Kur an Nedir? Kur an; insanları karanlıklardan aydınlığa, dalaletten hidayete, küfür cenderesinden iman bahtiyarlığına ulaştırmak için, 1400 küsur sene evvel, 23 yılda, Allah (c.c.) tarafından Hz. Muhammed e çeşitli vesilelerle, Cebrail vasıtası ile, vahiy yoluyla indirilen, mushaflarda yazılan, tevatürle nakledilen, tilâvetiyle ibadet edilen, dünya ve ahiret nizamını sağlayan, Arapça, semâvî, ilâhî, mûcize ve kutsal bir kitaptır. Kur an Kelimesinin Anlamı Kur an; Arapça karae fiil kökünden türemiş, okumak, okunan, okunması gereken, çokça okunacak olan bir kitap demektir. Allah (c.c.) bir ayette Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak (Kur ânehu) bize aittir. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu (Kur ânehu) takip et. 1 buyurmuştur. Bu ayetlerde Kur an ın bu okuma manası aynen ifade edilmiştir. Zaten Kur'an ın ilk emri de Oku! olmuştur.2 Böylece Kur'an ın kelime anlamını öğrenirken ona karşı yapacağımız en önemli görevlerimizden birini de kavramış bulunuyoruz: Okumak. 1 / 25
Kur an a Göre Kur an Kendi deyimiyle Kur an Hakkında (kaynağında ve doğruluğunda) hiçbir şüphe bulunmayan, müttakîler (sorumluluk bilinci taşıyıp, helal ve haramlara riayet edenler) için yol gösterici bir kitaptır. 3 Bir başka ayette de Kur'an Şüphesiz bu Kur an en doğru yola eriştirir. İslâm ın amel-i salih denilen emirlerini yaşayan mü minlere büyük ecirler müjdeler 4 şeklinde tarif edilmektedir. Hadîs-i Şerîf te Kur'an-ı Kerîm: Peygamberimiz (s.a.v.) uzunca bir hadîste Kur an ı şöyle anlatmıştır: O Allah'ın kitabıdır. O'nda sizden önceki (milletlerin durumlarıyla ilgili) bilgiler ve sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyâmet ahvâli ile ilgili haberler; sizin aranızda (iman-küfür, taat-isyân, haram-helâl vs. türünden) cereyân edecek olayların da hükmü vardır. O, hak ile batılı ayırt eden ölçüdür. O'nda her şey ciddîdir, gâyesiz bir kelâm yoktur. Kim akılsızlık edip, O'na inanmaz ve O'nunla amel etmezse, Allah onu helâk eder. Kim O'nun dışında hidâyet ararsa Allah onu saptırır. O Allah'ın sağlam ipidir. O, hikmetli olan zikirdir, O dosdoğru yoldur. O, kendine uyan arzu ve istekleri kaymaktan, kendisini (kıraat eden/okuyan) dilleri karışıklıktan ve sürçmekten korur. Alimler ona doyamazlar. Onun çokça tekrarı usanç vermez, tadını eksiltmez. İnsanı hayretlere düşüren harika yönleri son bulmaz, tükenmez Kim ondan haber getirirse doğru söyler. Kim onunla amel ederse ücrete mazhar olur. Kim onunla hüküm verirse adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur. 5 2 / 25
İşte ayet ve hadislerin özetle tanımlaya çalıştığı Kur'an-ı Kerîm budur. Kur'an-ı Kerîm Karşısındaki Tavrımız: Kur'an-ı Kerîm karşısındaki tavrımızı milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY şu şekilde dile getirmiştir: Ya açar bakarız Nazmı Celilin yaprağına Ya da üfler geçeriz bir ölünün toprağına Ölüler dini değil diriler dini bu din Dipdiri kalacak hep, dipdiri durdukça zemin İnmemiştir hele Kur an şunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için 3 / 25
Doğrudan doğruya Kuran dan alarak ilhamı Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm ı. Bu havalideki insanlar çok yaya kalmış dince Öyle Kur an okuyorlar ki sanırsın Çince! 6 Evet! Milli şairimiz eleştirilerini sıralarken ne yapmamız gerektiğini de aslında aynı dizelerde belirtmektedir. O halde bir Müslüman olarak Kur'an la nasıl ilgilenmeliyiz, onun karşısında tavrımız ne olmalıdır? Âkif, bu mısralarda Kur ân ın manasını anlamanın önemini vurgulamakla birlikte lafzını okuyamayanları da eleştirmektedir. O, Kur ân dan kopan toplumların gerçek anlamda İslam la bütünleşemeyeceğini de şöyle belirtmiştir: Hani Kur an daki rûhun şu heyûlâda izi, Nasıl İslâm ile birleştiririz kendimizi, 7 4 / 25
Âkif Kur ân-ı Kerîm i düzgün okuyamayan toplulukları eleştirip şöyle tenkid etmiştir: Öyle bir kavm ki Âşık Ömer i ezberler; Sonra Kur an ı sıkılmaz da yüzünden heceler. 8 Kur'an-ı Kerîmle İlgili Acilen Yapılması Gerekenler 1. Kur'an-ı Kerîm i Sürekli Okumalıyız İçtiğiniz ilaçların üzerinde Kullanmadan önce prospektüsü okuyunuz. yazdığı gibi Allah (c.c.) henüz ilk indirdiği ayetlerde: Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir. 9 diye emir vermiştir. 5 / 25
Yine vahyin ilk yıllarında indirilen Müzzemmil suresinde; Kur an dan kolayınıza gelenleri okuyunuz 10 buyrularak yaşamadan önce okuyup anlamanın ve ona göre yaşamanın önemi anlatılmaktadır. Bu yüzden Kuran ı okuyup anlamadan İslâm ı yaşamaya çalışanlar, reçeteyi okumadan ilaç içenlere benzerler. Peygamberimiz (s.a.v.), Kur an a göre insanların durumunu değerlendirip şöyle buyurmuştur: a.) Kur an okuyan mümin turunçgillere benzer (portakal gibidir); kokusu da güzel, tadı hoştur. b.) Kur an okumayan mümin hurmaya benzer; kokusu yoktur fakat tadı hoştur/güzeldir. c.) Kur an okuyan münafık reyhan otuna benzer; kokusu hoş fakat lezzeti acıdır. d.) Kur an okumayan münafık Ebucehil karpuzuna benzer; kokusu yoktur, tadı da acıdır.11 6 / 25
Bu veciz ifadeleriyle Peygamberimiz (s.a.v.) Kur an ın insan üzerindeki maddi ve manevi etkisine dikkat çekmiş, okuyanla okumayanın farkını çarpıcı bir benzetmeyle ortaya koymuştur. Başka bir hadîste de şöyle buyurmuştur: Kur'ân'da mâhir olan (hıfzını ve okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle berâber olacaktır. Kur'ân'ı kekeleyerek zorlukla okuyana iki sevap vardır. 12 2. Kur'an-ı Kerîm i Amacına Uygun Okumalıyız: Kuran ın geliş gayesini incelediğimiz zaman Cenab-ı Hakk ın şöyle buyurduğunu görmekteyiz: Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, diri olanları uyarsın ve kafirler cezayı hak etsinler diye, Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. 13 Başka bir ayette de şöyle buyrulmuştur. Yüceler Yücesi Allah (c.c.), alemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indirmiştir 14 7 / 25
Allah (c.c.) bu vb. ayetlerle15 Kur an ın cihanşümul bir kitap olduğunu ve niçin indirildiğini bildirmiştir. Bu ayetlere göre Kur'an-ı Kerîm bütün insanlığı hatta bütün âlemleri uyarmak, evrenin sahibi ve yegane hâkiminin Allah (c.c.) olduğunu ilan etmek ve O nu kendi sözleriyle tanıtmak için gönderilmiştir. Zaten tarih boyunca gönderilen bütün peygamberlerin ve indirilen bütün kutsal kitapların gayesi de budur. And olsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mîzanı indirdik... 16 Bu ayette de belirtildiği gibi Kur'an-ı Kerîm in temel gayelerinden biri de nizam, intizam ve adalettir. Kur'an a inanan ve onu okuyan müminlerin bu amaçla okuyup incelemeleri, hayata tatbik için de ne gerekiyorsa onu yapmaları gerekir. 3. Okunan Kur'an-ı Kerîm i Güzelce Dinlemeliyiz Allah (c.c.) bir ayette şöyle buyurmuştur: (Ey rasûlüm!) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın doğru yola ilettiği kimseler onlardır. 17 Buna göre bir müslüman 8 / 25
sözü dinler, anlar ve en güzeline uyar. Sözlerin en güzeli ise Allah ın sözleridir. Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir? 18 Allah (c.c.) bir başka pasajda ise müminlere şöyle seslenmektedir: Ey iman edenler! Allah'a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O'ndan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri halde işittik diyenler gibi olmayın. Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, aklını çalıştırmayan sağırlar ve dilsizlerdir... 19 Bu ayetlerde belirtildiği gibi Allah a ve rasulüne itaat etmenin en temel şartı onları dinlemek ve emirlerini anlamaktır. Bunu yapmayanlar ise Allah a göre insanların değil, canlıların en adisidir. Kur'an dinlemenin insan üzerinde büyük bir etkisi vardır. Bu yüzden Allah (c.c.) Kur'an okunduğu zaman onu can-ü gönülden dinleyin ve sessiz sakin olun! Belki rahmete nail olursunuz. 20 buyururken; kafirler ise tam bunun zıddını emretmektedirler. İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Belki böylece bastırırsınız, galip gelirsiniz dediler. 21 9 / 25
Artık bir mümin, duruşu ve tavrıyla kimin emrine hizmet ettiğini göstermeli, her hal-ü karda Kur'an la hemhal olmalıdır. Gündelik hayatında, iş yerinde, aracında, teybinde, videosunda, bilgisayarında mümkün mertebe İslâm ın güzelliklerini ve Kur an hakikatlerini anlatan eserleri dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve bunu etrafına yaymalıdır. 4. Kur'an-ı Kerîm i Toptan Kabul Etmeliyiz Kur'an-ı Kerîm bir bütündür, inanç ve amel açısından bölünmeyi kabul etmez. Ya hepsi kabul edilir veya hiçbir bölümü kabul edilmez. Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, kitaba tamamen (veya bütün kitaplara) inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. 22 İşte bu ayetlerde Allah Teala, bize karşı tavrını açıkça ortaya koyan kafirleri ve sinsi planlar düşünen münafıkları iyi belleyip onlara karşı almamız gereken tavrı net bir şekilde beyan etmekte, aynı zamanda Kitab ın tamamına iman etmemiz gerektiğini vurgulamaktadır. Aksi halde Kur'an ın tamamına iman etmiş olamayız. 23Eğer Kur an ın bir kısmını kabul edip bir kısmını reddedersek buna mukabil Allah şöyle buyurmaktadır: 10 / 25
Yoksa siz Kitab ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık (insanlar içinde aşağılık, ezilmek ve yok olmak); kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir. 24 İşte bu yüzdendir ki bugün bir buçuk milyar müslümanın kimseye sözü geçmemektedir. Şairin dediği gibi: Yamadık dünyamızı yırtarak dinimizden Dünya da gitti ukba da gitti elimizden. 5. Bir Bilene Sormalıyız Kur'an ın sunduğu mesajları iyi anlayarak kitabımızı sık sık okumalı, anlamaya çalışmalıyız. Şayet kendimiz okuyup anlayamıyorsak, ilaçların üzerinde Beklenmeyen bir etki görüldüğü 11 / 25
takdirde doktorunuza müracaat ediniz ya da Hekime danışmadan kullanmayınız tavsiyesi gibi Kur an ın şu emrine kulak vermeliyiz: Eğer bilmiyorsanız zikir ehlinden (işi ehlinden, uzmanlarından, bilenlerden) sorunuz. 25 6. Önce Kendimiz Anlayıp Uygulamalı Sonra Başkalarına Anlatmalıyız Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: (Ey bilginler!) Sizler insanlara iyiliği emrediyor da kendinizi unutuyor musunuz? Kitab'ı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) halde, aklınızı kullanmıyor musunuz? 26 Bu ayette yapılan yanlışlar baştan sona doğru sıralanmıştır. Bunların doğrusunu yapmak için sondan başa doğru bir sıra takip etmemiz gerekir. Şöyle ki: 1. Aklınızı kullanmıyor musunuz? kısmının tersini (yani işin doğrusunu) yaparak aklımızı ve mantığımızı Kur an ışığında çok güzel kullanmalı, bol bol düşünmeli, bilimsel merak sahibi olmalıyız. 12 / 25
2. Kitab'ı okuduğunuz halde kısmını iyi anlayarak faydalı eserleri bol bol okumalıyız. Düşünerek, seçerek, önem sırasına göre okumalıyız. 3. Kendinizi unutuyor musunuz? emrine göre kendimizi unutmamalı, okuduğumuzu öncelikle hayatımıza tatbik etmeliyiz. 4. Sizler insanlara iyiliği mi emrediyorsunuz? cümlesinin mana ve hikmetini kavrayıp kendimiz yaşadığımız gibi en yakınımızdan başlayarak çevremize de tebliğ etmeliyiz. Ancak bütün bunları yaparken kendi şartlarımızla Kur an ı ölçmeyeceğiz. Kur an gözlüğüyle kendimize ve çevremize bakacağız. Bunun için Kur'an a dair konu ve kavramları iyi öğrenerek İslâm ı kendimize değil, kendimizi İslâm a göre ayarlamalıyız. Kur'an sız Yaşayanların Durumu 13 / 25
Kur an sız hayat insanı hem dünyada hem de ahirette felakete götürür. Cenab-ı Hak Kur an ı ölçü almadan İslâm ı yaşadığını zanneden insanları şöyle tarif etmektedir: Kim Rahman ın zikrinden gafil yaşarsa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. 27 Bu ayette Allah (c.c.), insanın hayatında Kur'an olmadığı zaman manevi yönden düşeceği durumları anlatmaktadır. Bugün milyonlarca insan Kur'an dan bihaber oldukları için yaşadıkları din gerçek dine, bu tür gafil dindarlar da gerçek Müslümanlara zarar vermektedir. Bir başka ayette de Kur'an sız hayatın hem maddi-dünyevî hem de manevi-uhrevi zararı şöyle bildirilmektedir: Kim de benin zikrimden (mesajımdan, Kur an dan) yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. O (Kur an dan yüz çeviren kimse): Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (Allah da cevaben) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutulursun! 28 O halde şartlar ne olursa olsun Peygamberimiz in (s.a.v.) buyurduğu gibi İslâm ın değirmeni (Nizamı) devrini sürdürmektedir. Binaenaleyh Allah ın kitabı nerede deveran ederse siz de onunla beraber seyrediniz. (İslâm nizamını sürdürünüz) Dikkat edin yakında kitap ile sultan birbirinden ayrılacak. Siz asla Kur an dan ayrılmayınız. 29 14 / 25
Kur'an a Başvurmayanların Dinî Durumu Allah, aralarındaki hükümleri Kur an a göre ayarlamayanların mümin olamayacaklarını şöyle belirtmiştir: Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'u reddetmeleri kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde (onun hükümlerine göre) muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor. Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e (sünnetine) gelin, denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. 30 Peygamberimiz (s.a.v.) Şefaatim ümmetimden (zina, faiz, içki, kumar vb.) büyük günah sahipleri içindir. 31 dediği halde kıyamet günü bir toplumu bizzat kendisi şikayet edecektir. Kur an bu durumu şöyle haber vermiştir: Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an ı büsbütün terk ettiler. 32 15 / 25
Bir Misal: Allah ın Sağlam İpi (Kur'an-ı Kerîm) Kur'an-ı Kerîm e olan ihtiyacımızı bir misalle şöyle arz edebiliriz: Kalınlığını bilmediğimiz kocaman bir ağacın üzerinde olduğumuzu farz edelim. İçinde bulunduğumuz bahçede istediğimiz bütün meyveler, içecekler, aklımıza gelen ve gelmeyen her türlü nimet ve dünya zevkin olduğunu düşünelim. Aynı zamanda bu ağacın altında biri siyah diğeri beyaz iki fare veya iki adam ağacın köküne tık tık vurup ağacı devirmeye çalışıyorlar. Biz ise ağacın kökünü göremediğimiz için ne zaman devrileceğini bilemiyoruz. Fakat ara sıra ağaç devrilebilir diye de endişe ediyoruz. Fakat içinde bulunduğumuz zevk-u sefadan bir türlü kopup da tedbir alamıyoruz. Tam o esnada bir dostumuz süresini bildirmemekle birlikte ağacın devrileceğini haber verip sağlam bir ipi yukarıdan bize uzatsa toptan şu ipime sımsıkı sarılın dese acaba ne yaparız? Tıpkı bu hikâyede olduğu gibi bizler dünya bahçesinde ömür ağacı üzerindeyiz. Bu ömür ağacının altını siyah adam dediğimiz gece ile beyaz adam dediğimiz gündüz, ikisi birlikte durmadan baltalıyorlar. Biz ise ömür ağacının altını göremediğimiz için ne zaman devrileceğini bilemiyoruz. Her gece kendisine yalvararak Sen bizim Mevlâmızsın/dostumuz, vekilimizsin. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et! 33 diye dua ettiğimiz Mevlamız bize şöyle sesleniyor: Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın... 34 16 / 25
Sonuç: Bütün bu anlattıklarımızdan hareketle bu yazımızı şu şekilde bitirmek istiyoruz. Yeniden kendine gelmek, Allah (c.c.) ve rasulünün istediği gibi bir mümin ve insan olmak isteyen her fert ve toplumun yegâne şifa kaynağı Kur'an-ı Kerîm dir. Onda yapılması gereken her şey açıklanmıştır. Fakat Müslümanların acilen Kur'an a dönmeleri, onu okuyup samimi bir şekilde hayatlarına tatbik etmeleri gerekmektedir. Başka yerlerde çare ve çözüm aramak beyhudedir, boşuna zaman israfıdır. Bu kısacık ve sınırlı yazımızda konuyu ancak bu kadar özetleyebildik. Okuyucularımıza Kur'an adına herhangi bir katkıda bulunabildiysek bu bizi bahtiyar kılacaktır. Kul hatasız olmaz. O yüzden konuyu sunuş ve ifade tarzında dahi olsa hatalı gördüğünüz yerleri bildirir, bizleri uyarırsanız şimdiden teşekkürlerimi bir borç bilirim. Onların oradaki duası: «Allah ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise «selâm» dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah a mahsustur. 35 17 / 25
MUCİZE KİTAP KUR AN Kur an sonsuz bir mucize. Kendini şerh eder bize. Daldım bir umman denize, Sonu gelmez yüze yüze!... Ceste ceste inmiş yere. Ayet ayet sûre sûre. Okunsa da milyar kere, Açarsın ki yine taze. 18 / 25
Alimler O na hiç doymaz. Bir an olsun yere koymaz. Münafıklar vahye uymaz, Sonunda gelirler dize. Üstü ballı altı tatlı.36 Ayetleri beyyinatlı. İlim- iman çift kanatlı Yol gösterir hepimize. Peyderpey37 indirmiş Allah! 19 / 25
Yüz on dört sûre "Bismillah!" Yüz bin kere barekellah! Nazar değmez, gelmez göze. Ümmetlerin târihidir. Kainatın şârihidir. Buzlu kalbleri eridir Çağlar karışır denize. Yer verir hacca oruca. Teşvik var türlü araca. Aklın ererse miraca, İbret al yapıver füze. 20 / 25
Hükümleri tartışılmaz. Edebiyatı aşılmaz. İcazına ulaşılmaz, Lüzum yoktur gayri söze. Ben ona aşığım ozan. Kadrini tartamaz mizan. Seyreder doymaz Ramazan, O sanki canlı bir müze. Onunla şenlenir cihan, 21 / 25
Medrese, kışla, saray, han. Yoluna kurbandır Şahan Katar geceyi gündüze. Ramazan ŞAHAN KUR'ÂN-I KERÎM Feyz-i cândır, emr-i canândır Kur'ân. Kalbe nurdur, derde dermandır Kur'ân. 22 / 25
Her hayır ondan çıkar ve neşrolur. Menbâ-ı feyz-ü îmândır Kur'ân. Hakka vasıl olur her kim uyarsa, Hayra-şerre doğru furkandır Kur'ân. Kavl-i haktır, hikemattan yücedir. Pend-i Rab dır, lü lü mercandır Kur'ân. Hâlık ın halka ulaşmış sözüdür. Bize gelmiş yüce fermandır Kur'ân. 23 / 25
Kör olan rengi tanır sanma sakın. Okuyanlar sana hayrandır Kur'ân. Sensizin ömrü cehennem gibidir. Ehline lutûf-u Yezdan dır Kur'ân. Allah ın emrine kaynak olarak Dinin ahkâmına burhandır Kur'ân. Hoşça bak zatına Galip Dede sen. Âlemin zübdesi insandır Kur'ân. 24 / 25
M. Tarık Ablak... Kaynaklar 1 Kıyamet 75/17-18. 2 Peygamberimiz (s.a.v.) e 610 yılında Mekke yakınındaki Hira mağarasında ilk kez Alak 96/1-5. ayetler inmiştir. 3 Bakara 2/1-2 4 İsra 17/9-10. 5 Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân 14, (2908). 6 Mehmed Akif Ersoy, SAFAHAT, İz Yay., İstanbul 1991, s. 155-156. (Süleymaniye Kürsüsünde). 7 Ersoy, Safahat, s. 370. 8 Ersoy, Safahat, s. 578 (Hersekli Arif Hikmet). 9 Alak 96/1-5. 10 Müzzemmil 74/20. 11 Buhârî, Et'ime 30, Fedailu'l-Kur'ân 17, 36, Tevhid 57; Müslim, Müsafirin 243. 12 Buhârî, Tevhid 52; Müslim, Müsafirin 244; Ebu Dâvud, Vitr 14, (1454). 13 Yasin 36/69-70. 14 Furkan 25/1-2. 15 Şûra 42/7; En am 6/19. 16 Hadid 57/25 17 Zümer 39/18. 18 Nisa 4/87; 122; Maide 5/50. 19 Enfal 8/20-24. 20 A raf 7/204. 21 Fussilet 41/26. 22 Ali İmran 3/119-120. 23 Nisa 4/150-152. 24 Bakara 2/85. 25 Enbiya 21/7. 26 Bakara 2/44. 27 Zuhruf 43/36-37. 28 Taha 20/124-126. 29 Ekrem Doğanay, 105 Hadis-i Şerif, s. 37-39. 30 Nisa 4/60-61. 31 Tirmizi, Kıyamet 12, (2437); Ebu Davud, Sünnet 23, (4739). 32 Furkan 25/30. 33 Bakara 2/286. 34 Ali İmran 3/103. 35 Yunus 10/10 36 İnne aleyhi le-helâvetenve inne fîhi le-talâveten. 37 Sırayla, ardarda 25 / 25