Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz.

Benzer belgeler
ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

UFACIK TEFECİK KURBAĞACIK

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

ISBN :

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

BİZİM SOKAKTA ŞENLİK VAR

Serbest Yazma Konuları. Yrd. Doç. Dr. Aysegul Bayraktar

MİRKET NİNELER. Parti Veriyor

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

MATBAACILIK OYUNCAĞI

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 238. HALİM SELİM İLE 40 ESMA Mehmet Yaşar

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Edwina Howard. Çeviri Elif Dinçer

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN TERAPİSİ BİLGİLENDİRİCİ EL KİTABI. Oyun Terapisi Nedir? Oyun Terapisti Kimdir?

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ ΔΠΣΑ (7) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Tanşıl Kılıç ŞEKERLİ SİNEK. Resimleyen: Vaghar Aghaei

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Asuman Beksarı. Türkiye nin İlk ve Tek Kadın Karides Yetiştiricisi. Yaşamdan Kesitler Sema Erdoğan. J. Keth Moorhead

Senin Yolun. Ömer Ekinci

Üç nesil Anneler Günü

Ekteki yaziyi okudugunuzda "ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi" mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa...

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

Bilgin Adalı HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mustafa Delioğlu SÜMBÜLLÜ KÖŞK

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI I. DÖNEM 11-A SINIFI MF GRUBU DİL VE ANLATIM DERSİ I

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BİRİNCİ BÖLÜM: ΤAZMA. Lütfen aşağıdaki konulardan birini seçerek, aşağı yukarı kelimelik bir kompozisyon yazınız:

1.KİTAP ATATÜRK ANLATIYOR, ÇOCUKLUĞUM

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

MERHABA ARKADAŞLAR BEN YEŞİLCAN!

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Öykü ile ilgili bitişik eğik yazı ile 5N1K soruları üretip çözünüz. nasıl : ne zaman:

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Bodrumlu Sanatçılar Bodrum a Sahip Çıkıyor

Sevda Üzerine Mektup

tellidetay.wordpress.com

DESTANLAR VE MASALLAR. Samed Behrengi KÜÇÜK KARA BALIK. Masal. Çeviren: Haşim Hüsrevşahi resimleyen: Mehmet Sönmez

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Elvan & Emrah PEKŞEN

Riksgränsen deki mültecilerin hepsi İsveç e sığınma başvurusu yapmış. Ancak çoğu,

Cümlede Anlam TEST 38

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

3) Bir gün bu delikten bir tarla faresi çıktı. cümlesinde aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

helikopter degil Şebnem Güler Karacan Resimleyen: Ahmet Demirtaş Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 266 Ali Kopter-5 TATİLDE HAYAT NE GÜZEL

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Belmin Dumlu SAVAŞKAN,

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Transkript:

DESTEK YAYINLARI: 1456 EDEBİYAT: 437 TUNA SERİM / KAHRAMAN, ŞEHİT VE HAİN Her hakkı saklıdır. Bu eserin aynen ya da özet olarak hiçbir bölümü, yayınevinin yazılı izni alınmadan kullanılamaz. İmtiyaz Sahibi: Yelda Cumalıoğlu Genel Yayın Yönetmeni: Ertürk Akşun Yayın Koordinatörü: Özlem Esmergül Editör: Ayşe Engez Son Okuma: Devrim Yalkut Kapak Tasarım: Işıl Ilgıt Şimşek Sayfa Düzeni: Işıl Ilgıt Şimşek Sosyal Medya-Grafik: Tuğçe Budak - Mesud Topal Destek Yayınları: Mayıs 2021 Yayıncı Sertifika No. 13226 ISBN 978-625-441-251-6 Destek Yayınları Abdi İpekçi Caddesi No. 31/5 Nişantaşı/İstanbul Tel. (0) 212 252 22 42 Faks: (0) 212 252 22 43 www.destekdukkan.com info@destekyayinlari.com facebook.com/destekyayinevi twitter.com/destekyayinlari instagram.com/destekyayinlari www.destekmedyagrubu.com Deniz Matbaa Mücellit - Çetin Koçak Maltepe Mahallesi Hastane Yolu Sok No. 1/6 Zeytinburnu / İstanbul Sertifika No. 48625 genç DESTEK

YAZAR HAKKINDA Hukuk eğitimi gördü. Gazeteci, televizyoncu, radyocu, yazar. Gazeteciliğe Tercüman gazetesinde başladı. Daha sonra Tercüman İnci ekini çıkardı, burada önce muhabir, ardından da yazıişleri müdürü olarak görev aldı. 1974 yılında Metin Erksan ın TRT için çektiği Ahmet Hamdi Tanpınar ın eserinden uyarlanan Geçmiş Zaman Elbiseleri filminin senaryosunu yazdı. 1981 yılında genel yayın yönetmeni olarak Hayat dergisini çıkardı, aynı yıl Ses dergisinin genel yayın yönetmenliğini ve Hayat Resimli Roman ın editörlüğünü üstlendi. 1986 da Karacan Yayınları na geçip Kadın, THY Magazin ve Pop Bravo nun genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1992 de televizyona transfer olup Kanal 6 da Türk televizyonlarındaki ilk tartışma programı Stüdyoda Buluşalım ı hazırlayıp sundu. Kanal D nin açıldığı yıl Canlan Biraz adlı kadın magazin programını hazırladı. 1995 yılında Nedim Saban la birlikte Kanal D de Tartışma Büyüyor programını hazırladı ve sundu. 1996 da Kanal D de Açık Kapılar tartışma programını hazırladı ve sundu. 1997-2008 yılları arasında İstanbul FM ve Radyo 34 te dört değişik program sundu. 1997 de Show TV de Kadının Sesi programını hazırlayıp sundu. 1997-1999 yılları arasında Kanal 9 da bire bir program Açık Görüş, toplu tartışma Medyametre ve Stüdyoda Buluşalım programlarını hazırladı ve sundu. 2001-2002 yılları arasında Medical Channel da Yaşamda Kalite ve Cerrah Çelebi nin Anıları programlarını hazırlayıp sundu.

Kitapları: 2001 de Medya Karıncaları 2002 de Beni Terk Etti 2004 te Tek Bacaklı Kızıl Balerin 2005 te İki Kişilik Aşk Olmaz 2007 de Söyleyemediğim Tek Şey 2010 da İhanet Geliyorum Der mi? 2011 de Bencil Kadınlar Maço Sever 2012 de Kalbimin Kızıl Saçlı Bacısı-Piraye 2013 te Bir Yalnız Adam: Naciye Sultan-Enver Paşa ve Dehşet Dolu Bir Yüzyıl 2014 te Feride 2015 te Cenneti Tanrı Yarattı Cehennemi İnsanlar-Cem Sultan 2016 da Zübeyde Hanım ve Oğlu 2018 de Aşktan da Üstün 2019 da Nâzım ı Öldürmek 2020 de Yok Ekme Planı adlı kitapları yazdı. Kültür Bakanlığı için yazdığı Gökdelen İnsanları senaryosuyla ödül kazandı. -6-

Zühtü ve Rahmi Beyler Ne yiğitleri bağrında yaşattı bu ülke, ne kahramanlar göçüp gitti iz bile bırakmadan... Bu kitapta Osmanlı nın bitiş, Cumhuriyet in kuruluş dönemlerinde yaşayan iki erkeği anlatmak istiyorum. İki erkeğin yanında iki kişi daha var, ikisi de çok ünlü. İlk iki erkekten ikisi de yürekli, kahraman ama birbirlerine benzemiyorlar. Ne tipleriyle, ne yaşadıklarıyla, ne de yaptıklarıyla... Birinin gözü pek, diğerinin de... Biri disiplinli, diğeri bildiğini okuyor. Biri ülkesi için canını vermeye hazır, diğeri de... İkisinin ortak yanları çaresizlik ve vatan sevgisi... İkisi de bir şeyler yapmak istiyor, ne pahasına olursa olsun... Anlatacağım iki erkek hiçbir zaman kaçmadı... Biri yalnız Osmanlı yı tanıdı, diğeri iki döneme de tanıklık etti ve katkıda bulundu. Bazen yasak olanı da yaptı, yine de korkmadı, çünkü kendi doğrularına inanıyordu, hata yapsa da düzelteceğine... Birinin adı Zühtü... Diğerinin adı Rahmi... Onlar gibi yüzlercesi, binlercesi var, ama biz Zühtü ve Rahmi yi seçtik aralarından. Ve iki genç daha. Halil ve Ethem...

Onlar Zühtü ve Rahmi ile aynı dönemin çocukları. Zaten dönem aynı olursa insanların amaçları da aynılaşıyor. Tekrar gelelim Rahmi ile Zühtü ye. Biri sivildi, ama sivil gibi yaşamadı, elinden silah düşmedi. Diğeri asker, gönül verdiği mesleğe katılabilmek için çok çaba harcadı, olmazı olur hale getirdi. İkisinin ortak yanı sokakta rastlayanların dönüp bir daha bakmasıydı... O kapalı dönemde bile kadınlar onlara bakınca ah çekti, çünkü ikisi de çok yakışıklıydı. Bir başka benzerlik; Rahmi Bey de Zühtü Bey de kadınlarına sadıktı, nazikti. Özellikle de Zühtü Bey, onlar bunu hak etmeseler bile... Zühtü Bey uzun boyluydu, mavi gözlü, sarışına yakın bir kumral. Utangaçtı, çevresindekilerin kadın olsun erkek olsun kendine bakmasından hoşlanmazdı. Onun için kimliğinden çok vatan için yapacağı işler önemliydi. Çekingen olmasının asıl nedeni fakir olmasıydı. Başlarda herkesin fakir olduğu bir bölgede yaşamak ona rahatsızlık vermiyordu. Babalar savaşlara gidiyor ve gelmiyorsa, herkesin evinde çorbadan başka şey yenmiyorsa üzülmeyeceksin. Babası topçu mülazımı Mehmet Ali Ağa. Ülke fakirleşince maaşlar da ödenmiyor. Onlar para almasa da savaşıyorlar. Zühtü babasını çok az gördü, çünkü Mehmet Ali Bey o savaştan diğerine giderken oğlu köyde kalıyor, annesinin dizinin dibinde... Nüfus kayıtlarında babasının doğduğu şehir Malatya-Darende-Hacı Derviş Mahallesi... Hangi asker doğduğu yerde kalabilmiş ki? Devlet nereye git dese gidecek, hangi cephede dövüş dese dövüşecek. Mehmet Ali Bey savaşlar nedeniyle karısına sahip çıkamayacağını anlamış onu kayınvalidesi ve kayınbabasının yaşadığı -8-

köye götürmüş... En azından orada ilgilenirler diye. Böylece Zühtü Bey Erzincan ın Bergosor köyünde iki numaralı evde dünyaya geldi. Doğumu bugünkü kullandığımız tarihe çevrildiğinde 1 Temmuz 1881. Mustafa Kemal Atatürk ün aynı yılın ocak ayında doğduğu düşünülürse Zühtü Bey ondan altı ay küçük. Babasından uzak kalınca, sonra da babasını kaybedince köydeki diğer çocuklar gibi büyüdü. Annesi eve bir şey alamıyor, yalnızca üç evladının karnını doyurmaya çalışıyordu. Evleri harap, yağmur yağdığında sular içeriye giriyor, kar yağdığında anne Saffet Hanım çocuklarıyla evin çatısını temizliyordu. Çünkü temizlemezse çökebilir... Köydekiler bir başka köydeki okula giden Zühtü nün çalışkan bir öğrenci olduğunu söylüyorlar. Fazla konuşmaz, duygularını belli etmez, okul yolunda tepeleri aşar, kar yolları kesince pek çok çocuk geri dönerdi. Zühtü gitmek zorundaydı çünkü Harbiyeli olmayı kuruyordu geceler boyu, tek isteği, tek hedefi buydu. Harbiye ye gidecek, umut görünmese de bir yolunu bulup asker olacak... Bundan söz etmeye kalkınca annesi başta olmak üzere herkes gidemeyeceğini söylüyor, çünkü yol için verecek paraları yok! Görmediği, bilmediği İstanbul da okula kabul edilse nerede kalacak, yolu nasıl bulacak? O yaşa kadar köyünden dışarıya çıkmamış. Annesine göre, sessiz sakin ve yakışıklı oğlu köyde kalacak, iyi bir kızla evlenecek ve kızın babası zengin olursa çiftçiliğe başlayacaktı... Zühtü Bey kimseye söylemeden hazırlıklarını yaptı. Önce destek olacak birilerini aramalıydı, ama kimseyi tanımıyordu... O zaman ilk yapacağı ne öğrenirse bunu ikiye katlamaktı. Bilgi kaynakları az olsa da çalışması gerekiyor. Köye gelen bir zabit, Harbiye de başarılı öğrencilerin Trakya dan geldiğini anlatmıştı. Makedonyalı ve Selanikli öğrenciler her şeyi biliyorlardı, oysa Zühtü Erzincan ın bir köyünde dünyadan uzakta, hatta ülkesinden de uzakta... Tek bildiği askere giden- -9-

lerden bir daha haber çıkmaması, çoğu ölüyor, dönenler de sakat kalmış oluyor. Askere gidenden bir daha haber alınamaması onu korkutmalıydı ama korkmadı. Yaşamdan tek beklediği askerlik, tek hırsı savaşmak ve gidenin gelmediği bir ülkede vatanı kurtarmak... Aslında vatan sözcüğünü bile çok sonra öğrendi, Harbiye ye gittikten, Makedonyalı ve Selanikli arkadaşları Namık Kemal isimli şairden mısralar okuduktan sonra. Köyünde kitap yoktu ki okusun, gazete yoktu ki bilgilensin... Eksiğini kapatmak düşüncesiyle köye gelenleri dinleme amacıyla kahveye gitti. Kahvede gördüklerini, bildiklerini anlatanlar için ülke zor durumda, aradaki fısıltılardan padişahların hatalarını hissediyor ama sesler az geldiği için Abdülhamit in neden sevilmediğini anlayamıyordu. Öyle uzak bir köy ki gelen giden de fazla olmuyor... O dönemlerde aynı kitapları, aynı notları, defterleri tekrar tekrar okuyor, başkalarının Üzülme, askerliği seçersen okullu olmana gerek yok, alaylı askerler savaşmayı okullulardan daha iyi biliyorlar... sözünü kulak arkası ediyordu. Ne gerekirse gereksin Harbiye ye gitmek istiyordu. Komşuları için gerekli işlerden kaçan (tarıma yardımcı olmak, annesine ev tamirinde yardım etmek, iki kardeşine bakmak...) ve durmadan okuyan bir hayırsız! Evde fırsat bulamazsa soğuk havaya aldırmadan bir ağacın altına veya kuru dalların arasına sığınıp yine aynı şeyleri okumak, sonra okuduklarını düşünmek, hayaller kurmak, kendini o hayallerin içinde hissetmek mutluluktu, belki de tek mutluluk... Mavi gözlerini açmış, savaşta yaralanıp köye dönen bir askeri dinlediği, her sözü adeta yuttuğu bir gün... Köyün hali vakti yerinde insanlarından Mahmut Ağa nın dikkatini çekti. Dikkat çekmenin anlamı şu; özellikle de küçük yerlerde... Dönemin insanları öncelikle Osmanlıdır. Ama Osmanlı çok -10-

büyük, çok uzak, sanki Erzincan ve köylerine hâlâ ulaşamamış. Uzakta yaşayanlar o zaman kendini daha çok Erzincanlı sayar, ama Erzincan da çoğu zaman uzakta kalır... Asıl milliyeti, bağlı olduğu yer, gururlandığı ve duyurmak istediği yer, bir anlamda ülkesi saydığı köyü olur. Kahvelerde, akşam yemeklerinde, birkaç arkadaş bir araya gelince havadan konuşurlar, ülkenin karanlık durumundan, en çok da köylerinde olanlardan. Rakı içerken ya da kahvede çayı yudumlarken konuşmak gerekiyor. Mahmut Ağa herkesten Zühtü nün adını duyuyor. Okuyan bir çocuk, başı önde, sessiz... Yaşıtları koşar oynarken o evine çekiliyor. Ağa köyüne bağlı, köyünün adını duyurmak tek hayali. Küçük yerlerde dikkat çeken çocukları bir destekleyen çıkar, büyüsün de köylerini duyursun diye. Mahmut Ağa bu delikanlının sesini bile duymamış o tarihe kadar. Köye biri geldi mi çıkar gelir, bir köşeye çekilir ve dinler. Onu tanımak istiyorsan bir konuk geldiğinde kahveye git diyorlar. Ertesi gün gelen bir konukla konuşmaya gidiyor, yine de dikkati Zühtü de. Zühtü güzel bir çocuk, hele gözleri, hele ayağa kalktığında ortaya çıkan boyu bosu... O gün çağırmıyor. Ertesi hafta onu yine kahvede, gelenleri dinlerken görüyor. Çok meraklı, gözlerinden merak akıyor, utanmasa yabancıya sorular sorar da o iyi yetişmiş bir delikanlı, konuş denmeden konuşmayacak. Mahmut Ağa nın aklı Zühtü de. Delikanlı köye gelen yabancıların peşinde. Bir süre delikanlıyı izledikten sonra sesleniyor. -11-

Gel bakalım Zühtü. Hiçbir sohbeti kaçırmıyorsun. Nedir istediğin? Delikanlı ağanın kendine seslendiğine inanamıyor, çevresine başka Zühtü var mı diye bakınıyor. Sonunda soruyu soranın kendine hitap ettiğini anlayıp adamın yanına gidiyor. Birkaç kere yutkunuyor. Asker olmak istiyorum. Asker olmak isteyeni hemen askere alıyorlar. Git askerlik dairesine yazdır adını. Erzincan a giden birinin arabasına biner masrafsız gidersin. Ben Harbiye ye gitmek istiyorum. Ailenin seni gönderecek parası var mı? Zühtü yine yutkunuyor. Yok efendim. İstanbul a gitmem bile mucize... O zaman asker ol, üstelik masraf etmeden, okulla uğraşmadan... Daha kolay değil mi? Zühtü düşüncelerini anlatmaktan korkuyor. Şimdiye kadar evde de, dışarıda da, okulda da kimse ona ne istediğini sormamış. Bu yabancıya anlatırsa... Beyni hesap yapmaya başlıyor. Adam ona ne yapabilir? Kötülük mü? Neden yapsın, o çaresiz bir genç, adam güçlü bir çiftçi... Hem okullu olmanın nesi kötü? Yine de kahvedeki konuşmalardan alaylı askerlerin mekteplileri sevmediğini biliyor. Alaylılar için yapılması gereken düşmanı öldürmek, ama okulluların başka yöntemleri var ve bunların hiçbirini Zühtü nün aklı almıyor. Bütün hazırlıkları bu yöndeyken savaşı neden okulda öğrenmesin? Mahmut Ağa delikanlıyı konuşturmak istiyor, öyle ya para verecekse düşüncelerini öğrenmeli, hatta sıkıya gelirse okulu bırakıp bırakmayacağını... -12-

Araştırırken babasını da öğrenmiş, alaylı bir asker, terfi etmiş... Alaylı olmak terfie engel değil ki, hoş bir yere kadar yükseliyor, orada kalıyor diyecek ama padişah isterse onu paşa bile yapabiliyor. Tabii göze girerse... Terfi edemeyeceğinden mi korkuyorsun? Paşa mı olmak istiyorsun? Zühtü irkiliyor. İşe bu yanından bakmamıştı. Yok, terfi etmeyi düşünmedim. Ama bilerek yapmak başka, bilmeden yapmak başka... Bu farklı. Bu yaşta bir köylü çocuğu derin düşünüyor. Zühtü diğer çocuklara benzemiyor, farklı olan daima ilgi çekmiştir. O aralar köye misafir gelmediği için görüşemiyorlar. Ağa çocuğu daha az düşünüyor ve Zühtü o tarihe kadar yapmadığı bir şeyi yapıyor. Ağanın yolunu bekliyor! Günlerce bekliyor, kapısını çalıp giremez, bunu yapmaya cesareti yok ama yolda rastlamak ayrı... Kahvede dinlediği bir yüzbaşı Harbiye ye gidenlerin önce başka bir eğitim görmesi gerektiğini söylemişti. Askeri rüştiyeler varmış, oraya gitmesi gerekiyor. Bu kötü bir haber, Harbiye ye gitme imkânı yokken bir de askeri rüştiye girdi araya, o okula nasıl gidecek? Köye ikide bir askerler geliyor, onlara sorabilir de ah utangaçlık, çekingenlik. Sonunda bir başka yüzbaşı geliyor. Adam herkesle vedalaşıp kahveden çıkarken Zühtü yaklaşıyor yanına. Konuşurken heyecandan kekeleyeceğini düşünse de kekelemiyor, sorularını teker teker soruyor. -13-

Önce kendini tanıtıyor, babasının savaşta öldüğünü söylüyor, sonra da asker olmak istediğini, Harbiye ye gideceğini... Yüzbaşı rüştiyeden söz açıyor, hatta sonra da idadiden... Şansın varmış delikanlı. Erzincan da harika bir askeri rüştiye var, benim zamanımda açılmamıştı bu yüzden çok sıkıntı çektim. Adam rüştiyeyi gezmiş ve hocaları kadar yanındaki saat kulesine de hayran olmuş. Ama önce imtihana gireceksin. Kendine güveniyor musun, bilgin yeterli gelecek mi? Zühtü nün uzun boynu eğiliyor, eğer şartlar bu kadar zorsa boynunu eğe eğe küçücük kalacak! Hiç imtihana girmedim ama çok okuyorum. Bundan başka da bir şey yok elimde. Yüzbaşı Okumak iyidir diyor ve Erzincan a giderken Zühtü yü de beraberinde götürebileceğini söylüyor. Eve doğru koşarak giderken annesi geliyor aklına, göndermez, oğlunun asker olmasını istemiyor, babası gibi genç yaşta şehit düşeceğini düşünüyor. Zühtü gitmeye kararlı, bir daha böyle bir fırsat geçmez eline... Ya annesi? Evden içeriye girdiğinde annesi yanakları al al olmuş oğlunun heyecanı karşısında şaşırıyor. O dönem insanları sevinmeyi bilmiyor. Kapıyı çalanlar hep kötü haber getiriyor... Kalbi çarpıyor, Zühtü ne anlatacak diye... Zühtü o kadar telaşlı ki anlatamıyor bir türlü. En iyisi yüzbaşıdan başlamalı. Köye gelen yüzbaşı beni rüştiyeye yazdıracak. Sabah beni de alıp Erzincan a gidecek. -14-

Rüştiye neymiş? Okul işte, benim okuduğumdan daha ileri bir okul. Okumaya nereden karar verdin? Hep istiyor, ama sana söylemeye çekiniyordum. Hangi parayla okuyacaksın? Parasız okul, üstelik yatılı. Yani masraf etmeyeceğiz. Senin hasretine nasıl dayanacağım? Her tatilde, her hafta sonu bir vasıta bulur gelirim. Beni merak etme, devlet bana iyi bakacak. Annesi hâlâ direniyor. Köy yerinde okuyan adama göre iş yok ki. Öğretmen olurum, nahiye müdürü olurum, nüfusta çalışırım. Annesi bunları da bilmiyor ama oğlu söyleyince önemli mevkiler olduğunu düşünüyor. Bu arada oğlunun okulu anlatırken askeri rüştiyeden söz etmeyişi dikkatini çekmiyor. Madem oğlu bu kadar istiyor... Hem Zühtü tarlada çalışmaz, hiç heveslenmedi şimdiye kadar, o zaman okumalı. Ertesi sabah yüzbaşının atının terkisine atlayıp Erzincan a gidiyor. Yüzbaşı delikanlıyı beğenmiş. Yaşıtlarından daha fazlasını biliyor, bu da imtihanda işine yarayabilir. Oradaki arkadaşlarına çocuğun ne kadar hevesli olduğunu anlatacak, bir de babasının şehit düştüğünü... Erzincan a gittiklerinde rüştiye Zühtü yü hayran bırakıyor. Hele okulun bitişiğine yapılan dört katlı ahşap saat kulesi... Askerlik tutkusu olmasa da Zühtü sırf bu kuleyi daha çok görmek için Erzincan da yaşayabilir, o kadar güzel. Okul idaresi iki gün sonra imtihanların yapılacağını söylüyor. Yani -15-

Zühtü ye çalışması için zaman kalmamış. Bu durum umutlarını kırıyor. Okul yönetimi uzaktan gelen çocukları okulda yatırıyor, çünkü fakir çocuklar bunlar, Erzincan da akrabaları yoksa nerede kalacaklar? Yüzbaşı onu okula teslim ettikten sonra birliğine katılmak için ayrılıyor Erzincan dan. Koca bir kentte tek başına. O gece elleri titriyor. Kazanmalı, yoksa hayalleri yerle bir olacak. Orayı bitirmeden Harbiye ye gidemeyeceğine göre... Ertesi sabah imtihan başladığında soruları bile okuyamıyor, gözleri kararıyor. Sonunda yazmaya başlıyor, belki de sakinleştiği için... Ve birkaç gün daha okulda kalıyor, sonuçları bekleyecek. Ve bu akıllı ve çalışkan çocuk kazanıyor... Sonrası zor değil. Erzincan la köy arası uzak olsa da kimi zaman yürüyor, kimi zaman bir köylünün saman arabasına, atına biniyor ve annesine müjdeyi veriyor. Anne köyün erkeklerine sormuş. Hepsi de okulun iyi olduğunu söylemişler, yani Zühtü kötü karar vermemiş. Uzun boylu, mavi gözlü ve yakışıklı Zühtü üç yıl çabalıyor, gece gündüz çalışıyor ve rüştiyeyi bitiriyor. Ailevi durumları iyi olanlar Harbiye ye başvuruyorlar. Delikanlının bundan ötesi karanlık çünkü Harbiye için İstanbul a gitmesi gerek. O yolu nasıl gidecek, Harbiye yi nasıl bulacak, nasıl başvuracak? Bundan sonrası ancak hayırsever birinin yardımıyla mümkün. Ağa o hayırsever olabilir, bu yüzden yolunu bekliyor. Ağa görünmüyor ama Zühtü kararlı. Sonunda ağa evden çıkıyor, Zühtü koşarak karşısına dikiliyor. Ağa halsiz, bitkin. Kaç zamandır evde yatıyordum. Kötü bir hastalık vurdu beni. Sen burada mı bekledin, eve gelseydin ya. -16-