Millî Edebiyatta Roman ve Öykü

Benzer belgeler
Millî Edebiyat Döneminde Roman

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - II

HALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

Türk edebiyatında "Milli edebiyat" dönemi

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Millî Edebiyat (Şiir-Roman)

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Kitabı mı Çıkmış, Dizisi mi?

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

ABDULLAH UÇMAN PROF. DR. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu.

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı


FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Şimdi noktalama işaretlerinin neler olduğunu ayrıntılarıyla görelim. Anlamca tamamlanmış cümlelerin sonunda kullanılır.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Cümlede Anlam TEST 39. 1) Bu güzellikleri görmek için Uzungöl e gün doğarken gelmelisin. Bu cümlede aşağıdaki sorulardan hangisi nin cevabı yoktur?

TÜRKÇE DERSİ GÖRSEL OKUMA TESTİ Kubilay ORAL

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

NECİP FAZIL KISAKÜREK

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

o ( ) (1 CİN ALİ'NİN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Öğ. Rasim KAYGUSUZ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Taliban Esaretinden İslam a

Mübariz İbrahimov tek başına 45 Ermeni asker ve subayı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Sevda Üzerine Mektup

1.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgül ün kaldırılması cümlenin anlamını etkilemez? A) Çocuk, oyuncaklarını topladı. B) Genç,kızın arkasından koştu.

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

S Ö Y L E M ( DİSCOURS ) ve A N L A T I ( RECİT ) Ü Z E R İ N E

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. Müze Bilinci (Atatürk Anıtları) 2 Ders Saati (40+40dk)

4.Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ. 1.İsim : Turgut. 2.Soyadı: Yüksel. 3.Ünvanı: Öğretim Görevlisi. Derece Alan Üniversite Yıl

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

DR. MUHAMMED HÜKÜM ÜN ŞAİR - SOSYOLOG: KEMAL TAHİR ADLI ESERİ ÜZERİNE

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

4. SINIF - 2. SORGULAMA ÜNİTESİ VELİ BİLGİLENDİRME BÜLTENİ Öğretim Yılı

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmamıştır?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

II. başarıya III. çalışmıyorsanız IV. ulaşmanız

Ekim Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu Koleksiyonu ve Haldun Özen

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Cihan Demirci. Şiir ŞİİR KÜÇÜĞÜN. 2. basım. Resimleyen: Cihan Demirci

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

Şiir Anadan Örnekler. Köyden ayrılalı nice yıl oldu Yıkıldı evimiz selinen doldu Hani bacı kardeş nerede kaldı özlüyorum ben seni güzel Alvar

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

TLL UYGULAMA. D) Gençliğim Eyvah

*Hikâyelerde konu olarak; Anadolu da yaşanan gerçekler, her kesimden halkın yaşamı ve sorunları, tarihî olaylar ele alınmıştır.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

MİLLİ EDEBİYAT( ) Milli edebiyatı 1911 de Selanik te çıkarılamaya başlanan Genç Kalemler dergisi etrafında

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

E D E B Î ESERLERDE B A K I Ş A Ç I S I K İ M G Ö R Ü Y O R? 1 1

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Cesaretin Var Mı Adalete? Çocuklar günümüz haberleriyle, gündemle ne kadar iç içe?

Transkript:

Millî Edebiyatta Roman ve Öykü Yazar Yard. Doç. Dr. Zeliha GÜNEŞ ÜNİTE 5 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Millî Edebiyat Döneminin önde gelen roman yazarlarını öğrenecek, Millî Edebiyat Döneminin önde gelen öykü yazarlarını öğrenecek, Millî Edebiyat akımının öykü ve romanı nasıl etkilediğini kavrayacaksınız. İçindekiler Giriş Millî Edebiyat Döneminde Roman Millî Edebiyat Döneminde Öykü Özet Değerlendirme Soruları Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

Çalışma Önerileri Bu üniteyi çalışırken, Üniteyi dikkatle okuyarak Millî Edebiyat Dönemi roman ve öykülerinin özelliklerini çıkarınız. Dönemin yazarlarının roman ve öykülerinden bulup okumaya çalışınız. Bu dönemde yazılan öykü ve romanların, Milliyetçilik akımının halk içinde yorumlanışına, nasıl ayna tuttuğunu tartışınız. Ünite sonundaki kaynaklara ulaşarak bilgilerinizi destekleyiniz. Ünite sonundaki soruları yanıtlayınız. Bilemediklerinizi üniteden öğreniniz. Siz de üniteden sorular çıkarınız. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ 69 1. Giriş Millî Edebiyat döneminde Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati'nin yapay dil ve anlatımınnın bir yana bırakıldığını; konuşma dili ve anlatımının egemen olmaya başladığını önceki ünitelerimizde görmüştük. Ayrıca yazarlar halkı ilgilendiren konulara yönelmişlerdir. Dönemin belli başlı yazarları roman ve öykülerinde hem İstanbul'un, hem Anadolu halkının yaşamını, sorunlarını işlemeye başlamışlardır. 2. Millî Edebiyat Döneminde Roman Bu dönemde kimi romancılar İstanbul dışındaki toplumsal konuları işlemiş, kimileri toplumun kuşaklar boyu yaşadığı değişiklikleri yansıtmışlardır. Ayrıca toplumsal bir davranış biçimi ya da siyasal bir düşünce olarak milliyetçiliği işleyen yazarlar da bulunmaktadır. Dönemin önde gelen romancıları Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit, Aka Gündüz, Reşat Nuri ve Ebubekir Hazım'dır. Bu yazarlar ilk romanlarını Millî Edebiyat döneminde yayımlamakla birlikte, 1923'ten sonra yazdıklarıyla da yazarlık yaşamlarını Cumhuriyet döneminde sürdürmüşlerdir. Bu ünitede 1923 öncesi romanlarını inceleyeceğiz. 1923'ten sonra yayımlananlar ise bir sonraki ünitede ele alınacaktır. Millî Edebiyat döneminin ilk romancısı Halide Edip Adıvar (1884-1964), en tanınmış yazarlarımızdan biridir. Onun birinci derecedeki roman kişileri hep güçlü kadınlardır. İlk romanı II. Meşrutiyet'in ilânından hemen sonra yayımladığı Seviye Talip (1909)'tir. Onu Handan (1912) ve Son Eseri (1912) izler. Mevlut Hüküm (1919) ilk üç romanı gibi mutsuz evlilik ve aşk öykülerini işlediği bir eserdir. Yeni Turan (1912) ise Halide Edip'in Türkçülük düşüncesini kendi süzgecinden geçirerek işlediği ilgi çekici bir romandır. Daha önceki romanlarında aşk ve evlilik ilişkileri çerçevesinde önce çıkardığı güçlü kadın kahramanın yerini bu kez düşünce ve eylemleriyle toplumun gelişmesinde büyük bir etkisi olan idealist bir kadın alır. Halide Edip'in idealindeki Türkiye'yi anlattığı ütopik romanı Yeni Turan'ın başkişisi Kaya, milliyetçi bir aydın kadındır. Kendini "Yeni Turan" idealini geniş kitlelere yayma ve ülke yönetimine egemen duruma getirmeye adamıştır. Bunu yaparken yalnızca çalşıması yetmemiş, ideali için kişisel mutluluğundan vazgeçebilmiştir. Millî Mücadeleye katılmış bir insan olan yazar, savaş sırasından yaşanan kahramanlıkları, direnişleri ve ihanetleri de Ateşten Gömlek'te 1922 ve Vurun Kahpeye'de (1923) anlatmıştır. Yazar bu iki romanıyla bu toprakların ne özveriler sonucunda, nice insanların canları pahasına kazanıldığını gözler önüne sermiştir. Halide Edip'in Kurtuluş Savaşı'ndaki tanıklığının bir ürünü olan Ateşten Gömlek, Kurtuluş Savaşı üzerine yazılmış ilk romandır. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

70 M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ Ateşten Gömlek'in başkişisi Ayşe de güçlü kişiliği olan idealist bir kadındır. Eşini ve çocuğunu yitirdiği İzmir işgali, onda düşmana karşı büyük bir öfke yaratır. Bu tepki daha sonra İzmir'in ve ülkenin düşmandan kurtarılması idealine dönüşür. İnançlı, kararlı tutumuyla, çekici ve sağlam kişiliğiyle çevresindeki insanları, özellikle subayları etkileyerek, onları da bu ideale yöneltir. Zafere yaklaşılırken, cephede gönüllü hemşirelik yaptığı sırada şehit olur. Ateşten Gömlek'ten aldığımız şu bölüm, Ayşe'nin bir İngiliz muhabirle olan ilgin tartışmasını ve genç subaylar üstündeki etkisini yansıtması bakımından ilgi çekicidir: " İngilizler aflarını talep edenlere versinler mösyö, affı zalimler değil, mazlumlar verir. Çanakkale'de döğüşürken ne âsi, ne esirdik. Namuslu bir millet gibi döğüştük, öldük öldürdük. Ne zamandan beri ve hangi milletle harp edilir de mağlup olduğu zaman, ona katil denilir? İngiliz kanı ile Türk kanı bir mi, madan? Mikroskop altında İngiliz kanını görmedim. Rengi bizimki kadar kırmızı mı, yoksa mavi mi bilmiyorum. Fakat kanı ateş gibi sıcak ve kırmızıdır. Peki madam, Türk kanını tahkir etmiyorum. Yalnız kendinizi İngilizlere affettirmeğe muhtaçsınız, demek istiyorum. Siz bizden af talep ediniz. Dün mütareke yaptınız, dün silâhlarımızı bize bıraktırdınız. Bugün memleketimize hırsızları, katilleri gönderiyorsunuz ve katilleri, hırsızları, tarihi bir şerefi olan büyük donanmanız himaye etti. Yeşil İzmir'i kan ve alev içinde bıraktınız. Bakınız sokaklarına: Üniformalı hırsızlar, katiller silâhsız ahâliyi kurşunla, dipçikle öldürüyor. Her evden koltuğunda bir bohça bir düşman neferi çıkıyor. İhtiyarların başı taşla ezilmiş, siyahlı kadınlar mütemadiyen bu vahşi sürüden kaçıyor. Eller bağlı mâsum kafileleri süngüliyerek, yüzlerine tükürerek, kan içinde sürükliyerek gemilerinizin önünden geçiriyorlar. Haydutluğu alkışlamadığı için işte namuslu bir adamı parçalıyorlar, bir sürü düşman askeri onu kendi kapısının önünde bağırarak, söverek parçalıyorlar. Sırf eğlence için beş yaşında bir çocuğa nişan alıyorlar. Zavallı yuvarlak küçük mahlûk! Siyah gözlerinde yaşlar kurumadan kalbinden vuruldu, nişan o kadar iyi alındı ki küçük dudaklarından "anne" diye bir şikayet bile çıkmadı. İhsan, Ayşe'nin sandalyesinin arkasını iki elleriyle koparacak gibi tutuyor, yüzü öyle korkunç ve gergin ki! Mister Kok, mazlumların zalimlerden kuvvetli olabileceğini duydu mu bilmem; fakat odanın havasını fazla korkunç ve bârit buldu. Tuhaf bir ciddiyetle kalktı. Biraz kısık bir yılan ıslığı ile: Bugün bana İzmir kızını dinlettiniz, teşekkür ederim, dedi. Kimse elini uzatmadı. O, Salime Hanımla çıkarken ben de kapıya kadar gittir. Odaya dönünce genç askerleri Ayşe'nin sandalyesi etrafında diz çökmüş buldum. Haşmet Bey ve ihtiyar Sabri Paşa da dahil olduğu halde İzmir kızına kılıçlarını vakfediyorlardı. İhsan'ın biraz kısık sesini duydum: Her âzamız kopuncaya kadar İzmir yolunda kılıcımızı kınına koymıyacağız." Başlangıçta üyesi olduğu Fecr-i Ati'nin sanat anlayışına uygun olarak bireyci bir yazar olan Yakup Kadri (1889-1974), daha sonra Millî Edebiyat hareketine katılır. Bundan sonra ülke gerçeklerini gören yazar, toplumun sorunlarını eleştirel bir bakışla işlemeye başlar. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ 71 Yakup Kadri ilk romanları Kiralık Konak ve Nur Baba'yı 1922'de yayımlamıştır. Cumhuriyet döneminde yayımladığı öteki romanlarıyla birlikte, âdeta toplumumuzun çağdaşlaşma tarihini yazmıştır. Kiralık Konak, ilk batılılaşma haraketlerinin başladığı Tanzimat döneminden, Birinci Dünya Savaşının ortalarına dek geçen süreyi kapsar. Yazar bu romanda - ağırlıklı olarak II. Meşrutiyet döneminde - yanlış anlaşılan batılılaşmanın toplumda yarattığı yozlaşmayı, değer kargaşasını; bunların yol açtığı kuşak çatışmasını anlatır. Ayrıca konak yaşamının çöküşünü de göz önüne serer. Kiralık Konak romanından aldığımız aşağıdaki paragrafta savaş zamanı ülkesinin durumunu göremeyen bir gencin, romanın ikinci derecedeki kişilerinden Hakkı Celis'in durumu anlatılmaktadır: Vakit geçti ve devir İstanbul'un en fena devirlerinden biriydi. O meşum bozgundan sonra payitahta dökülen aç, çıplak, hasta kafilelerini, şimdi Çatalca'nın yaralıları takip ediyordu. Gecenin ilk karanlığı çöker çökmez Sirkeci garından itibaren şehrin muhtelif taraflarına doğru uzanan sokaklarda birtakım başlar, kanlı yüzler, sarkık kollar taşıyan ve birer tabuttan hiç fark edilmeyen araba dizilerinden başka bir şey görülmüyordu. Her kalpte, bu arabaların sayısına göre son huduttaki mukavemete dair ümitler azalıyordu. Herkes, birbirine: "Bugün; yarın!" diyordu ve ufuklarda geceleri bile top sesleri hiç dinmiyordu. Hakkı Celis, şu saatte ne o top seslerini işitiyor ve ne yanıbaşından geçen arabaları görüyordu; fikrinde bir düşünce, kalbinde bir emel vardı: Eve gidip Seniha'dan bir telgraf bulmak!... Bunun haricinde onun için hiçbir şey mevcut değildi. Yakup Kadri Nur Baba'da ise bir Bektaşî tekkesindeki yozlaşmış insan ilişkilerini anlatır. Reşat Nuri Güntekin (1889-1956) hem Millî Edebiyat, hem Cumhuriyet döneminin en sevilen yazarlarından biridir. 1912'de bir gazetede tefrika edilen Harebelerin Çiçeği yazarın ilk romanıdır. Ancak kitaplaşması Cumhuriyet döneminde (1953) gerçekleşebilmiştir. Çocukken bir yangında yaralanması yüzünden çok çirkinleşmiş bir insanın yaşamı anlatılır bu romanda. 1920'de tefrika edilen Gizli El ise 1924'te kitaplaşabilmiştir. R. Nuri'nin savaş dönemindeki yolsuzlukları, vurgunculukları anlatmak istediği eser, sansür yüzünden içerikte değişiklikler yapılmış; sonuçta tutarsız ve acemice yazılmış bir romana dönmüştür. Reşat Nuri'nin ünlü romanı Çalıkuşu (1920) hem yayımlandığı yıllarda, hem de daha sonralara büyük ilgi çekmiş; Türk edebiyatında en çok okunan romanlardan biri olmuştur. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

72 M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ Romanın başkişisi Feride, İstanbul'da yetişmiş yetenekli, sağlam kişilikli bir genç kızdır. Anadolu'ya öğretmen olarak gider; köy köy, kasaba kabasa dolaşır. Romanın çok okunmasında, hem bu cesur genç öğretmenin ilgi çekici macerası, hem de yazarın kullandığı yalın Türkçe etkili olmuştur. Reşat Nuri bütün eserlerinde konuşma dilinin egemen olduğu yalın bir Türkçe kullanmıştır. ÇALIKUŞU'ndan Zehra, dün gece muhtarın evinde gelin oldu. Çoban Mehmet mahzun olmasın diye, köyün meydanında davul, zurna çaldılar, bir iki pehlivan güreştirdiler. Kadınlar arasında da, ayrıca bir kına gecesi yapıldı. Mevlût okutuldu. Benim hediye ettiğim gelin elbisesi köyün ihtiyarlarına yine fazla alafranga görünmüştü. Kulağıma etraftan: "Yarin âhiret", "Münkir, Nekir", "kızgın topuz" gibi kelimeler geliyordu. Buna mukabil genç kadınların ağızlarının suyu akıyordu. Aralarında, galiba, geline haset edenler bile oluyordu. Gece, pek eğlendim. Muhtarın karısı güzel bir sofra hazırlamıştı. Ortada dönen sözlerden, bu fedakârlığın Zehra'dan ziyade, "İstanbullu hocanım" a gösteriş yapmak için göze alındığı anlaşılıyordu. Çoban Mehmet'e gelini teslim etmeden evvel gülünç bir el öpme merasimi yapıldı. Bu kabasaba, utangaç köy delikanlısının gözlerini yumarak öptüğü eller arasında benimki de vardı. Hoca demek, bir bakıma, ana demek olduğu için bu, lâzımmış. Bu el öpme merasiminde, öyle gizli bir komedi geçti ki, hiç unutamıyacağım. Muhtarın karısı ile ebe hanım başta olmak üzere, beş altı ihtiyar kadın, uzun bir kerevetin şiltesi üzerine sıralanmışlardı. Ben, hâlâ onlar gibi bağdaş kurup oturmasını beceremediğim için, ocağın yanında bir çamaşır sandığının kenarına ilişmiş bulunuyordum. Gözlerini bir türlü yerden ayırmağa cesaret edemeyen Çoban Mehmet, evvelâ beni görmemişti. Ebe hanım köşeden: "Mehmet, oğlum, hocanımın da elini öp!" diye beni gösterince delikanlı, utana sıkıla yanıma geldi. Ben, ciddiyetle ilimi uzattım, fakat, çobanın parmaklarımı tutmasiyle bırakması bir oldu. Bunun bir el olduğuna inanamıyor, aptal aptal bakıyordu. Ben, güldüğümü belli etmemeye çalışarak: "Öp evlâdım" dedim. Adamcağız, elimi tekrar tuttuktan sonra dayanamadı, utanıp sıkılmayı bırakarak, yüzüme baktı ve göz göze geldik. Daha fenası, tam bu esnada ocaktan yüzüme vuran kuvvetli bir çıra aydınlığında güldüğümü de gördü. Çobanın bu dakikadaki şaşkınlığı kadar ömrümde gülünç bir şey gördüğümü hatırlamıyorum. El öpme merasiminden sonra, damadı, gelinin bulunduğu odaya doğru götürdüler. Zehra, yeni elbisesi, biraz evvel kendi elimle tarayıp süslediğim başiyle, hemen hemen güzelce bir insana dönmüştü. Fakat, kendisini, bura âdetince, duvak yerine yeşil atlastan bir nevi torbanın içine sokmuş oldukları için çoban üzerinde ne tesir yaptığını göremedim. Reşat Nuri Güntekin Önce Fecr-i Ati'ye girip, sonra Millî Edebiyat hareketine katılan bir yazar daha var: Refik Halit (1885-1965). Birçok aşk romanı yazmış olan Refik Halit'in yalnızca İstanbul'un İç Yüzü adlı eseri Millî Edebiyat döneminde yayımlanmıştır (1920). Romanda ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ 73 II. Meşrutiyet döneminde yönetimi ele alan İttihat ve Terakki Fırkası üyeleri ile I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan savaş zenginleri anlatılır. Bir siyasal yergi olan eser, aynı zamanda o günün yaşayışını, gelenek ve görenekleri de göz önüne serer. Bir Millî Edebiyat yazarı da kısa süren ömrüne çok sayıda öykü ve iki roman sığdıran Ömer Seyfettin (1884-1920)'dir. İlk romanı Efruz Bey'de yabancı kültürle yozlaşmış, gösteriş meraklısı bir sahte aydını anlatır. Böylece Efruz Bey'in kişiliğinde zamanın sahte aydınlarını eleştirir. İkinci roman, tefrika edilirken bilinmeyen bir nedenle yayımı kesilen Yalnız Efe'dir. Eser halk edebiyatında görülen "devletin sağlayamadığı adaleti getirmek için dağa çıkan eşkıya" konusunun işlenmiş olması bakımından önemlidir. Yalnız Efe'nin başka bir dikkat çekci yönü de kahramanının kız olması ve romanın İzmir'in işgalinden kısa bir süre sonra yayımlanmasıdır. Millî edebiyat döneminin öteki roman yazarları şunlardır: Aka Gündüz (Kurbağacık), Ebubekir Hazım Tepeyran (Yeni Şeyler: Küçük Paşa), Müfide Ferit (Aydemir, Pervaneler), Halide Nusret Zorlutuna (Küller). 3. Millî Edebiyatta Öykü Halide Edip Adıvar, Millî Edebiyat döneminin ilk öykü yazarlarındandır. Romanlarından önce yazmaya başladığı öykülerinde dil, Servet-i Fünun'un dil ve anlatımına uygundur. Daha sonraki öykülerinde daha yalın, konuşma diline uyan bir dil kullanmıştır. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de kadın kahramanlar öne çıkmıştır. Yazar öykülerini Harap Mabetler ve Dağa Çıkan Kurt adlı iki kitapta toplamıştır. Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun ilk öykü kitabı Bir Serencam'dır. 1913'te basılan kitaptaki öykülerde Servet-i Fünun'un anlayışına uygun bir dil ve anlatım görülür. Ancak yazar, sonraki baskıda öykülerin dilini yalınlaştırmıştır. Yakup Kadri, bu kitabındaki öykülerinde o dönemin gelenek ve göreneklerinden büyük zarar gören mutsuz insanları anlatmıştır. Kitaba adını veren Bir Serencam öyküsünde tutsaklık konusunu ele almıştır. Yakup Kadri'nin öteki öykü kitapları Rahmet ve Millî Savaş Hikayeleri'dir. Önceki ünitede, Millî edebiyatın 1911'de çıkmaya başlayan Genç Kalemler dergisine ve bu dergide başlatılan Yeni Lisan hareketine dayandığını; derginin başında da Ali Canip'le birlikte Ömer Seyfettin'in bulunduğunu görmüştük. Ömer Seyfettin (1884-1920) bu hareketle dilin yalınlaşmasında önemli bir dönemi başlatmakla kalmamış; bu dili edebiyatta kullanarak başarılı örnekler de vermiştir. Batılı anlamda öykü edebiyatımıza Tanzimat döneminde girmiş olsa da dil ve konu bakımından aksaklıklar vardı. Öykünün diliyle, konusuyla bize ait olması ancak Millî Edebiyatta, daha çok da Ömer Seyfettin'in çabalarıyla gerçekleşti. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

74 M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ Çağdaş anlamdaki Türk öykücülüğünün ilk önemli kişiliği olan Ömer Seyfettin, aynı zamanda öykü yazarlığını kendine ilk meslek edinen yazardır. Türk edebiyatında öykü, ancak Ömer Seyfettin'den sonra yazarlar arasında başlı başına bir tür olarak ilgi görmüştür. Dolayısıyla Türk öykücülüğünün gelişmesinde Ömer Seyfettin'in büyük bir etkisi olmuştur. Yazarın ilk öyküsü 1908'de Tenkid adlı dergide yayımladığı At'tır. Bu öyküdeki yalın Türkçeyi sonraki eserlerinin tümünde bilinçle ve başarıyla kullandığı görülür. Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşında aldığımız yenilgilerin acısını duyan Ö. Seyfettin gerçek bir milliyetçidir. Bu yenilgileri, devletin gerilemesini ulusal bilinçten yoksun oluşumuza bağlar. Kurtuluşu Türklük bilincinin uyanmasında görür. Onun için de öyküleriyle ulusal bilinci uyandırmak için büyük çaba gösterir. En çok işlediği konular, tarihten aldığı kahramanlık olaylarıdır. Başını Vermeyen Şehit, Pembe İncili Kaftan, Forsa, Topuz bu konuyu işlediği en güzel öyküleridir. Toplumdaki aksaklıkları da mizahi bir bakış açısıyla eleştirir. Batıl inançları, kadın-erkek, çocuk-çevre ilişkilerini, anlamsız korkuları işler. Doğuyu görmek istedikleri gibi algılayan Batılıları da Gizli Mabet türü öykülerinde alaycı bir anlatımla eleştirir. Çok genç yaşta ölen yazarın kimi kitapları ölümünden sonra yayımlanmıştır. Öyküleri şu kitaplarda toplanmıştır: Eshab-ı Kehfimiz, Harem, Efruz Bey, Yalnız Efe, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lâle, Asilzadeler, Bomba, Mahçupluk İmtihanı, Dalga, İlk Düşen Ak, Nokta, Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür. KERAMET Yangın yarım saatten beri devam ediyordu. Fakat mahallenin ahalisi iki ev sonra söneceğine kaildiler. Çünkü bir zatışerifin türbesi vardı. Mümkün değil, o, tutuşmazdı! Şiddetli bir kıble esiyor, alevler, kıvılcımlar saçan tahta parçlarını, türbenin üzerine, türbenin altından evlerin çatılarına fırlatıyordu. İtfaiye bölüğü, tulumbalar son gayretlerini sarfediyorlardı. Polisler etrafı ablukaya almışlar, kaçırılan eşyanın yağmasına meydan vermiyorlardı. Çiroz Ahmet etrafına bir göz gezdirdi. Bu, kaşarlanmış bir külhanbeyiydi. Onca yangın demek, vurgun demekti. Ama mahalle çok fakirdi. Biliyordu ki, şu yanan zavallı kulübeciklerin içinde yatak, yorgandan başka bir şey yoktu. Halbuki, vurgunda âdet "yükte hafif, pahada ağır şeyler'i bulmaktı. Allah belâsını versin! Faydasız yangın! Diye başını salladı. Ahali türbenin etrafına toplanmıştı. Buraya gelince, söner! Diyorlardı. Çiroz Ahmet yeşil boyalı türbenin penceresine sokuldu. Kör bir kandilin hafifçe aydınlattığı sandukanın iki tarafına iki seccade yayılıydı. Açık rahlelerde büyük Kur'an'ı Kerim'ler yan gelmiş yatıyorlardı. Çiroz Ahmet, kelepir karşısında parlayan bir Yahudi gözüyle bunlara baktı. Asgarî bir hesap yaptı. İçinden: ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ 75 Şamdanlar onar liradan yirmi... Seccadeler beşerden on... Kitaplar mutlaka yazmadır. Yirmi de onlar, etti elli... dedi. Yeşil boyalı kapıya gitti. Çiroz, kemikli omuzlariyle bu kapının kuvvetini yokladı. Sonra kilidine baktı. Yavaş yavaş dayanmağa başladı. Halk yangınla meşguldü. Çiroz Ahmet son derece kuvvetliydi; hani o, yalnız külhanbeylerine mahsus, bazusuz, idmansız, sporsuz, gizli, harikulâde kuvvet... Dayandıkça kapı çatırdamağa başladı. Nihayet küt etti, açıldı. Çiroz'un içeri girince ilk işi, kör kandili üflemek oldu. Fakat alacağı şeyler ne kadar pahada ağır ise de, yükte öyle pek hafif değildi. Zihni hemen bir vurgun plânı tertibine başladı. Plân zihninde teşekkül ettikçe Çiroz "netice"yi beklemiyor, teferruatını tatbik ediyordu. Şamdanların mumlarını çıkarıp yere attı. Rahlelerdeki kitapları alıp hepsini belinden çıkardığı Trablus kuşağına sardı. Sonra biraz durdu, burnunu kaşıdı. Yavaşçacık seccadeleri topladı; bunları beygirin üzerine çul vurur gibi sandukanın sırtına örttü. Şimdi kapıdan çıkmak lâzım geliyordu. Ama dışarısı doluydu. Kavuk da bırakılacak bir şey değildi. Üzerinde sırmalı bir çevre vardı. Sanduka birdenbire kaydı. Çiroz Ahmet birdenbire dolandı. Acaba evliya diriliyor muydu? Durdu, baktı, gülümsedi. Vay canına, yere mıhlı değilmiş be, dedi. Eğildi, altına bakmak için sandukayı kaldırdı. Bu, gayet hafifti. İnce tahtadan yapılmış, üstüne yeşil çuha kaplanmıştı. Zihnindeki "çıkış plânı" tamamlandı. Kitaplarla şamdanları kucakladı. Kendisi sandtukanın altına girdi. Yavaş yavaş yürüdü. Durdu. Sandukanın altından elini çıkarıp kapıyı açtı. Sol taraf caddeye çıkıyordu. Yakalanmak ihtimali vardı. Sağ taraftaki sokak tenhaydı. Viranelikler çoktu. Ama yangın o tarftaydı. Herkes o tarafta birikmişti. Çiroz Ahmet sandukanın altında uzun müddet düşünmedi. Paldır küldür kapıdan çıktı. Gürültüye başını çeviren halk, şaşırdı. Herkes olduğu yerde kaldı. İşte evliya kalkmış, yürüyordu. Tulumbalar durdu. Şiddetle esen rüzgâr birdenbire durdu. İtfaiye askerleri korkularından ellerindeki baltaları, kancaları, hortumları düşürdüler. Sanduka yangına doğru yürüdü. İki tarafa açılıp yol veren ahali, korkudan titriyordu. Sanduka, konkunç, manevi bir heybetle sallana sallana aralarından geçti, karanlıklarda kayboldu. Türbeden evvelki iki ev de ateşten kurtulmuştu. Yanmayıp evliyasız kalan türbe yine mahalledeki kudsiyetini muhafaza etti. Yalnız, okuyanlar yüzlerini eskisi gibi artık boş binaya çevirmiyorlar, kıbleye bakıyorlar: "İki gözüm, yangın gecesi bu tarafa gitti!" diyorlardı. Ömer Seyfettin Romanlarıyla ünlenen Reşat Nuri Güntekin, yazarlık yaşamına gazete ve dergilerde tiyatro ile ilgili eleştiriler yazmakla başlamıştır. İlk edebî eseri ise 1917'de bir dergide yayınladığı Eski Ahbap adlı öyküsüdür. Yazar, romanlarında olduğu gibi öykülerinde de yalın bir dil kullanmıştır. Öykülerin çoğunda karşılıklı konuşmalardan oluşmuş bir düzenlemenin ağır bastığı görülür. Reşat Nuri'nin öykülerinin dikkat çekici bir özelliği de ölçülü bir gülmece ögesinin bulunmasıdır. Reşat Nuri'nin öykülerinde olaylar genellikle İstanbul'da geçer. Konular da ağırlıklı olarak evlilik, aile, çocukların eğitimi üzerinedir. Yazarın Cumhuriyet dönemine dek basılan öykü kitapları şunlardır: Recm-Gençlik ve Güzellik, Roçild Bey, Eski Ahbap. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ

76 M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ Daha çok fıkra ve romanlarıyla tanınan, gazetecilik yapmış olan Refik Halit Karay (1888-1965) da yazarlık yaşamına mizah yazıları ve öyküyle başlamıştır. Öykülerinde yalın bir dil kullanan yazar, anlatımda mizah ögesine sık sık başvurmuştur. Konuşmaya da çok yer vermesi sayesinde doğal, akıcı, canlı bir biçime ulaşmıştır. Ünlü öykü kitabı Memleket Hikâyeleri'nde Anadolu'da geçen olaylar ve Anadolu insanlarını anlatır. Bu öyküler belli sürelerle bulunduğu kimi Anadolu kentlerindeki gözlemlerine dayanır. Olayları ve kişileri aktarır. Ancak aynı başarıyı bu olayların nedenlerini, kişilerin iç dünyalarını çözümlemede gösteremez. Refik Halit öykülerini Memleket Hikâyeleri, Gurbat Hikâyeleri, Ay Peşinde adlı kitaplarda toplamıştır. Millî Edebiyat döneminin öteki öykü yazarları Aka Gündüz (Türkün Kitabı, Türk Kalbi) Ebubekir Hazım Tepeyran (Eski Şeyler), Raif Necdet Kastelli (Ziya ve Sevda), Ercüment Ekrem Talu (Teravihten Sahura) dur. Özet Millî Edebiyat dönemi roman ve öykülerinde konuşma dili ve anlatımı kullanılmıştır. Halkı ilgilendiren konulara yönelen yazarlar, eserlerinde hem İstanbul'un, hem Anadolu halkının yaşamını, sorunlarını ele almışlardır. Dönemin önde gelen roman ve öykü yazarları Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit, Aka Gündüz, Reşat Nuri ve Ebubekir Hazım'dır. E. Hazım dışındaki yazarların tümü Cumhuriyet döneminde de yazarlık yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Milliyetçiliği, Kurtuluş Savaşı'nı romanlarında ele alan H. Edip, romanlarındaki güçlü kadın tiplerle dikkati çeker. Millî Edebiyat hareketine sonradan katılan yazar Yakup Kadri ise romanlarında toplumun yaşadığı değişimleri eleştirel bir bakışla anlatmışlardır. Millî Edebiyat ve Cumhuriyet dönemlerinin en sevilen yazarlarından biri olan Reşat Nuri; Çalıkuşu romanıyla büyük ün kazanmıştır. Refik Halit Karay, bu dönemde yazdığı İstanbul'un İç Yüzü adlı romanında II. Meşrutiyet yönetimi ile I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan savaş zenginlerini anlatır. Ömer Seyfettin ise çağdaş Türk öykücülüğünün ilk önemli kişiliği olarak dikkati çeken bir yazarımızdır. Değerlendirme Soruları 1. Aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat döneminde görülür? A. Arapça ve Farsça köklerden yeni sözcükler türetilmiştir. B. Lehçelerden sözcük alınmıştır. C. Yazı diline katılan yeni sözcüklerle dilin zenginleşmesi sağlanmıştır. D. Fecr-i Ati'nin dili daha da geliştirilmiştir. E. Yazıya konuşma dili ve anlatımı egemen olmaya başlamıştır. ANADOLU ÜNİ VERSİ TESİ

M İ LLÎ EDEBİ YATTA ROMAN VE ÖYKÜ 77 2. Millî Edebiyat romancıları arasında siyasal bir düşünce olarak milliyetçiliği işleyen yazar kimdir? A. Yakup Kadri B. Halide Edip C. Refik Halit D. Reşat Nuri E. Aka Gündüz 3. Yakup Kadri'nin roman ve öykülerinin en dikkat çekici yanı nedir? A. Toplumun sorunlarını eleştirel bir bakış açısıyla işlemesi. B. Güçlü kadın kahramanlara yer vermesi. C. Aşk romanları yazmış olması. D. Sanatlı bir anlatımı yeğlemesi. E. Gelenek ve görenekleri irdelemesi. 4. Roman ve öykülerinde halk edebiyatının konularını, tarihsel kahramanlık öykülerini işleyen yazar hangisidir? A. Ömer Seyfettin B. Halide Edip C. Yakup Kadri D. Mithat Cemal Kuntay E. Aka Gündüz 5. Aşağıdaki özelliklerden hangisi Reşat Nuri'nin öykülerinde görülür? A. Türklük bilincini uyandıran konuların işlenmesi. B. Kadın kahramanların öne çıkması. C. Erkek kahramanların öne çıkması. D. Ölçülü bir gülmece ögesinin bulunması. E. Gelenek ve göreneklerin eleştirilmesi. Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar Akyüz, Kenan. Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri I, Ankara, 1979. Yakar, Ayteki. Türk Romanında Millî Mücadele, Ankara, 1973. Karaosmanoğlu. Yakup Kadri, Kiralık Konak, İstanbul, 1974. Güntekin, Reşat Nuri. Çalıkuşu, İstanbul, 1970. Nabi, Yaşar. Ömer Seyfettin, Hayatı Sanatı Eseri, İstanbul, 1969. AÇIKÖĞ RETİ M FAKÜLTESİ