ISSN 2146-1449 SÛFÎ ARAŞTIRMALARI SUFI STUDIES



Benzer belgeler
ISSN SÛFÎ ARAŞTIRMALARI SUFI STUDIES

Sahibi: Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği adına Mehmet Veysî DÖRTBUDAK. Editör: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM

Sahibi: Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği adına Mehmet Veysî DÖRTBUDAK. Editör: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM

Sahibi: Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği adına Mehmet Veysî DÖRTBUDAK. Editörler: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM Yrd. Doç. Dr.

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri

Sahibi: Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği adına Mehmet Veysî DÖRTBUDAK. Editörler: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM Yrd. Doç. Dr.

Editörler: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM Dr. Gürol PEHLİVAN. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Muhammet Ö)DEMİR

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

T.C. MERSİN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik Yazı İşleri Şube Müdürlüğü DAĞITIM

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

BĠLECĠK ÜNĠVERSĠTESĠ AKADEMĠK ÖZGEÇMĠġ FORMU

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülhamid El Abri Hazretleri

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı

Adı Soyadı: Ertan GÖKMEN Doğum Tarihi: 1967 Öğrenim Durumu: Doktora Öğrenim Gördüğü Kurumlar: Öğrenim Durumu Bölüm/Program Üniversite Yıl

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı

e-imza Prof. Dr. Hüsamettin İNAÇ Dekan Vekili

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

YÜKSEKÖĞRETİM TEMEL GÖSTERGELERİ

BAŞVURU BASLANGIÇ BAŞVURU BİTİŞ ÜNİVERSİTE

Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN Tel: [0 212] Oda no: 315

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Cilt: 4 Yıl: 2017 Sayı: 7 I S S N ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

ULUSAL SEMPOZYUM TARİHİ SÜREÇTE MEVLÂNA VE ESERLERİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

2015BAŞARISIRALARIDEĞİŞİMİTAHMİNLERİ

İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI SEMPOZYUMU

ĐLÂHĐYAT FAKÜLTESĐ DERGĐSĐ

e-makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi Cilt: 8 Sayı: 2 GÜZ 2015

2013 sırası sırası

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ. Yıl: 5 Sayı: 10 Aralık 2015

Hemşirelik (MF-3) ÜNİVERSİTE

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

YATIRIMLARI VİZE TABLOSU KURULUŞ: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BİN TL)

ISSN: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Sahibi. Afyon Kocatepe Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Ali ALTUNTAŞ. Editörler Prof. Dr. A.İrfan AYPAY Doç. Dr. Mehmet KARAKAŞ

6. DİYANET İŞLERİ REİSİ HASAN HÜSNÜ ERDEM SEMPOZYUMU

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği UŞAK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

2014 YILI FAALİYETLERİ

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

SAHABE2 İSLÂM MEDENİYETİNİN KURUCU NESLİ PROGRAM - DAVETİYE NİSAN SAHABE VE RİVAYET İLİMLERİ- TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

YATIRIMLARI VİZE TABLOSU KURULUŞ: ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ (BİN TL)

5 ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ 6 ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

T.C. FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

ÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Hacı YILMAZ

genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

İŞTE TIP FAKÜLTELERİNİ 2017 TUS BAŞARI SIRALAMALARI

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Yıl: 9 [Temmuz-Aralık 2008], sayı: 22 ISSN

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Eğitim-Öğretim Yılı Güz Yarıyılı Kurum içi ve Kurumlararası Yatay Geçiş Sonuçları

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

ELMALILI M. HAMDİ YAZIR SEMPOZYUMU

ISSN ISSN

Doç. Dr. Mustafa Alkan

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi Y. Lisans Hukuk Marmara Üniversitesi 1998

DEVLET ÜNİVERSİTELERİ Öğretim Üyesi Sayıları

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

A Y I NUMBER Y I L 10

Abant Kültürel Araştırmalar Dergisi (AKAR) Abant Journal of Cultural Studies. Hakemli Elektronik Dergi

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

FIRAT ÜNİVERSİTESİ HARPUT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

ÖZEL BÜTÇELİ İDARELERİN FİNANSAL SINIFLANDIRMAYA GÖRE ERTESİ YILA DEVREDİLEN ÖDENEKLER CETVELİ

13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI

Yükseköğretim Kurumu Adı. o Sayı

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ. Yıl: 5 Sayı: 9 Haziran 2015

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

1- Tevrat ve İncil'e Göre Hz. Muhammed (Abdulahad Davud'dan tercüme), İzmir, 1988.

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Elektrik-Elektronik Mühendisliği (MF-4)

BUCA ANADOLU LİSESİ REHBERLİK SERVİSİ 2015 ÖSYS'DE ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMLERİNE YERLEŞENLERİN ORTALAMA NET SAYILARI

T.C. ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Genel Sekreterlik. Sayı : E /08/2018 Konu : Sempozyum Duyurusu DAĞITIM YERLERİNE

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Sosyoloji (İngilizce) 52 TM-3 454,

2012 ÖSYS TAVAN VE TABAN PUANLARI

Tıp Fakültesi Taban Puanları ve Başarı Sıralaması

ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Cafer ÇİFTCİ Doğum Tarihi ve Yeri: 1973 BURSA Unvanı: Prof. Dr. Ana Bilim Dalı: Yakınçağ Tarihi Doçentlik Alanı:

TABLO 7: TÜM ÜNİVERSİTELERİN GENEL PUAN TABLOSU

Transkript:

ISSN 2146-1449 SÛFÎ ARAŞTIRMALARI SUFI STUDIES Cilt/Volume: 5 Sayı/Issue: 10 Yaz/Summer 2014

Sahibi: Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği adına Mehmet Veysî DÖRTBUDAK Editörler: Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM Dr. Gürol PEHLİVAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Muhammed ÖZDEMİR Yabancı Dil Danışmanları Prof. Dr. Metin EKİCİ Mehmet Nuri ERDEM Emine ERSÖZ Sanat Danışmanı Özkan BİRİM Teknik Sorumlu Ramazan ÇELİK Yazışma Adresi 5527 sok. No: 41/11 Uncubozköy / MANİSA Elmek: medar.mevlana@gmail.com Tibyan Yayıncılık Basım Yayım Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. 1145/1 Sok. No: 55/A Yenişehir İzmir Tel: 0232 459 77 78-0532 424 94 91 e-posta: tibyanyayincilik@gmail.com - web: www.tibyanyayincilik.com Kültür Bakanlığı Sertifika No: 16613 Temmuz 2014 Sûfî Araştırmaları -Sufi Studies MLA (Modern Language Association) ve Asos tarafından kaydedilmektedir. Sûfî Araştırmaları Sufi Studies is abstracted in MLA (Modern Language Association) and Asos

SÛFÎ ARAŞTIRMALARI SUFI STUDIES Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies Cilt/Volume: 5 Sayı/Issue: 10 Yaz/Summer 2014 ISSN 2146-1449 Yılda iki sayı yayımlanan uluslararası hakemli bir dergidir. Sûfî Araştırmaları-Sufi Studies Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği nin yayın organıdır.

Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 YAYIN KURULU Dr. hc. Esin ÇELEBİ BAYRU (Uluslararası Mevlânâ Vakfı II. Başkanı) Prof. Dr. Rahmi KARAKUŞ (Sakarya Üniversitesi) Prof. Dr. Himmet KONUR (Dokuz Eylül Üniversitesi) Doç. Dr. Nuri ŞİMŞEKLER (Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araş. Ens. Md.) Doç. Dr. Cahit TELCİ (İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi) BİLİM KURULU Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ (Muğla Üniversitesi) Prof. Dr. Mehmet AKKUŞ (Ankara Üniversitesi) Prof. Dr. Annagurban AŞIROV (Türkmenistan İlimler Akademisi, Türkmenistan) Prof. Dr. Rami AYAS (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Osman BİLEN (Dokuz Eylül Üniversitesi) Prof. Dr. Tahsin CEMİL (Cluj Babeş-Bolyai Üniversitesi, Romanya) Prof. Dr. Okan DAHER (Helsinki Üniversitesi, Finlandiya) Prof. Dr. İlhan GENÇ (Düzce Üniversitesi) Prof. Dr. Turan GÖKÇE (Kâtip Çelebi Üniversitesi) Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Ayşe İLKER (Celal Bayar Üniversitesi) Prof. Dr. Alimcan İNAYET (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Cabbar İŞANKUL (Özbekistan Bilimler Akademisi, Özbekistan) Prof. Dr. Mustafa KARA (Uludağ Üniversitesi) Prof. Dr. Adnan KARAİSMAİLOĞLU (KırıkkaleÜniversitesi) Prof. Dr. Seyit KASKABASOV (Avrasya Üniversitesi, Kazakistan) Prof. Dr. Süleyman KAYIPOV (Çüy Üniversitesi, Kırgızistan) Prof. Dr. Zeki KAYMAZ (Ege Üniversitesi) Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ (Uludağ Üniversitesi) Prof. Dr. Yusuf Ziya KESKİN (Harran Üniversitesi) Prof. Dr. Atabey KILIÇ (Erciyes Üniversitesi) Prof. Dr. Mahmut Erol KILIÇ (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Aynur KOÇAK (Yıldız Teknik Üniversitesi) Prof. Dr. Galina MİSKİNİENE (Vilnius Üniversitesi, Litvanya) Prof. Dr. Amin ODEH (University of Al-i Beyt, Ürdün) Prof. Dr. Ahmet ÖGKE (Akdeniz Üniversitesi) Prof. Dr. Kazım SARIKAVAK (Gazi Üniversitesi) Prof. Dr. Naseem Ahmad SHAH (University of Kashmir, Hindistan) Prof. Dr. Elfine SIBGATULLİNA (Alabuga Devlet Pedegoji Üniversitesi, Rusya Fed.)

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Prof. Dr. Ahmet Hakkı TURABİ (Marmara Üniversitesi) Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN (İzmir Ekonomi Üniversitesi) Prof. Dr. Ayşe ÜSTÜN (Uşak Üniversitesi) Prof. Dr. Emine YENİTERZİ (Medeniyet Üniversitesi) Doç. Dr. Safi ARPAGUŞ (Marmara Üniversitesi) Doç. Dr. Ziya AVŞAR (Bozok Üniversitesi) Doç. Dr. Gülgün ERİŞEN YAZICI (Onsekiz Mart Üniversitesi) Doç. Dr. Mehmet KIRBIYIK (Selçuk Üniversitesi) Doç. Dr. Mustafa SARI (Mevlânâ Üniversitesi) Doç. Dr. Ömer Faruk TEBER (Onsekiz Mart Üniversitesi) Doç. Dr. Fatih USLUER (TOBB Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Gül GÜLER (Harran Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mustafa GÜLER (Harran Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Sezai KÜÇÜK (Sakarya Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Furkan ÖZTÜRK (Akdeniz Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. A. Yılmaz SOYYER (Süleyman Demirel Üniversitesi) Yrd. Doç. Dr. Mustafa TATÇI (Gazi Üniversitesi) Yurtdışı Temsilcileri Prof. Dr. Amin ODEH (Ürdün) Prof. Dr. Naseem Ahmad SHAH (Hindistan) Prof. Dr. Elfine SIBGATULLİNA (Rusya Federasyonu) Dr. Seema ARİF (Pakistan) Dr. Güzel TYUMOVA (Tataristan)

İÇİNDEKİLER EDİTÖRDEN... IX Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM YENİKAPI MEVLEVİHANESİ VAKIFLARININ İHYASI SÜRECİNE DAİR BİR BELGENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ... 1 Enliven the Foundations of Yenikapi Mawlawihane and reconsider an Archive document Cahit TELCİ BEHİŞTÎ MAHLASLI ŞAİRLERE AİT MEVLİDLER 1: BEHİŞTÎ AHMED SİNAN IN MEVLİD-İ ŞERÎFİ... 17 Mawlids 1: Which are appellated as Behişti: The Mawlid of the Behişti Ahmed Sinan Ramazan EKİNCİ XVII. YÜZYIL MEVLEVÎ ŞAİRLERİN ŞİİRLERİNDE SEMÂ... 81 Sema Among XVII TH Century Mevlevi Poets Poetry Eda TOK Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 VII

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği VIII Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Editörden EDİTÖRDEN Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM Hz. Mevlâna, dünya nimetlerinin her birinin insanın eline ayağına vurulan bir kement olduğunu, insanı köleleştirdiğini sıkça tekrarlar. Bu ifadeler günümüzde daha çok önemi hâizdir. Sanayi devriminden sonra insanın yararlanacağı imkânlar hızla çoğalıp yaygınlaşmış, bunlara sahip olma şehvetine kapılan insanlık daha çok sahip oldukça kendisi, yani insanî değerleri azalmış, tükete tükete farkında olmadan kendisini tüketmiştir. Daha ötesini söylemek gerekirse kendisinden sonraki insan neslinin ve hatta bütün canlıların geleceğini tehlikeye atmıştır. Denizler kirlenmiş, ormanlar tüketilmiş, doğal hayat yok edilmiş, üçte ikisi su olan dünyanın yüzde üç civarındaki içilebilir su kaynakları kurumaya yüz tutmuş ve içimizi karartacak pek çok olumsuz gelişme azgın insan eliyle gerçekleştirilmiştir. Tıpkı Rûm sûresi 30/41. âyetin ifade ettiği gibi: İnsanların kendi elleriyle yaptıkları işler yüzünden karada denizde; sahil şehirlerinde fesad (kuraklık, kıtlık ve ahlâkî çürüme) meydana gelmiştir. Sonunda da Allah onlara (akıllarına başlarına alıp) doğru yola dönmeleri için yaptıklarının bir kısmının cezasını bu dünyada tattırmıştır. 1400 sene öncesinden bize böyle bir haber veriliyor, böyle bir tespit yapılıyor. Bütün bunların temelinde insanın bencilliği, aç gözlülüğü ve bitmez tükenmez ihtirası yatmaktadır. Afrika nın altınını, gümüşünü, yeraltı ve yerüstü bütün kaynaklarını dibine kadar sömüren, fakat o insanlara yüz metrelik bir kuyu açıp su çıkarmayı çok gören günümüzün sömürü zihniyeti, milyarlarca insanı açlığa mahkûm etmiş, güya onlara yardım etmek için yaptığı kampanyalarda dahi kendi hayvanî arzuları istikametinde eğlenceler düzenlemeyi bir fazilet olarak sunabilmiştir. Bu genel ifadelerden son ve en mükemmel din olan İslâm dinine inandıklarını söyleyen günümüz Müslümanlarının istisna tutulduğu sanılmamalıdır. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 IX

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Prof.Dr. Muatafa YILDıRIM Maalesef modern dünyanın sunduğu cazip imkânlar çoğu Müslümanların gözünü kamaştırmış, mensup oldukları dinin önerdiği hayat tarzının ve ahlâkî tutumun çok uzağında kalmışlardır. İnsanoğlunun bu zâlim ve câhil yönü, tarihin her döneminde kendini gerçekleştirme imkânı bulmuştur. Fakat buna karşılık onun ulvî duygularla mücehhez ve adına tasavvuf dediğimiz sınırsız manevî güzellikleri, varlık âleminin bir ışığı olarak hep ışıldamıştır. Bu ışık zulmü, karanlıkları aydınlatmış, Allah ın cemal sıfatlarının daha fazla zuhuruna vesile olmuştur. Sufi Araştırmaları dergisi bu ışığı bir nebze olsun günümüze taşıyabilmeye gayreti içindedir. Çünkü bu ışığa şiddetle ihtiyacımız var. Körfezleri şehrin lağım sularıyla dolduran zihniyetlere karşılık, durgun ya da akan bir suya bevletmeyi yasaklayan Peygamber mesajını hatırlamaya ihtiyacımız var. Yarın kıyametin kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikmekten geri durmayın hadîs-i şerifini tekrar tekrar duymaya ihtiyacımız var. Hz. Peygamber in, Medine de yeni yapılacak yollar en az yedi devenin geçeceği genişlikte olsun emrine ve Hz. Ömer in Basra şehrini kurmakla görevlendirdiği Sa d ibn Ebî Vakkas a, Şehri kurarken öyle bir imar planı yap ki kimsenin evi güneşten ve hava dolaşımından mahrum kalmasın şeklindeki talimatına, beton yığınları içinde bunalan ve adeta çok katlı mezarlarda yaşayan insanımızın ihtiyacı var. Komşusu aç iken tok yatanın müslüman olamayacağına; sahip olduklarımızda ihtiyaç sahiplerinin hakkının bulunduğuna; eline, diline, beline sahip olmaya; insanların en hayırlısının insanlara en çok faydası olan kimse olduğuna dair ve daha pek çok dinî-insanî prensipleri sıklıkla duymaya ihtiyacımız var. Din adına ya da başka amaçlar uğruna işlenen cinayetlerin işlendiği günümüzde, bir canın kutsallığının bütün canlıların kutsallığı demek olduğunu, birlikte yaşamanın bir zorunluluk halini aldığı dünyamızda, kâfir de olsa her insanın Allah tan bir nefes taşıdığını çokça hatırlamaya ihtiyacımız var. Ve tabii Biz bulunca dağıtır, bulmayınca şükrederiz diyen Horasanlı dervişin ruhuna ihtiyacımız var. Kısacası bizi biz kılan dinî-tarihî değerlere ihtiyacımız var. Son birkaç söz daha: Sevgili dostlar, aynı zamanda bu ışığa, gelinin kayın pederinin, damadın kaynanasının elini öpemeyeceği fetvasını veren bir kısım fıkıhçılarımızın da ihtiyacı var. Bu ışığa, derûnî duyguları ve gâî değerleri göz ardı edip lafzî-literal anlamın içine sıkışıp kalmış bir kısım tefsircilerimizin de ihtiyacı var. Bu ışığa, Allah ı bir müminin kalbine koymak yerine çok uzaklardaki arşın üstüne oturtan (buna bir kısım diyemiyorum) kelamcılarımızın da ihtiyacı var. Bu ışığa, birtakım giyim-kuşam ve kılı sünnet gören bir kısım hadisçilerimizin de ihtiyacı var ve bu ışığa dervişliği hırka giymek zanneden, X Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Editörden şeyhliği ve kerameti postta gören bir kısım tasavvufçularımızın da ihtiyacı var. Cümlemizin gönlü bu ışıkla dolsun. Çalışmalarıyla dergimizin 10. sayısını ışıtan Doç. Dr. Cahit TELCİ, Dr. Ramazan EKİNCİ ve Eda TOK a kalbî şükranlarımı arz ediyorum. Bu sayıdan itibaren Editör şerikim olan ve her sayının çıkmasında çok büyük emekleri geçen Dr. Gürol PEHLİVAN kardeşime sonsuz teşekkürler ediyorum. Sevgiyle ve hayırla kalın. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 XI

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri YENİKAPI MEVLEVİHANESİ VAKIFLARININ İHYASI SÜRECİNE DAİR BİR BELGENİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ * Enliven the Foundations of Yenikapi Mawlawihane and reconsider an Archive document Cahit TELCİ ** Mevlevîlik, XIII. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar uzanan Anadolu, Balkanlar, Ortadoğu ve son yıllarda da Avrupa ve Amerika ya taşınmış olan tasavvufi bir ekoldür. Kendisi ile aynı dönemlerde Anadolu da varlığından haberdar olduğumuz Kalenderîye, Yesevîye, Kâzerûniye gibi, dönemlerinde büyük önem taşıyan ekoller, zaman içerisinde ya ortadan kalkmış ya da diğer tasavvufî ekoller içerisinde erimiş, Mevlevîlik ise yedi asır boyunca, farklı coğrafyalar, farklı siyasal idareler altında varlığını hem de etkin bir şekilde devam ettirmiştir. Mevlânâ nın ölümünden sonra, özellikle XIV. yüzyıl başlarında Orta ve Batı Anadolu beylikler sahasını kendisine yayılma ve tutunma alanı olarak seçen tarikatın Osmanlı sahasına girmesi yaklaşık bir asır kadar gecikmiştir. Bu gecikmenin çeşitli siyasal sebepleri olmakla beraber, erken dönem Osmanlı sultanlarının çevresindeki gruplar ile Mevlevîlerin doku uyuşmazlıklarından da bahsedilebilir. * Makale geliş tarihi: 5. 05. 2014 Makale kabul tarihi: 25. 09. 2014 ** Doç. Dr., Katip Çelebi Üniversitesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü. ÖZ Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 1

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ Osmanlı yönetimi ile Mevlevîlerin ilişkileri büyük oranda XVII. yüzyıl ile beraber gelişmeye başlamıştır. İmparatorluk başkentinde bu dönemlere kadar sadece bir tane Mevlevîhâne varken ve hatta o da XVI. yüzyıl ortalarında harap halde bulunmakta iken, XVII. yüzyılla beraber bu ilk Mevlevîhâne olan Galata Mevlevîhânesi nin yeniden inşa edilmesinin yanında, Yenikapı, Kasımpaşa, Beşiktaş Mevlevîhâneleri de inşa edilmiştir. Bu örgütlenme faaliyeti başka şehirlerde de görülmektedir. Burada tarihsel bağlamını tespit etmeye çalışacağımız belge, Osmanlı merkez yönetimi ile Mevlevilerin diyaloğu çizgisinde, önemli bir süreci temsil etmektedir. Bu belge, bir taraftan İstanbul daki Yenikapı Mevlevîhânesi nin vakıflarını düzenliyor görünürken öte taraftan dönemin Osmanlı yönetiminin Mevlevîlere karşı bakışını da göstermek açısından çok önem taşımaktadır. Anahtar Kelimeler: Yenikapı Mevlevîhânesi, Mevlevîlik, Vakıf, Balıkesir, Mirahur Hasan Paşa, Osmanlı. ABSTRACT Mawlawiye is a mystical Islamic cult dispersed to Anatolia, Balkans and Middle East by the beginning of 13 th century now can be traced in Europa and US. as well. Other important contemporary mystic cults as Kalendariye, Yasawiye, Kazaruniye, either have been vanished in time or transformed or melt in other cults. On the other hand Mawlawiye, survived even more effectively for seven hundred years under the rule of different administrators and different places. After passed away of Mawlana, Mawlawis spread to western and central Anatolia to domain and survive throughout the 14 th century and it took almost another hundred years for Mawlavis to enter the Ottoman patronage. There are many reasons of this delay such as social and political matters but it could be some disagreements between Ottoman bureaucrats and Mawlawi heads. By 17 th century, relations between Ottomans and Mawlawis show some progressive movements. In Istanbul there were only one (Galata) Mawlawihana upto 16 th century and more over it was devastated. But with the beginning of 17 th century three more (Yenikapi, Kasimpasha and Beshiqtash) Mawlawihane opened. This organization activity can be seen in other Ottoman cities too. The archive document we try to analyze in this article, include an important dialog process between Ottoman central administrators and Mawlawis. Dialogs also show the viewpoint of Ottomans to Mawlawis and enliven process of the foundations of Yenikapi Mawlawihane. Keywords: Yenikapi Mawlawihane, Mawlawiye, Foundations, Balıkesir, Mirahur Hasan Paşa, Ottoman. 2 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri Mevlevîlik tarihi araştırmalarının duayen ismi Abdülbaki Gölpınarlı nın meşhur eserinde, tarikatın XVII. yüzyılda âdeta bir devlet kurumu haline geldiği yargısı hayli ilginçtir. Hatta O, Mevlevîliği mihverinden çıkartan olgunun kuruma tahsis edilen vakıflar olduğunu da ifade etmektedir. Mevlevîlik, Hz. Mevlana ya izafe edilen bir büyük tasavvufî ekol olmakla beraber, hareketin tarikatlaşması ve daha ziyade şehirli kitleler üzerinde etkisini göstermeye başlaması Mevlana nın ölümünden sonra, Anadolu nun ortasından taşraya doğru yayılması ise birçok araştırmacının büyük önem atfettiği Ulu Arif Çelebi nin XIV. yüzyıl başlarında gerçekleştirdiği seyahatler dönemi ile de ilgili olmuştur 1. Ancak gelişmenin sadece bu seyahatler ile izah edilmesi o kadar da isabetli olmasa gerektir. Öte taraftan bu seyahatler, esasında Osmanlıların dışında kalan coğrafya ile ilgilidir. Ulu Ârif Çelebi, belki de Osmanlıların daha henüz bölgenin önemli bir siyasal aktörü olmadıkları/olamadıkları bu tarihlerde, asıl önemli aktörler olan Aydın, Menteşe, Saruhan gibi denizci beyler ile kadim beyliklerden Germiyanoğulları sahasında, ciddi bir siyasal istikbal görmüş/öngörmüş idi. Osmanlı yönetimi ile Mevlevîlerin mesafeli süreci II. Murad zamanına kadar devam etmiştir. XV. yüzyılın ortaları Osmanlı merkezi yönetiminin Mevlevîlere bir kısım imtiyazlar vermeye başladıkları dönem olarak da kabul edilebilir. Zira dönemi bazı tahrir defterlerinde Mevlevî oldukları kaydedilen kişilerin, bazı hizmetlerden muaf tutuldukları dikkat çekmektedir 2. Bu mesafenin sebebi sadece Osmanlıların bölgesel aktör olmamaları olsaydı, aslında I. Murad ya da hiç olmazsa Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı siyasal gücü ve vizyonunun imparatorluk noktasını hedeflediği dönemlerde, Osmanlılar ile Mevlevîler arasında yakınlaşma beklenebilirdi 3. O halde 1 Ulu Arif Çelebi nin bu seyahatleri ve etkileri konusunda bkz. Ekrem Işın, İstanbul da Mevlevî Şeyh Aileleri ve Mevlevîliğin Bir İmparatorluk Tarikatı Olarak Örgütlenmesi, Birinci Uluslararası Mevlânâ, Mesnevî ve Mevlevîhâneler Sempozyumu Bildirileri, 19-21 Aralık 2001 Manisa Mevlevîhânesi, Manisa 2002, s. 35. farklı bir yaklaşım için bkz. Cahit Telci, Beylikler Devrinin İki Önemli Şehri Balat ve Ayasuluğ daki Mevlevihanelerin XVI. Yüzyıldaki Durumu Uluslararası Mevlânâ Mesnevi ve Mevlevîhâneler Sempozyumu, Manisa 2006, ss. 449-460. 2 İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı-Muallim Cevdet Yazmaları, nr. O.93, vr. 163a. İlyas Oğlu Bâli nün oğlu Muhammedî tâlib-i ilmdir ve hem Mevlevî dir ve hâfız-ı kelâmullahdır. Yamakları dahi müstağnidir. Bâkî fermân dergâh-ı muâllânındır 3 Nejat Göyünç, I. Murad ın son senelerinden itibaren Osmanlı devlet adamları ile Mevlevîlik arasında iyi ilişkiler kurulduğu bağlamında Serez de bir Mevlevî zâviyesi olduğuna işaret eder. Bkz. Mevlevîlik ve Sosyal Hayat, II. Milletlerası Mevlânâ Kongresi 3-5 Mayıs 1990, Konya 1991, s. 96. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 3

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ Osmanlı yönetimi ile Mevlevîleri mesafeli kılan başka konular olduğu muhakkaktır. Bu konulardan en önemlisi elbette Karamanoğulları dır. Zira Osmanlı genişlemesinin Anadolu da en önemli muhalifi hiç şüphesiz ki Karamanoğulları idi ve Konya merkezli Karamanoğullarının yine Konya merkezli Mevlevîleri âdetâ beşinci kol faaliyeti olarak değerlendirmesi böyle olmasa bile Osmanlı yönetiminde bu algının olması elbette mümkündü. Muhtemelen Osmanlılar, Mevlevîleri temelde bu siyasal rekabet içerisinde bir unsur olarak algılamış ve mesafeli belki de tepkili davranmışlardır. XV-XVI. yüzyıllar gelinceye kadar Osmanlılar bu tavırlarını devam ettirmişlerdir. Bu dönemlerde Anadolu da ve bilhassa Rumelide kaynaşan şii-bâtıni cereyân arasında Divâne Mehmed Çelebi, Yusuf-ı Sine-çâk, Şâhidî gibi mevlevîler halkı kucaklamaya başladığı zaman Osmanoğulları Mevlevîleri görmeye başladılar 4. Öte taraftan erken dönem Osmanlı sultanlarının etrafında, Mevlevîler ile kıyaslandığında, fetih ve gaza ruhunun daha etkin olduğu, aksiyoner gruplar yer almakta idi. Osmanlı yönetiminin Mevlevîlere karşı mesafeli duruşunun sebeplerinden bir tanesi de bu unsurların birbirleri ile olan doku uyuşmazlığı olarak ifade edilmelidir. Dolayısıyla Osmanlı yönetimi ile Mevlevîlerin ilişkilerini üç dönem halinde ele almak gerekir. Birinci dönem ilişkinin hiçbir şekilde gelişmediği ancak tarafların muhtemelen birbirlerini gözlemekten uzak durmadıkları dönemdir. İkinci dönem ise ilk olarak II. Murad döneminde Edirne de bir Mevlevîhâne inşası ile başlayan ilişkiler dönemi 5. Üçüncü dönem ise ilişkilerin 4 Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ dan Sonra Mevlevîlik, İstanbul 1983, s. 269. 5 Kalenderhane Camii nde bir mevlevihâne tesis edildiği, ardından Çukurbostan ve Eyüp mevlevihânelerin inşasına dair anlatıların yanında İstanbul da mevsuk olarak bilinebilen ilk Mevlevihane olan Galata Mevlevihânesi bu dönemin bir eseri olarak kabul edilebilir. Bkz. Muzaffer Erdoğan, Mevlevi Kuruluşları Arasında İstanbul Mevlevîhâneleri, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S. 4-5(1975-1976), İstanbul 1976, ss. 24-25; Kalenderhane camiinde bir mevlevihanenin varlığı ve Mevlevi ayini icra edildiği hakkında bkz. Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri 855-886 (1451-1481) C. III, İstanbul 1989, s. 428; Kalenderhane In Istanbul The Buildings Their History, Architecture, and Decoration, ed. Cecil L. Striker- Y. Doğan Kuban, Mainz 1997, s. 18; XVI. Yüzyılın hemen başlarında 1509 senesinde Çelebilik makamına gelen ve bu görevini Yavuz ve Kanuni dönemlerinde sürdüren Hüsrev Çelebi (ölm. 1561) döneminde Mevlevilik büyük gelişme göstermiştir. Bkz. Barihüda Tanrıkorur, Mevleviyye, TDV. İA, C. 29, 469; Öte taraftan Konya Mevlevi Asitânesi II. Selim tarafından yine bu süreçte tamir ettirilmiş ve Selimiye imareti inşa edilmiştir. Bkz. Haşim Karpuz, Mevlana Külliyesi, TDV. İA, C. 29, 448-452; Bu gibi bazı imar faaliyetlerinin yanında, Osmanlı yönetiminin bu süreçte Konya daki Hazret-i Mevlâna âsitânesi ve dervişlerin hukukunun muhafazası yolundaki yaklaşımı da dikkat çeker (mesela bkz. BOA. MD, nr. 23, s. 214/452) Ancak bu yüzyılda ilişkiler sorunsuz değildir. Ferruh Çelebi nin Osmanlı yönetimi tarafından azli görece olarak durağan bir dönem olarak değerlendirilebilir. Bkz. Barihüda Tanrıkorur, Mevleviyye, TDV. İA, C. 29, 469 4 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri fevkalade yakınlık kazanmaya başladığı XVII. yüzyıl başları olarak ifade edilebilir. Bu dönem itibarıyla özellikle Çelebiler ile bazı sorunlar yaşanmasına rağmen Mevlevîler, Osmanlı yönetimi ile ilişkilerini muhafaza etmişlerdir. Bilindiği gibi İstanbul daki ilk mevlevîhâne olan Galata Mevlevîhânesi 1490-91 civarında inşa edilmiş ise de XVI. yüzyıl ortalarında harap hale gelmiş ve 1608 civarında köklü bir onarımdan geçmiştir. XVII. yüzyıla giderken 1598 yılında, İstanbul da Galata Mevlevîhânesi nden sonra ikinci mevlevîhâne olarak Yenikapı Mevlevihânesi nin, 1613 yılında Beşiktaş Mevlevîhânesi nin, 1623-31 yıllarında Kasımpaşa Mevlevîhânesi nin, 1621 yılında Gelibolu Mevlevîhânesi nin, 1639 da Antep Mevlevîhânesi nin inşası, bu yakın ilişkilerin meyvesi olarak ifade edilebilir. Değerlendirmemize esas teşkil eden belge 26 Rebiü l-âhir 1098 (11 Mart 1687) tarihine ait bir berat olup, Edremit Şer iye Sicilleri içerisinde yer almaktadır 6. Berat suretinde nakledilene göre, Yenikapı Mevlevîhânesi 7 dervişleri rikâb-ı hümâyuna bir arz sunarak, vaktiyle mevlevîhâneye tahsis olunan zehâirin kayıtlarda bulunamadığını ifade etmektedirler. İlâveten, Balıkesir deki Mirahur Hasan Paşa Zâviyesi nin zâviyedârı olan Hâfız Süleyman ın da zâviyelerine tahsis edilmiş olan gelire müstehak olmadığı iddiasıyla, Şeyhülislâmın huzurunda imtihan edildiği ve burada da adem-i istihkakı nın tespit olunduğu ifade edilerek, onlara tahsis edilmiş olan ta amiyenin, vaktiyle dergâha tahsis edilip de bir şekilde kayıtlarda bulunamayan zehâirin mukabili olarak kendilerine tahsisini istemişlerdir. Berat, dervişlerin bu isteklerinin uygun görülmesini ve Balıkesir deki Mirahur Hasan Paşa Zâviyesi nin ta amiyesinin Yenikapı Mevlevîhânesi ne tahsisini âmirdir 8. 6 BOA. MŞH. ŞSC-d (Edremid ŞS) 4608 çekim 28. 7 Bu Mevlevîhâne hakkında bkz. Mehmed Ziya, Yenikapı Mevlevîhânesi, İstanbul 1329; Muzaffer Erdoğan, a.g.m ss. 29-32; Hasan Özönder, Yenikapı Mevlevîhânesi, IX. Milli Mevlânâ Kongresi, Konya 1998, ss. 143-190; Aksel Tibet, Ekrem Işın, Dilek Yelkenci, Stelae Turcicae VIII: Yenikapı Mevlevîhânesi Haziresi, İslam Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri I, (Edites par Jean-Louis Bacgue Grammont et Aksel Tibet) Ankara 1994, ss. 223-281; M. Baha Tanman, Yenikapı Mevlevihanesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.VII, İstanbul 1994, ss. 476-485; Baha Tanman, Yenikapı Mevlevihanesi, TDV. İA, C. 43, 463-468; Ekrem Işın, Yenikapı Mevlevîhânesi nin İki Vakfiyesi, İstanbul Araştırmaları, S. 3, (Güz 1997), ss. 89-118; Ekrem Işın, Yenikapı Mevlevîhânesi, Surların Öte Yanı Zeytinburnu, Haz. Elif Alper Çeker, İstanbul 2003, ss. 136-147; Mustafa Erdoğan, Yenikapı Mevlevîhânesiyle İlgili Kaynaklara Bir İlave: Kemâleddin Efendi nin Terâcim-i Ahvâl i, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli, Ankara 2003, ss. 157-174; Defter-i Dervişan, Yenikapı Mevlevîhânesi Günlükleri, Haz. Bayram Ali Kaya-Sezai Küçük, İstanbul 2011. 8 Osmanlı yönetiminin bazı tekke ve zaviyelere hemen her dönem bir takım gelirler tahsis ettiği bilinmektedir. Özellikle tekkenin bulunduğu mıntıkada yer alan mukataalardan yevmiye tahsisi çok görülen örneklerdendir. Örneğin Sivas Mevlevîhânesi ne yapılan tah- Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 5

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ İstanbul daki bir mevlevîhânenin dervişlerinin Balıkesir den başka bir zâviyenin gelirine tâlib olmasının hangi sürecin sonucu oluştuğu, çok mantıklı görülmeyen bu talepte nelerin rol oynadığı ya da merkez yönetimin bunu nasıl uygun gördüğüne dair belgede bir açıklık bulunmamaktadır. Dolayısıyla tipik ve hayli ilginç bu belgeyi tarihsel bağlamında ana hatlarıyla değerlendirmek gerekir. Aynı zamanda, hemen bu belgenin ait olduğu tarihlerde başka yerlerde de benzer tahsislerin olup olmadığı, başka zâviyelerden bazı vakıfların Mevlevî dergâhlarına aktarıldığına dair örneklerin bulunup bulunmadığı ayrı bir araştırmanın konusudur. Belgenin ortaya koyduğu konu aslında hadisenin tarihinden yaklaşık sekiz yıl kadar önce başlayan bir sürecin devamı olarak da değerlendirilebilir. Bilindiği gibi Konya asitânesi 1091/1680 yılından itibaren bilcümle avarız-ı divaniye ve tekâlif-i örfiye ve şakkadan muâf 9 idi. Kezâ bu şekilde başka bazı mevlevîhâne vakıf arazilerinin de muâf olduğu bilinmektedir. Belgeden anlaşıldığı kadarıyla konunun dört aktörü bulunmaktadır. Bunlardan ilki belgede zikredilmemekle beraber Yenikapı Mevlevîhânesi nin bu esnadaki şeyhi olmalıdır. İkinci kişi ve aslında olayın görünürdeki mağduru Balıkesirde Mirahur Hasan Paşa Zâviyesi nin zâviyedârı Hâfız Süleyman dır. Üçüncü kişi bu esnadaki şeyhülislâmdır. Dördüncü ve son kişi ise belgede hiçbir şekilde atıf yapılmayan Mevlevîliğin en üst temsil makamı olan Konya Çelebisi olmalıdır. Çünkü XVII. yüzyıl ortalarına kadar İstanbul mevlevîhânelerine şeyh atama yetkisi hep Çelebilerin uhdesinde olmuştur 10. Muhtemelen Fatih döneminde inşa edilmiş olan 11 Balıkesir deki Mirahur Hasan Paşa Zâviyesi, konu içerisine sadece ismi ile dâhil olmaktadır. sisler için bkz. Ömer Demirel, Sivas Mevlevîhânesi ve Mevlevî Şeyhlerinin Sosyal Hayatlarına Dâir Bazı Tespitler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2 S. 2 (Mayıs 1996) s. 219; Mevlüt Eser-Yusuf Küçükdağ, Ermenek Mevlevîhanesi/Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi, Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür Prof. Dr. Nejat Göyünç e Armağan, Konya 2013, s. 308; Öte taraftan uzun dönem vakıfları ve devlet tarafından yapılan tahsisler olmadan ayakta kalabilen Mevlevîhânelere örnek olarak Kilis Mevlevîhânesi gösterilebilir. Zirâ bu Mevlevîhânenin en erken vakfiyeleri XIX. Yüzyılda hazırlanmıştır. Bk. Yusuf Küçükdağ, Kilis Mevlevîhânesi Vakıfları ve Vakfiyeleri, Osmanlı Araştırmaları, XXIV, İstanbul 2004, s. 274. 9 Christoph K. Neuman, 19 uncu Yüzyıla Girerken Konya Mevlevî Asitanesi ile Devlet Arasındaki İlişkiler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi Yıl: 2 S. 2 (Mayıs 1996), s. 175; Bu meseleye aslında ilk olarak Suraiya Faroqhi, (Osmanlı Arşivi /Cevdet-Evkaf 18673)numaralı belgeye dayanarak işaret etmiştir. Bkz. 16-18. Yüzyıllarda Orta Anadolu da Şeyh Aileleri, Türkiye İktisat Tarihi Semineri, Metinler Tartışmalar, 8-10 Haziran 1973, Ed. Osman Okyar, Ankara 1975, s. 216. 10 Ekrem Işın, a.g.m., s. 37. 11 Mustafa Murat Öntuğ, XVII. Yüzyılın ilk yarısında Balıkesir Şehrinin Fiziki, Demografik ve Sosyoekonomik Yapısı (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora 6 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri Zâviye nin burada ele almış olduğumuz belgede de konu edilen vakıfları 1530 muhasebesine nazaran, Balıkesir e tabi 18 hâne 6 mücerred 1 imam ve 2 mütekaid imam ve sipahizâdeden oluşan nüfusu barındıran Mirahur köyü ile yıllık 2000 akça getirisi olan Edremit teki iki kıt a hamam mukataası, Aişe Bacı köyünde bir evde harap iki değirmen, At köyünde iki değirmen, Balıkesir yakınındaki bağlardan öşür ile yine hâsılları müstakilen tespit edilmemiş olan iki çiftlikten ibaret olmak üzere toplam 6.398 akça dan oluşmaktadır 12. Baha Tanman, Yenikapı Mevlevîhânesi hakkında kaleme almış olduğu bir çalışmanın dipnotunda Mirahor Hasan Paşa adında bir hayır sahibinin Yernikapı da bir mevlevîhâne vakfetmiş olduğunu ifade etmektedir 13. Öyle anlaşılıyor ki Balıkesir deki zâviyenin vakfının Yenikapı Mevlevîhânesi ne tahsis edilmesinin ardından bu gelir, vakıf evrakı üzerinde Mirahur Hasan Paşa tarafından doğrudan mevlevîhâneye vakfedilmiş gibi işlem görmüştür. Kezâ elimizdeki sicil kaydında yer alan kadîmden zâviye-i mezbûreye mutasarrıf olanlar ne vechle zabt olıgelmişler ise mezbûrlar dahi ol minval üzere mutasarrıf olalar ve ol bâbda ref olunan Hafız Süleyman ve âherden bir ferd mani ve müzâhim olmayub ifadesi, vakfın sanki mevlevîhâneye vakfedilmiş gibi işlem görmesini âmirdir. Dolayısıyla Baha Tanman, bu düzenleme sonrasına ait kayıtlar üzerinden değerlendirmek durumunda kaldığında, haklı olarak, Mirahur Hasan ile mevlevîhâne arasında doğrudan bir ilişki varmış gibi düşünmüş olmalıdır. Tezi) Konya, 2003, s. 96. Bu teze dikkat çeken sayın hakeme teşekkür ederim; zaviye hakkında bir kısım bilgi de Aynur Ünlüyol un tezinde bulunmaktadır. Bu bilgiye de dikkat çeken sayın hakeme teşekkür ederim. Bkz. Şeriye Sicillerine Göre XVIII. Asrın İlk Yarısında Balıkesir (1700-1730), Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Bursa 1995, s. 2002. Müellif burada 1130/1717-18 tarihli bir temessükten hareketle, zaviyenin II. Mehmed tarafından Yenikapı Mevlevihanesine nân-baha olarak sadaka edildiğini ifade etmektedir. Sayın müellif, kullanmış olduğu sicil kaydında ifadesini bulan Merhûm ve mağfur-leh Gazi Sultan Mehmed Hân aleyhi r-rahme ve r-rıdvân hazretleri ifadesini nasıl olduysa, Fatih Sultan Mehmed olarak yorumlamıştır. Burada bahse konu olan Gazi Sultan IV. Mehmed dir. Yorumlamasına yorumlamıştır ancak, II. Mehmed döneminde Yenikapı Mevlevihanesi nin henüz inşa edilmediği, bahsi geçen mevlevihanenin inşası için henüz bir asırdan fazla zaman geçmesi gerektiği bilgisine de dikkat etmemiştir. Sayın müellif hem sicildeki ifadeyi yanlış yorumlamış, öte taraftan çok bilinen bir inşa tarihini de dikkatten kaçırmıştır. Yine sayın müellif Sezai Sevim in tezinden (XVI. Asırda Karası Sancağı Tahrir Defterlerine Göre, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1993, s. 284-285) naklen İmrahor Hasan Zaviyesi nin bahse konu olan vakıflarını da nakletmiştir. Sezai Sevim vakfın gelirleri arasında Edremit te bir hamam zikretmektedir. İlgili kısımda ifade ettiğimiz gibi, bu bilgiyi nefs-i Edremit te 2 bâb hamam mukataasından elde edilen gelir olarak tashih etmek gerekir. Aynı hatalı bilgiyi Sezâi Sevim den alarak Aynur Ünlüyol da nakletmektedir. 12 BOA. TD. 166, s. 255. 13 Baha Tanman, Yenikapı Mevlevihanesi, IX. Vakıf Haftası Kitabı ( 2-4 Aralık 1991), Ankara 1992, s. 93. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 7

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ Baha Tanman, konuyu bahsedilen çalışmasından daha önce, İstanbul Tekkeleri hakkında hazırlamış olduğu doktora tezinde de ele almış ve konunun problemini isabetle tespit ederek, araştırmaya muhtaç olduğunu ifade etmiştir 14 : Vakıflar: no:318 de Mirahur Hasan Paşa adında bir hayır sahibinin yine Yenikapı da bir mevlevîhane vakfetmiş olduğu kayıtlıdır. Yenikapı Mevlevîhanesi nin Malkoç Mehmed Efendi den sonra 2., 3. bânisi olmuş kişiler arasında bu isimde bir kimseye rastlanmamaktadır. Eğer söz konusu belgede bir istinsah ya da imla hatası yoksa bu husus ayrıca araştırılmaya ve aydınlatılmaya muhtaçtır Burada ele aldığımız berat, Sayın Tanman ın problem olarak tespit edip, çözümlenmesi gereğine işaret ettiği konuya da açıklık getirmektedir. Mirahur Hasan Paşa nın aslında İstanbul daki Yenikapı Mevlevîhânesi ile hiçbir ilgisi yoktur. Konu, ele aldığımız belgede yer bulduğu şekilde, Balıkesir deki Mirahur Hasan Paşa Zâviyesi nin gelirlerinin ta amiye olarak mevlevîhâneye tahsis edilmesi ile ilgilidir. Mevlevîhânenin bu tarihlerdeki şeyhi Nâci Ahmed Dede Efendi dir 15. Bilindiği üzere kendisinin meşihati esnasında, Kadızâdeliler hâdisesi sükûn bulmuş ve mevlevî sema ına dair yasak da bu tarihlerde kaldırılmıştır. Nâci Ahmed Dede nin bu süreçteki etkisi hakkında şimdilik bir şey söyleyemeyiz. Bu dönemde sadece Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi değil aynı şekilde İstanbul daki diğer Mevlevîhâne şeyhleri meyanında ifade edilmesi gereken Galata Mevlevîhânesi Şeyhi Gavsi Ahmed Dede, Beşiktaş Mevlevîhânesi Şeyhi Mehmed Memiş Dede, Kasımpaşa Mevlevîhânesi şeyhi Seyyid Mehmed Dede ve Konya Çelebisi ile saray nezdinde bu konuyu gündeme getirme gücü olabileceği muhakkak olan şeyhülislamı bir bütün olarak ifade etmek gerekir. Çelebilik makamında bu tarihte II. Hacı Bostan Çelebi oturmaktadır. 1090/1680 senesinde çelebilik makamına oturan Bostan Çelebi 27 yıl bu makamda bulunacaktır 16. Bostan Çelebi nin Çelebilik dönemi bir taraftan semâ yasağının kaldırılması yönündeki gayretler, öte taraftan muhtelif kesimlerden dergâh vakıflarına yönelik tecavüzlerin giderilmesi ve yeniden tanzimi konularında sarf edilen gayretlerle öne çıkmaktadır. Dikkat çekeceğimiz bu vesikada böylesi bir sürece de işaret edilmektedir. Şöyle ki belge, vaktiyle mevlevîhâneye tahsis 14 Baha Tanman, İstanbul Tekkelerinin Mimari ve Süsleme Özellikleri Tipoloji Denemeleri, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 1990, s. 442, dn. 5. 15 Turgut Kut, İstanbul Hankâhları Meşâyihi, Journal of Turkish Studies, vol. 19/1995, In Memoriam Abdülbaki Gölpınarlı Hatıra Sayısı I, Harvard 1995, s. 32. 16 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s. 153. 8 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri edilmiş olan zehâirin kayıtlarda bulunmadığından bahsetmekte ve bunun yerine dergâha yeni bir kaynak tahsisi arayışına girildiğini ifade etmektedir. Edremit Şer iye sicili içerisinde yer bulan berat sureti, bu arayış sürecinde vakıfların yeniden tanzimi ve zenginleştirilmesi yolunda Çelebilik makamının arkasında bulunduğu bir sürecin ürünü olarak da düşünülebilir. Bu arada II. Bostan Çelebi ye Konya merkezli olarak yönelen eleştiriler II. Süleyman döneminde akim kalmıştır. Bu süreçte O nun muhtemelen merkezle ilişkileri de sağlam olmalı idi. II. Süleyman ın çıktığı Üngürüs seferi sırasında Mevlevî alayı ile Edirne de orduya katılmış ancak, beraberindeki kalabalık grup, ordu içerisinde tedirginliğe sebep olunca Konya ya gönderilmiş idi 17. Şeyhülislamlık konusuna gelince, bilindiği gibi, XVII. yüzyıldan itibaren Divân-ı Hümâyun un gündeminin yavaş yavaş, tesis edilen meşveret meclislerine kayması ve şeyhülislamın da bu meclislere sıkça katılması birçok devlet meselesinde etkin olmalarını beraberinde getirmiştir 18. Şeyhülislamlık makamı bahsimiz olan belgenin tarihine yakın dönemde el değiştirmiştir. Belgenin düzenlenmesinden altı ay kadar önce Çatalcalı Ali Efendi, görevinden alınarak, yerine 8 Zilkade 1097 (26 Eylül 1686) tarihinde Ankaravî Mehmed Efendi tayin edilmiş 19, belgenin tarihinden yaklaşık sekiz ay sonra 26 Zilhicce 1098 (2 Kasım 1687) tarihinde de vefat etmiştir 20. Mezarı Sultan Selim civarında Koğacı Dede Camii hazîresinde bulunmaktadır. Şeyhülislam Mehmed Efendi nin kabrinin bulunduğu bu bu dergâh, Sa diye tarikatına mensup olarak bilinmektedir 21. Bunun ötesinde şeyhülislamın sûfî ve özellikle de Mevlevî çevreler ile irtibatının bulunduğuna dair elimizde bir bilgi mevcut değildir. Şeyhülislamın ölümüne Müfti-i dehr idi hayf göçdü Mehmed Emin beyti ile tarih düşülmüş ve yerine Debbağ-zâde Mehmed Efendi Şeyhülislam olarak tayin edilmiştir 22. Çatalcalı Ali Efendi nin azl edilerek yerine Ankaravî Mehmed Efendi nin tâyini Râşid Tarihi nde hayli ilginç ifadeler ile anlatılır: 17 Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s. 168-169; Sakıb Mustafa Dede şöyle nakleder: nevbet-i sultan Süleymânîde iktizâ eden nefîr-i a mda Hazret-i Çelebi-i müşârünileyh dahi bulunub lâkin dârü l-devleti l-edirne sahrasında ordu-yı hümâyûna mülhak olduklarında izdihâm-ı ahbâb ve kesret-i fukara salâbet ve cesâret-i sülâlei hüdâvendigârı müşâhedehâ-i zaman-ı devlet ve muhtemel cem iyet rû gerdânân-ı saltanat olmağla. Bk. Hâza Kitâb-ı Sefine-i Mevlevîyân, Mısır-Matbaa-i Vehbiyye, 1283, s. 188-189. 18 Şeyhülislamlığın bu dönemi için bkz. Esra Yakut, Şeyhülislamlık, Yenileşme Döneminde Devlet ve Din, İstanbul 2014, s. 47. 19 Tarih-i Râşid C. 1, s. 494 20 Tahsin Özcan, Mehmed Emin Efendi, TDV. İA, C. 28,461 21 Turgut Kut, a.g.m., s. 48. 22 Tarih-i Râşid C. 1, s. 530-531; Hakkında bkz. İlmiye Salnamesi, s. 487 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 9

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ Çatalcalı Ali Efendi nin temâdî-i müddet-i fetevâsından münbâis olan vakar ve istiklâli dest ve dâmen takbîl ederek nâil-i ikbâl olan nev-devlet vüzerâ tarafından istiskal olunduğundan maadâ mürâ ât-ı resm-i tarikde gayet tedkîk edüb olur olmaz ricalarına müsaade göstermediğiyçün kaimmakam Recep Paşa tarafından şeb ü rûz azline ricâ-mend-i müsaade-i hümâyûn olarak bi l-ahere me zun ve murahhas olmağın mâh-ı zi l-akaadenin sekizinci günü Sadr-ı Rum Ankaravî Mehmed Efendi yi huzur-ı hümâyûna getürüb hil at-ı beyza-yı fetevâ mevlânâ-yı müşârünileyh hazretlerinin dûş-ı liyakatine ilbâs ve sadr-ı celilü l-kadr meşihat-i İslâmiyeye iclâs olundu Müverrih Râşid, bu ifadeler ile Çatalcalı Ali Efendi yi överken zımnen Ankaravî Mehmed Efendi nin de bu faziletlerin zıddı olarak, Kaimmakam Recep Paşa nın elinde oyuncak olabileceğini ifade etmektedir. Dolayısıyla Şeyhülislamın bahsimiz içerisinde yer alması, şahsi iradesiyle mi yoksa Kaimmakam Recep Paşa nın telkinleriyle mi ilişkilidir sorusunu şimdilik cevaplayabilmek mümkün değildir. Ancak her hâlü kârda belgenin naklettiğine göre, Hasan Paşa Zâviyesi nin zâviyedârı olan Hâfız Süleyman, şeyhülislamın huzurunda imtihan edilerek adem-i istihkak ı kararı verilmiştir. Burada üzerinde durulması gereken bir konu da bu imtihan meselesidir. Bir tekke şeyhi hangi durumda şeyhülislam huzurunda imtihana tabi tutulabilir? Müderrislerin tayinlerinde şeyhülislam önünde yapılan imtihandan haberdarız. Tekke şeyhliği müessesesinde ise en azından bahsimiz olan tarihler için şeyhülislamın önünde imtihanın rutin olmadığı muhakkaktır. Elimizde doğrudan bu olay ile ilgili vesika olmamakla beraber, bir tekke şeyhi hakkında ancak itikadi bir takım iddia ya da şaibelerin mevcudiyetinin bu kişiyi şeyhülislamın huzurunda imtihan noktasına getirebildiği anlaşılıyor 23. Kaynaklara yansımamakla beraber Mirahur Hasan Şeyhi nin böyle bir vasfı olup olmadığı konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Ancak bu yönde bir takım isnâd ya da şaibelerin tedâvül etmesi, şeyhin şeyhülislam huzuruna getirmiş olmasına zemin hazırlamış olmalıdır. Belki de adem-i istihkak tespiti bununla ilgili bir meseledir. Öte taraftan zamanın ruhu olarak ifade edilmesi gereken Kadızâdeliler hareketi 24 takriben 1096/1685 civarında Vâni Efendi nin ölümü ile beraber nihâyete erme yoluna girmiş, 1077/1666 da yasaklanan Mevlevî semâı, on sekiz yıl aradan sonra yeniden serbest bırakılmıştı. Bilindiği üzere Vâni Efen- 23 1826 hadiseleri esnasında Bektaşilerin şeyhülislam önünde imtihan edildikleri ve onların da kendilerini ehl-i sünnettenmiş gibi gösterdiklerini biliyoruz. Esad Efendi, Üss-i Zafer, İstanbul 1243, s. 211. 24 Ahmet Yaşar Ocak, XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu nda Dinde Tasfiye (Püritanizm) Teşebbüslerine Bir Bakış: Kadızâdeliler Hareketi, Türk Kültürü Araştırmaları, XVII-XXI (1-2), Ankara 1984, ss. 208-225; Semiramis Çavuşoğlu, Kadızâdeliler TDV. İA, C. 24, 100-102. 10 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri di, Viyana bozgunu üzerine, Veziriazam Kara Mustafa Paşa tarafından savaş öncesinde, askeri savaşa teşvik yolunda kendisine de vaazlar verdirilmiş olması dolayısıyla, savaşın müşevvikleri arasında mütalâa edilerek önce Bursa/Kestel e sürgün edilmiş 25 ve1096/ 1685 de sürgünde vefat etmişti. Semânın serbest bırakılması keyfiyeti, Vâni Efendi nin gözden düşmesi ve bu sürgün döneminde, muhtelif gayretler ile gündeme getirilerek hazırlanmış bir vaka olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla bahsimizi oluşturan belge aslında Mevlevîliğin Osmanlı dünyasında yeniden ihyası dönemine de tesadüf etmektedir. Bu itibarla konumuzu oluşturan bu hadise, devletin bu kabil jestler ile bir anlamda Mevlevîlerin itibarını iade etmesi olarak da değerlendirilebilir. Osmanlı soyunun kesilmesi durumunda tahtın Kırım Hanlarına ve oradan da Çelebi ailesine rücu edebileceği miti, bu ilişkiler seyrinin zirvesi olarak 26 XVIII. yüzyılda ortaya çıkan bir söylem olarak değerlendirilebilir. Öte taraftan Osmanlı sultanlarının kılıç kuşanma merasiminin Çelebi tarafından gerçekleştirildiği yolunda genel kabul gören bilgi, tarihsel veriler noktai nazarından bakılırsa, Abdülhalim Çelebi tarafından Sultan Reşad a kılıç kuşatılması örneği dışında gerçeği yansıtmamaktadır 27. Osmanlı sultanlarına Çelebi tarafından kılıç kuşatıldığı şeklinde bir anlayışın gelişmiş ve sanki kabul bile görmüş olması, tarihsel veriler noktasında gerçekleri yansıtmasa da, Osmanlı yönetimi nezdindeki Çelebilik kurumunun etkisi algısını yansıtması açısından dikkate değerdir. Sonuç olarak Osmanlı yönetimi, XV. yüzyıldan itibaren, görece şehirli nitelikler gösteren ve bu döneme kadar yaklaşık iki asır boyunca coğrafyasının etrafında bir şekilde teşkilatlanan ve artık kendi topraklarında da teşkilatlanma eğiliminde olan bu tasavvufi ekolü görmüş ve kabul etmiş, Mevlevîler 25 Erdoğan Pazarbaşı, Vâni Mehmed Efendi, TDV. İA, C. 28, 459; Abdülbaki Gölpınarlı, a.g.e., s. 168. 26 Bilindiği gibi 1808 krizi sırasında hazırlanıp II. Mahmud a takdim edilen bir raporda ol esmada Sultan Mahmud efendimizi de istemeyiz deyu feryad ediyorsunuz kimi padişah edecek idiniz deyu hakir bazen sual eder idikte Esma Sultan olsun bazıları Tatar Han gelsin Padişah olsun ve bazıları dahi Molla Hünkâr gelsin Padişah olsun ve bazıları her kim olursa olsun Padişah bir adam değil mi ki kim olursa olsun Allah ocağımıza zeval vermesin de padişah ne imiş dediler Feridun Emecen, Osmanlı Hanedanına Alternatif Arayışlar Üzerine Bazı Örnekler ve Mülahazalar, İslam Araştırmaları Dergisi, S.6 (2001), s.75 de bu konuşmanın Câbi Tarihinde de yer aldığını ifade etmektedir; Tahsin Öz, Selim III, Mustafa IV ve Mahmud II Zamanlarına Aid Birkaç Vesika, Tarih Vesikaları, I/I (1941-42), s. 25; Mehmet Mert Sunar, Cauldron of Dissent: A Study ofthe Jannissary Corps 1807-1826, (Dissertation), New York 2006, s. 96. Yeniçerilerin, kim gelirse gelsin anlamında seçtikleri bu iki örnek rastgele olmamalıdır. Bu anlayışın bir tarihsel arka planı da bulunmalıdır. 27 Abdülbâki Gölpınarlı, a.g.e., s. 275-277. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 11

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ ise Karamanoğlu-Osmanlı rekabeti ekseninde bile Osmanlıların potansiyelini ihmal etmemiş, bu meselenin Osmanlılar lehine çözülmesinin ardından imparatorluk gücünün yanında olmayı, o güçten gerektiğinde yararlanmayı ve belki üzerinde manevi olarak etki sahibi olmayı öngörmüştür. Giriş kısmında ifade ettiğimiz gibi Mevlevî zümreler daha XV. yüzyılda Osmanlı yönetiminden bazı vergi muafiyetleri alabilmişlerdi. Ancak hiç şüphesiz XVII. yüzyıl, Mevlevîlerin hem başkentte hem de taşradaki tesirleri önceki yüzyıllarla kıyaslanmayacak oranda artmıştır. Kadızâdeliler döneminde sema yasağı süreci bir tarafa bırakılırsa, Mevlevîler için bu yüzyıl, Nâima nın 28 teferruatıyla naklettiği, Ebubekir Çelebi nin durumu gibi bazı konulara rağmen, Osmanlılar nezdindeki itibarları açısından altın dönem olarak yaşanmıştır. Bu küçük çalışmanın konusunu oluşturan ve aslında Yenikapı Mevlevîhânesi ile ilgili olmakla beraber, içeriği itibarıyla Osmanlı yönetiminin Mevlevîlere bakışını aksettiren belge, bu ilişkiler seyrinin ilginç bir ürünü olarak değerlendirilmelidir. BOA. MŞH. ŞSC-d (Edremid ŞS) 4608 çekim 28. Sûret-i berât-ı şerîf-i âlişân Nişân-ı şerif-i âlişân-ı sâmî-mekân-ı sultānî ve tuğrâ-yı garrâ-yı cihân-sitānı hakānî nefeze bi l-avni r-rabbānî hükmü oldur ki işbu dârendegân-ı tevki -i refi -i hümâyûn oldur ki mahmiyye-i İstanbul da Yenikapu hâricinde vâkî mevlevîhâne dervişleri rikâb-ı hümâyunma arz-ı hâl sunub bundan akdem tekye-i mezbûre fukarasına tâ yin olunan zehâyir mukaddemâ yoklamada deftere kayd olunmayub hâriç kalmağla tekye-i mezbûre fukarasının kemâl zaruretleri olmağla Balıkesrîde vâki müteveffâ Mirahur Hasan Paşa Zâviyesinin zâviyedârı olan Hâfız Süleyman nâ-müstehak olub a lemü lulemâi l-mütebahhirîn efdalü l-fudalai l-müteverri în bi l-fiil Şeyhülislâm edemallahü teâlâ fazâilehunun huzurunda imtihan olundukta adem-i istihkakı zâhir olduğu [ ] ref olunan ta yinâtları mukabelesinde zâviye-i mezkûr kendülere ta amiye olmak üzere verilmek bâbında inâyet ricâ eylediğü ecilden haklarında [ ] pâdişâhânem zuhûra getürüb müşârünileyh Şeyhülislâm edemallahü teâlâ fazâilehunun işaretleri ile verilen ruûs-ı hümâyûnun sureti mûcebince [ ] Rebiü l-âhirenin yirmibirinci gününde tevcîh edüb bu berât-ı 28 Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Na îmâ, Ravzatü l-hüseyn Fî Hulâsati Ahbâri l-hâfikayn, C. III, Haz. Mehmet İpşirli, Ankara 2007, s. 868-869. 12 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri hümâyûnu verdim ve buyurdum ki zâviye-i mezbûre mahsûlü zikr olunan mevlevîhâne dervişlerine mukaddemâ ref olan ta yinâtları mukabelesinde kendülere ta amiye olmak üzere taraflarından zabt ettirülüb kadîmden zâviyei mezbûreye mutasarrıf olanlar ne vechle zabt olıgelmişler ise mezbûrlar dahi ol minvâl üzere mutasarrıf olalar ol bâbda ref olunan Hâfız Süleyman ve âherden bir ferd mâni ve müzâhim olmayub dahl ve taarruz kılmayalar şöyle bileler alâmet-i şerife itimâd kılalar tahrîren fi yevmi s-sâdis ve l-ışrîn şuhûr Rebiü l-âhir sene seman ve tis în ve elf Be makam-ı Kostantıniyye el-mahrûse Tıbkı aslihi l-alâ hurrire l-fakîr ileyhi sübhânehu İbrahim bin Abdülhay el-kādî be Kostantıniyye Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 13

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ Bibliyografya ÇAVUŞOĞLU, Semiramis Kadızâdeliler TDV. İA, C. 24, 100-102. Defter-i Dervişan, Yenikapı Mevlevîhânesi Günlükleri, Haz. Bayram Ali KAYA-Sezai KÜÇÜK, İstanbul 2011. DEMİREL, Ömer, Sivas Mevlevîhânesi ve Mevlevî Şeyhlerinin Sosyal Hayatlarına Dâir Bazı Tespitler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Yıl: 2 S. 2 (Mayıs 1996) ss. 217-223. EMECEN, Feridun, Osmanlı Hanedanına Alternatif Arayışlar Üzerine Bazı Örnekler ve Mülahazalar, İslam Araştırmaları Dergisi, S.6 (2001), ss. 63-76. ERDOĞAN, Mustafa, Yenikapı Mevlevîhânesiyle İlgili Kaynaklara Bir İlave: Kemâleddin Efendi nin Terâcim-i Ahvâl i, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş-ı Veli, Ankara 2003, ss. 157-174. ERDOĞAN, Muzaffer, Mevlevi Kuruluşları Arasında İstanbul Mevlevîhâneleri, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, S. 4-5(1975-1976), İstanbul 1976, ss. 29-32. Esad Efendi, Üss-i Zafer, İstanbul 1243. ESER, Mevlüt-Yusuf KÜÇÜKDAĞ, Ermenek Mevlevîhanesi/Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi, Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür Prof. Dr. Nejat Göyünç e Armağan, Konya 2013, ss. 305-309. GÖYÜNÇ, Nejat Mevlevîlik ve Sosyal Hayat, II. Milletlerası Mevlânâ Kongresi 3-5 Mayıs 1990, Konya 1991, ss. 95-101. IŞIN, Ekrem, İstanbul da Mevlevî Şeyh Aileleri ve Mevlevîliğin Bir İmparatorluk Tarikatı Olarak Örgütlenmesi, Birinci Uluslararası Mevlânâ, Mesnevî ve Mevlevîhâneler Sempozyumu Bildirileri, 19-21 Aralık 2001 Manisa Mevlevîhânesi, Manisa 2002. IŞIN, Ekrem, Yenikapı Mevlevîhânesi nin İki Vakfiyesi, İstanbul Araştırmaları, S. 3, (Güz 1997), ss. 89-118. IŞIN, Ekrem, Yenikapı Mevlevîhânesi, Surların Öte Yanı Zeytinburnu, Haz. Elif ALPER ÇEKER, İstanbul 2003, ss. 136-147. KARPUZ, Haşim, Mevlana Külliyesi, TDV. İA, C. 29, 448-452. KUT, Turgut, İstanbul Hankâhları Meşâyihi, Journal of Turkish Studies, vol. 19/1995, In Memoriam Abdülbaki Gölpınarlı Hatıra Sayısı I, Harvard 1995, ss. 1-156. KÜÇÜKDAĞ, Yusuf, Kilis Mevlevîhânesi Vakıfları ve Vakfiyeleri, Osmanlı Araştırmaları, XXIV, İstanbul 2004, ss. 257-287. 14 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10

Yenikapı Mevlevihanesi Vakıflarının İhyası Sürecine Dair Bir Belgenin Düşündürdükleri Mehmed Ziya, Yenikapı Mevlevîhânesi, İstanbul 1329. Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Na îmâ, Ravzatü l-hüseyn Fî Hulâsati Ahbâri l- Hâfikayn, C. III, Haz. Mehmet İPŞİRLİ, Ankara 2007. NEUMAN, Christoph K., 19 uncu Yüzyıla Girerken Konya Mevlevî Asitanesi ile Devlet Arasındaki İlişkiler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi Yıl: 2 S. 2 (Mayıs 1996), ss. 167-179. OCAK, Ahmet Yaşar, XVII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu nda Dinde Tasfiye (Püritanizm) Teşebbüslerine Bir Bakış: Kadızâdeliler Hareketi, Türk Kültürü Araştırmaları, XVII-XXI (1-2), Ankara 1984, ss. 208-225. ÖNTUĞ, Mustafa Murat, XVII. Yüzyılın ilk yarısında Balıkesir Şehrinin Fiziki, Demografik ve Sosyoekonomik Yapısı (Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi) Konya, 2003 ÖZ, Tahsin, Selim III, Mustafa IV ve Mahmud II Zamanlarına Aid Birkaç Vesika, Tarih Vesikaları, I/I (1941-42), s. 20-29. ÖZCAN, Tahsin, Mehmed Emin Efendi, TDV. İA, C. 28,461-462. ÖZÖNDER, Hasan, Yenikapı Mevlevîhânesi, IX. Milli Mevlânâ Kongresi, Konya 1998, ss. 143-190. PAZARBAŞI, Erdoğan, Vâni Mehmed Efendi, TDV. İA, C. 28, 458-459. Sâkıb Mustafa Dede, Hâza Kitâb-ı Sefine-i Mevlevîyân, Mısır-Matbaa-i Vehbiyye, 1283. SEVİM, Sezai, XVI. Asırda Karası Sancağı Tahrir Defterlerine Göre, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1993. SUNAR, Mehmet Mert, Cauldron of Dissent: A Study ofthe Jannissary Corps 1807-1826, (Dissertation), New York 2006. TANMAN, Baha, Yenikapı Mevlevihanesi, IX. Vakıf Haftası Kitabı ( 2-4 Aralık 1991), Ankara 1992, ss. 93-108. TANMAN, Baha, İstanbul Tekkelerinin Mimari ve Süsleme Özellikleri Tipoloji Denemeleri, (İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul 1990. TANMAN, Baha, Yenikapı Mevlevihanesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.VII, İstanbul 1994, ss. 476-485. TANMAN, Baha, Yenikapı Mevlevihanesi, TDV. İA, C. 43, 463-468. TANRIKORUR, Barihüda, Mevleviyye, TDV. İA, C. 29, 468-475. Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10 15

Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Cahit TELCİ TELCİ, Cahit, Beylikler Devrinin İki Önemli Şehri Balat ve Ayasuluğ daki Mevlevihanelerin XVI. Yüzyıldaki Durumu Uluslararası Mevlânâ Mesnevi ve Mevlevîhâneler Sempozyumu, Manisa 2006, ss. 449-460. TİBET, Aksel-Ekrem IŞIN, Dilek YELKENCİ, Stelae Turcicae VIII: Yenikapı Mevlevîhânesi Haziresi, İslam Dünyasında Mezarlıklar ve Defin Gelenekleri I, (Edites par Jean-Louis Bacgue GRAMMONT et Aksel TİBET) Ankara 1994, ss. 223-281. ÜNLÜYOL, Aynur, Şeriye Sicillerine Göre XVIII. Asrın İlk Yarısında Balıkesir (1700-1730), Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Bursa 1995. YAKUT, Esra, Şeyhülislamlık, Yenileşme Döneminde Devlet ve Din, İstanbul 2014. 16 Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 10