ARAŞTIRMA (Research) Hacettepe Dişhekimliği Fakültesi Dergisi Cilt: 29, Sayı: 4, Sayfa: 2-7, 2005 Süt Dişlerinde Pit ve Fissür Örtücü Olarak Kullanılan Poliasitle Modifiye Akışkan Kompozit Rezinin Klinik Değerlendirmesi: 1. Yıl Sonuçları Clinical Evaluation of a Flowable Polyacid- Modified Resin Composite Used As Fissure Sealant in Primary Teeth: 1-Year Results *Dr.Melek D. TURGUT, *Yrd.Doç.Dr. H. Cem GÜNGÖR, *Prof.Dr. Seval ÖLMEZ *Hacettepe Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi, Pedodonti Anabilim Dalı ÖZET ABSTRACT Amaç: Bu çalışmada süt dişlerine değişik asitleme süreleri ile pit ve fissür örtücü olarak uygulanan bir poliasitle modifiye akışkan kompozit rezinin (Dyract Flow, Dentsply DeTrey.GmbH, Konstanz, Germany), retansiyon ve çürük gelişimi açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma, 30 hastada toplam 124 adet pit ve fissür örtücü; 1.grupta 15 saniye, 2.grupta 30 saniye asitle pürüzlendirme süreleri sonrasında bağlayıcı ajan (Prime & Bond NT, Dentsply DeTrey. GmbH, Konstanz, Germany) uygulamasını takiben yapılmıştır. 3 ay sonrasında 120 adet, 6 ve 12 ay sonrasında ise 116 adet restorasyon retansiyon ve çürük gelişimi açısından incelenmiştir. Elde edilen veriler ki-kare testi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Anlamlılık düzeyi α = 0.05 olarak alınmıştır. Bulgular: Çalışma süresince 3 adet restorasyon kaybı saptanmıştır. Tüm inceleme periyodlarında, 2 grup arasında retansiyon ve çürük gelişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Sonuç: Bu çalışmanın limitleri dahilinde, özellikle çocuk hastalarda restorasyon süresinin kısaltılması açısından, akışkan kompomer esaslı pit ve fissür örtücü uygulamalarında 15 ve 30 saniyelik asitle pürüzlendirme sürelerinin klinik olarak kullanılabilir olduğu sonucuna varılmıştır. ANAHTAR KELİMELER Fissür örtücü, Süt dişi, Asitle pürüzlendirme Objective: In the present study, it was aimed to evaluate a flowable polyacid-modified resin composite used as pit and fissure sealant, (Dyract Flow, Dentsply DeTrey.GmbH, Konstanz, Germany), with different acid etching times in primary teeth in regard to retention and caries development. Materials and Methods: In the study, 124 pit and fissure sealants in 30 patients were done after 15 seconds acid etching in group 1 and 30 seconds in group 2 followed by the application of a bonding agent (Prime & Bond NT, Dentsply DeTrey.GmbH, Konstanz, Germany). After 3 months 120 restorations and after 6 and 12 months 116 restorations were evaluated with respect to retention and caries development. The data was statistically evaluated with Chi-square test. The level of significance set as α = 0.05. Results: A total of 3 restoration loss was detected throughout the study. No statistically significant differences were found in all evaluation periods with regard to retention and caries development between two groups (p>0.05) Conclusion: Within the limitations of the study, it was concluded that the acid etching times of 15 and 30 seconds can be clinically usable to reduce the chair time especially in child patients in flowable compomer pit and fissure sealant applications. KEYWORDS Fissure sealant, Primary teeth, Acid etching
GİRİŞ Dişlerin çiğneyici yüzeyleri üzerindeki pit ve fissürler diş çürüğü açısından riskli anatomik oluşumlardır. Pit ve fissürler toplam diş yüzeylerinin sadece %12.5 ini oluşturmaktadır. Ancak okul çağındaki çocuklarda tespit edilen çürüklerin % 88 inin bu bölgelere ait olduğu bildirilmiştir 1, 2. Bu bölgelerden kaynaklanan çürüğün önlenmesinde en etkin yöntem pit ve fissür örtücülerin uygulanmasıdır. Koruyucu diş hekimliğinin temel yöntemlerinden biri olan pit ve fissür örtücüler, çiğneyici yüzey çürüklerinin önlenmesi amacıyla gelişmiş ülkelerde giderek artan bir şekilde kullanılmaktadır 3. Dişhekimliğinde kullanılan her restorasyon materyali gibi pit ve fissür örtücülerin de içerikleri zamanla daha da geliştirilmiştir. Son zamanlara kadar klinik kullanımda en çok tercih edilenler, kompozit restorasyon materyallerinin de temelini oluşturan bis-gma esaslı olanlar veya cam iyonomer simanlar olmuştur 4-6. Ancak, gerek kompozit rezinlerin gerekse cam iyonomer simanların son zamanlarda uğradığı gelişmelere paralel olarak pit ve fissür örtücü materyallerinin de içeriği değişmiştir. Günümüzde akışkan restoratif materyaller olarak sınıflandırılan kompozit ve poliasitle modifiye kompozit rezinler (kompomer) de fissür örtücü olarak klinik kullanıma girmiştir 7, 8. Dişlerin çiğneyici yüzeyindeki mine dokusunun asitle pürüzlendirilmesi pit ve fissür örtücülerin uygulanmasındaki ilk basamaktır. Bu işlem 1965 yılından beri standart olarak kullanılmaktadır 9. Ancak, gerek süt gerekse daimi dişlerin asitle pürüzlendirme süresini kısaltmaya yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Bu sürenin kısaltılması özellikle kooperasyonun çok önem taşıdığı çocuk hastalarda tükürük kontaminasyonunun önlenmesi açısından kolaylık sağlamaktadır 10, 11. Bu klinik çalışmada, süt dişlerine değişik asitleme süreleri ile fissür örtücü olarak uygulanan poliasitle modifiye esaslı akışkan kompozit rezinin (kompomer) retansiyon ve çürük gelişimi açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışmaya Pedodonti Anabilim Dalı na muayene amacı ile başvuran yaşları 4-8 arasında değişen 17 kız ve 13 erkek 30 hasta kabul edilmiştir. Rastgele seçilen hastalarda seçim kriteri olarak ağızda en az 2 adet çürüksüz süt azı dişinin olması belirlenmiştir. Ayrıca, hastaların herhangi bir sistemik rahatsızlığının, kapanış bozukluğunun veya kötü alışkanlığının olmamasına dikkat edilmiştir. Pit ve fissür örtücü yapılması planlanan dişlerinin hava spreyi ile kurutulup klinik muayeneleri yapılmış, çiğneyici ve yan yüzlerde çürük olmayan dişler çalışmaya dahil edilmiştir. Yan yüzlerde çürük oluşumundan şüphelenilen dişler bitewing radyografla değerlendirilmiş ve çürük varlığı tespit edilenler çalışmaya alınmamıştır. Hastaların ebeveynlerine yapılacak olan işlem hakkında bilgi verilip onay alındıktan sonra, her hastada pit ve fissür örtücü yapılması gereken dişler rastgele sayı tablosu kullanılarak 2 farklı şekilde restore edilmiştir. 1. Grupta; dişler üzerindeki artıklar pomza kullanılmadan polisaj lastikleri ile su soğutmalı düşük devirli tur ile temizlendikten sonra %34 oranındaki fosforik asit jel (Dentsply DeTrey. GmbH, Konstanz, Germany) çiğneyici ve palatinal yüzlerdeki tüm pit ve fissürlere 15 saniye (sn) süreyle uygulanmıştır. Bu sürenin sonunda yüzeylerdeki asit pamuk peletlerle uzaklaştırılmış ve asit uygulanan yüzeyler 15 sn su ile yıkanıp 5 sn hava ile kurutulmuştur. Bağlayıcı ajan olarak kullanılan Prime & Bond NT (Dentsply DeTrey. GmbH, Konstanz, Germany), asitle pürüzlendirilen tüm yüzeylere fırça yardımıyla 1 tabaka sürülüp 20 sn beklenildikten sonra, 5 sn hafif hava ile inceltilip 20 sn ışıkla polimerize edilmiştir (Hilux Dental Curing Light Unit, Benlioğlu Dental Inc., Ankara, Turkiye). Pit ve fissür örtücü olarak kullanılan Dyract Flow (Dentsply DeTrey.GmbH, Konstanz, Germany), tüm pit ve fissürleri örtecek şekilde yayıldıktan sonra 40 sn ışıkla polimerize edilmiştir. Tamamlanan pit ve fissür örtücünün en üst tabakasındaki polimerize olmamış artık monomer içeren tabaka bir pamuk pelet ile silinip uzaklaştırıldıktan sonra, artikülasyon kağıdı ile yükseklik kontrolü yapılmıştır. Restorasyonda-
ki yükseklikler kompozit polisaj lastikleri ile su soğutmalı düşük devirli tur yardımıyla alınmıştır. 2. Grupta ise 1. gruptakine benzer işlemler aynı sıra ile yapılmıştır. Sadece asitle pürüzlendirme 30 sn olarak uygulanmıştır. Tüm restorasyonlar aynı hekim tarafından yapılmıştır ve hastalara 3, 6 ve 12 ay sonrasında kontrol randevuları verilmiştir. Restorasyonlar, çürük ve retansiyon açısından hangi rastorasyonun hangi gruba dahil olduğunu bilmeyen diğer bir hekim tarafından aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilmiştir 7. Retansiyon: 1= Restorasyonda herhangi bir kayıp yok, sağlam restorasyon 2= Restorasyonda kısmi kayıp var 3= Restorasyon tamamen kaybedilmiş Çürük: 0=Restorasyonda çürük yok 1=Restorasyonda çürük var İncelenen parametrelere göre 15 sn ve 30 sn asitle pürüzlendirme gruplarında 3., 6. ve 12. aylar için ayrı ayrı istatistiksel değerlendirme yapılmıştır. Değerlendirme için anlamlılık düzeyi α = 0.05 olarak belirlenmiş ve ki-kare testi kullanılmıştır. BULGULAR Sunulan çalışmaya katılan hastaların ortalama yaşları 6.33 ± 1.26 dir. Her iki grupta 62 tane olmak üzere toplam 30 hastada 124 adet dişe pit ve fissür örtücü uygulanmıştır. 2 hastanın kontrollere gelmemesi nedeniyle 3. ay kontrollerinde 28 hastada 120 adet restorasyon değerlendirilmiştir. 6. ay kontrollerine ise 26 hastadaki toplam 116 adet restorasyon dahil edilmiştir. Çalışma süresi boyunca 3., 6. ve 12. aylarda yapılan kontrollerde restorasyonların çürük gelişimi ve retansiyon açısından değerlendirilmesi neticesinde elde edilen veriler Tablo I ve II de sunulmuştur. TABLO I Süt dişlerinde 15 ve 30 sn asitle pürüzlendirme sonrası uygulanan Dyract Flow a ait retansiyon değerleri (p>0.05). 15 sn Asitle pürüzlendirme 30 sn Asitle pürüzlendirme Durum 3. ay 6. ay 12. ay 3. ay 6. ay 12. ay n (%) n (%) n (%) n (%) n (%) n (%) 1 54 (%90.0) 49 (%81.7) 45 (%75.0) 55 (%91.7) 51 (%85.0) 49 (%81.7) 2 6 (%10.0) 8 (%13.3) 12 (%20.0) 5 (%8.3) 6 (%10.0) 7 (%11.7) 3 0 (%0.0) 1 (%1.7) 1 (%1.7) 0 (%0.0) 1 (%1.7) 2 (%3.3) Gelmeyen 0 (%0.0) 2 (%3.3) 2 (%3.3) 0 (%0.0) 2 (%3.3) 2 (%3.3) Toplam 60 (%100.0) 60 (% 100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) TABLO II Süt dişlerinde 15 ve 30 sn asitle pürüzlendirme sonrası uygulanan Dyract Flow a ait çürük oluşumu değerleri (p>0.05). 15 sn Asitle pürüzlendirme 30 sn Asitle pürüzlendirme Durum 3. ay 6. ay 12. ay 3. ay 6. ay 12. ay n (%) n (%) n (%) n (%) n (%) n (%) 1 60 (%100.0) 58 (%96.7) 58 (%96.7) 60 (%100.0) 58 (%96.7) 57 (%95.0) 2 0 (%0.0) 0 (%0.0) 0 (%0.0) 0 (%0.0) 0 (%0.0) 1 (%1.7) Gelmeyen 0 (%0.0) 2 (%3.3) 2 (%3.3) 0 (%0.0) 2 (%3.3) 2 (%3.3) Toplam 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0) 60 (%100.0)
Çalışma süresince, sadece 2. gruba ait bir dişte 12. ay kontrolünde çürük tespit edilmiştir. Yapılan istatistiksel değerlendirme neticesinde, çürük gelişimi açısından 1. ve 2. grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmada, restorasyon kaybı görülen diş sayısı 3 tür. Bu dişlerden 2 tanesi aynı hastadaki 1. ve 2. gruba aittir. Tamamen kayıp görülen diğer restorasyon ise başka bir hastada 2. gruba aittir. Kısmi kayıp görülen restorasyonların sayısında çalışma süresi boyunca artış saptanmıştır. Bu artış, 1. grupta 3. 6. ve 12 aylar için sırasıyla 6, 8 ve 12 adet (%10.0, %13.3 ve %20.0); 2. grupta ise 5, 6 ve 7 adet olarak (%8.3, %10.0, %11.7) tespit edilmiştir. Kısmi kaybı olan restorasyon sayısının 1. grupta 2. gruba göre daha fazla olmasına rağmen, gruplar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). TARTIŞMA Pit ve fissür örtücüler süt ve daimi dişlerde uygulanması tavsiye edilen koruyucu bir yöntemdir. Daimi dişlerde olduğu gibi çürüğe yatkın bir çiğneyici yüzey anatomisinin süt dişlerinde de olması ve hastalarda yüksek çürük riskinin bulunması pit ve fissür örtücülerin bu dişlere uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Ancak, ailelerin daimi dişlere süt dişlerinden daha fazla önem vermesi ve diş hekimlerinin süt dişlerinde asitle pürüzlendirmenin etkinliği konusundaki şüpheleri bu koruyucu yöntemin süt dişlerinde daimi dişlerdeki kadar yaygın kullanımını engellemiştir 12. Bununla birlikte, yapılan klinik çalışmalarda, süt dişlerine yapılan pit ve fissür örtücülerin daimi dişler kadar başarılı olduğu bulunmuştur 13,14. Pit ve fissür örtücülerin klinik başarısı, uygulama tekniğine bağlı kalınmasının yanısıra kullanılan restoratif materyallere ve hasta uyumuna da bağlıdır. Özellikle çocuk hastalarda uygulanacak olan pit ve fissür örtücü işleminde hasta uyumunun artması, olası tükürük kontaminasyonunu önlemek açısından önem taşımaktadır 10, 11. Hasta uyumu restoratif işlemin süresinin kısalması ile ters orantılıdır. Gerek bu sebeple, gerekse kısa sürede yapılan asitle pürüzlendirme işleminin mine ve dentin dokularında istenilen etkiyi yaratması nedeniyle, günümüzde daimi dişlerde yapılan adeziv restorasyonlarda asitle pürüzlendirme süresinin kısaltılması savunulmaktadır 15, 16. Süt dişlerine değişik sürelerde asit uygulaması sonrasında uygulanan fissür örtücülerin mineye bağlanma kuvvetleri ile ilgili olarak farklı sonuçlar bildirilmiştir. Tandon ve ark. 17 15, 30, 60 ve 120 sn asitleme süreleri arasında bağlanma kuvvetleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığını bildirmişlerdir. Tulga ve Kara 18 süt dişlerinde 60 sn asit uygulanarak yapılan pit ve fissür örtücülerin 30 sn asit uygulanarak yapılanlara göre istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde daha yüksek bağlanma kuvvetine sahip olduğunu bulmuşlardır. Süt dişi minesinde asit uygulamasına karşı dirençli olduğu savunulan prizmasız tabaka varlığının ve organik içeriğin daha fazla olmasının pit ve fissür örtücülerin dişe bağlanmasını azalttığı savunulmuştur 19-21. Süt dişlerinde asit uygulama süresini kısaltmaya yönelik olarak yapılan klinik çalışmalarda ise asit uygulama süresinin kısaltılmasına dair olumlu sonuçlar elde edilmiştir 22, 24. Bu konuyla ilgili olarak yapılan ilk çalışma, süt dişlerinde daimi dişlerin 2 katı fazla asitleme süresi olarak savunulan 120 sn ile 60 sn yi karşılaştırmak olmuştur 22. Bu iki süre arasında pit ve fissür örtücülerin retansiyonu açısından farklılık olmadığının bulunması üzerine sonraki çalışmalar süt dişlerinde daha kısa süreli asit uygulamasının etkisi üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapılan çalışmalarda süt dişi minesinde etkili bir pürüzlendirmenin 15 sn de bile yapılabildiği ve 15 sn asitle pürüzlendirme sonrasında yapılan pit ve fissür örtücülerin başarılı olduğu bildirilmiştir 17, 23, 24. Ayrıca, süt dişi minesinin 15, 30 ve 45 sn asitle pürüzlendirilmesi ardından uygulanan pit ve fissür örtücülerin retansiyonları arasında farklılık olmadığı bildirilmiştir 25. Çalışmamızda da bu çalışmaların sonuçlarına paralel olacak şekilde 15 sn ve 30 sn asitle pürüzlendirme süreleri sonrasında uygulanan pit ve fissür örtücülerin klinik başarılarının istatistiksel olarak anlamlı farklılık yaratmadığı bulunmuştur.
Pit ve fissür örtücülerin klinik başarısını artırmak için tavsiye edilen diğer bir yöntem de asitle pürüzlendirme sonrasında mine yüzeyine bağlayıcı ajanların uygulanmasıdır Yapılan çalışmalarda, bağlayıcı ajanların pit ve fissür örtücülerin mineye bağlanmasını arttıran ve kenar sızıntısını azaltan etkilerinin olduğu bildirilmiştir 26-28. Çalışmamızda, Prime & Bond NT bağlayıcı ajan olarak kullanılmıştır. Üretici firma tarafından süt dişlerinde asitle pürüzlendirme yapılmadan sadece bağlayıcı ajan uygulaması sonrasında kompomer restorasyonların yapılabileceği savunulmaktadır. Literatürde bu tezi doğrulayan kenar sızıntısı ve klinik çalışmalar mevcuttur 29-31. Asitle pürüzlendirme yapılmadan alınan başarılı sonuçlar Prime & Bond NT bağlayıcı ajanının içerisinde bulunan PENTA (dipentaerythritolpentaacrylate phosphoric acid) molekülünün zayıf da olsa asitle pürüzlendirme etkisine bağlanmaktadır 32. Çalışmamızda da, gerek bağlayıcı ajanların pit ve fissür örtücülerin klinik başarısını artıran bir faktör olması, gerekse kullanılan bağlayıcı ajanın asitle pürüzlendirme etkisinin bulunması üzerine, süt dişlerinde literatürde tavsiye edilen en kısa asitleme süreleri olan 15 ve 30 sn lerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Pit ve fissür örtücülerin başarısı hiç şüphesiz ki, kullanılan materyallerin viskozitesine de bağlıdır. Düşük viskoziteli materyaller pit ve fissürlerin derinliklerine daha iyi ulaşıp tam bir kapatma sağlayabilirler 33. Akışkan poliasitle modifiye kompozit rezinlerin, konvansiyonel pit ve fissür örtücüler kadar başarılı olduğu bildirilmiştir 7, 27. Bu materyallerde hızlı olarak ışıkla sertleşme sonrasında meydana gelen ve materyalin zamanla su emmesine bağlı olarak yavaş gerçekleşen asit-baz reaksiyonu olmak üzere iki farklı sertleşme mekanizması gerçekleşir. Materyal su içermediğinden inaktif olarak kalan karboksil grupları zamanla su alımıyla karboksil tuzlarına dönüşür ve materyalden florür salımı gerçekleşir 34. Bu çalışmanın sonuçlarında kısmi kayıp gösteren dişler olmasına rağmen sadece bir adet dişte çürük tespit edilmesi kullanılan materyalin bu özelliğini destekler niteliktedir. Ayrıca, poliasitle modifiye kompozit rezinler asit baz reaksiyonu sırasında higroskobik olarak ağırlıkça %3 oranında genişlemeye uğrarlar 35. Bu genişlemeye bağlı olarak restorasyonların retansiyonunun arttığı bildirilmiştir 36, 37. Çalışma süresince, 2 tanesi (%3.3) 30 sn, 1 tanesi (%1.7) 15 sn grubunda olmak üzere sadece 3 adet restorasyonda tamamen kayıp meydana gelmiştir. Oldukça az olan restorasyon kaybı oranının, uygulanan her iki asitleme süresinin de yeterli olmasına, bağlayıcı ajan kullanılmasına ve fissür örtücü materyalinin genişleme özelliğine bağlı olduğu düşünülmüştür. Çalışmada 12. ay kontrollerinde 1. gruptaki kısmi kayıp oranı %20, 2. grupta ise %11.7 dir. Tamamen kayba göre kısmi kayıp oranı nispeten daha fazladır. Kısmi kayıp alanları alt ve üst süt azılarda mezial ve distal bölgelerdeki yan yivler ve üst süt ikinci azı dişlerde palatinal bölgedeki yiv bölgeleri olarak tespit edilmiştir. Hiçbir dişin santral fissüründe kayıp olmaması, bu fissürlerin daha derin olup yiyecek retansiyonuna daha meyilli alanlar olması açısından önemlidir ve pit ve fissür örtücünün klinik olarak hizmet verebilir durumda kaldığının da bir göstergesidir. Dişhekimliği pratiğinde klinik çalışmalardan elde edilen bulgular çok önem taşımakta ve klinisyenlerin kullandıkları materyale veya yönteme bakış açısını değiştirmektedir 38. Bir yıllık klinik takibin yapıldığı bu çalışmada, süt dişlerine bağlayıcı ajan ve poliasitle modifiye kompozit rezin kullanılarak yapılan pit ve fissür örtücülerin 15 ve 30 sn asitleme süreleri arasında restorasyonların retansiyonu ve çürük gelişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmamıştır. Gerek bu sonuç, gerekse restorasyonlarda tamamen kayıp ve çürük oranının az olması, mevcut çalışmanın limitleri dahilinde bu iki kısa asitleme süresinin süt dişlerinde pit ve fissür örtücü uygulamalarında kullanılabileceği sonucunu çıkarmıştır. KAYNAKLAR 1. Waggoner WF, Siegal M. Pit and fissure sealant application. Updating the technique. Quintessence Int 1996; 127: 351-61. 2. Vehkalahti M, Helminen S, Rytomaa I. Caries decline from 1976 to 1986 among 15-year-olds in Helsinki. Caries Res 1990; 24: 279-85. 3. Manton DJ, Messer LB. Pit and fissure sealants: another major cornerstone in preventive dentistry. Aust Dent J 1995; 40: 22-9.
4. Cohen L, Sheiham A. The use of pit and fissure sealants in the general dental service in Great Britain and Northern Ireland. Br Dent J 1988; 165: 50-3. 5. Simonsen RJ. Retention and effectiveness of dental sealant after 15 years. J Am Dent Assoc 1991; 122: 34-42. 6. McLean JW, Wilson AD. Fissure sealing and filling with a glass ionomer cement. Br Dent J 1974; 136: 269-76. 7. Güngör HC, Altay N, Alpar R. Clinical evaluation of a polyacid-modified resin composite-based fissure sealant: two-year results. Oper Dent 2004; 29: 254-60. 8. Bayne SC, Thompson JY, Swift EJ, Stamatiades P, Wilkerson M. A characterization of first-generation flowable composites J Am Dent Assoc 1998; 129: 567-77. 9. Cueto E, Buonocore MG. Sealing of pits and fissures with an adhesive resin, its use in caries prevention. J Am Dent Assoc 1967; 75: 121-8. 10. Feigal RJ, Musherurue P, Gillespie B, Levy-Polack M, Quelhas I, Hebling J. Improved sealant retention with bonding agents: a clinical study of two-bottle and single bottle systems. J Dent Res 2000; 79: 1850-6. 11. Simonsen RJ. Fissure sealants in primary molars: retention of colored sealants with variable etch times at 12 months. ASDC J Dent Child 1979; 46: 382-4. 12. Feigal RJ. The use of pit and fissure sealants. Pediatr Dent 2002; 24: 415-422 13. Hotuman E, Rolling I, Poulsen S. Fissure sealants in a group of 3-4-year-old children. Int J Paediatr Dent 1998; 8:159-60. 14. Vrbek V. Retention of a fluoride-containing sealant on primary and permanent teeth 3 years after placement. Quintessence Int 1999; 30: 825-8. 15. Sheen DH, Wang WN, Tarng TH. Bond strength of younger and older permanent teeth with various etching times. Angle Orthod 1993; 63: 225-30. 16. Simonsen RJ. Pit and fissure sealant: review of the literature. Pediatr Dent 2002; 24: 393-414. 17. Tandon S, Kumari R, Udupa S. The effect of etch-time on the bond strength of a sealant and on the etch-pattern in primary and permanent enamel: an evaluation ASDC J Dent Child 1989; 56: 186-90. 18. Tulga F, Kara D. Farklı yüzey hazırlama tekniklerinin ve asitleme sürelerinin fissür örtücülerin bağlanma kuvvetleri üzerine etkilerinin süt dişlerinde değerlendirilmesi (Bölüm II). GÜ Dişhek. Fak. Derg.1998; 15: 41-50. 19. Gwinnett AJ. Human prismless enamel and its influence on fissure sealant penetration. Arch. Oral. Biol. 1973; 18:441-4. 20. Hosoya Y, Goto G. The effects of cleaning, polishing pretreatments and acid etching times on unground primary enamel. J Pedod 1990; 14: 84-92. 21. Hosoya Y. The effect of acid etching times on ground primary enamel. J Clin Pediatr Dent 1991; 15: 188-94. 22. Simonsen RJ. Fissure sealants: deciduous molar retention of colored sealants with variable etch time. Quintessence Int 1978; 9: 71-7. 23. Sol E, Espasa E, Boj JR, Canalda C. Effect of different prophylaxis methods on sealant adhesion. J Clin Pediatr Dent 2000; 24: 211-4. 24. Stephen KW, Kirkwood M, Main C, Gillespie FC, Campbell D. Retention of a filled fissure sealant using reduced etch time. A two-year study in 6-to 8-year-old children. Br Dent J 1982; 153: 232-33. 25. Duggal MS, Tahmassebi JF, Toumba KJ, Mavromati C. The effect of different etching times on the retention of fissure sealants in second primary and first permanent molars. Int J Pediatr Dent 1997; 7:81-6. 26. Feigal RJ, Hitt J, Splieth C. Retaining sealant on salivary contaminated enamel J Am Dent Assoc 1993; 124: 88-97. 27. Güngör, HC, Turgut MD, Attar N, Altay N. Microleakage evaluation of a flowable polyacid-modified resin composite used as fissure sealant on air- abraded permanent teeth. Oper Dent 2003; 28: 267-73. 28. Tulunoğlu Ö, Bodur H, Üçtaşlı M, Alaçam A. The effect of bonding agents on the microleakage and bond strength of sealant in primary teeth. J Oral Rehabil 1999; 26: 436-41. 29. Turgut MD, Tekçiçek M, Ölmez S. Clinical evaluation of a polyacid-modified resin composite under different conditioning methods in primary teeth. Oper. Dent. 2004; 29: 515-23. 30. Turgut MD, Tekçiçek MU, Attar N, Sargon MF. Microleakage of two polyacid-modified resin composites under different conditioning methods in primary teeth. ASDC J Dent Child 2001; 68:311-5. 31. Gross LC, Griffen AL, Casamassimo PS. Compomers as class II restorations in primary molars. Pediatr Dent 2001; 23: 24-7. 32. Perdigao J, Swift EJ, Denehy G, Wefel JS, Donly KJ. In vitro bond strength and SEM evaluation of dentin bonding systems to different substrates. J Dent Res 1994; 73: 44-55. 33. Irinoda Y, Matsumura Y, Kito H, Nakano T, toyoma T, Nakagaki H et al. Effects of sealant viscosity on the penetration of resin into etched human enamel Oper Dent 2000; 25: 274-82. 34. Hse KMY, Leung SK, Wei SHY. Resin-ionomer restorative materials for children: A review. Aust Dent J 1999; 44: 1-11. 35. Hickel R, Dasch W, Janda R, Tyas M, Anusavice K. New direct restorative materials. Int Dent J 1998; 48 3-16. 36. Eliades G, Kakaboura A, Palaghias G. Acid-base reaction and fluoride release profiles in visible light-cured polyacid-modified composite restoratives (compomers) Dental Mater 1998; 14: 57-63. 37. Çehreli ZC, Altay N. Three-year clinical evaluation of a polyacid-modified resin composite in minimally-invasive occlusal cavities Journal of Dentistry 2000; 28: 117-122. 38. Knibbs PJ. Methods of clinical evaluation of dental restorative materials. J Oral Rehabil 1997; 24: 109-23. İLETİŞİM ADRESİ Dr. Melek D. TURGUT Hacettepe Üniversitesi, Dişhekimliği Fakültesi, Pedodonti Anabilim Dalı, 06100, Ankara, Türkiye Tel: 0312 3052280 Fax: 0312 3243190 E-mail: melekturgut@yahoo.com