Evleri yüksek kurdular Cama betona boğdular Usumuzdaydı unuttuk Topraklar uzakta kaldı Toprağa bağlı olanlar. Gülten Akın

Benzer belgeler
yuvarlak masa yeşil erik üç kalem ihtiyar adam

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI OCAK AYI BÜLTENİ BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR. Yeni yıl (31 Aralık-1 Ocak)

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

AYLIK BÜLTEN NİSAN 2012 OKUL ÖNCESİ EĞİTİM SINIFI

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

AĞIR ÇANTA. Aşağıdaki soruları metne göre cevaplayınız. 1- Fatma evden nasıl çıktı? 2- Fatma neyi taşımakta zorlanıyordu?

Eğitim Öğretim Yılı OKUL ÖNCESİ DÜŞÜNEN ÇOCUKLAR EĞİTİM SETİ YARIM GÜNLÜK PLAN ÇİZELGESİ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi YILDIZLAR GRUBU ARALIK

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

NİŞANTAŞI AKADEMİ MART AYI AYLIK BÜLTENİ YILDIZLAR SINIFI

gece bana gündüzleri uğramaz gece uykudayken gelir şşşşşşt deyince ağzı şarap tadındadır hatıralarım karışır

1) O, bu işin. Yukarıdaki cümle aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanırsa zor bir işi başarmak anlamına gelir?

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

1. Aşağıdakilerin hangisi eşsesli bir sözcüktür? A) felaket B) deprem C) biz D) bit

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

2. Sınıf Cümle Oluşturma Cümle Bilgisi

ŞİİR, HİKÂYE, MAKALE. Ekim 2013 Sayı 1. Yazar; HARUN ŞEN

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

2. Sınıf Çarpma işlemi Problem çözelim

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Haydi Deniz Kıyısına! Şimdi okuyacağınız hikâye Limonlu Bayır

ISBN :

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

KÜÇÜK UYKULAR BAHÇESİ

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI


Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.

TÜRKÇE PAMUK DEDE soruları yukarıdaki metne göre cevaplayınız. 1) Aşağıdakilerden hangisi Pamuk dede nin yaptığı işlerden birisi değildir?

timasokul.com / bilgi@timasokul.com

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

5. SINIF TÜRKÇE KELİME TÜRLERİ TESTİ. A) Ben ise yağmur yağmasını bekliyordum. Cümlesindeki isimlerin hepsi tekildir.

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

MUTLU HAFTALAR. Emrah&Elvan PEKŞEN

HAYAT BİLGİSİ. Bulutların her birinde özellikler yazmaktadır. İyi bir arkadaşta bulunması gereken özelliklerin olduğu bulutları boyayın.

ÖN ADLAR (SIFATLAR ) NİTELEME ÖN ADLARI

Kaya atlar ne yer? Leyla atlar ot yer. Kaya itler ne yer? Leyla itler et yer. Kaya ayılar ne yer? Leyla ayılar armut yer. İri iri armut yerler.

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BİZE KATILIR MISINIZ?

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU 2 YAŞ MİNİK ARILAR SINIFI AYLIK EĞİTİM VE BRANŞ DERSLERİ PROGRAMI

1) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "soğuk" sözcüğü mecaz anlamda kullanılmıştır?

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

kural tanımayan cafer Adı-Soyadı:...

HAYAT BİLGİSİ HAFTA SONU ÖDEVİ ADI SOYADI:

3. Sınıf Varlıkların Özelliklerini Belirten Sözcükler ( Ön Ad Sıfat )

ÖZEL EFDAL ANAOKULU UĞURBÖCEĞİ GRUBU KASIM AYI BÜLTENİ

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

FORUM EGE GÜNEŞİ ANAOKULU CİVCİVLER SINIFI MAYIS AYI AYLIK EĞİTİM PROGRAMI. Tekerlemeler: Arabam Geliyor, El El Emek tekerlemelerini öğreniyorum.

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

DÜT DÜT ARABALAR KUZUCUK KELEBEK SEVİMLİ HAYVANLAR KÜÇÜK PERİLER. Denokids, farklı olanı arayanlar için birbirinden güzel çocuk odaları tasarladı!

BU AY ÖĞRENDİKLERİMİZ

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Nazlı Yürekler için!lk Adımım

Türkçe. Cümlede Anlam Cümlenin Yorumu. Metinde Kazandıkları Anlamlara Göre Cümleler

Samed Behrengi. Sevgi Masalı. Çeviren: Songül Bakar

Bu etkinler resim yapma, boyama, hamurla oynama, sınıf içinde veya oyun salonlarında düzenlenen oyun alanlarında oyun oynama gibi öğretmen gözetimi

KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI ZIT KAVRAMLAR DUYU KAVRAMLARI. Geometrik Şekil. Yön Mekanda Konum BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR.

Transkript:

Evleri yüksek kurdular Cama betona boğdular Usumuzdaydı unuttuk Topraklar uzakta kaldı Toprağa bağlı olanlar Gülten Akın 1 Okul taşıtını bekliyordu. Yalnızdı, yıkkındı, kırıktı. Yadırgamasalar, doğal karşılasalar ağlayacaktı. Bağıracak, dövünecek, yırtınacak, sövüp sayacaktı. Ağırlığını, acısını, ağısını atacak, dinginleşecekti. Kara bulutlardan kurtulan gök örneği, aydınlanıp açılacaktı. İçindeki acı yüreğini, gözlerini yakıyordu. Sıkılıyordu, canı burnundaydı. Kente geleli bir ay olmuştu. Sağı solu tanımıyor, bilmiyordu. Geldiği ilçeyi düşündükçe daha da büyüyüp genişliyordu kent. Başı neresi, sonu neresi bilmiyordu. Bir bütün olarak düşünemiyor, tasarlayamıyordu. Oysa onun doğup büyüdüğü ilçe, küçücük, incecik, yalındı. Bir ucundan bakınca, diğer ucu görünürdü. Kollarını açsa kucaklardı. Gözlerini yumup düşünse, bütün ayrıntılarıyla anımsardı; ana caddelerini, ara sokaklarını, duraklarını, parklarını Bir başından diğer başına bağırsa duyulurdu. Bir solukta bütün caddelerini, sokaklarını, devlet kurumlarını sayardı. Alnı terlemeden bir baştan bir başa koşardı. 5

Bütün yaşıtlarını tanırdı. Düşse kaldırır, darda kalsa yardım ederlerdi. Ne korku, ne kaygı Oysa kent öyle değildi. Kimse kimseyi bilmez, tanımazdı. On binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insan gelir giderdi. Bir gördüğünü bir daha göremezdin, tanıyamazdın, bilemezdin. Değişik yüzler, değişik sesler, değişik diller. Değişik tavırlar, tutumlar. Yerliler, yabancılar. Yol bilmezler, dil bilmezler, töre tanımazlar... Önünden, arkasından akıp giden insan seli, taşıt dalgası. Ürkütücü bir gürültü, uğultu. İnsanın içini kaldıran karışık, değişik bir koku. Kokular... Dedeler nineler. Anneler babalar. Gençler çocuklar. Kol kola, el ele. Bir o yalnız başına. Bir o kimsesiz. Ne tanıdık var, ne bildik. Çantası sırtında bekliyor. Arabalar geliyor, arabalar geçiyor. Arabaların içinde çocuklar, gençler, yaşlılar. Gülenler, konuşanlar, susanlar. Oturanlar, ayakta duranlar. Hepsi de ona bakıyor, gülüyor. Baktıklarını, güldüklerini sanıyor. İçlerinden, kim bu çocuk, diyorlar. Nereli, kimlerden? Nerede oturuyor, hangi okulda okuyor? Kaç yaşında, kaçıncı sınıf? Demeliler, ilgilenmeliler. Onun yaşadığı yerde ararlar, sorarlar. Yavrum neden bekliyorsun, derler. Kimsin, kimlerdensin? Kimi, neyi bekliyorsun? Gel, derler. Seni götürelim. Burada bekleyip durma. Ağaç olma, heykel olma. Gözlerini taşıtlardan alıp uzaklara bakıyor. Koca koca yapılar, göğe ağan minareler, sayısız bacalar. Birbirine girmiş, bütünleşmiş boz bir yapı, boz bir yığın. Boz bir... 6

Kim üretmiş bunca betonu, kim taşımış, kim tasarlamış, kim kurup yükseltmiş? Dağ yok, koyak yok, ırmak yok. Kuş, çiçek, böcek yok. Yeşil yok, yeşillik yok. Oysa onun doğduğu, büyüdüğü, karış karış bildiği, belleğine oya gibi işlediği o küçük ilçenin... İlkyazlardaki gibi yeşildir her yanı. Akşam güneşinde moraran dağları vardır. Sessiz, içli, serin parkları vardır. Gölgelenen koyakları, ak köpüklü dereleri, çayları vardır. Bin yıllık çınarları, kavakları, söğütleri, çamları, sedirleri, ladinleri Kestane, zeytin, dut, iğde, elma, nar ağaçları vardır. İlçenin güneyinde Güme Dağları uzanır. Yaz kış yeşildir. Yaz kış dumanlı, sisli, bulutludur. Akşam güneşinde maviden mora döner. Gidip böğrüne yaslanmak geçer içinizden. Yorgunsanız dinlenmek geçer. Bunalmışsanız, güç durumdaysanız, sığınmak geçer. Başınız dertteyse, kimseyi görmek istemiyorsanız gizlenmek geçer. Sizi saracağını, koruyup kollayacağını, dinlendireceğini bilirsiniz. Kuzeyi, uçsuz bucaksız gibi gözüken bir ovadır. Yeşilliği hiç eksilmez. Çınar ağaçları olmasa, güneş rengi yapraklar bırakmasa eteklerine, buraya kış uğramamıştır dersiniz. Güneş ışığı dev yapılardan, minarelerden, dal uçlarından çekilip gidiyor. Ortalık gölgelenip serinliyor. Görüntüler soluklaşıp silikleşiyor. 7

Okul taşıtının gelmeyeceğini düşünüyor. Ya da kaçırdım diye kaygılanıyor. Ben dalıp düşünürken, büyük olasılıkla araba gelip geçmiştir, diyor. Kendine kızıyor. Salak, diyor. Kaz kafalı. Tire yi düşünmeyi, düş kurmayı bırak artık. Şimdi büyük bir kentte yaşıyorsun. Artık sen kentlisin. Kentli gibi davranman gerekir. Dönüşü yok bu yolun. Anla da kendine gel. Artık düş yok. Dalıp gitme yok. Oyun yok, koşmak yok, düşmek yok. Kuş yok, kelebek yok. Eski arkadaşların yok. Yağmur, Meltem, Uğur, Durgun Kaşla göz arası oyun kurmak yok. Tartışmak, bağrışmak, itişmek, gülüşmek yok. Yok diyor ama yeniden gerilere gidiyor. Arkadaşlarını düşünüyor. Unutup gidiyor taşıt beklediğini. O koca kenti, gürültüyü, içini kaldıran kokuyu, dalgalanıp taşan insan selini. Çeşitli biçimlerde, renkte taşıtları. Satıcıları, alıcıları. Durmadan bağıran simitçileri, kaldırım sergicilerini, biletçileri, boyacıları. Burgu gibi içe işleyen vınlamaları. Gürültüyü aralayıp gelen parça bölük ezgileri 8

İnsan, bir su birikintisinin çevresinde toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne anlamı, ne değeri olur? Kızılderili reisi Seattle Bu kent dar geliyor ona. Yüreği daralıyor, soluğu sıkışıyor. Nereye baksa koca yapılar, duvarlar, yollar. Demir kapı, tel örgü, kalın cam, gökdelen. Yere batan, yerden biten evler. Birbirine yaslanmış, bitişmiş, bütünleşmiş. Bir elden çıkmış, kimliksiz, öyküsüz, tekdüze tasarımlar, yapılar. Çoğu insansız, sevgisiz... Kirlenmiş, örselenmiş kurumlar, kuruluşlar. Yalnız, kopuk, güvensiz, yarınsız, beklentisiz... İnsanlar da yapılara benziyor. Daha doğrusu yapılar insanları kendisine benzetmiş. İçi durgun, dışı canlı. İş yerleri sevimsiz, itici. O nedenle girerken ağır, yorgun, isteksiz, ölgün giriyorlar. Çıkarken yeğin, ivecen, kaçarcasına, koşarcasına... Bütün istedikleri derin derin soluk almak, yüklerinden arınmak, evlerine ulaşmak, kendilerini güvenceye almak, saklanmak, dinlenmek. İşadamları, işçiler, işsizler. Yöneticiler, öğreticiler, öğrenciler. Unutmuşlar sevgiyi, sevmeyi. Yönetmek, denetlemek, yargılamak, aşağılamak, itmek 9 2

Ses geçirmez, sevgi geçirmez yönetim odaları. Kanatları kırılmış, içi doldurulmuş, düğmesine basılmış insanlar. Gökleri bile gök değil. Ufku bilmez çocuklar. Çok katlı, çok amaçlı, çok işlevli yapıların sonu yoktur. Havası isten, dumandan, tozdan, gazdan, kokulu soluklardan oluşmuş, yoğunlaşmış silik soluk külrengi. Geceleri ay soluk, yıldızlar silik, kıpırtısız. Doğal, yalın, som değil renkler. Karışık, kirli. Yağ yeşili,van Gogh sarısı, kül rengi Öğretmeseler, uyarmasalar ağacı yeşil, göğü gök boyamayacak çocuklar. Oysa onun geldiği yerde bütün renkler doğal, yalın, parlak, göz alıcı. Her yapının bir geçmişi, öyküsü var. Bir kimliği, kökü, kökeni var. Tanıdık, bildik. Güler, gülümser. Düşlere, çağrışımlara açık. Dünle bugün iç içe yaşanır orada. Dünün izlerini, havasını taşır gün. Yollar, yerler uzak değil. Taşıtları kaçırma, yolunu yitirme, geç kalma kaygısı yok. İnsanlar korkusuz, kaygısız, güvenli. Geceleri ay hep bir top ışıltıyla doğar. Yıldızlar kıpır kıpır. Dokunacak kadar yakın. Çağrılı, açık, albenili Gök alabildiğine geniş, derin, uzak, duru, som mavi. Yelleri ince, serin, esrik, çiçek kokulu. Turna katarları geçer göklerinden, kırlangıçlar kanat biler, çizik atar sulara. Yapılarla sınırlı değildir gök. Oysa burada her şey sınırlıdır. Evlerin sınırı başka evler. Yapıların sınırı başka yapılar. 10

Devler masallardan kaçıp bu kente gelmiş. Bir dudakları yerde, bir dudakları gökte. Ağızları koca mağara, solukları kokulu. Ne kadar yeseler doymuyorlar. Deli Dumrul a iş kalmamış buralarda. Çekişmenin, yenişmenin kuralları değişmiş. Tutulmuş köprü başları. Geçenden beş yüz, geçmeyenden bin dolar. Akçenin başı sağ olsun Lira yaşamak için direniyor. Kalkınmanın, gelişmenin göstergesidir kentler. Dev adımlarla ilerliyor uluslar. Yeryüzü kapı komşu... Kafdağı yok artık. Ülkeler, kıtalar, yıldızlar ötesi var. Veremden, kızamıktan, üşütmekten, açlıktan çok; füzeler, bombalar, mermilerle ölüyor çocuklar! Çok gelişti insanlık, çok ilerledi. Mağaralı kardeşlerimiz erginleşti, uygarlaştı, uslandı. Ölüm indiren uçaklar var. Taşı, toprağı, betonu tanıyan ama insanı tanımayan bombalar üretildi. Ne ilkellikti o ok atmak, kılıç kullanmak. Kan akıtmak, kelle sunmak tepsilerde. Şimdi nar gibi kızarıyor ölüler. Kentleşmek, uygarlaşmaktır. Her şeyimiz var artık. Atomlar, nötronlar, gazlar. Eğri kılıç çoktan paslandı kında, masal oldu Köroğlu. İşlerimiz çal oyna. Vitrinler çok, giysiler çok, yiyecekler çok. Giyene, yiyene aşk olsun. Ağacın aşkıdır çiçek. Çocuğun sevdasıdır ekmek. Kuşun kestirmesidir tünek. Burada kuşlar da unutmuş kuşluğunu. İnsan gibi konuşur olmuş: Oynama şıkıdım şıkıdım. 11

Ah kuşlar kağıt kuşlar / Dışları düğün bayram / İçleri ağıt kuşlar * Nerde yolları gölgeleyen ağaçlar. Duvarlara tırmanan sarmaşıklar. Kapıları aşan çardak gülleri. Ne taşı taş, ne toprağı toprak. Tozlu yollar, tozlu güller, tozlu yapraklar. Burada çoğu çocuk buğday başağını görmemiş. Koparmamış elmayı dalından. Yoruluncaya değin koşmamış. Takla atmamış yeşilliklerde. Köpüklü sularda yüzmemiş. Erken gelişir çocuklar kentlerde, tez erginleşir. Çocuk olmadan adam olur. Kızlar geçiyor; nane, kekik, çiçek kokulu dağ esintileri bırakarak. Onu gerilere çağırıyor, gerilere götürüyor. Doğduğu yere, doğduğu sokağa: Bir iki gün önce yağan yağmur yıkayıp arındırmış otları, çiçekleri, ağaçları. Her yan pırıl pırıl. Toprak kokusu, çiçek kokusuna karışıyor. Otlardaki çiğler, çiseler balkıyor. Dal uçları yıldızlanıyor. Hava insanın başını döndürüyor. Oynak serçe, gel koşturalım, diyor. İki gidip, bir duruyor. İçinde sevinç patlamalarıyla sokağa doğru yürüyor. Olmayan bir ezgiyle kollarını kaldırıp oynuyor. Yeryüzü güzel. Ağaçlar, kuşlar, kara yer, mavi gök Çocuk olmak, kaygısız, korkusuz olmak güzel Okul bitmiş, koca bir öğrenim yılı sona ermiş. Karlarını bırakan dağ etekleri gibi yeşermeye, gövermeye başlamışlar. Artık özgürce koşabilir, oynayabilirler. Tıkırdayan saat, çalan zil, uyaran öğretmen yok. * Ali Yüce 12