DOSYASI. Spor, yeryüzündeki en etkin ve popüler



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Oğuzhan'dan iyi haber!..

Herkes için Futbol Turnuvaları Disiplin Kılavuzu

STRES ATMAYA GELDİLER, DENİZ TEMİZLİĞİ YAPTILAR

City Security Group STADYUM GÜVENLİĞİ ARAŞTIRMASI

BJK İnönü Stadı'nda BJK 3 FB 2

Es Es'i geçemediler

Kampın iyi bir. Kendimi İspatlamak İstiyorum

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

Kartal turu geçti. dışında müdahale etti, dönen topu Kaan ağlara gönderdi (1-2). İlerleyen dakikalarda başka gol olmayınca ilk yarı 1-2 rakibin

Karşılaşmay. Kartal finalde: 78-62

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU TEŞKİLAT YAPISI VE GÖREVLERİ H.SUNAY A.Ü.SBF

Kobe: Beşiktaş ile Görüştüm

Gaziantep Valiliği Ġl Emniyet Müdürlüğü Ġl Spor Güvenlik Kurulu na GÖNDERĠLMEK ÜZERE EskiĢehir Valiliği ne

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

BİMEKS B.B.Bodrumspor a Teknoloji Sponsoru Oldu

Maça tutuk. Beşiktaş Gazetesi Potada anlamlı galibiyet GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

KIBRIS TÜRK FUTBOL FEDERASYONU SEZONU U21 BÖLGESEL 1'inci LİG STATÜSÜ

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi

Kondisyon ve. Fethiye'de ilk antrenman

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

TÜRK TOPLUMUNDA FUTBOL ALGISI ARAŞTIRMASI. Futbol, Fanatizm, Şiddet

Siyah-beyazlılar, Beşiktaş Antalyaspor'u devirdi

KPSS'de çok konuşulan 'vitamin' sorusu ve çözümü

3. Müsabakada takımlar sahaya 7 kişi çıkamaması durumunda sahaya en az 6 kişi ile çıkabilirler. Bu sayının altında takım sahaya çıkması durumunda

12 ŞUBAT STADYUMU HAZIRLANIYOR


Tesisleri'ndeki antrenmana ısınma koşularıyla başlayan Beşiktaş, yaptı. Bir süre ayak tenisi oynayan oyuncular, şut çalışmasıyla

Haftalardır en. Rekora gölge düştü

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Siyah-beyazlıları. Statdaki son maçına çıkıyor

KIBRIS TÜRK FUTBOL FEDERASYONU SEZONU U21 SÜPER LİG STATÜSÜ

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

KANUNEN OLMAYAN, AMA İLİMİZDE UYGULANAN HAYAT STANDARDI.? Yeni bir haftada yine beraberiz.geçen haftaki

FİRMALARIN PLAKA TAHDİTİ GÖRÜŞLERİ

Beşiktaş Gazetesi. Aybaba rüzgarı. Chile takımının yöneticileri ile kısa bir görüşme yaptı. Tecrübeli hoca

KIBRIS TÜRK FUTBOL FEDERASYONU SEZONU U21 BÖLGESEL 1'inci LİG STATÜSÜ

Derbide beraberlik!..

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

MARMARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KUPASI BASKETBOL BRANŞI GENEL KURALLAR

KIBRIS TÜRK FUTBOL FEDERASYONU SEZONU KIBRIS KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Taktik çalışması. Fernandes'siz antrenman. BEŞİKTAŞ, Akhisar Belediye Gençlik ve Spor maçı hazırlıklarını akşam saatlerinde yaptığı antrenmanla

SEZONU ZİRAAT TÜRKİYE KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

2013'te ilk antrenman

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Beşiktaş, Ziraat. Beşiktaş Gazetesi Hakem Abdullah Yılmaz GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

HOLLANDALI ENGELLİ FUTBOLCULAR BODRUM DA DOSTLUK MAÇI YAPTI

Beşiktaş Gazetesi Beşiktaş:3 - Mersin:0

Sivasspor maçında. Veli Kavlak derbide. derbisinde oynayamayacağı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

BASIN BÜLTENİ

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

SEZONU TÜRKİYE KUPASI MÜSABAKALARI STATÜSÜ

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

Mehmet DEMİR ORTALIK TOZ DUMAN...HAVA ÇOK PUSLU!... Nihayet, aylardır gol yemeden iki hafta üst üste kazanma

Akşam antrenmanında. Beşiktaş Gazetesi Köybaşı ameliyat olacak GÜNLÜK INTERNET GAZETENİZ... SPOR

Bodrum Turgutreis Karayolu silahlı kavganın keşfi için kapatıldı

Manisa'da ilk antrenman

FUTBOL SEZONU KLASMAN BELİRLEME KURAL SINAVI (A)

TL TL 750.TL TL 400.-TL TL TL 400.-TL

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

2. YUSUF ALKAN FUTBOL TURNUVASI KURALLARI ve KATILIM FORMU

sorun çıkarmam. Siz de mutlu olursunuz ben de" dediği öğrenildi Futbolu bıraktıktan sonra bir daha TV'den bile maç izlemeyeceğini

İŞ GÜVENLİĞİ İNSAN SAĞLIĞI (EMNİYET-SAFETY) NEDİR?

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu

Bu çalışma sırasında bize yardımcı olan tercümanımız Habibe Biber e de ayrıca teşekkür ediyoruz.

Bornova Belediye Başkanı Atilla Olgun, Bornova'nın sporda birçok ilke imza atan, değerli bir. PTT Kadınlar Türkiye Kupası Basın Toplantısı Yapıldı!

Kartal tur. MP Antalyaspor karşısında tur arayacak. Karakartallar 5. turu atlamak için MP Antalyaspor ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürdü.

Gümüşlükspor Futbol Okulu açıldı

SEZONU AMATÖR FUTBOL LİGLERİNDE UYGULANACAK ESASLAR

ÇOCUKLAR İÇİN SURVİVOR PARKURU

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

RIDVAN DİLMEN BODRUMSPOR U ZİYARET ETTİ

Değerli Yöneticiler, son yıllarda vergi incelemeleri büyük ölçüde bu konu etrafında dönmeye başladı.

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül :41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül :10

Habere göre. Quaresma sözü ortalığı karıştırdı

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Örnek Tarot Okuması

Karakaya: İnanmayanlar ile Bizim İşimiz Yok

Blogger bunu uyguluyor!

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Biz yeni anayasa diyoruz

Bodrum Sutopu Takımı, Başkan Kocadon u ziyaret etti

Beşiktaş, Kara Kartal ın rakibi Orduspor

kondisyon tutturdular Antalya'da Manuel Fernandes ile Mustafa Direktör Samet Aybaba yönetiminde Futbol Takımı, yaptı. Basına kapalı olarak

Transkript:

SPORDA ŞİDDET

DOSYASI Spor, yeryüzündeki en etkin ve popüler oyun. Futbol ise bu etkin ve popüler oyunun en büyük silahı ve uygulama aracı. Sporda şiddet şüphesiz bütün dünyanın ortak sorunudur. Özellikle son yıllarda gittikçe büyüyen ve bir eğlence sektörü haline gelen, popüler kültürün önemli bir etkeni olan sporda, izleyicilerin şiddete yönelik eğilim ve davranış göstermeleri, spor endüstrisi içinde şiddet olgusunun nedenlerinin araştırılarak bu konuda bir takım tedbirlerin alınması ve böylece sürecin kontrol altında tutulması ihtiyacını gündeme getirmiştir. Bu nedenle sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun çıkarılmış ve şiddetin önüne geçilmesi için daha temel adımlara başvurularak daha güvenli ve huzurlu bir spor dünyasının oluşturulması hedeflenmiştir. Peki, şiddet eğilimli toplum bu yasayla durdurulabilecek midir? Sporda şiddet, son zamanlarda yaşanılan olaylar çerçevesinde futbolda şiddet olarak geniş bir parantez açılıp bu doğrultuda incelemelere başlanılmasına etken olmuştur. Yargının sportif etkinliklerine müdahil olması ile en geniş seyirci kitlesine sahip olan futbol büyük bir yara almıştır. Çünkü eğlence aracı spor artık ceza aracı olarak bu kadar ön plana çıkmıştır. Gelin isterseniz futbolda daha doğrusu sporda şiddetin ilk önce faktörlerine göz atalım ve bu konu hakkında saha içinde ve saha dışında etkin rol oynayan kişilere kulak verelim.

ANKARA GRUBU ile RÖPORTAJ Stj. Av. Onur YAYLACI Stj. Av. Hakan BİLGEHAN Sporda şiddet konusundaki fikirlerini almak için en etkin taraftar gruplarından biri olan Çarşıya kulak vermek istedik ve Ankara Çarşı grubundan Caner ve Sancar Bey ile sizler için görüştük. Son dönemde en çok konuşulan konuların başında sporda şiddet geliyor. Sporda şiddetin nedenleri nelerdir sizce? Sporda şiddet denilince bu işlerden en çok muzdarip olan kişiler bizleriz. Biz, bu yasalar çıkmadan önce de sonra da hep bu tarz konuların içerisindeydik. Yasalar çıkarken bizlerin görüşlerine başvuran ilgili komisyonlar olsun, emniyet birimleri olsun, 8 Hukuk Gündemi 2014/1 değerlendirmelerimizi, düşüncelerimizi alıyorlar ama uygulamaya gelindiğinde günah keçileri yine taraftarlar oluyor. Dolayısıyla bayağı sıkıntılarımız dertlerimiz var aslında. Sporda şiddete geniş kapsamda baktığımızda nedir ne değildir nasıl oluşur alınabilecek önlemler nelerdir diye konuşacak olursak; benim şahsen 30 seneyi aşkın bir tribün hayatım var. Şimdi bakmayın aslında statlar, tribünler bu işin baharını yaşıyorlar. Aslına bakacak olursanız taraftarların kendi aralarında çok güzel dostlukları var arkadaşlıkları var. Fakat son zamanlarda artan şiddet olayları kötü bir bahar havası yarattı. Kulüp

yöneticilerinin, federasyonların ya da yetkili kişilerin yapamadıklarını, taraftar temsilcileri yapmaya gayret ediyorlar ama durum artık bunu aştı. Düşündüğünüz zaman aynı kandan aynı candan olan insanların bile aralarına renktaşlık girdiği zaman işin boyutu değişiyor. 30 bin kişinin olduğu yerde farklı düşünceler olduğunda sorunlar sıkıntıların baş göstermesi kaçınılmaz oluyor. Toplumda bazı özdeşleşmiş şeyler var küfür olsun şiddet olsun bunları önlemek başa çıkmak sanıldığı kadar kolay değil aslında. Tribüncülüğün bu olayların nereden nereye geldiğinin çok iyi araştırılıp görülmesi gerek artık. Yönetimsel holiganizmin arttığını senelerdir görmeye başladık aslına bakarsanız. Artık kişilik çatışması fikir çatışmasının yerini yönetimsel çatışma alıyor. Adam hasbelkader yönetici olmuş, kendi reklamını yapabilmek için kendi şovunu sergileyebilmek için öyle projelerin içerisine giriyor ki, taraftarı da işin ortasına atıyor. Sonrada bu işlerin içerisinden sıyrılmak bizler için inanılmaz zor oluyor. Bir deli kuyuya taş atıyor sonra çıkar çıkarabilirsen. Günah keçisi olmak kolay taraftara sıfat yapıştırmak laf söylemek kolay mantık bu. Kendi çatışmanı kulüp bazından götürüyorsun federasyon yönetimleri de kendi siyasetlerini yapıyor. Sonra olan taraftarlara oluyor. Bunlardan dolayı bu işler böyle oluyor. Maçlardan 1 hafta 10 gün önce yapılan söylemler propagandalar göz ardı ediliyor her şey taraftarın üzerine kalıyor. Taraftarlar nasıl oluyor da gerginleşebiliyor? Bunun en son örneği 23 Eylül 2013 günü oynan Beşiktaş Galatasaray maçı. Ben de o gün stattaydım, orada 90 bin kişi galibiyete şartlanmış Beşiktaşlı olarak. Ama hakemin gereksiz yere inceden inceye yaptığı hatalar, Beşiktaş aleyhine olan kararlar bunların hepsi üst üste olunca, insanlar kıvılcımla ateşleniyorlar hemen. Ama o gün olan olaylar ne bir grupla alakalı ne de ayarlanmış bir şey. Tamamen o an gelişen bir ateşlenme sonucu ortaya çıkan şeyler. Daha önce Fenerbahçe taraftarının da Galatasaray taraftarının da başına gelen istenmeyen olaylar yaşandı. Kesinlikle daha öncesinde düşünülmeyen bir şey. Kulübün zarar görmesi bizim takımdan ayrı kalmamız en büyük üzüntü zaten. Yaşanılan onca olaylar çerçevesinde siz tribünün içerisinde olan biri olarak ne gibi önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz? Şiddetin önlemlerini almak için öncelikle şiddetin 2014/1 Hukuk Gündemi 9

özüne inmemiz lazım. Ülkemizde öyle bir lanse ediliyor ki sanki şiddet sadece tribünde var. Oysaki şiddet artık her yerde. Nasıl düzeltilebilir? İnsanların refah seviyesini daha üste çekerek olabilir mesela. Ama bu 1, 3 veya 5 yıllık bir dönemde çok zor gibi görünüyor. Bu şiddetin en büyük sebebi kulüp yöneticileridir ve polislerdir. Çünkü mesela biraz önce de bahsedildi Galatasaray maçı ile ilgili, ben o olayları şuna bağlıyorum, gezi olaylarından beri üzerimizde büyük bir baskı var. İnternete bile düştü çarşıya şöyle yapacağız böyle yapacağız yeni sezonda filan konuşmaları Herkesçe biliyor artık. Ayrıca tribünde taraftar gibi görünen savcıların polislerin durumu ayrı bir baskı yaratıyor üzerimizde; aman şöyle yapmayalım böyle 10 Hukuk Gündemi 2014/1 yapmayalım derken oluşan stres sonrasında patlama yarattı. Sonra hakemin bizi ince ince kararlarla bezdirmesi, bunların tamamı yaşanan olaylara neden oldu. Peki, nasıl bitirilebilir tribün olayları? Yöneticileri bir kere kendilerine sahip çıkacak, yakışmayacak şeyler yapılıyor kimi yönetici çıkıyor kabadayılık yapıyor taraftarlara, yani daha sağduyulu daha sakin olunması gerek. İnsanları şiddetten uzak tutacak kişiler lazım. Polislerin bizlere yaptıkları şiddetin, muamelenin bir an önce son bulması lazım. Sporda şiddetin önlenmesi için uygulanan cezai yaptırımlar sizce yeterli mi amacına uygun mu? Verilen cezaların taraftarlara caydırıcı etkisi var mı?

Mesela saha kapatma cezası diye çağ dışı bir ceza var. Neden tüm taraftarlara mal ediliyor ki bu ceza? Bunun yerine para cezaları gelebilir ya da verilen para cezaları arttırılabilir. Ya da olayı gerçekleştiren kişinin birebir tespit edilmesi gerekir. İngiltere de, İspanya da taraftar bir şey yaptığında cımbız gibi çekilebiliyor aradan. Ve sert yaptırımlar olabiliyor. Bizde çıkarılan bir kanun var hiçbir yaptırımı yok sadece taraftar maçlardan men ediliyor sonra tekrar maça gelip olay çıkarabiliyor. Kulüplerden çok taraftar göz önüne alınarak ceza verilmesi lazım. Biz yıllardır maçlara gidiyoruz. Maçlarda bizi polisler karşılıyor sanki gözleriyle bize teröristmişiz gibi bakıyorlar. Biz anlayabiliyoruz inanın. Ben çok az görmüşümdür polisin bize sağduyulu ve sevgiyle yaklaştığını. Hep bir baskı, bir terörist muamelesi görüyoruz. En ufak bir olayda bunların başını ezelim tarzı muameleler taraftarı daha fazla strese sokuyor. Stres de birikince, maalesef patlama noktasına geliyor. Her anlamda bu cezalar aslında anlamsız. Nokta atışı yapılmaya çalışılıyor ama olmuyor. Mesela ben bir suç işlesem taraftar olarak hem ben maçlara gidemiyorum hem saha kapanıyor kulüp zarar görüyor tüm taraftarlar zarar görüyor. Sistemin karşılığı bu mu olmalı? Ülkenin mevcut durumuna bakacaksın cezaları da ona göre vereceksin. Zamanında bizleri taraftar temsilcilerini çağırıp fikirlerimizi sormayacaklardı. E- bilet deniliyor sürekli e-bilet çözüm deniyor. Olaylı GS maçında biletleri e-bilet şeklinde aldık. Polis tekrar stada girecek deniliyor. Polis hep stattaydı ki ne zaman çıktı. Takımı seyretmekten mahrum kalmak çok hoş bir şey değil. Ben sezonluk kart alacağım, sonra takım 4 maç ceza alacak peki benim maddi kaybımı kim karşılayacak? Ahmet in yaptığı bir olayın cezasını Mehmet niye çekiyor? Bizler zaten kimsenin yaralanmasını olaylara karışmasını sıkıntı yaşamasını istemeyiz ki neden isteyelim? Ama bizler bu kadar dikkat ederken yöneticilerin bu dikkatsizlikleri yanlışlara yöneltir. Geçenlerde İtalya da büyük bir takımın sahası kapatıldı. Diğer tüm takımların taraftarları o hafta ki tüm maçları boykot etme kararı aldılar. Bizim ülkemizde bizim sahamız kapansa diğer kulüplerin taraftarları sevinçten taklalar atıyorlar. Taraftarların da bu yaşatılmaya çalışılan olaylara karşı dik durmaları beraber hareket etmeleri lazım. Çağ dışı yasalar artık uygulanmasın. Peki, bir taraftar neden şiddete başvurur? Şiddet demek illa kavga gürültü değil aslında herkes o niyetle tribüne gelmez. Birincisi özentiyle başlar bu işler genç arkadaşlar için. İkincisi toplum psikolojisi denen bir olay vardır. Daha önce hiç kimseye karşı bir şey söylememiş biri o ortamdan feyz alarak şiddete ortak olabilir. Ya da günlük yaşamda yaşadığı sorunlar tribünde patlama noktasına gelebilir. Türk insanı fazla duyarlı insan, özellikle konu tribün olunca daha da duyarlı olabiliyor. Taraftarın hiç hatası yok mu? Elbette var. Ama hiç kimse kötü niyetle maça gitmez, hiç kimse hadi olay çıksın sahaya atlayalım vs. olarak hareket etmez, bunu planlamaz. İnsanların boşalma, patlama noktası maçlar oluyor. Hakemlerin müsabakalarda şiddetin oluşmasına etkisi var mı sizce? Yüzde yüz var, yüzde 99 bile değil. Dünyada bir derece ama Türkiye de yüzde yüz. Türkiye de en büyük iki etkenden biridir hakemler, diğerleri de yöneticiler zaten. Hem federasyon yöneticileri hem takım yöneticileri. Hakemler öyle maçlarda öyle zamanlarda öyle kararlar veriyorlar ki çıldırmamak elde değil. Ama bir maçta 5 tane 10 tane pozisyona hakem direkt etki edebiliyorsa, hakem yetersizdir hatta kötü niyetlidir. Taraftar onca para verecek gerekirse kilometrelerce yol kat edecek, hakem dediğimiz kişi hem takımın hem taraftarın kaderiyle oynayacak. Bir tane hakeme bu kadar bel bağlanmamalı. Madem öyle hakemlere de ciddi cezalar verilmeli. Örneğin GS maçında kulüp ceza aldı, taraftar ceza aldı, ama Fırat AYDINUS maç almaya devam edecek, böyle olmamalı. Öncelikle hakemlerin kendine güveni olmalı, kendilerine güvenleri yok ki Siz yaptırımları uygulayacak kişilerden biri olsanız nasıl düzenlemeler getirirdiniz? Bir kere ben yönetici olmam. Farz edelim ki oldum diyelim, bir kere maça giderken nefret söylemlerinden uzak durmak gerek, maç öncesi olsun sonrası olsun. Ağızlara sahip çıkılmalı tahrikte bulunulmamalı. Kanunların mutlaka değişmesi gerek. Bu insanlar neden bu olayların içerisinde diye araştırma yapılmalı. Türk halkının stres atma şekli tribünse bunun yolu da farklı da oluyor. Bir kere yöneticilerin futbolun içerisinden gelen kişiler arasından seçilmesi olmazsa olmazdır. Çok teşekkür ederiz. Biz teşekkür ederiz. Böylesine önemli bir dergide, görüşlerimize yer vermeniz bizleri çok mutlu etti, onurlandırdı. 2014/1 Hukuk Gündemi 11

AVUKAT CEM PAP LA LE RÖPORTAJ Av. Kemal Cihat BİNİCİ Stj. Av. Beyza UYGUN Stj. Av. Onur YAYLACI Uzun bir dönem futbol müsabakalarında hakemlik yapmış biri olarak sporda şiddet sizce son zamanlarda daha da arttı diyebilir miyiz? Üniversitedeyken, lisedeyken de futbolu takip ederdim ama o zaman da belki bu kadar olmasa bile ciddi bir şiddet vardı. Sadece organizasyon büyüyünce yoğunlaştı, insanlar birbirlerinden, olaylardan haberdar. Eğer bir toplumda şiddet varsa, sokakta şiddet varsa, kadın ölümleri oluyorsa, eskiden bunlar da vardı eskiden şiddet de vardı. Ama dediğim gibi artık her şeyden çok daha haberdarız ve ister istemez biri diğerini etkiliyor ve belki de bunların tedbirlerinin alınmaması da diğer insanlarda ciddi bir cesaret yaratıyor ve o şiddeti uygulamaktan da geri kalmıyorlar. Yapana bir şey olmadığını görüyorlar. Genelde şiddet futbolda görülüyor, diğer branşlarda çok fazla şiddet yok. Ben hiç golfte, okçulukta veya yüzmede bir şiddet görmedim. 12 Hukuk Gündemi 2014/1

tekerlekli basketbol liginde bir şiddet olayı olması bence ciddi bir yüz karası spor için de futbol için de ülke için de. Genelde futbol izleyicisinin yarattığı, her ne kadar kanun metni Sporda Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olsa bile aslında gerçekçi olmak gerekirse bu futbolla ilgili bir şey. Yoksa ben geçen gün basketbol maçındaydım Kolej - Anadolu Efes maçını seyrettim, çok keyifli bir ortamdı. Seyirci kim atarsa alkışlıyor, iyi hareketleri alkışlıyor. Salon sporlarında bu yok, genelde futbolda bu var. Futbol seyircisinin de yapısı değişti. Birçoğu okumuş ve gelir sahibi. Bir seyirci özellikle diyelim ki FB, GS veya BJK nin en önemli maçının en pahalı tribününden kombine bilet alacak durumda ise belli bir gelir grubuna dahil olması gerekiyor, belli bir sosyal sınıfta olması gerekiyor ve bunun için de belli bir öğretim aşamasından geçmiş olması gerekiyor. Ve baktığınız zaman bunun böyle aklı başında, işinin başında gördüğün zaman saygı duyacağın, hürmet edeceğin bir adam olarak görüyorsun ama tribüne gelince işin rengi değişiyor. Galatasaray-Beşiktaş tekerlekli basketbol takımları arasında 2012 yılı Aralık ayında oynanan maçta ne yazık ki basketçilerin tekerlekli sandalyeleri dahi oraya buraya atıldığını izledik. Şiddet kulüpçülükle mi bağlantılı acaba? Bunu tetikleyen aslında seyirci. Şiddetin birinci faili seyirci. Seyirciyi tetikleyen birçok faktör var. Birincisi yönetici, ikincisi futbolcu, saha içerisinde olan olaylar. Dediğiniz olay da öyle. Eminim ki, o gün tribünde GS ve BJK nin futbol tribününden gelen taraftarlar vardı. Birbirlerini bile tanıyordur onlar. Her ne kadar İstanbul büyük bir şehir olsa bile muhakkak birbirleriyle alakaları, ilgileri vardır. Özellikle sosyal medya aracılığıyla birbirlerini maça giderken daha kızdırarak veya ciddi manada şiddete teşvik etmek için yazışmalar dahi olmuştur. Maçların öncesinde zaten taraftar grupları arasındaki sıkıntılar ortaya çıkıyor. Tabii ki dediğiniz gibi Peki, rant da bu işi etkileyen faktörlerden olabilir mi? Kulüp yöneticilerinin konumu veya taraftar gruplarının elde ettiği rantlar? Olabilir ama buradaki temel sorun şu, spor bizim ulusumuzun bir yaşam biçimi değil. Neticede, askerde birlik komutanımız söylemişti: Balık suda yaşar. Doğru. Bunu terörizm için söylemişti. Terörist halkın içinde belli bir yerde destek görüyorsa, yuvalanabiliyorsa orada yaşar. Aynı şey. Eğer o fanatizmi, bu şiddeti, tribün terörünü oluşturacak gerekli malzeme varsa, zaten onu dışarıdan etkileyen faktörler de devreye girdiği zaman o kendisini gösteriyor. Asıl burada önemli olan şey o kaynağı kurutmak. Tribüne gelen o insanın o şiddeti yaratacak kişilik yapısında olmamasını sağlamak, bakış açısını değiştirebilmek. Bunun tek bir yolu var. Cezai hükümler de tedbir olabilir ama Türk toplumu açısından sporu yaşam biçimi haline getirmek lazım. Her gencin küçükken bir spor dalıyla uğraşması lazım. Üst seviyede olması şart değil ama sporun ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Ben halı sahaya çok gidiyorum, haftada bir iki gün. Salı günü de avukat arkadaşlarla oynuyoruz. Bir maça ben gitmedim, iyi ki de gitmemişim kavga çıkmış. Baktığın zaman kırk küsur yaşında insanlar. Diyorsun ki bu nasıl bir şeydir? Neticede üç beş insan oynamak için geldikleri sahada nasıl kavga ederler? Bizim 2014/1 Hukuk Gündemi 13

ülkemizdeki sorunlardan biri bu. Herkes her şeyi yapabileceğini ve her şeyi bildiğini düşünüyor. Bizim hâkimlerimizin, savcılarımızın hepsi teknik direktör, toplumun genelinde olduğu gibi. Bir işin ruhunu kavramak için o işi yapmış olmak lazım. Profesyonel futboldan anlaman için o işin bir şekilde kıyısında köşesinde olman gerekiyor, çimin kokusunu bilmen lazım, soyunma odasının kokusunu, koridorları, ortamı bilmen lazım, o sahanın içerisinde ne olduğunu bilmen lazım. Bunları bilmiyorsan vereceğin kararların çoğu hatalıdır. Benim önereceğim çözüm uzun vadeli ve sıkıntılı bir çözüm. Sporu, özellikle yarışmacı sporun ne anlama geldiğini Türk insanına iyi anlatman lazım ve sporu yaşam biçimi haline getirmen lazım. Bunları yapmadığın sürece bu sorunu çözemezsin. Biz olumsuzluklardan, şiddetten beslenen bir toplumuz. Bunu ortadan kaldırabilmek için etraftaki birçok faktörü temizlemen gerekiyor. Bu da zaman istiyor. Bir amaç uğruna o ortamda arkadaşlığı, kardeşliği yaşadığın zaman olumsuzluklara hoşgörü ile bakmayı öğreniyorsun. Ben hakemlik yaptım. Bir hakemin hangi durumlarda hata yapabileceğini biliyorum. Ben ona bu hakem kötü niyetli, kafasında başka bir şey var demem. Çünkü bu işi biliyorum. Bir işi biliyorsan o işe daha hoşgörülü bakabiliyorsun. Fiziki şiddet yanında küfür de bir problem. Bir insan birine küfrediyorsa acizliğinden küfrediyordur. İnsanlar o kadar sıkılıyorlarmış ki rahatlamak için küfrediyorlarmış. Böyle bir şey yok. Bir insan küfretmeye ihtiyaç duyuyorsa gerçekten ciddi problemleri var demektir. İnsan kendi mutsuzluğunu, kendi başarısızlığını kapatmak için başkasının mutsuzluğundan ve başarısızlığından bahseder. Bu yüzden olaylara hiç olumlu bakmıyorsun. Hep olumsuz yaklaşıyorsun çünkü ondan besleniyorsun. Ondan beslendiğin zaman peşinden şiddet geliyor. Rakibini sürekli karşına koymak olumsuzluktan beslenmekten kaynaklanıyor. Bu sorunlarla büyüyen çocuklar o tribüne girdiği zaman ciddi problemler yaratıyor. Bu iş insanın yapısıyla ilgili. Cezai hükümler çare değil. 6222 daha önceden 5149 sayılı Kanun vardı. Bu yasalar çözdü mü sorunları? Temeldeki problemi çözmedikten sonra, bu tür yasalar sadece geçici bir çözüm olabilir ama bir gün öyle bir yerde patlar ki kontrol edemezsin. GS-BJK maçında bu kadar tedbir, kanun vardı ama 2000 kişinin sahaya girmesini engel olamadı. Toplumumuzdaki spor kültürünün eksikliğinden yola çıkıyoruz ve şiddetin nedeni bu diyoruz ama İngiltere de ciddi bir holiganizm vardı ve bunu cezai tedbirlerle çözdüler. Hatta futbol bir dönem yasaklandı diyebiliriz, bu yolla tribün terörü çözüldü. İngiltere için de spor kültürü eksikti de bu yüzden şiddet vardı diyebilir miyiz? Olayı buna indirgemek doğru olur mu? Burada asıl önemli olan şey şu ve Türkiye de yapılamayan bu zaten. İngiltere de futbolu yöneten Federasyon ve hükümet değildir. İngiltere de Lig Birliği vardır. Lig Birliği İngiltere de futbolun her şeyini organize eder. Parasal açıdan çok güçlü ve vergi ödeyen bir kuruluştur. Ciddi paralar kazandırır ve İngiltere Liginin değerli olma sebebi budur. Ben de İngiltere ligini takip ediyorum. Eskiden şiddet İngiltere de vardı. Kulüp yöneticileri, futbolcular, saha dışında taraftarlar arasında olaylar oldu ancak saha içinde olay olmadı. Çünkü insanlar İngiltere futbolunun değerini biliyorlar. Oradaki şiddet buradaki gibi olmaz. Orada futbol ciddi bir ekonomi. Futbola bizim yöneticilerimiz bu şekilde bakmadığı için futbol bir oyun diyorlar. Futbol bir oyun değil. Profesyonel futbol, iktisadi bir faaliyettir. Futbola iktisadi bir faaliyet olarak bakarsan sorunları çözmeye başlarsın. İktisadi faaliyet olarak kabul edip onun kurallarına uyarsın ve o sorumluluğu taşırsın. Bizde iktisadi bir faaliyet olarak görülmediği için herkes istediğini yapıyor. Hesap yok, hesap soran da yok. Devletin kesinlikle futbolun içinde yer almaması gerekir. Futbolun içinde yer alıp almıyorum diye iddiada bulunması iyice sıkıntılı bir durum oluşturuyor. Ya içindesindir sen düzenlersin her şeyi herkes eyvallah der ya da hiç girmezsin çerçeveyi oluşturursun o çerçeve içinde faaliyetler yürür. Bu hususta düzenleme yapılan kanunların da gerçekten bu işi çok iyi bilen sahanın içinden gelen ve işin teknik boyutunu bilen kişilerce hazırlanması gerekiyor. Devletin müdahalesi sizce ekonomik mi siyasi mi? Devlet neden spora müdahale etmek ister? Siz güçseniz ve kendinizi bu şekilde göstermek istiyorsanız, Türkiye de yürütülen bütün faaliyetlerde hüküm sürmek istersiniz. Futbol sadece federasyon bütçesi baz alınırsa yıllık 200 milyon dolar paranın döndüğü aslında yaklaşık 2 milyar dolarlık ekonomi. Bunda söz sahibi olmak istemez misiniz? Eğer bu işi biri yapacaksa benim yanımdaki adam yapsın ben güçsem istediğimi seçerim. Bu tamamen kontrol 14 Hukuk Gündemi 2014/1

ve güçle ilgili bir durum, buradan ben cebime para koyayım diye düşünmez. Parayla ilgili değil ama parasal yekûna hükmetmek ile ilgili bir durum. Ankara Çarşı grubu ile de konuştuk. Sorunlar aynı. Hakemlerin yaptığı hatalar bardağı taşıran son damla oluyor. Zaten o ana kadar dolmuş oluyorlar. Stada girişte görülen muamele, güvenliklerin davranışları olduğunu söylüyorlar. Oraya gelen insanlar insanca muamele görmedikleri için insanca muamele yapmıyorlar. Her şey olumsuz olduğu için olumlu sonuç çıkarmak çok zor. İnsanın kendisiyle ve toplumla barışık olması gerekir. Hata yapabilirsin elbette hakemlerin farklı özellikleri var ama neticede insan. Hakemin de problemleri olabilir. Ben avukatlık yaparken hakemlik yaptım. Bütün hafta duruşmaya gidip hafta sonu hakemlik yapıyordum. İdman var. Ailene karşı sorumlulukların var. Topluma karşı sorumlulukların var. İnsanın limitleri var. Hakemlik buzda kamyon sürmek gibidir. Ne kadar iyi olursan ol bir gün devrilir. Çok iyi maçlar yönetirsin ama bir gün öyle bir hata yaparsın ki yerden yerle bir olursun. Medya da çok etkili burada. Amatör küme maçı yönettiğim zaman bile takımların taraftarlarına göre takımların kaderleriyle oynuyorum. O takımın kaderiyle o güne kadar kimse oynamamış, ben oynamışım ve mağdur olmuşlar gibi. Hakemlik görevini yaparken maruz kaldığınız ya da içinde bulunduğunuz şiddet olayı var mı? Zonguldak ta amatör bir müsabakada maç yarıda kaldı. Profesyonel lige gideceğim ona idman olsun diye o maçı verdiler bana, sıradan bir maç. Penaltı kararı verdim. Aleyhine penaltı vermiş olduğum takımın kaptanı tam yanımdan geçerken hakaret etti. Ben de çıkardım kırmızı kartımı oyundan attım. Kartı gördü şöyle bir baktı, aramızda yaklaşık bir metre var. Benden iriyarı biri. Yumruk salladı bana, ben yumruktan kurtuldum orada birbirimize girdik maç yarıda kaldı. Maç orada bitti. Formam parçalandı. İkimizi de savunmak için insanlar sahaya indi. Tel örgüler dağıldı. Birkaç hakem arkadaşım dedi ki hata bizde, biz onu çoktan çıkarmalıydık. Hakemlik çok enteresan bir meslek. Sizi de bir maça götürsem o maçı idare edersiniz, yönetmek başka bir şey idare etmek başka bir şey. Yükselmek için fark yaratmak zorundasın. Olayla ilgili yürütülen kovuşturmada diğer hakem arkadaşıma vuran kişi 3 ay hapis cezası aldı, ertelenmedi. Büyük takımlarda oynayan futbolculardan biri yapmış olsaydı bu hareketi, hâkim yine de ertelemeden 3 ay hapis cezası verir miydi? Zor bir soru. Neticede futbolla ilgisi olan herkes taraftar. Yönettiğim bir Beşiktaş maçı sonrası Devrek e duruşmaya gittim. Baro odasında sohbet muhabbet. Duruşma başlamadan bir avukat arkadaşımla maçı konuşuyorduk. Gel Cem seni bir yere götüreceğim. dedi, üzerimde cübbe. Gittik hukuk hâkiminin kapısına, duruşma devam ederken girdi Bakın hâkim bey size kimi getirdim dedi. Hâkim bey de ayakta. Beni gördü ve Ben onunla konuşmam dedi. Ben ne olduğunu anlamadım. Beni götüren avukat arkadaşım da mahcup oldu. Çıktıktan sonra dedim bana durumu izah et. Meğer adam Beşiktaşlıymış. Şimdi bakın bir hâkim böyle olabiliyorsa. Bir başka anımı anlatayım size. TS-FB maçını yönettim. Beni Kadıköy Cumhuriyet Savcılığından çağırdılar. İfadeye gittim savcı beye. Hakkımda şikâyet var. Ne yapmışım: Görevi kötüye kullanma. Peki dedim şikâyetçi kim? Diyarbakır da bir ilçenin cumhuriyet savcısı beni şikâyet etmiş. Zonguldak ta mesleği beraber yürüttüğüm halı sahada maç yaptığım beni bizzat tanıyan o maça kadar beni her hafta arayan bir arkadaşım. Bu adam benim hakkımda cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Bu kişi bir hukukçu. Hukuku bilmiyor olması facia. Dedim ki savcıya ben yönettiğim maçlardan dolayı sorumsuzum bu nedenle hakkımda soruşturma açamazsınız. Olur mu efendim sorumlusunuz dedi. Vermiş olduğum kararlardan dolayı beni yargılayamazsınız, olmayan penaltıyı verdim diye yargılayamazsınız. Spor Mahkemelerinin olmasının gerekliliği var. Futbolun bir dili var, teamülü var yazılı kanunu bilmek yetmiyor. Her futbol maçında nerdeyse on, on beş tane şike oluyor. Çünkü oradaki muhabbetleri kimse bilmiyor. Kanuna göre bunlar artık suç, futbolcuların arasında bile onlarca şike suçu işleniyor. Bu noktada 3 Temmuz sürecine bakışınız nedir? Futbolun adli yargıya dökülmesi çok büyük bir hata. Futbol bunu kaldırmaz. Şike suçu, unsurları çok farklı. Şimdi kanun bunları şike kabul ediyor, bu kadar genişletilemez bu. Mahkemenin önüne geldikten sonra bir yargılama yaptı ama en büyük temel adli yargıya düşürmemek lazım. Burada futbolu adli yargı düşüren Federasyonun kendisidir. 2014/1 Hukuk Gündemi 15

Futbol kulüplerine şirin gözükmek için Federasyon Talimatlarında değişiklik yapıldı, şikeyle ilgili düzenlemeyi getirdiler. Futbol iktisadi bir faaliyetse ekonomik suçlar da gündeme gelmeliydi. TCK da buna ilişkin hükümler olmalı, 5149 sayılı Kanuna ya da 6222 sayılı Kanuna da hiç gerek yok. Sen yaşamadan, bunu bilmeden şikenin tarifini nasıl yapabilirsin? Yargılamanın nasıl yapıldığını dosyaya hakim olmadığım için bilmiyorum ama futbolu adli yargıya taşımak başlı başına bir hatadır. Kaldı ki, Türkiye de öyle bir yetki tecavüzü var ki Emniyet müdürü diyor ki Biz 19 maçta şike tespit ettik. Hâkim misin savcı mısın? Savcı bile bir vakıaya şüpheyle başlar. Şikeyi tespit edecek makam kimdir? Bu konularda çok dikkatli davranmak ve ona göre açıklama yapmak gerekir. Yargı boyutu dışında PFDK, UEFA ve Federasyonun verdiği kararlar var. Kararların bu kadar çelişkili çıkması yargı sürecinden dolayı mı yoksa Federasyonun da taraflardan etkilenmesi söz konusu mu? Tahkim Kurulundan FB şike yapmıştır ya da yapmamıştır. şeklinde bir karar çıkmadı. Futbol federasyonu Disiplin Kurulundan çıkan bir karar var. Bu karara karşı bir itiraz gelmediği için de konu tahkime gitmedi. Mahkeme mevcut kanuna göre yargılama yapmak zorunda. Şikenin oluşacağı şartlar belli ise ve o şartlar da varsa sen bir hüküm vermek zorundasın. Futbol Federasyonu şike yok dedi. UEFA ise sadece mahkeme kararına bakar. Çünkü Avrupa da en önemli meslek hukukçuluktur. Kendi ülkelerinden çıkan mahkeme kararlarına ne kadar değer veriyorlarsa Türk Mahkemelerinden çıkan karara da o kadar değer verir, çok değer verir. Peki, böyle bir ortamda Türkiye de sporda şiddet daha da artar mı? Evet. Türkiye de böyle bir operasyon yapılıyorsa sonuçlarını göze almak gerekir. İnsanlar gözaltına alındı, tutuklandı ve hiçbir şey çıkmadı ortaya. Kanayan bir yaranın varlığından söz ediyorsan neşteri vurup bunu atacaktın. Bunu yapmayacaksan niye müdahale diyorsun ki? Zaten barış yoktu, bu durum düşmanlığı iyice artırdı, insanların da futbola olan ilgisini azalttı. Son olarak genç meslektaşlarınıza ne tavsiye edersiniz? Hepimizin bir mesleği var fakat hayat bu değil. Bilinçli olarak hukuku tercih ettim ben tesadüfen de avukat olabilirdim. Bazı avukatlar sadece işlerine odaklanıyorlar. Yaşam bana göre tek kulvarlı bir yol değil. Benim hayatımda otoban var. Hayatta başarılı olmanın tek bir cevabı var mutlu olmak. Üretmişim çalışmışım birçok zevki tatmışım diyebilmek. Bunun için de avukat arkadaşlar kendilerine seçenek yaratmak, kendi yeteneğini ortaya çıkarmak zorundalar. Ben insanları eşitliğine inanmam, insanlar eşit değildir. Herkesin bir diğerine karşı üstünlüğü olduğuna inanırım. Tekdüze yaşamdan çıkıp kendilerine hobi yaratmaları gerekir. Kendinizi keşfedin ve mutlu olun. O mutluluk başkalarına yansır ve toplum mutlu olur. Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyoruz. Ben teşekkür ederim. 16 Hukuk Gündemi 2014/1

SPOR SP KER LEVENT ÖZÇEL K LE RÖPORTAJ Av. Kemal Cihat BİNİCİ Stj. Av. Beyza UYGUN Stj. Av. Onur YAYLACI Öncelikle eğitim hayatınızdan ve TRT ye girişinizden bahsedelim isterseniz. Elbette, eğitim hayatıma Ankara da başladım. Bahçelievler Deneme Lisesi mezunuyum ayrıca Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi maceram da oldu daha sonra o işin bana göre olmadığını düşündüm ve tekrar sınava girip hukuk fakültesini kazandım. İki yıl rötarla okulu bitirdim fakat bitirdiğim zaman TRT de de 4 yıllık bir çalışmam vardı sonradan hep bu tarafa doğru yöneldim. Avukatlık stajınızı yaptınız mı? Tabii ben avukatlığı düşünmediğim için staj da yapmadım. O dönemde hukuku yapabileceğimi düşünüyordum ama insanın hayatının nasıl devam edeceği belli olmuyor. Bir sınav oldu çok popüler bir sınavdı, çok insanın katıldığı bir sınavdı o şekilde TRT ye başladım. Seviyor musunuz peki şu an yaptığınız işi? Elbette seviyorum ama artık geride kalan onca yılda anlattığımız alanda birçok şeyin değişmediğini görünce acaba yaptığımız iş çekirdek çitlemek gibi gelip geçici bir şey mi? diye düşünmeden edemiyor insan. Ana yemeğe bir türlü geçemedik. Bunu da düşündüğünüz zaman işin heyecanı bambaşka ama düzelmeyen taraflarını ve çarpık taraflarını gördükten sonra ister istemez şevkiniz kırılıyor. 3 Temmuz 2012 günü TRT de yayında mıydınız? Evet. O sabah normal şekilde nöbete geldim saat 9.00 gibi ortalık karışmaya başladı, saat 10.00 gibi de ben yayına girdim. 2014/1 Hukuk Gündemi 17

Peki, hukukçu olmanızın bir yararı oldu mu yayında? Sonuçta hukuki bir süreçti orada söyleyeceğiniz bir sözün hukuki anlamda bir bağlayıcılığı olabilirdi. Olmaz olur mu? Hukuk formasyonunu almak çok önemli bir durum ama benim o gün gösterdiğim hassasiyet daha sonraki aylarda gösterdiğim hassasiyet sonradan çarçur oldu. O hassasiyet kalmadı, gazeteciler birer savcı oldu gazeteciler birer avukat oldu. Kulüp başkanlarına bir anda yargısız infaz yapıldı. Bir de hiç spor yazarlığı yapmamış kişiler bir anda spor yazarı kesildi. Bir sürü yeni spor yazarı türedi. Benim bile söylemekten çekineceğim bir sürü şeyi insanlar televizyonlarda çok rahat dillendirdi. Sapla saman hep birbirine karıştı. Üniversite yıllarında hukuka en ufak ilgisi olmayan arkadaşlar hukuk ile ilgili ahkâm kesmeye başladı. Hukukun en temel ilkeleri yok sayıldı. Ancak Türkiye de bunlara çok üzülmemek lazım, Türkiye çok çabuk unutuyor. Türkiye de bu yönden fikri bir takip de yok, söylenenlerin takip edilmemesi gibi bir sıkıntı da var. Söylenenler takip edilse, birçok insan şu an bulunduğu yerde, popülerlik açısından da iş yapma açısından da bulunamazdı. 3 Temmuzda haberi ilk duyduğunuzda aklınızdan ne geçti? İlk duyduğum andaki hissiyatımla şu anki duygularım arasında çok da fark yok. İlk duyduğum andaki heyecanla Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ifadesini kullandım, ama görüyorum ki Türkiye de hemen hemen hiçbir şey değişmedi, değişmeyecek de. Yine her şey eskisi gibi olabilir diye düşünüyorum. Çıkış noktasının ne olduğunu, bana ya da kime sorarsanız sorun bu şike olayının yıllarca devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Bir televizyon programında eski bir Fenerbahçeli oyuncu Ziya UÇAK şunu söyleyebiliyor: Biz zamanında Galatasaray ın ligden düşme durumu varken, bu yüz yıllık ezeli rakibimizdir, onlar olmazsa biz olmayız, biz olmazsak onlar olmazlar, çıkın ve ona göre oynayın dedim. Yani bunun Türkçesi şudur, Galatasaray a bu maçta yatın demektir. Bu konuşma öyle bir kabul görüyor ve anlaşılıyor ki, ligde sadece Galatasaray ve Fenerbahçe var, hâlbuki sen Galatasaray a puan veriyorsan mağdur olan başka bir takım olacaktır. Orada Altınordu nun ligde kalması gerekiyorsa Altınordu kalacak Galatasaray düşecek. Tabii benim bildiğim, lig tarihinde bu işe bulaşmamış kulüp sayısı azdır, bulaşmayanlar da biraz beceriksiz oldukları için bulaşamamışlardır. Yeni yasa bazı şeylerin eskisi kadar kolay olmayacağını gösterdi. Tabii ki yasa caydırıcı ama son Beşiktaş-Kasımpaşa maçında adam içeriye giriyor ve içeriye girdiği zaman en fazla savcılıktan istenen 48 saatlik bir gözaltı süresi, bu adam ondan sonra çıkıyor o televizyon senin bu televizyon benim geziyor. O zaman nerede kaldı yasanın caydırıcılığı? Biz sporda şiddete ilişkin görüntüleri tartışma programlarında deliler gibi izliyoruz, sizce caydırıcı olan bu tür görüntüleri ekranlarda yayınlamak mı yoksa yayınlamamak mı? Özendirici tarafının olduğu iki, iki daha dört, elbette bir özendirici tarafı var. Bizim tam olarak anlayamadığımız taraftar topluluğunun ruhudur. Onu anlayabilmek için onların içine girmek lazım. Bizim için o görüntülerin özendirici bir tarafı yok ama taraftar grupları için özendirici olabilir. Peki, medyanın bu tür durumlarda nasıl bir tavır sergilemesi gerekiyor? Medya zaten ağırlıklı olarak futboldan nemalanan bir sektördür. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde medyanın üç tane önemi var: bir haber amaçlı çalışacaksınız iki eğitim, üç eğlendirme. Bizim en fazla ihtiyacımız olan eğitim kısmı medyada her zaman son önceliklidir. En önemlisi eğlencedir sonra haberdir. Haberi de biraz eğlence tarzı vererek daha popüler yapma anlayışı vardır. Bu nedenle medyadan burada sorumlu bir davranış göstermesi beklenemez ki, adam için orada zaten amaç reklamı ne kadar daha çok alacağım şeklindedir. Şiddet görüntülerinin yayınlanması konusu yasal olarak daha uygun hale getirilemez mi? Şimdi yasal olarak bazı kurallar var. Görüntülerinin tekrarının verilmemesi gibi büyük bir bölümü çok rahat delinebilecek kurallar. RTÜK ne kadar fazla etkili olur ayrı bir tartışma. Medyadan bu konuda pek bir şey beklememek gerekir medya için doksan dakika maç bittikten sonra asıl maç başlıyor. Öyle olduğu için zaten bütün bir hafta boyunca aynı olayı pişirip pişirip tekrar önümüze koyuyorlar. Medya her zaman timsah gözyaşları döker, Sporda barış derler ama diğer taraftan bunların da fazla iş yapmayacağını bildikleri için Ah keşke bir şeyler olsa da bir haber patlaksak diye beklerler. Yani medya şiddetten nemalanır. Kulüpler de, medyada yer alan bu tür sporda şiddet haberlerden bir anlamda nemalanmıyorlar mı? 18 Hukuk Gündemi 2014/1

Tabii onlar da nemalanıyor. Konu o kadar iç içe geçmiştir ki kulüp yöneticisinin de gündemde yer edebilmesi için medyada olması gerekir. Sonuçta standart bir yöneticinin medyada yeri yoktur mutlaka sivri çıkışları olmalıdır. İşte şiddetin olduğu yerde o konu hakkındaki demeçler, iki kulüp yöneticisinin kendi arasındaki tartışmalar da başka bir şiddettir. Çünkü pasta çok büyüdü, akan paralar çok büyük. Kulüp yöneticisinin Dernekler Yasasına göre işlettiği kulüplerde gelen paraları çok rahatlıkla kullanabileceği imkânlar doğdu, hal böyle olunca bu kişilerin destekçisi olabilecek ya da önüne geçebilecek tek kurum tribünler, o tribünleri rakamsal bazı argümanlarla elinde tutma gereği doğdu ve artık renk aşkından daha ziyade ekonomik beklentiler ön plana çıktı. Türkiye Futbol Federasyonun rolü nedir? Federasyon ayrı bir güç tabii, Federasyonun ekonomik anlamda nemalanması diye bir şey olamaz. Çünkü Federasyon çok fazla sponsoru olan, parasal yönden çok sıkıntısı olmayan bir kurum ve Federasyon çok önemli bir güç, Türk futbolunu yönetmesi Federasyonu Türkiye de birçok bakanlıktan da önemli bir hale getiriyor. Bu camiada önceleri kabadayılık egemendi sonraları siyasetin egemenliğine girdi. Türkiye de ne kadar özerk olursanız olun demokrasi tam olarak oturmamıştır. Demokrasinin sadece satır aralarında geçtiği toplumlarda her zaman için siyaset tüm kurumlara nüfuz edebilir ve kurumları kontrol altında tutabilir. Peki kanun neden yapılır: vatandaş o suçu işlemesin diye yapılır, biz ise el alem görsün diye kanunu yapıyoruz, içine bir dolu şeyi de koyuyoruz ondan sonra uygulama alanı kalmıyor. Zaten uygulayamazsın, ne kolluk güçlerin bu konuda yeterli ne de bu konuda mezun, bu konularda ihtisaslaşmış elemanın da var. Öyle olunca bu kanunun yapılmadan önceki hali şimdiki halinden daha iyi. Hiç olmazsa savcı elinde bir şeyle sahaya giren adama, belki kanun yok ama ben seni yaralamadan dolayı ya da teşebbüsten dolayı bu olayı soruşturabilirim diyebilir ama şimdi kanun var ve bu uygulanmak zorunda olduğu içi savcı da bir şey yapamıyor. Emniyetin spor bürosu bu konuda uzmanlaşmış kişiler midir? Sahalarda bol miktarda çevik kuvvet de görüyoruz. Türkiye gibi geniş bir coğrafyada, belki bazı bölgelerde olabilir, genelde olduğunu düşünmüyorum. Spor mahkemeleri de tartışılıyor. Şu an özel yetkili 2014/1 Hukuk Gündemi 19

mahkemeler inceliyor ama ne kadar doğru. Bence kanunlar daha anlaşılır ve daha kolay uygulanabilecek şekilde yapılmalıdır. Örnek olarak; bir futbol seyircisini on on beş yıl yatırmaktansa, o kişinin üç yıl boyunca takımının maçına gidememesi çok daha etkili bir cezadır. Bu tür insanların durumuna göre yani onun kendi arzu ve isteklerine göre kurallarını koymak gerekir. Saha kapatma, seyircisiz oynama cezaları, sadece kadın ve çocukların maça alınması hakkında ne düşünüyorsunuz? Taraftarlar en çok bundan muzdaripler. O zaten tam bir muamma, kadın ve çocukları seyirciden saymama anlayışıdır. Kadını seyirciden saymıyorlar, seyircisiz oynanmış sayılıyor. İlla bir ceza vereceksin ancak maçın seyircisiz oynanması maçın bütün zevkini, her şeyini ortadan kaldırıyor. Taraftar yıllık belirli sayıda maç izleyebilmek için bilet almış ona göre ücret ödemiş bir sözleşme kurulmuş ama verdiği bedelin karşılığı olan hizmeti alamıyor. Aynı şekilde Fenerbahçe nin hisse senedini alan adam ne yapacak şike nedeniyle hisseler değer kaybetmiş. Ortada Dernekler Yasasına göre yönetilen dev sermayeler var milyarlarca lira yönetiliyor, bir taraftan Dernekler Yasasına tabisin, diğer taraftan borsada işlem görüyorsun. Peki, o konuda bir çalışma var mı? Kulüpler Yasası çalışması var, Kulüpler Birliğinin Başkanının da fikir beyan ettiği bir çalışma var. Ancak iyi çalışılması gerekir çünkü şu anki yasa da Kulüpler Birliğinin fikirleri doğrultusunda oluştu. Tabii onlar bu düzenlemenin bumerang etkisi yapıp kendilerine dönebileceğini düşünmediler. Müthiş bir erk var çünkü çok büyük bir güç var ellerinde, halledemeyecekleri hiç bir şey yok, her yerde kapılar sonuna kadar açılıyor, istediğiniz yerden arsa alıyorsunuz ama sonunda da yasayı yeniden değiştirme yoluna gittiler. Biz ne zaman çocuklarımızı alıp gönül rahatlığıyla maça gidebileceğiz, o aşamaya ne zaman gelinebilecek? Türkiye çok enteresan bir ülke, bakıyorsunuz sanki hiç çözülemeyecek gibi duran sorunlar bir anda bitebiliyor hemen kesilebiliyor size vereceğim cevapta bu iş çözülmez diyebilirim ama çok hızlı bir şekilde çözülebilir de. Umudunuz var yani bu konuda? Tabii yapılabilir ancak bu işin üzerine kararlılıkla giden bir siyasi iktidar, federasyon ve kulüp yöneticileri bunu başarabilir. Şimdi bana yaya geçidinin çizgisine bastığım için ceza gönderen devlet aynı kararlılığı burada gösteremez mi? Mesela ben artık kesinlikle yaya geçitlerinin üzerinde durmayacağım, benim yaya geçidinde durmamı gecenin bir saatinde tespit edip devlet bunu engelleyebiliyorsa, stadyumlara kaç kişi geliyor ki? bunu takip etmek çok kolay. Yeter ki istenilsin. 20 Hukuk Gündemi 2014/1

Çok maç anlattınız, yıllardır TRT ekranlarındasınız. Aklınızda kalan bir şiddet olayı var mı? Çok tehlikenin kıyısından döndük tabii çok stat önünde problem yaşadık. Sadece benim şahsıma yönelik değil, o gün kim maç anlatıyorsa ona yönelik yapılan olaylar. Maç anlatırken kabin basıldı, arkadaşımı ben zannettiler; ben radyodan, o televizyondan anlatıyordu o sözleri benim söylediğimi zannedip dört beş kişi önümü kesip dikkatli konuş gibi uyarıda bulundular. Ülkemizde veya yurt dışında sporda şiddetle ilgili unutamadığınız bir haber var mı? Beni en fazla etkileyen olay şudur, biz 1984 te işe girdik, 1985 Mayıs ayında Heysel Faciası oldu, 39 kişi öldü. Yanılmıyorsam aynı ayda İngiltere de bir Bradford Yangını oldu elli, atmış kişi öldü ayrıca Meksika da iki taraftar grubunun stada giriş çıkışı esnasında bir olay çıktı 11 kişi öldü. O Mayıs ayı, Futbolda Kanlı Mayıs diye bir program hazırlamıştık, statlarda yaşanan olaylar nedeniyle yaklaşık 105 kişi ölmüştü. Sporda şiddette hakemlerin rolü nedir? Sporda şiddet konusunda hakemlerin bir rolü vardır demek yanlış olur. Yapılan herhangi bir hakem hatasından dolayı seyircinin bu duruma kendi ölçülerine göre bir şiddetle karşılık verebileceği anlamına gelir ki bu çok yanlıştır. Çünkü hakemlik müessesesi çok farklı bir müessesedir verilen yanlış ya da doğru bir karar da olsa, o iş orada biter. Bu karardan dolayı seyircinin içeride veya dışarıda bir taşkınlık yapmasını doğal karşılamak sonucu doğru kabul ettiğimiz anlamına gelir. Taraftarlar statlardaki muamelelerden çok rahatsız, statlara giriş çıkışlarda beklenilen sıra, turnikelerden geçişler, güvenliklerin ve emniyetin taraftarlara karşı davranışları? Tabii orada hemen taraftarı olağan şüpheli olarak, futbol seyircisi olarak yaftalıyor doğru değil bu, sen her an sahaya girebilecek insan olarak görülüyorsun taraftarı, bu da doğal olarak taraftar için kabul edilebilir bir durum değil. Ankara 19 Mayıs Stadyumunda insanlar lavaboya gitme ihtiyacım olmasın diye su içemiyorlar. Tuvalete gitmek başlı başına bir fobi oldu. İnsanlar statlara para verip gidiyorlar maça, ona göre bir hizmet bekliyorlar, yavaş yavaş Türkiye de de statlar bir kaliteyi yakalamaya başladı. Şükrü Saraçoğlu Stadyumu bu konuda iyi, Türk Telekom Arena çok rahat, İnönü Stadyumu da şimdi yenilenecek. Bir tek 19 Mayıs Stadyumu problemli, diğer şehirlerdeki statlarda da öyle yığılmalar olmuyor, eskiden insanlar uyku tulumlarıyla yatarlardı bir gün öncesinden, akşamdan gelir sıraya girerlerdi. En azından artık böyle görüntülerle karşılaşmıyoruz. Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ediyoruz. Ben teşekkür ederim. Hepinize başarılar dilerim. 2014/1 Hukuk Gündemi 21

Katkılarından dolayı Irmak ALPAGUT a teşekkür ederiz. Yaptığımız görüşmeler ve araştırmalar sonucunda şunu anladık ki; Sporda şiddetin ana sebebi kişilerin, sporu oyun olarak algılamıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. Günümüzde spor artık bir oyun olmaktan çıkmıştır. Spor sadece sonuçtan veya seyir zevkinden ibaret değildir. Sporun, oyunculara ve diğer spor aktörlerine sosyal, psikolojik ve ekonomik birçok etkisi olmaktadır. Tabelada ki skor insanların sadece spor müsabakasını kazanıp kaybetmesini ifade etmemektedir, aynı zamandan ekonomik ve sosyal birçok beklentilerini de kazanıp kaybetmesini ortaya çıkarmaktadır. Günümüzde spor müsabakaları artık çocukların kola kutularıyla veyahut yamalı eşofmanlarıyla toprak sahalarda, okul bahçelerinde oynadıkları samimi oyunlar değildir. Artık spor, piyango kuponlarında, taraftar mağazalarında, borsada, sermaye piyasasında oynanan samimiyetten uzaklaşmış paranın, gücün, reklamın simgesi haline gelmiştir. Hal böyle olunca şiddetin varlığı problem olmaktan çıkıp rant haline dönüşmüştür. Biz yazımıza başlarken hükümet gibi, federasyon gibi, kulüp yöneticileri gibi, şiddeti önleme misyonu olanların bu işle uğraşmadıklarını ve bu nedenle de şiddetin son bulmadığını düşünüyorduk ama şunun farkına vardık ki aslında saydığımız kişilerin tutum ve davranışları, zaten şiddetin en birinci nedeniymiş. Hâkim olan düşünceye karşı muhalif olan ve bu muhalifliğini açıkça dile getiren bir taraftar grubuyla mücadele etmek için yeni taraftar grubu kurulmasını ve iki insan topluluğunun karşı karşıya getirilmesini yaşayalı çok uzun zaman olmadı ve bu durum bizzat şiddeti önleme misyonu olan güçlerin rantları uğruna yapıldı Ellerinde sopalarla kavga eden, birbirini taşlayan taraftar gruplarına bir yaptırım uygulanması gerektiği açıktır. Fakat olacakları tahmin ettiği halde acaba bize de ekmek çıkar mı anlayışıyla bu şiddet ortamına zemin hazırlayan yöneticilerin durumu ne olacaktır. Deplasman yasakları, fişlemeler, E-bilet uygulaması, spor alanlarının yok edilip ticarethanelere dönüştürülmesi, karaborsa sporun gelişmesinin ve şiddetin önündeki en büyük engel olarak gözükmektedir. Spor alanlarında şiddet varsa ve bu engellenilmeye çalışılıyorsa öncelikle bu sorunların halledilmesi gerekir. 6222 sayılı sporda şiddet yasasıyla sorunlar halledilmeye çalışılıyor. Tabii Türkiye de her şey olduğu gibi spor da yavaş gelişiyor sporun amacı felsefesi yavaş yavaş daha iyi anlaşılacaktır. Devletin müdahaleci, yasaklayıcı anlayışı, taraftarların fişlenmesi, suçlu muamelesi görmesinin sona ermesi, gelecekte benzer sıkıntıların daha az yaşanması ümidiyle... 22 Hukuk Gündemi 2014/1