YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ DUYSAL(SES) SANATLARI ANA BİLİM DALI

Benzer belgeler
A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Tarih:. Yer:. Katılımcı numarası:... Sosyolinguistik Görüşme 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum tarihiniz:.. Yaşınız:.. Milliyetiniz:.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Sosyolinguistik Görüşme. 1) İsim:.. Cinsiyet: Meslek:.. Doğum Tarihiniz:.. Yaşınız:. Milliyetiniz:.

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

5. SINIF TÜRKÇE NOKTALAMA İŞARETLERİ TESTİ

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

BURAY DAN 2 İNCİ ALBÜM MÜJDESİ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

Cümlede Anlam TEST 38

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

manzaraadalar.com.tr

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

ISBN :

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Orhan benim için şarkı yazardı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

ŞEHRİBAN : Şeyy, bilmem ki. ABUZİTTİN : Neresinden bilecekler, tabi ki çenelerinden. ŞEHRİBAN : Çenelerinden mi? Nasıl yani?

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

B1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 6 (ΔΞΙ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

B1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar. Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PDR ÖĞRENCİSİ AHMET İSA SOYLAMIŞ RECEP YAZICIOĞLU BENİM İÇİN ÖRNEK ŞAHSİYETTİR

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ ΔΠΣΑ (7) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

İyi Aksamlar, Bir gönüllümüzün annesinin mektubu da ekte yer alıyor... Bir de 12 sene sonra gelen mesaj...

Kahraman Kit Misafirlikte

Zengin Adam, Fakir Adam

Ekteki yaziyi okudugunuzda "ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi" mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa...

Turkiye' ye dönmeden önce üniversiteyi kazandığımı öğrenmistim. Hayatımın en mutlu haberini de orada almıştım.

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

NOKTALAMA İŞARETLERİ Yazılanları daha kolay okuyabilmek için, yazılanların yanlış anlaşılmasını önlemek için. Nokta (. ) Annem bana meyve getirdi.

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5


Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Sevgili MAT2 Öğrencileri,

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΤΩ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

BİR ÇOCUĞUN KALBİNE DOKUNMAK

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Yeşaya Geleceği Görüyor

EKİM AYI BÜLTENİ YARATICI DÜŞÜNME ATÖLYESİ (3 YAŞ) 2-6 EKİM

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

Transkript:

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ DUYSAL(SES) SANATLARI ANA BİLİM DALI Ders : Alan Araştırma Teknikleri 27.12.2019 Konu Öğrenci : Sözlü tarih incelemesi : Alparslan Öztürk No : 18083008 Özet Bu çalışmada, çeşitli sorular yönelterek, sözlü tarih kaydı tutmayı amaçladık. Fakültemizin amacına da uygun olarak, değerli müzik adamı, bestekar ve solist Selami Şahin ile yaklaşık 1 saatlik bir söyleşi yaptık. İki bölüm olarak yaptığımız bu sohbeti, tek kelime ekleme ve çıkartma yapmadan aşağıda bilgilerinize sunduk. Selami Şahin, kendisiyle böyle bir söyleşi yapmak istediğimde çok sıcak karşıladı. Yanına gittiğimde de büyük bir mütevazilikle ağırladı. Yaklaşık 1 saat süren bu söyleşi öncesinde kayıtlara geçmemesini tercih ettiğimiz, uzunca bir sohbetimiz oldu. Aşağıda kayıt altına aldığımız söyleşimizin tam metni yer almaktadır. SELAMİ ŞAHİN İLE SÖYLEŞİ

Selami ağabey öncelikle selamlar. Merhaba hoş geldiniz. Hoş bulduk. Size Yıldız Teknik Üniversitesinden geliyorum. Adım Alparslan Öztürk. Size sormak istediğimiz bazı sorular olacak, bunlar sizin sanat yaşamınızın temellerinin nasıl oluştuğunu hem bize anlatacak hem de tecrübelerinizden faydalanmamızı sağlayacak inşallah. Vaktinizi ayırdığınız için tekrar teşekkür ederim. Ne demek, rica ederim. Öncelikle sorularımız biraz kalabalık ama sizi bunlarla çok sıkmak istemiyorum ben. Bizim alanımıza giren bazı şeyler var. Konuştukça ben aralara girerim isterseniz. Öncelikle siz ne zaman, nerede doğdunuz vesaire. Bunla ilgili, çocukluğunuzla ilgili bilgiler alabilir miyiz? Şimdi biz Hayatlıyız. Antakya nın köylerindeniz, Yayladağ Yonca kaya köyü. Eski adı, Cındarlı köyümüzün. Doğduğum zaman köyümüzde elektrik, telefon, banka, yol, hiçbir şey yok. Çeşmeden su doldururdu rahmetli anne, baba. Çok fakirdi. Annem Mısırlı. Ben Türkçeyi 8 yaşlarında öğrendim ilkokula giderken. Babam Hataylı, dedem, babamın babası Atatürk'ün silah arkadaşı. Cumhuriyeti kuruluşunda hayatı savaşla geçti dedemin. Şimdi; öğretmenler bana derdi ki, Senin sesin çok güzel. Günün birinde şarkıcı olursun. Ama nota nedir, müzik nedir, iki, iki, dört okuma yazma öğrendim. İlkokul, hala köyümüzde ilkokul var. Anne, baba çok fakir olduğu için, ben onların rızasını alarak, 15 yaşını bitirmek üzereyken, tek başıma, Antakya, Adana, İskenderun, muhtelif yerlerde çalıştım. Kazandığım parayı soğan ekmek yiyordum, annem, babama gönderiyordum. Burada şarkıcı olmaz. Ankara'da da üçer ay, ikişer ay böyle. Hı ı. İstanbul'a gitmem lazım dedim. İstanbul'a gittim, 15 yaşını bitirmiş tek başına bir çocuk, cesarete bak! Beyoğlu piliçleri filmi seyretmiştik ilkokuldayken. Herhalde Beyoğlu burası meşhur. Kabataş'ta indik. O zaman köprüler yoktu, deniz yoluyla. Baktım ki üç sıralı dolmuşlar var; Amca dedim, Beyoğlu, gel evladım dedi. Ufak, tahtadan bir bavul var elimde. Beyoğlu nda indim, burası yavrum dedi. Ücretini ödedim, sen iki buçuk kuruş ver yavrum, belli ki fakirsin dedi. Ortası delik para o zaman. Lokantaya girdim işçi lazım mı, ütücüye işçi lazım mı, oraya işçi lazım mı, restoran şu, bu yok. Fitaş pasajının yan sokağında Şato oteli var, hala duruyor. Oraya gittim, meğerse sahibi rahmetli, bir anne; Anne, iyi günler dedim, Buyur evlat dedi. Ben şarkıcı olmaya geldim dedim. İş arıyorum, bulamıyorum, bulamazsam parklarda yatacağım anne. Bana iş ver! Sen şarkıcı mı olmaya geldin? Ay! dedi. Eşini çağırdı, bu çocuğu çok sevdim dedi. Orada başladım çalışmaya. Ütü öğrendim, tuvalet temizledim, yatak düzelttim derken; burada şarkıcı olunmaz, Ağa camiinin en alt kısmı, Tarlabaşı na inerken sağda, orada ütücü vardı, orada çalıştım. Sonra, lades tavukçusu vardı restoran, orada çalıştım. Burada şarkıcı olunmaz, burada olmaz. O zaman doğu bank iş hanında plakçılık. Orada iş buldum. O zamanlar bu Unkapanı her halde yapılmamıştı? Unkapanı yoktu, inşa bile edilmemişti. Orada iş buldum. Allah rahmet eylesin sahibi Ankara da mebus, Recep Dengin. Başladım orada çalışmaya, yerde bir lira, iki lira bırakıyordu. Baktı güvenilir bir çocuk bu dedi. Anahtarları verdi bana dükkanda yatıyordum, kapıyı kilitleyip. Bir gün baktım, Avni Anıl, İrfan Özbakır yemek ziyafeti vermiş. Şekip Ayhan Özışık, geldiler bunlar. Allah rahmet etsin. Geldim; Amcalarım dedim, Ben şarkıcı olmaya geldim, bana plak yapar mısınız? (Gülüşmeler )

Bana baktı şirketin sahibi Recep Bey, Allah Rahmet etsin; Oğlum sen dedi, iki, iki dört, okuma yazma öğrendin, senden nasıl, 16 yaşındasın, nasıl şarkıcı olunur? Yok ya işten ayrılacağım. Bana; Oku dediler bakalım bir şarkı. Ben bir küple okudum; Gurbette ömrüm geçecek, bir daracık yerim de yok. Ayağa kalktılar. O zaman besteci değilim. Ya böyle bir şey olamaz dediler. Bu çocuğun sesi, ne bu ya? Hemen buna 45 lik dediler. Bir, iki derken üçüncü, 17 yaşıma girerken ünlendim. 45 lik zamanında. Yani ilk şarkı söyleyerek o zaman ünlendiniz, besteci olarak değil!, yok. Sonra dedim ki; ben Amerika da, İngiltere de yaşıyorum. Hayatımı sürdürmem için, İngilizce bilmem gerek. Nota bilmiyorum, bilmem lazım dedim ama ders almak için, şu, bu, imkan yok, çünkü bütün kazandıklarımı anneme, babama gönderiyordum ben. Onlara taptım, hacca gönderdim, köy hayatından, İskenderun da ev yaptırdım kurtardım. Kral ve kraliçe gibi yaşattım. Allah razı olsun sizden. Cümlemizden. Ne ise, stüdyodayız, Suriye pasajında, Tünel de, Grafson stüdyosu. Biri vardı piyanist, yaşlı, unuttum ismini. Dedim; Amca, piyanoda si nerede? Si burası dedi. O gitti ben; mi, sol, si, re, fa, fa, la, do, mi. Beş dizi, dört aralık ama ötesini boş ver, alt üst sonra öğrenirim. O gitti, altı la, mi nerede? La, si, do, re, mi. Si, la, mi. Se, la, mi Hayda Solfeji öğrendik, kimseden ders almadan, notayı kendi, kendime öğrendim. Hayatımın ilk bestesi, 69, 70 yılında, Yalancı dünya gibi, yalancısın sevgilim. İlk besteniz. Yılın altın kelebek, birincilik ödülünü aldı, hala saklıyorum. Bütün besteciler dedem, babam yaşındaydı. Yenikapı da, Çakıl Gazinosu vardı, orada resimler duruyor. O şarkıyı öyle aldım. Yani kolay değil. Çok acılı günler yaşadım anlatmak istemiyorum. Yani ama Allah a şükür ki, anneme, babama taptığım için, Allah bana bu ödülü erken verdi. Ben buna inanıyorum. Yani gerçekten, hani takip ettiğimiz kadarıyla, çok zor yollardan geçtiğinizi biliyoruz ama gerçekten kolay olmamış. Peki, bazı, hani, yaşadığınız, çocukluktaki bölgeyle ilgili bazı sorularım olabilir mi Selami abi. Tabii Eğer, istemediğiniz sorular olursa geçelim diyebilirsiniz. Yo, estağfurullah. Mesela, şimdi, isminizin konulmasının bir hikayesi var mı? Tabii. Şimdi ben doğduğum zaman, adımı İsa koydular ama orada yıl sonunu bekliyorlar, öyle doğum tarihini hüviyete alıyorlar. Amcam rahmetli, Selami 19, 20 yaşlarında vefat etti. Rüyasına girmiş annemin; -Yenge nasılsın? İyiyim demiş, sen nasılsın? -Ne doğurdun? Erkek çocuğu. - Adını ne koydun? İsa. -Keşke Selami koysaydın demiş.

Aa.. O öldükten üç ay sonra ben dünyaya gelmişim. Bunu dedeme, babaanneme söyleyince, başlamışlar ağlamaya. Ne olur adını Selami koyun, bu evde adı zikredilmeyecek 19 yaşında çocuğum vefat etti, içimiz rahat gideceğiz ölürsek gözlerimiz açık gitmez. Adımı da Selami koymuşlar. Ah, gerçekten ne diyeceğim, tüylerim diken, diken oldu ağabey. Peki Selami ağabey, hani aile olarak çekirdek aile bir arada mıydınız hani çocukken yoksa, işte kalabalık bir evde miydiniz? Öyle gerekebiliyor çünkü. Evdeki, köy evi, ne bileyim işte, annem, babam, ağabeyim, ablam. Üç erkek, üç kızız biz. Hepimiz aynı evdeydik ama ablam evlendi rahmetli, en büyüğümüz. Ağabeyim evlendi, ablam evlendi, herkes gitti. Biz en küçük kız kardeşim, benden üç yaş küçük erkek kardeşim var, evdeydik. Yalnız annem hiç Türkçe bilmezdi. Babam, tabii ki; Fransızca, Arapça, Türkçe bilirdi, Hatay Fransızların işgali altındaydı ya. Annem derdi ki; üç erkek, üç kızımız var, altı çocuk. Bir tek Selami ye laf yetiştiremiyorum. Bu çocuk büyüdüğü zaman bir şey olacak amma, ya Rabbim, inşallah kötü bir şey olmaz. Derdi. Biz köy domatesi, biberi ekerdik. Ağaçlardan incirmiş, cevizmiş öyle alıştık. Çeşmeden su doldurup gelirdik. Harika. Pekiyi, ev, oturduğunuz ev hazır yapılı bir ev miydi, yoksa siz, kendiniz mi yapmış aile büyükleriniz? Benim babam rahmetli ev ustası, yapardı inşaatta. Böyle, köy evi, ne olacak tahtadan, taşlardan yapılmış bir ev. Halen duruyor o ev ama çoktan beri sattık. Bazen gidiyorum böyle girdiğim zaman, babaannem aklıma gelir, dedem gelir. Çocuktum, o günler. Köylerde gezdiğimiz zaman. İneğimiz var, eşeğimiz var, atımız var, keçilerimiz var. Onlarla ilgilenirdik, neredeyse çobanlık gibi yapardık. Ama ben dedim burada şarkıcı olunmaz ve öyle fırladım çıktım. Peki Selami ağabey, şey, oyuncaklarınız var mıydı? Hani öyle ya şimdi herkeste şey var işte, Playstation var Bizde yok. Vesaire. Hani sizde nasıl oyuncaklar vardı ya da hala Ağaçlardan sap alırdık, altımıza koyardık. Böyle bir elimizde de bir sap. Onunla Pekiyi, sakladığınız bir oyuncak var mı o zamanlardan, hatıra olarak hani. Yok, oyuncak nerede? Köyde bir şey yok! Pekiyi, evde radyo, televizyon var mıydı? Yani takip ettiğniz programlar olur muydu? Yani. Radyo daha sonra oldu. Televizyon, o zaten daha tarihte yoktu. Bende çok çocuktum. Böyle şarkı duyduğum zaman; Anne, bunun içinde kim var, şarkı söylüyor diyordum. Çocuktum tabii.

Pekiyi, bir de şunu sormam lazım. Buzdolabı yoktu tabii ki o zamanlar. Yok. Ama şimdi buzdolabı yokken yemekleri nasıl muhafaza ediyordunuz siz orada ve sonra ilk buzdolabı nasıl alındı? Mesela benim annem, şöyle bir hikayesini anlattı yaşadığı ki, sizden yaşça bayağı küçüktür ama ilk dedi, buzdolabı alacağımız zaman dedi biz eve, işte günlük okulda okuyormuş. Öğlenleyin bir saat boşlukları oluyormuş, ev uzak diye gitmezlermiş ama okulda dururlarmış. Sırf dedi, o gün buzdolabı gelecek diye ben dedi heyecanlandım, eve dedi gitmek istedim. Arkadaşlarım dedi ki, niye eve gideceksin? Annem de demiş ki işte; Buzdolabı gelecek bizim eve. Hadi canım, siz demiş, o kadar zengin misiniz ki buzdolabı gelecek? Halbuki zengin de değiller. Nitekim okuldan bir otuz kişi falan peşine takılmış, buzdolabı görmeye gelmişler. Hani şimdi, onun bile böyle bir hikayesi varken, çok merak ediyorum sizin buzdolabıyla mesela ilk tanıştığınız an nasıl bir ortam? Köyde olmadı. Köyde olmadı. Yani şey, ünlendikten sonra mı sahip oldunuz? Ben, köyden ayrıldıktan sonra, buzdolapları olmuştu, elektrik geldi, yol yapıldı, vesaire, vesaire ama ben köydeyken bizde buzdolabı yok. Pekiyi nasıl soğutuyordunuz yemekleri yani öyle ya, yazın sıcak, bozulacak et mesela? Hı hı Şimdi, evin alt kısmında, büyük bir oda var, yani ahır gibi. Orada babam öyle bir yer yapmış ki, yaz, kış böyle gir, buz gibi. Toprağın içine doğru her halde? Hı hı Yemek yapıldığı zaman saklayalım da, üç, dört gün sonra, beş gün sonra değil. Yemek yapılıyor, o gece anında bitmediyse, ertesi gün bitiyor. Ondan sonra dursa da çöpe atıyorlar. Yani buzdolabı olmadığı için Zarar yani. Zaten hayvan besliyorsanız, onların yalına falan da karıştırılıyordur mutlaka. Tabii. Ona göre yemek yaparlardı bir akşamlık, tamamdır.

Pekiyi, evde, böyle hani her evde vardır ya, bir, işte sürekli masalları anlatan, hikayeleri anlatan. Sizin evde de var mıydı öyle birisi veya kim üstlenirdi bu rolü? Şimdi, masal, hikaye, böyle biz, erkek, erkeğe okulda, ilkokulda okurken hepimiz bir, fıkralar anlatırız. Bir, mesela, ilkokulda dört, beşinci sınıftaydık işte, orada güreş sporu yarışması yapılırdı. Benim de komşularım var, aynı okulda okuyoruz; biri Fecir, biri Fecir, neyse artık. Onları ben rahatlıkla yeniyorum. Orada kızlara bakıyoruz ya böyle. Ben geliyorum, gel güreşelim diyorum. Bile, bile yeniliyorum; olmadı diyorum, bir daha yeniliyorum. Onunla güreşiyorum, bir daha yeniliyorum. Şimdi gittiğimiz zaman; Öğretmenim, Selami Şahin le ben güreşeceğim O zaman ben tutup bunu yeniyorum. Evde, yeniyordum E, yen demiş, bir daha yeniyorum. Öbürü geliyor, gene yeniyorum. Bak, yaptığım yatırıma bak Yani, gerçekten. Pekiyi Selami ağabey, okul zamanlarından biraz bahsedersek. Mesela, yatılı okul deneyiminiz olmadı hiç galiba değil mi? Nasıl? Yatılı okul deneyimi. Hı, hı. İmkan yoktu ki Ben okumak istedim, imkan yok. Bir ilkokulu bitirdim, köyümüzde başka yok. Bir tek ilkokul var, hala. Ve çıktım köyden ayrıldım işte, anne, baba durumu hiç yok. Ne ile okuyacaklar beni? Pekiyi okulda bir müzik eğitimi var mıydı? Bir enstrüman öğretme, vesaire Yok, hiçbir şey yok. Yoksa müzik derslerinde hadi bir türkü söyleyin miydi durum? Söyletirlerdi bana. Ben de tuttum orada, köyde, dilli kaval var. Kaval. Kendi, kendime öğrendim, durmadan onu alıp çalardım. Müzik bir tutkudur bende, yıllardır böyle. Pekiyi Selami ağabey, şeyde, bu okulda mesela, hatırladığınız işte, mesela yerli malı haftası, önceden kutlanırdı.

Şimdi öyle bir uygulama yapılmıyor mesela. Bunun gibi böyle milli bayramlarda ya da dini bayramlarda okulda yapılan etkinlik olarak, aklınızda kalan bir şey var mı? Yani şu vardı ve çok enteresan bir şeydi dediğiniz? Hı hı. Şimdi, okullarda bayramlarda toplanırdık. İşte, gel oğlum buraya derdi bana öğretmenler, gelirdik. Hadi bakalım, şarkı söyle. Ben şarkı söylüyorum. Bir daha söyle. Bir daha. Bir alkışlıyorlar beni. Böyle bir ses olamaz! Annemden aldım rahmetli. Allah rahmet eylesin. Onun sesi on puan, ben üç puan almışım o sesten. O kadar güzel bir sesti. Ondan sonra; Yahu sen ne biçim ses, yahu sen ne biçin okuyorsun? Bir de sen! Tam tiyatrocu olman lazım, nereden buluyorsun bu esprileri derdi bana öğretmenler. Yani bu çocukta bir şey var ama inşallah güzel yerlere gelir bu çocuk yani öyle derlerdi öğretmenler bana. Çok güzel tespitte bulunmuşlar yani, yakalamışlar. Onların deyişi ile ben şarkıcı olacağım diye aşılandım da öyle çıktım köyden. Pekiyi Selami abi, yaşadığınız yerde, işte mesela cenazelerde, düğünlerde ya da kına gecelerinde falan böyle aklınızda kalan ya da sünnet düğününde adetler var mı? Mesela bazı bölgelerde şey vardır, cenaze olup, ağıt yakma adeti vardır ve bir ağıtçı vardır bunun için. Hani orada da buna benzer ya da işte düğünde testi kırma adeti, vardır Şimdi, şöyle bir şey; köyde cenaze olduğu zaman veya nişan, düğün olduğu zaman, herkes evinden gelirken bir tencere yemekle. Orada fırında ekmek, kadınlar yapardı böyle, yapıştırırdı, çekerdi. Onları getirip, ölü mezarın orada gelenlere yemek veya eğer düğünse, nişansa o gelen misafirlere de orada herkes elinden geldiğince bir şeyler alıp geliyor. Eli boş gelmiyorlardı. Ne kadar güzel, şimdi herkes yemek yemeye geliyor cenazelere yani. Yani getiriyorlar, sonra ne zaman bakkal dükkanı açıldı, tabii ki, olay farklı oldu. Yani orada hakikaten, düğünlerde, bayramlarda insanlar birbirlerini asla ihmal etmezler ve bırakmazlar. Pekiyi bu etkinliklerde size bir görev düşüyor muydu? Hani sesiniz güzel, düğün var sen bir şarkı söyle veya cenaze var! Söyletiyorlardı köyde. Mesela ben on yaşındaydım, bana ezan okuttular köydeki camide. Cenazelerde, hadi, el Fatiha yı oku sen yavrum derlerdi bana. Ben okurdum, herkes böyle kalırdı. Allah bu ne ses, bu ne okuma diyorlar. Çünkü ben Türkçeyi sekiz yaşlarında öğrendim, ilkokulda. Annem hiç Türkçe bilmediği için Ama Arapçaya hakimsiniz tabii. Türkçeden daha rahat konuşuyorum diyebilirim. Mısır Arapçası.

Yani bu durumda Kuran falan da okurdunuz. Sekiz, dokuz yaşlarında, Kuran-ı Kerim i öğrendim Arapçasını. Köyde. Pekiyi, şimdi Kuran okumanın iki çeşidi var biliyorsunuz. Bir, ellezi yuvesfisufi sudurun nas (makamsız-düz) diye okuyan var, bir de Ellezi yuvesfisufi (makamlı, melodik) hani bir de makamlı okuyan bunu. Siz hangisiydiniz? Safru hane, yani derler ki, mesela, bizde mesela a harfi var, e de var. La ilahe değil, Le ilehe illallah Hı, hı. ü harfi yok. Allah ü diyorlar, Kuran-ı Kerim de, Arap dilinde ü yok, ö yok, p yok. Yani bunlar Allah ü değil, Allahu ekber, le ilehe illallah. Bu! Yani, muhteşem. Muhteşem gerçekten. Pekiyi, isterseniz sanat yaşamınızla ilgili konuşalım biraz konuşalım ki, benim de çok, çok, çok önemsediğim bir kısım. Bu soruları sırayla soracağım. İstemediğiniz olursa da geç diyin. Tamam İsterseniz bir beş dakika ara verip, öyle de devam edebiliriz. Yo, sorun. Pekiyi. O zaman bir. Şimdi daha önce başka mesleklerle uğraştınız mı diyecektim, onu zaten siz az önce belirttiniz. Pekiyi müzik insanı olmasaydınız, nasıl bir meslek tercih ederdiniz ya da yapmak isteyip de yapamadığınız bir iş oldu mu? Ya, hani, şunu olmak isterdim aslında ama işte olmadı, müzik daha ağır bastı dediğiniz mesela. Şimdi ben, dünyaya bir daha gelsem, yine müzik adamı, yine besteci, yine yorumcu olmak isterim. Çünkü ben daha on yaşındayken, sekiz yaşındayken; kaval, şan, Arapça şarkılar, Türkçe şarkılar oku! Durmadan işim, gücüm bu. Yani başka bir şeyi hayal etmedim, şu mesleği seçeyim, her mesleğe saygım sonsuzdur. Ama ben müzik adamıyım, bir daha dünyaya gelsem, yine besteci, yine yorumcu, yine Selami Şahin olmak isterim. Zaten öyle olun ki, biz de mahrum kalmayalım. Pekiyi Selami ağabey, daha önce bahsettiğiniz bu çocukluk yılları ve yaşam koşulları, işte bestelerinize, müzik kariyerinize etki etti mi ki, şüphesiz etmiştir. Ama hala bu kökten gelen etkiler devam ediyor mu? Yani atıyorum, işte çocukken yaşadığınız, şu, şu şeylere işte istinaden, siz müzikte şu konulara işte sıcak yaklaşıyorsunuz gibi genelleme yapabilir miyiz? Müzikle ilgili mi? Yani çocukluk ve gençliğinizde yaşadığınız işte, yaşam. Şimdi bir laf var. Eser demek, kalıcı demek, ölümsüz demektir. Benim yaptığım besteler, ben her tür beste yaparım. Özledim şarkısının girişine bak, Mozart ın girişi gibi. Ram, da, da, da (melodiler) Her tür beste yapıyorum. Hiçbir müzik türüne karşı değilim ama söz kullanılmamış, müzik benzemeyen olacak ki, taklitler, aslını yaşatır. Ve eser, kalıcı olmaktır. Dün akşam yine benim

yollarıma bakmışsın 74 yılında yapmışım. 72 yılında, olmuyor, olmuyor, sen. ama bugün de hitap ediyor. Gençler beraber okuyor. Yani, yolda yürüyorum bazen, 7, 8, 9, 10 yaşındaki çocuklar Selami baba, seni çok seviyoruz, resim çekelim. Allah ım diyorum, bu yaşta nasıl tanıyorlar? Çekiyorum, bir şarkın var, çok seviyoruz. Hangisi çocuklar? Ben sevdalı, sen belalı! O yaşta, düşün! Yani benim, müzik türünde hiç kimseye karşı; bu yapamıyor, bu kötü bir ses, bu iyi besteci değil, iyi şair değil alsa demem. Herkese sevgim, saygım sonsuz. Yalnız yazılmamışı yazmak, yapılmamışı yapmak, çok, çok önemli. Ona dikkat ediyorum. Yaptığım eser adedi 400 e yakın, 200 civarında hit olmuş şarkım var. Bir bakıyorsun; kasım paşalıyım, eli maşalıyım. Onu da mı siz bestelediniz ya? Bak ben onu bilmiyordum mesela. Karadeniz türküsü de yaptım. Gürcü misun, Laz misun, gelin misun, kız misun? Bakışlarından belli, sen Karadenizlisun. Neler var daha, çok Pekiyi Selami ağabey, yani çocukluğunuzda mesela, sizi, işte bu işe teşvik eden hani beniö bu mesleğe girmeme sebep olmuştur dediğiniz ya da işte gençliğinizde kimse var mı? Yani, özellikle şu kişi beni, işte o yüreklendirdi ve ben zaten.. Öğretmenler, ilkokulda. Dinliyorlardı benim sesimi, düğünlerde, bayramlarda böyle okulların olduğu zaman. Pekiyi ailenizde ya da yakın akrabanızda müzikle profesyonel olarak uğraşan veya hobi olarak da olsa enstrüman çalan, falan kimse var mıydı? Yok. Yok. Siz yani aradan sıyrılıp mirası almışsınız. Mirası almışım. Ama sesi anneden almıştınız değil mi? Anneden, tabii. En azından o var. Pekiyi öykündüğünüz ya da idol olarak gördüğünüz bir müzik insanı oldu mu kariyerinize başlarken? Yani işte şu, mesela Selami Şahin benim idolümdür diyerek bu işi yapacak bir sürü insan var. Sizin de bunun gibi, işte o yaşlarda, idol olarak gördüğünüz, yani böyle bir müzisyen olmalıyım dediğiniz kimse var mıydı bu işe başlamadan? Yabancı olur, yerli olur. Bu aktör de olur bu arada. Şimdi doğu bank iş hanında, plakçılık oradaydı, daha İMÇ Unkapanı inşa edilmemişti. Bir söz yazdım, daha çocuğum, 16 yaşında. Recep Dengin patron dedim bak ne yazdım ben! Nereden çaldın bunu dedi! Dedim amca ben kendim yazdım. Otur o zaman dedi. Hadi ki çay getir, gel Kahveciye söyledik o doğu bank iş hanında, Sirkeci de, oturdum. Sana bir notum var dedi. Eğer sen bu sözleri yazıyorsan, başkasından almadıysan, sana bir şey söyleyeceğim! Hiçbir şairin kitaplarını okuma, bir! Hiçbir roman okuma, iki! Allah sana o gücü, o kabiliyeti vermiş. Etkilenmemen için, kendin yaratıcı olduğun için, lütfen, bu sana not olarak bildiriyorum, sakın okuma! Ben hiçbir şairin kitaplarını

Birçok kişi mesela, şiirini okuyorum bir bakıyorum benden çalıp, alıp yapıyor. Onu için ben, bestemi müzisyene, şarkımı sözlerini şairlere asla okumuyorum. Tokat spor yapan oluyor. Ben kimseden etkilenmeden, yalnız eser yaptığım zaman, diyorum ki, bir yıllar geçse de halkın dilinde olmalı bu şarkı, unutulmamalı. Alışmak sevmekten, daha zor geliyor. Seninle başım dertte. Neler var? 200 civarında. Pekiyi İlk amatör çalışmalarınız nasıl ortaya çıktı, bunu zaten konuştuk. İlk bestenizi kaç yaşında yapmıştınız? 69 Yılında. Sonra o şarkıyı okumayan kalmadı., zaten altın kelebek ödü aldığından bahsetmiştiniz. Yılın birincilik eser, onu söyledik. Birincilik yılın eseri seçildi. Birinci puanı aldı. Pekiyi, çaldığınız bir enstrüman veya enstrümanlar var mı? Ben piyano biraz kendi, kendime öğrendim. Gitar, bağlama, Org zaten piyano gibi. Dilli kaval bunlar. Ama ben nota yazarken, adam konservatuar mezunu. Geliyor, piyanonun başında veya elinde bir saz olmasa do, re, mi, fi filan. Ben mektup gibi yazıyorum. İşte bu ya. Ya, ben hayran oluyorum notayı böyle yazabilen ve okuyabilene. Şimdi ben de bu yaşa kadar notayla bir işin olmadı. Kara düzen, kendi, kendime ne öğrendiysem, onunla yaptım yapmakta olduğum projeleri ama şimdi nota öğreniyoruz. Solfej dersleri (Mırıldanmalar) mi, fa, mi, re, re, do, mi, fa, mi, re, re, do, re, mi, re, do, do, si, si, la ben notayı pıt, pıt, mektup gibi yazarım. Ah, benim de bunu becerebildiğim bir gün olsa. Solfej dersi beni canıma tak ettiriyor. İnsan çalışırsa, isterse, neden olmasın? İnşallah. Pekiyi bunu sormuşuz, profesyonel müzikle uğraşmak istediğinizde, aileniz nasıl yaklaştı? Zaten bahsetmiştiniz. Pekiyi, profesyonel müziğe adım attığınınızda yaşadığınız zorluklar, engellemeler oldu mu? Nelerle yüzleştiniz? Yani tamam, artık siz ilk 45 liği yaptınız da! Sahneye çıkışıyorsunuz ama o kazandığınız para acaba size yetiyor mu? Ek işler yapmanız gerekiyor mu? 1 Bir de birileri de illa ki sizin ayağınızı kaydırmaya çalışmıştır. Var mı böyle durumlar. Şirketler Unkapanı ndaydı. Bir, iki firma bana, isim söylemem, ölmüştür. Allah Rahmet etsin, çok hakkımı yediler. Ama sonradan uyandım. Anladım. İnsan, Avrupa ülkelerine bak, öz kardeşi, ağabeyi olsa, işlerini sağlam yapmadıktan sonra adım atmazlar. Ben çok daha iyi yerlere gelebilirdim, inancım, çocuktum. Menajerim yok, bir şey yok o zaman, ne yapacak? Epey tokat yedik, o da bana ders oldu yani. Ben her tür beste yapmayı seviyorum. Roman havası var, Karadeniz havası var, arabesk var, Türk sanat müziği var ama benim branşım Türk müziği fakat modern, batı, doğu, batı karışık, melez. Yani son albümüm çıktı, Selami Şahin, Baştan Başa Sen. Dinleseniz dersiniz ki; bu orkestra, senfoni orkestrası Yani kimse bir Mesela şimdi, Enrico Macias önümüzdeki yıl, son aylarında bir albüm çıkacak, bütün dünya ülkelerinde. Cezayir asıllı, Arapça konuştuk bir şarkı verdik. Söz, Fransız söz yazarı, müzik, Selami Şahin diye bir albümde çıkacak. Harika!

Bütün dünya ülkelerinde çıkacak çünkü benden kim eser istiyorsa, o sanatçının sesine göre. Zeki Müren otuz şarkımı okudu, Bülent Ersoy yirmi şarkımı okudu, İbrahim Tatlıses on beş şarkımı okudu. Ve hit olmuş şarkılar. Ben beste yaparken bazen; ay diyorum ya sen yazılmış bir hikayesin diyorum, sen olmaz.. Yırtıp atıyorum. Hah, Eser benzemeyecek! Onu da özellikle sormak istiyordum zaten; mesela, bazen besteciler bir eseri yazarlarken, işte şöyle bir karışıklık yaşayabiliyorlar ya, olmuyor bu güzel deyip atıyor ama bazıları da, yani üç satır da yazmış olsa da, bunun bir kıymeti vardır diye bunu mutlaka saklama ihtiyacı hissediyor. Siz hangisisiniz? Ben bugün beste yapacağım diye şartlamam mümkün değil! Ummadığım bir anda kapı çalıyor, hemen drink notaya yazıyorum. Ona göre eğer söz duygusalsa slov parça yapıyorum. Hıhı, Eğer ki biraz da şeyse, boş vere boş vere ne ha.. benim mesela. Yani kim benden eser istiyorsa İbrahim Tatlıses Ağlama Demenin Ne Faydası Var, Hesabım Var, Namert Olayım, Seni Sevmediğim Yalan, Duydunuz mu, Zeki Müren, Eskimeyen Dost,Gitme Sana Muhtacım, neler var? Zaten siz hayatımızı ipotek altına almış durumdasınız. Yani bakıyorum, Selami Şahin şarkılarının olmadığı hiçbir dönemim de yok, yani öyle bir müzik dileyiş ortamı da yok, öyle bir şey de yok. Gençlerin on sekizlik, yirmi, yirmi beşlik, böyle Jolly Jokerde çıkıyoruz, böyle buna benzer yerlerde hazır mıyız? diyorum, daha annesi, babası hayatta bile olmadan daha yaptığım besteyi beraber, benimle birlikte okuyorlar. Yani eser kalıcı demektir. Çok önemli eser sözcüğü önemli yani. kesinlikle öyle. Pekiyi başarısız olmaktan hiç korktunuz mu? Ya da umutsuzluğa düştüğünüz anlarda ne yaptınız, nasıl motive ettiniz kendinizi? Şimdi ben iyi bir doktorum diyelim, hastamı iyi tahlil etmeden ilaç yazmam. Ben; yaptığım besteler eğer birisine benziyorsa, sözler birisine benziyorsa, etkisi altında kalmış, duymamışım farz et ama bakıyorum, hı ı bu olmaz diyorum değiştiriyorum. Mesela, (Mırıldanıyor) dara ra, ra, ri, ra, ram, ra, ra, ra, ra, ri, ra, ra.. mesela ra, ra, ra, ra, ri, ra, ram, bakıyorum hemen değiştiriyorum yani. Hı hı.

Tahlil etmeden yola çıkmıyorum yani. Pekiyi Selami ağabey, şarkılarınız arasında birebir yaşadığınız hikayeleri içerenler var mı? Var, var. Tamam özel olacağı için sormuyorum nelerdir onlar diye. Tabii. Pekiyi, beste, güfte ve aranje dallarında en beğendiniz eserler hangileri? Mesela, en iyi aranjesi olan eserlerim bence şu üçü, işte en iyi güftesi olan bence şunlar ve gibi Mesela, Ben Sevdalı Sen Belalı, Alışmak Sevmekten Daha Zor Geliyor,Seninle Başım Dertte, Özledim çok var yani. Çünkü ben aranjörü yalnız bırakmıyorum. Lütfen şurasını keselim, şurası böyle olsun, burası Yani her şeyi yönetiyorum, öyle yola çıkıyorum. Ha yani aranjenin içinde aktif olarak varsınız o zaman, introdan, bitişe kadar. Kesinlikle, al sana şarkının notasını, yap değil, diyorum ki; (mırıldanıyor) dı, rı, rımmm. Akorlarla, ritim yok. Hı, hı. (Mırıldanıyor) Dı, rı, ri, ra, ra, ra, ra, ra, ri, ra, ra, ra, ra, ram kafadan atıyorum (mırıldanıyor) da,ra ri, ra, dap, dap. Hocam aranjeyi siz yapıyormuşsunuz ya zaten yani! Bu böyle yani bırakmıyorum anlatıyorum ona göre. Harika, pekiyi mükemmeliyetçi bir müzik adamı mısınız, yoksa hissedilerek yazılan her sözü, her notayı önemsiyor musunuz? Hani, çok güzel bir şarkı olmadı bu ama olsun ya yine de hissettik, yazdık mı yoksa Yok. Eğer şarkı çok güzel değilse, zaten daha bir iki satıra giriyorum, diyorum ki; stop! Özür dilerim senden, yani pek gündeme gelmeyeceğin için seni de rezil etmeyeyim diyorum. Beni affet, bu iş burada bitti diyorum. Pekiyi yani şu anda kaç yaşındasınız, yani 72, maşallah. Pekiyi 72 yaşında, mesela benim ablam iş bankasında müdür. İş bankasının bir etkinliğinde geçen gün bulunmuşsunuz ve ablam geldi, bana şöyle anlatıyor; bu nasıl bir adam ya? Bu yaşta, bu adam kaç saat sahne yaptı ya? Bu adam hiç mi yorulmaz, bu adamın sesine hiç mi bir şey olmaz? Ayda sekiz, on konserimiz var. Allah o gücü veriyor. Maşallah şimdi onu soracağım bu sesi nasıl koruyorsunuz? Bu Allah vergisi ama şimdi ben, ofise geleyim, oturayım, viski durmadan lup, lup, öyle bir şey yok bende. Arkadaşlarla sahilde balık yiyorsun, içmek güzel içmesini bilirsen. Hı hı.

Yürüyecek yol arkadaşla güzel, seçmesini bilirsen. Yani kendine bakacaksın, bir insan en iyi doktor kendisi, kendinedir. Yani şu anda, iki ayda altı kilo verdim. Can boğazdan gelir, boğazdan gider Efendimiz Muhammad, Sallahlahu Aleyhi Vesellem derki; sofradan doymadan kalkacaksın. şu çağda da en büyük derdimiz o. Aç gözlüyüz yani, çok yemek istiyoruz, hatta elde olsa, bir mide daha yaptıracağız. Ekmek, ekmek çok az yiyorum. Grissini! Az önce grissini ile peynir yedim, bitti! Akşam ya sebzeli bir yemek ya çorba, ekmek yok tamamdır. Peki sahneye çıkarken neler hissediyorsunuz Selami ağabey? Sahneye çıktığım zaman, sanki dünyaya yeni gelmiş, doğmuş gibiyim ve o heyecan, o gelen müzik severleri mutlu etmek için canımı bile veriyorum. Böyle, bakıyorum, çok mutlu oluyorlar. Ben uçuyorum. Mikrofonsuz da okuyorum bazı şarkıları. Helal olsun, hissettiğiniz şeyi anlaya biliyorum. Hayallerimin arasında var. Pekiyi sahneye çıkarken ve yahut da albüm kayıtları esnasında, size uğur getirdiğine inandığınız bir aletiniz ya da bir obje var mı? Uğur getiren? Şimdi ilk önce, okuldan önce anne baba terbiyesi çok önemli. Hı hı. Oğlum derlerdi ki bana, sana yapılmasını istemediğin şeyi karşındaki insana yapma. Çorabını giyerken ilk önce sağ ayağını sonra sol. Ayakkabı giyerken, ilk önce sağ ayağını, sonra sol. Yola çıkarken ilk sağ ayağını, adımını at ve sonra, Allah ın adını anarak Bismillahirrahmanirrahim de. Tevekkül teha Allah. Allaha güveniyorum. Yola öyle çıkacaksın. Ben kimden korkarım? Bir tek Allah a inanmayan insandan. Çünkü, hesap vermeyeceğim der çünkü inanmıyor. Her türlü kötülüğü bekle. Bu çok önemli. doğru söylüyorsunuz. Pekiyi yaptığınız müzik dışında, tarz dışında dinlediğiniz veya beğendiğiniz müzik türleri var mı? Hani.. Ben evde oturuyorum, opera, caz, çok sesli müzikleri açıp, oh dinliyorum. Keyif alarak dinliyorsunuz yani?

Tabii. Çünkü büyük senfoni orkestrayı çok seviyorum. Mesela burada Baştan Başa Sen, ilk şarkısını dinleyin. Dersiniz ki; bu Türk bestecisi değil, başkası yapmış dersin yani. ilk fırsatta hemen dinleyeceğim. Pekiyi sizce, şimdi bu kısım çok önemli; şimdi iyi bir sanatçı, sadece hakim olduğu müzik türünde mi çalışmalıdır yoksa bu konuda kendini sınırlamadan, farklı türlerde de çalışmalar yapabilmeli midir? Yani bir örnek verelim; halk müziği sanatçısı bir adam var ve bu adam bir rap ya da bir heavy metal bir şarkı da yapıyor. Şimdi bu eleştirilir mi sizin tarafınızdan yoksa desteklenir mi? Yani; evet ya, bu iyi yapıyor. Adam türkücü ama metal de yapıyor, helal olsun mu dersiniz? Nedir doğrusu sizce? Şimdi bakın, güzel bir şey yapılırsa, o, sesine uygun, o, alt yapısı, orkestrası ve şarkı, şarkı, şarkı, çok önemli! Güzel olduğu zaman, helal olsun derim kutlarım. Çünkü ben her tür müziği seviyorum. Yani Çünkü özellikle şey var yeni jenerasyonda, işte sen rock müzik mi yapıyorsun; Aa bu adam rockçu ama geçenlerde işte atıyorum pop bir şarkı söylemiş artık bu adam çöp diyorlar mesela. Şimdi bu size de yanlış geliyor bu durumda, doğrumu? Yani, bence her tür müzik okuyabiliyorsa, yorumlayabiliyorsa yapsın. Pekiyi sanatta katı olduğunuz kurallar, keskin çizgileriniz var mı? Yani bu benim sanat felsefemdir dediğiniz ya da hayat felsefemdir dediğiniz? Yani; şu benim kırmızı çizgim, bunu geçmem ben! Böyle bir kural? Şimdi, benim bir yapım var. Düşünüyorum; slogan, işlenmemiş konu. Mesela insan, sevgilisi kızdırır onu, seninle başım dertte ne yapsam bilmiyorum ya yeter be der, seninle başım dertte, ya bir sevgilim vardı, ayrıldık ama onu sevmedim ama ona alıştım ya. Alışmak sevmekten zor. Farklı bir olay olmadan yola çıkmıyorum ve sözün yapısına göre melodiyi yapıyorum. Bu çok önemli. Siz önce sözleri yazıyorsunuz ekseriyetle o zaman? Bazen melodi geliyor aklıma, söz yok. İntro diyelim, bu ara nağme. Sonra böyle düşünürken, bir bakıyorum ki dörtlük aklıma geliyor bir, böyle bir arada ilham geliyor; Aa vallahi bu melodiye, bu söz daha iyi yakıştı. Bu güzel oldu diyorum. Ondan sonra yola öyle çıkıyorum. Pekiyi son üç, dört soru kaldı ağabey. 1- Bale, opera ve müzikaller hakkında düşünceleriniz nelerdir ve bu etkinliklerin ülkemizde yeterince yapıldığını düşünüyor musunuz? Ya da hani biraz bu konunu abartıldığını mı düşünüyorsunuz? Yani hani, giden yok, eden yok. O kadar üstüne düşmeye gerek de yok mu? Yoksa insanlara bu alıştırılmalı mı sizce? Hı, hı. Şimdi, o dediğiniz her tür müzikte Türkiye de olduğun için, melez yapmak lazım.

Onlara biraz daha yakın melodi. Hı, hı. O orkestra, çok uçuk olmadan yaklaşırsan, halk tabii ki bence Türkiye de her tür müzik için halkımız, güzel orkestra, güzel bir program, güzel eserler, olduğu zaman yalnız bırakılmamalı. Çünkü her tür müziğe karşı saygım var benim. pekiyi sizce Türkiye de, burası şimdi ince bir nokta; bestecilere yeterince önem verildiğini ve telif haklarının yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Yani gerek bu konudaki yasaların yeterli olup olmadığıyla, gerek meslek birliklerinin yeterli çalışıp çalışamadığıyla ilgili. Şimdi, şimdi yani benim ben, Avrupa ülkelerinde olacağım, bu kadar beste yapacağım, özel uçaklarım olurdu. Gene burada dağıtımlar yapılıyor kötü değil ama Avrupa ülkeleri gibi değiliz. Değiliz. Pekiyi bu sorunun giderilmesi için hani, sizce ne yapılması gerekir? Bunun daha iyileştirilmesi için hani, şöyle olsaydı aslında bu şartlar daha iyi olurdu dediğiniz bir şey var mı? Vallahi o bayağı oturup toplantı yapmak Şunu yapmaları lazım, Avrupa ülkeleri birliklerinden, onlardan çok iyi bilgi alsınlar. Ne yapıyorlar, nasıl bu şekilde hakları çok iyi topluyorlar? Onları iyi çözüp aynı kanunları, aynı gideri burada yapmaları lazım bence. Pekiyi dijital ortamda ya da televizyonda yayınlanan şarkılarda, mesela hep solist ön plana çıkıyor. Hatta öyle ki youtube da mesela yayınlanan birçok klipte, sadece işte sanatçının, şarkıcının adı ve şarkının adı var. Onun dışında klip üzerinde yok. Hı, hı. Şimdi Avrupa ülkelerinde, Avrupa ülkelerinde öyle bir şey yok. İlk önce şarkı ismi yazılır. Altına söz, müzik kiminse oda yazılır. Sonra sanatçının adı yazılır. Çünkü besteci ile söz yazarı emek vermiş o şarkıyı getirmiş ama ay Selami Bey geçenlerde şarkı dinledik, o da sizinmiş ya! Merak ettik ama yazılmadı da biz öğrendik, baktık, ya seninle ya sensiz sizin besteniz mi? dedim (Mırıldanıyor) Ya seninle, ya sensiz. Birçok şarkı a a buda mı sizin diyorlar. Günay da okuyoruz, kadının biri holdingler sahibi. Yirmi kişi bir kadın grubu. Çiçek, şampanya gönderdi. Kartı saklıyorum:

Sayın Selami Şahin, bundan sonra adınız Selami Şahin değil; Selami buda mı senin. Hah, hah, hay Çok güzel, çok güzel. Şimdi benim bu konudaki, hani naçizane düşüncem şudur ki, yani internet üzerinde de olsa, nerede olursa olsun, kliplerin üzerinde besteci, söz yazarı, aranjör ve solist, bunların yer alması gerekir. Aynı fikirde misiniz? Şimdi, Avrupa ülkelerinde yazılmadığı zaman mahkemeye veriyor besteci veya aranjör veya söz yazarı. O zaman yasal düzenleme gerekiyor burada. Onun için onlar mecburdur, ilk önce yaratıcı kim onu orda yazacaklar. Bunu televizyonda görüyorum mesela, ses yarışmaları, şu, bu, filan, benim şarkım okunuyor ama ya, bir söz müzik Selami Şahin yazın oraya ya! Yani bu yok. Pekiyi Selami ağabey, son sorularım artık. Müzikle uğraşan ve bu alanda kariyer yapmak isteyenler; yani sizin söyleyeceğiniz, böyle tek nefese bile ağızlarını açıp bakıyorlar. Ne söylersiniz onlara, tavsiyeleriniz, tecrübeleriniz? Şimdi beste olarak, söz olarak, ses olarak taklit yaparsa, taklitler aslını yaşatır. Çok iyi bir beste olmadan, çok iyi bir söz olmadan, gidip, albüme girip, bu kadar harcama, albümde stüdyosu, sazı, aranjesi, orada yazık, boşa gidiyor. Şarkı güzel olduğu zaman, bir cümbüş, bir darbuka bile yetiyor bazen. Şarkı, şarkı, şarkı! Sonrası olur. Aynen. Pekiyi bunların dışında son olarak eklemek istediğiniz başka bir şey var mı? Hayranlarınıza bir mesajınız? Önümüzde mesela yılbaşı var. Ben, ben her zaman şunu söylüyorum; müzik sevenlerin sevgisiyle yıllardır Selami Şahin var. Onları mutlu etmek için, onlara çok güzel şarkılar bırakmak için savaşıyorum. Çünkü onların hakkını ödeyemem, Allah onları başımdan eksik etmesin. Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Allah sizi de başımızdan eksik etmesin. Bu arada, benim size bir hediyem vardı, nerede? Şimdi, benim babamda şiir yazar. Bir kitap yayınlamıştı yıllar, yıllar önce. İmzalı olarak o kitabı da size hediye etmek istedim. İhtiyar Delikanlı İhtiyar Delikanlı Vaay!

Tanırsanız çok seversiniz babamı. Şey bir adamdır, hani sizin gibi, hoş sohbet bir adamdır. O zaman şöyle yapacağız. Ali Öztürk adına bir CD, ikinizin adına bir CD. Çok teşekkür ederiz Estağfurullah İmzalıyorum hatıra olarak.