Aişe-i Sıddıka. Peygamberimizin hanımlarından.

Benzer belgeler
Peygamberimizin hanımlarından: Hz. AİŞE-İ SIDDIKA

İsimleri ilk önce Berre idi, Zatı saadetleri ile evlendikten sonra ismini değiştirip Meymune koydular.

şhur vahiy kâtibi Sahâbî: ZEYD BİN SÂBİT

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Fatıma-tüz-zehra Peygamberimizin en sevgili kerimesi.

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

amberimizin ilk hanımı: ADİCE-TÜL KÜBRA

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

Ümmü Rumân (r.a) Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül :32

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Hz Âmine, kocası Abdullah ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları ndan.

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HUDEYBİYE İLE MEKKE NİN FETHİ ARASINDAKİ GELİŞMELER

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

KIZ ÇOCUKLARI ÜVEY EVLAT MI? Çarşamba, 01 Ağustos :45

Eski Mısır Hukuku: Koca bazı şartlar altında birden fazla kadınla evlenebilirdi

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

RIZIK VE ZENGİNLİK DUASI (ESMAÜL HÜSNA ŞİFRELERİ-2)

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

UMRE YAPMANIN FAZİLETİ

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Okul Başarısı Anne Babalardan Dualar İster (2) Perşembe, 06 Aralık :11. Dualar Beddualar

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MÜŞRİKLERLE İLİŞKİLER SERİYYE VE GAZVELER

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

İşin Başı İslam, Direği Namaz, Zirvesi Cihaddır Perşembe, 17 Mayıs :08

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

Ebu Bekr-i Sıddık "Göğsümdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir in göğsüne akıttım"

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Asr-ı Saadette İçtihat

Her İşin İlk Adımı: Niyet

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Zilhicce Ayının İlk On Günü Çarşamba, 11 Kasım :28

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Soru: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HİCRİ-4 YAHUDİLERLE İLİŞKİLER NADİROĞULLARININ MEDİNEDEN ÇIKARTILMASI

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Peki, bu bayramın bizlere nasıl hediye edildiğini biliyor musunuz? Dilerseniz bu kıssayı hep birlikte hatırlayalım.

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

HOŞ GELDİN RAHMET AYI RAMAZAN!

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Hac ve Umre İle İlgili Mekânlar

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Size iki şey bırakıyorum; onlara sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Biri Allah ın kitabı Kur an, diğeri de Ehl-i beytimdir.

HİCRET GECESİNDE HZ. EBÛ BEKİR'İN EVİNDEYİZ Cuma, 12 Ekim :05

Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz!

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

Evet, bu Hadisi paylaştıktan sonra gelelim yazımıza.. Medine nin kadınları hem güler yüzlü, hem de güzel yüzlüdür..

O erler ki, gönül fezasındalar, Toprakta sürünme ezasındalar. Yıldızları tesbih tesbih çeker de, Namazda arka saf hizasındalar.

Bişr-i Hafi (k.s) Cuma, 12 Aralık :29

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Hazret-i Muhammed (S.A.V.) altı yaşındayken annesi vefat etti. Dedesi Abdül Muttalib çocuğu himayesine aldı, fakat iki sene sonra o, da öldü.

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

İÇİNDEKİLER. Maide Suresi 116 Ve 117. Ayetlerinin Manası Nedir? Teveffi Kelimesi Ve Arap Dili. Teveffinin Manasıyla İlgili Hodri Meydan

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Abdest nedir? Abdest, dini bir temizliktir. Belli organları usulüne göre yıkamaktır. Abdest namazın hazırlık şartlarındandır.

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

Yayın no: 3 Saadet Asrı ndan Neşeli Hatıralar. Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze

Siz, Kimi Seviyorsunuz? Perşembe, 07 Ekim :38

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Aşure Günü zerre kadar sadaka veren kimseye, Allahü teâlâ Uhud dağı kadar sevap verir. [Şir a]

Her tür meyvelerden yemelerini fakat bir ağaca dokunmama-larını söyledi ve onları İblis in fitnesinden sakındırdı.

Yazar Rehnüma Pazar, 12 Nisan :07 - Son Güncelleme Cumartesi, 04 Temmuz :19

HAZRET-İ ALİ DESTANI BİRİNCİ BÖLÜM

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

Teheccüd namazını lazım tutun!

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla HZ HATİCE İLE EVLİLİĞİ

Daha sonra dönüp, Peygamberimizin yanına geldi. Onun bu gelişini Hazret-i Ali şöyle anlatmıştır:

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

1)Verilen bilgiler, Hz. Muhammed'in (SAV) özellikleri ile aşağıdaki seçeneklerin hangisinde doğru olarak eşleştirilmiştir?

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

Onu kendi haline bırakın, Allah'ın diyarında otlasın, sakın ona bir fenalık yapmayın.

Behçet Gündüz Uşak

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

Maneviegitim.com Haya Bülteni

Dua ve Sûre Kitapçığı

Transkript:

Aişe-i Sıddıka Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta iken okuma-yazma öğrenmiş olup, çok zekî ve kabiliyetli idi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylemesi, onun zekâsına bir delildir. Öğrendiği ve ezberlediği bir şeyi katiyen unutmazdı. Çok akıllı, zekî, âlime, edibe ve afife ve saliha idi. Üç gece rüyada gördüm Resulullah efendimiz Hazret-i Hadice'nin vefatından sonra, ikinci defa olarak, Hazret-i Ebu Bekir'in kızı Hazret-i Aişe'yi nikahladı, fakat düğünü yapılmadı. Peygamberimizin Hazret-i Aişe ile evlenmelerinde en önemli husus, nikah akdinin Hazret-i Peygamberin arzusuyla değil, Allahü teâlânın emri ile olmasıdır. Buhârî ve Müslim'in rivayetlerinde Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye şöyle buyurdu: - Seni üç gece rüyada gördüm. Bir melek ipek kumaşa sarmış 'Bu senin hanımındır' dedi. Ben de yüzünü açtım ve 'Eğer Allah tarafından ise cenab-ı Hak imza eylesin' dedim. [Yani eğer rüya Rahmânî ise Allahü teâlâ müyesser kılsın demektir.] Resulullah efendimiz Medine'ye hicret ettiği zaman, ev halkını Mekke'de bırakmıştı. Medine'yi şereflendirince, Ebu Rafiî ile azatlı kölesi Zeyd bin Hârise'yi, iki deve ve ihtiyaçları olabilecek şeyleri satın almak üzere 500 dirhem harçlıkla Mekke'ye gönderdi. Hazret-i Ebu Bekir de Abdullah bin Ureykıt'ı iki deve ile onların yanına katıp, hanımı Ümm-i Ruman ve kızı Hazret-i Aişe ile kızkardeşi Esma'yı develere bindirerek göndermesini, oğlu Abdullah'a mektup yazarak emretti. Hazret-i Aişe, annesi Ümm-i Ruman ve Resulullahın kerimeleri kafile olarak yola çıktı. Kubeyd mevkiinde Hazret-i Zeyd 500 dirhemle üç deve daha satın aldı. Kafileye Talha bin Ubeydullah da katıldı. Mina mevkiinden Beyda denilen yere ulaştıkları zaman, Hazret-i Aişe'nin devesi kaçtı. Hazret-i Aişe buyuruyor ki: 'Devem kaçtı. Ben devenin üstünde mahfe'nin içindeydim. Annem de yanımdaydı. Annem, 'Eyvah kızcağızım, eyvah gelinciğim' diyerek çırpınıyordu. Allahü teâlâ devemize sükûnet verdi ve bizi kurtardı. Nihayet Medine'ye geldik. Ben Hazret-i Ebu Bekir'in ev halkı ile birlikte indim.' Birer oda yapıldı O zaman Mescid-i Nebevî ve etrafındaki odalar yapılmıştı. Mescid-i şerif yapılırken, Peygamberimizin hanımları Hazret-i Aişe ve Sevde için birer oda yapıldı. Sonra, ihtiyaç oldukça bir oda yapılarak, adetleri dokuz oldu. Odalar, Arap âdeti üzere, hurma dalından idi. Üstleri kıldan keçe ile örtülü idi. Odalar mescidin cenup, şark ve şimâl taraflarında idi. Kerpiçten yapılmış olanı da vardı. Çoğunun kapısı mescide açılırdı. Tavanlarının yüksekliği, orta boylu insan boyundan bir karış fazla idi. Hazret-i Fâtıma ile Hazret-i Aişe'nin odaları arasında kapı vardı. Mekke'den gelen Resulullahın ev halkı, kendi odalarının önünde indi. Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Ebu Bekir'in evinde bir müddet ikâmet buyurdular. Hazret-i Ebu Bekir birgün Resulullaha şöyle arzetti: - Ya Resulallah, ehlinle evlenmekten seni alıkoyan nedir? Hastalığı bol yerdi Bunun üzerine Resulullah efendimiz, gerekli hazırlıkları yaparak, Hazret-i Aişe ile, nikahlarının vuku bulduğu Şevval ayında evlendiler. Hazret-i Aişe validemiz buyuruyor ki: 'Medine'ye hicret edip geldiğimiz zaman, burası, hastalığı bol olan bir yer idi. Bütün eshab-ı kiram hastalığa tutuldular. Bu hastalıktan, ancak Resulullah efendimiz, Allahü teâlânın korumasıyla kurtuldu." Hazret-i Aişe de hastalandı. Peygamberimiz Hazret-i Aişe'ye, 'Sende gördüğüm nedir' diye sorunca, Hazret-i Aişe şu cevabı verdi: - Anam-babam sana feda olsun ya Resulallah, hummadır. Allah onu kahretsin. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Hayır, ona kötü söyleme! O, vazifelidir. Đstersen sana bir duâ öğreteyim. Onu okuduğun zaman, Allahü teâlâ onu senden giderir.

Hazret-i Aişe de, 'Öğret ya Resulallah' dedi. Peygamber efendimiz duâyı öğretince, humma geçti. Hazret-i Aişe validemiz, Medine'de, Resulullahın gazalarına katılmış diğer sahabî hatunları gibi, yaralıların tedavisi ve bakımıyla meşgul olmuş, büyük hizmetler görmüştür. Cephelerde eline kılıç alıp, çarpışmayı istemiş ise de, Resulullah efendimiz buna müsaade buyurmamıştır. Mesela Uhud günü, Peygamber efendimiz yaralanmış, mübarek yüzü müşriklerin attığı taşla yaralanıp, kan içinde kalmıştı. Hazret-i Fâtıma validemiz, Resulullahın mübarek yüzünü yıkamış, kan durmayınca, yünden hasır yakmış ve külünü âlemlere rahmet olarak gelen Peygamberimizin mübarek yüzüne basarak, kanı durdurmuştu. Arkalarında su taşıyorlardı Hazret-i Aişe validemiz de sırtında yiyecek ve içecek su taşıyarak Uhud'a gelmişti. Hazret-i Aişe ve Ümm-i Süleym kırba ile su taşıyorlar, Hamne ise susuzlara su veriyordu. Enes bin Malik diyor ki: "Uhud gazasında müslümanlar bozulup, Resulullahın yanından dağıldıkları zaman, Hazret-i Aişe ile Ümm-i Süleym'i gördüm. Arkalarında kırbalarla koşa koşa su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına boşaltıyorlardı. Kırbaları boşaldıkça koşarak gidiyorlar, doldurunca koşarak gelip, yine yaralılara su veriyorlardı.'' Kadınların Uhud savaşına katılmasına müsaade edilmesinin sebebi, yaralıları tedavi için idi. Hazret-i Aişe, Müreysi gazasına katılmış ve bu gazada bazı münafıkların çıkardığı bir iftiraya maruz kalmış, bunun üzerine Allahü teâlâ Nur suresinde 17 ayet-i kerime göndererek, onun temizliğini bildirdi. Hazret-i Aişe buyurdu ki: "Resulullahın ilk hastalığı, Hazret-i Meymune'nin evinde oldu. O gün Resulullahın Hazret-i Meymune'ye uğradığı gündü. Burada Resulullahın hastalığı arttı. Diğer ezvac-ı tahirat gelerek Resulullahın hizmetine koyuldular. Peygamberimiz de buyurdular ki: - Ey benim zevcelerim, mâzur görün, takatım yoktur ki, evlerinizi dolaşayım. Đzin verirseniz Aişe'nin evine gideyim, bana orada hizmet edersiniz. Hazret-i Aişe'nin odasına gitti Resulullah efendimiz Hazret-i Abbas ve Hazret-i Ali'nin omuzlarına dayanıp, benim odama geldiler. Döşeğe yattılar. Bu odada mübarek başı, göğsümde olduğu hâlde vefat ettiler." Resulullahın vefatından sonra da, eshab-ı kiramın, Hazret-i Aişe validemize hürmetleri, ikramları ve izzetleri çok fazla idi. Hatta bu hususta Hazret-i Ömer, bunda o derece ileri gitti ki, Hazret-i Aişe, "Resulullahın vefatından sonra Hazret-i Ömer bana çok iyilik etti. Ya Rabbi, bundan böyle, beni, onun ihsan ve iyilikleri için ayakta tutma" buyurdu. Hazret-i Aişe validemiz, Hazret-i Osman zamanında da din-i Đslâmı öğretmekle meşgul oldu. Hazret-i Aişe müctehid idi. Bütün Đslâm ilimlerinde çok büyük derecesi vardı. Bilhassa kadınlara mahsus hâllere dair fıkhî hükümler kendisinden sorulurdu. Çünkü Hazret-i Aişe, hem müminlerin annesi, hem de dinlerini öğrenecekleri bir müftî müctehid idi. Ayet-i kerime ile medh ve sena olundu. ^Alim, edip, çok akıllı ve üstad idi. Çok fasih ve beliğ konuşurdu. Aişe-i Sıddıka hazretlerinin faziletleri, üstünlükleri, sayılamayacak kadar çoktur. Eshab-ı kirama fetva verirdi. Âlimlerin çoğuna göre, fıkıh bilgilerinin dörtde birini Hazret-i Aişe haber vermiştir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: - Dininizin üçte birini Humeyra'dan öğreniniz! Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok sevdiği için, ona "Humeyra" derdi. Aişe hakkında, beni incitmeyiniz! Eshab-ı kiramdan ve tâbiînden çok kimse, Hazret-i Aişe'den işittikleri hadis-i şerifleri haber vermişlerdir. Ürvet übnü Zübeyr hazretleri buyuruyor ki: "Kur'an-ı kerimin manalarını ve helal ve haramları ve Arap şiirlerini ve nesep ilmini Hazret-i Aişe'den daha çok bilen kimse görmedim." Eshab-ı kiram, hediyelerini, Resulullaha, Aişe'nin evinde getirip, böylece sevgisini kazanmak

için yarışırlardı. Zevceler, iki grup idi. Aişe tarafında Hafsa, Safiyye, Sevde vardı. Đkincisi, Ümm-i Seleme ve ötekiler idi. Bunlar, Ümm-i Seleme'yi Resulullaha gönderip, "Eshabına emir buyursanız da, hediye getirmek isteyen, hangi zevce yanında iseniz, oraya getirse" dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: - Beni, Aişe hakkında incitmeyiniz! Cebrail bana yalnız Aişe'nin yanında iken geldi. Ümm-i Seleme de dediğine pişman olup, tevbe ve af diledi. Resulullah efendimiz bir defasında, kızı Hazret-i Fâtıma'ya buyurdu ki: - Ey kızım, benim sevdiğimi, sen sevmez misin? Hazret-i Fâtıma'nın, 'Elbet severim' demesi üzerine, yine buyurdular ki: - O hâlde, Aişe'yi sev! En çok kimi severdi? Resulullah efendimiz, Hazret-i Aişe'yi çok severdi. Resulullaha, 'En çok kimi seviyorsun' denildiğinde buyurdular ki: - Aişe'yi. "Erkeklerden kimi" dediklerinde, buyurdu ki: - Aişe'nin babasını. Yani, en çok Hazret-i Ebu Bekir'i sevdiğini bildirdi. Hazret-i Aişe'ye sordular ki: - Resulullah efendimiz en çok kimi severdi? - Fâtıma'yı severdi. - Erkeklerden en çok kimi severdi? - Fâtıma'nın zevcini. Bundan anlaşılıyor ki, zevceleri arasında, Hazret-i Aişe'yi, çocukları arasında Hazret-i Fâtıma'yı, Ehl-i beyti arasında. Hazret-i Ali'yi, eshabı arasında ise, Hazret-i Ebu Bekir'i en çok severdi. Hazret-i Aişe buyuruyor ki: 'Birgün Resulullah efendimiz, mübarek nalınlarının kayışlarını çakıyordu. Ben de iplik eğiriyordum. Mübarek yüzüne baktım. Parlak alnından ter damlıyordu. Ter damlası, her tarafa nur saçıyor, gözlerimi kamaştırıyordu. Şaşakaldım. Bana doğru bakarak buyurdular ki: - Sana ne oldu ki, böyle dalgın duruyorsun? Ben de, "Ya Resulallah! Mübarek yüzünüzdeki nurların parlaklığına ve mübarek alnınızdaki ter tanelerinin saçtıkları ışıklara bakarak kendimden geçtim' dedim. Bunun üzerine, Resulullah efendimiz kalkıp yanıma geldi. Alnımdan öptü ve buyurdular ki: - Ya Aişe! Allahü teâlâ sana iyilikler versin! Beni sevindirdiğin gibi, seni sevindiremedim. Kıyamet gününde insanlar Yani, senin beni sevindirmen, benim seni sevindirmemden çoktur, buyurdu. Hazret-i Aişe'nin mübarek alnından öpmesi, Resulullahı severek, onun cemalini anlayarak gördüğü için, aferin ve takdir olmaktadır. Birgün Peygamber efendimiz, kıyamet gününden bahisle Hazret-i Aişe'ye buyurdu ki: - Kıyamet gününde insanlar elbisesiz olarak haşredilecektir. - Erkekler de kadınlar da böyle mi olacak? - Evet. - O zaman birbirlerine bakmayacaklar mı? - Ey Aişe, o gün insanlar meşguliyetlerinden birbirlerine bakmaya zaman bulamayacaklardır. Gözleri göğe dikilmiş olarak kırk sene öylece kalacaklardır. Yemeyecek, içmeyeceklerdir. Şiddetli terliyecekler. Kiminin terinden biriken su, ayaklarını örtecektir. Kiminin de dizlerine, kiminin de karnına kadar yükselecektir. Kiminin de tepesine kadar çıkacaktır. Musa bin Talha diyor ki: - Hazret-i Aişe'den daha fasih, düzgün konuşanı görmedim. Resulullahı metheden şu manada bir şiir söylemiştir:

'Mısırdakiler, Onun yanaklarının güzelliğini işitmiş olsalardı, Yusuf aleyhisselamın pazarlığında hiç para vermezlerdi. Yani, bütün mallarını, Onun yanaklarını görebilmek için saklarlardı. Zeliha'yı kötüleyen kadınlar, Onun parlak alnını görselerdi, ellerinin yerine kalblerini keserlerdi de acısını duymazlardı.' Allahü teâlânın nimetleri Hazret-i Aişe, kendisinin, Peygamberimizin diğer hanımlarının hepsinden daha üstün olduğunu söyleyerek, Allahü teâlânın nimetlerini sayar, övünürdü. Bunlardan da bazıları şunlardır: 1- Resulullah efendimiz, beni istemeden önce, Cebrail aleyhisselamın benim suretimi getirip, kendisine gösterdiğini ve, 'Bu senin zevcendir' dediğini söylerdi. 2- Resulullahın zevceleri içinde, koca görmeden Resulullah ile evlenen, benden başka olmamıştır. 3- Resulullahın zevceleri içinde, yalnız benim yanımda iken vahiy geldi. Resulullah efendimiz, bazı zevcelerine, 'Aişe'yi üzerek, beni incitmeyiniz! Biliniz ki, onun yanında bana vahiy gelmektedir' buyurmuştu. 4- Resulullahın zevceleri arasında, benden başka hiçbirinin hem babası, hem de annesi hicret etmiş değildir. 5- Allahü teâlâ benim hakkımda berât ayetini nâzil eyledi. 6- Resulullah vefat ederken, mübarek başları benim göğsümde idi. 7- Resulullah benim odamda vefat etti. 8- Benim odam Resulullahın türbesi olmuştur. Resulullahı teselli ederdi Hazret-i Aişe validemiz, Resulullahın rızasına kavuşmak için, gecesini gündüzüne katardı. Onu birazcık üzgün görse, teselli etmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Hatta Resulullahın akrabalarını da gözetir, onlara karşı da her türlü iyiliği yapardı. Hazret-i Aişe buyuruyor ki: "Günde ikinci defa yemek yiyordum. Resulullah efendimiz görünce buyurdu ki: - Ya Aişe! Yalnız mideni doyurmak, sana, her işten daha tatlı mı geliyor? Günde iki kere yemek de israftandır. Allahü teâlâ, israf edenleri sevmez.' Hâdimî hazretleri, burayı şöyle açıklıyor: 'Resulullah efendimiz Hazret-i Aişe'nin ikinci yemeği, acıkmadan yediğini anlayarak böyle buyurmuştur. Yoksa, kefaretler için, günde iki kere yedirmek lazım olduğu meydandadır.' Resulullahın vefatından sonra, Hazret-i Aişe'ye, yemek yiyip yimediğini sordular. 'Hiçbir zaman doyasıya yemedim' buyurdular ve ağladılar. Hazret-i Aişe buyurur ki: 'Peygamber efendimizin karnı hiçbir zaman yemek ile doymamıştır. Bu hususta hiç kimseye yakınmamıştır. Đhtiyaç içinde olmak, onun için zenginlikten daha iyi idi. Bütün gece açlıktan kıvransa bile, Onun bu durumu, gündüz orucundan onu alıkoymazdı. Tahammül gösterdiler Đsteseydi, Rabbinden yeryüzünün bütün hazinelerini, meyvelerini ve refah hayatını isterdi. And olsun ki, Onun, o hâlini gördüğüm zaman acırdım ve ağlardım. Elimle karnını sıvazlardım ve derdim ki: - Canım sana feda olsun! Sana güç verecek, şu dünyadan bazı menfaatler, yiyecek ve içecekler temin etsem olmaz mı? Bunun üzerine bana buyururdu ki: - Ey Aişe, dünya benim neyime! Ulul'azm olan peygamber kardeşlerim, bundan daha çetin olanına karşı tahammül gösterdiler. Fakat o hâlleri ile yaşayışlarına devam ettiler, Rablerine kavuştular. Bu sebeple Rableri, onların kendisine dönüşlerini çok güzel bir şekilde yaptı,

sevaplarını artırdı. Ben refah bir hayat yaşamaktan hayâ ediyorum. Çünkü böyle bir hayat, beni onlardan geri bırakır. Benim için en güzel ve sevimli şey, kardeşlerime, dostlarıma kavuşmak ve onlara katılmaktır. Bu sözlerinden sonra fazla zaman geçmedi, bir ay kadar sonra vefat ettiler." Peygamber efendimiz Hazret-i Aişe'ye birçok tavsiyelerde bulunmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır: "Peygamber efendimiz buyurdu ki: - Ey Aişe! Geceleri şu dört şeyi yapmadan uyuma: 1- Kur'an-ı kerimi hatim etmeden, 2- Benim ve diğer peygamberlerin şefaatlerine kavuşmadan, 3- Müminleri kendinden hoşnut etmeden, 4- Hac etmeden. Ondan kolay ne var? Resulullah efendimiz bunları söyledikten sonra namaza durdu. Namazını bitirip de yanıma geldiğinde, kendilerine dedim ki: - Ey iki cihanın güneşi olan Efendim! Annem, babam, canım sana feda olsun. Bana dört şeyi yapmamı emrediyorsun. Ben bunları bu kısa müddet içinde nasıl yapabilirim? Bunun üzerine tebessüm ederek buyurdular ki: - Ya Aişe! Ondan kolay ne var? Üç Đhlâs-ı şerifi ve bir Fâtiha suresini okursan, Kur'an-ı kerimi hatmetmiş; bana ve diğer peygamberlere salevat getirirsen, şefaatımıza kavuşmuş; önce müminlerin ve sonra da kendi affını dilersen, müminleri kendinden hoşnut etmiş; 'Sübhânallahi velhamdülillahi ve lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül mülkü velehül hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr' tesbihini okursan hac etmiş sayılırsın.' - Ey Aişe, yumuşak ol; zira Allahü teâlâ bir ev halkına iyilik murad ederse, onlara rıfk, yumuşaklık kapısını gösterir. - Ey Aişe bilmez misin; kul secde ettiği zaman, Allah onun secde yerini yedi kat yerin sonuna kadar tertemiz kılar. - Ey Aişe, hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü? Kıyamet gününde Allah katında en kötü insan, şerrinden kaçarak insanların terkettiği kimsedir. - Ey Aişe, Allah, kullarına lutf ile muamele edicidir. Her işte yumuşak davranılmasını sever. - Ey Aişe, sana birisi, istemeden, birşey verirse, kabul et! Çünkü o, Allahü teâlânın sana gönderdiği bir rızıktır. Kendini tutamadı Sevgili Peygamberimizin huzurlarına, birtakım yahudiler girdiler. 'Essâmü aleyk' diyerek, sırıttılar. Allahü teâlânın Resulü de, "Ve aleyküm" karşılığında bulundular. Bunları duyan Hazret-i Aişe, yahudilere 'lânet' etmeye başladı. Çünkü 'Essâmü aleyk!' sözlerinin manası, 'Ölüm, senin üzerine olsun' demekti. Đşte bu yüzden Peygamber efendimizin hanımı, kendini tutamamıştı. Bu şaşkın yahudiler, güya kurnazlık ettiler! Selam verir gibi görünüp, Hak teâlânın en şerefli Peygamberine hakarete yeltendiler. Hazret-i Aişe'yi üzen de onların bu sefîl niyetleriydi. Fakat Peygamber efendimiz sakin görünüyorlardı. Hanımına sordular: - Ey Aişe! Sana ne oldu ki, onlara lânet ettin? Hazret-i Aişe-i Sıddıka hâlâ hiddetini yenememişti. 'Ne söylediklerini işitmediniz mi, ya Resulallah' dedi. Peygamber efendimiz de, "Sen de, benim onlara, (Ve aleyküm...) dediğimi işitmedin mi' buyurdu.

Gerçekten, 'Ve aleyküm' demek, 'Sizin üzerinize olsun' manasına geliyordu. Böylece yahudilerin 'ölüm' temennisini; sevgili Peygamberimiz, aynen kendilerine iade etmişlerdi. Şehitlerin derecesi Hazret-i Aişe, birgün Resulullah efendimize sordu: - Şehitlerin derecesine yükselen olur mu? - Hergün yirmi kere ölümü düşünen kimse, şehitlerin derecesini bulur. - Ya Resulallah! Sizin üzerinize, Uhud gününden (harbinden) daha şiddetli bir gün geldi mi? - Ya Aişe! Gördüğüm eziyetin en şiddetlisi, Tâif şehrinde olmuştur. Hazret-i Aişe'nin annesi Ümm-i Ruman binti Amir'dir. Lâkabı Sıddıka'dır. Hazret-i Aişe'nin çocuğu yoktu. Bunun için künyesi de yoktu. Araplarda künyeye çok ehemmiyet verilirdi. Bunun için Hazret-i Aişe üzülürdü. Birgün Hazret-i Peygambere bunu arzetmiş ve Peygamberimiz de buyurmuştu ki: - Sen yeğenin Abdullah bin Zübeyr'i kendine evlat edinirsin ve onun ismine izafeten de künye alırsın. Bundan sonra Hazret-i Aişe yeğeni Abdullah bin Zübeyr'e izafeten ümm-i Abdullah diye künyelendi. Hazret-i Aişe, Hicret'ten dokuz sene önce Mekke-i mükerremede doğdu. 676 senesinin Ramazan ayının 17. salı günü Medine-i münevverede vefat etti.