AYŞE EBE. Hem. Bedriye Dincer



Benzer belgeler
O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

TEST. 7. Dişer ne zaman fırçalanmalıdır? A. Yemeklerden sonra B. Okuldan gelince C. Evden çıkmadan önce

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ANTİKA SANDALYE

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Aldatıcı Yakup

tellidetay.wordpres.com


Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Derleyen: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen

İhmal Amca DESTANLAR VE MASALLAR BOYALI KIRLANGIÇ. Masal. Resimleyen: Turgut Keskin

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Korkut un Hindistan Güncesi - 2 Delhi. 2 Delhi Cuma Delhi`de 2.gün

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Aldatıcı Yakup

Üç nesil Anneler Günü

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Doğuştan Gelen Haklarımız Sadece insan olduğumuz için doğuştan kazandığımız ve tüm dünyada kabul gören yani evrensel olan haklarımız vardır.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

yaşam boyu bağlanırsanız.

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

ACİLİN ÖYKÜSÜ. Hazırlayanlar Prof. Dr. Cengiz YAKINCI Prof. Dr. Başar CANDER Prof. Dr. Hasan KAVRUK

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

BİZE KATILIR MISINIZ?

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

AĢağıdaki sözcüklerle tümceler kurunuz! 6

da Süleymaniye camiinden akşam ezanı okunurken, Süleymaniye Doğum Evi nde, ailenin 2. Çocuğu, ilk kızı olarak dünyaya geldim

ISBN :

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

ÖYKÜ NÜN GÜNLÜĞÜ GÜNLÜĞÜM

Pırıl pırıl güneşli bir günde, içini sımsıcak saran bir mutlulukla. Cadde de yürüyordu. Yüzü gülümseyen. insanların kullandığı yoldan;

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

BİRİNCİ BÖLÜM: ΤAZMA. Lütfen aşağıdaki konulardan birini seçerek, aşağı yukarı kelimelik bir kompozisyon yazınız:

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

9-11 Aralık 2016 Erciyes Dağı Kış Tırmanışı Faaliyeti Raporu Hazırlayan: Katılımcılar: Amaç: Hava Durumu: Ay durumu: Kamp Malzemeleri:

Yayın no: 133 ÇANAKKALE SAVAŞI. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze Dizi editörü: Prof. Dr. Salim Aydüz

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

Zulu folktale Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 4

En Güzel Hediyesi Noel

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi UĞUR BÖCEKLERİ OCAK

DÜT DÜT ARABALAR KUZUCUK KELEBEK SEVİMLİ HAYVANLAR KÜÇÜK PERİLER. Denokids, farklı olanı arayanlar için birbirinden güzel çocuk odaları tasarladı!

APOCRYPHA KRAL JAMES İNCİLİ 1611 SUSANNA. Susanna

FAALİYET RAPORU. 2 Murat Yıldırım 6 Günay Aydos. 3 Bora Akdeniz 7 Burcu Karabulut. 4 Mehmet Karaalp 8 Turgay Türkoğlu

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

M.Burak KÖKLÜ. Pamuk Eller Mamaya

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Mustafa GÜZELGÖZ

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

Transkript:

AYŞE EBE Hem. Bedriye Dincer Kar çökünce buralara, anılara da ayaz kokusu siner; kurdun ayağına, kuşun gagasına değmemiş taşlar isyan eder özüne, yalnızlık bile korkar beyaz karanlıktan. Hayat namlu ucu kadar ucuz, ölümse misafirdir her haneye. Altı ay olmuştu doğunun en doğusuna geleli. Sabah ezanıyla yarı araladığı perdenin ötesinden hayatının ilk karını görmüştü. İzmirliydi Ayşe, okulu da İzmir de okumuştu. Karı sadece romanlardan, filmlerden bilirdi. Bir çocuk telaşıyla açtı derme çatma tezek kokulu odasının dünyaya direk açılan tahta kapısını, içeriye giren yelin savurduğu taze havayla ciğerlerini doldurdu. Ürperdi. Küçük pembe ellerine aldı beyazı, kar beyazı ne demek şimdi anlıyordu. Sabah namazına giden köyün ihtiyarlarından biri fesuphanallah diyerek geçti önünden. Ayağı yalın, başı açık, üstünde yatarken gecelik niyetine giydiği kalın fistan. Dışarıdan nasıl göründüğünü düşündü, güldü. Soğuktan kızaran ellerinde eriyen karın akışına baktı, sonra gökyüzüne ve şükretti her şeyin sahibine. Soba başında; kızaran ekmeğin kokusunu çekti içine, odadaki sırrı kaybolmuş aynasının içine girerek geldiği günü düşündü. Baba evinden tayinin yapıldığı köye giden tek minibüse kadar iki gün süren yol, ömründen ömür almıştı. Sağlık Müdürlüğünde sonlanan işlemlerin arsından ilçenin derme çatma terminalinde bekliyor, günde bir kez kalkan köy minibüsünün ön koltuğunda şoförden uzak, kapıya yakın, yanına başka yolcu almamaları için dua ediyordu. Daha önce hiç görmediği silahları, kocaman elleriyle kavrayan iri uzun adamlar, bir ayı çevikliğiyle minibüse inip biniyor, anlamadığı bir lisanda bağıra çağıra bir heyecan içinde sağa sola koşuşturarak renksiz terminalde adeta bir panayır havası estiriyorlardı. Neden sonra homurdanan motorun eşliğinde ilçeden çıkar çıkmaz biten asfaltın ardından başlayan şoseyle, bir dünyadan başka bir dünyaya geçer gibi dağların içine girivermişlerdi. Önceleri ön camdan içeriye tedirgince sızan güneş, gökyüzünü keser gibi uzanan keskin kayaların ardında yok olmuş, yerini ucu bucağı görülmez bir griliğe bırakmıştı. Yol uzun, menzil meçhuldü. Uçuruma teğet, dağa yaslı kıvrılan yol, ölümle yaşam arasında ince bir çizgi misali uzanıyordu. İçinin geçkinliğinden köye gelen minibüsü karşılayan Ateş in gök gürlemesi havlamasıyla sıçrayarak çıkmıştı. Bu, sonraları en iyi dostu olacak kocaman canlıyı ilk görüşüydü. Ateş, iri mi iri, dev misali, köyün tekaüt çoban köpeğiydi. Rivayet o ki yıllar önce köye inen bir kurt sürüsünün ak yeleli genç erkeğinin köyün ağrazı Salim in damına camdan atlayıp Zeycan dan olma Cano bebeği beşikten kapmasını görüp daha köyün dışına varmadan ak yeleli kurdu yere indirmiş, bebeği dişlerinden alıp etrafını saran sürüyle 1

saatlerce kapışmıştı. Kapışmıştı kapışmasına ama ne Cano bebeğin kan kaybından ölmesine ne de kendisinin ağır aksak kalmasına engel olabilmişti. Yine de kurt sürüsünün pes edip kaçması Ateş in şanı olarak anlatılagelmişti köyde. O gün bu gün sürüye çıkmaz, kendince edindiği köy bekçiliği görevini yerine getirir, çoban günlerinden kalma yağlı yalı hayal ederek kapı önlerinde kuru ekmek dilenirdi. Ayşe yi görür görmez yaban olduğunu anlamış, karşısına dikilip önce inceden süzmüş daha sonra da ayaklarını koklayıp adeta bu kim der gibi beraberinde gelen köylülere bir bakış atmıştı. Muhtar, Ayşe yi ilk karşılayanlar arasındaydı. Kısa ve öz anlattı köyü. Köy Bedirhan Aşireti nin köyüydü, köyde soyu olmayan kimse yoktu. Aşiretin bölgede tamı tamına yirmi dört köyü vardı ve geçen seneden bu yana hepsi korucuydu. Kendisi bu köyün korucu başıydı aynı zamanda. Müslüman adamlardı. Hoş gelmiş, köye onur vermişti. Malı, canı, ırzı kendilerine emanetti. Sağlık ocağı olarak iki gözlü bir dam ayırmışlardı, orada yatıp kalkacak, orada yiyip içecekti. Erkekler o yanında olmadan ocağa gelmemeleri için uyarılmışlardı ama yine de gelen olursa kendisini çağırmalıydı. Okul açıktı, öğretmen üç aydır raporluydu, çocuklar her sabah okulu açıp tahtada yazı çalışıp dağılıyorlardı. Okuma yazma için yardımcı olursam sevineceklerdi. Gece kesinlikle dışarı çıkılmamalıydı. Silah sesi, hayvan sesi, kadın çığlığı, ne duyulursa duyulsun kendi gelmeden kapısı açılmamalıydı. Anlatmadıkları da vardı muhtarın. Zaman içinde Ayşe köyün yeni korucu olduğunu, örgüte köyden de giden gençler olduğunu, hatta muhtarın kızı Zozan ın üç yıldır dağda olduğunu, Bedirhan Aşireti Beği, Zeki Bey in zer mi zor mu karşılığı bilinmez, önceki yıl devletle anlaşıp bütün köylerini korucu yaptığını, korucuların maaşının dörtte birinin Bey e gittiğini, yıllardır elektirik, öğretmen ve ebe olmayan köye hepsinin bu sene geldiğini öğrendi. Dil ve yemek sorun oldu ilk günlerde. Haziran sıcağında İzmir den çıkıp geldiği Tendürek Dağı nın iklimi perişan etti Ayşe yi. Gecelerin sert soğuğu, sabahların ayazı, gündüzün kaçamak güneşleri hep acıttı içini. İçine ağladı gizlice, sıla hasretiyle. Köyün ebesiydi. Sağlık ocağı olarak kullandığı odayı muşambadan bozma bir perdeyle üçe ayırdı. Kendince bir bölüm acil, bir bölüm poliklinik, bir bölüm doğumhaneydi. Mesleğinin tecrübesizliğini ilk doğumunda yüzüne vurdu köyün kadınları, imdadına köyün alaylı ebesi Hato Ana yetişip bağladı kordonu, kesiverdi bağını sabinin. Tendürek Dağı nın içinde köy ebesi demek, köyün hemşiresi, doktoru, anestezisti, ambulans şoförü, ATT si demekti. Başı ağrıyan, kocası tepen, taşı yiyen size gelir. Kadın başı doğum ortalaması beş buçuk olan otuz haneli köyün ebesi ilçedeki devlet hastanesi ebelerinden çok doğum görür. Aşıyı, muayeneyi, temizliği, çayı ve köy kadınlarıyla dedikoduyu ebe yapar. Ve rakiptir şehirli ebe, köyün bakım bilmez kadınına, rakip olduğu için yalnızdır. Yalandır samimiyetler. Böyle yalan yanlış, yapayalnız günlerin birinde her kapıyı gezip ekmek dilenmeyi huy edinen Ateş, onun da kapısına dayanmıştı. Ekseriyetle tahta kapılara arka ayaklarının üzerine kalkıp ön patilerini dayar, cüssesinin ağırlığına dayanamayarak çatırtıyla açılan kapından içeriye havlayarak evin sahibine işaret verir ama kesinlikle 2

içeri girmezdi. Yine böyle davetsiz bir teşebbüs neticesi Ayşe nin -biraz da korkudan olsa gerek- bir tencere haşlanmış tavuğu önüne boca etmesi Ateş i ona ayrılmaz bir sadakatle bağlamıştı. Ateş artık köyün değil sağlık ocağının bekçisiydi. Maaşını harcayacak yer bulamayan Ayşe de haftada bir indiği ilçeden Ateş e de istihkakını alır, kendini köyün girişinde bin bir şaklabanlıklarla karşılayan dev anasına rüşvetini verirdi. Hele gece bir gölge yaklaşıversin ocağa, bir vaveyla koparır, ortalığı toza dumana katardı. Ateş i durdurabilene aşk olsun. Yalnızlık mı? Yoksa derinlerden gelen korku mu? Beni O na yaklaştıran? Elif oldum, Lam oldum. Mim e gönlüm yetmedi. Olmuş olan ya da olacak olan bende zuhur buldu. Acizliğimin kuvveti mi beni yerden yere vuran? Kaybolduğum bu dehlizler içimin labirentleri mi? Sadece senden korkar, sadece sana sığınırım. Sabah namazını eda etti. Sobada az önce ısıttığı ekmek dilimlerinin üzerine koyduğu bir parça peynir ve ılık sütle bitirdi kahvaltısını. Yıllardır merak ettiğini, masallardan çıkıp gelen o bilgiyi bu gün uygulayacaktı. Her çocuk bilmez mi kardan adam yapmayı ve burnunun havuç olacağını? Havuç yok ki diye düşündü. Olsun, nasıl olsa bir hal çaresi bulunurdu, koca adamın burnu için. Birkaç başarısız deneme ve Ateş in üstüne atlayarak bozduğu iki üç alt gövdeden sonra kafa bölümünü de koymuştu yerine. Muştu almış gibi ocağın önüne toplanan köyün çocukları da yardıma yeltendi ve hep beraber bitirdiler kardan adamı. Evden bir şapka, burun yerine kalınca bir çalı, gözlere de iki taş tamam oluvermişti. Çocukların etrafında koşar adım dönerek berfan diye çığırışlarını duyan Hato Ana, bir hışımla geldiği ocağın önünde oynaşan çocukları defedip eline aldığı sopayla kardan adamın kafasını gövdesinden ayırıverdi. Kapının önünde ne olduğunu anlamaya çalışan Ayşe nin büyüyen gözlerine çelik gibi bakan Hato Ana, tekmeleriyle dağıttığı gövdeden kalan kar topaklarına basarak elindeki sopayla Ayşe nin üzerine yürüdü ki bundan sonrası görenlerin rivayeti, iki adam boyu havaya sıçrayan Ateş, önce Hato Ana nın sopa tutan kolunu parçalamış, altına aldığı yaşlı kadının boğazını yerinden çekip alacakken Ayşe nin Yapma! çığlıyla olduğu yerde kalakalmış. Hato Ana ya ilk müdahaleyi yapan Ayşe Ebe, her ne kadar ilçeye gitmesini salık verdiyse de yaşlı kadın, Bizim köyün iti değil eri kuduzdur kızım, sen benim kusuruma bakma deyip gözyaşı dökmekten başkaca bir şey yapmadı. Akşam kazalarla beraber evvabin, tesbihat derken zamandan kaçan Ayşe, mekânın da dışına çıktığını derinlerden gelen kapı dövülmesiyle anladı. Gelen Hato Ana ydı. Müsaade isteyip içeri girdi. Damın tek döşeğine çöküverdi. Söze Hato Ana başladı, sözü Hato Ana bitirdi: Kızım buralarda kar, ölümün habercisidir. Karla oyun olmaz. Kar yolları kapar, kurt insanı. Güneşin ısıtmayan sahte yüzünü görürüz her gün. Ben iki evladımı da kar yüzünden yitirdim. Kar 3

felakettir bize. Yasaktır sabilere berfan yapmak. Töredir. Sen yine de kızma anana, bilemedim. Cahillik, gözüm dönüverdi. Affet. Ağlayarak sarıldı Ayşe, Hato Ana nın boynuna, ne kadar ısrar ettiyse de bedeldir diye bıraktı Hato Ana yanı sıra getirdiği çıkını, çıktı gitti. Gece geldi, uyku çöktü. Rüyasında bir ses adını fısıldıyor Ayşe Ebe, Ayşe Ebe, Ayşe Ebe diyerek derinden çağırıyordu bilinmeze. Uyandı, Ateş havlıyor, muhtar bağırıyor, kalın bir el tahta kapıyı dövüyordu. Yorganın içinden sobası sönmüş soğuk odaya kalktı. Üstüne alelacele bir şeyler giyip kapıyı açtı. Muhtar önde, silahlanmış birkaç korucu arkada göz göze geldiler. Muhtar canhıraş Keça min, keça min! diye haykırıyordu. Yana çekilince arkada duran iri kıyım korucunun kucağındaki kızı ve kızdan akıp yerdeki karı kızıla boyayan kanı gördü. Hato Ana nın sözü çınladı kulaklarında Kar ölümün habercisidir. Yan odanın kapısına koştu, ışığı yaktı. Muayene masası olarak koyduğu tahtadan derme çatma masanın üzerindekileri elinin tersiyle yere itti ve iri korucuya kızı yatırmasını işaret etti. Muhtara sordu: - Ne oldu? - Kar çökünce, kimse olmaz diye, anasını görmeye köye inmiş ebe hanım. - Sonra? - Pusu atmıştık, ben vurdum. Ben vurdum kızımı! Hato Ana da yetişmişti. Herkesi dışarı çıkardılar. Kızın elbiselerini çıkarmak istedi Ayşe ama daha önce görmediği bir kuşak bağlaması, tanıdık olmayan şalvar ve şalvarla birleşik tulum görüntüsü veren üst kısmı görünce kesmenin daha iyi olacağına karar verdi. Neşteri eline aldı, elbiseyi kuşaktan kesmeye başlayacağı sırada baygın sandığı kızın sol eli sağ bileğini kavradı, göz göze geldiler. Gözlerinden ateş çıkıyor, çektiği acıyı karşısındakine hissettirmemeye çalışıyordu yaralı Zozan. Mermiyi yedikten sonra düşmüş, düşerken de acıyla bağırmıştı. Silahı yoktu, dört gündür dağlarda grubundan kaçıyordu. Örgütten firar ettiği ilk gün silahını ve diğer mühimmatı arazide gömmüştü. Önce anasını görecek, helallik alacak, sonra da babasına teslim olacaktı. Bu kadın kimdi? Elindekiyle kendisini mi kesecekti? Hato Ana nın sıcak sesi çalındı kulağına, ebesi, hayata gözünü kollarında açtığı kadın. Kürtçe fısıldadı kulağına Rahat ol! - Sadece kanı durdurabildim muhtar, acilen ilçeye, hastaneye gitmesi lazım, çok kan kaybetmiş. - Nasıl ebe hanım, nasıl? - Çatışma oldu de telsizden, yaralı var de, ne dersen de de, çabuk de! - Gelmezler, gelemezler, paletli yok, yolar kapalı, gece karanlık, helikopter uçmaz. 4

- Sırtlayın o zaman, yaya gideceğiz, ben de geleceğim. Yola yaralı Zozan dâhil yedi kişi çıktılar. Bir silahlı korucu önden, bir diğeri en arkadan geliyor, iki korucu sedyeyi taşıyor. Muhtar yürüyüş kolunun ortasında kalmaya dikkat ederek elindeki kurt tüfeğiyle etrafı kolluyordu. Hato Ana da bizimle gelmişti. Her ikimiz de sedyenin iki yanından tutuyor hem taşıyıcılara destek olmaya çalışıyor hem de destek alıyorduk. - Kurtlar kan kokusunu alır, dedi öndeki korucu. - Almazlar. İyice sardım yarayı, diye cevap verdim. - Alırlar ebe hanım alırlar, kan kokusunu almazlarsa korkunun kokusunu alırlar. İnsanoğlunun muktedirliğinin anlamsızlığıydı bu doğaya karşı. Ansızın bastıran tipi yüzünden yol alamıyorduk. Bizi birbirimize bağlayan ipler kâh ağırlaşıyor kâh ucundaki yok olmuş gibi boşalıyordu. Karın acımasızlığı yüzümü kesiyor adeta ayaklarımı bedenimden ayırıyordu. Durduk. Durmak ölüm demekti. İpleri bağlarken muhtar sıkı sıkıya tembih etmişti. Ne olursa olsun tipide durma ebe hanım. Ölürsün. Gözlerimi açtığımda Hato Ana nın gözlerine değdi bakışlarım. Sonra vücudumu saran sıcağı hissettim. Beyaz tavan, beyaz ışıklar, sonra uğuldayarak yok olan sesler. Ve yine karanlık Es elü llahe l-azim. Rabbe l-arşi l-azim en yeşfikeye Bir bulut üstünde uyurken melekler tarafından usulca yatağıma koyuldum ve iki küçük melek yavaş yavaş açtı göz kapaklarımı. Kulağımda anamın duası, yüreğimde kelebek kıpırtıları. İzmir den annemlere haber vermişler, başımda dua okurken uyandım. Donma tehlikesi geçirmişim. Biz köyden çıkarken telsizle haber alan Jandarma Kurtarma Timi de ilçeden hareket etmiş. Düşmüşüm yolda. Muhtar taşımış beni askerle buluşana kadar. Çeliksiz vücut bu kadar dayanırmış ancak soğuğa. Zozan benim kanı durdurmam ve yola çıkarmamdan dolayı yaşamış. Kaymakam izin vermiş, vali ödül. Bunların hepsi uyuyup da uyanamadığım iki günde olmuş. Annemi öptüm, kokladım. Babamla şakalaştım. Köyün homurdak motorlu minibüsü belki de hayatında ilk kez ek sefer yaptı bizim için. Yolda durup Ateş için kemik aldım. 5