Sevgili Sarı-Siyahlılar



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)


DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELER

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller

Lise Kısmı Öğretim Yılı I. Dönem Sonu Sınav Takvimi için tıklayınız

FİZİKİ ŞARTLAR ve OKUL İMKÂNLARI. Laboratuarlar

Jamie Foxx J

Öğr. Gör. Dr. Çiğdem YİĞİT

Benimle Evlenir misin?

2016'nın ilk 5 ayını geride bırakıyoruz. Grup Göktürkler için bu dönem nasıl geçti?

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

İstanbul Erkek Liseliler Derneği Aylık Bülteni

Rutinler temamız kapsamında sabah sporu yaptık, grup sohbetleri ile paylaşımlarda bulunduk. Sabah sporunda reçel yaptık, hayali reçellerimizi

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

D-MARİN DE, 3 TENOR U 3 BİN KİŞİ İZLEDİ

Orhan benim için şarkı yazardı

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

İÇİNDEKİLER. Gençlik te İlköğretim Haftası. 1. Sınıf Okula Uyum Haftası. 5. Sınıf Okula Uyum Haftası Gençlik te Veli Toplantısı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Kaynaklarımız Üç Kumbara

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

16 KASIM Ekim 2018

SOSYALLEŞEBİLEN ÖĞRENCİNİN İLETİŞİMİ DE GÜÇLÜ OLUYOR

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

VKV Koç Özel İlkokulu, Ortaokulu ve Lisesi Sık Sorulan Sorular

Akıllı ve Çevreci Hastane Yatırımları

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

10/02/2011. Kulübümüzün Toplantısına Hoşgeldiniz. Ankara Bahçelievler Rotary Kulübü

Sorumluluk Çalışmalarımız

lkokul Eğitim Koordinatörü

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

ÖZEL VEGA OKULLARI ÖĞRETİM YILI 3. SINIF DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA KÜLTÜR SORGULAMA ÜNİTESİ BÜLTENİ

Şimdi yukarıdaki karikatürden yola çıkarak küçük bir öykü yazın. Hayal gücünüzün derinliklerine inmeye hazır mısınız? Yalnız bazı kurallarımız var!

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

FAZIL SAY BÜYÜK ALKIŞ ALDI

SADECE BİR ÇANKAYALI DEĞİLİM; ULTRA ÇANKAYALIYIM

Fotoğraf Sevdalısı Bir Doktor:

DÖNEMİ ETKİNLİKLERİ

Çocukların Medya Tüketimleri ve Yaşam Tarzları. Nobody s Unpredictable

Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu dönem de Sevgi Gönül Kültür Merkezimiz sanatla dolu bir sezon geçirdi.

ORTAOKUL VELİ TOPLANTISI YAPILDI

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Evimiz Yuvamızdır Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası TÜRKÇE Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası 5N 1K KÜTÜPHANE

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI İLKOKUL BÜLTENİ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

HAKKINDA DUYURU ŞİİR DİNLETİSİ

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

SATRANÇ. Satranç öğrenmek benim için her zaman zor olmuştur. Yirmi yaşıma gelmeme rağmen

*2012 Mart ayı sonunda çıkardıkları albümleri ile müzik piyasasına Zımba gibi giriş yapan grup ;

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

GÖKYÜZÜ EĞİTİM KURUMLARI

EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİ EYLÜL AYI HAZIRLIK-ARI GRUBU BÜLTENİ

Eğitim-Öğretim Yılı Kütüphane Bülteni Sayı:2 Haziran 2016

ÇANKAYA ÜNİVERSİTESİ BENİM GELECEĞİM OLDU. Sayın Yurduseven öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

HALİKARNAS THE CLUB BODRUM EĞLENCE HAYATINA VEDA EDİYOR

BARIŞ MANÇO ANISINA MERHABA KONSERİ

Haftasonu Etütleri Başlıyor..

KİTABININ GELİRİNİ, İHTİYACI OLAN KIZ ÇOCUKLARINA VERECEK

VEGA OKULLARI 2. SINIF SANAT SORGULAMA BÜLTENİ DİSİPLİNLERÜSTÜ TEMA

Anne Blume Ey saymakla bitmeyen kadın, Kimsin sen? Sen sanatsın. Istanbul Lisesi Resim Bölümü

İŞİTME ENGELLİLERDE EVLİLİKTE DAHA AZ SORUN YAŞIYOR! - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Yapı Kredi Play Relansman

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI BEYLERBEYİ YERLEŞKESİ OKULLARI EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 36. VELİ BÜLTENİ

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

Programı Seçme Sınavı

Çocuklarınıza interneti yasaklamayın; yaptıklarını takip edin. 12 Ocak 2014 Pazar günü, İELEV Eğitim Kurumları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Servisi

ERASMUS BAHAR DÖNEMİ Accademia della Moda İtalya DİDEM ALTUNKILIÇ

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Sevgi evlerinde kalan kardeşlerimize konser düzenledik. Huzurevi ziyaretlerimiz ara sıra oluyor,gönül Köprüsü diye bir proje de yer alıyoruz.

İlkokul Eğitim Koordinatörü TÜRKÇE

Avrupa nın en cesur ülkesi Türkiye

ÖZEL İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ VAKFI ADIGÜZEL OKULLARI ÇEKMEKÖY ANAOKULU TAVŞANLAR SINIFI MAYIS AYI KAVRAM VE ŞARKILAR

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

İTÜ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI BEYLERBEYİ ÖZEL ANAOKULU, İLKOKULU VE ORTAOKULU EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 30.VELİ BÜLTENİ

Sevgi Başman. Resimleyen: Sevgi İçigen

ÖZEL OKAN İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

Türk filmleri günü!..

Nükhet YILMAZ TÜRKÇE En Büyük Takım Bizim Takım Konu ve Ana fikir Basit Türemiş ve Birleşik Kelimeler KÜTÜPHANE


EĞLENCEM MEDYA. Prof. Dr. E. Nezih ORHON. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi

Özlemle Anıyoruz. Robot Kulübü * Ahşap Boyama * Ebru Sanatı * Hayat Güzeldir * Gizli Gelen Davetiye. Bu Hafta Neler Oldu?

Tekfen Filar Mini Resim Yarışması Sonuçlandı 2013 / 2014 SAYI: 19. Haftanın Bazı Başlıkları

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

OKUL MECLİS BAŞKANLARIMIZI OKUL MÜDÜRÜMÜZ TEBRİK ETTİ

Menümüzü incelediniz mi?

Transkript:

S A R I S İ Y A H 1

SUNUŞ Sevgili Sarı-Siyahlılar Hareketli bir Haziran ayının ardından bu sürecin en önemli parçası haline gelen şarkıların da etkisiyle dergimizin Şarkılar Seni Söyler başlıklı 13. sayısı ile karşınızdayız. Yaz döneminde yapmış olduğumuz hazırlıkları Eylül ayında okulların açılmasıyla beraber hayata geçirmeye başladık. Eylül ayının ilk haftası yine yüksek bir katılımla gerçekleştirdiğimiz Geleneksel Bahçe Yemeği nde mezunlarımız okul bahçesinde keyifli bir akşam geçirdiler. Geçtiğimiz senelerde Mentorkoç ismiyle başlatılan ve İstanbul Liseli abla ve ağabeylerin genç kardeşlerimize tecrübelerini aktardığı projemizi İEL li Abla/Ağabey-Kardeş Projesi ismiyle yeniden hayata geçirdik. Başvuruları takiben Kasım ayında bir tanışma toplantısı düzenlendi. Okulumuza yeni başlayan Sarı Siyahlı kardeşlerimize hoşgeldin demek amacıyla İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı nın öncülüğünde camianın diğer kurumlarının da katılımıyla bir etkinlik düzenledik. Bunun yanında her sene olduğu gibi, bu sene de ayrı bir toplantıyla camiamızın değerlerini ve derneğimizle ilgili bilgileri hazırlıkta okuyan kardeşlerimize aktardığımız Hazırlıklarla Tanışma Toplantımızı sevgili ağabeyim Fatih Aydın 74 ün güzel sunumuyla gerçekleştirdik. Yine Nisan ve Mayıs aylarında pilot olarak uyguladığımız Yatakhane Ağabeyliği/Ablalığı ve Hekimliği projemizi öğrencilerden de aldığımız geri dönüşler doğrultusunda hayata geçirdik. Mezunlarımızın yatılı okuyan kardeşlerimizle vakit geçirip, onlara destek olacakları Yatakhane Ağabey/Ablalığı projesinin yanında yine sağlık noktasında onlara destek olabilecek gönüllü mezun doktorlarımızın yer aldığı bir ağ oluşturulmasına başlandı. Bu sene de 29 Ekim 2013 tarihinde, Sarı Siyahlılar olarak Cumhuriyet Bayramı Fener Alayı nda beraberce yürüdük ve Cumhuriyetimizin 90. yılını kutladık. Yeni sezona güzel hedeflerle başlayan İstanbulspor basketbolda üst üste galibiyetler almayı sürdürürken, futbol takımı da bu sene Süper Amatör Lig de başarıyla mücadele ediyor. Sarı Siyahlıları spor gibi güzel bir amacın etrafında buluşturmanın yanı sıra sosyal sorumluluk bilincine de bir katkımız olması amacıyla TEMA nın genç çevre liderleri yetiştirmek için başlattığı projeye destek olmak için 17 Kasım 2013 günü İstanbul Maratonu nda 20 Sarı Siyahlı olarak koşuyoruz. 23 Kasım da her sene olduğu gibi bu sene de son 5 senenin mezunlarıyla kahvaltımız var. Genç mezunları bir araya getirmeyi hedefleyen bu etkinlik her sene olduğu gibi bu sene de daha kıdemli mezunlarımızın katılımıyla daha da keyifli olarak gerçekleşecektir. Okulumuzla ilgili Derneğimiz, İELEV ve OAB olarak hazırladığımız ortak duyuru metnini dergimizin bu sayısında tekrar sizlerle paylaşıyoruz. Önümüzdeki Aralık ayında Olağan Genel Kurulumuz ve Kış Aşuremiz gerçekleşecek. Sevdiğiniz müziklerin eşlik ettiği keyifli okumalar diliyorum. Zeynep Erverdi 00 stanbul Erkek Liseliler Derne i Baflkanı derneginiz@ielder.org.tr

DUYURU Lisemizle İlgili Son Gelişmeler Değerli Sarı Siyahlılar, Son günlerde camiamızı ilgilendiren önemli konulardaki bazı gelişmelerle ilgili olarak camiamızın kurumları olan İELDER, İELEV ve İLOAB tarafından yapılan çalışmalara ilişkin kısa da olsa bir bilgilendirme yapmamızın yararlı olduğunu düşünüyoruz. Lisemizin Öğrenci Kontenjanının Arttırılması Bilindiği gibi, geçtiğimiz yıllarda Lisemizin 180 olan yıllık öğrenci kontenjanı, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, diğer liselerde yapılan kontenjan arttırımına paralel olarak bu yıldan itibaren 204 e çıkarılmış, böylece yeni kayıt olacak öğrencilerin sınıf mevcutları 4 kişi artarak 34 öğrenci olarak belirlenmiştir. Bu arttırımın okulumuzda 30 kişilik sınıf mevcuduna göre oluşturulan öğretmen ve laboratuar düzenini olumsuz etkilemesi ve eğitim ve öğretimde bazı zorlukları beraberinde getirmesi ön görülmektedir. Durum, öncelikle Lisemizin vekaletle sürdürülen Müdürlük Makamı ve Alman Bölüm Başkanlığı, ardından İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile görüşülerek değerlendirilmiş ve Lisemizin İl Milli Eğitim Müdürlüğüne ilettiği yazı ile kapasite artırımının sakıncalarına dikkat çekilmiştir. İELEV Yönetimi tarafından da Ankara da Orta Öğretim Genel Müdürü Sayın Ercan TÜRK ziyaret edilerek kendisine kapasite arttırımının yaratacağı sakıncalar ve Türk ve Alman Hükümeti arasında imzalanmış olan protokol hakkında bilgi aktarılmıştır. Ardından, İELEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ata ANIL, İELDER Başkanı Zeynep ERVERDİ ve beraberindeki Sarı Siyahlılar tarafından gerçekleştirilen ziyaret sırasında konuya ilişkin detaylar Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nabi AVCI ile paylaşılmıştır. Ayrıca, Bakanlık bünyesinde konuyu aktarma ve karar değişikliğine gidilmesi için çaba harcanmıştır. Okul velileri aracılığı ile İLOAB tarafından Orta Öğretim Genel Müdürlüğünde daire başkanları ile görüşmeler yapılmıştır. Lisemize Müdür Atanması Lisemizin eski müdürü Yard. Doç. Dr. Sakin ÖNER in emekliye ayrılmasının ardından boşalan müdürlük makamı, o tarihten bu yana vekaleten sürdürülmektedir. Lisemize bir müdürün bir an önce atanması amacıyla girişimler çeşitli kanallardan sürdürülmüş, Sayın Bakanımızın ziyaret edilmesi sırasında camiamızın bu konudaki hassasiyeti ve beklentisi de Sayın Bakana aktarılmıştır. Kendisinin konu ile ilgilenmiş olması bu makama bir an önce bir atama yapılacağı konusunda ümidimizi artırmış olup, bu konudaki beklentimiz sürmektedir. Pansiyon Binası Pansiyon binasının durumuna netlik kazandırılması amacıyla Derneğimiz, Vakfımız ve Lisemiz Okul Aile Birliği tarafından ayrı ayrı bazı değerlendirme çalışmalarının sürdürüldüğü sırada basında yer alan çarpıtılmış haber sonrası bu çalışmaların ortaklaşa sürdürülmesi amacıyla camiamızın bu kurumlarının yöneticileri bir araya gelmiş ve çalışmaları bir arada sürdürmenin camiamızın yararına olduğu konusunda fikir birliği oluşturulmuştur. Bu konuda şimdiye kadar yapılan yazışmalar, Milli Eğitim Müdürlüğüne iletilmiş, raporlar tekrar klase edilip, ilgili makamlara sunulmuştur. Kamuya ait bir bina olan pansiyon binasında yapılacak her türlü inşaat, devletin ilgili makamlarının iznine bağlı olduğundan, bu konuda camiamızın kurumları tarafından verilecek desteğe resmi olarak onay alabilmek için, Lisemiz müdürlüğü üzerinden İl Milli Eğitim Müdürlüğümüze başvuruda bulunulmuştur. Gelinen aşamada, talebimize ilişkin onay beklenmektedir. Bu süreç sırasında vakit kazanabilmek amacıyla, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bilgisi dahilinde İstanbul Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi nden 3 ayrı heyet pansiyon binasında ön inceleme gerçekleştirmiştir. Ayrıca, özel bir yapı denetim şirketine de ön inceleme yaptırılmış ve tüm bu çalışmalar sırasında elde edilen ön bilgiler camiamızın kurumları tarafından resmi makamlarla paylaşılmıştır. Değerlendirme çalışmalarının kurumlarımız tarafından finanse edilerek fiilen sürdürülmesi için teklifimizin onaylanması ve resmi olarak görevlendirilmemiz gerekmektedir. Yukarıdaki bilgilendirme ile paylaşmaya çalıştığımız üzere, gerek mezunlar tarafında faaliyet gösteren İstanbul Erkek Liseliler Derneği ve Lisemiz mezunlarının oluşturduğu İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı yönetimleri gerekse okulumuz bünyesinde görev yapan Okul Aile Birliğimiz, sorumluluklarının farkında olarak, Camiamızın ve Lisemizin çıkarlarını korumak ve çağdaş eğitime katkıda bulunmak amacıyla gerekli çalışmaları omuz omuza sürdürme kararlılığındadırlar. Camiamıza saygıyla duyurulur. Not: Yukarıda belirtilen konularda katkı sağlayabileceğini düşünenler derneginiz@ielder.org.tr veya atillao@ ielev.org.tr adresinden iletişim kurabilirler. İstanbul Erkek Liseliler Derneği İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı İstanbul Lisesi Okul Aile Birliği

EDİTÖRDEN Merhaba, Şarkılar seni söyler sayımız, adından da anlaşıldığı gibi müzikle dolu. Öyle ki, konu müzik olunca bir adım öteye geçip dergimizi, içine interaktivite katarak sesli (müzikli) hale bile getirdik. Basılı bir derginin bu derecede dinlenebilir olması durumu sanırım ilk defa yapılıyor. En azından bu yoğunlukta ve bizim ulaşabildiğimiz bilgilere göre. Nasıl Dinleyeceksiniz? Tahmin edeceğiniz gibi, bu sayının konularında pek çok müzisyen ve şarkının adı geçmekte. Biz de istedik ki, sizler o yazıyı okurken bahsi geçen şarkılar da size eşlik etsin. Okuduğunuz konuların içine rahatlıkla fark edeceğiniz QR kodlar yerleştirdik. Tek yapmanız gereken bilgisayarınız, tabletiniz ya da akıllı telefonunuzun kamerasına ve bir QR kod okuyucu program yardımıyla bu kodu okutmak. (QR kod okuyucu pek çok program var. Bazılarını ücretsiz ve çok hızlı indirebiliyorsunuz.) Anlatması karışık gözükse de, kullanması çok kolay. QR kod indirme imkanı olmayan okuyucularımız (artık dinleyicilerimiz de diyebilirim sanırım) için her yazının sonuna ilgili You Tube sitesinin linkini de koyduk. Bu linkleri ayrıca e-posta ile de göndereceğiz. Yeni Sayının Konusu Bir sonraki sayımızda şu soruyu soruyoruz: Benimle oynar mısın? Homo Ludens oynayan insan kavramından hareketle, insan oyun ilişkisini ele alacağız. Çocukluğumuzdaki oyunlara, oradan lisedekilere keyifli bir yolculuk yapacak, yolculuğumuzda sahne sanatlarına, sinemaya ve sanatın diğer dallarına da uğrayacağız. Oyunlar zaman makinesi gibidir, oyuncuyu öyle bir mekan ve zamanın içinde gezdirir ki, oynayan geri dönmek istemez. Tıpkı müzik gibi. Bir şarkı dinlersiniz, zamanda ve mekanda bir aralık açılır ve sizi başka bir yere, başka bir zamana götürür. Barkod okunduğunda karşınıza o parçanın yer aldığı You Tube sayfası çıkacak. Bazı kodlarda tek bir şarkının linki var. Ancak bir yazıda sayıca çok şarkıdan bahsedilmişse, o sayfaya koyduğumuz kodun sizi ulaştırdığı You Tube sayfasında bu sefer pek çok şarkıdan oluşan bir liste olacak. Kullandığınız aracın özelliğine göre parçaları arka arkaya (ya da listede atlamalar yaparak) dinleyebileceksiniz veya dinlemek istediğiniz şarkı için tekrar liste sayfasına dönmeniz gerekecek. Güz sayımızın götürdüğü keyifli yerlerde görüşmek üzere. İyi okumalar ve dinlemeler. Tansel Atasagun 87 SARISİYAH Dergisi Genel Yayın Yönetmeni tansel@tanselatasagun.com

hayalgucutanitim.com

XXXXX 18 Şarkılı Türkülü Türkiye Tarihi Dergimizin Sanat Yönetmeni Ragıp İncesağır ve müzik yazarı Murat Meriç ilk tanışmalarının yıldönümünde buluştular ve müziğin Türkiye deki hikayesini konuştular. Dosya İçindekiler 8 Kimlik ve İletişim Biçimi Olarak Müzik Müzik ve bireyin/toplumun sosyo-bilişsel, psikolojik, sosyal psikolojik ve sosyo-kültürel ilişkisi üzerine bir değerlendirme. Tansel Atasagun 87

SARIS YAH Say 13 GÜZ 2013 10 12 32 36 46 48 Şarkılar Beni Söyler Ali Saydam 65 Hoşgeldin 60 ların Ruhu Mavi Işıklar röportajı Gezi Ruhu Murat Beşer İsyanlardaki Şarkılar Furkan Şafak 00 Şarkılar Neyi Söyler? Fuat Yalçın 72 Müzik & Matematik Bilgisayar Mühendisi ve Müzisyen Doç. Ali Taylan Cemgil 87 ile röportaj KAPAK Gel, İçeride Eğlence Var 40 Piyanist ve besteci Ayşe Tütüncü ile İstanbul Lisesi yılları, müziği ve projeleri üzerine bu keyifli sohbeti Tansel Atasagun 87 gerçekleştirdi. 52 54 66 Şiir, Aklın Açtığı Yaraları Tamir Eder A. Aylin Çalap Yaşam Dönemeçlerimde Müzik Cem Erözü 82 60 Hipermiks Fatih Böhürler 78 62 10 Soru İEL emekli müzik öğretmeni Fethi Cönk Yoksa Almanlar İçin mi Öldük? Hüsnü Dökmeci 82 74 Bizden Haberler MT YAZ SAH B stanbul Erkek Liseliler Derne i ad na Zeynep Erverdi 00 GENEL YAYIN YÖNETMEN Tansel Atasagun 87 tansel@tanselatasagun.com tansel@hayalgucutanitim.com SORUMLU YAZI filer MÜDÜRÜ Umut Kurç 98 YAYIN KURULU Ali Fırat Arıcan 00, Ceyhun Seval 01, Emre Yılmazcan 09, Hakan Soğukpınar 11 EDİTÖR A. Aylin Çalap SANAT YÖNETMEN Rag p ncesa r YAZI filer Bahar Balık 09, Begüm Hamzaoğlu 09, Canberk Beygova 09, Emre Koz 97, Mehmet Burak Soysal 06 GRAF K TASARIM - UYGULAMA Hayalgücü Tanıtım Hizmetleri GÖRSEL ÇALIŞMALAR ABD Kamu Arşivi, Abidin Dino, Ali Saydam 65 Arşivi, Ali Taylan Cemgil Arşivi, Amerikan Kongre Arşivi, A.P. Joyner, Avustralya Savaş Anıtları Arşivi, Ayşe Tütüncü Arşivi, Birleşik Krallık İmparatorluk Savaş Müzesi Arşivi, Bruce Davidson, Bruno Barbey, Cem Erözü 82 Arşivi, Fransa Ulusal Kütüphanesi Arşivi, Franz Langhammer, Gamma Keystone Koleksiyon, George Grantham Bain Koleksiyonu, Getty Images, Hüsnü Dökmeci 82, İllinois Üniversitesi Arşivi, Kemal Aslan, LIFE, Mavi Işıklar Arşivi, Murat Meriç Arşivi, Müeddep Erkmen, Nelson Pereira, Norman Lindsay, Paris Match, Peter Miller, Sir William Beechey, Tansel Atasagun 87, Ümit Kıvanç YAZILAR A.Aylin Çalap, Ali Saydam 65, Canberk Beygova 09, Cem Erözü 82, Emre Koz 97, Emre Yılmazcan 09, Fatih Böhürler 78, Fuat Yalçın 72, Furkan Şafak 00, Hüsnü Dökmeci 82, Murat Beşer, Tansel Atasagun 87, REKLAM KOORD NATÖRÜ Filiz Atasagun YAPIM Hayalgücü Tan t m Hizmetleri 216 339 4901 BASKI Karakter Color 212 432 3001 Sertifika no: 12799 Şarkılar Seni Söyler Kapak çalışması Tansel Atasagun 87 Kapakta yer alan İEL li müzisyenler (soldan sağa) Orhan Şener, Bertuğ Cemil, Kohan Futacı (Kara Orkestra), Mavi Işıklar, Erol Evgin, Alâeddin Yavaşça, Mutlu Torun, Ete Kurttekin, Mesut Cemil, Serdar Yalçın, Ayşe Tütüncü ve Ümit Kıvanç (Mozaik), Şecaattin Tanyerli, Akın Eldes, Ferid Alnar, Selim Demirdelen, Necil Mazım Akses, Meriç Yurdatapan YAYIN TÜRÜ Süreli Yerel Yay n ISSN- 1309-7431 Ücretsizdir Üç ayda bir yay nlan r. stanbul Erkek Liseliler Derne i Türkoca Caddesi No:4 Ca alo lu T: 212.5126462-5225994 W: www.ielder.org.tr Yap m Yeri: stanbul Bask Tarihi: Kasım 2013 Her hakl sakl d r. Yaz lar n sorumluluklar yazarlara aittir. Bu dergide yer alan yaz, makale, foto raf, çizim ve illüstrasyonlar n elektronik ortamlar da dahil olmak üzere bir k sm n n veya tamam n n yay nlanmas ve ço alt lmas yaz l izne tabidir. Bu dergi Bas n Meslek lkeleri'ne S Auymaya R I söz S İvermifltir. Y A H 7

XXXXX Biçimi Olarak Müzik Sonsuz çeşitlilikteki yaşam deneyimlerimiz sonucunda oluşan kimliklerimiz, bireysel ve sosyal zenginliklerimizin izlerini taşımaktadır. Küreselleşme ve teknolojinin etkisi yaşam biçimlerimizi hızla değiştirmekte; bu değişim konunun derinliğini iyice arttırmaktadır. Bu yapıdan müzik ve müzikle ilgili gelişen kimlikler de etkilenmektedir. Böylece, müziksel kimlik gelişiminde, yaşam deneyimlerimizin etkisindeki güdüsel ve sosyal etkenlerin ayrılmaz bütünlüğü önem kazanmaktadır. Müzik, ilk bakışta bireysel bir etkinlik gibi görünebilir. Oysa, insanoğlunun en eski ve en temel sosyal-bilişsel yetilerinden biridir. Bilişsel ve psikolojik boyutları kadar; sosyal, sosyal psikolojik ve sosyokültürel boyutlarının da önemi ve kimliğe etkileri tespit edilmeye ve müzik tüm bu alanları içeren bütünsel bir perspektifle ele alınmaya başlanmıştır. Müzik insanların bireysel, sosyal ve ulusal kimliklerini dışa vurdukları bir iletişim aracıdır. Bu bağlamda müziğin birey için sosyal işlevleri üç sınıfta toplanabilir: Kişilerarası ilişkiler, duygu durumu ve özkimlik. Öncelikle müzik kişilerarası ilişkilerin gelişimi ve devamlılığı için kullanılır. Bireyin müzik tercihleri o kişinin hangi sosyal gruba ait olduğunu veya olmadığını tanımlayabilir. Ayrıca, müzik insanın duygu durumlarını değiştirmekte kullandığı bir araçtır. Bu duygu durumu değişimi müzik dinlemenin gerçekleştiği o anki sosyal çevrenin etkisiyle oluşmaktadır. Son olarak; müzik, bireyin kimlik hissinin oluşumunun ve gelişiminin altında yatmaktadır. Bu noktada müziksel kimlik kavramı müzik ve birey arasında derinlik ve çeşitlilik gösteren karşılıklı etkileşimi anlamamıza olanak sunar. Müziksel kimlik, bireyin kendini müzikal olarak nasıl tanımladığıdır, ki bu tanım iki farklı perspektiften ele alınmalıdır. Müziğin içinde kimlik meslekidir (müzik icracıları, besteciler vb), kimlik içinde müzik ise mesleki bir bağlam içermez (cirsiyet, etnik köken vb). Müziği kültürel kimlik bağlamında anlamaya çalışmak, müziğin kültürel kimliğe, kültürel kimliğin de müziğe ne verdiğini ve birbirlerini nasıl güçlendirdiğini sormak demektir. Kültürel kimlik, ölçeği ve niteliği ne olursa olsun toplulukları birbirinden ayıran öğelerin bileşimi dir. Bu aynı zamanda kültürel farklılık temeline göre biraraya gelmiş grupların, ayırdedilme, karşı olma ya da kendisi olma arzusu ile geliştirdiği bir aidiyet bilincidir. Eğlence, derdini dile getirme, eleştiri Amacı ne olursa olsun bir iletişim biçimi olarak müzik birey ya da o topluluk tarafından üretildiğinde henüz bireyseldir. Ama evrensele doğru yolculuğuna başlamıştır. Evrenselliğe ulaşması üreteni kadar, onu duyan kişi ya da toplulukla da ilgilidir. Bu nedenledir ki Spielberg Üçüncü Türden Yakınlaşmalar filminde, dünyayı ziyaret eden yabancı yaşam formlarıyla iletişimi Roy Neary (Richard Dreyfuss) e notalarla yaptırır.

S A R I S İ Y A H 9

ANALİZ Beni Ali Saydam 65 Hani Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim diye bir laf vardır. Bu söze takla attırıp şöyle de diyebilir miyiz acaba: Hayatının hangi döneminde hangi şarkıları sevdiğini söyle, sana ruhunun tekâmül düzeyini ya da kuşağının özelliklerini, sınıfını, kültür ve değerlerini veya estetik anlayışını söyleyeyim! Bence diyebiliriz. Hem de nasıl. Ben benim örneklerimi karalayayım; siz sizinkileri düşünün İlk Gençlik 1950 lerin başları Zeki Müren in ilk çıktığı yıllar. Beklenen Şarkı nın bazı sahneleri bizim mahalledeki Gazi Muhtarpaşa Korusu nda çekiliyor. Süreyya Plajı na gitmek için Feneryolu ndan neredeyse her gün trene biniyoruz. İnin cinin top oynadığı Süreyya Plajı istasyonunda bizi hoparlörlerden çevreye yayılan o güzelim nihavent şarkıyla Zeki Müren karşılıyor: Şimdi uzaklardasın! İlkokuldayım Bizimkiler kış aylarında ayda en az bir kez Feneryolu nda yeni açılmış olan Site Kulüp e gidiyorlar. Beni de götürüyorlar. Annem ve ablamdan sonra ilk kez bir başka kızla dans ediyorum. İlk göz ağrım oluyor hemen. Amma tesadüf, adı anneminkiyle aynı: Leman. İlk dansımızda çalan ve sonraları yıllarca dudaklardan düşmeyecek olan parça hemen bizim parçamız oluyor: Histoire d un Amour (Bir Aşk Hikâyesi). Feneryolu nda 50 li yıllardan mahalleden kankalarım Saint Joseph li Bülent ve Haydarpaşa Liseli Kaya ile aramızdan su sızmıyor. Yazın bisiklet, deniz, futbol, voleybol, basketbol, Eyüp Paşa Sokağının karşısındaki duvar üzerinde tünemece Islıkla birbirimizi çağırdığımız (o zamanlar SMS ya da What s App vb. yoktu) parça Just the walking in the rain. Johnnie Ray söylüyor Alain Delon un parladığı Üç Sevgili ile Bill Haley ve Comet lerinin Rock n Roll u dünyaya tanıttıkları Rock Around the Clock filmlerini aylarca konuşacaktık. Tabii ki I found my love in Portofino alıp bizi Akdeniz kıyılarına götürecekti. MFÖ henüz Bodrum Bodrum u çıkarmamıştı Lise Yılları Lise yıllarıma üç şarkı damgasını vurmuştur: 1. Sınıf arkadaşımız Erol Evgin e neredeyse her akşam etüdünde ışıkları kapatıp, tüm sınıf nakarat kısımlarında koro halinde refakat ederek söylettiğimiz Yıldızların Altında ; 2. Okul dışında birbirimizi bulmak için çağrı ıslığı olarak Ümit Zaim in (Derimod) önerisi üzerine yıllarca kullandığımız Fistan biçtim dar geldi Huriyem ; 3. Tabii ki birlikte sinemaya ya da tiyatroya gittiğimizde (bir kere de hatta operada Turandot, Giacomo Puccini) olur olmaz bir anda kalkıp hep birlikte söylediğimiz okul marşı, Uğrunda oymağın, her zinde ferdi. Müzik Kariyerimin Sonu Erol İstanbul Kız Lisesi nde konser veriyor. Vokallerde aynı mikrofona kafasını sokup kim Vauuuu! diye vokal yapıyor? Ben ve Tuğrul. Önce bende bir talent görüyorlar. Sen de Piove nin (Domenico Modugno) Almancasını söyle diyorlar. Peki

İstanbul Kız Lisesi ndeki konserde Erol Evgin e vokal yaparken diyorum. Cesarete bak; bir iki deniyoruz. Bakıyorlar ümit yok. Sen yine Vauuuu ya devam et! diyorlar. Şarkıcılık kariyerim noktalanıyor. Lise yıllarında başlayıp 8 yıl sürmüş olan ilk aşk. Şarkımızı o yaz Moda Deniz Kulübü ne Marino Marini den sonra gelmiş olan Pepino Di Capri söylüyor: Roberta. Şarkılarımız biter mi?.. Kathy, Volage (Marc Aryan), Moliendo Café (Hugo Blanco veya Mina dan) Ve elbette Neil Sedaka, Helen Shapiro, Brenda Lee (All alone am I) Sonra eğitim için (pederin görevi nedeniyle) hasbelkader gittiğim İsviçre yılları Yani Golden Sixties. Rock n Roll gençliğin aile düzenine başkaldırısı ise, 60 ların sonu gençliğin toplumsal düzene başkaldırısıydı. Başta saçlarının biçimiyle aykırılığın altını çizen Beatles, sonraları şarkıları ile de simge haline gelecek, dağılmalarının ardından John Lennon Imagine ile dünya görüşlerini sürdürecekti. Bizim kuşağın Mikis Theodorakis ve Victor Jara ile, Bella Ciao, Ay Carmela - Viva la Quinta Brigada, Hasta Siempre, Venceremos şarkılaryla, Costa Cavras, Jean- Luc Godard ve Claude Lelouch un filmleriyle coştuğu yıllardı. Oldukça kibar, sevgiliye Siz diye hitap eden, vakur ve hüzünlü, yenilmiş bir kuşaktı bizimkisi. Onun için şarkıları da biraz öyleydi Olgunluk Yıllarım Olgunluk yıllarımızda onunla aynı yüzyılda yaşamış olmaktan büyük mutluluk duyduğum Sezen Aksu girdi hayatımıza. Bizim popüler kültürümüzün büyük ozanı Kaybolan yıllar, Mazi, Haydi gel benimle ol, Ah İstanbul insanın ruhuna saplanan ve bir daha çıkmayan birer oktular. O oklar o kadar nadirdiler ki, çoğunu web sitemde toplayabildim; meraklısı bakar. Olgunluk yıllarının unutulmaz iki ülkeler hatta dünyalar üstü ozanını anmadan geçmek olmaz. Onlar hep olacaklar çünkü: Leonard Cohen (Dance me to the end of love) ve Sting (Until, Fragile, Shape of my heart) Yeni kuşakların şarkıları var mı bilmiyorum. Şarkılarda fal tutana rastlamadım. Cep telefonu dururken, birbirlerini aralarında tespit ettikleri bir melodiyi ıslıkla çalarak aramadıkları da kesin. Popüler müziğin klasik olabilecek parçalarıydı hep hayatımıza, kimliğimize damga vuran. Beatles ın Yesterday i gibi. Bugün hâlâ varlar. Bugün popüler olan hangi parçalar bundan 50 yıl sonra yine var olacaklar acaba? İşte onları bulup çıkarmayı ve sevmeyi öğrenirse insan, ancak o zaman şarkılar onun hayatına anlam katıyor. Hâlâ var mı öyle parçalar? Bence var, yeter ki aramayı bilelim. Örneğin Circle of Clowns u (Cornucopia) bir dinleyin, şarkının sözlerini hakkını vererek okuyun. Müzik sadece ruhun gıdası değil, insanın ruhuna, mayasına, kişiliğine şekil veren en önemli etkenlerdendir. Bu satırları iddialı olduğu kadar samimi bir cümleyle noktalayalım: Hangi parçaları sevdiğini söyle, sana nasıl biri olduğunu söyleyeyim. http://www.youtube.com/channel/uc UAcDBQha3dQL2iXSnHA/videos?view=1 S A R I S İ Y A H 11

GÖRÜŞ Birbirinden farklı duyguları ve görüşleri olan beş insanın bir araya gelerek müzik yapması dünyanın en zor şeyidir. Biz bunu başardık. Ankara konseri unutulmazdı. Ben bir ara kafamı piyanodan kaldırayım dedim; bir baktım ki, atkılar, şapkalar havada uçuşuyor. Lisede verdiğimiz konserlerde kimsenin bilmediği parçaları icra ederek, insanların farklı müziklerle buluşmasına öncülük ettik.

Kısa bir zaman önce tasarımını yapmamız için ofise gönderilen bir albüm, pek çok işten daha fazla heyecanlandırmıştı beni. İstanbul Erkek Lisesi nden çıkmış Mavi Işıklar grubunun Maxi Single ını tasarlayacaktık. Bu vesileyle ne zamandır tanışmak istediğim grup üyeleriyle de bir araya gelebilecektim. Çalışmamız boyunca bunun için zaman yaratılamadı ama yeni sayımızın konusu müzik olunca, bu sefer mutlaka azmiyle hemen telefona sarıldım. İlk görüşmeyi yaptığım Metin Ağabey, İstanbul Erkek adını duyar duymaz, hemen grubu organize etti ve grubun üç kurucu üyesi Metin - Çetin Yavuzdoğan kardeşler ve Nejat Toksoy ile yıllar önce Türk Popunun başladığı yerde, Lisede buluştuk. Metin Y: Biz daha bebekken kulaklarımız Yurttan Sesler korosundan dinlediğimiz alaturka müzikler ve türkülerle karşılaştı. Oradan türküler, şarkılar dinleye dinleye büyüdük. İyi bir müzik kulağım olduğu için, ilkokul üçüncü sınıfta mandolin çalmaya başladım. Çetin Y: Nejat ı fark etmem de şöyle oldu; Beyazıt ta bir gün tertip edilmişti, Nejat orada Runaway i söyledi. Yandaki masalardan, bu nasıl bir ses falan gibi konuşmalar duydum. Herkes çok etkilenmişti; tabii ki ben de. Çetin Y: Ben ortaokuldayken rastlantı sonucu bilgi yarışmasına katıldım. Kazanana para ödülü vardı. Tarihim pek iyi olmamasına rağmen sordukları tarih sorularını bildim ve ödülü kazandım. Hemen o parayla gitar aldım ve müziğe başlamış oldum. Nejat T: Ben de lise dönemindeyken Ethem Taşkent ten gitar dersi alıyordum. Ama daha sonra şarkıcılık kısmım ağır basınca enstrüman kısmını bırakıp vokal çalışmalarına ağırlık verdim. Bunun nedeni de Çetin in beni fark etmesidir. Metin Y: Ben de Nejat tan Runaway i dinlediğimde çok etkilenmiştim. Sonra Perşembe Eğlenceleri nde Nejat, Çetin ve ben birlikte çalmaya başladık. S A R I S İ Y A H 13

RÖPORTAJ Mavi Işıklar bir 45 lik kapak çekiminde Metin Yavuzdoğan, Nejat Toksoy ve Çetin Yavuzdoğan İstanbul Lisesi bahçesinde / Eylül 2013 Perşembe Eğlenceleri Nejat T: İstanbul Erkek Lisesi nde öğrenciyken Beden Eğitimi hocamız Selim Duru nun organize ettiği Perşembe Eğlenceleri, her hafta Perşembe günleri öğle yemeğinden hemen sonra yapılırdı. Her hafta okuldan bir müzik grubu çıkar, mini bir konser verirdi. Eğlencenin yapılacağı yerin önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Metin Y: Lisede o zamanlar iki tane grup vardı. Biri, Çetin le Nejat ın grubu, diğeri de benim başka arkadaşlarımla çaldığım bir grup. Dönüşümlü olarak çıkardık. Bir hafta benim grup bir hafta Çetin ve Nejat ın grubu. Her çaldığımızda salon tıka basa dolu olurdu. Yer bulmak mümkün olmazdı. Çetin Y: O dönemin en meşhur parçalarından Cliff Richard and The Shadows un The Young Ones nı bir yerde uyduruk bir teybe almıştım. Parçayı daha Türkiye de kimse bilmiyordu. Nejat hemen şarkının sözlerini çıkardı ve hemen parçayı çalışıp çalmaya başladık. Biz çalmaya başladıktan üç hafta sonra ilk defa radyoda çalındı. O dönemde bir şarkı bu kadar geç geliyordu ülkeye. Biz lisede verdiğimiz konserlerde kimsenin bilmediği parçaları icra ederek, o dönemde insanların farklı müzikler ve şarkılarla buluşmasında öncülük ettik. Liseden Sonra Nejat T: Ben lisenin son sınıfında bir burs kazanıp Amerika ya gittim. Lise son sınıfı orada okudum. Amerika dayken müzik görüşüm, müziğe bakış açım, her şey değişti. Beatles ın Ed Sullivan ın programına çıktığı günü hiç unutamam. Çok etkilenmiştim. Oradan Metin le çok sık mektuplaşıyorduk. Ben gördüklerimi anlatıyordum. Amerika da edindiğim deneyimler ve dinlediklerim grubun da yönünü belirlemesine ve birlikte müziğe devam edebilmemize neden oldu. Döndüğümde oradan getirdiğim müzik arşivini hemen arkadaşlarımla paylaştım. Çetin Y: Nejat ın Amerika da olduğu dönemde bizim burada dinlediklerimiz farklıydı tabii, burası daha ziyade İtalyan, İspanyol ya da Fransız müziğinin etkisi altındaydı. Nejat ın Amerika dan getirdikleri bizim de müziğe bakış açımızı değiştirdi. Nejat T: Birbirinden farklı duyguları, farklı görüşleri olan beş tane insanın bir araya gelerek müzik yapması dünyanın en zor şeyidir. Ama biz bunu başardık. Bizim dönemimizde müzik grubu pek yoktu. Daha ziyade solistler günceldi. Helvacı Helva Metin Y: Altın Mikrofon Müzik Yarışması na katılmaya karar verdik ve hangi parçayla katılalım diye düşünmeye başladık. Grupta solo gitar çalan Cihat ın babası müzik öğretmeniydi. Keman çalardı. Onların evinde toplandık. O bize kemanla bazı parçalar çalarak birkaç örnek verdi. Ama hiç biri içimize sinmedi. Sonra ben bir anda, ilkokulda mandolin öğrenmeye çalıştığım yıllarda mandolin metodunda gördüğüm bir parça olan Helvacı yı hatırladım. Cihat ın babası, bomba gibi olur, dedi. Hem bizim türkülerimize uygun olduğunu, hem de gidişi ve temposuyla insanın kulağında çabuk kalabilecek bir parça olabileceğini düşündük. Çetin Y: Twist o dönemde çok yaygındı, biz de türküyü twist temposunda çalmaya

İyi Düşün Taşın, Plak kapağı (soğda) Mavi Işıklar Sultanahmet Adliyesinde kontrat imzalarken (aşağıda) Sonra ben bir anda ilkokul mandolin metodundaki Helvacı yı hatırladım. Cihat ın babası, bomba gibi olur dedi. karar verdik. Tam bir ay, her bir mezrunu ayrı ayrı düşünerek, oya işler gibi ince ince çalıştık. Parçaya arkadan üç ayrı vokal ekleyerek ve ara bölümlerdeki yerleri hep üç sesli yaparak parçayı tamamladık. Jüri Önünde Çetin Y: Şimdikilerle kıyaslanınca pek uyduruk bir solo gitar ve bas gitarımız vardı. Bir arkadaşımız da bize minicik bir amfi yapmıştı. Adı da; Çetofon du. Maddi imkansızlıklardan jürinin karşısına çıkacağımız gün solo gitar için ayrı bir amfi bulamadık. Biz de solo gitarı ve bas gitarı Çetofon a bağladık. Yarışma parçamız Helvacı yı söylerken şarkının yarısından sonra amfiden sesler gelmeye başladı. Hatta öyle ki, amfiden gelen sesler bizim müziğin üzerine çıktı. Ne yapacağımı bilemedim. Sahnede bir tur atıp, amfiye bir tekme attım ve ses bir anda düzeldi. Metin Y: Karşımızdaki jüride jüri yani; Aykut Sporel, Çetin Emeç, Faruk Yener, Genco Erkal, M. Ali Birand, M. Nurettin Selçuk, Ruhi Su, Selmi Andak, Safiye Ayla nın aralarında bulunduğu 80 kişilik bir jüri Her sanat dalından ve meslek grubundan kişi vardı jüride. Metin Y: Amfide çıkan o probleme rağmen finale kaldık. Finale kaldığımızı duyduğumuz günü hiç unutamam. Çünkü amfi olayı moralimizi öyle bozmuştu ki, kazanamayız diye düşünüyorduk. Ama jüriyi etkilemişiz. Yarışma Ankara, Adana, İzmir ve İstanbul da üç ayrı sahnede yapılıyordu. Yani 6 kere izleyici karşısına çıkıyorduk. Yarışmacılar her ilde performanslarını ortaya koyduktan sonra konser bitiyordu ve seyirciler kendilerine verilmiş olan pusulaların arkasına en beğendikleri grubun adını yazıyordu. Sonra salonun çıkışına konulan sandıklara pusulalarını atıyorlardı. Nejat T: Yarışmacılar sahneye sırayla çıkıyordu. 10 tane müzisyen vardı ve biz altıncı sırada çıkıyorduk. Biz sahneye çıkmadan önce bir ara veriliyordu. Ankara daki ilk konserde ilk beş çıktı ve ara verildi. Sonra biz sahne aldık. Üç şarkı söylüyorduk. İlk parçamız Beatles ın Long Tall Sally adlı parçasıydı. Sonra What I Say i çalıyorduk. En sonunda da yarışma şarkımız olan Helvacı Helva ile bitiriyorduk. Metin Y: Bizim için Ankara konseri unutulmazdır. İlk şarkıya girdik. Öyle yüksek ki enerjimiz tüm salon coşmuş durumdaydı. Ben bir ara kafamı piyanodan kaldırayım dedim ve bir baktım ki, atkılar, şapkalar havada uçuşuyor. İkinci parçamız daha da bir coşturdu ve sonra da yarışma şarkımız twist temposundaki Helvacı yla herkes kendinden geçti. İlk beş grupta bizim gibi bir enerji yoktu. En yüksek oyu Ankara dan aldık. Sonra Adana da aynı durumu yaşadık. Ama talihsizlik işte, İzmir konseri öncesi Nejat ın sesi kısıldı. Maalesef, orada en düşük oyu aldık. İstanbul da da üç ayrı sahnede çıktık. Tüm illerden toplanan oylar sonucunda ikinci olduk ve sonra İstanbul da bir çok yerde sahneye çıkmaya başladık. Türkiye nin birçok yerine turneler yaptık. Kontrat Çetin Y: Grup ilk kurulduğu zaman, bir avukat tanıdığımız vesilesiyle, biraz espri biraz da reklam olsun diye şöyle bir şey yaptık. Bir örnek kıyafetlerimizi giyip Sultanahmet adliyesine gittik ve bir sözleşme yaptık. Metin Y: Sözleşmenin maddeleri şöyleydi; ayrılmak isteyen bir ay önce yazılı olarak bunu gruba beyan edecek, grup S A R I S İ Y A H 15

XXXXX Perşembe Eğlenceleri nde her hafta Perşembe günü okuldan bir müzik grubu çıkar, mini bir konser verirdi. Eğlencenin yapıldığı yerin önünde uzun kuyruklar oluşurdu. İstanbul Lisesi ndeki konserden elemanlarından herhangi birini gruptan çıkarma gibi şeyler olmayacak ve üçer ay arayla grup elemanları gruba şeflik yapacak. Tam anlamıyla demokratik bir durumdu aslında. Nejat T: Sonuçta 1971 de askere gittik ve orada bitti olay. Askerlik Dönüşü Nejat T: 1972 sonunda askerden geldiğimizde ortam tamamen değişmişti. Sinemada, seks filmleri furyası ve müzik piyasasında da arabesk vardı. Bizim askere gitmeden önce tek kaygımız iyi müzik yapmaktı. Pek mesaj verme kaygımız yoktu. Sadece iyi müzik yapmaya çabalıyorduk. Ama döndüğümüzde karşılaştığımız ortam bambaşkaydı ve bu ortamda var olmak istemediğimizi biliyorduk. Sonuçta, herkes müzik dışında eğitimini aldığı mesleklerini yapmaya karar verdi. Metin Y: Ben 12 yıl Almanya da yaşadım. O dönemde, dönemin önemli topluluklarını canlı izleme fırsatım oldu. Abba, Rolling Stones, Smokey, Chicago, Humprey Singers ın konserlerine gittim. Biz müzik yaparken, Çetin ve Nejat ın İngiltere den getirmiş olduğu Marshall ses tesisatlarından dolayı, sahne performansımızın en üst düzeyde olduğunu düşünüyordum. Ama orada bu konserleri izleyince en üst düzey sandığımız performanstan daha da üst düzey performanslarla karşılaştım. Tekrar Buluşma Metin Y: 1984 senesinde Almanya dan döner dönmez arkadaşları topladım. Yine eski günlerde olduğu gibi her hafta birimizin evinde toplanmaya başladık. Bizim evde toplandığımız bir gece öyle bir coşmuştuk ki, kapıya polis gelmişti. Sonrasında bu işin evlerde devam edemeyeceğini anladık; oğlum da bu işe yatkın olduğu için Kadıköy de Dino diye bir stüdyo açtık ve orada provalara başladık. Eskiden daha çok türküleri aranje ediyorduk ya da yabancı parçaların üzerine Türkçe sözler yazıyorduk. Ama stüdyoda birdenbire besteci tarafımızı keşfettik. Yılların getirdiği bir birikim vardı ve onları birbirimizle paylaşıp analiz edince ortaya değişik melodiler çıkmaya başladı. Nejat T: Daha önce hiç öyle bir ortamda çalışmamıştık. İlk defa teknolojiyle bu kadar haşır neşir oluyorduk. Mesela, bir parçayı kaydediyoruz, kaydettikten hemen sonra dinliyoruz. Eskiden stüdyoya girerdin, çalardın, çıkardın. Olmayan bir şey varsa bir daha baştan çalardın. Çetin Y: Genelde müzisyenler bir arada çalardı ve kaydedilen şeyin üzerine solist parçayı söylerdi. Metin Y: Bizim bazı şarkılarımızda davulun sesi duyulmuyor, mesela. İnsanlar o dönem bunu aranjman sanıyordu. Oysa ne alakası var aranjmanla; bu teknik olanaksızlıkların sonucuydu. Nejat T: Kayıt teknolojisi inanılmaz boyutlara geldi. Biz uzun seneler sonra son albümümüzü yaparken seslerin ne kadar farklı ve iyi geldiğini fark ettik. Eskiden sesler teneke gibiydi. Son dönemlerde dinlediğim albümlerdeki bass tınıları ve davullar inanılmaz boyutlara erişmiş. Klavyeler bambaşka bir boyuta gitmiş durumda. Klavyelerin müziğin içindeki fonksiyonu tamamen değişti. Bir klavye çalıyor adam otuz kişilik kemanın bütün işini bitiriyor orada. Ben bundan kısa bir süre öncesine kadar, bazı grup ve şarkıcıların yurt dışındaki stüdyolara kayıtlara gittiğini duyuyordum ve bu ne şımarıklık, ne gerek var diyordum. Ama şimdi teknolojiyi daha çok takip ettiğim için farkı anladım ve hak verdim. Çetin Y: Zaten şimdilerde çok kötü bir ses de olsa, stüdyodaki imkanlarla o ses filtrelerden geçirilerek müthiş sonuç alınabiliyor. Bizlerse stüdyoya girip, parçayı baştan sona en mükemmel haliyle çalmaya çalışıyorduk. Olmuyordu tekrar tekrar çalıyorduk. Metin Y: Stüdyoda çalışmalar ve besteler hızlanınca 2002 yılında Ada Müzik ten 19 parçamızın olduğu bir albüm çıkarttık. İçinde de bizim hakkımızda Naim Dilmener tarafından yazılmış bir kitapçık da var. O albüm sayesinde biz kendi aramızda da yeni bir hava yakaladık. 2010 yılına kadar 44 tane beste yaptık. Dünden Bugüne albümüne, Çetin in bir bestesini, benim bir bestemi ve Helvacı yla İyi Düşün Taşın ı koyduk. Yani dünkülerle bugünküleri bir araya getirdik.

Müziğin Şimdiki Hali Nejat T: Şimdi, tıklamacılar var. Olay tıklama olayı, yani. Hiç adını sanını duymadığın bir adam bir bakıyorsun 20 milyon tıklanmış. Bu olacak şey değil. Ya da 24 milyon tıklanma rekoruyla listenin başında gencecik bir çocuk var. Ortalıkta ne şarkısını duymuşsun, ne de adını. Şimdi sahneye çıktığımızda sahnedeki enerjimize şaşırıyor insanlar. Ama sıklıkla konser veremiyoruz. Batıda bizim dönemimizden tüm müzisyenler konser vermeye devam ediyorlar. Biletler günler öncesinden bitiyor. 2014 yılı bizim ellinci senemiz olacak ve biz bir sene sonraki Eylül ayı için şimdiden, bir sponsor bulabilir miyiz, diye düşünmeye başladık. Maalesef müziğe büyük bir ara verdik ve yaşadığımız ülkenin koşullarından dolayı başka başka işler yaptık. Batıda durum farklı tabii, gruplar ara bile verse, grup elemanlarından biri solo albüm ya da film müziği vs. yapıyor. Sonra grup tekrar bir araya geliyor. Keşke bizde de böyle olsaydı ama maalesef durum bu. Metin Y: Şimdi, eğer 100.000 dolarınız varsa iki hafta sonra ünlüsünüz demektir. Bu parayla albümünüzü yaparsınız. Sonra da müzik kanallarına yatırırsınız paraları. Bir de sosyal medya ve iyi reklam yaptın mı, şarkıda ortalama bir şeyse, tamam. İşte size şöhret olmanın formülü. Nejat T: Bir de, şimdiki şarkılarda alt yapı yok. Klavye ne verirse onun üzerine solist söylüyor. Böyle olunca hiç doğal olmuyor, müziğin ruhu yok oluyor. Bize nasıl bir duygu verebilir ki ruhun olmadığı bir müzik? Bunu çok isim olmuş kişiler bile yapıyor. Ajda Pekkan ın bütün alt yapıları öyle. Şimdi bakıyorum Tina Turner la Ajda Pekkan ı mukayese ediyorlar. Bu olacak şey değil. Tina Turner ın Amsterdam konserini seyretsin bunu diyen. üretirken, bizim çeşitli nedenlerden dolayı üretmeye ara vermiş veya kesintilerle bunu yapıyor olmamız. Oysa durmadan üretmek, yılmadan üretmek gerek. 45 likler Albümler Mavi Işıklar ın son albümü Metin Y: Elbette aynı yere koymamız gerekenler var. Mesela MFÖ. Onları hem takdir ediyorum, hem örnek alıyorum, hem de tek rakibimiz olarak görüyorum. Bizim onlardan tek eksiğimiz, onlar durmadan http://www.youtube.com/channel/uc UAcDBQha3dQL2iXSnHA/videos?view=1 S A R I S İ Y A H 17

2 KİŞİ + 1 RÖPORTAJ Türkiye Tarihi Müzik, varoluştan bu yana insanın kendini ifade biçimi. İnsanlar dertlerini, sevinçlerini, hayallerini müzik kanalıyla anlatırlarken ister istemez toplumu etkiliyorlar, hatta dönüştürebiliyorlar. Ya da tam tersi; toplumsal olaylar müziği yönlendiriyor, daha da ötesi yeni türlerin veya parçaların oluşmasına neden oluyorlar. Dergimizin Sanat Yönetmeni Ragıp İncesağır ve müzik yazarı Murat Meriç ilk tanışmalarının yıldönümünde buluştular ve müziğin Türkiye deki hikayesini konuştular. Ragıp İncesağır: özel ilgi duyduğunu, konuyla ilgili yaptığın çalışmaları, yazılarını biliyorum. Pop Dedik kitabın da konuşacaklarımız üzerine değerli bir çalışma. Nereden Murat Meriç: Bu toprakların müzik tarihini örnekleriyle anlatmaya mecburen 60 lardan başlatıyoruz, çünkü plaklar oradan başlıyor. Yani kayıt denilen şey 60 lar itibarıyle başlıyor. Ama öncesinde taş plak dönemine uzanmak mümkün. Çünkü oradan da bir tarih okuması yapılabilir. Şundan bahsedebiliriz; endüstri olarak müzik yani paranın işin içine girdiği, müziğin bir şeklide ticaret metası olması durumu. Eğer müzik için modern bir tarihten bahsediyorsak; Galata dan, Direklerarası ndan ve kantolardan başlayabiliriz. Çünkü bunların muhakkak toplumsal bir karşılığı var. Şunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım; sonra. Rusya dan gelen Rus kızlar Laleli ye geliyorlar ve orada batakhaneler oluşuyor. Her şey öyle arka arkaya devam ediyor ki, mesela Şehzadebaşı nda Direklerarası bitmiş ama Galata ve Laleli o zamandan beri aynı şeyi yaşıyor. Şunun altını çizmekte şöyle bir fayda var; Türkiye de müzik hep sosyal hareketlerin müdahale ettiği ve şekillendirmeye çalıştığı bir alan olmuş. Ama bu işin başka bir doğası var. Öyle müdahale ile olmuyor bu işler. Hayat müziği bir şekilde kendi yoluyla etkiliyor. Örneğin, en son Gezi olayları oldu ve ben her gün yeni bir şarkı dinliyorum. Ben Gezi den çıkan şarkıları dinlemeye sadece bir hafta ara vermiştim ama daha dün yeni bir sürü şarkı dinledim, hiç duymadığım. 1960 dan itibaren, Türkiye nin tarihindeki değişimlerle birlikte müziğin de çok net bir biçimde değiştiğini görüyoruz. 1960 ların ortalarında sol hareket yükseliyor, Türkiye İşçi Partisi meclise giriyor ve bununla birlikte Anadolu Pop ortaya çıkıyor. İnsanlar farklı bir alana yönelerek bir yüzlerini Anadolu ya dönüyorlar. Kendisinden olmayanı görmeye başlıyorlar. Bunun müzikteki karşılığı da Anadolu pop oluyor. Arabesk de farklı bir açıdan ortaya çıkıyor. Köyden kente göçün yarattığı bir şey olarak 1970 lerin ortalarında filizleniyor. Ama arabesk bir yandan filizlenirken Türkiye nin ekonomisindeki düzelme, Eurovision Şarkı Yarışması na ilk kez katılmamız, yurt dışında bir takım spor müsabakalarında iyi dereceler almamız, bir kısım yazarların adının duyulur olması ve nihayetinde Kıbrıs Harekatı ile Türkiye nin şahlandığı bir dönemde pop en parlak dönemini yaşıyor. Bugün dinlediğimiz Bu Ne Dünya Kardeşim den Sen Gidince ye, Oh Olsun dan Sana Neler Edeceğim e kadar bütün pop şarkıları 1974-76 yıları arasında üretilmiştir. Sonra 12 Eylül yaklaşıyor. 12 Eylül yaklaşırken toplum birbirine giriyor, ortalık karışıyor ve karamsar bir müzik ortalığı sarıyor. Pop ortadan kalkıyor. Herkes