'Psikolojik gerildim narsistik bozuldum!' "Kýsaca, Recep Tayyip Erdoðan'ýn akýl saðlýðý durumunun bilirkiþilerce rapor edilmesini talep ederim.



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Kanguru Matematik Türkiye 2017


17 ÞUBAT kontrol

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

SÖZCÜKTE ANLAM. Gerçek Anlam Yan Anlam Mecaz Anlam Terim Anlam Sözcükler Arasý Anlam Ýliþkileri Anlam Olaylarý Söz Öbeklerinde Anlam

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.


Kanguru Matematik Türkiye 2017

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

Kanguru Matematik Türkiye 2015

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?


5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2017

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.


mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

ÖNSÖZ. Güzel bahar günlerini ve sýcacýk anlarý birlikte paylaþmak dileðiyle

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için


Cumhuriyet Halk Partisi

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

ÝÇÝNDEKÝLER. Tema. Tema. Tema. Geleceðin Büyükleri olan Deðerli Öðrencilerimiz,


Samet Kalkan GÝZEMLÝ MAVÝ. Deniz mavisi gözlerin. Dünya tatlýsý gülüþün. Can alýcý sözlerin. Sana ne kadar yakýþýyor bir bilsen.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

Ön Hazýrlýk Geometrik Þekiller

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:


Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

Saðlýk çalýþanlarý GöREV'de

Kanguru Matematik Türkiye 2018

TUM DERS LER SOR U BAN K AS I HAYAT BİLGİSİ FEN BİLİMLERİ - TÜRKÇE MATEMATİK - İNGİLİZCE

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

10SORUDA AİLE SİGORTASI

1. Merkezi ve çevresel sinir sistemini oluþturan sinir hücrelerine ne ad verilir?

TOPLUMSAL SAÐLIK DÜZEYÝNÝN DURUMU: Türkiye Bunu Hak Etmiyor

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK


10. 4a5, 2b7 ve 1cd üç basamaklý sayýlardýr.

Noray Demirci. Bilemem Bilemem. Söz: Ülkü Aker. Müzik: Norayr Demirci. Niye geldim bu dünyaya, bilemem bilemem. Gece gündüz aðlarým ben,

Transkript:

PazaR Tarih: 5 Nisan 2015 YIL:(9) SAYI: 511 AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ Altýoklar'dan manifesto gibi savunma: "Kýsaca, Recep Tayyip Erdoðan'ýn akýl saðlýðý durumunun bilirkiþilerce rapor edilmesini talep ederim." 'Psikolojik gerildim narsistik bozuldum!' Nehir Demirel

2 Pazar 5 Nisan 2015 Pazar Ýstanbul'a katlanmak mý zor, Sincan'a mý; ya Kýbrýs, Türkiye?.. Sevgili Abdülkadir Budak, Düþler'deki yazýnýz beni çok etkiledi. Bu etkileþimin ucunda yazýnýzda verdiðiniz posta kutusuna yazmaktan baþka çare yoktu. 96 Kitap Fuarý'nda tanýþmýþtýk. Ama sanýrým gerçek merhaba bu! Sincan'da þair olmakla, bir baþka yerde þair olmak arasýnda kuþkusuz ortak baðlar hep olacaktýr. Ama Ýstanbul'da Kýbrýslý þair olmakla çok ince bir çizgide kesiþiyor yazdýklarýnýz. Buna doðal bir örgütlenme diyorum ben ve bunu çok seviyorum. Belki de, umutsuz durumda kaçanlardaným ben. Kýbrýs'ýn bize ihtiyacý var deyip adaya döndüðümüz ama ortak bir ses olamadýðýmýz yýllar çok geride kaldý... Ýhtiyaç dediðimiz þeyin bir yanýlsama olduðunu düþünüyorum bazen. Beni geri döndürmeyen "þey", sizin dayanabildiðim kadar dayanacaðým dediðiniz "þey"in aynýsý. Dayanamadýðým yerde kaçarým diyorsunuz, elle tutulamayan, gözle görülemeyen bir þeyler var Sincan'la Kýbrýs arasýnda. Ýstanbul'a katlanmak mý zor, Sincan'a mý; ya Kýbrýs, Türkiye?.. Tüm bu sorularla þiirin uzaðýna düþmemek için "þairin her gün biraz daha kirlenen yaþama katlanmasýdýr zor olan" diyorum... "Sana dönmek Kýbrýs'a dönmemektir ey yurdum" diyorum ama kimsenin aldýrdýðý yok. En yakýnlarýma bile bunu anlatamýyorum. Ýstanbul'u seçmiþimdir, onlarý sevmiyorumdur ve bu kalýþ hiçbir iþe yaramamýþtýr, üstelik onlara göre Ýstanbul'u seçmekle multiple skleroz gibi bir hastalýðý da bizzat ben yaratmýþýmdýr vs... Tüm bunlara raðmen Ýstanbul'da Kýbrýs'ý yazmakla, kime, neyi anlatabildiðimi ne yazýk ki bilemiyorum. Sevdiðim þairlere mektuplar yazarmýþým; sevdiðim þairler onlara gönderdiðim mektuplarý saklarmýþ meðer. Ne mutluluk. Þairim Abdülkadir Budak ona 1997 yýlýnda yazdýðým mektubu Sincan Ýstasyonu nda yayýmlamýþ. Bir yaným bahar bahçe oldu dergiyi görünce. Çok sevdiðim bir Þair uzun yýllar öncesinden hatýrýmý sorarcasýna bana kendi mektubumu göndermiþ. Ölebilirim kederden. Kapýlar açýlmýþ sadece, ama, sanki daha da kapanmýþ açýlýnca... Herþey eskisinden de beter... Sizin yýllar sonra döneceðiniz bir Sincan'ýnýz vardý ki, döndünüz. Dayanma sýnýrýný aþýnca, kendi ülkenizden kendi ülkenize kaçacaksýnýz. Buna þans denir mi bilmiyorum ama benim öyle bir þansým yoktu. Hiç olmayacak. Yýllar sonra döneceðim bir adacýðým olmayacaðý ortada. Her gün biraz daha baþka bir yere benziyor bizim oralar. "Küçük Adanalar", "Küçük Mardinler" var artýk oralarda. Aslý dururken kopyasýna kim bakar diyorum, kimse dinlemiyor. Kavafis'e kulak veriyorum, doðduðum yer geliyor aklýma. 23 yýldýr göremediðim ve belki hiç göremeyeceðim o uzak köy. Ýtaki'ye varýr gibi, bir gün o uzak köye vardýðýmda -eðer varýrsamfazla bir þey beklememeyi Kavafis'ten öðrendim. Sizden öðrendiðim þu ki; o köyde de ayný yalnýzlýðý yaþayacaðým. Ýþte, tam bu noktada buluþuyoruz, yalnýzlýkta! Büyüteçle bakýyorsunuz Sincan'a, balkondan, þiirden. Ve þiirden nereye bakarsanýz bakýn, yalnýzlýk ve mutsuzluktur bunun sonu. Bu yüzden, Sincan'da þair olmakla bir baþka yerde þair olmak arasýnda fark yok sonucuna varýyorum. Þiirinizi okurken, Þair'den Sincan'a varýyorum, durmuyorum orada, þiir de istemiyor bunu. Onun istediði, þiirde kalmam, kendisi de orada. Þiirde kalýyorum ya, ordan bir yolunu bulup adaya ulaþýyorum. Ýlk aþk günlerinde "yürüyüþümün deðiþtiðini anýmsýyorum", sesimin Hüzzam'da fena sayýlmayacaðýný, her gidiþimde aldýðým ölüm haberlerini anýmsýyorum, "baþýnýz saðolsun"a dilimin dönmediðini... Adaya varýyorum ya, orda da durmuyorum, þiir de durmuyor. Ahmet Telli'nin þairin vatansýz olduðunu söylediði yere varýyorum sonra, böylece bir buluþmaya dönüþüyor mektubum. "Aþk beni geçer" o kadar güzel ki! Ona dönüyorum. Sincan'da, Ýstanbul'da veya Kýbrýs'ta aslolan yalnýzlýktýr diyorum ve þiir... Bu yüzden "Sincan'da þair olmak, olmamaktýr aslýnda" cümleciðine katýlmak gelmiyor içimden. "Sincan'da Bir Sokaðýn Balkondan Görünüþü"nü reddetmek deðil mi bu? Sevgiyle kalýn... Faize Özdemirciler Mayýs 97, Ýstanbul Pazar Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web: www.afrikagazetesi.net

5 Nisan 2015 Pazar Pazar 3 Serkan SÜREK / serkansurek@hotmail.com BAÞBAKAN FISTIK Uzun zamandýr Doðu Türkistan Cumhuriyeti gündemi ondan bahsetmiyordu. Ülkede yapýlan son genel seçimlerde yeterli oyu alamayýnca, siyasal partisi iktidardan düþmüþtü. Derin bir hayal kýrýklýðý yaþýyordu. Fakat halen; halkýnýn, onu ve partisini çok sevdiðine inanýyordu. Gerçekten de ülkeyi baþbakan olarak yönettiði beþ yýl boyunca neler yapmamýþtý ki? Ýktidar süresinde, kendisine yakýn on iki bin kiþiyi devlet kadrosuna arka kapýdan gizlice aldýrmýþtý. Önceki hükümet döneminde iþe alýnan üç bin kiþinin görevine son verdirmiþti. Fakat o, bu durumdan sorumlu olmadýðýný söylüyor, siyasi kararlarýný yeminle reddediyordu. Herkesi geliþigüzel bir iþe yerleþtiriyordu. Devlette kimin hangi iþi yaptýðýnýn bir önemi yoktu: Üniversitede tarým bölümünü bitiren tapu dairesine müfettiþ; fotoðrafçýlýk bölümünü bitiren meteoroloji dairesine uzman; beslenme ve diyetisyenlik mezunu eczacý olarak hastaneye alýnabiliyordu. Eski baþbakan Þemsettin Fýstýk, kýsa boylu ve göbekliydi. Tipik 'Orta Asya Türk erkeði' standartlarýndaydý. Saçlarý dökülmüþtü. Bunu kapatmak için sol kýsýmdan saçýný saða doðru uzatmýþ ve kelini örtmüþtü. Fiziksel görüntüsüyle ülkedeki gelmiþ geçmiþ en karizmatik baþbakandý. 50'li yaþlara göre enerjikti, kendinden emin görüntüsüyle vatandaþlarý etkiliyordu. Ancak Baþbakan Fýstýk'ýn en olumsuz özelliði; yalaný huy edinmiþ olmasýydý. Basýna verdiði demeçlerde partizanlýðýn kökünü kazýyacaðýný, devlete iþe alýmlarda adaletli bir anlayýþ geliþtireceklerini söylüyordu. Fakat öte yandan, partisinin mor rengine ölesiye tutkuluydu. Baþbakanken davet edildiði bir maðaza açýlýþýnda kýrmýzý kurdeleyi kesmemiþ; mor kurdele bulunup gelene kadar maðaza sahibine ve misafirlere kök söktürmüþtü. Yalan söylerken kendisini kaptýrýrdý, durmasý gereken yeri unuturdu. Hatta bir seçim gezisinde otobüsten halký selamlayýp konuþma yaparken bekâr olduðunu söylemiþ; yanýndaki eþi Sabahat Hanýmýn kendisini çimdiklemesi üzerine toparlanmýþ, vatandaþlara evli olduðunu hatýrlatmýþtý. Eski Baþbakan Fýstýk, hükümetten düþtüðü beþ yýllýk sürede zor zamanlar geçirmiþti. Adeta evine, sürgüne gönderilmiþ gibiydi. Ýktidarý kaybettiði gece evinde hüngür hüngür aðlamýþtý. Eþine"Sabahat, bu olanlarý içime sindiremiyorum" deyince, eþi Sabahat Haným"Caným, üzülme, al; sindirime iyi gelir" diyerek bir þiþe soðuk maden suyu içirmiþti. Maden suyunu içince geðirip rahatlayan eski baþbakan Þemsettin Fýstýk, o gece rahat bir uyku uyuyabilmiþti. Beyni saðlýklý düþünemiyordu, dünyasý kararmýþtý. Bu süre içinde; karnýyarýk ve tavuk dolma yapmayý öðrenmiþti. Evde toz almaya, ütü yapmaya, bulaþýk yýkamaya baþlamýþtý. Dantel el iþi yapmayý hobi kitaplarýndan kavramýþtý. Onun ördüðü ufak tefek sehpa süslerini eþi Sabahat Haným, komþulara (kendisi yapmýþ gibi) pazarlayýp satýyordu. Baþbakan Fýstýk bu duruma nasýl gelmiþti? Bu kadar büyük bir seçmen kitlesine raðmen neden yeniden baþbakan seçilememiþti? Buna sebep olan geliþmeler þunlardý: Onun hükümet döneminde ülkede benzinin fiyatý dört katýna çýkmýþtý. Vatandaþlarýn büyük bölümü maaþlarý yetmediði için arabalarýný kullanamaz duruma gelmiþti. Bisikletle iþe gidip geliyorlardý. Ülkenin ulaþým þekli, komþu Çin Halk Cumhuriyeti'ne benzemiþti. Ana caddelerde, ara sokaklarda her yaþtan, cinsiyetten insanlar kan ter içinde pedal basýyorlardý. Bisiklet sürmeyi bilmeyen, iþe yürüyerek gidip gelenler çok fena söyleniyorlardý. Döviz fiyatlarýnda kur ayarlamasý olunca, Doðu Türkistan Lirasýnýn deðeri pula dönmüþtü. Dövizle borçlananlar borçlarýný ödeyemez duruma gelmiþlerdi. Hatta bir keresinde döviz maðdurlarý meclisin önünde protesto gösterisinde bulununca Baþbakan Fýstýk meclisten dýþarý çýkmýþ kendilerine moral vermiþti. "Deðerli vatandaþlarým, hiç merak etmeyin. Uyguladýðýmýz kur çýpasý sayesinde dövizin yükseliþi durdu. Faiz oranlarýný düþürüyoruz. Cari açýðýmýz hýzla azalýyor" demiþti. Emekli Süleyman Amcayla, ev hanýmý Ayþe Teyze konuþmalardan pek bir þey anlamasalar da yandaþ kalabalýk "Bravo, en büyük baþkan bizim baþkan" diyerek alkýþa baþlayýnca onlar da alkýþlamýþlardý. Evde eski baþbakan Þemsettin Fýstýk ile eþi Sabahat Haným arasýndaki tartýþmalar artmaya baþlamýþtý. Evlendiklerinden beri -balayýnda geçirdikleri dönem hariç- hiç bu kadar birarada kalmamýþlardý. Sabahat Haným sinirli bir þekilde söylendi: -Þemsettin, yeter! Evde seni görmeye tahammül edemiyorum artýk! Önümüzde cumhurbaþkanlýðý seçimleri var. Hadi sen de aday ol! -Karýcýðým, halk beni baþbakanlýktan etti. Sence beni cumhurbaþkaný seçerler mi? -Þemsettin; gençsin, karizmatiksin, enerjiksin. Boks ringinde rakibine patlamaya hazýr boksör gibisin. Halk seni seçmeyecek de kimi seçecek? Eski baþbakan Fýstýk, eþinin verdiði moralle cesaretlendi. O gece gözüne uyku girmedi. Artýk büyük oynamak istiyordu. Doðu Türkistan Cumhuriyeti'nde baþbakanlýðý deðil; cumhurbaþkanlýðýný düþünüyordu artýk. Eþi Sabahat Hanýmýn isteðini, basýna "halk aday olmamý istiyor" diyerek açýkladý. Bir reklam þirketi kendisine destek oldu. "FISTIK GÝBÝ CUMHURBAÞKANI" sloganýnda karar kýldýlar. Adaylýðýný, baþkent Karaganda'da, Egemenlik Meclisi önünde, televizyon kanallarýnýn katýlacaðý canlý yayýnla duyuracaktý. O gün, sekiz televizyon kanalý, öðlen 12.00'de meclisin önüne baðlandýðýnda yüz kiþilik bir destekçi grubu toplanmýþtý. Çýlgýnca avuçlarýný patlatýrcasýna onu alkýþlýyorlar, tezahürat yapýyorlardý. "FISTIK GÝBÝ CUMHURBAÞKANI" sloganýnýn önündeydi, kürsü ve mikrofonunu kontrol etti. Güçlü ve saðlýklý lider algýsý yaratmak için yanýnda bir paket fýstýk getirmiþti. Elini pakete sokup bir avuç fýstýk aldý ve aðzýna attý. Televizyon ekiplerine dönerek "Size de koyayým mý? Yer misiniz çocuklar?" dedi. Haberciler arasýnda gülüþmeler oldu. Adaylýðýnýn hayýrlý olmasý dileðiyle bir koç kurban ettirmeye karar vermiþti. Cami hocasýnýn dua ve tekbirleri sonrasýnda, kasap besmele çekerek tam koçu kurban edecekti ki kurban dile geldi. Ve "Þemsettin Amca, lütfen beni boþ yere kurban etme. Bu memleketteki tüm koçlarý kurban etsen de senden cumhurbaþkaný olmaz. Artýk bu koyunlar sana âþýk olmaz" deyiverdi.

4 Pazar 5 Nisan 2015 Pazar Filiz Naldöven / (filiz_naldoven@yahoo.com) SABAHTAN AKÞAMA/ KAHKAHADAN AH A KADAR/54 Bir gün, Nisan, 2015 SABAH + KUÞLUK + ÖÐLE "Açýn, açýn!" diye sloganlar havada uçuþuyordu. Binlercemiz, yemeden, içmeden bazen; uyumadan yollara düþüyorduk. Meydanlar dolup taþýyor, mikrofonu kapan kürsüde nutuk atýyordu. Çok uzun zaman önce deðil. On üç yýl kadar. Anamýz deðil, Annan, adamýz, bizim için plan yapmýþtý. Bütün dillerden Kýbrýslýlara düþe düþe iki kelime düþmüþtü. Ya evet, ya hayýr. Ya biri ya öteki. Ýkisini ayný cümlede kullanma þansýmýz bile yoktu. Barýþ Sanattýr Ýnisiyatifi'ni kurmuþtu sanatçýlar. Baþkaný, yönetim kurulu yoktu, iyi ki. Benim görevim bildiri yazmaktý. Gece gündüz demeden meydanlara konuþlanýr, bildiri, þiir okur, konuþmalar yapar, ateþ yakardýk dört bir þehirde. Kalabalýk mitinglerde uzun uzun yürürdük. Saatlerce ayakta dururduk. Yýllarca göremediðimiz eski dostlarla karþýlaþýr, bir umutla gülümseyerek birbirimize sarýlýrdýk. CTP'nin zimmetinde kýrk örgüt vardý o zaman. Küçüklü büyüklü. Barýþ Sanattýr Ýnisiyatifi kendi doðasýndan kaynaklý olarak daha farklý bir ses çýkarýyor, daha farklý sloganlar atýyordu. Silme sanatçýydý Ýnisiyatifin üyeleri. Þiirde uyusun Fikret Demirað, M. Kansu, Serhan Gazioðlu, Özden Selenge, Aþýk Mene, Neriman Cahit, Cumhur Deliceýrmak ilk aklýma gelen isimler. Bir ara Kansu'yu içeride tutmuþtu polis. BRT'nin avlusunda eylem yapmýþtýk. Kapý eþiðine "Ýþkembe-i kübradan atýyorsunuz" minvalinde bir parça iþkembe koymuþtuk. BRT müdürü ortalýðý kirlettiðimiz için þikayetçiydi. O günlerde Türkiye'den bir misafirim geldi. Israrla askeri kantine gitmek istedi. Kapýda kimliklerimizi askere býraktýk girerken. Çýkýþta her nedense benimkini bulamadýlar. Bir gün sonra Yeniþehir karakolundan aradýlar. Ýçeri girdim. Polisin biri arkadaþýna þöyle dedi: Tanýmadýn Filiz hanýmý? Kansu'yu þu attýk içeri, onun arkadaþlarýndandýr. Ver kimliðini da gitsin! Bir süre sonra, bir toplantýda arkadaþýmýzýn biri öneri getirdi: Kýrk birinci örgüt olmamýzý istediler, ne dersiniz? Farklý bir terennüme elbette ihtiyaç yoktu. Farklý kelimeler kullanmak, parti sloganlarý dýþýnda slogan atmak, partinin belirlediði yollarýn bir adým dýþýnda yürümek. Sanatçý kim zaten? Bu memlekette politikacýya danýþmadan, ona yaranmadan, kendi baþýna karar alacak, eylem yapacak Nerede görüldü? Arabahmet'te, þimdilerde Bohçalýyan restoran olarak çalýþtýrýlan mekan, 1993 yýlýnda Tuncer Baðýþkan'ýn giriþimleriyle Sanatçý ve Yazarlar Birliði'ne verildi. Mekan, Milletvekilleri arada bakkala giriyorlar mý acaba?özel okullarda, caný çýkana kadar þimdinin gençlerine ders anlatmaya çalýþan öðretmenin hali ne olacak? Ailemle yaþamasam, destek atmasalar, aç kalýrým diyor çoðu. Hiçbiri sendikalý deðil. Hamile kalmamalý, hasta olmamalý ve herhangi ciddi bir nedenle izin istememelidir.göç yasasý denilen ucube yasa kalkmalýdýr. Her þey yeniden ve haklý, dengeli biçimde düzenlenmeli, sendikasýz insan çalýþtýrmak yasaklanmalýdýr. Aramýza uçurumlar koyarak, tepemizde tuz öðütmeyi kesin artýk! Eski Eserler Dairesi, Belediye ve Þehircilik uhdesindeydi. Dönemin belediye baþkanýysa Burhan Yetkili. Dünya güzeli, orta boy, bahçeli bir mekan. Ýki salondan oluþan giriþ kat sadece Sanatçý ve Yazarlar Biriliði'ne aitti. Üst kat belediye orkestrasýna tahsis edilmiþti. Yalçýn Okut lokali çalýþtýrýrdý. Bize ufak tefek mezeler yapar, balýk ve kebap piþirirdi. Neredeyse bütün sanatçýlar oraya dadanmýþtýk. Ayrýca bir kesim öðrenci ve entelektüel de müdavimi olmuþtu. Toplantýlarýmýzý, çalýþmalarýmýzý, bazý etkinliklerimizi orada yapardýk. Benzer sesler, sanatsal düþünceler duymak ve hiçbiri olmazsa didiþmeler yaþamak bile güzeldi. Yazýn akþamüstü kendimizi serin bahçeye atar, bir süre sonra çoðalýr, bir süre sonra bazýlarýmýz yumruðunu masaya vururdu. Evet. Ama bilirdik ki, bize ait bir yer vardýr. Birlik bünyesinde, yazýn sanatçýlarý baþkanlýðýný aldýktan hemen sonraydý. Bir gün Ýsmail Bozkurt telefon edip evime gelmek istediðini söyledi. Ýncelikle gelip oturdu. Kahve içtik ve bana istifa mektubunu verdi. Ýlerleyen günlerde Neriman Cahit ve Feriha Altýok da istifalarýný sundular. Hep içten içe kaynayan bir particilik kazaný oldu birlikte. Hangisi yönetimi ele geçirecek, hangisi örgütte hakim olacak, hangisi ilerde oylara sahip çýkacak diye bir dövünme. Sonuç: Sadece kopuþ ve daðýlma. 1996'da, Lefkoþa Belediye Baþkaný Þemi Bora, Sanatçý Yazarlar Birliðini dava ediyor ve belediyenin parasal zarar uðradýðýnda ýsrar ediyordu. Sözüm ona, belediye orayý kiralasaydý en az kýrk bin dolar kazanacaktý. Ama bizim yüzümüzden zarar ediyordu. Bu arada emekli subaylarý da üst kata taþýmýþtý. Böylece kapýný önüne konduk. Orkestraya belediye baþka bir yer gösterdi. Biz sokakta kaldýk. Þimdi kalan üyeleriyle Sanatçý ve Yazarlar Birliði nerede yapýyor toplantýlarýný derseniz: kafeler, barlar, ressam arkadaþlarýn atölyeleri ne güne duruyor? Avcýlýk Atýcýlýk kulübüne üye olasým var. Ya da Kktc bayraðýný kortejin önünde taþýyarak kktc'yi orda burda tanýtmaya çalýþan bir folklor derneðine. Havanda su döven bir baþka bir derneðe ya da Bu memleketin üvey evlatlarý sanatçýlardýr. Sanatçýlar ki, gerçek, demokratik, geliþmiþ bir ülkede baþ tacýdýrlar. Sanatçýlarý nasýl rahat ettiririz, onlara nasýl katký saðlarýz diye telaþlanan bir politikacýya rastlamadým henüz. Konferans binamýz yok, toplantý binamýz yok. Tiyatro binamýz hak getire. Rodos adasýnda, dünyanýn her yerinden, kalmak ve kitabýný yazýp bitirmek için gelen yazarlar var. Dünya harikasý bir yerde konuþlanmýþ, deniz gören eski tarz bir bina. Mesela, bu sahillerde öyle bir yer mi yok? Kopup güneydeki yazarlar birliðine mi kaydolsak acaba? Cumhurbaþkaný adaylarý ne der acaba bu duruma? ÝKÝNDÝ + AKÞAMÜSTÜ + GECE Örgütlenmek ihtiyaçtan doðar. Bir kiþinin yapamayacaðýný, birden çok kiþinin birlikte, güçlerini birbirine katarak, dayanýþarak yapmasýdýr. Ne çare ki bizde dernek, sendika, birlik gibi örgütleri kendi çýkarlarý doðrultusunda tepe tepe kullananlar var. Çünkü en büyük ve karmaþýk örgüt devlettir ve devletin topluma gösterdiði

5 Nisan 2015 Pazar Pazar 5 örgütlenme modeli, 'tutanýn elinde kalýr' veya 'balý tutan parmaðýný yalar' atasözleridir. Dernekleri, sendikalarý gelecekteki politik kariyerlerinin yatýrýmý için kullananlar bir yana, örgütten maddi manevi hýrsýzlýk yapanlar da çoðunluktadýr. Baþlangýçta iyi niyetle kurulan birçok örgütün giderek çözülüp daðýlmasýnda her ne kadar dýþ entrikalar baskýnsa, iç dinamikleri de hesaba katmak gerekir. Her zaman altýný çizdiðim þudur ki, örgüt yöneticilerinin, yönetim kurullarýný oluþturan bireylerin huy ve karakter yapýlarý birinci derecede önemlidir. Hýrslý, bencil, yemeci kiþiliklerin çýkýlan iyi niyetli yolu elbet günün birinde týkayacaklarý ya da yolun sonunu getirecekleri kesindir. Ýþin içinde gizli satýlmýþlýk ve kiþisel vaatler barýndýran ya da 'ne þiþ yansýn ne kebap' aymazlýðýndaki yöneticiler varsa örgütün çökmesi kaçýnýlmazdýr. Muhbirleri de gözden kaçýrmamak gerekir. Yazýnýn baþýnda sözünü ettiðim parti karýþmacýlýðý, illa da örgütü kendine baðlama, oy potansiyeline, bir baðlamda gücüne sahip olma ve örgütü uzaktan, aracýlar vasýtasýyla elde tutma hastalýðý hem iktidar hem de muhalefet partilerinde vardýr. Ama amaç þu veya bu biçimde heves iktidar kurmaksa, her yolu mubah sayan bir toplumda yaþamaktayýz. Orta Eðitim Öðretmenler Sendikasý'nýn giderek týrmandýðý gözlenen bir mücadelesi var bir süredir. Fakat son zamanlarda sanki iþler çýðýrýndan çýkmýþ, mücadele, bütün olarak göç yasasý diye adlandýrýlan zalim ekonomik uygulama için deðil, sanki öðretmenlerin hazýrlýk ödeneði talebine dönüþmüþtür. Bu, okyanusun buharlaþmasýný göz ardý ederek, derenin kurumasýyla ilgilenmektir. Belli ki amaç, özellikle cumhurbaþkanlýðý seçimi öncesi göç yasasý meselesini -ki hükümet kulaklarýný týkamýþtýr- elden geldiði kadar askýya aldýrmaktýr. (Bu, küçük ortak taktiði olarak kayda geçebilir mi acaba?) Aman bizim kulaðý terlemeyen, açlýða, yoksulluða mahkum ettikleri insanlara uyurgezer muamelesi yapan yöneticilerimiz sakýn ola üzülmesinler, darda kalmasýnlar, kimse haklarýnda yanlýþ düþünmesin! Ýtirazý olan? Mehmet Taþker mi, baþkasý mý? Alýn yönetim kurulundan! Onlardan uzak olan hükümete yakýn olur, kendi geleceðini kurtarýr! Üç kuruþ hazýrlýk ödeneði atýn öðretmenin aðzýna, susacaktýr. Açlýða devam! Eþitsizlik, bölücülük, çalýþaný birbirine düþürme kesintisiz sürmekte. Milletvekilleri arada bakkala giriyorlar mý acaba? Özel okullarda, caný çýkana kadar þimdinin gençlerine ders anlatmaya çalýþan öðretmenin hali ne olacak? Ailemle yaþamasam, destek atmasalar, aç kalýrým diyor çoðu. Hiçbiri sendikalý deðil. Hamile kalmamalý, hasta olmamalý ve herhangi ciddi bir nedenle izin istememelidir. Göç yasasý denilen ucube yasa kalkmalýdýr. Her þey yeniden ve haklý, dengeli biçimde düzenlenmeli, sendikasýz insan çalýþtýrmak yasaklanmalýdýr. Aramýza uçurumlar koyarak, tepemizde tuz öðütmeyi kesin artýk! Fotoðraf: Hasan Yýkýcý UYANDIM Çünkü; Ben görmek istemesem de güneþ doðmaya devam ediyordu. Uyandým; çünkü yalnýz olduðumu düþünsem de insanlar dýþarýda artarak kalabalýklaþýyordu. Uyandým; çünkü acý çeken ben deðildim bir tek her gün her an birileri acý çekiyordu Uyandým; çünkü savaþ devam ediyordu ve insanlar ölüyordu. Ýþte bunun hiç hoþuma gitmediðini söylemek gerekirse haykýrmak için uyandým. Uyandým, çünkü ben uyurken bir çok insan uyuyamýyordu Uyandým Uyuduðum - gözlerimi kapattýðým yerden uykuya devam etmek için uyandým Uyandým; rüzgarý ve güneþi saçlarýmda ve tenimde, yaðmuru yüzümde, denizi ise en gizli yerlerimde hissetmek için uyandým UYANDIM Çünkü baþka aþklar da yaþayacaktým.. Ve uyandým göz kapaklarýmý araladým. Þimdi sadece uyku mahmuruyum. Ve gördüm ve gördüklerim çok büyüktü Gözlerime inanamadým ve gözlerimi açtým ve gözlerim görmeye yetmedi Ve ben de kulaklarýmla, ellerimle ve hatta dilimle görmeye baþladým UYANDIM Gördüklerim inan ki görebileceklerimden çoktu. Ama hepsinin bu kadar olduðunu sanmýyorum. Bu nedenle her gün yeniden uyanýyorum. Anýl Özgürün

6 Pazar 5 Nisan 2015 Pazar Mustafa Altýoklar'ýn, Tayyip Erdoðan için "Kiþilik bozukluðu var, 46 raporu vermek lazým" sözleri mahkemeye taþýnmýþtý. Mustafa Altýoklar'ýn davadaki savunmasý ortaya çýktý Altýoklar'dan manifesto gibi savunma: "Kýsaca, Recep Tayyip Erdoðan'ýn akýl saðlýðý durumunun bilirkiþilerce rapor edilmesini talep ederim " Acayip Hikayeler, Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi, O Þimdi Asker, Fosforlu Cevriye, Asansör, Öldürme Üzerine Küçük Bir Film, Aðýr Roman ve Ýstanbul Kanatlarýmýn Altýnda dahil pek çok önemli filme imza atan ünlü yönetmen Mustafa Altýoklar Cnn Türk Aykýrý Sorular programýnda Baþbakan olduðu dönemde Recep Tayyip Erdoðan için Narsistik Kiþilik Bozukluðu var. Kendisine rapor vermek lazým, 46 raporu ifadelerini kullanmýþtý. Bu ifadeler için mahkemede savunma yapan Altýoklar Erdoðan için söylediði ifadelerden geri adým atmadý. Altýoklar, hakaret etmediðini bir doktor olarak teþhis koyduðunu söyledi. ÝÞTE ALTIOKLAR IN SAVUNMASI: SAYGIDEÐER YARGIÇLAR, Ben bugün burada bir hakaret davasýndan yargýlanýrken savunmamý DÜÞÜNCE ÖZGÜRLÜÐÜ kavramý üzerine kurmayacaðým. HAYIR Ben aslýnda bugün burada bir SAVUNMA YAPMAYACAÐIM Bugün ben burada sizlere bana daha 24 yaþýndayken verdiðiniz resmi bir görevi hatýrlatacaðým ve TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ ANAYASASI nýn 27.maddesinden bahsedeceðim. ANAYASAMIZ ýn 27.maddesi; Herkes, bilimi serbestçe öðrenme ve öðretme, açýklama, yayma hakkýna sahiptir. Demektedir. Bendeniz, 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Cerrahpaþa Týp Fakültesi nden mezun olmuþ, bir hekimim. (BELGE 1). Mezuniyetimi takip eden hafta hekim olarak mesleki kariyerime baþladým. Henüz 24 yaþýndayken sizler gibi hâkimler ya da savcýlar karara baðlayacaklarý dosyalarý tarafýma göndererek davalarýyla ilgili þahýslarýn akýl saðlýðýnýn yerinde olup olmadýðýna dair raporlar talep ettiler. Benim ve benim gibi pratisyen hekimlerin, dikkatinizi çekerim psikiyatri uzmanlarý deðil, pratisyen hekimlerin verdikleri kanaat raporlarý doðrultusunda adaletin gereðini yerine getirdiler. Bizler o akýl saðlýðý raporlarýný vermeyecek olsak kanun önünde suçlu sayýlabilirdik. Özetle þahsýmýn verdiði kanaat raporlarý sizlere ýþýk tuttuðu için yargýya varabildiniz. Þimdi ise o günlerin üzerinden tam otuz yýl geçti ve deðirmende deðil, hekimliðimin yaný sýra yazar ve yönetmen olarak iþtigal ettiðim karakter analizleriyle aðarmýþ Yüce mahkemenizin, hekim olan þahsýmý, bu davayla suçlu bulmasý halinde tarihe geçeceðini düþünmekteyim. Þöyle ki; hakaret davasý olarak anýlan bu davada, dava konusu olan bir hakaret söz konusu deðildir. Çünkü ben bir teþbih yapmadým, teþhis koydum. Teþhis koyan bir hekimi yargýlayan bu mahkeme, hakaret davasýna baktýðý için deðil, teþhis koyan týp bilimini yargýladýðý için tarihe geçecektir. saçlarýmla, artýk epeyce tecrübeli bir hekim olarak vardýðým Narsisistik Kiþilik Bozukluðu kanaatimden dolayý þüpheli sýfatýyla karþýnýzdayým. Söz konusu þüphe ise hakaret ettiðimdir. Savcýlýk makamý iddianamesinde Akýl hastalýðýna vurgu yapýlmasý, eleþtiri ve düþünce özgürlüðü sýnýrlarýný aþarak hakaret suçu teþkil etmektedir. Demektedir. Her þeyden önce akýl hastalýðýna hakaret demek, akýl hastalarýna hakarettir. Ben sözlerimde hakaret unsuru bulmamaktayým, eleþtirmeye niyet dahi etmedim, hele hakaret yoluyla suç iþlemeye kastým hiç olmadý. Çünkü ben teþbih yapmadým, teþhis koydum. Müþtekide Narsisistik Kiþilik Bozukluðu olduðunu söylerken ne bir benzetme, ne bir yakýþtýrma, ne bir aþaðýlama düþüncem olmadý. Hekimlik etiði hastalarýnýn durumlarýný alay konusu yapmaz, aþaðýlamaz, hele hakaret amaçlý asla kullanmaz. Biz hekimler tababet ve þuabatý sanatlarýnýn tarzý icrasýna ehliyet almadan önce bu madde üzerine de and içeriz ve içtik. Davaya söz konusu olan açýklamamda ise aynen meslektaþlarým olan Türk Tabipler Birliði mensubu hekimlerin duyduðu kaygýyý kamuoyuyla paylaþtým. Bizler hekimiz. Ýnsanýn bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz. Baþbakan Erdoðan ýn duygu durumundan endiþe duyuyoruz. Fevkâlâde endiþe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adýna endiþe duyuyoruz. Endiþemizi kamuoyuyla paylaþýyoruz. (BELGE 2) Bakýn ben sadece altý yýllýk týp fakültesi eðitimi almakla kalmamýþ, 1987-1991 yýllarý arasýnda Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Fiziksel Týp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalý nda Araþtýrma Görevlisi olarak akademik kariyer yapmýþ uzman bir bilim adamýyým. (BELGE 3). Bu belgeyle ve Anayasa nýn 27.maddesine göre bilimi serbestçe öðrenme ve öðretme, açýklama, yayma hakký na fazlasýyla sahibim. Yayma hakkýma sahip olduðumu ben deðil sizlere kýlavuzluk eden T.C. Anayasasý söylemektedir. Bu kanun maddesinden açýkça anlaþýlabileceði gibi, doktor kimliðimle týbbi kanaatlerimi açýklarken, örneðin; ilk cumhurbaþkanýmýz Mustafa Kemal Atatürk ün sol göðsünde, Çanakkale de aldýðý þarapnel yarasý nedeniyle ömrü boyunca yanýk skarý taþýdýðýný, ikinci Cumhurbaþkanýmýz Ýsmet Ýnönü nün saðýr olduðunu, yine Cumhurbaþkanlarýmýzdan Süleyman Demirel in obes olduðunu, Baþbakanlarýmýzdan Bülent Ecevit in parkinson olduðunu söylememle veya Þafak Pavey de extremite yoksunluðu; Meclis Baþkanvekili Sadýk Yakut ta vitiligo varlýðý ya da sabýk Baþbakan ýn uzaktan gördüðüm kadarýyla omurga sorunundan bahsetmem hakaret sayýlmazken; bir psikiyatrik kanaat teþhisimin hakaretten sayýlmasý esas itibariyle ikirciklidir. Müþteki vekilleri; müvekkilimiz Altýoklar a sormamýþtýr ki kendi akýl saðlýðýný. Bu nedenle açýklamalarý hakarettir demektedir. Oysa Recep Tayyip Erdoðan yolda düþse, ilk müdahale edenlerden biri ben olurum. Doðru tedaviyi uygulamadan önce de kalp krizi nedeniyle mi, inme indiði için mi yoksa sara nöbetinden

5 Nisan 2015 Pazar Pazar 7 Þikayetçi Recep Tayyip Erdoðan ýn bu mahkemeye gelmeyecek olursa, tam teþekküllü bir hastanede söz konusu belirti ve bulgulara sahip olmadýðýnýn belgelenmesini, aksi halde hatalý teþhis ve beyanda bulunduðumu kabul edeceðimi açýkça beyan ederim... dolayý mý düþüp düþmediðini teþhis etmem gerekir,.ve bu teþhisi koyarken hastanýn bana sormasýný da beklemem. Beklersem suç sayabilirsiniz. Çünkü durum acildir. Davamýz konusu olan teþhisim de acil bir durumun önlemi olarak kamuoyuyla paylaþýlmýþtýr. Bununla birlikte içinde bulduðum çevrede kuduz hastalýðý taþýyan bir vaka teþhis etsem, hem müdahale etmek, hem de kamuoyuna bildirmekle yükümlü olduðumu yasalar söylemektedir. Çünkü burada kamuoyunun saðlýðý söz konusudur. Davamýzda da kamuoyunun akýl ve bedensel saðlýðý tehlike altýnda olduðu için yetkili kuruluþlarý uyarmak üzere teþhisimi açýkladým. Teþhisim koruyucu hekimliðin gereðidir. Bunlarla birlikte bir doktorun kamuoyuna mal olmuþ, her gün defalarca televizyon baþta tüm medya organlarýnda karþýlaþtýðý þahsiyetlerle ilgili fiziksel hastalýk teþhisinin olaðan ama psikiyatrik hastalýk teþhisinin suç unsuru sayýldýðýný yazan bir kanun maddesine yazýlmamýþ Magna Carta dâhil hiçbir kanun kitabýnda rastlayamazsýnýz. Fiziksel hastalýklarla ilgili teþhis koymam ve rapor vermem suç teþkil etmezken, akýl hastalýðýyla ilgili teþhis koymam suç olamaz. Müþtekinin doktor yorumu yapmamý hakaret sayarak þikâyet etmesi, narsisistik kiþilik bozukluðu teþhisini doðrulamaktadýr. Çünkü narsisistik kiþilik bozukluðunun en temel teþhis kriterlerinden birisi de eleþtiriye tahammülsüzlüktür. NARSÝSÝSTÝK KÝÞÝLÝK BOZUKLUÐU Bu noktada Sayýn mahkemenin müsadesiyle þikayetçi tarafýndan hakaret olarak addedilen narsisisistik kiþilik bozukluðu hakkýnda özet bir bilgi vermek isterim. Karar yüce Türk adaletinindir. Narsisistik kiþilik bozukluðunun temel özelliði büyüklenmecilik ve üstünlük duygusudur. Tüm dünya Psikiyatristlerinin kabul ettiði DSM-IV taný ölçütlerine göre, bir kiþiye narsisistik kiþilik bozukluðu denebilmesi için aþaðýda verilen kiþilik özelliklerinin beþinin bulunmasý yeterlidir: (BELGE 4) 1. Kendisinin özel, eþi bulunmaz ve herkesten çok daha önemli olduðunu düþünür. 2. Sýnýrsýz baþarý, güç, zeka, güzellik ve yetenekleri olduðunu sürekli deklare eder. 3. Üstün, seçilmiþ ve ilahi kuvvetlerce vazifelendirilmiþ olarak bilinmeyi bekler. 4. Kendilerine hayrandýr.çok beðenilmek ve sürekli dýþardan onay görmek ister. 5. Herþeyi yapmaya hak kazanmýþ ve özellikle kayýrýlacak bir kiþi olduðunu düþünür. 6. Kendi çýkarlarý için, amaçlarýna ulaþmak için baþkalarýnýn zayýf yanlarýný kullanýr. 7. Empati yapamaz, baþkalarýnýn duygularýný ve gereksinimlerini tanýmaz. 8. Her baþarýlýyý kýskanýr ya da baþkalarýnýn kendisini kýskandýðýna inanýr. 9. Küstah, kendini beðenmiþ davranýþ ya da tutumlar sergiler. Narsisist kiþi her yaptýðýnýn mükemmel olduðunu düþünür. Eleþtiriye duyarlýlýk ve kýrýlganlýk narsisitik kiþilik yapýsýnýn en belirgin özelliklerindendir. Narsisistik kiþi kendini aþýrý deðerli hissettiði için eleþtirilmeye karþý çok duyarlý ve kýrýlgandýr. Þikayetçi Erdoðan da kýrýlgandýr. Bir doktor teþhisini þikayet ederek dava açtýðýna göre, belli ki epeyce kýrýlmýþtýr. Ýþte kendisi için de, yakýn çevresi için de, ülkemiz için de, içinde yaþadýðýmýz coðrafyamýz ve hatta dünya için de endiþelerimiz bu noktadan kaynaklanmaktadýr. Bu çerçevede þikayetçi Erdoðan ýn bir sonraki celseye teþrif etmesini, sizlerin huzurunda, sizlere ve þikayetçi olduðu bendenizin gözetiminde þikayetinin derinindeki dinamikleri, nereden rencide olduðunu anlatmasýný talep ederim. Bununla birlikte þikayetçinin þikayetlerini ve dinamiklerini dinlemek ve bilirkiþi heyet raporu vermek üzere, tarafsýz bir üst kurum olan Türk Tabipler Birliði ni temsilen bir psikiatristler heyetinin yüce mahkemenize gelerek gözlem ve inceleme yapmasýný talep ederim. Böylelikle þikayetçi için kullandýðým narsisistik kiþilik bozukluðu kavramýnýn bir teþhis mi, yoksa teþbih mi olduðu konusunda yüce mahkemenizin karara varmasýnýn da daha adil olacaðýný düþünmekte olduðumu bildiririm. Hal böyle olunca özetle þikayetçi Recep Tayyip Erdoðan ýn bu mahkemeye gelmeyecek olursa, tam teþekküllü bir hastanede söz konusu belirti ve bulgulara sahip olmadýðýnýn belgelenmesini, aksi halde hatalý teþhis ve beyanda bulunduðumu kabul edeceðimi açýkça beyan ederim. Kýsaca, Recep Tayyip Erdoðan ýn akýl saðlýðý durumunun bilirkiþilerce rapor edilmesini talep ederim. SON SÖZ: Yüce mahkemenizin, hekim olan þahsýmý, bu davayla suçlu bulmasý halinde tarihe geçeceðini düþünmekteyim. Þöyle ki; hakaret davasý olarak anýlan bu davada, dava konusu olan bir hakaret söz konusu deðildir. Çünkü ben bir teþbih yapmadým, teþhis koydum. Teþhis koyan bir hekimi yargýlayan bu mahkeme, hakaret davasýna baktýðý için deðil, teþhis koyan týp bilimini yargýladýðý için tarihe geçecektir. Saygýlarýmla

8 Pazar 5 Nisan 2015 Pazar Sevgili Kýbrýs... Ýçimde bana býraktýðýn koca bir hüzün ve dalgýn bir öfke var. Ah benim yaralý adam... Akdeniz'in ortasýnda yapayalnýz bir ölüyü oynuyorsun. Mezarýna gelen yok, dirini seven de yok. Koparýp öbür ucunu, terkettiler seni. Yapayalnýz bir okyanusta, çýkarlar uðruna delik deþik... Bölük pörçük bindiler üzerine... Sen, içine doðduðum, denizlerinde yýkandýðým ve güneþinde büyüdüðüm minik Kýbrýs... Haritalardan bakýp durmadan özlediðim ülkem ol istemiyorum... Adýný duyduðumda baþka bir ülkeden zihnimde yalnýzca sana ait þýmarýk bir grup insan canlansýn da istemiyorum... Bir çok egoisti içinde barýndýrýyor olman, onlarýn seni eþekçe yok sayýyor olmasý... Burada insanlarýn yalnýzca popülarite adýna karaktersiz kalmasý Ýþte, bütün bu zihni kirli insanlar senin bir haritada ne kadar minik olduðunu bile bilmiyorlar... Ýntihar eden þairlere aðýt Canýmý sýkýyorum küçük þeylere -büyük þeyleri unutmak içingüzel bir teknik, sen de dene. Ýnandýðým yalanlarý yaþýyorum izlenimi var: En iyi kararlarý alan deðilim. Bir akvaryumun varlýðý ve iki turuncu balýk sanki yoktu ve ruh bedenle baðdaþmadý hiç. Ýntihar eden þairlere benziyor hayatým: Bir odada uzuvlarýmý yoðuruyorum anneannemin hamur iþi oklavasýyla ve artýk açýlan kollarým ana rahmine geri dönmek için geriliyor, doðuyorum, batýyorum ve bildiðimiz kanlar gibi durmuyor dil ucunda birikenler. Bu yaþta bu keder, bu sýkýntý, dilin verdiði bütün kelimeler diz ve kol eklemlerimde. Deliksiz bir uyku mu? Sadece rüyalarda... Lev Atikoðlu Seni, senin içindekiler yüzünden terketmek de yoruyor beni. Ama sana ait bu toplumun çoðunluðu amaçsýz yaþýyor Kýbrýs. Seni kýrmak istemiyorum, ama onlara sunduklarýnýn kýymetini bilmiyorlar. Üretemiyorlar... Ve yalnýzca yýkýcý oluyor bu insanlar. Üstelik sana da sahip çýkamýyor ve hiçbir þeyi haketmiyorlar. Sen Kýbrýs, günden güne içimde büyüyen sevda, gözümde canlanan öfke oluyorsun... Oysa ben seni terketmek deðil, içinde varolmak istiyorum. Bu amaçsýz insan kitlesi hangi ara üredi bilmiyorum.. Becerebildikleri tek þey amaçsýzca çoðalmak... Affet beni, bir gün terkedersem seni... Bil ki haritalarda sana bakýyor olacaðým, bil ki seni her bahar güneþinin özlemiyle anýp hasretinde kavrulacaðým! Seni, sana sahip çýkamayanlarýn çokluðu yüzünden terkedersem Affet beni, onlardan biri olacaðým Ýpek ÝBRETLER

5 Nisan 2015 Pazar Pazar 9 PSÝKOLOJÝK GERÝLÝM... Nehir Demirel / demirel.nehir@gmail.com 'Psikolojik gerildim narsistik bozuldum!' Türkiye Cumhurbaþkaný"Berkin Elvan'ýn ekmek almaya gittiðini gösteren bir belge var mý?" demiþ! Haddinden fazla sinir bozucu, kaþýndýrýcý, karþýsýndaki insanýn ona vurma, onu yaralama hatta öldürme isteðini artýran, yani haddinden fazla hadsiz bir tavýr bu!.. T ürkiye Cumhurbaþkanýnýn son bombasý þu: "Berkin Elvan'ýn ekmek almaya gittiðini gösteren bir belge var mý?" demiþ! Haddinden fazla sinir bozucu, kaþýndýrýcý, karþýsýndaki insanýn ona vurma, onu yaralama hatta öldürme isteðini artýran, yani haddinden fazla hadsiz bir tavýr bu! Evet! Kendine karþý kýþkýrtýcý, provoke edici bu tavýrlardan sakýnmayan bir þahsiyet var! Muhalefeti tetikleyen ve muhaliflerin kýsa bir süreliðine dahi olsa edilen bu laf üzerine yazýp çizmesini, eylem yapmasýný saðlayan; yani bir süreliðine þahsiyetten yana memnuniyetsizliðini bildiren kiþilerin 'oyalanmasýný' saðlýyor. Ne hikmetse bu tarz sinir bozucu çýkýþlarý zaman zaman olmakta ve oyalanan halkýn odaðýný daðýtmakta ve bu esnada abuk sabuk bir yasal düzenleme ya da buna benzer iþlerini halký kullanarak, halkýn arkasýndan çevirmektedir. Bu heyecanlý 'çapulcu' vatandaþlar o denli 'heyecanlý'dýrlar ki, saman alevi gibi yanýp sönerler; ayný zamanda da pek yaratýcý eylemleriyle ancak kendilerini tatmin ederler, günün sonunda bunlarýn hiçbiri iþe yaramamaktadýr. iþte 'elimizde ekmek almaya giderkenki belgemiz' tarzýnda feysbuk üzerinden oyalanmacýlýk þeklinde yapýlan eylemler büyük komplonun/planýn önüne çýkacak bir çakýl taþý dahi olamazken, bu tarz davranýþlara duhul olmuþ arkadaþlar günün sonunda evlerinde huzurlu bir þekilde uyumaktadýrlar, "günlük muhalefet mesaimi yaptým!" diyerek. Bir yandan muhalefet edenlerin duygularýný bir þekilde hep taze tutmayý baþarýrken, bir yandan da yandaþlarýnýn ona tekrar tekrar hayran olmasýný saðlamaktadýr. Mustafa Altýoklar, doktor kimliðiyle þahsa 'Narsistik Kiþilik Bozukluðu' teþhisi koymuþ! Þahsýn halkla arasýndaki sado-mazo iliþki durumundan kaynaklanan bu yerinde teþhis, her geçen gün kanýtlanmaktadýr. Ve bu iliþki sonucu ortaya çýkan çocuklar, gelecek adý verilen çocuklar ziyan olmaktadýr ki, Berkin, bu adama oy verenlerin birçoðunun çocuðu olabilirdi. Hatta büyük bir kargaþa çýksa yeniden, " Çocuklar nerde? Kimvurdu'ya gitti, gelecek(?!)" diyenlerin, kendi çocuklarý vurulabilir! Bu tarz bir vurdumduymazlýkla ne yapýyoruz? Hayran olmaya ve tapýnmaya devam mý ediyoruz? Ya da 'vatan sað olsun' deyip -bu büyük þahsýn da muhtemelen katýlacaðý bir cenaze töreninde, þahsýn elini tutarak, avunarak, gözlerimiz aðlamaktan deðil, hayranlýktan ýþýl ýþýl kendisine bakarken, ayaðýmýzýn ardýyla itip evlatlarýmýzý mý gömeceðiz? Yine dönüp dolaþýp iþkencecisine aþýk olmaca durumuna nasýl geliyoruz bilmiyorum Sabahtan akþama kadar gün içinde þikayet ettiðimiz en az kýrk þey varsa, bunun yüzde doksaný dolaylý ya da direkt olarak içinde yaþadýðýmýz ülkenin saçmalýðýndan kaynaklanýr. Göre göre, bile bile bize eziyet çektirenin, anti-demokratik olanýn, bizi aç yoksul sefil býrakanýn 'muhteþem karizmasý' altýnda ezilmek hoþumuza gidiyor. Demek ki, insanoðlu kökeninde, mutlu deðil mutsuz olmak istiyor. Bütün bu karmaþanýn içinde en sevdiðim karakterler çýkýyor: 'Ben ne yapacaðýmý bilmiyorum, kimi seçmem gerektiðini bilmiyorum, kararsýz ve çekimserim!'. Bu þuur bombasý arkadaþlar; yaþadýðý yerin gidiþatýndan bihaber, kendi hayatlarýnda, iþlerinde, iliþkilerinde dönek, yanar döner uyarcalardýr ki, muhtemelen yaþadýklarýndan bile bihaberdirler. Yazýnýn baþýnda sýfatý yazýlan þahsýn güdümü altýndaki bir ülkenin güdümü altýnda olan, ülke demeye dilim varmayacak, içinde yaþadýðýmýz nadide, UFO'dan hallice bu 'yasemin kokan' memleketimizde hala önünü görmeyenler/görmek istemeyenler var. Bizim insanýmýz her zaman kendi iþine yarayaný/ yarayacak olaný seçmek ister. Oysa temelde anlamamýz gereken þudur: Var olan sistem toplumun tamamýnýn çýkarýna çalýþmadýðý sürece, kiþisel çýkar saðlama çabasýnýn anlýk mutluluk dýþýnda yine kiþileri üzeceði ve elbette ki, iyi gitmeyen her þeyden dolayý herkesin üzüleceði göz ardý edilemez bir gerçektir. Kendimizi düþündüðümüzü zannettiðimiz her an, kendimizi nasýl harcadýðýmýzýn bir kanýtý olarak bize geri dönecektir. Göç yasasý gibi bir maðduriyet varken, özelde çalýþanlarýn sayýsý kamuda çalýþanlarýn sayýsýndan kat be kat yüksekken ve bu arada "Rumca özelleþtirelim Türkçe satalým" tavrý içinde, satýldýðý yerden kopan ve sanki bu ülkede yaþamýyormuþ muamelesi gören çalýþanlarýn, hiçbir güvenceleri ve haklarý yokken, bir kamu çalýþanýndan çok daha fazla çalýþýp daha az maaþ alýrken, yani fazlasýyla 'özel' bir idare ve anlayýþ altýnda çalýþýrlarken, karaktersiz toplumun bir parçasýysan, sen kendini hiçbir yerde tanýtamýyorsan -ki zaten kendini tanýmlayamýyorsun da -, 'kimvurdu'ya gitmek istemiyorsan, elini masaya vurup bir fikir beyan etmek zorundasýn! Bu da, var olana karþý memnuniyetsizliðinin sesi olmalý! Gerektiðinde masayý kýrýp dökerek, gerektiðinde düþüncenin sarsýlmaz koltuðuna, alýþýlagelmiþin dayanýlmaz rahatlýðýna bir bomba koyarak olmalý! Deðiþim ancak bu þekilde olabilir! Olabilir mi? Her olasýlýk gibi mümkün!

10 Pazar Halil AÐA / cypaibo@gmail.com Spam maillerin en sevimlisi kesinlikle seyahat sitelerinden gelenler. Çölde vaha, yazda serin bir rüzgar, kýþta güneþ gibi bir þey. Harika hayaller kurduruyor, herþey dahilsiz fiyatlarýyla akýllarý alýyorlar. Belki 300 Euro diye reklam yaptýðý tatil, ekstralar ve vergilerle 700 Euro'ya gelecek ama olsun. Hayali yeter. Spor kýyafetsiz koþan adamýn da mutlaka acele bir iþi vardýr. Yanýmýzdan eþofmanlarla koþarak geçse hiç sorun deðil, belki de tarafýna bile bakmayýz. Ama o normal kýyafetle koþulmuyor mu? Sanýrsýn ki, acil bir iþi var. Arkasýndan uzun uzun bakýlýr, acaba ne iþi vardý diye merak edilir. Evrenin yazýlmamýþ kurallarý diye birþey var. Okuduðun kitabý kütüphanende saklama. Birilerine ver okusun. O da baþkalarýna versin. Ha, kitabý çok beðenen olursa, versin parasýný alsýn. Okunsun, hep okunsun. Utanç verici anýlarýmý say say bitmez. Fakat, 13 yaþýnda Gönül Gül hayraný olmak zirveye oynayanlardan. Kasedini istemiþ, almýþ, dinlemiþ bir de utanmadan beðenmiþtim. Yaþ itibariyle sesin korkunçluðunu, vokalin daha da korkunçluðunu anlayamayacak durumdayým. Bir büyüðüm de köþeye çekip beni uyarmadý ki. Büyüklerimi nasýl tiksindirdiysem o yaþta. Müzikaliten bozulsun diyerekten dürtmemiþler beni. Senin 'bu akþam'ýn hiç gelmeyecek, senin asla 'bu akþam'ýn olmayacak, 'bu akþam'ý hiç göremeyeceksin biletçi teyze. 15 yýldýr ayný caddedesin, 15 yýldýr 'bu akþam çekiliyyouurrrr' þeklinde piyango bileti satýyorsun. Ne çekiliþmiþ, nasýl bir akþammýþ bu akþam ki ben hiç anlamadým. Mütamadiyen ayný cümleyi kuruyorsun. Tamam satýþ tekniðin bu olabilir haklýsýn. Zira yapý olarak en kýsa zamanda zengin olmak birçoðumuzun hayali, mümkünse bu akþam. Lakin, senin bugunün, 'An'ýn ne olacak teyze? Biraz da kendini düþün. 'Özgür yetiþtirilmiþ' ile 'Orta özgür yetiþtirilmiþ'biraraya geldiðinde ortaya çýkan enerjide biraz sorun çýkýyor. Zira orta özgür yetiþtirilmiþ mutlaka tam kapasite özgürlüðe geçmek ister. O duyguyu yaþamak ister. Ýþte burada tam özgür yetiþtirilmiþin görülmeyen duvarlarý devreye girer. Çünkü, adý üstünde özgür yetiþtirilmiþ özgürdür ve canýnýn çektiðini yapar. Ha istisna var mý? Vardýr elbet. Durum böyle böyle. Kendi özgürlük kývamýnýza yakýn birini seçin derim canlarým. 'Usulca terk ettiðin o düþlerde ben yalnýzdým, çaresizdim günlerce' desem Deniz Yýlmaz gibi söyleyemem belki ama denerim. Maksat kalpler hüzün dolsun. En büyük sürprizsin pazar sabahý yapýlan tadilat. Çok güzel, hoþ bir yanýn var. O çekiç öyle haþince vuruyor, öyle umarsýzca o ses dalgalarý yayýlýyor ya. Yayýlmýyor mu? Yayýlýyor. Ýþte o yayýlan dalgalar kulaklarýmýza pek ulaþmýyor, direkt olarak beyine gidiyor. Kulakla iþi yok o dalgalarýn, beyinle iþi var. Her seferinde memuru deðil sadece müdürü görmek isteyen insanlarýn sevimsizliði var o dalgalarda. Ben iþimi en üstten hallederim, altla uðraþmam diyor. Aþkolsun. Caným bazen öyle çok Street Fighter 2 oynamak istiyor ki. Gün içinde durmaksýzýn aduket atasým, oryuket çekesim geliyor ama iþte gün içi olduðu için olmuyor. Gün içi biraz cins bir þey. Aklýna böyle birþeyleri getiriyor, böyle koklatýr gibi yapýyor. Sonrasýnda da resmen kazýk atýyor. Boþuna heveslendirmenin ilahýsýn gün içi. Köylü rolü oynatýp makyaj içinde býrakýlan kýzcaðýzlarýn da Flash TV anýlarý mutlaka var. Küçük prodüksiyonun þanýdýr yeþil far ve Ýstanbul þivesi. Hiç olmasa daha pastel tonlar olsaydý a yönetmen. 'Tavuk Tutucu'. Meslek olarak bu yazýlýydý. Ýlk baþta pek anlam verilemiyor, akýl karýþtýrýyor ama bir yerden sonra akýl algýlayabiliyor olayý. Zaten akýl algýlayana kadar, karþý tarafla hemen sesli iletiþime geçip cevabý öðrenebiliyorsunuz. Ýnsan olmanýn böyle bir avantajý var sanýrsam. Akýl algýlamadý mý? Yoksa algýlayana kadar biraz zorlanacak mý? Boþverrrr. Sor karþý tarafa, söylesin. Aklý zorlama. Masaj koltuðuna attýðý 1 TL ile mest olan, yüzü þekilden þekile giren adamý, 'Acaba bir þey mi oldu diye dürten?' eþler var. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim? Nasýl bir düþkünlükse, tüm zevklerinin önüne geçmiþ. Sayýn çok gürültülü fakat hýzý düþük araba sakinleri: Merhaba. Bir kýsmýnýz haklý olarak cayýrdatmayý çok seviyor. Ara sokaklarda, düz yolda mütamediyen cayýrdatýyor. Ýnsanoðlu olarak yapýmýz gereði cayýrdatana bakarýz. Fakat, cayýrdatan araba hýzlýysa gerçek bir cayýrdatma oluyor. Son dönemde birçok cayýrdatanda bir gümbürtü var; fakat araba hemen hemen yerinde duruyor. Tabii o uzayan saniyelerde pis bakýþmalar oluyor ve bu tatsýz eylem daha da tatsýz oluyor. Söyleyeyim dedim, haberiniz olsun da ben duymadým olmasýn. 5 Nisan 2015 Pazar Pazar sabahlarýnýn hoþ sürprizi En büyük sürprizsin pazar sabahý yapýlan tadilat. Çok güzel, hoþ bir yanýn var. O çekiç öyle haþince vuruyor, öyle umarsýzca o ses dalgalarý yayýlýyor ya Ýþte o dalgalar direkt olarak beyine gidiyor. Kulakla iþi yok o dalgalarýn, beyinle iþi var. Her seferinde memuru deðil sadece müdürü görmek isteyen insanlarýn sevimsizliði var o dalgalarda. Ben iþimi en üstten hallederim, altla uðraþmam diyor. Aþkolsun. 'Sorumluluk almayanýn sevimsizliði' bir gün yolda 'herþeyi bilenin iticiliði'ile karþýlaþsa. Kimbilir ne cool bir karþýlaþma olur. Hediyenin güzeli çirkini olmaz. Hediye hep mutlu eder. Gazete kaðýdýna sarýlmýþ sýcak ekmek kokusu taklit edilemez bir koku olsa gerek. Taklit edilebilseydi ben o parfümü bulurdum. Sýkýnýr sýkýnýr gezerdim. Nane ve siyah zeytin de senden. Zenginin çukurda sallanmasý bile farklý. Zengin yollardaki çukura düþünce tüm bedeni ahenkle sallanýyor. Tamamen ama ve o sallanma sanki onu hiç etkilememiþ gibi oluyor. Sen-ben ayný çukur, ayný araba, ayný hýz, hatta ayný hava koþullarýnda geçsek kafamýz ayrý sallanýr, ellerimiz ayrý, bedenimiz ayrý sallanýr. Tam bir uyumsuzluk abidesi oluruz. Hiçbirþey olmamýþ gibi ahenkle çukura düþmek zenginin iþi. O iþi o beceriyor. Bizim meziyetlerimiz gene baþka.

5 Nisan 2015 Pazar Pazar 11 YANSIMA Tüge Daðaþan / tugedagasan@gmail.com KAYIP Kayýp giden neydi zamanda? Biz! Hepimiz!! Aliye Ummanel'in yazýp yönettiði "Kayýp" oyununda kaybolan zaman dýþýnda her þeyi buluyoruz. Kaybolan biz, kaybolan insanlýk, dýþýnda her þeyi buluyoruz. Erdoðan Kavaz, Hatice Tezcan, Erol Refikoðlu, Osman Ateþ, Ýzel Seyhani kaç kiþinin hayatýný canlandýrýyorlar sahnede ve kaç kiþiye kaç kiþiliðe bürünüyorlar; bunu oyunda kaybolurken buluyoruz. kaybolan beden ardýna düþer zaman zaman ki her yaþ'ýný kaþýr kanatýr deniz olur gözlerin, sözlerine dalgalanýr süzülür yanaklarýna kýyýlarýna deðer su su'yun her damlasýnda sen, ben, o, biz, siz, onlar kaybolup gider sanýrsýn kaybolmaz ordadýr bir gün karþýna çýkmak için hep ordadýr "Bizim bugünümüz çok fazla dün yüklü" diyor oyun. Oyun ki, oyun içinde oyun. Ýki kez izledim, birincide kaybettiklerimi ikincide bulmak için. Ýki oyun var oyunda Kayýp ve Hamlet. Ýki kez seyirci oluyoruz, iki kez tanýk Her oyun için ayný duygularý yaþýyoruz, ayný duygularý iki kez "Kayýp" anlam boþluðunu, umutsuzluðu daha derin ifade edebilmek için "Hamlet"e baþvuruyor. Iþýklar açýldýðý zaman sahnede dört beden var, biri kayýp. Bedenen var olanlarýn üçü de farklý zaman dilimlerinde kayýp. "Büyük büyük büyük" kayýp! Sahnede bulunamayan beden kayýp olduðundan dolayý o oyun o sahnededir. Peki nerededir o beden? Sahnede bir oðul vardýr; o oðulun çocukluðundadýr belki de bir kadýn vardýr; o kadýnýn gülüþündedir belki de..bir baba vardýr; o babanýn düþlerindedir belki de.. -kayýptýr- Bilinen ya da bilinmeyen bir avuç toprak altýnda Geçip giden, geçmiþ zaman adý altýnda Sahnenin herhangi bir köþe bucaðýnda Kayýptýr kayýp.. Oyun kaybolup gider yerini býrakýr baþka bir oyuna. O oyunda da kayýplar vardýr. Topraðýn altýndaki ve üstündeki kayýplar Her kayboluþta duygularýmýzý bulurken, sahnede bir tek fidan kalýr adý zeytin olan. Kuliste ne kadar bekledi bilmiyorum ama sahnedeydi, projektörler sadece onun üzerindeydi. Tek baþýna sahnede bir zeytin fidaný. Kayýp barýþýn simgesi.. pýrýl pýrýl ve umutsuzluða raðmen umutlu. Bir ev var. Dünyanýn hangi ülkesinin hangi þehrinde olduðu fark etmez. Bir ev ve o evde bireyler. Dinleri dilleri fark etmez. Duygularý ayný. Bir savaþ var. Savaþ ki nedeni sonucu ayný, kimler arasýnda fark etmez. Umutsuzluða karþý umut var; sahnede tek kalan fidana yüklenmiþ umut. Barýþýn kendi yok. Sadece umudu var. Sahnede umut var. Umut.. Bir aðaç var. Aðaç ki tek parça. Sonradan eklenen parça ile bütünlük kazanan, kazandýðý bütünlükle victoria iþaretini çaðrýþtýran. "barýþ" diye baðýran bir dekor var. Görürsün istersin ama elde edemezsin. Kaybolan nesil tekrar eder repliklerini o an; "napan-napayýmnapacan" Ne yapabilirsin ki der içimizdeki zaman. Umut etmek dýþýnda.. Toprak sadece toprak olarak kalmadýðý sürece ne yapabilirsin ki! "Yýllar büktü belimi/ Bir varmýþ bir yokmuþ gibi" diye türküsünü söylerken Hamlet'teki mezarcý, bulduðu kafatasýný fýrlatýp atýyor. Hamlet eline alýyor kafatasýný ve diyor ki: "Bu kafanýn bir dili vardý içinde, türkü söylerdi bir zaman. Herif nasýl kaldýrýp atýyor þimdi yere, Kabil'in eþeðinin çene kemiðiymiþ, ilk cinayetin aletiymiþ gibi. Belki de bir politikacýnýn kafatasý bu hayvan herifin fýrlatýp attýðý. Oysa, adam saðlýðýnda kendini Tanrý'dan daha akýllý sanmýþ olabilir, olamaz mý?" Oysa seyirci türkü ile birlikte anýlarýný büklüm büklüm etmiþtir gözlerinin önünde. Hamlet ve Kayýp oyunlarýnda, her replik arasý kaybolup gidiyor insan zaman ile birlikte. Ve kaybolan beden bulunur bir gün! O bedendeki en ufak bir iz bile ne kadar gerekli olur o an; bedenin kime ait olduðunu anlayabilmek adýna. Oysa daha önce belki de hiç önemsenmemiþ fark edilmemiþtir o iz. Kurþun seslerini iþittiðinden beri kulaklarý duymayý reddeden bir babadýr sahnedeki, bir büyükbaba. Acýdan, kayýptan þekil almýþ. Kaçmýþ yaþanmýþlýklardan, kaçmaya çalýþmýþ ama yakalanmýþ. Kaybolan bedenler bulunup geri verilirken, neden kaybolmamalarýna izin verilmedi ki der zaman.. Oðulun bir anýsý vardý babasý ile, babasý onu omuzlarýna alýp gezdirirdi diye. O aný deðiþti bir an içinde. Bulunan kemikler deðiþtirdi o anýyý oðulun zihninde. Oðul 30 yaþýnda, babasý 25 yaþýnda gömülürken bir avuç topraða. Anýlarý deðiþtiren an'lar dizilir zamana.. Kemikler gömülürken topraða,protokolden biri sormuþ yanýndaki varlýða "çantaný nereden aldýn." Ben de sahnedeki oyuncu gibi "donup kaldým." Kýzýmýn sesi kulaklarýmda: "Yarýn hiç gelmesin bugün. Bunu diledim." Dilekler deðiþsin, yarýnlar deðiþsin. Çünkü;"kayýp bir geçmiþ, kayýp bir bugün ve kayýp bir yarýndýr."

1 dur biraz, sonsuz deðildir hiçbir aðacýn gölgesi. rengi sol (uk) muþ giysiler, buradan geçecek, oysa içiçeydik beyazlaþtýkça sarý kuþlar. þimdi, yokum oralarda. 2 ilk gençliðimde ne güzeldi güneþ saçlarýmda; soðan tarlalarýnda, topraðýn gölgesi yok, gölgeli sonsuzluðu da... 'kendim' kaldý yüzümde Ve güneþ sonsuz. 3 bir finike kenti yýkýlmýþ sonsuzluðu üstünde duran astarte'nin; ne aðaçlarýn gölgeleri ne gölgesizliði soðan tarlalarýnýn. 4 ben kaldým oysa, kayaya yapýþan yosun: ne sonsuz olan ne sonsuzluk. M. KANSU (Temmuz, 07) Green House-Lefkoþa Fotoðraf: Mustafa Erkan