ANA BAŞLIKLAR TÜRK-İŞ, HER AY YAPTIRDIĞI ''AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI'' ARAŞTIRMASININ ŞUBAT AYI SONUÇLARINI AÇIKLADI. DÖRT KİŞİLİK BİR AİLENİN; AÇLIK SINIRI TUTARI 1.007 LİRA, YOKSULLUK SINIRI İSE 3.280 LİRA. HÜKÜMETİN UTANÇ RAPORU AÇIKLANDI! BAŞBAKANIN, BAKANLARININ HEPSİNİN YÜZÜNÜ KIZARTAN BU RAPOR; SİYASETEN YAKILACAK, YAKILMAZSA HÜKÜMETİ YAKACAK BİR RAPOR: TAYA - TÜRKİYE DE AİLE YAPISI ARAŞTIRMASI! TAYA VERİLERİ TÜRK AİLESİNİN ACIKLI DURUMUNU GÖSTERİYOR. YOKSULLUK, AÇLIK ÜLKE İNSANINI BİTİRMİŞ! AKP BU RAPORLA ÖVÜNÜR MÜ ÖVÜNMEZ Mİ, UTANIR MI UTANMAZ MI BİLİNMEZ. GERÇEK ORTADA: AKP ÜLKEYİ YOKSULLUĞUN DA ÖTESİNE GÖTÜRDÜ! AKP NİN BU SİSTEMİ NASIL İSTİSMAR ETTİĞİ, İNSANLARIMIZIN AÇLIK VE YOKSULLUĞUNDAN SİYASİ NEMA ÇIKARTTIĞI DA TAYA ARAŞTIRMASI YLA BİZZAT BU HÜKÜMETİN KENDİ BAKANLIĞININ ÇALIŞMASIYLA ORTAYA ÇIKIYOR. NASIL MI? GEÇTİĞİMİZ HAFTA SİZLERLE PAYLAŞTIĞIM DEĞERLENDİRMELERİMDE YENİ BİR SİYASİ İTTİFAKIN DOĞDUĞUNU SÖYLEMİŞTİM. ASLINDA BU İTTİFAKIN DAHA ÖNCE OLUŞTUĞUNU, AKP-BDP ARASINDAKİ SERT SÖYLEMİN, KAMUOYUNA DÖNÜK OLDUĞUNU, PERDE ARKASINDA FARKLI DİYALOGLARIN MEVCUDİYETİNİ İFADE ETMİŞTİM. ŞİMDİ, BU SİYASİ İTTİFAKIN PEKİŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ. 2
SAYIN BAŞBAKAN, BİR YANDAN ÜLKEMİZİ ZİYARET EDEN ALMANYA BAŞBAKANI ANGELA MERKEL DEN, ALMANYA DAKİ 30 UN ÜZERİNDE TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİNİN TÜRKİYE YE İADESİNİ İSTİYOR. BİR YANDAN DA, PKK ÜYELERİ SINIRDAN TÜRKİYE Yİ TERK ETMEYE BAŞLARSA SORUN ÇÖZÜM SÜRECİNE GİRER DİYOR. BİR TARAFTA HER TÜRLÜ MİLLİYETÇİLİĞİ AYAĞINIZIN ALTINA ALDIĞINIZI SÖYLEYECEKSİNİZ, DİĞER TARAFTA ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİN ALÂSINI YAPACAKSINIZ. BUNU (ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİ) YAPANLARLA KOLKOLA GİRECEKSİNİZ. 600 YILI AŞKIN OSMANLI MİRASIYLA, YÜZLERCE ETNİK VE İNANÇ FARKLILIĞI ÜZERİNDE FİLİZLENEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NDE, NEDEN SÜREKLİ ETNİK KİMLİKLER, İNANÇ AYRILIKLARI SİYASET ARACI OLUYOR, ÖNE ÇIKIYOR? BÜTÜN BU TESPİTLERİN SONUCU OLARAK ŞUNU SÖYLEMELİYİM; ARTIK ORTAYA ÇIKMIŞTIR Kİ; AKP NİN DERDİ, TBMM DE UZLAŞARAK BİR ORTAK UZLAŞI ANAYASASI YAPMAK DEĞİLDİR. KENDİ HEDEFLERİNE VARMAYI SAĞLAYACAK RTE ANAYASASINI YAPMAKTIR. SAYIN BAŞBAKAN, KUZEY SURİYE DE FARKLI BİR OLUŞUMA İZİN VERMEYECEKLERİNİ SÖYLÜYOR. AYNI ŞEYİ, İKİ YIL ÖNCE KUZEY IRAK İÇİN SÖYLÜYORDU. ŞİMDİ KUZEY IRAK IN, BÖLGESEL KÜRT YÖNETİMİ NİN (KIBKY) HAMİSİ OLDU. DAHA İKİ HAFTA ÖNCE, PRAG DA, BUDAPEŞTE DE AB NE REST ÇEKEN BAŞBAKAN, ÖNCEKİ GÜN ANKARA DA, ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL İN RESTİ KARŞISINDA SUSUP KALDI. ŞİÖ ÜYELİĞİ KONUSUNDA DA BAŞBAKANA RUSYA DAN TOKAT GİBİ YANIT GELDİ! 3
MARKOV: TÜRKİYE NİN AB YE GİRME ŞANSI, SIFIR! ŞİÖ YE TAM ÜYE OLAN ÜLKELER İÇİNDE, ABD NİN MÜTTEFİKİ OLAN BİR TEK ÜLKE YOK. TÜRKİYE NİN ŞİÖ YE TAM ÜYELİĞİ DE MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR. GÜNEY KIBRIS TA SEÇİMLER YAPILDI VE YEPYENİ BİR SİYASİ TABLO ORTAYA ÇIKTI. MİLLİ GELİRİ KADAR BORCU VE MALİ YARDIMA İHTİYACI OLAN KIBRIS RUM KESİMİ, YENİ DEVLET BAŞKANINI SEÇTİ. SEÇİMİ KAZANAN MUHAFAZAKÂR NİKOS ANASTASİADİS KRİZİ YENİP ÜLKEYİ KURTARMAYI VAAT EDİYOR. DİKKAT! Kıbrıs konusunda yepyeni bir tablo ile karşılaşabiliriz: Kuzey ve Güney in birleşmesi gündeme gelebilir! 1 MART TAKİ ABD DIŞİŞLERİ BAKANI JOHN KERRY NİN ANKARA ZİYARETİ VE VERECEĞİ MESAJLAR ÇOK ÖNEMLİ. TÜRKİYE YE BÖLGEDE YENİ BİR ROL BİÇİLMESİ ARTIK CİDDİ BİÇİMDE GÜNDEMDE! İDDB İŞ DÜNYASI DİYALOG VE DAYANIŞMA BİRİMİ, CHP nin İŞ DÜNYASINA YAKINLAŞMASINI SAĞLADI. BUZLU SÜREÇ ERİMEYE BAŞLADI. TÜRKİYE OTOBÜSÇÜLER FEDERASYONU'NU (TOFED) ZİYARET EDEREK OTOBÜSÇÜLÜK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI MERKEZİNDE DİNLEDİK. İSTANBUL BAŞAKŞEHİR ve BAHÇELİEVLERDE İLÇE BAŞKANLIKLARIMIZI ZİYARET EDEREK, İŞ DÜNYASIYLA DA BULUŞTUK. GERÇEKLEŞTİRİLECEK OLAN İDDB ETKİNLİKLERİ TAKVİMİ İSTANBUL da MEDYA- FİNANS DÜNYASI VE İDDB ÜYELERİYLE YEMEKLİ TOPLANTI 28 ŞUBAT 4. İDDB ADANA ETKİNLİĞİ - 28 MART ADANA 4
DETAYLAR TÜRK-İŞ, HER AY YAPTIRDIĞI ''AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI'' ARAŞTIRMASININ ŞUBAT AYI SONUÇLARINI AÇIKLADI. DÖRT KİŞİLİK BİR AİLENİN; AÇLIK SINIRI TUTARI 1.007 LİRA, YOKSULLUK SINIRI İSE 3.280 LİRA. Önceki değerlendirmelerimde hükümetin AB ye uyum adı altında ekonomik verilerle ilgili hesaplama yöntemlerini değiştirme konusunda birdenbire çok hevesli konuma geldiğini ve bunun sonuçlarını paylaşmıştım. Türkiye İstatistik Kurumu nun (TÜİK) Milli Gelir, Enflasyon Endeksleri, Turizm Gelirleri hesaplama yöntemi değişikliklerine, İşsizlik verileri ile ilgili olarak da hesap yöntemi değişikliği hazırlıklarına dikkatinizi çektim. Bir gecede kâğıt üzerinde binlerce dolar artan kişi başına düşen gelir rakamlarına karşın ekonominin gerçekleri artık gizlenemez halde. Enflasyon, hayat pahalılığı, dar gelirlinin, çalışanın, emeklinin durumu ortada. TÜRKİYE İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU NUN (TÜRK-İŞ) düzenli olarak açıkladığı AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI verileri de bu değerlendirmelerimi doğruluyor. TÜRK-İŞ, her ay yaptırdığı ''açlık ve yoksulluk sınırı'' araştırmasının Şubat ayı sonuçlarını açıkladı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı tutarı 1.007 lira, yoksulluk sınırı ise 3.280 lira. Asgari ücretin DÖRT KİŞİLİK BİR AİLE üzerinden hesaplanması konusundaki tüm ısrarlarımıza karşın hükümet buna yanaşmıyor! 5
Nedeni de ortada! TÜRK-İŞ in açıkladığı tutarlara bakarsanız dört kişilik ailenin hepsi asgari ücretle çalışsa bile yoksulluktan kurtulamıyor. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesini içeren açlık sınırı tutarının dışında beslenmeye ek olarak, giyim, kültürel gereksinmeler, konut ve ısınma-barınma giderleri vs. yi de içeren yoksulluk sınırı tutarı dört kişilik bir ailenin dört ferdinin de asgari ücretle çalıştığını varsaysak bile ulaşılamaz bir tutar olarak çıkıyor karşımıza. Halen net 774 TL olan aylık asgari ücretle aynı ailenin dört ferdi de çalışıyor olsa, haneye giren aylık toplam gelir 3.096 TL oluyor. Yani 3280 TL lik yoksulluk sınırının altında kalıyor. Aile yoksulluktan kurtulamıyor. Kaldı ki, bu çizdiğim dört ferdi de çalışan aile tablosu, ideal bir tablo. Ülkemizde çoğu ailede bir kişi ancak iş bulup çalışabiliyor. HANE SAYISI (4 KİŞİLİK AİLE) ÇALIŞAN SAYISI ASGARİ ÜCRET TOPLAM HANE GELİRİ 4 KİŞİLİK AİLENİN YOKSULLUK SINIRI 1 1 774 TL 774 TL 3.280 TL 1 4 774 TL 3.096 TL 3.280 TL SONUÇ: Aynı hanede hepsi çalışıyorsa; TOPLAM HANE GELİRİ < YOKSULLUK SINIRI TEK KİŞİ ÇALIŞIYORSA HANE HEM AÇ HEM YOKSUL, SÜRÜNÜYOR Bu tabloyu sürekli gündemde tutmalıyız. 6
HÜKÜMETİN UTANÇ RAPORU AÇIKLANDI! BAŞBAKANIN, BAKANLARININ HEPSİNİN YÜZÜNÜ KIZARTAN BU RAPOR; SİYASETEN YAKILACAK, YAKILMAZSA HÜKÜMETİ YAKACAK BİR RAPOR: TAYA - TÜRKİYE DE AİLE YAPISI ARAŞTIRMASI! TÜİK in, Hükümetin, Ekonomi Yönetiminin çizdiği tablonun aksine, kamuoyuyla paylaşılmayan, sessiz-sedasız tamamlanan bir rapor daha var. Hem de bu hükümetin bir bakanlığının, iki yıla varan süre sonunda tamamlayabildiği bir rapor. Bu rapor Türk toplumunun, Ailelerin dramını anlatıyor. Pek çok konuda, basın toplantısı düzenleyen, rakamlarla övünen, ne Başbakan, ne ilgili Bakan ya da genel müdür, ne de hükümet sözcüsü bu rapordan söz etmedi. Ellerinden gelse raporu yakacaklar! Raporun Künyesi şöyle; Araştırmanın adı Hazırlatan Hazırlayan Proje Koordinatörü Önsöz Sunuş : Türkiye de Aile Yapısı Araştırması (TAYA) : Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı : Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü. : Dr. İbrahim USLU : Fatma ŞAHİN Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı : Ömer BOZOĞLU Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürü Araştırmayı ülke çapında 12 bin 56 aile ile ve 10 bin 362 erkek, 13 bin 17 kadın olmak üzere toplam 23 bin 379 kişi yüzyüze görüşerek, yüzlerce araştırmacı, danışman, sosyal hizmet uzmanı, istatistikçi vb. ile gerçekleştiren; Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü. 7
Böyle bir çalışmanın başlatıldığını bakanlık övgüyle ilan etmiş, ilk aşamada çalışmanın Evliliklerle ilgili bölümü geçen yıl Şubat ayında kamuoyuna açıklanmıştı. Araştırma tamamlandı. Hükümet, Bakanlık, Genel Müdürlük ne hikmetse çok sessiz!!! Araştırmanın tümü günde 10 kişinin bile ziyaret etmediği Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü nün www.athgm.gov.tr adresli internet sitesinde; Araştırmalar Tamamlanan Araştırmalar, başlığı altında duruyor. Raporun web sitesindeki linki: (http://www.athgm.gov.tr/upload/athgm.gov.tr/mce/2013/taya_kitap_butun.pdf) Lütfen tüm arkadaşlarım bu raporu incelesin, Hükümet bu araştırmayı kamuoyuna açıklamaktan utanıyorsa biz açıklayalım. Basın toplantısı düzenleyelim. (Dikkat: Bu rapor sitelerinden her an kaldırılabilir. Hatırlarsanız Emine Erdoğan BAAS Partisi AKP Kadın Kolları İşbirliği toplantısına katılmıştı. Suriye ile ilişkiler bozulunca, Emine Erdoğan ve Esma Esad ın Şam daki bu toplantısı ve görüntüleri AKP sitesinden kaldırılmıştı! TAYA VERİLERİ TÜRK AİLESİNİN ACIKLI DURUMUNU GÖSTERİYOR. YOKSULLUK, AÇLIK ÜLKE İNSANINI BİTİRMİŞ! AKP BU RAPORLA ÖVÜNÜR MÜ ÖVÜNMEZ Mİ, UTANIR MI UTANMAZ MI BİLİNMEZ. GERÇEK ORTADA: AKP ÜLKEYİ YOKSULLUĞUN DA ÖTESİNE GÖTÜRDÜ! Araştırmadan ve sonuçlarından uzun uzun bahsetmek istemiyorum. Sizler bakıp incelediğinizde Türk Ailesinin acıklı durumunu göreceksiniz sadece çok çarpıcı birkaç sonucu paylaşacağım: 8
1. Toplumumuzun geleneksel geniş aile yapısı yok olmuş durumda. Hem kentlerde hem de kırsal kesimlerde yaşayan ailelerin ortalama birey sayısı 3.59. Yani fert sayısı 3-4 arasında değişiyor. 2. Türkiye'de her 100 aileden 72'si aylık 1.200 liranın altında gelirle yaşıyor. 3. Her 100 aileden 93,4'ünün gelir düzeyi 2 bin 500 liranın altında. 4. Ailelerin yüzde 41,8'i yalnızca 800-1200 lira arasında aylık gelirle yaşamını idame ettiriyor. İlk başta ailelerin ortalama birey sayısının 4 olduğunu belirtmiştik. Yani 4 kişilik aile bu parayla yaşıyor. 5. Değerlendirmelerimin başlangıcında Türk-İş in Şubat ayı açlık ve yoksulluk sınır tutarlarını paylaştım. Araştırmada ortaya çıkan sıraladığım oranlara baktığımızda TÜRKİYE DE AİLELERİN YÜZDE 93,4 Ü YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA BİR GELİRLE YAŞIYOR! 6. Dört kişilik ailenin açlık sınırı Türk-İş'e göre 1.007 lira, DİSK'e göre 1.061 lira. Bakanlığın TAYA Araştırması nın sonuçlarına göre; Ülkemizde ailelerin ve nüfusun yüzde 77'si açlık sınırının altında ya da sınıra yakın bir gelirle hayatını geçiriyor. Kısaca AÇLAR! 7. İşte TÜİK bunun için rakamlarla oynuyor. Hesaplama oyunları yapıyor. TÜİK in Hanehalkı Gelir araştırmalarına bakacak olursanız Dünya Bankası nın Açlık Sınırı olan günlük 2 dolar 15 Cent in (3 lira 80 kuruş-kişi başına Aylık 114 TL) altında gelirle yaşayanların; yani AÇLARIN oranı binde 1,4. 8. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın TAYA araştırmasına göre ise; her 100 aileden 9 u aylık 400 liranın altında gelirle yaşam savaşı veriyor. 9. TÜİK in Açlık sınırı verisini bile dikkate alsak, Türkiye'deki bireylerin binde 1,4'ü değil, yüzde 9'u resmi rakamlara göre AÇ! 10. Kırsal kesimdeki tabloya girmiyorum. TAYA Araştırmasına göre oradaki tablo daha da vahim. 9
Araştırmada Türkiye de her 100 aileden 10 u Sosyal Yardım aldığını belirtiyor. 11. Yardım aldığını söyleyenlerin yüzde 39'u Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan (Rahmetli Adnan Kahveci nin icadı olan bu sistemin halk arasındaki adı FAK-FUK-FON/Fakir, Fukara Fonu) yüzde 23'ü de belediyeden yardım aldığını söylüyor. AKP NİN BU SİSTEMİ NASIL İSTİSMAR ETTİĞİ, İNSANLARIMIZIN AÇLIK VE YOKSULLUĞUNDAN SİYASİ NEMA ÇIKARTTIĞI DA TAYA ARAŞTIRMASI YLA BİZZAT BU HÜKÜMETİN KENDİ BAKANLIĞININ ÇALIŞMASIYLA ORTAYA ÇIKIYOR. NASIL MI? 1. Bakınız TAYA araştırmasında Belediyeden yardım aldığını ifade edenlerin oranının İstanbul'da yüzde 40,9'a, Ankara'da yüzde 82,5'e çıkması dikkat çekici kanaatimce. İzmir'de ise bu oran sadece yüzde 30. 2. Ancak bu defada İzmir de ise FAK-FUK-FON dan yardım alanların oranının yüzde 41,5'a yükseliyor. Bu durum, Ankara da Melih Gökçek in yüzde 82,5 la rekora dayanan sadaka politikalarını da izah ediyor bize. Hatta AKP nin hükümet politikalarını, açlığa, yoksulluğa mahkum ettiği halkı, sadaka ile avuttuğunu gösteriyor. Bütün bunları ve daha da vahim tabloları Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın TAYA Araştırması söylüyor. Biz söylediğimizde hükümet TÜİK in pembe ve yöntemi değiştirilmiş hesaplarını devreye sokuyor. Ancak gördüğünüz gibi gerçekler ilanihaye gizlenemiyor. Yoksulların vebali, halkı açlığa mahkum edip siyaseten sömürmenin günahı, hükümetin ayaklarına dolaşıyor. Halkın dramı, hükümetin utancı oluyor. 10
Yukarıda sizlere internet adresini verdiğim şekilde raporun tamamını değerlendirebilirsiniz. CHP olarak bu raporu halkımızın anlayacağı şekilde, en basit haliyle çoğaltıp, her yerde, herkesle paylaşmalıyız. Her an hükümetin yüzüne çarpmalıyız. Kırsal kesimde durumun daha da kötü olduğunu belirttim. TÜİK in kâğıt üzerindeki hesaplarına göre, Türkiye de kişi başına düşen milli gelir, 10,469 dolar. O zaman TÜİK hesabıyla, basit mantıkla dört kişilik bir ailenin 41 bin 600 doların üzerinde gelirinin olması gerekir ki, Bakanlığın araştırmasında Türkiye deki ailelerin yüzde 93,4 ünün yoksulluk sınıfında olduğu görülüyor. Tarımda ise TÜİK verilerine göre kişi başına gelir 3.602 dolar. O halde, 2.012 de kırsal kesim daha da yoksullaşmış. Olağan kişi başına gelirin üçte bir söz konusu kırsal kesimde. 2012 de tarımsal ithalatımız 17,6 milyar dolar, ihracatımız 15,3 milyar dolar. Artık geçmiş yıllara oranla tarımsal ithalat, ihracattan fazla. Bu da tarımdaki çöküşün, kırsal kesimin giderek yoksullaşmasının kanıtı. Artan tarımsal ithalat, ülke çiftçisine, besicisine gitmesi gereken kaynakların, milyar dolarların başka ülkelerin çiftçilerine aktarıldığının somut göstergesi. 11
GEÇTİĞİMİZ HAFTA SİZLERLE PAYLAŞTIĞIM DEĞERLENDİRMELERİMDE YENİ BİR SİYASİ İTTİFAKIN DOĞDUĞUNU SÖYLEMİŞTİM. ASLINDA BU İTTİFAKIN DAHA ÖNCE OLUŞTUĞUNU, AKP-BDP ARASINDAKİ SERT SÖYLEMİN, KAMUOYUNA DÖNÜK OLDUĞUNU, PERDE ARKASINDA FARKLI DİYALOGLARIN MEVCUDİYETİNİ İFADE ETMİŞTİM. ŞİMDİ, BU SİYASİ İTTİFAKIN PEKİŞTİĞİNİ GÖRÜYORUZ. Karşılıklı mektuplaşmalar, yol haritaları, karşılıklı sempati ifadeleri vs. Biz, her zaman kan dökülmesine, teröre, ana-babaların gözyaşı dökmesine karşı, çözüm yollarının, barışın sonuna kadar aranması gerektiğini savunduk ve söyledik. TBMM çatısı altında, bu çözümün elbirliğiyle, işbirliğiyle, kimseyi dışlamadan, Türkiye için, her türlü siyasi özveri ve bedelin ödenmesinden kaçınılmaksızın, gerçekleştirilmesini savunduk. Hükümet, uzattığımız eli, açtığımız siyasi krediyi, geri çevirdi. Kendi siyasi planları, hedefleri için farklı arayışlara ittifaklara yöneldi. Şimdi, bu ittifakın altyapısının çok önceden oluşturulduğu ortaya çıkıyor. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu nun da, toplumun algısını değiştirme amaçlı bir şekilde oluşturulduğu, farklı anayasa projeleri için, AKP-BDP arasında özel bir anlaşmanın olduğu, her iki parti sözcülerinin açıklamalarıyla somutlaştı. Adalet Bakanının Hatay daki ifadeleri, bunu doğruluyor. BDP Genel Başkan Yardımcısı, Sayın Meral Danış Beştaş ın Sorun çözülürse, AKP nin Başkanlık sistemine geçiş önerisine destek veririz ifadeleri, pazarlığı ve ittifakı netleştiriyor. Aynı şekilde, BDP Genel Başkanı Sayın Selahattin Demirtaş ın 2-3 haftada bu işi bitirelim sözlerini de, bu çerçevede değerlendirmeliyiz. 12
Sayın Başbakanın PKK üyelerinin sınırdan bir başka ülkeye geçiş yapmalarıyla çözüm sürecinin başlayacağı yönündeki ifadeleri de, Demirtaş ın sözlerini tamamlıyor. Ancak, o zaman da ortada bir samimiyetsizlik, yine bir kandırmaca ve halkı aldatma politikası gözlüyorum. SAYIN BAŞBAKAN, BİR YANDAN ÜLKEMİZİ ZİYARET EDEN ALMANYA BAŞBAKANI ANGELA MERKEL DEN, ALMANYA DAKİ 30 UN ÜZERİNDE TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİNİN TÜRKİYE YE İADESİNİ İSTİYOR. BİR YANDAN DA, PKK ÜYELERİ SINIRDAN TÜRKİYE Yİ TERK ETMEYE BAŞLARSA SORUN ÇÖZÜM SÜRECİNE GİRER DİYOR. O zaman, ülkeden gitmelerini, müzakere süreci ve çözümün başarısı olarak gördüğünüz terör örgütü üyelerinin, Almanya ayağının iadesini niye istiyorsunuz? Sayın Merkel, Sayın Başbakana bu soruyu sorsa, yani Siz ülkenizden gitmelerini istediğiniz insanları, bizden niye iade etmemizi istiyorsunuz? dese, Sayın Başbakan ne yanıt verecek? Ülkemizde, bir siyasi komedi oynanıyor. AKP-BDP ittifakının temellerini, çok eskilere dayandığını, görünürdeki kavgaların yapay ve halkı kandırmaya yönelik olduğunu sizlerle çok önce paylaştığım gibi, halka anlatmamız gerek. Tüm parti örgütümüz, en ücra köşedeki teşkilatımız, üyelerimiz, bu yönde yoğun bir çalışma ve çaba içinde olmalıyız. Biz, çözümden yanayız. Biz her türlü ayrıştırmaya karşıyız. 13
BİR TARAFTA HER TÜRLÜ MİLLİYETÇİLİĞİ AYAĞINIZIN ALTINA ALDIĞINIZI SÖYLEYECEKSİNİZ, DİĞER TARAFTA ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİN ALÂSINI YAPACAKSINIZ. BUNU (ETNİK MİLLİYETÇİLİĞİ) YAPANLARLA KOLKOLA GİRECEKSİNİZ. Bunun, bir tek tanımı ve adı vardır; en basit deyişle, samimiyetsizlik, siyasi samimiyetsizlik. Latin, Afro Amerikan, İtalyan, İrlanda, İngiliz, Polonya, German, Çinli, Hintli ve daha nice etnik kökenden gelip de kendilerine Amerikalı diyenler Yahudisi, Protestanı, Anglikanı, Katoliği, Ortodoksu, Kızılderili Manitu ya tapanı, Budisti, Şintoisti, Müslümanı vb. nice inançlardan gelip yine kendilerine Amerikalı diyenler. ABD Başkanı Obama tüm milliyetleri, tüm inançları ayaklarının altına almıyor neden? Çünkü Amerikan toplumunu ayrıştırmıyor. Siyasi emelleri için böyle bir ihtiyaç duymuyor. ABD deki herkes için Amerikalılık her şeyden önce geliyor. Obama Önce, hepimiz Amerikanız, Amerikalıyız diyor! Yıllarca, ten rengi, inancı, etnik kökeni nedeniyle, insanları ayrıştırmanın acılarını, kavgalarını yaşadı Amerikan toplumu. 600 YILI AŞKIN OSMANLI MİRASIYLA, YÜZLERCE ETNİK VE İNANÇ FARKLILIĞI ÜZERİNDE FİLİZLENEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ NDE, NEDEN SÜREKLİ ETNİK KİMLİKLER, İNANÇ AYRILIKLARI SİYASET ARACI OLUYOR, ÖNE ÇIKIYOR? İki lafından birisi Yaratılanı severim, yaratandan ötürü olan bir siyasetçi, kişisel ikbali, siyasi çıkarları için, inanç ve etnik ayrıştırma siyaseti güdüyorsa, siyasi samimiyetsizliğin zirvesindedir. Türkiye, şu anda bu süreci yaşamaktadır. 14
AKP hükümeti ve Sayın Başbakan, hem içeride hem de dışarıda, uyguladığı etnik-inanç temelli ayrıştırma politikasıyla, ülkeyi içeride ve dışarıda, çatışmaların, kavganın içine sürüklemektedir. Özüyle-sözü bir olmayan AKP siyaseti, Türkiye yi çok tehlikeli bir mecraya sürüklemektedir. Bu, aynı zamanda, yüzyıllardır bu bölgede, ABD, İngiltere başta olmak üzere küresel egemenliklerini sürdürmek isteyen ülkelerin uyguladığı politikalardır. Kendi ülkelerinde, Etnik-Irk-İnanç temelli alt kimlik yerine, herkesi kavrayan Ulusal tek kimlik tezini savunan bu ülkeler, çıkarları için dünya politikalarında, bizim bulunduğumuz coğrafyada, etnik ve inanç kimliği, daha da ileri giderek, mezhep kimliği politikalarını, teşvik ve tahrik etmektedir. Her zaman, şu anda Türkiye de olduğu gibi, iç çatışmalarla birbirine düşman olan diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi, bu politikalarını uygulatacak siyasetçileri de bulup, işbaşına getirmenin yollarını arayıp, bulmaktadırlar. BÜTÜN BU TESPİTLERİN SONUCU OLARAK ŞUNU SÖYLEMELİYİM; ARTIK ORTAYA ÇIKMIŞTIR Kİ; AKP NİN DERDİ, TBMM DE UZLAŞARAK BİR ORTAK UZLAŞI ANAYASASI YAPMAK DEĞİLDİR. KENDİ HEDEFLERİNE VARMAYI SAĞLAYACAK RTE ANAYASASINI YAPMAKTIR. Yakın zamanda AKP, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonundan çekilecektir. Bu strateji, BDP nin beklenti ve politikalarıyla da örtüştüğü için destek görecektir. Karşılıklı ödünlerle oluşturulacak Anayasa değişiklikleri, halkoylamasına götürülecektir. Artık bu süreç barizdir. 15
Zaten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (RTE) artık bunu çok aleni yapıyor; yeni anayasa çalışmaları konusunda CHP ve MHP ile uzlaşma sağlanamaması halinde halk oylamasına gitmek üzere, anayasa hazırlıklarını BDP'ye sunabileceklerini sık sık tekrarlıyor! Ben de bir kez daha hatırlatıyorum: Tek kişilik anayasa ülkeyi böler. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası RTE Anayasası değildir. Türk Halkı RTE anayasası ile yönetilmeyi hak etmiyor! SAYIN BAŞBAKAN, KUZEY SURİYE DE FARKLI BİR OLUŞUMA İZİN VERMEYECEKLERİNİ SÖYLÜYOR. AYNI ŞEYİ, İKİ YIL ÖNCE KUZEY IRAK İÇİN SÖYLÜYORDU. ŞİMDİ KUZEY IRAK IN, BÖLGESEL KÜRT YÖNETİMİ NİN (KIBKY) HAMİSİ OLDU. Artık Başbakanın konuşmaları (Pek çoğu gerçek dışı olan!) yabancı medyada itibar görmüyor, sık sık tekzip ediliyor. Başbakan ulusal medyayı kontrol altına aldığı için, medya korkusunu çoktan aşmıştı! Ancak yabancı medyayı susturamıyor, yabancı medyada dilediği gibi kalem oynattıramıyor! İşte bakınız; Kuzey Suriye de fiili durum, Sayın Başbakanı tekzip ediyor. Orada, bambaşka bir tablo şimdiden oluşmuş vaziyette. Yine, Sayın Başbakanın halka söyledikleri ile gerçeklerin çelişkili tablosu karşısındayız. O nedenle, Sayın Başbakanın dile getirdiği bu kırmızı çizgileri de, geçmişte söyledikleri gibi, en az yüzde 70-90 tenzilatlı dinlemek ve anlamak durumundayız. 16
DAHA İKİ HAFTA ÖNCE, PRAG DA, BUDAPEŞTE DE AB NE REST ÇEKEN BAŞBAKAN, ÖNCEKİ GÜN ANKARA DA, ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL İN RESTİ KARŞISINDA SUSUP KALDI. ŞİÖ ÜYELİĞİ KONUSUNDA DA BAŞBAKANA RUSYA DAN TOKAT GİBİ YANIT GELDİ! Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye nin AB üyeliğini Ucu açık bir süreç-sonu belirsiz olarak nitelendirmiş, Tam üyelik için, tereddütlerinin olduğunu söylemiştir. Aralık ayında, AB ye rest çekip, Rusya Devlet Başkanı Putin e Bizi Şanghay İşbirliği Örgütü ne (ŞİÖ) alın, AB den çıkalım diyen Sayın Başbakan, Almanya Başbakanının bu sözleri karşısında da sesini çıkartamamıştır. Bütün bunlar, Türkiye açısından incitici, onur kırıcı şeylerdir. Sayın Başbakanın üye olmak istediği ŞİÖ konusunda, önce ABD tavrını, koydu. Rusya ise, Hemen buyrun gelin demedi. Türkiye yi, hükümetin ve Sayın Başbakanın içine düşürdüğü durum, tamamıyla içler acısı bir tablodur. Dış Politika çocuk oyuncağı değildir. Siz kendinizi zavallı konumlara düşürürseniz, başkaları da bunu sonuna kadar kullanır. Sürekli itilip-kakılan, bir yerlere yamanmaya çalışan bir ülke görüntüsü, Türkiye için onur kırıcıdır. Kaldı ki, ŞİÖ ye üyelik konusunda Rusya Devlet Başkanı Putin ve Rusya nın anlamlı suskunluğu da önceki gün bozuldu. Rusya Siyasi ve Askeri Analizler Enstitüsü Yöneticisi, Başkan Putin in Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika Danışmanı, Putin e en yakın birkaç isimden birisi olan Aleksandr Hramçihin, bu konuda açıklama yaptı. 17
Hem de bu açıklamayı AB nin lokomotifi Almanya nın resmi yayın organı Almanya nın Sesi-Deutsche Welle radyo ve Televizyonlarına yaptı. Kanımca bu, hem AB ye hem de Türkiye ye, Vladimir Putin in mesajıydı. Aynı anda, aynı yayın organına, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in diğer danışmanı ve ona yakın isimlerden, Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Sergey Markov ve Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma'nın Dış Politika Danışmanı ve Rus Avrasyacılık Akımı nın temsilcisi olarak bilinen, Aleksandır Dugin de, benzer açıklamalar yaptı. Putin in Danışmanı Hramçihin, Türkiye nin ŞİÖ ye diyalog ortağı olarak katıldığına değinerek, bunun, ŞİÖ deki en düşük katılım düzeyi olduğunu ifade ediyor. Türkiye nin, dış politikada son yıllarda çeşitli açılımlarda bulunduğunu dile getiren Hramçihin, bununla birlikte, ŞİÖ nün uzun zamandır hiç bir ülkeyi tam üyeliğe almadığına dikkat çekiyor. Türkiye nin, tam üye olarak kabul edilme olasılığının, son derece düşük olduğunu söylüyor. Putin in diğer danışmanı Sergey Markov da aynı görüşte. Üstelik değerlendirmeleri daha da ağır ve aşağılayıcı! MARKOV: TÜRKİYE NİN AB YE GİRME ŞANSI, SIFIR! ŞİÖ YE TAM ÜYE OLAN ÜLKELER İÇİNDE, ABD NİN MÜTTEFİKİ OLAN BİR TEK ÜLKE YOK. TÜRKİYE NİN ŞİÖ YE TAM ÜYELİĞİ DE MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR. Rusya Başbakanı Vladimir Putin adına konuşan Kremlin sözcülerinden Sergey Markov da Başbakanın ŞİÖ üyeliğine sıçramasına DUR diyerek gerçeği medya aracılığıyla paylaştı. Markov diyor ki; 18
Türkiye, AB'ye tam üye olmaya çalışsa da, Türkiye nin AB ye girme şansı, sıfır! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB karşısında Türkiye nin elini güçlendirmek için, Türkiye nin ŞİÖ ye tam üye olabileceğini söyledi ki; bu son derece mantıklı, anlaşılır bir durum. Fakat, Türkiye nin ŞİÖ ye tam üyeliği, iki nedenden ötürü, mümkün görünmüyor: Birincisi, ŞİÖ, son yıllarda hiç bir ülkeyi tam üyeliğe kabul etmedi ve yakın gelecekte de kabul etme olasılığı, düşük. İkincisi, ŞİÖ ye tam üye olan ülkeler içinde, ABD nin müttefiki olan bir tek ülke yok. Türkiye ise, hem NATO üyesi, hem de ABD nin en yakın müttefiklerinden. ŞİÖ üyelerinin, bu şartlarda Türkiye yi tam üyeliğe kabul etmesi, mümkün değil. Ancak, dış politikada açılımlar yapan Türkiye nin, ŞİÖ yerine, Avrasya Ekonomik Topluluğu na yönelmesi, hem onun için, hem de bölge ülkeleri için faydalı olur İşte, Sayın Başbakanın Türkiye yi içine düşürdüğü durum bu! AB yi tehdit edeyim derken ŞİÖ den de ağzının payını aldı! Daha açık bir ifadeyle ŞİÖ, Türkiye ye BAŞKA KAPIYA diyor, bu mesajı veriyor! Rusya, Başkan Putin, Kremlin deki, Duma daki en yakınındaki danışmanları aracılığıyla Türkiye ye diyor ki; Önce NATO dan çık! ABD ile müttefikliğini bitir! Ama yine de seni ŞİÖ ye almam. İstersen, Avrasya Ekonomik Topluluğu na girebilirsin, sana en uygun yer orası! Üstelik bunu, Alman Devlet Radyo-Televizyonuna, tam da Başbakan Merkel in Türkiye ziyaretinin hemen bir gün öncesinde söylüyor. 19
Dolayısıyla Rusya, AB ye de; Siz merak etmeyin, Türkiye yi ŞİÖ ye alma niyetimiz yok. Sizin kapınızda yıllardır bekleyen, bizim kapımızda da bekler diyor. Türkiye, bu kadar aşağılanmayı, kapı kapı gezen, bir yere yamanmaya çalışan konumda olmayı hak etmiyor. Bütün bunların yüzünden, Almanya Başbakanı, Ankara da tüm yerli-yabancı medyanın önünde, Sayın Başbakanın gözünün içine baka baka diyor ki; Türkiye nin AB ne üyeliği ucu açık bir süreç! Tam üyelik konusunda tereddütlerim var. Belki, müzakerelerde bir fasıl açılabilir! Bir utanç tablosu! Üç hafta önce, AB ne rest çeken, AB den çıkarız, ŞİÖ ye gireriz diyen Başbakan, her iki taraftan birden şamar yiyor! Önce Türkiye yi Şamar oğlanına çeviriyor! Sonra da çıkıp, kendisi bile inanmadığı halde, halkı kandırmak için Türkiye kimsenin şamar oğlanı değildir diye nutuk atıyor. O zaman sormak gerekmez mi? Sayın Başbakan Angela Merkel in karşısında niye sustun? 20
GÜNEY KIBRIS TA SEÇİMLER YAPILDI VE YEPYENİ BİR SİYASİ TABLO ORTAYA ÇIKTI. MİLLİ GELİRİ KADAR BORCU VE MALİ YARDIMA İHTİYACI OLAN KIBRIS RUM KESİMİ, YENİ DEVLET BAŞKANINI SEÇTİ. SEÇİMİ KAZANAN MUHAFAZAKÂR NİKOS ANASTASİADİS KRİZİ YENİP ÜLKEYİ KURTARMAYI VAAT EDİYOR. Nikos Anastasiadis, Birleşik Kıbrıs için Annan Planı na destek veren bir siyasetçiydi. KKTC de Yes be anam! kampanyalarının benzerini o dönemde Güney de yürüttü ancak başarılı olamadı. Şimdi Kıbrıs konusunda yepyeni bir tablo ile karşılaşabiliriz. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon da Kıbrıs ta tekrar inisiyatif alma düşüncesinde. Anastasiadis in Başkanlığı ile birlikte; Kıbrıs ta Kuzey ve Güney in birleşmesi gündeme gelebilir. Bu yönde yeni adımların atılması istenebilir. KKTC nin de AB üyeliği süreci devreye girebilir. Özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin (GKRY) içinde bulunduğu mali kriz, borç krizi, kara para aklama üssü iddiaları bu süreci zorlayabilir. CHP olarak bu konudaki politikalarımızı, tavrımızı belirlemeli, yaklaşımlarımızı ortaya koymalıyız. Anastasiadis in seçimleri kazanmasını, bir anlamda Birleşik Kıbrıs düşüncesinin, Güney de de benimsendiği şeklinde de yorumlamak olanaklı. Bu halde, yakın gelecekte Kıbrıs ta sıcak gelişmelere hazır olmalıyız. 21
1 MART TAKİ ABD DIŞİŞLERİ BAKANI JOHN KERRY NİN ANKARA ZİYARETİ VE VERECEĞİ MESAJLAR ÇOK ÖNEMLİ. TÜRKİYE YE BÖLGEDE YENİ BİR ROL BİÇİLMESİ ARTIK CİDDİ BİÇİMDE GÜNDEMDE! Ana muhalefet partisi olarak ve müstakbel iktidar adayı olarak şimdiden tüm hazırlıklarımızı yapmalı, kendi içimizde bütün olasılıkları tartışmalı, tavrımızı kamuoyu ile paylaşmalıyız. CHP nin şeffaf ve ülke çıkarlarını gözeten yaklaşımlarını, politikalarını her an halka anlatmalıyız. Kıbrıs taki yakın dönemde ortaya çıkacak sıcak gelişmeleri çok önemsediğimi, bu konuda mutlaka bir hazırlığımızın olması ve stratejimizin bugünden belirlenmesi gereğini özellikle vurgulamak istiyorum. İDDB İŞ DÜNYASI DİYALOG VE DAYANIŞMA BİRİMİ, CHP nin İŞ DÜNYASINA YAKINLAŞMASINI SAĞLADI. BUZLU SÜREÇ ERİMEYE BAŞLADI. Son olarak İş Dünyası Diyalog ve Dayanışma Birimi nin (İDDB) biriminin aktif çalışmalarına geçtiğimiz hafta içinde de devam ettiğini vurgulamalıyım. Sayın Genel Başkanımızın katılımıyla 28 Mart ta Adana da gerçekleştireceğimiz 4. İDDB ADANA ETKİNLİĞİ nin ön hazırlığı olarak Adana da çalışmalarımızı sürdürdük. Yaptığımız ziyaretlerde, partimize yönelik olağanüstü bir ilgiyi tespit ettik. İşadamları, ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ziyaretlerimizde de, bu tespitimizin doğruluğunu teyit ettik. İstanbul ve Adana etkinliklerimizle ilgili hazırlıklarımızın yanında, İDDB faaliyetlerini ve katılımları aktarmak, öncelik ve stratejilerimizi paylaşmak amacıyla yayına hazırladığımız ANAHTAR dergimiz de basım aşamasına geldi. 22
Bundan böyle periyodik olarak yayınlanacak olan bu dergi ile etkinlik ve faaliyetlere katılım yanında, parti teşkilatımızın bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi konusunda da önemli mesafe kat edeceğimizi düşünmekteyim. İlk sayısını Adana da sizlerle paylaşmayı düşündüğümüz ANAHTAR dergimiz kanımca kısa sürede tüm parti örgütümüz açısından ciddi bir kaynak olacaktır. TÜRKİYE OTOBÜSÇÜLER FEDERASYONU'NU (TOFED) ZİYARET EDEREK OTOBÜSÇÜLÜK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARINI MERKEZİNDE DİNLEDİK. İDDB üyesi Milletvekili arkadaşlarım Sena Kaleli, Engin Özkoç ve Sedef Küçük ile birlikte, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu nu (TOFED) ziyaret ettik. TOFED Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Erdoğan, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Başkan Yardımcıları ile bir araya gelerek öncelikle ortak akıl ile hareket edilmesi gerektiğini, sorunları ana muhalefet olarak Meclis'te gündeme taşıyacağımızı ilettik. Sektörün ÖTV derdinin önemli bir konu olduğunu, diğer sorunlarla birlikte hepsi için çözümler üreteceğimize dair söz verdik. Bu konudaki çalışmalarımızı başlattık. İSTANBUL BAŞAKŞEHİR ve BAHÇELİEVLERDE İLÇE BAŞKANLIKLARIMIZI ZİYARET EDEREK, İŞ DÜNYASIYLA DA BULUŞTUK. Hafta sonu gerçekleştirdiğimiz Geniş katılımlı toplantılar oldukça verimli geçti. Partimizin güçlü iktidar için güçlü ekonominin, güçlü ekonomi için iş dünyasının öneminin farkında olduğunu duyurduk. Sadece ülkemizin değil, bölgemizin ve dünyanın CHP ye ihtiyacı olduğunu aktardık. CHP için iktidar olmak zorunluluktur, muhalefeti artık başkaları yapsın mesajını vererek, CHP nin İKTİDAR YOLUNDA HAZIR OLDUĞUNU hissettirdik. 23