TERMALİN İNCİSİ SAFRAN

ÖZET: Sandıklı ilçesi sınırları içerisinde bulunan kaplıcalar ve şifalı çamur asırlardan beri insanların hizmetine sunulan bir doğa harikası. Milattan önce 17. Yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlanan sahada bugün de jeotermal özellikler ve çamur banyosu aktiviteleri devam ediyor. Ünü dünya çapında duyulmuş bu bölge adeta Göller Bölgesinin incisi durumunda. Sandıklı daki Hüdai Kaplıcalarının girişinde Safran Otel yatırımı yapan İşadamı Ali İhsan Gökalp, herkese tatil ve tedavi imkanları sunuyor. Safran Otel de pek çok özellik ve aktivitenin yapılıyor ve buna ek olarak çamur banyosu, doğal hamam, kaplıca suları gibi imkânlar bulunuyor. Safran Termal Resort un Sahibi Ali İhsan Gökalp: Efsanesi ve şifası ile bilinen ve yıllardır rağbet gören kaplıca suyu ve çamuru ile sürekli yabancı ve yerli misafirlerimize en iyi ve en yeni hizmeti sunmaktayız. Frigyalıların mukaddes şehir saydığı ve birçok efsaneye konu olmuş Sandıklı Hüdai Kaplıcalarını diğer kaplıcalardan ayıran önemli özellikler bulunmaktadır. Ünü tüm dünyaya yayılmış olan çamur banyoları, doğal termal mineralli suyla ısıtılan doğal buhar odaları, 500 metre devam eden jeolojik bir çatlağın farklı yerlerinde kaynayarak 68 derecelik sıcaklığa ulaşan şifalı su ile özel şekilde hazırlanan toprağın karışımından oluşur. Otelimiz; 2 adet King Suit, 16 adet Corner Suit, 10 adet Family Suit, 174 adet Deluxe Oda, 24 adet Superior Oda, 59 adet Standart Oda, 7 adet Engelli Oda ve 60 adet Deluxe Apart Odası ile değerli misafirlerimizin hizmetindedir. Kral daireleri, corner suitleri, aile odaları, deluxe apart odaları, engelli odalarında tüm detaylar düşünülmüştür. Odalarımız 5 yıldız standartlarında, misafirlerimizi konforlu bir şekilde ağırlayacak büyüklükte ve özellikle balkonludur. ANAHTAR KELİMELER: Safran Termal Resort, Ali İhsan Gökalp, Sandıklı, kaplıca, jeotermal, çamur banyosu, kür, tedavi, Frigya, Hüdai Kaplıcaları, jakuzi, SPA, masaj, sauna, hamam, havuz, leblebi, patates. ABSTRACT: The thermal springs and healing mud located in Sandıklı town are the natural wonders which serve the humanity for centuries. the geothermal facilities and mud bathing activities still continue in the area used since BA 17th century. The world wide known region is like the pearl of the Lakes District. Ali İhsan Gökalp, the businessman who invested in Safran Hotel at the entrance of Hüdai Thermal Springs in Sandıklı, presents holiday and therapeutic opportunities for everyone. In Safran Hotel many activities and facilities are hosted, besides it has mud bath, organic Turkish bath and thermal spring water. Ali İhsan Gökalp, the owner of Safran Thermal Resort reports 'With the thermal water and the mud which is famous for its legend and the cure, we host the local and foreign tourists the best and the latest service. There are many significant distinguished features between the other thermals and Sandıklı Hüdai Thermal which was seen as the holy city of Phrygians and mentioned by many legends. The world wide known mud baths are formed of steam rooms heated with the natural thermal water springs, a mixture of therapeutic hot water which is 68 degrees boiled somewhere in the 500 meters deep geological crack and specially prepared soil. Our hotel serves with 2 King Suits, 16 Corner Suits, 10 Family Suits, 174 Deluxe Rooms, 24 Superior rooms, 59 Standard rooms, 7 Disabled Rooms and 60 Deluxe Apart Rooms to our honored guests. All the details are undertaken for king suits, corner suits, family suits, deluxe apart rooms and TERMALİN İNCİSİ SAFRAN

Cemalettin BEKTAŞ K aplıcaları ve şifalı çamuru ile adından sıkça söz ettiren Sandıklı İlçesi ni ziyaret ediyoruz. Göller Bölgesinin incisi Sandıklı nın, en az 3.000 yıldır insanoğluna şifa veren çamuru, jeotermal suları ve insanları psikolojik olarak rahatlatan konforu var. Leblebisi ve patatesi ile de adından söz ettiren Sandıklı İlçesinde önce Hüdai Kaplıcalarına, sonrasında Safran Termal Resort a gidiyor, Safran Oteli nin sahibi Ali İhsan Gökalp in konuğu oluyoruz. Sandıklı kent merkezi girişinden önce devasa yapısıyla Safran Termal Otel, karayolundan ilerleyenlerin dikkatini çekiyor. Hüdai Kaplıcalarını 15 yıl önce ziyaret etmiş olmam, bugünkü gelinen son noktayla arasındaki farkı rahatlıkla anlamama sebep oluyor. Modern kaplıca ortamları ve oteller bünyesinde tarihsel gelişimleri de barındırıyor. İnsanlar, hem tatil için hem de yıllık streslerini unutup, kendilerini rahatlatmaları için Sandıklı yı tercih ettiklerini söylüyor. Safran Otel ve Hüdai Kaplıcaları; karaciğerinden rahatsızlığı olanlar, vücutlarında kırılmış ve yeni kaynamış kemikleri bulunanlar, eklem ağrıları çekenler, vücutlarını toksinlerden arındırmak isteyenlerin birinci tercihi olmuş. Otelin konforu ve insanların rahatlığı yıllar sonra Sandıklı ile ilgili merak duygularımı bastırmama neden oluyor. 15 yıl önceki ile bugünkü ziyaretçilerin anlayışları ve düşünceleri arasında fark yok. Beklenti ortak ve bu beklentilerinin karşılandığına tanık oluyorum. Aslen Senirkentli olan Ali İhsan Gökalp, Sandıklı ya çok büyük bir yatırım yapmış. Geniş bir alana yayılan bu otel dış güzelliklerinin yanı sıra iç güzellikleriyle de misafirlerini büyüleyen bir yapıya sahip. Gökalp, bu denli büyük bir yatırımdan dolayı pişman olmadığını fakat insanların doğa harikası bu güzelliklerden yeterince faydalanamadığını vurguluyor. Kendisiyle yaptığım sohbette, otellerindeki çamurun, cilt hastalıkları da dahil pek çok hastalığa şifa olduğunu söyleyen Gökalp, hamam-sauna kültürünü de ihmal etmediklerini belirtiyor. Safran Otelin, sevkli hastalar için de hizmet verdiğine dikkat çeken Gökalp, bana, bireysel olduğu kadar grup tatilleri ve toplantıları için de gereken konforu sağladıklarını ifade ediyor. Neden Safran diye sorduğumda Gökalp; safran bitkisinin de şifalı bir bitki olduğuna inandığını, safranın ilaç, parfüm gibi pek çok sanayide kullanıldığını ve otellerinde de safran sabunlarının bulunduğunu açıklayıp, her türlü vücut masajı ve jimnastik ortamı oluşturduklarını da ekliyor. Merak duygularımı ve dikkatimi çeken başka bir konu da Safran Otel in karşısındaki huzur evi. Burada kalan yaşlıların bu jeotermal imkanlardan ve çamur banyolarından rahatlıkla faydalandığını düşünüyorum. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 64

CEMALETTİN BEKTAŞ: Sayın Ali İhsan Gökalp, öncelikle otelinizi tanıyabilir miyiz? ALİ İHSAN GÖKALP: Efsanesi ve şifası ile bilinen ve yıllardır rağbet gören kaplıca suyu ve çamuru ile sürekli yabancı ve yerli misafirlerimize en iyi ve en yeni hizmeti sunmaktayız. Frigyalıların mukaddes şehir saydığı ve birçok efsaneye konu olmuş Sandıklı Hüdai Kaplıcalarını diğer kaplıcalardan ayıran en önemli özellik, ünü tüm dünyaya yayılmış olan çamur banyoları, doğal termal mineralli suyla ısıtılan doğal buhar odaları, 500 metre devam eden jeolojik bir çatlağın farklı yerlerinde kaynayarak 68 derecelik sıcaklığa ulaşan şifalı su ile özel şekilde hazırlanan toprağın karışımından oluşur. Otelimiz içerisinde 5 adet panoramik ve kapalı asansörümüz hizmet vermektedir. Bir adet asansör ise özellikle acil durumlarda hasta sedye asansörü olarak geniş kapasiteli dizayn edilmiştir. Lobi katında resepsiyon, 24 saat açık lobi bar, oturma alanları, disko ve canlı müzik aktiviteleri için ayrılan bölümümüz, Osmanlı Alakart Restoranımız, kitap okuma bölümümüz ve oyun salonumuz, alışveriş yapabileceğiniz çeşitli satış ünitelerimiz ve ana restoranımız bulunmaktadır. Ayrıca alt katta ise snack bar ile yemek ve içecek hizmeti sunmaktayız. Özel toplantılarınız ve kutlamalarınız için yararlanabileceğiniz Alaiye Konferans Salonumuz, çocuklar için mini kulüp ve eğlence merkezimiz, bay-bayan kuaför salonlarımız ve business center salonu ile internet ortamında çalışma yapabileceğiniz odamız yer almaktadır. SPA Merkezi ise sizlere özel tasarlanmış olup bay-bayan olarak ayrılmıştır. Uzakdoğu masajları ile hizmet veren Sağlık Merkezimiz, çeşitli termal ve normal havuzlarımız ve keyifli anlar için aqua parkını da misafirlerimiz için unutmadık. Otelden bağımsız olarak tasarlanmış, çeşitli toplantı ve organizasyonlarınız için düşünülmüş, en yeni ses ve ışık teknolojisi kullanılarak yapılan Konferans Binamız mevcuttur. BEKTAŞ: Efendim, gördüğümüz kadarıyla buraya çok büyük bir yatırım yapmışsınız; otelinizde kaç adet oda bulunmaktadır? GÖKALP: Otelimiz; 2 adet King Suit, 16 adet Corner Suit, 10 adet Family Suit, 174 adet Deluxe Oda, 24 adet Superior Oda, 59 adet Standart Oda, 7 adet Engelli Oda ve 60 adet Deluxe Apart Odası ile değerli misafirlerimizin hizmetindedir. Kral daireleri, corner suitleri, aile odaları, deluxe apart odaları, engelli odalarında tüm detaylar düşünülmüştür. Odalarımız 5 yıldız standartlarında, misafirlerimizi konforlu bir şekilde ağırlayacak büyüklükte ve özellikle balkonludur. Oda ve kat koridor zeminleri halı keçesi ile yalıtılmış olup özel halı ile döşenmiştir. Evinizin rahatlığında bir tatil geçirebilmeniz için tüm odalarımızda küvetli banyo, merkezi sistem klima, uydu yayınlı LCD TV, mini bar, saç kurutma makinesi, şehirlerarası ve uluslararası hatlara açık telefon, giysi dolabı ve değerli eşyalarınızı saklayabileceğiniz elektronik şifreli özel kasa bulunmaktadır. Yemek yapmak da, yemek yemek de bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığı yaşamanız adına Safran Thermal Resort Sandıklı da 750 Kişi kapasiteli Ana Restorant ve yüzyılları aşkın yemek ve sofra kültürümüzü yaşatacak Osmanlı A la Carte Restorant ile damak zevkinize uygun menüler sizler için hazırlanmaktadır. Restorantımızın açık büfesinde soğuk ve sıcak mezeler, salatalar, tatlılar ve sıcak ana yemekler damak tadınıza sunulmaktadır. BEKTAŞ: Safran Termal Resort ta ne gibi aktiviteler vardır? GÖKALP: 24 saat resepsiyon hizmeti ve oda servisi, bay-bayan kuaför, fotoğrafçı, alışveriş satış üniteleri, market, doğal kozmetik satış ünitesi, business center hizmetleri, fitness center, bay- bayan termal SPA merkezi, termal açık ve kapalı havuz, termal kapalı havuzlar, termal olmayan açık ve kapalı havuz, aqua park su kaydırakları, bayanlara özel kapalı havuz, kapalı çocuk havuzu, açık çocuk havuzu var. Aromaterapi, jakuziler, termal su ile ısıtılan doğal organik saunalar, tuz odaları, çamur odaları, hamamlar, kar çeşmeleri, crocus thermal SPA, masaj odaları, özel aile banyoları (saunalı ve saunasız), dinlenme alanları, uzak doğu terapileri, güzellik ve cilt bakım estetisyeni, vitamin bar, snack bar ve kafeterya, lobby bar, kuru temizleme ve çamaşırhane hizmetleri, tenis ve basketbol oyun alanı, açık fitness alanı, açık çocuk oyun parkı, bilardo ve eğlence merkezi, mini kulüp, kitap okuma alanı, oyun salonu (okey, tavla, satranç gibi), alakart Osmanlı Restaurant, cafe Türk, açık ve üstü kapalı otopark, bay ve bayan mescid, 9 adet toplantı salonumuz mevcuttur. Senirkent Toplantı Salonumuz; toplamda 750 metrekare olup, 900 kişiliktir. İstenildiğinde 375 metrekareden 2 adet ayrı salon şekline gelmektedir. Bu şekilde olduğunda Senirkent(1) 450 kişilik, Senirkent(2) 450 kişiliktir. Alaiye Toplantı Salonumuz; toplamda 280 metrekare olup 250 kişiliktir. İstenildiğinde 125 metrekareden 2 ayrı salon haline gelmektedir. Bu şekilde olduğunda Alaiye(1) 140 kişilik, Alaiye(2) 140 kişiliktir. Anatolia Toplantı Salonumuz, 180 metrekare olup 220 kişiliktir. Ankyra Toplantı Salonumuz, 120 metrekare olup 150 kişiliktir. Adalia Toplantı Salonumuz, 140 metrekare olup 170 kişiliktir. Aspendos Toplantı Salonumuz, 160 metrekare olup 190 kişiliktir. Afium Toplantı Salonumuz ise 70 metrekare olup 85 kişiliktir. Fuaye Alanımız, ortak fuaye alanı 200 metrekaredir. Sayın Ali İhsan Gökalp BEKTAŞ: Sizinle olan sohbetimizde şifalı çamur dedik; buradaki çamurun ve çamur banyosunun insan vücuduna etkilerini ve faydalarını anlatır mısınız? GÖKALP: Sıcak uygulamayla nabzı ve vücut ısısını artırır. Damar gelişimini hızlandırır. Kıkırdak dokusundaki metabolik değişimi aktive eder. Antienflamatuardır yani iltihap ve ödem giderici etkisi vardır. Ağrı kesici, kas gevşetici, hücre yenileyicidir. Kemik hücresi aktivitelerini uyarır, eklem içi sıvısının üretimini hızlandırır. Vücudunuzdan toksin atılımını artırır, böylece oluşan detoksifikasyon etkisi ile birçok hastalığın gelişimine engel olur. BEKTAŞ: Yani bu bölgenin, Sandıklı nın ekonomisinin şifalı çamura yönlendiğini söyleyebilir miyiz? GÖKALP: Sandıklı nın ekonomisi tarım idi ama ülke genelinde olduğu gibi burada da tarım bitti, bu açıdan bacasız sanayi olan su ve çamura döndüğünü söyleyebiliriz. Pazar bulma gibi bir sorunumuz yok çünkü insanlar bize kendisi ulaşıyor. Hüdai Kaplıcaları Türkiye de bir markadır ve Dünya da bu açıdan ilk 3 içerisinde yer alan bir bölgedir. Suyun mineral yapısı, şifalı çamurun Sağlık Bakanlığından ruhsatlı olması, sevkli hastaların gelmesi, gelenlerinin memnuniyetle ayrılması ve tam bir yıl sonra yeniden gelmeleri de bunun bir göstergesidir. Buraya geldiğiniz vakit devlet tarafından masraflarınızın %20 sini karşılanıyor. Bunlar bir avantajdır. Biz Safran Otel olarak da bu anlattığım özelliklere tabiiyiz. Sandıklı Hüdai Kaplıcalarına veya safran Otelimize sevkli bir hasta gelebilir; buradaki imkânlardan yararlanır, buradan aldığı faturayı bağlı bulunduğu kuruma ya da emekli olduğu kuruma vererek masrafının bir kısmını geri alabilir. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 65

BEKTAŞ:Konuşmanızın başlangıcında bu bölgenin tarihi öneminden ve safran bitkisinin özelliklerinden bahsetmiştiniz. Bu bölgede ilk kuruluş ne zaman ve nasıl oldu? GÖKALP: Edindiğimiz bilgilere ve bize gelen verilere göre Friglerden bugüne kadar burada kaplıcalar var. Örneğin bugün Sandıklı Belediyesinin bünyesinde Selçuklulardan kalma 2 tane aktif olan hamam var. İlerleyen günlerde belediye çamur banyolarını, havuzlarını, saunalarını tamamlamış, konaklama tesislerini genişletmiş, ilave oteller yapmış olacak. Bu bölge günün şartlarına göre gelişme göstermiştir. Günümüzün siyasetçileri de bu bölgenin imara açılması çalışmasını yaptı. Biz de özel sektöre açılması, 5 yıldızlı otel hizmeti sunulması, SPA merkezi, toplantı salonları, tedavi merkezleri, spor kompleksleri kapsamında buraya yatırım yaptık. Biz buraya bu gördüğünüz yatırımı yaptık ve bizden sonra 2 yatırımcı daha ruhsat alma aşamasına geldi. Bunun dışında iki tane daha müracaat halinde olan, tarım- maden- turizm alanlarında ön izinlerini alacak yatırımcıların olduğunu da biliyorum. 10 yıl içerisinde buradaki yatak kapasitesinin 12 binlere ulaşacağını öngörüyorum. Burası karayolundan ve araç trafiğinden uzak bir cazibe merkezidir. Bu bakir alanın yerleşim olarak da avantajları bulunmaktadır. Burada hava kirliliği yoktur. Buraya gelen vatandaşlar hem tedavi ve hem de tatil avantajını yakalıyor. Özellikle işadamlarının büyükşehirlerde trafik açısından, iş yoğunluğu açısından çektikleri çileyi buradaki bir haftalık tatillerinde unutmuş olduklarını ve hatta cep telefonlarını kapatarak kendilerini sıfırlamış olarak geri döndüklerini görüyoruz. BEKTAŞ: Bildiğimiz kadarıyla devre mülk satışı yoğunluğu var. Pazarlama şirketlerinin, Burdur da olsun, Isparta ve Antalya da olsun devre mülk satışı yaptıklarına tanık oluyoruz. Cadde ve sokaklarda gençler ellerinde broşürlerle her vatandaşa form doldurup; 3 gün sonra o vatandaşı arayıp, kaplıca tatili kazandığını söylüyorlar. Buraya ücretsiz getirip, oraya devre mülk satışı yapıyorlar ve bu satışın rakamı binleri geçiyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir? GÖKALP: Ticaret, hayatın vazgeçilmezidir, mutlaka olması gerekir. Ancak ticaretle uğraşırken başkalarını da mağdur etmemek önemlidir. Afyonkarahisar daki bu havzada 10 yıl içerisinde sıcak suların kullanımı ve tüketiminde sıkıntılar başlayacak. Kontrolsüz güç güç değildir, hiçbir şey sonsuz değildir. Şu an burada 15 bin konuta yetecek su rezervi var. Yeraltı kaynakları da sınırlıdır. Bilimsel amacın dışında kullanıldığında bir gün bu yeraltı kaynaklarının da tükendiğini ve yok olduğunu görürüz. Bu havzada denetimsiz bir kullanım var. Gelecekte bir tehlike muhakkak olacaktır. Afyonkarahisar Valiliği olarak son iki yıldır bu konuda bir çalışma başlattı, umarım kontrol altına alınır. Denetim içerisinde olması gerekir. Kapasite dahilinde bir şeylerin ticaretini yapmak ve alan kişilerin de mağdur olmaması gerekir. Burada artık bilinçli adımlar atılmaya başlandı. Devre mülk konusuna kurumsal olarak karşıyım ama tatil anlamında karşı değilim. Ekonomik olarak 10 yıllık süreçte sıkıntıya düşmeden peşin kiralama durumunuz oluyor. Her yıl, gününüz ve numaranız belli, sıra size geldiğinde tatilinizi yapıyorsunuz. Devre mülk binayı değil dinlenecek tatil döneminin satılmasıdır. Mülkiyet yok. Bu konuda samimi olarak söylüyorum ki yasal düzenleme getirilmesi gerekir. İnsanlar bir de şunu görmelidirler: Çok cazip fiyatlarla size 7 günlük tatili 5-10 bin TL ye satıyorlar ama görünmeyen giderler var. Yıllık bakım onarım, park bahçe bakımı, bakımcının parası gibi görünmeyen masraflar çıkıyorlar. Ömür boyu aldığınız tapudan da bu masraflar adı altında servetiniz gidiyor. Vatandaş bunu görmüyor ve sadece 5-10 bin TL lik devre mülke verdiği parayı görüyor. Kullanıma geldiği zaman 200-250 dolar yıllık ek ödemeleri oluyor. Bunları alt alta koyduğunuzda ömür boyu bir servet gidiyor. Devre mülk olayına bu açılardan ben karşıyım. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 66

BEKTAŞ: Başka bir konu geldi aklımıza; dünyada alternatif tıp denilen bir gelişim var. İlaçlardan kurtulup bitkilerin, çamurun, suyun şifasına dönülüyor. Buraya gelip memnuniyetsizliğini söyleyen ya da tam aksine buraya bir kez gelip bunu gelenek haline getirenler oluyor mu? GÖKALP: Buraya sedye üzerinde ve koltuk değnekleriyle gelip, ikinci yıl yürüyen insanlar var. Bu insanlar buradan fayda görmemiş olsa bir daha buraya gelmezler. Ve kimseyi buraya zorla getiremezsiniz. Son 10 yıldır da Devletin kaplıcaların tedavisini kabul etme süreci doğdu. Yardımcı unsur olarak kabul edildi. Bakanlık da Kaplıcalar Yönetmeliğine ek olarak sevkli hasta dönemini başlattı. İlaç olarak vücudunuzda kalıcı hasarlar bırakan ağrı kesiciler de alabiliyorsunuz. Bir ağrınız kesiliyor ama başka bir sorun çıkabiliyor. Kaplıcaların ise böyle bir zararı yok. Kaplıcalar sadece ve sadece alışkanlık yapıyor. Sizi dinlenmeye ve tedavi etmeye zorluyor. Bu kötü değil. Siz istemeseniz de vücudunuz bir haftalık tatil istiyor. Burada vücudunuza kimyasallar ya da yabancı madde yüklemiyorsunuz. Doğal bir ortamda, çamurun tedavi edici özelliğinden yararlanıyorsunuz. BEKTAŞ: Dünyada; Almanya, İsviçre ve İngiltere nin bazı bölgelerinde bizden çok çok önce kaplıcaların devlet destekli kullanımı var. Doktor da yazdığı reçeteye hastasının gideceği yerin adını söylüyor. Bu açıdan biz geç mi kaldık? GÖKALP: Her alanda olduğu gibi sağlık alanında da geç kaldığımızı söyleyebilirim. Sağlık alanında güzel iyileştirmeler var. Devletin de yeterli imkânlarının olmadığını göz ardı etmemek gerekir. İzmir Balçova daki tesislerinden İskandinav ülkelerinden gelen hastalar faydalanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumları arasındaki anlaşmalardan dolayı o devletlerdeki hastalar ikişer- üçer haftalık geliyor. Uçaktan inip, tedavi süreçleri tamamlanıp bir kuruş ödemeden ülkelerine dönüyorlar. Termal tedavi konusunda Dünyadaki en ucuz ülkelerden birisiyiz. Bugün Almanya da kür hastasının günlük tedavisi 150-200 Euro arasında. Bizde ise bunun üçte biridir. Bu açıdan, tekrarlamam gerekirse devletin bu konuda düzenleme yapması lazım. Devlet destek vermesi gerekir. Sosyal Güvenlik Kurumunun karşılaması ve uluslararası anlaşmaların sağlanıp ulusal- uluslararası tedavilerde düzenleme gerekir. Benim Almanya da kür sektöründe tanıdığım insanlar var. Onlar, doktorların hastalarını direkt olarak kür tedavisine gönderdiğini ve reçetesine gideceği kür merkezinin adını yazdığını söylüyor. Biz bu tedavi kapsamında, o insanları Türkiye ye daha fazla çekmeye başladığımız zaman az önce bacasız sanayi dediğim konuda ülke olarak kazançlı oluruz. Buna ek olarak kaplıca turizminin dönemlik, yılda birkaç aylık değil 12 aylık olduğunu vurgulamak isterim. BEKTAŞ: Yıllardır bu işin içerisindesiniz, Sandıklı daki bu kaplıca sularının tanıtımı konusunda, Türkiye çapında ve Dünya çapında gerçek değerinizi bulabiliyor musunuz? GÖKALP: Bunun kesinlikle mümkün olmadığını söyleyebilirim. Türkiye de jeotermal kaynakların %10 unun ancak kullanılabildiğini düşünüyorum. Evet, sağlıkta yeni düzenlemeler oluyor bu konuda ama bunun yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu düzenlemelerin geliştirilip, yurt dışından buralara gelenlerin sevk işlemleri sorunlarının kaldırılıp, direkt tedavilerini olup gitmeleri düzenlemelerinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. BEKTAŞ: Ülkemizde 1995 li yıllarda kaplıca konusunda bir hareketlenme başladı. Az önceki sohbetimizde de konuştuğumuz üzere, ben buraya en son 15-20 yıl kadar önce geldim. Bir vatandaşın buralara böyle uzunca süre sonra gelmesi ya da gelememesinin sorumlusu vatandaşın kendisi mi, işletme sahipleri mi, yoksa devlet midir? GÖKALP: Bunda herkesin payı var ama sadece vatandaşın suçunun olmadığını düşünüyorum. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 67

Bu tanıtıma yeterince bütçe ayıramayan işletme sahibin de suçu var, bu bütçeyi ayırmasına fırsat vermeyen yani devletin de suçu var diye düşünüyorum. Burası, bizim ya da Sandıklı Belediyesi nin maddi gücüyle tüm dünyaya tanıtamaz. Kendi içimizde ve bölgemizde tanınan ve istenilen bir bölge ama gerek tüm dünyanın bilmemesi ve gerekse %20 kullanım konusunda yetersiz olunduğuna inanıyorum. Zaman zaman Bakanlık düzeyinde toplantılar oluyor, sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi soruyorlar. Toplantıların sonunda ruhsat alıyoruz, doktor bulundurmamız gerekir raporunu alıyoruz ama biz hekim bulmakta zorluk çekiyoruz. Bir hekime gittiğiniz zaman da çok uçuk rakamlar talep ederek çalışmayı kabul ediyor. Bizim ya da Sandıklı Belediyesi nin buna bütçe ayırması mümkün değil. Bu gördüğünüz düz havzaya bölgesel bir hastane yapılabilir mesela. Fizik tedavi ve rehabilitasyon adı altında termali de kapsayan bölgesel bir hastane yapılabilir. Ya da Kızılcahamam, Sarayköy, Haymana, Kütahya bölgelerine de böyle bir hastane yapılabilir. İmkânımız var fakat kullanacak düzeyde destek yok. BEKTAŞ: Yani doğal olarak yeraltı kaynağımız var; Arabistan ın çoğu ülkesinde petrol kaynağı olduğu gibi bizde de jeotermal kaynak var ama biz bunu değerlendiremiyoruz? GÖKALP: Aslına bakarsanız bölgenin adı da Hüdai Kaplıcaları; Hüda, Allah ın isimlerinden bir tanesi. Kendi cazibesiyle, yer altından kendi kendine filtrelenerek yeryüzüne çıkan suyu, Su akar Türk Bakar misali bunu değerlendirmiyoruz. Sandıklı Belediyesi jeotermal enerjinin şehir ısıtmasında 10.800 konutun ısıtmasında çalışma yaptı. Ve bu suyun geri dönüşünde şu anda 5 tane sera var, fide, domates üreten bu seralarda kullanılıyor. Mutlaka bir şeyler yapılıyor, ben de yatırım yaptım buraya ama bazen kendi gücünüzü aşıyor. Bu söylediğiniz konu da kendi gücünüzle olacak bir konu değildir. Devlet desteği gerekir. BEKTAŞ: Sizin Avrupa ya gidip gitmediğini bilemiyorum ama bu tür bir kaynak Avrupalının elinde olsaydı sizce ne olurdu? GÖKALP: Böyle yerler Avrupalının elinde olsaydı; 32.200 olan Sandıklı nın nüfusu bugün 100 bini aşardı. BEKTAŞ: Burası jeotermal özelliğinin yanında çamuruyla da ünlü bir yer. Şifalı çamur denilmekte; bu açıdan çamur denilince aklımıza ne gelmesi gerekir? Şifası tıbben kanıtlandı mı? GÖKALP: Çamur dediğinizde; vücudunuzdaki eklem ağrısı, romatizmal ağrılarınız, kireçleme, önce yaşadığınız kazanın Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 68 kırık- çıkıklara etkisi gibi konularda burada 10 günlük bir tedavinin ardından bir sonraki yıla %40 iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. İkinci yılda ise bu tür rahatsızlıklardan kurtulduğunuzu bilebileceğiniz bir yerin akla gelmesi gerekir. Bu tedaviler tıbben de kanıtlanmıştır. Sağlık Bakanlığı da bununla ilgili, Safran Resort ta kullanılan çamurun açılımını yaptı; bu çamurun romatizmal hastalıklara iyi geldiğini, kireçlenmeye, kırık çıkıktan sonra oluşan sekerlere iyi geldiğini, kadın hastalıkları rahatsızlıklarına iyi geldiğini söylemiştir.bakanlığa gönderdiğiniz numuneyi orada analiz ediyorlar. Suyunuzu ve gönderdiğiniz çamuru analiz ettikten sonra hangi hastalıklara iyi geldiğini söylüyorlar. Otelimizde bu ruhsat da bulunmaktadır. Otelimiz insanların kendilerine zaman ayırıp, hem tatil hem de sağlıkları için uygun ortam ve fiyatlarıyla tüm vatandaşlarımızı beklemektedir. BEKTAŞ: Dergimize mesajınız olacak mı? GÖKALP: Derginizin bölgesel olması ve yayın yaptığınız Göller Bölgesi bizim misafir grubumuzun %70 ini kapsamaktadır. Akdeniz Bölgesi, rutubet ve nemden dolayı romatizmal hastalıkların sıkça yaşandığı bir bölgedir. Bizim de müşterilerimizin yarıdan fazlası bu bölgeden. Otelimizde bulunan hamam ve saunalarda konuşmamızın başlangıç bölümünde bahsettiğim safran bitkisi sabunları hizmeti de verilmektedir. Öncelikle size derginiz olarak uzun soluklu bir yayın hayatı dilerim. Sağlıkla ilgili sorunu olan olmayan herkesin, daha önce buraya gelen ya da gelmeyen herkesin 1 günlük de olsa zaman ayırıp bu güzellikleri gözlemlemelerini, hatta gelip onur konuğumuz olmalarını tavsiye ederiz. Burada söyleşimizde bazı güzelliklerden bahsediyoruz ama bunlar anlatmakla tam olarak tarif edilemiyor. Bu güzellikleri yaşamalarını dilerim. Sizin aracılığınızla da herkesi buraya davet ediyorum.