1974 DİCLE ÜNİVERSİTESİ



Benzer belgeler
T.C. AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI Trabzon Koza Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi PINAR ÖŞME PSİKOLOG

ULUSAL VE ULUSLAR ARASI MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE AİLE İÇİ ŞİDDETLE MÜCADELEDE KURUMLARARASI KOORDİNASYON. Metin Murat ARSLAN

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

6284 SAYILI AİLEN LENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDET KANUNUN UYGULANMASI

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 5 KISALTMALAR 15 GİRİŞ SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUN UN AMACI, KAPSAMI,

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI DAYANIŞMA GÜNÜ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN KADIN KONUKEVLERİ PROJESİ 7 MAYIS 2014-ANKARA. Saygıdeğer Misafirler, Değerli Basın Mensupları

Mirbad Kent Toplum Bilim Ve Tarih Araştırmaları Enstitüsü. Kadına Şiddet Raporu

AVRUPA KONSEYİ İNSAN HAKLARININ KORUYUCUSU ÖZET

Çok Yönlü ve Kapsamlı Ele Alınması Gereken Bir Konu

İsyanım. Suskunluğumda. Şiddetin. Başucumda ŞİDDET VERİLERİ

Namus adına kadınlara ve kızlara karşı işlenen suçların ortadan kaldırılmasına yönelik çalışma

Evlilik ve Aile Okulu Projesi AMAÇLARIMIZ :

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Avrupa Konseyi Kadın Erkek Eşitliğinden Sorumlu 7. Bakanlar Konferansı Raporu Mayıs Bakü/Azerbaycan

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Bu amaç çerçevesinde Yükseköğretim Kurumları aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ederler:

Kadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:

Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: NİĞDE ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

ÇOCUK YETİŞTİRME VE ANNE BABA TUTUMLARI EĞİTİMİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÜÇÜNCÜ BASKIYA SUNUŞ... VII İKİNCİ BASKIYA SUNUŞ... IX SUNUŞ... XI İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR...XIX

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YUTMA BOZUKLUKLARI ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

BARTIN ÜNİVERSİTESİ OKUL ÖNCESİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

İLTİCA HAKKI NEDİR? 13 Ağustos 1993 tarihli Fransız Ana yasa mahkemesinin kararı uyarınca iltica hakkinin anayasal değeri su şekilde açıklanmıştır:

YRD. DOÇ. DR. ULAŞ KARAN. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Anayasa Hukuku Işığında EŞİTLİK İLKESİ VE AYRIMCILIK YASAĞI

KADINA ŞİDDET SAATLİ BOMBA MI? ERAY KARINCA

Bu nedenle çevre ve kalkınma konuları birlikte, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ele alınmalıdır.

Türkiye, OECD üyesi ülkeler arasında çalışanların en az boş zamana sahip olduğu ülke!

2 MART 2017 SUNUŞ VE SİNEVİZYON GÖSTERİMİ: (17:00-17:15) AÇILIŞ KONUŞMALARI: (17:15-18:30) Yılmaz ÇOLAK Polis Akademisi Başkanı

Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Konusunda Sağlanan Gelişmelerde Hukukun Rolü Deniz ÇELİK *

Bakanımız, Çocuk Bakım Kuruluşları Öz Değerlendirme Toplantısında

Sağlık Personeline Karşı İşlenen Suçlar. Dt. Evin Toker

YÖNETMELİK. Hacettepe Üniversitesinden: HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ERKEN ÇOCUKLUK POLİTİKALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE TARİHÇESİ ULUSLARARASI GELİŞMELER. Madde 1: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI


Çocuk Hakları Kongresi, Şubat 2011, Istanbul

ÇALIŞTAY II ÜNİVERSİTELERDE CİNSEL TACİZ VE CİNSEL SALDIRIYA KARŞI NELER YAPILABİLİR? ÇALIŞTAYI II 04 EKİM 2012 ÇALIŞTAY RAPORU GİRİŞ

YÖNETMELİK. Gaziosmanpaşa Üniversitesinden: GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ PALYATİF BAKIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

Bilişsel ve Davranışçı Terapiler Eğitimi (teorik temel) Eğitmen: Prof. Dr. M. Z. Sungur/ İstanbul

Zorbalık Türleri Nelerdir?

SOSYAL DUVARLARI YIKALIM DOĞRU SÖZLÜK. #dogrusozluk

KADIN DAYANIŞMA VAKFI 2014 YILI KADIN DANIŞMA MERKEZİ FAALİYET RAPORU 1 OCAK 31 ARALIK 2014

TOPLUMSAL CİNSİYET TOPLUMDA KADINA BİÇİLEN ROLLER VE ÇÖZÜMLERİ

Eğitim Tarihleri: 5-6/ 11 /2016 ve / 11 /2016 (2 hafta Cumartesi ve Pazar toplam: 32 saat) Eğitim Ücreti: 400 TL + KDV (Öğrencilere %25 indirim

Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,

Medyada Kadına Yönelik Şiddet tartışıldı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

18 Ocak 2002 de STK olarak kuruldu. 19 Ocak 2006 tarih ve no lu Bakanlar Kurulu kararı ile Kamu Yararına Çalışan Dernek statüsü kazandı.

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

TABLOLAR ŞEKİLLER KISALTMALAR ÖN SÖZ SUNUŞ BÖLGELER VE İLLER HARİTASI 27

Çocuğa özgüadlialanı ifade eden çocuk adalet sisteminin temel fikir ve amacı; adaletmekanizması ile bir şekilde karşı karşıya gelen çocukların, özel

YÖNETMELİK. İzmir Üniversitesinden: İZMİR ÜNİVERSİTESİ KADIN ÇALIŞMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

Kadına Yönelik Şiddet mi? Aile İçi Şiddet mi? Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet

-> :06

Türkiye de Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması

YÖNETMELİK. Üsküdar Üniversitesinden: ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ İNSAN ODAKLI İLETİŞİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

AÇEV AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI

Manisa İl merkezinde Yaşayan Kadınların Aile İçi Şiddete İlişkin Görüşleri, Deneyimleri ve Etkileyen Faktörler

İçindekiler Teşekkür 7 Tablolar ve Grafikler Listesi 15 GİRİŞ 19 BİRİNCİ BÖLÜM SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ KAVRAMLARI I. SAPMA, SUÇ VE KRİMİNOLOJİ

Eğitimde ve Toplumsal Katılımda Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması Projesi

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ KADIN ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

YÖNETMELİK YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI ÖZÜRLÜLER DANIŞMA VE KOORDİNASYON YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı Adalet Meslek Etiği Dersleri

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

SİİRT ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM, UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar. Amaç

187 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ GELİŞTİRME ÇERÇEVE SÖZLEŞMESİ, 2006

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

KADININ İNSAN HAKLARI YENİ ÇÖZÜMLER DERNEĞİ Kuruluş: Ocak 2012

( tarih ve Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır) Harcama Yetkilileri Hakkında Genel Tebliğ (Seri No: 1)

FİNLANDİYA ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU

JANDARMANIN KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE FAALİYETLERİ VE UYGULANAN İŞLEMLER. KYAİŞ ile Mücadelede Jandarmanın Rolü

Sosyal Medya ve Çocuk Alanında Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar Dr. Olgun GÜNDÜZ

EV İÇİ ŞİDDETE KARŞI HUKUK EĞİTİMİNDE NELER YAPILABİLİR? ÇALIŞTAYI

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ. DEKAUM Kadın Hakları Ve Sorunları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü

T.C. ANKARA SOSYAL BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

KAPSAYICI EĞİTİM. Kapsayıcı Eğitimin Tanımı Ayrımcılığa Neden Olan Faktörler

AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN

ŞİDDET NEDİR? ADEM TOLUNAY ANADOLU LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ

GRUP 5 ÇANKIRI KASTAMONU ZONGULDAK

OCAK-MART AYLIK SOMA VE DURSUNBEY PSİKOSOSYAL DESTEK MERKEZLERİ FAALİYET RAPORU

Aile Danışmanları Derneği

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ YABAN HAYATI KORUMA, KURTARMA, REHABİLİTASYON VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ

KADIN DOSTU AKDENİZ PROJESİ

Transkript:

Tüm Yönleriyle Şiddet EDİTÖRLER Prof. Dr. Sabri EYİGÜN Doç. Dr. Behçet ORAL Yrd. Doç. Dr. Ramazan GÜNAY Yrd.Doç.Dr. Süleyman BAŞARAN Yrd. Doç. Dr. Hatip YILDIZ Yrd. Doç. Dr. Rıfat EFE 1974 DİCLE ÜNİVERSİTESİ

Baskı Hazırlığı Kapak Tasarım: Öğr. Gör. Sefer Dündar Dizgi: Arş. Gör. Veysel Olkan Yeşil Baskı Dicle Üniversitesi Basımevi Müdürlüğü Diş Hekimliği Binası Altı 21280 Diyarbakır Baskı Tarihi 2013-Ocak Bu eser; Sosyal Bilimler ve Eğitim Bilimleri Enstitüleri ile Sosyal Araştırmalar Merkezi nin 20-21 Nisan 2012 tarihinde ortaklaşa düzenlediği Tüm Yönleriyle Şiddet Çalıştayı nda sunulan tebliğlerden derlenmiştir. Burada yayınlanan tüm yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. İzin alınmadan kısmen veya tamamen herhangi bir şekilde basılamaz veya çoğaltılamaz. Dergide yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

DÜZENLEME KURULU Prof. Dr. Ayşegül Jale SARAÇ (Onursal Başkan) Prof. Dr. Sabri EYİGÜN (Başkan) Doç. Dr. Behçet ORAL (Başkan Yrd.) Yrd.Doç. Dr. Süleyman BAŞARAN (Üye) Yrd.Doç. Dr. Ramazan GÜNAY (Üye) Yrd.Doç. Dr. Rıfat EFE (Üye) Yrd.Doç. Dr. Hatip YILDIZ (Üye) BİLİM KURULU Prof. Dr. Nevzat TARHAN Prof. Dr. Mahmut ATAY Prof. Dr. Sabri EYİGÜN Doç. Dr. Abdullah TAŞKESEN Doç. Dr. Zahir KIZMAZ Doç. Dr. Recep KOÇAK Doç. Dr. Behçet ORAL Yrd.Doç. Dr. Mehmet MURAT Yrd.Doç. Dr. Mikail SÖYLEMEZ Yrd.Doç. Dr. Taha YAZAR

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII AÇILIŞ KONUŞMASI...IX 1.1. Aile İçi Şiddet BİRİNCİ BÖLÜM AİLEDE ŞİDDET Doç. Dr. Mikail SÖYLEMEZ & Öğr. Gör. Tuncay ARDI... 3 1.2. Ulusal ve Uluslar Arası Mevzuat Çerçevesinde Aile İçi Şiddetle Mücadelede ve Kurumlar Arası Koordinasyon Metin Murat ARSLAN... 9 1.3. Öğrenci Gözüyle Aile İçi Şiddet Tahsin KULA...31 1.4. Ailede Şiddet Komisyonu Raporu... 43 İKİNCİ BÖLÜM OKULLARDA ŞİDDET 2.1. Okullarda Saldırganlık ve Şiddet Yrd. Doç. Dr. Taha YAZAR & Arş. Gör. Mehmet BARS...49 2.2. Okullarda Şiddet Ve Zorbalık: Risk Faktörleri, Koruma, Önleme ve Müdahale Hizmetleri (Konya İli Örneği) Zülküf GÜNEŞ...61 2.3. Okullarda Şiddet Komisyonu Raporu... 73 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM SPORDA VE FUTBOLDA ŞİDDET 3.1. Sporda/Futbolda Şiddet: Gerçekten Çözmek İstiyor Muyuz? Doç. Dr. Ahmet TALİMCİLER...81 3.2. Sporda/Futbolda Şiddet: Gerçekten Çözmek İstiyor muyuz? Cengiz ARSLAN...91 3.3. Sporda Şiddet ve Medya Selami ÖZSOY...105 3.4. Aynı Bedendeki Farklı Karakterler Spor ve Şiddet Reha BİÇİCİ...119 3.5. Sporda Şiddet Komisyonu Raporu... 125

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM MEDYA VE ŞİDDET 4.1. Medya ve Şiddet Prof. Dr. Hasan Tahsin FENDOĞLU...133 4.2. Medya ve Şiddet (Televizyon Dizileri, Haberler ve İnternet) Behçet ORAL & Rasim TÖSTEN...143 4.3. Bilişsel ve Davranışsal Bir Şiddet Modeli Olarak Televizyon Dizileri Fırat Kıyas BİREL & Mehmet KURTULMUŞ...153 4.4. Ekran Şiddeti Bize Ne Yapar? Televizyon Şiddetinin Etkileriyle İlgili Bir Araştırma Yrd. Doç. Dr. Hasan Hüseyin TAYLAN...159 4.5. Medyada Aşk, Cinsellik ve Şiddet Fatime YALINKILIÇ...165 4.6. Medya ve Şiddet Komisyonu Raporu... 173 BEŞİNCİ BÖLÜM SİYASAL ŞİDDET 5.1. Siyasal Şiddet (Siyasi Söylem, Etnik ve Siyasi Görüş Açısından) Abdulnasır YİNER...181 5.2. Kitlesel Eylemlerde Kanunla İhtilafa Düşen Çocuklar: Siyaset Kurumunun Etkisi Erdal ÇETİN...185 5.3. Siyasal Şiddet Komisyonu Raporu... 195 ALTINCI BÖLÜM KÜLTÜR VE ŞİDDET 6.1. Kültürel Şiddet Doç. Dr. Yıldız AKPOLAT...201 YEDİNCİ BÖLÜM KENT VE ŞİDDET 7.1. Kente Özgü Şiddetin Tanımı Doç. Dr. Rüstem ERKAN...209

ÖNSÖZ İnsanlar olgunlaştıkça şiddetin azalacağı bunun yerine diyalog, hoşgörü ve barışın hâkim olacağı hep öngörüldü. Modernizm, aklın yolu birdir, akıl hayata hâkim olursa bir daha acılar yaşanmayacak dedi. Birinci ve ikinci dünya savaşları tarihte eşine az rastlanır katliamlar ve büyük acılar yaşattı insanoğluna. Bununla da kalmadı insanoğlunun kinini ve nefretini biraz daha arttırdı. Günümüzde ise şiddet daha bir çoğaldı ve çeşitlendi. Birinci ve ikinci körfez savaşlarında kullanılan son derece gelişmiş silahlar, Halepçe katliamında kullanılan zehirli gazlar insanoğluna ölüm püskürttü. Diğer taraftan toplumsal hayatımız da çağın gerçeğinden nasibini aldı. Yaşanan hızlı sosyal değişmeler, şehirlerdeki aşırı nüfus yoğunluğu, göçler, yoksulluk, işsizlik, etnik farkların körüklenmesi, toplumsal değer ve normların sarsılması ve de yozlaşması şiddeti daha da arttırıyor. Diğer taraftan bilgisayarlar, internetler, uydu kanalları ve benzeri iletişim araçları şiddeti yaygınlaştırmakta ve normalleştirmektedir. Nitekim bugün bilgisayar oyununda öldürdüğü kişi sayısı ile hem çocuk hem de babası gurur duymaya başlamıştır. Çocuk televizyonda izlediği çizgi filmlerden, okuduğu kitaplara kadar hepsinde şiddetin her türlüsüne şahit olmaktadır. Yapılan araştırmalarda bir çocuğun ilkokulu bitirinceye kadar şahit olduğu cinayet ve katliamların sayısı tam 8.000 dir. Çocuklar bugün artık Gölgelerin gücü adına! diye konuşuyor, Güç bende! diyor, en çok Ölüm Şatosu, Frankeştayn ın Laneti, Çığlık, Vahşet Ormanında Kanlı Ölüm gibi vahşet ve dehşeti işleyen kitaplar okuyarak hem rüyalarını hem de toplumsal hayatı zehirlemektedirler. Diğer taraftan bugün birçok sanatçının, siyasinin ve yazarın kullandığı dil barışın, hoşgörünün değil, nefretin ve kinin kullandığı dil haline gelmiştir. Bugün şarkılarımızda, türkülerimizde, romanlarımızda gittikçe artan bir oranda şiddeti meşrulaştıran, yaygınlaştıran bir söylem öne çıkmaktadır. Sanatçılar, Gözünü oyarım, Git saçını yol getir, Kafama kurşun sıkarım, Allah belanı versin, bana gelen sana gelsin gibi şiddet ve nefret dolu bir dil kullanmaktadırlar. Filmlerde büyük kahramanlar, Ben racon değil kafa keserim! diyebiliyorlar. Spor, sanat ve siyasetteki şiddet dili ve söylemi intikam, kin duygularını sindirme yok etme isteğini kamçılıyor, dolayısıyla şiddeti bir kez daha öğretiyor. Şiddet bu yolla daha da normalleşiyor. İstanbul da eğitimli ve oldukça varlıklı bir ailenin oğlu kız arkadaşının başını kesip, çöp bidonuna attığını, Gaziantep te bir hekimin görevinin başında öldürüldüğünü, Diyarbakır da küçük bir öğrencinin Okulda, evde, sokakta şiddetten bıktım! feryadını, İstanbul da belediye aracını ateşe verip masum bir genç kızın hayatına son verildiğini, Türkiye nin birçok yerinde boşanma davası açan pek çok kadının eşleri tarafından aynen türkülerimizde olduğu gibi saçından sürüklendiğini ve benzeri haberleri hep duyuyoruz medyada. VII

Duymak istemiyorsak, acıların merkezinde akıtılan gözyaşlarının yalnızca mektuplarda kalmasını istemiyorsak, birey olarak toplum olarak şiddetin her türlüsüne dur demeliyiz ve şiddeti önleyecek çözümlere katkı sunmalıyız. Burada yalnızca siyasi otorite değil, herkes sorumluluğu paylaşmalıdır. Çünkü bu ateş hepimizi yakıyor. Biz Dicle Üniversitesi olarak işte bu sorumluluk bilinci içinde, aynı zamanda Diyarbakırlı masum öğrencinin feryadına da kulak vererek böyle bir çalıştayı hazırlamaya karar verdik. Bir sempozyum bir panel değil, bir çalıştay düzenledik. Çünkü çözüm için önce şiddetin kaynağına inmek ve incelemek gerekiyor. Sosyal konular çok boyutlu oldukları için ancak çok boyutlu yaklaşılırsa anlaşılabilir buda ancak farklı disiplinlerden çok sayıda uzmanın aynı konuyu irdelemesi ve teoriyle pratiği birleştirmesi ve uzun bir beyin jimnastiği yapması ile mümkündür. Bu ise çalıştay formatıyla mümkündür. Çalıştayımız bu biçim ve içeriği ile alan uzmanlarının ifadesine göre Türkiye de bir ilki oluşturuyor. Konuyu yedi alt başlık altında ele almayı uygun gördük. Bunlar: Aile İçi Şiddet, Okulda Şiddet, Kültürel Şiddet, Medyada Şiddet, Siyasal Şiddet, Sporda Şiddet, Şehir ve Şiddet. Çalıştayda sosyolog, psikolog, hukukçu, psikiyatrist, siyaset bilimcisi, iletişimci, spor bilimci, kamu yönetim uzmanı, gazeteci, yazar ve konu uzmanlarından oluşan 80 kişi iki gün boyunca konuşup tartışacaklar ve sorunu tüm boyutlarıyla ortaya koymaya çalışacaklardır. Çalıştayın amacına uygun olarak başarılı geçmesini diler, bölgemiz ve ülkemiz için yaptığımız her türlü etkinlikte yanımızda gördüğümüz il valimiz Sayın Mustafa Toprak a, bir kadın, bir anne bir bilim insanı duyarlılığı ile şiddet çalıştayının yapılmasında bize her türlü desteği veren Sayın Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hocamıza ve tüm değerli katılımcılara, burada bir kez daha şükranlarımı sunarım. Ayrıca Çalıştayın düzenlenmesinde emeği geçen herkese, özellikle Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Ramazan Günay ve Hatip Yıldız ile enstitümüzde görevli Arş. Gör. Veysel Olkan Yeşil, H. İbrahim Görür ve Emel Demir e çok teşekkür ediyorum. Tarihin hiçbir döneminde hiçbir yerde şiddetin uzun dönemde çözüm olmadığını, sorun çözmediğini, hiçbir engel kaldırmadığını, aksine şiddetin hep karşı şiddet doğurduğunun bilinci içinde olmanızı diler, hepinize saygılar sunarım. Prof. Dr. Sabri EYİGÜN Çalıştay Düzenleme Kurulu Başkanı VIII

AÇILIŞ KONUŞMASI Sayın Valim, Değerli konuklar, basınımızın değerli mensupları, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Eğitim Bilimleri Enstitüsünün ortaklaşa düzenlediği Tüm Yönleriyle Şiddet çalıştayına hepiniz hoş geldiniz. Değerli Konuklar; Bilindiği gibi üniversitelerin görevi, eğitim-öğretim yanında toplumu ilgilendiren sorunların nedenlerini bilimsel olarak araştırıp, çözüm önerileri sunmaktır. Bizde göreve geldiğimiz günden bu güne bu alanda yüzlerce etkinlik gerçekleştirdik. Dicle Üniversitesi, uluslararası, ulusal ve yerel bazda düzenlemiş olduğu yüzlerce kongre, sempozyum, çalıştay, panel ve konferans ile başta bölgemiz olmak üzere ülkemiz ve dünyayı ilgilendiren konularda araştırma ve incelemeler yapan, ulusal ve uluslararası sorunlar üzerinde düşünen, fikir üreten ve çözüm önerileri getiren bir konuma gelmiştir. Bu doğrultuda Diyarbakır ın maddi ve manevi değerlerinin, tanınmış yazar ve bilim insanlarını, dünyaya mal olmuş kültürel mirasını ve turizm potansiyeli gibi değerlerini geniş katılımlı bilimsel etkinliklerle konuşup değerlendirdiğimiz gibi, göç sorunu, erken evlilik, işsizlik, sokak çocukları, suça sürüklenen çocuklar, töre cinayetleri, bölgesel eğitimde kalkınmanın rolü ve benzeri çok farklı alanlarda sosyal sorunlarını da benzer şekilde araştırıp incelemiştir. Yine Türkiye de siyaset kurumu, Anayasa ve yargı sorunu, dil, kimlik, ötekileştirme, muhafazakârlık vb gibi temel olgular ve sorunları da konuşup, tartışmaya açmıştır. Yeni kurduğumuz Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Sosyal Araştırmalar Merkezi bünyesinde başta bölge kadınları olmak üzere çok sayıdaki sosyal sorunu incelemiştir. Bunlar ve benzeri etkinliklerimiz içinde bulunduğumuz 2012 yılının Mart ve Nisan aylarında yoğun bir biçimde artarak devam etmiştir. Bunlarda sadece birkaç tanesinden söz etmek istiyorum. 14-15 Mart günlerinde 4. sünü gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi ile ülkemizi yakından ilgilendiren Ortadoğu daki son gelişmeler yurtdışı ve yurt içinden gelen konu uzmanları tarafından konuşulup tartışılmıştır. Hemen ardından Mart ayı sonlarında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin in de teşrifiyle, 47 akademisyen ve Uzmanın katıldığı dünyanın ve ülkemizin en önemli sosyal sorunlarından biri olan boşanma konusu bir çalıştay la ele alınmıştır. Yine Nisan başında Diyanet İşleri başkanımız, YÖK başkan vekili, YÖK Üyeleri ve 56 İlahiyat Fakültesi dekanının katılımıyla Türkiye de Sosyal Barışın Tesisinde Din Eğitimi ve Öğretiminin Yeri ve İlahiyat Fakültelerinin Rolü konulu sempozyum, gerçekleştirilmiştir. IX

12-13 Nisan günlerinde Üniversitemiz ile Diyarbakır Valiliği, Atatürk Kültür Merkezi ve Kültür-Turizm Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği ve ellinin üzerinde bilim insanının katıldığı Uluslararası Sezai Karakoç Sempozyumu ile ilimizin önemli bir değeri tüm yönleriyle ele alınmıştır. Dünden itibaren başlayan Uluslararası Diyarbakır Surları Sempozyumu (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Diyarbakır Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Çekül Vakfı, Karacadağ Kalkınma Ajansı) halen devam etmektedir. Değerli Konuklar, Bugün ise, tüm yönleriyle şiddet çalıştayını gerçekleştiriyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı Genel Müdürlük ve Daire Başkanlığı düzeyinde katılmaktadır. Yine 23 Üniversiteden ve yurt dışından bilim adamları, sulh ve ağır ceza hakimleri, emniyet müdürü üst düzey yetkilileri, Milli Eğitim Müdürlüğünden eğitimciler, sosyal hizmetler il müdürlüğünden uzmanlar ulusal ve yerel gazetelerden gazeteci ve yazarlar katılmaktadır. Bilindiği gibi, son birkaç yıl içerisinde şiddetin giderek yaygınlaştığı, adeta bütün insanlığı tehdit ettiği, her toplumun ortak derdi olmaya başladığı bir çağda yaşıyoruz. Her zaman diliminde şiddetin insanlığın hayatında yer etmiş olduğunu söyleyebiliriz. Ama bugünün dünden bir farkı var: Şiddet artık kitle iletişim araçları vasıtasıyla herkese, her haneye ulaşabilmekte, bu da şiddetin meşrulaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamakta; şiddetin normalleşmesine yol açmaktadır. Şiddet en genel anlamıyla gücün kötüye kullanılmasıdır. Sadece Fiziksel şiddet değil; artık sosyal psikolojik şiddet, aile içi şiddet, medyatik şiddet, ekonomik ve cinsel şiddet gibi farklı çeşitlerle maalesef dört bir yanımızı sarmış durumdadır. Şiddet ne yazık ki spordan siyasete her alanda hüküm sürüyor. Şiddetin ilk nüvesi ise şüphesiz çocukluk yıllarında atılıyor. Aile içinde öğrenilen şiddet davranışın; filmler, TV ve bilgisayarlı şiddet oyunlarıyla desteklendiğinde giderek bir davranış biçimi haline geliyor. Şiddet nedir? Şiddet kaçınılmaz mıdır? Şiddet insani midir? Şiddet insanın doğuştan sahip olduğu bir güdü müdür? Şiddet bir güçsüzlüğün ya da bir zayıflığın ifadesi midir? Şiddet bireyin kendisini başka türlü ifade edememesi çaresizliği midir? Şiddet sorun çözmenin bir yolu mudur? Şiddettin önüne nasıl geçilir? gibi çeşitli yönlerin ele alınacağı ve çözüm önerilerinin tartışılacağı bu çalıştayın başarılı geçmesini ve hayırlara vesile olmasını temenni eder; tüm katılımcılara ve bu çalıştayın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım. Saygılarımla Prof. Dr. Ayşegül Jale SARAÇ Dicle Üniversitesi Rektör X

BİRİNCİ BÖLÜM AİLE İÇİ ŞİDDET

1.1. AİLE İÇİ ŞİDDET Mikail SÖYLEMEZ* & Tuncay ARDIÇ** ÖZET Bu çalışmada aile içi şiddetin kavramsal ve tanımsal boyutları irdelenmiş ve aile içi şiddetin nedenleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca, aile içi şiddetin önlenmesine yönelik çözüm önerileri de vurgulanmıştır. Ekonomik sorunlar, psikolojik rahatsızlıklar ve sosyal-kültürel farklılıklar aile içi şiddetin en önemli nedenleri arasında görülmektedir. Aile şiddetin önlemesi için iletişim seminerleri, aile ilişki eğitimleri ve terapi programlarının uygulanması yerinde olacaktır. Anahtar Kelimeler: Aile, Şiddet, Aile İçi Şiddet. ABSTRACT In this study the term violence and some important reasons of violence are discussed. The theoretical and conceptional aspect is scrutinized. Being the triggering factor for violence; financial problems, psychological disorders and soico-cultural differences can be counted as very important reasons for violence in the family. Key Words: family, violence, violence in the family. GİRİŞ Son yıllarda artarak devam etmekte olan ve toplumsal huzurun git gide bozulmasına yol açan şiddet içerikli tavır, davranış ve söylemler şiddetin bütün boyutlarıyla ele alınmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Şiddetin bulunmadığı hiçbir toplum ya da ülke neredeyse yoktur. Şiddet ve şiddet içerikli unsurlar medyayı, caddelerimizi evlerimizi, okullarımızı, işyerlerimizi ve kurumlarımızı sarmıştır. Şiddet tüm toplumların yapısını zedeleyerek hepimizin hayatını, sağlık ve mutluluğunu tehdit etmektedir. Her yıl dünya çapında 1,6 milyondan fazla insan şiddet sebebi ile hayatını kaybetmektedir. Şiddet yüzünden hayatını kaybeden her bir insan ile bir kaç kat fazla insan yaralanmakta; fiziksel, cinsel ve zihinsel sağlık problemi ile karşı * Doç. Dr. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Diyarbakır soylemezmikail@hotmail.com ** Arş. Gör. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Diyarbakır tuncay.ardic@dicle.edu.tr 3

karşıya kalmaktadır. Şiddet; % 14 ü erkek % 7 si bayan olmak üzere dünyada 15-44 yaşları arasındaki bireylerin ölümünde öne çıkan sebepler arasındadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2002). Şiddet bu denli yaygın olduğu için bireyler onu önlemekten daha çok yaşamın başa çıkılması gereken bir parçasıymış gibi görmektedir. Ayrıca şiddet genellikle kanun ve düzen ile ilgili bir durum olarak değerlendirilmekte bunun sonucunda ise toplum sağlığı ile ilgilenen uzmanlara sadece sonuçlar üzerinde çalışmak gibi sınırlı bir alan kalmaktadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2002). A. Şiddetin Tanımı Şiddetin toplumsal bir problem olarak bu kadar süredir ihmal edilmesinin sebepleri arasında tam bir tanımının yapılamamış olması bulunmaktadır. Şiddet çok geniş ve karmaşık bir kavramdır. Şiddeti tanımlamak salt bilgiyi değil; aynı zamanda doğru yargıya varmayı da gerekli kılar. Davranış olarak neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğu, neyin zarar kavramı içerisinde değerlendirileceği kültürden kültüre farklılık göstermekte; değerler ve sosyal normlar evrim gösterdiğinden sürekli gözden geçirilmektedir. Örneğin bir nesil önce sopa İngiltere okullarında çocukların kalça, bacak ve ellerine vurmak için disiplinin ayrılmaz bir parçası olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde ise İngiltere de bir öğretmen bir öğrenci üzerinde fiziksel bir öğe kullanmaktan mahkûm olabilir. Şiddeti tanımlamada amaçlar ve kişiler açısından farklılıklar gösterse de Dünya Sağlık Örgütü şiddeti; Fiziksel güç ya da kuvvetin, amaçlı bir şekilde kendine, başkasına, bir gruba ya da topluluğa karşı fiziksel zarara ya da fiziksel zararla sonuçlanma ihtimalini artırmasına, psikolojik zarara, ölüme, gelişim sorunlarına ya da yoksunluğa neden olacak şekilde tehdit edici biçimde ya da gerçekten kullanılmasıdır şeklinde tanımlamaktadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2002, s. 4). Şiddetin bu tanımı incelendiğinde; intihar, kişiler arası şiddet ve silahlı çatışmayı içeren unsurlar ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, bu tanım fiziksel hareketlerin ötesinde tehdit ve yıldırmayı içine alarak ölüm, yaralama, psikolojik zarar, alıkoyma, bireylerin, aile ve toplumların gelişimlerini tehlikeye atma gibi şiddetin gözden kaçırılan sayısız sonuçlarını da vurgulamaktadır. Şiddet, insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmelerine, yaralanmalarına ve sakat kalmalarına neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür (Bilgel, 2001). Şiddet ve Sağlık Konulu Dünya Raporu nda şiddet, eylemin gerçekleştirildiği kişiler açısından 3 kategori altında sınıflandırılmıştır. Buna göre; kişinin kendisine yönelik şiddet, kişiler arası şiddet ve kolektif şiddet olmak üzere 3 tip şiddet vardır. En yaygın olan şiddet biçimlerinden olan; ancak özel ilişkiler çerçevesinde 4

gerçekleştiğinden çoğunlukla kapalı kapılar ardında kalan aile içi şiddet kişiler arası şiddet sınıflandırmasına girmektedir. (Page ve İnce, 2008) Aile içi şiddet bireylerin öfkelendirilmesi, sindirilmesi, yaralanması, duygusal baskı altına alınmasına yol açan fiziki bir hareket, davranış veya muamele olarak tanımlanmaktadır. Şiddetin içeriği bir yandan dövme ve yaralamadan sakatlamaya, cinsel saldırı, tecavüz (ensest) ve öldürmeye kadar değişmekte; diğer yandan ise gözle görülmesi, somut olarak saptanması daha güç olan sözlü, duygusal ve zihinsel şiddet eylemlerini kapsamaktadır Aile içinde şiddet herhangi bir birey tarafından diğer bireye uygulanabilmektedir. Ancak en yaygın şekliyle aile içi şiddet eşler arasında kocanın karısına şiddet uygulaması ve ebeveynlerin çocuklara karşı yönelttikleri şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu yaygın iki şeklin dışında çocukların (özellikle buluğu çağındaki ve yetişkin çocukların) anne/baba ya da büyükanne/büyükbabaya uyguladıkları şiddet ya da kadının kocasına karşı öldürmek dâhil uyguladığı şiddet olarak da görülmektedir (T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, 2000). Ailede içinde fiziksel, cinsel ya da psikolojik kötü söz ve davranışlar şeklinde ortaya çıkan şiddet, genellikle, tekrarlanır ve zamanla, bireyler arası ilişki sürecinde belirli bir davranış kalıbına dönüşür. En yaygın şekliyle aile içi şiddet, eşler arasında kocanın karısına şiddet uygulaması ve ana-babaların çocuklarına karşı yönelttikleri şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile içi saldırganlığın bir niteliği olarak, şiddet uygulayan ve uygulanan bireylerin hepsi, akrabalık ilişkisi içindedirler ve aynı evi paylaşırlar. Bu nedenle bir sistem olan aile içi etkilileşim ağı dikkate alındığında, aile içi saldırganlık; Eşler arası saldırganlık, Çocuklara karşı, ana-babanın uyguladığı saldırganlık, Kardeşler arası şiddet ve saldırganlık ve Ana-babaya karşı, çocukların uyguladığı saldırganlık olarak sınıflandırılabilir (Özgüven, 2001: 297). B. Eşler Arası Şiddet Aile içi şiddet, ailedeki herhangi bir bireyin bir diğerine uyguladığı şiddet olmakla birlikte en yaygın olanları, eşler arasında, kocanın karısına ve ana babanın çocuklarına karşı uyguladıkları şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Aile içi kadına yönelik şiddet, korkutma, tokatlama, dövülme, herhangi bir araçla saldırıya uğrama ve yaralama gibi çeşitli fiziksel saldırgan davranışları kapsar. Fiziksel olamayan saldırganlık ise, kadının başkaları önünde veya yalnız iken kocası tarafından küçümsenmesi, alay edilmesi, emretme gibi davranışlar şeklinde olmaktadır. Bir eğilim olarak kadına yönelik şiddet uygulaması, evliliğin ilk dönemlerinde ya da çocukların doğumu ile başlamakta, çocukların evden ayrıldıkları döneme varıldığında seyrelmeye ve hatta terk edilmeye yüz tutmaktadır (Özgüven, 2001: 298). Bu konuda Pedagog Âdem Güneş şunları tavsiye ediyor. Duyguların kontrol edilemediği, öfkenin üst seviyede olduğu anlarda, eşlerden biri diğerini incitme- 5

den ve öfkesini daha da fazla körüklemeden iletişimi hissettirmeden en alt seviyeye indirmesi gerekir. Zira öfkeli anlarda bulunacak çözümler çoğu defa gerçekçi çözümler olmayacağı için, öfkesini kontrol edebilen eş, eşinin öfkesinin yatışmasını beklemesi çok daha gerçekçi bir yaklaşım olur. Öfke anında iletişime devam ettirmek yanlıştır. Zira öfke anında kurulacak duyusal iletişimde, duyular akla hâkim olacağı için mantıklı çözümler üretilemeyebilir, üretilecek çözümler de öfke anının bir sonucu olan çözümler olacağı için, bulunan çözümler makul çözümler de olsa, hayata geçirmek oldukça zor olmaktadır. (Güneş 2011). Aile içi şiddet, hem kentsel hem de kırsal alanlarda birçok kadının ve çocuğun hayatını etkileyen bir problemdir. Aile içi şiddet, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu gibi ruh sağlığı sorunlarına neden olabilir. Şiddete uğramış kadınların çocukları da aile içi şiddetten etkilenir. Eşler arasında şiddetin olduğu ailelerde büyüyen çocuklar, daha sonraki yaşamlarında şiddet uygulayıcısı olma ya da şiddete maruz kalma ile ilişkili olabilecek, bir dizi ruhsal ve davranışsal problemler yaşayabilirler (İbiloğlu, 2012: 204). C. Aile İçi Şiddete Sebep Olan Nedenler Arı (1994) ya göre aile içinde şiddet uygulamaya sebep olan nedenler özet olarak şöyledir: 1. Evlilikte uyum bozuklukları, istenmeden yapılan evlilikler, eşlerin yetiştikleri ailelere ait tutum, inanç, değer, sosyal ve kültür farklılıkları, cinsel uyumsuzluklar, 2. Ekonomik sorunlar, işsizlik ve maddi güçlükler, 3. Cinsel kimlik ve rol farklılığından dolayı ortaya çıkan görüş ayrılıkları, 4. Aile bireylerinin birbirlerinin insan olma hak ve özgürlüklerine, özel ilgi ve zevklerin saygı duymaması, 5. Eşler arasında önemli yaş, statü ve kültür farkları bulunması, 6. Aile dışındaki akraba ve komşularla olan ilişkiler, 7. Aile bireylerinin içki, kumar vb. olumsuz alışkanlıklara yönelmiş olması, 8. Uzun süren ve risk oluşturan ortamlar ve kronik hastalıklar, 9. Erkeğin evin dışında yaşadığı sorunlardan kaynaklanan baskı, gerilim, çaresizlik, güçsüzlük, öfke ve benzeri saldırgan duyguların evdeki aile üyelerine yansıtılması (Özgüven, 2001: 299). ÖNERİLER Aile içi şiddet biyolojik, psikolojik, sosyal ve çevresel kökenlere dayanan çok 6

boyutlu bir sorun olduğundan çözümü kolay değildir. Soruna toplumun tüm kesimlerinde ve aynı anda tüm toplumsal oluşumlarda çözüm aranmalıdır. Şiddetin önlenmesi konusunda başarıyı elde etmek, şiddeti önlemeye yönelik çalışmaların kapsamına ve bilimsel gerçekliklere dayanmasına bağlıdır. - Aile içi eğitimler düzenlenebilir. Bu tür eğitimler aile içinde anne-baba ile çocuklar arasındaki duygusal bağları iyileştirmenin yanı sıra; tutarlı anne baba davranışları ve çocuk yetiştirmede anne babanın öz kontrol becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. - Danışmanlık hizmetleri verilebilir. Bu tür programlar özellikle anti sosyal davranış bozukluğu sergileyen ergen bireyler için onlarla dışarıdan ilgilenen bir danışman ile uygulandığında oldukça faydalı olacaktır. - Aile terapi programları: Bu tür programlar ise aile bireyleri arasındaki iletişim ve etkileşimi geliştirmenin yanı sıra, anne babalar ve çocuklar için problem çözme becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. - Ev ziyareti programları: Bu programlar ise hemşire ya da diğer sağlık uzmanlarının çocuk yetiştirmede özel desteğe ihtiyacı olan ailelere bu hizmetin verilmesini kapsar. - İlişki becerileri eğitimi: bu ise karışık gruplarla erkek ve bayanların bir araya getirilerek ailede şiddet uygulamaya sebep olan cinsiyet rolleri ve ilişkiler konularında serbest bir biçimde konuşmaları sağlanarak grup halinde soruna çözüm aramak ve bu tür durumlarda şiddetle başa çıkma yolları eğitimini kapsamaktadır (Dünya Sağlık Örgütü, 2002). KAYNAKÇA Arı M. ve Diğerleri (1993). Aile içi İlişkilerde Şiddet Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı Eğitimi Bölümü: Ankara. Güneş, A. ( 2011) Anadolu Pedagojisinde Aile İçi İletişimin Temel Esasları, M. Söylemez (Ed.) Aile İçi Sosyal İletişim (11-19). İzmit: Altın Kalem Yayınları. İbiloğlu, O.,A (2012). Aile İçi Şiddet Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry; 4(2):204-222 http://www.cappsy.org/archives/ vol4/ no2/cap_04_13.pdf (Erişim Tarihi: 03.10.2012). Nazan Bilgel; Bursa İl Merkezinde Kadınlara Yönelik Şiddetle İlgili Durum Saptaması Araştırması 2001 (Çevrimiçi) http://www20.uludag.edu.tr/~nazan/ ders5.html Özgüven, İ. E. (2001). Ailede İletişim ve Yaşam. Ankara: Pdrem Yayınları. 7

Page, Z.,A.; Merve İ. (2008). Türk Psikoloji Yazıları, Aralık, 11 (22), 81-94 http://www.turkpsikolojidergisi.com/pdf/tpy/22/81-94.pdf (Erişim Tarihi: 05.10.2012). Söylemez, M. (2011). Aile İçi Sosyal İletişim. İzmit: Altın Kalem Yayınları. T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı (2000). Aile içi şiddetin sebep ve sonuçları. Ankara. World Health Organization. (2002). World report on violence and health: Summary. Geneva. http://www.who.int/violence_injury_prevention/violence/ world_report/en/summary_en.pdf (Erişim Tarihi: 01.10.2012). 8

1.2. ULUSAL VE ULUSLARARASI MEVZUAT ÇERÇEVESİNDE AİLE İÇİ ŞİDDET İLE MÜCADELEDE KURUMLARARASI KOORDİNASYON Metin Murat ARSLAN* Aile içi şiddet, insanoğlunun var oluşundan itibaren var olan bir olgudur. Bireylerin ve Toplumların, bu şiddet karşısında ki tutumu sıfırlama düzeyinde olma düşüncesi ve temennisi ile ortaya konan gayretler olmuştur. Sıfırlama düzeyine yönelik düşünceler ve özellikle toplum temennisi ile ilgili Eflatun un Devlet i, Thomas More un Ütopya sı, Campenalla nın Güneş Ülke si bu konuya yönelik düşünceler içeren önemli eserler olmaktadır. Genel anlamda Aile içi şiddet, özel anlamda da kadına yönelik şiddetin ülkemizde sosyal ve ekonomik kalkınmaya engel olduğu, suça eğilimi arttırdığı, yaşanan şiddetin sağlık, güvenlik ve yargı alanındaki sonuçlarıyla baş etmenin kamuya maliyeti, bu şiddeti önleyici tedbirler almaktan çok daha fazla olduğu karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel araştırmalar şiddetin % 93 itibariyle öğrenilen, % 7 itibariyle psikolojik sorunlu insanlardan kaynaklandığı; ayrıca aile içinde şiddet uygulayanların %90 ının erkekler olduğu ifade edilmektedir. Kadına yönelik şiddet dünya ülkelerinde çok yaygındır. Bu yaygınlığın sebebini sosyal bilimciler şiddetin, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının sürdürülmesi için kullanılan bir tehdit, bir araç olmasına bağlamaktadır. Kadınlar, kendilerine verilen rolleri yerine getirmedikleri erkeklerce düşünüldüğünde, erkekler tarafından şiddet görerek cezalandırılmakta ve rolleri hatırlatılmaktadır. 1979 yılında BM Genel Kurulunca kabul edilen ve kadın haklarının temel yasası sayılan Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi nin (CE- DAW) özel yaşama dair, özellikle de kadına yönelik şiddete dair açılım getirmesi mümkün olamamıştır. Sözleşmenin müzakere edildiği 1970 li yıllarda, uluslararası topluluk aile içi mesele olarak tanımladığı kadına yönelik şiddeti henüz bir ayrımcılık olarak kodlamaya hazır değildi. Bu da şunu gösteriyor ki, uluslararası insan hakları hukuku da ulusal hukuk gibi cinsiyet yanlı olup, esasen, erkeğin kamu alanındaki haklarını güvence altına almayı hedeflemiştir. Bu haklardan kamu alanında ayrımcılığa uğrayan kadınlar da elbet ki yararlanma durumundadırlar. Ancak, özel alanın hukuk ve devlet sorumluluğunun kapsamı dışında kalması, bu alanda kadına * Emniyet Müdür Yardımcısı. Sosyolog. Aile İçi Şiddeti Önleme Uzmanı Diyarbakır metinmurat@msn.com 9

yönelik sistematik hak ihlallerine adeta meşruluk tanımış ve paralel bir hukuk sisteminin hüküm sürmesine olanak sağlanmıştır. Uluslararası hukukun, kadınların yaşantı ve gereksinimleri konusunda yetersiz kalışı ve özellikle yapısal eşitsizlikler ve özel yaşamdaki güç ilişkilerini göz ardı etmiş olması feministlerin eleştiri ve eylemlerine konu olmuştur. (Ertürk, 2008) Cinsiyet nötr gibi algılanan uluslararası hukuktaki bu yanlılık, CEDAW ın yürürlüğe girişinden 12 yıl sonra, kadın hareketinin şiddet olgusunu gündeme taşıyarak özel alanı tartışmaya açmaları ile aşılabilmiştir. Bu bağlamda, kadınlar özen yükümlülüğü (due diligence) standartını ve ana-akımlaşmış (mainstream) hak ihlalleri kavramlarını, kadınların karşılaştıkları şiddet türlerini de kapsayacak şekilde yeniden tanımlamışlardır. Örneğin, dayak / eve hapsetme / kadın sünneti / tecavüz gibi eylemlerin kamu alanında bir suç teşkil eden işkence ile eş anlamlı; bekaret kontrolünün bir terör; ve ana karnında kız fetusunun yok edilmesinin bir soykırım vs. olduğunu göstermişlerdir. Böylece, 1992 yılında CEDAW komitesi 19 No lu Tavsiye Kararı nı yayınlayarak kadına yönelik şiddetle mücadelenin devletin yükümlülüğünde olduğunu resmen kabul etmiştir.1993 Viyana İnsan Hakları Konferansı nda kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlali olarak kınanmıştır ve resmi belgelerde bu şekilde yer almıştır. Aynı yıl, BM Kadına Yönelik Şiddetin Bertaraf Edilmesine Dair Bildirge yayınlamıştır. Kadına yönelik şiddet konusunda temel tanım ve standartları belirleyen bu belge sorunun, kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinden kaynaklandığını belirtmiş ve farklı kadın gruplarının farklı şiddet riskleri altında olduğunu açıkça ortaya koymuştur. 1994 yılında İnsan Hakları Komisyonu bünyesindeki özel mekanizmalara bağlı Kadına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörlüğü pozisyonu oluşturulmuştur. 2000 yılında gerçekleşen BM Genel Kurulu Pekin + 5 özel oturumunda ise daha önce tanımlanmamış olan farklı şiddet türleri de resmi belgelerde yerlerini almış ve yine 2000 yılında BM in en önemli kurumu olan Güvenlik Konseyi 1325 sayılı, Kadın, Barış, Güvenlik konulu kararını yayınlayarak kadın hakları konusunu yeni bir düzeye taşımıştır. 2003 yılında ise Türkiye nin ve İngiltere nin ortak önerisi sonucu BM Genel Kurulu namus cinayetleri konusunda hükümetleri göreve çağıran kararını mutabakatla almıştır. (Ertürk, 2008) Bu konuda İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme, Avrupa Sosyal Şartı (Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi) önemli hukuki metinler olmakla birlikte; Kadına yönelik şiddet mücadele adına 14 Ocak 1998 de yürürlüğe giren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun önemli bir başlangıç teşkil etmiş geçirilen zaman içerisinde yetersiz kaldığı konular değerlendirilerek 04 Mayıs 2007 de 5636 sayılı kanunla değişiklikler yapılmış; kanun paralelinde 01 Mart 2008 de yürürlüğe giren yönetmelik, 2006/17 sayılı Başbakanlık genelgesi, 2007/8 sayılı İçişleri Bakanlığı Koordinasyon genelgesi konuya önemli katkılar sağlamıştır. 10