10 KASIM Vatan Sana Minnettardır!



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Bin Yıllık Musiki Kültürümüze Katkı Sunuyoruz. 14 Ocak 2014 Kürdilihicazkâr Faslı Beraber ve Solo Şarkılar Konseri

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Güneş (Kıbrıs)

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

Şerafettin TUĞ Kaymakamı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

KASIM 2011 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

GÜL-AY Basın-Meslek İlkelerine Uyar. Yazı ve ilanlar imza sahiplerine aittir. Köşe yazılarına ücret ödenmez. Makalelerinden kendileri sorumludur.

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Şerif Kocadon için mevlit

HAZİRAN 2012 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Eylül 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz? Nerelerde çalıştınız bugüne kadar?

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 35.VELİ BÜLTENİ

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

Yaşam Boyu Öğrenme, Araştırma ve Uygulama Merkezi nin ilk şubesi Bodrum da

KASIM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

MART 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

EKİM 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Ağustos 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos :42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos :20

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

1974 Kıbrıs Barış Harekatı ndan sonra uygulanan silah ambargosu, ülkemizde savunma sistemlerinin temininde ve askeri haberleşme ihtiyaçlarının

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

Vergide son gün yarın

BİRLİKTE YAŞAMA VE KARDEŞLİK

''Hepimiz Atatürk'üz''

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

Park Ayazma Villaları için start verildi

TÜRKİYE GENELİNDE YAPILAN ÖĞRENCİLERİMİZ TÜRKİYE 1.Sİ OLDULAR

Takdim. Bu, Türkiye nüfusu göz önüne alındığından her 90 kişiden birinin aday olması anlamına geliyor (TV, Haberleri, ).

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

44.ULUSAL 18.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Emeğin İktidarını Birlikte Kuracağız

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

"15 Temmuz Şehidimiz hemşehrimiz Mustafa Cambaz ın kendisi artık belki aramızda değil, ancak onun Fotoğrafları Batı Trakya da sergileniyor.

MAHÇİÇEK TEN 2015 MÜJDELERİ

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Başkan Kocadon basına yemek verdi; tarafsızlığınızdan taviz vermeyin

Böylesine anlamlı ve sevinçli bir günde sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Türkiye İş Bankası adına sizleri kutluyorum.

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr

YAZILI VE GÖRSEL BASINA YANSIYANLARDAN ÖRNEKLER

EMİN GEÇİN PROJELERİ ANLATTI

REHA-NECLA MİDİLLİ VAKFI BURS KOŞULLARI

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Fethiye den 7 Kooperatif Ulaşımda Dönüşüme Katıldı

1.TEOG Öncesi Test Çözüm Teknikleri ve Son 2 Haftayı Nasıl Değerlendirmeliyiz.

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

EYLÜL 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Temmuz 2013 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

BODRUM MHP YENİ İLÇE BAŞKANI MEHMET TOSUN

T.C. TOROSLAR KAYMAKAMLIĞI AKŞEMSETTİN ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ AKŞEMSETTİN İMAM HATİP ORTAOKULU BRİFİNG DOSYASI

15 Ekim 2014 Genel Merkez

Fatih Akbaba, "Kişi bir bütündür. Fakat biz. ailenin, mutlu etme ve Dedi. Aileyi, mutlu etme ve mutlu olma kurumu

EYLÜL 2016 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

T.C. GAZİEMİR KAYMAKAMLIĞI

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

Çanakkale Savaşı'ndaki Osmanlı Yahudileri

ETKİNLİK RAPORU tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

YENİ BAŞKAN ÇİĞDEM ASAFOĞLU: DEB PARTİSİ BİR DAVA PARTİSİDİR Pazar, 06 Ocak :46

MART 2014 FAALİYET RAPORU. Prof. Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

Transkript:

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 1 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com BELEDİYE BAŞKANININ RADYO KONUŞMASI Haber: Zeynel Yayla-Divriği 10 KASIM Vatan Sana Minnettardır! NECDET SAKAOĞLU NDAN KONFERANS Divriği Belediye Başkanı Hakan GÖK Divriği FM. Radyosunda Engin Sönmezin konuğu oldu. Belediye Başkanı Hakan Gök, Engin Sönmezin sorularına cevap verirken Divriği de ki çalışmalarını da yer yer anlatarak geçmiş ve gelecek çalışmalarını da değerlendirdi. Sayın Gök konuşmalarının başında, Göreve geldiğim süreçte belediyeyi borçlu olarak aldık ve bu borcun yarısını ödedik. Genel olarak mahallelerde yol çalışmaları yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Mahalle arası parke yol çalışmaları devam ederek Divriği nin % 80 nine yakın yolların bitirilmesini hedefliyoruz. Bunun yanı sıra taş duvar ve Taşbaşı çocuk parkının düzenlemesini yapıyoruz. Taşbaşı nda ki Belediye otel ve restoranının özelleştirilmesini düşünüyorum. Pazaryeri şimdilik yerinde devam edecek; yeni Pazaryerini yapınca taşınacak dedi. İlçe kaymakamı Salih Ayhan ile Divriği için birlikte iyi çalışmalar yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini dile getirirken bu konuda bir araya gelerek program ve proje yaptıklarını ilçe kaymakamı ile Divriği için koşuşturduklarını, gelecekte turizm için iyi gelişmelerin olacağını dile getirdi. İktidar partili Belediye Başkanları bile bizim kadar proje üretememiş ve iktidardan bizim kadar faydalanamamıştır dedi.. Bu konuda ilçe kaymakamı ile iktidar partisinin kapılarını aşındırdıklarını ve gerek Ulaştırma bakanı, gerekse Kültür bakanından Divriği için iyi neticeler alındığını ayrıca Sivas Valiliğinin de Divriği için iyi çalışmalar yaptığını söyledi. Sayın Başbakanımızın Divriği ziyaretinde Belediye Başkanı olmasından dolayı şanslı olduğunu dile getirerek Divriği ve sorunları hakkında mavi bir dosya oluşturarak kendisine ilettik. Bu dosyada yol ve içme suyu gibi sorunları Sayın Başbakanımıza ilettik. Bu konuda Sayın Başbakanımızın hiç bir ilçeye verilmeyen birkaç yere verilen talimatları içinde yer aldık. Yollarımızın çalışmasına başlanılarak en kısa zamanda bitirilmesini bekliyoruz. İçme suyu konusunda da şimdiye kadar bir proje ve girişiminin olmadığından bizim projemiz uygulamaya alınmıştır. Mursal barajından direk alınacak suyun arıtması da birlikte yapılacaktır. Başbakanımız DSİ ne talimat vermiştir. Su çalışması da en kısa zaman da başlayacaktır. Başkan konuşmaları sonunda, Sayın Başbakanımıza, Kültür Bakanımıza, Ulaştırma Bakanımıza ve İlçe Kaymakamımıza çok, çok teşekkür etmiştir. MUSTAFA TARAKÇI * EN ETKİLİ 10 İSİM Ekim ayının son Pazar günü Hürriyet gazetesinin 4 büyük yazarı, kendi aralarında ayrı ayrı belirledikleri 10 isim arasından, müşterek bir kararla, Türkiye nin en etkili 10 ismini açıkladılar, bir sürü gerekçeler yazdılar (Devamı Sayfa 7 de) Atatürk ölmemiştir. Atatürk, Türk Milletinin lideridir, önderidir, başöğretmenidir. O bizim rehberimizdir. Ondan öğrenecek daha çok şeyimiz vardır. Sıkıntıya düştüğümüzde; millet olarak bir yol aramak ihtiyacı olduğunda, başvuracağımız en sağlıklı rehber, mehaz, Onun yaptıkları ve onun söyledikleri olmalıdır Bu bağlamda, Onun 73. Ölüm yıldönümünde Ondan ders almak adına; bağımsızlık anlayışı, ekonomi ve Kürt sorunu konularında söylediklerini hatırlatmak istedik: Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas amaç tam bağımsızlıkla mümkündür. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden daha yüksek bir muameleye dâhil olamaz. (1919) Kılıç ile zafer kazananlar, sabanla zafer kazananlara mağlup olmaya ve bunun sonucu yerlerini onlara bırakmaya mecburdur. (1925) Bugün, Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde, kendine Kürtlük fikri Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat delilleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar birkaç düşman aleti mürteci beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar. (1930) 28 EKİM 2011 günü, İstanbul Mecidiyeköy de Çok katlı otopark ın en üst katındaki salonda Sivas Hizmet Vakfı İstanbul Şubesi nce düzenlenen Selçuklu Döneminde Sivas ve 1.İzzettin Keykavus un tahta çıkışının 800. Yılı konulu bir konferans vardı. Konferansçı, Divriğili Hemşerimiz, şehir tarihçisi-yazar Necdet Sakaoğlu idi. Konferansın açılış konuşmasını Sivas Hizmet Vakfı İstanbul Şube Başkanı, değerli hayırsever hemşerimiz Prof. Dr.Mahir Tevrüz yaptı. Kısa ve anlamlı konuşmasında Sayın Tevrüz: Necdet Sakaoğlu, hepimizin gurur duyduğu çok seçkin bir tarihçi yazardır. Memleketimiz Divrikli olarak Onu saygı ile selamlıyorum dedi. Kendisi esasen edebiyat öğretmeni olan Sakaoğlu,1964 ten beri şehir tarihi ile ilgilendiğini söyledi. Şehir, özellikle kasaba tarihçiliğinin siyasi tarih yazmaktan çok daha zor olduğunu belirten Sakaoğlu konuşmalarında Sivas ın Selçuklu döneminde Konya dan sonra ikinci büyük kültür- sanat ve ticaret şehri olduğundan söz etti. Sivas taki Selçuklu mimarisi eserler hakkında ayrıntılara girdi. Divriği nin de o dönemde mutasarrufluk olduğunu vurgulayan Sakaoğlu, Anadolu Selçuklu Beyliği döneminde 12 Melik ten birinin, Melikşah ın Divriği de hüküm sürdüğünü söyledi. Konferansın İkinci bölümünde 1. İzzettin Keykavus anlatıldı. Konferansa,30 a yakın Sivaslı yanı sıra Divriğili olarak; Mahir Tevrüz,İhsan Çalapverdi,Mustafa Akgün, Mustafa Tarakçı, Nevzat Öztürk,Ahmet Yozgatlı,Kemal Sel,Erol Erçoklu,Mehmet Kurşun ve Metin Öncel de katıldı. ÇANKAYA BELEDİYESİ ÇAĞDAŞ SANATLAR MERKEZİ YUSUF GÜLDALI FOTOĞRAF SERGİSİ (28 Ekim-4Kasım 2011) Divriği Vakfı Ankara nın himayelerinde Ankara da gerçekleştirilen, hemşerimiz fotoğraf sanatçısı Yusuf Güldalı Fotoğraf Sergisi açılışı olabildiğince görkemli bir havada geçti. Tören esnasında Ulusal düzeyde tanınmış Ozanımız Ali Kızıltuğ, Vakıf Başkanı Cemal Karahalil ve Yusuf Güldalı,serginin anlam ve önemine yönelik birer konuşma yaptılar. * www.mustafatarakci.com Özgeçmiş 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 1 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 2 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com GÜZEL HABER: Gaziantep ten AK PARTİ DİVRİĞİ ÖRGÜTÜNDEN VAN A YARDIM AK Parti Divriği Kadın Kolları Başkanlığı, Van'da yaşanan deprem felaketi nedeniyle ilçede yardım kampanyası düzenledi. AK Parti Divriği İlçe Başkanı Selahattin Mermer, Kadın Kolları Başkanı Serpil Altun başkanlığında tüm kadın üyelerin yaptığı çalışma ile tonlarca yardım toplandığını ifade ederek, ''İlçemizin yardımsever insanlarından aldığımız giyim ve ihtiyaç malzemelerinin çokluğu bizleri şaşırtmadı. Divriği'nin tarihten gelen yardım geleneği hiç bozulmayacak ve yapılan yardımlar Kaymakamlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na teslim edilerek Van'a gönderilecek'' dedi. Yardımlar içerisinde hazır yatak, kışlık giysi, katalitik sobalar, yorgan, ayakkabı ve çok sayıda battaniye olduğu belirtildi. Yardımların Van ve Erciş'teki afetzedelere ulaştırılacağı kaydedildi. CEM VAKFI SİVAS ŞB. DEN DEPREME YARDIM Van'daki depremin ardından Cem Vakfı Sivas Şubesi, depremzedeler için kan bağışı kampanyası başlattı. Cem Vakfı Sivas Şubesi Başkanı Ali Akyıldız, depremin ardından depremzedeler için kan bağışında bulunduklarını belirtti. Deprem bölgesine ulaştırmak üzere çeşitli yardımlarda da bulunduklarını da ifade eden Akyıldız, ''Ülkemizin içinde bulunduğu yer ve sıkıntılı bir dönemde birlik ve beraberliğimize yapılacak en önemli katkılardan biri olacaktır diye düşünüyoruz ve bu düşünceyle kan bağışında bulunan canlarımıza teşekkür ediyoruz'' dedi. Akyıldız, 50 çuval ve koliden oluşan yardım malzemelerini Van'a gönderdiklerini kaydetti. Genel Yayın Yönetmeni ve Yayın Koordinatörü MUSTAFA TARAKÇI Mizanpaj: Mutlucan AYDIN Bünyamin ŞAHİN Şehirde ki 4 organize sanayi bölgesi tıklım tıklım dolu. Beşinci organize sanayi bölgesine yer dağıtımı başlayacak, 6. Organize sanayi bölgesinin kurulması için hazırlıklar şimdiden başladı. 1999 yılında 413 milyon dolarlık ihracat yapan Gaziantep, 2011 sonunda 5 milyar dolarlık ihracat hedefini geçmeye hazırlanıyor. Gaziantep in 12 yılda yaptığı sıçrama hayranlıkla izleniyor Gaziantep sanayi odası yönetim kurulu başkanı Adil Konukoğlu Gaziantep 166 ülkeye ihracat yapıyor. Şehir olarak hedefimiz birleşmiş milletlerin kabul ettiği 192 ülkeye ihracat yapmak dedi. BİZE GELİNCE Bu Organize Sanayi Bölgesi Sivas a yakışmıyor. Sivas ın Cumhuriyet Tarihimizde yeri ve önemi çok büyük. Milli Mücadele başlangıcında Mustafa Kemal Paşa ya 3.5 ay ev sahipliği yapmış, İlk Milli Meclis diyebileceğimiz Sivas Kongresinin toplandığı, Anadolu nun en güvenilir şehirlerinden biri olan, Selçuklu Döneminde de Konya dan sonra ikinci büyük kültür ve ticaret merkezi sayılan Sivas ımıza bu Sanayi Bölgesi Yakışmıyor EMSAL Boya San.Paz.Dış Tic. Ltd.Şti. Dolapdere Sanayi Sitesi 6.Ada No:1 İkitelli / İSTANBUL 0 (212) 671 36 16-0 (212) 671 36 15 Haber / Analiz KILIÇDAROĞLU NUN GÜZEL SORUSU Geçtiğimiz günlerde Amerika nın Ankara Büyükelçisi, daha önce Türkiye de bulunmasından dolayı Türkçeyi oldukça güzel konuşan Ricciardone, CHP genel merkezine giderek Kılıçdaroğlu ile görüştü. Gündem, daha çok yeni anayasaydı. Büyükelçi bu konuda belli ki CHP nin olmazsa olmazlarını öğrenmek istiyordu. Ancak, başka konularda gündeme gelince, Kılıçdaroğlu nun bir sorusu alkışlanmaya değerdi: Kılıçdaroğlu Amerikan Büyükelçisine şunu sorar: Amerika Kuzey Iraktaki terör örgütü PKK yı destekliyor diye, Türk kamuoyunda yaygın bir görüş var. Bundan dolayı ABD ye güven önemli ölçüde azaldı. Ricciardone cevaben, bu algılamanın yanlış olduğunu söyleyerek Türk hükümeti ile derin işbirliğinde olduklarını söyler ne kadar inandırıcı olmuştur! Bilmiyoruz Amerika nın ANKARA Büyükelçisi Halkla İlişkiler-Tanıtım: Çiğdem Türkyılmaz 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 2 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 3 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com BARIŞ TV AÇILIŞ KOKTEYLİ YAPILDI BEDELLİNİN BEDELİ M.T. Haber/ analiz 3o EKİM2011 günü akşamı, Okmeydanı nda BARIŞ TV Açılış Kokteyli yapıldı. Çok sayıda türkü dostları, Barış Tv. İzleyicileri bu vesile ile bir araya geldi. Eski dostluklar güncellendi, yeni arkadaşlıklar kuruldu. İlerleyen saatlerde konser de vardı. Açılış vesilesiyle Yapımcı/Sunucu İlknur Kaplan ve Barış Tv sahibi Ali Rıza Erkan birer konuşma yaptılar. DUYURU 2 Değerli okurlar halen 2000 üzerinde başta Divriği olmak üzere İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve diğer illerde yurt dışında ki internet kullanıcı pek çok hemşerimize ulaşıyor, gazetemizi gönderiyoruz. Ancak, emek verdiğimiz siz hemşerilerimiz için hazırladığımız bu gazetemizin daha geniş bir kesimde okunmasını arzu ediyoruz. Bu bağlamda siz okurlarımızdan bir ricamız olacak: Herkes, gazetemizin gitmediği, tanıdığı veya yakını 3 hemşerimizin e-posta posta adresini bize göndersin onlara da gazete gönderelim. Hedefimiz 5000 e ulaşalım! Hepinize, göndereceğiniz en az 3 e-posta adresi için şimdiden teşekkürler MUSTAFA TARAKÇI Kurban bayramı arifesinde Sayın Başbakan, bir kesime sanki müjde verir gibi bedelli askerlik konusunda gereken çalışmalar yürütülüyor; bayramdan sonra bu konuda ilerleme kaydedebiliriz dedi. Konu hakkında bazı kesimler, hükümetin bütçe açığını kapatmak için bedelli askerliği getiriyor iddiası karşısında, açıklama yapan hemşerimiz Milli Savunma Bakan ı Sayın İsmet Yılmaz şunları söyledi: Yaşı 25 i geçmiş, 40 olmuş hatta 45 olan bile var. Siz bunları ne yapacaksınız? Ailesinden, çocuklarından, işinden ayırıp askere mi alacaksınız? Bu toplumsal bir ihtiyaç. Mali ihtiyaçtan dolayı yapılmıyor. Somali ye bile 500 milyon dolar yardım yaptık. Mali kaynak arasak 2B ye öncelik veririz İyi güzel Sayın Bakanım, tut ki gerçekleri dile getiriyorsunuz. Toplanacak paranın bir kısmını şehit ailelerine, bir kısmını ABD den alınacak yeni helikopterler, predatörler için harcayacaksınız veya yeni milli savaş gemilerini kızağa aldıracaksınız veya Deprem yaralarını saracaksınız her ne ise işin mali tarafı şöyle dursun. Bizim asıl üzüntümüz, bedelli için bunca bekleyiş neyin emaresi? Bunu nasıl izah edebiliriz? Yaklaşık 500 bin insanımız ha bugün ha yarın diye beklemiş durmuş. Bunlar arasında türlü bahanelerle askerliğini tecil ettiren sanatkârlar var; okulunu bitirdiği halde iş olsun diye yüksek lisans, doktora eğitimi alanlar var; kendini bir şekilde öğrenci gösteren binlerce genç var; şu veya bu şekilde yurt dışında iş yapıyor görünen sözde iş adamlarımız var Tüm bu kaçış niye? Eskiden askerlik anlayışı böyle miydi? Taşrada, oğlum askere gitsin, gitsin de hayatı tanısın, ana baba kıymeti bilsin denilirdi. askerliği yapmayana kız verilmez düşüncesi yaygındı. Ülke genelinde, askerlik insana yalnız savaşma sanatı öğretmez, sabretmeyi, disiplinli yaşamayı, zamanında yatıp kalkmayı, amirlere itaat etmeyi de öğretir denilerek gençler askere gitmeye özendirirlerdi Gençlerde biran önce 20 yaşıma gelsem de askere gitsem derdi Eğri oturup doğru konuşalım, bu algılamada son 15 20 yılda önemli değişiklikler oldu. Bununda en büyük sebebi terör ve terör uğruna şehit düşmeler, sakat kalmalar Terörün pek dillendirmeyen, en büyük menfi etkilerinden biri de, Türk insanını Türk gencinin askerlikten istemeyerekte olsa biraz uzaklaştırmış,soğutmuş olmasıdır. Bu düşüncelerle dileriz ki bedelli askerlik uygulaması bu sefere mahsus ve son olur. Gençlerde sürekli bir bedelli beklentisi yaratmaz! SURİYE Suriye ne yaptığını bilmiyor! Yönetimi, düştüğü bataklıktan çıkmak yerine bataklıkta adeta debelenmeyi tercih ediyor. Arap Ülkeleri Dışişleri Bakanları toplanıp karar aldılar: Suriye Ordusu, göstericilere karşı zor kullanmayı bıraksın, kışlasına çekilsin; Beşar Esad tarafından dillendirilen reformlar biran önce hayata geçsin; biz Arap ülkeleri gözlemcileri ülkenizde görev yapsın; Batılı emperyalist ülkelerin müdahalesine imkân tanımayın demişler Türkiye de bu kararları desteklediğini bildirmiş, Sen tut o yanlış yolda yürümeye devam et! Yolun sonu göründü Esad Küreselleşen dünyada, çanak antenler sayesinde dünyanın odamıza girdiği, kibrit kutusu büyüklüğünde bir cep telefonuyla Alaska ile bile konuştuğumuz, internet sayesinde dünya ile kucaklaştığımız bu devirde Senin baskıcı yönetimin daha fazla yürümez! Halkına zulüm etmeesad! TEŞEKKÜR Gazetemizin Kurban Bayramı tebrik kartına geri dönüş yapıp, memnuniyet ifadeleri lütfeden aşağıdaki okurlarımıza teşekkür ederiz: Ömer Aycan,Cengiz Bülbül,Fatma Pekşen,Hasan Karahalil,Gazi Ünlü,Musa Özyürek,Muharrem Karahan,Nurten Şahinöz,Esra Gençdal,İsmail Aydoğmuş,Ali Mansur çelik,mürvet Gençdal,Engin Sönmez,Ahmet Hür,Dilek Sakarya,Mücahit Koç,Ali Haydar yalçın, Ömer Faruk Kültür YDG Adına Mustafa TARAKÇI 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 3 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 4 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com MEHMET ARHUTLU YDG:Sayın Arhutlu, Tarla Günü vesilesi ile bahçeniz Divriği basınının konusu oldu.sayın kaymakam, Sayın Belediye başkanı bahçenizi ziyaret etti.biz de Yeni Divriği Gazetesi olarak,divriği yi seven,divriği de üreten,divriği yi yücelten herkese sonsuz saygımızdan dolayı Sizi konuk etmek istedik.ilk sözünüz neler olabilir? MEHMET ARHUTLU: 1.Tarla günü vesilesi ile sayın kaymakam ve Belediye başkanı bahçemi görmeye gelmişti. Bu vesile ile yapılan etkinliğe katkısı bulunan ve katılan tüm herkese teşekkürlerimi sunarım. DUYURU! Yeni Divriği Gazetemizde 10. Sayfa olarak, Söyleyecek Sözü Olanlar adıyla bir sayfa daha açmak istiyoruz. Okurlarımızın 5-10 cümle ile de olsa duygu ve düşüncelerini paylaşmaktan yanayız. Bu sayfaya yazı gönderebilecekler lütfen yenidivrigigazetesi@gmail.com adresine isimlerini yazdırsınlar. MUSTAFA TARAKÇI Arhutlu ailesi olarak Divriği de tarımla uğraşan çiftçi bir ailenin ferdiyim. Çiftçiliği ve Divriği yi seviyorum. Divriği Esnaf ve Sanatkârlar Odasında genel sekreterlik yapmaktayım. Üretmek ve ürettiğin ürünlerin güzelliğini görmek beni mutlu ediyor. Buda bana aileden gelen bir sevgi olmalı. YDG: Palanga Ovası Divriği için bir şans mıdır? Önümüzdeki yıllarda Divriği de tarım daha iyi bir yere gelebilir mi? MEHMET ARHUTLU: Divriği insanlarında bu tembellik olduğu müddetçe Palanga ovasında fazla bir üretim olmaz. Diriğinin yollarının yetersiz olması üretilen sebze ve meyvelerin dışarı satılamaması tarım işçisinin hiç bulunmamsı, mevcut arazinin hisseli ve paylaşılamaz olması, Soğuk hava deposu bulunmaması, Divriği de büyük ölçekli sebze ve meyve tarımı yapmayı engellemektedir. Yetkililerin Divriği de inceleme ve araştırma yapması ve hangi ürünlerin yetiştirileceği ve nasıl faydalanılacağı hakkında üreticilere bilgi vermeleri yardım ve destek olmaları gerekmektedir. Tarla günü etkinliğinde Sayın Kaymakamımız Divriği için Soğuk hava deposu ihtiyacı nın çözülmesi için söz verdi. Divriği Sıvasın Elma deposu durumunda iken üreticinin yeterli kazancı sağlayamaması, ürününü iyi değerlendirememesi nedeni ile gerilemekte ve büyümesi gereken meyve üretimi düşmeye başlamıştır. Divriği de ceviz üretimine uygun iklim ve toprak yapısına sahibiz. Çay yatakları ve vadilerin haricinde kalan aşırı eğimli tüm arazilerimizde damla sulama sistemi kullanarak ceviz yetiştirebiliriz. Benim ceviz yaptığım tarlam otuz yıl boyunca hiç ekmediğimiz aşırı eğimli idi. DSİ sulama kanalı geçmesi ile sulak hale geldi. Bu tarlaya diktiğim cevizler damla sulama sistemi ile kolaylıkla sulanmakta, yükseklik farkı nedeni ile pompa kullanılmamaktadır. Otuz yıl ekmediğimiz tarlada 7 yaşında üzerinde meyve veren yaklaşık 120 adet ceviz bulunmaktadır. Aynı durumda divriğide yüzlerce tarla olduğuna inanıyorum. YDG: Sizi örnek almak isteyenlere neler söylemek istersiniz? Beni örnek almak isteyenlere, ben diğer çiftçilerden daha iyi bir çiftçi değilim. Bir fark var ise Damla sulama sistemi kullanmamdır. Beş yıldır damla sulama sistemi kullanmaktayım. Tüm sistemi kendim kurdum ve çalıştırmaktayım. 17 dönüm elma ve ceviz bahçesi; 13 dönüm sebze yetiştirmekte olup beş yıldır sulama kanalı açmadım. Sulama yaparken elime kürek değmedi. Arazimde bir avuç toprak erozyonu olmadı. Ürünlerim yeteri kadar sulandı; çok iyi gelişme göstermektedir. Sebze ve meyve yetiştiren herkese damla sulamanın gerekli olduğunu söylemekteyim. Ancak, bizim çiftçimiz damlama sulamanın susuzluk için gerekli olduğunu bizim suyumuz çok diyerek gereksiz görmektedir. Damla sulama olmadan sebze ve meyve yetiştirilmemelidir. Bahçelerimin yeni ürüne yatması nedeni ile çıkan ürünleri pazarlamakta fazla sıkıntı duymamaktayım. Ürünlerin artması ile ileride pazarlamada sıkıntı yaşanabilecektir. YDG: Sayın Mehmet Arhutlu, Gazetemiz adına verdiğin bu kısa ve fakat özlü bilgiler için çok teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını gönülden diliyorum. Röportaj: Mustafa Tarakçı HÜSEYİN DURNAGÖZ 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 4 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 5 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Rahime ÜSTÜNER BAŞ İZMİR DE KURBAN BAYRAMI İzmir - Divriği Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Gündoğan ve Yönetim Kadrosunun Bayramın 3.günü düzenlediği "İzmir'deki Divriğililerin Kurban Bayramı Etkinliği" Bayraklı Düğün Salonunda yapıldı. Dernek Başkanı Emekli Öğretmen Hüseyin Gündoğan, konuşmasını Hoş geldiniz diyerek, şehitlerimize ve depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına Allah tan sabır ve başsağlığı dileyerek açtı. Kurban Bayramı etkinliğinde Canan Gündoğan sunuculuk görevini yaptı. Bilge Gündoğan Durmaz kamera çekimini üstlendi. Öncelikle kolonya - çikolata, yemek olarak da pilav ve ayran ikram edildi. Kurban Bayramında bir araya gelen Divriğililer davul zurna eşliğinde halay çekip, Okan Durmaz ve arkadaşlarının saz ve gitar ezgilerine eşlik ederek birlikte türküler söylediler. Yazar Cemal Şener Hakka Yürüyüşünün 1. Yılında Üsküdar Karacaahmet'teki Mezarı Başında Anıldı. Geçen sene bir televizyon kanalında Tarafsız Bölge isimli programda Din Eğitimi konulu tartışma sırasında fenalaşan Cemal Şener, kalp rahatsızlığı nedeni ile hastaneye kaldırılmış.akşam saatlerinde tedavi gördüğü Okmeydanı Memorial Hastanesinde kalbine yenik düşmüştü. 2010 Hacıbektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü" sahibi yazar Cemal Şener için 2 Kasım 2011 çarşamba günü saat 12: 00 de Karacaahmet Mezarlığı'ndaki kabri başında anma töreni düzenlendi. Törene, Cemal Şener'in eşi Av. Filiz Şener, oğlu Deniz Şener, akrabaları, yazar-sanatçı dostları okurları ve arkadaşları, Alevi kurumlarının temsilcileri katıldı. Çelenkleriyle birlikte İsmail Saçlı önderliğinde Kartal Cem evi yönetimi ve görevlilerinin yanı sıra, Hazreti Ali İnanç ve Kültürü Derneği'nden Mustafa Cemil Meriç, Halkın Sanatçıları Birliği'nden şair İsmil Aydoğmuş hazır bulundu. Kabri çiçeklerle süslendikten sonra törende dedenin Türkçe Kuran okuması sonrası dualar edildi. ÖMRÜMÜZÜN SON DEMİ! Ertunç Ağabey, Anadolu yakasında bizim dairenin altında oturuyor. Eşi Emel Hanım, yürüyüşü seven, kendisini torunlarına adamış dinamik biri. Tek çocukları var doktor. Ve bir doktor bayanla da evli. Ertunç ağabey bir büyük bankanın genel müdürlüğünde üst düzey bir görevden emekli; yaşamayı seven, iki yıl önce yakalandığı kanseri yenen, mücadeleci, yaşlılığı kabul etmeyen sevimli biri... Son yıllarda müziğe merak sardı. Kadıköy Türk Musiki Cemiyetinin koro çalışmalarına katılıyor.30 a yakın bay ve bayan arkadaşlarıyla birlikte koro çalışması yapıyor. Her yıl konser veriyorlar. İki konserinde de bulunma şansımız oldu eşimle birlikte. Herkesin mırıldanabildiği, nesilden nesil e akıp giden Türk sanat müziği parçalarını mükemmel denebilecek bir düzeyde seslendiriyorlardı. Koro içinden solo yapan arkadaşları da oluyordu. Bir seferinde Ertunç ağabey de solo olarak bir parça söylemişti. Evvelki gün sabahleyin, okula gitmek için evden çıktım; henüz kapıyı çekmiştim ki apartman boşluğunda derinden derine gelen bir müzik sesi, kulaklarımı okşadı. Bu ses Ertunç ağabeyin sesiydi. Belli ki Ertunç ağabey erkenden kalkmış kendi kendine şarkı söylüyordu. Yaşı 80 in üzerinde ki Ertunç ağabeyin her geçen gün yürümekte zorlandığı, beni bile zaman zaman tanımakta güçlük çektiği bu günlerde, kendi kendine seslendirdiği bu parça oldukça hüzün vericiydi. İster istemez iki üç dakika oyalanıp kulak misafiri oldum. Notaya uygun ses tonunu ayarlayarak moda deyimle detone olmadan söylemeye çalışıyordu o güzel parçayı. Dinlemeye değerdi ama doğrusunu söylemek gerekirse hüzünlenmeden edemedim. Ertunç ağabey yolun sonuna yaklaştığının belki bilincindeydi. Nasıl bugünlerde yapraklar sararıp, solup tek tek dallarından düşüyorlarsa biz insanlar da zamanımız gelince bu topraklara, hayata sevdiklerimize elveda diyeceğiz. Şu nağmeleri duyarak sonuna kadar tahammül edemeden, üzüntümü daha çok arttırmak istemeden Cadde ye çıktım. Düşünceliydim, hüzünlüydüm... Ertunç ağabeye ve tüm ilerlemiş yaşta ki okurlarıma en derin saygılarımla uzun ömürler diliyorum ömrümüzün son demi Son baharıdır artık. Maziye bir bakıver Neler neler bıraktık Kaleme alan: Mustafa TARAKÇI 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 5 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 6 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com SELÇUKLU DÖNEMİNDE SİVAS (Sayın Necdet Sakaoğlu nun 28 Ekim 2011 günü Mecidiyeköy/İstanbul da verdiği konferanstan özetlenmiştir.) *Sivas, MÖ 2000 li yıllardan beri yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. *Timur dan sonra Sivas büyük değişime uğramış, halkının büyük bir kısmı başka yerlere göç etmiştir. *Selçuklu döneminde Sivas surlarla çevrili mamur bir şehir idi. Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde Sivas ı Kadı Burhanettin darül mülk edinir. Dulkadiroğlu na kızını verir. Onlarla akraba beylik olurlar. *Seyyah İbni Batuta Sivas la ilgili şunları yazar: Sivas pek düzenli ve bakımlıdır. Peygamber soyundan gelenlerin ağırlandığı mekanlar vardır. Sivas Bölgenin ana şehridir. Kayseri- Sivas arasında 24 adet han vardır. Kışı çok soğuk olur. *Arap Seyyah İbni Said,13. Yüzyılda uğradığı Sivas hakkında şunları yazar: Küçük bir kalesi vardır. Sivas Beldelerin anasıdır. Tüccarlar arasında en meşhur şehirlerden biridir. Hanlarda misafir olanların her ihtiyacı temin edilir. *Sivas Camilerinin hemen tamamı vakıflara ait idi. Ancak mescitler halka ait idi. *Sivas ta 1800 yıllarından günümüze kadar gelen bir saray vardır. Bu Saray bugünkü Hükümet konağı yerindedir. Halil Rıfkı Paşa 1850 li yıllarda bu binayı yenilemiştir. Dış Cephe duvar taşları Alâeddin Keykubad ın yaptırdığı Sivas Kalesinin taşlarıdır. Bugün bu bina Sivas Valiliği olarak kullanılmaktadır. * Çifte Minare nin önünden geçen yol iki dingilli arabaların geçeceği genişlikte açılmış, Anadolu nun en eski yoludur. Altyapı çalışmaları yapılan bu yol Selçuklulardan günümüze kalan tarihi bir yoldur. *Ulu Camii, Mescid-i Cuma demektir. Cuma namazları o yıllarda yalnızca bu camilerde de kılınırdı. O dönemde Cuma Hutbelerinde şehirle ilgili olup biten önemli olaylar siyasi, iktisadi, sosyal konular hutbelerde duyurulurdu. Kahire de Şam da bile en eski dönemlerde tek bir camide Cuma namazı kılınırdı. Nüfus artınca bu camiler çoğaldı. *Sivas Cumhuriyetimizin kurulduğu bir şehirdir. TBMM nin ön hazırlıkları Sivas ta yapılmıştır. Sivas ta meclis çalışmaları olgunlaştırılmıştır. Divriği, o dönemde mutasarrufluk idi. Şehir ve kasaba arasında bir büyüklükteydi. *Divriği de Nuri Demirağ Ortaokulunda bir tiyatro salonu vardı. Nuri Demirağ o salonun sahnesinin yapımına nezaret etmek üzere ünlü Tiyatro Sanatçısı Muhsin Ertuğrul u dört ay Divriği de misafir etmiştir. *Çocuklarımızın ve gençlerimizin yetiştiği okulların fiziki yapısı çok önemlidir. Tarihi yapılar çocukları son derece etkiler. TAM MANASI Hain : Vatana hıyanet eden,zarar veren kişi Tashih etmek :Düzeltmek, doğrultmak Müstear :T akma ad, Müstesna : Benzerlerinden üstün olan,kural dışı Sam yeli : Çölden esen sıcak rüzgar Kuşluk : Sabahla öğlen arası Kahır :Derin üzüntü, acı, sıkıntı 7 ULU OZANLAR Resimdeki anıtlar Nevşehir in Hacıbektaş İlçesi nde bulunmaktadır. Yedi Ulu Ozan, Alevilikte söyledikleri Deyişler ile alevi inancını halka anlatan ve yaşadıkları dönemden bugüne Zakirler ve sözlü edebiyat ile ulaştıran kimi hükümdar-şair, kimi halktan birçoğu Ehlibeyt soyundan gelen kişileredir. Cem lerde okunan deyişlerin tamamına yakını bu ozanlara aittir. Artık, bir kutsal miras niteliğinde kuşaktan kuşağa taşınır olan bu deyişlerin görülmedik sanatsal yapısı ve 'Ulu Ozanların gerektiğinde ölümden çekinmemeleri ve yapıtları onları halk nezdinde Ulu kılmıştır. Yedi Ulular hakkında günümüzde yapılan sanatsal eserler daha çok Türkiye, eski SSCB, Bulgaristan, Makedonya, Azerbaycan, Suriye ve İran'da yayımlanmaktadır. Yedi Ulu Ozan, tarihsel süreçte Alevilik, 12 İmamlara bağlılık, dönemin siyasi sorunları hakkında halkı aydınlatan ve o dönem için önemli olan Arapça ve Farsça gibi dilleri de bilmelerine rağmen eserlerini halkın anlayacağı Türkçe dilinde veren ozanlardır. İnanışa göre hem Alevi inancı uğruna verdikleri mücadele ve katlandıkları zulüm, hem de edebi eserlerindeki insanları cezbeden içerik nedeniyle kendilerinden sonra gelen tüm ozanları etkilemiş ve Ardalarında iz bırakmıştır. Sayılan bu sebeplerin yanı sıra bir çoğunun Ehlibeyt soyundan gelmesi bu ozanların bugüne kadar Yedi Ulular olarak anılmasına sebep olmuştur. SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ- 1 1 Nisan 1921 de, 2. İnönü muharebelerin de Yunanlılar yenilmiştir. Aradan bir buçuk aya yakın zaman geçer. Yunanlılar yeni bir saldırıyla bu kez Ankara ya kadar ilerlemeyi, Ankara yı ele geçirmeyi ve Mustafa Kemal in meclisini dağıtmayı kafayı koymuşlardır. Bu maksatla, 12 Haziran 1921 de Yunan Kralı Başbakanı ve yeni Genelkurmay başkanı İzmir e gelirler. 10 Temmuz 1921 de, Yunan kuvvetleri Bursa- Eskişehir, Bursa-Tavşanlı- Kütahya ve Uşak-Dumlupınar-istikametlerinde üç koldan taarruza geçerler. Türk kuvvetleri İnönü-Kütahya-Döger- mevziilerinde savunma için tertiplenmişlerdir. 17 Temmuz 1921 de, Kütahya da Yunanlıların eline geçer. Mustafa Kemal Paşa cepheye gelir; Çekinmeden direktifini verir : Batı cephesi birlikleri önce Eskişehir-Seyit Gazi hattına, daha sonra da Sakarya nın doğusuna çekilecektir. Askerlik birimi böyle bir taktiği gerektiriyordu, bu durum süratle gerçekleştirilmeliydi. 19 Temmuz 1921 de, Eskişehir de Yunanlıların eline geçti. Türk birlikleri düşmana kuvvet kaptırmadan Sakarya nehrinin doğusuna çekilmeye başladı. Hatırı sayılır ülke topraklarının Yunanlılara terk edilmesi anlamına gelen bu durum Yunanlıları ümitlendirirken TBMM de tedirginlik yarattı. 25 Temmuz 1921 de, Türk ordusunun büyük kısmı Sakarya nehri doğusuna Haymana-Polatlı bölgesine çekilmesini tamamlamış, savunma için tedbir almıştır. Şimdiye kadar Türk ordusunun geriye çekilme manevrası göstererek icra etmiş olduğu Kütahya-Eskişehir muharebelerinin sonucu: Türk kayıpları: 1643 şehit, 4981 yaralıdır. Yunanlıların durumu ise yunan Genelkurmay Başkanı Usmanis in raporuna göre : Türkler o kadar düzenli çekildiler ki ne esir nede silah ve malzemelerini alabildik. şeklindedir. 31 Temmuz 1921 de, yunan kralı Eskişehir e gelir. 5 Ağustos 1921 de Mustafa Kemal Paşa Başkomutan olarak TBMM tarafından görevlendirilir. Ona olağanüstü yetkiler verilir. Savaş ve askerlik konusunda Meclisin tüm yetkilerini kullanabilecektir. Verdiği kararlar, yayınladığı emirler kanun gücünde olacaktır. Gün, zamanla yarışma günüdür. Alınacak tedbirlerde yapılacak işlerde mecliste uzun uzun görüşmelerle zaman kaybetmeye tahammül kalmamıştır. 7 Ağustos 1921 de, 10 adet Tekâlif-i milliye (milli hükümlülükler) emirlerinden 6 adet ini Ankara da yayınlanan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlatır. Ayrıca,telgraflarla da herkese duyurur: Birinci emirle: Her ilçede kaymakam başkanlığında bir komisyon kurulacaktır İkinci emirle: Her ev, cephede ki askerin ihtiyacı için,bir kat çamaşır, bir çift çorap, bir çift çarık hazırlayıp komisyona verecektir. Üçüncü emirle: Tüccarların elinde bulunan, askerin giyim kuşamında kullanabilecek her türlü kumaş, kösele gibi malzemelerin %40 ı,bedeli daha sonra ödenmek üzere teslim edilecektir. Dördüncü emir: Tüccar ve halkın elinde bulunan kuru fasulye, nohut, bulgur, un, yağ, sabun, tuz, şeker v.b malzemelerin %40 ı bedeli daha sonra ödenmek üzere komisyona verilecektir. Beşinci emir: Halkın elinde kağnı, at, eşek, katır gibi taşıma araçlarıyla herkes her ay bir defaya mahsus olmak üzere yüz kilometre ücretsiz yük taşıyacaktır. Altıncı emir: Ülkeyi terk edenlerin hazinedeki mallarına el konulacaktır. 8 Ağustos 1921 de de kalan dört emrini daha yayınlar: Yedinci emir: Halkın elinde ki ateşli silahlar ordu için teslim edilecektir. Sekizinci emir: Tüccarın elinde ki akaryakıtın %40 ına el konulacak, bedeli daha sonra ödenecektir. Dokuzuncu emir: Kasa tura, kılıç, mızrak ustaları tespit edilecek gerektiğine imalat için görevlendirilecektir. Onuncu emir: Halkın elinde ki taşıt araçları ve binek hayvanlarının %20 sine el konulacak, cepheye gönderilecek, bedeli bilara ödenecektir. Mustafa Kemal Paşa, o günler de milli yükümlülük emirleri ile ilgili olarak yanında bazı bakanların da olduğu bir mahalde şu ifadeleri kullanır: Amacım bütün milleti savaşla ilgilendirmek, bütün kaynakları harekete geçirmek; her evi her iş yerini cephenin bir parçası yapmaktır der. Her halde topyeküm savaş bu olsa gerektir. (Devamı gelecek sayıda) DERLEYEN: Mustafa Tarakçı 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 6 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 7 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com MUSTAFA TARAKÇI Yrd. Doç. Dr./ Em. Kur. Alb. tarakci.mustafa@gmail.com EN ETKİLİ 10 İSİM Ekim ayının son Pazar günü Hürriyet gazetesinin 4 büyük yazarı, kendi aralarında ayrı ayrı belirledikleri 10 isim arasından, müşterek bir kararla, Türkiye nin en etkili 10 ismini açıkladılar. Bir sürü de gerekçe yazdılar Herkesin hemen hemen bir numaralı isim konusunda hem fikir olduğu yadsınamaz bir gerçek, Başbakan Erdoğan. Sokakta kime sorarsanız oda başbakan Erdoğan derdi. Üçüncü isim ise Cumhurbaşkanı gül. Ona da bir şey diyemeyiz. Benim asıl üzerinde durmak istediğim Türkiye nin hali hazır en etkili ikinci isminin Fetullah Gülen Hoca efendi olması! Türkiye de bir cemaatin lideri, Okyanus ötesinde olduğu halde en etkili ikinci kişi olabiliyor! İkinci kişinin eskiden Genelkurmay başkanı olması, ana muhalefet partisi lideri olması, politik konularda duyarlı olan en büyük zenginlerimizden biri olması kuvvetle muhtemelken, bugün bu değerler değişip dindar veya dinci denebilecek ( ayrı bir tartışma konusu) bir kişinin bugün ikinci konumda olması, hem düşündürücü hem de üzüntü verici bir durum Biz laikliği şöyle biliriz: Din ile devlet işlerinin ayrı ayrı düşünülmesi. Din in devlete, devletin din e müdahale etmemesi; her ikisinin kulvarlarının farklı olması Gel gör ki bugün bu durum biraz iç içe girmiş gözüküyor Fettullah Gülen Hoca Efendi etkinliğini, devlet üzerinde ki itibarından mı alıyor, yoksa toplum üzerinde ki yaptırım gücünden mi? Hangisi olursa olsun ikisi de bir yerde aynı kapıya çıkar. Devlet, daha doğrusu hükümet halkın iradesine boyun eğmek durumunda olduğuna göre, halkın değer verdiği bir kişiye hükümetin itibar göstermemesi düşünülemez. Bu analizden şu sonuca varabiliriz: Devlet eskiden olduğu gibi laik değil veya devlet eskiden olduğu gibi laikliğe sıkı sıkıya bağlı değil. Bu dört gazetecinin, halkın nabzını tutan koca koca insanlar olduğunu, bunlardan Ahmet Hakan hariç, diğer üçünün; Ertuğrul ÖZKÖK, Enis BERBEROĞLU, Sedat ERGİN in iki büyük gazete de yıllarca genel yayın yönetmenliği yağmış olmalarından dolayı kamuoyunun nabzını tuttuklarını varsayarsak, görünüşün ya da gidişatın hiçte iyi olmadığını görmemiz mümkündür. 10 Kasım ı henüz geride bıraktığımız şu günlerde, Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal in en başat ilkesi olarak gördüğü cumhuriyetin laiklik İlkesi nin azımsanmayacak bir şekilde tehdit ve risk altında olduğunu söylememiz mümkündür. Din vardır ve lüzumludur diyen Atamızın yolundan gidecek olursak, din adamlarına saygı duymalıyız, duymamızda gayet doğaldır. Ama saygı duymak başka şey, Onu ülke üzerinde etkili konumda görmek başka şeydir. Keşke Sayın Gülen, en etkili on isim arasına girmese de en saygı değer 10 isim arasına girse daha isabetli olurdu HİÇ HATA YAPMAYAN KİŞİLER, HİÇBİR ŞEY YAPMAYANLARDIR. ÖMER FARUK KÜLTÜR Yrd. Doç.Dr. ofarukkultur@yahoo.com Paylaşım Kültürü İnsanlar arasında mal ve iradenin paylaşımı meselesi tarih boyunca en canlı konuların başında gelmektedir. Bunun için çıkan savaşlar iç karışıklıklar dökülen kanlar kaybedilen canlar caba sı olmuştur. Düşünürler, felsefeciler, dinler siyasi sistemler bu konuda hep bir şeyler söylemişlerdir. Ancak, insanlık var oldukça bu mesele hep konuşulacak bir türlü konsensüs a ulaşmak çok zor belki de imkansız olacaktır. Çünkü insanın yaratılışındaki özellikler bencillik- digergamlık çalışkanlık -tembellik cimrilikcömertlik, sevgi-nefret, kardeşlik düşmanlık gibi insanı harekete geçiren duygular ve düşünceler med-cezir gibi sürekli hareket halindedir. Birde, insanların aynı duygu, düşünce, ideal mefkûre ve dini inanışa sahip olmamaları birçok değer yargılarının çarpışması şeklinde cereyan etmektedir. Bozulmuş Hıristiyanlık, başlangıçta krallarla baş edemeyeceğini anlayınca, uzlaşmış, birbirlerinin işlerine karışmadan ortak hareket ederek, hâsılatı bölüşme şeklinde yürütmüş daha sonra etkisi de azalınca laisizm devreye girerek bir köşeye çekilmiştir. İslamiyet ise zayıfları güçlülere ezdirmemek için birçok kurallar getirmiştir. Zekât sadaka fitre kurban gibi bunu da önce gönül rızası ile yapmayı arkasından ise bir gereklilik olarak kurumsallaştırmıştır. Birde paylaşmanın alt sınırını belirleyip üst sınırını belirlememiştir. Böylelikle paylaşmaya dayalı bir sistem olduğunu deklare etmiş durumdadır. Ayrıca, Servet ve iktidarın hep aynı kişilerin elinde toplanmasının yanlış olduğunu açıklamıştır. Yahudilikte iktidar sahipleri ile dini kesim işbirliği yapıp Siyonizm ilkelerinin gerçekleşmesi için elbirliği içinde hareket etmiş darda kalan dindaşlarını azınlık psikolojisi ile desteklemeyi uygun görmüştür. Kapitalizm zaten paylaşmayı değil paylaşmamayı esas aldığı için, kodlarında karşılıksız verme olmadığı için, karşılıklı verme yani faiz müessesi çok gelişmiş bütün sistem nerdeyse bunun üzerine kurulmuştur. Ancak, bunun sürdürülemez bir olgu olduğu açıktır. Peki, bu kadar yıl nasıl ayakta durduğu ise zor ile askeri güç ile payandalanmıştır. Bugün büyük bankaların batması devletlerin çok yüksek miktarda sübvanse etmeleri, ölümü biraz geciktirebilmek faslındandır. Amerika da başlayıp dünyaya yayılan Wall Street protestoları gerçekte o bölgedeki New York Menkul Kıymetler Borsası bankalar Amerikan Menkul Kıymetler Borsası ticaret borsaları stock broker firmaları ve bazı büyük şirketlerin merkezleri arasında adeta ortada sıçan vaziyetine getirilip topun hep onların ayağında olup sade insanın topu kapabilirim amacıyla kan ter içinde kalmasına rağmen bu uğraşın boşuna olduğu anlaşılmıştır. Komünizm ise sözde eşitliği sağlama adına çıkıp, siyasi iradenin tek elde polit büroda tutulup kitlelerin kaderine istediği gibi hükmetmesi şeklinde sonuçlanıp, herkes eşittir fakat bazıları daha eşittir sözü gereği, paylaşımın en kötüsünü yapmakla sonuçlanmış; Geride kan ve gözyaşı bırakarak tarihin hükümler arşivine kaldırılmıştır. İnsanlık yapısı gereği hep iyiye güzele faydalıya doğru bir arayış halindedir. Bütün limanları gezip en güzel koya yerleşme düşüncesi dünyaya gelen her insanda vardır. Önemli olan, güzeli çirkinden faydalıyı zararlıdan ayıracak melekelere sahip olmak, yoksa onları edinme gayreti içinde olmaktır. İlânihaye zulüm ve haksızlık hüküm süremez. Elbet bir gün hak yiyenler zulüm yapanlar yaptıkları ile baş başa kalacaklardır. MUTLULUĞU TATMANIN YEGÂNE ÇARESİ, ONU PAYLAŞMAKTIR. ÇÜNKÜ MUTLULUK İKİZ DOĞAR. Byron 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 7 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 8 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com Şengül Duran Gençdal Divriği ÖDP Eski İlçe Bşk. FERHAT İLE BERNA Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, diye başlayan bir aşk hikayesi değil Ferhat ile Berna nın öyküsü. İsimler sadece aşk hikayelerinde bir araya gelmiyor günümüzde. Ama masal dinlemeye pek hevesli bir milletiz ya işte size masalımsı bir anlatım. Bir varmış bir yokmuş üç tarafı denizlerle çevrili yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan tarihi bir mirası olan toprakları bereketli, insanları iyi niyetli, başların pek keyifli, ayakların çok eziyetli yaşadığı bir ülke varmış. Cennet gibiymiş her köşesi. İnsanların arasında müthiş farklılıklar varmış gelirde, giderde, içerde, dışarıda, parada, pulda, okulda, sırada. Bu arada okulda sırada derken Ferhat ile Berna geldi aklıma. Onlardan bahsedecektim. Ferhat ile Berna 22 yaşında üniversite öğrencisiymiş. Berna nın babası Yusuf Yılmaz Kıbrıs ta gece bekçiliği yapıyor, gündüzde eşiyle bahçede tarlada çalışıyormuş. Dişinden tırnağından arttırdığıyla 3 çocuğunun üçünü de üniversitede okutuyormuş. Ferhat ın babası malulen emekli, annesi çay ocağında çalışıyor, ek iş olarak da temizliğe gidiyormuş. Ferhat ile Berna ailelerinin bu zorlu mücadelelerine tanıklık ederek büyümüşler. Küçükken yetindikleri bu zorluklara büyüyünce bilinçlenince isyan etmişler. Parası olmadığı için yürümek zorunda kalan, karnını simit ve çayla doyuran, yemek ve yurt parası olmadığı çalışmak zorunda olan kum eleyen, harç katan, tuğla taşıyan, komilik, kasiyerlik, tezgahtarlık yapan arkadaşlarını gördükçe öfkeleri büyüyormuş. İzmir de binanın dış cephesini boyarken 20 metre aşağı düşüp yere çakılan Nesih Taşkın ı, yaz tatilini temde çalışırken alkollü zengin yaşıtının otomobilinin altında kalan Diyarbakırlı matematik öğrencisi, Hacettepeli amele Vanlı Abdullah ı, İstanbul üniversiteli Samsunlu sıvacı Arif i, Ağrılı inşaat işçisi Ömer i, Zonguldaklı liseli Pelin i görerek öfkelenerek dile getirme sorumluluğu hissetmişler kendilerinde. Başbakanın açılım turlarının birinde ''PARASIZ EĞİTİM İSTİYORUZ ALACAĞIZ'' yazılı bir pankart açmışlar. Kıyamet kopmuş birden. Çünkü yaşadıkları ülkede doğuştan gelen şartların yarattığı bir takım sınıf ayrılıkları varmış zenginler okuyamayan çocuklarını zorla okutmak için özel üniversiteler açtırıp milyarlar öderken zor şartlar altında okumak için bin bir eziyete katlanan zeki çocuklar har(a)ç paraları, katkı payları, kayıt paraları derken bin bir zorluklara katlanıyorlarmış. Eğitimin rant ve sektör alanına dönüştürülmesine sessiz kalamayan bu iki onurlu öğrenci açtıkları bu pankarttan ötürü yaka paça gözaltına alınmışlar, bir sürü iddianame hazırlanmış. Haklarında yasa dışı eylemden saymışlar bu masum eylemi. Beraatlarını isteyen savcıyı başka davaya tayin etmişler ve 18 ay tutuklu kalmışlar cezaevinde. Okullarından da atılmışlar üstelik. Ferhat ın annesi Berna nın babası çocuklarına tam destek vermişler çocuklarının öfkelerine hak vermişler çünkü onlarda öfkelilermiş'' biz namusuyla helal para kazanan insanlarız çalmadık, çırpmadık, haksızlık yapmadık, kimsenin hakkını yemedik kendi emeğimizle çocuklarımızı bu günlere getirdik''diye seslerini duyurmaya çalışmışlar. Ülkenin vicdan sahibi, duyarlı insanlarını da arkalarına alarak mücadele etmişler hırsızın, arsızın, tecavüzcünün, katilin, çetelerin, düşünen, sorgulayan hak ve hukuk arayışındaki insanlardan daha az tehlikeli görüldüğü bu güzelim ülkenin zindanlarında 18 ay yattıktan sonra kavuşabilmişler çocuklarına özledikleri kokularını içlerine çeke çeke bağırlarına basa basa. Mutlu sonlanmış gibi görünse de henüz bitmemiş bir öykü. Arkasında bıraktığı yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklarla dolu 18 ayı geride bırakarak ve yarınlara olan inançla daha eşit ve özgür bir eğitim için yapılan mücadeleye bir nefes katarak. İsimsiz ve sahipsiz onca yaşıtının öyküsünü bir defada anlattılar bizlere Ferhat ile Berna. Gökten üç elma düştü. Biri benim alnıma, biri okuyanın alnına, biri de güzel yarınlara olan inancını yitirmeyenlerin alnına. HERKES DUYDUĞU TRAMPET SESİNE GÖRE YÜRÜMELİ. BAŞKASININ TRAMPET SESİNE GÖRE YÜRÜYENLER, ÇEVRESİNE UYUM SAĞLAYAMAZLAR. KONUK YAZAR Ahmet Yozgatlı/ Eğitimci İLKÖĞRETİMİN HER BASAMAĞINDA AYRI BİR BRANŞ ÖĞRETMENİ Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı,yüce bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esirliğe ve sefalete terk eder.atatürk İlköğretimin ilk üç yılında,çocukların tek bir sınıf öğretmenine ihtiyacı olduğu kesindir.çünkü bu zor dönemde,çocuğun anne-baba sıcaklığını hissedebileceği,ayrıcalıklı bir insana ihtiyacı vardır.bu duyguyu ona verebilecek tek insan da gerekli bilgi birikimli ve deneyimli sınıf öğretmenidir.bu yüzden sınıf öğretmenliği çok önemli ve uzmanlık isteyen bir branş olarak karşımıza çıkmaktadır.ama ne kadar nitelikli olursa olsun,tek bir sınıf öğretmeninin4.ve 5. sınıfların her branş dersinde uzman olamayacağı da ayrı bir gerçektir. İlköğretimin 1.,2.,3.sınıflarında çocuğa okuma-yazma öğretip temel kavramları algılamasında yardım eden,çocuğun psikolojik ihtiyacına cevap verip onlara okulu ve öğrenmeyi sevdiren,hayatta kullanacağı kurallar bütününü,tüm sevecenliğiyle onlara aktaran,kısaca;çocuğa ilerideki hayatında kullanacağı doğru değerleri veren hep bu uzman sınıf öğretmeni olacaktır. Günümüzde ki uygulamada, bir sınıf öğretmeninin tekrar 1.sınıfa dönmesi ne yazık ki 5 yılda bir gerçekleşiyor ve dolayısıyla bu konuda uzmanlaşma çok zor gözüküyor.ayrıca her beş yılda bir 4. sınıfa gelen öğretmeni branş dersleri ile uğraşmak zorunda kalıyor.bu durumda da öğretmen,kendisini daha yetkin gördüğü derse ağırlık vererek,diğer dersleri ikinci üçüncü plana itiyor.sonuç olarak da bu itilen dersler hiç hak etmedikleri halde çocukların korku rüyası haline geliyor. İşin doğrusu,4.sınıftan itibaren tüm dersleri,o konuda yetişmiş branş öğretmenlerinin vermesi;bir de bu dersler o ders için donatılmış özel dersliklerde verilirse sözgelimi çocuğun zevk alabileceği ilgisini çeken araç ve gereçlerle donatımlı modern sadece matematik dersi yapılan matematik dersliği,sadece fen dersinin yapıldığı fen dersliği,sadece resim dersinin yapıldığı resim dersliği,sadece müzik dersinin yapıldığı müzik dersliği...olursa bu derslerde öğrencinin korkusu olur mu?derslerimize gelince TÜRKÇE Türkçemiz dururken okullarımızda kimi dersler için de olsa öğretimi yabancı dilde olmanın çocuklarımıza ne kazandırdığını,gerçekten ne kaybettirdiği üzerinde düşünmeye değer bir konu değil mi? YABANCI DİL ÖĞRENİMİNE EVT YABANCI DİLLE EĞİTİME HAYIR Kendi dilinin kurallarını bilmeyen kişinin başka dillerin kurallarını öğrenmesi o kişiyi yükseltmez bilakis küçültür. Kültür mozaiğinin yaşadığı ülkemizde TÜRKÇE, varlığımızın mayasıdır,düşüncemizin adıdır,birliğimizin çimentosudur. MATEMATİK FEN BİLGİSİ Bilimlerin ortak dili MATEMATİKTİR.Bu bilim dili aynı zamanda uluslararası niteliktedir.bu suretle her konuda net düşünebilen,sorgulayabilen,kendine güvenen,yaratıcı insanlar yetiştirecektir. Fen eğitimi,bilimsel şüpheyle,deneyle,gözlemlerle çocuğu ve genci,tabiattaki düzeni neden-sonuç ilişkisini kavramaya yöneltecek gerçeğin doğru bilgisine götürecektir. SOSYAL DERSLER Kişinin kendi ülkesinin ve içinde bulunduğu insanlığın geçmişindeki olay ve şartları, imparatorlukların yükseliş ve düşüşlerini; uygarlıkların gelişimlerini kontrol eden, kanunları anlamaya ülke ve dünya coğrafyasını tanımaya yer veren tarih ve coğrafya dersleri eğitimimizde çok önemli bir yer tutar. Ülkesini seven, geçmişinden gurur duyan ve ders alan insanlar yetiştirmek için çocuk ve gençlerimize atalarının bulundukları çağlardaki şartlarda değerlendirmeyi, her ne olursa olsun ülkelerini sevmeyi,atalarına sövmemeyi,gelecekte ülkelerinin gelişmesi için çaba harcayabilmeyi öğretmeliyiz. RESİM-MÜZİK-BEDEN Çocukların resim-müzik gibi sanatsal aktivitelerle estetik duyguları geliştirilmeli, güzellikleri takdir edebilen kibar insanlar olarak yetiştirilebilmeleri sağlanmalıdır. Bu sayede kendi kültür birikimini de tanıyıp kendisine yabancılaşmasını da engelleyecektir. Spor, çocuğu sağlıklı, güçlü ve dayanıklı bir beden kazandırırken mücadele gücünü artıracak takım çalışmasına alıştıracak, reflekslerini kontrol etmeyi öğretecektir. AHLAK-DİN EĞİTİMİ Ahlak eğitimi olmadığı takdirde her şeyin temeli olan zihinsel denge gelişmez.çocuğun kibir,düşmanlık,intikam,kıskançlık,bencillik gibi kötü hislerini kontrol etmek;yardımseverlik,dayanışma,vatanseverlik gibi iyi hislerini geliştirmek gerekir. Hayatın temelinde trajik olan akışına karşı bireyi en iyi korumayı dini inanç ve felsefe sağlayabilir. Eğer gençlerimizin kuvvetli bir inanç sistem ive sorgulama gücünü geliştiren felsefeyle donatabilirsek, hayata otomatik bir oyuncak olarak atılımların önünü kesebiliriz. Unutmayalım ki:milli DEĞERLERDEN,BİLİMSELLİKTEN YOKSUN EĞİTİM SİSTEMİ BİR ÜLKENİN HASTALIKLARININ ANA KAYNAĞIDIR. TAKLİT, HİÇBİR ZAMAN SAYGI GÖRMEZ. 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 8 ÜCRETSİZDİR

15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 9 İrtibat: yenidivrigigazetesi@gmail.com ÖNCE SİZİ HEMŞERİLERİMİZ TANISIN! 15 KASIM 2011 SAYI: 15 SAYFA 9 ÜCRETSİZDİR