Fark Yaratanlar Program Metni: Tolga Öztorun (2 Mayıs 2010) Alan: Toplumsal Adalet Yer: İstanbul Türkiye de Sokak köpekleri, kedileri artık hayatımızın bir parçası Avrupa ya gittiğiniz zaman bulamazsınız ama mesela Cihangir gibi bir semt kedileri ile özdeşleştirmiştir. Mesela ben Atatürk Kültür Merkezi nin önünde yatan 4 tane beyaz köpek çetesini biliyorum. Güpegündüz yatıyorlar, uyuyorlar saatlerce. Yani hayatımızda, bizim hayatımızda sokak köpekleri, sokak hayvanları önemli bir yer tutuyor Türk insanın hayatında. Tabii çok zor şartlarda yaşıyorlar bu hayvanlar. Pek çoğunun nasıl bir mücadele verdiğinden haberdar da değiliz. Ama haberdar olmasak da bir yönetmen sayesinde, en azından Ezber adlı bir filmle bir parça onların neler yaşadığını duyduk. Bu yönetmenin adı Tolga Öztorun. Bilmiyorum bu filmi seyretmiş miydiniz? Kendisi genç bir yönetmen ama çektiği filmde özellikle sokakta yaşayan hayvanlara yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bununla da kalmıyor sadece filmimi çekerim giderim demiyor, aynı zamanda hayvan barınaklarına da destek olmaya çalışıyor. Genç bir isim olsa da sokakta yaşayan, çoğumuzun nasıl kurtulduklarını, nasıl başardıklarını bilmediğimiz bu sokak hayvanlarına kulak veren, onlara destek olmaya çalışan bir ismi tanıtmak istiyoruz sizlere. Kimi zaman yolda yürürken bir sokağın başında sakin sakin durmuş size bakan, baktıkça da sizi bambaşka bir dünyaya götüren bir kedi görürsünüz. Ya da her gün eve giderken karşılaştığınız kimi zaman görmezden geldiğiniz, kimi zaman göz göze gelip içinizden bir selam çaktığınız bir köpekle karşılaşırsınız. Size insan olduğunuzu ve onların da bu dünyada var olduklarını hatırlatırlar. Oysa onların hayatlarını bilmezsiniz gün boyu ne yerler ne içerler aldırmazsınız. Geceleri nerede uyurlar merak etmezsiniz. Onlar sizinle paralel bir evrende bambaşka bir yaşama tutunma savaşı verirler. Kimileri kazanırlar, kimileri kaybederler Sokak Röportajları: Muhabir: Hayvan haklarıyla ilgili bilginiz var mı? Vatandaş: Hayvan Hakları? Tabi bilgim var evet. Muhabir: Ne biliyorsunuz hayvan hakları ile ilgili? 1
Vatandaş: İşte, hayvanların öldürülmemesi gerektiğini. İşte her türlü kötülüklerden koruyan bir kanun var galiba. Bir kanun koruyor onları. Muhabir: Çok emin değilsiniz ama? Vatandaş: Yok emin değilim Muhabir: Hayvan hakları ile ilgili bilginiz var mı? Vatandaş: Çok fazla değil Başka bir Vatandaş: Valla pek çok fazla şey bilmiyorum. Sadece hayvanlara kötü davranıldığını fark ettim. Çok sayıda hayvan ölümleri gördüm sokaklarda. Vatandaş: Hayvanları koruyan kimse göremiyoruz. Onları koruyacaksın, besleyeceksin onları, sahip çıkacaksın. Onlara eziyet edenlere karşı duracaksın. Vatandaş: Hayvan haklarıyla ilgili dernekler var, onların haklarını koruyor ama biz de vatandaş olarak özen göstermeye çalışıyoruz. Vatandaş: Yurtdışından gelen insanlar çok şaşırıyorlar bizde sokaktaki hayvanları görünce. Çok arkadaşım var ve hani geliyorlar sizde ne kadar kedi köpek var diyorlar bizde bu kadar görmesi zor ama bu kadar büyük bir zenginliğini kullanamıyoruz hiçbir şekilde, insanlara gösteremiyoruz. Muhabir: Hayvan hakları ile ilgili bilginiz var mı? Vatandaş: Yok. Hayvan hakları ile ilgili bilginiz var mı? Vatandaş: Türkiye deki bir uygulama hakkında bilgim yok ama çok büyük bir hayvan hakları savunucusu olabilirim. Hayvan hakları ile ilgili bilginiz var mı? Vatandaş: Var. Muhabir: Ne biliyorsunuz hayvanlarla ilgili? 2
Vatandaş: İnsandan daha değerli olduğunu biliyorum. Çoğumuz hayvanların da hakları olduğunu sadece birer canlı oldukları için bir çift gözü kulağı ama hepsinden önemlisi doğanın bir parçası olduğu için haklarının korunduğunu üstelik bunların da kanunlarla belirlendiğini bilmiyoruz. Oysa onların da haklarını savunan, düzenleyen kanunlar var. İlginç olansa, bu kanunların hemen hepsinin sokak hayvanlarını insanlardan koruyor olması Deniz Kalafatoğlu ile Röportaj: 2004 de yürürlüğe giren 5199 sayılı hayvanları koruma kanunu gereğince artık hayvanlarımızın da hakları var. Hayvanların yaşama ve diğer canlılarla yaşama eşit bir şekilde haklarını sürdürme özgürlükleri var. Apartmanlarda özellikle yaşayan hayvanların evlerde barınması ile alakalı hiçbir problem yok. İnsanlara, yeni bir belediyeyle görüştüm. Evlerde hayvan bakılması yasak diye bir yorumda bulundu çünkü bizim yönetmeliğimizde hayvanları besleyemezler insanlar apartmanlarında dedi. Halbuki hiçbir apartman hiçbir yönetmelik veya hiçbir tüzük kanuna aykırı olamaz. O anlamda insanlar rahatlıkla evlerinde hayvanlarına bakabilirler. Apartmanların yönetim planlarında eğer hayvan besleyemezler diye bir madde olması halinde mahkeme yoluyla evden tahliye edilmeleri mümkün. O nedenle hiçbir zaman gelen bir belediye zabıtası işte mahkeme kararı olmadığı müddetçe olabilecek apartmanda alınmış bir genel kurur kararı ile evden bir hayvanın gitmesi mümkün değil. Onun dışında hayvanların genel haklarına gelirsek, hayvanlara kesinlikle hayvanları dövmek hayvanlara psikolojik ya da fiziksel işkence yapmak, açlığa ve susuzluğa maruz bırakmak, çok sıcağa ve soğuğa maruz bırakmak aynı şekilde kesinlikle yasak. Hayvan sahiplerinin de sadece bu hayvan benim diyerek hayvana herhangi bir şekilde zarar vermesi mümkün değil. Hayvana sahip olmak hayvana her istediğini yapabileceği anlamına gelmez. O nedenle o da, hayvan sahibi kişinin de hayvanına uygun şartları sağlamakla mükellefiyeti var. Bugün Türkiye de sokak hayvanları için çalışan bir çok dernek ve belediyelerin oluşturduğu kurumlar oluşmuş durumda. Belki de bunların içinde en önemlilerinden birisi de Fatih Belediyesi ne bağlı Yedikule Hayvan Barınağı. 3
Bu barınaktaki hayvanların birçoğu sokak köpeklerinden oluşuyor. Ama içlerinde kaderin cilvesinden nasibini almış olanlar da var. Kişisel ve anlık keyifleri uğruna hayvan satın alıp sorumluluğu yerine getiremeyenlerin sokağa bıraktıkları Tobi, Rex ve Karabaş gibi. Meral Olcay ile Röportaj: Barınağımız yerel yönetimle gönüllü işbirliğinin Türkiye deki en önemli örneklerinden birisi. Terk edilmiş sokak köpekleri için kurulmuş bir barınak, yüzde 90 ı ev köpekleriyle doldu. Bu sorumsuzluktan kaynaklanan bir şey. Biz bunları hayata döndürmeye çalışıyoruz, yuvalandırmaya, rehabilite etmeye çalışıyoruz. Sahipsiz köpekler önce kısırlaşıyor, aşıları yapılıyor, rehabilite ediliyor. Ondan sonra hemen web sitemizden yuva arayışlarına giriyoruz, sahiplendirmeye çalışıyoruz. Saldırgan olanlar barınakta muhafaza ediliyor, özellikle pitbull ırkı hayvanlar. Geri kalan hayvanlar, çok yaşlıysa sokağa bırakamıyoruz. Genç ve yuva bulabilecek olanları da yuvalandırmak için çaba sarf ediyoruz. Tolga Öztorun bir turizmci. Ama o sokaktaki hayvanların seslerine kulak veren onların çığlıklarını duyurmaya çalışan bir hayvan hakları savunucusu da. Tolga Öztorun daki hayvan sevgisi ona ailesinden, babasından kalan bir miras gibi. O yıllardır Yedikule Hayvan Barınağı nda gönüllü muhabirlik yapıyor. Hayvan barınağın sorunlarını çözmek, ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan gönüllülerden yalnızca bir tanesi. Deyim yerindeyse Yedikule hayvan barınağın gözü, kulağı aynı zamanda da sesi... Tolga Öztorun ile Röportaj: Bu bana bir miras olduğunu düşünüyorum. Rahmetli babam her zaman iyi insan olmanın yolunun hayvanlardan geçtiğini söylerdi. Ben küçükken rahmetli babam hep eve yaralı güvercinler; kediler getirirdi. O yüzden şanslı bir çocuğum diyorum. Her çocuğun mutlaka hayvanla büyümesinin çok özel bir şey olduğuna inanıyorum ben. Dolayısıyla ilgim öyle başladı. Her zaman köpeğimiz oldu işyerimizde, hep böyle büyüdüm zaten. Hayvanlar benim yaşamımın bir parçasıydı her zaman. Zaman içinde hayvanlarla vakit geçirdikçe onların da insana çok ihtiyacı olduğunu görüyorsunuz ve birçok insanın onlara yardım etmeyerek hayatlarını ne kadar zorlaştırdığını görüyorsunuz. 4
Bu sene 6 senedir aralıksız gönüllü olarak çalışıyorum barınakta. Hayvan haklarını savunmak eğer ki avukat ya da veteriner değilseniz bir meslek olamaz, bir yaşam tarzı olabilir ancak. Ben turizmciyim bu benim mesleğim değil. Ancak tüm vaktimi bununla geçiriyorum çünkü sonuç alabildiğiniz bir durum bir beş sene öncesinde insanlar hayvanları yok olarak farz ederken şimdi artık bu konu televizyonlara çıkmaya başladı, üniversitelere gitmeye başladı. Dolayısıyla gönüllü olmak isteyenler ne yapabilirler? Bir kere herkesin oturduğu semtte bir hayvan barınağının olması gerekiyor kanunen her belediyenin. Dolayısıyla kendilerine en yakın barınağı gidip orada gönüllü olarak çalışabilirler. En yakın barınağa gitmeleri gerekiyor çünkü süreklilik çok önemli bu işte, düzenli olarak gidiliyor olması gerekiyor faydalı olunabilmesi için. O yüzden en yakın barınağa gitmelerini öneririm. Ya da bizlere ulaşabilirler, internet üzerinden hayvan haklarını savunan çok fazla grup var o gruplarla iletişim halinde olup mutlaka herkesin yapabileceği bir şeyler olduğuna inanıyorum. Tolga Öztorun hayvan haklarına destek olmak için neler yapabilirim diye düşünürken birden aklına kısa film çekmek gelmiş. Tüm yapım işlerini kendisin karşıladığı bu filmde TV dünyasının birçok ünlü ismi oynayarak Öztorun a destek verdi. Tolga Öztorun bu filmde insanların sokak hayvanları hakkında ezbere bildiğini sandığı birçok fikri ters düz ediyor. Bu filmin sadece bir kaç dakikasını bile izlediğinizde hayalinizde canlanan, hafızanızda yer edinmiş birçok fikir kaybolup gidiyor, bu kısa film ezber bozuyor. Tolga Öztorun ile Röportaj: Interview with Tolga Öztorun: Her gün barınaktan hep eve döndüğümde acaba bu yapılanlar insanlara yapılsa nasıl olur diye düşünüyordum. Bir sürü insan gene bu kadar kayıtsız kalabilir miydi diye düşünüyordum. Sonra aklıma şey geldi bu, insanların çok sevdiği özel sanatçılara yapılsa gene bu kadar kayıtsız kalırlar mı acaba diye düşündüm. Sanatçı da sağ olsun bana destek verdi bu konuda ve onlarla birlikte bir kısa film yaptık. İsmi Ezber çünkü insanların hayvan haklarını ihlallerinin ezbere yapıldığını düşünüyorum. Onların da canlı olduğunu, onların da insanlar gibi duygular çektiğini bildiğinizde bunu yapmayacağınızdan çok eminim ben. O yüzden ismi Ezber, ezbere yapılan davranışlar olduğu için. 5
Tolga Öztorun gazetelerde, dergilerde, her platformda hayvan haklarını duyurmaya, insanları bilinçlendirmeye çalışıyor. Her cumartesi günü Türkiye de ilk ve tek ulusal bir radyoda hayvan hakları ile ilgi iki saatlik bir program yapıyor. Hayvan haklarını koruma konusunda sıkıntılar yaşayanları, seslerini duyuramayanları ulusal bir radyo programı ile herkese duyuruyor. Başka insanların dikkatini de bu yöne çekmeye çalışıyor. (Tolga Öztorun Radyo Yayınında Anons Yapıyor) Bir konuğum Hollanda da yaşayan hayvan hakları savunucusu Şehnaz Turan. Şehnaz aynı zamanda hem Yaşam Hakkına Saygı Derneği nin üyesi hem de Türkiye Hayvanlarını Koruma Derneği nin üyesi. Özel bir proje için Türkiye de bulunuyor. Biraz sonra o projeden bahsedeceğiz. İkinci konuğum ise yılların eskitemediği oyuncu seslendirme ustası Oya Semerci. Kimse hayvanları sevmek zorunda değil ancak hayvanların yaşam haklarına saygı duymak zorundalar çünkü bu dünya sadece bizim değil bitkilerin, hayvanların da dünyası. Hiç bir tür bir diğerinden üstün değil herkes doğa karşısında eşit yaşam haklarına sahip. Dolayısıyla hayvan hakkı dediğimizde aslında hakların birbirine çok bağlı olduğuna inanıyorum. Aslında haklar çiğneniyorsa bir şekilde dönüp dolaşıp ucu hayvanlara geliyor. Çünkü Amerika da yapılan bir araştırmada birçok organize suçu işleyen kişinin ilk önce hayvanlar üzerinde suç işlediği tespit edilmiş. Dolayısıyla ilk hayvanlara karşı işlenen suç olduğunda mutlaka bunun daha ileri boyuta gideceğin düşünmek gerekiyor. Evimi engelli hayvanlarla paylaşıyorum, üç katlı bir evde yaşıyorum. İki tane arka bacakları olmayan, bir tane felçli ve bir tane denge problemi olan dört kedim ve çok yaşlı iki köpeğim var. Köpeklerimi barınaktan aldım, kedilerimi dışarıdan buldum. İnsanları mutlaka hayvanla birlikte yaşamaya ve edinecekleri hayvanları barınaklardan edinmeye çağırıyorum. İnsanlar bu sorumluluğu alamayacaklarsa hayvan edinmemeliler çünkü bir hayvan minimum 15 sene sizinle birlikte vakit geçiriyor. Önünüzdeki yaşantınızı da göz önüne alarak ona sahip olmalısınız. Ben oturduğum yerde de yakın arkadaşlarıma da komşularıma da hep sürekli aynı konuyu anlatırken bir gün farkında olmadan onlar da bu işin içine girmiş oluyorlar. İşte geriye dönüp bana telefon açtıklarında biliyor musun ben karda kapının önüne su ve yemek koydum dediğinde işte o insan ister istemez içine girmiş oluyor. 6
Ya da işte çok sıcaktı çok susamıştım deyip sokak hayvanlarının da suya ihtiyacı olduğunu düşünüp kapısının önüne su koyan çok insanla karşılaşıyorum artık. Tolga Öztorun turizm işleri ile uğraşırken aslında hiç de mesleği ile ilgili olmayan bir yola çıktı. Kimi zaman kimi zaman radyo aracılığıyla kimi zaman gazete ve dergilere yazdıklarıyla hayvan haklarını korumaya, duyurmaya çalıştı. Bununla da yetinmedi çektiği Ezber Filmiyle de tüm ezberimizi bozdu, düşüncelerimizi sarstı ve kimsenin bilmediği bir dünyanın sesinin yüksek çıkmasını sağladı. Yaşamımızın bir parçası olan seslerini duyuramayan sokak hayvanlarının seslerini duyurdu. Onlar için koskocaman bir fark yarattı. Bilmiyorum siz de benim kadar sokak hayvanlarını seviyor musunuz? İnanın ben inanılmaz bir muhabbet duyuyorum onlara. Kimileri ile onlar bilmese de arkadaş oluyorum isimler takıyorum. Belki deli diyeceksiniz ama inanın sokakta yaşayan hayvanların yaptığı mücadeleyi hayranlıkla izliyorum, hayatta kalma mücadelesi. Bin yıl önce nasıl büyük bir ormanda yaşıyorlarsa onlar da bir insan ormanında hayata tutunmaya çalışıyorlar. Tolga Öztorun un hikayesi belki de o tutunmaya çalışan hayvanların hiç haberleri olmasa da onlar için çalışan güzel bir insan portresiydi. Kısa bir aradan sonra eğer böyle bir portre biliyorsanız eğer böyle bir porte daha biliyorsanız bu programa nasıl katılacağınızı ve önereceğiniz anlatacağım ve Fark Yaratanlar ı bitireceğim. Ve bir fark yaratanlar programının daha sonuna geldik. Bugün karşınıza bambaşka bir hikaye ile çıkmıştık yine bu hikayeleri anlatmaya devam edeceğiz. Eğer Fark Yaratanlar Programı na katılmak istiyorsanız 0212 249 23 14 adresinden bize ulaşabilirsiniz ya da internetten www.farkyaratanlar.org adresine girin ve formumuzu doldurun. Eğer diğer fark yaratanları merak ediyorsanız bütün videoları da burada yer alıyor hem Türkçe hem İngilizce olarak izleyebiliyorsunuz. The Seed Salonu ndan size seslendik. Sabancı Müzesi nden Sabancı Vakfı ile beraber hazırladığımız Türkiye nin iyi insanların peşine düştüğümüz fark yaratanlar programını izlediniz. Yeni bir programda buluşuncaya kadar iyi günler, güzel günler diliyorum. 7