paylaşıp paylaşamayacağını soruyor. Kadın, simidinin yarısını ona veriyor. Genç kadın kalkıp simidi martılara veriyor.



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Kahraman Kit Misafirlikte

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Hani annemin en büyük yardımcısı olacaktım? Hani birlikte çok eğlenecektik? Kardeşime dokunmama bile izin vermiyor. Kucağıma almak da yasak.

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

ÖZEL GÜNLER. Doğum günü/kadınlar günü/anneler günü/babalar günü/sevgililer günü/ Öğretmenler günü

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

İşitme Engelli Öğrenciler için Sıralama Kartlar ile Okuma-Yazma ve Anlama Çalışması. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler Sınıf Öğretmeni


ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

Samed Behrengi. Püsküllü Deve. Çeviren: Songül Bakar

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΞΙ ( 6 ) ΣΕΛΙΔΕΣ

Özel gereksinimli çocuklar

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Benimle Evlenir misin?

Kahraman Kit Misafirlikte

BARIŞ BIÇAKÇI Aramızdaki En Kısa Mesafe

Okul günüm. Anne-babalar ve çocuklar için için okula başlama rehberi. Niedersächsisches Kultusministerium

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Rukia Nantale Benjamin Mitchley Nahide Büşra Ertekin Turkish Level 5

Başarıda İç Disiplin. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Herkese Bangkok tan merhabalar,

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Her hakkı saklıdır. Ticarî amaç ile basılamaz ve çoğaltılamaz. Copyright

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim :05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim :08

Bir Şizofrenin Kendisine Sorulan Sorulara Verdiği 13 Rahatsız Edici Cevap

Hırkatepe Köyü-Beypazarı (30 Kasım 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

SEVGİ. Doğduğumuz gün içgüdüsel olarak annemize babamıza sarılır onların yanında olmak

1.Aşağıdaki isimlere uygun sıfatkarı getiriniz.(büyük, açık, tuzlu, şekerli, soğuk, uzun,güzel, zengin)

Eskiden Amcam Başkötü ye ait olan Bizim Eski Yer,

OKU, ANLA, CEVAPLA! 2. Minnoş un fiziksel özellikleri nelerdir?

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ ΕΠΤΑ (7) ΣΕΛΙΔΕΣ

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

D Kendiniz hakkındaki düşünceleriniz değişkenlik gösterir mi, yoksa her zaman aynı mıdır?

LanguageCert AÜ TÖMER C2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Sevda Üzerine Mektup

ISBN :

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

BİREYSEL EĞİTİM PROGRAMI GÖRÜŞME FORMU

Bahar Ateşi Evet! Hayır! Belki? Ne? Merhaba.

Mehmet Teber

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

TÜRKÇE. Değerlendirme 1 Harf Bilgisi. A. Seviyorum B. Süt. A. Anne B. Dede. C. Baba. A. Kaplumbağa B. Tavşan C. Kurbağa. A. Okul B.

Eğirdir-Kovada-Yazılıkanyon (21-22 Haziran 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

3. Genelde kendimi başarısız bir kişi olarak görme eğilimindeyim. 4. Ben de diğer insanların birçoğunun yapabildiği kadar bir şeyler yapabilirim.

Administrator tarafından yazıldı. Çarşamba, 27 Temmuz :46 - Son Güncelleme Cuma, 19 Ağustos :53

EDEBİYATIN İZİ 86. İZMİR ENTERNESYONAL FUARI NA DÜŞTÜ

Bekar Evli Boşanmış Eşi ölmüş Diğer. İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul Fakülte Yüksek Lisans

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Akvaryumdaki Denizkızı

Hayırların babası olarak anılan,

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

AŞKI, YALNIZLIĞI VE ÖLÜMÜYLE CEMAL SÜREYA. Kalsın. Mutsuz etmeye çalışmayacak sizi aslında, sadece gerçekleri göreceksiniz Cemal Süreya nın

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

ÖZEL ÇEKMEKÖY NEŞELİ ANAOKULU. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ve REHBERLİK BÜLTENİ ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ GELİŞİMİ

Mustafa GÜZELGÖZ

Degerli ilk yar'larimizin Sevgili Dostlari,

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular


Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Üç nesil Anneler Günü

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

FK IX OFFER BENLİK İMAJ ENVANTERİ

Başarının Yöntem i İLKOKUL KOLEJİ.

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

exlibrary 1. internet yayımı ağustos 2011 ali.riza.esin.net

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΤΩ) ΣΕΛΙΔΕΣ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

Boylesine bir emek hic bir maddi karsilikla elde edilemez... ILKYAR gonulluleri boylesine essiz birliktelikler yasiyorlar ilkyar lari ile...

Transkript:

YAŞAM 2014, 08 Nisan. Birbirinden habersiz insanlar, Yaşama ayak uydurmaya çalışıyorlar. Farkında değiller bir dakikanın, bir an ın hayatlarını ve birçok insanın hayatını değiştirdiğinin. Kusursuz bir bütünün parçası olmanın gururunu yaşayamıyorlar. Farkında değiller hiçbir şeyin Telaşla iniyor merdivenlerden. Hem gömleğinin eksik olan düğmesini hem eksik olan düğmeyi dikerse artacak olan işe geç kalma ihtimalini hem kedisine mama verip vermediğini hem de her basamaktan neden ayrı ses çıktığını düşünüyor. Sinirleniyor. Sürekli dolu olan kafasının artık boşalması gerektiğine karar veriyor. Kedisine mama verirken düğmeyi dikmekten vazgeçiyor. Üst katta gömleğini değiştirirken kafasının dolu ve dağınık olma sebebinin evinin dağınıklığından kaynaklandığını fark ediyor. Uzun bir uğraştan sonra masasının üzerinde ve birçok kitabın altındaki özgeçmişine ulaşıyor. Nedendir bilinmez bir tebessüm oturuyor yüzüne. O tebessümle evinden çıkıyor. Tam beş saattir ayakta sevgili yeni annemiz. Anne olmanın insanda oluşturduğu duyguların çeşitliliğini düşünmek istiyor; ancak o kadar yorgun ki bunu başka zamana erteliyor. Dilinde tüy bitmesine rağmen bıkmadan usanmadan ninni diyor sevgili bebeğine, gözünü ondan ayırmadan. Anne olduğundan beri nasıl böyle güçlü olabildiğini bir türlü anlayamıyor. Beş saat! Dile kolay. Ama bebeği sadece ağladığı için memnun. Hasta değil, bir şey değil. Şımarıklığından ağlıyor. Ama bir ay boyunca her gece mi şımarıklığından ağlar bir bebek? Belki de annesinin o güvenli rahmine dönmek istediğinden. Hepsine rağmen hem kocasının huzurlu horultusu hem bebeğinin ağlama sesi hem de kendisinin artık Yalvarırım uyu. şeklinde çıkan ninnileri birbirine karıştığında bunun dünyanın en güzel hissi olduğunu düşünüyor ve tebessüm ediyor istemsiz. O anda bebeği uyuyor. Bu sabah geç kaldı işe. Gece uyuyamadı çünkü. Uyursa eğer donup ölecekti. Güneşin doğmasıyla daldı uykuya. Ancak bu saatte kalkabildi işte. Küfürler ediyor kendi kendine, az uyuyup erken kalkmadığı için pişman oluyor; çünkü bu saatte çöplerdeki her şey toplanmış oluyor. Sonra pişman olmaktan vazgeçip iyi bir uyku çektiği için mutlu oluyor. Sokakta; ama iyi bir uyku... Sıcacık yatakları olmasına rağmen iyi uyuyamayan diğer yaşıtlarını düşünüyor. Hasta olup uyuyamayan, arkadaşlarıyla konuştuğu için uyuyamayan, ailesiyle kavga ettiği için uyuyamayan En azından onun, kavga edebileceği bir ailesi ve uyumasını engelleyen arkadaşları yok. Herhangi bir hastalığı da yok. Mutlu oluyor. Ardından yiyecek bir şeyler bulabilmek için Allah a dua ediyor ve yürüyüşe çıkıyor. Yalnız değil, kartonlarla dolu çuvalı ve sıcak tebessümü ona eşlik ediyor. Mevsimlerden bahar. Tam uçurtma mevsimi. Çocuklarıyla uçurtma uçuruyor derin bir baba. Ondan neşelisi yok çocuklarıyla beraber koşarken. Tam o anda büyük bir sesle uyanıyor kendisi kadar

derin olan uykusundan. Her uyandığında aklına gelen karısı, bu sefer gelmiyor aklına. Telaşla çocuklarının yanına koşuyor, sesin kaynağının patlayan bir bomba olduğunu düşünerek. Malum, devir terör devri, bombalar susmayacak tabii. Ama Sussun lütfen! diyor kendi kendine. Çocuklarının yaşadığını ve güvenle ona baktıklarını görünce daha bir sıkı sarılıyor onlara. Dünyanın en şanslı babasıyım, diyor içinden ve çocukları hüngür hüngür ağlarken o, az da olsa bir hüzünle tebessüm ediyor. Canlarım, diyor çocuklarına sarılırken ve kimse görmeden gözyaşını siliyor. Bir can daha hayata gözlerini yumuyor. Aynı anda belki yüzlerce can da hayata gözlerini açıyor. Kim bilir, daha neler oluyor... İnsanlardan biri, bir kadın, bir simit alıyor deniz kenarındaki seyyar simitçiden. Simitçiye bakıyor, gözlerinin içine, en derinini görmek istercesine. Ama simitçi ona hiç bakmıyor. Sizin gibilere çok baktım. demek istiyor sanki. Kadın anlayamıyor. Kendi kendine İnsan ne zaman karşısındakinin gözlerine bakmaktan vazgeçer ki? diye soruyor. Birçok cevap geliyor o an aklına; ancak doğru cevabın onlardan biri olmadığını biliyor. Simitçiye teşekkür edip Bir ihtiyacın var mı amca? diye soruyor. Simitçi o anda kadının gözlerine bakıyor. Bir simit kadar sıcacık iki tebessüm, yüzlerinde yavaşça yerini alıyor. Denizin dalgalarıyla dans ediyor rüzgâr. Kimi zaman sakin, kimi zaman deli dolu bir dans... Bu dans kadar deli dolu olan iki genç de konuşuyorlar, konuşmaktan çok birbirlerini kırıyorlar. Kavgalarının sebebi basit değil; ancak yaşlarından dolayı basit görünüyor onlara. Kız karşısındakine, sevgilisi olan erkeğe, işi olmadığı için kızıyor. Hep hazıra konduğunu, hiç kendi başına bir şey yapmadığını söylüyor. Erkek susuyor, bağırıp çağırmak yerine içine atıyor hep. Hâlbuki söyleyecek çok şeyi var. Neden çalışamadığını, hastalığını anlatmak istiyor. Ancak susuyor. Sevgilisinin üzülmesindense kızmasını yeğliyor. Hatta bu yüzden onu terk etse bile hastalığını söylemeyeceğine yeminler ediyor. Susmanın zorluğunu, sevginin kutsallığını düşünüyor sevgilisini sakinleştirmeye çalışırken. Ona sarılırken iki hayatı olduğunu düşünüyor: sevgilisi ve kendisi. İçten iki tebessüm ikisinin de yüzüne yerleşiyor. İş görüşmesine geç kaldığı için işi alamamış olan, kafası dolu genç kadın, derin bir nefes alarak çıkıyor iş hanından. İnsanların nasıl bu kadar önyargılı olduğunu hayatı boyunca anlayamayacağını düşünüyor. Ama bu güzel güneşli günü mahvetmemek için kötü şeylere kafasını yormamaya karar veriyor. Birkaç denemeden sonra bunun çok zor olduğunu fark ediyor ve deniz kenarındaki bir banka oturup hayatındaki kötü şeyleri bir kâğıda yazıyor. Tırnağının kırık olmasından annesinin ölümüne kadar, bugünlerde kafasına taktığı her şeyi yazıyor. Zaman zaman ağlıyor. Yaklaşık yarım saat boyunca hiç durmadan yazdıktan sonra kafasını kaldırıyor. Karşısında muhteşem bir tablo; martılar, deniz ve güneşin gülümsemesini görüyor. O da onlara gülümsedikten sonra, yazdığı onca şeyi yavaşça yırtıp çöpe atıyor. Dünyada hâlâ iyi bir şeylerin varlığını sürdürdüğünü fark etmenin heyecanı, sevinci ve umuduyla, yanında oturan kadına onunla simidini

paylaşıp paylaşamayacağını soruyor. Kadın, simidinin yarısını ona veriyor. Genç kadın kalkıp simidi martılara veriyor. Çığlıklar sustu sonunda. Etraf aydınlanmaya başladı; polis, itfaiye ve ambulans geldi, yaralıları ve suçluları götürdüler. Bunun üzerine basının da gelmiş olabileceğini düşünüyor baba. Televizyonu açınca haber kanallarında kendi sokağını görüyor, ağlamamak için zor tutuyor kendini. Ama çocukları, güçlü görünmek zorunda olmadıklarından, tekrar ağlamaya başlıyorlar. Baba, televizyonu kapatıp çocuklarına birer kâğıt ve kalem verdikten sonra kahvaltı hazırlamaya gidiyor. Kişi başına bir tane yumurta, bir dilim ekmek ve bir çatal düşen minik sofrayı hazırlıyor. Çocukları masaya oturttuktan sonra beş dakikaya geleceğini söylüyor ve içi peynir ve domates dolu yarım ekmekle birlikte aşağıya iniyor. Sevgililerden hasta olanı ölüm anını düşünüyor. Var olan bir şeyi düzeltmeye çalışmanın zorluğunu ve sil baştan başlamanın kolaylığını anlamaya çalışıyor. Bu iki ana başlığın alt başlıklarını oluşturduğunda aslında ikisinin de aynı seviyede olduğunu fark ediyor. Sonra bütün düşünüldüğü zaman aslında yaşanan, yaşatılan ve yaşayan her şeyin eşit olduğuna karar veriyor. Sevgilisinin onu dürtmesiyle düşüncelerinden sıyrılıyor. Yan bankta oturan kadını gösteriyor sevgilisi. Yarım saat boyunca, kadının değiştirdiği ruh hallerini görüp görmediğini soruyor. Kadının martılara simit vererek huzuru bulmasına beraber şahit oluyorlar. Kavga ettiğimizde biz nasıl görünüyoruz acaba? diye soruyor kız sevgilisine, Birbirine âşık iki sevgili gibi. cevabını alıyor. Ve oğlan ablasından gelen bir telefonla kalkıyor. Bankta oturmuş simitçiye sorduğu soru ve aldığı cevabı düşünüyor kadın. Bir tebessümden daha anlamlı hiçbir cevabın olamayacağını ve simitçinin asıl ihtiyacının o soru olduğunu anladığında mutlu oluyor. Ama ilginç geliyor; yaklaşık yarım ömür, maddi açıdan eksiksiz geçmesine rağmen hâlâ manevi boşluk hissetmesinin sebebini olayların ve insanların çeşitliliğine bağlıyor. O bunları düşünürken yanına genç bir kadın oturuyor. Genç kadın ağlıyor, susuyor; sakinleşiyor, sinirleniyor ve aynı anda birkaç kâğıda bir şeyler karalıyor. Sonra ona dönüp simidinden istiyor, istediği şey aslında simit değil, çok daha değerli bir şeymiş gibi davranıyor. Söylediği birkaç basit kelime çok şey anlatıyor. Verdiği simidi martılara atan genç kadın tekrar banka dönüyor ve simit aldığı kadına teşekkür ediyor. Yaşadığı duygu karmaşasına şahit olmasına sebep olduğu için özür diliyor ondan ve sonra başlıyor anlatmaya. Hayatındaki inişleri çıkışları, neden ve nasıl bu hale geldiğini, insanları anlayamadığını; hatta kendisini bile anlayamadığını uzun uzun anlatıyor. O da genç kadını dikkatlice dinliyor. İlk başlarda dinlemekte tereddüt ediyor ama yardımının dokunacağını düşünerek yaklaşık bir saattir karşısında oturan, büyük ihtimalle hayatının en zor döneminde olan, yardıma muhtaç genç kadını can kulağıyla dinlemeye başlıyor. İki kadın sürekli konuşuyorlar. Birbirlerine duydukları tanışsız güvene hayran kalıyor her ikisi de. Uzun soluklu konuşmalarının sonunda genç kadınla diğer kadın el

sıkışıyorlar. Genç kadın ertesi gün işe başlayacak olmasının verdiği huzur ve heyecanla yerinden kalkıyor. Saat 10u 10 geçiyor. Çuvalıyla çöpleri gezen küçük, en güzel mesleğin kendisininki olduğunu düşünüyor. Hiçbir şey yapmamasına rağmen insanların istemsiz bir şekilde ona karşı takındıkları maskesiz tavırları hoşuna gidiyor. İyi bir insan ona hiçbir zaman kötü davranmıyor, kötü bir insan da hiçbir zaman iyi davranmıyor. Hem insanları gözlemleyip hem de dünyayı kurtarmak ona çok büyük zevk veriyor. Evet, küçük bir çocuk aç kalmamayı ve dünyayı kurtarmayı aynı anda düşünebiliyor. Anlayamadığı şeyse çöplerdeki gerekli şeyleri ayırırken, yani dünyayı kurtarırken neden aç ve evsiz kaldığı. Bir de insanların gerekli olan şeyleri neden çöpe attıklarını anlayamıyor. Çöpe atmak yerine, son model arabalarıyla sadece beş dakika sürecek olan yolu kat edip en fazla iki poşetlik kartonu geri dönüşüm merkezine bırakabilirler, öyle değil mi? Ama sonra İyi ki bu işi bana bırakıyorlar. Her işi onlar yapsa ben de dünyayı kurtaramam, değil mi? diye düşünüyor. O, bu derin düşüncelerin içinde kendi başına yüzerken bir el yavaşça koluna dokunuyor. Çocuk ürküyor. Gözleri adamın gözleriyle buluşunca sakinleşebiliyor ancak. Adama Sen de mi dünyayı kurtaracaksın? diyor. Adam evet anlamında yavaşça kafasını sallayıp domatesli ve peynirli ekmeği çocuğa uzatıyor. Çocuk gülüyor. Ben dünya mıyım? diyor büyük insan olgunluğuyla adamın gözlerine bakarken. Adam bu sefer cevap veriyor: Evet, sen dünyasın. Ben de bir babayım. Memnun oldum küçük adam.. Ben de memnun oldum büyük adam, umarım çocukların aç değildir. Dünyayı kurtardığın için ve domat, ekmek ve o beyaz şey için teşekkür ederim. Sizinle uzun uzun sohbet etmek isterdim ancak benim de kurtarmam gereken bir dünya var. Sağlıcakla kalın. Anne evdeki kusursuz sessizliğe rağmen uyanıyor. Kahvaltıyı hazırlıyor, ardından kocasını işe gönderiyor. Sakinliğe alışık olmayan evine kardeşini çağırmaya karar veriyor ve onun gelmesini beklerken neredeyse otuz yıl önce kardeşi için saç baş kavga ettiği iki oğlanı hatırlıyor. Kardeşinin başına gelen küçücük şeyler yüzünden kavga çıkaran bir ablanın, ölümüne göz yummasının; hayatına bir can girerken, diğer bir canın çıkmak zorunda olması kadar mantıksız olduğunu düşünüyor. Anne olmanın ona verdiği ödüllerden olan şefkat duygusunun biricik kardeşi üzerinde de etkili olduğunu fark ediyor. Kardeşinin ona söylediği Beni kaybediyorsun ama çok güzel bir evladın var, o senin mutluluk kaynağın. Bana üzülmek yerine, ona sevinmelisin. sözü kulağında çınlıyor ve gözyaşlarına engel olamıyor. Kapının çalınmasıyla kendine geliyor. Kapıyı açtığında kardeşi, tebessümü kadar kocaman bir demet sümbülle karşısında duruyor. Birden irkiliyor ve kafasındaki tüm düşünceler şimdiki zamanla yer değiştiriyor. Bebeğinin ağlamasıyla ikisi birlikte odaya gidiyor. Onlar odaya girdiğinde bebeğin ağlaması gülücüğe dönüşüyor ve hayatın, mutluluk dolu anlardan oluştuğunu fark ediyor anne. 2019, 08 Nisan.

Pencereden bakarken gördüğü eski püskü kıyafetlerin içinde neredeyse fark edilmeyen ve güleç bir şekilde çöpleri kurcalayan çocuk, ona beş yıl önceki halini hatırlatıyor. O zamanlar yaşadığı şeylerin zorluğunu düşünüyor. Aç, evsiz kalmanın üstesinden sabırla ve umutla gelinebildiğini anımsayarak Umarım sabırlısındır küçüğüm. diyor kendi kendine. Ve babasının sesiyle hatıralarından sıyrılıyor. Babası kahvaltıya çağırıyor onu kardeşleriyle beraber. Babasına Kahvaltıda beyaz şeyden var mı? diye soruyor, Yani peynir. diye ekliyor ardından. Gülüyor ikisi. İlk karşılaştıkları günü hatırlıyorlar. Genç kadın kocasının gömleğini ütülüyor. Gömlekteki eksik düğme, iş bulduğu günü hatırlatıyor ona. Hayatımın dönüm noktası; kafamı, evimi topladığım gün. diye düşünüyor. Yaşadığı acı verici şeyler sayesinde şu an bu halde olduğunu anlamanın olgunluğuyla Daha dün bankta oturup deli gibi ağlayan, tanımadığım insanlara derdimi anlatan ben değilmişim gibi, şimdi bir şirketin ortaklarındanım ve kocam var. En ilginci de huzur. Ondan da var. diyor içinden. Giyinip işe gitmek üzere evden çıkıyor. Ter içinde uyanıyor. 5-10 dakika rüya ile gerçek arasında gidip geldikten sonra yüzünü yıkayarak ayılabiliyor. Rüyasında kardeşini görüyor, beş yıl önceki halini; sarılıyorlar, konuşuyorlar, ağlıyorlar. Özlem gideriyorlar sanki. Dayanamıyor, tekrar ağlamaya başlıyor. O sırada oğlu geliyor yanına. Ağlama. deyip kucağına yatıyor. Anne, hayatında kötü olaylar kadar, hatta daha fazla, iyi olayların da olduğunu fark ediyor. İyi ki varsın. diyor oğluna İyi ki sen girdin hayatıma.. Baba kahvaltıyı hazırlarken ailesine en son katılan oğlunu düşünüyor. Karşılaştıkları ilk günden sonra o çocuğa verdiği şeyin yarım ekmekle kalmaması gerektiğini anladığı zamanı hatırlıyor. Zaten sonra çocuk onun ailesine katılıyor. Tam olarak katılmıyor aslında. Hâlâ bazen dışarıda eski kaldığı yerde yatıyor. Diğer çöp toplayanlarla sohbet ediyor; hatta harçlığından biriktirip onlara yemek alıyor. Baba tek bir insanı doyurmakla birçok insanın hayatını kurtardığını fark ediyor. Çocuklarını kahvaltıya çağırıyor. Kadın, maddiyatın hayatındaki yerinin beş yılda ne kadar da azaldığını düşünüyor. Sonra da maneviyatı hayatına sokan genç kadını... Ona verdiği çay getir götür işinin ortaklığa dönüşmesi ikisinin de hayatını bataklıktan çıkarıyor. O zaman anlıyor, sahip olduğu onca şeyin sadece kendi cebindeyken hiçbir öneminin olmadığını. Fatma Gizem Demirci