HERMAN MELVILLE Sağlam Adam

Benzer belgeler
ŞEBNEM İŞİGÜZEL Sarmaşık

HERMAN MELVILLE BEYAZ BALİNA

BURCU ŞENTÜRK Bu Çamuru Beraber Çiğnedik

İletişim Yayınları 2462 Çağdaş Türkçe Edebiyat 423 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

KEREM ASLAN Her Şey Dahil

WILHELM SCHMID Arkadaşlıktaki Saadete Dair

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

MENEKŞE TOPRAK Temmuz Çocukları

İletişim Yayınları 2472 Çağdaş Türkçe Edebiyat 426 ISBN-13: İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2017, İstanbul

HAKAN BIÇAKCI Otel Paranoya

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

TÜLİN KOZİKOĞLU - UĞUR ALTUN Mıstık, seni anlamıyoruz! Noktalama İşaretlerinin Öyküsü

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Eski Dostum Kertenkele

FRANCESCA SIMON FELAKET HENRY İLE SPOR

ECE ERDOĞUŞ Tuhaf Hikâyeleri Sever misiniz?

MELİKE UZUN Soğuk ve Temiz

ALİ ARTUN Sanatın İktidarı

ŞEBNEM İŞİGÜZEL Kirpiklerimin Gölgesi

BARIŞ BIÇAKÇI Seyrek Yağmur

PELİN BUZLUK Deli Bal ve Kanatları Ölü Açıklığında

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

JOHN BERGER Leylak ve Bayrak

BARIŞ BIÇAKÇI Baharda Yine Geliriz

ÜMİT KARDAŞ Demokrasi ve Hukuk Krizi

İnsan Okur. Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Delal Arya HEYECANLI KİTAPLAR. Serüven. Resimleyen: Mert Tugen YEDİ DENİZLERDE 2. 2 Basım İSKELET SAHİLİ NDEKİ SIR

Derleyen AYŞE BUĞRA Sınıftan Sınıfa

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ORMANDAKİ DEV. 4. basım. Resimleyen: Reha Barış

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Öykü ASLAN KRAL KORK. Resimleyen: Sedat Girgin

Derleyenler FERYAL SAYGILIGİL - BEYHAN UYGUN AYTEMİZ Gülebilir miyiz Dersin?

HAMZA AKTAN Kürt Vatandaş

DİLŞA DENİZ Yol/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi

PROF. DR. ABDULLAH UÇMAN

OĞUZHAN TAŞ Gazetecilik Etiğinin Mesleki Sınırları

Arne Bellstorf. ALMAN SEVGİLİ Astrid Kirchherr ve Stuart Sutcliffe in Hikâyesi. Çeviren: Tanıl Bora

FRANCESCA SIMON FELAKET HENRY NİN KÂBUSU

Kuş Eppeği Levent Cantek

KURUKAFA AİLESİ ve CANAVARIN HAZİNESİ

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut GÜNAYDIN! GÜNAYDIN! Resimleyen: Burcu Yılmaz

MERAKLI KİTAPLAR. Alfabe

HERMAN MELVILLE Yazıcı Bartleby

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Süleyman Bulut. Bilmece ŞİPŞAK BİLMECELER DEYİM VE ATASÖZLERİ. 2. basım. Resimleyen: Ferit Avcı

Küçüklerin Büyük Soruları-3

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Evimiz Yuvamızdır Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası TÜRKÇE Tutum, Yatırım ve Türk Malları haftası 5N 1K KÜTÜPHANE

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

2016 Tudem Edebiyat Ödülleri Öykü Yarýþmasý Mansiyon Ödülü

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

OHIO DOĞAÇLAMASI (OHIO IMPROMPTU)

HALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

SEDEF BETİL Kısa Karanlıklar

Her gun. yeni bir. macera

BÖCEK ORKESTRASININ MUHTEŞEM SINIFI

Hans Christian Andersen Tahsin Yücel ( Ayşın Delibaş Eroğlu (

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO

Arda Alyanak Daniela Palumbo Filiz Özdem Carla Manea

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU MAYIS AYI 1. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

--- ZEKÂ SORULARI ---

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Tanşıl Kılıç. Roman ŞEKERLİ SİNEK. 12. basım. Resimleyen: Vaqar Aqaei

Cem Akaş BUMBA İLE BİBU. Resimleyen: Reha Barış

İVAN SERGEYEVİÇ TURGENYEV Arefesinde

SIRADIŞI FRANSIZ ŞATOLARI

3. SINIF = 8 6 eşitliğinin sağlanabilmesi için şekillerin yerine gelebilecek işlemler aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 220 HALİM SELİM İLE 40 HADİS

Nükhet YILMAZ HAYAT BİLGİSİ Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası nı kutladık. Halk ekmek fabrikası gezisine katıldık. TÜRKÇE * Dilbilgisi:

MATBAACILIK OYUNCAĞI

Ece Ayhan. Kardeşim Akif. Akif Kurtuluş'a Mektuplar. Hazırlayan Eren Barış. "dipnot

16 KASIM Ekim 2018

Çok Mikroskobik Bir Hikâye

HERMAN MELVILLE Israel Potter

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

TÜRKÇE DERSİ GÖRSEL OKUMA TESTİ Kubilay ORAL

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Ülkü Tamer. Öykü PULLAR SAVAŞI. Kapak Resmi: Gözde Bitir


M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Betül Tarıman. Öykü GÖKYÜZÜ PRENSİ PO İLE KÜÇÜK KIZ. 2. basım. Resimleyen: Uğur Altun

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

2.sınıf Hayat Bilgisi Konu Özetleri

Yalvaç Ural Ödülleri: Buket Topakoğlu

YALNIZ BİR İNSAN. Her insanın hayatında mutlaka bir kitap vardır; ki zaten olması da gerekir. Kitap dediysem

BİZİM SOKAKTA ŞENLİK VAR

MARC NICHANIAN Edebiyat ve Felaket

Genezinli Eliçin Ailesi

DERS 3. Mavi Kapak Kampanyası Neye Yarar? DÜZEY: 7. Sınıf

UZAYLILAR OLMASIN ABİ!

Babamın Sihirli Küresi AYTÜL AKAL

Transkript:

HERMAN MELVILLE Sağlam Adam

The Confidence-Man: His Masquerade Sonsöz: Henry S. Sussman, The Deconstructor and the Politician, Glyph, sayı 4, Johns Hopkins University Press, Baltimore, 1978. İletişim Yayınları 2188 İletişim Klasikleri 88 ISBN-13: 978-975-05-1800-3 2015 İletişim Yayıncılık A. Ş. 1. BASKI 2015, İstanbul DİZİ YAYIN YÖNETMENİ Murat Belge YAYINA HAZIRLAYANLAR Barış Özkul, Emrah Serdan, Güneş Akkor KAPAK Suat Aysu KAPAK RESMİ Edgar Degas, New Orleans Pamuk Borsası, 1873 UYGULAMA Hüsnü Abbas DÜZELTİ Ayla Karadağ BASKI ve CİLT Sena Ofset SERTİFİKA NO. 12064 Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11 Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.613 38 46 İletişim Yayınları SERTİFİKA NO. 10721 Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbul Tel: 212.516 22 60-61-62 Faks: 212.516 12 58 e-mail: iletisim@iletisim.com.tr web: www.iletisim.com.tr

HERMAN MELVILLE Sağlam Adam Bir Maskeli Geçit The Confidence-Man: His Masquerade ÇEVİREN Ayşe Deniz Temiz ROMANIN ARKA PLANINA DAİR DERLEME VE HENRY S. SUSSMAN IN SONSÖZÜYLE

HERMAN MELVILLE 1819 yılında, kalabalık bir tüccar ailesinin üçüncü çocuğu olarak New York ta doğdu. Küçük yaşta geçirdiği kızıl hastalığı yüzünden, görme yetisinin önemli bir bölümünü kalıcı olarak kaybetti. New York ta başladığı ilkokul eğitimine 1930 dan itibaren Albany de devam etti. Melville on iki yaşındayken, babası önce iflas etti, sonra hayatını kaybetti. Annesi varlıklı akrabalarından aldığı yardımlarla ailenin geçimini sağlamaya çalıştı. Melville okulu bırakarak tarım işçiliği, banka memurluğu, öğretmenlik gibi işlerde çalışmaya başladı. 1838 de New York ta bulunan Lansingburgh Akademisi nde mühendislik öğrenimi gördü. Ertesi yıl New York tan Liverpool a giden bir ticaret gemisinde çalışmaya başladı. 1841 de bir balina avı gemisiyle sefere çıktı. Yolculuk sırasında gemiyi terk ederek Markiz Adaları nda üç hafta boyunca Typee yerlileriyle yaşadı. 1843 te ABD donanmasına katıldı ve ertesi yıl Boston a geldi. 1845 te, Typee: Polinezya Hayatına Bir Bakış adlı kitabını tamamladı. 1846 yılında yayımlanan eser büyük ilgi gördü. 1847 de yayımlanan Omoo yla birlikte Melville, bir yazar ve bir maceracı olarak bir anda şöhret kazandı. 1847 yılında Elizabeth Shaw ile evlendi ve üç sene sonra, Massachussetts ten bir çiftlik satın aldı. Burada geçirdiği yıllarda Redburn: His First Voyage (Redburn ün İlk Seyahati) ve White-Jacket ı (Beyaz Ceket) tamamladı, Mardi and the Voyage Thither ın (Mardi ve Oraya Seyahat) büyük bir kısmını yazdı, aynı zamanda çeşitli dergilere makale, şiir ve kısa öyküler yazmaya başladı. 1849 da yayımlanan Mardi and the Voyage Thither okurları için büyük bir hayal kırıklığı oldu. 1851 de en çok bilinen romanı Moby Dick yayımlandı. Yazar bu eserini ortaya çıkarırken çok sıkı çalışmış olsa da, 1840 larda yakaladığı ilgiyi ve ünü tekrar kazanamadı. Moby Dick ya da ilk yayımlandığı zamanki ismiyle Beyaz Balina, ancak yazarın ölümünden otuz sene sonra başyapıt olarak değerlendirilerek birçok dile çevrilecekti. Melville bu tarihten itibaren yirmi yıl boyunca Pierre ya da, Belirsizlikler (1852), Israel Potter (1855), The Piazza Tales (Piazza Öyküleri, 1856), Sağlam Adam (1857) adlı kitaplarını yayımladı. 1863 te New York a taşındı. 1866 dan itibaren on dokuz sene boyunca New York rıhtımında gümrük müfettişi olarak çalıştıktan sonra 1885 te emekli oldu. 1891 de New York taki evinde kalp krizi sonucu hayatını kaybetti ve New York Bronx ta bulunan Woodlawn Mezarlığı na defnedildi. Ölmeden önce üzerinde çalıştığı Billy Budd, 1924 te yayımlandı.

İÇİNDEKİLER ROMANA DAİR GÖRSELLER...7 KRONOLOJİ... 15 SUNUŞ SAĞLAM ADAM: ROMANIN ARKA PLANI / Derleyen EMRAH SERDAN... 31 MİSSİSSİPPİ HARİTASI... 38 Sağlam Adam SONSÖZ YAPIBOZUMCU VE SİYASETÇİ: MELVILLE İN SAĞLAM ADAM I / HENRY S. SUSSMAN...369

Sağlam Adam ın 1857 tarihli ilk baskısının iç kapağı ve el yazmasından bir sayfa.

19. yüzyılın ikinci yarısından istimbot illüstrasyonları: Mississippi de bir istimbot yarışı (sol üstte). New Orleans'da dev istimbotlar (sol altta). Princess isimli istimbotun salonu ve barı (sol üstte). İstimbotun iç güvertesi ve kamaraları (sağ altta).

19. yüzyıl ortasında Mississippi Nehri nin güneyinde işleyen istimbotların güzergâhını gösteren bir harita.

Metindeki dipnotlar çevirmen tarafından ilave edilmiştir.

I DİLSİZİN BİRİ MİSSİSSİPPİ ÜZERİNDE SEYREDEN BİR İSTİMBOTA BİNİYOR Nisan ın ilk günü şafak vakti, krem rengi giyinmiş bir adam birdenbire, Titicaca Gölü nde beliren Manco Capac misali, St. Louis şehri rıhtımında peydah oldu. 1 Açık tenli, köse sakallı, kumral saçlıydı, uzun tüylü, beyaz bir kürk şapka takmıştı. Yanında ne bir sandık vardı, ne bir valiz, ne bir heybe ne de koli. Peşi sıra gelen bir hamal, veya ona eşlik eden arkadaşları da yoktu. Omuz silken, gülüşen, fısıldaşan meraklı kalabalığa bakılırsa, kelimenin tam anlamıyla bir yabancıydı besbelli. 1 Manco Capac: Peru daki İnka hanedanlığının efsanevi kurucusu, insanlığı kurtuluşa ulaştırmak için babası Güneş Tanrı tarafından dünyaya gönderilmişti. St Louis: Mississippi ve Missouri nehirlerinin kavuştuğu noktada kurulmuş olan şehir, 19. yüzyıl ortasında güney ve kuzeyi, doğu ve batıyı birbirine bağlayan yollar üzerinde kavşak görevi gören, henüz tüm kıtaya yayılmamış olan ulusun sembolik merkezi konumundaki bir yerleşimdir. 41

Ortaya çıkmasıyla New Orleans a doğru hareket etmek üzere olan Sadakat isimli o güzide istimbota adım atması bir oldu. Kalabalığın dik dik yüzüne baktığı ancak selam vermediği bu adam, çevresindekilerin nazarını ne cezbetmek ne de reddetmek gibi bir derdi olan, ister ıssızlığın ortasından isterse şehirlerin bağrından geçsin, kendi bildiği yolda uygun adım yürüyen birinin edasıyla, aşağı güverteyi boylu boyunca arşınlayarak yoluna devam etti, ta ki kaptan köşkünün yakınına asılmış olan, Doğu dan buralara yeni geldiği zannedilen esrarengiz bir düzenbazı yakalayana ödül vaat eden bir afiş karşısına dikilene dek. Anlaşıldığı kadarıyla bu şahıs, sanatında pek eşsiz bir deha olmalıydı; gerçi ne bakımdan eşsiz olduğu açıkça belirtilmemişti ama eşgali en ince teferruatıyla tasvir edilmekteydi. Kalabalık sanki bir tiyatro afişi görmüşçesine ilanın etrafına toplanmıştı; aralarında manşete dikkat kesildiği açıkça görülen birtakım yankesiciler de seçiliyordu, en azından önlerini kesen paltoların arkasından ilanı görebilmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu arada parmaklarının neyle meşgul olduğu ise bir muammaydı; gerçi kalabalık tesadüfen aralandığında bu beyefendilerden biri, görev icabı para kemeri satan bir diğerinden, pek revaçta olan bu emniyet tedbirlerinden bir tane satın aldı; bir diğer satıcı ise, ki on parmağında on hüner bir beyefendiydi, kalabalığın en yoğun yerinde Ohio lu haydut Measan, Mississippi korsanı Murrel, ve Kentucky nin Yeşil Irmak mecrasında kafilelere saldıran haydut Harpe Kardeşlerin hayat hikâyelerini satıyordu. Bunların hepsi o sıralarda tek bir örneği kalmamacasına nesli kurutulmuş canlılardı ve tıpkı o civarlarda avcıların kökünü kazıdığı kurtlar gibi, geride pek az varis bırakmışlardı. Bu durum pek çoklarınca katışıksız bir sevinç vesilesi sayılabilirdi, tabii yeni yerleşilen topraklarda kurtlar öldürüldüğü vakit tilkilerin çoğaldığını düşünenleri saymazsak. 42

Bu noktada duraksayan yabancı, yoluna devam ederek afişin yanıbaşına varmayı başardı, burada ortaya çıkardığı küçük bir levha üzerine birtakım kelimeler çiziktirdikten sonra levhayı afişin hizasına kadar kaldırdı ki birine bakanlar diğerini de okusun. Şu sözleri yazmıştı: Merhamet, aklına hiçbir kötülük getirmez. 2 Bulunduğu yere ulaşana kadar bir parça dirayet göstermeye, hatta kimseyi rahatsız etmeden, mülayim bir sebat sergilemeye mecbur kalmış olduğundan, etraftaki kalabalık onun bu şekilde ortaya atılmasını pek de hoş karşılamadı. Üstelik, onu daha dikkatlice inceleyip, üzerinde herhangi bir yetki ibaresi göremeyince; hatta tam aksine içinde bulunduğu yer ve zamanla uyumsuz, eşine az rastlanır türden saf bir görünümü olduğuna hükmetmişler, nitekim yazdıklarının da safça şeyler olduğunu düşünmeye başlamışlardı hasılı, onun kendi halindeyken zararsız bir safdil olduğuna, ancak böyle münasebetsizce ortaya çıktığında hiç de göz yumulmaması gerektiğine karar verdikleri için olacak, onu kenara itmekten çekinmediler. Hatta içlerinden diğerleri kadar nezaketten nasibini almamış olan bir tanesi, gözlerden kaçan bir hamleyle yabancının tüylü şapkasını el çabukluğuyla kafasına yapıştırıverdi. Buna karşılık diğeri, şapkasını düzeltmeye yeltenmeden sessizce dönüp levhanın üzerine yeni bir şeyler yazdı ve tekrar havaya kaldırdı: Merhamet uzun süre acı çeker de yine iyilikle mukabele eder. Adamın inatçılığına yordukları bu tutumu hiç de hoş karşılamayan kalabalık onu bir kez daha hakaret ve sövgüleri eksik etmeden kenara iterken, beriki hiç üzerine alınmadı. Fakat, direniş göstermeyen birinin kavgacı şahsiyetler arasında varlık göstermeye çalıştığı bu zorlu maceradan sonun- 2 İncil den: Korintliler 1-13. Dilsiz adamın levhasına yazdığı tüm vecizler aynı cüzden alıntıdır. 43

da gözü yılmış gibi, bu kez yavaşça geri çekildi, ancak bir yandan da elinde tuttuğu levhayı şu şekilde değiştirmekten geri kalmadı: Merhamet her şeye katlanır. Levhayı göğsüne siper etmiş, bön bakışlar ve sataşmalar arasında yavaşça bir aşağı bir yukarı yürüyor, güvertenin en ucundan dönerken yazıyı tekrar şu şekilde değiştiriyordu: 44 Merhamet her şeye inanır. Ardından: Merhamet asla mağlup olmaz. Merhamet sözcüğü ilk yazıldığı haliyle en baştan beri sabit duruyordu, tıpkı matbu bir belge üzerinde tarihin soldan iki rakamının yazılıp gerisinin boş bırakılması gibi. Kimi gözlemcilere göre yabancının suskunluğu, neredeyse deliliğe varan sıra dışılığını daha da bariz kılıyordu; gemi berberinin onunkiyle tam bir tezat teşkil edecek denli alışılageldik ve makul düzen dahilindeki hareketlerinin de bunda payı olsa gerekti. Sigara içilen salonun altında, barın tam karşısında bulunan berber dükkânı, kaptan köşkünün iki oda ötesindeydi. Sağlı sollu bir dükkân sırasını andıran vitrinlerle kaplı, uzun, geniş, üstü kapalı güverte, sanki her nevi zerzevatın yan yana geldiği bir İstanbul kapalıçarşısı ya da bedesteniymişçesine, önünde önlüğü, ayağında terliğiyle, yataktan yeni kalkmış gibi oldukça aksi görünen gemi berberi, dükkânının kapılarını yeni güne açmış, eşiğinin önünü düzenliyordu. Meşgul bir adam edasıyla kepenklerini gürültüyle kaldırıp, bir palmiyeyi andıran işlemeli çubuğunu dimdik kepengin altına yerleştirdikten ve bütün bunları gelip geçenlerin dirseklerine ve ayak parmaklarına öyle pek fazla dikkat etmeden tamamladıktan sonra, işini bitirirken etraftakileri biraz daha çekilip yer açmaları için uyararak bir taburenin tepesine sıçradı

ve kapısının üzerindeki eski çiviye cafcaflı bir karton levha astı. Kendi elleriyle ve büyük bir maharetle hazırlanmış olan bu levha, tıraş etmek için hazır ve nazır bekleyen bir usturanın yanı sıra, kıyıda berber dükkânı olsun olmasın pek çok işyerini süsleyen, kamu yararına iki kelime ile bezenmişti: VERESİYE YOK. Yabancının yazdıklarıyla tezat teşkil eden bu levha, bir bakıma en az diğeri kadar münasebetsiz olmakla birlikte, görünüşe bakılırsa, benzer bir alay ya da hayret, yahut öfke uyandırmış değildi; hele onu yazan kişinin adını budalaya çıkarmak kimsenin aklının ucundan geçmezdi. Öbürü ise, elinde tabelasıyla, bir aşağı bir yukarı ağır ağır yürümeye devam ederken, dik dik bakmaların sataşmalara, sataşmaların itip kakmaya, itip kakmaların yumruklamaya dönüşmesine engel olamıyordu; derken güvertenin ucundan tam geri döndüğü sırada, kocaman bir sandık taşıyarak arkasından geçmekte olan iki hamal aniden ona seslendi; gelgelelim, gayet gür sesle yapılan bu çağrı sonuç vermeyince, ellerindeki yükü, kazara veya kasten, ondan tarafa öyle bir savurdular ki onu neredeyse yere devireceklerdi; o ise aniden irkilerek, anlaşılmaz bir inilti ve yürek burkan, telaşlı bir parmak alfabesiyle, yalnızca dilsiz değil aynı zamanda da sağır olduğunu ele verdi. Ardından, sanki bu ana kadar gördüğü tepkiler ne de olsa gururuna dokunmuş gibi ileri doğru yürüyerek ön güvertenin sakin bir köşesine, üst güverteye çıkan bir merdivenin ayak ucuna ilişti. Gemicilerden bazılarının görev icabı sıkça inip çıktığı bir merdivendi bu. Böyle mütevazı bir köşeye ilişmesine bakılırsa, bir güverte yolcusu olan yabancının, safdil gibi görünmekle birlikte, ait olduğu yerin gayet farkında olduğu anlaşılıyordu. Gerçi işine öyle geldiği için güverte bileti almış da olabilirdi, zira ba- 45

vulu olmadığına göre, muhtemelen yol üzerinde bir-iki saat uzaklıktaki küçük iskelelerden birinde inecekti. Gelgelelim, gideceği yol uzak olmasa da çok uzun yoldan gelmiş gibi bir hali vardı. Kirli ya da pasaklı değildi gerçi, ama krem rengi takım elbisesi uzun süredir üzerinden çıkmamış gibi yıpranmış görünüyordu; yaban otlaklarının ötesindeki uzak bir diyardan gece gündüz yolculuk ederek gelmiş, uzun süredir başını koyacak bir yastık yüzü görmemişti sanki. Yüzünde hem munis hem de bitkin bir ifade vardı ve merdivene oturur oturmaz mahmurluğu artmıştı. Giderek bastıran uykuya yenik düşen kumral başı öne düştü, koyunu andıran vücudu boydan boya gevşedi ve merdivenin ayağına yavaştan yaslanarak hareketsiz kaldı, tıpkı Mart ortasında, gece boyu usulca yağan ve gün doğarken eşikten başını uzatan çiftçiyi o sütliman beyazlığıyla hayrete düşüren pudra şekeri kar misali. II TÜRLÜ İNSANLARIN TÜRLÜ FİKİRLERİ Acayip bir balık! Zavallı adamcağız! Kim acaba? Kaspar Hauser. 3 Tanrı esirgesin! Sıra dışı bir yüz. Utah tan çıkma çiçeği burnunda bir peygamber. 4 3 1828 de Almanya nın Nüremberg şehrinde ortaya çıktığında hiçbir dil bilmeyen, geçmişine dair hiçbir bilgi olmayan gizemli ve yabani genç adam. Melville in Moby Dick ve Billy Budd da da sözünü ettiği bu figür üzerine Alman yönetmen Werner Herzog un da önemli bir yapıtı bulunur. 4 Mormon luk dininin kurucusu Joseph Smith in sapkınlıkla suçlanarak öldürülmesinin ardından Mormon cemaatine önderlik etmiş ve Ohio çöllerini 46