1 Genel Başkan Kılıçdaroğlu Manisa da, 17 Aralık kendilerine ak diyenlerin kara çıktığı bir tarihtir. 17 Aralık yolsuzlukla ve rüşvetle mücadele günüdür, halkın günüdür dedi. Tarih : 11.01.2014 - Korkuyorlar, kaçıyorlar. Kaçmayın hesabını mutlaka soracağız sizden. Kul hakkı yiyenden hesabını soracağız. - Bilal Erdoğan nerede, neden gidip bağımsız mahkemelerde hesabını vermiyor, neden kaçıyor? Eğer alnı temizse kul hakkı yemediyse, oğlum hemen git mahkemeye ifadeni ver demez miydi? Dedi mi? Demedi. Çünkü alnı temiz değil, eli temiz değil, dili temiz değil. Bunu herkes böyle bilsin - Türkiye yi haramilerin elinden kurtaracağız. Size sözümdür, temiz siyaseti bu ülkeye mutlaka getireceğiz - Artık Türkiye de her şey değişti. Güzel günlere gebe bir Türkiye var. Halkın iktidarı ufuktan görünüyor - Halkımız yeni, halktan yana, halkçı bir düzen istiyor. Ezilenin olmadığı, herkesin mutlu yaşadığı bir düzen. Ben yaşamımı halkın çıkarlarına feda etmeyi namuslu, onurlu bir görev kabul ediyorum - Gençler diyor ki, medya onların duvarlar bizim. Sadece duvarlar mı? Meydanlarda bizim. Tarlalar bizim, fabrikalar bizim. Biz halkız - 1 / 10 -
2 CHP Genel Başkanı adayları tanıttığı Manisa mitinginde iktidar sözü verdi ve şunları söyledi; Türkiye nin yeni tarihini Manisa dan yazacağız. Daha güzel bir Türkiye için, daha özgür bir Türkiye için, kadın erkek eşitliği için, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye yi Manisa da yazacağız ve Türkiye ye göndereceğiz. Manisa da olduğum için, Manisalılarla beraber olduğum için, Manisa dan, Manisalılarla gurur duyuyorum, kıvanç duyuyorum, hepinize şükranlarımı sunuyorum. Türkiye nin en güzel topraklarında yaşıyorsunuz. Bereketli topraklar. Pamuğunuz vardı yok oldu. Tütününüz vardı yok oldu. Çiftçi mutluydu şimdi mutsuz. Bir ülkenin Başbakanı Manisa ya gelir ağzına çiftçi lafını almaz. O zaman sen o koltukta niye oturuyorsun arkadaş? Üretene hep saygı duydum. Tek gücümüz var o da halktır, tek inancımız var o da yüce Allah tır. Halkla beraber gideceğiz ve bu sorunu çözeceğiz. Türkiye yi haramilerin elinden kurtaracağız. Size sözümdür temiz siyaseti bu ülkeye mutlaka getireceğiz. Çalışa çalışa kazanacağız. Beraber çalışacağız. Ülkemiz için çalışacağız. Çocuklarımız için çalışacağız. Birileri geleceğini ayakkabı kutusunda bulabilir. Bizim geleceğimiz çocuklarımızdır. Gençler diyorlar ki, el ele, kol kola, omuz omuza. El ele, kol kola, omuz omuza çağdaş ve uygar Türkiye yi kurmak için yola çakacağız. Yürüyüşümüz kutsal bir yürüyüşümüzdür. Yürüyüşümüz halkın yürüyüşüdür. Halkın uyanışıdır. Artık Türkiye de her şey değişti. Güzel günlere gebe bir Türkiye var. Halkın iktidarı var ufuktan görünüyor. Korkuyorlar, kaçıyorlar. Kaçmayın hesabını mutlaka soracağız sizden. Kul hakkı yiyenden hesabını soracağız. Türkiye nin en bereketli ovalarında olacak bu kentimiz. Çiftçisinin mutlu olması lazım. Yüzünün gülmesi lazım. Esnafın mutlu olması lazım, esnafın yüzünün gülmesi lazım. Kimin yüzü gülüyor? Onların yüzü gülüyor. Bir avuç haraminin yüzü gülüyor. Halk için çalışacağım, halk için çaba harcayacağım. Hiçbir kişi işsiz kalmayacak. Herkesin işi, herkesin aşı olacak. Bu bizim size vaadimizdir. Rahmetli Ecevit derdi ki, Ne ezen, ne ezilen insanca hakça bir düzen derdi. Aynısını savunuyoruz bizde. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye yi özlüyoruz. Çatık kaşlı insanların değil, güler yüzlü insanların sokakta olduğu bir Türkiye yi özlüyoruz. Annelerin çocuklarını sabah okula gönderirken mutlu bir yüzle göndermesini istiyoruz. Üniversiteyi kazanan öğrencinin devletin korumasındaki yurtta kalmasını istiyoruz. Biz mutlu ve huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Sanayicinin çalıştığı, çiftçinin ürettiği, alın terine değer verilen temiz bir siyaset, siyasetçinin halkına hesap verdiği güzel bir Türkiye istiyoruz. Bunun mücadelesini yapıyoruz. 17 Aralık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde artık bir dönüm noktasıdır. 17 Aralık kendilerine ak diyenlerin kara çıktığı bir tarihtir. 17 Aralık halkın doğum günüdür. 17 Aralık halkın günüdür. 17 Aralık yolsuzlukla ve rüşvetle mücadele günüdür. Gençler diyor ki, medya onların duvarlar bizim. Sadece duvarlar mı? Meydanlarda bizim. Tarlalar bizim, fabrikalar bizim. Biz halkız. Halkla büyüyeceğiz, halkla güçleneceğiz. Benim umudum sizlersiniz. Beraber yola çıkacağız. Çocuklarımız için çıkacağız, eşlerimiz, kadınlarımız için çıkacağız. Mücadeleyi sürdüreceğiz beraber. Bu hükümet bu ülkeye yakışmıyor. Komşularımıza yakışmıyor, dünyaya yakışmıyor. Türkiye nin bayrağını onurla dalgalandıracak yeni bir iktidara, halkın iktidarına ihtiyacımız var artık. - 2 / 10 -
3 Arkadaşlar diyorlar ki, Manisa yı hiç böyle görmedik. Doğrudur. Türkiye değişiyor, Türkiye uyanıyor. Halk uyanıyor, yeni bir ulusal hareket çıkıyor ortaya. Kendi haklarına sahip çıkan bir halk çıkıyor ortaya. Haramilerden hesap sorulmasını isteyen bir halk çıkıyor ortaya. İşçisi bu meydanda, çiftçisi bu meydanda, emeklisi bu meydanda, gençliği bu meydanda, yaşlısı bu meydanda, kadınlar bu meydanda. Yani özetle halk bu meydanda. Düne kadar ayrım yapıyorlardı. Ben nin Genel Başkanı olarak söylüyorum. Geçmişte hangi partiye oy verdiyseniz verdiniz. Hiçbir zaman hiçbir yurttaşımı neden o partiye oy verdiniz diye suçlamadım. Hiçbir zaman o yurttaşımı ötekileştirmedim. Demokrasiye inandım, inanmaya da devam ediyorum. Ama şimdi yeni bir sürecin içindeyiz. Türkiye kendi çıkarları için kendi toplumunu feda eden bir iktidarla karşı karşıya. Yandaşları zengin eden bir iktidarla karşı karşıya. Artık halkımız şunu istiyor. Yeni bir düzen, halktan yana bir düzen, halkçı bir düzen. Ezilenin olmadığı, herkesin mutlu yaşadığı bir düzen. Bu düzeni sağlamak için yola çıktık. Ben yaşamımı halkın çıkarlarına feda etmeyi namuslu, onurlu bir görev kabul ediyorum. 17 Aralık ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı. Bir Başbakanı düşünün koltuğunda oturuyor, 4 tane bakanı yolsuzluktan soruşturuluyor. Hakkında fezlekeler düzenleniyor. Çocukları hapiste. Dönüp diyor ki, ben mağdurum. Ya nasıl mağdursun? Nasıl mağdursun? Efendim diyor ki, yeni bir dost darbesi yapıldı diyor. Bana diyor ki, o CHP nin Genel Müdürü diyor. Ben dedim ki Cumhuriyet Halk Partili olmak bizatihi onurlu bir görevdir. Bırak Genel Müdürlüğü bekçisi olmak bile benim için. Daha diyordu ki, sen memursun. Memur Kemal. Eyvallah. Sen işçisin. İşçi Kemal. Eyvallah. Sen esnafsın. Esnaf Kemal. Eyvallah. Hepsini kabul ediyorum. Ama kimse bana kul hakkı yiyen diyemez. Kimse bana yolsuzluk yaptı diyemez. Hiçbir yurttaşımı ötekileştirmedim. Oy versin vermesin, giyimi ne olursa olsun, kuşamı ne olursa olsun, rengi ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun insanı şöyle düşündüm. İnsan Allah ın yarattığı en değerli varlıktır ve benim başımın üstünde yeri vardır. İşte benim görüşüm bu. İşte benim dünyam bu. İşte benim insana sevgim bu. Ne dersen de ben halktan birisiyim. Ben Halkçı Kemal im, halktan birisiyim, halkın yoluna ölürüm ben. Halk için mücadele ederim ben. Bana bir sürü laf ettin. Peki sana ne diyorlar? Ne diyorlar? Hepimiz artık birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Kendisine 50 kez meydanlarda haykırdım. Ya arkadaş şu televizyona zaten çıkıyorsun. Senin televizyonların zaten var, gazetelerinde var. Çık şu cümleyi kullan. Ben kul hakkı yemedim de. Diyebiliyor mu? Diyemiyor. Ama ben söylüyorum. Ben söylüyorum. Ben memuriyet hayatıma başladığımda Recep Tayyip Erdoğan dan çalışma yaşamımın her döneminde daha fazla maaş aldım. Milletvekili seçildiğim gün malvarlığımı internet siteme koydum. Çünkü kazandığım her kuruş benim alnımın teriydi. O nedenle söylüyorum sen bu millete hesabını vereceksin. Hesabını soracağım ben bunun. Kul hakkı yemenin hesabını vereceksin. Efendim diyor seçim sandığında hesabını vereceğiz. Seçim sandığında değil, bağımsız mahkemelerin önünde sen bunun hesabını vereceksin. Diyor ki, efendim diyor tam seçime 3 ay, 4 ay kala böyle bir şey olur mu diyor. Ya arkadaş 14 ay önce ihbar mektubu gitmiş. Cumhurbaşkanına gitmiş, maliye bakanlığına gitmiş, savcılığa gitmiş. Savcı ne yapmış? Bakmış ihbar doğru. Yolsuzluk var. Soruşturmuş 17 Aralık ta da düğmeye basmış. Şunları toplayın bana getirin ifadelerini alacağım diye. Bunlardan biriside kim? Bilal Erdoğan, oğlu. Efendim diyor bize çeteler tuzak kurdu diyor. Kendisine söylüyorum, Manisa meydanından söylüyorum. Çeteyi merak ediyorsan toplarsın bakanlar kurulunu çeteyi orada görürsün. Silivri toplama kampına gittim. Çıkışta burası bir toplama kampıdır dedim. Burada adalet yoktur dedim. - 3 / 10 -
4 Burada görev yapan yargıçlar adalet dağıtmıyor dedim. Biz bunun hesabını soracağız dedim. Hakkımda fezleke düzenlendi. Bakanlığa, arkasından TBMM ye geldi. Çıktım şunu söyledim. Recep Tayyip Erdoğan da bak fezleke düzenlendi senin hakkında dedi. Dedim ki, hakkımdaki fezlekeyi kaldırmazsanız namertsiniz dedim. Ben hesabını veririm bunun dedim. Peki o Bilal Erdoğan için ne yaptı? Senin çocuğunun ne ayrıcalığı var? Neden gidip bağımsız mahkemelerde hesabını vermiyor, neden kaçıyor? Eğer alnın temizse kul hakkı yemediysen şunu söylemen lazımdı. Yolsuzluk yapan varsa sonuna kadar gidilsin. Babam yaptıysa sonuna kadar gidilsin. Biz korkmayız, oğlum sen gel sende hemen git mahkemeye ifadeni ver demez miydi? Dedi mi? Demedi. Çünkü alnı temiz değil, eli temiz değil, dili temiz değil. Bunu herkes böyle bilsin. Bakın şimdi, 14 ay önce bir soruşturma başladı. Manisa nın bu soruşturmada önemli bir yeri var bakın. İlk kez cumhuriyet tarihinde bir Başbakan boş ayakkabı kutusundan korkar hale geldi ve bunu da Manisalı bir kadın yaptı. O kadının ellerinden öpüyorum. Ona şükranlarımı sunuyorum. Allah aşkına bir ülkenin Başbakanı boş ayakkabı kutusundan korkar mı? Niye korkuyor? Ben şunu söylüyorum Manisalılar yürekli, kadınları daha yürekli. Boş ayakkabı kutusuyla koskoca bir Başbakanını sindirdi. Elinize sağlık. Efendim çete var diyor, baskı yapılıyor diyor. Şimdi diyor ki, biz mağdur duruma düşüyoruz diyor. Ya arkadaş dünyanın en zengin Başbakanı oldun mağdurum diyorsun. Milyarların var mağdurum diyorsun. Gemin var, uçağın var mağdurum diyorsun. Bir yere giderken devletin bütün korumaları senin emrinde mağdurum diyorsun. Aldığın para yeter mağdurum diyorsun. Ne zaman bu mağdurluktan kurtulacak? Ne zaman kurtulacak mağdurluktan? Böyle mağdurluğa can kurban diyor Manisalılar. Ya bırak da birazda biz mağdur olalım diyor. Bizimde gemimiz olsun, uçağımız olsun. Eğer kadınlar bu ülkede slogan atmaya başlamışsa valla Recep nereye gidecek bilmiyorum. Düne kadar kadınlarımız arasında ayrım yapıyordu. Düne kadar. Gençler geleceğim size de. Kadınlarımız arasında ayrım yapıyordu. Başı örtülü, başı kapalı vs. Başı örtülü olsun, başı açık olsun bütün kadınlar kardeşimdir, benim başımın üstünde yeri vardır. Elinden o kozu aldım ben. Hep beraber iktidara yürüyeceğiz. İktidarın ayak sesleri geliyor zaten. Onun için telaşı var. Telaşın nedeni de o. Ama bunu mutlaka ve mutlaka gerçekleştireceğiz. Demokratik yollarla gerçekleştireceğiz. Sandığa gideceğiz haramileri sandığa gömeceğiz. Bu konuda herkesin emin olmasını isterim. Çiftçinin mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz. Emeklinin mutlu olduğu bir Türkiye istiyoruz. Sanayicinin ürettiği bir Türkiye istiyoruz. Kadın erkek eşitliğinin olduğu bir Türkiye istiyoruz. Manisa nın tarlalarının bereketli olduğu bir Türkiye istiyoruz. Bizim istediğimiz bu. Diyor ki, efendim diyor bizim abdestimizden şüphemiz yok ki korkalım. O zaman Bilal i gönder kardeşim abdestinden şüphen yoksa. Niye göndermiyorsun? Gençlik burada, Bilal in nerede olduğunu biz bilmiyoruz. Kendisine her yurttaşın, sade yurttaşın anlayacağı sorular sordum. Çeteler yaptı diyor bunu. Dedim ki, ya arkadaş çeteler yaptı diyorsun, sen Başbakansın doğru olabilir. Merak ettiğim sorular var dedim. O ayakkabı kutusunun içine 4,5 milyon doları çeteler mi koydu? Öyle bir şey olur mu? Olmaz. Peki bu bakanların çocuklarının yatak odalarına dolarları çeteler mi koydu? Peki bu bakanların çocuklarının yatak odalarına kasaları çeteler mi koydu? Buraya gelince ses seda yok. Ben mağdurum çeteler bizi iktidardan edecek diyor. Sen kendi ayağına kurşun sıktın. Kendin gittin kul hakkı yedin. Ama ne diyordu? Allah ın tuzağı var diyordu. Yürekten inanıyorum Allah ın tuzağı var. Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk. Paçalarından akıyor artık bunun. Ne diyorlardı? Yolsuzlukla mücadele - 4 / 10 -
5 edeceğiz diyorlardı. Geldiler yolsuzluk batağındalar. Biliyoruz. Şimdi çalınan paranın miktarını gazeteler yazdılar. Dediler ki, 85 milyon avro para hortumlanmış. 85 milyon avro. Arkadaşlara dedim ki, ya kaç Türk lirası yapar bu? 247 milyar dediler. Bende dedim ki, 247 milyara neler yapılır acaba? Manisalılara söylüyorum, 2 milyon 831 bin işsizimiz var. Eğer bu hortum olmasaydı 2 milyon 831 bin işsize 8 ay süreyle asgari ücret üzerinden para ödeyecektik. Hortumun büyüklüğüne bakın. 300 bin atama bekleyen öğretmen var 300 bin. 300 bin öğretmene 30 yıl süreyle aylık ödeyebilirdik. Hortumun büyüklüğüne bakın siz. 9,5 milyon emeklimiz var. Her emekliye bir sefer 25 bin lira, eski parayla 25 milyar lira ikramiye ödeyebilirdik. Emekliler nasıl hortumlandığınızın farkındasınız değil mi? Hayatından memnun olan emekliler. Bizim bir aile sigortamız vardı. Diyorlardı ya parayı nereden bulacaksınız? Bu hortumla aile sigortası için söyleyeyim 32 yıl boyunca Türkiye deki bütün yoksul ailelerde kadının banka hesabına her ay 600 lira para yatırılabilirdi. 32 yıl. Bunların bir sözcüsü var ben bu rakamları açıkladığımda dedi ki, ya bu kadar olur mu dedi? Dedim ki, vallahi gazeteler yazdı ben oradan aldım. Gerçek rakamı kim bilir? Hırsızlar bilir. Ben bunu söylüyorum siz demiyorsunuz yolsuzluk yok. Rakamı siz açıklayın o zaman ne kadar bu? Bunların bir sloganı vardı biliyorsunuz. Büyük düşünün. Ne demekti o? Büyük götürün anlamında söylüyorlardı. O kadar büyük götürdüler ki. Diyorlar ki bu rakam çok yüksek. Sadece Hüsnü Mübarek i söylüyorum. Götürdüğü para bir kişinin götürdüğü para 75 milyar dolar. Bir kişi Mısır da. Sen kardeşim Mısır dan çok daha büyük, çok daha güçlü bir Türkiye yiz senin de 4 tane bakanın 85 milyar avro götürmüş. Rakam büyük. Bize göre büyük tabi. Ama sana göre mütevazi bir rakam. Sen demiyor musun büyük götürün diye. E onlarda büyük götürdüler. Şimdi sandıkta halk bunun hesabını sana soracaktır. Hep beraber demokratik yöntemlerle bunun hesabını soracağız. Hırsızlık çıktı 17 Aralık ta Valla bu bacanak, kayınbirader işini ben bir türlü anlayamadım. Malı götüren götürene. Diyor ki vatandaş cebimde para kalmadı. Buradan AKP ye oy veren sevgili yurttaşlarıma sesleniyorum. Sizler çok iyi niyetlerle gittiniz o partiye oy verdiniz. Çünkü onlar size söz verdiler. Yolsuzlukla mücadele edeceğiz dediler. Çünkü onlar söz verdiler yasaklarla mücadele edeceğiz dediler. Çünkü onlar söz verdiler dediler ki, biz 3Y ile mücadele edeceğiz dediler. Bunlar Y yi yemek olarak anlamışlar. Ne diyor Başbakan? Ben diyor yürütme organının başıyım. Anayasada yasama, yargı, yürütme var. Ama oradaki yürütme ülkeyi yönetme anlamında. Bu yürütmeyi nasıl anlıyor? Yürütme. Cebe doldurma, indirme. Ne diyorlardı? Usta diyorlardı. Yürütmenin ustası, yolsuzluğun ustası, kul hakkı yiyenin ustası. Bunlardan ustamı olur Allah aşkına? Ustamı olur? Kul hakkı yiyenden ustamı olur? Fakir fukaranın hakkını yiyenden ustamı olur? Her şeyin hesabını beraber soralım. AKP ye oy verdiniz, hep saygı duydum, hiç itiraz etmedim. Ama bundan sonra sandığa gideceğiz. Temiz siyaset için, düzgün siyaset için, kul hakkı yemeyen bir siyaset için, halka doğruları söyleyen bir siyaset için, yurttaşlarını ayırmayan bir siyaset için, herkesin inancına saygı gösteren bir siyaset için, herkesin kimliğine saygı gösteren bir siyaset için gelin beraber olalım. Gelin güç birliği yapalım. Gelin Türkiye yi yeniden inşa edelim. Gelin onurlu ve bağımsız Türkiye yi yeniden ayağa kaldıralım. Millete sözüm var. iktidarında ilk 4 ay içinde çıkaracağımız kanunun adı siyasi ahlak yasası olacak. Siyasette ahlakı egemen kılacağız. Ahlaklı adam gelip politikaya girecek. Milleti soyanın politikada yeri yoktur. Onun için söylüyorum siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset halka hesap verme aracıdır. Siyaset halka adanmışlık aracıdır. Siyaset cebi doldurma, yandaşı zengin etme aracı değildir. - 5 / 10 -
6 O nedenle AKP ye oy veren yurttaşlarıma söylüyorum. Artık hepimiz bakmalıyız çevremize, eşimize, dostumuza. Ben hep şunu söyledim. Allah kimseyi yere bakar hale getirmesin. Başımız dik olmalı, alnımız temiz olmalı. Halkın arasına gitmeliyiz. Ben yüzlerce korumayla bir yere gitmiyorum. Ben Bitlis e de kahveye gidip oturuyorum vatandaşlarımla çay içiyorum. Hakkari ye de gidiyorum, Trabzon a da gidiyorum, Urfa ya da gidiyorum, Manisa ya da geliyorum. Öyle bir hale geldi ki, TBMM ye gelirken bile bir koruma ordusuyla geliyor. Ya neden korkuyorsun? Halkından korkar mı bir Başbakan? Korkmayacağız, halka güveneceğiz ve beraber mücadele edeceğiz. Buradan polis kardeşlerime sesleniyorum. Bizim güvenliğimizi sağlayan polis kardeşlerime sesleniyorum. Halkın polisi olduğunuz sürece bizim başımızın üstünde yeriniz var. Size güveniriz, size inanırız. Halkın polisi olun, iktidarın polisi olmayın. Halktan yana olun, şiddet kullanmayın. Emir verilebilir, talimat verilebilir, gencecik çocukların üzerine kurşun sıkmayın. Onların üzerine acımasızca gitmeyin. Onları kucaklayın. Onlar sizin çocuklarınız. Onlar bizim çocuklarımız. Onları seveceğiz. Gençler, umudumuz olan gençler, geleceğimiz olan gençler. Gençleri her zaman koruyacağız. Onlar geleceğimizdir. Bu ülkenin nüfusunun yarısını gençler oluşturuyor. Adı üstünde delikanlı diyoruz onlara. Elbette ki sert olacaklar. O nedenle polis kardeşlerime söylüyorum halkın polisi olun. Bakın, savcı talimat verdi, sizde yasalara uygun olarak yolsuzluk yapan, hırsızlık yapan iddiasıyla arananları aldınız savcıya getirip teslim ettiniz. Ne yaptılar? Önce görevini yapan polisleri görevden aldılar. Buradan o polis kardeşlerime sesleniyorum. Sizin hakkınızı sonuna kadar arayacağım. Siz halkın polisi olduğunuz sürece bizde sizin yanınızda olacağız. Savcılara sesleniyorum. Sizin unvanınız Cumhuriyet Savcısı. Cumhuriyeti koruyacaksınız sizler. Cumhuriyetten yana politika izleyeceksiniz. Cumhuriyete kastedenlere izin vermeyeceksiniz. Toplumun çürümesine yol açan rüşvet ve yolsuzluktan bu ülkeyi arındıracaksınız. Bu ülkenin temiz insanları size destek verecek. Yolsuzluk soruşturmasını yapan savcıları görevden alıyorlar. Şimdi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu değiştireceğiz diyorlar. Onu Adalet Bakanına bağlayacağız diyorlar. Yargıyı yürütme organına teslim edeceğiz diyorlar. Şimdi ben ne söyleyeyim? Şimdi düşünebiliyor musunuz polisi, savcıyı yürütme organına bağlamışlar. Ya böyle devlet mi olur? Devlet böylemi olur? O nedenle söylüyorum savcı kardeşlerime. Sizlerde hakkınızı arayın. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu konuşamazmış. Ya sen günde 40 kez konuşuyorsun. Bırak bir seferde ben haksızlığa uğradım diye adam sesini çıkartsın. Demokrasi yok mu? Konuşan Türkiye yi yeniden inşa edeceğiz. Kimsenin ağzını bantlamayacağız. Herkes özgürce konuşacak bu ülkede. Türkiye de demokrasinin hangi noktada olduğunu biliyorsunuz. 8 milletvekili hapisteydi. O milletvekillerinin hapisten çıkması için çok büyük mücadeleler verdik. Hem Türkiye de, hem Türkiye dışında. Bütün demokratik kurulları ayağa kaldırmaya çalıştık. Şimdi bir milletvekili arkadaşımız hapiste kaldı. Onun adı Engin Alan. Engin Alan ı da hapisten çıkarmak için her türlü çabayı göstermek Cumhuriyet Halk Partililerin boynunun borcudur. Bunun mücadelesini vereceğiz. Biz milletvekilleri arasında ayrım yapmıyoruz. Halkın oyuyla seçilen herkese saygı duyarız hangi partiden olursa olsun. Demokrasi bunu gerektirir. Demokrasiyi bu ülkeye getiren bir partinin Genel Başkanı olarak söylüyorum. 1950 de seçimler oluyor İsmet İnönü seçimleri kaybediyor. Demokrat Parti geliyor iktidar oluyor. İnönü ye soruyorlar paşam diyorlar seçimi kaybettiniz. Diyor ki, benim bu kaybım benim zaferimdir. Çünkü ben bu ülkeye demokrasiyi getirdim diyor. Demokrat Parti geldi, kazandı saygı duyuyorum diyor. İşte demokrasi budur. O nedenle Sayın Engin Alan ın da hücreden çıkması gerekiyor. Silivri toplama kampında çok sayıda - 6 / 10 -
7 masum insan hapiste. Onunla ilgili olarak samimiyetimizi gösterdik, yasa teklifimizi TBMM ye verdik. Eğer sen bu ülkede yargı yoluyla haksızlıklar yapıldı diyorsan iki günlük iş. Gündeme alırız parlamentodan çıkarırız ve haksızlığa uğrayanların tamamı zindanlardan çıkmış olurlar. Biz buyuz. Biz demokratız, biz halkçıyız, biz milliyetçiyiz. Bizim yapımız budur. Değerli arkadaşlarım, Manisa yı biliyorum. Duyarlılıklarını da biliyorum. Gelirken yolda çok sayıda evde Türk bayrağı vardı. Size Edirne den bir olay anlatacağım. Kırkpınar güreşlerine gittim. Tarihi bir spor o. Dünyanın her tarafından insanlar Kırkpınar güreşlerini izlemek için Edirne ye gelirler. Güreşlerin bir yerinde büyük bir Türk bayrağı vatandaşlar tarafından stadyumda taşınır ve bayrak nereye geliyorsa orada insanlar ayağa kalkar ve bayrağı selamlarlar. Bu bizim milli duruşumuzdur. Belki dünyanın bütün ülkelerinde de böyle bir duruş vardır. Ama ilk kez Edirne de bir olaya tanık oldum. Görkemli Türk bayrağı geçiyor, 4 tane AKP li ikisi bakan ayağa kalkmadı. Efendim niye ayağa kalkmadın? 10. yıl marşı çalıyormuş da o nedenle kalkmadım. 10. yıl marşını bu ülkede başkaları mı besteledi? Bayrak geçiyor, bayrak. Ne olursa olsun iki elin kanda olsa bayrak geçince ayağa kalkacaksın. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır diyor şairimiz. Bayrak geçtiğinde ayağa kalkmıyorsan kusura bakma ben sana adam demem. Adam demem sana. Değerli Manisalılar, buraya yerel seçim için geldik. Biraz sonra adayları size tanıtacağız. Ama izin verirseniz önce genç, yakışıklı, tuttuğunu koparan genç bir insanı, bir Manisalıyı Özgür ü buraya çağırıyorum. Yolda gelirken Özgür bir araba kullanacak. Dedim ki şu direksiyona geç bakalım arabayı iyi sürüyor musun? Direksiyona geçti gayet güzel sürüyor. Dedim tamam Manisa yı hak ettin. Manisa nın direksiyonu sana emanet dedim. Özgür ün bir özelliği daha var. Parlamentonun en çalışkan milletvekillerinden birisidir. 135 kez parlamentoda kürsüye çıktı Türkiye nin ve Manisa nın sorunlarını dile getirdi. 135 kez. Diğer aday ne kadar çıktı AKP nin adayı? 7 kez. 7 135. Özgür Özel i önce Allah a emanet ediyorum sonra size emanet ediyorum. Özgür Özel Manisa ya hizmet edecek, Manisa için çalışacak, Manisa için çaba harcayacak. Onun adına söz veriyorum Manisalılara hesap vermekten korkmayacak. Size hesap vermeyi namuslu görev kabul edecek. Diyorlar ki, CHP de gençler yok. İşte buyurun genç. Onu göreceksiniz, inşallah anahtarı ona teslim edeceksiniz. Manisa yı bu bölgenin İzmir gibi, Aydın gibi önemli bir dünya markası haline getirecek. Siz onunla gurur duyacaksınız o da Manisalılarla gurur duyacak. O yaşamını Manisa ya adayacak, Manisalılara adayacak. Sizler için çalışacak, sizler için çaba harcayacak. Ben ona güveniyorum, sizde ona güvenin. O halktan birisi, sizden birisi. O korumalarla gezmiyor. Sizin aranızda geziyor. Yolda gelirken birkaç kahveye de uğradık. Kahvede vatandaşların çayını içti, sohbet ettik. Özgür ü tanıyorlar, biliyorlar. Özgür ü sadece Manisa mı tanıyor? Hayır. Başta Osmaniye, bütün Türkiye tanıyor. Buranın, büyük kentin, Büyükşehir in belediye başkanı olduğunda göreceksiniz Manisa yı da, Özgür Özel i de bütün dünya tanıyacak. O da birkaç laf etsin değil mi? Konuşsun değil mi? Evet konuşsun. Özgür ÖZEL- Sayın Genel Başkanım, nin çok değerli Parti Meclisi üyeleri, milletvekilleri ve ne gönül vermiş, bizimle birlikte burada olan güzel insanlar hepinize merhaba! - 7 / 10 -
8 Ben iki tane emekli öğretmenin oğluyum. Bir dedem bahçıvan, bir dedem emekli memur. Bu Manisa nın her sokağında önce çember çevirdim, cambalik oynadım, sonra üç tekerlekli bisikletle dolaşmaya başladım. Girmediğim, çıkmadığım sokak, tanımadığım Manisalı, elini öpmediğim teyzem, amcam, aramda mesafe olan bir tane vatandaşımız yoktur. Bugün burada Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün iki büyük eserimden bir tanesi dediği Cumhuriyet Halk Partisinin Manisa Büyükşehir e ilk kez aday gösterdiği kişi olarak büyük bir gurur duyuyorum, omuzlarımda büyük bir yük hissediyorum. Bu yükü kaldırabileceğime, başarılı olacağıma, bana oy verenlerin yüzünü öne eğdirmeyeceğime, bana oy verenlere yüzümü döneceğime, sırtımı dönmeyeceğime, aramıza siyasi görüş, aramıza herhangi bir ayrılık, aramıza mezhep, aramıza ırk, aramıza dil, aramıza din ayrımı koymadan herkesi kucaklayacağıma söz veriyorum. bizim evimiz. Bu evin tapusu sadece ve sadece bir kişiye ait. O kişi ne biz milletvekilleri, ne Sayın Genel Başkan. O kişi ne Ecevit ti ne diğer Genel Başkanlarımız. Bu evin temel tapusu bir kişiye aittir o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Şimdi geçmişte Adalet Partisine, Demokrat Partiye, Anavatan Partisine, Doğru Yol Partisine, Milliyetçi Hareket Partisine hatta ve hatta Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş pek çok Manisalı, pek çok büyüğüm, pek çok kardeşim bu baba evine geri gelmek istiyor. Yerleri başımızın üstüdür. Milletvekilliği yaptığımız dönemde değerli büyüklerim milletvekillerimden tecrübeli abilerimden, ablalarımdan aldığımız bir tavsiyeyle sadece üç soru sorduk ve bir soruyu hiç sormadık. Yanımıza gelene önce aç mısın, tok musun diye sorduk. Sonra ne içersin diye sorduk ve son olarak ne derdin var, senin derdini nasıl çözeriz diye sorduk. Bir tek soruyu sormadık sormayacağız. Hangi partidensin, kime oy verdin, kimlerdensin demeyeceğiz. Bugün genç bir milletvekili, bir evladınız, bir kardeşiniz Türkiye de halkın iktidarını kuracak olan Sayın Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve onun ekip arkadaşları tarafından Manisa nın bugünkü ve geçmişteki tüm milletvekilleri, Parti Meclisi tarafından, tüm örgüt tarafından böyle onurlu bir göreve layık görülüyorsa bu bana değil benim şahsımda gençlere ve Manisa ya duyulan güvenin eseridir. Bu büyük onur için başta Sayın Genel Başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. Kendisine söz veriyorum 30 Mart ı takip eden birkaç gün içinde çok sayıda belediyeyi kazanmış adaylarımızla birlikte Manisa Büyükşehir Belediyesinde kendisini kahve içmeye bekliyorum. Zor bir yol yürüyeceğiz. Bu zorlu yolda inancımızı hiç kaybetmeyeceğiz. Var gücümüzle çalışacağız. Önce yerelde, sonra genelde halkın iktidarını kuracağız. Saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Sağ olun, var olun. - 8 / 10 -
9-9 / 10 -
10-10 / 10 -