İZMİR KATLİAMI (II) BAKİ SARISAKAL



Benzer belgeler
SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

RUMELİ DEN GELEN SON MÜBADİL KAFİLESİ

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

SELANİK SEREZ 1913 BAKİ SARISAKAL

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

YANYA MÜSLÜMAN MEZARLIKLARI NASIL YOK EDİLDİ? BAKİ SARISAKAL

tellidetay.wordpress.com

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 3

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

İZMİR KATLİAMI I BAKİ SARISAKAL

ΣΔΛΙΚΔ ΔΝΙΑΙΔ ΓΡΑΠΣΔ ΔΞΔΣΑΔΙ. ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ: 24 Μαΐοσ 2011 ΣΟ ΔΞΔΣΑΣΙΚΟ ΓΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΣΔΛΔΙΣΑΙ ΑΠΟ 8 (ΟΚΣΩ) ΔΛΙΓΔ. Τπογραφή καθηγητή:

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KLÜ DEN SAGLIK OKURYAZARLIGI EGITIM SEMINERI

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

EĞİRDİR İHTİYAT ZABİTLERİ NAKLİYAT ANONİM ŞİRKETİ

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 2

SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Başbakan Yıldırım, Piri Reis Ortaokulu nda karne dağıtım törenine katıldı

MİDİLLİ DE YUNAN İŞGALİ

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Prof.Dr. Jeffrey H. Lang ın İlk Namazı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

Havacılıkta İnsan Faktörleri. Uçak Müh.Tevfik Uyar, MBA

SAYFA BELGELER NUMARASI

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

Gülmekten Öldüren Fıkralar - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

SAMİ ÖZEY ŞEHİT BİR MUALLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ.. Değerli dostlarım; Çanakkale Savaşı dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir..

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

BY BYY DEMET ÖĞRETMENİM

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İlk Kilisenin Doğuşu

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Cumhuriyet Halk Partisi

Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Altınordu İlçesi nde bulunan 92 Mahalle nin muhtarlarıyla ile bir araya geldi.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Iron Butt Reports - 09 July 2011

Müşteri: Üç gece için rezervasyon yaptırmak istiyorum. Tek kişilik bir oda.

Osmanlı, Titanic i böyle görmüştü

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

25. Aşağıdaki deyimlerle anlamca üçlü bir grup oluşturulduğunda hangisi dışta kalır? A) eli bol B) eli açık C) eli geniş D) eli kulağında

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

8. BÖLÜM TÜRK MÜZECİLİĞİ 3. DÖNEM EĞİTİM AMAÇLI KULLANIM İÇİNDİR İBRAHİM TUNÇ SİPAHİ

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

IMATEMATİK-AKIL OYUNLARI -ÖRNEK SORULARsoru

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

Cornelia, şarkı söylemek isteyen kaz

KOKULU, KIRIK BİR GERÇEĞİN KIYISINDA. ölüler genelde alışık değiliz korkulmamaya, unutulmamaya... (Özgün s.67)

Günlük Kent Gazetesi

TARLABAŞI TOPLUM MERKEZİ ANNEX 6. Çocuk Tablo ve Grafikler 2006/2007 Tarlabaşı Kayıtlar

Beşiktaş Gazetesi. Q7: 'Vicdansız değilim'

İÇİNDEKİLER FARE İLE KIZI 5 YUMURTALAR 9 DÜNYANIN EN AĞIR ŞEYİ 13 DEĞİRMEN 23 GÜNEŞ İLE AY 29 YILAN 35 ÇINGIRAK 43 YENGEÇ İLE YILAN 47

Tırmanılan Rotada -Genel zorluk: TD -Yükseklik : m -Hedeflenen ve Harcanan Zaman : 6 saat, 6 saat 50 dk -Kazanılan ve kaybedilen yükseklik : 400 m

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Mayıs 2010 DİKKAT

Eber Gölü (Bolvadin-Afyonkarahisar) (10-11 Mayıs 2008) Yazan ve fotoğraflayan: Hüseyin Sarı,

Bu konuda daha kim bilir ne yöntemler bulunacak? Tüm Kişisel Gelişim Uzmanı Meslektaşlarımı ve dostlarımı WC-TERAPİ çalışmalarına bekliyorum!

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

ÇEVREMİZ VE BİZ 1.park 2.büfe 3.okul 4.banka 5.otel 6.market 7.alışveriş merkezi 8.kafe 9.hastane 10.köprü 11.nehir 12.kafe 13.spor salonu 14.

Söyle, üzmesinler onu. Ele güne muhtaç olmasın. Hâlâ sigara. Çünkü gücüm var biraz daha.

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. FARE NİN DERS VEREN ÖYKÜSÜ

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

AHIRIN İÇİNDEKİ SARAY 300 Ispartalı filmini hatırladınız mı?

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Herkese Bangkok tan merhabalar,

HAKAN ÇAVUŞOĞLU: YUNANİSTAN İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HER ZAMAN HAZIRIZ" Cumartesi, 04 Kasım :31

Avukat Bekir Berk abinin mahkemedeki müdafaalarından hakimlerin ağzı açık kalmış

WILDERNESS HOTEL & GOLF RESORT, Wisconsin Dells - WI

GÜZEL SÖZLER. (Derleyen; Veyis Susam) * Ne kadar çok olsa koyunun sürüsü, Ona yeter imiş kasabın birisi. * Alçak, ölmeden önce, birkaç kere ölür.

Hazırlayan: Saide Nur Dikmen

Zengin Adam, Fakir Adam

Bu katalogtaki bilgiler ve görseller tanıtım amaçlıdır. Proje, konut büyüklükleri ve mahal listelerinde, uygulama projesi esastır.

tellidetay.wordpres.com

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

Transkript:

İZMİR KATLİAMI (II) BAKİ SARISAKAL

İZMİR KATLİAMI (II) Mustafa Necati Bey Sultani Mektebindeki toplantının sonuna yetişebilmiştik. Dava Vekili Fuat hayrettin Bey nutuk irad ediyor ve halka biraz sonra neşredilecek beyanname mucibince hareket edilmesi lazım geleceğini anlatıyordu. Oradan çıktık tekrar Park Kıraathanesinin önünde oturduk. Bu sırada Mustafa Necati Bey (Maarif Vekili) yanımıza geldi ve üç arkadaşı ile kaleme aldıkları bir beyannameyi gösterdi: Türkocağı nda gerçekleştirilen heyecanlı toplantının neticesinde bir karar ittihazı için kendilerine salahiyet verilen arkadaşların böyle bir imza ile bütün millete beyanname neşr ve ilan etmeye karar verdikleri anlaşılıyordu. Bende bu heyete dahil olduğum için Necati Bey benim kararımı almak üzere Park Kıraathanesine gelmişti. Beyannameyi Kazım Paşa Hazretleri ile beraber okuduk. Ve münderecatına iştirak ettik. Bu beyannameyi Mustafa Necati, Moralızade Halit, Rağıp Nurettin beyler kaleme almışlardı. Necati Bey bizden ayrılarak yine Türkocağı ndaki arkadaşlarının yanına gitti. Aradan on dakika geçmeden bizim matbaa ve gazetenin idare müdürü olan arkadaşım Mahmut Reşat yanımıza gelerek Reddi İlhak beyannamesiyle, İzmir halkını maşatlığa davet eden bir beyannamenin matbaada tab ve teksiri teklifi karşısında kaldığını ve bu tehlikeli işin icrasını muvaffak bulmadığını ifade etti. Matbaada mürettip ve makinacı olup olmadığını sordum. Sermürettip Ali Hakkı Baba ile Makinist Mustafa Efendilerin mevcut olduğunu ve her ikisinin de beyannameleri tertip ve tab a amade bulunduklarını ifade ettiklerini söyledi. Tereddüte lüzum görmedim ve matbaanın Redd-i İlhak Cemiyeti emrine amade bulundurulması lazım geldiğini söyledim. İşte İzmir halkının feryadını bütün Türkiye ahalisine duyuran bu tarihi ve İzmir gençliğinin eseri olan beyanname o gece her Kazım (Özalp) Paşa Tehlikeyi göze alan Ali Hakkı efendi ile makineci Mustafa Efendilerin alın terleriyle Anadolu matbaasında basıldı ve meydan geldi.

Ey bedbaht Türk! Wilson Prensipleri unvan-ı insaniyet kâranesi altında senin hakkın gasp ve namusun yırtılıyor. Buralarda Rum un çok olduğu ve Türklerin, Yunan ilhakını memnuniyetle kabul edecekleri söylendi. Bunun neticesi olarak güzel memleketin Yunan a verildi. Şimdi sana soruyoruz: Rum senden daha mı çok? Yunan hâkimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster, Tekmil kardeşlerin Maşatlık tadır. Oraya yüzbinlerle toplan ve kahir ekseriyetini orada bütün dünya'ya göster. Burada; zengin, fakir, âlim, cahil yok. Fakat Yunan hâkimiyetini istemeyen büyük bir kitle olduğunu ilan ve isbat et. Bu, sana düşen en büyük vazifedir. Geri kalma. Hüsran ve nikbet fayda vermez. Binlerle, yüzbinlerce Maşatlığa koş ve Heyet-i Milliye nin emrine itaat et. Karantina İzmir Kemeraltı Kazım Paşa Hazretleriyle, Hüsnü ve Osman Beylerle Park Kıraathanesi önünde hasbıhallerimize bir müddet daha devam eyledik. Kazım Paşa bir vazife bulup Menemen de birleşmeye çalışmamızı uygun görüyordu. Kendisi sabaha karşı İzmir i terk edecek ve o zaman menemen de jandarma Bölük Komutanı bulunan biraderinin yanına gidecek idi. Bizde Hüsnü ve Osman Beylerle oraya gidip Kazım Beyle buluşacaktık. Bu karar üzerine Kazım Bey evine gitti. Hüsnü Beyle, Karantina daki hanesine uğrayıp veda ettikten sonra Osman Beyde Askeri Kıraathanesi Otelindeki ailesine nakliye vesaiti tedarik eyledikten sonra yine park ta buluşmayı kararlaştırarak bize birbirimizden ayrıldık. Bu esnada Necati Bey, Ocak tan gelerek beni buldu ve beraberce son defa olmak üzere bir kere daha matbaaya doğru gitmeye başladık. Kemeraltı heyecanlı bir halde idi. Halk öteye beriye geliyor, kümeler halinde birleşip ayrılıyor ve güya kendisine yol gösterecek, kumanda edecek baş arıyordu. Askeri Kıraathanenin önüne geldiğimizde İhtiyat zabitliğinden yeni terhis edilmiş olan Memduh Bey (Dava

Vekili Tevfik Beyin mahdumu olup şimdi tütün kumpanyalarının birinde memur olarak çalışmaktadır.) pür heyecan, gözü yaşla dolduğu halde Necati Bey ile Benim yolumu keserek: Haydar Bey Allah aşkına bize baş olacak kimse yok mu? Siz bari önümüze düşünüz de, bize yol gösteriniz. İşte biz canımızı fedaya hazırız. dedi. Bu temiz yürekli babayiğit gencin o geceki hali gözümün önünden gitmez ve o feryad ve imdadı daima kulaklarımda uğuldar durur. Bu gence bir cevap verebilirdik ki bizde bir başa muhtaç idik. Mahiyetine bir suretle aldatılmış bir halkın acziçinde çırpınan bir - iki genci o zaman ne yapabilirdik. Memduh betin biltabi Maşatlık toplantısına gitmesini ve orada verilecek olan karara riayet göstermesini söylemekten başka bir cevap bulup veremedik. Yalnız ben ilave ettim: Memduh bey ben Ödemiş e gideceğim, isterseniz sizde oraya gelebilirsiniz İşgalden Dört Gün Evvel Müttefiklerin Sansürü Tarafından Halkı Tahrik Edici Yayınlar Yaptığı Gerekçesiyle Kapatılan Duygu Gazetesi Memduh tan ayrıldıktan sonra matbaaya geldik, arkadaşlarıma veda ettim. Sabaha karşı Ödemiş e gideceğimi söyledim. Talat, Reşat ve ihtiyar pederimle, vefakâr Ali Hakkı ve makinist Mustafa Efendiler ile gözyaşları içinde ağlaştık. Sonra tekrar Hüsnü ve Osman Beylerle buluşmak üzere Park ta Necati Beyle beraber gezinmeye başladık. Kemeraltında kalabalık çekilmiş, dükkanlar, kahvehaneler kapanmış idi. Sokakların aydınlığı azalmış, gecenin yarısı olmuştu. İki arkadaş hiçbir şey konuşmadık. Kışlanın önündeki Taş iskeleye gittik. Karşıyaka nın fenerleri gözyaşları gibi pırıldıyordu. Limanda yanan, İngiltere, Fransız harp gemileri birer kabus gibi şehri bekliyorlardı. Sol tarafımızda kızıl alevler içinden anlaşılmayan sesler, Maşatlık ta toplanan halkın iniltileri işitiliyordu. 1 Binbaşı Hüsnü Beyle, Mülazım Karaosman oğullarından Osman Bey, gece yarısından bir saat sonraya kadar vaki olan intizarlarıma rağmen mutat buluşma noktamız olan Parka gelmediler. Osman Bey ma aile Askeri Otelin misafiri idiler. Necati beyle beraber oraya gittik. Osman Beyi büyük bir telaş içerisinde buldum. Hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyordu. Hüsnü Beyin gelip gelmediğini sordum. Aldığım cevap olumsuz idi. Vesait bulup bulamadığı sualime de bir cevap alamadım. Yalnız Divan-ı harp tevkifhanesini muhafaza eden zabit beyle görüşüldüğünü tutukluların tahliye edilmesinin göz önüne alındığı, Hüsnü Bey le bir müddet daha intizarın muvafık olduğunu, kendisinin vesait tedarik eder etmez, beni arayıp bulacağını ifade etti. Gece saat 1 i geçiyordu. Ortalıkta kimseler kalmamış, her sükut ve sükun içinde inliyor gibi idi. Yalnız Bahri Baba semtinde kızıl alevlerin aksı göze çarpıyor ve erkek, kadın ve çocuktan oluşan binlerce kişinin anlaşılamayan bağrışmaları bir feryat halinde gecenin sessizliğini hırpalıyordu. Osman beyle vuku bulan konuşmamızın ifade eylediği mana, Hüsnü bey in aradan saatler geçtiği halde henüz ortada görünmemesi, bana vaziyeti anlatır gibi olmuştu. 1 Anadolu 27 Teşrinievvel 1927, Sayı: 3918

Askeri Kıraathanenin önüne Necati beyle birbirimize bakıştık. Bu bakışlar lisanı halimizin: Şimdi ne yapacağız? diyen sedası idi. Necati bey bana bahri baba ya doğru gitmemizi hatırlattı. Yavaş yavaş Kemeraltı semtini terk ile hapishane önüne ve oradan da Değirmen Dağı yoluyla Bahri Baba meydanlığına nazır bir yüksekliğe doğru tırmanmaya başladık. İzmir Bahri Baba Parkı Bahri Baba daki toplantıya gitmemiş, gidememiş idik. Bunun sebebini hala bulamadım. Lakin bir saatten fazla hazin manzarayı Necati Bey le ikimiz yüksekten, oturduğumuz bir kaya parçası üzerinden temaşa eyledik. Bir taraftan delikanlıların, halkı Bahri Baba ya davet eden gür sedaları işitiliyor, diğer taraftan minarelerden yükselen ezan nidaları semayı dolduruyordu. Bir-iki saat evvel Anadolu Matbaasında basılan beyannameler İzmir in sevgili yavruları, mini mini çocuklar tarafından tevzii edildiği o saatlerde mahalleler arasında gümbürtünün o zavallılara İzmir in uyanmasında vuran hiddet ve heyecanı anlatıyordu. Biz iki arkadaş bu sükut içinde inleyen bu sesleri, çırpınan bu halkı, kanlı ve maceralı bir sabaha doğru ilerleyen karanlık ve kabuslu bir geceyi temaşa eyledik. Bahri baba daki kalabalık azalınca yanan ateşler kalplerdeki ümitler gibi sönmeye yüz tutunca, bağrışan, çağrışan halkın, gümbürdeyen sesleri sükût olunca, bizden oturduğumuz kayadan kalkıp yavaş yavaş Necati Bey yukarı mahallede bütün İzmir Körfezi ne hakim olan o yöne doğru yürümeye başladık. Sabaha kadar gözümüze uyku girmedi. Teessürler içinde idik. Sabahı ve İzmir i bekleyen akıbetin evvelini bekliyorduk. Fakat o kapkaranlık gece bir türlü bitip tükenmek bilmiyordu. Necati Bey le bir yolunu bulup sabaha karşı İzmir i terk etmek mümkün olup olmadığı hakkında epeyce görüştük ve bunun imkan dahilinde bulunmadığına karar verdik. Çünkü etraf Rum köyleri ile çevrili idi. Bu azgın köylülerin şehir etrafını sarmadıklarından

kimse emin olamazdı. Sonra bize yol gösterecek, bizi dağlar taşlar arasından aşıracak vasıtai nakliyeden mahrum idik. Bu şartlar karşısında ister istemez bir yere kımıldayamayacak ve İzmir de kalarak takdiri hüdaya boyun eğecek idik. 2 15 Mayıs sabahı tan yeri yavaş yavaş ağarıyordu. Şehirde bugün bir mahrurluk sürüyordu. Sokaklarda gidiş geliş başlamış idi. Penceremizden görülebilen bir baç binanın açık camlarından akıtılan gözyaşları görülüyordu. Necati Beyle, bende Karaburun açıklarına gelmiştik. Ufukta hiçbir şey görünemiyordu. Acaba günlerden beri bizi kızgın heyecanlar ve teessürler içinde kavuran işgal bir vehimden ibaret mi idi? Acaba gece sabaha kadar siyaset değişmiş mi idi? Acaba Bahri Baba daki temaslar üzerine düşmanlar yeni planlar mı ittihaz etmişlerdi? Dimağlarımıza bu teselli ve ümit dalgaları gelip gidiyordu. Ortalık daha fazla aydınlandı. Etraf daha iyi seçilebilmeye başladı. Ufuklara merkez nazarlarımıza Karaburun cihetlerinde beliren hafif dumanlar dakikalar geçtikçe dumanlar ziyadeleşti. Nihayet güneşin yaldızladığı ufukta gemi hayaletleri birer hakikate dönüştü. Ümitlerimiz derin acılar içinde söndü. Dünya gözlerimize kapkara bir boşluk gibi göründü. Zavallı İzmir an an kendisine yaklaşan katillere karşı eli kolu bağlı bir mazlum gibi sakin fakat vakur bir vaziyette idi. İzmir Gemiler yaklaşıyor, çoğalıyor, birer birer Yenikale Burnu ndan dönerek İzmir in kalbine doğru ilerliyor idi. Necati Bey bir yastığa dayanarak hüngür hüngür ağlıyor. İhtiyar ve muhterem pederi dua ediyor ve bize teselliler vermeye çalışıyorlardı. Artık her şey bitmişti. Çünkü düşman karşımıza ve kanımıza susamış, bize doğru ilerliyorlardı. Gemiler vaziyetlerine nazaran huruç hareketini yarım saatten sonra ibtidar edilebilirdi. Yirmi dört saatten beri yüzlerini göremediğim yavrularımı hatırladım. Bir saat sonra ne olacağız meçhul idi. Hiç olmazsa bir kerecik daha onları bağrıma basmak istemek, beynimde uğuldamaya başladı. 2 Anadolu 28 Teşrinievvel 1927, Sayı: 3919

Maksadımı Necati Bey e açtım ve ikimiz birden Göztepe deki hanemize dağ mahalleleri arasındaki yoldan eve geldik. Göztepe Eve geldim. Ailemle veda ettim. Küçükleri sineme basarken duyduğum teessürleri ruhumda hissediyordum. Güya ev halkına teselli verdim. Emin bir yerde saklanacağımı ve münasip bir fırsat zuhurunda derhal kendimi işgal mıntıkası haricine atmaya çalışacağımı söyledim. Çok kısa ve hazin bir vedadan sonra evi terk ettim. Köprüye geldiğim vakit ortalık epeyce aydınlanmış bulunuyordu. Burada Eczacı Ferit Bey i gördüm. Ferit Bey telaş ile nereye gittiğimi soruyordu. Kendisine Ödemiş e doğru çekileceğimi ifade eyledim ve ayrıldıktan biraz sonra Giritli Reşat Bey e tesadüf ettim. Ona da aynı teferruatı tekrarladık. Zavallı Reşat Bey gözleri dolu dolu bir halde: Çabuk kaç İzmir den yoksa sana çok fenalık ederler. Biz iki arkadaş yeniden yola koyulduk ve arkadaş arka Eczacı Ferit Bey sokaklardan döne dolaşa tekrar döne dolaşa tekrar Necati Bey in evine geldik. Artık güneş tamamıyla doğmuş, ortalık aydınlanmış. Yunan sürüleri de gemilerden çıkmaya başlamış idi. Şehirde ne olup bittiğinden tabi haberdar değildik. İntizar ateşleri içinde kıvranıyorduk. Saat dokuza doğru aşağıdan yukarıya doğru tek tük insanlar çıkmaya başladı. Biraz sonra Karataş taki İngiliz bahçesinin üzerindeki meydanlıktan bulunacağımız eve doğru gelen insanların çoğaldığı görülüyordu. Bu delikanlılar Türk idi. Sandıklarla cephaneleri yüklenerek yukarı mahalle doğru çekiliyorlardı. Necati Bey in pederleri Halit Bey silahlarıyla aşağıdan yukarıya doğru akın akın ilerleyen nu delikanlılardan birine sordu: Ula ne var, ne yok. Böyle silahlı nereye?

Nereye gideceğiz bey baba! İzmir den dışarıya. Düşman, Kordon da Müslüman kesiyor. Kemeraltı kan deryası halini aldı. Böyle zamanda İzmir de durulur mu? 3 İzmir de Müslüman Katliamı 3 Anadolu 29 Teşrinievvel 1927, Sayı: 3920

Kordon civarından ve hükümet civarından silah sesleri işitilmeye başladı. Karataş Burnunda insanlar öteye, beriye kaçışıyorlardı. Demek ki beklenen feci akıbet başlamıştı. Demek ki düşman Türk kanı içmeye başlamıştı. Aradan yarım saat kadar bir zaman geçtiği halde silah sesleri kesilmemişti ve dehşet memleketin bütün semasını kaplamış ve ani denecek bir zaman içinde ortalık kararmıştı. Birden bire bardaktan boşanırcasına bir yağmur tufanı İzmir in üzerine dökülmeye başladı. Denizde onu bir karma karışıklık peyda olarak minare yüksekliğinde bir su direğinin limanın önünde yükselip yavaş yavaş söndüğü görüldü. Yağmur silah seslerine ara vermişti. O saatte Kordon üzerinde bulunanların bilahare anlattıklarına göre o şiddetli yağmur pek çok Türkün hayatını azgın Yunanlıların elinden kurtarmaya sebep olmuştu. Yunan İşgal Kuvvetleri İzmir de Çünkü Yunanlılar Kordon üzerinde ve Hükümet önünde rast geldikleri Müslümanlara ateş açarken başlayan o şiddetli yağmur şuraya, buraya ilticaya Yunanlıları mecbur bıraktığından birçok Müslümanlar bu rahmet fırsatından istifade ederek bu katl sahnesinden uzaklaşmaya muvaffak olmuşlar.

Yağmur durduktan sonra bulunduğumuz evin önünden Akarcalızade Vehni Bey in geçtiğini gördük. Vehbi Bey kapıdan uğrayarak malumat verdi. Vehbi Bey in, Necati Bey in pederine verdiği izahata göre Yunanlılar Türkocağı nı (O zaman Türkocağı Kemeraltı nda Hacı Hasan Hanı nın kahvehanesi idi.) basıp pencerelerini kırmışlar ve orada buldukları evrak, defter ve kitapları toplamışlar, Kemeraltı nı harabeye çevirmişler. Vehbi Bey ocak heyetini teşkil eden bizlerinde aranmakta olduğumuzu beyanına ilave ederek yoluna devam etti. Vehbi Bey in verdiği bu havadis bittabi hoşumuza gitmemişti. Yunanlılar, Ocak idare heyetini aramaya koyulmuşlarsa mutlaka her yerlerimizi, ayrı ayrı evlerimizi arayacaklar ve hiç şüphesiz bizi de yakalayacaklardı. Bu tarzda yürüttüğümüz muhakemenin neticesi olarak gösterdiğimiz telaşı muhterem bey baba teskin etmekte gecikmedi. Sırası gelmişken izah edeyim ki Necati Bey in pederi Halit Bey merhum tarikata mensup cesur bir zat idi. O kara günlerde, elemler ve ızdıraplarla dolu zamanlarda bize cesaret vermekten bir an bile geri kalmamıştır. Necati Bey ile ben telaş ettikçe o bize: Korkacak hiçbir şey yoktur. Düşman zalimdar olursa basireti bağlı olur. Göreceksiniz ki avuçlarının içinde bulunsanız bile kafirlerin eli bir kılınıza bile dokunamayacaktır. Diye cüret, sabır ve metanet tavsiye ederdi. Türkocağı İdare Heyetinden Bu muhterem ihtiyarın gösterdiği soğukkanlılık Müştak Lütfi Bey bizi de endişelerden zaman zaman uzaklaştırarak unutturdu. Saat bire doğru mahallenin sokaklarında çocukların öteye beriye kaçıştığını kafesin arkasından temaşa ediyorduk. Anladık ki yunanlılar bulunduğumuz mahalleyi de istilaya başladılar. Beş dakika sonra ellerinde makineli tüfekler olduğu halde bir yunan müfrezesi askerleri mahallenin sokaklarını tutmuş ve beraberlerinde getirdikleri tercümanlar vasıtasıyla evlerde bulunan bütün Müslüman erkeklerin karakola toplanıp İşgal de Tutuklanan İşgal de Tutuklanan verilecek olan emri dinlemeleri Rağıp Nurettin Bey Osmanzade Hamdi Bey icap edeceğini bağıra bağıra ilan ettirmekte bulunmuşlardı. 4 4 Anadolu 30 Teşrinievvel 1927, Sayı: 3921