KIRIM KÜLTÜR EVİ. Hasan KIRIMER



Benzer belgeler
II. ULUSLARARASI TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR KONGRESİ ÖZEL BÖLÜMÜ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

SAĞLIK KÜLTÜR ve SPOR DAİRE BAŞKANLIĞININ 2012 YILI SOSYAL FAALİYETLERİNDEN GÖRÜNTÜLER

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Gala Yemeği Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

Yenilenen Geçici Hayvan Bakım Merkezi açıldı

IUA. Ortak yönetim kültürünü paylaşan ülkelerdeki devlet taşra temsilcileri arasında bilgi birikimi ve. Uluslararası. İdareciler Birliği IUA

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın, Saray Engelsiz Yaşam, Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini Ziyareti

15 Ekim 2014 Genel Merkez

SAĞLIKLI ŞEHİR HAREKETİ KADIN ÇALIŞMALARI Kasım Eylül 2011

Çoğunluk olmak, azınlığı yok saymak

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

AHMETLER İLKOKULU. Okul Binası

Page 1 of 6. Öncelikle, Edirne de yaşanan sel felaketi için çok üzgünüz. Tüm Edirne halkına, şahsım ve üniversitem adına geçmiş olsun demek istiyorum.

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

ODÜ TIP FAKÜLTESİNİN YENİ ÖĞRENCİLERİ BEYAZ ÖNLÜKLERİNİ GİYDİ

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Prof. Dr. Mehmet Haberal, Amerika, Japonya ve Ürdün deydi

Mesleki eğitim tanıtım ve işbirliği protokolü

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

BTEC BİLGİLENDİRME TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ

5 Dk. Ülke Ile Ilgili Giriş Konuşması. Değerli katılımcılar hepinizi ülkem adına saygıyla selamlıyorum,

ÇANTA VE KIRTASİYELER ONİKİŞUBAT TAN

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

DİDİM. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 78. yılında Didim de anıldı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

Saygılarımızla, Genç Barış İnisiyatifi Derneği adına, M. Emre Akkaş Genel Başkan

Hacettepe Üniversitesi Sözlük Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından düzenlenen Türk

I. ULUSLARARASI SOSYAL VE EKONOMİK ARAŞTIRMALAR ÖĞRENCİ KONGRESİ

Türkiye nin 81 ilinden gelen 100 muhtar, çözüm sürecine destek için Mardin de toplandı. Muhtarlar, barışa destek için beyaz güvercin uçurdu.

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

YENİ BAŞKAN ÇİĞDEM ASAFOĞLU: DEB PARTİSİ BİR DAVA PARTİSİDİR Pazar, 06 Ocak :46

GAZETECİ YAZAR BÜLENT AKKURT BODRUM DA DEFNEDİLDİ

Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Türkiye nin köklü şirketlerinden PET HOLDİNG 40 yaşında

hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Çarşamba, 02 Şubat :27 - Son Güncelleme Cumartesi, 05 Şubat :13

2014 YEREL SEÇİM FAALİYET RAPORU

Bodrum-Kos arasındaki turizm ve ticaret işbirliği

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE KUR TANIMLARI

TED AİLESİ, ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI VE PLAKET TÖRENİ İÇİN DÜZENLENEN YEMEKTE BİR ARAYA GELDİ

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.


MUĞLA GAZETECİLER CEMİYETİNDE GÖREV GENÇLERİN

AK Parti mazlum coğrafyaların umudu

En büyük gücümüz teşkilatlarımız

2.8 milyon TL harcanarak 8 ayda tamamlanan Alucra Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okulu (MYO) binasının açılışı Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY yaptı.

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI VELİ VE ÖĞRETMENLERİNDEN SOMA YA EL VER KAMPANYASINA BÜYÜK DESTEK


MEDYA. Uluslararası Arapça Yarışmaları BASIN RAPORU

Bir Kadın 3 Sanat Sergisi açıldı

GELİBOLU TİCARET VE SANAYİ ODASI OCAK-ŞUBAT-MART 2015 BÜLTENİ

Baki olan Rabbimiz ve davamızdır

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

OCAK 2012 FAALİYET RAPORU. Prof.Dr. Aytuğ ATICI Mersin Milletvekili

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

ETKİNLİK RAPORU tarihli olağan Genel Kurulda bizlere bu derneği adımıza yaraşır bir biçimde yönetmek üzere görevlendirdiniz.

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

''Hepimiz Atatürk'üz''

Bodrum aşığı yabancıların buluşması

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN ÇÖZÜM SÜRECİNİN İKTİSADİ BOYUTUNA KATKI: ALTERNATİF TURİZM KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI


Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Dizeleriyle başladı.

T.C. İZMİR İLİ URLA BELEDİYESİ MECLİS KARARI

183 YILLIK GELENEĞİ DAHA ÇAĞDAŞ HALE GETİREREK DEVAM ETTİRECEĞİZ

ordumuhtarlarderneği tarafından yazıldı Pazartesi, 03 Kasım :00 - Son Güncelleme Perşembe, 06 Kasım :10



Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YÖNETİM BİRİMİ. Proje No: FEF.14.01

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI OKULLARINDA KARNE HEYECANI

Beykoz Yerel Basını: Yılın Öğretmen Çifti, Adife& Bayram YILDIZ - Özgün Haber

MÜSİAD Başarılı Öğrenciler Ödül Töreni KARADENİZ EREĞLİ 7 HAZİRAN 2018 Sayın Kaymakamım, Sayın Milletvekilim, Sn Rektörüm, Belediye Başkanlarım,

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

DAMLA PROJESİ HATAY PROGRAMI HAKKINDA BASINDA ÇIKAN HABERLER

Öğretmenler Gününün 32.Yılı

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

24 Kasım Öğretmenler Günü Beykoz'da Coşkuyla Kutlandı

Fransa da ki saldırıya Bodrumdan tepki

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Kurumsal Yönetim Zirvesi ne hoş geldiniz.

JCI Antalya. Nisan-Mayıs-Haziran 2010 Haber Bülteni. Antalya

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

BASIN BİRİMİ GÜNLÜK YAYIN RAPORU

Transkript:

KIRIM KÜLTÜR EVİ Hasan KIRIMER

Editör Murat Küçük Görsel Tasarım Fatih TOKÖZ Tashih Bilal AKAN Baskı Sistem Ofset, Ankara 1.Basım, Ocak 2010 ISBN 978-605-378-168-4

Sunuş Rus devleti içinde toprakları işgal edilen ve her türlü hayat şartları yok olan Kırım Türkleri, kimliklerini korumak için bütün çarlık tarihi boyunca mücadele etmiştir. Tarih boyunca dünyanın en büyük soykırımlarından biri Kırım Türkleri`ne yaşatılmıştır. 18 Mayıs 1944`te Kırım tarihinin en büyük soykırımı yaşanmıştır. Kırım Türkleri çok büyük acılar çekmiş, sürgüne gönderilmiş, birçoğu da göç sırasında hayatını kaybetmiştir. Kırım halkının Türkiye`ye göçü 1860`larda başlamıştır. Bugün 300 bini aşkın Kırım Türkü Kırım`da yaşamaktadır. Türk varlığını yaşatmak için oradaki varlıklarını sürdürebilmek için büyük bir mücadele vermekteler. Sadece Kırım Tatarları değil Asya`dan, Kafkaslar`dan, Balkanlar`dan Türkiye`ye gelen ve şimdi ev sahibi konumundaki kardeşlerimiz Eskişehir in, Türkiye nin geleceğine, gelişimine büyük katkı sağlamaktadır. Kültürel doku, öylesine kökleşmiştir ki bugün Eskişehir Mutfağı denildiğinde ilk çiğbörek akla gelmektedir. Kırım Türkleri nin en yoğun yaşadığı ilimizde ayyıldızlı bayrak ve bu ezanın altında hepimiz birlik, beraberlik, kardeşlik duyguları içinde mutlu ve mesut yaşıyoruz. Hepimiz aynı kaderi, aynı dini, aynı örf ve adetleri paylaşıyoruz. Bunun bilinci içerisinde kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Bu şehirde, birlikte yaşama, örf ve adetlere saygılı olmanın örneklerini veriyor ve bu bilinci en iyi şekilde taşıyoruz. Son olarak ilimizde Kırım Kültür Evi oluşturulması, Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu na fahri doktora ünvanı verilmesi, dostluk duygularının en son örneğidir. Kırım Türkleri nin Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, sadece Kırım Tatar halkı için değil, tüm dünya hak mücadelesi tarihinde önemli insandır. Kendi hayatıyla, sürgün edilen Kırım Tatar halkının hak ve özgürlüğünün kendisi için en önemli şey olduğunu ispatlayan bir liderdir. Sayın Kırımoğlu, 1959 yılında Rus dilinde orta öğretimini tamamlayıp Taşkent üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümüne girmek için müracaat etmişti. Ancak Sovyetlere sadık olmayan bir milletin mensuplarını bu fakülteye almıyoruz denilerek reddedilmişti. Bir fabrikaya işçi olarak girmişti. Aradan elli yıl geçti. Kendileri, bu yarım asır boyunca en büyük işçiliği sergiledi. Milli bilincin ve kimliğin yaşatılmasına yıllarını adadı. 1959 da üniversiteye alınmadı ama 2009 da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi nden fahri doktora unvanı aldı. Başlı başına bir milli mücadele öyküsü olan hayatıyla Eskişehir deki Kırım Türkleri nin gönlünü fetheden Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu na Eskişehir de uluslar arası ilişkiler alanında fahri doktora takdiminden büyük mutluluk duyuyorum. Tüm Eskişehirlilerin paylaştığı bu mutluluğu Kırım Kültür Evi adlı çalışmasıyla yansıtan Hasan Kırmer e ve dernek yönetimine teşekkür ederim. Mehmet KILIÇLAR Eskişehir Valisi Önsöz Bolşevik ihtilali sonrası ailesiyle Türkiye ye sığınan Kırım doğumlu bir anne ile, 2. Dünya Savaşı sonrası Türkiye ye gelen Kırım doğumlu bir babanın 1949 yılında Eskişehir de kurduğu ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim. Kendimi bildiğim ilk yıllardan itibaren babamdan Kırım ı, savaşı dinledim, çoğunu göremediğim tanıyamadığım yakınlarımı öğrendim. Sürüldükleri yerde yaşamaya mahkum edilen akraba ve vatandaşlarıma adeta kendimi borçlu hissetmekteyim. Bu nedenle gençlik yıllarımdan itibaren her zaman Kırım la ilgili dernek çalışmaları, yayın hazırlıkları ve farklı kültürel organizasyonlarının içinde bulunmaya çalıştım. Hepsi Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU nun prensiplerine uygun, yasal zeminlerde, kimseye zarar vermeyen faaliyetlerdi. Çevremdeki dostlarla birlikte Kırım a, Kırım Tatarlarına az veya çok nasıl katkım olur düşüncesiyle hareket ettim. Altı kez Kırım a gittim, Kırım ı ve Ukrayna yı tanımaya çalıştım. Gelişmekte olan tüm devletlerin yaşadığı sıkıntıları ve ilerleme çabalarını yakından gördüm. Ben bölünmüş bir ailenin ferdiyim. Babam Rus Ordusunda, uzakdoğuda 2,5 yıl askerlik yaptıktan sonra günün şartlarına uyarak Alman Ordusuna geçmiş ve 4 yıla yakın da orada askerlik yapmıştır. Yenilen Alman ordusuyla birlikte Avrupa ya geçen babam yedi ülkede görev yaptıktan sonra Amerika nın İtalya da ki esir kampında kalmış, buradan kurtulunca Türkiye ye gelmiştir. Kırım dan çıkarken arkada bıraktığı yakınları 18 Mayıs 1944 sürgününde Ural a gönderilmiş. Babaannem ve bir yeğenim Ural da vefat etmiş. Büyük Amcam ve diğer yeğenlerim ancak 1960 tan sonra Krasnadar a gelmiş. Üç yakınım orada vefat etmiş. Bir kuzenim hala Azak denizinin doğusunda yaşıyor. Büyük amcamın çocuklarından ancak bir tanesi 1990 da Kırım a dönebilmiş. Bir kuzenim ve amcamın Kırım da yaşayan oğlundan olan torunları ve onların çocukları St. Petersburg ta yaşıyorlar. Bir torun Rusya da Kuzey Buz Denizine yakın olan Perm şehrinde yaşıyor. Küçük amcam Ural dan Özbekistan a sürülmüş. Stalin in ölümünden sonra hapisten çıkan amcam yaşadığı olumsuz koşullardan dolayı rahatsızmış, Özbekistan da vefat emiş. Çocukları ve torunları hala orada yaşıyorlar. Türkiye de, Rusya da üç ayrı yerde, Özbekistan da, Ukrayna ve Kırım da üç ayrı yerde yaşayan bu insanların birbirlerini tanıma şansı olmadığını siz değerli okurlar fark etmişsinizdir. Onca çabama rağmen benimde hala tanıyamadığım yakınlarım mevcut. Günümüzde soykırım kelimesini kullanan kişilerin bu yöne de eğilmelerini isterim. Bütün bu maddi ve manevi yaşam zorluklarını, parçalanmış aileleri düşündüğümüzde Kırım davası için uğraşan, taş üstüne taş koymaya çalışan, meşru mücadeleye inanmış hemşerilerimizi alkışlamaktan başka bir şey yapılamaz herhalde. Ancak, emek, zaman ve para harcayarak, Kırım ruhunu ayakta tutmaya uğraşan bu kişilerin takdir görmeleri, onurlandırılmaları diğer hemşerilerimize de örnek olacaktır. Bu çalışmaya ve dernek etkinliklerimize desteklerini esirgemeyen Sayın Valim Mehmet Kılıçlar a şükranlarımı sunarım. Hasan KIRIMER

İÇİNDEKİLER 5 9 25 36 45 61 Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Fahri Doktora Töreni ve Uluslararası Tatar Türkçesi Bilgi Şöleni Kırım Kültür Evi Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU nun Ziyaretleri Kırım Tatar Milli Kurtuluş Hareketinin Kısa Tarihi Kırım Önderlerinin Kısa Hayat Hikayeleri Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU

10 Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU 11 Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu (Cemilev), 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım da Bozköy de doğdu. Ailesi ile birlikte henüz altı aylık bir bebekken 18 Mayıs 1944 te bütün Kırım Tatar ları gibi Kırım dan sürgün edildi. 1961 yılında arkadaşlarıyla birlikte Kırım Tatar Milli Gençlik Teşkilatı nı kurdu. Bu yıldan itibaren Kırım Tatarlarının vatanlarına dönüşü için yaptığı insan hakları mücadelesi nedeniyle 7 defa mahkûm edildi, toplam 15 yılını hapishane ve çalışma kamplarında geçirdi. 1974 yılındaki üçüncü mahkûmiyetinde 1 yıl müddetle Sibirya da ağır şartlı çalışma kampında sürgün cezasına çarptırıldı. Cezasının bitimine üç gün kala hakkında yeni bir dava açıldı. Bunun üzerine açlık grevine başladı. Açlık grevi 303 gün sürdü. Kırımoğlu nun adı ve Kırım Tatarlarının meselesi Türk ve Dünya kamuoyuna duyuruldu. 1986 da Reykjavik şehrinde yapılan ilk Gorbaçov-Reagan zirvesinden sonra aralarında Kırımoğlu nun da bulunduğu hapisteki dünyaca ünlü 5 insan hakları savunucusu şartlı olarak serbest bırakıldı. Arkadaşlarıyla birlikte 1987 yılının Temmuz ayında Moskova daki Kızıl Meydan da Sovyet tarihinde benzeri hiç görülmemiş Kırım Tatar gösterilerini organize etti. Bu gösteriler, gerek Sovyetler Birliği nde gerekse hür dünyada büyük yankı yarattı ve dikkatleri Kırım Tatar meselesine çevirdi. Kırım Tatar larına vatanları Kırım ın yolunu açtı. 1991 yılında Kırım Tatarlarını temsile yetkili en üst organ olan Kırım Tatar Milli Meclisinin başkanlığına seçildi. İnsan hakları ve demokrasi mücadelesinde daima barışçı yollara bağlı kalması sebebiyle 1998 yılında milletlerarası Nansen ödülüne layık görüldü. Kararlı ve dava yolunda hep aklıselimi ön plana çıkaran ama ihtiyaç duyulan noktada güç kullanmaktan kaçınmayacak kadar cesur ve kibar bir liderdir.1989 yılında Perestroyka dan sonra Kırım ve Tatar toplumu için son derece faydalı birçok işin mimarı olmuştur. Bütün işlerin savaş meydanı ve miting alanlarında halledilemeyeceğini gören bu şahsiyet devlet yönetim kademelerinde görev almak gereğini duymuş, bu yönde de başarılı çalışmalar yapmıştır. Ukrayna ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi ndeki toplam nüfus 2.500.000 kişi olup bölgede yaşayan Tatar Türklerin nüfusu 300.000 kişidir. Bu da toplam nüfusun yüzde 12 si kadardır. Aşağıda açıklayacağımız gibi Türk Tatar toplumundan devlet kademelerinde görev yapan kişi sayısının diğer milletlere olan oranı nüfus oranımızın hayli üstündedir. Yarımada da ayrıca Ukrayna, Rus, Alman, Yahudi, Romen, Yunan ve Ermeni asıllı insanlar yaşamaktadır. Yerleşim, mal mülk edinme, iş kurma gibi hayat standardını yükseltme girişimlerinde insanımıza en büyük direnç Rus kökenli kişilerden gelmektedir. Yıkılmış eski cami, kilise, sinagog ve benzeri yerlerin ilgili toplumlara iadesi kararı alınmışken Rusların problem çıkardığı bilinmektedir. Kırımoğlu çıkan taşlı, sopalı, ablukalı arbede de soğukkanlı ve akılcı davranışlarla, kendi arabasının büyük hasar görmesine karşılık, toplumun selametle badireyi atlatmasını sağlamıştır. Çalışmaları sonunda devletin yönetim kademelerinde aşağıda sıralanan kadrolara bir Tatar insanının atanmasını sağlamıştır: M.Abdulcemil Kırımoğlu

12 Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Bir Başbakan Yardımcısı Dört Bakan Farklı bakanlıklarda dört bakan yardımcısı İki Vali 16 Vali Yardımcısı Bu mevkilerin toplum için güvence, iş ve öncelik kaynağı olduğunu herkes takdir edebilir. Yarımadanın 2,5 milyonluk nüfusuna karşı yılda 6 milyon turist ağırlanmaktadır. Ukrayna ve Rusya nın elit tabakasının tatil mekânı olan Kırım sahillerini yılda 60.000 Türk vatandaşı da ziyaret etmektedir. Kırım Tatarlarının çeşitli öncelikleri arasında okul ihtiyacı başta gelmektedir. 14 adet ilköğretim okulu Tatar toplumunun okul ihtiyacının yüzde 10 unu karşılamaktadır. Camii ve ibadethanelerin yeterli sayıda olmaması, Türkiye den gönderilen din adamlarının sayısının az oluşu bu alanda boşluklar yaratmaktadır. İki dönem Ukrayna milletvekilliğine de seçilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu evli ve üç çocuk babasıdır. Bahçesaray da yaşamaktadır. FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ VE ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ

14 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 15 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ VE ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tatar Türkçesi konuşan ülkelerin dil uzmanlarını Eskişehir de toplayarak 12-14 Ekim tarihleri arasında Uluslararası Tatar Türkçesi Bilgi Şöleni adı altında bilimsel bir kongre düzenlemiştir. Yerli ve yabancı pek çok uzmanın birlikte çalıştığı, bilgi alışverişinin yapıldığı şölende Tatar Türkçesi çeşitli yönlerden incelenmiştir. Uluslararası Tatar Türkçesi Bilgi Şöleni onursal başkanlar Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl TEKİN ile Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN ın himayelerinde Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan BOZ başkanlığındaki öğretim üyelerince düzenlenmiştir. Çalışmalarda Tatar sözlükleri, Tatar dilinin çeşitli ağızlarda kullanımı, Tatar edebiyatı, Tatar dilinin Osmanlıca, Türkiye Türkçesi, Rusça ve Memlük Kıpçak dilleri ile ilişkileri gibi konular ile Tatar Türkçesinin korunması mücadelesi, geniş şekilde işlenmiştir. Osmangazi Üniversitesi Senatosu 26 Ağustos tarihinde yaptığı toplantı sonucunda 22 sayılı bir karar almıştır. Bu karara göre, Tatar Türkçesi konuşan ülke ve toplumların başında gelen, Kırım Tatarlarının Milli Meclis Başkanı Sn. Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU uluslararası ilişkiler ve evrensel insan hakları bildirgesine uyum gösterdiği için, Fahri Doktor a unvanı ile taltif edilecektir. İnsanların yaşadıkları toplumları için, vatanları için yaptıkları çalışmaların bilinmesi, hatırlanması sonucu gördükleri takdir ile onore edilmeleri hem kendileri hem de kendi halkı için çok güzel bir duygudur. Bu güzel kararın duyurulması, Fahri Doktor a verilerek onore edilen Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Sn. Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU na cübbe giydirilmesi töreni için en uygun yer olarak da, düzenlenmiş Uluslararası Tatar Türkçesi Bilgi Şöleni ortamı seçilmiştir. Böylece bir Türkiye üniversitesi tarafından öngörülen unvan, Uluslararası katılımcıların da alkışlarıyla dünyaya duyurulmuştur. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erdoğan BOZ un Konuşmasından Kesitler: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Türk Dil Kurumu işbirliği ile düzenlenen Tatar Türkçesi Bilgi Şölenine hoş geldiniz. Kıpçak Türkçesinin önemli bir kolu olan Tatar Türkçesi geçirdiği uzun tarihi sürecinde geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bugün başta Tataristan, Kırım ve Sibirya olmak üzere Türk dünyasının hemen hemen her tarafında Tatar Türkçesini ve Tatar Türkçesinin izlerini görmek mümkündür. Tatar Türklerinin göç yoluyla yerleştiği ülkelerden biri de Türkiye dir. Türkiye de başta ilimiz Eskişehir olmak üzere birçok ilde yaşayan Tatar Türkleri kendi lehçelerini konuşmaya ve kültürlerini yaşatmaya büyük önem vermektedir. Bilgi şölenimizin amacı işte bu uzun geçmişe ve geniş coğrafyaya sahip olan Tatar Türkçesinin bütün yönleriyle araştırılıp ortaya konulması, sorunlarının çözülmesi ve böylece tarihe kalıcı bir miras bırakmak olacaktır. Bilgi şölenimize yurtdışından 12, yurt içinden 23 olmak üzere toplam 35 bilim insanı katılmaktadır. İki gün sürecek olan bilgi şölenimizde iki ayrı salonda toplam 10 oturum yapılacaktır. Oturumumuzda sunulacak bilgi başlıklarına gelince; Prof. Dr. Erdoğan BOZ konuşmasını yaparken. Tatar Türkçesinin adlandırma sorunu, Tatar Türkçesinin tarihi seyri, Tatar Türkçesinin coğrafyası, Tatar Türkçesinin Türk dil dereceleri içindeki yeri, tasnifi, Tatar Türkçesinin lehçe ve ağızları, Tatar Türkçesinin çağdaş görünümü ve sorunları, Tatar Türkçesinin sözlükleri, Tatar Türkçesinin geleceği, Dünyada Tatar Türkçesi üzerine yapılan çalışmalar, Türkiye deki yerel Tatar ağızları, Tatar edebiyatı, gibi konular işlenecektir. Açılışa katılan bütün konuklara teşekkür ederiz.

16 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 17 Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN ın Konuşmasından Kesitler. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ile işbirliği içerisinde düzenlemiş olduğumuz Uluslararası Tatar Türkçesi bilgi şölenine hoş geldiniz. Türk dilinin öz güzelliğinin ortaya çıkarılması ve yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirilmesi amacıyla yüce Atatürk ün talimatıyla kurulan Türk Dil Kurumu, kuruluş yasasının kendisine vermiş olduğu görevlerle, Türk dilinin araştırılması, yazım ve dilbilgisi kurallarının belirlenmesi, söz varlığının ortaya konulması, dilimize yabancı dillerden giren sözlere ve terimlere karşılık bulunması, bu yollarla Türkçenin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi, özelleştirilmesi çalışmalarını yürütmektedir. Kurumumuzun son yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalarla Türkçenin bütün başvuru kaynaklarını sanal ortama aktarmakta, ağ ortamında Türk dili ile ilgili zengin bir sanal kitaplık oluşturmaktadır. Sanal ortamda kullanıma açtığımız güncel Türkçe Sözlük, büyük Türkçe sözlük, sesli Türkçe sözlük, Atasözleri ve Deyimler sözlüğü, kişi adları sözlüğü ağ ortamında bulunan sözlüklerimizden yalnızca bir kaçıdır. Bütün bilim, sanat ve spor dallarının terim sözlüklerini de hazırlayan kurumumuz sanal ortamdaki terim varlığı da 170,000 i aşmıştır. Türk Dil Kurumu nun yürüttüğü bu çalışmalarla hazırlamış olduğu büyük Türkçe sözlük 572,000 adet söz varlığıyla şu anda sanal ortamda kullanımdadır. Evet, bugün Türkçemizin 572.000 den oluşan söz varlığı Büyük Türkçe Sözlük adıyla önümüzdeki yıl yayımlanacak. Türkçenin güçlü varlığı somut bir şekilde gözler önüne serilecektir. Değerli konuklar, çalışmalarımız ana başlıklarıyla değindiklerimle sınırlı değil. Türk Dil Kurumu olarak Ankara daki etkinliklerimizin yanı sıra ülkemizin hemen her bölgesinde, her şehrinde hatta kimi zaman ilçelerinde Türk dili ile ilgili etkinlikler düzenlemekte, bilimsel kurultaylar, çalıştaylarla birlikte söyleşiler, konferanslar gerçekleştirmekteyiz. Özellikle son yıllarda üniversitelerimizle birlikte Türk dilinin çeşitli konularında, çeşitli dönemlerine yönelik düzenlediğimiz ulusal ve uluslararası toplantılarla bilimsel etkinlikleri yurt sathına yaymaktayız. Yalnızca son bir yılda üniversitelerimiz ile işbirliği içerisinde düzenlemiş olduğumuz etkinliklerimizle bu düşünceyi önemli ölçüde gerçekleştirdik. Ardahan Üniversitesi ile Kafkaslarda Türk Dili ve Kültürünün etkileri, Nevşehir Üniversitesi ile Karamanlı Türkçesi ve Beritan lehçesi ile Türkçe metinler, Kafkas Üniversitesi ile uluslararası Türkiye Türkçesi ağız araştırmaları çalıştayı, Kırıkkale Üniversitesi ile kitle iletişim araçlarında Türkçenin kullanımı bilgi şöleni düzenlediğimiz geniş katılımlı çoğu uluslararası etkinliklerimizdir. Bu etkinliklerimizin yanı sıra aynı dönemde üniversitemizde söyleşi, konferans, açık oturum ve gençlik kurultaylarını da gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Sayısı 70 i aşan konferanslarımızla Tekirdağ dan Kars ın Digor ilçesine, Artvin den Adıyaman a kadar pek çok şehrimizde ve ilçemizde öğrencilerimizle, öğretmenlerimizle bir araya geldik. Değerli konuklar, geçen yıl Kaşgarlı Mahmud un 1000. doğum yıl dönümü dolayısıyla Çin in başkenti Pekin de Merkezi Milliyetler Üniversitesi ile işbirliği içerisinde uluslararası bir büyük toplantı düzenlemiş, bu kapsamda ünlü dil bilginimiz Kaşgarlı Mahmud, Uygur Özerk bölgesinin Kaşgar şehrine bağlı Opal köyündeki mezarı başında anılmıştır. Değerli konuklar, Türk diliyle ilgili çeşitli konulardaki etkinliklerimizi geniş katılımlı ve konuyla bağlantılı bölgelerde gerçekleştirilme düşüncesinin somut bir göstergesi olarak bugün Eskişehir ilimizde Tatar Türkçesinin araştırmalarını konu eden uluslararası toplantıyla bir araya gelmiş bulunuyoruz. Değerli dinleyenler Türk Dil Kurumu olarak Tatar Türkçesi araştırmaları bilgi şölenini düzenlememizin birkaç nedeni var. Kurucumuz yüce Atatürk Türk Dil Kurumunu kurarken çalışmalarının yalnızca Türkiye Türkçesiyle sınırlı kalmamasını, bu çalışmaların kardeş Türk topluluklarının da dillerinin incelenmesi, söz varlıklarının araştırılması, dil bilimsel Prof. Dr. Şükrü Haluk AKALIN konuşmasını yaparken. karşılaştırmaları yapılmasını istemiştir. Türk Dil Kurumu, kuruluşundan bu yana, Türkiye Türkçesi üzerine yapılan araştırma ve çalışmaların yanı sıra kardeş Türk yazı dilleri ve lehçeleri üzerine araştırmalar yapmakta, toplantılar düzenlemekte, çalışmalar yürütmekte ve eserler yayınlamaktadır. Türk dünyasında ortak bir iletişim dilinin

18 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 19 kurulması her şeyden önce Türk yazı dillerinin, lehçelerinin bütün zenginliğinin araştırılması, söz varlıklarının ortaya konulması gerekmektedir. Ortak iletişim dili Türk lehçelerinin ortak söz varlığı üzerine yükselecektir, İşte bu amaçla hazırlamış olduğumuz Türk lehçeleri sözlüğünde 9 Türk lehçesinin yazı dili, söz varlığı sanal ortamda kullanıma sunulmaktadır. Köklerimize indikçe adeta söz varlığımıza ulaşacağız. Bu nedenle her Türk yazı dilinin söz varlığı bizim en kutsal hazinemizdir. Türk dili araştırmalarının karanlıkta kalan konuları da Türk yazı dillerinin ve lehçelerinin araştırılmasından geçmektedir. Yaklaşık 12 milyon km2 lik bir alanda 20 Türk yazı dili 220 milyona ulaşan bir nüfus tarafından konuşulmaktadır. İşte bu amaçla Türk yazı dillerinin ve lehçelerinin üzerine bilimsel araştırmalar yürütmekte, yayınlar yapmakta ve etkinlikler düzenlemekteyiz. Türk Dil Kurumu olarak da yazı dillerinin adlandırılmasın da esin kaynağımız günümüzden 1001 yıl önce doğan ve ilk sözlüğümüz ve ilk dilbilgisi kitabımız Divanı Lügatı-t Türk ü yazan Kaşgarlı Mahmud dur. Dönemimizin Hakaniye, Uygur, Oğuz, Kıpçak, Tatar, Kırgız, Yağma, Çiğil, Argu gibi lehçelerini inceleyen, söz varlığını ortaya koyan Kaşgarlı Mahmud bütün bu yazı dillerinin ve lehçelerinin sözlüğünü bir araya getirdiği kitabının adına Divanı Lügatı-t Türk, Türk lehçeleri sözlüğü demiştir. Günümüzden 1001 yıl önce doğan Kaşgarlı Mahmud, Karahanlı, Uygur, Oğuz, Kıpçak, Tatar, Kırgız gibi halkları Türk adı altında toplamıştır. Değerli konuklar, bu toplantıyı Eskişehir de düzenlememizin önemli bir nedeni daha var. Bilindiği gibi Eskişehir ilimiz ve çevresinde çoğunlukla Romanya dan göç etmiş ve yine çoğunlukla Kırım kökenli önemli bir nüfus yaşamaktadır. Kazan ve çevresinden gelerek yine Eskişehir de veya ilçelerinde yerleşenlerle birlikte bu yörede adeta küçük bir Kırım, küçük bir Dobruca oluşmuştur. Dilleriyle, sözlü edebiyat ürünleriyle, gelenekleriyle, yaşayışlarıyla ülkemizin ve Türk dünyasının kültürel zenginliğini oluşturan soydaşlarımızla bir arada olmaktır. Kırımdan, Tataristan dan ve Romanya dan meslektaşlarımızla birlikte Tatar Türkçesi üzerine bilimsel bir toplantı gerçekleştirmek istedik. İstedik ki Türk yazı dilleri içerisinde özel bir yeri bulunan Tatar Türkçesi nin ses bilgisi, biçim bilgisi özellikleriyle, söz varlığıyla, sözlükleriyle, edebi eserleriyle, tarihiyle, bugünüyle ve geleceği ile ele alalım. Tatar Türkçesini çeşitli boyutlarıyla inceleyelim. Bugüne kadar bilimsel ölçütlerle ve bütün yönleriyle konuşulmamış adlandırma sorununu tartışalım istedik. Kazan, Kırım, Dobruca Türk lehçelerini, ses bilgisi, biçim bilgisi, söz dizimi, söz varlığı özellikleriyle ele alalım, sözlü ve yazılı edebiyat ürünlerini değerlendirelim istedik. İşte bu düşüncelerle toplantımızı gerçekleştirmek üzere konunun uzmanlarına açık çağrıda bulunduk. Bu çağrımıza olumlu yanıt vererek sunacakları bildirilerle toplantımızın gerçekleşmesini sağlayan meslektaşlarımıza teşekkürlerimi sunarım. Günümüzden 77 yıl önce 12 Temmuz 1932 günü Yüce Atatürk ün talimatıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti bugün ki adıyla Türk Dil Kurumu kurulmuş Türk dili üzerine yapılacak çalışmaları belirlemek, tartışmak amacıyla yine Atatürk ün talimatıyla 26 Eylül 1932 günü İstanbul Dolmabahçe Sarayı nda 1.Türk Dili Kurultayı nın toplanmasına karar verilmişti. Bu kurultay pek çok özelliğiyle Türk dili tarihinde ilklerin kurultayı olmuştur. İlk kez doğrudan doğruya Türk dilini konu alan bir kurultay olması, 30 a yakın bildirinin sunulduğu, dil bilimcilerin, öğretmenlerin yanı sıra şairlerin, yazarların, gazetecilerin katıldığı, Türk radyoculuk tarihinde ilk naklen yayınlardan birinin gerçekleştirildiği kurultaydır, 1932 1. Türk Dili Kurultayı. Türk dili tarihinde radyodan naklen yayınlanan tek, ilk ve son kurultaydır. Abdülhamit TARHAN, Hüseyin Rahmi GÜRPINAR, Ali Canip YÖNTEM, Peyami SAFA gibi dönemin tanınmış yazarlarının, şairlerinin katıldığı, konuşmaların yapıldığı, şiirlerin okunduğu ilk ve tek kurultayımızdır. Açılış ve kapanış konuşması yapmayan Atatürk ün 9 gün süren oturumları başından sonuna kadar izleyip, bildirileri dinlediği, oturum aralarında katılımcılarla sohbet ettiği bir etkinliktir 1. Türk dili kurultayı. İşte bu kurultayın hazırlık çalışmaları sırasında Atatürk Türkçeyi en saf, en sade, en katıksız, konuşanlar köylüler, Yörükler ve Türkmenlerdir diyerek kurultaya onların da getirilmesini istemiştir. Bu haber üzerine Adana dan 3, Kütahya dan 4 kişi İstanbul daki kurultaya katılmak üzere yola çıkmıştır. Ancak onlar daha İstanbul a gelmeden Eskişehir in Arapören (Doğançayır) köyünden Numan Nuri efendi yıllardır topladığı dil malzemesinin yer aldığı defterleri yanına alarak İstanbul a varmıştır. Kurultay ile ilgili haberlerin yayımlandığı günlerde Numan Nuri Efendi ile ilgili haberler de gazetelerde yayımlanmaya başlamıştır. Eskişehir in Seyitgazi ilçesine bağlı Arapören köyünde öğretmenlik yapan Numan Efendi Anadolu da yıllarca süren öğretmenliği sırasında Türkçe sözleri-atasözlerini derlemiş, Türkçenin tarihsel kaynakları üzerine araştırma yapmıştır. Kendisiyle ilgili olarak verdiği bilgilere göre Numan Efendi Romanya nın Köstence şehrine 4-5 saat uzaklıkta bulunan İster köyünde, 1875 yılında doğmuştur. Aslen Çağatay Türklerinden olduğunu söyleyen Numan Efendi soyunun Mangıt kabilesinden geldiğini söylemektedir. Köstence den İstanbul a gelmiş, Medresede okumuş, Bozuyük te öğretmenliğe başlamış, uzun süren öğretmenlik hayatından sonrada Eskişehir e yerleşmiştir. Bazı gazetelerde kendisi ile ilgili haberlerde Tatar olarak adlandırılması üzerine şunları söylüyor; ben Tatar değilim Türk üm. Esasen ortada Tatar diye bir şey yoktur. Tatar kelimesi Çarlık Rusya sı zamanında Türk vahdetini bozmak için Ruslar tarafından icat edilmiştir. Hatta Ruslar Tahkir makamında Türklere Tartarin derlerdi. 32 yıllık öğretmenliği sırasında yazı dilinde bulunmayan 15.000 sözcük topladığını belirten Numan Efendi bu çabasının zaman zaman küçümsendiğini de anlatıyor. Bu çalışmalara milli mücadele yıllarına kadar devam ettiğini, bu çalışmalarının bazı arkadaşları tarafından küçümsendiğini söylüyor. Ama diyor ki, bu gafiller Türk ün bir gün uyanacağını, kendi büyülü tarihini, kendi zengin dilini duymak, bilmek, ezberlemek isteyeceğini anlamıyorlar, anlamak da istemiyorlar. Divanı Lügat-it Türk gibi diğer bazı kaynaklardan da yararlanarak milli mücadele yıllarına kadar 15.000 kelime topladığını ama bu sırada yaşanan felaket

20 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 21 Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Fazıl TEKİN in konuşmasından Kesitler. sonucunda kütüphanesiyle birlikte bu topladığı malzemenin Yunanlılar tarafından yakıldığını bildiriyor. Daha sonra tekrar bu işe giriştiğini 15.000 kelimelik yeni bir sözlük hazırladığını ama bunun da çalındığını belirtiyor. O tarihten bugüne kadar da 30.000 kelimelik bir sözlük oluşturduğunu anlatıyor Numan Efendi. Ruşen Eşref ÜNAYDIN, Numan Efendi yi ve çalışmasını Atatürk e anlatıp, defterini gösterir. Atatürk ilgi duyar, defteri gözden geçirir. Ve Numan Efendi yi çağırtır, onunla görüşür. Atatürk Çağatay Lugatı nın eksiklerini gidermek, doğru söyleyişlerini yeni yazım kurallarına göre belirleyip yayımlamak işini Numan Efendi ye verir. Türkiyat Enstitüsü nden Abdülkadir İNAN, kendisini ve iş mektebinden Vecdi beyi kendisine yardımcı olarak görevlendirir. Ruşen Eşref ÜNAYDIN bunca gün, bunca insan görmüş, yaşlı başlı Numan Efendinin Atatürk ün huzurunda bir çocuk kadar utangaç olduğunu, birbirine kenetlenmiş ve birbirini ovuşturan ellerine alnından iri iri ter damladığını yazar. Odadan çıktıktan sonra Ruşen Eşref ÜNAYDIN a Numan Efendi şunu söyler; ağzım dilim tutuldu, ben kim, Gazi kim, bize bu çoktur, biz o Süleyman ın karşısında karınca bile değiliz yahu. Gazetelerde Numan Efendi ile ilgili haberler yayımlanmaktadır. Bir kaç gazeteci kendisi ile söyleşi yapar, bunlar arasında ünlü tiyatro yazarı Cevat Fehmi BAŞKURT da bulunmaktadır. İşte Eskişehir deki köyünden Türkçe aşkıyla İstanbul a gelip 1. Türk dil kurultayına katılan Numan Efendi gibi yaklaşık 3.000 kişi Atatürk ün Türkçenin geliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve özdeşleştirilmesi uğruna başlattığı dil devriminin gönül erleri oldular. Bu coşku, bu heyecan ile Türkçe bugünlere ulaştı. Peki, Numan Efendi ye ne oldu sonra, Numan Efendi ne yaptı? Türk Dil Kurumu nda çalıştı mı? Bunun öyküsünü önümüzdeki aylarda Türk Dil Kurumu Dergisinde yayımlanacak yazıda anlatacağım. Bunlara rağmen Numan Efendi nin akıbeti bilinmiyor. Yakınlarından hayatta kalan kimse var mı, araştırıyoruz. Onun Türkçe uğrundaki hayatı gençlerimize örnek olacaktır. Bugün dolu dolu bir gün yaşıyoruz. Üniversitemiz için gerçekten tarihsel önemi olan bir günde bulunuyoruz. Bugün iki güzel etkinlik bir arada, bunlardan bir tanesi Türk dünyasının çok değerli bir mücahidinin aramızda olması. Üniversite senatomuzun kendilerine tevdi edeceği fahri doktora ünvanı dolayısıyla bizi onurlandırdılar. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Üniversitem adına saygılarımı sunuyorum. İkinci olay Türk Dil Kurumu nun çok değerli başkanının desteklemesiyle üniversitemizde Türk dünyasının önemli bir lehçesi olan Tatar Türkçesinin bilimsel olarak ilk kez tartışıldığı bir ortamda birlikteyiz. Bu güzel ortamın oluşmasına katkısı olan değerli başkana ve çok değerli bilim insanlarına huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Değerli konuklar, her bir Eskişehirlinin kulağında çok hoş bir seda yaratan Tatar Türkçesini hepimiz duymuşuzdur. Benim kendi köyümün yarısını da Tatar lar oluşturur. Biz, aşağı yukarı Tatarcayı anlar ve konuşuruz. Onların güzel kültürünü biliriz. Bu çalışkan insanları çok severiz. İşte bugün böyle değerli yurttaşlarımızın, ırkdaşlarımızın, kandaşlarımızın dil toplantısına Konak baylık (Ev sahipliği) etmekten dolayı gurur duyuyorum. Böyle bir toplantıyı düzenlemek elbette Eskişehir e yakışırdı. Değerli başkanlarım, belediye başkanlarım, sayın valim ve bütün mülki idari erkân, her zaman için Eskişehir in bu kültürel varlığını yaşatmanın gayreti içerisinde oldular. II. Dünya Savaşı sonrası, güzelliklerle dolu olan anavatanlarını terk etmek zorunda bırakılan Kırım Tatar Türk ü kardeşlerimizin bu değerli mücahidiyle toplantıda birlikte olmanın heyecanı ve gururunu yaşıyor, hepinize katılımlarınız için üniversitem adına saygılarımı, şükranlarımı arz ediyorum. Değerli konuklar, işte günümüzden 77 yıl önce Atatürk ün önderliğinde başlayan Türk Dili hareketi böyle ilginç öykülerde işleniyor. Onlar sayesinde Türkçe bugünlere ulaştı. Hepsini rahmetle, saygıyla, minnetle anıyorum. Bu gün de dilimize emek veren, dilimizi bilimsel yollardan araştıran meslektaşlarımızla birlikte bu etkinliklerde buluştuk. Tataristan dan, Kırım dan, Dobruca dan katılan değerli dostlarımı, ülkemizin çeşitli üniversitelerinde Türk Dili üzerine çalışan genç aksakal meslektaşlarımı, toplantılarımızı onurlandıran Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Ağa yı saygı ile selamlıyorum. Bizleri buluşturan, toplantımıza ev sahipliği yapan Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi Rektörlüğüne, Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne teşekkürlerimi sunuyorum. Toplantımıza emeği geçen herkese minnettarım. Toplantımızın başarılı geçmesini diliyor, hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Prof. Dr. Fazıl TEKİN konuşmasını yaparken.

22 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 23 Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar ın Konuşmasından Kesitler Eskişehir de bugün sayın rektörümüzün bahsettiği gibi gerçekten müstesna bir gün yaşıyoruz. Eskişehir de 100.000 in üzerinde Kırım Tatar Türk ü mevcut ve bunlar Eskişehir için bir güzelliktir. Eskişehir kültürünün gelişmesinde, sanayinin gelişmesinde büyük katkıları olmuş insanlardır. O kadar ki Eskişehir deyince insanın aklına çibörek geliyor. Kırım Tatarlarının en ünlü yiyeceği çibörektir. Şimdi günümüzde yükselen değerler insan hakları, barış ve demokrasi, herkes bu konulardan bahsediyor. Ama geçmişi de unutmamamız gerekiyor diye düşünüyorum. 18 Mayıs 1944 de gece saat 03.00 te 200.000 insanın evinin kapısı çalındı ve 15 dakika içinde bulundukları yerlerin meydanlarına toplanmaları istendi. Bu insanlar 50 yıl sürecek hatta şu anda bile devam eden bir sürgüne böyle başladı. Bu gerçekten insanlık zaman ne kendisi için ne de Kırım Tatarları için teröre ve şiddete başvurmadı. Bütün mücadelelerini yasal ve meşru zemin üzerinde yapmaya çalıştı. Bu bence çok önemli, bütün dünyada ülkesi için, milleti için, insanları için mücadele eden insanlar var. Ancak bir mücadeleyi bu şekilde insan haklarına saygılı, yasal zemin içinde yürütebilmek çoğu insanın harcı değil. Bunu günümüzde yaşadığımız acılardan biliyoruz. Bugün batı dünyasında soykırım denince insanların aklına Nazilerin Yahudilere yaptıkları geliyor. Peki bir gecede 200.000 insanın yurtlarından ayrılması, vatanlarından koparılması ve 50 yıl sürecek bir sürgüne gönderilmesi bir temizlik değil mi? Bu nüfusun üçte biri altı yıl içinde yok edildi. Bu bir soykırım değil mi? İnsan hakları savunucuları deyince akla Nelson MANDELA, Martin Luther KİNG, GANDİ gibi isimler geliyor. Bence günümüzde yaşayan en büyük insan hakları savunucusu, bu onurlu mücadeleyi gururlu ve şerefli bir şekilde yürüten Sayın Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU dur. 1959 da bundan tam 50 yıl önce kendisine Kırım Tatarlarından olduğu için, Sovyetlere sadık olmayan milletlere mensup olduğu için, üniversitelerin kapıları kapanmıştı. Bugün o kapıları Osmangazi Üniversitesi Rektörü ve üniversite yetkilileri açıyor. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Şölenin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Eskişehir Valisi Mehmet KILIÇLAR konuşmasını yaparken. tarihinin en acı, en ıstırap verici olaylarından biridir. Sovyet yetkililerinin gözü o kadar dönmüş ki bu hükmü başarıyla uyguladıklarından dolayı kutlama yaparlarken Arabat isimli bir köyü unuttuklarını fark etmişler. Komutanlarının emriyle iki saat içinde bu köyü toplamışlar ve eski bir gemiye koyup deniz ortasında gemiyle birlikte batırmışlar. Geriye kalan birkaç balıkçı köyü de bir ay sonra haziran ayında Stalin in askerleri tarafından katledilmiştir. Bunlar bizim Kırım Tatarlarının acı tarihi, aynı zamanda Sayın Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU un hayat hikâyesidir. Çünkü kendisi altı aylıkken sürgünle tanıştı. Bütün ömrü hapishanelerde, çalışma kamplarında, açlık grevleriyle ve milleti için, vatanı için mücadeleyle geçti. Ancak bunu yaparken çok önemli bir husus var, hiçbir

24 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 25 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fazıl TEKİN tarafından Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU na Doktor Cübbesi giydirilirken Günün anısına üniversitenin çini tabağı takdim edilirken. Doktora Diploması takdim edilirken Doktora Ünvanı alındıktan sonra tebrik kabulü.

26 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ 27 Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU nun konuşmasından Kesitler Bana Osmangazi Üniversitesi tarafından Fahri Doktora Ünvanı verilmesini layık gördüğünüz için size en içten teşekkürlerimi sunarım. 15.000 kadar öğrencisi, 1.000 e yakın öğretim elemanı ve 1.200 e yakın personeli olan büyük bir üniversiteden Fahri Doktor Ünvanı almak büyük şereftir. Bu benim için ayrı bir manası, değeri ve kıymeti olan bir olaydır. Bizim halkımız aslında eğitim meselesine çok değer veren insanlardır. İnsanlarımız sefalet içerisinde olabilirler. Kendilerine geçinmek için büyük zorlukla ekmek kazanabilirler, ama ilk önce kendi evlatlarını okutmaya çalışırlar. Bizim ailemizde aslında böyleydi. Bizim ana-babamız da gece gündüz büyük fedakârlıklarla çalışıp yedi evladının üniversite mezunu olmasını arzu ediyorlardı. Ve benden gayrı altı kardeşim de başardılar. Bana üniversite diploması kısmet olmadı. 1966 yılında beni antisovyet milliyetçi diye üniversiteden attılar. Benim bundan sonraki eğitimim üniversitelerde değil hapishanelerde ve çalışma kamplarında oldu. İlk bakışta belki de milli mücadele ve ilim arasında böyle direkt bir bağlantı görülmüyor. Bazı insanlar haklı olarak belki derler ki neden böyle bir mücadele için başarılı olsa bile bir mükâfat veya ödül verilmiyor da, ilmi alanda diploma veriliyor. Ama değerli arkadaşlarım bildiğiniz gibi, her bir yerde olduğu gibi, milli mücadelede de ilimsiz, bilgisiz, maneviyatsız hiç bir şey olmuyor. Bizim halkımızın Kırım yarımadasında yetiştirdiği en büyük insanlardan, aynı zamanda Türk Dünyasının en önemli isimlerinden biri İsmail Gaspıralı dır. İsmail Gaspıralı öz halkının kurtuluş davasına başlarken ilk önce gelip de Tamam arkadaşlar yetti bu zulüm, silahlanalım, savaş edelim ve toprağımızı kurtaralım demedi. Çünkü biliyordu ki Rusya nın yönetimi sayesinde cahiliyet içerisinde olan milletleri, milyonlarca insanı, millet savaşı için birleştirme bilinci imkânsızdı. İkinci planda belli dereceden birleştirse bile güç oranı Türklerin lehine olmayacaktı. Neticede derya derya kan dökülecek, binlerce insan ölecek ama sonuçta en önemli şey olan serbestlik yine gelmeyecekti. Tam tersine hayatta kalan insanların durumu da zor vaziyete gelecekti. Onun için İsmail Gaspıralı ilk önce kendi insanlarını eğitmeye, aydınlatmaya çalıştı. Rus baskısı altında olan Türk kavimlerinin kardeş olduğunu ve bir ailenin evlatları olduklarını anlatmaya başladı. Yüzlerce derslik hazırlattı. Zamana uygun olarak çok miktarda Usul-i Cedit Mektepleri açtı. İlk defa Rus İmparatorluğu içerisinde Türkler için Tercüman gazetesini yayımlamaya başladı. Kendi hayatını kaybettikten sonra davaya devam edecek yüzlerce aydın insanı hazırladı. 1989 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde Duke Üniversitesi tarafından Prof. Dr. Edgar Hoover ün redaktörlüğünde bir kitap yayımlanmıştır. Kırım Tatarlarının Hayatta Kalma Mücadelesi isimli bir kitap. Burada birçok ilginç söz var. Ben bunları size tercüme ederek okumak istiyorum. Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU konuşmasını yaparken. Hayatta hep çok acı ve zor birçok gün yaşadım. Benim için en acı gün üniversiteden atıldığım gündü. Çünkü benim için ana-babamın yaptığı fedakârlıklar, çabalar boşa gitmiş gibiydi. Ben o kişilerin önünde kendimi suçlu gibi hissediyordum. Şimdi benim anam-babam hayatta olsalardı ve onların oğullarının nasıl bir Sovyet Enstitüsünün diplomasını değil de büyük bir Türkiye üniversitesinden fahri doktora aldığını görselerdi çok kıvanırlardı. Elbette ne kadar sevinebileceklerini tahmin edebilirsiniz. Osmangazi Üniversitesi senatosunun 22 Ağustos 2009 tarih ve 26 sayılı kararına göre Fahri Doktora Ünvanı bana, benim Kırım Tatar Milli davasına, milli mücadelesine çok yıllar içerisinde iştirak ettiğim ve en önemlisi bu mücadeleyi de kansız, sadece demokratik usullerle yürüttüğüm için verilmiştir. -Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu dünyaya gelmeden 100 yıl önce Kırım Tatarlarının en büyük lideri İsmail Gaspıralı idi. Onun yazdığına göre o zamanki problemler ile şimdiki problemler arasında büyük fark var. İsmail Gaspıralı nın günlerinde esas mesele Rus yönetiminin sayesinde zor durumda kalan insanlar içerisinde olan Türkleri kültür bakımından hayatta tutma söz konusu idi. Ama şüphesiz ki Tatarlar için eğer İsmail Gaspıralı olmasaydı, bugün onların o kadar toplandığı, birleştirilerek kurtarıldığı milli hareket de olmazdı diye yazıyor. -Gerçekten II. Dünya Savaşı ndan sonra meydana gelen Kırım Tatar Milli Hareketinin temelinde esas olarak İsmail Gaspıralı nın insancıl ve hümanistlik prensipleri yer aldı. Bu prensiplerin birincisi zor kullanmamak idi. Bizim milli mücadelemizdeki iştirakçilere karşı ne kadar baskı, haksızlık, olsa bile karşılık olarak zor kullanılmadı. Çok zor durumda kalan insanlar, başka yere intikal eden insanlar oldu, protesto olarak kendi üstlerine benzin döküp yakanlar oldu ama başka bir kimsenin kanı dökülmedi. İkinci prensibimiz, milli davanın iştirakçilerinin davranışları yaşadığımız ülkenin kanunlarına, insan hakları konusunda uluslar arası

28 FAHRİ DOKTORA TAKDİM TÖRENİ ve ULUSLARARASI TATAR TÜRKÇESİ BİLGİ ŞÖLENİ kaidelere uygun olmalıdır. Eğer ülke ve kanunlarla, uluslararası kaideler arasında fark olduğu takdirde, öncelikle uluslar arası kaidelere uymak ve güvenmek lazımdır. Bunun manası şu idi. Malum olduğu gibi Sovyet rejiminin anayasasında da insan hakları konusunda birçok husus vardı. Onlar da, söz özgürlüğü, nümayiş özgürlüğü, mitingler özgürlüğü gibi kelimelerdi. Ama bir şartla, o özgürlükler sadece Sovyet rejimini kuvvetlendirmek için kullanılabilir diye bir cümle vardı. Biz ise o şartların olmadığı 1948 yılında Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından kabul edilen Evrensel İnsan Hakları bildirisini, deklarasyonu nu tercih ettik. O deklarasyonun 19-20. maddelerini esas alıp bütün milletimize karşı yapılan haksızlıkları hem devlet içerisinde hem de dışarıya bildirmeye, hak ve hukuklarımızı savunmak için nümayişler, mitingler yapmaya başlamıştık. Elbette bunlar Sovyet rejiminin hoşuna gitmedi. Ve hareketlerimiz ne kadar demokratik olursa olsun yüzlerce insanımız hapishanelere, tımarhanelere kapatıldı. Mitinglere veya nümayişlere iştirak eden insanlarımız dövüldü, sakatlandı, bazıları hayatlarını bile kaybetti. Ama biz öz prensiplerimizden yılmadık, değiştirmeden uyguladık. Bir üçüncü prensibimiz, dayanışma prensibidir. O prensibin manası da şöyledir: Biz kendi milli insan haklarımızı savunmakla beraber diğer toplumların milli, dini ve insan hakları zedelendiği zaman sessiz kalmamak. Onlara da imkânlarımız çerçevesinde yardım elimizi uzatmaktır. İşte bu prensiplerimiz sayesinde Kırım Tatar Milli Hareketi çok yüksek otorite kazandı, çok dostlar kazandı ve Sovyetler Birliğinde akademisyen Sakharov, Petrov Grigorenko gibi insanların rehberliğinde bütün Sovyetler birliği insan hakları mücadelesinin en önemli parçalarından biri oldu. KIRIM KÜLTÜR EVİ Bildiğiniz gibi Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra onun çeşitli parçalarında çok kan döküldü, milletler arası çatışmalar oldu. Kırım yarımadasında da böyle çatışmalar olması için fazlasıyla sebepler vardı. Ama şükürler olsun yine Kırım Tatar Milli Hareketinin prensipleri sayesinde o çatışmalar olmadı, büyük ölçüde kan dökülmedi ve inşallah ilerde de dökülmeyecektir. 1998 senesi Birleşmiş Milletler Teşkilatı nın Mülteciler Yüksek Komiseri Cenevre de ödülü Kırım Tatar Meclisine takdim ettiği zaman, o zamanki Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan bir mektup yazmıştı. O mektupta aşağıdaki sözler yer aldı: Maalesef dünyada çok milli problemler var ve buna göre milli hareketlerde var, maalesef çatışmalar oluyor, çok sayıda insan hayatını kaybediyor. Ama sadece Kırım Tatar Milli Hareketi başlangıçtan bugüne kadar yani 50 yıllık süre içerisinde sadece demokratik usullerle yürütüldü. Hiç bir kimsenin kanını dökmedi ve belli neticelere ulaştı. Bu bakımdan Kırım Tatar Milli Hareketini, bütün dünya milli hareketlerine bir örnek olarak almalıdır. Bugün Eskişehir Osmangazi üniversitesi de bizim bu prensiplerimize önem verip bana Fahri Doktora Ünvanı vermesi bizim için çok manalıdır. Ben kendi adıma, halkım, milli mücadelemiz, milli hareketimiz adına büyük teşekkür ve şükranla kabul ediyorum. Sağolun.

30 KIRIM KÜLTÜR EVİ KIRIM KÜLTÜR EVİ 31 Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı nın Konuşmasından Kesitler Kırım daki kongre ve toplantılarımıza siyasilerimizin, bakanlarımızın katılımı sağlanarak Türkiyemizin Kırım Tatarlarına olan desteği gözler önüne serilmiştir. Odunpazarı Belediyesi, Odunpazarı semtinde yaklaşık 1.000m2 arsası olan eski bir Osmanlı evini derneğimize tahsis etmiştir. Evin sağlamlaştırılması ve restorasyonu işlemini de belediye üstlenmiştir. Yapılacak restorasyonun Kırım daki yapılara ve sarayların iç dizaynına uygun olması için, yerinde görmek üzere, Belediye Başkanı Burhan Sakallı ve teknik ekibi dernek yöneticilerimizle birlikte Kırım a giderek tetkiklerde bulunmuşlardır. Projeler hazırlandıktan sonra binamız mümkün mertebe orijinale sadık kalarak inşa ve tanzim edilmiştir. İç düzeninin yerleştirilmesi ise derneğimizin Apakaylar (Kadınlar) kolunun çalışması ile yapılmıştır. Kadınlarımız Tatar köylerini dolaşarak Kırım dan gelen veya oraya uygun olarak yapılmış eşyaları toplamış ve bir Tatar evi gibi döşemişlerdir. 12 Ekim 2009 tarihinde, Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr Mustafa İsen, Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar, Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi rektörü Prof. Dr.Fevzi Yakubov, Osmangazi Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Fazıl Tekin, Bahçesaray Belediye Başkanı Alexander Taryanik, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, Kırım-Tatar Milli Meclisi Türkiye Danışmanı İsmet Yüksel, Kırım Tatar Milli Meclisi Üyesi Rüstem Çiğgöz, protokoldaki diğer misafirler ve çok geniş bir halk topluluğunun katılımıyla, Kırım evinin açılışını yapmıştır. Aşağıda dış ve iç fotoğrafları görülen evin içi gezildikten sonra herkes tarafından takdir ve teşekkür sözleri edilmiştir. Türkiye de ilk defa böyle bir dizayn yapılmıştır. Evin bahçesinde, Kırım ın Bahçesaray şehrindeki Hansaray ın iç avlusunda bulunan, mermerden yapılmış Gözyaşı Çeşmesi nin örneğini görmek mümkündür. Kırım Tatar Türklerinin kültür, sanat ve sosyal faaliyetlerini yürütebileceği, örf adet ve geleneklerini yaşatabileceği nadide bir kültür merkezi olan Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU Kırım Tatar Kültür evinin halkımıza, hemşerilerimize ve Tatar soydaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Biz bugün burada neredeyse bütün bir ömrü sürgünlerde, hapislerde ve çalışma kamplarında geçmiş bir büyük Türk liderinin adını taşıyan mütevazı bir kültür evinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Bir hayalim vardı, 1525 yılında Mimar Sinan tarafından yapılmış Kurşunlu Camii nin minaresinin gölgesinde, atalarımızın bundan neredeyse 900 yıl önce gelip yerleştikleri bu semtte, Odunpazarı nda ayyıldızlı Türk bayrağının ve Kırım tatar bayrağının altında İstiklal Marşı nı ve Kırım Tatar Milli Marşı nı dinleyerek bir program yapmak hayalim vardı. Bu hayalim gerçekleştiği için Allah a hamd ediyorum. Teşekkür eder hepinizi saygıyla selamlıyorum. Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan SAKALLI açılış konuşmasını yaparken.

32 KIRIM KÜLTÜR EVİ KIRIM KÜLTÜR EVİ 33 Eskişehir Valisi Mehmet KILIÇLAR ın Konuşmasından Kesitler Odunpazarı Belediyemiz özellikle son yıllarda gerek sokak iyileştirmelerinde, gerek Odunpazarı tarihi evlerinin restorasyonlarında hepimize gurur veren, onur veren çok güzel adımlar atıyor. Biz de valilik olarak kendilerine destek olmaya çalışıyoruz. Yapılan işlerden bir tanesi de bu gördüğünüz Kırım Türk Kültür Evi dir. Ben bu esere emeği geçen değerli belediye başkanımıza ve diğer belediye yetkililerine burada toplanarak bu sevinci bizimle paylaşan sevgili hemşerilerimize ve Kırım dan buraya gelen tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İSEN in Konuşmasından Kesitler Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Bey gerçekten tarihi bir bölgenin başkanı olarak, ama ihmal edilmiş bir bölgenin belediye başkanı olarak bu bölgeye el atmış. Buranın Eskişehir gibi gerçekten tarihi açısından önemli bir bölgesinde bir rant alanı olabileceğini, bu şekilde Eskişehir in kamuoyuna takdim etmenin doğru olduğunu düşünerek bu işe müdahil olmuş. Kendisini yapmış olduğu işlerden dolayı kutlarım. Buraya gelen herkese teşekkür eder, saygılar sunarım. Eskişehir Valisi Mehmet KILIÇLAR açılış konuşması yaparken. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İSEN açılış konuşması yaparken.

34 KIRIM KÜLTÜR EVİ KIRIM KÜLTÜR EVİ 35 Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fevzi YAKUBOV açılış konuşması yaparken. Kırım Derneği Başkanı Mesut ÖR açılış konuşmasını yaparken. Kırım Bahçesaray Belediye Başkanı Alexander TARYANİK açılış konuşması yaparken. Kırım Tatar Milli Meclis Başkanı Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU konuşmasını yaparken.

36 KIRIM KÜLTÜR EVİ KIRIM KÜLTÜR EVİ 37 Kırım Kültür Evi açılışndan görüntüler. Kırım Kültür Evi açılışndan görüntüler.

38 KIRIM KÜLTÜR EVİ KIRIM KÜLTÜR EVİ 39 Kırım Bahçesaray daki Hansaray iç avlusundaki Gözyaşı Çeşmesi nin örneği. Mehmet KILIÇLAR, Mustafa Abdülcemil KIRIMOĞLU ve Burhan SAKALLI, Kültür Evi nde. Kırım Kültür Evi açılışndan görüntüler.