Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Hızlı hayat Şeytanın tuzağıdır Şeyh Esref Efendi Berlin 2011 Ey insanlar, bu mübarek Cuma günüdür ve bugün bugünü hristiyanlarda kutsal bir gün olarak kutlamaktalar. Kutlama metodları yahut sebebleri ne olursa olsun, Cuma gününün şerefi diğer günlere nisbetlen daha fazladır ve onun için bu günü kutsuyan hangi sebebten yaparsa yapsın gökyüzünden kutsanır ve onun üzerine rahmet iner. Bugün hristiyanlara da bugünü ayinlerle kutlayan bütün inanç gruplarına da ihlasları nisbetince rahmet inmektedir. Ne mutlu bilerek yahut bilmeyerek Cuma gününe manevi değer atfedip onu kutsayanlara. Binlerce eseftir ki, 21 yüzyılda insanlara manevi değerler unutturulmuştur. Hikmeti İlahi, Şeytan zihniyetli insanlara Allah fırsat vermiş ve insanların başına kötü ahlaklı karanlık düşünceli, maneviyattan uzak ve manevi değerleri hurafe gören, nesebi belirsiz, maymun şahsiyetli, goril kimlikli kimseler geçmiştir. Bunların ilk yaptığı icraatlar ise manevi tahribat üzerine olmuştur. Manevi değerler ve kutsallar olarak ne varsa insanların hürmet ve tazim ettiği, hayat tarzı olarak kabul ettiği, ilk işleri bunları tahrib etmek ve yok etmeye uğraşmak olmuştur. İnsanlık ve manevi değerlerine yapılan bu tahribatların detaylarına inersek yarın olur gelen hafta olur gelen ay olur gelen sene olur bitmez onun için kısadan gidelim şimdi. Kısadan da olsa anlatalım çünkü dünyamız ve insanlık ne için şimdi içinde bulunduğu depresyon ve bunalım asrının içindedir anlayalım bizi bu hale kim ve nasıl getirdi bir fikrimiz olsun. 1
Bir fikrimiz olsun buna göre karar verelim biz kendi iyiliğimiz ve evladlarımızın iyiliği için ne istemeliyiz nasıl bir hayat tarzı istemeliyiz bilelim. Evet, bu şeytan zihniyetli karanlık fikirli insanlar bir hikmete binaen fırsat buldular, başa geçtiler ve dünyayı idare etmeye başladılar. Amma nasıl ve neleri yıkarak, yakarak? Bu insanlar ilk evvela maneviyata harb ilan ettiler ve bütün dinleri ve inanç sistemlerini red ettiler ve hurafe gösterdiler. Manevi değerleri fesh edip yerine materyalist düşünce tarzını insanlara ve yeni yetişen gençliğe empoze etmeye başladılar. Eğitim müessesesi olan Mektebleri ve medyayı ele geçirdiler ve bunlar üzerinden bunu çok iyi başardilar. Kendi, insanlıktan ve insani değerlerden uzak karanlık düşünce tarzına Medeniyet ve modernite dediler maneviyatı ve insani değerleri ise aptallık ve batıl olarak gençliğe tanıttılar. Bir yüz sene bu böyle yürüdü. Soruyorum: manevi ve insani değerler neyi temsil ederler insanlar için? Bilen varmı? Yok, nerden bileceğiz Şeyh! Her şeyi bilecek olsak sana ne ihtiyacımız var hemen söyle de isimiz gücümüz var işimize gücümüze bakalım. Manevi değerler gerçek hayatı ve canlılığı temsil ederler. Sen bunları yok etmeye kalkarsan yok olursun. Nitekim eskiden eşeğe binerdi herkes yahut ata. Yahut işini öküzün birini bulur onunla görürdü. Belki işi ağır yürürdü lakin sağlam yürürdü. Olgunlasa olgunlaşa yürürdü. Nitekim Acele Şeytandandır buyurdu Efendimiz ASV bu sebebten. Acele olan yahut gelişen her şey olamdan olgunlaşmadan dalından koparılan meyvaya benzer ham olur ve acı tat verir. Hatta zehirler. Biz modern olacağız dediler. Bizim her isimiz hızlı olacak yani acele olacak çünkü bu dünyadan mümkün mertebe çok toplamalıyız bu ancak çabuk toplamakla yani hızlı yaşamakla olur dediler ve tabii hayata karşi teknolojiyi getirdiler. Tabii olan her şeyin karşısına suni ve uydurma olanı plastik düsünce ve hayat tarzıni diktiler. Kanlı canlı tabii bir transport vasıtası olan öküzü eşeği emekli yaptılar yerine kansız cansız demirden tenekeden arabayı getirdiler. Ve teknolojiyle ilk önce hayvanı, sonra insanı işsiz bıraktılar sonra da tabiatı katlettiler. Ne uğruna? Hızlı yani acele hayat uğruna. Ve soruyorum: Bu zulüm değilmidir, bunu yapanlar zalim değilmidir? 20 ve 21 asırda insanları ve dünyayı idare edenlerin insanlardan ve insanlıktan denizlerden ve karalardan, hayvanlardan ve atmosferden götürdüklerinin yanında getirdikleri insanlara ve insanlığa 2
tabiata, hayvanlara yani dünyamıza daha mı faydalı şeylerdir? Düşüneceksiniz, düşünmelisiniz çünkü siz de bu dünyanın içinde yaşıyorsunuz. İnanıyorum ve İlahi aşk için yaşıyorum demekle bu dünyaya sırt dönemezsin ve benim bu dünyayla bir isim yok diyemezsiniz. Hayır! İnsan iki varlığı kendinde taşır ve ancak bu iki varlıkla insandır.fiziki varlığı kmi bu, bu dünyaya aittir ve bu dünyaya ait vazifeleri vardır. Diğeri ruhani varlığıdır ki, işte o söyletir o İlahi aşk türkülerini insanlara. Bu cihetten ikisini de gözetmek ve ikisininde hakkını vermek lazımdır varlığın dengesi de insanın dengesi de böyle kurulur. Peygamberler İlahi Elçilerdir ve bunun için gönderilmişlerdir insanlara. Bize dünya ahiret dengesini buldurmak için. İlahi Hükümler bu dünya hayatı içindir ahiret hayatı için değildir. Orada insane hürdür. Ve insan ancak ahiret hayatında istediği gibi olacak istediği gibi yaşayacak istediği gibi hür olacaktır. Çünkü ahiret ruhaniyete ait bir hayattır ve ruh hürdür. Allah ona bu sözü vermiştir: ey ruh, istediğin gibi yaşa. Amma sana ait olan dünyada. Onun için dünya hayatı ruhaniyet icin gurbet hayatıdır özlemlerle doludur ve ruh burada mahkum hayatı yaşar. Ve biz gurbet hayatını sıla vatan hasretini ruhaniyetin nasıl asgariye indirebiliriz? Ona ihtiyacı olan atmosferi mümkün nisbette ihsan ederek hazırlayarak. Ruhun her ihtiyaci manevidir ve değerleride manevidir. Bunu bilen Allah insanlara Elçilerini yollamıştır ki, bize bu dünya hayatını manevi değerlerle süsleyip ruhaniyetimize biraz olsun nefes alma ve özlem giderrme imkanı doğsun. Vatan hasreti asgariye insin. Missal: Burada çok yabancı millet yaşar. Türkler çoğunluktadır. Ben hatırlarım bundan 40 50 sene evvel Türklerin ortak bir hastalığı vardı almanyada gurbetde: Karınları ağrırdı yahut mideleri. Başka da bir hastalıkları yoktu. O zamanlar Doktorların her ikinci Türkte koyduğu teşhis şuydu: Vatan hasreti! Bunun üzerine almanlar izin verdi ilk türk radyosu devreye girdi ve ilk Türklerin karnı daha az ağrımaya başladı. Yerel Türk Tv leri daha sonra serbest onlarla Türk kanalları derken vatan hasreti sona erdi ve şimdi Türklerin karnı değil başı ağrıyor. Niye? Çünkü nesil değişti ve çoğu yarim yamalak türkce konuşan Türklerden oluşmaya başladı yeni nesil çünkü türkçeyi unuttular ve ana babalari türkçe yayın izledikleri vakit anlamıyorlar yahut gericilik görüyorlar beğenmiyorlar ve başları ağriyor mideleri bulanıyor onlar heavy metal dinlemek ve mest olmak istiyorlar. Bunu niye anlattık? Türklerin halinden manevi değerleri unutturulan insanlığın ne hale geldiğini anlamanız için anlattık. 21 asır insanları ikinci üçüncü nesil türklerin halindedir vaziyetleri. 3
İkinci üçüncü nesil Türkler nasıl vatanlarını unutmuşlar yahut kendi değerlerinden dillerinden uzaklaşmışlarsa materyalist ziniyetin hükümdar olduğu bir zamanda insanlarda hemen hepsi manevi değerleri unutmuşlar ahireti unutmuşlar ve sirf bu dünya için yasamaktadirlar. Ahireti hatırlatan olursa da başları ağrımakta mideleri bulanmaktadır insanların. İşte bu haldedir şimdi insanlık. 21 asır idarecileri insanlarda boşalan inanç duygusunu Teknolojiyle doldurmaya çalışıyorlar ve sizin Tanrınızda, hayat tarzınızda, cennetinizde budur diyorlar. Bakın teknoloji sayesinde dört mevsimi bir arada yaşıyabiliyorsunuz, ziyaret edebiliyor ve dört mevsimin meyvelerinden aynı anda faydalanabiliyorsunuz. Istediğiniz kişiye istediğiniz yere istediğiniz zamanda ulaşabiliyorsunuz? Daha ne istiyorsunuz işte size cennet diyorlar. Ben de soruyorum: Bu sahte cennet hayatı ve düzeni ey insanlar sizden ve dünyanızdan, tabiattan ve hayvanattan insanlıktan ne götürdü bunları hic düşündünüzmü? Yok, Şeyh hiç düşünmedik. Çünkü biz 21 asır insanlarıyız teknoloji nesliyiz, bizim düşünmek gibi eski moda kusurlarımız yahut ihtiyacımız yok. Bu işi biz evimizdeki hizmetçilerimize Computerlere yaptırıyoruz onlar bizim için düşünüyor taşınıyor ve en doğru olanı bize bildiriyor. Zahmet devri bitmiştir bizim için! diyorlar. Ey insanlar! Bu sözleri anlamaya calışın. Boşuna etmiyoruz bu sözleri. Peygamber bunu taa 1500 sene evvelden gördü ve şifreli haber Verdi. Ancak bu zamanki insanların anlayacağı şekilde: acele Şeytandandır dikkat acele değil ince ve iyi düşünerek yaşa dedi bizi bu zamandan haberdar etti. Subhanallah! Dünyamizda barış, kalbimizde aşk olsun diyorsanız evvela bunun sartlarıni yerine getirmelisiniz. Manevi değerlerin ve kutsalların tahrip edildiği ve Egonun zirve yaptığı bir dünyada siz nasıl barışı İlahi aşkı umud edebilirsiniz ve bunun hayalini kurabilirsiniz? Olamaz! Kışın kayak yapmak isteyen evvela o zevkin tadını çıkarabilmenin şartlarını hazırlayacak öyle dağa çıkıp zevkini çıkaracak. Kıçında donu olmadan kayak merkezine giden adama ne olur? Soğuktan Kıçı donar bu olur! Ey insanlar daha ölmediniz bu dünyadasınız. Gözünüzü etrafınızda olup bitene kapayamazsınız. Bütün Peygamberler ve evliyalar bunun için geldiler; gözlerimizi ve kulaklarımızı bu dünyaya ve ahirete açmak icin. Gözü kulağı kapalı gezen ne görecek ne duyacak? Çok kimse geliyor bana ve soruyor: Allahı nasıl görürüz Şeyh, ve nasıl işitiriz? Aç gözünü ve kulağını hem gör hem işit diyorum ben de. 4
Öyle ya, gözü ve kulağı kapalı gezen bırak Allahı görmeyi ve duymayı kafasını ha bire oraya buraya çarpar ve sonunda deli olur. Dünya deli hatta zır deli doldu bu sebebten. Ey insanlar spirituel bir hayat yaşamak isteyen önce böyle bir hayatin şartlarini yerine getirecektir. Dünya idaresi spirituel ki9mselerin elinde olmadan bu nasıl olacak? Makinalarin makina kafalı materyalistlerin elinde olan bir dünyada, spirituel hayat sadece hayal olur. Spirituel bir hayat tarzı için spirituel bir ortam olmalıdir evvela. Bu nasıl olacak? Önce maneviyatın önünü kesen engellere biz dur diyeceğiz. Dur! Seni artık dünyamızda istemyioruz diyeceğiz. bitti! Ey hakikata ve maneviyata susuz insan! Bil ki, TEKNOLOJİ ilk olarak İNSANLIĞIMIZI tüketti! Şimdi de yeryüzünde hayatı, insan olsun, hayvan olsun, ot olsun, nebat olsun, karalarda ve denizlerdeki bütün yaşayan canlıları tüketmek için şaha kalkmış şahlanmıştır. Bunun ilk farkına varan Teknolojide en ileri giden milletlerdir- Japonya, Almanya, Amerika, Fransa, İngiltere, vs. tedbir almaya koşmaktalar hepside. Azacık gecikmenin büyük bela ve felaketler getireceğinden korkan dünya, şimdi işledikleri haltın ne korkunç hadiselere sebep olacağının idraki içinde çıldırma nöbetleri geçirmektedirler. İşte teknoloji çağının KIYAMETİ. Ey insanımız azgınlığın sonu budur. Biraz kendimize gelelim DİN NASİHAT tır. Dinsaygı gösterelim, çünkü İNANÇ bizi kurtaracaktır. Bizden uyarma, sizden inanma ve sakınma. Yetişir bu kadar. 5