Asr-ı Saadet Öyküleri Dizisi KUR AN ÂYETLERİNDEN VAHİY ÖYKÜLERİ Âyetler nazil olurken neler yaşandı? yayın no: 291 KUR AN ÂYETLERİNDEN VAHİY ÖYKÜLERİ 1 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Dizi editörü: Selim Gündüzalp Tashih: Adem Dirioğlu İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: DY.dizayn ISBN: 978-975-261-211-2 Sertifika no: 144 52 1 Mahmutbey Mh. Deve Kald r mı Cd. Gelincik Sk. No:6 Ba c lar - stanbul Tel: (0 212) 446 21 00 - Faks: (0 212) 446 01 39 www.zafer.com - zafer@zafer.com twitter.com/zaferyayinlari - facebook.com/zaferyayinlari Copyright 2013 Zafer Yayın Grubu. Her hakkı mahfuzdur. 1. Baskı: Haziran, 2013 Bas kı-cilt: Altınoluk Matbaacılık, 0 212 671 07 07 Seçuk Yıldırım
İçindekiler Önsöz...9 -I- MEKKE DE INEN ÂYETLER Oku!... 17 Haris... 20 Bize başka bir Kur an getir!... 24 Çürümüş kemikleri kim diriltecek?... 27 Sa d ın annesi... 29 Ebu leheb ve karısı... 31 Kalbin nasıl?... 33 Üç soru... 37 Allah ı seviyorsanız... 41 Tuzağa karşı tuzak... 42 Mağarada üç gece... 45 Mekke ye döndürüleceksin!... 50 Yalan... 52 Uyarıcı ve müjdeci... 54 İnsan ve peygamber... 56 Alaycıların acı sonu... 58 Kibir sahipleri... 59
Korku... 62 Biz dururken... 64 Kâfirler... 66 Tebbet... 69 Allah... 75 En büyük şeref... 77 -II- MEDINE DE INEN ÂYETLER Kâbe mi, Mescid-i Aksa mı?.... 81 Cebrail e düşman olmak... 83 Kitabın bir benzeri.... 86 Çuvaldaki zırh... 87 Mağlup olacaksınız!.... 89 Fakir sahabeler... 92 Âmâ... 94 Cihada gidemeyenler.... 96 Şehit... 98 Kâtil... 100 Çölde bir gece... 102 Suheyb kazandı!... 104 Herşeyden sorun!... 107 Su kimin hakkı?... 109 Kime harcayayım?... 111 Bir iftar sofrası... 113 Melek gitti, şeytan geldi.... 115 Bir anlaşmazlık, nasıl çözüldü... 117 Necaşî için namaz... 120 Güzel arkadaşlar... 122 Peygamberin şartları... 124 Gün gün yaratılış... 126 Ay a ne oluyor... 128 Hz. İsa nın durumu... 129 Dinde zorlama yok!... 131 Şeytan fısıltıları... 132 Müşriklerin harcadıkları... 134 Kârlı bir ticaret... 136 Furtüs ve Yahuza... 138 Bir tevhid dersi... 140 Faruk... 142 Bozulan anlaşma... 145 Eğer su yoksa... 150 Kabir suali... 153 Uyku... 155 Allah a çağıranlar... 156 Musa gibi olsan!... 158 Bağışla!... 160 Haberlerin en müjdelisi... 162 Biraz da korkut bizi!... 164 Günah ve pişmanlık... 165 Rahman... 168 Iyaş ın aldanışı... 170
önsöz KUR AN AYETLERİ arasında öylesine sağlam bir uyum, birbirini destekler bir mahiyet, öylesine bir akıcılık vardır ki, bu ilahi kitap sanki bir bütün olarak tek bir sebeple gönderilmiş gibidir. Kur an da birbirine ters düşen, birbiriyle çelişkiye düşen ayetlere rastlamak mümkün değildir. Bu, şüphesiz Kur an ın en büyük mucizelerinden biridir. Çünkü O, sevgili Peygamberimiz e (a.s.m.), bir defada bütün olarak gönderilmemiştir. Kur an-ı Hakim, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah ın güzel isimlerinden olan, Hakîm isminin bir tecellisi olarak, sayısız hikmetlere binaen yirmi sene gibi uzun bir zaman dilimi içinde, muhtelif sebeplerle, birbirinden çok farklı ve çok çeşitli sorulara, ihtiyaçlara ve hadiselere cevap olarak âyetler halinde nüzûl etmiştir. 9
V A H İ Y Ö Y K Ü L E R İ - 1 V A H İ Y Ö Y K Ü L E R İ - 1 Elbette Kur an, bütün insanlara ve bütün zamanlara hitap eden ilahî bir kitap olduğundan, onun âyetlerinin kapsamı yalnızca belirli bir zaman diliminde yaşayan, sınırlı sayıda insanın sorularına, ihtiyaçlarına ve yaşadıkları, karşılaştıkları hadiselere yönelik olduğu şeklinde son derece yanlış bir yaklaşımla daraltılamaz. Kur an ın her âyetinin, her kelimesinin, hatta her harfinin, insanın aklına, ruhuna ve sınırsız duygularına hitap eden nasıl bir anlam derinliğine sahip olduğunu ispatlayan yüzlerce tefsir ortadadır. Esbab-ı nüzûl adıyla tabir edilen, Kur an âyetlerinin gönderilmesine sebep teşkil den hadiseler, ilgili âyetleri kendisiyle sınırlayan bir özellik taşımazlar. Aksine bu hadiseler ve sebepler, bizim için, o âyetlerin anlaşılması ve hayatın içine taşınması yönünde son derece mühim bir rol üstlenirler. Her sebep, her zaman geçerliliğini koruyan, insanın yaratılışı gereği muhatap olduğu, içine düştüğü durumlar karşısında, Rabbinin razı olacağı bir tutuma, davranış biçimine ve hareket tarzına dair bir model teşkil eder. Bu çerçevede Kur an âyetlerinin nüzûl sebeplerini öğrenmemiz, âyetlerde bildirilen hakikatlerin daha iyi anlaşılması, emir ve yasakların hikmetlerinin kavranması ve hayatımıza dahil edilmesi için, bize önemli açılımlar sağlayacaktır. İçindeki her bir öykünün, bilinen kaynaklardan derlendiği Vahiy Öyküleri serisinin bu ilk kitabı, okuyucuya Kur an ın âyet âyet gönderildiği Saadet Asrına hayalen bir yolculuğa çıkarıyor ve orada yaşanan harika, merakâver hadiselere şahit kılıyor. Bu şahitliğin ışığı, öyle umuyoruz ki, okuyucunun Kur an ile daha sıkı bir bağ kurulabilmesi yönünde, yolunu aydınlatacaktır. Selim Gündüzalp 10 11
Hiç şüphe yok ki bu Kur an, her işi hikmetle yapan ve herşeyi hakkıyla bilen Allah tarafından Sana ulaştırılmaktadır. Neml Sûresi, 6...Bu kitap ki, insanları Rablerinin izniyle inkâr karanlıklarından iman nuruna çıkarman, kudreti herşeye galip olan ve her türlü hamde lâyık olan Allah ın yoluna kavuşturman için Sana indirdik. İbrahim Sûresi, 1
-I- MEKKE DE İNEN ÂYETLER
OKU! Yaratan Rabbinin ismiyle oku! O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazmayı öğretendir. O, insana bilmediğini öğretendir. Alâk, 1-5 YERLERİN VE GÖKLERİN, beklediği vakit gelmişti. Güneşin şahit olmayı arzuladığı güne, kamerin aydınlatmayı arzu ettiği geceye erişmişti dünya. Peygamber Aleyhisselam ın Yüce Allah tarafından Peygamber olarak gönderileceği ve ilahî rahmetin kullara onunla ihsan olunacağı gün gelmişti. Ramazan Ayı nın onbeşini, onaltısına bağlayan geceydi. Allah ın son Peygamberi, Hira Dağı nın bir mağarasında uyumaktaydı. Rüyasında Cebrail i gördü. Melek Cebrail, Allah ın dört büyük meleğinden bir tanesiydi ve vahiy meleğiydi. Cebrail, atlastan bir kap içinde bir kitapla gelmişti Peygamber Aleyhisselam a ve: Oku! dedi. Peygamber Aleyhisselam: Ben okuma bilmem! diye cevap verdi. 17
V A H İ Y Ö Y K Ü L E R İ - 1 V A H İ Y Ö Y K Ü L E R İ - 1 Melek Cebrail, Peygamber Aleyhisselam a, sarılıp nefesi kesilinceye kadar sıktı. Öyle ki, Resulûllah bir an için öleceğini sandı. Sonra bıraktı ve tekrar: Oku! dedi. Peygamber Aleyhisselam yine: Ben, okuma bilmem! dedi. Melek, Peygamber Aleyhisselam a tekrar sarılarak sıktı. Resulûllah ın nefesi kesildi. Sonra yine bıraktı ve yine: Oku! dedi. Peygamber Aleyhisselam bu sefer: Neyi okuyayım! diye sordu. Bu soru üzerine Melek Cebrail, Kur an ın yirmi üç senede tamamlanacak olan vahyedilmesine şu âyetlerle başlamış oldu: Cebrail in, ayaklarını göğün ufkuna basmış bir insan suretinde gördü! Yâ Muhammed! Sen, Allah ın Resulüsün! Ben, Cebrail im! diyordu tekrar. Peygamber Aleyhisselam, durdu. Ne bir adım ilerleyebiliyor, ne de gerileyebiliyordu. Cebrail i görmemek için, yüzünü göğün ufuklarından başka taraflara çeviriyordu. Fakat ne tarafa baksa onu görüyordu. Onun sesi, Peygamber Aleyhisselam a kâh gökten, kâh ağaçtan, kâh dağdan.. geliyordu. Yaratan Rabbinin ismiyle oku! O Rabbin ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazmayı öğretendir. O, insana bilmediğini öğretendir. (Alâk, 1-5) Cebrail ayrılıp gitti. Peygamber Aleyhisselam, uykudan uyandı. Kendisine vahyedilen âyetler, sanki bir kitap gibi kalbine yazılmıştı. Mağaradan ayrılıp Hira Dağı nın ortasına geldiği zaman, gökten bir ses işitti ki: Yâ Muhammed! Sen, Allah ın Resulüsün! Ben, Cebrail im! Peygamber Aleyhisselam, başını kaldırıp bakınca, 18 19
V A H İ Y Ö Y K Ü L E R İ - 1 HARİS Şüphesiz biz onların: Kur an ı ona ancak bir insan öğretiyor dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Halbuki bu (Kur an) apaçık Arapçadır. Nahl, 103 NADR BİN HARİS, Kureyş müşriklerinin en cin fikirlisiydi. Çok zeki bir adam olan Haris, Peygamber Aleyhisselam a zorluk çıkarmak, İslâmiyet in insanların kalplerinde yer edinmesine engel olmak için öyle şeyler yapardı ki, o gün bu gündür aynı niyeti taşıyanların çokları, onun yürüdüğü yollardan yürümektedir. Haris, bir vakitler, Hire ye gitmişti. Orada Acem şahlarının hikâyelerini, masalları, Rüstem-i İranî ve İsfendiyar gibi, acip ve garip kahramanlık öykülerini dinlemiş ve öğrenmişti. Bir de, Acemlerin kitaplarını okur, Hıristiyan ve Yahudilerden pek çok dost edinir, onlarla düşer kalkardı. Bırbıt denen ud a benzer bir çalgıyı çalmasını öğrenmişti. Kendi öğrendiği gibi Mekke lilerden çoklarına da bırbıt çalmasını öğretmişti. Haris in iki kadın kölesi vardı ki, onlar şarkı söylemekte pek mâhir idiler. Peygamber Aleyhisselam, bir mecliste oturup, insanları Allah a imana davet etse, Kur an okusa, eski kavimlerin başlarına gelenlerden bahsetse, eski peygamberlerin kıssalarını anlatsa, sonra da o meclisten ayrılsa, Nadr bin Haris oraya damlardı. Peygamber Aleyhisselam ın yerine geçer ve halka: Ey Kureyş cemaati! Vallahi ben O ndan daha güzelini söylerim. Siz benim yanıma gelin! Ben size onun anlattıklarından daha güzelini anlatırım derdi. Sonra da, Acemlerin köhne masallarını anlatır dururdu. Bir taraftan da halka sorardı: Hangimizin sözü daha güzel? Benimki mi, yoksa Muhammed inki mi? Peygamber Aleyhisselam, bir ara, Ebu Uhayha Said b. As ın yanına uğradı ve ona İslâmiyet i anlattı. Ebu Uhayha, Peygamber Aleyhisselam hakkında: O, semadan konuşuyor! dedi. Nadr b. Haris, bunu duydu. Hemen Ebu Uhayha nın yanına gidip: İşittiğime göre, sen Muhammed in sözlerini güzel buluyor, beğeniyormuşsun. Bu nasıl olur? O, ilahlara dil uzatıyor! Baba ve atalarımızın Cehennemde olduklarını söylüyor! Kendisine tâbi olmayanları azapla tehdit ediyor! dedi. Bunun üzerine, Ebu Uhayha, Peygamber Aleyhisselam a düşman kesildi. O nu yermeye ve söylediklerini ayıplamaya başladı. Ebu Uhayha, sözünden döndüğü zaman, Haris onu tebrik etmeye gitti. Çok ilginçtir, Nadr b. Haris, nübüvvetten evvel, yeni 20 21