- şiirler - Yayın Tarihi: 13.1.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
Büyük Türk Bu devleti kuranlardanız, Bayrağı arşa dikenlerdeniz, Canıyla bedel verenlerdeniz, Gelecek nesillere güvenenlerdeniz.. Sebebini sormayın, Helal lokma yiyenlerdeniz.. Şanı şerefi büyüktür O gördüğün gelen Türk'tür. Baksana haline ilmine Orta Asya'dan gelen Yağız, Oğuz boylu büyüktür. Kağıt kalem yetmiyor Yaza yaza bitmiyor Birinin dediği diğerini tutmuyor Benim sözlerimle de bitmiyor.. Yaşadıkça sende gör öğren birşeyler, O gün anlarsın bu sözler neler, Akıl sır ermez Türk'ün işine, Gani arabasıyla gider düşman peşine.. Yorulmaz, usanmaz, Hak yolunda şehit olmaktan korkmaz O gelen Türk, büyük Türk, Türkiye Cumhuriyet'ini nesline, Emanet eden Tek Atatürk.. Devletin temel taşlarındanız Her cephede savaşanlardanız Kanının, canının son damlasına kadar Yılmazdan, usanmadan kara kışa aldırmadan Hep güzel günler için murat umanlardanız.. (Rahmetli babam Murat YILMAZ'ın kaleminden 30.04.1999)
Dikmen Dağı Ey gidi Dikmen dağı Etrafındadır Atamın bağı Sana ulaşmak kolay oldu Bedeninden kazıldı vasıta yolu Haber verirsin etrafına sahile Gökyüzündeki fırtınayı Tependeki bulutlar Sanki derviş sarığı İlk baharda yeşile bürünürsün Bakıyorum, sanki bir cennet gülüsün Sonbaharıngeldiğine üzülüyorsun Bakıyorum her zaman doya doya sana Bana değil kaderine küskünsün Kar yağdıkça tepelerine Bana dedemi hatırlatıyorsun Sahilden baktıkça sana Sende göreceksin diyorsun Giresun Bulancaklı olacaksın Her tarafdan neşe bulacaksın Hangi yöne dönsem bilmiyorum Karşımda her zaman sen bulunacaksın Eteklerine kurulmuş sıra sıra haneler Birbirine benziyor hepsi güzel aileler Benzetmişsin kendine o güzel insanlar Her birinin boyu sana yakındır dağım Suların berrak akar eteklerinden Neşe verirsin sana yakın köylere Hiç unutulmaz adın dimdik ayaktasın Eskidemedi seni bunca geçen seneler Taşın toprağın suyun altındır senin Yuva kurmaya uygundur her yanın Her taraftan ulaşmak var oldu Son zamanlarda istasyonlar kuruldu Büyüklerimin dedemin askerlik kulesi 1942'lerde iki Mehmet'in yuvası Birisi Necip oğlu Mehmet Diğeri ise dedem Beyoğlu Mehmet Ellerinde dürbün ufukları gözlüyor Biri yatıyorsa diğeri ayakta duruyor Yanlarında telefon telsiz cihazlarıyla Merkez olmuş kilometrelerin üzerine Kız evlatları öğlende yemek taşıyor
Birini adı Şükriye anam oluyor Diğeri ise Necip oğlu Mehmet'in kızı oluyor Adın asaletin, boyun posun her zaman Sana yakışmıştır, benim güzel Dikmen Dağım... (Rahmetli babam Murat YILMAZ'ın kaleminden)
Giresun Yaylaları Giresun bir cennet bağı, Arkasında vardır dumanlı dağı, İlkbaharda heryer yemyeşil, Adası yeşil denizi masmavi. Yaz gelince eriyor Tepenin dağların karı Çok hoş olur yaylaların Mangalda ızgara eti. Soğuk su pınarları taş olukları Hepsinin yönü kıbleye bakıyor Bir avuç suyu dişleri donduruyor Hoş kokuyor orman gülleri, kekiği, ıhlamuru. Yorgun düştüm Bektaş yaylasına Bir gece sabahladık misafir orada Kalmadı bizde yorgunluk Tedavi görmüş gibi olduk biz orada. Yorgunmusun arkadaş gideceksin yaylalara Sinir streslimisin varacaksın oraya Şifamı bekliyorsun arkadaş çıkacaksın yaylalara Kırk gün sonra gel arkadaş yeniden dünyaya Herderdin ilacı Giresun yaylasında Hekimin tedavisi nice kalır yanında Kırk gün kaldıktan sonra yaylada Yeniden doğmuş gibi olacaksın dünyaya. (Rahmetli babam Murat YILMAZ'ın kaleminden 18.02.2001 Bulancak)
İlk Yolculuğum Bu benim ilk yolculuğumdu, Uzun ve sessiz yollarda, Evimden ilk kez ayrılışımdı Gurbet acısıyla, Saatlerce oturdum Aynı koltukta anlamsızca... Nereye gittiğimi bilmiyordum, Adından başka, Acaba... nasıl bir yerdi oralar, İnsanları nasıldı acaba, Hep bunları düşündüm ilk yolculuğumda... (12.02.1997 Giresun - İzmit Otobüsü)
Karadeniz Bak şu geçen yıllara Bize neler söylüyor Denizi görmesemde Bir şey fark etmiyor Suların çekilmesiyle Dağın, tepelerin yükselmesiyle Canlı ve bitkilerin büyümesiyle İnsanların adım adım yürümesiyle Amazonlu kadınların hakimiyetiyle Potnos Kralının hükümdarlığıyla Horhasanlı dervişlerin, şıhların, Şeyhlerin, dedelerin, İlla da Fatih Sultan Mehmet'in gelmesiyle Dalgalandı, dalgalandı Karadeniz Kardeşsin dediler dinlemediler Beraber yaşayalım dediler, olmaz dediler Türk Milletinin varlığını hazmedemediler Şaha kalktı Rumu, Ermenisi Türk Milletinin varlığını hiçe saydılar Yaşlı, çoluk çocuğu, hamile anneleri Kasaturaya, süngüye taktılar Binlerce Türk'ü, Müslümanı yok ettiler Bir güneş vurdu, batarken milletimin üstüne Çok geçmeden aydınlattı, Türkiye'yi Mustafa Kemal, İsmet Paşa, daha niceleri Karadenizi temizledi Osman Ağası, Ali Şükrü Paşası ruhları şad olsun Ve nice böyle genç korkusuz uşakların... (Rahmetli babam Murat YILMAZ'ın kaleminden 16.04.1999)
Seni Düşündüm Seni düşündüm dün gece Yine karanlık elbisemde ki, Üzerime olmayan hislerimle Yalnızlığımın sessiz okyanusunda ki, Yakamozun sendelemesiyle Seni düşündüm dün gece... Düşünmekten kaçmak zormuş Kaybolan zindanla zamanın, Aynı günü ve aynı dün, bugünü harcamanın Gönül vadisini parçalarmış gibi hüznü Seni düşünmeyi düşündüm Sessiz ama sözlü... (05.11.2000 Giresun)