CHP Kadın Kolları Aylık Resmi Yayını Sayı: 2 - Kasım 2011 Tasada da Sevinçte de 88. Yılımızı Kutluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.
Meclis te Kadına Destek CHP TBMM Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, 23. Dönem de verdiği Kadını Şiddetten Koruma Kanunu Teklifi ni yeniledi. Sunulan kanun teklifi, medeni duruma bakılmaksızın, kadın ile erkeğin bir arada yaşamaları ve aralarındaki eşitsiz güç ilişkisi nedeniyle gerçekleşen ya da gerçekleşebilecek şiddetin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmasını amaçlıyor. CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesiyle İlgili Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Onaylanması İçin kanun teklifi verdi. Bilgehan, Sözleşmenin gecikmeksizin ve çekincesiz olarak, TBMM tarafından kabul edilmesi ve hayata geçirilmesi, kadınlarımızın beklentilerine bir ölçüde cevap olacaktır dedi. CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin e, Türkiye de çocuk anneler konusunda bakanlığınızca yapılmış bir çalışma var mıdır? Son 20 yıl itibarıyla iller bazında çocuk annelerin dağılımı nasıldır? diye sordu. CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı nın isminin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştirilmesi ve kadına yönelik şiddet, sığınma evleri ile ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in yanıtlaması isteğiyle iki ayrı soru önergesi verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, çocukları cinsel yönden istismar edenlere verilen hapis cezalarının artırılması için kanun teklifi verdi.toprak, teklifinde, çocuğa cinsel istismarda bulunanlara 15 yıla kadarhapis cezası verilmesini istedi. Kadın Bülteni Bakanı Bile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıgı Adından Sikayetçi, ) Fatma Şahin bakanlığa hızlı başladı. Açıklamalarıyla kadın örgütlerine adeta söz bırakmıyor. Örneğin, Ekim ayında Antalya da yapılan bir toplantıda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı nın adında kadın sözcüğünün yer almamasını kadın örgütlerine şikayet etti. İnsan düşünmeden edemiyor: Seçim e bir hafta kala çıkan Kanun Hükmünde Kararnamelerle Bakanlık teşkilatlarını alt-üst eden hangi partiydi? Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı nı ortadan kaldırarak bakanlıklarda kadının adı yok dedirten AKP değil miydi? Yine de Sayın Şahin i kutlamalıyız: Birincisi, kadın STK ların şikayetlerine fırsat bırakmadan, ben daha fazla şikayetçiyim diyebildiğinden. İkincisi, AKP içinde yeni bakanlıkların problemli olduğundan söz edebilmiş tek bakan olduğundan. Denebilir ki, bu Fatma hanımın son vekilliği. Ayrıca siyasette bakan bile oldu, daha ne bekleyebilir? Ne derseniz deyin. Ekonomi Bakanı nın ekonominin ihracata indirgenmiş olmasına ses çıkaramadığı AKP de O şikayetçiyim dedi. Bakalım Başbakan hatadan dönecek mi? Yoksa bu açıklama bir gaz alma, bir danışıklı döğüş mü? 2
Sayı: 2 / Kasım 2011 Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olmak, Van a Ercis e, daha fazla sahip çıkmak demektir.. AKP Hükümeti nin Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal etmesini kınayan ve bunun, Cumhuriyeti anlamamak, Cumhuriyetin erdemlerini bilmemek olduğunu belirten Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu nun mesajı şöyle; Cumhuriyetimizin 88. yıldönümünü kutlamaya hazırlanırken şehitler verdik, Van da, Erciş te yüzlerce insanımızı kaybettik, binlerce yaralımız var Elbette acımız büyüktür. Ama bu büyük acıları gerekçe göstererek Cumhuriyet törenlerini iptal etmek doğru değildir. Çünkü Cumhuriyet tasada ve kıvançta beraber olmak demektir. Ayrıca Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesi olmak, Van a Erciş e daha fazla sahip çıkmak demektir. Unutulmamalı ki, Cumhuriyet, Uluslaşma yolunda attığımız en büyük adımın hatırlanmasıdır. O adımın gerisinde yaşanmış büyük acılar, büyük felaketler vardır. O adımın gerisinde binlerce şehidin kanı vardır. Cumhuriyet Bayramları, bu andın her nesil tarafından tekrarlanışıdır. Bu törenler yeni kuşaklara millet olmanın hazzını yaşatır kıvançta ve tasada bir olmayı öğretir. Cumhuriyetin ruhunu anlamayanlara, bu büyük millet hak ettiği dersi mutlaka verecektir Aylardır hemen her gün şehit acısı ile yanıyordu yüreklerimiz, acımız taptazeydi. Yaralarımızı sarmaya çalışırken, terörü lanetlemeye, Cumhuriyete sahip çıktığımızı haykırmaya devam ederken, 23 Ekim Pazar günü Van dan gelen acı haberle sarsıldık. Van'da meydana gelen deprem, ülkemizi acıya boğmuş, yüreklerimizi bir kez daha yakmıştı. Gün, bu büyük felaketin acısını sarmak için elele olmak günüydü. Ülkemizde ard arda yaşanan bu acıların son olması dileğiyle, şehitlerimize ve depremde yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, tüm ulusumuza sabır ve başsağlığı diliyorum. Cumhuriyetimizin temeli, akıl ve bilimdir. Ancak yaşadığımız felaketler bize göstermektedir ki, bu değerler yok edilmek istenmektedir. 29 Ekim 2011, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 88. yıldönümü. Üniversitelerimizin, bilim kuruluşlarımızın, dünya çapında bilim insanlarımızın sayısı gittikçe artıyor. Ama ülkemiz akıl ve bilimle değil, rant ve çıkar güdüleri ile yönetiliyor. Gelişmiş ülkelerde can kaybına yol açmayacak doğal felaketler bizde ağır sonuçlar doğuruyor. Bunun nedeni denetimsizlik, duyarsızlık ve sorumsuzluktur. Ülkemizde yaşanan trafik kazalarında da aynı nedenlerle hergün insanlarımızı trafik canavarı na kurban vermiyor muyuz? Sivas İl Kadın Kolları Başkanımız Nesrin Oltulu Karababa yı da böyle bir trafik kazasında yitirmedik mi? Partimize gönül ve emek vermiş, yıllardır Sivas ta parti yöneticisi olarak hizmet etmiş, aydınlık yarınlar için mücadele etmiş olan değerli yol arkadaşımızın aramızdan koparılışının nedeni de aynı sorumsuzluk, duyarsızlık ve denetimsizlik değil mi? Trafik kazaları aslında kaza olmaktan çok cinayet niteliği taşımıyor mu? Değerli arkadaşımız Nesrin Oltulu Karababa yı burada rahmet ve minnetle anıyor, ailesine ve tüm CHP örgütüne sabır ve başsağlığı diliyorum. Sevgili arkadaşımızın mücadelesini devam ettireceğimize aziz anısı önünde bir kez daha söz veriyoruz. Cumhuriyetimizin 88. yıldönümünü, ulus olarak bir kez daha ateşle imtihan edildiğimiz bu zor günlerde, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyetimizi ve Ulusumuzu sonsuza kadar koruyacağımız ilkesinden yola çıkarak kutlayacağız. Cumhuriyete can veren kadınlarımız, Atatürk devrimleri ile eşit vatandaş olarak tanındıklarını ve bütün dünya kadınlarının gıpta ile baktıkları bir konuma kavuştuklarını hiç unutmadılar. Cumhuriyet ve Kadın, birbirini tamamlayan, biri olmazsa diğeri de var olamayacak iki varlık oldular. Cumhuriyetimize can veren Kadınlarımıza, Cumhuriyet can verdi. Ve Kadınlarımız Cumhuriyetimizi korumak için canlarını vermeye hazırlar, bütün dünya bunu böyle bilmeli... 3
Kadın Bülteni. Kadın Kolları Illerde Nasıl Çalısır?, Ülkemizde rakamsal verileri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) topluyor ve yayınlıyor. Bu kurumun verdiği rakamlara göre, 2010 yılında nüfusumuzun 36 milyonu kadın. Ülkenin yarısı kadınlardan oluşuyor. Toplam 36 milyon kadından 27 milyonu 15 yaşın üstünde ve çalışabilir durumda. Diğerleri daha çocuk ya da artık çalışamayacak kadar yaşlı. 27 milyon kadından, gerçek anlamda yalnızca 4 bini çalışıyor; yani bütün kadınların %11 i, çalışabilir durumdaki kadınların ise % 15 i. TÜİK, kadınların % 15 inin değil, % 27 sinin çalıştığını söylüyor; bu oranı tarlada ücretsiz aile işçisi kadınları ı da ekleyip buluyor. Böylece, kadınların istihdamdaki payları bakımından, 136 ülke içinde 131. sırada olmanın utancını gizlemek için nafile çaba gösteriyor. Çalışabilir durumdaki kadınların % 44 ü ev kadını. Sayıyla söylersek, ev kadını sayımız 12 milyon kişi. Kadınlardan 2 milyonu aşkın kişi, kadınlığın zorluklarına ek olarak bir de engelli. CHP Kadın Kolları, işte evlere ve tarlalara kapatılmış böyle bir kadın dünyasını örgütlemek görevi ile karşı karşıya bulunuyor. Nasıl Yapabiliriz? CHP kadın örgütlenmesinin amacı, öncelikle CHP nin kadın üye sayısını ve etkin kadın üyelerini artırmaktır. Günümüzde öncelikli görevimiz, mevcut üyelerimizin gücünü ve etkinliğini artırmaktır. CHP üyelerinin % 25 i kadınlardan oluşuyor. Toplam 250 bin kadın üyemiz var. Yetişkinler açısından bakarsak, kadın nüfusun yüzde 1 ine yakın bir kısmına, onları üye yaparak erişmiş durumdayız. Bu, heyecan verici yüksek bir orandır. O halde CHP Kadın Kolları nın, mevcut üyeleri donatmak ve onları siyasal mücadelede daha etkin hale getirmek gibi öncelikli bir görevi vardır. Bunun için CHP Parti Okulu ile işbirliği içinde, kararlı ve sürekli bir parti içi eğitim seferberliğine girişmeliyiz. Üye sayımızı artırmak amacımızı ise, asıl olarak genç çalışmaları gerektiği anlatılmalı; ilçelerinin yapısı hakkında bilgilenmeleri sağlanmalı; parti içi eğitim verilmelidir. İlçedeki her belde, köy ve mahallelerde temsilci bulma ve görevlendirme yapmak gerekir; bu temsilcilerle hangi aralıklarla nasıl çalışılabilir? Temsilciler ne yapmalı; ne yapabilirler? İlçe kadın kolu yönetim kurulu üyeleri arasında nasıl bir işbölümü yapılabilir? Bütün bu çalışmalar ve ihtiyaç duyulan eğitimlerin verilmesi konusunda Kadın Kolu Genel Merkezi ve Parti Okulu ndan doğrudan yardım istenebilir. İl kadın kolu yönetimlerimiz, ilin tüm ilçelerinde ve ilçelerin en uzak köylerinde kadınlara ilişkin neler olup bittiğini ildeki basın-yayın organlarına ulaştırmayı; sorunları göstermeyi; çözüm yollarının neler olduğunu anlatmayı başarmalıdır. Bunun için ilçelerle sıkı ilişki ve ilde ayda bir yazılı ya da sözlü basın açıklamaları yapmak en etkili yoldur. İlin en uzak köyündeki bir sorunu il halkına mal edebilen bir il kadın yönetimi, ildeki tüm ilçeler ve tüm yerleşmeler için adeta bir çekim merkezi olacaktır. Bu bir kez başarılırsa, kadın örgütlenmesi için pek çok engel de kendiliğinden aşılmış olacaktır. İl düzeyinde örgütlenme, anakademe ve gençlik kolu ile birlikte dayanışma, işbirliği, eşgüdüm içinde yürütülmelidir. Anakademe ve gençlik kolu örgütlerine, bir üçleme olduğumuz ve CHP nin bu üçleme birlikte çalışırsa başarıya erişeceğini anlatmayı başarmalıdır. 4
Sayı: 2 / Kasım 2011 Son olarak, kadın kolları yönetimleri elbette muhtarlıklar belediyeler il özel idaresi kaymakamlıklar valilikler ile sürekli temas ve işbirliği içinde olmaya özen göstermelidir. Ne var ki, uygulamada bütün bu birimlerin, kadın örgütlerinin hep yardım destek isteyen yapılar olduğu kanısı taşıdıkları sır değildir; çok haksız da sayılmazlar. Kadın kollarımızın bu duruma son vermeleri gerekir. Başka kurumlardan sürekli ve çoğu zaman da karşılıksız talepkarlıktan vazgeçilmelidir. Bunun yollarından biri, yöredeki sorunları kamuoyuna mal etmek olabilir: Kadın cezaevlerinin ya da cezaevindeki kadınların durumu; ana-çocuk sağlığındaki boşluklar; ebe yoklukları; okula gidemeyen kız çocukları sorunu; yöredeki engelli annelerinin çıkmazları; tarımsal alanlarda dayıbaşılık emrindeki tarla-bahçe işçiliğinin açmazları; vb.. Kadın kollarının öncelikli görevi bu sorunları çözmek değildir; zaten pekçok konuda çözüme kendi gücü yetmez. Ama görülmeyen, görmezden gelinen, dile getirilmeyen sorunların gösterilmesi ve çözüm talep edilmesi, kimi durumlarda kimsesizin kimsesi olmak ve gündemi belirleyip başkalarını bunun etrafına toplamak, başlıca siyasal mücadele türlerinden biridir. Son Söz AKP, on yıllık iktidarının son dönemini yaşıyor. Silkelendiğinde düşecek. Hem bu görevi yerine getirmek hem de iktidara hazırlanmak için, kadın örgütlenmesinin boşluklarını hızlı ve sağlam biçimde doldurmanın zamanıdır. Güzel günler göreceğiz, güneşli güzel günler 1970 1979 Arası Kadın Kolları Kurultaylarında Seçilen MYK Üyeleri.. HER BIRINE AYRI AYRI SÜKRANLARIMIZLA.., 5
SAFAK, ÖGRETMEN.. ) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in açıklamasına göre öğretmen açığı 150 bindir. Atanamayan öğretmen sayısı ise 350 bin dolayındadır. Her yıl mezunlarla hızla artmaktadır. Eğitim Fakültelerinde yıllarca emek vererek mezun olan gençler ya öğretmen diplomasıyla işsiz sokaklarda gezmekte, ya kendi mesleği dışındaki işlerde çalışmakta ya da özel okullarda, dershanelerde olumsuz koşullarda ve düşük ücretlerle sömürülmektedir. Bakanlığın kapısında çaresizliğini haykıran, atanamadığı için intihar eden, atanamadan, öğrencilerimle birlikte olmak istiyorum diye diye ölen ŞAFAK ÖĞRETMEN yeterince vicdanları sızlatamadı ki hala atamalarla ilgili bir proje ortada yok. Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen açığını gidermek için kadrolu öğretmen atamak yerine, mevsimlik işçi gibi ücretli öğretmen çalıştırmasıyla öğretmenlik mesleğinin onurunu ayaklar altına almaktadır. Sözleşmeli, düşük ücretle çalıştırılan öğretmenlerle eğitimin kalitesi de tartışılacak duruma gelmiştir. Bütçe yetersiz, 'kadromuz kısıtlı' söylemleri ile öğretmen ataması yapamadıklarına mazeret bulurken ithal öğretmen gibi ucube projeyi ortaya atmışlardır. Kadın Bülteni TDK YA ÖZGÜRLÜK! Atatürk tarafından 1932 de Türk Dilinin geliştirilmesi için kurulan Türk Dil Kurumu, 12 Eylül darbesine kadar bilim adamları, aydınlar, yazarlar tarafından desteklenen özerk bir kurumdu. Tüm devrimler gibi Dil Devrimi nin de sürekli gelişim isteyen bir eylem olduğunu kavrayamayan zihniyet, darbeyle birlikte önce kurumu kapattı, daha sonra devlete bağlayarak dernek özelliğinden çıkardı. Kurum bu süreçten sonra atıl yapısıyla sadece yeni sözcük üreten bir devlet dairesine dönüştü. Dilin gelişmesi, düşüncenin gelişmesi ve hatta özgürleşmesiyle paralel yürümektedir. Bu bağlamda sorulması gereken soru; Zaten özgür olmayan Türk Dil Kurumu yla dilin yani düşüncenin özgürleşmesi nasıl mümkün olacaktır? Günümüz gençliğinin kullandığı ve yabancı kelimelerle gitgide bulanıklaşan bir Türkçe ye kim sahip çıkacaktır? Ortak dil, düşüncesi, kökeni, inancı farklı insanların anlaşabilmeleri ve aynı toplumda yaşayabilmeleri için tek çözüm yoludur. Günün koşullarına uygun bir şekilde yeniden yapılandırılarak gençlere ulaşacak, sosyal medyayı en iyi şekilde kullanarak dili sevdirecek, özendirecek, her alandan bilimadamının, aydının, yazarın katılımıyla 80 öncesi özgün halini alacak bir Türk Dil Kurumu hepimizin özlemidir. TDK ya özgürlük, düşünceye özgürlüktür 6
Sayı: 2 / Kasım 2011 Bu Yasanılanlar, Kader Degil KADIN BAKIŞI Her perşembe 12:00-13:00 ) Ülkemiz yine bir depremle sarsıldı. 23.10.2011 Pazar günü, öğle saatlerinde merkez üssü Van a bağlı Tabanlı Köyü olan ve 7.2 büyüklüğündeki deprem sonucunda, başta Van il merkezi olmak üzere, Erciş ilçesi ve ilçeye bağlı bir çok yerleşim merkezinde yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, evsiz kaldı. Bir doğa olayı olan deprem yine bir afet e dönüştü. Geçmişte yaşanan acılara ve Türkiye nin deprem gerçeği ile yaşamak durumunda olduğunun bilinmesine karşın, yetkililerin bundan yeterince ders almadığı bir kez daha anlaşılıyor. Deprem sonrası görüntüler, yerel yönetimler, kentleşme ve yapı denetim sistemine ilişkin mevzuat ve uygulamadaki eksiklikleri gözler önüne serdi. Depremde yıkılan binaların arasında yeni yapılan çok katlı binalar ve kamu binalarının ( ilköğretim okulu, sağlık ocağı, öğretmenler lokali vb.) olmasının en önemli nedeni, yapı denetiminin yeterli olmaması. Üstelik, yapı denetiminde Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan son düzenlemeler, köylerde ruhsatsız yapılaşmanın (okullar dahil),bir başka deyişle devlet eliyle çarpık yapılaşma nın önünü açarak bu konuda ki sorunların daha da derinleşmesine neden olacak. Ne yazık ki, yerleşmelerimizin denetimsiz ve planlama disiplininden uzak bir yaklaşımla kentleşmesini, akıl almaz bir rant hırsıyla yapılaşmasını önleyici kamu politikaları geliştirilmedi. Bu gün yaşadıklarımız kader değil, insana değer vermeyen politikalar ın sonucudur. Özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden sonra, ilgili meslek odalarınca siyasi iktidarlar göreve çağırılarak, devlet kurumlarının ve toplumun depreme hazırlıklı hale getirilmesi gerektiği vurgulanmış, Türkiye nin mevcut yapı stokunun deprem yönetmeliğine uygun olmadığı, yapı envanterinin çıkarılarak gereken önlemlerin acilen alınması gerektiği sürekli olarak dile getirilmişti. Bizim deprem sonrası verilen acınızı paylaşıyoruz demeçlerinden çok, deprem öncesi, depremin afet olmasının önüne geçecek ciddi önlemlere; yaşadığımız kentlerin ve köylerin, içinde oturduğumuz evlerin, çalıştığımız işyerlerinin, kısaca, yaşam çevrelerimizin sağlıklı ve güvenli hale getirilmesine ihtiyacımız var. Sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamak bu ülkede yaşayan herkesin hakkı. Yakınlarını kaybedenlere sabır ve başsağlığı, yaralıların en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını diliyoruz. Toplum olarak bu zor günlerimizin birlik ve dayanışma ile aşılacağına inanıyoruz. Öneriyoruz! Ruhun şad olsun.. Hikmet Bila 1919-2009 CHP KÜNYE Anadolu Bulvarı No:12 Söğütözü/ Ankara Telefon: (+90) 312 207 40 85 Faks: (+90) 312 207 41 02 E-posta: chpkadin@chp.org.tr Web: www.chpkadin.chp.org.tr CHP adına sahibi : Zeki Erkan Yazı İşleri Müdürü : Ekrem Kurt Yayın Sorumlusu : Ulun Havva Kayı Yayın Kurulu: Prof.Dr.Birgül Ayman Güler, Zühal Samlı, S. Nazik Işık Adres: Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Sosyalist Enternasyonal Kadın üyesidir Bu derginin basımı için ağaç kesilmemiştir Kadın Bülteni Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Resmi Yayın Organıdır. Tüm hakları saklıdır. 7
1957-2011 Basarı Öyküsü, Sivas İl Kadın Kolları Başkanımız Nesrin Oltulu Karababa yı rahmetle anıyoruz.. HİÇ UNUTMAYACAĞIZ... CHP BUTIK SAKARYA Sakarya CHP Kadın Kolları, Esen KUTLUATA öncülüğünde 9 Kasım 2010 tarihinde ihtiyaç sahibi kişi ve ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 2.el destek komisyonu kurmuş ve çalışmalarına başlamıştır. Yaklaşık 5.000 kişiye ulaşılmış, çeşitli yardımlarda bulunulmuş, bir kısmı da partimize üye olarak kazandırılmıştır.. KADINA ÇIÇEK Eski Adalet Bakanı nın danışmanı Emekli Hakim Nusret Çiçek, Vakit Gazetesi ndeki köşesinde; Sokaklar, dar pantolon giyen kadın popoları ile iğrenç bir manzara sergilerken, benzer manzaralar meclis çatısı altına taşınıyor yazarak tüm kadınların tepkisini topladı. İnsani müdahale yi destekleyenler demokrasi havariliğine soyunanlar LİBYA YA ŞERİAT GETİRDİLER! ileri DEMOKRASİ(!) nin ÇOK EŞLİLİK SERBEST BIRAKILDI PARASIZ KADINA EGITIM ÇIÇEK ISTEMEK ilk uygulaması: Türkiye de suçken, Şili de bu yolda Bakan deviren öğrenci hareketi lideri Camila Vallejo : Başkanı devirene kadar, tüm öğrenciler haklarını alana kadar devam mesajı verdi. )...