Benzer belgeler
Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

HAZİRAN 2014/2015 ANASINIFI BÜLTENİ. Haziran 2015 Bülten

SİTEMİZE EKLENEN METİN KİTABIM-1 VE METİN KİTABIM-2 ADLI DÖKÜMANLARI OKURSAK HEM OKUMA HIZIMIZ ARTACAK HEM DE OKUDUKLARIMIZI ANLAYACAĞIZ.

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

YIL DEDE'NİN DÖRT KIZI

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

YOL AYRIMI SENARYO ALĐ CEYLAN

Denizyıldızı Sınıfı ndan Merhaba;

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Hafta Sonu Ev Çalışması HAYAL VE GERÇEK

3 YAŞ BİRİMİ EKİM BÜLTENİ

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Bir akşam vakti, kasabanın birine bir atlı geldi. Kimdir bu yabancı diye merak eden kasabalılar, çoluk çocuk, alana koştular. Adam, yanında atı,

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Tam Ekran İçin f5 basınız.

Mucizeleri. ÇOCUKLAR İÇİN Peygamberimizin. M. S i n a n A d a l ı. Resimleyen: Sevgi İçigen

EYLÜL AYI BÜLTENİ(İnci Taneleri)

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

İLKÖĞRETİM OKULU 2-/A SINIFI TÜRKÇE DERSİ İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ KURSU PLANI

1. SINIF TÜRKÇE. Copyright YAZAR Ahmet KÜÇÜKAYDIN Hacer KÜÇÜKAYDIN. KAPAK TASARIMI Resul KÖSE. DİZGİ - SAYFA TASARIMI Resul KÖSE

DENEYLERLE BÜYÜYORUZ

BiLMECELER. Allah ı bildiren. C ü n e y d S u a v i. Resimleyen: Sevgi İçigen

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

kanaryamın öyküsü Ayla Çınaroğlu Resimler: Yaprak Berkkan

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

DEĞERLER EĞİTİMİ SINIF İÇİ ETKİNLİK PLANI MAYIS-HAZİRAN AYI İŞLENEN DEĞER: AİLEMİZİ ARKADAŞLARIMIZI VE HAYVANLARI SEVMEK ARKADAŞ SEVGİSİ DOSTLUK

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Serap Deliorman

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

3. Sınıf Noktalama İşaretleri

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

2. Sınıf Çarpma işlemi Problem çözelim

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

OYUNCAK AYI. Aysel çok mutluydu. Çünkü bugün doğum. Annesi Elvan a oyuncak bir ayı aldı. Elvan. günüydü. Babası Aysel e hediye aldı.

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

OYUNCAK AYI. ayının adını Yumoş koydu. Halasına oturmaya. giderken Yumoş uda götürdü. Halasının kızı. Sorular: 1- Annesi Elvan a hangi hediyeyi aldı?

Bay Çiklet in Bahçesi

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz ve Bakımevi YILDIZLAR GRUBU

Arılar. (Tekerlemeler)

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU YILDIZLAR SINIFI KASIM AYI BÜLTENİ

Ö.Ç BİLFEN ANAOKULU 5 YAŞ GRUBU GÜNLÜK EĞİTİM PROGRAMI 15 ARALIK -19 ARALIK 2014

Selin A.: Yağmur yağdığında neden gökkuşağı çıkar? Gülsu Naz Ş.: Neden sonbaharda yapraklar çok dökülür? Emre T.: Yapraklar neden sararır?

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

Küçüklerin Büyük Soruları-2

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÖZEL EFDAL ERENKÖY ANAOKULU PENGUENLER GRUBU NİSAN AYI BÜLTENİ ÇİÇEKLER TEMASI

İhmal Amca DESTANLAR VE MASALLAR BOYALI KIRLANGIÇ. Masal. Resimleyen: Turgut Keskin

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

SUSTAIN Sustaining Development in Early School Education LLP-2011-TR-COMENIUS-CMP SUSTAIN DERS PLANI. Bitki yaşamında kök ve gövdenin görevi

Türkçe. 1. Hafta. 1. Sınıfı Hatırlıyorum. 1 Bilgin, hangi özellikleriyle övünürmüş? 2 Bilgin, ne yapmaktan hoşlanmazmış? 3 Bilgin, nasıl bir çocukmuş?

MAYIS 2017 EĞİTİM PROGRAMI ŞİRİNLER & YILDIZLAR SINIFLARI

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

Kerem Efe Ö.: Aydınlık olduğunda çiçekler büyür, karanlık olduğunda da çiçekler büyüyemez. Hep karanlık olursa da hiç çiçek açmaz.

EKİM AYINDA NELER ÖĞRENECEĞİZ?

2. SINIF İŞİTME ENGELLİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN TEST ÇALIŞMASI. Hazırlayan Engin GÜNEY İşitme Engelliler sınıf Öğretmeni

filmi izlerken sürekli azmi hissediyorsunuz.pardon unuttum bir de yüzünüzdeki

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Koray Avcı Çakman. Öykü FLAMİNGO GÜNLÜĞÜ. 1. basım. Resimleyen: Reha Barış

A2 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: PASAPORT NO:

Herkes Birisi Herhangi Biri Hiç Kimse

Bu kısa Z Nesli tanımından sonra gelelim Torunum Ezgi nin okul macerasına.

İnci Değer EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ARI GRUBU HAZİRAN AYI BÜLTENİ YAZ MEVSİMİ

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Uncle Grandpa kamyonetin direksiyonundadır. Direksiyonu çılgınca çevirmektedir. Uncle Grandpa

DENİZ YILDIZLARI ANAOKULU. NİSAN AYI 1. ve 2. HAFTASINDA NELER YAPTIK?

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

Hayalindeki Kadını Kendine Aşık Etmenin 6 Adımı - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Derleyen: Halide Karaarslan / Uzman Pedagog Görsel Tasarım: Semra Bolat / Sanat Dersleri Zümre Başkanı

CÜMLE TÜRLERİ YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE. Fiil Cümlesi. *Yüklemi çekimli fiil olan cümlelere denir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

ÇALIŞKANLIK NİSAN 2017

Okuma- Yazmaya Hazırlık. Türkçe Dil Etkinlikleri Sanat Etkinlikleri Oyunlar Müzik Ve Ritim. Fen Ve Doğa Etkinlikleri

ŞEKİL KAVRAMI TEMA ÇALIŞMALARIMIZ KAVRAMLAR RENK KAVRAMI SAYI KAVRAMI SES KAVRAMI ÖZEL BİLGİ İLKÖĞRETİM OKULU ANASINIFI

LanguageCert AÜ TÖMER B2 TürkYet (Konuşma) Örnek Sınav 1

Gerçek olan bir rüya gibi..

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

Hazırlayan: Tuğba Can Resimleyen: Pınar Büyükgüral Grafik Tasarım: Ayşegül Doğan Bircan

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

İLETİŞİM BECERİLERİ. Doç. Dr. Bahar Baştuğ

Transkript:

ÇÖL ÇİÇEĞİ İlksiz bir zamanda. Mavi vaktin birinde... Yiyicilerin, kıyıcıların çok; temiz insanların az olduğu bir ülke varmış. Bu ülkenin en erdemli hayvanları develermiş. Beyler beyinden, yollar beyinden, iller beyinden daha çok ilgi ve saygı görürlermiş. İplerini tutmak, arkalarından yürümek büyük bir ayrıcalıkmış. Bu soylu develerin dedesinin dedesi, aklı az, sakalı bol olanların ülkesiymiş. Elin oğlu dört tekerlekli arabayı bulmasaymış, bu develer şimdi bile yük çekiyor olacakmış. Gün dönmüş, zaman değişmiş. Ne kum çölü ne kervan kalmış. Yol kesen haramiler, kente inip baş keser olmuş. İşin tadı tuzu kalmamış. Eski hanlar, hamam olmuş. Cinler cirit oynamaya başlamış içinde. Bir gün, güreşen develeri gören biri, sevinç çığlıkları atmış. İnsanlarımızı boşluktan, can sıkıntısından kurtaracağım! demiş. 7

En güreşçi develeri boş bir alana çekip, Baylar! Yine baylar! demiş. Yaşamında bir kez olsun arkası yerden kurtulamayanlar! Hep altta kalıp, üste çıkmayı özleyenler! Oyunun dışında kalıp başkasını izleyenler! Atılanlar, itilenler, pazarlarda satılanlar! Şu develere bakıp güreş nasıl olur görün! Gün gün izleyicisi, dinleyicisi artmış gösterinin. Bir iki derken, Bundan sonra deve oyunu öğrenmek isteyenler, karşılığını da ödeyecekler! demiş. Derler ki birçok deve, insanları soyup soğana çevirmeyi, adam kayırmayı, iş bitirmeyi, bağ atıp dağ aşırmayı develerden öğrenmiş. Gel zaman git zaman develer, deve güreşleri, yerkürenin en güzel, en sevimli ülkesi olan Türkiye ye de ulaşmış. Kısa sürede yaygınlaşmış, yerleşmiş. Çok büyük ilgi görmüş. Horoz dövüşlerini bile gölgede bırakmış. Bu masal ülkesinin, Tire denilen bir ilçesi varmış. Bu ilçede de Yiğit adında, güzel mi güzel bir çocuk yaşarmış. Bu çocukta soydan gelen bir hayvan sevgisi, tutkusu varmış. Bir de alanları çınlatan, sözünü dinleten, önüne çıkanları terleten devesi varmış. Çok uslu, ergin, incelikli bir deveymiş. Deve soyunun en güzel, en sevimli, en gelişkin devesiymiş. Bir gören, bir daha görmek istermiş. Yürüyünce yer titrer, durunca durur bakarlarmış. O alana çıkınca, içip içip kulaklarına 8

zurna üfletenler, saygı duruşuna geçerlermiş. Yediden yetmişe herkes alkış tutar, Ercihan! Ercihan! diye bağırırlarmış. Sözü edilen Ercihan, güreşçi bir deveymiş. Deve severlerin bilmediği, görmediği, kendine özgü oyunlar yaparmış. Güreş tarihinde yalnızca onun adıyla anılan oyunlar varmış. Çoğu kimse develerini onunla güreştirmek istemezmiş. Çünkü yenileceklerini biliyorlarmış. Güreşlerde şöyle bir dolanır, döner gidermiş. Bu bile yeterliymiş. Deve severler, kendilerinden geçermiş. Güreşlere, yalnızca onu görmeye gelenler varmış. Boğulacaksan büyük denizlerde boğul, diyen deveciler de varmış. Devesinin yenilmesini önemsemez, Ercihan la güreşti dedirtmek için direnirmiş. Doğal olarak kaçan devesini üç günlük yoldan zor bulurmuş. Ercihan la güreşen devenin değeri, şanı artar, yayılırmış. Ercihan la güreşmiş bu deve! Ercihan ın karşısında bir dakika dayanmış bir devedir bu! diye övünürlermiş. Günler böyle hay huy, davul dümbelek, çarkıfelek, akıllı salak bağırtısı, gümbürtüsü, çekişmesi içinde geçerken, çok acı bir olay olmuş. Göze gelmiş Ercihan Deve. Olmadık bir zamanda ayağı sakatlanmış. Bu, bir güreş devesi için büyük bir yıkımmış. Bir ressam için el neyse, bir müzisyen için kulak neyse, 9

Ercihan için de ayak öyle önemliymiş. Yalnız koca bedenini taşımak için değil, yapacağı oyunlar için de gerekliymiş. Güreş deyip geçmemek gerekirmiş. Bazı durumlarda bir ayağının üstüne birkaç ton ağırlık binermiş. Sözün özü: O günden sonra güreşin yıldızı Ercihan, güreşlere katılamamış. Daha doğrusu bakıcıları, ipçileri, yandan tutucuları, onu güreşe sokmamışlar. Gözden uzak olan, gönülden de ırak olur, derler. Güreş severler, giderek Ercihan ı unutmuşlar. Ancak söz düştüğünde, yeri geldiğinde, Bir zamanlar, bir Ercihan vardı. diye anlatırlarmış. Görecektiniz. Öyle bir deve artık zor gelir bu yerküreye. Gerçekten çok güzeldi. Tanrı övmüş yaratmış onu. Alana bir çıkışı, bir duruşu vardı... Öyle oyunbaz deve görülmemişti. Bütün deveciler kıskanırdı onu. Bir gün göze geldi. Ayağını yere basamaz oldu. Kimi incindi, kimi kırıldı dedi. Üzülenler de oldu, sevinenler de. O gittikten sonra güreşlerin tadı tuzu kalmadı. Gerçek güreş severler uğramaz oldu sahaya. Cazgırların övgüsü, çırpınması durumu kurtarmadı. Sizin anlayacağınız, Ercihan Deve bir varmış, bir yokmuş... Her gün hana uğrayanlar, uğramaz olmuş. Onun yanında görünmekten, ipini tutmaktan onur duyanlar 10

arayıp sormaz olmuş. Duvarlardaki resimleri yırtılmış, kalanlar da sararıp solmuş... Onu unutmayan tek kişi, masalımızın başında sözünü ettiğimiz küçük Yiğit miş. Her gün yanına uğrar, ayağına bakarmış. Arkadaşları sokakta topaç çevirip birdirbir, uzun eşek oynarken o, devesinin iyileşmesi için uğraşırmış. Birinci ödevi, öğretmenin verdiklerini yapmak, ikincisi Ercihan a bakmakmış. Önce eve gelir, ödevlerini yapar, sonra hana koşarmış. Onun tutku derecesindeki deve sevgisi, yakınlarını kaygılandırırmış. Bu deveyle bu kadar uğraşma, derlermiş. Git oyna, koş eğlen. Arkadaşlarınla konuş, söyleş. Bu ağızsız dilsiz hayvandan ne anlıyorsun. Bundan sonra ondan olsa olsa sucuk olur. Yiğit, güzel olduğu kadar uslu, saygılı, incelikli bir çocukmuş. İçten içe kızsa da sesini çıkarmıyormuş. Kırmadan, incitmeden, O yeniden güreşecek, dermiş. Ben iyileştireceğim onu. Eskisinden daha güçlü olacak ayakları. Çocuk diye inanmazlarmış. Çocuk diye önemsemezlermiş. Aklını çelip devesinden uzaklaştırmaya, soğutmaya çalışırlarmış: Ayağı iyileşse de eskisi gibi güreşemez o. Onun günü, devri geçti. Giderek yaşlanıyor. Bildiklerini unutuyor. 11

En iyisi elden çıkarmak. Bundan sonra kuru yük olur. Bakıldığına, yediğine değmez... Oysa Yiğit, çoğu büyükten daha sağlıklı düşünürmüş. Çoğu büyükten daha bilgiliymiş. Söz düşmedikçe, yeri gelmedikçe konuşmazmış. Deveden anlamayan, deve dilini bilmeyen, her şeyi bildiğini sanıp özünü bilmeyen çaycılar, bozacılar, şıracılar, urgancılar, yorgancılar, dümenciler akıl satarlarmış. Gerine gerine konuşur, incir çekirdeğini doldurmayan salata üretirlermiş. Durur bakarmış Yiğit. Durur gülermiş. Bilmeyen daha çok konuşuyor, dermiş. Bilmediğini bilmeyen, bir sürü bilgisiz var, diye düşünürmüş. Sıkılınca, öfkelenince gider, devesiyle konuşurmuş. Devesine anlatırmış olanları. Dertleşir, söyleşir, sızlanır, yakınırmış: Ben sana inanıyorum. Beni utandırmayacağını biliyorum. Yine eskisi gibi güreşeceksin. Yine eskisi gibi inleteceksin alanları. Sana inanmayanları utandıracaksın. Artık, ondan iş geçti, diyenler konuşamayacak. Güreşeceksin, değil mi? Çok konuşanların develerini sürüp güreş alanından çıkaracaksın, değil mi? Ercihan başını sallıyor. Bir ışık yanıp sönüyor gözlerinde. Alanlara çıkmış gibi. Cazgır adını söylemiş gibi. Önünde birkaç tonluk develer duruyormuş gibi, köpürüp geriniyor. Hanın duvarlarını yıkacak gibi deviniyor, silkiniyor. 13

Yeniden güreşecek Ercihan. Arkadaşını utandırmayacak. Umutlarını boşa çıkarmayacak, düşlerini yıkmayacak. Yaralı ayağı kırılsa da, acısı yüreğine hançer gibi saplansa da duymayacak. Direnecek. Bildiği bütün oyunları deneyecek. Son gücünü kullanacak. Hep ertelediği, geriye sakladığı, gününü, yerini beklediği çıkışını yapacak. Cazgırlar, Ercihan döndü, diyecekler. Güreş alanlarının fırtınası yeniden döndü, sayın seyirciler! O handa Ercihan dan başka yaşayanlar da varmış. Yay boynuzlu öküzler, memesinden süt akan inekler, dama sığmayan atlar; ördekler, kazlar, tavus kuşları, sülünler, tavuklar, horozlar... Onlar da ilgi, sevgi bekliyormuş. Onlar da okşanmak istiyormuş. Onların da sıkıntısı, sorunları varmış. Onların da paylaşılacak yalnızlıkları varmış. Yiğit i görünce öküzler, inekler böğürüyor; atlar kişniyor; ördekler kazlar, tavus kuşları çırpınıyormuş. Yiğit in onlarla ilgilenecek, konuşacak, eğlenecek zamanı yokmuş. Onların ayaklandıklarını, kanatlandıklarını görüp, Günaydın, diyormuş. Ya da, İyi akşamlar! diyormuş. Sonra, doğruca devesinin yanına gidiyormuş. Onun sevgiye, ilgiye daha çok gereksinimi olduğunu biliyormuş. Günler, haftalar, aylar, mevsimler geçmiş aradan. 14