Sezer Çalışkanoğ. - şiirler - Yayın Tarihi: 19.6.2012. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat



Benzer belgeler
Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YÜKSEL ÖZDEMİR. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Arapgirli Haşim Koç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Akın Uyar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

YALÇIN ÖZDOĞAN. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Polat Gürgen. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Günaydın, Bana şiir yazdırtan o parmaklar. ( ) M. Mehtap Türk

Muzaffer Asiltürk. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ömer Turhan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Buse Akbulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Murat Çelebi 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Ali Aktar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

En güzel 'Anneler Günü' şiirleri

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Cemil Kara. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Çiğdem Başar. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Sabuhi Rahimov. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Şiir. Kategori: Şiir Cuma, 23 Nisan :15 tarihinde yayınlandı. Gösterim: / 7 Phoca PDF 1. SEN (1973) Senden, senden, hep senden,

Yücel Terkanlýoðlu. HTML clipboard. Yaþamadýklarýndýr Dünyan! Uykuyla geçirdiðim her an, Benim için yitik bir zaman. Rüyayla devirdiðim kazan,

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

İnci Uluçay. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Hakan Gökbaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

ALTIN BALIK. 1. Genç balıkçı neden altın balığı tekrar suya bırakmayı düşünmüş olabilir?

Nafiz Diba. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Adım-Soyadım:... Oku ve renklendir.

Tuğrul Tanyol. Beyaz at. Sönmüş kentleri dolaştım sessizlikte Boş meydanları, kirli sokakları Herkes kendi yankısının peşinde

Numan İstanbul. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Müslim Uyğun. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Soner Güncan. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ay Yine Gecikti. Ferhat Şahnacı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Aylin Adıgüzel. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül :55

5 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, fiziksel özelliklerim nelerdir? Vücudumuzun bölümleri ve iç organlarımız nelerdir? Ne işe yarar?

İntikam. Ölüm Allah ın Emri

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Yýldýz Tilbe 1 ADAM OLSAYDIN. Söz-Müzik: Yýldýz Tilbe. Sevdim olmadý yar, küstüm olmadý yar. Kendini arattý, beni bulmadý yar

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Şiir BEZ BEBEKLE KUKLASI. 2. basım. Resimleyen: Burcu Yılmaz

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

Yusuf Demir. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehtap Uyanık. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

HİKÂYELERİMİZ FEN VE MATEMATİK ETKİNLİĞİ

OKUMA ANLAMA ANLATMA. 1 Her yerden daha güzel olan yer neresiymiş? 2 Okulda neler varmış? 3 Siz okulda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

Uğur Akkaş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Devrim Mehmet Pattabanoğlu

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

İsim İsim İsimlerin Tamamlanmış Hali

Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama gerçek anlam denir. Kelimelerin sözlükteki ilk anlamıdır. Bu yüzden sözlük anlamı da denir.

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

ABDULLAH ALİYE CAN ANAOKULU ÇİÇEKLER SINIFI. Nİsan AYI BÜLTENİ. Sevgİ Kİlİmlerİmİz

Günler süren yağmurdan sonra bulutlar kayboldu. Güneş, ışıl ışıl yüzünü gösterdi. Yıkanan doğanın renklerine canlılık gelmişti. Ağaçlardan birinin

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

Sevda Altunsoy. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

KÜLTÜR SANAT-MAVÝ KARANFÝL-127

TEK TEK TEKERLEME. Havada bulut Sen bunu unut

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

İSTİKLÂL MARŞI'MIZ. Her milletin bir milli marşı var fakat bizimkisi ayrı. Bizimkisi İstiklal Marşıdır, başka yazılamaz gayrı.

Berk Yaman. Demodur. Kırmızı yazılar sizin sipariş verirken yollamış olduğunuz yazılardır

Insanı başa taç yaptım. Ne eğildim, ne de saptım. Acılardan ilaç yaptım. Aşık Şahturna Hayatı ve Şiirleri

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

CÜMLE BİLGİSİ. ( Cümle değildir. Anlamı yok)

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

ÇALIŞKAN ARILAR EKİM AYI EĞİTİM PROGRAMI 1.HAFTA NELER ÖĞRENECEĞİZ HAFTANIN KONUSU:OKULUMUZ

Ali Yılmaz 2. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

2. Sınıf Kazanım Değerlendirme Testi -1

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi

Paragraftaki açıklamaya uygun düşen atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

3 YAŞ AYIN TEMASI. Cinsiyetim, adım, özelliklerim, görünümümdeki değişiklikler nelerdir?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

KURALLI VE DEVRİK CÜMLELER. --KURALLI CÜMLE: İş, hareket, oluş bildiren sözcükler cümlenin sonunda yer alıyorsa denir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

Birbirimize anlatacağımız ne çok şey var; düşündünüz mü? İşte bu yazma nedenlerimden biri. İlki...

Zengin Adam, Fakir Adam

Firuze Keleş. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yüreğimize Dokunan Şarkılar

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

Adım Tomas Porec. İlk kez tek boynuzlu bir at gördüğümde sadece sekiz yaşındaydım, bu da tam yirmi yıl önceydi. Küçük bir kasaba olarak düşünmeyi

DERİNSU ANAOKULU Haziran Ayı Eğitim Bülteni

Gülmüştü çocuk: Beni de yaz öyleyse. Yaz ki, kaybolmayayım! Ben babamı yazmamıştım, kayboldu!

5 YAŞ VE HAZIRLIK SINIFI EKİM BÜLTENİ

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU MELİKE DAĞ

Özel Gebze Eğitim Kurumları Öz-Ge Gündüz Bakımevi ARILAR GRUBU

T.C. M.E.B ÖZEL MANİSA İNCİ TANEM ANAOKULU DENİZ İNCİLERİ SINIFI

ÖZEL NİLÜFER ANAOKULU BUKET SARICA

Transkript:

- şiirler - Yayın Tarihi: 19.6.2012 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.

(1986 -) 1986 Hendek doğumlu olan Türk şair- yazar ve öğretmen. 2009 yılında Sakarya Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü nden mezun oldu. İlk kitabı Zerre Zerre Ziyan ı 2006 yılında çıkardi. 2007 yılında çeşitli şiir antolojisi kitaplarında şiirleri yayınlanmıştır. Ve yine birçok edebiyat dergisinde şiir ve öyküleri yayınlanmıştır. 2009 yılında kurucusu olduğu Hantek Edebiyat E-Dergisi'nde de Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. Şiir de önce kafiye tarzını benimsedi, sonra serbest ve sembolizm karışımı kendine has bir üslubu benimsedi. Her geçen gün kendini geliştiren şairimizin henüz çıkmamış ve e-kitap formatında birçok roman ve şiir kitabı çalışması vardır. Şuan çeşitli internet ve edebiyat dergilerinde yazıları, öyküleri ve şiirleri yayınlanmaktadır. Ve bazı sitelerde köşe yazarlığı yapmaktadır. Eserleri: KİTAPLARI Zerre Zerre Ziyan Şiir Kitabı - 2006 Aşiyan yayınları E -KİTAPLARI Çeşitli şiir, roman ve denemeleri yayınlamıştır. ŞİİRLERİNİN YAYINLANDIĞI ANTOLOJİ KİTAPLARI TÜRK ŞAİRLERİ ANTOLOJİSİ 4.CİLT - 2007 TURUNCU ANTOLOJİ - 2007 BİOGRAFİSİNİN YAYINLANDIĞI GAZETELER Gazete BAYRAK ADAPOSTASI ÇALIŞMALARININ YAYINLANDIĞI GAZETELER Gazete BAYRAK ÇALIŞMALARININ YAYINLANDIĞI DERGİLER

Çağdaş Ekin Dergisi Körpe Kalemler Dergisi Hantek Edebiyat Dergisi Haksöz Dergisi Düşle Edebiyat Dergisi Kurtuba Dergisi Zemheri Edebiyat Dergisi Hicran Dergisi Minare Edebiyat Dergisi Gri Dergi Renkli Dergi WEB SİTE: www.sezercaliskanog.tr.gg İLETİŞİM: sezercaliskanog@gmail.com

Göğe Doğru ' Tüm dehlizleri katletmeye yetti İçimde yükselen tansiyonun ateşi Tahrikçi vahşetin ortasında Düpedüz ölüme terk edildi Göğe sığındığım anlardandı Ellerime yağmur yağdığında

Göğe Doğru ' 1 Dakika ' Yarını belli olmayan bir yaşamda Saklı tuttuğumuz ne? Var zannedip yok olan hayatların Günahı ne? Yok yarın! Yok umut! Yaşam sadece 1 dakika Gülmeyi özlediğinde...

Göğe Doğru ' Aşkın Atomları ' Aşkı; Atomlarına ayırdım... Bir de baktım ki Ne göreyim? Yalan yalan yalan... Çekirdeklerini; Tohumundan sıyırdım... Bir de baktım ki Ne göreyim? Yalan yalan yalan...

Göğe Doğru ' Başka Ağaçlara Toprak ' Boş ver bırak gitsin sevdan Bırak ellere yar olsun. Senin yanında Bir mayın gibi Duracağına Gitsin de başka ağaçlara toprak olsun!

Göğe Doğru ' Beyaz Yorgan ' Omuzları ağırtan tabutun Ağır geldi yoldaşlarına İnsanlar sana son görevini İsteksizce yerine getirirler Yuvarlanıyorsun toprağına işte Üstü pislenir sosyete amcanın İndirmez bu yüzden seni çukuruna Ve sen kefenler içinde Rabbine hesap verdin... Yapayalnız... Bir beyaz yorgan içinde ıslak... Çürümüş geçmişinle...

Göğe Doğru ' Bir Avuç Dolusu Bozuk Para ' Bugün bayram baba Ağaçlar ıslak, kuşlar ölü, camiler dolu Eski tadı damağımda bir tatlı gibi Tat vermiyor Kapımızda çocukluğum olmayınca Bugün bayram baba Kabirlere akın olur kuran okunur Babalarının elini ömürlerinde bir kere öpemeyenlere Sessiz sessiz ağlayan mezar taşları bakar Bugün bayram baba Bir avuç dolusu bozuk para Birazda o meşhur bayram şekerleri Gözleri neşe dolu çocuklar mutlu Avuçlarında bir avuç dolusu bozuk para Ve birazda o meşhur bayram şekerleri

Göğe Doğru ' Birde Senin İçin Hayalet ' Kayıp Çocukluğumu buldum ellerinde... Ellerim olduğunda, yağmur Bana yetti sonunda Oluk oluk içtim Bir asırdır beklediğim damladan Mutluluktan Birde... Birde senin için hayalet...

Göğe Doğru ' Bombalar Üzerimize Düşmeden Önce ' Bazen bir direnişçi olurum Bazen ezilen, Bazen direnen ikilemlerinde solarım yaşamın, Doğasına inat boğulası katillerin Yeni bir türkü doğdu dilimde Güllelerin ortasında, Kurgusunu henüz kurmamıştım Henüz doğmamıştım sevince, Henüz ben ölmemiştim, henüz gülmemiştim. Bir lokma ekmeği çok gördüler bana Bombalar üzerimize düşmeden önce

Göğe Doğru ' Dejavu ' Tanımaz oldum kendimi Acaba ben kimim? Yarını göremez oldum Yarınlar niçin? Boğulunca,ağlayınca Kendi dejavumda kaybolunca

Göğe Doğru ' Deliren Zaman ' Diyar ki Ellerinde beni büyüten ana Verir hayat Sütünü kurumuş toprağında Kırağında Açar zamanın doğumu Yere düşmüş Kaybedilen toprak gibi Gelir ansızın Gelecek olan boğumu... Başkaldırır, haykırır Susturulur Susuzluğunda toprak gibi delirir, Çatlar küheylanına inat Söyler içindeki nameyi, Mırıldanırken deliren zaman...

Göğe Doğru ' Gard ' Gardımı almadan yaptığım hamle Bozguna uğrattı şimdi tinimi Son ruhani mefta öldü yüzümde Çoktan nakavt olmuşum... Bu fani çölde...

Göğe Doğru ' Geçmişe Küs ' Bayram bugün bayram Çocukluğum küs geçmişe Acaba hangi bayramda Öpeceğim elini geçmişin?

Göğe Doğru ' Göz Yaşlarına Teslim ' Kara gözlümsün artık benim Ayrılmam senden bir daha Sana yemin! Gönlümün tacısın! Artık orası senin yerin! Öksüz bırakmam bir daha seni Artık gülümse ve sevin! Bilki gülüm! Sen ağladığında gözlerim! Gözyaşlarına teslim!

Göğe Doğru ' Güle Yapılan Savaş ' Derdin nedir? denildiğinde, Sadece Sallanan serseri bir kafadan çıkan İki kurşun sıkılır size Öldürücü sözlerin Zehirli dansında kahrolan bir kişi var Sen deli çocuk! Tam adını bilinmeyen kişi Sana ne denir? Senden başka sana bakanlara Bir demet gül ol Bir çiçek aç Ve birgün silahlar patlayınca tabutlar üstünde öl! Ve soğuk bir çamura gir! Güller ağlamamalı dikenine rağmen

Göğe Doğru ' Hak Etmek İçin ' Şayet Zamanı ellerimle boğarsam Bu savaşı kazandım demektir. Madalyam Yüreğimde bayrağını açmışsa eğer Bayrağımı tabutuma sarmayı Hak etmişimdir

Göğe Doğru ' Hayat Beni Anlamadı Ben Hayatı ' Kanına karışan zehir gibi Tükenen cümlelerimden sonra ölmek Aynalar harbiden düşman olur artık Hala sokaklardadır aklım Ve hala sen sensindir, yaşama inat! Bir sorun var dersin doktora Hayat Beni Anlamadı Ben Hayatı

Göğe Doğru ' İçebakış ' İçindeki o ışık sönmesin sakın Bir kibrit çöpü gibi taşı hep cebinde Islak olabilir uçları olsun tutuşur yine Tutuşmaya hazırdır sen bilmezsin Evet! Sen bilmezsin onları Onlar bir vardır bir yoktur

Göğe Doğru ' Kesik Parmaklı Piyanist ' Baştan başlanmayan oyunlardadır cesetleri Sorunların açtığı gediklerden Fışkıran kanlardandır eserleri İçe açılan bir dış, Dışa vurulan bir kilitdir yürekleri Ve ses vermez piyanistler Kesilen parmakları yüzünden...

Göğe Doğru ' Kin ' Önce göz yaşlarınız yalandı Sonra bakışlarınız... Kızlara güven olmuyor! Boşa bu çığlıklarınız...

Göğe Doğru ' Kural ' Kuralları önceden belli olmayan kadınlarla, Oyun oynamaktan bıktım! Aynı taktik, aynı kader... Bir ömür böyle sürüp gidemez... Haydi! Dürüst bir yuva kuralım! Kuralları önceden belli olan...

Göğe Doğru ' Kurtuluş Sürgünlerde Gibi ' Nazıma Fesat dünyanın fesat çocukları Freudu haklı çıkarma yarışına girdikçe Ben Mevlanayı savunmakta yalancı sayılmaktayım Umut! ne olur beni dinle Senden başka dostum kalmadı yarınlarda Senden başka kalmadı hesabım Ödenecek tek kuruş borcum yok düne Artık vaaz vermekten bıktım! Bindiği dalı kesenlere! Deliren zamanın deli çocuğu Nankör insanların nankör nefislerine kurban edildiler. Haram helal olmuş Helal Haram diyor ya Nazım İşte ben o zamana erdim be Nazım Kurtuluş sürgünlerde gibi...

Göğe Doğru ' Kuyu ' Çıldırış ortasında kalan deliler gibi bakarım aynaya Ölür sanırım uykumu satınca gündüze Örtün üzerimi tahtalarla örtün! Örtünde alıştırayım bedenimi Girecek olduğu kuyuya...

Göğe Doğru ' Küresel Şiir ' Geçmişe gittikçe Gelecekteki yaşayacaklarımız önümüze hepten ölüm getirir... Gittikçe küreselleşen değil! Gittikçe yalnızlaşan bir varlık oluyor dünya... Ye... İç... Ve unut!

Göğe Doğru ' Öksürüklerimin Coğrafyası ' Kan damlatan bakışların sardı Dört bir tarafımı Ben şimdi neyleyim? Öksürüklerimin coğrafyası Kapladı içimde büyük bir yara Hasta ruhumu nasıl iyileştireyim?

Göğe Doğru ' Savaşmak Gerek Usanmakla ' Savaşmak gerek usanmakla Bırak zaman zehirle yorulsun Bırak atı alan Üsküdar ı geçsin Her defasında ayağa kalkmak gerekir Her defasında yere düşersen eğer

Göğe Doğru ' Soyut Memleket ' Başımı Dayayınca arabanın camına Tek bir damla göz yaşı içinde Acılarımı hatırlarım... Şakaklarımdan, Ecel terlerim yürürken Bir sen gidersin geriye Bir de ben giderim ileriye Yolların kaybolduğu O soyut memlekete...

Göğe Doğru ' Şiddet ' Gül kokan çocuklar gülümsemediler Fiziksel şiddetin ortasında sönen Bir gülle gibi gömüldüler. Her birinin başına bir karanfil diktim Bir karanfil diktim Belki lazım olur Belki yazık olur Ellerini, gözlerini Sevdiğim küçücük yüreğine... İçimdeki çekirdek Alarm veriyor... Her çocuğun yüreğini dinlediğimde...

Göğe Doğru ' Tedirgin ' Kâbusumsu rüyalardan sonraki Dönmüş gözlerden akan kan gibi... Gözlerin dönmesin uyurken Kendi kendini kovalayamazsın Saldırırsın Korkarsın Sistemsiz ve istemsiz yaktığın ateşlerde Can verebilmelisin Sürtündüğün toprakların, terazisinde Ağır gelebilmelisin... Yansıyan tedirginliğine inat...

Göğe Doğru ' Temiz ' Ah gece sensin ki benden yanlız Gündüze inat boğ kendini güneşe Suyun üstündeki nakış batmıyor Gözlerime çöken sensizlikten Ah gece ne olur doğma Ne olur hep kal öyle

Göğe Doğru ' Türkü Kız ' Bir göz açıp kapayana kadar erir hayat Ağlar geceler ellerinde Su üzerinde ebruli bir hayat seninkisi Denebilirse buna sanat Ah türkü kız ah Git uzaklara Gitte uğruna destanlar yazayım...

Göğe Doğru ' Ücra Köşem ' Gözlerime bakma bugün Gözlerimden korkarsın! Bugün ben, ben değilim Ücra köşem de Yalnız bırak beni! İçinde ki ateşi yakar seni! Bugün ben, ben değilim Ücra köşem de Yalnız bırak beni!

Göğe Doğru ' Yaşamak ve Ölmek ' Bağ bozumu ateş sarmadan şehri Bu şehirde kimse, kimse değildir Toprağa girmedikçe nefes Bu şehirde nefes, nefes değildir! Bir böcek gibi can veriyor Ellerine kan kokusu sinmiş belli Karşılaştığında en büyük ustası ile...

Göğe Doğru ' Yeni Gün ' Bir parça sevgi verin bana Cebimdeki kırıntılarımı kediler yedi Yosunlar buz tuttu bu sokaklarda Gül kokan semanın başından Yağmur düştü ellerime Çiselerken güneşin gözleri gözlerime Bir yudum su olsam keşke Girerdim hasretle toprağın derinliğine Sarardım sarmalardım seni yerin dibinde Sevilmemiş kırıntılarını aşkımın

Göğe Doğru ' Yılanın Koynu ' Bir dünya kurdum! Adı mutluluk oyunu Her gece yattığım yer! Bilmediğim bir yılanın koynu!

Hasrete Koşu ' Hiç bilmem ben sevilmeyi Hiç bilmem! Gözlerime değmedi göz karası ten Tükenmeden görmeliyim. Dağların arkasındaki hasreti... Yıldızlar üstümü örtmeden Gitmeliyim ay ışığına doğru

Hasrete Koşu ' Asimile ' Ruhum bedeninde asimile oldu! Kaçmak mı? Boşaaa... Dolu olan ne varsa avuçlarında Bana kalan,sadece Kurumuş gözyaşlarım...

Hasrete Koşu ' Avlu ' Doğumla başlayan, uzun avlulardaki yolculuğumuz Böceklerin de öleceği güne dek sürer O gün ise avlu biter ve köprüye geliriz. O öyle bir köprüdür ki; Saçtan ince, kılıçtan keskin Uzun avlulardan da geçtik! Geçerken yalnız da değildik Beyaz fethetmişti buraları Boynu kesilmeden böceğin Ceset açtığında yemyeşil çiçek Tabuta sığmadı havadaki ceset Sarı fethetmişti buraları Güneş geceden doğmadan önce Ve ensesinde çiçek açtı bahar. Bu bahar ayrılık vakti böceğin Yıllarca beklediğin bedenin En sonunda kendince tahrip edildi

Hasrete Koşu ' Cüzzamlı Kız ' Ağzı yüzü yaralar içinde Yalandan bir hayatın ortasında Hayatın boş, bedenlerimizin kiralık olduğunu Hiçbir şeyin yakın, her şeyin uzak olduğunu Anladığım gündü Cüzzamsız bir yürek değerdi Cüzzamlı bir bedene Hele ki seviyorsan yürekten!

Hasrete Koşu ' Çılgın Kız ' Çivi gibi batardı! Gözlerin gözlerime Salkımların çekerdi O kuytu mabedine! Dünyaları inlettiğim! Çivi gözlü çılgın kız! Gözlerinde ki ölüm oyunu Nasıl bir hız?

Hasrete Koşu ' Çoban Yolu ' Parıldayan gözlerin üstünden uçtu güneş Keskin bakışlı çocuklar bağırırken duvarlara Diğerleri Ellerinde yırtık defterler! Ve heyecanı yitik koyun gibi. Ölüme gidiyorlar! Çobanlarıyla beraber.

Hasrete Koşu ' Çünküler Arasında Kalan Ama ' Melodiler eşliğinde yapılan çakal danslar Bir işe yaramadı, Oysa ne kadar derindi Teline vurulduğunda hayat Anlamak yetmiyor Çünkü ile başlamak gerekir söze Çünkü ama- lar beni öldürüyor Çünküler arasında kalmış ama yı ben neyleyim?

Hasrete Koşu ' Dirilişler Hep Ezilişlerden Doğar ' Ağlama Şehit anası! Sensin ki elleri öpülecek Yüreği yıkık ama başı dik büyük kadın! Sen titreteceksin birgün o birgünü... Sende unutma yüreği yıkık babam... Dirilişler hep ezilişlerden doğar Sarsılmaz ruhumuz Çünkü biz çelik ruhluyuz...

Hasrete Koşu ' Durağan ' Sıvasız duvarlara yansıdı önce, Camı olmayan ev gibi! Yüreğimin gölgesi... Bir çekirge kadar yalnızım, Tepeden aşağıya! Tepeden aşağıya fazlayım! Durağan kubbede...

Hasrete Koşu ' Dünya II ' `` Dünya yalan diyenlere `` Dünya hep yalandı zaten... Gerçek olan tek bir şey var O da her yerde...her zaman

Hasrete Koşu ' Eksik Yanım ' Açığa vuramadığın sevginin Adını ben çirkin koydum Kimseler seni sevmesin diye Adını eksik yanım koydum Senden ayrı aldığım her nefesin Adını -en zor ölüm- koydum Kimseler seni üzmesin diye Senin için seninle bile kötü oldum

Hasrete Koşu ' Eriyen Direniş ' Direnen hastanın,azraile bakışı; İçimde ki,çökmüş yürekten yürekli Keskinmiş sirkem,küpüme! Eritti beni direniş gösteremeden!

Hasrete Koşu ' Evet Dostum ' Şehri Diyarlarda Aşk Harplerine devam. Bir gün kazanan sen olacaksın. Kaybettiğin ise Ben diyen Şarapnel yemiş bir kalp...

Hasrete Koşu ' Geberiş Çığlıklarım ' Kırmızı damlıyor pat pat! Paslı farlarımdan Yer altı sessizliğinde çağlayan iç sesim Dıştan içe biniyor,geberiş çığlıklarım Ve can çekişiyorum kızıl nehirde Alevde kavrulmuş ruhum Daha doğmadan

Hasrete Koşu ' Giz ' Gizli kokulu Bir sandık açıldı Kızıl saçlarından, Aşağıya güller boşaldı Hayret dolu bakışlarında, Saklı gözlerin Dilerim! hep sevgiyle dolar Yüreğin!

Hasrete Koşu ' Gizemli Adam '' Aytekin Orhan a İthafen Gözlerinden kan mı damlıyordu ne? Sildim gözlerinden akan kanı Şimdi melodiler daha adaplı İnadına yaşam diyor Son sözü ölümsüzlük kuşanıyor Bu şarkı bizim şarkımız olsun Gizemli adam Başını sallayan uykulu mısralar Uyamayın sakın! Şarkı devam ediyor. İçten gelen çığlıklar durağının Son noktası Yüreğimin en zengin sofrasında Seni bekliyor..

Hasrete Koşu ' Göz Göze ' Kirli sakalına beyazlar karışmış Seni idam etseler ne yazar! Ruh sende... Çekseler üzerine beyaz kefeni Ruhunu sığdıramazlar mezarına..! Ruh sende... Bir gün gelirde ruhun çıkarsa göğe Oradan izleriz birbirimizi göz göze... Dostluk sende...

Hasrete Koşu ' Güneşin Anası ' Bir gün ellerinde kurumuş yapraklar dirilecek. Bakacaksın önce sağa sonra sola Gözlerini yumacaksın mutluluğu aradığın o adada Ve doğuracaksın gözünde kurumuş yaşlardan hasreti Güneş ellerinde doğacak senin. Sen güneşin anası olacaksın. Sen giderken diri diri kabre, Ardında ağlayan bir güneş bırakacaksın Sonra canlanacaksın Tıpkı daha önceki yapraklar gibi Ruhun sana kanat gerecek Ay senin ellerini öpecek Güneşi, oğlunu ayaklarına getirecek olan Mahcup delikanlın gelecek. Sonra bir yerden daha geçeceksin Yüzü sararmış, aç insanlar göreceksin İsteyecekler senden aslını Uğruna güneşi bıraktığın toprağın bile sana küsecek Geride sadece sana kucak açacak bir ruhun Bir de mahcup delikanlın olacak!

Hasrete Koşu ' Hak ' O hakkını kaybetti,yaşam devam etti hakla,hak Hakkını hala arasada, hak Artık aradığı sonsuzda, nefes Alıyor sessizce...

Hasrete Koşu ' İç Açı ' Mert Atalay a Astım kendimi! Hiç bir zaman düşünemediğim perdelere ansızın Yükseklerde yoktu gözüm... Bir liman kıyısı olsa bile yeterdi bana yaşamak için... Hiç bir fonksiyon sorusuna benzemezdi Çöpe atılan dertlerim... Açılarım trigonometrik sembollerle bile İfade edilemezken A c ı l a r ı m ı n iç açıları toplamı Yüz seksen dereceyi bulmuyor

Hasrete Koşu ' İspiyoncu ' Ve ben bir an şah koltuğuna oturdum Tek hamlem kalmıştı yaşamak için Neydi çare? Kaçmalıydım kıskaçtan Artık olmuşum o an gerillamın en sahtesi Kanadı ruhum,nedeni kesiliş değil,eğilişti Piyon ve is-piyon-cular karşısında eriyişti Ki rus ruletinde ikinci bir şans yoktu Ve ben kaybettim acemice oynadığım,bu oyunu

Hasrete Koşu ' İyi Şiir Siz Şairden Bir Şiir ' -Taner Cindoruka İthafen - Keskin bakışlı Zülfikar delikanlı Savaşın bittiği yerden Hortlamaya hazır Ruhlar koşturur seni biliyorum Korkma orada iyi şiir siz şair var Bak açmış kollarını Şimdi kurtaracak seni Sarıl bağrıma, Sarıl hadi durma! Sana pusula edecek bir kalemim Birde bilgisayarımda dumanlı bir resmin var Bakışlarındaki keskin öfkeyi çizmeye Az kaldı, az kaldı, seni gidi Asi çocuk Kutsal toprakların yoğurucusu Umudun son yolcusu Acaba umutsuzluğa mı düştün? Şimdi aç ardına dek kollarını Her dumanın altından geleceğim sana İki elim kanda da olsa Geleceğim çocuk. Geleceğim oturacağım gariban sofrana Kıracağız soğanımızı Tam ortadan kardeş payı yapacağız ekmeğimizi Aynı tastan içeceğiz ölümsüzlük suyumuzu Şimdi seni parmaklarımdan Şahadet şerbeti içmeye çağırıyorum asi çocuk Yıllardır kanayan yaraya Merhem olacağız Var mısın bu yolda benimle Var mısın Asi çocuk!

Hasrete Koşu ' Kan İçinde Yıldız Kan İçinde Ay ' Demokrasi dedikleri bu olsa gerek Kırık silahları rafa kaldırmak Kan içinde yıldız, kan içinde ay Sen mayın altında kalmamalısın hey! Bak orada ne var? Kan içinde yıldız, kan içinde ay Kan akacak belli, Gerisin geri dönsün dünya Arkadaşım kimin umurunda Bu hesap sorulacak! Ölüm öpücüğü Alınlarımızda Yüreğimizde madalya! Yediğin her kurşunu Öp bağrına bas! Bir öpücük yeter bu vatana!

Hasrete Koşu ' Kanayan Beyin ' Birbirine girmiş hayat damarları Görünmez oldu Olan da yok olmaya yüz tuttu zaten! Çıldırış çatıdan sıçradı Kanayan beynime Tahribatında ben mahvoldum...

Hasrete Koşu ' Ölmüş ' Yontuldun darmadağın olan parçalarımda Savurdu rüzgar çarmıhtaki kanlı bedenini Açamadım ölmüş gözlerimi toprağında Isırdılar kangrenli kalbimi,bana Uymadı hesap kitap... Bağırıyor bulutlar üstünde bir yiğit... Kaybolan sadece bedenin... Karnında bağıran, ölecek olan ceninin

Hasrete Koşu ' Sala ' Çamura bulanmış bir zincirdim, Paslandım Karayağızlı bir yiğidin Kara gurbetinde Öyküme kulak verdim Selam okunurken sessizce

Hasrete Koşu ' Sevgiyi Gönüllerine Eken Çocukların Şiiri ' Hayatta hiçbir zaman Ne oldum ne olacağım dememeliyiz çocuklar Ne olacağımız zaten hiç belli değil ki Sevgi katalım düşmanlıklara çocuklar Sevin şimdi birbirinizi Zaman sevgi zamanı Zaman dostluk zamanı çocuklar Ayrımcılık yapmadan Kardeş gibi yaşamak zamanı Sevgiyi gönüllerinize ekin çocuklar Her şey sevgiyle başlar Her şey her şey iyilikle başlar çocuklar Arkadaşlarınızla alay edip Onları sakın dışlamayın çocuklar Hepiniz birbirinizi sevin çocuklar Sevgiyi, Sevgiyi gönüllerinize ekin çocuklar Zaman sevgi zamanı Zaman dostluk zamanı çocuklar Sevgiyi, Sevgiyi gönüllerinize ekin çocuklar Sevgiyi, Sevgiyi gönüllerinize ekin sevgili çocuklar

Hasrete Koşu ' Sığmayan ' Hayat pencerem Küçük acılardan ibaret... Fazla geldim! Sığdıramadım! Koca dünyaya kendimi! Sevdiremedim! Sevmeyi bilmeyen Dünyaya kendimi

Hasrete Koşu ' Siyah İncim ' Sevmek neydi? Bilmezdim yıllarca Hep kollarında nefes alacağım O kollar beni sardıkça

Hasrete Koşu ' Su da Geberen Kız ' Bağıran çıyan sesinde gürledi dehşet! Dehşetinde ürperdi dirilen su kızı Ağladı elleri hamile Bilmem ne kadar öldü. Geberirken çöplüğünde ötermiş horozlar.

Hasrete Koşu ' Şairler Gibi ' Sıfır noktasından uçurdum Kurşundan sıyrılan canımı Kartallar yalnız uçarmış Tek dostu satırlar olan Şairler gibi

Hasrete Koşu ' Takla Tepe ' Neresinden tutarsan tut hayatın Bıraktığın yerde bıraktığın zamanda Nereden bakarsan bak hayata Sana kalanlar toprağın dibinde... Aç şimdi ellerini baş aşağı sallan Kendi salıncağında kendi canınla Yuvarlan tepe taklak Kafanı patlattığında anlarsın takla tepeyi... Tik tak arası yokluğunda açarsın Neresinden bakarsan baktığın gerçeği... Tak tik fazlası bolluğunda kaparsın Bir türlü ulaşamadığın perdeyi...

Hasrete Koşu ' Umut ' Umuda atılan her olta Eli boş dönen bir balıkçı gibi Suskun olsa da Gizemini okşar yırtıcı mavi Susturur umutsuz bakışları Mavinin parıldayan yakamozlarında Gülüşen biri var. Denizkızı desem değil! Denizmeleği desem değil Çaktığında yakamoz Bir ışık belirir Umut desen değil! Umutsuzluk desen değil! Bize şunu öğretmişti Denizler fersahı Hayatta Her alınan nefes umuttur!

Hasrete Koşu ' Yaşım Daha On Dokuz ' Soluksuz yüreğim, Soluksuz kalbinde soluksuz... Yaşım daha on dokuz... Her şey boş ve manasız... Amansız, zamansız,kurudum soldum! On dokuzumda aralıksız... Yaşım daha on dokuz... Gönlüm paramparça tuz buz...!

Hasrete Koşu ' Yaz Aşkı ' Bir yaz aşkı deyip tutturdun! Gidiyorsun... Ama sana nasıl yandığımı Bilmiyorsun... Yaktın kavurdun beni! Şimdide atıp kurtuluyorsun! Hakkımı helal etmiyorum! Öbür tarafta görüşürüz haberin olsun!

Hasrete Koşu ' Yetim Kalan Şiir ' Hayallerim yetim kalırdı sen olmasan Sen olmasan ben darmaduman Öksüz kalırdı rüyalar Rüyalar hep yarım Yarım kalırdı yarınlarım Yarın kadar yakındı sevdalarım Ne desem ne söylesem havada belkide... Belkide yerde... -Sağol benimle ilgilendigin için Aslında sen sağol Bana bu fırsatı verdiğin için Canımı vereyim mi sana istermisin? Ben senin cehenneminide sevdim Şükretmesini bilen herkese rabbi şükür şefkati dağıtır. Yoksa başka türlü selam verilmez kuşlara Sela okunduktan sonra herşey geç! Herşeyin geçtiği günden sonra İşte böyle lanet olası herifin teki oldum

Hendek'in Gülleri ' Hiç bir şairin şiiri uymadı, Sana feda Benden başka kahraman kalmadı, Kalbine dair Senden başka kalmadı, Bana pay Paydan olmaya razıyım, Ömrümün tamamı Yüzünde açarsa eğer Cennet çiçekleri Gözünde büyürse eğer, Hendekin gülleri Burnunda tüterse eğer, Aşkının mevsimi Depreşsin dursun yüreğinin sesi... Ben sana dün kadar uzağım, Sevgilim Ben sana yarın kadar yakınım, Aşk böceğim Bombalamaya gitmiştim Bugün - dünü Yarın sabah geleceğim güldür Boynu bükük yüzünü...

Hendek'in Gülleri ' Afgan Dağlarındaki Nehir Avuçlarımdan akan yaş olursun sadece Tokuşturulan kadehlerin tokası Baldırı çıplak aç çocuğun algısı Kalemi kırılan çocuğun yaftası Avuçlarımdan akan yaş olursun sadece Sen körsün hey çocuk sen kör Hey çocuk aç gözlerini hey Analiz et beyazlardan öteye Şehrin bir dam üstünde bilmece Sen körsün hey çocuk sen kör Akan yağmur sularındaki çamurdan yüreğe Taş ocaklarında siper oldum her geceye Boş durmak yok doldur kuyuları doldur Serserinin biriyim kimine göre Akan yağmur sularındaki çamurdan yüreğe Katledilen Filistin bebeği dirilebilir Dirilebilir hatta Afgan dağlarındaki nehir Nehri ikiye bölen bizim garip çocuk Gökler yol verir saplandığı yürekten Katledilen Filistin bebeği dirilebilir Dirilebilir hatta Afgan dağlarındaki nehir

Hendek'in Gülleri ' Amin Bu iskoç müziği içimi acıtıyor sen gibi Sen gibi sızlatıyor uzağa bakan gözlerimi Bir yerlere gittim Çağır beni İçim darmadağınık Toplayamadığın saçların gibi.. Sakın kimseye söyleme Gözümdeki gördüklerini şimdilik senden başka güveneceğim kimse yok şimdilik olmanı değil Ebedi olman dileğimle AMİN

Hendek'in Gülleri ' Animizm Dönemi Pençelerine kan sıçramış,doğarken Bilenmiş dişlerin üstündeki örüntü Gam eylemiş hüzünperest şairleri Eyleminde direnmiş emilesi ziyan ruleti Sende toprakla bütünleşmeden önce giy Giyebildiğin kadar cansız bedenleri Animizm dönemi çocuklarınca taşlan Kaldırması zordur bu yükün,irdeleme Pervasızca hayallerini... Sen solmadan önce diklenmiş başların Sesini kesmeye gittim ben, sen her dem Girdin korkunla gerdeğe,ellerine Yapıştı böcek kokan taşaltı sokaklar Sırası lejyonerlere geldi ölmenin Başlarını ateşe gömdüler,amerikan Köpekleridir bunlar,yattıkları Yerden belli kalktıkları yer... Bilmiyorlar kestikleri ağaç Hangi ağacın dalı deldikleri gemi Kimin takası,üzülme nineceğim sen Bu topraklarda çürüyeceksin,üzülme Nineceğim bu topraklarda çiçek Olup yeşereceksin...gümmmmmm Diye bir ses kopacağı zaman Açacağım yüreğimi ve saplayacağım Düşmana salladığım gibi hançeri... Ben ki bu dünyada insansam eğer..

Hendek'in Gülleri ' Aşka Dair Yeter ki aşktan erise gönüller Aşktan çürüse dudaklar. İhanet gözyaşına karışmadıkca Aşka dair cümleler bitmez...

Hendek'in Gülleri ' Bağırır Yiğidim Toprak altında yatan Kanı sıcak... Silahını vermez -Emir gelmeden Ona tek hediye Kalbinde ki kanlı künye Şehadeti vatan sağolsun diye Bağırır, Bağırır yiğidim Ne mutlu Türküm diyene

Hendek'in Gülleri ' Batmasın Ulan Bu Dünya ' AŞK! Kutsal emanet Bu mudur hayat dedikleri? İşte ben o hayatı çoktan fethettim arkadaş! Öylesine hataların olduğu yaşamımda Saçmasapan bir hikayem oldu ve aşk doğdu Aşk beklemeden girdi içime Dur dinlen / bi su iç / bile diyemeden Ne var / ne yok/ aldı gitti benden... Vay beee... Benide seven oldu yani en sonunda...dedirtti ya! Artık batmasın ulan bu dünya!

Hendek'in Gülleri ' Çark Caddesi Işıklarında İki Serseri ' Aykut Aktüye İthafen Sana hissettiğin şehirlerden seslenmekteyim Beraberce ekmeğimizi bölüşemediğimiz zamanlara inat Çark caddesinin ışıklarında serserilik Yaptığımız anlara rağmen hayat sefil Ve biz kaldırımlar düşmanıyız ezelden Ezelden ayrılmayız! ezelden beri Hürüz ve hür yaşarız. Seninle rus ruleti oynamaya da bayılırız Bilirsin biz hep kaybederiz! Bilirsin biz hep ölürüz! Ve bizim cebimizde beş kuruş para olmaz! Ama yinede biz deli gibi severiz kadınlarımızı Ve de ismini koyup Babası olamadığımız çocuklarımızı!

Hendek'in Gülleri ' Dayatma ' Kafamda bin bir sorular dönüyor Önceden alışıktım kurallı yaşamalara Bunları sonuçlandırmak istiyorum Değişim dayatmaların ürünüymüş meğer Ürünüymüş meğer sandığımız sandıklarımız

Hendek'in Gülleri ' Debdebe ' Yükselen debdebeli çığlıklar arasından sana koşuyorum Sessizce ölüyorum yanmış ormanların ortasında Sana feda canım kaldıysa eğer küçücük bir fidan Format at! Gönlüne yeniden başlayalım Başlayamadığımız başlamalara Seni sevmenin ne olduğunu anladım Seni sevmenin ne olduğu Seni sevmenin Sen -sizliğinde...

Hendek'in Gülleri ' Edebim Büyük Türk Atalarımdan ' Ölsemde ölmesemde ayrılmamam! Yüreği kanatılan vatanımdan, Ölsemde ölmesemde hep kanat gererim Edebim Büyük Türk Atalarımdan. Ey göklerde dalgalanan ay yıldızım! Bilki yalnız değilsin! Sana canlar feda,bilki sana yazdığım Noktası konulmuş son Şiir Değilsin!

Hendek'in Gülleri ' Garcia Etkisi ' seni andıran eşyalar, elbiseler ve kadınlardan uzak durabilmeliyim... herşeye rağmen durdurabilmeliyim hızlı atan kalbimi gerekirse buz tutsun kanım! seni güneşe gömene kadar... karıncalar gibi çevik ağustos böcekleri kadar düşüncesiz olabilmeliyim... yaşamak için son şans... haydi oyun başlasın... tekrar biteceğim yerden...

Hendek'in Gülleri ' Giyeceksin selan Okunduğunda Çarıklarını' Sende ölümlüsün ey çocuk, sende Ey çocuk giy şimdi çarıklarını Selan söyleniyor Tabutunu taşıyan çocukların, kulaklarında Küpe diye bıraktığın gözyaşın... Sende ölümlüsün ey çocuk! Sende Kim bilir nasıl kamburlaşacaksın bir gün Bir gün toprak olacaksın Olunması gerektiği gibi sessiz ve kimsesiz... Giyeceksin selan okunduğunda çarıklarını...

Hendek'in Gülleri ' Gondol ' Yüksel, yüksel, yüksel Kes sesi kes... Dön tekerlek dön... Aman Allahım yardım et...! Başım dönüyor,kabuslar görüyorum... İç hacmim tersine döndü,yok mu? Tırpan çiçeğinden bir buket Yok! Mu? Güllerinden koparılan diken! Sular çağlıyor şimdi yükseklerde Uçtukca, Uçtukca, Uçtu,gondol tipli dünya, tepemden Ellerime ruh girdi, ruh çıktı Ağlaya ağlaya gözlerimden...!

Hendek'in Gülleri ' Gök Düştü Üzerime ' Gök düştü bu gece Secdeye kapanırken üzerime Kıble istikametimdi... Ve ben parçalandım En küçük atomlarıma kadar Son nefesimi tekbir ile verdim Bedenim ölsede - o - an Ben yine de hala ölmedim

Hendek'in Gülleri ' Hendek Destanı ' Hakkını helal et! Şanlı Hendek im Destanını yazacağım Her yüz yılda bir senin Ter dökmeden anlaşılmaz Vatan nasıl kazanılır; Öğren Selman Dede nden, Öğren Sarı Dede nden, Simgesidir Çınar ağacı Aynasıdır, şehrin altın insanı Selman dede kokar Gittiğinden beri hala buralar Titrer ağaçlar, titrer yollar Bakın bakın uzaklarda bir şehir var! Sur la çevrilmiş Hendek imi Bir avuç şehit kollar Dinleyin! Kahraman Dedemin torunları Mirasınızdır Şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan Ve bu uğurda toprak altındaki yatan. Şehitlerini de an Birbir Ezanlar yükselirken şükret Ve getir tekbir! Ne seni satarım Hendek im Ne de senden ayrı kalırım Bu vatanın dibinde Atalarım gibi vakit gelince yatarım Hakkını helal et! Şanlı Hendek im Destanını yazacağım Her yüz yılda bir senin

Hendek'in Gülleri ' İçimdeki Aşık Neferin ' Sözlerimde bir şiirdir büyüyüp gidiyor Akıttığın her damla gözyaşı için Ben ölürüm senin yerine Daha sen benim bitanemsin Arılar, böcekler bayram etmeyebilir. Ölürse eğer içimdeki aşık neferin. Ellerimde hasretin büyüyüp gidiyor Sevda açmış meğer yüreğimde Kirinden arınan gül olayım Yeter ki kollarımda ölme birdaha Bırakma beni benimle birbaşıma Gözlerimde bir yasdır büyüyüp gidiyor Yüreğimde hapistir aşık neferin. Arılar, böcekler bayram etmeyebilir. Ölürse eğer içimdeki aşık neferin.

Hendek'in Gülleri ' Kaçacak Delik Yok ' Ateş, geceye kusunca Ellerim, günaha tutuşunca Gök, çamuru yollayınca Kaçacak delik yok! Dağlar eteklerinde kaybolunca İhtişamlı şehirler, alaşağı olunca Ana ile oğul ayrılınca Kaçacak delik yok!

Hendek'in Gülleri ' Karar Ağacı ' Belki birgün anlarsın gerçekten Hatanı değil,nasıl kırıldığımı Sen nereden gitmemi istersen? Defol dedin defoldum Ben hep aynı yerdeyim Ve kırgınım... Karar ağacında asılmaktayım... Kirpiklerinde uzanan yaş damlasıyım yere düşen, Yanaklarına karışan toprağım... Ben hep aynı yerdeyim Ve kırgınım...

Hendek'in Gülleri ' Keşkeli Cümleler ' Sonra gözlerimden ateş düştü ellerime Şüphesiz ezilendim iki taş arasında Yıldızlar intikam çığlıklarını sürdü yüzüme Ve benim ağzım taşlarla ezildi Geriye sadece bir yığın keşkeli cümleler kaldı

Hendek'in Gülleri ' Kulaklarım ' Artık tükeniyorum Ateş ile su arasında Kalmıştı ruhum Ve ben işte bugün O sesi duydum Kulaklarımı kaybetsemde!

Hendek'in Gülleri ' Küçük Serçem ' Gözlerine her baktığımda Cennetime köprü kurarım Saçların ah saçların Benim üzüm bahçemdir onlar Sen olunca Yanımda Nefesin alır götürür beni cennetime Sen kokar o diyara giden yollar Sensiz yapabilmek çok zor Hiç birşeyden tat olamaz oluyorum Sen olmayınca Yanımda

Hendek'in Gülleri ' Mikail'in yoldaşı ' Bu gece yine Gök kubbe kızıl ve tozlu Pijamalarını giymiş Farkında olmadığım ölüleri saklıyor avuçlarında Rabbinden emir almış belli Yine kim bilir kimle karşılaşacak Mikailin yoldaşı

Hendek'in Gülleri ' Öğrenilmiş Çaresizlik ' Ruh bozukluğu sarmış seni beni ayıran noktada hüzün lenmiş sokaklar bu yaz ayaz yok fesatlaşmış kalplerde kinden arınmalıydı arınacak olan tin benim beden benim hayat benim dersem eğer öğrendiğim yolda gebermeye yetecekse yüreğim Adını koyuyorum o zaman öğrenilmiş çaresizliğimin... ben bir daha böyle sevip gebermeyeceğim...

Hendek'in Gülleri ' Ölü Şeytan ' Öl şeytan soğuk suda öl! Sen soğuğu seversin... Giysilerin soğuktandır senin...

Hendek'in Gülleri ' Ölümü Düşünürken ' Portreyi çizdim çoktan hayalimde Yine ölüme dalacağım rüyalarımda Kim bilir nerede öleceğim? Hangi ipte,hangi kuyuda..

Hendek'in Gülleri ' Premack İlkesi ' Sana Söylüyorum Uğruma canını verirsen İşte ancak o zaman seni Severim Ben gittikten sonra buralardan İstek görünümlü şantaj resimlerini yak Çak kibriti saç diplerinin köküne. Cayır cayır yanki anla gözlerimdeki ateşi... Haydi şimdi ölme zamanı Öl ölebildiğin kadar kollarımda...

Hendek'in Gülleri ' Romanımın Kahramanı ' Nur oldu bakışların,esmer yüzümde Uğrak oldun hayatımın her köşesinde Romanımın kahramanı oldun içimde Ahenk oldun çizdiğim portremde Nur oldun nur ile doldun boş kalbime

Hendek'in Gülleri ' Savaşan Çocuklar ' Pimi çekilmiş Bir el bombasıdır sırdaşları... Bir el bombasıdır yaşamdan öteye Ve kefenleri kanlıdır Silahlanan çocukların...

Hendek'in Gülleri ' Sistematik Duyarsızlaştırma ' Hatırladın mı? Ben uğruna köle olmuş çocuk,uzak kentlerin şairi,aşk yorgunu bir hikayede cümle sonuna konan nokta. Kendini Ruh sözcüsü,aşk gözcüsü zanneden serseri miyim ben? Dolanma artık ayaklarıma hayat sensin beni kendinden soyutlayan. hergece kanımı içen Sensin Ellerinde çürüttüğün çiçeğinden...

Hendek'in Gülleri ' Sömürge ' Yılanın soyu Sokmuştu önceden İnsan sanılan bu embesil yaratıkları Sonradan anlaşıldı İğrenç çığlıklar eşliğindeki Zulümkar kahkahaları Haritalardaki İpsiz sapsız köylere Yılanlığı empoze ettiler. Bu Kahrolası mahlûkatlar!

Hendek'in Gülleri ' Sönme ' Deli Gönüller delinir aşk ateşe büründüğünde... Görmezlikten gelme sevda çiçeğim sende dağlar gibi soğuk durma vurma bana saçlarından düşen yıldırımlarla oysa ben Babilden geliyorum seni kucaklamaya Oysa ben Horasandan geliyorum senin için baş koymaya Hey yar! Gözlerinden akan her yaş irin olsun Beddu ediyorum işte sana Beddua ediyorum söndürdün içimdeki ateşini sonunda... Bencil bir adam olayım mı şimdi? Babile seni gömerken... İçinde yaş gözünde kin!

Hendek'in Gülleri ' Tahtadan Sevinçler ' Ah Çocukluğum Ah, ben senin hatıranı tahta arabalar üzerinde, kolumun, bacağımın kanadığı taşlı topraklarda bırakmışım Ah çocukluğum ah Eski hatıralarım ve tahtadan yapılmış traktörlerim, kamyonlarım ve sapanım İstiriç ağaçlarını ev yonca çiçeklerini ekmek ve de ölümü yok sandığım günlerimi geri ver Geri ver alnımdaki izlerin olduğu yaşlı köyümün taşlı zamanını geri ver hayat geri ver süt kokan dişlerimdeki günlerimi babaannemin kucağındaki güveni geri ver hayat geri ver.

Hendek'in Gülleri ' Tek Damla Yaş ' sadece yıkık bir duvar kaldı sırtımı yaslayabileceğim ellerini tutabileceğim bir tek dal var bir tek dal var pasından arınan gözlerindeki yaş çoktan çürümüş çoktan çürümüş çiçeğinden koparılan koparılan tek damla yaş süzülüyor süzülüyor elveda dediğinde

Hendek'in Gülleri ' Ten Karası ' Gözlerine kaçan ten yarası olmalıydı İçimdeki ölmüş çocuk Bir hasretmiydi ağlatan beni Kucağına yatma hayalinden öte. Bakışından aşaya felç olayım. Dillerim kopsun.gözlerim kör olsun! Ten karası sevgilim Tenine karışmayı beklerken Toprağa mı karışacağım şimdi? Tam da fırtınalı geceden güneş sıyrılırken...

Hendek'in Gülleri ' Vazgeçilmeyen Şehrin Çocuğu ' -Çanakkale li Murat a - EY! Vazgeçilmeyen Şehrin Çocuğu Vazgeçtiğinde bulacaksın Aradığın meçhulün tadını Meçhul olacak kucağın Kucağın kirinden arınmış topraklı... Ardına bakmadan gitmelisin belkide.. Gitmelisin belkide,hissettiğin ülkeye Topun, tüfeğin olur mu arkanda, bilmiyorum ama Hırçın suların gözlerinden kan akacak. Kan açacak çiçeklerin yaprakları Her koparılışında sen damlayacak. Hep sen diye ağlayacak EY! Vazgeçilmeyen Şehrin Çocuğu

Hendek'in Gülleri ' Vicdanla Hesap ' Vicdanı kurumuş insanlar Kuşun kafesini açıyor Uç diyor kuşum uç Vicdanımla başım belada İnsancıl bir huzur istiyorum!

Hendek'in Gülleri ' Yüzdeki Nem ' Çıldırıyorum... Herkes kendi tiyatrosunu oynuyor Sahtekarlık diz boyu Yüzdeki nemin değeri yok!

Pompei Putları ' Kutsal sözlerle başladıkları dans Yarım kaldı Diz çöktürüldüler Pompei putları gibi Ve gök yeşerdi vakit gelince Zamanın siyahına bulanmış Gerçek kutsal bir sözü kurtardı beni. La ilahe illallah! Muhammedün Resullullah Not: Haksöz Dergisinde Yayınlandı (235.sayısında)

Pompei Putları ' Ağır Yük ' I. Tüfeğinden bir nefes üfürdü sahip Kedi tüylerini dikti ağlayarak... Tak tak ayak sesleri kesildi... Duyulan kıyametin -üçüz dili::: Kedi tüylerini dikti ağlayarak... II. Taş yağdı,yer yüzünün en tatlı döşeğine Musa geçemedi Nilden karşıya! Asası yoktu o gün,o günriyakar Halk,yalaka tohumunda pişmiş üryan Musa geçemedi Nilden karşıya! III. Kehkeşan ketum kustu! adalı bir çiçeğe Kör oldu toplayamadı peygamber çiçeğini Yağmalandı Kudüs üm,istanbul um,iznik im Çiçeğim adaya sığındı,başında altın toka Kör oldu toplayamadı peygamber çiçeği IV. Sözüne mızrak girdi, Deccal-İsa kapıştı Kelle ısmarladı İran,mabet oldu kapı! Kılıçtan bitme fahişe ruhlu melun it! Üç yüz kişi saldı ruhunu, ateşe karşı, Kelle ısmarladı İran,mabet oldu kapı! V. Sular ateşe kustu,güneşe küstü... Taşlar dile geldi,yedi düvel dirildi! Ezanlar inletti taşı toprağı, Toprak secdeden kalktı,verdi selamı Taşlar dile geldi yedi düvel dirildi! VI. Diz kırıldı,göz oyuldu,mızrak yağlandı, Üç silahşörler atlarına tahta kanat çaktı! Söyle deve dikeni toprağım söyle! Kim vuracak ballı zamanın kör başını?

Üç silahşörler atlarına tahta kanat çaktı! VII. Kızıl İmam,şerbet içirdi taşlanan üryanlara Hançer kanat açtı! sür un ufkundaki yola Çatışma doğdu,gözün biri kör,diğeri hasta -Yerde sürünen- ayağa kalktı çatallarını çıkardı Hançer kanat açtı! sür un ufkundaki yola VIII. Tokat attı anne Zekerya yı kesen iblise! Yunusu 40 gün saklayan anne kucak açtı. Mesih geldi,mesih indi,ineceği yere, Çekti kılıcı tek gözü kör pisliğe, Yunusu 40 gün saklayan anne kucak açtı. IX. -Yıktılar duvarı yıktılar duvarı! Anne çağır! Zülkarneyni çağır yetişsin! Yecüc Mecüc sardı! küçük ambarı -Yıktılar duvarı yıktılar duvarı Anne çağır Zülkarneyni çağır yetişsin X. Parmaklarından kan akacaktı,irin aktı, Ölmeden ta göz bebeğimin içine sarktı, Firavun atını alıp kaçtı,şimdi Musa nerede Şahmaranım, zincir yerine ayaklarını kesti Ölmeden ta göz bebeğimin içine sarktı, XI. Koş anne koş! -karınca yuvası- taşlandı Sivilce dağına tanker yanaştı! Yer küre pamuk ile ipe karıştı!

Şimdi yok ne kılıç ne tüfek Sivilce dağına tanker yanaştı! Not: 2007 Turuncu Antoloji Kitabından Bir Şiirim.

Pompei Putları ' Allah Korkusu ' Bu destan gönlümün destanıdır. Burada yaşanılanlar gizil olmayacak artık! Artık şöyle bir silkelenme zamanı. İçilen girdaplar da yüzmeyi öğrenme zamanı. Zamanı tek kuruşa satma zamanı! Bu destan gönlümün destanıdır! Sıfırları yok etmeye geldim ben! Ey kanlı tarihim! Çek pis ellerini üstümden. Harp zamanı aşka yer yok yüreğimde! Bu destan gönlümün destanıdır! Servetinden önce gelir devletin. Devletin temelidir yüreğim! Gülmeli oyuncak devrimlere Devrimleri kovalayan hürriyete! Bu destan gönlümün destanıdır! Ey fakir fukara kardeşlerim! Öpün buğday kokulu yüzünüzü Yüzünüzü gizlemeden,maskelerden uzak! Sevin şimdi birbirinizi Bu destan gönlümün destanıdır! Girif kelimelerle sofralarımızı donatanları Ekmeği dizinde olan dangalakların Dansöz oynattığı masaları ateşe verelim! Ateşe verelim günahkar bedenimizi. Eğer yüreğimizde varsa EN UFAK ALLAH KORKUSU

Pompei Putları ' Artık Susma Vakti Hakim Bey ' Artık susma vakti İncir ağacı dikildi Bahçemin tam ortasına Gözyaşım fayda etmedi Konuşmama Artık susma vakti Susmazsan öleceksin dediler İçimde ki açan gülü Yok, etmek istediler Artık susma vakti Gerilim dolu yılları Susarak geçirmeliyim Yoksa hayata yenilirim Konuştukça batmadan Susmalı mıyım? O zaman kendim mi olurum? Yoksa oyuncak bir kukla mı? Artık susma vakti Yâda Ölüm vakti Hangisi güzel sen seç Sen seç hâkim bey

Pompei Putları ' Asi Destanı ' I.KIVILCIM - 1 Ve sakalım battı rahat olduğum cana Bedenim kustu ruhumu bu odada Can verdim her sabah ezanında Şahadetsiz şahadetsiz Şans diledim her dirilişimde Oysa çatışmalarımda hep yenilirdim Kıvılcım düştü kızıl imamdan kefenime Ve cemiyet ruh üfürdü mor ve asi ye Süt yılana kucak açtı, Oklar bitişti,karanlık saman alevi bedenlere Laf kemik etmedi, üstü karayılan derisi Özlem duydum kızıl imam ve şehir Ne sakalım kalmıştı ne de can Oysa çatışmalarımda hep yenilirdim 2 Mazgal incelendi hepten yekvücut oldu İhtiyar dede kalleş yavru bebe aç Gaip adaletinde kim müebbet? Kafatasım eridi boşluğunda hakikatin Ram oldum deliler köyünden bir deliye Zamanı tek kuruşa sattım Yalvardım katillere bakmayın bana Oysa çatışmalarımda hep yenilirdim Kıvılcım düştü kızıl imamdan kefenime Ve cemiyet ruh üfürdü mor ve asi ye Süt yılana kucak açtı, Öd ağacı çoktan yandı bitti Küllerinden dağ inledi ateşte altın eridi Bedenim artık vakumlu Ruhum artık kızıl imam gibi nurlu Ben sarardım ıslak tahtamda Oysa çatışmalarımda hep yenilirdim 3

Avam sayıldım zorlanmadım hiç Duymadım yıllardır o ruh kokan sesten Ve yıprandı çatışmalarım açlığında Morg soğuk morg sıcak ne fark eder Öd ağacı çoktan yandı bitti Küllerinden dağ inledi ateşte altın eridi Kıvılcım düştü kızıl imamdan kefenime Ve cemiyet ruh üfürdü mor ve asi ye Süt yılana kucak açtı, Ve beş vakit geçti ilkinden habersiz Çatışma bitti! silahlar teslim edildi Öd ağacı çoktan yandı bitti! Küllerinden dağ inledi ateşte altın eridi Artık kaçış yok! Öpme asinin ellerini! - II. Sinsi - Sinsi yolları bürüdüğünden beri Kaldırımlarda yürüdü sinsi ins Asi çiselemez olsu bugünlere Kesik güneşin renksiz metali Adı ne? Asi mi? Sinsi mi? Robot süvari nerede? Gel Asi gel Yoksa Kızıl İmam çok ağlayacak - III. Gün Doğmadan - Kızıl İmamın duası kabul oldu Ezanlar artık daha güzel okunacak! Birlik içindeki ulu süvari Bağırdı gün doğmadan! Allah Allah Şimdi uğruna savaşılacak ne bir çöl Ne de bir gök kubbesi kaldı

- IV. Kale - Sadece dişleri ruhunu zehirlemedi asi-nin Kalesinde bombaladı robot dünya Baktı gözlerine Kızıl imam Asi-nin tahta kanatları artık tamam Ahlat gölgesinde ısırıldı nanköre Kale içeriden yıkıldı tıpkı putlar gibi Dere yatakları yaltaklıkta yarıştı Fitne gün yüzüne büründü Asi yağacak Kızıl imam el açacak Kale secdeye yatacak Gün artık batıdan doğacak Asi yağacak, Kızıl imam el açacak - V. Ayağa Kalk Asi - Ruh ayaklanma çıkardı Kızıl imam ağladı hıçkıra hıçkıra Ruhumun kalp atışı gözüküyordu Zarf atıyordu uluyan kurtlara Rüyalardı çözemediğim sadece Mısır a gittim! Nil den bir damla su içtim Ölümsüzlük kuşandım Ruhen ebedi Mehdi emir verdi Kızıl imam biat etti Rüyalardı çözemediğim sadece İstila günü geldi! - Ayağa Kalk Asi!

- VI. İki Başlı Küflü Yaratık - Sen Ruhuna bile kinini belli etmeyen Aklındakini bile kalbine demeyen İki başlı küflü yaratık Çepeçevre kuşatıldığın gün Bulmacan çözülecek O zaman öpemeyeceksin Ne Kızıl İmamın eteğini Ne de Asinin ellerini - VII. Ölü Sanılan Askerler - Özgürlük uğruna Ne kadar kan döktünüz? Biz bu uğur da O bayrağı kırmızılatana kadar Yüz üstü sürünen nehrimi Kırmızıya boyanana kadar Kızıl imam önde Biz eteklerinin dibinde Ölülerimizle beraber Savaştıkça o tada vardık! Ölü sanılan askerler korur Kendi gök kubbemizi... - VIII. Evlat - Kimyası ölümsüzlüktü Savaşın galibi evlat Neydi gerçek nerde ceset Ceplerimdeki hep kokmuş et Evlat koş yedi düvelle savaş

Ki sevilesin ateşin bağrında Ruhun bir değil dokuz Ver evlat şimdi ülkene omuz... - IX.Kızıl İmam - Süpürge altı Çeşit çeşit urgan Eğe değdi! Karanlıktan gelen gaibe Çengel, çan, beşik iç içe Ve ışığında açan gül Kepenk kapattı Kızıl İmam Susacak Susayana Su Satacak Allah rızasına Asi Öpecek Sadece Ellerini - X Ruh. Süvarileri - Mantık çatışmasında Sona erdi zaman! Gözle görünmeyen sözler! Ruh süvarilerine yem oldu! Gökte dalgalananların ordusu Artık mağlup! Şimdi zeka ürünü idoller Yaralı ruhların ardında Komple çarçur oldu... - XI.ŞEHİD - Tek bir şeytani düşman kalmıştı. İran da Büyük mabedin arkasında

Kör olası deccal soysuzu Asiyi deşti Oysa ASİ benim kardeşimdi Şimdi kanını akıtacağım. Asi - min kanını akıtanın, Oysa onun kanı masmavi Ulu süvariler kükredi Asinin ölümüne. Kızıl imam en önde kıldı namazını Bir bayrak için savaşan Bir vatan için çarpışan bu yiğide Yazık oldu Artık gözler gök kubbenin altında Dirlik içindeki birlikte Tarihe yansımayan ruhani Asi ye selamlar olsun... - XII.SON MEVSİM - Ve ahir zamanın son mevsimi Azgınların yuvarlanacağı Gayya vadisi Böngürmekte Kardeş Mehdi Bayrağı dikti Dikilmesi gereken mevziiye Şimdi Asi Semanın arşa değen burçlarında Derin bir oh çekiyor...

Pompei Putları ' Balçık Nacakları ' Balçık nacakları Ruhumun dallarını tımar etti Filizlenecekmişim, Yerin tersinden -Yan çalma-ile desteklediler Görünmezime Hiç düşmeyecekmişim Balçık oyunlarına

Pompei Putları ' BetonTarla ' Bayır dibinde, ağaç Çayırda kuzular öksüz... Gözlüğümden damlar yağmur Bir parça olsun güneş arar... Bir tutam sakalım olsaydı Mayalardım beton tarlalara Yerlerdeki böcek kardeşlerim Çomak mı girdi yuvanıza? Gök yapıştı damağıma,serin Güneş ağladı,utandı sema Bu emanet gelinlik Neden tuğla köşeli... Dışı süs! İçi boş! Uzaklardan yakınlara elveda..

Pompei Putları ' Bırak İnceldiği Yerden Kopsun ' Dostlukmuş! Hayalimde yaşattığım Dostluk Menfaat dünyasının tam ortasındaymış Meğer bilemeyerek Yılana sarılmışım dost diye onca yıl Dostluk anlaşması yaptık Mührümüz sözlerimiz Sen acılarımda yeşeren Gözyaşımda filizlenen dostumsun artık... Senelerce bu paralelde Kuru ekmeği bile ortadan kırıp Yağmura bandırıp yemiştik Bir darbe de sen vur! Bir darbe de sen vur! Bir sen eksiktin Sen de mi Brütüs dedirtecek? Şimdi giderek pencerem daralıyor Bir yandan da seviniyorum. Çünkü temizlik yapıyorum Eliyorum dost gözüken yılanları Fazla uzatmaya gerek yok! Bırak inceldiği yerden kopsun!

Pompei Putları ' Ceviz Kabuğu ' Ceviz kabuğumda Kurtlarla savaşıyorum Ufalandım,Kirlendim Sıçratmamak için kimseye Kabuğumdayım İçimde çatışıyorum Kontrol pimim kimde?

Pompei Putları ' Cik Cik ' Kuşlar ötüyor Yalnızlığımın gölgesinde, Cik cik ediyor Her nefes çekişimde, Gün ağardı, Dağın üstünde Cik cik ediyor Her nefes çekişimde, Ruhum uçtu Sanki gökte bir gövde Cik cik ediyor Her nefes çekişimde

Pompei Putları ' Çakallar Şehri İstanbul ' Bilmem ki? Bu şehirde, Kurt mu? Çakal mı çok? Bilmem ki? Bu şehirde, Ruhmu? yoksa Beden mi yok! II. Herkes çakaldır Bu çakallar şehrinde Herkesin yediği tabak Gömüldüğü yerde...

Pompei Putları ' Dehşet ' Hayattan koparttım Şu üç beş mısrayı Ellerime Şu boğazı kesilen Kahrolası hayatın Kanları bulaştı

Pompei Putları ' Gözünden Akan Yaşlardan Doğdum ' Gözünden akan yaşlardan doğdum birgün Ne Meryem Anaya benziyordu kokun, Ne de yufka yürekli Hacer Anaya Tel tel dökülen saçların Hıçkırığa boğduğunda Gecemin güneşini Ellerinden terler boşandı Film şeridi gibi gözlerinden geçen yaşamın Bir cerrahın neşteriyle ikiye ayrıldı Ağlayan ses ınga ınga Bu öldürmesi zor olan ölümü Görebilseydim keşke En güzel zeytin çekirdeklerini Sen bitirdin yüreğimde Yüreğimde kokan ilk toprak kokulu eller Senin eserin Bir daha haram bana Of dedirtmek Sana - anam! Dibinde Cennet yatan O nasırlı ve varizli ayaklarınla Son birkaç adımını atıyordun Bastığında sofamın nur yüzüne Ben -zamanın en tatlı anını - yaşıyorken Sen -avuçlarımda topraksın - şimdi anne Tel tel dökülen saçların Hıçkırığa boğduğunda Gecemin güneşini İşte bak anne! O zaman ben Yıldızların içinden sana bakacağım El değdiğinde yırtılmaya hazır gönlüme Atardamarımdaki kanım donacak! İşte bak anne O zaman Avuçlarımda büyüttüğün güneşin doğacak

Pompei Putları ' Hacı Dede ' Soğuk sadece ruhuna işlememişti Hacı dede ölümü yenmiş gibiydi Onu yürürken izlemek ne güzeldi İbriğini eline aldığında hep gülerdi

Pompei Putları ' İç Savaş I ' Baş tarafıma, Kocaman bir jilet düştü Kayışla boğamadım, Üstümdeki tini Ve benim kara bahtlı gözlerim Karıncalandı Alaşağı oldum, Kündelerinde yalnızlığın -İç ses: Aşağılık iblis, uçur beynini dedi -Dış ses: Sarıldı,kendi siluet içindeki tine Ruh çatışmaya dayanamadı, Çatladı ikiye Ve ruh fışkırdı Zamanın -en tatlı anında- Ki ben,daha dayanamadım Bu -iç savaşa- Talan olsam Şükredecektim- o -an Pencereye koştum! Cam ateşli buğu, Saldırıya geçti, İçgüdüsel yaratığın kabuğu Atladım zor olsa da Ateşli kumpastan. Vazgeçmezlerim Beni yalnız bıraksa da İçimdeki tezat ruh, Zamana baş kaldırsa da Ben kaçtım o kovaladı, Elinde, ruhumun anahtarı Dirilmiş mi desem! Hortlamış mı desem! İçimde ki katili Nasıl yok etsem!

Uzakta ki tablodan Bir mumya seslendi! Arkamda ki eve saklan! -Hadi gel,koş dedi! Atladım mumyalaşmış bir eve Selamsız sabahsız Orda bir sürpriz karşıladı beni Nefessiz ve cansız Çıldırmaktaydı Güneş dediğim saygı değer zat! Can çekiştirmekteydi... Tinim üzerinde ki hayali mat!

Pompei Putları ' İç Savaş II ' -x- Tırnaklanmış camlardan Sızan kanlarım Kimliğini buluyordu Yavaşça sessizlikte Ve zerre ateşinde yanıyordum Eserimin Bana sadece ruh yüzlü x- kalmıştı emanet Ve her dem girdim Korkumla gerdeğe Haykırdım Kaybedince cebimde tini Yandım! ah nerede Beni kurtaracak insler Gözlerimin damarı patladı Gördüğüm gözlerden Ve kıskacımda bir esneme, Ağzı yok dürtünün Ki örecek sandım Kapalı perdenin çilesini Ne o beni dost saydı, Ne ben onu düşman İçimde ki iç savaş Hiç dinmedi...

Pompei Putları ' İntihar Merasimim ' Ağzımda iki damla kan, Ezilmiş başım ıslak, İntihar merasimim: Sadece alkışsız. İnsanlardan tiksiniyorum...! Aç gözlü yaratıklar...! İntihar merasimim: Sadece alkışsız. Elveda diyorum her şey! Hiç bir şeyimde her şey elveda... / Karlı bir Ocak akşamı / Bu benim yazdığım son şiir! Azap melekleri ruhumu uçuruyor Geride kaldı her şey hüsran Ben şimdi yedi kat yerin dibindeyim! Elveda sevgili dostum Serdal elveda

Pompei Putları ' İntiharın Eşiğinde ' Sokaklarda kaldı çocukluğumuz İlk aşklarımız, ilk koşuşturmalarımız İçimizde saklı, öylece duruyor Gözü yaşlı... İntiharın eşiğinde

Pompei Putları ' Kızgın Güneş ' Tüm kızgınlığında batıyor Tepemden aşağıya farklı bir ateş Ve yakıyor silüetinde -ki kahır- Yarıyor perdeleri soyarcasına kızgın Bir oh çeken, bir ol devriminde Ve daha da soğuyor gün tepemde Tüm kızgınlığı eriyor bakın bakın! Bunu yalnızca ben mi görüyorum Allahım!

Pompei Putları ' Künfeye Kün ' Kemikler dirilir mi hiç? dediler dediler delirdiler Gök karardı gök yarıldı Künfeye kün! Zoraki başlayan yolculuk... Gün batımında dolacak Kamer paramparça avuçlarımda Künfeye kün! Bir mızrak gibi aktı fal... Beyaz entari sardı ruhları Ruhlar yanarmıydı ruh dehlizinde Künfeye kün insan... Ellerinde...

Pompei Putları ' Mevt ' Yaşanılmış sanılan hayatlar Boşa çıktığında Bir ses duyar mezarda mevt Ve hesap sorulur,neden yanlış diye Nerede geçirdin denir Korkar ağlar mezarda mevt Hatırlar yaptığı azgınlıkları Ne kadar da azmış oysa sevapları Yanar ağlar mezarda mevt Derler ki verin defterini solundan O gün hiç bir şey fayda etmez Bunu geç de olsa anlar azapta mevt

Pompei Putları ' Mühür ' Benzemezdi karanlıkta dinlenen sabah ezanına Dinlemezdi oysa gösterişti kendisine, yediği her haram lokma gibi yıkamadığı pis yonga... Şimdi çarpıntılar başladı tabi... ruh çatlağı bu, benzemez çelik çomağa... Kafadan kontak dedilersede aslında normal değildi kontaklığı Hiç bir zaman açılamayacak kalbine vurulan mühür... Benzemezdi karanlıkta biten sabah ezanına...