TAKDİM Değerli Okuyucularımız, 2015-2016 eğitim öğretim yılı birçok alanda çeşitli çalışmalar yaptığımız, projeler geliştirdiğimiz bir yıl oldu. Bu projelerimizin bir kısmı tamamlandı, bir kısmı da hâlihazırda devam etmektedir. Yeni Bahar Öyküleri kitabımız da bu çalışmalardan biridir. Öğrenmeye açık, üreten, kendini sürekli geliştiren nesiller yetiştirmek eğitim anlayışımızın temel taşıdır. Yeteneklerini bu kitapla kanıtlamış olan gençlerimizi gelecekte edebiyatçı, yazar ve ressam olarak görmek bizi ziyadesiyle mutlu edecektir. Öğretmenlerimizin rehberliğinde öğrencilerimizin, hayal dünyalarıyla meydana getirdikleri bu öyküler aynı zamanda okulumuzun, kitap dünyasına kıymetli bir armağanı olacaktır. Kitapta emeği geçen saygıdeğer öğretmenlerimizi ve sevgili öğrencilerimizi kutluyorum. Gayret bizden, tevfik Allah tandır. M. Sebih POLAT Okul Müdürü
KAYIP Okul çıkışı yağmura yakalanmıştık. Koşarak eve yetişmeye çalışıyorduk. -Buse koş, koş... Hadi koşsana! -Koşuyorum işte! Daha ne kadar koşabilirim? Eve yetiştiğimizde her yerimiz sırılsıklam olmuştu. -Yarın görüşürüz. Annenlere sormayı unutma sakın. -Tamam, unutmam Derya. İki gün sonra kamp vardı ve ben bunu unutacaktım öyle mi! Ah Derya sen beni hiç tanımamışsın kardeşim. Derya benim kardeşim gibidir. Çocukluğumuzdan beri birlikteyiz ve şimdiye kadar hiçbir yere ayrı gitmedik. Eve girdiğim gibi annemin yanına koştum. -Anne... Annem... Anneciğim... Canım annem... -Gene ne oldu? -Okulumuzun düzenlediği üç günlük kamp var gıdebilir miyiiim?... Lütfeeeeeen... 14
-Babana sor. -Anne babam beni dinlemez ne olur sen konuş. -Tamam, denerim. -Ay... Canım annem benim... Bir tanemmm... -Hadi hadi. Alıkoyma. İşim var benim. Sevinçle odama çıkıp derslerimi yaptım. Tabi önce üstümü değiştirdim. Akşam babam geldiğinde anneme konuyu açması için işaret verdim. -Hasan, Buse okulun düzenlediği üç günlük kampa gitmek istiyormuş. -Eeee? -Gitsin mi? Babam bakışlarını bana çevirdi. Ona yalvaran bakışlar attım, kıyamadı tabi. -Gitsin, dedi. Hemen babama sarıldım. Yemeğimin kalanını bitirdikten sonra odama çıkıp Derya 'yı aradım. -Derya geliyorum... -Ben dee... Çok mutluyduk. Önümüzdeki iki gün boyunca eşyalarımı hazırladım, kontrol ettim, tekrar kontrol ettim. Bu iki gün benim için geçmek bilmedi. 15
İki gün sonra otobüsümüz geldi. Derya çadırı aldı ben de bir kaç kıyafet aldım. Bir iki saat sonra kamp alanına geldik. Burası harika bir yerdi. 16 Herkes koşarak kendine çadır için bir yer seçti. Derya bizim için yer kaparken ben etrafın şahaneliğine bakıyordum. Geniş bir alandı ve etrafta kocaman çam ve meşe ağaçları vardı. İlerilerden su sesi ve su sesine karışan kuş şakımaları insana gerçekten huzur veriyordu. -Buse burası olur mu? -Olur Derya. Çadırları kurarken bazı yerlerde öğretmenlerimizden yardım aldık. Yarım saatlik bir dinlenme molası verildi. Sonra herkes meydanda toplanacaktı. Çadıra girdiğim gibi uyudum. Eğer Derya üstümde tepinmeseydi daha çok uyuyacaktım ama uyutmadı. -Buse...Busee...Kız kalk uyumadığını biliyorum. -Uyumaya çalıştığımı da biliyorsundur her hâlde. Ne var? -Ya canım çok sıkıldı. Hadi bir şeyler yapalım. -Yat uyu Derya. -Uykum yok. -O zaman ne hâlin varsa gör Derya. Ben çok yorgunum. Gözümden uyku akıyor. -Of Buse inadım tuttu. Uyumayacaksın işte o kadar. Nokta. -Of... Derya Off! Ne yapmak istiyorsun?
- Tedbirli olmak gerek akıllım deyip sırıttım. Yollar çok kaygandı ve sürekli kayıyorduk. -Aaaa! -Kızlar dikkatli oluuun! -Derya neredesin? -Buradayım Buse. Dikkat eeeet!... -Kızlaaar dikkaaat! -Elif iyi misin? -İyiyim. Garip garip sesler duymaya başladık. Hava zifiri karanlıktı. Yağmur bastırmıştı. İçimizde korku vardı. -Zehra beni bırakma. Korkuyorum... -Tamam, korkma Elif! Ben yanındayım. -Arkadaşlar, birbirimizden ayrılmadığımız sürece güvendeyiz. Korkmayın! İlerlemeye çalışırken birden ayağım kaydı ve geriye doğru düştüm. -Aaaa! Hepimiz yuvarlanmıştık, saçımız başımız çamur olmuştu. -Of ama ya! Her yerim çamur oldu... -Şimdi bunu mu düşünüyorsun Elif? Kamp alanına dönünce yıkanırsın. -Olmaz! Ben böyle yola devam edemem. Kurt ulumaları gibi sesler duyduk. -Hiiii! Kurt muydu o? 18
-Bilmem, daha düşünmedim. Bende tabu var. Onu oynayalım bari. -Süpersin sen beee. Yarım saat boyunca tabu oynadık. Herkes meydanda toplandıktan sonra Fatih Hoca konuştu. -Gençler, ateş yakmamız lazım. Bunun için herkes dörderli gruplar oluşturup çalı toplayacak. Bir saat sonra herkes burada toplansın. Bir de yolunuzu kaybetmemek için yollara işaretler koyun. Derya ile ben zaten bir gruptuk. Bize sadece iki kişi gerekiyordu. Elif ve Zehra bize doğru geldiler. -Beraber gidelim mi? -Olur... Gitmeden önce Faruk Hoca nasıl çalılar toplamamız gerektiğini anlattı. Hemen çadıra gidip yanıma fener ve işaret için bir kaç şey aldım. Yolda bir kaç çalı topladık. Ama geldiğimiz yöne dair işaret koymayı unuttuk. Ne tarafa gideceğimiz hakkında en ufak bir fikrimiz bile yoktu. Saatlerdir dolanıyorduk. Hava iyice kararmıştı. Yanımdan hiç ayırmadığım feneri çıkardım. Çünkü böyle durumlarda tedbiri elden bırakmamak lazım. - Nereden çıktı bu Buse? diyen Derya ya: 17
-Evet kurttu. Hâlâ burada kalmak istiyor musun Elif? -Hıhı Evet... -İyi o zaman, kurtlar yesin seni! -Tamam, tamam bekleyin geliyorum. Tutun beni. Zehra ve ben, Elif e elimizi uzattık. Kendimize doğru çekmeye çalışırken ona doğru çekildiğimizi fark ettik ve şılappp! Çamuru boyladık. -Elif, kaç kilosun ya off!.. -40 kiloyum. -Emin misin cancağızım? -Eminim. -Off! Tut hadi elimi tut. Zor da olsa çıkarttık Elif i. Hava iyice kararmıştı ama biz patika bile bulamamıştık. Hepimiz bitkin düştük. Adım atacak hâlimiz bile kalmadı. En sonunda ağaçların sık olduğu bir yere gidip orada oturduk. -Çok üşüyorum -Çok mızmızsın Elif. -Kızlar, Elif haklı. Ateş yakmamız gerekiyor. -Nasıl yakmayı düşünüyorsun bayan bilmiş? -Bir belgeselde görmüştüm. Çalılarla ateş yakıyorlar. -Daha iyi bir fikrim var. Kibritle yakalım. -Vardı da neden söylemiyorsun? -Sen böyle şeyleri nereden buluyorsun? 19
-Babası, dağcı malzemeleri satıyor ya! Unuttun mu? Hemen bir kaç çalı toplayıp ateş yaktık. Birbirimize sokulup ısınmaya çalıştık. Gece boyunca ateşin başında bekledim. Ateş yavaş yavaş sönmeye başlamıştı. Tekrar yakmak için kalktım ama hava gerçekten de soğuktu. Yakana kadar ellerim uyuştu. Ertesi gün ateş sönmüştü. Her yerimiz tutulmuştu. Diğerlerini uyandırıp tekrar yola koyulduk. Biraz daha ilerledikten sonra bazı silüetler gördük. -Eliiif! -Deryaaa! -Zehraaa! -Buseee! -Buradayııız! Buradayııız! Seslerin geldiği yöne doğru koşmaya başladık. Kurtulmuştuk. O gün hayatımda unutamayacağım bir gündü. Rabia Zeynep ZAFERTEPE 7/E (Öykünün Yazarı) Sümeyye BAYSAL 7/H (Resimleyen) 20