. Ehli kişi aydıma kökerilip otır. Heley Bagşmm "Bagtım garadır-ey" diyip gığırması Kör Gocalı'nın kecebesini irmenin gözüne dönderdi. Heley Bagşı'nı bagtı garalığa iteklemek bolmaz. malıdır. Ancak çoğu zaman içteki durumlar göze ilişmeden kalır. Oturan halkın gözleri tatlı ezgiye kapıldı. Bu kalabalığın içinde "Kadın bagşı, kendine kast etme, dur!" diyecek bulunmaz mı ki? Kör Gocalı'nın köylüleri gene toplanıp geldi. Dudaklarını dişleyip başlarını salladılar. Ellerini uzatıp kendi değerli bagşılarını olumsuz durumdan kurtarmak istediler. Ellerini her nasıl uzattılarsa da Kör Gocah'ya dokunamadılar. Değişik bir kudret bağşıyı bırakmadı. "Davran, Gocalı, davran! Bul bir çare! Sonunda başını döğüp durma!.. Tek çare buradan it maskarası olup da gitmek mi?" Kör Gocalı'nın gözlerinin önünde saz çalmayı öğrenmek için uykusuz geçirdiği geceler canlandı. Bak, ne azaplar çekildi, bu sanat için! İtibarlı geçen bir ömür. Geçen ömrüne bir çapraz çizgi çekip sonunda kalpak giyip gezmek olur mu ki? Maskaralık sadece benim olmaz. Bu, benim köyümün adını da yere sokar. Köylülerimin de dili kısılır... Adamlar fiskos etmeye başladılar: - Bizim kadın bagşımıza denk gelecek yok dediydim! - Bak Gocalı, kadın bagşının yansı kadar bile yok. Ey Türkmen Ağa, Türkmen Ağa! Ben seni anlamıyorum. Sen iki bagşıyı bir araya getireceksin. Bu gün usta denen bagşıyı ertesi gün başka biriyle yarıştırıp maskara etmek istersin. Adamların her birine, her birisinin ayrı oluşuna güvenerek, her birini kendi seviyesinde görerek gezmekle olacak değil ki!.. Kadın bagşı kalkıp söyledi. Etraftakiler ona sözleriyle destek verdiler. Etraftaki adamlar bu sırada dünyayı tamamen unuttular. "Gelin, sen içindeki bebeğe zarar verirsin " diyerek Kör Gocalı fısıldadı. Kendi köyünde olsaydı bu sözleri yüksek sesle söylerdi, ama uzak bir köyde bir adamın ailesinin çocuğuna zarar vereceğini söylemeyi pek uygunsuz saydı. Kadın bagşı, misafir bagşıya bir göz gezdirip başka bir türküye başladı. Bu dünya birçoklarına sonsuz oldu, Garip elini açtı, boş sayı oldu, Namertler mert oldu, ülkeye han oldu, Merhamet eden olmadı, bahtım karadır, ey... Bütün herkes türküye ilgiyle bağlanmış oturuyor. Kadın bagşmın "Bahtım karadır, ey.." diye bağırması Kör Gocalı'nın oturduğu yeri iğnenin gözüne döndürdü. Kadın bagşıyı bahtı karalığa iteklemek olmaz.

Ey, Alla! Adamları, Heley Bagşı'm yene bir lay sırdan Kör Gocala birden gop berlen yalı boldı. Ol tarsa yerinden turdı, sandır-sandır edip, atına atlandı. Güzep yamanını görüp gazanan abrayım şu yerde galdırıp, hiç zatsız öz obasına uğradı. Ağır! Cüda ağır! Yöne ağır bolsa netsin! Insap abraydan yokarı geldi.insabına hıyanat etmek bo lanok. Gazanılmadık şöhrat-şan bolsun! "Kör Gocalı Heley Bagşa hıyanat etdi" diymeseler bolanı. Vah, Kör Gocalı hut şeyle gürrünin uzak vagtlayıp aydılcağınınenilsin!... Birden aydım kesildi. "Ey, adamlar, halayık, Kör Gocalı yok-la?"... "Hana,olgaçıpbaryar!" "Doğrudanam ol gaçıp baryar!" "Heley Bagşıdan basılıp baryar! Ha-ha-ha!" Kör Gocalı'nın at-abrayı yansı-gülke övrülip ızından kovdı. Derrev yetdi. Bagşı solan da ikbal gerdenine mündürip, gözden yitdi. Adamların gülküleri al-asmana göterildi. Allan Burn'un depesi gök diredi: Vada beren iki düvünçek serpayını Heley Bagşı'nm önünde goydı. "İne, senin serpayın, Bezmeden Gelin. Men senin yenceğini, Kör Gocalı'nın yenilceğini bilyerdim. Onı yenmeğine meninem goşant goşandığımı unudaymagın." "Men-e düşünyen deldirin, Allan Aga. Gocalı Bagşı sen-men yok, neme üçin gitdi?" "Senden yenlip gitdi ol." "Siz onun gulağına çavuş çakanınızdan son onun bolşı üytgedi. Aydım aydıp mazası bolmadı." "Men aydyan ahırın onı yenmeğinde hızmatım bardır diyip." Heley Bagşı nemedir bir zatlar duycak boldı. Yöne içinden tutan burgı onı gürlere goymadı. Ol ağrısına çıdaman, elinden dutannı gaçırdı... Garaşılman durka çıkan ağı ehli kişini tisgindirdi. Cüllüği kesilip, yiğit çıkan oğlancık Kör Gocalı'nın giden tarapma seredip, veğirip dur. "Neme üçin ağlayan oğlum? Ağıryar mı?" diyip, Allan Burn'un ayali oğlancığı içeri saldı. Oğlancıklarınla hezil, bir yeri ağırsa, nemedendir bir zatdan erbet gövni galsa, ağlap goyberyerler. Yogsam erkeklerin ağlamalı deldiğiem bilyerler. Ey Allahım! Adamları ve kadın bagşıyı tekrar bir süre gözleyen Kör Gocalı, birden yükselir gibi oldu. Ansızın yerinden kalktı. Titreye titreye atma bindi. Eziyetin kötüsünü görerek kazandığı itibarını burada bırakıp hiçbir şeysiz kendi obasına yola çıktı. Ağır! Pek ağır! Ancak ağırsa ne yapsın? İnsaf itibardan üstün geldi. İnsafına hiyanet etmek olmaz. Kazanılmayan şan şöhret olsun! "Kör Gocalı, kadın bagşıya ihanet etti" demeseler yeterdi. Yazık ki, Kör Gocalı işte böyle bir sözün uzun süre söyleneceğini nereden bilirdi!... Birden türkü kesildi. _ Ey adamlar, halk, Kör Gocalı yok mu? - İşte, o kaçıp gidiyor! - Gerçekten de kaçmış gidiyor! - Kadın bagşıya yenilmiş gidiyor! Ha ha ha! Kör Gocalı'nın adı, itibarı kahkahaya, alaya çevrilip peşinden kovdu. Derhal yetiştiler. Bagşı bu alay ve kahkahaları da kaderinin boynuna bindirip gözden kayboldu. Adamların kahkahaları da göklere kalktı. Allan Burun'un başı göğe erdi. Vaad ettiği iki paket kıyafeti kadın bagşınm önüne koydu. - İşte senin kıyafetlerin, Bezmeden Gelin. Ben senin yeneceğini, Kör Gocalı'nın yenileceğini bi liyordum. Onu yenmene benim de katkımın ol duğunu unutma. - Ben de anlamış değilim, Allan Ağa! Gocalı Bagşı neden gitti, sen beni bırak? - Sana yenilip gitti o. -Siz onun kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra onun tavrı değişti. Türkü söyleme tadı kalmadı. - Ben söyleyeyim o zaman, onu yenmende hizmetim vardır diyerek. Kadın bagşı ne olduğunu bilmediği bir şeyler hissetti. Tekrar içinden gelen bir sancı onun konuşmasına izin vermedi. Ağrısına dayanamayıp elinden sazını düşürdü... Beklenmeyen anda ortaya çıkan ağlama herkesi irkiltti. Sünnet edilip yiğit olan oğlancık Kör Gocalı'nın gittiği tarafa bakarak çığırıp duruyordu. - Ne için ağlıyorsun oğlum? Ağrıyor mu? di yerek Allan Burun'un karısı çocuğu içeri soktu. Çocuklannki ilgi çekici: Bir yeri ağrısa, ne olduğu belirsiz bir şeyde gönlü kalsa ağlamaya başlayıverir. Yoksa erkeklerin ağlamaması gerektiğini bilirler.