Hutbeler ANTALYA Müftülüğü Web Sitesinden Alınarak Düzenlenmiştir. FİRHİST



Benzer belgeler
1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

Anlamı. Temel Bilgiler 1

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM )

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Ü N İ T E L E N D İ R İ L M İ Ş Y I L L I K D E R S P L A N I

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı.... VALİLİĞİNE (İl Müftülüğü)

TOKAT İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL İRŞAT PROGRAMI VAAZ SİSTEMİ

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2013 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 2. DÖNEM )

RAMAZAN AYI ETKİNLİK TAKVİMİ

2016 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

EDİRNE İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 MERKEZ 4. DÖNEM VAAZ (EKİM, KASIM, ARALIK) VE İRŞAT PROGRAMI

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ KONU VE KAZANIMLARININ ÇALIŞMA TAKVİMİNE GÖRE DAĞILIM ÇİZELGESİ

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN )

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

12: Bu Vatanda Hepimiz Bir Milletiz

:30-12: :30-12: :30-12: :30-12: :30-12:30 AYHAN KAYA

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ BAY VAAZ ÇİZELGESİ ( 2014 YILI 1. DÖNEM )

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ŞUHUT MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI II. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN) VA'Z VE İRŞAD PROGRAMI

5. Peygamberimizin Medine'ye hicret ettikten sonra yaptırdığı caminin adı nedir? 1. Aşağıdakilerden hangisi dinin faydalarından biri değildir?

ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 3. DÖNEM TEMMUZ- AĞUSTOS - EYLÜL AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI

BEP Plan Hazırla T.C Ağrı Valiliği ALPASLAN ORTAOKULU Müdürlüğü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

1.GÜN 2.GÜN 3.GÜN 3.GÜN. Mehmet AVCI İmam Hatip Müftülük Sitesi Camii Seyit BADIR Eğitim Görevlisi Taşçıoğlu Camii

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI

Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesin olarak inanırlar. Bakara suresi, 4. ayet.

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran :17

dinkulturuahlakbilgisi.com

NİLÜFER İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2012 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

Adana'da Hayvan Haklari HUTBESI 250 camide kisiye VERILDI Son Güncelleme Pazartesi, 10 Kasım :37

BANDIRMA MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI (27 Haziran - 28 Temmuz)

T.C. BAŞBAKANLIK Diyanet İşleri Başkanlığı. (İl Müftülüğü)

Gençlik Eğitim Programları 7. SINIF SİYER-İ NEBİ

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

2017 YILI ERZİNCAN İL MÜFTÜLÜĞÜ 1. DÖNEM OCAK-ŞUBAT-MART AYLARINA AİT VA'Z İRŞAD PROGRAMI

Gençlik Eğitim Programları DAVET

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Fakat bazı şeyleri yeyip içmek, insanlara zararlı, hikmet ve ihtiyaca aykırı olduğu için İslam dininde haramdır.

ÖZEL BİLFEN İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETİM YILI 8. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

ORDU İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI 2. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN) ÜÇ AYLIK VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

2016 YILI II. DÖNEM (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN ) BAYANLARA YÖNELİK VAAZ İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

penceremi ışığa açıyorum PARMAKLIKLAR ARKASINDAKİ YÜREKLERİ IŞIKLA BULUŞTURUYORUZ

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Ck MTP61 AYRINTILAR. 5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi. Konu Tarama No. 01 Allah İnancı - I. Allah inancı. 03 Allah İnancı - III

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

Dua ve Sûre Kitapçığı

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

D İ N H İ Z M E T L E R İ G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü AİLE VE

ALLAH TEÂLÂ'NIN ARŞA İSTİVÂ ETMESİ

Transkript:

00 HUTBE ARŞİVİ Hutbeler ANTALYA Müftülüğü Web Sitesinden Alınarak Düzenlenmiştir. FİRHİST 0 Ocak - Dinimizde Sağlığın Önemi - Yusuf Demiryürek-Döşemealtı Müftüsü 08 Ocak - Kaynaklarımız ve Kamu Malları - İmadettin Aydın-İmam Hatib-Gündoğmuş 5 Ocak - Hutbenin Toplum Eğitimindeki Rolü - Mehmet Muslu-Kemer Müftüsü Ocak - Meleklere İmam - A. Hamdi Başpınar-Alanya Müftüsü 9 Ocak - Cami Adabı - Mehmet Seven-Alanya Vaizi 05 Şubat - Şans Oyunları ve Kumar - N. Fethi Yalçınkaya-Alanya Mahmutlar Vaizi Şubat - İslamda Komşuluk İlişkileri - Mustafa Atun-Serik Müftüsü 9 Şubat - Mevlit Kandili - Hüseyin Uysal-Konyaaltı Müftüsü 6 Şubat - Alkol ve Madde Bağımlılığı - Enes Müslümoğlu-Gündoğmuş Müftüsü 05 Mart - Dini Bir Teşkilat Olarak Diy. İşl. Başk. - Bahattin Ataklı-Akseki Müftüsü Mart - İstiklal Marşı ve m. AKİF - Bekir Ağlamaz-Antalya Merkez Vaizi 9 Mart - Çanakkale Zaferi - Diyanet Hutbe Arşivi 6 Mart - Değişen Dünyada Yaşlılarımız - Ş. Hanım Altuner-Antalya Müftü Yardımcısı 0 Nisan - Tabiata ve Çevreye Sorumlulluklarımız - DİB Hutbe Arşivi 09 Nisan - İhsan - A. Hamdi Başpınar-Alanya Müftüsü 6 Nisan - Kutlu Doğum - Bahattin Ataklı-Akseki Müftüsü 4 Nisan - İslam ve Çocuklarımız - Mehmet Muslu-Kemer Müftüsü 30 Nisan - İnsan ve Toplum Güvenliği - Yusuf Drmiryürek-Döşemealtı Müftüsü 07 Mayıs - İslamda Aile ve Önemi - Saliha Manca-İl Vaizesi 4 Mayıs - Gençlik Bir Milletin Geleceğidir - Mehmet Demirhan-Elmalı Müftüsü Mayıs - Abdest ve Temizlik - Mehmet Muslu-Kemer Müftüsü 8 Mayıs - Fatih ve Fetih - Ahmet Bayer-Gazipaşa Müftüsü 04 Haziran - Kitaplara İman - Bekir Ağlamaz-İl Vaizi Haziran - Üç Aylar ve Regaib - Şaban Erdiç-İl Vaizi 8 Haziran - Çocuklarımız ve Din Eğitimi - Ebubekir Tatlı-Gazipaşa Vaizi 5 Haziran - Kulluğun İmtihanı: SABIR - Şerife G. Bilgi-İl Vaizesi 0 Temmuz - Miraç Kandili - Havva AKGÜL-İl Vaizesi 09 Temmuz - Dünyevileşme - Ayşe Yarar-Stajyer Vaize 6 Temmuz - Allahın Varlığı - Bekir Ağlamaz-İl Vaizi 3 Temmuz - Berat ve Tevbe - DİB Hutbe Arşivi 30 Temmuz - Toplumsal Felaket: Fuhuş - Suat Altunkuş-Aksu Müftüsü

06 Ağustos - Ramazan Ayına Girerken - A. Hamdi Başpınar-Alanya Müftüsü 3 Ağustos - İbadet Hayatımızda Orucun Yeri - Saliha Manca-İl Vaizesi 0 Ağustos - İslamın Köprüsü Zekat - Ş. Hanım Altuner-Antalya Müftü Yardımcısı 7 Ağustos - İman Mücadelemiz ve Zaferler - Mehmet Muslu-Kemer Müftüsü 03 Eylül - Kuranı Kerim ve Kadir Gecesi - Şaban Erdiç-İl Vaizi 09 Eylül - Ramazan Bayramı - Şaban Erdiç-İl Vaizi 0 Eylül - Amellerde Süreklilik - Galip Akın-Muratpaşa Müftüsü 7 Eylül - Kardeşlik ve Dayanışma - Saliha Keleş-İl Vaizesi 4 Eylül - İslamda Hoşgörü ve Kardeşlik - Mehmet Yaman-Kumluca Müftüsü 0 Ekim - Hayatımızda Cami ve Din Görevlisinin Yeri - Yasir Ateş-Kaş Müftüsü 08 Ekim - İslamda Adalet - DİB hutbe Arşivinden 5 Ekim - Gönül Aydınlığımız NAMAZ - N.Gül Bilişmek-İl Vaizesi Ekim - Hac İbadeti - Adem Oyan-İbradı Müftüsü 9 Ekim - İstişarenin Önemi - Bahattin Ataklı-Akseki Müftüsü 05 Kasım - Vekalet Yoluyla Kurban - DİB Hutbe Arşivinden Kasım - Şükür - Ş. Hanım Altuner-Antalya Müftü Yardımcısı 6 Kasım - Kurban Bayramı - A. Hamdi Başpınar-Alanya Müftüsü 9 Kasım - Rüşvet - A. Hamdi Başpınar-Alanya Müftüsü 6 Kasım - Faiz Haramdır - Ebubekir Tatlı-Gazipaşa Vaizi 03 Aralık - Bir Kutlu Yolculuk: HİCRET - Dr. Şaban Erdiç-İl Vaizi 0 Aralık - Boşanma - Dr. Şaban Erdiç-İl Vaizi 7 Aralık - Mevlanada Kuran ve Hz Peygamber Sevgisi - Bahattin Ataklı-Akseki Müftüsü 4 Aralık - Ahiret Hayatı - Mehmet Muslu-Kemer Müftüsü 3 Aralık - Alkol ve Uyuşturucunun Zararları - Yusuf Demiryürek-Döşemealtı Müftüsü DÜZENLEYEN: HÜSEYİN KARATAŞ HACIVELİ CAMİ İMAM-HATİBİ SERİK - ANTALYA

00 HUTBELERİ 0 - Ocak DİNİMİZDE SAĞLIĞIN ÖNEMİ Değerli müminler! Yeryüzü ölçeğinde en şerefli, diğer varlıklara göre farklı kabiliyet ve imkanlarla donatılan insan, aynı zamanda zayıf yaratılmıştır. O, yetersiz ve yanlış beslenme, stres vb. sebeplerle gücünü ve direncini kaybedebilir, gözle görülemeyen küçücük mikroplara yenilip hastalanabilir. İnsan, kendisine sayısız nimetler verilmesine rağmen çoğu kez onların farkına varamadan ve şükrünü yerine getiremeden hayatını sürdürür. Sevgili peygamberimiz (sav) İki nimet vardır ki insanların çoğu bunlardan gafildir; Onlar, sıhhat ve boş vakittir () buyurarak sağlık nimetine dikkat çekmiştir. Diğer bir hadis-i şeriflerinde de Allah tan sağlık dileyin; Çünkü hiçbir kimseye imandan sonra sıhhatten daha hayırlı nimet verilmemiştir () buyu- rarak sağlığın ne derece önemli olduğunu bildirmişlerdir. Çoğunlukla rahatsızlanınca ya da hasta birini görünce sağlığın önemini anlarız. Kanuni ni ne güzel söylemiş: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi Değerli müminler! Dinimizin sağlık konusundaki emirlerini iki kısımda ele alabiliriz: Bunlardan biri sağlığı koruma diğeri ise hastalanınca tedavi olmadır. Korunma ile alakalı hususları kısaca hatırlatmakta fayda vardır. Başta temizlik gelir ki, risaletin ilk günlerinde inen elbiseni temizle (3) ayeti temizliğin önemine işaret etmektedir. Temizlik imanın yarısıdır (4) hadis-i şerifi, İslam ın bu konudaki özlü bir ifadesidir. Birçok hastalığın, özellikle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yayılan ve ölümlere sebebiyet veren HN virüsünden korunmanın, bilim adamlarınca en etkili yolunun temizlik olduğunun ifade edilmesi, dinimizin bu evrensel emrinin önemini daha da anlaşılır kılmaktadır. 3 Hastalıklardan korunmanın diğer yolu ise bulaşmayı önlemektir. Başka koruyucu tedbirler yanında, Hz peygamberin Bir yerde tâun varsa oraya girmeyin, oradaysanız çıkmayın (5) emrindeki karantina uygulaması bugün modern tıbbın da uyguladığı önemli bir koruyucu hekimliktir. Bu arada Hz Peygamberin güreş, yüzme, atıcılık gibi bizzat ilgilendiği sporların sağlık için önemi tekrar vurgulanmalıdır. Değerli müminler! Her türlü tedbire rağmen rahatsızlık halinde elbette tedavi olunmalıdır. Tevekküle aykırıdır veya günahlara kefarettir düşüncesiyle tedaviden uzak kalmak İslam ın tevekkül anlayışına aykırıdır. Hz peygamber Ey Allahın kulları tedavi olun. Zira Allah her derde deva yaratmıştır; ancak yaşlılık hariç (6) buyurmuş, bizzat kendileri meşhur tabiplere gitmiş, sahabeyi de yönlendirmiştir. Sağlıklı olanların hastaları ziyareti, dertlerini paylaşarak moral vermeleri tedavide çok mühimdir. Böylelikle hem hastanın iyileşmesine katkıda bulunulur hem de Bir mümin, hastayı akşam ziyaret ettiğinde sabaha kadar, sabah ziyaret edince akşama kadar 70 bin melek onun için istiğfar eder, cennette kendisine meyveler hazırlanır (7) hadis-i şerifindeki müjdeye nail olur. Ancak hastanın durumuna göre doktorların alacağı tedbirlere mutlaka uyulması gereği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Hutbemi şu hadis-i şerif ile bitirmek istiyorum: Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, yaşlanmadan önce gençliğin, hastalanmadan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin ve fakirlikten önce zenginliğin (8) ) Buhari; Rikak,. ) Mervezi; Müsned-i Ebi Bekr 3) Müddessir; 3. 4) Müslim; Teharet,. 6) Buhari tıp 30 7) Hamidullah; İslam Peygamberi, C:, s.04. 8) Mişkatü l-mesabih; nr:574 HAZIRLAYAN: Yusuf DEMİRYÜREK Döşemealtı Müftüsü

00 HUTBELERİ 08 - Ocak KAYNAKLARIMIZI VE KAMU MALLARINI DOĞRU KULLANALIM Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış ve kendi ruhundan üfleyip halife olarak yeryüzüne göndermiştir. Gökte ve yerde ne varsa hepsini onun emrine âmâde kılmıştır. Kendisine bunca nimet verilen insan elbette başıboş bırakılmayacaktır. Nitekim Kur an-ı Kerim de İnsan başıboş bırakılacağını mı zanneder () buyrulmaktadır. Dolayısıyla insan yapıp ettiklerinden sorumludur. Sorumluluklarımızın en önemli boyutunu Allah a karşı olan vazifelerimiz oluşturmaktadır. Bunun yanında kendimize ve diğer varlıklara, ailemize, komşularımıza ve toplumumuza karşı sorumluluklarımız vardır. Muhterem kardeşlerim! Allah-u Teâlâ nın bizlere bahşetmiş olduğu bir nimet ve imkânı ihtiyaca göre en güzel şekilde kullanmalı, dini ve ahlaki ölçülere göre gereken yerlere gerektiği kadar sarf etmeli, her hal ve şartta bu duruma özen gösterilmelidir. Zira israf ve lüks, toplumun ekonomisini zaafa uğratır. Kalkınmayı engeller ve kötü örnek teşkil ettiği için toplumda ve bireyler arasında huzursuzluklara neden olur. Değerli Müminler! Toplumsal görevlerimizin başında kamu mallarını korumak ve haksız yollardan gelir elde etmemek gelmektedir. Kamu hakları ve kişinin topluma karşı vazifeleri, öneminden dolayı ibadetler gibi Allah hakkı olarak kabul edilmiştir. Bu haklar af ve sulh gibi bir yolla 4 düşürülemez, kaldırılamaz veya değiştirilemez. Toplumdaki bütün fertlerin, bu hakların koruma ve kollanmasında sorumluluğu vardır. Kamuya ait her türlü eşyayı, gereksiz yere sarf edilen elektrik ve suları özel bir itina ile kullanmamak; akaryakıt, enerji ve işgücü israfına sebep olmak; üzerimize aldığımız vazifeyi zamanında ve olması gereken şekilde yapmamak da büyük bir sorumluluktur. Değerli Müminler! Enerji kaynaklarımızı ve özellikle yaşamın ana unsuru olan sularımızı itinalı kullanmazsak bir gün çok büyük sıkıntılarla karşılaşacağımızı unutmamalıyız. Fert, aile ve toplum olarak bizlere düşen görev ülkemizin sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarından en güzel şekilde faydalanmaktır. Örneğin ampuller tasarruflu olanlarıyla değiştirilebilir, bozuk musluklar tamir edilebilir, bu hususta tüm bireyler ve toplum en iyi şekilde bilinçlendirilebilir. Hutbemi bir ayet meali ile bitiriyorum. Gerçekten saçıp savuranlar, şeytanın kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. () Kıyame 36 İsra 7 HAZIRLAYAN: İmadettin AYDIN Gündoğmuş Merkez Yeni Camii İmam-Hatibi

00 HUTBELERİ 5 - Ocak HUTBENİN TOPLUM EĞİTİMİNDEKİ ROLÜ Muhterem Mü minler! Hutbe, en basit bir ifade ile birilerine bir şeyler söylemek demektir. Cuma namazının sıhhat şartlarından birisi olan hutbe ile haftada bir gün aynı mekanda toplanan mü minlerin başta dini konular olmak üzere birçok konuda aydınlatılması söz konusudur. Mahlûkatın ve nihayetinde insanın birçok kabiliyetlere sahip olarak yaratılışı cuma günü tamamlanmıştır. Bu günde bütün mü minler, kendilerine bahşedilen sayısız nimetlere şükrün bir gereği olarak bir araya gelip namaz ve hutbe ile Allah ı anmaktadırlar. Cuma suresinde geçen Allah ın zikrine koşunuz () ayetinden maksadın cuma namazı ve hutbe olduğu bildirilmiştir. Peygamber (sav) bu nedenle hutbelere zikir demiştir. Kısa ve özlü bir hutbenin İslam ı anlatmada ne kadar etkili ve önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Yüce Allah, Kur an-ı Kerim de; Hatırlat çünkü hatırlatmak mü mine fayda verir (). Rabbinin yoluna hikmetle, mev ızai hasene (güzel öğüt) ile davet et. Onlarla en güzel olan mücadele yolunu tut (3) buyurmuştur. Hz. peygamber, Medine ye hicreti esnasında Ranuna vadisinde ilk Cuma namazını ashabıyla birlikte kılmıştır. Bu cumadan başlamak üzere, hayatının sonuna kadar her cuma namazından önce hutbe adı verilen konuşmalar yapmıştır. Hutbe şart olmasaydı kimi zaman onu terk ederek farz olmadığını gösterirdi. Hatta Hz. peygamber yeni gelen ayetleri hutbe tarzında ashabını toplayarak aktarmıştır. Değerli Mü minler! Bir yıl boyunca bayram ve cuma günleri çeşitli konularda sunulan hutbeler yediden yetmişe Müslümanlar için bir yaygın eğitim özelliği taşımaktadır. Hutbe toplumun eğitim ve öğretiminde birçok sosyal, ekonomik, ahlaki, coğrafi, tarihi ve siyasi konularda bilinç sahibi olmasını sağlar. Hutbenin; doğruların kaynağından öğrenilmesinde, birlik ve beraberliğin sağlanmasında, kardeşliğin pekiştirilmesinde büyük katkılar sağladığını görmekteyiz. 5 Yüce dinimizin; kutsal vatan topraklarının müdafası, şehitlik ve gazilik ruhunun canlı tutulması, vatan ve millet sevgisi etrafında oluşmuş hayatî ilkeleri Müslümanlara hep hutbe ve vaazlar yoluyla bu minber ve kürsülerden aktarılmıştır. Gazi M.Kemal Atatürk ün Balıkesir Zağnos Paşa Camii nde halka yaptığı hitabe, hutbenin toplum dayanışmasında oynadığı rolü göstermesi bakımından önem arz eder. Kıymetli Kardeşlerim! Cuma namazının bir parçasını teşkil eden hutbenin varlığı, fıkhen geçerliliği veya en güzel şekilde iradı için bazı şartlar aranır. Bunlar hutbenin rükünleri, şartları ve sünnetleridir. Hutbenin sünnetlerini terk etmek mekruh olduğu gibi, hutbe okunurken konuşmak, konuşan birini uyarmak tahrimen mekruhtur. Cami disiplinini bozması sebebiyle hatip ile cemaatin soru cevap şeklinde konuşması hoş karşılanmamıştır. Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selam verip almaları mekruhtur. Hutbe, namazdaymış gibi susularak dikkatlice dinlenir. Hutbe okunurken, namaz kılmak mekruhtur. Bu nedenle, camiye geç girilmişse cumanın ilk sünnetini farzdan sonra eda edilmelidir. Hutbede peygamberimizin ismi geçtiği zaman bile salâvat getirilmeyerek hutbenin dikkatlice dinlenmesi tavsiye edilmiştir. Hutbenin saygılı bir şekilde dinlenmesi hakkında Muaz bin Enes el- Cüheni (r.a) şöyle demiştir: Allah ın Rasulü, cuma günü imam hutbe okurken, dizlerini dikerek iki elini birleştirip oturmayı men etti (4). Sevgili Kardeşlerim! Bilgi ve kültürel zenginliğe sahip olmak ve cumanın faziletinden istifade edebilmek için hutbeleri ibadet şuuru içerisinde dikkatlice dinlemeliyiz. Hutbemi şu hadis-i şerif ile bitiriyorum: Bir kişi güzelce abdest alır, cuma namazına gider, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, abesle iştiğal etmiş olur (5). Cuma;9. Zariyat;55. 3 Nahl;5. 4 Riyazü s- Salihin;C:3, s: 307, nr:705 5 Müslim;Cuma 7. Hazırlayan: Mehmet MUSLU Kemer Müftüsü

00 HUTBELERİ MELEKLERE İMAN - Ocak 6 maktadır. Mikail (as); kâinattaki tabii olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir. İsrafil (as) ın görevi sur a üflemektir. İsrafil (as); sur a iki kez üfleyecek; ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir. Azrail (as) ise görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için melekü'lmevt (ölüm meleği) adıyla anılmıştır. Nitekim Secde suresinin. ayetinde; "De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz" (3) buyrulmaktadır. Kiramen Kâtibin; insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tespit etmekle görevlidir. Bu melekler kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere şahitlik de edeceklerdir. Kur'an'da şöyle buyrulmaktadır: "İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarınızı yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın" (4). Münker ve Nekir; ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melek vardır. Bu iki Muhterem Mü minler! Bugünkü hutbemizin konusu Meleklere İman dır. Sözlükte haberci, elçi, güç ve kuvvet anlamlarına gelen melek; Allah ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nurani ve ruhani varlıktır. Kur an-ı Kerim de meleklere imanın farz olduğunu bildiren birçok ayet vardır. Bunlardan birisi de Peygamber (sav), Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler () ayetidir. Değerli kardeşlerim! Meleklerin gözle görülemez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Onların gö- rünmeyişleri, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı ayetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir. Kıymetli Müslümanlar! Melekler nurdan yaratılmış, yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış varlıklardır. Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler, hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır. Allah'ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. Cebrail (a.s) Hz. peygambere ashabtan Dihye (ra) şeklinde görünmüş, bazen de kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Değerli Mü minler! Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler: Cebrail (a.s); dört büyük melekten biridir. Allah tarafından vahiy getirmekle görevlidir. Kur an-ı Kerim de; "...Kur'an'ı Rabbinden hak olarak Ruhulkudüs indirmiştir"() buyrulmelek kabirde ölüye, "Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne?" diye sorular yönelteceklerdir. Cennet ve cehennemdeki işleri yürütmekle görevli meleklerden başka, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle, namaz kılanlarla birlikte Fatiha suresinin bitiminde "âmin" demek, her gün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle olmak, Kur'an okurken yeryüzüne inmek, sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur'an ve ilim meclislerini arayıp bulmakla görevli melekler de vardır. Ayrıca müminlere, özellikle de bilgin olanlara rahmet okumak, sadece Allah'a hamd ve secde etmekle görevli olanlar da bulunmaktadır. Hutbemi bir ayet mealiyle bitiriyorum: "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir" (5). Bakara;77.. Nahl; 6/0 3. Secde: 4. Kâf 50/7-8 5. Fâtır 35/l Hazırlayan: Ahmet Hamdi BAŞPINAR Alanya Müftüsü

00 HUTBELERİ CAMİ ADABI 9 - Ocak 7 sini dışarıda bırakarak girmelidir. Yüce Allah (c.c.) ın; Ey Ademoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin) emrinden hareketle maddi ve manevi temizliğe dikkat ederek, düzgün ve temiz bir kıyafetle camiye girmelidir. Camiyi iki rekat namazla selamlamalı, faydasız şeyler konuşulmamalıdır. İlahi huzurda olduğunu -bir an olsun- aklından çıkarmamalıdır. Cami içerisinde yaptığı her davranışı ibadet bilinciyle yapmaya özen göstermelidir. Değerli Kardeşlerim! Camiler insanların bir arada bulunduğu mekânlardır. Bu açıdan ortak sorumluluklarımız vardır. Camilerimizi, şadırvan, tuvalet, bahçe gibi müştemilatını temiz kullanmak konusunda sadece görevliler değil; hepimiz hassas olmak zorundayız. Çıplak ayakla ve kirli çorapla camiye girmemeliyiz. Sevgili peygamberimiz (sav) insanları rahatsız edecek kokularla camiye gelmeyi yasaklamıştır. İnsanları rahatsız etmek yasaklandığına göre bu cümleden hareketle namaz için saf çizgilerini kullanmalı, cemaatin geçeceği yerde namaza durmamalı, zaruret bulunmadıkça ön saflardan başlamak suretiyle camideki yerimizi al- Kâinatın efendisi Hz. peygamber (sav), Mekke den Medine ye hicret ettiğinde onun ilk faaliyeti Medine ye bir mescit yapmak olmuştur. O zamandan itibaren birlik ve beraberliğin sembolü cemaatle namaz ve onun mekanı olan cami önem kazanmıştır. Camiler, Müslümanların tarihteki ayak izleridir. Medeniyet, zihniyet dünyamızın toplum üzerinde yansımasıdır. Biz Müslümanların zihniyetini, hayata bakış tarzını cami temsil eder. Cami, şehrin merkezidir. Hayat, hakikat ve medeniyet onun kubbesi altında birleşmiştir. Müslüman cami merkezli bir zihin dünyasına sahiptir. Böylelikle cami kubbesi altında idrak edilen hakikat, gök kubbe altında medeniyete dönüşmektedir. Müslümanlar her camiyi Kabe nin bir şubesi olarak telakki etmişler ve benzer saygıyı bütün camilere göstermişlerdir. Bu ko- nuda Yüce Allah (c.c.) Kur an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: Şüphesiz mescitler Allah ındır. O halde Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin. Sevgili Peygamberimiz (sav) de; mescitler yeryüzünde Allah ın evleridir. Oraları ziyaret edenlere ikramda bulunmak Allah (c.c.) a kalmıştır buyurarak caminin ve orada ibadet etmenin önemine işaret etmiştir. Aziz cemaat! Camilerin bu kadar önem arz etmesi, onlara karşı bir takım ortak sorumluluk taşımamızı zorunlu kılmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (sav) mescide girerken Allah ın adıyla giriyorum anlamında besmele çektikten sonra Allah ın rasulüne selamet dilenmesi konusunda bize örnek olmuş ve Ey Allah ım benim günahlarımı affet, bana merhamet kapılarını aç şeklinde dua ederek mescide girmiştir. Onun bu davranışı ve camileri Allah ın evleri olarak nitelendirmesi, her şeyden önce camiye edeple, dua ile ve kulluk şuuru içinde girilmesi gerektiğini bizlere göstermektedir. Müslüman camiye, dünyadaki makam ve mevkiini, dünyevî hırslarını, kendisinin yaratanla bağlantısına engel her türlü düşüncemalıyız. Namaz esnasında gerek kendimizin gerekse cemaatin huzurunu bozmaması için kesinlikle cep telefonunu kapalı tutmalıyız. Değerli Müslümanlar! Camiye ve Allah-ü Teâlâ nın diğer sembollerine saygı, Allah a olan saygının göstergesidir. Camiye saygı; onu temiz kullanmakla, ibadet edenlere saygı göstermekle, onu imar etmekle olur. Cami imar etmenin bir anlamı da ona cemaat olmaktır. Zira cemaatsiz cami saygıdan mahrumdur. Cami insanla değer kazanır. İçinde insan olmadıktan sonra binanın ne kıymeti olabilir? Hutbeme bir Hadis-i şerif mealiyle son vermek istiyorum: Kim sabah-akşam (beş vakit) camiye gider gelirse, Allah Teâlâ o kimseye her gidip gelişinde cennette yeni bir ikram hazırlar.. 7 Cin, 8. Beyhaki, Şuabu l-iman, VI/456 3. Tirmizi, Salat, 4. 7 A raf, 3 5. Müslim, Mesacid, 8 6. Bu konuda bkz: Hac 3 7. Beyzavî, Envâru t-tenzil ve Esrâru t-te vîl, II/47 8. Buhari, Ezan, 37; HAZIRLAYAN: Mehmet SEVEN Alanya İlçe Vaizi

00 HUTBELERİ 05 - Şubat ŞANS OYUNLARI VE KUMAR Yüce dinimiz İslam dünya ve âhiret mutluluğunu engelleyen; kişisel, ailevî ve toplumsal huzursuzluklara sebep olan, insan ın Allah a olan tevekkül inancını zayıflatan kumarı ve onun türevleri olan şans oyunlarını yasaklamıştır. Yüce Allah, Mâide Suresi nin 90 ve 9. âyetlerinde şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz, değil mi?" buyurmuştur. Değerli Müslümanlar! Adı ne olursa olsun bir tarafın kazandığı ve diğer tarafın kaybettiği her türlü oyun kumardır. Bu çerçevede toto, loto, at yarışı, hemen kazan, piyango vb. şans oyunları birer kumar çeşididir. Ne yazık ki günümüzde kumar hastalığının ilk basamağı niteliğinde olan şans oyunları gittikçe yaygınlaşmaktadır. Devlet Denetleme Kurulu nun, 008 yılında yaptırdığı araştırma, yılda 6 milyar liranın üzerinde bir kaynağın şans oyunları sektörüne aktarıldığını göstermiştir. Hakikaten araştırmadan çıkan sonuçlar ürkütücüdür: * Türk halkı şans oyunlarına bir aylık dönemde ortalama 6 saat 6 dakika ayırmaktadır. * Ayda ortalama 8 kez internette paralı oyunlar oynamakta, 7 kez at yarışına, 7 kez iddaa ya para yatırmaktadır. Yasal 8 yaş sınırının altında kalan kişilerin yarısından fazlası şans oyunları oynamaktadır. * Türk halkının yüzde 9'u şans oyunlarına ayda 50 lira ve üzerinde harcama yapmaktadır. Öte yandan 50 lira ve üstü bir parayı şans oyunlarına yatıran grubun yüzde 35.6'sının açlık sınırı olan 730 liralık 8 bir gelire sahip olması dikkat çekicidir. Değerli Mü minler! Gıda, giyim, hatta sağlık gibi temel harcamaların düştüğü bir toplum içinde talih oyunlarına harcanan paranın rekor kırması, düşündürücü ve ürkütücü değil midir? Maddi sıkıntı içinde olan kişilerin umutlarını şans oyunlarına bağlaması muhtemeldir. Oysa Müslüman ın sadece maddi zorluklar karşısında değil, her dönemde umudunu Allah a bağlaması daha doğru olmaz mı? Bu çerçevede Rabbimiz Kuran ı Kerim de; (mü minler) yalnız Allah'a dayanıp güvensinler buyurmaktadır. Şans oyunlarına umut bağlamak yerine Allah a güvenilip dayanılması tevekküle çok daha uygundur. Değerli kardeşlerim! Dinimizin haram saydığı kumar ve şans oyunlarına umut bağlamayalım. Kazancımızı çalışarak, emek vererek, sebeplere sarılarak helal yollardan elde edelim. Peygamberimiz (s.a.v) in şu sözünü unutmayalım: Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. - Sabah Gazetesi; Şubat 009 - Âl-i İmrân; 3/, 3- Buhari; Büyû,5. Hazırlayan: Nazif Fethi YALÇINKAYA Alanya / Mahmutlar Vaizi

00 HUTBELERİ - Şubat İSLAMDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ Değerli Mü minler! Allah (c.c) yarattığı eşsiz kâinatı, yeryüzündeki halifesi olan insanın emrine ve hizmetine sunmuştur. Bununla birlikte kendisine kulluk yapmamızı, başta insan olmak üzere diğer varlıkların da hukukunu gözetmemizi emretmiştir. Bunların başında ana-baba, akraba ve komşuluk hukuku gelmektedir. Çünkü insan toplumsal bir varlık olarak bütün bu ilişkilere ihtiyaç duyar. Aziz Kardeşlerim! Bizler gerek iş gerek sosyal hayatımızı düzenlerken komşuluk ilişkilerimizin nasıl olacağına dair düşünceler taşırız. Çünkü her zaman, her yönden güvenebileceğimiz komşulara ihtiyacımız vardır. Yüce Rabbimiz Kur an-ı Kerim de bir ayette sorumluluklarımızı şöyle bildirmektedir: Allah a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, elinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. () Sevgili Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerinde üç defa yemin etmek suretiyle şerrinden komşusu emin olmayan kimsenin gerçek anlamda mümin olamayacağını () belirtmiştir. Komşuluk ilişkilerine dair zirve örnekleri İslam Tarihi içinde çokça bulmak mümkündür. Peygamberimiz (sav) komşuluk hukuku ile ilgili hastalandığında ziyaretine gitmek, öldüğünde cenazesinde bulunmak, borç istediğinde vermek, 9 darda kaldığında yardımına koşmak, bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, bir musibetle karşılaştığında teselli etmek, yaptığı işlerde onu rahatsız etmemek, ne pişirdiğini ona belli etmemek, belli ederse de pişirdiğinden ona ikram etmek hususlarında bize hayatî sorumluluklar yüklemiştir. İyi komşuluk ilişkileri, mutluluk ve sevincin paylaşılmasında büyük öneme sahiptir. Fert ve ailelere toplum içinde destek olur, sosyal bünyeyi güçlendirir. Kötü komşuluk ilişkileri ise sürekli rahatsızlık, güvensizlik ve yalnızlık hissi uyandırır. Ev alma, komşu al özdeyişi, komşuluk ilişkilerinin her iki yönü açısından da son derece isabetli bir tespiti dile getirmektedir. Yine dilimizdeki komşu komşunun külüne muhtaçtır, komşuda pişer, bize de düşer gibi özdeyişler komşuluk ilişkilerinin anlamını ve boyutlarını göstermek bakımından önemlidir. (3) Değerli Mü minler! Hutbemi şu hadis-i şerif mealleriyle bitirmek istiyorum: Cibril bana durmadan komşuya iyilik yapmayı tavsiye etti. Bu sık tavsiyeden komşuyu komşuya varis kılacağını zannettim. (4) Allah a ve kıyamet gününe iman eden, komşusuna eziyet etmesin (5) - Nisa :36 - Riyazus Salihin Cilt. s.34 3- TDV İslam İlmihal-,C:,s.470 4- Riyazus Salihin Cilt. s.340 5- Riyazus Salihin Cilt, s. 343 Hazırlayan: Mustafa ALTUN Serik Müftüsü

00 HUTBELERİ MEVLİD KANDİLİ 9 - Şubat Cenab-ı Hak insanoğlunu en güzel şekilde yaratmış, onu kendi haline bırakmamıştır. Aynı zamanda dünyada ve ahirette mutlu olmanın yollarını göstermek üzere ilk peygamber Hz. Adem (a.s.) den itibaren pek çok peygamber göndermiştir. Değerli Müminler! Rabbimizin biz insanlara lütfettiği nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. Ancak biz mü minlere öyle bir iyilik yapmıştır ki o iyilik; ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)in peygamber olarak bize gönderilmesi olmuştur. Yüce Rabbimiz ayet-i kerimede Andolsun Allah, müminlere kendi içlerinden; onlara ayetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar daha önce apacık bir sapıklık içinde idiler. () İnsanlar zamanla peygamberlerin gösterdiği yoldan ayrılmış, Allah ın birliği inancını, tevhit akidesini unutmuş, hak ve adalet ortadan kalkmış, cehalet, zulüm ve ahlaksızlık almış yürümüş, yeryüzü karanlıklar içerisinde kalmıştı. Netice itibariyle de güçlü olanlar zayıfları eziyor, kadınlar kötü muamelelere maruz bırakılıyor, adeta bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Vicdanlardan şefkat ve merhamet duyguları silinmişti. Yürekler acısı bu duruma dur diyecek kimse de yoktu. Dünyanın diğer yerlerinde de durum bundan farklı değildi. Bakınız, dünyanın o günkü halini Mehmet Akif bir beyitinde şöyle ifade etmektedir: 0 Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta; Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi. İşte insanları bu çirkinliklerden ve kötülüklerden kurtaracak, düştükleri vahim durumdan çekip çıkaracak, yollarını ve geleceklerini aydınlatacak, dünya ve ahiret mutluluğunun yolunu gösterecek son peygamberin gelmesine şiddetle ihtiyaç vardı. Dünyaya teşrifi dört gözle beklenen peygamber efendimiz (s.a.v.) nihayet 57 yılı nisan ayının yirmisine tekabül eden rebiulevvel ayının. pazartesi gecesi tan yeri ağarırken Mekke de doğdu. Babasının adı Abdullah, annesinin adı Amine dir. Hem anne hem de baba tarafından temiz ve şerefli bir aileye mensuptur. O dünyaya geldiğinde dünya nurla doldu. Dedesi Abdülmuttalip bu kutlu doğuma çok sevinmiş, büyük bir ziyafet vererek sevgili torununa Muhammed adını koymuştu. Atalarının arasında böyle bir isim yoktu. Niçin adını Muhammed koydun diye soranlara umarım; onu gökte Hak, yerde de halk övecektir diye cevap vermiştir. Sevgili Kardeşlerim! Peygamber efendimiz öyle bir hayat yaşamıştır ki; Cenabı Hak onu sen elbette yüce bir ahlak üzeresin () buyurarak methetmiştir. Yunus Emre de halkımızın ona olan muhabbetini şöyle dile getirmiştir: Canım kurban olsun senin yoluna Adı güzel kendi güzel Muhammed. Rabbimiz! Senin ve habibinin sevgisini, müminlerin sevgisini bizlere nasip eyle. Bizleri yolundan ayırma. ) Al-i İmran; 64. ) Kalem; 4. Hazırlayan: Hüseyin UYSAL Konyaaltı Müftüsü

00 HUTBELERİ 6 - Şubat ALKOL VE MADDE BAĞIMLILI- ĞININ İNSAN VE TOPLUM SAĞLIĞINA ETKİLERİ Yüce Allah insanı sorumluluk duygusuna sahip bir varlık olarak yaratmıştır. Dinimizde insanın itibarının zedelenmemesi ve yaratılışındaki güzelliğinin devamı için dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması esas alınmıştır. İnsanın ruh ve beden sağlığının korunması, bu temel ilkelerin korunmasına bağlıdır. Bu temel ilkelerin korunmaması halinde ise insanın itibarını sarsacak birtakım kötü sonuçlar ortaya çıkar. Bunların başında da her türlü fela- ketin sebebi olan içki, kumar, uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddeler gelmektedir. Nitekim hutbemin başında okuduğum ayeti kerimede Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: Ey iman edenler içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. () Muhterem Kardeşlerim! Rabbimizin ayetinde pislik olarak tarif ettiği içkiye devam eden insanda birtakım problemler meydana gelir. Ailesinde huzursuzluk ve mutsuzluk verir, suçluluk duyguları artar ve ruhsal bunalım içine düşer. Nihayetinde sosyal hayat ve sosyal ilişkileri kötü bir şekilde etkilenip ailesine karşı davranışları değişir. Böylece aile yuvasının yıkılmasına sebep olabilir. Müminler için en güzel örnekleri şahsında toplayan Rasulullah (s.a.v) içkiyi şöyle tarif ediyor: Her sarhoş eden şey içkidir. Ve her sarhoş eden şey haramdır. Kim dünyada içki içer ve tövbe etmeden ölürse ahiret içkilerinden içemez (). Bir mümin içkinin haramlığını kabul etmezse dinden çıkar. Ancak haram olduğunu kabul eder de buna rağmen içki içerse büyük günah işlemiş, Allah a isyan etmiş olur. Kıymetli Müminler! İslam dini uyuşturucu madde kullanımına yol açan bütün etkenlere şiddetle karşı çıkmış ve uyuşturucu kullanımını da kesin bir dille yasaklamıştır. Uyuşturucu maddelerin başında esrar, eroin, afyon ve kokain gibi maddeler gelmektedir. Bu maddeler insan vücudunda büyük tahribatlara sebep olduğu gibi toplumda da büyük huzursuzluklara yol açmaktadır. Uyuşturucu; kişiyi dış dünyadan koparmakta, her türlü suçu ve kötülüğü işlemeye hazırlamakta, böylece kişiyi öz benliğinden uzaklaştırmaktadır. Uyuşturucu asla tecrübe edilmemesi gereken bir tehlikedir. Onu bir defa tecrübe eden ondan bir daha kolay kolay kurtulamaz. Madde bağımlısı insanlar adeta bir suç makinesi haline gelir, sefil bir hayat yaşar ve neticede maalesef kişiyi adım adım ölüme götürür. Bu nedenle böyle bir bağımlılık içinde bulunanlar derhal tedavi sürecine girmelidirler. Değerli Müslümanlar! Uyuşturucu ve benzeri kötü alışkanlıkların olumsuz sonuçlarından fertleri ve toplumu korumak için olağanüstü tedbirler alınmalıdır. Özellikle anne-babalar çocuklarına bu tür alışkanlıkların birey ve toplumun hayatında yol açtıkları zararları anlatmalı, çocuklarının arkadaş çevresini yakinen takip etmelidir. Unutmayalım ki aile toplumun temel çekirdeği olduğu gibi huzur ve refahın temininde temel ve en etkili unsurdur. KAYNAK - Maide;90. - Müslim,Eşribe 7.-587 Hazırlayan: Enes MÜSLÜMOĞLU Gündoğmuş Müftüsü

00 HUTBELERİ 05 - Mart DİNİ BİR TEŞKİLAT OLARAK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI İnsan beden ve ruhtan müteşekkil bir varlıktır. Bedenin sağlığı için hava, su, gıda gibi temel ihtiyaçlar ne kadar önemliyse ruh ve gönül dünyasının sağlığı için de hayata geliş gayesini doğru algılama, sağlam bir iman duygusu o kadar önemlidir. Allah-ü Teâlâ nın gönderdiği peygamberler, insanlara hayatın gayesini bildirmek ve bu istikamette nasıl davranılması gerektiğini tebliğ etmek üzere gönderilmişlerdir. Günümüzde ise artık peygamber yoktur. Fakat peygamberimizin bizlere emanet bıraktığı, kıyamete kadar hükmü baki olan Kur an-ı Kerim ve sahih sünneti vardır. Peygamberlerin tebliğ görevini günümüzde âlimler ifa et- mektedir. Esasen Kur an hem fert olarak hem de topluluk olarak bizi, güzel ve hayırlı şeylere davete, kötülüklere de gücümüz nispetinde engel olmaya çağırmaktadır. Bireysel olarak böyle bir görev ve sorumluluğumuz olduğu gibi İslam toplumunda bu önemli görevi yerine getirecek topluluk ve kurumların bulunması konusunda Kur an-ı Kerim de şöyle buyrulmaktadır: Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. Değerli Müminler! Halkının neredeyse tamamı Müslüman olan ülkemizde İslam ı anlatan topluluklar mutlaka vardır. Diyanet İşleri Başkanlığımız, bu önemli görevi resmî olarak yerine getiren tek kuruluştur. 3 Mart 94 yılında kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan bu yana İslam Dini nin aydınlık mesajını vaaz, hutbe, konferans ve diğer irşat faaliyetleriyle toplumun her kesimine ulaştırmayı, insanlara doğru ve güvenilir bir din hizmeti sunmayı amaç edinmiştir. Başkanlığımızın kanunla belirtilen görevi ise İslam Dini nin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmektir. Başkanlığımız bu görevi yürütürken dinin iki temel kaynağı Kur an ve sünneti esas almaktadır. İslam; ilim ve irfan geleneğinin ortaya koyduğu birikimi dikkate alarak toplumun içinde bulunduğu şartları, günümüz dünyasının karşılaştığı yeni sorunları ve ihtiyaçları göz önünde bulundurmaktadır. Bunun yanında akıl ve modern bilimin ulaştığı verileri de kullanarak sağlıklı bir din anlayışı ortaya koymaya çalışmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı halkımıza din hizmeti sunarken her şeyden önce toplumun birlik ve beraberliğini, huzur ve barışını gözetmektedir. Başkanlığımız, hizmetlerinde toplumun her kesimini kucaklayan bir anlayışı benimsemektedir. Ayrıca Başkanlığımız gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı dini konularda aydınlatmak amacıyla yazılı, sesli ve görüntülü yayınlar hazırlamaktadır. Her ay yayınlanan Diyanet Aylık Dergi, Diyanet Çocuk Dergisi ve üç ayda bir yayınlanan İlmi Dergi, Diyanet Takvimi halkımız ve ilim çevreleri tarafından takdir edilmektedir. Muhterem Müminler! Diyanet İşleri Başkanlığımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da insanımızın din konusundaki ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak, sorunlarına en etkili çözümler üretmek için çalışmalarını sürdürecektir. Aynı zamanda İslam Dini nin barış, hoşgörü ve kardeşlik mesajlarını bütün insanlığa duyurmaya, dünya barışına ve toplumsal huzura katkı sağlamaya devam edecektir. Sonuç itibariyle Kur an Kursu hizmetlerinden aile irşat ve rehberlik bürolarına, dini danışmanlık merkezlerinden dış ilişkiler birimlerine kadar pek çok alanda İslam ın evrensel mesajına uygun bir şekilde hizmet vermeye çalışmaktadır. -Al-i İmran, 3/04 Hazırlayan: Bahattin ATAKLI Akseki Müftüsü

00 HUTBELERİ - Mart İSTİKLAL MARŞI VE M.AKİF ERSOY Bağımsızlık, hürriyet ve istiklal Müslümanların en belirgin vasıflarındandır. Hiçbir kimse Allah a dayanan ve güvenen mü min kadar güçlü ve şerefli olamaz. Mü minler Allah a güvendikleri, şerefi ve saygınlığı O na kul olmakta buldukları için güçlü ve şereflidir. Yabancı güçlerin dün olduğu gibi bugün de İslam toplumunu ve Müslümanları hükümleri altına alma taleplerinin hukuk yönünden meşru bir dayanağı olmamıştır. Allah onlara böyle bir hak da vermiş değildir. Bazen Mü minler yenilgiye uğrasalar, istila altında kalsalar bile kâfir topluma Allah, Mü minlerin devletini sona erdirme ve izlerini silme fırsatını vermeyecektir. Çünkü o, yüce kitabında Allah, müminlerin aleyhine kafirlere hiçbir yol vermeyecektir () buyurmuştur. Muhterem Müminler! İşte bundan dolayıdır ki Kur an-ı Kerim i ve dini ilimleri çok iyi bilen Mehmet Akif ERSOY daha marşın ilk kıtasında şöyle haykırmaktadır: Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak O benim milletimin yıldızıdır parlayacak O benimdir, o benim milletimindir ancak Vatan ve millet şairimiz merhum Mehmet Akif ERSOY Milli Mücadele yıllarında hiçbir zaman ümidini yitirmemiş; bilakis şehir şehir gezerek camilerde vaaz etmiş, milletin moralini ve maneviyatını yüksek tutmaya çalışmıştır. İstiklal ve bağımsızlığın Allah a, hakka, hukuka inanan Türk milletinin hakkı olduğunu haykırmıştır. Necip Türk Milletinin hürriyetine ne kadar 3 düşkün olduğunu ise şu mısralarla dile getirmiştir: Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım. İşgalcilerin gücü ne olursa olsun milletimizin dimdik ayakta durması, hiç şüphe yok ki iman ve azmin bir neticesidir. Vatan şairimiz Akif yine Türk İslam Medeniyetinin muhkem yapısıyla Batı medeniyetine karşı galip geleceğini şu mısrada ifade etmiştir. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar? kendileri bölünüp bir grup diğerini öldürmedikçe ve esir almadıkça dünya üzerlerine gelse onların varlıklarına ve istiklallerine son verecek bir düşman, onlara musallat kılmayacağımı vaat ediyorum (). O halde -Merhum Akif in dediği gibi- Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın. Cenab-ı Hak her zaman ve her yerde bayrağımızı dalgalandırsın ve ezanımızı susturmasın. İstiklal marşımızın yazarı merhum Akif in ruhu şad olsun. Hutbemi bir ayet-i kerime ile bitiriyorum. Gerçek üstünlük, şeref ve izzet Allah a, Rasûlüne ve mü minlere aittir. Fakat münafıklar bunu bilmezler (3). Değerli Kardeşlerim! Hz Peygamber bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: Rabbim şöyle buyurdu: Ey Muhammed! Ben bir hüküm verdiğimde bu geri çevrilemez. Ben sana ümmetinle ilgili olarak onları bir genel kıtlıkla yok etmeyeceğimi, - Nisa; 4. - Müslim; fiten 9 0. 3- Münafikun; 8. Hazırlayan: Bekir AĞLAMAZ Antalya İl Vaizi

00 HUTBELERİ ÇANAKKALE ZAFERİ 9 - Mart Şanlı tarihimizdeki kahramanlık destanlarından biri de Çanakkale Zaferidir. Bu zaferin milletimizin tarihinde ayrı bir önemi vardır. Bu büyük olay, adeta bugün meydana gelmiş gibi hafızamızda taze ve canlıdır. Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir iman ve kahramanlık destanıdır. Bu zafer milletimizin iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir. Çanakkale Zaferi; ırkları, renkleri ve dilleri değişik çeşitli milletlerden oluşan haçlı ordularının Müslüman milletimizi yok etmek amacıyla karadan, denizden ve ha- vadan üzerimize saldırdığı bir iman- küfür mücadelesidir. Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa, Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz diyerek bütün gücüyle düşmana karşı koyan milletimizin destanıdır. Çanakkale Savaşı, yüce Rabbimizin Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. () emrine uyarak cepheye atılan kahraman askerlerimizin destanıdır. Anafartalar Komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale deki askerimizin manevi gücünü şöyle anlatıyor : Karşılıklı siperler arası sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayarak kâmilen şehit düşüyor. İkinci siperdekiler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar gıpta edilecek itidal ve tevekkül ki, ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiçbir tereddüt bile göstermiyor, sarsılmak yok!... Okuma bilenler ellerinde Kur an-ı 4 Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şayan-ı hayret bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur. Çanakkale Zaferi, vatanı, bayrağı, milleti, dini ve devleti için canını Allah yolunda feda eden, böylece Allah rızasına eren şehitlerin destanıdır. Çanakkale Zaferi, anaların biricik evladını, şefkat ve merhametle bağrına basıp; Oğul, seni yetiştirdim, hizmet eyle vatana Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana diyerek cepheye uğurladığı cefakar anaların destanıdır. Oğlunun da anasının elini öperek; Hakkını helal et şefkatli ana Canım feda olsun kutsal vatana diyerek karşılık verdiği yiğit ve kahraman mehmetçiklerin destanıdır. Aziz Mü minler! Bu vesile ile başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, Çanakkale Savaşına katılan bütün şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Hutbeme Çanakkale de göğsünü düşmana siper eden Mehmetçiğin destanını yazan milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY un mısralarıyla son veriyorum. Ey bu topraklar için toprağa gömülmüş asker, Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid i, Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın. Ey şehit oğlu şehit! İsteme benden makber, Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber. ) Bakara,90. Diyanet Hutbe arşivinden alınmıştır.

00 HUTBELERİ 6 - Mart DEĞİŞEN DÜNYADA YAŞLILARIMIZ Yüce Allah(c.c) ın koyduğu kanun gereği insan doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ömrümüz olduğu müddetçe yaşlanmak, yaşlanıp güçsüzleşmek her insanın başına gelecek bir hakikattir. İnsanoğlu uzun geçen ömrüne bakıp aldanmamalı, günlerini hiç bitmeyecek sanıp gaflete düşmemelidir. Allahü Teala ayet-i kerimede Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O, dilediğini yaratır. O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir () buyurmuştur. 5 gıyı işaret etmiştir. Yaşlılara bakmak, hizmetlerini üstlenmek konusunda ise Herhangi bir genç, bir kimseye yaşlı olduğu için ikramda bulunursa Allah o gence, yaşlılığında kendisine ikramda bulunacak birini nasip eder (3) buyurarak gençleri bu hizmete teşvik etmiştir. Aziz Kardeşlerim! Günümüz şartlarında, iş-güç telaşından birçok değerlerimize ne yazık ki gerekli önemi vermemekteyiz. Sık sık ekranlarda evlatları tarafından sokağa terk edilen yaşlılarımızı görmek hepimizi üzmektedir. İnsanın ne ekerse onu biçeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Oysa yaşlılara hürmet ve ihtimam göstererek onların gönüllerini ve dualarını almak önemli bir insanlık borcumuzdur. Onlara güzel ve tatlı söz söylemek, merhamet ve tevazu göstermek ihmal edilmemesi gereken dini bir vecibedir. Modern dünyayı gençlerimize olduğu kadar yaşlılarımıza da hitap eden bir huzur ortamı olarak dizayn etmeliyiz. On- İnsan Kur an-ı Kerim de işaret edilen bu hususu devamlı göz önünde bulundurmalı, daha bebek iken sahip olduğu güçsüzlüğün, ömrü olduğu sürece yaşlılığında da başına gelebileceğini bilmelidir. Bize düşen, içerisinde bulunduğumuz zamanı en güzel ve hayırlı bir şekilde değerlendirmek ve salih amel işleyerek kötülüklerden uzak kalmaya çalışmaktır. Değerli Mü minler! Hiç şüphemiz yok ki, bugünün gençleri, yarının yaşlılarıdır. Diğer bir deyişle bugünün güçlüleri yarının güçsüzleridir. Öyle ise bizim de bir gün yaşlanacağımızı göz önüne alarak yaşlılara özellikle de ana babamıza, dedelerimize ve ninelerimize saygılı davranmalı, aile büyüklerimizi el üzerinde tutup bu konuda çocuklarımıza ve gençlerimize örnek olmalıyız. Kıymetli Müslümanlar! Peygamber efendimiz (s.a.v); Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir () buyurarak büyüklerimize sayları her daim evlerimizin bereketi, sosyal hayatımızın rehberi, dünyamızın imtihanı, cennetimizin sebebi bilmeliyiz. - Rûm, 30/54 - Tirmizi, Birr, 5/5 (IV, 3) 3- Tirmizi Birr, 5/75 (IV, 37) Hazırlayan: Şerife Hanım ALTUNER İl Müftü Yardımcısı

00 HUTBELERİ 0 - Nisan TABİATA VE ÇEVREYE KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ 6 larıyla sonbahar da âdeta bize ölümü hatırlatmaktadır. Dinimiz İslâm bizden yeryüzünün imarını dolayısıyla tabiatın korunmasını istemiş, ağaç dikmeyi sadaka-i cariye olarak kabul etmiştir. Peygamberimiz (a.s.) "Müslüman, bir ağaç diker, o ağaçtan insan, hayvan veya kuş istifade ederse bu, kıyamet gününe kadar o kimse için sadaka olur" () buyurarak konunun önemine dikkat çekmiştir. Değerli Müminler! Dinimizin, ağaç dikmeyi, yeşil alanları artırıp korumayı bu kadar teşvik etmesine rağmen, Müslümanların köy, kasaba ve şehirlerini ağaçtan, ormandan ve yeşil alanlardan yoksun bırakmalarını, hatta mevcutlarını kesip yok etmelerini anlamak mümkün değildir. Müslüman, hayatının tamamını ilâhî iradeye uygun olarak geçirmeye çalışmalı, Allah'a, insanlara, canlılara, tabiat ve çevreye karşı dinimizin emrettiği görev ve sorumluluklarını yerine getirmenin bir ibadet Değerli Müminler! Yüce Rabbimizin bize ihsan ettiği sayısız nimetlerinden biri de dünyamızı âdeta bir cennet gibi süsleyen yeşil alanlar, ağaçlar ve ormanlardır. Havaya, suya ve gıdaya ihtiyacımız olduğu gibi ağaçlara, ormanlara ve yeşil alanlara da ihtiyacımız vardır. Yüce Allah, okuduğum ayet-i kerimede "O (Allah), gökten sizin için su indirendir. İçilecek su ondandır. Hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla meydana gelir. Allah, o su ile size; ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzüm- ler ve her türlü meyvelerden bitirir. Elbette bunda düşünen bir kavim için ibret vardır" () buyurarak, dikkatimizi suya, meyvelere, bitkilere, ağaçlara ve ormanlara çekmekte, bu nimetler üzerinde düşünmemizi istemektedir. Ağaçlar ve ormanlar bir ülkenin zenginlik kaynağıdır. Teneffüs ettiğimiz havadan içtiğimiz suya, okuduğumuz kitaptan yazdığımız kaleme kadar bir çok alanda ağacın varlığını görüyoruz. Toprağın erozyon yoluyla denizlere sürüklenmesini ormanlar önler. Ormansız ve ağaçsız yerlerde şiddetli yağmur sebebiyle mal ve can kayıpları olur. Aziz Kardeşlerim! Ormanlar ilâhi kudretin her an dile geldiği yerlerdir. İlkbahar, yeniden dirilişi ve yepyeni bir hayatın başlangıcını dile getirmektedir. Rengârenk çiçekleri, yeşillikleri, tertemiz havası, suyu ve cıvıl cıvıl öten kuşlarıyla tabiat ruhumuzu dinlendirmektedir. Kuruyan otları, sararan ve dökülen yaprakolduğunu unutmamalıdır. Aziz müminler! Bu itibarla, yeşil alanların çoğaltılmasına, ağaç ve ormanların korunmasına özen gösterelim. Cennet vatanımızın çölleşmesine seyirci kalmayalım. Sahip olduğumuz maddi ve manevi bütün değerlerin Rabbimiz tarafından bize bir emanet olarak verildiğini ve bütün nimetlerden hesaba çekileceğimizi unutmayalım. Hutbemi sevgili peygamberimizin konuyla ilgi şu sözüyle bitirmek istiyorum: "Biriniz, elinde bir hurma fidanı varken kıyametin kopacağını anlasa bile yine onu diksin"(3) - Nahl; 0- - Müslim, Müsâkât, 0. 3- Heysemî, Mecmeu Zevâid, IV, 63. DİB hutbe arşivinden alınmıştır.

00 HUTBELERİ İHSAN 09 - Nisan Yüce Allah, varlık alemini en güzel şekilde yaratmıştır. "Yaptığınız işi güzel yapın; Allah işini güzel yapanları sever"() ayetiyle de insana, işini düzgün yapmasını emretmiştir. "İhsân" her alanda işi güzel yapmaktır. Alah ı görüyormuş gibi kulluk etmektir. Nitekim Cebrâil (a.s) ın "ihsan nedir, ey Allah'ın Rasulü" sorusuna sevgili peygamberimiz; "...Allah'ı görüyormuş gibi kulluk etmendir; her ne kadar sen O'nu görmesen de O seni görüyor..."() şeklinde cevap vermiştir. Bu nedenle üzerinde olduğumuz her işi yüce Allah'ın görüp gözettiği bilinciyle yapmamız ihsan duygusunun temelidir. Dinimiz, tüm yararlı işleri Allah'a kulluk kapsamında bir ibadet olarak nitelendirmekte, yapılan işi önemseyip güzel ve sağlam yapmayı emretmektedir. Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde "yüce Allah, yaptığınız işi sağlam ve iyi yapmanızdan hoşnut olur"(3) buyurmaktadır. Bir insanın yaptığı işin ihsan seviyesine ulaşabilmesi, o işi niçin yaptığını iyi bilmesine ve en güzel şekilde eyleme dönüştürmesine bağlıdır. Hz. Ali (r.a) "İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır" derken bunu kastetmiştir. Değerli Mü'minler! İş yapmak, bir eser ortaya çıkarmak insana özgü bir yetenektir. İşi güzel ve sağlam yapmak ise işini benimsemiş sorumluluk sahibi kişilerin bir özelliğidir. Mensubu olduğumuz yüce dinimiz bizlere, her alanda daha iyiyi ve güzeli ortaya koymayı öğütlemektedir. İnançta sağlamlık, davranışlarda samimiyet, alışverişte doğruluk, sanatta incelik, yapılan her işte 7 kalite ve dürüstlük dinimizin emrettiği güzelliklerdendir. Dinimizce, yapılan işin güzel olabilmesi için öncelikle niyetin halis olması gerekir. Aynı zamanda bu kimsenin, o ameli güzel yapma arzu ve gayretini taşıması da önemlidir. Netice itibariyle Allah ı görüyormuş gibi hareket etmek olan ihsan, bütün sorumluluklarımızın özünü oluşturmalıdır. Bu yüzden toplumsal anlamdaki iş ve hizmetlerin sağlıklı yürüyebilmesi için kendilerine emanet tevdi edilecek kişilerin de ihsan duygusuna sahip olmalarının değeri pek büyüktür. Nitekim bu çerçevede sevgili Peygamberimizin "İş, ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekleyiniz"(4) hadis-i şerifi çok anlamlıdır. Şüphesiz İslami anlayışta özel bir yeri olan ihsan ve güzellik duygusu insan ve toplumu aşarak bütün kâinatı çepeçevre kuşatan bir enginliğe sahiptir. Aziz Mü'minler! İslam kültür ve medeniyeti, kendi ta- rihimizin de verdiği renkle teşekkül etmiş, ihsan merkezli bir dünyadır. Bu nedenle Kur' an ve sünnete muhatap olan her müminde bu duygunun oluşmasından daha doğal ne olabilir? Ne mutlu işini düzgün, samimi ve özveriyle yapan muhsin insanlara! Hutbemi başta okuduğum ayet-i kerimenin mealiyle bitiriyorum: "Gerçek şu ki iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz, işi iyi yapanların ecrini zayi etmeyiz."(5) []Bakara, /95. []Buhârî, İmân, 37. I, 8 [3]Beyhaki, Şu'abu'l-İman, 4/334 [4]Buhari, İlim, [5] Kehf,8/30 HAZIRLAYAN: Ahmet Hamdi BAŞPINAR ALANYA MÜFTÜSÜ

00 HUTBELERİ KUTLU DOĞUM 6 - Nisan Muhterem Cemaat! Biz Müslümanlar için çok önemli, bereketli ve feyizli günler, bayramlar vardır. Her hafta cuma günü yaşadığımız bu bayram sevincini daha büyük çapta ramazan ve kurban bayramlarında da yaşarız. Fakat bir bayram daha vardır ki o, bütün insanlık hatta bütün bir varlık aleminin bayramı sayılır. O da Allah Rasulü (s.a.v) nün dünyaya geldikleri ve bizi şereflendirdikleri gündür. Değerli Mü minler! Peygamberimizin doğumunun insanlık ve kainat için ne kadar büyük bir önem arz ettiğini, onun doğumundan önceki dünyanın ve insanlığın durumuna kısa bir göz atarsak daha iyi anlayabiliriz. 8 sanlığa en büyük lütfudur. Hutbemin başında okumuş olduğum ayet-i kerimede mealen şöyle ifade buyrulmaktadır: Andolsun! Allah, mü minlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler. () Aziz Cemaat! Hak ve adalet duygularının iyice zayıfladığı günümüzde menfaat ve çıkarların öne geçtiği, aile ve toplumda huzursuzlukların hızla yaygınlaştığı görülmektedir. Bugün en çok muhtaç olduğumuz sevgi, saygı, hoşgörü ve uzlaşma ortamının sağlanması, O nun insanlığa ulaştırdığı ilahi ve evrensel mesajların doğru öğrenilmesi ve öğretilmesi ile mümkündür. Yeni bin yıl, bilim ve teknik açıdan ne getirirse getirsin insanlığın mutluluğu, toplumun barış ve huzuru için Hz. Peygamberin ortaya koyduğu eşsiz ahlak ölçülerine her zaman muhtacız. Bu sebeple huzur ve saadetin, barış ve kardeşliğin, iyilik ve yardımlaşmanın yollarını Tarih, miladi altıncı asrın ikinci yarısı. İsa (a.s.) dan itibaren beş asırdan daha fazla peygambersiz geçen uzun bir fetret devri. Değer ölçüleri yitirilmiş, adalet ve merhamet duyguları kaybolmuş. İnsanlar şirke batmış. Ağaca, taşa, toprağa, güneşe, aya, kullukta bulunuyor; hatta helva ve peynir gibi yiyeceklerden kendi elleriyle yaptıkları putlara bir süre tapıyor, sonra da karınları acıkınca bunları yiyorlardı. Kadın esir muamelesi görüyor, bir eşya gibi alınıp satılıyor, kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu Beşer vahşette sırtlanları çoktan geride bırakmıştı. İstiklal Marşı şairimizin ifadesiyle: Bir kere de ma'mure-i dünya o zamanlar Buhranlar içindeydi bugünden de beterdi Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi Cahiliye adı verilen bu devir, alemlere rahmet olarak gönderilen âhir zaman nebisiyle saadet asrına dönüşecekti. Bir fazilet güneşi ve hidayet meşâlesi olan peygamberimizin doğumu, Allah (c.c.) ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Onun doğumu ve peygamber olarak gönderilmesi Cenabı Hakk ın ingösteren Hz. Peygamber in eşsiz ahlakî prensiplerini yaşamak, arayışlar içinde olan insanlığa tanıtmak gerekir. Müslümanlar olarak hem kendimize hem de insanlık âlemine yapabileceğimiz belki de en büyük iyilik bu olacaktır. Başka bir ifadeyle O nun hayatının bilinmesi, getirdiği mesajın anlaşılması sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlık için yeni ufuklar açacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle Kutlu Doğum Haftası nın hepimize, aziz milletimize ve bütün İslam âlemine mübarek olmasını, ve O Kutlu Nebi nin şefaatine vesile kılmasını Cenabı Hak'tan niyaz ediyorum. Hutbeme Mehmet Akif merhumun şu dizeleriyle son veriyorum: Dünya neye sahipse onun vergisidir hep Medyûn ona cemiyeti, medyûn ona ferdi Medyundur o mâsûma bütün bir beşeriyet Ya Rab! Bizi mahşerde bu ikrar ile haşret. - Âl-i İmran, 3/64. Hazırlayan: Bahattin ATAKLI AKSEKİ MÜFTÜSÜ

00 HUTBELERİ İSLAM VE ÇOCUKLARIMIZ 4 - Nisan Muhterem Mü minler! Dünya hayatının süsü, neşe ve sevinç kaynağı, geleceğimizin teminatı çocuklarımız bizler için çok değerlidir. Bu değer Kur an-ı Kerim de ve peygamberimiz (sav) in sünnetinde özel bir yere sahiptir. Kur'ân-ı Kerim'de anne-baba haklarıyla birlikte çocukla ilgili bazı hak ve görevler de belirlenmiştir. Yüce Allah, anne ve babalara evlatlarına karşı bir sevgi ve şefkat duygusu lütfetmiştir. Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir () buyuran peygamberimiz (s.a.v) de kız veya erkek bütün çocuklara sevgi ve şefkat göstermeyi, eşit muamelede bulunmayı, asla beddua etmemeyi tavsiye etmiştir. Başka 9 likle aile yaşantımızda İslami prensiplere uymamız gerekmektedir. Kur an-ı Kerimde; Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun (5) buyuran yüce Rabbimiz, böylelikle yine çocuklarımıza olan ağır sorumluluğumuzu hatırlatmıştır. Bu sebeple çocuklarımızın dini terbiye ve eğitimlerine önem vermeli onları kötü alışkanlık ve zararlı akımlardan korumalıyız. Çocuklarımızı hayata hazırlamak için Allah ve onun yüce mesajı ile onları tanıştırmak her anne babanın en başta gelen sorumluluğudur. Muhterem Kardeşlerim! Çocuklarımız bugünün küçükleri; ama yarının büyükleridir. Cennet vatanımızı emanet edeceğimiz çocuklarımızı; dini, milli ve ahlâkî duygular temelinde geleceğe hazırlamalıyız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi nin açıldığı 3 Nisan gününü çocuklara bayram olarak armağan etmiştir. Peygamberimizin ifade- bir hadis-i şerifte ise "Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar, ailesi onu Yahudi yapar, Hıristiyan yapar veya Mecusi yapar"() buyurarak çocuklarımızın İslam fıtratı üzerine yaratıldığını işaret etmiştir. "Hepiniz çobansınız ve her biriniz emriniz altında bulunanlardan sorumlusunuz." (3) buyurmak suretiyle de çocuklarımıza sahip çıkmamız gerektiğini hatırlatmaktadır. Kıymetli Müminler! Yüce Allah, Lokman (as) ın evladına karşı Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret, kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir tavsiyesini bize hatırlatmıştır. Muhterem Mü minler! Peygamberimiz (s.a.v); Hiçbir anne baba evladına güzel terbiyeden daha iyi bir miras bırakmamıştır (4) buyurarak çocuklara güzel terbiye vermenin önemine dikkat çekmektedir. Çocuklarımıza iyi bir model olmak açısından öncesiyle cennette saçılmış inciler olan tüm çocuklarımızın 3 Nisan Çocuk Bayramlarını tebrik eder, onlara sağlıklı, başarılı ve mutlu yarınlar dileriz..tirmizi;birr,5..tecrid-i Sarih Terc. c:4, s:59, Hadis no:664. 3.Riyazü's-Salihin, c:, s:74, Hadis No:656. 4.Tirmizî;Sünen,c.3, h.n:08. 5.Tahrîm Suresi;6. Hazırlayan: Mehmet MUSLU KEMER MÜFTÜSÜ

00 HUTBELERİ İNSAN VE TOPLUMUN GÜVENLİĞİ 30 - Nisan 0 lığı konusunda emirleri çok açıktır. Kur an da, bir mümini kasten öldürenin cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir (). Mallarınızı haram yollarla yemeyin (). Zinaya yaklaşmayın; çünkü o çirkin bir iştir (3) ayetleri, Hz Peygamberin zina eden biri zina ettiği anda, hırsız, hırsızlık ettiği anda mümin değildir (4) hadisleri, hemen herkesin bildiği gerçeklerdendir. Muhterem Müminler! İnsanın saygınlığını çiğneyen, evrensel haklarını görmezden gelen her davranış yasaktır. Bırakınız birini öldürmeyi, korkutma amacıyla birine silah doğrultmak hatta şakadan korkutmak bile caiz değildir. Gerek şahsı gerek toplumu etkileyen suçlara karşı emr i bi l- mâruf nehy i ani l-münker kaidesince müminlerin önleyici davranışlarda bulunması dini bir sorumluluktur. Günümüzde suçlar çeşitlenmiş, suçlular daha organize ve daha tehlikeli silahlarla faaliyet yapar hale gelmişlerdir. Suç ve suçluları iyi tanıyan, çalışma metotlarını bilen, onları kanunların verdiği yet- Değerli Müminler! Yeryüzündeki her şeyin, hizmetine sunulduğu insan, Allah katında değerli ve saygın bir varlıktır. İnananlar birbirlerinin kardeşleri sayıldığından, aralarında can, ırz ve mal dokunulmazlığı esastır. İnanmayan biri Müslümana fiili tecavüzde bulunmuyor ise aynı şekilde saygıya layıktır. Kimse inancı, rengi, sosyal statüsü öne çıkarılarak horlanamaz, evrensel insanî haklardan mahrum bırakılamaz. İslam ın geldiği çağda, dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi Arap coğrafyasında da insanlar zulüm görüyordu. Ancak İbrahim (as) ın duası ile Mekke, yıllarca gü- venli şehir olmuştur. Hatta Hz Peygamberin davetine sana uyarsak yurdumuzdan sürülürüz tarzı itirazlar yapılmış, bunlara karşı inen cevabî ayetlerde, sahip oldukları huzurlu ortamın ilahi lütuf olduğu bildirilmiş, güven ortamının ne büyük bir nimet olduğu hatırlatılmıştır. Değerli Müminler! İnsan doğuştan medenidir, toplu yaşar. Toplum hayatının düzenli ve sağlıklı yürümesi için fertlerin uyacağı kurallar vardır. Bu kuralları Maverdi din, adalet, bolluk, güçlü iktidar ve genel emniyet olarak sıralamıştır. Hz Peygamber (sav) Medine ye gelince ilk önce iç güvenliği sağlamış ve dış tehditlere karşı ortak hareket etmek için yerel halkla anlaşma yapmıştır. Böylece toplum güvenliğinin ne derece önemli olduğunu göstermiştir. Zaten Mekke de iken aynı amaçla kurulan Hılfül-Fudûl teşkilatına katılmış ve sonraları bundan övgüyle söz etmiştir. Dinimizin can, mal, ırz dokunulmazkiyle zulmetmekten engelleme güç ve donanımına sahip emniyet kuvvetlerimize yardımcı olmak hem az önce bahsettiğimiz dini sorumluluğumuzun bir gereği hem de huzurumuz için şarttır. Mekke İbrahim (as), Medine Hz Peygamber tarafından harem saygın, hürmetli bölge ilan edilmiştir. İlginçtir ki her iki peygamber Kur an tarafından üsve-i hasene (güzel bir örnek) olarak tavsif edilmiştir. O halde yaşadığımız şehir, belde veya köyümüzün harem olması, güven ve emniyet içinde kalması için elimizden gelen gayreti gösterelim. ) Nisa; 93 ) Bakara; 88 3) İsra; 3 Hazırlayan: Yusuf DEMİRYÜREK Döşemealtı İlçe Müftüsü