,..._---= B ""'"- ' J. '""----.!'ve S --ı

Benzer belgeler
Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Erotik Şiirler Atlasım. Serkan Engin. (Derleme)

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

Nafiz Diba. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

KIRMIZI KANATLI KARTAL

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Cemil Kara. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Polat Gürgen. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

0523 Küçük Sardırdım Kağıt Üzerine Mürekkep Küçük - Dilimi Aldılar İçimde Kaldı Kağıt Üzerine Mürekkep

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!... Ekmel Ali OKUR; Hemşerimiz, Adanalı, Adam gibi adam! İnşaat Mühendisi,

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Şam / Mart. Medine / Ocak. Semerkand / Şubat. Kayrevan / Nisan. İstanbul / Mayıs. Gırnata / Haziran. Kudüs / Ağustos. Bahçesaray / Eylül

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

tellidetay.wordpress.com

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ ŞEKERLİK EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Devrim Mehmet Pattabanoğlu

Hakan Gökbaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

Yazar : Didem Rumeysa Sezginer Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Yunus Emre

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

iki Zafer Yalçınpınar

Hikaye uzak bir Arap Alevi köyünde geçer. Ararsanız bambaşka versiyonlarını da bulabilirsiniz, hem Arapça hem Türkçe.

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Hiçbir şey olmamış gibi çekip giden, kalpleri hunharca katlederek bırakanların bu hayatta mutlu olacağına inanmıyordum. Zamanla bu inanç alev aldı;

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Kirpiklerimin Gölgesi

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

TEOG 1. Dönem Türkçe Denemesi (3) 1

AYLA ÇINAROĞLU. Şiir Gemisi

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

DELİ KIZIN TÜRKÜSÜ Seçme Şiirler. Gülten Akın

Sevda Üzerine Mektup

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.


Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

PİNOKYO EĞİTİM KURUMLARI MART AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI 1. HAFTA

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

Firuze Keleş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

2015, Tudem Eğitim Hizmetleri San. Tic. A. Ş. 1476/1 Sok. No:10/51 Alsancak-Konak/İZMİR

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Numan İstanbul. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Cümle içinde isimlerin yerini tutan, onları hatırlatan sözcüklere zamir (adıl) denir.

SAN Kİ ÖNCELEYİN GÜL AŞIK OLMUŞTU. kadının yeniden yaratılmasına sebebiyet vermiştir, onlara olan eşsiz aşkıyla. Bir yandan bu

YARIM KALMIŞ HİKAYE YUSUF KILIÇLI. Sıfır Başlangıç Demektir. Sıfır 1 den önce gelir. Sıfır Yayınları Yayıncı Sertifika : 35340

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Sedat Girgin PERA GÜNLÜKLERİ. 5 Basım SIRLAR OTELİ. 2. Kitap

PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında

Transkript:

Ahmet Telli,..._---= B ""'"- '-- ---.J '""----.!'ve S --ı

Şiir 20 Barbar ve Şehla Ahmet Telli Kapak tasarım: Utkul Lomlu Mizanpaj: Bahar Kuru Ahmet Telli 2003; bu kitabın yayın hakları Everest Yayınlan'na aittir. 1-4. Basım: 2003-2004-2006-2008 S. Basım: Mart 2013 ISBN: 978-975 - 289- lll- X EVEREST YA YlNLARI Ticarethane Sokak No: 53 Cağaloğlu/İSTANBUL Tel: (212) 513 34 20-21 Faks: (212) 512 33 76 e-posta: info@everestyayinlari.com www.everestyayinlari.com www. twitter.com/everestkitap Baskı ve Cilt: Melisa Matbaacılık Matbaa Sertifıka No: 12088 Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul Tel: (0212) 674 97 23 Faks: (0212) 674 97 29 Everest, Alfa Yayınlan'nın tescilli markasıdır.

BARBAR VE ŞEHLA Ahmet Telli

BİR COGRAFY ANlN TETİK BOŞLUGUNDA

Bir insanı sürgüne gönderdin. Tamam. Ya sonra? Bir ağacı köklerinden ayırabilirsiniz, ama gündüzü Gökyüzünden koparamazsınız. Yarın güneş doğacak. VICTOR HUGO

HECELERKEN ÖMRÜMÜ Ömrümün hangi hecesine baksam Uzadıkça uzayan bozkır yalnızlığı Ve duman rengi kasabalar ki sen Okunaksız mektuplar da diyebilirsin Sesini yitirmiş bu gergin coğrafyaya Sözlerin eksilip eskidiği bu gri atlas Karanlık bir vadiye akıyor, bütün Işıklan söndürülürken belleğimin Ve sen kurtarabilirsin beni ancak Unutmanın bu vahşi saldırısından Alnıını okşa dağıt alışkanlığımı Belki sümbül serinliği olur yeniden 11

Çocukluğurnun elinden tutan Masalcımdın benim, göğsüne Yaslanıp gecelerce diniediğim Diniediğim ve kederini nehrin Kızılkahve toprağına benzettiğim Bana öyle geldi ki her çiçek Ve her kuş su içmek istiyor Sesinin gözesinden bu bahar Bense bir çiy damlasıyım Dudaklarının ışkın kokusunda Elierin diyorum, Serçelan Yaylası Yahut Munzur tedirginliği şimdi 12

Esirgedik kendimizi mutluluğun Sığ sularından ki aslında uzun Bir öyküye benziyor en kısa ömür Kayıp yıllarımızın uçurumundaysa Ay dağardı ve biz susardık seninle Susardık, Munzur anlatırdı aşiret Töresinden dağ geleneği yarattığını Sonra arkadaşlarımız gelir konuk Olmaziardı ayrılıklara ki ay o vakit Bir göçebe çadırıydı Sümbül Dağı'nda Zap suyu ise telkari bir kemer olup Sarılırdı Kürt kızlarının beline 13

Kalbirn dedim sonra, aşk da Bozkırdaki yangınlar misali Yeşerse de arsız otlar yeniden Ne dağların eflatun ufku ne de Kırlangıçların esmerliği görülür Ki her örnrün ezberindedir Bu hecenin bütün harfleri Eprimiş anılar kalıyor geride Bir de ceylanların ürkek Sıçrayışiarı tetik boşluğunda Ve unutuluyor işte bu kadar Çok sevilmişse sevilenin adı 14

MARDİN Dağa bir gerdanlık olan şehir Ay şehir miydi kadim tarihte Yoksa dilsiz bırakılan yetim, Çanı kırık bezgin bir kilise mi Hüznün h;ilesi diyordu kimileri Gülistan diyenler de vardı Orada Şahınaran hikayeleri Bir de telkari acılar anlatılırdı 15

Karanlık, zilsiyah bir efkar Gibi çöktü ocağımıza ki cinnet Cehalet ve ihanet çagı diyordu Keldani kılıklı bir ihtiyar Kilidi kırık bir kapı, ipi safran Kuyuydu galiba uzaktaki sual Cevap yerine deve yüküyle tuz İpek ve bakır taşırdı tacirler Vurup sırtımıza dağımızı bir de Gam yükünü düştük eteğinize Ki orada vefadan eser aşktaysa Sabır, sehat ve umut yok 16

Bilindi işte. Hicret bir hicran idi makfıs fecrinde yolumuzun Yol uzun atlar tedirgin sularsa Büsbütün köpük kesmiş atlasta Sulara sual olunan hiçbir şey Cevapsız kalmamıştır ve efsane Tarihin yerini alacaktır elbet Yanlış okundukça Dicle ile Fırat Öyle ki, üç gümüş balık dile gelip Dediler: Gerçek ezeli vahşettir Gölünüze çöl gönlünüze karanlık Savrula deyip düştüler bir masala 17

Korkan kartalın kanadı da Kalkmaz olur ki yanlış bir Rfıyaya benzer bu coğrafyada Yaşamak, ölmek ve sevişmek Ölmek çocukların asıl işiydi Ağlamaksa kadınların nasibi Bu yüzden küskündür onlar Osmanlı mülküne ezelden beri Bu yüzden kadını erkeği almıştır Yaşadığı toprağın rengini, Ezidi Süryani'ye benzer biraz Asuri ise Ermeni'ye belki de hepimize 18

Mülksüzlük çağına daha çok Zaman vardı ve uygarlık Aralıksız kurban arıyordu Halkların mazlum coğrafyasında Ve dağa bir gerdanlık olan şehir Telkari üslubunu unutmadan Şerh düşüyordu yaşananlara Çünkü o bir hatıraydı Gülistan'da 19

KEKOMEÇE 1/ Kekeme bir tarih perperişan Aşkların nesisin sen şimdi ey Ardına baktığında Munzur Şimdisi gri bir okyanus olan Ormanın yakıldı senin, köylerin de 20

Babası Kırınanç olanın payı Etno hüzünler ve kekomeçe Zaten kavalandıydın bunca ey İşte o kadar ve bir ne ise Su işte, Asınin ve nelerin Kekemesi olan huzursuz oğul Kovulmadığın ütopi kalsındı Kovulmadığın bir ne ise Ama sen terket bu dünyayı da 21

2/ Arkadaşlardan bir merak kalıyor sana Bir de günbatımının kışkırttığı hatıra Sesin öteki'ne benziyor şiir okurken Kekeme ıssızlığında aklın kamaşıyor Newroz ateşini yakanlara cevap diye Zağros'da yeni bir dergi çıkarıyorsun Kalbinin batısı kadınların işgali altında Diğer yarısında arkadaşlar, bense oğlum Demiyorum sen babam diyorsun, birden Yasanın yasa boğduğu eski bir Kırınanç Uzun bir mektup gibi düşüyor aklına Bırakıp gidemiyorsun Pera sokağını Sen kekeme ve Kekomeçe kal istersen Ben oğlum diyeyim sesini duyunca 22

KABART AY Aniatma külliyesi viran tarih Yazıcısına, siyaset ve bezirganlık ilminin erbabına ki at değil ateş Hırsızlığıyla başlar senin hikayen Dağın kurdu göğün kanatiısı bilir Uçurum bu yüzden sessiz, orman Bunun için uğuldamaktadır hala Ve sayıkiayan bir coğrafyada Sayrılıklar salgın umutlar yaralı Hatıralardan kan sızmaktadır 23

Kavminin kendine olan zulmü itikat, itimat ve itaat idi Bundandı talan, iskan ve hicran Oysa gök nasıl gürlerse yağınurda Şaklamalıydı itiraz ünlemleri de Hayatın solgun şakağında öylece Ve büyük çılgınlıklar yaşanmalıydı Nart körükçüsü küheylanların Gece gündüz gördüğü düştü bu Maceraları birer efsanedir şimdi 24

Oğulların at çalınazsa kız kaçırırdı Kızlarınsa ezelden utangaç, mahcup Bir mendil düşürür gibiydi selamları Düşen her mendil bir tüfek atımı ötede Bozbulanık eder bir delikaniıyı ve ay Huzursuz bir taya yoldaş olmak için Akardı gecenin ürperen alnına o an Gece yalnız orada, atların göğünde Çok yıldıziıdır ve yıldızlar Çerkes'in Uzanıp alacağı kadar yakındır yeryüzüne 25

Gümüş eyer sahtiyan çizme ve sedef Kakmalı bir hançerdi payına düşen Ve zaman küheylanların katlini Yine bir küheylan olarak gümüş İpliklerle nakışlamıştır gergefine Canın yanıyor koca Nart, çılgın tay Bir rüyan olsun artık, bir rüyan olsun Yelelerin ter içinde soluğun nemli Ah çılg:ın tay Kabartay!... 26

AH DELi TAY İnsanı ülkeden kopartabilirsiniz, ama insanın yüreğinden ülkeyi sökemezsiniz john Dos Passos Sesinden ışık bakışlanndan Zifiri karalık sızan deli tay Şimdi sana hangi dağın yeli Hangi uçurumun uğultusu Hangi suların yıldız şavkları 27

Kıyı kıyı git de düşme bir çölün Serabına diyen babanın yüzü Gümüş eyerini fırlatıp attığın Vadiye benziyor öylesine sisli öylesine ıssız ve heder edilmiş Taynakların çakmaktaşı kav Ve kıvılcım. Soluğunsa hareleniyar Yamacın karlı sağuğunda Bezirgan bakışlı bu göç yolu Hiç bitmiyor, bitmeyecek belli ki 28

Trabzon Varna Ürdün Lübnan Ve dünyanın bütün sefillikleri Şimdi bu ayışığının altında Nasıl uyuyabilir şaşıyorsun Aklına Elbruz geceleri geliyor Terkinde kaçırdığın kızlar, sahtiyan Çizmeli silahşorler düşüyor aklına Erneeklerine süt yürümüş gelinleri Obanın güngörmüşlerini at hırsızlarını Telef olan çocukları düşünüyorsun 29

Güneye, çöle dönme yüzünü Demişti ya baban: Süvarin Duymadı at öğüdünü deli tay Bundandır kızların cariye Silahşorlerin emirkulu oluşu Bundandır tarih denilen sarsağın Sana ayırdığı sayfalar ki eksik Yanlış ve alfabesi unutulmuştur Heba edilen bir rüyanın sabahında Aniatma bunları bana deli tay 30

Ezberimdedir büyükbabamın Çölde kayboluşu, nineminse Çıldırması padişah hareminde Anlatırlar ki muhacir olanın Hicrandır ömrünün yarısı Alnı akıtmalı atlar geliyor Gözümün önüne ve bir de Camiden uzak duran azanın Kafkas'tan getirdiği Tha'ya Eyvallah etmeyişi bir daha 31

Gümüşün beyazı nehre, ayın Gölgesi düşmüşse eğer kedere Şair bir tetik boşluğundadır Ve söz kar etmez olur Çerkes'e Atlar da yılkıdadır çünkü, yürek de Sesinden ışık bakışlarından Zifirl karanlık sızan deli tay Şimdi sana hangi dağın yeli Hangi uçurumun uğultusu Hangi suların yıldız şaukları 32

BARBAR VE ŞEHLA

BARBAR VE ŞEHLA /1 Hayyam, yalnızdın sevgilinin yanında Şimdi gitti, artık ona sığınabilirsin. Rivayetdi ve zaman sakin Bir su gibi hareleniyordu Senin için orman uğultuları Uzun kış geceleri getirdim Artık okunmayan masallardan Bildim ama bilemeyip düştüm Yollara ısliğırndaki gül kokusuyla Çünkü gül mağrur bir yalnızlık Yahut dalgın bir keder olarak Yakışırdı senin şehla sesine Riuuyetdi ne zaman suhi oldu Bildim bilemedim suhi nasıl soldu 35

Anka'nın beni bıraktığı yerde Barbariara rastladım, en çok Seni andırıyorrlu incelikleri Seni ve senin şehla duruşunu Rüzgar doldurdular ceplerime Oysa ben yılanların deri değiştirdiği Bir çöl arıyordum kendi çölümde Gövdemin çağına ulaşmak'çin Matematik ve şiir çalışıyordum Tarihse barbarlık öncesi devirierdi Riuayetdi ne zaman sılhi oldu Bildim bilemedim sahi nasıl soldu 36

Dağlarımda yangın ovalarımda Tufan hikayeleri anlatılırken Masaldan masala, efsaneden Efsaneye sığınıyordun ve ben Sıfırı öğreniyordum Aztekler'den Şiirse şehla sesine benziyordu Yani yalan yani bir kara zulüm İnceliğin barbar duruşu belki Vak'anüvis edasıyla geziniyor Yenildiğim tüm alanlarda şimdi Riuıiyetdi ne zaman sıihi oldu Bildim bilemedim sdhi nasıl soldu 37

Bir kez daha uğradığımız Cinayet yerine benziyor Unutmak istediğimiz ne varsa Meğer ne çok biriktirmişim Unutınarn gereken şeyleri Duruşunu, şehla sesini mesela Yatağımda kalan sıcaklığını Yastıkta başının bıraktığı çukuru En çok da bir yolculuğa çıkarken Dönüp dönüp sarılışını Zaman bir su gibi heireleniyar yine Riuayetdi ne zaman sahi oldu 38

BARBAR VE ŞEHLA 1 II Uzun uzun susuyarsun bir gülü koklarken Yüzün büsbütün gülistan oluyor ve bitti Sandığımız yerde yeniden ürperen bu aşk Hangi hatıralarla kanadı hangisinde sustu Biz hangi şehirde güller taşıdık odamıza Hangisinde yaralarımızı saracak bir dost Bir yoldaş aradık ölürcesine, yoktular Zilsiyah hatıralar edinmişti şehirler ve barbar Zamanlardı bizim şehla sessizliğimizde 39

Nice yıkımlardan kurtardığın şeydi susmak Adressiz yaşamalardan, mutsuzluklardan Umutlardan geri kalandı ve yakıştırdın Kendine, yüzünün biçimi buradan geliyor İki şehir, iki Darbe arasında geçirdiğin yıllar Sana bir onur gibi ekledi susmayı ki güller Sessizliğin koynunda bulurlar renklerini Ayrılıkların bir rengi vardır, susuşların Bekleyişlerin, yalnızlıkların da öyle Şehrin görüntüsü unutmanın rengine benzer İstasyonlarsa özleme dönüktür nedense Ve bir köşesinde mutlaka taşra kokusu Kokunun rengi nasıl yayılır bilirsin Güllerden, fesleğenlerden ve acılardan 40

Hiç konuşmayalım istersen susmak bir dil Bir hatırlamak olsun yitirdiğimiz ne varsa Hatırlamak deyince içimden bir rüzgar Işıkları söndürülmüş kasabalar geçiyor Komşu bahçeden hoyratça kopardığım güller Kendimi Pekos Bill yerine koyduğum Günler düşüyor içime, kendime sığınıyorum Hatırlamak deyince annemin öldüğü gün İçimden bir mürekkep ırmağı akınıştı Su ve ateş, hava ve toprak ve her şey Cıvaya dönüşmüştü orada, ikide bir Gülkurusu yolculuklara çıkışım bundandı Yön duygumu galiba o zaman yitirdim Hangi şehirde yoksan ben kayboluyorum orada 41

Zarif hatıralar edinmiştik sokağımızdan Ve eğilip bakardı geçip giden bulutlar Sen mektubundan önce gelirdin, kuruyan Fesleğenler için yas tutardık yazsonları Devrim bir ihtimal olarak kaldı diyenlere Sessizce itiraz etmeyi öğrendik o günlerde Dokunsalar akasyalar gibi yaprak dökerdik Şimdi ürperten, onaran bir şey var, sen bir gülü Uzun uzun koklayarak anlatıyorsun bunu Kalbimizse küllerin altında kalabilen iki köz İki cehennem; imlası bozuk mektuplar gibiyiz Çünkü imla evlilikle biten aşklara benziyor Rüzgarını yitirmiş vadiye, bulutsuz Yağmursuz bir gökyüzü de diyebilirsin 42

Uzun uzun susuyarsun bir gülü koklarken Hatırlamak böyle bir şey olmalı diyorum Unuttuğumuz ne varsa barbarlar sızıyor Bizse şehlfı bir isyan oluyoruz şehrin Zilsiyah hfıtıralarından sıyrılarak Sevmek böyle bir şey herhalde diyorum Sen uzun uzun koklarken bir gülü Ve yüzünün doğusu gül kokuyor çünkü doğu Gülistandı dağın ve destanın bize anlattığı 43

ŞEB-İ YELDA

Şeb-i yeldciyı muuakkitle müneccim ne bilir, Müptelci-yı gama sor kim geceler kaç saat! SABİT

SES Ünledin Gelmedi kimseler Kalabalık olurum sandın Usanırsan beklemeyi Gizle bile kendini Meş'um sorulardan Kimselerin bilmediği Bilmediği güzergahtan Gah seni gah onu Yanıltıp sevdalardan 49

Çınlasa da iyidir ses Sese değdiğinde Her kimse ünleyen Dön bir bak istersen Bak erikler çiçeğe Yangın yalaza Yolcu yollara tırmanıyor Dağ tırmanıyor buluta Sisli sesler çizerek Ve dönüp bakmadan Yeryüzüne so

Yer gök arasında bir yerde Yazılır mı söylenir mi Aklınla tımakladığın tarih Aklının çatısı uçuyor Yağmur başladığında Ama iyidir ses Yağmurun da olsa Fırtınanın da 51

TUZ SEYRİMESİ gül yanlış kokarsa, tuz yakaya takılır Orhan Alkaya Tuz seyrimesiydi ve şaşkındık Zifıri bir susku sekiyordu Çocukların ıssız oyunlarında Kuşlarsa kanat çırptıklarında Düşüşüp duruyarlardı ve söz de yitirmişti özgül ağırlığını 52

Kurumuş davul derisi kadar Gergindi söz ile mürekkep Mutsuzluk seyrimesiydi tuz Çürük bir umut, çürük tuz, Nemi sağurulmuştur örnrün Gridir artık kan kırmızısı Bilinsin isterdim yolculuğun Burada bittiğini ve söndüğünü Bütün yıldızların bu arınanda Çünkü orman tuzlu ve ıslak Bir mevsimdi çürümüş yaprak Ölülerinin altında kalsa da 53

SÖZ VE ALDANIŞ Gidelim istersen suyun Söğüt dallarını seriniettiği Irmağın sesine aldanarak Bir aldanma değil midir Öncesi unutulan şeyler gibi Aşklar ve yolculuklar da Belki anlatır anlatacağı Bir şey varsa bekleyen Eprimiş olsa da sözler 54

Sözler hangi birimizin Yalnızlığı.na kaçak yolcu Olmamıştır ki kimi zaman Çığlığa dönen bekleyişler Sözün yırtılan yeri midir Gecenin kezzap koynunda inandığımız ne kaldıysa Bilemediğimizdendir ve tanrı da bunaktır bu çağ kadar Bu çağ unutmuştur artık Çağlamayı ve serin söğüt Dallarından düdük yapmayı ss

RÜYA BİTTİ Efsun ve şiir akardı çam Kokularına karışarak suda Olursa işte öyle alsundu Artık gidelim bu yerler bize Dar gelir Bir de kekemeliğin dillere Destan olmuştu kaç bucak Dolaştın bu kırık söylenle Git girlebilirsen ardından Yar gelir 56

Varlığımızdan daha büyük Bir gözdağı aşk ve keder Dahi mücrim dahi mağdur Olandı bilen bilir bilmeyene Söz gelir Ben hiçbir şey söylemedim Öyle say ya da öyle san ki Rı1ya bitti yalan zamanıdır Hakikatlı bir yar desen Az gelir Bir şeb-i yeldadır susuşun Yahut bir o kadar uçurum Kalbin yirmi bin fıtte tüketti Yakıtını ah elinden şimdi Ne gelir 57

TARİH Meramını anlatamayan Kekeme bir ihtiyardı o Kimi bilge sandı Kimi yalancı çoban Sürüsüne dağı aşırtamadı Sayısını hesaplamaktan Ümmi idi kütüphaneler Kuracak kadar kentlerde 58

Kör bir ozan bazen Değneğini yitirmiş yazıda Bazen sözün uzunu, aklın Şaşırtılmış karayazısı Belki de kasr gölgesinde Anlatılmaktadır hala Karaya vuran gemilerin Cengaver öyküleri Kekemeliği sakarlığındandır Çocukluğundan belliydi bu Nisyan ile isyan arasında Felcolmuş bir beliekti belki de 59

KARAKUTU Kuyu kaydediyar derinliği Uykuyu, büyüyü ve kabusu Bir yandan da duyuruyor Ayışığı altındaki yolcuya Kapıların kapandığı bir anı Ağrıların başladığı bir an da diyebiliriz titreyen mum ışığında kalmışsak eğer İki şak oluruz o zaman Ten ile tin tiz ile tez Tez elden haberimiz gelir Galiba ufka çarptık biz Matem libasına bürünmüş Kutu ve kuyudur tanık Katlimizse kayıt dışıdır 60

YOL Dalgın yahut telaşh Bir yolcunun unuttuğu Şu bir demet çiçek Yer alabilir mi İstasyanun Kayıp eşya listesinde Anımsar mı şaşkın yolcu iner inmez trenden Neyi unuttuğunu geride Avuçlanndaki kıvılcım Tutuşturur mu bir ormanı 61

Yolculuk uzun bir cümledir Ezberini bozar kimilerinin Derin yüzrnek nefesini tutmak Ve bir de anıları daima Yanına almak gerekir Kaybolan nedir, solgun Bir bahçe anlatır bunu Unutulan bir demet çiçek Açık kalmış bir kitap anlatır Yarım kalan bir cümle 62

Yol unutturur kimilerine Daha istasyondayken birşeyleri Vedaın sıcaklığı yele dönüşür Üşür bir demet çiçek o an Kapanır içimizdeki kapılar Vefa dışarda kalır 63

CIVA Susuyorum; çiseleyen solgun Aydınlıktan anlamalısın bunu Toprak bunca dil biliyor ve gök Karıncalanıyor ben susarsam Bir sitem olarak sunuyorum Aklımı ve papatya kokusunu Belki bulunur yüzleşme imkanı Sıfırın ve hiçliğin ırmağında 64

ırmak bir hayal tarihi diye Örtündüğü sözlerden geriye Eprimiş mümkünler bırakıyor Bir de şaşkın imiasım aşkın Sülfür sızıyor aşkın şaşkın İmiasma ve hatıralardan Asit çiseliyor ne zaman Şehrin haritasını açsan Susuyorum çünkü eksik Bırakılmış bir şeyler var Diyelim ki az hatırlanıyor Cıva'nın bize anlattığı 65

ISRAR Papatyaya sığınan arı bile Bozguna uğratabilir şiiri Dağın yakın göğünse çok Uzak görünmesi yolcuya Dağın yamacındaki sürü İyi tanır çobanını, köpeğini Bir de ay doğunca büyüyen Çok büyüyen karanlığı 66

Testisi kırılan çocuk suyun Sesini doldurur avuçlarına Balık pulları gibi ışıldar ses Sacalatır türküdeki kırık sesi Bir sigara içimi ötede yolcu Şaşırabilir belki yolunu Bekleyeninse gözü takılır Bir buluta ya da kuş kanadına Çünkü ısrar ediyor hayat Metalden kuş tüyüne, şehirden Kelebeğin ağırlıksız imgesine Kurarak bir asma köprüyü 67

TiNER VE TANGO - Bunları niye soruyorsun abi Kayda değer neyimiz var ki Hayat ne kadar sarsaksa biz de o kadar meczubuz işte - Elbette çok korkuyorum Korkmasam saldırır mıyım Para verecekmiş gibi yapıp Üstüme işeyen hergeleye - Genelev kadınma anlattırır Düzmece hikayesini gariban Hayatımı sorma bana abi Fena gücenirim sana yoksa 68

- Gelme üstüme, bak şunun Şurasında dövülmüş bir kedi Gibi sıkışmışız işte, iyilik Falan istemiyorum senden abi - Hülya iyi şeydir abicim Gündüz rüyası renklidir Ben her yerde ve "yağmur Nerde yağınazsa arda uyurum" - Ferdi abime söz ettirmem Ağzımdaki jilet seyriyar bak Belli ki polisler ava çıkıyor Bunaldım, siktir git burdan abi 69

AY VE ISLIK Ay da geldi orta yeri dolandı Karacoğlan Gümüşü kararmış bir aşkın Ay düşmez üstüne, düşse de Üşür bu su sızdırmaz suskuda Üşür ve yalnızlığına sığınır Yeniden kendi olmak için Çöle yahut denize döner yüzünü 70

Yüzü bildik bir yüz işte Tarazlanmış bir geceye iner Suya, çakal sesine ve aşkiara bazen Yarınki gecenin uçurumundaysan Bir infaz olarak karşındadır ay Düne dön, düne ve yitirdiklerine Dağı yitirmişsen dağa, sesini Yitirmişsen sesine dön, ki artık Ay bir veda ünlemidir kapında 71

Ah çocuk, ay büyüdü ve sen hep Geç kaldın, zaman söğüt yaprağı Gibi hışırdayıp dururken sularda Islığın yetmiyor gümüşü ve ayı Denize düşürerek pariatmaya Ay üşüyor, ay üşüyor bu yalnızlıkta 72

BİTEN BİR AŞKTAN SONRA Hiçbir şey daha kötü olamaz Kötü biten bir aşk sonrasından Ahrazlaşırsın, gölgelenir nesneler Her telaş ıssızlık taşır biraz Kabahatli bir çocuk gibi çıkarsın Sokağa, ki sokak puslu, alıngan Kalbinden daha tenhadır dünya Tenhadır sığındığın bütün kıyılar 73

Odan dağınıktır, tütün kokuyordur Okusan da dilsizdir kitaplar Bir fotoğraf düşer ansızın Cam kesiği gölüşlerdir kanayan Pencerende solgun bir ayışığı Mahcup bir duruşla bakarsın Susarsın. Sükı1t iyi gelir belki Sükı1t: Zamanın en eski dili 74

ORADA KAL Sana orada, eski bir lokomotif Gibi soluyan istasyonda elveda Demiştim ve o an bitiyordu işte Bütün hikayeler gibi bizimki de Yaralı bir hayvan inine dönerken Nasıl kan izleri kalırsa ardında Öyle ayrılmıştık biz de izimizi Bıraka bıraka karlı istasyondan 75

Bu şehir hurda demir yığını Gibi paslandı sen gidince Kar aydınlığında basıldı evler Kahreden bir tipiye tutulduk Kış uzun sürdü diyordu herkes Kar ayrılık mevsimidir ve yollar Yolcular için diyordum ben, bunu Biten bir aşk için söylüyordum Biten bir aşkın sonunda serçeler Gibi üşüyüşün kalmış aklımda İstersen kalayım ya da hiç Gitmiyeyim deyişin kalmış Kar ayrılık harflerine dönerken ikide bir biletini düşürüyordun Perondaki telaş ve gürültü ortasında Küçücük bir sessizliği büyütüyorduk 76

Şimdi aynı istasyon kederle Terliyor ve ben senden kalan Fotoğraflan, gümüş yüzüğünü Unuttuğlın saç tokanı, bir de Bana hayretle bakan bir bul u tu Yolluyorum bildirdiğin adrese Şimdi büsbütün bitiyor hikaye Ardında hiçbir iz bırakmadan Kal desem kahrdın biliyorum Ama sen orada kal istersen 77

ÖYLE BİR VEDA Ama her şey var ben yoksam Sonu gelmeyen yalanlar yani Ördüğün danteller gibi uzayan Hiç kendin olamadın ya bu dünyada Bu yüzden sokak köpekleri Başlarını çeviriyar seni nerede görseler Tiksindiğin şu tinerci çocuk Leş değil bir ihtilaldir bu kente Ve daha sahicidir ölüm karşısında Vesveseyle geçirdiğin geceler Örnrün kadar uzun olsun artık Umuduna bin düğüm ekleyerek Uzak dur şimdi ben çekip giderken Sahicisini hiç bilmediğin hüzünden Ve gözyaşlarından 78

ANKARA Ankara Ankara Ey iyi kalpli Üvey ana Cemal Süreya Alfabeyi yeni sökmüş bir çocuğun Çizdiği kocaman bir T harfidir Yüksel Caddesi ile Konur Sokak Centilmen alkolikler gidince Parasız şairler, taşrab kızlar Ve piyangocular aldı onların yerini Esnaf kahvelerinde sırdaş Entellerin buluşması ki tarihi Tabiatı ve aşkı onlar bilir, kısık Bakışlarından bellidir bu Farkedilmek içinse farkedilmemek Gereklidir ciddiyetlerine bakılırsa Başkent'te yürümek mi istiyorsun Her köşede satırbaşı yapacaksın 79

Turna görmemiş bu sokak, göçmen Bir telaş ortasındadır yaz kış Üvey kızını Bendderesi'nden Kurtaramayan yosmaysa dert yanar Yüksel Caddesi'ndeki belediyelik Ağaçların kaba gölgesinde Gençlik Parkı, Ulus ve Heykel Yitirmişti de bir ara itibarını Altındağlı delikanlılar çekintiyle Sokulmuşlardı Kızılay'a kadar Ama pastaneler ile kahveler Yine de yasaktı izinli eriere Ankara'dan çekip gitmek için Ahmet Erhan'a danışmalısın 80

Posta Caddesi iyi geçinse de Güvenınedi Cumhuriyet'e hiç Bu yüzden sıra sıra dükkanlar Şüpheyle karşılar müşterisini Kasalarıysa emanet edilmiştir Türbanlı iyi aile kıziarına Peşine düştüydüm de Cemal'in Kaçırmıştı ağzından "adını Titizce saklayan sokağın" yerini Yıllardır geçmiyoruro oradan Söyleyemem şimdi ben de, Öğrenmesin diye Belediye Ankara böyledir işte, sevdiklerin Bir bir terkeder seni Vakti gelince 81

AKLIM TÖKEZLİYOR Gümüşün sessizliği düşünce ayın şavkına Tökezliyor dilimin ucunda kanattığım söz Islığımı unuttum yıllardır, şehrin metalinden Çığlıklar fırlıyor, imdat sesleri, fren patlaması Oğlumun aşk diye yaşadığı vahim görüntü Termik bir ışınım diye biliniyor şehirde Ve bir tereddüde yer bırakınıyar olmakta olan Benimse aklım tökezliyor şehrin sokaklarında 82

Zihnimde uzak bir çağrışım: Şiir ve aşk Yani zamanın ağır ve sakin akıp gittiği Kelimelerin haysiyeti, dostluğun sıcaklığı Aşklarınsa gözyaşı istediği mastırniyet Kitaplardaki mürekkep kokusu gibi hepsi Kaybolup gitmiş şehrin yakın tarihinde Ve kendine yetmiyor olmakta olan Benimse aklım tökezliyor şehrin ortasında 83

Şimdi komik hatıralar diye bakılıyor Siyah beyaz fotoğraflardaki ciddiyete Ve bunların birinde haykıran militanın Cesaretine ki, haykırıyor o en kalabalık Caddesinde şehrin: "Kardeşler! Ölüm Nereden ve nasıl gelirse gelsin... " Ve bir unutuşa nasıl sığıyor her şey Benimse kalbirn tökezliyor 84

ZEYL

VEDA Yolcu olmasa neye yarar yollar, oteller istasyonlar, havaalanları, kervansaraylar Hoşçakalın hanında hamamında konakladığım Karakollarında dayak yediğim, bayraklı Kapılanndan uzak durduğum şehirler Ayrılığın da vardır elbet vakti saati Ve gitmek Daima bir itirazdır bu dünyaya 87

Devrim için savaşmayana komünist mi denir Korsan mitingler, barikatlar, yoldaş türküler İşçileri tarafından kovalandığımız fabrikalar Devrim gelecek cümle eksikler bitecek, bitsin inancından teoriler üreten ve kendimi yiğit Düşmanı korkak sandığım gençliğim güzeldin Yeşil mürekkeple yazılmış aşk mektupları Saçlarını briyantine batırmış fotoğrafiarım Herbiri cildenmiş kitaplar, dergiler, albümler Sektirmeden tutulmuş günlükler; otobüs Ve tren biletleri, 100 kuruşluk Varlık kitapları Kebikeçlere bırakıyorum şimdi hepinizi 88

On küsur yıl bir yastığa baş koyduğum kadın Ağrıyan sevincirnde izleri kalan sevgililer Özleminizle, siteminizle, nefretinizle iyiydiniz Yolcu ve hancı masalı bu, ardımdan su dökmeyin Kapı kapanırken menteşeler incinir diyordunuz Ama kalsın yine de bu vedada hoşçakal duygusu Sabah akşam beni izleyen üzgün fotoğraflar Babam, annem ve sesini ne zaman duysam Babam dediğim küçük kardeşim, gidişinizle Yitirdim göğün rengini, suyun serinliğini Gölgesiz kaldı anılar puslanan camlarda Ve yaşlandığımı sandım toprağa verirken sizi 89

Hoşçakal evimin balkonuna sığınan kırlangıç Penceremden izlediğim hüzünlü akşamüstleri Şaşkın bakışiarına anlam veremediğim komşum Beni terkedip sokağa kaçan kırçıl kedim Su vermeyi unuttuğum çiçekler hoşçakalın Okunmadan kaldı kitaplığımda yüzlerce kitap Nerede yerleşik olsam kafeler kaldırımlar Muhteris şiir tutkunları ayyaş ressamlar Ve sesine gül düşen kadınlar tanıdım Hoşçakalın heder edilmiş genç hayatlar Köprüler, köprü altları, tinerci çocuklar Bir şehir nasıl da eskiyar şairler gidince 90

Yolcu yolunda gerek ey Ahmet Telli Uzatırsan sözü yalana döner, ki söz bitti Bitmeyen ne kaldı, yüreğin burkulmuyorsa Vedaın da bir kıymeti yok diyordun Kekre bir tad kaldı damağında Sana kendini öğreten büyük yalnızlıklardan Hutbeni bitir artık, hırkanı as, asanı al Bir veda sesi ol kendine hoşçakal diyerek 91

Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz Biz neşütın da gamın da ruzgürın görmüşüz! N ABi

İÇİNDEKİLER (1995-2003) BİR COCRAFY ANlN TETİK BOŞLUCUNDA hecelerken ömrümü 11 mardin 15 kekomeçe 20 kabartay 23 ah deli tay 27 BARBAR VE ŞEHLA barbar ve şehla 1 ı 35 barbar ve şehla 1 II 39 ŞEB-İ YELDA ses 49 tuz seyrimesi 52 söz ve aldanış 54 n1ya bitti 56 tarih 58 kara kutu 60 yol 61 cıva 64 ısrar 66 tiner ve tango 68 95

ay ve ıslık 70 biten bir aşktan sonra 73 orada kal 75 öyle bir veda 78 ankara 79 aklım tökezliyor 82 ZEYL veda 87 96