görev yapacaktınız? Jandarma veya ordu görevlilerinin öldürülmeleri. Örneğin Eşref Bitlis.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Diyarbakır ve Yüksekova da kayıplarının failleri soruldu

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

HAYTAP İmdat Turu Ekibi ANKARA Yenimahalle 'Toplama Merkezi'nde... Son Güncelleme Çarşamba, 25 Eylül :37

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

ISBN :

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Perşembe İzmir Gündemi

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması DAĞINIK ÇOCUK

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

CAN ATAKLI SAAT SAAT AÇIKLADI...

DİYARBAKIR İLİ SİLVAN İLÇESİ DOLAPDERE KIRSALINDA YAPILAN OPERASYON SONUCU MEYDANA G İNCELEME RAPORU

Zeynep in Günlüğü. Hikaye Yazarı Sevinç DOĞAN ( Türkçe Öğretmeni ) Fatma BAŞA. Kapak Tasarımı ve Sayfa Tasarımı Ahmet ŞAMLI

İSTANBUL UN DÜNYA YA AÇILAN KAPISI BAYRAMPAŞA da yaşamak bir ayrıcalıktır.

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Jacob James. Ocak, 2006 Kaptana Ne Oldu?

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

.com. Faydalı Olması Dileğiyle... Emrah& Elvan PEKŞEN

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI UÇAN BALONLAR VE SİHİRLİ ELLER SINIFLARI NİSAN AYI EĞİTİM PROGRAMIMIZ

Lesley Koyi Wiehan de Jager Leyla Tekül Turkish Level 5

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Derleyen: Yücel Feyzioğlu. Resimleyen: Serap Deliorman

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Yer altı şehrine açılan kapı, Kayıp İncil, cinayet ve MİT : Tarsus taki gizemli evde ne oluyor?

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

Davranış Bilimleri Enstitüsü uzmanlarından Klinik Psikolog Cemre Soysal tarafından 7 yaş ve üstü çocuklar için uygun bulunmuştur.

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

28 ŞUBAT SİVİL SAVUNMA GÜNÜ

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi

Ekteki yaziyi okudugunuzda "ne yapalim onlar da o kadar dogurmasalardi" mi? diyeceksiniz... yoksa, yoksa...

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

DEAŞ ın en küçük esirleri

Altındağ Barınak Felaketi, zindan kafeslerden kulebeli bahçelere, Dünden Bugüne Son Güncelleme Perşembe, 14 Mart :15

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Esrarengiz Olaylar. Dangg Dongg Dangg

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

Okula sadece dört dakikalık yürüme mesafesinde oturmama

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

* Balede, ayak parmakları ucunda dans etmek. [Ç.N.] ** Balede, ayaklarını birbirine vurarak zıplamak; antrşa şeklinde okunur. [Ç.N.

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

AYŞEGÜL ARSLAN IN KATİL ZANLISI MÜEBBET YEDİ

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

Transkript:

görev yapacaktınız? Pilot X: Beni yeniden Doğu da görevlendirdiler. Diyarbakır a teslim olacaksın.tekrar OHAL bölgesine gönderiliyorsun. dendi. Ben de kendilerine, gitmiyorum, dedim. Bana Orada özel bir guruba entegre olacaksın. dendi. Ben de özel bir guruba entegre olmak istemedim. Şimdi buradayım. Siz Ağustos 1992 tarihinden sonra Şırnak da görev yaptınız. Ağustos 1992 ile ilgili olarak neler anlatılıyordu? Pilot X : «Ağustos 1992 de Şırnak haritadan silinmişti. Şırnak merkez de kurşun değmeyen, çatısı uçmayan ev kalmamıştı. Roket atılan evler belliydi. Şırnak da bombalanmayan yer yoktu. Tanık olduğunuz toptan öldürme ve adres olarak da PKK yi gösterme eylemini anlatır mısınız? Pilot X : «Tanık olduğum katliam ; Harekat Şube Kurmay Başkanı Kurmay Yarbay Kadir Ali Esener bana «Skorskye bin. Yolcu hazır kordinata gideceksin.» emrini verdi. Helikopter pistine gittim. Birden şaşkınlık geçirdim. Bu ne ya?! dedim. Her zaman tugay içinde üniformalı gördüğüm tipler de vardı. Onun üzerindeydiler. Gerila elbiseleri giymiş ve skorskinin içinde oturuyorlardı. Sıradışı bir görevdi. Yoksa kesinlikle yolcu listesi verilirdi. Liste verilmedi! Teknisyen isimleri yazılır. Yazılmamıştı. Olaganüstü görev olduğu için liste hazırlatılmamıştı. Biz iki pilottuk. Çok olağanüstü durumda tek pilot olur. Gittiğimde kaptan pilotta hazırdı. Tuhaf bir ismi vardı. Cahit, Cevahir veya Mücahit. Unuttum. Kendisiyle sağ da, sol da karşılaşırdık. Onunla ilk ve tek uçuştu. Gece kordinatla ve infraruj gözlükle gittik. Tahminim Taşdelen, Sarıziyaret, Ballı tarafıydı. İndik. «Siz gidin. Kalmayın, kalmayınız.» denildi. Biz, onları yere indirp, döndük. 1994 veya 95 sonbaharı olmalı. Hava serindi. Ellerindeki silahlar G-3 piyade tüfegi olamaz. Muhakak kaleşinkoftu. İz bırakmak istemiyorlardı. Tugay da, kahvaltı salonun da Tv vardı. Sabahleyin televizyon da haber verilmiş. Haberleri dinleyen çalışma arkadaşlarım «Duydun mu? PKK köy basmış. Katliam yapmış.» dediler. Diyemiyorsunki, arkadaş o timleri ben oraya götürdüm. Benim taşıdıklarım bu katliamı yaptılar. O timler nasıl geri döndüler? Bilemiyorum. Tahminim onlar üs bölgesine çekildiler. Tabi ki o bölge askeri görevlilerinin de durumdan haberleri vardı. Ses çıkarılmadı. Ben ordu kıyafetli timleri defalarca taşıdım. Şunu bilmenizi istiyorum ; ben bu bilgiyi ilk kez birine veriyorum, açıklıyorum. Kime? Eşime mi, çocuklarıma mı, kardeşlerime mi, kaynanama mı anlatacaktım? Jandarma veya ordu görevlilerinin öldürülmeleri. Örneğin Eşref Bitlis. Pilot X: Dornier tipi bir araç. Buzlanma sonucu düşmesi çok düşük bir ihtimal. Buzlanma olsa araç kalkamaz. Ya da kalkınca en az bir saat sonra kalkar. 5 dakika sonra düştü. E.Bitlis; Kürd sorununu diplomatik yollarla çözmek istiyordu. Bu durum biliniyordu. Benim duyumum: A.cem Ersever de aynı yolcular içinde. Ben bir şey unuttum. Gidip alayım. Beni Yenimahale den 12

alın. diyor ve binmiyor. Denilen-söylenilen şuydu: A.Cem Ersever in hava aracına bıraktığı çanta da bomba vardı. Ondan dolayı düştü. Bu duyumdur. Ben gözlerimle görmedim. ****** Şırnak; özel bir bölge. Newroz 1992 de jet uçaklarının, mermilerin sesleri, insanların çığlıkları halen kulaklarımda. Beni telefonla arayıp, durumu anlatan insanlarımızın feryatlarını unutamıyorum. Özellikle belirli insanların evleri hedef alınmıştı. 100 den fazla insan öldürüldü. Öldürülen hayvanların sayısı belli değil. T.C. resmi yetkililerinin açıklamaları kitleleri bilgisizlendirme amaçlıydı. Ağustos 1992 de de Şırnak merkez de aynı şekilde insanlar, hayvanlar, bütün canlılar hedef alınarak tarandılar. İnsanlar, evleriyle birlikte yakıldılar. Maddi ve manevi açıdan tahrip çok fazlaydı. Ünal Erkan, Olaganüstü Hal Bölge Valisi ydi. Şırnak ı mahveden T.C. görevlileriydiler. T.C. resmi basının da ise ERNK gerilalarının şehri bastıkları yazıldı. Televizyonlarda habire flaş haber olarak veriliyordu. Ünal Erkan demeçler veriyordu, açıklamalar yapıyordu! Gazeteci olarak halkla ilk ilişkiyi kuran, gerçek haberleri Şırnak merkezi karşı yamaçlardan seyreden insanlardan alan bendim. Aldığım ilk bilgileri BBC ye ve Kürd basınına verdim. O dönem de İstanbul da basılan günlük Kürd gazetesi nde de-adını unuttum- aynen derin devlet görevlilerinin istedikleri şekil de manşet atılmıştı. «Gerila şehri bastı.» 8-İşkence görmüş olan bir şırnaklı. Ben şehri ARGK gerilalarının değil, T.C. güçlerinin bastıklarını, tahrip ettiklerini, canılıları öldürdüklerini söylediğimde de gazete de sorumlu düzey de görevli olan, Bitlisli bir Azeri beni aradı ve gazete adına bu bilgileri BBC ye veremeyeceğimi sayğısız bir şekilde belirtti. Ben hem insan hakları savunucusu, hem de alternatif gazeteci olarak BBC ye bilgi vermiştim. İHD Siirt Şube Başkanı ydım. Merkezde oturup, Şırnak daki gerçek gelişmelerden habersiz şekil de başlık atan bu kişinin tavrı karşısında ben de kendisine gazetenin iç haberler servisindeki 13

muhabirlerle görüşmesini, düzenli olarak iç haberlere verdiğim bilgileri okumasını önerdim. Doğru olanın benim halktan, tanıklardan alıp, basına sunduğum bilgi olduğunu vurguladım. Süreç, tanıkların Şırnak dan ayrılmaları ve gerçekleri anlatmaları da beni tümüyle doğruladı. O bey ve diğerleri İstanbul da oturuyorlar ve halktan kopuk şekilde, kaynaktan bilgi almadan haber yapıyor, başlık atıyorlardı. Maşetleri : «Gerila şehri bastı.» Şehri basan, şehir de soykırım provası yapan «derin devlet»di, Kürdün gerilası değildi. Bu süre içerisinde öldürülen insanların cesetleri morglarda, mezarlıklarda görüldü. Çocuklarının cesetlerini gören analar çıldırdılar. Bişeng Uysal ın cansız, işkence edilmiş bedenini gören annesi halen ruhi sağlığına kavuşmuş değil. 1992-2001: bu hafta içinde Siliva-Ferqin de 20 gencin öldürülmesi ve resmi basındaki yazıları gördüm, okudum. İnsan hakları alanında mücadele vermiş biri olarak, alternatif gazeteci olarak Şırnak da kendi çalışma arkadaşlarınca öldürülen bir «özel tim»e yapılanları ve bir subayın anlatımlarıyla PKK adına imza atılan toplu öldürmeleri yazma, okura duyurma gereği gördüm. Kitleler oluşmadıkça, yeter demedikçe polis, asker, sivil insanlar derin devlet güçlerince öldürülecekler. İnsanlar şartlandırılıp, saldırtılacaklar. Halklar arası köprüler kırılacak, düşmanlıklar doruk noktalara ulaştırılacaktır. Halklar kaybedecekler ve faşizmle kitleleri idare edenlerse, yönetmeye devam edeceklerdir. (2) Bir özel tim öldürüldü. 18.8.1992 akşamından itibaren bizler sığınaklara ve bodrumlara inmiştik. Silah sesleri durmuyordu. Bulundugumuz bodrum da havalandırma deliği vardı. Bu delikten dışarıyı gözetliyor, seyrediyorduk. S.Uysal: 19.8.92, gece saat 11 cıvarıydı. Evimizden rahatlıkla görülen uludere yolunu gözlüyorduk. Araba sesleri gelmeye başladı. Bir panzer önde, ortada bir polisi otobüsü(ufaklardan), arkasında yine bir panzer şeklinde yol alıyorlardı. Uludere alt yol da, hamamın önündeki köprünün üstüne gelip durdular. Şöför dahil hepsi aniden araçdan indiler. Özel tim savaş, çatışma durumuna geçti ve polis otobüsünü taramaya başladılar. Onlar otobüsü taramaya başlarlarken, otobüsün içinde bulunan ve otobüsün penceresinden dışarıya doğru el kol hareketleri yapan bir özel timi gördük. O özel tim tarandı ve taranan arabanın içine düştü. O düştüğünde, onun düştüğü yeri hem timler, hem de panzerde bulunanlar yeniden taramaya başladılar. Tarama işi 5 dakikaya yakın bir süre devam etti. Silahlar sustu. Polis otobüsünü tarayanlar, taradıkları özel timin öldüğüne ikna oldular ki ayağa kalkıp, otobüse doğru gittiler. Kapıları açıp, O özel timin cesedini çıkardılar. Bir polis taksisine koydular. Ondan sonra da çevrede bulunan evleri taramaya başladılar. Üç gün sonra ise şehirde ki evleri tek tek aramaya başladılar. Bizim eve de geldiler. Bizim evi arayan ekip de yer alan polislerden biri Ya biz tam bu köprüye geldik. Bizi taradılar. Bir arkadaşımızı vurdular" dedi. Biz korkudan dolayı birşey söylemedik. Komşularla görüştüğümüzde, onlarında bu öldürme olayına tanık olduklarını gördük. Olayın görgü tanıkları: A.Erkan;Eski Şırnak belediye başkanı. Şimdi öğretmen. S.Erkan, M.Erkan, M.Erkan. 14

Şırnak şehri pilot bölge haline getirilip imha edildiğinde, onlarca insan, hayvan öldürüldüğünde, çok sayıda ev tahrip edildiğinde Ünal Erkan Olagan Üstü Hal Bölge Valisi ydi. Bu olaylar sırasında resmi yetkililer Bir polis ve birkaç askerin öldüğünü açıklamışlardı. Polisi birlikte görev yaptığı kişiler öldürüyorlar. Görgü tanıklarının açıklamalarıyla durum açıklık kazanmıştır. Askerlerin durumuna tanıklık yapacak kimse yok. 30.8.92 Evin Çiçek Siirt Şube Başkanı Şırnak pilot bölge olarak seçildi. Olagan Üstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan yönetimin de Şırnak da(şırnex) özel bir plan uygulamaya konuldu. Siz de oradaydınız ve bizzat yaşadınız. İşlenen cinayetlerin, imha etme provalarının tanığısınız. Uygulamaları anlatır mısınız? 9- Şırnaklılar huzursuz, gerilim dolu anlar yaşarlarken. Erkekler sessizce toplanıyorlar. Z.U: 18.8.1992 günü Şırnaktaydım. Akşam haberlerini seyrettik. Silahlar patlatılmaya başlandı. Uyuyan çocuklar uyandılar. Ne oldugunu anlıyamadan ışıklarda karartıldı. Tank ve panzer sesleri yakınımızdan geliyordu. Evimiz ana cadde üzerinde bulundugundan, namluların bize doğru çevrili oldugunu anladık. Cam, kapı ve çerceve parçaları etrafımızda uçuşmaya başladı. Sürünerek mutfaga sığındık. Bir top mermisi binanın bir tarafını uçurdu. En büyüğü 12 yaşında olan 4 yegenim ve aneleri ağlamaya başlar başlamaz, bize doğru ateş başladı. Çocukların ağızlarnı elle kapatmaktan başka seçenek yoktu. Korkudan dolayı tirtir titreyen bu çocukları ve kendimizi ölümden nasıl kurtarabilirdik? Bunu düşünmeye ve ağlayarak birbirimize kısık sesle sormaya başladık. Bulundugumuz bina başımıza yıkılıyordu. Sürüne sürüne banyoya geçtik. Çocukları yatırdık ve yanlarına oturduk. Tepemizdeki su deposu isabet aldı. Bütün su üstümüze boşaldı. Bina her isabet alışında sarsılıyordu. Sanki yüksek rihterli deprem oluyordu. Volkan patlaması da eşlik ediyordu. Etraftan insan 15

çığlıkları ve mermi, top sesleri geliyordu. Dumanın kokusu da yayılıyordu. Etrafımız barut kokuyordu. Zaman durmuş gibiydi. Meğer dünya da sabahı olmayan ne kadar uzun gece varmış. Bekle bekle sabah olmuyordu. Çok yakından gelen bir kadın sesi beni düşüncellerimden uyandırdı. Ev yıkılıyor, evdeyseniz çıkın. Yaşıyorsanız hemen yanımıza geçin". Hiç düşünmeden mutfağın arka penceresinden zıplıyarak çıktık. Kurşun sesleri, top sesleri içinde kadının evine sığındık. O ev de küçük çocuk ve kadınlar yirmi kişi kadar birikmişlerdi. Etraftan bebeklerin ağlama sesleri geliyordu. Herkes ağlayan çocuğunu susturmaya çalışıyordu. Şehri ateş topuna dönderenlerin bulunduğumuz yerde canlı olduğunu anlamaları, bize doğru ateş etmelerine, bizleri öldürmelerine yol açacaktı. Bina sarsıldı. Ateşten bir top yan odaya düştü. Arkasından bir daha, bir daha... Yıkılan duvar giriş kapısını kapattı. Herkes binayı terk etmek istiyordu. Elini tuttugum 3 yaşındaki kız çocuğuyla kendimizi dışarıda bulduk. En yakın eve sığındık. Tek katlı toprak damlı bir evdi. İnsanlar birbirlerine yakınlarını soruyorlardı. O evi de hemen terketmemiz gerekiyordu. Beş günlük bir bebeğin annesi kaybolan diğer çocuğu için ağlıyordu. Dışarıya çıkmak ve çocuğunu bulmak istiyordu. Bebeği elinden aldılar. Kadın sıçradı ve fırlayıp dışarı çıktı, gitti. Biz orada 30 kişi kadardık. Daha güvenli bir yer bulmamız lazımdı. Derken yanımız da büyük bir patlama sesiyle birlikte çöken bir bina ve siyah dumanlar yükseldi. Bina sokağa ve bulundugumuz binanın üstüne çökmüştü. Kendimizi sokağa attık. Sürünerek büyük taştan yapılmış olan binalara doğru ilerledik. Korkunçtu. Etraftaki binaların kapıları kapalıydılar. Yerde sürünen bizleri gördüklerinde tek tek tarayacaklardı. Korkudan ses çıkaramıyor ve içerdekilerin içerden kilitledikleri kapıları açmaları için kendilerine seslenemiyorduk. Etraf sokak başlarına, yüksek yerlere yerleştirilmiş olan zırhlı araçlarda yer alanlar, görevlendirilenler en ufak bir çıtırtıya, kımıldamaya, sese doğru ateş açıyorlardı. Çoğu insan sokaklarda, yerlerde yattıkları yerlerde duruyorlardı. Kımıldamıyorlardı. Kapısı sonuna kadar açık olan bir eve rastladık. Alt katına sığındık. Evin ikinci katı isabet alıp yıkılmıştı. Bulundugumuz binanın sokağı daracık oldugu için zırhlı araç giremiyordu. Yanğın ve binanın çökme tehlikesi baş gösterdi. Yukarıda bir yerler gürültüyle yıkılıyor, devriliyordu. Sabaha doğru etraf yavaş yavaş aydınlanmaya başladığında bilinçli, hedefli olarak oluşturulan manzaranın korkunçluğunu görmeye başladık. Yerlerde sürünmekten üstümüz yırtılmış ve kir içinde kalmıştık. Anneler kendilerini minacık çocuklarına siper etmişlerdi. Patlama seslerinden uyanan çocuklar ekmek ve su istiyorlardı. Bulunan bir kaç bayat ekmeği çocuklara paylaştırdık. Yine de bazı eller bize doğru havada kaldı. Ekmek yetmedi. 5 günlük bebek açlıktan ağlıyordu. Emzirecek kimse yoktu. Bir kadın küçük parmağını emzik yerine bebeğin ağzına koyarak onu oyalamaya, ağlamasını önlemeye çalışıyordu. Tank ve zırhlı araçların sesleri geliyordu. Daha çok korkutmak, daha çok öldürmek...her yeri hedef yapmışlardı. Bizler 16

sessizce köşelere sindik. Dualar etmiştik. Sabah olmasını beklemiştik. Geceden beter bir durumdaydık. Herkes yaşamdan umudunu kesmişti. Demek kaderimiz buymuş diyorduk. İnsanlarımız vasiyetlerini birbirlerine söylemeye başladılar. Öyle ya Süleyman Demirel ve Erdal İnönü birlikte hükümet kurmuşlar, Şırnak a gelmişler ve Sizlere şefkat ve demokrasi getirecez. Herşey değişecek. Demişlerdi. Babanın şevkati, babanın toplarına, demokrasi ise bombalara dönüşüp üstümüze yağmaktaydı. Biz ne yapmıştık? Günahımız neydi? Kürd olduğumuz için bütün bunlar yapılıyordu. 1992 Newroz unda da aynı şeyleri yaptılar. 47 ölü, l20 yaralı. Gerçek sayı kaçtı? Ben o anda da şimdi kaç kişi öldürüldü sorusunu kendime soruyordum. Belki de gerçek ölü sayısını öğrenemeden biz de ölüp gideceğiz, diyordum. T.C.nin şehirdeki görevlileri de; Teröristler saldırdılar. Biz de karşılık verdik. diyeceklerdi. Öyle değil mi! PKK gerilalarını şehri bastıkları söylendi. Hatta hem resmi basın da, hem de kürd basının da böyle yazıldı. Bana göre kürd basınında yer alanlarda bir güzel yönlendirildiler, kandırıldılar, kullanıldılar. Siz evden eve sığınırken veya şehri terk ederken ARGK yle ilgili bir bilgiye sahip oldunuz mu? Gerilalarla karşılaştınız mı? Gerilalar basmış olsalardı, T.C. güçleri bu kadar rahat davranabilirler miydi? 10-Botan da Newroz en temiz, renkli elbiseler içinde halaylarla karşılanır. 1992 Newroz unda ise çok sayıda kişi öldürüldü. Z.U: Bunca ev değiştirdik, sokak aralarından geçtik. Bir tek gerilaya rastlıyamadık? T.C. güçleri neden bizlere, sivillere saldırıyorlar? Amaçları nedir? Ne yapmak istiyorlar? diyordum. Acı bir çığlık sesi beni düşüncelerimden uyandırdı. Yetişin evim yanıyor. Ses oldukça yakınımızdan geliyordu. Herkes dinledi. 70 yaşındaki bir hacıydı. O çığlık üzerine şidettli bir silah atışı başlatıldı. Hacı yı öldürdüler. Çığlık susuturuldu! 17

Düşünüyordum bunlar, T.C. güçleri çıldırmış olmalılar. Yapılanlar hiç bir dine, imana, akla ve mantığa sığmaz. Bunu yapanlar baştakilere nasıl hesap verecekler? Bayram da halkın Newroz u kutlamak istemesini bahane ettiler. Halıkımı öldürdüler, yaraladılar. Bu sefer ne diyecekler? Neyi bahane olarak gösterecekler? Yıllardır bizimle yaşayan türkiyeliler; Olmaz böyle şey. Bu vahşettir. diyerek sorumluların cezalandırılmasını istiyecekler mi? Gazeteleri ne yazacaklar? Şırnağı, bizi bu hale koyanlar yarğılanacaklar mı? Biri yüksek sesle üst katın yanmakta oldugunu belirti. Kapalı tuttugum gözlerimi açtım. Her tarafa duman dolmuştu. Geçeceğimiz tek bir yol vardı. Yolun bir bölümü açıktı. Bu kadar insan oradan geçersek kesin görünecektik. Bir kaç kişi kapıdan yolu gözlüyorlardı. Dumanın ve alevlerin azalmasını bekliyorduk. Ateş gittikçe yükseliyordu. Birileri gece geçtiğimiz yoldan insana benzer birinin göründüğün belirtiler. Fatım adlı bayan aramızdaydı. Bu bilgi üzerine bağırarak öne doğru fırladı. Yavrum Ehmed im yok. O anda sanki yüreğimden bir damar koptu. Boğazıma hıçkırık düğümlendi. Kapıdakiler kadını zapt etmeye, çıkışını engellemeye çalışıyorlardı. Genç bir erkek sesi; Bırakın ben gideyim. dedi. Çocuğun babasıymış. Diğerleri ise; Gitme, olan olmuş. Seni de vururlar. diyorlardı. Bombardıman durunca etrafı görebililiyorduk. Bir çocuk yer de doğrulmuş, sırtı bize dönük. O, yaşıyordu. Silah seslerinden bizi duyamıyordu. Ağır bir silah çocuğun bulundugu yeri taramaya başladı. Anesi, fırlayıp gitmek istedi. Zayıf yaşlı bir kadın onu durdurdu ve çıktı, koştu, gitti. Herkes donmuştu, hareketsizdik. Kadın, çocuğu kaptı, çocuk kucağında, koşarak bize doğru geldi; Ben yaşlıyım. Siz bu beladan kurtulursanız daha çok yaşarsınız. Ben yeterince gördüm, ölsem bile önemli değil. dedi. Çocuğun annesi ise bayılmıştı. Yaşlı kadının kollarındaki çocuk ise yaşadığı korkudan, ağlamaktan dolayı güçsüz, takatsız kalmıştı. Şırnak da eski yapılar binalar taştan yapılmalar. Onlar dayanıklı mıydılar? Z.U: Taş bir binaya sığınmaktan başka çare yoktu. Sığınmak istediğimiz taş bina bize yakındı. Karanlığı beklemek zorundaydık. Korkumuz gittikçe artıyordu. Bu başka birşeydi. Gerilayı da bahane edemezlerdi. Şehir deki binalarımız yerle bir ediliyorlardı. T.C. askeri, sivil görevlilerinin zaman zaman Kürd halkına yönelik olarak savurdukları savurdukları tehditleri ot yeşertmeyiz pratiğe koymuşlardı, gerçekleştiriyorlardı. Şehir yanıyordu. Atılan her havan topunun hangi bina da kimleri öldürdüğünü düşünüyordum. Harekete geçtik. Kurşunlar kulaklarımızın dibinden geçiyor. Etrafımızda taşlar ve toprak uçuyorlardı. Kapıya vardık. Kapı kapalı. Biri yıkık bir yerden girip kapıyı arkadan açtı. Binanın alt katına sığındık. Bina zamanında 365 odalı olarak yapılmıştı. 3 katlıydı. Tamamı taş bloklar ve sutunlardan oluşuyordu. Bir mahale halkını barındırabilecek büyüklükteydi. Yüzlerce insan oraya sığınmıştı. Tepemize bir havan topu düştü. Bina sarsıldı. Bir daha düştü. Herkes en alt katta yüzü koyun yere yatmıştı. 18

Bina 1600 yıllarında inşa edilmişti. Şırnaklı Abdurrahman Ağa nın dedesi tarafından yaptırılmıştı. Bu ağa benim yakınımdır. Mustafa Kemal in nutkunda geçen Kardeşim olarak hitap etiği, kendisinden yardım istediği, talep ettiği ağadır. Bu aile mensupları Konya ya sürğün ediliyorlar. Orada dilenerek yaşamak zorunda kalıyorlar. O duruma düşürülüyorlar. Abdurrahman Ağa sürğünde yokluk içinde ölüyor. Bu bina da isabet alıp sarsıldı. Taşlar düştü. Çocuklar yeniden ağlamaya başladılar. Düşünüyordum, bu gidişle sağ kalanları da kurşuna dizecekler. İşi tanrıya havale etmiştik. Sabah oldu. Dışarı da megafon sesleri yükseldi. Şehri tarayan, harabeye çeviren, gördükleri canlıları tek tek hedef alan, öldüren, yaralayan, evlerimizi, zenginliklerimizi top, mermi yağmuruna tutan T.C. güçleri Şırnaklılara sesleniyorlardı. Onlar, insanlarımızın bulundukları yerlerden çıkmalarını, sokaklarda biraraya gelmelerini emrediyorlardı. 11-Zafer işareti kadını, erkeği, çocuğu tarafından bölge de kabul gördü, benimsendi. Feryat sesleri geliyordu. T.C.güçleri, içinde bulundugumuz taş binanın damında, ellerinde benzin bidonlarıyla bekliyorlardı. Çıkmazsak, benzini binaya dökecek 19

ve binayı tutuşturacaklar. Hepimiz orta avluya çıktık. Yüz üstü yere yatın. Kapıya doğru sürünün. Emrini verdiler. Kaç kişi onların türkçe dilinde verdikleri emri anlıyorlardı ki? On yaşındaki çocuklar da bu emre uymak zorundaydılar. Yüz üstü yere yatan bizlerin üzerine basıyor, bizleri çiğniyor ve postallarla tekmeliyorlardı. Kadın ve çocukları ayırdılar ve caşhların (korucu) bulundugu yere götürdüler. Yakınımızdaki bir özel tim telsizle üst birimlerine şu haberi verdi; Sığınakta 20 terörist ele geçirdik. Silahlar yeniden patlamaya başladı. Herbirimiz bir yere dağıldık. Birbirimizi kaybettik. Öğleye doğru zırhlı araçlardan bağırdılar, anons yaptılar; Şehir de, evler de arama yapılacak. Herkes kendi evine gidecek. Uçaklar göründüler, dalış yaptılar. Heştiyan- Heştan(Yoğurtçu) köyün de dumanlar yükselmeye başladı. Biz Kürdler topluca terörist tik. Sıfatımız buydu. Saldırıya uğrayan bizlerdik. Öldürülen, yakılan, yoksullaştırılan bizlerdik. Terörist de bizlerdik. Onlarsa öldürenlerdiler, yakanlardılar, gasp edenlerdiler ve masumdular! Sağ olanlar birbirimizle karşılaştığımızda hayrete düşüyorduk.o ortamda, ateş çemberinde nasıl sağ kalabildik? Evlerine ulaşanlar kümelenmiş acı acı ağlayıp dövünüyorlardı, ağıt yakıyorlardı. Her zaman olduğu gibi ateş çemberi ve talan, gasp birlikte mi yürütüldü? Z.U: Şırnak yakılıp yıkılmıştı. T.C. güçleri taşıyabildikleri zihnet eşyalarımızı, altın, gümüş, para, halı, kilim, antika eşya, vb. elle taşınabilen değeri yüksek olan mallarımıza el koydular. Taşıyamadıklarını da kurşunladılar, yaktılar kullanılmaz hale getirdiler. Kömür ocaklarımız vardı, işletiyorduk. Eşim avukatlık da yapıyordu. Şimdi hiç birşeyimiz yok. Evim oturulamaz durumda. İçinde ki bütün eşyalarımla birlikte mahvedildi. Üstümdeki elbiselerde Cizreli bir bayana ait. T.C.nin şehri yakan güçleri beni bulsalardı öldürürlerdi. Halkın Emek Partisi li(hep) olmamız öldürülmem için yeterliydi. Cizreliler beni Şırnak dan gizlice çıkardılar. Ben hayatımda çarşaf giymemiş olan insan kara çarşaf giyinerek Şırnak ı terk edebildim. Cizreliler beni gizlice ayağımdaki terlikle Ankara ya ulaştırabildiler. Alış veriş yapacak durum bile yoktu. Eşinizin kardeşi Doğruyol İl Başkanı. Onlar ne durumdalar? Z.U: Onun evine de havan topu atılmış. Kendileri yaralanmışlar ve o halde kurtarılmayı beklemişler. Kim onlarla ilğilenecek? Doğru Yol Partisi yetkilileri mi? Kimin umrunda? Doğru Yol İl Başkanı da olsa, şırnaklı değil mi? Şırnaklı olduğu için zulmü hak ediyor! Eve top atılıyor. Yedi kişi yaralanıyor. Ağır yaralılar kan kaybediyorlardı. Aliminyum kornişlerden birini indirip beyaz bir bez ve bir kağıt asmışlar. Pusula da ağır yaralıların bulundugunu belirtiyorlar. Tanklar evin önünden geçiyorlar. Beyaz bezi gördükleri gibi içerdekilerin üzerlerine doğru mermi yağdırmaya başlıyorlar. Kendisiyle en son konuştuğum da Eltim: Ağır yaralılar şu anda komadalar. dedi. Yaralıları kurtarabildiniz mi? Z.U: İnsanlar evlere dağılabildikten sonra, yıkıntılar arasında, dumanlar 20

arasında yakınlarını aramaya başladılar. Bütün araçlar tahrip edilmişti. Yaralıları ve ölüleri taşıyacak, kaldıracak araçta bulunamıyordu. İnsanlar ağlaya ağlaya şehiri terk etmeye, göç etmeye başladılar. Cizre ye doğru gidiyorlardı. Şehir de oturanlar için ilk göçtü. Köyden gelenler için ise ikinci göç. Yeniden geride ölü, yaralı, yıkıntı bırakarak, köylerinden kurtarabildiklerini de şehir merkezinde yitirerek, kaybederek yollara düştüler. Size bir örnek vereyim; Sökmen ailesinden bir kadın yanıma yaklaştı: Çocuklarımız daha dükkanı kapatmamışlardı. Saldırı üzerine dükkanda kaldılar. Dükkan yakıldı. Üçü de yanarak öldü. Çığlıklarımız kar etmedi. Hawar hawarlarıma karşılık bulundugumuz yere mermiler yağdırdılar. dedi. Kadın üç canı kaybetmenin acısıyla hıçkırıklara boğulmuştu. Hıçkırarak anlatıyordu. Benimde yakınlarım kayıptı. Hem kendime, hem diğerlerinin kayıplarına ağlıyordum. Göz pınarlarım kurudu. Hele kayıp çocuklarını arayan annelerin durumu! Bir başka görünümdü. Anneler, saçlarını yolup, dizlerini, gögüslerini dövüyorlardı, ağıt yakıyorlardı. Ben bu çığlıkları duymak, diz dövülüşlerini, saç yolmalarını görmek istemiyordum. İnsanlarımız sadece birlikte ağıt mı yakıyorlardı? Birbirinize yardım edebiliyor muydunuz? 12- Yaralı hayvanlar...bütün canlılar, hareket eden her şey hedeftir. Z.U: Şurası bir gerçek: Bu saldırı bizler de birbirimize karşı dayanışma,destek yarattı. Birbirimize kenetlendik. Herkes birbirinin yardımına koşuyordu. Tanıklar, benim de tanık, kurban olduğum olayların daha korkunç, daha vahim şekilde yaşandığını anlattılar. Ben bir oranda şanslıydım.yanımda kan kaybından ölen, bombayla parçalanan, çöken evlerin altında yanarak, inleye inleye ölen olmadı. Şu resimde gördüğün 7 yaşındaki kız kardeşler yanan evin içinde birbirlerine sarılı şekilde, ölü olarak bulundular. Çocuklar yanmışlardı. Anneleri cesetleri döndüğünde kendisini kaybetti, çılğına döndü. 21

T.C. yetkilileri bir polis ve bir kaç askerin öldüğünü söylediler. T.C. kurumlarınca, kuruluşlarınca kullanılan araçların ve binaların bir tekin de mermi, top izi yok. Sivillere, şırnaklılara ait evler, işyerleri, hayvan barınakları yanmış, çökmüş, duvarlar yıkılmış. 1937-38 Dêrsim soykırımından sonra bildiğim kadarıyla ilk kez bir şehir de toptan öldürme provası yapıldı. Açıklanan ölümleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Hastane morglarında, sokak aralarında, enkazların altında, mezarlıklarda bulunan cesetler yalnızca şırnak yerlilerine aitlerdi öyle değil mi? Z.U: Hastane morglarında, sokak aralarında, enkazların altında, mezarlıklarda bulunan cesetler yalnızca şırnak yerlilerine aitlerdi. Doğru. Ben şunu çok iyi anladım. Onların silahlarını kuşanan elbiselerini giyen insanlar içinde bir zerre, gram insanı duygu taşıyan yapılanlara karşı çıkıyor. Karşı çıkmak demekte onlar tarafından öldürülmek demektir. Biz 5 kişi şahit olduk. Şehre saldırının ikinci günü bulunduğumuz sığınaktan havalandırma deliğinden dışarıyı görebiliyorduk. Gece 11 cıvarıydı. Uludere(Qılab) karayolunu gözlüyorduk. Araba sesleri gelmeye başladı. Bir panzer önde, ortada ise bir polis minübüsü, arkasında yine bir panzer. Uludere yolunda, hamamın önündeki köprünün üstüne gelip durdular. Şöför dahil hepsi aniden araçtan indiler. Özel tim, siper aldı. Yarım otobüsü taramaya başladılar. Bu sırada pencereden dışarıya el, kol hareketleri yapan, yerden kalkmaya çalışan bir özel tim gördük. Tim arabanın içine düştü. Bu sefer düştüğü yeri hem timler, hem panzer taradı. Bu iş 5 dakika kadar sürdü. Silahlar sustu. Mevzi alanlar, kalkıp minibüse doğru gittiler. Kapıları açıp özel timin cesedini çıkardılar. Bir polis taksisine koydular. Ondan sonrada çevre de bulunan evleri taramaya başladılar. Üç gün sonra evleri tek tek aramaya geldiklerinde polislerden biri Biz bu köprüye geldik. Bizi taradılar, bir arkadaşımızı vurdular. dedi. Biz olay yerini görmüştük. O evlerden olayın görüldüğünü, izlendiğini kendileri de biliyorlardı. Bundan dolayı da böyle bir açıklama yaparak tepkimizi ölçmeye çalışıyorlardı. Sadece ben ve yanımdakiler değil, diğer evlere sığınanlar, kalanlar da özel timin özel timlerce öldürülüşünü görmüşlerdi. Biz kendilerine, siz kendi çalışma arkadaşınızı taradınız, öldürdünüz, desek o anda bizleri de öldüreceklerdi. Susmayı tercih ettik. T.C. resmi yetkililerince öldürüldüğü söylenilen, kendi çalışma arkadaşlarının öldürdükleri O polisti. Kendileri öldürdüler ve kendilerinin şehid i olarak da ilan ettiler. O adamın bütün yakınlarını ve milyonlarca insanı da kandırdılar. Şırnak eski belediye başkanıyla birlikte biz çok sayı da kişi bu olayın tanığıyız. Eğer söyledikleri gibi bazı askerler de ölmüşlerse onlarda T.C. görevlilerinin mermileriyle ölmüşlerdir. Bundan eminim. Türkiye de anneler çocuklarının nelerle karşılaştığını, nasıl, hangi amaçlarla kullanıldıklarını, öldürüldüklerini bilmiyorlar. 25.8.1992 22

13- İnsan Haklarını İzleme örgütü(hrw)temsilcileri Louis Whitman ve Eric Sisby, bürom da Kürd halkının içinde yaşadığı şartlarla ilgili bilgi alırlarken. Mağdurlardan biri kendilerine yapılanları anlatıyor. 1-İki kardeşe 500 kurşun (http://evrensel.net/news.php?id=10343) 2-http://www.peyamaazadi.org/modules.php?name=News&file=print&sid=1708 Not ; Belgeler, bilgiler, resimler yazara, Sevê Evin Çiçek`in arşivine aittir. İzinsiz kullanılamaz. 23