Sinema salonları kapanmıyor, dönüşüyor!

Benzer belgeler
2014 BOX OFFICE RAPORU

Beyoğlu Sineması, seksenlerin sonunda Beyoğlu nda sinema salonları. Temel Kerimoğlu: Dünyayı Anlatan, Derdi Olan Filmleri Gösteriyoruz

HP, Y Kuşağına Ulaşmak için İlgi Çekici YouTube Reklamları Kullanıyor

Sıraselviler Caddesi No: 78/2 Cihangir, Beyoğlu İstanbul T F imre@m3film.com.tr okan@m3film.com.

SiNEMA ESERi YAPIMCILARI MESLEK BiRLiGi

ÇOCUKLARIMIZ VE TEKNOLOJİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

Başka Sinema Esnek Bir Proje

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri Ocak 2015 Adana Hilton Otel

Türkiye nin sinemaları

1999 yılında Arti Film i devralan, Devrim Arabaları, Kavşak, Nar, Eylül ve İz

DIŞ TİCARET AÇIĞI VE TURİZM

Filmin çıkması için öngörülen tarihlerde vizyonda olacak diğer filmlerin analizi; 27 Şubat ta vizyona girecek olan etkisi 2-3 hafta sürecek filmler;

Türkiye Sinema Sektörü ne Genel Bakış

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Video Reklamcılığında, Daha Uzun Videolar Daha Güçlü Videolar mıdır?

III İÇİNDEKİLER. Önsöz İçindekiler Grafik ve Tablo Listesi Simge ve Kısaltmalar Açıklama. I. Özet Tablolar 1. II. Kültürel Faaliyetlere Katılım

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

En İyi Üniversite Kampüsleri

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

Beşiktaş Gazetesi. Her Cuma yeni bir film

CANIM KARDEŞİM BENİM 3D ANİMASYON FİLMİ BASIN KİTİ

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Benim görevime gelince, festivalin programlama direktörüyüm. Dokuz yıldır festivalde çalışıyorum. Artistik direktör Cameron Bailey ile beraber

17. UÇAN SÜPÜRGE ULUSLARARASI KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ 8-15 Mayıs 2014

Jamie Foxx J

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

EVRİM TRANSCENDENCE 10 EKİM DE SİNEMALARDA!

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

Festivalin Tarihçesi

Öğrencilerin çektiği fotokopiye yasal formül şart!

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

yu severek izlerdik mesela. İzlerdik diyorum çünkü ben maalesef o güzellikleri uzaktan sevenlerdenim.

EZBERLEMİYORUZ, ÖĞRENİYORUZ. Hafta Sonu Ev Çalışması BEZELYE TANESİ

Yönetmen VIJAY KRISHNA ACHARYA. Yapımcılar ADITYA CHOPRA. Türü Aksiyon. Oyuncular AAMIR KHAN KATRINA KAIF TABRETT BETHELL

TÜRK FİLİMLERİ HAFTASI EMEK ÖDÜLLERİ İLE SONA ERDİ

Buruşuk Ömer Destanı

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

NİTELİKLİ EĞİTİMİN TOPLUMUN REFAH SEVİYESİNE ETKİSİ. Prof.Dr. Muammer Kaya, ESOGÜ Rektör Adayı,

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

Mobil Pazarlama Stratejiniz İçin Çevrimiçi Video Neden Olmazsa Olmaz?

Sonrası. Jewett, Keman. Özcan Ulucan, Keman. Tuba Özkan, Viyola. Ozan Tunca, Cello. Program ile ilgili detaylar ise

TÜRKİYE DE İŞ DÜNYASINDA ÇALIŞANLAR SOSYAL MEDYAYI NASIL KULLANIYOR?

ANACHRONISMUS CAN BONOMO

BASIN SPONSORLUĞU DOSYASI

AD DRONE. Tüm görüş ve önerileriniz için

d) Yarışmaya 01 Ocak 2015 tarihinden sonra yapılmış ve Eser İşletme Belgesi almış olan filmler katılabilir.

Demografive Öykü Anlatma Tarzının, Video Reklam Etkinliğini Etkileme Biçimi

KENTİN YENİ ARMASI. YUNUS YUNUSOĞLU NDAN YENİ BİR PROJE

Kur artışının ekonomiye olumlu ve olumsuz etkileri var

TÜRK DÜNYASI VAKFI. Bana Bir Hikaye yaz projesinin web portalına hoş geldiniz!

AKSİYON. Sinema Emek ister

Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane

HÜRRİYET GAZETESİ OKUR PROFİLİ

www

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

AKM restorasyonu için protokol imzalandı

Uluslararası İzmir Film Festivali ilk kez 1990 yılında düzenlenmeye başladı. 11 kez düzenlenen Festivale 2000 yılında ara verildi.

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Mega kentin mega projesi...

Bu ödül veda için olmasın

Hollywood un 40 yaş altı aktör krizi

KAYSERİ ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ

Temel Matematik. 1. saat. Hadi başlayalımmm...

TÜSİAD, dizilerde toplumsal cinsiyet eşitliği için harekete geçti

Yapımcı Enver Arçak Ankaralı Yahudilerin belgeselini çekti ve paylaştı. Arçak, "Hermana" isimli belgeselinin hikayesini de Odatv'ye anlattı...

5 soru-cevap:layout 1 4/28/11 12:14 PM Page 201 CEVAPLAR VE PARALEL OTURUM I SORULAR 201

Ne kadar söz varsa düne ait Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Panzehir 9 Mayıs ta Sinemalarda - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Temmuz 2012, No: 36

DEVLET BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BABACAN: TÜRKİYE, İŞ YAPMAK, HİZMET ÜRETMEK, ÜRÜN ÜRETMEK, PARA KAZ

Uçan Süpürge İçin Ankara'ya Geliyorlar

ENGELSİZ İŞYERİ KILAVUZU

tepav Nisan2011 N DEĞERLENDİRMENOTU 2008 Krizinin Kadın ve Erkek İşgücüne Etkileri Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

ENGELSİZ İŞYERİ KILAVUZU

Araştırma Notu 14/165

Direnişteki Trakya Otocam işçileriyle söyleşi

Yaşama toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla yaklaşanların, medyanın eril dilinden rahatsız olmaması mümkün değil dedik.

Derleyen; İzzetiye Keçeci. ALTI ŞAPKA DÜŞÜNME YÖNTEMİ Edward De Bono

HER ÇOCUK BİR DÜNYADIR AMA ONLARIN DÜNYALARI SİZLERSİNİZ SOSYAL HİZMET KAPSAMINDAKİ ÇOCUKLAR VE İZMİR DEKİ SON DURUM

FESTİVAL HAKKINDA RAPOR HAKKINDA

Nicola Falcinella: Merhaba, öncelikle bu buluşmayı organize ettiğiniz ve beni davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. İstanbul'a ilk gelişim.

2015 Tercih Dönemi Üniversite Kontenjanları Analizi

Bu katalogtaki bilgiler ve görseller tanıtım amaçlıdır. Proje, konut büyüklükleri ve mahal listelerinde, uygulama projesi esastır.

''Hepimiz Atatürk'üz''

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3D SOSYAL YAŞAM PROJESİ

2. ISRAIL VE YAHUDILIK KONFERANSI BANDIRMA DA GERÇEKLESTI

KONYA-KARAMAN YAŞAM MEMNUNİYETİ DEĞERLENDİRMESİ

Petrol fiyatlarının istatistiksel analizi ve örüntüleri

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

ÖZEL ETKİNLİKLER DOSYASI

100.YIL ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA HAZIRLANAN FİLM VE AFİŞLER İLE İLGİLİ ODALARDAN GELEN CEVAPLAR

DON GİOVANNİ. uygun ve çok uzun uçuş saatleri gerektirmeyen bazı Avrupa şehirlerine göz gezdirirken

Transkript:

Sinema salonları kapanmıyor, dönüşüyor! Beyoğlu, Emek, Alkazar Nostaljik sinema salonları can çekişiyor. Alışveriş merkezlerindeki cep sinemalarına yerleşiyor perdeler. Aslında kapanmıyor da şekil değiştiriyor sinemalar. Tıpkı sokaklar, insanlar, hayat gibi Sinemaya gitmek, basit bir eylemin değil, âdeta bir merasimin başlangıcıdır. Kimi salonlar vardır ki filmlerden öte, kendileri birer tercih nedenidir. Şu ya da bu filme gidelim yerine, Emek e, Konak a gidelim mi, sorusu tercihin de ötesinde, sinema salonunun varlığının, saygınlığının, hadi açıkça itiraf edeyim, büyüsünün kanıtlanmasıdır. sözleri, Burçak Evren in Eski İstanbul Sinemaları Düş Şatoları kitabından. Ona göre sinema salonları ya da diğer bir deyişle düş şatoları, yalnızca filmlerin izlendiği mekândan ibaret değil. Sinemaya gitmeyi bir ritüele dönüştüren, topluca film izleme alışkanlığını kazandıran, benzer keyif ve güzellikleri paylaşan insanların beraber soluduğu bir başka ortam idi. Birçok alışkanlıklarımız gibi artık sinemayla ilgili bu cümleleri de şimdiki zaman kalıpları içerisinde kullanamıyoruz. Sinemaya gitmek çoktan bir ritüel olmaktan çıktı. Eskiden ailece hatta mahallece gidilen filmler günümüzde küçük cep sinemalarında gösteriliyor. İzleyici, sinemaya gitmektense evinde internetten indirdiği, korsan piyasadan temin ettiği ya da DVD sini aldığı filmi bir başına izlemeyi tercih ediyor. Birçok eylem gibi film izlemek de artık kolektif olmaktan çıktı, bireysel bir faaliyete indirgendi Bu durumdan tabii ki en çok sinema salonları etkilendi. Geçmişte yüzlerce insanı bir araya toplayan, içinde hatıralar, dostluklar, sohbetler, aşklar yaşanan tarihî sinemaların bir bölümü kepenk indirdi, geride kalanlar da kapanma riski ile karşı karşıya. Mesela, bir Kadıköy klasiği olan Süreyya Sineması artık opera salonu. Beyoğlu nun en eski sinemalarından Yeni Melek, semtin ritmine ayak uydurarak eğlence merkezine dönüştü, Elhamra çoktan tarihe karıştı, ünlü Saray Sineması yıkıldı... Ve şimdi geride kalan sinema salonları can çekişiyor. Son olarak gazete satırlarından Beyoğlu Sineması nın kapanmak üzere olduğunu okuduk. İstanbul un kültür damarlarına en çok kan pompalayan Beyoğlu ndaki; Alkazar, Yeşilçam, Pera, Emek sinemalarının da zor durumda olduğunu biliyoruz. Peki, ne oldu da geçmişte, gösterilen filmlerin bile önüne geçen bu mekânlar izleyicisini kaybetti? Öyle ki İstanbul un en hareketli semtinde bulunmalarına rağmen kapılarına kilit vurmanın eşiğine geldiler. BÜYÜK BALIK KÜÇÜK OLANI YİYOR! www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 1/6

Üç neden var. diyor sinema eleştirmeni Burçak Evren. Birincisi, izleyicilerin artık sinemaya eskisi kadar rağbet etmemesi. Sinemayı daha çok 18-35 yaş arasındaki kesim takip ediyor ve onlar da vizyona girmemiş filmlere bile evlerinde internetten indirerek ya da DVD, korsan piyasasından faydalanarak ulaşabiliyor. İkinci sorun Evren e göre daha vahim: Sinema salonlarının tekelleşmesi. Salonların artık majors denilen Uip, Özen, Warner Bros gibi şirketlere bağlanması. Filmi ithal edenlerin gösterim ve dağıtım hakkını da elde etmesi: Bir film Türkiye de beş yüz yerde gösterilebiliyor. Klasik sinema salonları bu tekelleşmenin dışında kaldı. Sinemanın değişim, dönüşümüne ayak uyduramadılar. Sonuçta güç şartlar altında ezildiler. Yenilenmedikleri sürece ayakta kalmaları güç. Beyoğlu ndaki sinemaların bu kadar zor duruma düşmesinin özel bir nedeni de az seçenek sunması. Bir alışveriş merkezine gidildiğinde bile on film alternatifiyle karşılaşan izleyici Beyoğlu nda ancak birkaç altarnatife sahip. Alışveriş merkezlerinde eğlence, yemek gibi imkânların sunulması da tercihlerde etkili tabii. Burçak Evren e göre esasında sinema salonları kapanmıyor, sadece mekân ve semt değiştiriyor. Son beş yılda açılan ve kapanan salonlara baktığımızda bunu görebiliyoruz. Oranlar Evren in sözlerini doğruluyor. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü nün rakamlarına göre 1991 de 341 olan sinema sayısının 2006 da ulaştığı rakam 1045. Günümüzde sinema salonu sayısı 1300 e dayandı. Rakamlara yansıyanlar aslında tarz-ı hayatımızın farklılaştığının bir göstergesi. Davranışlarımız, alışkanlıklarımız gibi semtler de artık değişti. Kentsel odakların dönüşmesi, iş ve eğlence mekânlarının daha merkezî bir noktaya taşınmasıyla, sinema salonlarının bu dairenin dışına itilmesi arasında pek fark yok. Beyoğlu Sineması sahibi Temel Kerimoğlu durumu şu cümleyle özetliyor: Günümüz şartlarında süpermarketler nasıl bakkalları yendiyse, şimdi de alışveriş merkezleri bizi yeniyor. Büyük balık küçük olanı yiyor. BİLETLER ÇOK PAHALI İzleyici cephesinden bakınca farklı serzenişler çıkıyor karşımıza. Onlara mikrofon uzattığımızda daha çok fiyatların yüksekliği sebebiyle sinemayı tercih etmediklerini işitiyoruz. Avrupa standartlarının dahi üzerinde ücretle film izliyor olmak seyirci için caydırıcı. Semt sinemalarının yavaş yavaş kapanmasıyla artık sinemaya ulaşmak da eskisi kadar kolay değil. Özellikle büyük şehirlerde, yol ve yemek masrafı da sinema ücretine dâhil edilerek programların yapılması gerekiyor ki bu her bütçenin kaldırabileceği bir rakam değil. Hele artık çok daha uygun fiyata film izleme imkânları varken. Görsel platformun imkânlarının artmasına paralel sinemanın cazibesini yitirdiğinin delili bu veriler. Yetmişlere kadar sinema perdesi tekti ama o yıllarda televizyon dâhil oldu hayatımıza, ardından video geldi. Doksanlardan itibaren çok kanallı seçeneklere alıştık. 1996 dan sonra internetle tanıştık. 2000 lerden sonra diviks, korsan DVD, VCD vazgeçilmezler listemize girdi. Böylece sinema www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 2/6

perdesine altı yedi farklı çerçeve eklenmiş oldu. Bu çerçevelere sinema perdesi ne yapsın? diyor sinema eleştirmeni İhsan Kabil. Esasında sinema da teknolojik açıdan yerinde saymıyor. IMAX, üç boyutlu sinema gibi farklı alternatifler sunuyor izleyicilere. Acaba bunlar ilerleyen dönemlerde izleyici nazarında perdeyi yeniden cazip kılar mı? Cevabı yine Kabil den alıyoruz: Her filme insanları bu şekilde çekemezsiniz. SEYİRCİ ÇABUK SIKILIYOR Türk sineması üzerine araştırmalar yapan Giovanni Scognamillo nun sözleri tüm değerlendirmeleri özetliyor: Seyircinin profili çok değişti. Çok çabuk sıkılıyor, beklentileri farklı Her şey gibi artık üretilen filmler de çok çabuk tüketiliyor. İzleyici her daim farklı bir seçenek istiyor, daha fazlasını arıyor. Atlas Sineması Müdürü Cevdet Pişkin durumu şaşkınlıkla değerlendiriyor: Eskiden Amerikan filmlerine rağbet vardı. Tom Cruise, Al Pacino, John Travolta denince kapılar pencereler kırılırdı. Artık o dönem bitti. Cevdet Bey le görüştüğümüz günün sabahı Trovolta nın Yalnız Kalpler filminin gösteriminde sadece bir kişi varmış. Pişkin masraflardan yakınıyor: Bir kişiye de oynatsak yüz kişi de gelse aynı masrafı yapıyoruz. Çok zarar ediyoruz.. Bu yıl en çok izleyici toplayan Türk filmleri olmuş. Artık izleyicinin GORA, Recep İvedik gibi eğlenceli filmlere daha çok rağbet ettiğini söylüyor Atlas Sineması Müdürü. Kendi sinemalarının diğerlerine göre bu yılı daha az zararla kapatmasının sebebi de bu filme izleyicinin gösterdiği yoğun ilgi: Recep İvedik olmasa biz zarardaydık. Para kazanmadık ama en azından bizi başa baş getiren o oldu. Sadece Recep İvedik in geçtiğimiz yıl kazandığı para ve topladığı seyirci sayısı ortalama otuz Türk filmine eş değer. Burçak Evren e göre seyircinin azalma sebeplerinden biri de kitlelerin ilgisini çeken bu tarz filmlerin eskisi kadar çok yapılmaması. Harry Potter, Indiana Jones, Batman, Görevimiz Tehlike gibi seriler bile artık eskisi kadar iş yapmıyor. Scognamillo, Hollywood un aşırı teknolojik filmlerinin izleyiciyi sinemadan soğuttuğunu düşünüyor. Bu filmlere gençler haricinde pek kimse itibar etmiyor: İzleyici öykü görmek istiyor ama onlar yok artık. diyen Scognamillo ile benzer görüşte sinema eleştirmeni İhsan Kabil. O da sinemanın artık eski işlevini yitirdiğini, esbab-ı mucibesinin tartışmalı hâle geldiğini düşünüyor. Sinemanın bu krizi aşabilmesi için tek çare kendi doğasının özüne dönmesi Kabil e göre: En önemli çözüm sinemacıların aklı başında film üretmesi. İnsanların yabancılamadığı, sahicilik duygusu veren filmler çekilmeli. O hissi yakaladığı takdirde belki izleyici yeniden salonlara döner. Ama bilet fiyatları da düşmeli, halk sineması gerçekleşmeli. BEDAVA DA OLSA İZLEYİCİ GELMEZ! Fiyatların düşürülmesi hususunda, görüştüğümüz herkes hemfikir. Lakin ne kadar etkili olacağı hususunda tereddütler var. İnsanların sinemaya gitme alışkanlığı değişti. Artık böyle bir gereksinim hissetmiyorlar. Ben iddia ediyorum filmler on değil de beş lira olsa yine izleyici gitmez. Bedava da yapsanız fark www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 3/6

etmez. Seyirci sayısı artar ama ne kadar? Eskiden neredeyse bir görevdi sinemaya gitmek; ama artık değil. sözleri Burçak Evren e ait. Sinema salonlarının işletmecilerine göre de fiyatların düşmesi tek çözüm değil. Beş lira yapıyoruz filmleri, izleyici yine gelmiyor. sözünü sık duyuyoruz. Bu fiyata ancak vizyondan kalkan filmleri gösteriyor sinema sahipleri. Öyleyse neden vizyondaki filmlerde de fiyatlar düşürülmüyor? Fiyatları belirlemek bizim değil, filmcilerin elinde. Eski filmleri bile onlardan izinsiz oynatamayız. diyor Atlas Sineması ndan Cevdet Bey. 52 yıldır Emek Sineması nda çalışan Hikmet Dikmen, şimdiye kadar çok krizler görmüş ama böylesine şahit olmamış. Emek Sineması da zor ayakta duruyor. Artık çalıştığı kurumla özdeşleşen Dikmen e tarihî Emek Sineması nın bu duruma düşmesi belli ki çok ağır geliyor: Buradaki gibi bir salon Türkiye de başka yerde yok. diyor. Festivaller de olmasa çoktan kapısına kilit vurmak zorunda kalacakmış Emek Sineması. Şimdi bir sponsor ihtiyacındalar, aksi takdirde Emek in ömrü pek uzun görünmüyor. Dikmen, film şirketlerinin acımasız tutumlarına da veryansın ediyor: Tek salonumuz var bizim. Şirketler, şunlara da en fazla iki haftalık film verelim, demiyorlar. Gişe hâsılatları geçmişe oranla çok düşmüş. 2008 Emek Sineması nın tam krize girdiği yıl olmuş: Seyirci sayısı o kadar azaldı ki. Dün beş seansta toplam elli kişi geldi. Bu yaz sezonunda en fazla 975 kişi almışızdır. 50-60 kişiye düştüğümüz haftalar oldu. Eskiden haftada en kötü ihtimalle 1000-2000 izleyicimiz olurdu. Genel itibariyle izleyici sayısının düştüğünü söylemek mümkün fakat yine de alışveriş merkezlerinde bu oranlar çok farklı. Cevahir Alışveriş Merkezi nde bulunan Megaplex Sinemaları nın müdürü Muhammed Özmen den aldığımız rakamlar bunu ziyadesiyle ortaya koyuyor. Cevahir Alışveriş Merkezi nde 11 sinema salonuyla hizmet veren Megaplex in müdürü, izleyici sayılarının her yıl arttığını söylüyor. Açıldıkları ilk sene 2006 da 755 bin izleyici sayısı bir yıl sonra 780 bine yükselmiş. 2008 de toplam rakamın 820-830 bin civarında olacağı tahmin ediliyor. Emek Sineması nın rakamları ile karşılaştırılınca durumun ciddiyeti de ortaya çıkıyor. Alışveriş merkezlerindeki sinemalar, doğası itibarıyla, daha çok popüler filmlerle izleyiciyi buluşturuyor. Özmen bunu şu cümlelerle ifade ediyor: Seyirci eğlence ve rahatlık istiyor. Daha çok komik filmleri seviyor, vurdulu kırdılılara pek gelmiyor. Komedi ve aşk filmleri her zaman bizde daha çok iş yapar. AMERİKAN KÜLTÜRÜNE MECBUR BIRAKILIYORUZ Kapanma tehdidi altındaki Beyoğlu Sineması, Avrupa Sinemalar Birliği ne bağlı ve Megaplex in aksine daha çok sanat sinemasına perdesinde yer veriyor. Uzakdoğu ve Avrupa dan bağımsız sinema örneklerinin izlenebileceği nadir salonlardan biri. Bu filmleri tercih ettiği için izleyici sayısı oldukça az. Sinemanın sahibi Temel Kerimoğlu, sponsor bulmak üzere olduklarını söylüyor. Beyoğlu Sineması şimdilik kapanma tehlikesini atlatmış; fakat ne kadar yaşar belli değil: Dünyanın her tarafında bizim gibi sinemalar devlet ve belediye tarafından www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 4/6

desteklenir. Bizim ülkemizde destek yerine köstek var. Bağımsız film gösteren sinemalar desteklenmediği takdirde ithalatçı firmaların Avrupa ve Uzakdoğu filmlerini ihraç etme ihtimali azalıyor; çünkü gösterecek salon bulmaları güçleşiyor. Bu durumda izleyici biraz daha Amerikan sinemasına, dolayısıyla da kültürüne maruz bırakılacak. Devletin ve belediyelerin sinemaya sahip çıkması ve Amerikan kültürü karşısında kendi sanatını, sinemasını desteklemesi şart. diyor Kerimoğlu. Avrupa da da Türkiye dekine benzer bir şekilde sinema salonları kapanıyor; fakat bazı salonlar sadece sanat filmlerini izleyici ile buluşturuyor. Bu sinemalar devlet desteğiyle ayakta duruyor. SİYAD (Sinema Yazarlar Derneği) Başkanı Murat Özer derneklerinin salonları sonuna kadar desteklediğine değiniyor. Ona göre salonların kapanmaması için korsanla dürüst bir savaş yürütmek elzem. Doğru kanallar kullanıldığı takdirde salonda film izleme keyfini izleyiciye yeniden hatırlatmak da mümkün. Toplumsal değişimden her şey gibi sinema salonları da nasibini alıyor. Tüketim kültürü, bireyselleşme, alışkanlıkların değişmesi, teknolojik imkânların artması gibi sebepler nasıl filmlerin içeriğine yansıyorsa gösterildiği fiziksel mekânlara da etki ediyor. Sinema salonları kapanarak cep sinemalarının küçük perdesine hatta televizyon, bilgisayar ekranına sıkıştırılıyor. Özetle düş şatoları birer birer yıkılıyor BAĞIMSIZ SİNEMAYA NE OLACAK? Tüketim kültürünün sembolleri alışveriş merkezlerine taşınan sinema salonlarında daha çok popüler filmler gösteriliyor. Sinema salonları kapandığı takdirde izleyici bağımsız filmlere nasıl ulaşır? Bu durum sinema sanatını nasıl etkiler? Film yapımcı ve yönetmenlerinin daha çok popüler sinemaya meyletmelerine sebep olur mu? Sinemada tek tipleşmeye gidilir mi? Canlandı dediğimiz Türk sineması bu durumdan etkilenir mi? Bu soruları yönelttiğimiz sinema eleştirmenlerinden ilginç cevaplar aldık. Giovanni Scognamillo: Popüler filmler bile salonlarda iş yapmıyorken bağımsız sanat filmlerinin hiç şansı yok. Bu tarz filmleri izlemek için artık festivalleri beklememiz gerekecek. Doğrusu bağımsız yönetmenler nasıl devam eder hiç bilmiyorum. Bu tür filmlerin desteklenmesi için sadece bu örnekleri gösteren sinemalar olmalı. Aksi takdirde bağımsız sinema yaşamaz. Senede otuz kırk film çekmek ayrı, onu izleyiciye gösterebilmek ayrı. Gösteremediğin takdirde anlamı ne? Burçak Evren: Ben salonların yaşadığı krizin sinemayı değiştirmeyeceğine inanıyorum. Bağımsız filmler tüm dünyada zaten festivallerle izleyiciyle buluşuyor. Türk sinemasına zaten kapanan salonların bir faydası yoktu. Mesela Emek Sineması na bakın, bir yıl içinde kaç tane Türk filmi göstermiş? Zaten benim malımı satmıyor ki! Kapansa ne etkisi olacak? www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 5/6

İhsan Kabil: Bağımsız sinemacıların her zaman şansı var. Zaten ticari olanın peşinde koşmuyorlar, onların önü açık. DVD de farklı bir imkân sunuyor onlara. Salon bulamayan filmler bile DVD vasıtasıyla izleyiciyle buluşuyor. Murat Özer: Sinemanın eğlence kanadı her zaman vardı, olacak da... Ancak bunu bir denge içinde sunmak gerekiyor. Son zamanlarda yalnızca popüler sinema ürünlerinin seyirciyle buluştuğu, alternatif sinemanınsa giderek yok olma emareleri gösterdiği bir gerçek. İşin ticarî boyutunu yadsımıyoruz, ama sinemanın temelde bir sanat dalı olduğu ve bu yolda ürünler vermenin kaçınılmazlığı da ortada. Bu anlamda Türkiye de eksikliği hissedilen en önemli unsur Sinematek tir diye düşünüyorum. İzleyicilere sinema sanatının yüceliğini hatırlatacak böylesi bir oluşum, bahsettiğimiz dengenin kurulması için de yararlı olacaktır kuşkusuz. Bazı Türk filmlerinin salon bulamaması ya da birkaç salonla yetinmesi, onların ulaşabileceği kitleyi de sınırlıyor, etkilerini azaltıyor. Dünyanın şapka çıkardığı yönetmenlerimizin filmlerinin ülkemizde bilinmemesi sonucunu doğuruyor bu durum ve genç yönetmenlerin hevesini kırıyor. 2008-08-11 Yazar: Muhabir: Tuba Özden Deniz www.aksiyon.com.tr/aksiyon/columnistdetail_openprintpage.action?newsid=23230&columnistid= 6/6